ŞİRKETLERDEN AIG SİGORTA İlk defa 2006 yılında Türkiye’yi Çevre Kirliliği Sigortası ile tanıştıran AIG Sigorta yeni departmanını kurdu AIG çevremize sahip çıkıyor Dünyanın lider sigorta şirketlerinden AIG, Türkiye'de Çevre Kirliliği Sigortaları ile de fark yaratmaya devam ediyor. AIG Sigorta Çevre Sigortaları Yetkilisi Emir Erdur, kurulan departamanla bu sigortayı AIG’nin 30 yıllık tecrübesi ile Türkiye’ye taşıdığını belirtti. TÜRKİYE’DE 2006 yılından bu yana Çevre Kirliliği sigortası ile iş ortaklarının ihtiyaçlarını karşılayan AIG Sigorta, 2014 yılından itibaren ticari sigortalar bünyesinde Çevre Kirliliği Sigortaları departmanını kurarak bu alanda büyümeyi ve daha çok iş ortağına ulaşmayı hedefliyor. AIG Sigorta’nın yönetici yetiştirme programı çerçevesinde Çevre Kirliliği Sigortaları branşında eğitim alarak, yeni kurulan Çevre Kiriliği Sigortaları Departmanı’nın yetkilisi olarak atanan Emir Erdur, “İlk olarak 1981 yılında ABD’de başlamış olduğumuz Çevre Kirliliği Sigortalarını ülkemizle tanıştırmakla kalmayıp, bu konudaki 30 yılı aşkın tecrübemizi ve bilgi birikimizi de Türkiye’ye getiriyoruz” dedi. FİRMALARIN YASAL SORUMLULUKLARI Çevre Kirliliği Sigortası’nın henüz zorunlu bir sigorta olmadığını, ancak firmaların çevreye verilen hasarlardan ötürü sorumlu tutulduğunun altını çizen Erdur şunları söyledi: “Türkiye’de Çevre Kirliliği sigortaları çok yeni bir ürün olmakla birlikte, firmaların bu konudaki sorumlulukları yasal mevzuat ile çok önceden tanımlanmıştır. Anayasa’nın 56. Maddesinde belirtildiği üzere “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” 2872 ve 5312 sayılı Çevre Kanunları ise firmaların sorumluluklarını ve yasal yaptırımları daha net bir ifade ile detaylandırmıştır; “...kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.” AB SÜRECİ VE ARTAN DENETİMLER Çevre kirliliği konusunda artan duyarlılığa dikkat çeken Erdur şöyle devam etti: “Gerek Avrupa Birliği müzakereleri çerçevesinde açılan fasıllar neticesinde gelişen yasal mevzuatlar, gerek küreselleşen dünyadaki ticari anlaşmalardan doğan sorumluluklar, gerekse çevreye karşı duyarlılık bilincindeki artış paralelinde yasal mercilerin çevre denetimleri her geçen gün artıyor.” 2872 No’lu Kanun’da belirtilen “Kirleten Öder” prensibi sonucunda “firmalar ciddi anlamda mali yaptırımlar ile karşı karşıya kalacak” diyen Erdur, “1 Eylül 2011 tarihinde yürürlüğe giren Çevre Kirliliği Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının Çevre Kirliliği Sigortalarının ülkemizde yaygınlaşmasını sağlayacak olan en önemli unsurlardan biri oluğunu” vurguladı. ÇEVRE KİRLİLİĞİ SİGORTASI’NIN FARKI Halen var olan bazı sorumluluk ve yangın poliçeleri her ne kadar küçük limitler ile çevre kirliliği teminatı içeriyor olsa da bu poliçelerin sigortalıların ihtiyaçlarını limit olarak karşılayamadığını dile getiren Erdur, bu poliçelerin sadece ani ve kazaen oluşan hasarlara teminat verebildiği için, tedrici kirlenme gibi maliyeti yüksek hasarların otomatik olarak kapsam dışında kaldığının altını çizdi. Piyasada yanlış bilinen bir hususa da dikkat çeken Erdur, Tehlikeli Madde ve Tehlikeli Atık Zo10 sigortacı OCAK ‘14 runlu Mali Sorumluluk Sigortası’nda gerek ani ve kazaen kirlenme gerekse tedrici kirlenme teminatının bulunmadığını ve firmalara yüksek maliyet yükleyebilecek olan temizleme masraflarının kapsam dışında olduğunu vurguladı. Kıyı Tesisleri Deniz Kirliliği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’na da değinen Erdur, bu sigortanın da sadece deniz yetki alanlarında oluşan ani ve kazaen kirlenmelere teminat sağladığını fakat hava kirliliği, toprak veya yeraltı suyu kirlenmelerinin teminat dışında olduğuna dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. SİGORTA KAPSAMI Çevre Kirliliği Sigortası’nın kapsamı hakkında bilgi veren Erdur şunları söyledi: “Çevre Kirliliği Sigortası sigortalı mülk içinde, üzerinde veya altında ani ve kazaen veya tedrici olarak başlayan kirlenmenin gerek sigortalı mülk içerisinde gerekse sigortalı mülk dışarısında sebep olduğu temizleme masrafı ile birlikte bu hasarlardan dolayı 3. şahıslara gelebilecek maddi ve bedeni hasarları kapsıyor. Çevre Kirliliği Sigortası sigortalı arazisi dışında oluşan kirlenmelere teminat sağladığı gibi, buna ek olarak sigortalı arazisinde oluşan kirlenme hasarlarını da poliçe kapsamına alıyor.” Erdur, ana teminatlara ilaveten “taşıma” faaliyetleri sırasında taşınan yükten meydana gelebilecek çevre kirliliği hasarlarının, çevre kirliliğine bağlı olarak oluşan “iş durması kaybının” da ek teminatla poliçeye dahil edilebileceğini belirtti. EK TEMİNATLAR Ana teminatlara ek olarak “taşıma” faaliyetleri sırasında taşınan yükten meydana gelebilecek çevre kirliliği hasarlarının, çevre kirliliğine bağlı olarak oluşan “iş durması kaybının” da ek teminat ile poliçeye dahil edilebileceğini belirten Erdur, “Ayrıca devamlılık tarihinden önce başlayan kirlenmelerin de poliçe süresinde ortaya çıkması durumunda, sigortalılar karşılaşabileceği hasar taleplerini yine ek teminat ile poliçeye ilave edilebilecekler” diye konuştu. YÜKLENİCİLERİN SORUMLULUĞU Yüklenicilerin, taşeronların ve servis sağlayıcılarının faaliyetleri sırasında oluşabilecek çevre kirliliği risklerine de değinen Erdur, bu risklere karşı da teminat sağlayan ayrı bir Çevre Kirliliği poliçelerinin bulunduğunu belirtti. Erdur, ilgili teminatın, inşaat projelerinin yanı sıra, üçüncü şahıs arazilerinde faaliyet gösteren yükleniciler için de sağlanabileceği gibi poliçenin yüklenici adına işveren tarafından yaptırılabilmesinin yanında sadece tek bir proje için veya yüklenicinin sene içerisinde gerçekleştireceği tüm projeler için de satın alınabilme opsiyonunun bulunduğunu vurguladı. Çevre Kirliliği hasarlarında erken ve bilinçli Çevre Kirliliği sigortası’nın henüz Türkiye’de zorunlu bir sigorta olmadığını belirten Emir Erdur, “Ancak 2872 No’lu kanunda belirtilen ‘Kirleten öder’ prensibi sonucunda firmalar ciddi anlamda mali yaptırımlarla karşı karşıya kalacak” dedi. müdahalenin önemine dikkat çeken Erdur, doğru aksiyonların doğru zamanda alınması gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: “AIG Sigorta Türkiye ve dünya genelinde sahip olduğu uzman hasar kadrosu ve uzun yıllardır beraber çalıştığı çözüm ortağı çevre danışmanı firmalar ile birlikte hasar yönetimini en mükemmel ve hızlı şekilde gerçekleştiriyor.” ‘HASAR ÖDEMEKTEN MEMNUNUZ’ AIG olarak son beş yıl içinde Çevre Kirliliği Sigortalarında dünya genelinde yıllık ortalama 300 milyon dolar hasar ödediklerini belirten Erdur, bilhassa son üç sene içinde de Türkiye’de ödedikleri hasarlarla iş ortaklarının yanında yer almalarının kendilerini memnun ettiğinin altını çizerek yaşanan bu hasarlar sayesinde Türkiye’de Çevre Kirliliği Sigortalarına olan ilginin hızlı bir şekilde artacağına inandıklarını belirtti. Çevre Kirliliği Sigortası’nın ülkemizde az bilindiğini ve ürün farkındalığını yaratmak için acente, broker ve iş ortaklarına ürün hakkında eğitim verdiklerini belirten Erdur, Çevre Kirliliği Sigortası’nın ülkemizde yaygınlaşması durumunda tüm paydaşların bundan fayda sağlayacağının altını çizdi. Türkiye’de tek bir olayda 50 milyon dolara kadar tazminat ödeme kapasitelerinin olduğunu belirten Erdur, “Esnek ve sigortalılarımıza özel çözümlerimizle birlikte sigortalılarımız dilerlerse zorunlu sorumluluk poliçeleriyle birlikte Çevre Kirliliği poliçesini tek bir paket poliçede alabilecekler” dedi. GLOBAL SORUMLULUK HİZMETİ AIG’nin global sorumluluk hizmetlerine de değinen Erdur, “AIG Sigorta sadece şirketlerin Türkiye’deki faaliyetlerini ya da tesisini değil, firmanın yurtdışındaki tesislerini veya yapacağı bir sevkıyatı ya da gerçekleştireceği bir projeyi de teminat altına alabiliyor. Ayrıca gerektiği takdirde ilgili ülke kanunlarının zorunlu kıldığı yerel poliçenin düzenlenmesini sağlayarak tüm dünyaya yayılmış geniş hizmet ağı sayesinde global bir hasar hizmeti sunabiliyor” diye konuştu.