KÜRESEL EKONOMİK KRİZLERDE YABANCI SERMAYE VE

advertisement
KÜRESEL EKONOMİK KRİZLERDE YABANCI SERMAYE VE İŞLETME YATIRIM
KARARLARI
Abdullah Tür k, Kağan Cenk MIZRAK
Beykent Üniver sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktor a Öğr encisi
Dünya küçülmüş ve evimize kadar gelerek bir köy haline gelmiştir.Küreselleşme süreci
dünyadaki tüm ekonomik değerleri ve değişkenleri etkilemiştir.Ekonomik krizler özellikle az
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir.Ekonomik politikaların
kurulması,yönetilmesi ve sürdürülmesinde yaşanan sorunlar ekonomik krizleri meydana
getirmektedir. Krizlerin içinde en önemli ve şiddetli olanı kuşkusuz 2008-2009 ekonomik
krizidir.Bu çalışmada Küresel Ekonomik Kriz döneminde, yabancı sermaye yatırımları iki
yönüyle ele alınmıştır. Bu anlamda doğrudan ve dolaylı yatırımlar incelenmiştir. Küresel
Ekonomik Kriz döneminde,doğrudan ve dolaylı yabancı sermaye yatırımları ve işletmelerin
yatırım kararlarının teorik çerçevede araştırılmıştır.Küresel Ekonomik Krizin makro ve mikro
getirileri üzerinde durulurken, kriz döneminde yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda işletmelerin yatırım
stratejilerinin incelenmesi hedeflenmiştir.Küresel Ekonomik Krizin oluşumu ve yaşanan
süreçleri çarpan etkisi yaratmış ulusal ve uluslararası piyasaları etkilemiştir. Ayrıca ek olarak
Mortgage Krizi ve Avrupa Borç Krizi üzerinde durulmuştur. Bu kriz döneminde, doğrudan ve
dolaylı yatırımların Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere yansımaları üzerinde
durulmuştur.Yabancı sermaye özellikle ağır ekonomik kriz dönemlerinde yatırım yapmak
istemez.Ulusal sermaye de bu oluşuma uyduğundan böyle dönemlerde yatırımlar küresel
boyutta kilitlenmiş olur.Çalışmamızda kaynak tarama yöntemi kullanılarak sonuç ve öneriler
getirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Küresel Ekonomik Kriz, Yabancı Sermaye Yatırımları,Portföy Yatırımları,
Yatırım Analizi.
--------------------------------------------------------------------------------------------------Abdullah Türk, Kağan Cenk MIZRAK
Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Öğrencisi
THE GLOBAL ECONOMIC CRISIS, FOREING IN INVESTMENT DECISIONS AND
OPERATIONAL
Abdullah TÜRK, Kağan Cenk MIZRAK
Beykent Univer sity Institute Of Social Sciense PhD Student
The World gets smaller and come to a village that has become our home. All the economic
veriables influenced the values and the Globalization procass in the World. The Economic Crisis
accur particularly in the least developed, and the developing World. The problems in the
establisment management and maintenance of economic policies cause The Economic Crisis.
Undoubtedly the most importand and severe was the in 2008-2009. In the study, aspects of two
foreign investments during The Global Economic Crisis are discussed. In the sense direct and
indirect investments are examined . ın the period of the The Economic Crisis, direct and indirect
investments a te investment decisions of foreing businesses have been investigated in the
theoretical from work. While focuing on the macro and micro of the The Economic Crisis. İt is
also aimed to examine the investment formation strategies of enterprises in domestic overseas
markets. The Global Economic Crisis and it’s process has created a multipliereffect and has
effected national and international markets. In addition the Mortgage Crisis and European Debt
Crisis are focused on. The reflections, direct and indirect investments in developing countries
such as Turkey are also disscussed in this paper. Foreign Capital especially in times of severe
economic crisis doesn’t went toincest. The national capital is also locked in such periods
investments in the global dimension because it fits with this process. Conclusion and
recommendations have been introduced in our study by using the method of scanning the source.
Keywords: Global Economic Crisis, Foreign direct Investments, Portfolio Investments,
Investments Analysis.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------Abdullah TÜRK, Kaan Cenk MIZRAK
Beykent University Institute Of Social Sciense PhD Student
1. Gir iş
Dünyada kürselleşme bütün hızıyla devam etmektedir.Bu süreçlerde ve değişim
süreçlerinde ekonomik krizlerin meydana gelmesi çok doğaldır.Ancak bu bu krizlerin etkileri
ülkeden ülkeye değişerek yakıcı ve yıkıcı etkileri ülkelerin ekonomik güçlerine göre
değişmektedir.Yabancı yatırımlar ekonomik krizleri sevmezler.Hangi ülkede mutlu olacaklarsa o
ülkelerde yatırım yaparlar.Çünkü risklere girmeleri finansal ve yapısal güçleriyle doğru
orantılıdır.Bu anlamda ekonomik krizi, “ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya
çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları veya bireyleri ciddi
anlamda sarsacak sonuçlar ortaya çıkarması” şeklinde ifade edebiliriz. Bu açıklamadan da
anlaşılabildiği gibi ekonomik krizin var olabilmesi için ani ve beklenmedik hareketlerin ortaya
çıkması gerekmektedir. Bu nedenle örneğin fiyatlar genel seviyesinin artması anlamına gelen
enflasyon; gerek devlet, gerekse de birey ve firmalar açısından bir sorundur, ancak kriz değildir.
Hiperenflasyon ise bir krizdir. Çünkü, hiperenflasyon, talep ve/veya arz enflasyonunun aylık %
50 ve daha fazla artışlar içine girmesi hali olarak tanımlanmaktadır. Ekonomik krizleri de kendi içerisinde finansal krizler ve reel sektör krizleri olarak ikiye
ayırabiliriz. Buna göre finansal kriz, “döviz ve hisse senedi gibi finans piyasalarındaki şiddetli
fiyat dalgalanmaları veya bankacılık sisteminde bankalara geri dönmeyen kredilerin aşırı şekilde
artması sonucu yaşanan ciddi ekonomik sıkıntı olarak tanımlanırken”, reel sektör krizi ise “mal,
hizmet ve iş gücü piyasalarındaki miktarlarda, yeni üretimde veya istihdamda ciddi daralmalar”
şeklinde ifade edilebilmektedir.
2. Liter atür Tar aması
2.1. Ekonomik Kr iz ve Tar ihçesi
Kriz, kavaramı bilim literatüründe ve günlük yaşamımızda sıkça kullandığımız
kavramalar arasındadır. Kriz kelimesi etimolojik kökeni Yunanca "krisis" kelimesine dayalıdır.
Sosyal bilimler alanında çoğu kez "buhran" ve "bunalım" kelimeleri ile eş anlamlı olarak
kullanılmaktadır. Ekonomik kriz kavramı ise kendi içinde farklı sebeplerin aynı sonuca çıktığı
ve literatürde bu şekilde yer bulan bir kavramdır. Ekonomik kriz ekonominin farklı sebeplerle
durma noktasına kadar gelmesidir. Ekonomik kriz, içinde bulunan her ortamın ekonomisinin
depresif bir hal almasıdır. (Turgut, 2013: 35) Ekonomik kriz, piyasanın ekonomik açıdan
beklenmeyen bir durumla birlikte denge sorunu yaşaması ve ekonomik kriz ihtiyaçların
çoğalmasına rağmen kaynakların yetmemesi şeklinde tanımlanabilir. Daha farklı bir
tanımlamayla arzın talep boyunu aşması ve çeşitli iş kollarında ve mali akışlarda yavaşlama
bazen de büyüme hızının durma noktasına kadar gelebilmesidir. Ekonomik kriz ekonomiyi
doğrudan etkileyen ve sonucunda bölgesel çapta hatta uluslararası boyutta ekonomik manada
sorunların meydana gelmesiyle kendisine literatürde yer bulmuştur.
Kriz her şeyden önce ekonomide anormal bir durumdur. Piyasa mekanizması içerisinde
piyasaların durması, kilitlenmesi ya da aşırı duyarlı hale gelerek büyük boyutlu dalgalanmalara
sebep olmasıdır. Bu mekanizma içindeki piyasaların bulunduğu durum aslında bir dizi sorunun
açtığı bir krizin oluşum sürecidir. (Eroğlu ve Albeni, 2002: 97)Ekonomik krizler, ekonomik yapı
içindeki uyum sorunu sebebiyle oluşmaktadır. Ayrıca ekonomik krize piyasalardaki
kilitlenmeyle meydana gelen dalgalanmalar da etkili olabilmektedir.
Ekonomik krizler değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Tüketici talebinde ve firmaların
yatırımlarındaki büyük düşüş, yüksek oranlı işsizlik ve dolayısıyla yaşam standartlarının
düşmesiyle oluşabilir. Bu tür ekonomik krizlere genellikle finansal piyasalardaki belirsizlikler ve
hisse senedi fiyatlarındaki düşüşler ve yerli paranın yabancı paralara göre değerindeki düşüşler
eşlik eder. Ekonomik kriz tanımlarına ve oluşumuna bakıldığında, ekonomik dengenin
bozulduğu, ardından ise ekonomilerde küçülme meydana geldiği görülmektedir. Burada iç
etkenlerde yanlış finansal yönetimler, dış etkenlerde yanlış ekonomik ve yönetim politikaları ile
yolsuzluklar önemli etken olabilmektedir.Ekonomik krizler her ne kadar aynı sebepten gelmese
de gelişim aşamasında etkili olduğu kuruluşun, ağırlık merkezi üzerinde oluşturduğu baskı ile
organizasyonun ağır tahribatlarla ve çöküşüne neden olabilmektedir. Ekonomik krizler genel
olarak belirli etkilerle, belirli kaynaklardan çıkarak, sistem içi fonksiyonları etkileyerek sonuca
ulaşabilmektedir. Aslında krize maruz kalan kurum veya kuruluşun krizle başa çıkamaması da
bununla ilgili olabilmektedir. Ekonomik krizde sistemde hatalar oluşabilir, eğer kuruluşlar bu
hataları, stratejik kararlar alarak bastıramazsa kaçınılmaz sona gelinir. Çünkü ekonomik krizler,
sistem içinde olumsuz güçlerden etkilenerek domino etkisiyle gelişim gösterebilmektedirler.
Ekonomik kriz makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise işletmeleri etkileyerek ciddi
anlamda bir sarsılma ile olumsuz sonuçlar meydana getirir. (Delice, 2013: 58)
2.2. Kür eselleşme Kavr amı
Küreselleşme olgusu zamanımızın en popüler deyimleri arasında yerini almış
bulunmaktadır. Bilimsel, akademik, ekonomik, politik, sosyal vb. (ve benzeri) hemen her alanda
ve her fırsatta küresel bir olgunu varlığından bahsedilmektedir. Hatta bu konularla ilgili teorik ya
da uygulamalı birçok çalışma hem hayatımızda hem de ulusal ya da uluslararası literatürde yer
almıştır.Küreselleşme kısa bir tabirle insan ilişkilerinde ekonomik, siyasi ve toplumsal
örgütlenmelerin yerel hatlardan kurtularak bölgeler arası hatta kıtalararası bir yere gelip küresel
bir sıçrama yapmasıdır. (Coşkun, 2002: 10)Teknoloji, iletişim ve ulaşım alanlarındaki gelişmeler
ve uluslararası sermaye hareketlerine getirilmiş olan sınırlamaların kaldırılması sonucunda,
uluslararası mali piyasalar, adeta birbiriyle bütünleşmiş tek bir pazar halini almış ve dünyanın
dört bir yanından katılımcıların yer aldığı, 24 saat aralıksız işlem yapılan bir arena haline
dönüşmüştür. (Adıgüzel, 2013: 2)Teknolojinin farklı getirileriyle uzaklar yakın olabilmektedir.
Farklı bölgede trend olan bir tarz etkileşimle bölgeler arası ortak bir kültür halini olabilmektedir.
Artık televizyon dünyasının 1980’li ve 1990’lı yıllarının tek taraflı iletişiminin yerini 2000’li
yıllarla birlikte internet gibi interaktif bir iletişimi almıştır. Her kesimi bu iletişimin içine dahil
eden küreselleşme kavramı, kaçınılmaksızın bu kesimleri de küreselleştirmiştir.
Küreselleşme, ekonomik kısmın birleşenleri olan mal ve hizmetlerin, üretim faktörlerinin,
teknolojik birikimin ve finansal kaynakların ülkeler arasında rahatça gezinebildiği ve faktör, mal,
hizmet ve finans piyasalarının giderek bütünleştiği bir süreçtir denebilir. Bu alanlarda ulus
devletlerin etkisinin giderek zayıflaması, buna nazaran çokuluslu şirketlerin başat bir rol
üstlenmesi de küreselleşme sürecinin en temel özellikleri arasında yer almaktadır. (Şenses, 2013:
1)Küreselleşmeye ülke politikaları penceresinden bakıldığında, kendilerinden daha güçlü olan
ülkelerin seviyelerine gelebilmek için ülkelerin güçlerini birleştirdiğini görülmekte, üstelik
ülkeler bu amaçla bölgesel ekonomik topluluklar dahi kurabilmekteler. Küreselleşme sürecinde
silinmiş bir hal alan ülke gümrük sınırları birbirlerine adeta pasaport geçiş imkanı vermektedir.
Küreselleşmenin sosyal ve kültürel teknolojik ekonomik yönün yanında bir de politik boyut
kazanması anlamına gelen bu durum küreselleşmeye farklı bir kapı daha açmaktadır.
2.3. Kür eselleşmenin Sosyal ve Kültür el Boyutu
Sosyal ve kültürel küreselleşmeyi, ülkeler ve bölgeler arasındaki ihtiyaç ve ihtiyaç üstü
lüks tabir edilen özelliklerinin birbirine yakınlığı ve birbiri ile olan benzerliği, sosyal ve kültürel
yaşam içerisinde insanların hayatı algılayışları ve yaşayış şekillerinin birbirine yakınlığı ile
tekdüzeliğe kavuşması sonucu ekonomik yönü ağır basan küreselleşme boyutuna karşı üst yapıda
sosyal bir boyut kazandırmıştır denilebilir. Fakat sosyal küreselleşme olumsuz sonuçları ile de
ağır basmaktadır.Son otuz yılda küreselleşmenin hızlanmasıyla birlikte ortaya çıkan köklü
değişiklikler sosyal düzenleri ve alt sistemlerini etkilemektedir. Bu etkileşim yeni sosyal sorunlar
ortaya çıkardığı veya mevcut sosyal sorunları ağırlaştırdığı gibi bu sorunların çözümünü de daha
da karmaşık hale getirmiştir. Dünya kaynakları sınırlı olduğu halde, nüfus artışı ve tüketim artışı
sosyal düzenin küresel düzlemde sorunlar yumağı haline gelmesine neden olmaktadır. (Savaşlar,
2007: 27)Küreselleşme ulus devleti aşındırarak, kültürel erozyona yol açmaktadır. Böylece,
küresel değerlerle, kültürel değerler çatışma durumuyla karşılaşmaktadır. (Savaşlar, 2007: 39)
Küreselleşmenin sosyokültürel boyutu hem olumlu hem olumsuz birçok faktörü bir arada
barındırabilmektedir. Bu olumlu manada medeniyetlerin, sanatın, bilimin, edebiyatın etkisiyle iyi
yönlü, olumsuz manada ise sosyal ve kültürel ortamda sahip olunan öz kimlik bilincinden
uzaklaşarak yanlış yönlü özendirici yollarla yozlaşmaya sebep olabilir.
2.4. Ekonomik Kr izler in Ekonomi Üzer indeki Etkiler i
Ekonomik krizler geliş noktasının doğal sonucu olarak ekonomileri etkilerler. Ekonomik
krizler, ekonomilerde daralma meydana getirerek ekonomik süreçlerin doğal hareketlerini
sergilemesine engel olurlar. Ayrıca piyasa içi dengelerin yer değiştirmesine yol açarlar.
Ekonomik krizler etkileri bakımından ekonomik organizasyon içinde en küçük fonksiyonlardan
başlayarak süreç içinde gelişip büyük etkilere sebep olabilmektedir. Ekonomik kriz, mevcut
makro dengeleri olumsuz etkisi altına alarak ekonomide bozulmalara sebebiyet verirken, mikro
birimlerinde süreç içinden zarar ile ayrılmasına neden olabilmektedir. Ekonomik krizlerin
ekonomiye etkileri konusunu özel olarak tek bir alan içinde açıklamak çok zordur. Ekonomik
krizler meydana geldiğinde bu krizlerden ilk etkilenecek olan kesimlerden biri reel ekonominin
faal olduğu sektörler olacaktır. Reel ekonomik sektörlerde krizlerin meydana gelişi işletmelerin
ekonomik faaliyetlerini etkileyebilmektedir. Bu durumun sonucunda stratejik kararlar alamayıp,
krizi fırsata dönüştüremeyen işletmeler küçülebilecek ve işten çıkarmalar olabilecektir. İşsiz
kalan kesimin hayatında tasarruf eğilimleri ve tüketim azlığı harcamaları ve üretimde de olumsuz
etkileyebildiği gibi yatırım kararlarından caymalara ve geri çekilmelere sebebiyet verebilecek
güçtedir. Tüm bu gelişmeler ekonomik krizlerin muhtemel doğal sonuçlarıdır. Bu sonuçlar reel
ekonomide durgun bir havaya yol açıp ekonomik büyümeye eksi yönlü etki edebilecektir.
2.5. Reel Sektör Kr izi ve Bir leşenler i
Bir organizasyonun fonksiyonlarını etkileyen her olumsuzluğun kriz olarak
nitelendirilebilmesi için etkilenmiş olan tüm fonksiyonların tamamının ya da bir kaçının bir
araya gelmesi şarttır. Çünkü her ekonomik aksaklık tek başına kriz olarak nitelendirilemeye
bilmektedir. Yani ekonomik krizden bahsedebilmek için daha geniş çaplı aksamaların bir araya
gelmesi gerekmektedir. Bu da her krizin kendi içinde değişik türlerinin olduğunu gösterir
ekonomik krizin bir türü olan reel sektör krizinin de kendi içinde türleri mevcuttur. Reel sektör
krizleri; mal, hizmet ve işgücü piyasalarındaki üretimde ve istihdamda ciddi daralmalar şeklinde
meydana gelir. Reel sektör krizleri; mal ve hizmet piyasalarındaki kriz ile işgücü piyasasındaki
işsizlik krizi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mal ve hizmet piyasalarındaki arz-talep
değişkenliği, arzı ve talebi etkileyen fiyattaki değişme, miktardaki değişme, tercihlerdeki
değişmeler sonucunda oluşan kriz olarak tanımlanabilir.İşsizlik krizi ise; emek piyasasındaki
işsizlik oranlarının kabul edilebilir düzeyin üstüne çıkması şeklinde tanımlanabilir. (Kibritçioğlu,
2013: 2)
2.6. Sistematik Finansal Kr izler
Sistematik finansal krizler; Finansal sistemde meydana gelen ve sistemin varlık
değerlemesi, kredi tahsisi ve ödemeler gibi önemli işlevlerini kesinti yaşanmasına sebep olan bir
şok olarak tanımlanabilir. (Bali ve Büyükşalvarcı, 2011: 17)Bu şok etkisi finansal ortamla
birlikte farklı değişkenleri de etkiler. Hatta bu etkinin çapı genişleme eğilimli olur. Sistemik
finansal krizlerde mutlaka bir yayılma süreci bulunmaktadır. Bir ülke, kurum veya firmadaki
sorunlar, diğer bir ülke, firma veya kurumlarda çözümsüzlüğe yol açabilmektedir. Örneğin Asya
krizinde başlangıçta şirket iflasları Kore ve Tayland'da gözlenirken, bu durum kısa bir süre sonra
bölge ülkelerinin finansal piyasalarına yayılmıştır. (Turgut, 2013: 39)
Sistematik finansal krizlerin kendi içinden başlayarak çevresine bu denli sirayeti birçok
problemi de beraberinde getirir her şeyden önce bu yayılma ekonominin belirsizliğini koruduğu
bir ortamın kendini muhafaza ederek ilerlemesine neden olabilir. Durum böyle olunca ise
belirsizlik ortamı getirdiği olumsuzluklar yatırımcıların yatırım yapma cesaretini kırarak geri
çekilmelerine sebebiyet verebilir.
2.7. Dünya’da 1930 ve Sonr ası Yaşanan Kr izler
Ekonomik krizlerin geçmişi çok eski yıllara kadar dayanmaktadır. Günümüz ekonomik
krizlerine göz atıldığında ise özellikle 1930 Yılından sonra küresel bir hal alan ekonomik
krizlerin daha geniş çaplı zararlara sebep olduğu görülmektedir. Bu sebeple çalışmanın etkinliği
de dikkate alınarak Büyük Buhran ve sonrasında yaşanan ekonomik krizlere ışık tutulmaya
çalışılmıştır.
1929 yılında ABD’de (Amerika Birleşik Devletleri) meydana gelen buhran aslında pekte
fazla öngörülen bir kriz değildi diğer birçok kriz gibi. Amerika Birleşik Devletleri refah düzeyi
yüksek bir hayat sürmekteyken hesapta olmayan birçok olumsuzluk meydana gelerek ABD’de
başlayan ve bütün dünyayı etkileyen en büyük küresel ekonomik kriz diye adlandırılan1929
büyük buhranı meydana gelmiştir.
1.Dünya savaşından sonra ABD’de canlanma rahat bir ortama kavuşma aksayarak da olsa
1929 yılına kadar sürmüştür. Fakat ABD’de 1922 ve 1929 yılları arasında fabrika ve lojman
yapımı ile otomotiv ve elektrik sanayisi çok iyi gelişimler göstermişti. Bahse konu tarihler
aralığında otomotiv sektörü her yıl % 33 ileriye gitmiştir. Tabi ki bu durum petrol, demir, çelik,
kauçuk üretimi ve yol yapımında hızla gelişmiştir. Bunlara bağlı olarak elektrik üretimi ve
yatırımlarda artmıştır. Yatırımlar sayesinde işsizlik oranı aktif nüfusun %2’sine kadar
gerilemiştir. Bu refah düzeyi dışarıya borç verilerek ve ithalat yapılarak ABD’nin dışına
taşmıştır. Ve dünya bu durumdan olumlu etkilenmiştir. Dünya da ticaret hacmi artmıştır. Birinci
Dünya Savaşının hemen sonrasındaki ekonomik ve sosyal koşullara bakıldığında, İthalatın
artması ve ihracatın azalması, mali organizasyonu büyük ölçüde sarsmıştır. Avrupa’nın
sanayileşmiş ülkeleri, 1929’a kadar olan dönemde, savaşın yarattığı yaraları sarmaya yönelmiş,
Bu durum ABD‘nin kapitalizmin öncüsü ve merkezi haline gelişini sağlamıştır. (Unay, 1988: 82)
Birinci dünya savaşı sırasında Avrupa’nın önde gelen birçok ülkesi savaşın getirmiş
olduğu olumsuzluklarla darboğaza düşmüşlerdir. Bu durum onları ekonomi içinde refah seviyesi
çok yüksek olan ABD ‘den borç almak zorunda bırakmıştır.Bu buhran yalnızca tüketim ve
yatırımlarda değil bağlı birçok ekonomik faaliyette kendini göstermiş dünya ekonomisini farklı
boyutları ile etkilemiştir.Ekonomik krizin tüm dünya ülkelerine yayılması; işsizliğin çok büyük
boyutlara ulaşması, üretimin durma noktasına gelmesi, şirketlerin kapanması, basta isçi sınıfı
olmak üzere toplumlarda fakirlik ve sefaletin hızla artı göstermesi, insanların perişan olması
anlamına gelmektedir. (Zeytinoğlu, 1993: 182)
Arap ülkelerinin, petrolü 1973’de savaştan sonra batıya, siyasi bir silah olarak kullanma
kararları dünyada petrol krizinin çıkışını tetikledi. Fakat çok etkili olamadılar çünkü dünya petrol
üretimi tekeli teşkil etmiyorlardı. ABD, Nijerya Venezuela ve Endonezya gibi başka üretici
ülkelerde vardı. Amborgonun kendilerine zarar edeceğini anlayan Arap ülkelerinin, fiyatları
yükseltilme yoluna gitti. 1973’de 2,59 dolar olan Arap petrolü 1974 yılı Ocak ayına gelindiğinde
11,65 dolara yükseldi. Bu fiyat artışları ile birlikte 1973 yılın son çeyreğinde borsalarda büyük
düşüşler yaşandı. Dünya 1929’dan sonra birçok mekanizmanın etkilendiği ikinci bir büyük krizle
sarsıldı. Kriz 1980’li yıllara kadar devam etti. (Aracı, 2010: 21)Yalnızca siyasi sebeplerin
gelişimine bağlı olmayan ve tek bir nedenden meydana gelemeyen petrol krizi ekonomik güç ile
de doğrudan ilgilidir. Dolayısı ile para ile petrol arasında doğrudan bir ilişki olduğunu
söyleyebilmek mümkün olabilmektedir.
Doğu ve güneydoğu Asya ülkeleri 1970’li yılların ortalarından itibaren hızlı bir büyüme
süreci geçirmişlerdir. Ülkelerin ekonomik başarıları mucize gözüyle bakılmıştır. Hatta bu durum
diğer gelişmekte olan ülkelere örnek teşkil edilmiştir. Fakat 1997 yılının temmuz ayında Tayland
merkezli başlayan bu kriz, bölgenin diğer ülkeleri olan Malezya, Endonezya, Güney Kore,
Filipinler, Hong Kong ve Singapur’a gibi çeşitli ülkelere de yayılmıştır. Başlangıçta bu ülkelerin
paraları dolar karşısında önemli düzeyde değer kaybettiği gibi, ülke içi borsaları da çökmüştür.
Dünya küresel krizin eşiğine gelmiş birkaç ay içinde birçok ülke yıllarca geriye gitmiş,
ekonomik istikrarsızlıklarla birlikte politik istikrarsızlıklar yaşanmıştır. (Seyidoğlu ve Yıldız,
2006: 61)
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla kurulan Rusya Federasyonu, pazar ekonomisine
geçişte büyük ekonomik sorunlar yaşamıştı. Hükümetçe alınan makroekonomik önlemler
sanayiyi daha da daraltmış; özelleştirmeler varlıkların mafya ve zenginlerin eline geçmesine
neden olmuş; özelleştirmelerle kazanılan paralar ise yurtdışına kaçırılarak yolsuzlukların
artmasına neden olmuştur. Nitekim çeşitli tedbirlerle 1995-1997 yılları arasında enflasyon %2030’lara kadar düşürüldü ve “ruble/dolar endeksinin Haziran 1995’te kurulmasıyla Rusya’ya
uluslararası sıcak para geldi”. Ancak 1997 Asya krizi ile dünyada mal ve petrol fiyatlarında
meydana gelen düşüşler, yeni gelişen piyasalara karşı güvensizlik oluşturmuş ve dış gelirinin
%40’ını enerjiden sağlayan Rusya’da finansal varlık bulunduran yabancı yatırımcılar tedirgin
olmuştur. Bankaların aktiflerini aşan borçları ve rublenin devalüe olması, kriz sinyalleri olarak
algılanmış ve sıcak para ülkeyi hızla çıkmıştır. Ulusal paranın değer kaybı ekonomik baskıları
arttırınca döviz üzerinden sermaye hareketlerine sınırlama getirilmiş ve 90 günlük borç erteleme
ilan edilmiştir. Ödeme sistemleri durdurularak ülkenin büyük bankalarının hesapları
dondurulmuştur. (Akdiş, 2000: 85)
Diğer krizlerle pek çok ortak özelliği olan bu kriz, temelde üç farklı yıkıcı faktöre
sahiptir. Bunlar; finansal yeniliklerin yönetilmesi, sonra varlık fiyatları balonu ve en son finansal
kurum bilançolarında bozulmalar gibi yıkıcı faktörlerdir. Finansal yenilikler, sistemin daha etkili
olabilmesi için yeterli potansiyele sahiptir. Fakat bu krizde kredilerdeki yenilikler ve yapısal
kredi üretimi yıkıcı şekilde sonuçlanmıştır. Konut fiyatlarındaki yükseliş sürdükçe kredilerde
dönmeme riski düşük olacağından konut fiyatlarındaki balon, riskli borç vermeyi teşvik etmiştir.
Bu balon 2007’de patladığında sistemdeki çürüme de görünmeye başlamıştı. Konut
fiyatlarındaki düşüşle evlerin değeri, kredi değerlerinin altında kalmış ve kredilerde geri
ödenmeme riski artmıştır. (Öztürk ve Gövdere, 2013: 382)
ABD’de başlayarak önce Avrupa’ya sonra da tüm dünyaya yayılan ekonomik kriz
özellikle bankacılık sektöründe yol açtığı sorunlar nedeniyle küresel ekonomide büyük sıkıntılara
neden olmuştur. Gelişmiş ülkelerde başlayan ancak hızla tüm ülkelerde de etkisini gösteren kriz,
gelişmekte olan ülkelere sermaye akışının azalmasına ve piyasalarda daralmaya neden olarak
ülkelerin ihracat yapılarını ve büyüme oranlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Bu ekonomik kriz
döneminde özellikle; ekonomilerde küçülme meydana gelirken, reel faizlerde ise düşüş
yaşanmıştır. Yine bu dönemde döviz kurlarındaki baskıyla artış görülmüştür. Ayrıca kriz bu
dönemde, enflasyon oranlarında yükselme, istihdam sorunları ve işsizlik oranında artışlarla da
kendisini gösterebilmektedir. (Arslan ve Bozkurt, 2013: 1601)
3.1. Kür esel Ekonomik Kr izin İşletme Yatır ım Kar ar lar ı Üzer indeki Etkiler i
Küreselleşen bir ekonomik kriz, dünya ticareti içinde, faaliyet gösteren her işletme ve
ülkeye sirayet edebilmekte ve ekonomi piyasasında bulunan her unsuru farklı yönlerden
etkilemektedir. Ekonomik krizlerin genel olarak en büyük etkilerinden biri olan piyasadaki
durgunluk, ekonomi içindeki tüm aktörleri etkilemektedir. Bilindiği üzere dünya ekonomik
döngüsü ticari faaliyetlerle sirküle olmaktadır. Ticari faaliyetlerin genişlemesi ise yatırım
hadleriyle doğru orantılıdır. Bugün Dünyada hızla gelişen ve son dönemin dünyada en büyük
ekonomik büyüme hızını yakalayan Çin’nin uluslararası ticari faaliyetlerinin de en üst safhada
olduğu görülecektir. Yatırımların ekonomik ve ticari hayata ivme getirdiği bir gerçektir.
Ekonomik krizlerin ise büyümeye olumsuz etkilerinin olduğu bir gerçektir.
Dolayısıyla ekonomik krizlerin yatırımlar üzerinde etkili olduğu fikri desteklenmiş
olmaktadır. Yatırımın amacının kar olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla kar olmayan yerde her
türlü yatırımın düşeceği de bir gerçektir. Yakın zamanda 2008 yılında dünyanın yaşadığı küresel
ekonomik krize bakıldığında, uluslararası pazarda en yaygın yatırım aracı olan ihracat hadlerinin
gerilemiş olması bu savı daha da pekiştirebilmektedir. Ayrıca bu durum, yalnızca yabancı
sermaye yatırımlarının bir türü olan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının önemli göstergesi
halini almış ihracat hadlerinde değil genel olarak yatırım kararlarını birçok yönden etkilemiştir.
3.2. Kür esel Ekonomik Kr izin İşletme Yatır ım Kar ar lar ına Sektör el Etkisi
Küresel ekonomik kriz dönemleri işletmeler genel olarak, ekonomik yönden durgunluk
yaşadığı ve yine işletmelerin ekonomik olarak darboğaza girdiği dönemler olmuştur. Tabi ki bu
dönemlerde işletmeler birçok yönden krizden etkilenmekte ve hareket kabiliyetlerinin
sınırlandığı görülmektedir. Bu gelişmelerin sonucu olarak ise işletmeler karar alırken daha yoğun
emek sarf etmek zorunda kalmaktalar.Genel olarak Dünya ekonomisinde ticaretin yavaşlaması
ihracata dayalı sektörlerin iş kapasitesini azalması şeklinde kendini gösteren küresel ekonomik
krizle iç piyasadaki tüketimdeki yavaşlama aynı şekilde üreticilerin yatırım kararlarını azaltma
ve reel kesimi de daraltma gibi sorunları beraberinde getirmektedir. Ayrıca finansal kesim de
yapısal olarak iyi durumda olsa dahi bu ekonomik daralmadan etkilenmiş olacaktır. (Susam ve
Bakkal, 2013: 79)
Bu bağlamda, özellikle son küresel ekonomik kriz ele alınırsa, gerek bu ekonomik
durgunluğun gerek belirsizlik ve zarar endişesinin getirisi olarak kaynakları etkin
kullanılamamasının, gerekse de krizin getirmiş olduğu darboğazdan çıkma adına girilen borç
yükünün, krizin işletmelerin yatırım kararlarına olumsuz yönlü etki ettiği görülmüştür. Fakat bu
etkiler sektörel olarak farklılıklar arz etmektedir. Bu etkiler, gerek reel sektör ve alt sektörlerinin
her birinde gerekse de genel olarak finansal sektörde farklı veya benzer nedenlerle farklı
oranlarda, birbirleri ile bağımlı veya bağımsız değişkenlere göre değişiklik arz etmiştir. Küresel
ekonomik kriz döneminde yapılmış çalışmalardan hareketle, bu dönemde ekonomik krizin
işletmelerin yatırım kararlarına etkisi temel olarak reel sektör ve finansal sektör olarak ikiye
ayrılmaktadır.
3.3. Finansal Yatır ım Kar ar lar ı Üzer ine Etkisi
Küresel ekonomik kriz döneminde belki de krizin başladığı sektör konumunda
olduğundan finansal sektör, derin bir şekilde bu krizden etkilenmiştir. Finansal piyasalardaki
serbestleşme hareketleri ve teknolojik gelişmelerinde olumsuz yönlü baskısı, krizin ilk etapta
mortgage kredileri ile ilgili çıkması, bu sektör üzerinde ağır bir baskı oluşturmuştur. Bu baskı
ekonomik krizlerin, finansal yönlü gelişmelerinin bir takım sorunları da beraberinde getirmesiyle
oluşmaktadır.Ekonomik krizin finansal boyutunda piyasanın belirsizliklerini artması ekonomik
faaliyetleri etkileyecektir. Belirsizlik kaynakların etkin dağılımına zarar verecek, riskten
kaçınmak isteyen birimler anlaşma sürelerini kısaltacaktır. Daha önemlisi, belirsizlikler yatırım
kararlarını olumsuz etkileyerek yatırımların azalmasına neden olacaktır. (Uzay, 2013: 124)
Küresel ekonomik krizin, teknolojinin getirileri ile hızlı bir şekilde ilerleyen finansal
piyasalar üzerindeki etkisi, özellikle bu dönemlerde piyasaya hakim olan belirsizliklerin,
yatırımcıları tedirgin etmesi yatırımlar üzerinde geri çekilmeye neden oluşturmuştur. Finansal
sektörde var olan risk faktörünün, farklı yatırım araçları ile minimize edilebilecekse de krizin bu
dönemde oluşturduğu güven sorunun sektör üzerindeki baskısı, yatırımcı işletmeler tarafından,
yatırım kararlarının askıya alınmasına neden olmuştur. Hatta piyasa risklerinin gelmiş olduğu
durum, işletmelerin garantici tutumlarıyla yatırımlardan tamamen vazgeçmelerine neden
olmuştur. Bu dönem içinde genel olarak bu tarz sorunların getirileriyle ve krizin baskısıyla,
portföyler üzerindeki değer kayıplarının hızlı seyri 2008 yılına girilirken ülke borsalarında da
değer kayıplarının yaşanmasına neden olmuştur.
3.4. Reel Yatır ım Kar ar lar ı Üzer ine Etkisi
Küresel ekonomik krize bakıldığında, krizin, ticaretin ve tüketimin yavaşlamasına, çeşitli
sektörlerin kapasitesini azalmasına, işletmelerin yatırım kararlarını azaltmasına ve reel kesim
üzerinde baskıya neden olduğu görülmektedir.Nitekim 2007 yılına gelindiğinde Dünya ticaret
hacminin %7,2 artış oranıyla 2005 ve 2006 yılına oranla daha düşük seyri gözlenmiştir. Bu
daralma kriz yılına doğru daha da artarak 2008 yılında %2,6 seviyelerine gerilemiştir.
Uluslararası pazarın en yaygın yatırım yollarından biri olan ihracat, gelişmekte olan ülkelerde
2007 yılından başlamak üzere düşüşler göstermiştir. (Yıldırım, 2013: 48)Bu pencereden
bakıldığında dünyada en kolay yatırım yolu olarak gösterilen ihracat hadlerindeki düşüş,
işletmelerin yatırım kararları konusundaki tavrını ortaya koymaktadır. Ekonomik kriz
dönemlerinin getirdiği dar boğaz işletmeleri tasarrufa eğilimine sevk etmekte hali ile tüketim
seviyeleri düşmektedir. Tüketimlerin bu düşüş tabi ki büyük ölçekli işletmelerin yatırım
kararlarına etki ederek, imalat sanayinde ve yatırım hadlerini vurmaktadır.
Küresel ekonomik krizin, işletmeyi yönetenlerin yatırım kararlarına etkisi aşikardır.
İşletmeleri yönetenler açısından değerlendirilen belirsizlikler konusu aslında birazda, ticari
faaliyetlerin olmazsa olmazı olan arz talep ölçümünün sağlıklı gerçekleştirilememesinden
kaynaklanabilmektedir. En basitinden 2008 yılı Küresel ekonomik krizi döneminde talepsel
dengesizlerin varlığının olumsuzlukları ithalat hadlerinden de anlaşılabilmektedir.
Küresel ekonomik kriz dönemlerinde yalnızca reel sektör yatırım kararlarını değil
finansal yatırımlarını da etkisi altına almıştır. Hatırlanacağı üzere 2008 mortgage krizinde
Amerikan bankaların açık pozisyonları hat safhadaydı ve durum paniğe yol açmıştı. Hatta yine o
dönemde dünya devi bir banka tarih olmuştu. Konun yerelde Türkiye açısından yansımasına
bakıldığında kriz döneminde Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların açık pozisyonları Amerikan
banklarından tabi ki daha azdı. Bu yüzden kur riskleri makul ölçülerde kalmış, bankalar kredi ve
likidite risklerini de ihtiyati kuralları genellikle gözeterek azaltmaya çalışmışlardı. Fakat söz
konusu riskler özellikle özel sektör kesimini zorlamıştı. Dış kaynak girişlerinin eskisi gibi
sürdürülemeyeceğini anlayan şirketler, yatırım kararlarını erteleme, harcamaları azaltama, daha
fazla nakit elde tutmak zorunda kalmışlardı. Ayrıca 2008-2009 finansal piyasalarda oluşturduğu
daralma krizin ilerleyen dönemlerinde, reel sektöre sıçramıştır. Bu durum ise işletmelerin yatırım
kararlarını gerek ekonomik gerek yönetsel gerekse de rekabetsel açıdan olumsuz yönde
etkilemiştir. Tabi ki krizlerin içinde fırsatlar da gizlidir. Bu fırsatları yönetsel açıdan etkin bir
şekilde yorumlanması ekonomik olarak işletmeye güç vererek, kendini koruma çabası içinde
olan rakiplere karşı da işletmeye rekabet avantajı sağlayabilecektir. Bunun en güzel örneğini
2000 yılı itibari ile Türkiye’nin yaşamış olduğu ekonomik kriz döneminde doğru ürün stratejileri
geliştirerek büyüyen ve bugün zincir olan ‘’Koska Helvacısı’’ isimli firma ortaya koymuştur.
4. SONUÇ VE ÖNERİLER
Türkiye ve Dünya’da ekonomik kriz dönemlerinde finansal yenilikler yönetilememiştir.
Konut fiyatları yükseldikçe kredilerin daha iyi getiri sağlayacağını düşünen ABD bankaları
konut fiyatlarındaki balon yükselişi görmemiş, getirilerin hesabına dalmış bu durum ise riskli
borç vermeyi teşvik eder hale gelmiştir. Fakat bu balon 2007’de söndüğünde, sistemdeki
çürükler de görünmeye başlamış. Konut fiyatlarında düşüş pek çok evin değerinin kredinin
altında kalmasına neden olunca ve kredilerde dönmeme riski yükselerek bu kredilerin ileriki
dönemde batık kredilere dönüşmesine neden olmuş finansal tablolara çok çabuk yansıyan bu
olumsuzluk, görünen krize finansal bir boyut kazandırmıştır. Bankacılık tabanlı bir hal alan bu
kriz finansal piyasalarda ABD ile birlikte gelişmiş olan tüm Avrupa ülkelerine sıçramış ve bu
ülkelerin yabancı yatırım hadlerine olumsuz etki ederek piyasayı durgunluk ve belirsizlik
ortamına sürüklemiştir. Gelişmiş ülkelerin yabancı sermaye akışı tablolarına doğrudan olumsuz
etki eden bu ortamda istihdam sorunu ve enflasyon oranlarında yükselme meydana gelmiş ve bu
hali ile kriz yayılarak küresel bir hal almıştır. Küresel ekonomik kriz bu aşamadan sonra piyasayı
çok farklı yönlerden etkisi altına alarak ülke ekonomilerine ve kalkınma hadlerine büyük
darbeler vurmuştur.
Her şeyden önce gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin büyüme hızları yavaşlamış
hatta durgunluğa doğru hızla gerilemiştir. 2008-2009 Küresel ekonomik kriz süreci ilerledikçe
Avrupa Kıtasında bulunan Euro ekonomilerde de sorunlar baş göstermiş, bölgede bulunan başta
Yunanistan olmak üzere, İrlanda, Portekiz, İtalya ve Belçika gibi ülkeler aynı kaynaktan çıkan
fakat birbirlerinden farklı sebep kaynaklı borç krizi içine girmişlerdir. Küresel ekonomik kriz,
ekonomik faaliyetlerin hemen her noktasında hissedilmiş olsa da özellikle gelişmiş ülkelerin bu
sıfatı almasında ve gelişmekte olan ülkelerinde gelişmiş ülkeler arasında dahil olma savaşında
etkili bir silah olan yabancı sermaye yatırımlarına yapmış olduğu olumsuz yönlü etkiyle ön plana
çıkmıştır. Bu bağlamda uluslararası ekonomi arenasında güçlü hale gelebilmek için önemli bir
silah olan yabancı sermaye yatırımları belirleyici roller üstlenmişlerdir. Temel olarak doğrudan
yabancı sermaye yatırımları ve portföy yatırımları olarak ikiye ayrılan yabancı sermaye
yatırımları, ülkelerin gelişmişlik düzeyinde önemli bir alanı işgal etmektedir. Tabi ki Küresel
ekonomik kriz dönemlerinde bu yatırımların dağılımı da kriz içinde bulunan ülke ekonomileri
için büyük önem arz etmektedir. Fakat ekonomik kriz dönemlerinde gerek doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarının gerekse de portföy yatırımlarının krizi yaşan bölgeden hızla uzaklaştığı
diğer bir deyişle küresel ekonomik krizin yabancı sermaye yatırımlarını olumsuz yönde
etkilediği görülmüştür.
Finansal tabanlı olan portföy yatırımlarında kaçış daha hızlı olsa da bu yatırımların
krizden etkilenmeleri yine doğrudan yabancı sermaye yatırımları gibi olumsuz yönlü seyir
izlemiştir. Özellikle işsizlik, ekonomik büyüme, kalkınma gibi uluslararası arenada güç unsuru
olan ekonomik belirleyicilere olumsuz etki eden doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının, kriz
döneminde gittiği ülkeleri terk ettiği ve o ülkelerin çok önemli rekabet avantajlarını da yok ettiği
görülmüştür. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının girişinin, ülke ekonomilerine
makroekonomik katkısı ne oranda büyük ise ekonomik krizin etkisiyle tedirgin yatırımcıların
çıkışı da o derece etkili olmuştur. Çünkü ekonomik kriz ekonomi ile birlikte bir güven krizini de
beraberinde getirmiştir. Yine ekonomik kriz dönemlerinde gerek satışlarda gerekse de karlarda
ciddi düşüşler yaşanmış, işletmeler, yeni yatırımları nedeniyle kullanacakları kaynaklara
ulaşımda zorluklar yaşamış ve yatırımlarını azaltma veya erteleme yoluna gitmişlerdir.
Yatırımcılar, kriz ortamından gelen belirsizlikte, piyasanın risklerinden kaçma yoluna
gitmişlerdir. Yatırımcılar bu dönemde önlerini göremedikleri için, risk almaktan kaçınmış ve
mevcut durumlarını korumaya çalışarak, gelecekteki olumsuzluklardan daha az etkilenmek ve
olası kötüye gidişe karşı, dirençli ve sağlam bir şekilde durabilmek amacıyla, yatırımlarını
azaltma yoluna gitmişlerdir. Aslında bu dönemde durum portföy yatırımlarında da farklı
olmamaktadır.
Dünya ekonomi arenasında iniş ve çıkışların ortalama birkaç yılda bir seyri, hali
hazırdaki yatırımcıya daima güncel ve teyakkuzda kalması zorunluluğu getirmiştir. Ekonomik
gelişmelerin seyrinde standart hareketi, hiçbir yatırımcının olağandışı bir hareketini
gerektirmemektedir.Küresel ekonomik krizin işletmelerin yatırım kararlarına da etki ettiği
görülmüştür. Bilindiği üzere işletmelerin en yaygın uluslararası yatırım aracı ihracattır. Küresel
ekonomik kriz dönemine bakıldığında kriz tarihi olan 2008 yılına gelinirken 2005 yılından
itibaren ihracat hadlerinin sürekleri azaldığı gözlemlenmiştir. Tabi ki küresel ekonomik kriz
dönemlerinde tüketim ve üretimde de azalma olmuş buradan bakıldığında da yatırımlar
üzerindeki baskı görülebilir.Bu dönemdeki belirsizlik ortamı portföy yatırımlarının azalmasına
sebebiyet vermiştir. Genel itibari ile bakıldığında küresel ekonomik krizin yatırım kararları
üzerinde de doğrudan bir etkisinin olduğu gözlemlenmiştir.
Kaynakça
ARACI, K, A., 1929 Büyük Ekonomik Buhr an’dan 2008 Ekonomik Kr izi’ne Dünya
Ekonomik Kr izler i ve Tür k Tekstil Sektör üne Etkiler i, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Namık Kemal Üniversitesi, 2010.
ARSLAN, İ, BOZKURT, C. Kür esel Ekonomik Kr iz ve Kapitalizm, Turgut Özal Uluslararası
Ekonomi ve Siyaset Kongresi-1: Küresel Krizler ve Ekonomik Yönetişim Bildiriler Kitabı,
Malatya, s.1597-1605, Url: http://web.inonu.edu.tr/~ozal.congress/pdf/95.pdf, Erişim Tarihi:
03.05.2013.
BALI, S., ve BÜYÜKŞALVARCI, A., Finansal Kr izler Tar ihi (1.Baskı) Çatı Kitapları,
İstanbul, 2011
COŞKUN, R., Kür eselleşme Tür kiye Eksenli Analizler (1.Baskı), Beta yayın, İstanbul, 2002
DELİCE, G, Finansal Kr izler : Teor ik Ve Tar ihsel Bir Per spektif Erciyes Üniversitesi İktisadi
İdari
Bilimler
Fakültesi
Dergisi,
Sayı:20.,
ss.57-81
Url:
ve
http://denizegitimdanismanlik.com/FileUpload/ks212629/File/finansal_kriz.pdf, Erişim Tarihi:
21.04.2013.
EROĞLU, Ö., ALBENİ, M,. Kür eselleşme, Ekonomik Kr izler ve Tür kiye (1.Baskı), Bilim
Kitabevi, Isparta, 2002
GÜLOĞLU, B, ALTUNOĞLU, E, Finansal Ser bestleşme Politikalar ı ve Finansal Kr izler :
Latin Amer ika, Meksika, Asya ve Tür kiye Kr izler i, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi
Dergisi,
sayı:2.,
s.28,
Url:
http://www.journals.istanbul.edu.tr/tr/index.php/siyasal/article/download/11393/10655, Erişim
Tarihi: 30.04.2013.
KİBRİTÇİOGLU, A, Tür kiye'de Ekonomik Kr izler ve Hükümetler , 1969-2001, Yeni Türkiye
Ekonomik
Kriz
Özel
Sayısı,
Cilt:1.
Sayı:44.,
ss.1-17,
Url:
Dergisi
http://www.econturk.org/Turkiyeekonomisi/ytd-kibritcioglu.pdf, Erişim Tarihi: 20.04.2013.
ÖZTÜRK, S, GÖVDERE, B, Kür esel Finansal Kr iz Ve Tür kiye Ekonomisine Etkiler i,
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:15. Sayı:1.,
s.377-397, http://sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2010_1_19.pdf, Erişim Tarihi:
01.04.2013.
SAVAŞLAR, Z., Kür eselleşme ve Sosyal Boyutu, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul
Üniversitesi, 2007.
SEYDİOĞLU, H., YILDIZ, R., Ekonomik Kr iz Öncesi Er ken Uyar ı Sistemler i (1.Baskı),
Arıkan Kitabevi, İstanbul, 2006
SUSAM, N, BAKKAL, U, Kr iz Sür eci Makr o Değişkenler i ve 2009 Bütçe Büyüklükler ini
Nasıl
Etkileyecek?,
Maliye
Dergisi,
Sayı:155.,
ss.72-88,
Url:
httpdergiler.sgb.gov.trcalismalarmaliye_dergisiyayinlarmd15505.Nazan.SUSAM_Ufuk.BAKKA
L.pdf, erişim:10.05.2013.
ŞENSES, F, Neoliber al Kür eselleşme Kalkınma için Bir Fır sat mı, Engel mi?, Ortadoğu
Teknik
Üniversitesi
Ekonomi
Araştırma
Merkezi,
ss.1-27,
Url:
http://erc.metu.edu/menu/series04/0409.pdf, Erişim Tarihi: 23.03.2013.
TURGUT, A, Tür ler i, Nedenler i Ve Göster geler iyle Finansal Kr izler , Tühis iş Hukuku Ve
Dergisi
,Cilt:20.
Sayı:4-5.,
Yıl:2006-2007,
ss.35-46,
Url:
iktisat
http://www.tuhis.org.tr/dergi/cilt20_sayi4-5/cilt20_sayi4-5_bolum4.pdf,
Erişim
Tarihi
21.04.2013.
UNAY, C., Ekonomik Konjonktür (Analiz, Teor i, Tahmin) (3.Baskı), Uludağ Üniversitesi
Yayınları, Bursa, 1988
UZAY, N, Finansal Kr izin Reel Sektör Üzer indeki Etkiler i ve Kr iz Sonr ası Temel
Göster geler deki Değişim: Kayser i Ör neği, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler
Fakültesi
Dergisi,
Cilt:17.
Sayı:2.,
ss.121-143.
Url:
http://sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2012-2-6.pdf, Erişim Tarihi: 09.04.2013.
YILDIRIM, S, 2008 Yılı Kür esel Ekonomi Kr izinin Dünya ve Tür kiye Ekonomisine
Etkiler i’’ Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi,
Cilt:12. Sayı:18., ss.47-55, Url: http://dergi.kmu.edu.tr/userfiles/file/haziran2010/69-83.pdf,
Erişim Tarihi : 01.07.2013.
ZEYTİNOĞLU, E., İktisat Tar ihi, Süryay Yayınları, İstanbul, 1993
Download