KÜRESEL EKONOMİK KRİZLERDE YABANCI SERMAYE VE İŞLETME YATIRIM KARARLARI Abdullah Tür k, Kağan Cenk MIZRAK Beykent Üniver sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktor a Öğr encisi Dünya küçülmüş ve evimize kadar gelerek bir köy haline gelmiştir.Küreselleşme süreci dünyadaki tüm ekonomik değerleri ve değişkenleri etkilemiştir.Ekonomik krizler özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir.Ekonomik politikaların kurulması,yönetilmesi ve sürdürülmesinde yaşanan sorunlar ekonomik krizleri meydana getirmektedir. Krizlerin içinde en önemli ve şiddetli olanı kuşkusuz 2008-2009 ekonomik krizidir.Bu çalışmada Küresel Ekonomik Kriz döneminde, yabancı sermaye yatırımları iki yönüyle ele alınmıştır. Bu anlamda doğrudan ve dolaylı yatırımlar incelenmiştir. Küresel Ekonomik Kriz döneminde,doğrudan ve dolaylı yabancı sermaye yatırımları ve işletmelerin yatırım kararlarının teorik çerçevede araştırılmıştır.Küresel Ekonomik Krizin makro ve mikro getirileri üzerinde durulurken, kriz döneminde yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda işletmelerin yatırım stratejilerinin incelenmesi hedeflenmiştir.Küresel Ekonomik Krizin oluşumu ve yaşanan süreçleri çarpan etkisi yaratmış ulusal ve uluslararası piyasaları etkilemiştir. Ayrıca ek olarak Mortgage Krizi ve Avrupa Borç Krizi üzerinde durulmuştur. Bu kriz döneminde, doğrudan ve dolaylı yatırımların Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere yansımaları üzerinde durulmuştur.Yabancı sermaye özellikle ağır ekonomik kriz dönemlerinde yatırım yapmak istemez.Ulusal sermaye de bu oluşuma uyduğundan böyle dönemlerde yatırımlar küresel boyutta kilitlenmiş olur.Çalışmamızda kaynak tarama yöntemi kullanılarak sonuç ve öneriler getirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Küresel Ekonomik Kriz, Yabancı Sermaye Yatırımları,Portföy Yatırımları, Yatırım Analizi. --------------------------------------------------------------------------------------------------Abdullah Türk, Kağan Cenk MIZRAK Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Öğrencisi THE GLOBAL ECONOMIC CRISIS, FOREING IN INVESTMENT DECISIONS AND OPERATIONAL Abdullah TÜRK, Kağan Cenk MIZRAK Beykent Univer sity Institute Of Social Sciense PhD Student The World gets smaller and come to a village that has become our home. All the economic veriables influenced the values and the Globalization procass in the World. The Economic Crisis accur particularly in the least developed, and the developing World. The problems in the establisment management and maintenance of economic policies cause The Economic Crisis. Undoubtedly the most importand and severe was the in 2008-2009. In the study, aspects of two foreign investments during The Global Economic Crisis are discussed. In the sense direct and indirect investments are examined . ın the period of the The Economic Crisis, direct and indirect investments a te investment decisions of foreing businesses have been investigated in the theoretical from work. While focuing on the macro and micro of the The Economic Crisis. İt is also aimed to examine the investment formation strategies of enterprises in domestic overseas markets. The Global Economic Crisis and it’s process has created a multipliereffect and has effected national and international markets. In addition the Mortgage Crisis and European Debt Crisis are focused on. The reflections, direct and indirect investments in developing countries such as Turkey are also disscussed in this paper. Foreign Capital especially in times of severe economic crisis doesn’t went toincest. The national capital is also locked in such periods investments in the global dimension because it fits with this process. Conclusion and recommendations have been introduced in our study by using the method of scanning the source. Keywords: Global Economic Crisis, Foreign direct Investments, Portfolio Investments, Investments Analysis. --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------Abdullah TÜRK, Kaan Cenk MIZRAK Beykent University Institute Of Social Sciense PhD Student 1. Gir iş Dünyada kürselleşme bütün hızıyla devam etmektedir.Bu süreçlerde ve değişim süreçlerinde ekonomik krizlerin meydana gelmesi çok doğaldır.Ancak bu bu krizlerin etkileri ülkeden ülkeye değişerek yakıcı ve yıkıcı etkileri ülkelerin ekonomik güçlerine göre değişmektedir.Yabancı yatırımlar ekonomik krizleri sevmezler.Hangi ülkede mutlu olacaklarsa o ülkelerde yatırım yaparlar.Çünkü risklere girmeleri finansal ve yapısal güçleriyle doğru orantılıdır.Bu anlamda ekonomik krizi, “ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise firmaları veya bireyleri ciddi anlamda sarsacak sonuçlar ortaya çıkarması” şeklinde ifade edebiliriz. Bu açıklamadan da anlaşılabildiği gibi ekonomik krizin var olabilmesi için ani ve beklenmedik hareketlerin ortaya çıkması gerekmektedir. Bu nedenle örneğin fiyatlar genel seviyesinin artması anlamına gelen enflasyon; gerek devlet, gerekse de birey ve firmalar açısından bir sorundur, ancak kriz değildir. Hiperenflasyon ise bir krizdir. Çünkü, hiperenflasyon, talep ve/veya arz enflasyonunun aylık % 50 ve daha fazla artışlar içine girmesi hali olarak tanımlanmaktadır. Ekonomik krizleri de kendi içerisinde finansal krizler ve reel sektör krizleri olarak ikiye ayırabiliriz. Buna göre finansal kriz, “döviz ve hisse senedi gibi finans piyasalarındaki şiddetli fiyat dalgalanmaları veya bankacılık sisteminde bankalara geri dönmeyen kredilerin aşırı şekilde artması sonucu yaşanan ciddi ekonomik sıkıntı olarak tanımlanırken”, reel sektör krizi ise “mal, hizmet ve iş gücü piyasalarındaki miktarlarda, yeni üretimde veya istihdamda ciddi daralmalar” şeklinde ifade edilebilmektedir. 2. Liter atür Tar aması 2.1. Ekonomik Kr iz ve Tar ihçesi Kriz, kavaramı bilim literatüründe ve günlük yaşamımızda sıkça kullandığımız kavramalar arasındadır. Kriz kelimesi etimolojik kökeni Yunanca "krisis" kelimesine dayalıdır. Sosyal bilimler alanında çoğu kez "buhran" ve "bunalım" kelimeleri ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Ekonomik kriz kavramı ise kendi içinde farklı sebeplerin aynı sonuca çıktığı ve literatürde bu şekilde yer bulan bir kavramdır. Ekonomik kriz ekonominin farklı sebeplerle durma noktasına kadar gelmesidir. Ekonomik kriz, içinde bulunan her ortamın ekonomisinin depresif bir hal almasıdır. (Turgut, 2013: 35) Ekonomik kriz, piyasanın ekonomik açıdan beklenmeyen bir durumla birlikte denge sorunu yaşaması ve ekonomik kriz ihtiyaçların çoğalmasına rağmen kaynakların yetmemesi şeklinde tanımlanabilir. Daha farklı bir tanımlamayla arzın talep boyunu aşması ve çeşitli iş kollarında ve mali akışlarda yavaşlama bazen de büyüme hızının durma noktasına kadar gelebilmesidir. Ekonomik kriz ekonomiyi doğrudan etkileyen ve sonucunda bölgesel çapta hatta uluslararası boyutta ekonomik manada sorunların meydana gelmesiyle kendisine literatürde yer bulmuştur. Kriz her şeyden önce ekonomide anormal bir durumdur. Piyasa mekanizması içerisinde piyasaların durması, kilitlenmesi ya da aşırı duyarlı hale gelerek büyük boyutlu dalgalanmalara sebep olmasıdır. Bu mekanizma içindeki piyasaların bulunduğu durum aslında bir dizi sorunun açtığı bir krizin oluşum sürecidir. (Eroğlu ve Albeni, 2002: 97)Ekonomik krizler, ekonomik yapı içindeki uyum sorunu sebebiyle oluşmaktadır. Ayrıca ekonomik krize piyasalardaki kilitlenmeyle meydana gelen dalgalanmalar da etkili olabilmektedir. Ekonomik krizler değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Tüketici talebinde ve firmaların yatırımlarındaki büyük düşüş, yüksek oranlı işsizlik ve dolayısıyla yaşam standartlarının düşmesiyle oluşabilir. Bu tür ekonomik krizlere genellikle finansal piyasalardaki belirsizlikler ve hisse senedi fiyatlarındaki düşüşler ve yerli paranın yabancı paralara göre değerindeki düşüşler eşlik eder. Ekonomik kriz tanımlarına ve oluşumuna bakıldığında, ekonomik dengenin bozulduğu, ardından ise ekonomilerde küçülme meydana geldiği görülmektedir. Burada iç etkenlerde yanlış finansal yönetimler, dış etkenlerde yanlış ekonomik ve yönetim politikaları ile yolsuzluklar önemli etken olabilmektedir.Ekonomik krizler her ne kadar aynı sebepten gelmese de gelişim aşamasında etkili olduğu kuruluşun, ağırlık merkezi üzerinde oluşturduğu baskı ile organizasyonun ağır tahribatlarla ve çöküşüne neden olabilmektedir. Ekonomik krizler genel olarak belirli etkilerle, belirli kaynaklardan çıkarak, sistem içi fonksiyonları etkileyerek sonuca ulaşabilmektedir. Aslında krize maruz kalan kurum veya kuruluşun krizle başa çıkamaması da bununla ilgili olabilmektedir. Ekonomik krizde sistemde hatalar oluşabilir, eğer kuruluşlar bu hataları, stratejik kararlar alarak bastıramazsa kaçınılmaz sona gelinir. Çünkü ekonomik krizler, sistem içinde olumsuz güçlerden etkilenerek domino etkisiyle gelişim gösterebilmektedirler. Ekonomik kriz makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise işletmeleri etkileyerek ciddi anlamda bir sarsılma ile olumsuz sonuçlar meydana getirir. (Delice, 2013: 58) 2.2. Kür eselleşme Kavr amı Küreselleşme olgusu zamanımızın en popüler deyimleri arasında yerini almış bulunmaktadır. Bilimsel, akademik, ekonomik, politik, sosyal vb. (ve benzeri) hemen her alanda ve her fırsatta küresel bir olgunu varlığından bahsedilmektedir. Hatta bu konularla ilgili teorik ya da uygulamalı birçok çalışma hem hayatımızda hem de ulusal ya da uluslararası literatürde yer almıştır.Küreselleşme kısa bir tabirle insan ilişkilerinde ekonomik, siyasi ve toplumsal örgütlenmelerin yerel hatlardan kurtularak bölgeler arası hatta kıtalararası bir yere gelip küresel bir sıçrama yapmasıdır. (Coşkun, 2002: 10)Teknoloji, iletişim ve ulaşım alanlarındaki gelişmeler ve uluslararası sermaye hareketlerine getirilmiş olan sınırlamaların kaldırılması sonucunda, uluslararası mali piyasalar, adeta birbiriyle bütünleşmiş tek bir pazar halini almış ve dünyanın dört bir yanından katılımcıların yer aldığı, 24 saat aralıksız işlem yapılan bir arena haline dönüşmüştür. (Adıgüzel, 2013: 2)Teknolojinin farklı getirileriyle uzaklar yakın olabilmektedir. Farklı bölgede trend olan bir tarz etkileşimle bölgeler arası ortak bir kültür halini olabilmektedir. Artık televizyon dünyasının 1980’li ve 1990’lı yıllarının tek taraflı iletişiminin yerini 2000’li yıllarla birlikte internet gibi interaktif bir iletişimi almıştır. Her kesimi bu iletişimin içine dahil eden küreselleşme kavramı, kaçınılmaksızın bu kesimleri de küreselleştirmiştir. Küreselleşme, ekonomik kısmın birleşenleri olan mal ve hizmetlerin, üretim faktörlerinin, teknolojik birikimin ve finansal kaynakların ülkeler arasında rahatça gezinebildiği ve faktör, mal, hizmet ve finans piyasalarının giderek bütünleştiği bir süreçtir denebilir. Bu alanlarda ulus devletlerin etkisinin giderek zayıflaması, buna nazaran çokuluslu şirketlerin başat bir rol üstlenmesi de küreselleşme sürecinin en temel özellikleri arasında yer almaktadır. (Şenses, 2013: 1)Küreselleşmeye ülke politikaları penceresinden bakıldığında, kendilerinden daha güçlü olan ülkelerin seviyelerine gelebilmek için ülkelerin güçlerini birleştirdiğini görülmekte, üstelik ülkeler bu amaçla bölgesel ekonomik topluluklar dahi kurabilmekteler. Küreselleşme sürecinde silinmiş bir hal alan ülke gümrük sınırları birbirlerine adeta pasaport geçiş imkanı vermektedir. Küreselleşmenin sosyal ve kültürel teknolojik ekonomik yönün yanında bir de politik boyut kazanması anlamına gelen bu durum küreselleşmeye farklı bir kapı daha açmaktadır. 2.3. Kür eselleşmenin Sosyal ve Kültür el Boyutu Sosyal ve kültürel küreselleşmeyi, ülkeler ve bölgeler arasındaki ihtiyaç ve ihtiyaç üstü lüks tabir edilen özelliklerinin birbirine yakınlığı ve birbiri ile olan benzerliği, sosyal ve kültürel yaşam içerisinde insanların hayatı algılayışları ve yaşayış şekillerinin birbirine yakınlığı ile tekdüzeliğe kavuşması sonucu ekonomik yönü ağır basan küreselleşme boyutuna karşı üst yapıda sosyal bir boyut kazandırmıştır denilebilir. Fakat sosyal küreselleşme olumsuz sonuçları ile de ağır basmaktadır.Son otuz yılda küreselleşmenin hızlanmasıyla birlikte ortaya çıkan köklü değişiklikler sosyal düzenleri ve alt sistemlerini etkilemektedir. Bu etkileşim yeni sosyal sorunlar ortaya çıkardığı veya mevcut sosyal sorunları ağırlaştırdığı gibi bu sorunların çözümünü de daha da karmaşık hale getirmiştir. Dünya kaynakları sınırlı olduğu halde, nüfus artışı ve tüketim artışı sosyal düzenin küresel düzlemde sorunlar yumağı haline gelmesine neden olmaktadır. (Savaşlar, 2007: 27)Küreselleşme ulus devleti aşındırarak, kültürel erozyona yol açmaktadır. Böylece, küresel değerlerle, kültürel değerler çatışma durumuyla karşılaşmaktadır. (Savaşlar, 2007: 39) Küreselleşmenin sosyokültürel boyutu hem olumlu hem olumsuz birçok faktörü bir arada barındırabilmektedir. Bu olumlu manada medeniyetlerin, sanatın, bilimin, edebiyatın etkisiyle iyi yönlü, olumsuz manada ise sosyal ve kültürel ortamda sahip olunan öz kimlik bilincinden uzaklaşarak yanlış yönlü özendirici yollarla yozlaşmaya sebep olabilir. 2.4. Ekonomik Kr izler in Ekonomi Üzer indeki Etkiler i Ekonomik krizler geliş noktasının doğal sonucu olarak ekonomileri etkilerler. Ekonomik krizler, ekonomilerde daralma meydana getirerek ekonomik süreçlerin doğal hareketlerini sergilemesine engel olurlar. Ayrıca piyasa içi dengelerin yer değiştirmesine yol açarlar. Ekonomik krizler etkileri bakımından ekonomik organizasyon içinde en küçük fonksiyonlardan başlayarak süreç içinde gelişip büyük etkilere sebep olabilmektedir. Ekonomik kriz, mevcut makro dengeleri olumsuz etkisi altına alarak ekonomide bozulmalara sebebiyet verirken, mikro birimlerinde süreç içinden zarar ile ayrılmasına neden olabilmektedir. Ekonomik krizlerin ekonomiye etkileri konusunu özel olarak tek bir alan içinde açıklamak çok zordur. Ekonomik krizler meydana geldiğinde bu krizlerden ilk etkilenecek olan kesimlerden biri reel ekonominin faal olduğu sektörler olacaktır. Reel ekonomik sektörlerde krizlerin meydana gelişi işletmelerin ekonomik faaliyetlerini etkileyebilmektedir. Bu durumun sonucunda stratejik kararlar alamayıp, krizi fırsata dönüştüremeyen işletmeler küçülebilecek ve işten çıkarmalar olabilecektir. İşsiz kalan kesimin hayatında tasarruf eğilimleri ve tüketim azlığı harcamaları ve üretimde de olumsuz etkileyebildiği gibi yatırım kararlarından caymalara ve geri çekilmelere sebebiyet verebilecek güçtedir. Tüm bu gelişmeler ekonomik krizlerin muhtemel doğal sonuçlarıdır. Bu sonuçlar reel ekonomide durgun bir havaya yol açıp ekonomik büyümeye eksi yönlü etki edebilecektir. 2.5. Reel Sektör Kr izi ve Bir leşenler i Bir organizasyonun fonksiyonlarını etkileyen her olumsuzluğun kriz olarak nitelendirilebilmesi için etkilenmiş olan tüm fonksiyonların tamamının ya da bir kaçının bir araya gelmesi şarttır. Çünkü her ekonomik aksaklık tek başına kriz olarak nitelendirilemeye bilmektedir. Yani ekonomik krizden bahsedebilmek için daha geniş çaplı aksamaların bir araya gelmesi gerekmektedir. Bu da her krizin kendi içinde değişik türlerinin olduğunu gösterir ekonomik krizin bir türü olan reel sektör krizinin de kendi içinde türleri mevcuttur. Reel sektör krizleri; mal, hizmet ve işgücü piyasalarındaki üretimde ve istihdamda ciddi daralmalar şeklinde meydana gelir. Reel sektör krizleri; mal ve hizmet piyasalarındaki kriz ile işgücü piyasasındaki işsizlik krizi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mal ve hizmet piyasalarındaki arz-talep değişkenliği, arzı ve talebi etkileyen fiyattaki değişme, miktardaki değişme, tercihlerdeki değişmeler sonucunda oluşan kriz olarak tanımlanabilir.İşsizlik krizi ise; emek piyasasındaki işsizlik oranlarının kabul edilebilir düzeyin üstüne çıkması şeklinde tanımlanabilir. (Kibritçioğlu, 2013: 2) 2.6. Sistematik Finansal Kr izler Sistematik finansal krizler; Finansal sistemde meydana gelen ve sistemin varlık değerlemesi, kredi tahsisi ve ödemeler gibi önemli işlevlerini kesinti yaşanmasına sebep olan bir şok olarak tanımlanabilir. (Bali ve Büyükşalvarcı, 2011: 17)Bu şok etkisi finansal ortamla birlikte farklı değişkenleri de etkiler. Hatta bu etkinin çapı genişleme eğilimli olur. Sistemik finansal krizlerde mutlaka bir yayılma süreci bulunmaktadır. Bir ülke, kurum veya firmadaki sorunlar, diğer bir ülke, firma veya kurumlarda çözümsüzlüğe yol açabilmektedir. Örneğin Asya krizinde başlangıçta şirket iflasları Kore ve Tayland'da gözlenirken, bu durum kısa bir süre sonra bölge ülkelerinin finansal piyasalarına yayılmıştır. (Turgut, 2013: 39) Sistematik finansal krizlerin kendi içinden başlayarak çevresine bu denli sirayeti birçok problemi de beraberinde getirir her şeyden önce bu yayılma ekonominin belirsizliğini koruduğu bir ortamın kendini muhafaza ederek ilerlemesine neden olabilir. Durum böyle olunca ise belirsizlik ortamı getirdiği olumsuzluklar yatırımcıların yatırım yapma cesaretini kırarak geri çekilmelerine sebebiyet verebilir. 2.7. Dünya’da 1930 ve Sonr ası Yaşanan Kr izler Ekonomik krizlerin geçmişi çok eski yıllara kadar dayanmaktadır. Günümüz ekonomik krizlerine göz atıldığında ise özellikle 1930 Yılından sonra küresel bir hal alan ekonomik krizlerin daha geniş çaplı zararlara sebep olduğu görülmektedir. Bu sebeple çalışmanın etkinliği de dikkate alınarak Büyük Buhran ve sonrasında yaşanan ekonomik krizlere ışık tutulmaya çalışılmıştır. 1929 yılında ABD’de (Amerika Birleşik Devletleri) meydana gelen buhran aslında pekte fazla öngörülen bir kriz değildi diğer birçok kriz gibi. Amerika Birleşik Devletleri refah düzeyi yüksek bir hayat sürmekteyken hesapta olmayan birçok olumsuzluk meydana gelerek ABD’de başlayan ve bütün dünyayı etkileyen en büyük küresel ekonomik kriz diye adlandırılan1929 büyük buhranı meydana gelmiştir. 1.Dünya savaşından sonra ABD’de canlanma rahat bir ortama kavuşma aksayarak da olsa 1929 yılına kadar sürmüştür. Fakat ABD’de 1922 ve 1929 yılları arasında fabrika ve lojman yapımı ile otomotiv ve elektrik sanayisi çok iyi gelişimler göstermişti. Bahse konu tarihler aralığında otomotiv sektörü her yıl % 33 ileriye gitmiştir. Tabi ki bu durum petrol, demir, çelik, kauçuk üretimi ve yol yapımında hızla gelişmiştir. Bunlara bağlı olarak elektrik üretimi ve yatırımlarda artmıştır. Yatırımlar sayesinde işsizlik oranı aktif nüfusun %2’sine kadar gerilemiştir. Bu refah düzeyi dışarıya borç verilerek ve ithalat yapılarak ABD’nin dışına taşmıştır. Ve dünya bu durumdan olumlu etkilenmiştir. Dünya da ticaret hacmi artmıştır. Birinci Dünya Savaşının hemen sonrasındaki ekonomik ve sosyal koşullara bakıldığında, İthalatın artması ve ihracatın azalması, mali organizasyonu büyük ölçüde sarsmıştır. Avrupa’nın sanayileşmiş ülkeleri, 1929’a kadar olan dönemde, savaşın yarattığı yaraları sarmaya yönelmiş, Bu durum ABD‘nin kapitalizmin öncüsü ve merkezi haline gelişini sağlamıştır. (Unay, 1988: 82) Birinci dünya savaşı sırasında Avrupa’nın önde gelen birçok ülkesi savaşın getirmiş olduğu olumsuzluklarla darboğaza düşmüşlerdir. Bu durum onları ekonomi içinde refah seviyesi çok yüksek olan ABD ‘den borç almak zorunda bırakmıştır.Bu buhran yalnızca tüketim ve yatırımlarda değil bağlı birçok ekonomik faaliyette kendini göstermiş dünya ekonomisini farklı boyutları ile etkilemiştir.Ekonomik krizin tüm dünya ülkelerine yayılması; işsizliğin çok büyük boyutlara ulaşması, üretimin durma noktasına gelmesi, şirketlerin kapanması, basta isçi sınıfı olmak üzere toplumlarda fakirlik ve sefaletin hızla artı göstermesi, insanların perişan olması anlamına gelmektedir. (Zeytinoğlu, 1993: 182) Arap ülkelerinin, petrolü 1973’de savaştan sonra batıya, siyasi bir silah olarak kullanma kararları dünyada petrol krizinin çıkışını tetikledi. Fakat çok etkili olamadılar çünkü dünya petrol üretimi tekeli teşkil etmiyorlardı. ABD, Nijerya Venezuela ve Endonezya gibi başka üretici ülkelerde vardı. Amborgonun kendilerine zarar edeceğini anlayan Arap ülkelerinin, fiyatları yükseltilme yoluna gitti. 1973’de 2,59 dolar olan Arap petrolü 1974 yılı Ocak ayına gelindiğinde 11,65 dolara yükseldi. Bu fiyat artışları ile birlikte 1973 yılın son çeyreğinde borsalarda büyük düşüşler yaşandı. Dünya 1929’dan sonra birçok mekanizmanın etkilendiği ikinci bir büyük krizle sarsıldı. Kriz 1980’li yıllara kadar devam etti. (Aracı, 2010: 21)Yalnızca siyasi sebeplerin gelişimine bağlı olmayan ve tek bir nedenden meydana gelemeyen petrol krizi ekonomik güç ile de doğrudan ilgilidir. Dolayısı ile para ile petrol arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söyleyebilmek mümkün olabilmektedir. Doğu ve güneydoğu Asya ülkeleri 1970’li yılların ortalarından itibaren hızlı bir büyüme süreci geçirmişlerdir. Ülkelerin ekonomik başarıları mucize gözüyle bakılmıştır. Hatta bu durum diğer gelişmekte olan ülkelere örnek teşkil edilmiştir. Fakat 1997 yılının temmuz ayında Tayland merkezli başlayan bu kriz, bölgenin diğer ülkeleri olan Malezya, Endonezya, Güney Kore, Filipinler, Hong Kong ve Singapur’a gibi çeşitli ülkelere de yayılmıştır. Başlangıçta bu ülkelerin paraları dolar karşısında önemli düzeyde değer kaybettiği gibi, ülke içi borsaları da çökmüştür. Dünya küresel krizin eşiğine gelmiş birkaç ay içinde birçok ülke yıllarca geriye gitmiş, ekonomik istikrarsızlıklarla birlikte politik istikrarsızlıklar yaşanmıştır. (Seyidoğlu ve Yıldız, 2006: 61) Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla kurulan Rusya Federasyonu, pazar ekonomisine geçişte büyük ekonomik sorunlar yaşamıştı. Hükümetçe alınan makroekonomik önlemler sanayiyi daha da daraltmış; özelleştirmeler varlıkların mafya ve zenginlerin eline geçmesine neden olmuş; özelleştirmelerle kazanılan paralar ise yurtdışına kaçırılarak yolsuzlukların artmasına neden olmuştur. Nitekim çeşitli tedbirlerle 1995-1997 yılları arasında enflasyon %2030’lara kadar düşürüldü ve “ruble/dolar endeksinin Haziran 1995’te kurulmasıyla Rusya’ya uluslararası sıcak para geldi”. Ancak 1997 Asya krizi ile dünyada mal ve petrol fiyatlarında meydana gelen düşüşler, yeni gelişen piyasalara karşı güvensizlik oluşturmuş ve dış gelirinin %40’ını enerjiden sağlayan Rusya’da finansal varlık bulunduran yabancı yatırımcılar tedirgin olmuştur. Bankaların aktiflerini aşan borçları ve rublenin devalüe olması, kriz sinyalleri olarak algılanmış ve sıcak para ülkeyi hızla çıkmıştır. Ulusal paranın değer kaybı ekonomik baskıları arttırınca döviz üzerinden sermaye hareketlerine sınırlama getirilmiş ve 90 günlük borç erteleme ilan edilmiştir. Ödeme sistemleri durdurularak ülkenin büyük bankalarının hesapları dondurulmuştur. (Akdiş, 2000: 85) Diğer krizlerle pek çok ortak özelliği olan bu kriz, temelde üç farklı yıkıcı faktöre sahiptir. Bunlar; finansal yeniliklerin yönetilmesi, sonra varlık fiyatları balonu ve en son finansal kurum bilançolarında bozulmalar gibi yıkıcı faktörlerdir. Finansal yenilikler, sistemin daha etkili olabilmesi için yeterli potansiyele sahiptir. Fakat bu krizde kredilerdeki yenilikler ve yapısal kredi üretimi yıkıcı şekilde sonuçlanmıştır. Konut fiyatlarındaki yükseliş sürdükçe kredilerde dönmeme riski düşük olacağından konut fiyatlarındaki balon, riskli borç vermeyi teşvik etmiştir. Bu balon 2007’de patladığında sistemdeki çürüme de görünmeye başlamıştı. Konut fiyatlarındaki düşüşle evlerin değeri, kredi değerlerinin altında kalmış ve kredilerde geri ödenmeme riski artmıştır. (Öztürk ve Gövdere, 2013: 382) ABD’de başlayarak önce Avrupa’ya sonra da tüm dünyaya yayılan ekonomik kriz özellikle bankacılık sektöründe yol açtığı sorunlar nedeniyle küresel ekonomide büyük sıkıntılara neden olmuştur. Gelişmiş ülkelerde başlayan ancak hızla tüm ülkelerde de etkisini gösteren kriz, gelişmekte olan ülkelere sermaye akışının azalmasına ve piyasalarda daralmaya neden olarak ülkelerin ihracat yapılarını ve büyüme oranlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Bu ekonomik kriz döneminde özellikle; ekonomilerde küçülme meydana gelirken, reel faizlerde ise düşüş yaşanmıştır. Yine bu dönemde döviz kurlarındaki baskıyla artış görülmüştür. Ayrıca kriz bu dönemde, enflasyon oranlarında yükselme, istihdam sorunları ve işsizlik oranında artışlarla da kendisini gösterebilmektedir. (Arslan ve Bozkurt, 2013: 1601) 3.1. Kür esel Ekonomik Kr izin İşletme Yatır ım Kar ar lar ı Üzer indeki Etkiler i Küreselleşen bir ekonomik kriz, dünya ticareti içinde, faaliyet gösteren her işletme ve ülkeye sirayet edebilmekte ve ekonomi piyasasında bulunan her unsuru farklı yönlerden etkilemektedir. Ekonomik krizlerin genel olarak en büyük etkilerinden biri olan piyasadaki durgunluk, ekonomi içindeki tüm aktörleri etkilemektedir. Bilindiği üzere dünya ekonomik döngüsü ticari faaliyetlerle sirküle olmaktadır. Ticari faaliyetlerin genişlemesi ise yatırım hadleriyle doğru orantılıdır. Bugün Dünyada hızla gelişen ve son dönemin dünyada en büyük ekonomik büyüme hızını yakalayan Çin’nin uluslararası ticari faaliyetlerinin de en üst safhada olduğu görülecektir. Yatırımların ekonomik ve ticari hayata ivme getirdiği bir gerçektir. Ekonomik krizlerin ise büyümeye olumsuz etkilerinin olduğu bir gerçektir. Dolayısıyla ekonomik krizlerin yatırımlar üzerinde etkili olduğu fikri desteklenmiş olmaktadır. Yatırımın amacının kar olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla kar olmayan yerde her türlü yatırımın düşeceği de bir gerçektir. Yakın zamanda 2008 yılında dünyanın yaşadığı küresel ekonomik krize bakıldığında, uluslararası pazarda en yaygın yatırım aracı olan ihracat hadlerinin gerilemiş olması bu savı daha da pekiştirebilmektedir. Ayrıca bu durum, yalnızca yabancı sermaye yatırımlarının bir türü olan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının önemli göstergesi halini almış ihracat hadlerinde değil genel olarak yatırım kararlarını birçok yönden etkilemiştir. 3.2. Kür esel Ekonomik Kr izin İşletme Yatır ım Kar ar lar ına Sektör el Etkisi Küresel ekonomik kriz dönemleri işletmeler genel olarak, ekonomik yönden durgunluk yaşadığı ve yine işletmelerin ekonomik olarak darboğaza girdiği dönemler olmuştur. Tabi ki bu dönemlerde işletmeler birçok yönden krizden etkilenmekte ve hareket kabiliyetlerinin sınırlandığı görülmektedir. Bu gelişmelerin sonucu olarak ise işletmeler karar alırken daha yoğun emek sarf etmek zorunda kalmaktalar.Genel olarak Dünya ekonomisinde ticaretin yavaşlaması ihracata dayalı sektörlerin iş kapasitesini azalması şeklinde kendini gösteren küresel ekonomik krizle iç piyasadaki tüketimdeki yavaşlama aynı şekilde üreticilerin yatırım kararlarını azaltma ve reel kesimi de daraltma gibi sorunları beraberinde getirmektedir. Ayrıca finansal kesim de yapısal olarak iyi durumda olsa dahi bu ekonomik daralmadan etkilenmiş olacaktır. (Susam ve Bakkal, 2013: 79) Bu bağlamda, özellikle son küresel ekonomik kriz ele alınırsa, gerek bu ekonomik durgunluğun gerek belirsizlik ve zarar endişesinin getirisi olarak kaynakları etkin kullanılamamasının, gerekse de krizin getirmiş olduğu darboğazdan çıkma adına girilen borç yükünün, krizin işletmelerin yatırım kararlarına olumsuz yönlü etki ettiği görülmüştür. Fakat bu etkiler sektörel olarak farklılıklar arz etmektedir. Bu etkiler, gerek reel sektör ve alt sektörlerinin her birinde gerekse de genel olarak finansal sektörde farklı veya benzer nedenlerle farklı oranlarda, birbirleri ile bağımlı veya bağımsız değişkenlere göre değişiklik arz etmiştir. Küresel ekonomik kriz döneminde yapılmış çalışmalardan hareketle, bu dönemde ekonomik krizin işletmelerin yatırım kararlarına etkisi temel olarak reel sektör ve finansal sektör olarak ikiye ayrılmaktadır. 3.3. Finansal Yatır ım Kar ar lar ı Üzer ine Etkisi Küresel ekonomik kriz döneminde belki de krizin başladığı sektör konumunda olduğundan finansal sektör, derin bir şekilde bu krizden etkilenmiştir. Finansal piyasalardaki serbestleşme hareketleri ve teknolojik gelişmelerinde olumsuz yönlü baskısı, krizin ilk etapta mortgage kredileri ile ilgili çıkması, bu sektör üzerinde ağır bir baskı oluşturmuştur. Bu baskı ekonomik krizlerin, finansal yönlü gelişmelerinin bir takım sorunları da beraberinde getirmesiyle oluşmaktadır.Ekonomik krizin finansal boyutunda piyasanın belirsizliklerini artması ekonomik faaliyetleri etkileyecektir. Belirsizlik kaynakların etkin dağılımına zarar verecek, riskten kaçınmak isteyen birimler anlaşma sürelerini kısaltacaktır. Daha önemlisi, belirsizlikler yatırım kararlarını olumsuz etkileyerek yatırımların azalmasına neden olacaktır. (Uzay, 2013: 124) Küresel ekonomik krizin, teknolojinin getirileri ile hızlı bir şekilde ilerleyen finansal piyasalar üzerindeki etkisi, özellikle bu dönemlerde piyasaya hakim olan belirsizliklerin, yatırımcıları tedirgin etmesi yatırımlar üzerinde geri çekilmeye neden oluşturmuştur. Finansal sektörde var olan risk faktörünün, farklı yatırım araçları ile minimize edilebilecekse de krizin bu dönemde oluşturduğu güven sorunun sektör üzerindeki baskısı, yatırımcı işletmeler tarafından, yatırım kararlarının askıya alınmasına neden olmuştur. Hatta piyasa risklerinin gelmiş olduğu durum, işletmelerin garantici tutumlarıyla yatırımlardan tamamen vazgeçmelerine neden olmuştur. Bu dönem içinde genel olarak bu tarz sorunların getirileriyle ve krizin baskısıyla, portföyler üzerindeki değer kayıplarının hızlı seyri 2008 yılına girilirken ülke borsalarında da değer kayıplarının yaşanmasına neden olmuştur. 3.4. Reel Yatır ım Kar ar lar ı Üzer ine Etkisi Küresel ekonomik krize bakıldığında, krizin, ticaretin ve tüketimin yavaşlamasına, çeşitli sektörlerin kapasitesini azalmasına, işletmelerin yatırım kararlarını azaltmasına ve reel kesim üzerinde baskıya neden olduğu görülmektedir.Nitekim 2007 yılına gelindiğinde Dünya ticaret hacminin %7,2 artış oranıyla 2005 ve 2006 yılına oranla daha düşük seyri gözlenmiştir. Bu daralma kriz yılına doğru daha da artarak 2008 yılında %2,6 seviyelerine gerilemiştir. Uluslararası pazarın en yaygın yatırım yollarından biri olan ihracat, gelişmekte olan ülkelerde 2007 yılından başlamak üzere düşüşler göstermiştir. (Yıldırım, 2013: 48)Bu pencereden bakıldığında dünyada en kolay yatırım yolu olarak gösterilen ihracat hadlerindeki düşüş, işletmelerin yatırım kararları konusundaki tavrını ortaya koymaktadır. Ekonomik kriz dönemlerinin getirdiği dar boğaz işletmeleri tasarrufa eğilimine sevk etmekte hali ile tüketim seviyeleri düşmektedir. Tüketimlerin bu düşüş tabi ki büyük ölçekli işletmelerin yatırım kararlarına etki ederek, imalat sanayinde ve yatırım hadlerini vurmaktadır. Küresel ekonomik krizin, işletmeyi yönetenlerin yatırım kararlarına etkisi aşikardır. İşletmeleri yönetenler açısından değerlendirilen belirsizlikler konusu aslında birazda, ticari faaliyetlerin olmazsa olmazı olan arz talep ölçümünün sağlıklı gerçekleştirilememesinden kaynaklanabilmektedir. En basitinden 2008 yılı Küresel ekonomik krizi döneminde talepsel dengesizlerin varlığının olumsuzlukları ithalat hadlerinden de anlaşılabilmektedir. Küresel ekonomik kriz dönemlerinde yalnızca reel sektör yatırım kararlarını değil finansal yatırımlarını da etkisi altına almıştır. Hatırlanacağı üzere 2008 mortgage krizinde Amerikan bankaların açık pozisyonları hat safhadaydı ve durum paniğe yol açmıştı. Hatta yine o dönemde dünya devi bir banka tarih olmuştu. Konun yerelde Türkiye açısından yansımasına bakıldığında kriz döneminde Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların açık pozisyonları Amerikan banklarından tabi ki daha azdı. Bu yüzden kur riskleri makul ölçülerde kalmış, bankalar kredi ve likidite risklerini de ihtiyati kuralları genellikle gözeterek azaltmaya çalışmışlardı. Fakat söz konusu riskler özellikle özel sektör kesimini zorlamıştı. Dış kaynak girişlerinin eskisi gibi sürdürülemeyeceğini anlayan şirketler, yatırım kararlarını erteleme, harcamaları azaltama, daha fazla nakit elde tutmak zorunda kalmışlardı. Ayrıca 2008-2009 finansal piyasalarda oluşturduğu daralma krizin ilerleyen dönemlerinde, reel sektöre sıçramıştır. Bu durum ise işletmelerin yatırım kararlarını gerek ekonomik gerek yönetsel gerekse de rekabetsel açıdan olumsuz yönde etkilemiştir. Tabi ki krizlerin içinde fırsatlar da gizlidir. Bu fırsatları yönetsel açıdan etkin bir şekilde yorumlanması ekonomik olarak işletmeye güç vererek, kendini koruma çabası içinde olan rakiplere karşı da işletmeye rekabet avantajı sağlayabilecektir. Bunun en güzel örneğini 2000 yılı itibari ile Türkiye’nin yaşamış olduğu ekonomik kriz döneminde doğru ürün stratejileri geliştirerek büyüyen ve bugün zincir olan ‘’Koska Helvacısı’’ isimli firma ortaya koymuştur. 4. SONUÇ VE ÖNERİLER Türkiye ve Dünya’da ekonomik kriz dönemlerinde finansal yenilikler yönetilememiştir. Konut fiyatları yükseldikçe kredilerin daha iyi getiri sağlayacağını düşünen ABD bankaları konut fiyatlarındaki balon yükselişi görmemiş, getirilerin hesabına dalmış bu durum ise riskli borç vermeyi teşvik eder hale gelmiştir. Fakat bu balon 2007’de söndüğünde, sistemdeki çürükler de görünmeye başlamış. Konut fiyatlarında düşüş pek çok evin değerinin kredinin altında kalmasına neden olunca ve kredilerde dönmeme riski yükselerek bu kredilerin ileriki dönemde batık kredilere dönüşmesine neden olmuş finansal tablolara çok çabuk yansıyan bu olumsuzluk, görünen krize finansal bir boyut kazandırmıştır. Bankacılık tabanlı bir hal alan bu kriz finansal piyasalarda ABD ile birlikte gelişmiş olan tüm Avrupa ülkelerine sıçramış ve bu ülkelerin yabancı yatırım hadlerine olumsuz etki ederek piyasayı durgunluk ve belirsizlik ortamına sürüklemiştir. Gelişmiş ülkelerin yabancı sermaye akışı tablolarına doğrudan olumsuz etki eden bu ortamda istihdam sorunu ve enflasyon oranlarında yükselme meydana gelmiş ve bu hali ile kriz yayılarak küresel bir hal almıştır. Küresel ekonomik kriz bu aşamadan sonra piyasayı çok farklı yönlerden etkisi altına alarak ülke ekonomilerine ve kalkınma hadlerine büyük darbeler vurmuştur. Her şeyden önce gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin büyüme hızları yavaşlamış hatta durgunluğa doğru hızla gerilemiştir. 2008-2009 Küresel ekonomik kriz süreci ilerledikçe Avrupa Kıtasında bulunan Euro ekonomilerde de sorunlar baş göstermiş, bölgede bulunan başta Yunanistan olmak üzere, İrlanda, Portekiz, İtalya ve Belçika gibi ülkeler aynı kaynaktan çıkan fakat birbirlerinden farklı sebep kaynaklı borç krizi içine girmişlerdir. Küresel ekonomik kriz, ekonomik faaliyetlerin hemen her noktasında hissedilmiş olsa da özellikle gelişmiş ülkelerin bu sıfatı almasında ve gelişmekte olan ülkelerinde gelişmiş ülkeler arasında dahil olma savaşında etkili bir silah olan yabancı sermaye yatırımlarına yapmış olduğu olumsuz yönlü etkiyle ön plana çıkmıştır. Bu bağlamda uluslararası ekonomi arenasında güçlü hale gelebilmek için önemli bir silah olan yabancı sermaye yatırımları belirleyici roller üstlenmişlerdir. Temel olarak doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve portföy yatırımları olarak ikiye ayrılan yabancı sermaye yatırımları, ülkelerin gelişmişlik düzeyinde önemli bir alanı işgal etmektedir. Tabi ki Küresel ekonomik kriz dönemlerinde bu yatırımların dağılımı da kriz içinde bulunan ülke ekonomileri için büyük önem arz etmektedir. Fakat ekonomik kriz dönemlerinde gerek doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının gerekse de portföy yatırımlarının krizi yaşan bölgeden hızla uzaklaştığı diğer bir deyişle küresel ekonomik krizin yabancı sermaye yatırımlarını olumsuz yönde etkilediği görülmüştür. Finansal tabanlı olan portföy yatırımlarında kaçış daha hızlı olsa da bu yatırımların krizden etkilenmeleri yine doğrudan yabancı sermaye yatırımları gibi olumsuz yönlü seyir izlemiştir. Özellikle işsizlik, ekonomik büyüme, kalkınma gibi uluslararası arenada güç unsuru olan ekonomik belirleyicilere olumsuz etki eden doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının, kriz döneminde gittiği ülkeleri terk ettiği ve o ülkelerin çok önemli rekabet avantajlarını da yok ettiği görülmüştür. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının girişinin, ülke ekonomilerine makroekonomik katkısı ne oranda büyük ise ekonomik krizin etkisiyle tedirgin yatırımcıların çıkışı da o derece etkili olmuştur. Çünkü ekonomik kriz ekonomi ile birlikte bir güven krizini de beraberinde getirmiştir. Yine ekonomik kriz dönemlerinde gerek satışlarda gerekse de karlarda ciddi düşüşler yaşanmış, işletmeler, yeni yatırımları nedeniyle kullanacakları kaynaklara ulaşımda zorluklar yaşamış ve yatırımlarını azaltma veya erteleme yoluna gitmişlerdir. Yatırımcılar, kriz ortamından gelen belirsizlikte, piyasanın risklerinden kaçma yoluna gitmişlerdir. Yatırımcılar bu dönemde önlerini göremedikleri için, risk almaktan kaçınmış ve mevcut durumlarını korumaya çalışarak, gelecekteki olumsuzluklardan daha az etkilenmek ve olası kötüye gidişe karşı, dirençli ve sağlam bir şekilde durabilmek amacıyla, yatırımlarını azaltma yoluna gitmişlerdir. Aslında bu dönemde durum portföy yatırımlarında da farklı olmamaktadır. Dünya ekonomi arenasında iniş ve çıkışların ortalama birkaç yılda bir seyri, hali hazırdaki yatırımcıya daima güncel ve teyakkuzda kalması zorunluluğu getirmiştir. Ekonomik gelişmelerin seyrinde standart hareketi, hiçbir yatırımcının olağandışı bir hareketini gerektirmemektedir.Küresel ekonomik krizin işletmelerin yatırım kararlarına da etki ettiği görülmüştür. Bilindiği üzere işletmelerin en yaygın uluslararası yatırım aracı ihracattır. Küresel ekonomik kriz dönemine bakıldığında kriz tarihi olan 2008 yılına gelinirken 2005 yılından itibaren ihracat hadlerinin sürekleri azaldığı gözlemlenmiştir. Tabi ki küresel ekonomik kriz dönemlerinde tüketim ve üretimde de azalma olmuş buradan bakıldığında da yatırımlar üzerindeki baskı görülebilir.Bu dönemdeki belirsizlik ortamı portföy yatırımlarının azalmasına sebebiyet vermiştir. Genel itibari ile bakıldığında küresel ekonomik krizin yatırım kararları üzerinde de doğrudan bir etkisinin olduğu gözlemlenmiştir. Kaynakça ARACI, K, A., 1929 Büyük Ekonomik Buhr an’dan 2008 Ekonomik Kr izi’ne Dünya Ekonomik Kr izler i ve Tür k Tekstil Sektör üne Etkiler i, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Namık Kemal Üniversitesi, 2010. ARSLAN, İ, BOZKURT, C. Kür esel Ekonomik Kr iz ve Kapitalizm, Turgut Özal Uluslararası Ekonomi ve Siyaset Kongresi-1: Küresel Krizler ve Ekonomik Yönetişim Bildiriler Kitabı, Malatya, s.1597-1605, Url: http://web.inonu.edu.tr/~ozal.congress/pdf/95.pdf, Erişim Tarihi: 03.05.2013. BALI, S., ve BÜYÜKŞALVARCI, A., Finansal Kr izler Tar ihi (1.Baskı) Çatı Kitapları, İstanbul, 2011 COŞKUN, R., Kür eselleşme Tür kiye Eksenli Analizler (1.Baskı), Beta yayın, İstanbul, 2002 DELİCE, G, Finansal Kr izler : Teor ik Ve Tar ihsel Bir Per spektif Erciyes Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı:20., ss.57-81 Url: ve http://denizegitimdanismanlik.com/FileUpload/ks212629/File/finansal_kriz.pdf, Erişim Tarihi: 21.04.2013. EROĞLU, Ö., ALBENİ, M,. Kür eselleşme, Ekonomik Kr izler ve Tür kiye (1.Baskı), Bilim Kitabevi, Isparta, 2002 GÜLOĞLU, B, ALTUNOĞLU, E, Finansal Ser bestleşme Politikalar ı ve Finansal Kr izler : Latin Amer ika, Meksika, Asya ve Tür kiye Kr izler i, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, sayı:2., s.28, Url: http://www.journals.istanbul.edu.tr/tr/index.php/siyasal/article/download/11393/10655, Erişim Tarihi: 30.04.2013. KİBRİTÇİOGLU, A, Tür kiye'de Ekonomik Kr izler ve Hükümetler , 1969-2001, Yeni Türkiye Ekonomik Kriz Özel Sayısı, Cilt:1. Sayı:44., ss.1-17, Url: Dergisi http://www.econturk.org/Turkiyeekonomisi/ytd-kibritcioglu.pdf, Erişim Tarihi: 20.04.2013. ÖZTÜRK, S, GÖVDERE, B, Kür esel Finansal Kr iz Ve Tür kiye Ekonomisine Etkiler i, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:15. Sayı:1., s.377-397, http://sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2010_1_19.pdf, Erişim Tarihi: 01.04.2013. SAVAŞLAR, Z., Kür eselleşme ve Sosyal Boyutu, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, 2007. SEYDİOĞLU, H., YILDIZ, R., Ekonomik Kr iz Öncesi Er ken Uyar ı Sistemler i (1.Baskı), Arıkan Kitabevi, İstanbul, 2006 SUSAM, N, BAKKAL, U, Kr iz Sür eci Makr o Değişkenler i ve 2009 Bütçe Büyüklükler ini Nasıl Etkileyecek?, Maliye Dergisi, Sayı:155., ss.72-88, Url: httpdergiler.sgb.gov.trcalismalarmaliye_dergisiyayinlarmd15505.Nazan.SUSAM_Ufuk.BAKKA L.pdf, erişim:10.05.2013. ŞENSES, F, Neoliber al Kür eselleşme Kalkınma için Bir Fır sat mı, Engel mi?, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ekonomi Araştırma Merkezi, ss.1-27, Url: http://erc.metu.edu/menu/series04/0409.pdf, Erişim Tarihi: 23.03.2013. TURGUT, A, Tür ler i, Nedenler i Ve Göster geler iyle Finansal Kr izler , Tühis iş Hukuku Ve Dergisi ,Cilt:20. Sayı:4-5., Yıl:2006-2007, ss.35-46, Url: iktisat http://www.tuhis.org.tr/dergi/cilt20_sayi4-5/cilt20_sayi4-5_bolum4.pdf, Erişim Tarihi 21.04.2013. UNAY, C., Ekonomik Konjonktür (Analiz, Teor i, Tahmin) (3.Baskı), Uludağ Üniversitesi Yayınları, Bursa, 1988 UZAY, N, Finansal Kr izin Reel Sektör Üzer indeki Etkiler i ve Kr iz Sonr ası Temel Göster geler deki Değişim: Kayser i Ör neği, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:17. Sayı:2., ss.121-143. Url: http://sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2012-2-6.pdf, Erişim Tarihi: 09.04.2013. YILDIRIM, S, 2008 Yılı Kür esel Ekonomi Kr izinin Dünya ve Tür kiye Ekonomisine Etkiler i’’ Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Cilt:12. Sayı:18., ss.47-55, Url: http://dergi.kmu.edu.tr/userfiles/file/haziran2010/69-83.pdf, Erişim Tarihi : 01.07.2013. ZEYTİNOĞLU, E., İktisat Tar ihi, Süryay Yayınları, İstanbul, 1993