çocuk hastayla *let***m

advertisement
ÇOCUK
HASTAYLA
İLETİŞİM
 Sağlık
kuruluşlarına gelen hastaların
psikolojik durumları hastalığın seyrini etkiler.
Özellikle bu grup çocuklarda ise psikolojik
desteğin önemi artar. Hastanelere gelen
çocuklar korku, endişe, huzursuz ve ajite
davranışlar gösterebilirler. Hastanelerde
tedavi gören çocuklarda ise fizyolojik ve
psikolojik gelişimlerinde aksamalar olabilir.
Bu dönemde onlarla kurulacak iletişimin
önemi artar.
Çocukla İletişime Yönelik İlkeler
 Saygı
ve güvenirliğinizi gösterin
 Çocuğun seviyesine uygun bir dil kullanın
 Çocuğun o anki durumuyla ilgili ihtiyaçlarını
karşılayın
 Çocuğun değişimiyle ilgili kapasitesini
değerlendirin
 Sözsüz iletişimi kullanın
 Çocuğun
ihtiyaçlarını karşılarken dürüst ve tutarlı
olun
 Çocuğa tanıdık gelebilecek objeler kullanın
 Çocuğun sözsüz olarak gösterdiği davranışları
sözlü olarak ona yorumlayın
 İlişkiyi güçlendirmek için mizahı ve aktif
dinlemeyi kullanın
 Konuşma yerine kullanılabilecek dolaylı iletişim
teknikleri kullanın.(hikaye oyun resim)
BEBEKLİK DÖNEMİ





Her yaş grubunun iletişim özellikleri farklıdır.
Örneğin bebeğin iletişim kurma yolu ağlama
ve kendine özgü sesler çıkarmadır.
Alıcı olarak, ses, renkli - hareketli - ışıklı
uyaranlar beden temasını mesaj olarak alır.
Bebeğe iletilen mesajların niteliği bebeğin
verdiği tepkileri daha uzun dönemde temel
güven duygusunu etkiler.
Bu bilgi hemşirenin bebeğe yaklaşımını
planmada önemlidir
Örneğin, bebeğin küvezde ya da yatağında
beslenmesi ile, başının kavranarak ya da
kucağa alınarak sıcak bir beden teması ile
beslenmesinin sonuçları gözlendiğinde kusma
sorununun dokunularak olumlu mesaj verilen
bebeklerde hemen hiç görülmediği
gözlenmektedir, bebeğe enjeksiyon gibi acı
veren işlemler nedeni ile sık sık dokunulduğunda
bebek her dokunmada irkilme ya da ağlama
tepkisi verebilir.

OYUN ÇOCUĞU
 Oyun
çocuğu; en doğal iletişimini oyun
yolu ile kurar.
 Kişileri ayırt etmeksizin verilen mesajlara
bağlı olarak kolay ilişki kurabilir.
 Olumsuz etkileşimleri de genelleyebilir.
 Ayırt etmesi güç olabilir.
 Örneğin, beyaz gömleklilerin acı veren
insanlar olduğu genellemesine ulaşabilir.


Oyun çocuğu ile çalışan görevlilerin çeşitli
renkte iş giysilerine sahip olmaları hem
çocuğa verilen uyaranlar hem de bireyleri
ayırt ediciliği yönünden yarar sağlayabilir.
Çocukla göz göze aynı hizada iletişim kurmak
gerekir. Oyun empati - iletişim - anlaşma aracı
olarak kullanılabilir. Hastanedeki kurallar,
hastalığının getirdiği kısıtlamalar bu yaş
grubunun dinamiklik - özerlik özelliğini
engelleyici olduğundan öfke yaratır




Düşünce içeriğinde kendi yarattığı dünya,
fantaziler dünyası yer alır bu nedenle hastaneye
yatırılmayı cezalandırılma olarak algılayabilir.
Düşünce içeriğini olumlu yöne kanalize edebilmek
için, oyun ile dikkatini başka yöne çekebilmek
olasıdır.
Kaygıları ve açık iletişim kuramaması hayallere
sığınmasına neden olabilir.
Bu tür açık iletişim kuramayan çocukların duygu ve
düşüncelerini aktarabilmeleri için resim ve oyun
yararlı araçlar olabilir.



Bu yaş grubu çocukların evdeki ilgileri
yaşantıları öğrenilmeli ve hastanede de
evdeki yaşamı desteklenmeye çalışılmalıdır.
örneğin, gece süt içme alışkanlığı, gece
lambası ışığında uyuma, hafif müzikle uyuma,
sevdiği bebeğine ihtiyaç duyabilir.
ÇOCUKLA İLETİŞİM KONUSUNDA; daha geniş
bilgi için Leyla Navaro'nun "Beni Duyuyor
musun?" adlı kitabından yararlanılabilir...




Her yaştaki çocukla iletişimde ses tonu önemli bir
boyuttur.
Ses tonu çocuğun vereceği tepkiyi büyük ölçüde
etkiler.
Çocukların ilettiği mesajlar dürüst, çıplak ancak
daha basit, iletmeye yetenekleri daha sınırlıdır.
Bu nedenle büyükler genellikle çocukları uzun süre
dinlemekten kaçınabilirler ve hatalı davranışlar
gösterebilirler, çocuğu dinlemede sık rastlanan
hatalı ebeveyn davranışlarından bazıları şunlardır;




Çocuğun konuşması yerine ebeveynler
konuşabilir.
Çocuğun anlatımı yarıda kesilip cümlesi
tamamlanabilir.
Çocuğun anlatımı yarıda kesilip başka
konulara geçilebilir. Oysa iyi bir dinleme
çocuğa kabullenildiğini, varsayıldığını
hissettirir.
Böylece çocuk kendini güvenli bir çevrede ve
ortama ait hisseder.Sevildiğini - saygı
gördüğünü düşünür.





Hastalık çocukları daha regresif aileye bağımlı hale
getirebilir.
Çocuğun bağımlılık isteği yetişkinlerde; Öfke tepkisi
yaratabilir.
Aşırı koruyuculuk tepkisi yaratabilir.
Aşırı kaçınma tepkisi yaratabilir. (Örneğin; "benden
zor ayrılıyor" diye ebeveyn hastanede yatan
çocuğunu ziyaretlerini seyrekleştirebilir.)
Bu tepkilerin çocuğa yardımcı olmadığı bilinmeli,
çocuğun bağımsızlığını, gücünü pekiştiren yaşına
uygun planlar yapılmalıdır.
ÇOCUK HASTALARDA
KULLANILAN DİL(TERMİNOLOJİ)
 Kullanılan
dil (terminoloji) her yaş
grubundaki çocuğun özelliklerine
göredüzenlenmelidir.
 Somut algılayan, ben merkezi çocuğa
başkalarının hissettiklerini anlaması için
uzun anlatımlar yapmak gibi yaklaşımlar
zaman ve enerjinin boşa harcanması
anlamındadır.
 Çocuğa mesajların ulaştığını anlamak için;




Çocuğun anlatılanı kendi ifadesi ile
tekrarlaması
Ailenin bu bilgileri alıp çocukla paylaşmasının
sağlanması.
Çocuğun gereksindiği anlatım yolunun
saptanıp, çocuğun bu yolla anladığını
anlatması (yazarak - çizerek).
Çocuk konuşmadığında bunun mesajları
anlamadığından mı -korkusundan mı
söyleyeceği bir şey olmadığından mı
kaynaklandığının ayırtedilmesi önemlidir.
KRONİK HASTALIĞI OLAN
ÇOCUĞA YAKLAŞIM
 Hasta
çocuğun bakımı ile uğraşan
profesyoneller bile kendi çocukları
hastalandığında diğer anne babalar
kadar kaygı duyar ve sıkıntıya girerler.
 Kronik hastalık, uzun belki de ömür boyu
sürebilen, sık incelemeler ve hastaneye
yatışlar gerektiren hastalıktır.
 Kronik hastalıklar hem hasta, hem hasta
yakını hem de hastane çalışanları için
yıpratıcıdır.
 Olumlu
tarafı, bu alanda çalışan hekim ve
hemşirelerin hasta ve yakınları ile bir aile
olmaları ve onlarla sorunları daha başarılı
ve uzun süreli paylaşabilmeleridir.
 Çocuğun hastalığını anlamasında en
önemli faktör çocuğun kronolojik yaşına
bağlı zihinsel ve bilişsel olgunluğudur.
 Yine de her çocuğun, her yaşta hastalık
kavramı ile ilgili deneyim ve bilgileri çok
değişik olabilir.
 Etkin
destek ve yol gösterme için çocuğun
duygularını bilmek yetmez, çocuğun ve
ailenin hastalığa ilişkin inançlarını da
tanımak gerekir.
 7-11 yaş arası çocuklar hastalık nedenlerini
ve sonuçlarını kavramaya başlarlar.
 • Küçük çocuklar her karşılaştıkları yeni
sorunda olduğu gibi hastalığın nedeni
üzerine düşünürler

İlahi bir adalet kavramına inanırlar. Doğanın
kanunları ve adaleti vardır her şeyin bir nedeni
vardır. O zaman hastalık da bir sonuçtur.
Nedeni olmalıdır. Çocuk otomatik bir düşünce
sistemi ile hastalığı kendi suçlarına;
“yaramazlık, okul başarısızlığı, oburluk, kardeş
kıskançlığı gibi “ceza olarak düşünür.
Yaşamdaki tesadüf, kötü şans gibi kavramları
tümüyle yadsır, kendi çabası ile hastalığın
üstesinden gelebileceğini düşünür, olmayınca
da dünyanın adaletsizliği sonucuna varır.
 Hastalığı
olan çocuklar, özellikle aşırı
koruyucu kollayıcı aile yapısı olan
toplumumuzda, özellikle annenin bu
doğrultuda aşırı koruyucu kollayıcı bakımı
nedeniyle sıklıkla bilgi ve beceri eksikliği ile
büyümektedirler.
 Sosyal gelişimi de bu tavır nedeniyle
geriler.
 Normal
çocuklarda çocuk büyüdükçe
bakım verme azalırken, bu çocuklarda
bakım, kollama ve engelleme artar.
 Ne yazık ki annelerin bu yanlış yöndeki
çabalarını aile büyükleri ve çevre de
destekler.
 Anneler yorulur, yoruldukça öfke
denetimleri de azalır.
 Bu
çocuklar daha çok yapışıklık, ayrılma
kaygıları, yoğun korkular ile büyürler.Bu
kaygı ve korkular aile tarafından da
desteklenir.
 Dürtü denetimsizliği ve öfke nöbetleri sık
görülür.Uyum zorlukları vardır, yaşıtları ile
iletişim kuramazlar.
 Oyun
becerileri azalır.
 Tam tersine kronik hastalık varlığında
küçük yaştan itibaren duygusal açıdan
güçlü çocuklar yetiştirmek gerekir.
 Bu çocuklar belki de ömür boyu sık
hastane ziyaretleri ve incelemelerle
büyüyecekleri için öncelikle kendi
hastalıkları ile ilgili yaşlarına uygun bir
biçimde bilgilendirilmelidir.
 Özellikle
öz bakım becerileri geliştirilmeli,
bebeksi tavırlar desteklenmemeli ,
hastalıkla ilgili abartılı duygusallıklar
çocuğun yanında asla sergilenmemelidir.
 Oyun oynaması özellikle diğer çocuklarla
bir arada olması desteklenmelidir.
 Özellikle bu çocukların ana okullarına
gitmesi gerekir
KAYNAKÇA
 AY
AKÇA Fatma, Temel Hemşirelik
Kavramlar İlkeler Uygulamalar, 2. Baskı,
Acar, N.V., "
İstanbul Medikal Yayıncılık, İstanbul, 2008.
 BİLGEL Nazan, Aile Hekimliği, Medikal Tıp
Kitabevi, Bursa,2005
 Therapeutic llştişim - Kişilerarası İlişkiler."
Şafak Matbaacılık, Ankara,1989
 http://word.office.live.com
 http://www.eöğretmen.com/ergenleri_an
lama_ve_iletişim.htm
 www.gencgelisim.com
 www.cocukpsikiyatrisiizmir.com
Cooper, K. "Sözsüz İletişim", Çev: Tunç Yalkı,
İlgi Yayıncılık ve Ticaret Ltd.
Şti.,İSTANBUL,1989
Navara, L. "Beni Duyuyor musun?" YA-PA
Yayınları Üçüncü baskı, istanbul, 1990
Download