DÜNYADA VE TÜRKİYEDE UYGULANAN EĞİTİM PROGRAMLARI Bu bölüm; Aral, N. ve Gürsoy, F. 2007. Özel eğitim gerektiren çocuklar ve özel eğitime giriş. İstanbul: Morpa Kültür Yayınları. kaynağından aynen alınmıştır. Dünya’da Özel Eğitim Engelli bireylerin varlığı insanlık tarihi kadar eski olmakla birlikte eğitimleri çok eskilere dayanmamaktadır. Antik çağdaki toplumlarda engelli çocukların öldürüldükleri, ihmal ve istismara uğradıkları bilinmektedir. Engelli çocuklara yönelik bu tutumların nedenleri şu şekilde sıralanabilir; İlkel toplumlarda kişinin kabul görmesi için herhangi bir özelliğe sahip olması ve ihtiyaçlarını kendi kendine karşılaması gerekmektedir. Bakım ve korunma için başkasına bağımlı olan kişi, toplum tarafından dışlanmakta ve başkalarının yardımına ihtiyaç duydukları için topluma yarar sağlayamayacağı düşünülmektedir Göçebe kızılderili kabileler, göç dönemi geldiğinde kabilenin yaşlı ve bakıma muhtaç kişilerini çadırlarına yiyecek ve yakacak bırakarak onları son konaklama yerlerinde kaderlerine terk ettikleri vurgulanmaktadır. Bazı eskimo kabilelerinde ise yaşlılar ve bakıma muhtaç bireyler yakın akrabalarınca soyularak köyden uzak bir yerde buzların üstünde donmaya bırakıldığı belirtilmektedir. Eski Mısır gibi bazı toplumlarda engelli olarak dünyaya gelen veya sonradan engelli olan bireylerin, anne ve babaların işledikleri bir günahın cezası olduğuna inanılıyordu. Bu bireylere yardım eden veya koruyan kişilerin tanrı tarafından cezalandırılacağı korkusu da yaygındı. Hıristiyanlık ve Müslümanlık gibi büyük dinlerin ortaya çıkması ve yayılması ile birlikte, sevap kazanma ve günah işleme duygusu etkili olmaya başlamıştır. Bu nedenle engelli bireylere acınarak yaklaşılmış ve koruma altına alınmıştır Engellilere götürülen hizmetlerin M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzandığı, ilk girişimlerin Anadolu Uygarlığından filizlendiği ve Kayseri yöresinde Aziz Basil’in ilk körler hastanesini açmasıyla başladığı belirtilmiştir. Daha sonra görme engelliler ile ilgili olarak M.Ö. 308’de Mısır’da, M.S. 5. yüzyılda Suriye’de çalışmalara rastlanmaktadır İlk körler okulu Fransa’da 18. yüzyılda ValentinHaüy tarafından açılmıştır. Bunu İngiltere, Almanya, Avusturya ve Rusya’da açılan görme engelliler okulu izlemiştir. Görme engelliler için ilk kabartma ValentinHaüy tarafından yazılmıştır. Görme engelli olan Fransız Louis Braille, 1930 yıllarında görme engellilerin kullanabilecekleri kabartılmış altı nokta esasına dayanan bir alfabe geliştirmiştir. Braille sistemi kısaca dokunarak okuma sistemidir İşitme engelli çocuklar için ilk önce Fransa’da 1755 yılında işitme engelliler okulu açılmış, bu okulu İngiltere, Almanya, Amerika’da açılan işitme engelliler okulu takip etmiştir. A. Graham Bell’in 1876 yılında telefonu icat etmesi, işitme engellilerin eğitiminde işitme araçlarının kullanılmaya başlamasına sebep olmuştur. Zihinsel engelli çocuklarla ilk bireysel çalışma bir Fransız olan Jean Marcgespard Hard (1775-1838) tarafından başlatılmıştır. Hard ormanda bulunan Victor isimli zihinsel engelli bir çocuğu eğitmeye çalışmıştır. Engelli çocukların örgün eğitimlerine 18. yüzyılda başlanmasına rağmen, özel eğitim kapsamında değerlendirilen üstün yetenekli çocuklarla ilgili çalışma 14. yüzyılda sadece Türklerde görülmüştür. İngiltere, Fransa ve Almanya’da üstün yeteneklilerin değerlendirilmesine yönelik tedbirler, 1918 yılından sonra alınmaya başlanmıştır. Testlerle belirlenen üstün yetenekli çocuklar için 1918 yılında Lousville kentinde özel bir sınıf açılmıştır Özel eğitim politikaları ülkelerin kültür, teknoloji ve ekonomik yapısına bağlı olarak farklılık göstermektedir. Engellilere yönelik ayrımcılık bazı ülkelerde anayasa, bazılarında ise yasalarla yasaklanmıştır. Almanya ve Japonya’da ayrımcılık anayasa ile yasaklanmışken, Amerika’da yasalarla yasaklanmıştır. Engellilere yönelik hizmetler aşama halinde ilerlemiştir. Birinci aşamada; engelli çocukların iyileştirilebileceği düşüncesinden hareketle bu çocuklar hastane ve okul hastanesinde tedavi edilmeye çalışılmıştır. İkinci aşamada, 19. yüzyılın son otuz yılında engelli çocukların diğer çocuklardan ayrılması gerektiği üzerinde durulmuş ve engelli çocuklar için halk okulları ve paralı özel enstitüler açılmıştır. Üçüncü aşamada özel eğitime gereksinim duyan engelli çocuklara normal okullar da açılan özel sınıflarda özel hazırlanmış programlar uygulanmıştır. Dördüncü aşama; 20. yüzyılın başında ortaya çıkmış ve eğitime halk da katılmıştır. Amerika’da 1930’lu yıllarda engelli çocuklara yönelik ılımlı tutumlar gelişmiştir. Beşinci aşamaya 1950’li yıllarda geçilmiş ve engelli çocuklara bakım veren yatılı okullar kapanarak yeni okulların açılması tamamen durdurulmuştur. Tıp, eğitim, psikoloji, konuşma, işitme gibi disiplinlerde 1950 yılından sonra bütünleşme görülmüştür Daha sonraki yıllarda çıkarılan yasalarla, engelli çocuk ve gençler ayrımcılıktan korunmaya çalışılmış ve eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için fonlar oluşturulmuştur 1963 yılından itibaren çıkarılan yasa çerçevesinde engelliler koruma altına alınmış,mesleki eğitimleri, mesleğe uyumları gibi konularda önlemler getirilmiştir. Danimarka, Hollanda, İtalya, İrlanda, Lüksemburg, Portekiz ve İspanya’da engellilerin istihdamları, rehabilitasyonlarına yönelik yasalar bulunmaktadır Türkiye’de Özel Eğitim Türkiye’de özel eğitim alanında yapılan çalışmaların başlangıcı çok eski dönemlere dayanmaktadır. Osmanlı Devleti döneminde insan hakları dolayısıyla engelli hakları gibi kavramlar söz konusu olmamakla birlikte,engellilerin yaşlılar evinde koruma altına alındığı, yetenek ve becerilerine uygun işlerde çalıştırıldıkları dikkati çekmektedir. Bunun yanı sıra Osmanlı Devleti dönemindeki Enderun mektepleri dünyada üstün zekalı çocukların eğitiminin ilk sistemli seçim, eğitim ve istihdam örneği olarak görülmektedir Türkiye’de sistemli ilk özel eğitim hizmetleri, 1889’da İstanbul Sultanahmet’te Grati Efendi tarafından İstanbul Ticaret Mektebi’nin bir bölümünde sağırlar okulunun açılması ile başlamıştır. Bir yıl sonra bu okula görme engelliler için bir bölüm eklenmiştir. Görme engelliler ile ilgili bölüm yaklaşık 30 yıl eğitim ve öğretimine devam ettikten sonra 1919 yılında kapatılmıştır İzmir’de 1921 yılında Körler Okulu kurulmuş ve bunu 1923 yılında İzmir’de kurulan Sağırlar Okulu izlemiştir. Başlangıçta Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı olan bu okullar 1950 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır Atatürk tarafından 1923’de uluslararası nitelikte çocuk hakları Cenevre sözleşmesi imzalanmıştır. 1926’daki Türk Medeni Kanununda özel eğitim konusuna değinilerek anne-babaların çocuğu engeli olsun ya da olmasın çocuğun durumuna uygun şekilde yetiştirmekle sorumlu olduğu ifade edilmiştir Korunmaya Muhtaç Çocuklar Yasası 1949 yılında çıkarılmış ve bu yasa ile yatılı özel eğitim kurumları için yasal koşullar hazırlanmıştır. Görme ve işitme engelli çocuklar için 1950’li yıllar engellilerin örgütlenmesi açısından önemli yıllar olmuştur. 1955 yılında eğitilebilir zihinsel engelli çocukları seçmek, özel gereksinimli diğer çocukları incelemek ve rehberlikte bulunmak için ilk psikoloji kliniği (Rehberlik ve Araştırma Merkezi/RAM) kurulmuştur. Ankara Kazıkiçi Bostonları İlkokulunda 1955 yılında Zihinsel Engelli Çocuklar için bir sınıf açılmıştır. Engellilerin üretken hale getirilmesi ve özel eğitime ilişkin maddelere 1961 Anayasasında yer verilmiş ve İlköğretim Yasası’na özel eğitimle ilgili hükümler konularak ilk defa özel eğitim yönetmeliği çıkarılmıştır. Eğitimde fırsat eşitliğini gündeme getiren 1973 yılında yürürlüğe giren 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 8. maddesi ile özel eğitimin genel eğitim sistemi içinde yer alması hükme bağlanmıştır. 1982’de kabul edilen Anayasada da engelli çocuklara ilişkin kurallara yer verilmiştir. Anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin Sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtildikten sonra herkesin yaşama hakkına sahip olduğu vurgulanmıştır. Başlangıçta özel eğitim alanında yapılan çalışmalar Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde küçük bir birimde yürütülürken, 1980 yılında Özel Eğitim Genel Müdürlüğü kurulmuş, 1982 yılında Özel Eğitim Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı’na, 1983 yılında ise Özel Eğitim ve Rehberlik Dairesi Başkanlığına dönüştürülmüştür. 1983’de çıkarılan 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ile özel gereksinimli çocuklar kapsamındaki korunmaya muhtaç çocuklar ile özel eğitim gerektiren çocuklar da koruma altına alınmıştır. 1987 yılında 3360 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu çıkarılmıştır. Özel eğitimi de kapsayan bu kanunda ilköğretimin sağlanması için genel ve gerektiğinde gezici ilköğretim okulları ve buna yönelik personel istihdamının oluşturulması üzerinde durulmuştur. 1997’den itibaren özel olarak açılan özel eğitim merkezlerinin sayısı arttırılmıştır. Bu merkezlere devam eden çocukların ailelerine Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından yardım yapılmaktadır. Günümüzde Milli Eğitimdeki Merkez Örgütlerinin çalışmaları, İl ve İlçelerdeki Milli Eğitim Müdürlükleri bünyesindeki Özel Eğitim ile ilgili birimler yürütülmektedir. Başbakanlığa bağlı olarak çalışan Özürlüler İdaresi Başkanlığı da engellilere yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bunlarla birlikte üniversitelerin özel eğitim bölümleri bu alana uzman yetiştirmekte ve bilimsel çalışmalar yapmakta, kliniklerde engelli bireylere hem tıbbi hem de eğitsel yardımda bulunmaktadır. Özel Eğitim alanında hizmet veren dernek ve vakıflarında özel eğitime önemli katkıları bulunmakta ve hükümet programlarına yönelik iyileştirici politikalar oluşturulmasına katkı sağlamaktadır