Anadolu’ya ilk Türk akınları Anadolu’ya yapılan ilk Türk akınları 4. yüzyılda Hunlar, 6. yüzyılda Sibirler tarafından yapılmıştır. Anadolu’ya yerleşmek amacıyla gelen ilk Türkler Oğuzlar’dır. Pasinler Savaşı; 1048’te Bizans Devleti ile Selçuklu Türkleri arasında olmuştur. Türklerin Bizans’a karşı kazandığı ilk büyük zaferdir. Malazgirt Savaşı; Türklerin Anadolu’da ilerleyişleri ve Bizans’ın Türkleri Anadolu’dan atmak isteyişi, 1071 yılında Malazgirt Savaşı’na neden olmuştur. Malazgirt Savaşı’yla Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış oldu. Türkler, bu zafer sonrası Anadolu’ya toplu olarak yerleşmeye başladılar. Bizans, Avrupa'dan yardım istemiş ve Haçlı savaşlarına neden olmuştur. Anadolu’da kurulan ilk Türk devletleri Devletin Adı Kurucusu Kurulduğu Yer Danişmentliler Danişment Gazi Sivas, Çorum, Tokat çevresi Saltuklular Ebu’l Kasım Erzurum Mengücekliler Mengücek Gazi Erzincan Artuklular Artuk Bey Mardin, Diyarbakır, Hasan Keyf Çaka Beyliği Çaka Bey İzmir Anadolu’da kurulan ilk Türk devletlerinin Türk tarihindeki önemleri: 1. Anadolu’nun Türkleşmesini ve İslamlaşmasını sağladılar. 2. Anadolu’yu, yaptıkları eserler, kurdukları şehirlerle bayındır hale getirdiler. Türk-İslam kültürünü yaydılar. Anadolu Selçuklu Devleti Anadolu Selçuklu Devleti, 1075 yılında, Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından, İznik’te kurulmuştur. Miryokefalon Savaşı: Miryokefalon Savaşı, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan zamanında (1176 yılında) yapılmıştır. Türkleri Anadolu’dan atmak isteyen Bizans bu savaşta bir kez daha yenilmiştir. Bu savaş sonucunda; 1. Türklerin Anadolu’ya yerleşmeleri kesinlik kazanmıştır. 2. Bizans, Türkleri Anadolu’dan çıkaramayacağını anlamıştır. Haçlı Seferleri 11. ve 13. yüzyıllar arasında Avrupalı Hristiyan devletlerin, Türklerin ilerleyişini durdurmak, Kudüs’ü Müslümanların elinden geri almak ve İslam dünyasının zenginliklerine sahip olmak amaçlarıyla Türk ve İslam ülkeleri üzerine yaptığı saldırılara “Haçlı Seferleri” denir. (1096-1270) I. Haçlı Seferi sonunda Haçlılar, Kudüs’ü ele geçirip, Urfa, Antakya, Trablus kontluklarını kurdular. II.Haçlı Seferi, Haçlılara çok pahalıya mal oldu. Bir milyona yakın kayıp verdiler. III. Haçlı Seferi’ne Avrupa kralları katıldı. Fakat bir sonuç alınamadı. IV.Haçlı Seferi’nde Haçlılar hedeflerini şaşırıp, Bizans’ı yağmaladılar ve orada Latin İmparatorluğu’nu kurdular (1204). Haçlı Seferleri’nin sonuçları 1.Anadolu, Suriye, Mısır ve Filistin’de yüzlerce şehir yakılıp, yıkıldı. 2.Türkler büyük bir kahramanlıkla yurtlarını ve İslam dünyasını korudular. 3.Avrupa’da krallıklar güç kazandı. 4.Papaya ve kiliseye duyulan güven azaldı. 5.Akdeniz limanları gelişti. Doğu ve Batı ticareti canlandı. 6.Avrupa’ya kâğıt, pusula, barut ve matbaa gibi yenilikler ilk kez götürüldü. Kösedağ Savaşı: 1243 yılında Moğollarla yapılan Kösedağ Savaşı’nda Anadolu Selçuklu Devleti yenildi. Bu savaş sonrası devletin birliği bozuldu. Bir süre sonra da Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldı. Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra Anadolu’da kurulan Türk beylikleri 1.Osmanoğulları 2.Karamanoğulları 3.Germiyanoğulları 4.Karesioğulları 5.Hamitoğulları 6.Menteşeoğulları 7.Candaroğulları 8.Aydınoğulları 9.Dulkadıroğulları 10.Saruhanoğulları 11. Ramazanoğulları 12. Eretna Devleti OSMANLI TARİHİ Osmanlı Devleti'ni kuranlar Oğuzların Kayı boyundandır. Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'ya gelen Kayılar Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat tarafından Ankara'nın batısında Karacadağ'a yerleştirilmişlerdir. Bu sırada Kayıların başında bulunan Ertuğrul GaziBizanslılardan Söğüt ve Domaniç'i alarak yurt edinmiştir. * Osmanlı Devleti'nin Kuruluşunu ve Yükselişini Kolaylaştıran Nedenler: √ Osmanlı Devleti kurulduğu sırada Anadolu ve Balkanlarda kuvvetli bir devletin olmaması √ Anadolu ve Balkanlardaki devlet ya da beyliklerin birbirleriyle sürekli çatışma halinde olması √ Osmanlı yöneticilerin öncelikle zayıf olan Bizans'a karşı mücadele vermeleri √ Osmanlıların ele geçirdikleri yerlerde adil ve hoşgörülü bir yönetim kurmaları, buralardaki halkın din, dil ve kültürlerine karışmamaları √ Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in, Ahi Şeyhi Edebali'nin kızıyla evlenmesi. Bu akrabalık sayesinde Anadolu'da siyasi ve ekonomik açıdan önemli bir güce sahip olan Ahilerin desteğinin sağlanması (Ahi Teşkilatı: Türk devletlerinde esnaf ve zanaatkârların aralarında birleşerek kurdukları mesleki birliklere denirdi. Ahiler arasında çok sıkı işbirliği ve dayanışma vardı. Ahi teşkilatları toplumda önemli bir yer edinmişlerdi) √ Uç Beyliği olması nedeniyle Doğudan gelen Türkmen göçlerinin beyliğin nüfusunu hızla artırması. √ Devlet yöneticilerinin yetenekli ve cesur olmaları. Osman Gazi (1281 -1324) ♦ Bizans'ı Koyunhisar Savaşında yendi. ♦ Yarhisar, İnegöl,, Yenişehir ve Bilecik'i aldı. ♦ Osmanlıların bağımsızlığını ilan etti.(1299) ♦ İlk Osmanlı parası Osman Bey zamanında bastırıldı. Orhan Gazi (1324 -1362) ♦ Bizans imparatoru'nu Maltepe (Palekanon) Savaşı'nda yendi. ♦ İznik, İzmit ve Bursa'yı aldı. Bursa başkent oldu. ♦ Karesioğulları Beyliği alındı. Bu beyliğin donanmasıyla denizciliğe başladılar ve Rumeli'ye geçtiler. ♦ İznik’te ilk Osmanlı Medresesi açıldı. ♦ İlk Divan teşkilatı oluşturuldu. Osmanlıda Bir Merkez (İznik) * İznik Hristiyan dünyası için önemli bir merkezdi. İznik’in 1075 yılında Türkiye Selçukluların eline geçmesi üzerine Bizans Avrupa dan yardım istemiş buda Haçlı seferlerine neden olmuştu. I. Haçlı seferi, sonucunda İznik yeniden Bizansın eline geçmişti. *Bizans sınırına yerleşen türk beyleri yeniden burayı türk yurdu yapmak için çabaladılar. Osmanlı Beyliği’nin hristiyanlara karşı başarısı arttıkça özelliklede İznik’i Orhan Bey döneminde aldıktan sonra(1331) Osmanlıların diğer beylikler içindeki saygınlığı arttı. *Osmanlıların İznik’te yaptıkları ilk faaliyetlerden biride burada Anadolu’nun ilk medresesini açmak olmuştur. Medresenin müderrisliğine dönemin önemli bilim adamı Davud-ı Kayseri getirilmiştir. İznik aynı zamanda tarih boyunca çinileriyle ün kazanmıştır. * Neden Balkanlar? Osmanlının Rumeli’ye geçişi şu şekilde gerçekleşmiştir; Bizans İmparatoru Kantakuzenos kızını (Nilüfer Hatun) Orhan Gazi ile evlendirmişti. Bu ittifaka dayanarak Kantakuzenos Sırp Kralına karşı Orhan Beyden yardım istemiş Orhan Gazi bu isteği kabul ederek oğlu Süleyman Paşayı Trakya ya göndermiş ve Süleyman Paşa Sırp kralına karşı önemli bir başarı elde etmiştir.(1353)Osmanlıları Rumelide aldığı ilk yer Çimpe Kalesi olmuş. Burası Rumeli’deki faaliyetler için önemli bir üs rolünü üstlenmiştir. Osmanlının Rumeliye geçişinde Ece Bey, Gazi Evrenos, Hacı İlbey in önemli katkıları olmuştur. Osmanlının Rumelideki İskan Politikası İskan kelime anlamı olarak yurtlandırma demektir. Osmanlı Devleti Rumeli’de fethettiği topraklara yaklaşık 200 yıl boyunca Türk ailelerini yerleştirmiştir. Osmanlı Devleti İskân politikasıyla; * Anadolu’da konargöçer olan Türkmenleri yerleşik hayata geçirmeyi * Fethedilen bölgeleri türk yurdu haline getirmeyi * Fethedilen yerde kalıcı hakimiyet kurmayı * Boş arazileri tarıma açarak üretimi ve vergi gelirlerini arttırmayı * Fetih yapan orduya destek sağlamayı amaçlamıştır. Not: İskan edilen kişilerin bütün ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmış verimli topraklar verilmiş, vergiden muaf tutulmuşlardır. Böylece iskan faaliyetleri teşvik edilmeye çalışılmıştır. Osmanlı Ordusu * İlk düzenli Osmanlı ordusu Orhan Bey zamanında Yaya ve Müsellem (atlılar) adıyla kurulmuştur. * I.Murat, doğrudan padişaha bağlı olan Kapıkulu ordusunun temellerini attı. Fatih devrinde ordu teşkilatı büyük ölçüde tamamlanmıştır Osmanlı ordusu Kara Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri olmak üzere iki ana bölüme ayrılmaktadır. A- KARA KUVVETLERİ 1) Eyalet Askerleri 2) Kapıkulu Askerleri 3) Yardımcı Kuvvetler olmak üzere üç bölümden oluşuyordu. 1- Eyalet Askerleri Tımarlı sipahiler: Osmanlı Devleti'nin en önemli askeri kuvveti tımarlı atlı birliklerdir. Tımar sahipleri kendine verilen dirliğin (toprağa bağlı köylüden alınan verginin) geliri karşılığında asker yetiştirirlerdi. Savaş zamanında tımarının azlığı veya çokluğuna göre "cebelü" denilen tam donanımlı silahlı ve zırhlı asker yetiştirmekteydi. Akıncılar: Sınır boylarında oturan birliklerdi. Orduya öncülük etmek, düşman birlikleri hakkında istihbarat bilgileri toplamak görevleriydi 2- Kapıkulu Askerleri: * Bunlar padişaha bağlı ve üç ayda bir ulufe denilen maaş alan askerlerdi. * Kapıkulu askerleri başlangıçta savaş esirleri arasından seçilenlerden oluşturdu. Ancak Ankara Savaşı’ndan sonra fetihlerin durması üzerine hazırlanan Devşirme Kanunu ile Hıristiyan ailelerden alınan çocukların Türk kültürü ile yetiştirilmesi ile oluşturulmaya başlanmıştır * Kapıkulu askerleri kapıkulu piyadeleri ve süvarileri olmak üzere ikiye ayrılırdı. a) Kapıkulu Piyadeleri Yeniçeri Ocağı: Savaş zamanında padişahın yanında yer alırlar. Barış zamanında onu korurlar ve İstanbul’un güvenliğini sağlarlardı. Acemi Ocağı: Kapıkulu ocaklarına asker yetiştiren bir okul durumundaydı. Cebeci Ocağı: Orduya ait silahların yapımı, bakımı ve korunmasından sorumluydu. Topçu Ocağı: Savaş meydanlarında topları döken ve kullanan bir ocaktı. Humbaracı Ocağı: Savaşlarda humbara adı verilen el bombası ile havan toplarını kullanırdı. Lağımcı Ocağı: Kale kuşatmaları sırasında tüneller kazarak surların altına patlayıcılar yerleştirme veya kale içine tüneller açmakla görevliydi. b)Kapıkulu Süvarileri Kapıkulu ocaklarının atlı sınıfıdır. Yeniçeri ocaklarından yükselenler bu sınıfı oluştururdu. Kapıkulu Süvarileri kendi içerisinde altı sınıfa (Sipahi, Silahtar, Sağ Ulufeciler, Sol Ulufeciler, Sağ Garipler, Sol Garipler) ayrılırdı. Bunlar savaşta padişahı, hazineyi, sancakları ve ordunun ağırlıklarını korurlardı. 3)Yardımcı Kuvvetler Yardımcı kuvvetlerin en önemli kısmını bağlı beylik ve eyaletlerden gönderilen askerler oluştururdu. Osmanlı Devleti kendine bağlı Kırım, Eflak ve Boğ-dan gibi yerlerden asker alırdı. B-DENİZ KUVVETLERİ (DONANMA) * Orhan Bey devrinde Marmara Denizi'nin güney kıyısında bulunan Karesi Beyliği egemenlik altına alınmıştır. Bu beyliğin gemilerinden faydalanan Osmanlılar Rumeli'ye geçerek fetihlerde bulunmuşlardır. * Osmanlı denizciliği Fatih zamanında büyük geliş-meler göstermiş, Kanuni zamanında ise altın çağını yaşamıştır. Bu dönemde Osmanlı donanması tüm Avrupa donanmasıyla baş edebilecek güçte idi. Donanmanın bütün gemileri Türk tersanelerinde yapılırdı. Gelibolu, Süveyş, İstanbul ve Rusçuk’ta önemli tersaneler kurulmuştur. * Donanma başkomutanına kaptan-ı derya veya Kaptan Pasa denirdi. Donanmanın diğer komutanlarına reis, donanma askerlerine ise levent adi verilirdi. Barbaros Hayreddin Pasa, Piri Reis, Burak Reis, Turgut Reis, Seydi Ali Reis, Kemal Reis Osmanlı Yükselme Dönemi'nin ünlü denizcileridir. DİVAN-I HÜMAYUN Orhan Bey zamanında kurulmuştur. Padişah başkanlığında toplanan üst düzey devlet görevlilerinin devlet işlerini görüştükleri meclistir. Toplantılara katılan asil üyeler, sadrazam, vezirler, kazaskerler, defterdarlar ve nişancıdır. Fatih dönemine kadar padişahların başkanlığında toplanmıştır. Bu dönemden itibaren Divan başkanlığı sadrazamlara bırakılmıştır. Bu uygu-lama sadrazamların devlet yönetimindeki etkinliğini daha da arttırmıştır Divan teşkilatı, 19. yüzyılda II. Mahmut döneminde kaldırılmıştır. Divan’ın yerine bugünkü anlamda bakanlıklar diyebileceğimiz nazırlıklar kurulmuştur. Divan üyeleri ve bunları başlıca görevleri şunlardır: Sadrazam; padişahın vekili olup, devlet idaresinde büyük yetki sahibidir. Padişahtan sonra en yetkili devlet adamıdır. Büyük devlet memurlarının atamalarını yapar ve görevden alır. Padişah sefere çıkmadığı zaman orduya komuta ederdi. Fatih Sultan Mehmet zamanında Divana başkanlık etmeye başladı. Nişancı; padişahın yazılarına (ferman, berat vb.) onun imzası olan nişanını koymak ve tuğrasını çekmekle görevlidir. Devletin en önemli gelir kaynaklarından olan arazi kayıtlarını içeren tahrir defterlerindeki düzeltme ve değiştirmeleri de nişancı yapar. Vezirler; Bakanlık ve valilik gibi önemli görevler yaparlar ve paşa unvanı taşırlar. Defterdarlar; Osmanlı Devleti'nin maliye işlerinden sorumludur. Şeyhülislam (Müftü): Divandan çıkan kararların dine uygun olup olmadığını denetlerdi. Kazasker: Adalet işlerine bakardı, Kadıların ve Müderrislerin atamalarını yapardı, Divana gelen davalara bakardı. Reis-ül Küttab: Dış işleri ile ilgilenirdi. Kaptan-ı Derya: Donanma komutanıdır I. Murat - Edirne fethedildi ve Osmanlı Devletinin başkenti oldu.(1363) - Haçlılarla ilk savaş olan Sırp Sındığı savaşı yapıldı. Trakya’nın büyük bölümü elegeçirildi.(1364) - Yine Haçlılarla Çirmen Savaşı yapıldı.(1371) Birinci Kosova Savaşı (1389) Avrupalılar Osmanlıların Balkanlarda ilerlemesini engellemek ve Türkleri Rumeli’den çıkarmak için bir Haçlı ordusu hazırladılar. Bu savaştan sonra Türklerin Balkanlardan atılamayacağı anlaşıldı. - Hamitoğulları beyliğinden Isparta ve çevresini satın aldı. - Germiyanoğulları Beyliğinden Kütahya, Tavşanlı, Emet ve Simav’ı çeyiz olarak aldı. - I.Murat Yeniçeri Ocağı’nı kurdu. - Rumeli Beylerbeyliği kuruldu. - İlk kez Tımar sistemi uygulandı. Tımarlı Sipahiler oluşturuldu. Yıldırım Bayezid ♦ Niğbolu Savaşı (1396): Haçılarla yapılan bu savaşta Osmanlı Ordusu başarılı oldu. ♦ İstanbul’u kuşattı ancak Niğbolu Savaşı nedeniyle kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı. ♦ Yıldırım Bayezid Anadolu Türk birliğini sağladı. Bunun için: ♦ Saruhan, Aydın, Menteşeoğulları beyliklerine son verdi. Candaroğulları ve Karamanoğulları beyliklerinin topraklarının bir kısmını aldı. ♦ Timur ile Ankara Savaşı’nı yaptı. (1402) Ankara Savaşını kaybetti ve Osmanlı Devleti 11 yıl süren Fetret Devrine girdi. Fetret devri * Osmanlı şehzadelerinin taht kavgalarıyla geçen karışıklık dönemidir. Yıldırım Bayezit'in oğulları Süleyman, İsa, Musa ve Mehmet hükümdarlık mücadelesine giriştiler. * Fetret devrinden dolayı İstanbul'un fethi 50 yıl gecikti. * Timur kendisine sığınan bazı Anadolu beylerinin topraklarını geri verdi. Anadolu siyasi birliği bozuldu. * Fetret Devri 1. Mehmet’in (Çelebi Mehmet) tahta geçmesiyle son bulmuştur. I.Mehmet (Çelebi Mehmet) (1413-1421) ♦ Anadolu Türk Birliğini yeniden sağlamak için mücadele etti. ♦ Venediklilerle ilk deniz savaşını yaptı. Henüz güçlenmemiş olan Osmanlı donanması bu savaşı kaybetti. II. Murat (1421-1451) * Germiyanoğullarının topraklarına son verdi. * Amcası Mustafa Çelebi’nin isyanını bastırdı ve onu öldürdü. - Macar Kralı ile 1444 yılında Edirne-Segedin Antlaşmasını yaptı. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti Balkanlarda toprak kaybetti ve etkinliği azaldı. Varna Savaşı 1444: Osmanlı Ordusu Haçlılarla yapılan bu savaşı kazandı ve Balkanlardaki hâkimiyetini yeniden sağladı. II. Kosova Savaşı: Varna yenilgisinin öcünü almak isteyen Haçlılarla yapıldı. Not: II. Kosova zaferiyle Osmanlıların Balkanlardaki hâkimiyeti kesinleşti. Haçlıların Türkleri Balkanlardan atma ümidi kalmadı. İSTANBUL’UN FETHI (29 MAYIS 1453) İstanbul’un Fethinin Nedenleri: 1-Osmanlı Devletinin Anadolu ve Rumeli’deki toprakları arasında kopukluk olması. (Siyasi) 2-Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda ilerlemesi sırasında Bizans’ın arkada tehlike oluşturması. Osmanlı topraklarına saldırması. (Askeri) 3-Bizans’ın şehzadeleri kışkırtarak Osmanlı devletinde iç karışıklıklara neden olması. (Siyasi) 4- Bizans’ın diğer Anadolu beyliklerini Osmanlı devletine karşı kışkırtması. (Siyasi) 5- Bizans’ın Avrupa devletlerini Osmanlı devletine karşı kışkırtması. (Siyasi) 6- İstanbul’un kara ve deniz ticareti açısından önemli bir konumda olması. (Ekonomik) 7- Hz Muhammed’in İstanbul’u fethedecek olan komutanı kutlamış olması. (Dini) İstanbul’un Fethi İçin Yapılan Hazırlıklar Osmanlı Devleti: 1- Boğazın Avrupa yakasına ( Boğazdan İstanbul’a gelebilecek yardımları engellemek için) Boğazkesen Hisarı yapıldı. 2- Surları yıkmak için büyük toplar döküldü. 3- Balkanlardan Bizans’a gelecek yardımları engellemek için Balkanlara bir ordu gönderildi. 4- İstanbul’a denizden gelebilecek yardımları engellemek için bir donanma hazırlandı. Bizans: * Haliç’in ağzı zincirlerle kapatıldı * Surlar onarıldı * Papa ve diğer Avrupa devletlerinden yardım istendi. Not: Fatih Sultan Mehmet, 6 Nisan 1453’te kuşattığı İstanbul’u 29 Mayıs 1453’te aldı İstanbul’un Fethinin Sonuçları Türk Tarihi Açısından: 1-Osmanlı Devletinin Anadolu ve Rumeli’deki topraklan arasında bütünlük sağlandı. (Siyasi) 2-Karadeniz ticaret yolu Osmanlı Devleti’nin kontrolüne geçti. (Ekonomik) 3-II. Mehmet “Fatih” unvanı aldı. 4-İstanbul Osmanlı Devletinin yeni başkenti oldu. (Siyasi) 5- Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda ilerleyişi kolaylaştı. (Askeri) 6- Devlet’ten İmparatorluğa geçildi. (Siyasi) 7- Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasındaki itibarı arttı. (Dini) Dünya Tarihi Açısından 1-Bizans Devleti (Doğu Roma İmp.) tarihe karıştı. (Siyasi) 2-Ortaçağ kapandı Yeniçağ başladı.(Kültürel) 3-Surların top gülleleri ile yıkılabileceği anlaşıldı. Avrupa’da derebeylerine ait şatolar yıkıldı. Feodalite zayıfladı, merkezi krallıklar güçlendi. (Siyasi) 4-Doğu ticaret yolları (İpek ve Baharat Yolu) Türklerin eline geçince Avrupalılar yeni ticaret yolları aramaya başladılar. Böylece Coğrafi Keşifler başlamış oldu.(Ekonomik) 5- Fetih’ten sonra İtalya’ya kaçan Bizanslı bilginler ve sanatçılar, Rönesans’ın başlamasında etkili oldu. (Kültürel) Fatih Sultan Mehmet’in Anadolu’da Yaptığı Fetihler 1- Amasra Cenevizlilerden alındı. (1459) 2- Sinop İsfendiyar oğullarından alındı. (1460) 3- Trabzon alındı. (1461) Böylece Trabzon Rum İmparatorluğuna son verildi. Osmanlı Devleti Karadeniz’de önemli bir limana sahip oldu. 4- Akkoyunlu Devleti ile 1473 yılında Otlukbeli Savaşı yapıldı. Akkoyunlu Devletine son verildi. Doğu Anadolu’nun güvenliği sağlandı. Fatih Sultan Mehmet Dönemindeki Diğer Gelişmeler 1-İlk Altın Osmanlı parası Fatih zamanında basılmıştır. Bu olay bize Osmanlı ekonomisinin çok güçlü olduğunu gösterir. 2- Divan teşkilatına Sadrazam (Vezir-i Azam başkanlık etmeye başladı. 3- İstanbul’da Sahn-ı Seman Medresesi açıldı. 4- Topkapı Sarayı yapıldı. 5- Cülus bahşişi geleneğini başlattı. 6- Saraydaki Enderun Mektebi yapıldı. SINIRLAR GENİŞLİYOR Osmanlı Devleti İstanbul'un fethinden sonra sınırlarını her yönde genişletmeyi sürdürmüştür. Fatih döneminde * Sırbistan, Mora, Eflak ve Boğdan, Bosna - Hersek Osmanlı topraklarına katılmıştır. * Venediklilerle yapılan savaşlar kazanılmış ve Arnavutluk fethedilmiştir. * Akkoyunlular’la yapılan Otlukbeli Savaşı kazanılmıştır (1473). Böylece Osmanlı Devleti'ni tehdit eden bir güç etkisiz hale getirilmiştir. II. Bayezit döneminde Venediklilerden Adriyatik kıyılarındaki Modon, Koron, Navarin ve İnebahtı kaleleri alınmış,Mora'nın fethi tamamlanmıştır. Yavuz döneminde Fetihler daha çok doğu ve güney yönlerinde genişlemiştir. Bu dönemde İran'la yapılanÇaldıran Savaşı kazanılmış (1514), Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Osmanlı egemenliği güçlenmiştir. Memlüklerle yapılan Mercidabık (1516) ve Ridaniye (1517) Savaşları kazanılarak Suriye, Filistin ve Mısır Osmanlı topraklarına katılmış, Baharat Yolu Osmanlı denetimine alınmıştır. Kanuni döneminde Batıda, * Macaristan'dan Belgrat alınmıştır. Belgrat Balkanlardan Orta Avrupa'ya geçen yol üzerinde çok önemli bir konuma sahipti. Bu nedenle Osmanlıların Orta Avrupa'ya yapacağı seferler için önemli bir askeri üs haline getirilmiştir. * Macarlarla yapılan Mohaç Meydan Savaşı (1526) büyük bir zaferle sonuçlanmıştır. Bu zafer sonucunda Macaristan Osmanlı egemenliğine alınmıştır. Mohaç zaferi aynı zamanda Fransa kralı Fransuva'nın da Şarlken'in baskısından kurtulmasını sağlamıştır. Bu gelişmeler uzunzaman devam edecek olan Osmanlı - Fransız dostluğunun da başlamasına ortam hazırlamıştır. Osmanlı Devleti Fransa'ya çeşitli ayrıcalıklar (kapitülasyonlar) vererek Avrupalı devletlerin kendisine karşı bir güç birliği oluşturmasını engellemiştir. * Kanuni döneminde Osmanlı Devleti, Avusturya ve Almanya'ya da üstünlük sağlamış Osmanlı sınırları Viyana'ya kadar ulaşmıştır. Ancak 1529'da Viyana kuşatıldıysa da alınamamıştır. Bu dönemde Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında İstanbul Antlaşması(1533) yapılmıştır. Bu antlaşma ile Avusturya, Osmanlı Devleti'nin Macaristan'daki hâkimiyetini ve yıllık vergi ödemeyi kabul etmiştir. Bu durum Avusturya'nın Osmanlı Devleti'nin üstünlüğünü kabullendiğinin göstergesidir. Doğuda * Kanuni Döneminin önemli mücadele alanlarından biride İran Oldu.1534 Kanuni tarafındanIrakeyn Seferi denilen sefer yapıldı. Sefer sonunda Bağdat ve Irak alındı. * İran savaşları 1555 te imzalanan Amasya Antlaşması(doğuda yapılan ilk anlaşma) ile sona erdi. Anlaşma sonucunda Azerbaycan ve Irak toprakları tamamen Osmanlının eline geçmiş oldu.Anlaşma1576 ya kadar sürdü Anadolu’da * Osmanlılar Kuruluş ve Yükseliş dönemlerinde Anadolu'daki Türk beyliklerini de egemenlikleri altına alarak Anadolu'da Türk siyasal birliğini kurmayı başarmışlardır. Osmanlı Fetihlerinin Sonuçları * Ülke sınırları genişlemiştir. * Devleti tehdit eden güçler etkisiz hale getirilmişti * Yönetim birimi, yönetici, asker sayıları ile vergi gelirleri ve bayındırlık harcamaları artmıştır. * Farklı ırk, din ve kültürlerden insanlar egemenlik altına alınmıştır. Bu durum Osmanlı Devleti'nin çok uluslu bir toplumsal yapıya kavuşmasına, kültürel etkileşimin yaşanmasına ortam hazırlamıştır. * Anadolu'da Türk birliği kurulmuştur. * Devletin ticaret yolları üzerindeki etkinliği artmıştır. * Osmanlı Devleti'nin denizlerde egemenliği güçlenmiştir. OSMANLI DENİZLERİN FATİHİ * Denizcilik alanında ilk adımı atan Çaka Beydir. Osmanlı Beyliği bir süre sonra ele geçirdiği beyliklerin gemi ve denizcilerini kullanarak denizlere açıldı. Dönemlere göre Osmanlı Denizciliğinin Gelişimi * Orhan Gazi (1326-1362): Bu dönemde Osmanlı Devleti denizci bir beylik olan Karesioğullarını topraklarına katarak bu beyliğin donanmasından faydalanıldı. * Yıldırım Bayezid (1389-1402): Bu dönemde Gelibolu, Osmanlı donanmasının üssü oldu. Burası tersane olarak kullanıldı. * Fatih Sultan Mehmet (1451-1481): 1- Ege adalarının alınması (Taşoz, İmroz, Limni, Bozcaada, Gökçeada, Semadirek, Midilli, Eğriboz) (1456–1470) Bu fetihler sonunda Ege kıyıları ve boğazların güvenliği sağlandı. 2- Kırım alındı. (1475) Böylece Karadeniz bir Türk Gölü haline geldi. 3- İtalya’daki Otranto şehri ele geçirildi. (1480) Ancak kısa bir süre sonra kaybedildi. 4- 1479 yıhnda Adriyatik Denizindeki Zanta, Ayamavra ve Kefalonya adaları ahndı. 5- Venediklilerle savaşıldı. (1463-1479). Bu savaşlar sonunda yapılan anlaşmayla Venediklilere Karadeniz ve Ege Denizinde ticaret yapma hakkı verildi. Bundaki amaç Karadeniz ticaretini yeniden canlandırmaktır. * II. Bayezid (1481-1512): » Karadeniz kıyısında bulunan Kili ve Akkerman kaleleri alındı. Böylece Kırım ile karadan bağlantı sağlanmış oldu. » Venediklilerden Modon, Koron, İnebahtı ve Navarin kaleleri alındı. (Mora Yarımadasında) » Akdeniz'de faaliyet gösteren Türk korsanlarını devlet hizmetine alarak donanmayı geliştirdi. * Yavuz Sultan Selim (1512-1520): Donanmayı genişletti. Barbaros Hayrettin Paşa Bu dönemde Osmanlı hizmetine girdi. * Kanuni Sultan Selim (1520-1546): 1- Yavuz zamanında Osmanlı hizmetine giren Barbaros Hayreddin Paşa'yı kaptanıderya yaptı. Osmanlı donanması Akdeniz'in en etkili gücü oldu. Barbaros Hayreddin Paşa’nın Osmanlı hizmetine girmesiyle Cezayir’in Osmanlı Devletine bağlandı. 1533 (Kaptan-ı Derya: Osmanlı Deniz kuvvetlerinin başkomutanıdır. Aynı zamanda divan toplantılarına katılırdı.) 2- Rodos Şövalyelerinin Osmanlı ticaret gemilerine saldırması üzerine Rodos’un alındı.( 1522) Böylece Anadolu, Suriye ve Mısır ticaret yollarını güvenliği büyük ölçüde sağlandı. 3- Sakız adası alındı. 1566 4- Preveze Deniz Savaşı- (1538): Türklerin Akdeniz’e hakim olmalarından rahatsız olan Avrupalılar bir Haçlı donanması hazırladılar. Yapılan Deniz Savaşını Osmanlı donanması kazandı. Bu zaferle Osmanlıların Akdeniz’deki hâkimiyeti pekişti. Haçlı Donanmasına karşı kazanılan ilk zaferdir. 5-Hint Deniz Seferleri 1538-1553: Portekizlilerin Kızıldeniz ve Basra Körfezinin girişini kapatarak Müslüman ticaret gemilerini engellemeleri nedeniyle Hint Okyanusuna dört deniz seferi düzenlendi. Yemen ve Aden’de bazı kalelerin alınmasına rağmen Türk Denizcilerinin Hint Okyanusunu iyi tanımamaları ve bu seferlere gereken önemin verilmemesinedeniyle istenilen sonuca ulaşılamadı. 6-Turgut Reis tarafından Trablusgarp İspanyollardan alındı. 1551 * Sokullu Mehmet Paşa (1564-1579): Kanuni’nin son zamanlarında sadrazamlığa getirilen Sokullu Mehmet Paşa Kanuni, II. Selim ve III. Murat’a Sadrazamlık yapmıştır. Başarılı çalışmalarından dolayı bu döneme Osmanlı tarihinde Sokullu dönemi denir. 1- 1566 tarihinde Sakız Adası alındı. 2- Kıbrıs’ın Alınması 1571 "Osmanlı Devleti, özellikle Anadolu, Suriye ve Mısır bölgelerine egemen olduğunda, bu ülkeler için stratejik ve merkezi bir üs konumunda olan Kıbrıs, Venedik'in idaresindeydi. Kıbrıs kralı, zaman zaman Osmanlı aleyhine kurulan ittifaklara destek vermiştir. Ayrıca Akdeniz de ticaret gemilerini yağmalamışlardır. Bu nedenlerden dolayı Lala Mustafa Paşa komutasındaki ordu Kıbrıs adasını fethetti Kıbrıs’ın fethiyle Doğu Akdeniz ticaret yollarının güvenliği tam olarak sağlandı 3- İnebahtı Deniz Savaşı 1571: Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından alınması üzerine Avrupalılar bir haçlı donanması hazırladılar. Osmanlı donanması haçlı donanması tarafından tamamen yakıldı. Osmanlı Devleti kısa zamanda yeni ve daha güçlü bir donanma oluşturdu. 4- Girit’in Alınması: 1645 te başlayan ve 24 yıl süren kuşatmanın ardından Girit'in Osmanlıtopraklarına katılması ile (1669) Doğu Akdeniz'de Venedik'in yüzyıllardır süren hakimiyetine son verilmiştir.. Not: Girit kuşatmasının 24 yıl sürmesi Osmanlı donanmasının bozulmaya başladığını gösterir 5- Tunus İspanyollardan alındı. 1574 6-Lehistan Osmanlı Devleti’ne bağlandı. (1575 7-İspanyollarla yapılan Vadi-üs Seyl Savaşı sonunda Fas alındı.1577 Not: Fas’ın alınmasıyla Kuzey Afrika’nın fethi tamamlandı. Osmanlı Devleti’nin Atlas Okyanusuna kıyısı oldu Sokullu’nun Kanal Projeleri a) Don-Volga Kanalı Projesi: Don ile Volga nehirlerinin birbirlerine en fazla yaklaştığı yerde Karadeniz ie Hazar denizlerinin birbirlerine bağlanması amaçlanmıştır. b) Süveyş Kanalı Projesi: Akdeniz ile Kızıldeniz’i birbirine bağlamaktır. c) İzmit-Sapanca Kanalı Projesi: İzmit Körfezi-Sapanca Gölü-Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz'e alternatif bir boğaz açmayı düşünmüştü * Sonraki Dönemlerdeki Gelişmeler; * Çeşme Baskını (1770): 1768 de başlayan Ruslarla yapılan savaş sırasında 1770 yılında Ruslar Çeşme/İzmir’e gelerek Osmanlı donanmasını yakmış ve tüm gemilerimiz batmıştır. Yaşanılan bu yenilgiden kısa bir süre sonra Ruslarla K.Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır Bu anlaşma ile Osmanlı Kırımın bağımsızlığını tanımak zorunda kalmış ve Ruslara Karadeniz’den geçiş hakkı vermiştir. Çeşme Baskının yaşanmasından sonra dönemin hükümdarı III. Mustafa, Baron Dö Todt isimli Fransız mühendisi donanmayı iyileştirmesi için görevlendirmiş, Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından da1773 te Tersane Hendesehanesi adıyla bugünkü Deniz Harp Okulu’nun temelini atmıştır. Bu olay nitelikli deniz subaylarının yetiştirecek bir dönemin başlangıcı olmuş 1784 ten itibaren Mühendishane-i Bahri Hümayün adını almıştır. * Sinop Baskını (1853): Karadeniz ve Kırıma yağılan seferlerde bir üs olma özelliği taşıyan Sinop 1853 yılında Ruslar tarafından basılmış ve buradaki Osmanlı donanması yakılmıştır. Bu baskın Osmanlı ve müttefikleri ile Rusya arasında Kırım Savaşının çıkmasına neden olmuştur. İngiltere ve Fransa’nın desteğini alan Osmanlı Devleti savaşı kazanmış Ruslarla 1856 yılında Paris Antlaşması(1856) imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılmış toprak bütünlüğü Avrupalı devletlerin garantisi altına girmiştir. Ayrıca Rusya Karadeniz’de donanma bulunduramayacaktı. YENİLİKLER VE OSMANLI DEVLETİ LÂLE DEVRİ (1718 – 1730) • Osmanlı tarihinde 1718 Paşarofça Antlaşması ile başlayıp 1730 Patrona Halil isyanı ile sona eren devrine Lâle Devri denilir. • Lale Devri'nde özellikle kültürel alanda birçok yenilik yapılmıştır. Bu dönemde yapılan ıslahatlar şunlardır: 1. Komşu ülkelerle barış siyaseti izlenmiş, İstanbul'da saraylar, köşkler ve lale bahçeleri yapılmıştır. 2. Avrupa'ya ilk kez geçici elçilikler açılmıştır. 3. Fransa'ya elçi olarak gönderilen Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi, Fransa'da gördükleri ve önemini anladıkları matbaayı Osmanlı Devleti'ne getirmek için İstanbul'da İbrahim Müteferrika ile işbirliği yaparak ilk devlet matbaasını kurmuşlardır (1727). 4. İlk kez çiçek aşısı uygulandı. 5. Bilgi kurulları oluşturularak Arapça'dan Türkçe'ye kitaplar çevrildi, İstanbul'un çeşitli yerlerinde kütüphaneler açıldı. NOT: Lâle Devri, Osmanlı Devleti'nde batının üstünlüğünün kabul edildiği, batının örnek alınarak ıslahatların yapıldığı ilk dönemdir. III. SELİM (1789-1807) 1-Islahatların genel ismi Nizam-ı Cedid'tir. Avrupa tarzında Nizam-ı Cedid ordusu kuruldu. 2-Avrupa’dan öğretmen ve subay getirildi. 3-Avrupa'ya ilk kez daimi elçi gönderildi II. MAHMUT (1808-1839): · İlk nüfus sayımı yapıldı. · Polis ve posta teşkilatı kuruldu. · Yeniçeri Ocağı kaldırıldı. · Tıbbiye, Harbiye ve Bando Okulu açıldı. · İlköğretim mecburi hale getirildi. · Takvim-i Vekayi adıyla ilk resmi gazete çıkarıldı. · Yabancı dil eğitimi başladı. ABDÜLMECİD (1839-1861): Tanzimat Fermanı (1839) ile; Osmanlı vatandaşlarının can, mal ve namus güvenliğinin sağlanması, mahkemelerin açık hale getirilmesi, kanun önünde eşitliğin sağlanması. Vergilerin herkesin gelirine göre düzenlenmesi ve herkese mal edinebilme hakkı sağlandı. Islahat Fermanı (1856) ile; Hıristiyan ve Musevileri küçük düşürecek sözlerin kullanılmaması, azınlıkların kilise ve okul açması, din j ve mezhep özgürlüğünün tanınması, herkesin kanun önünde eşit olması, herkesin serbest ticaret yapmasına imkan sağlandı. II. ABDÜLHAMİT (1876-1909): 1876'da I. Meşrutiyet Dönemi başladı. I. Meşrutiyetin ilanı ile; · Padişahın yetkilerinde kısıtlamalar oldu. · Halk ilk kez seçeceği temsilciler vasıtasıyla yönetime katılma hakkı elde etti. · Osmanlı Devleti ve Türk tarihinin ilk anayasası (Kanun-i Esasi) yapıldı. · 1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet döneminde ise padişahın yetkilerinde daha fazla kısıtlama yapılmıştır. FARKLI KÜLTÜRLER BİRARADA YAŞADI Hoşgörü: Kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma demektir. İzin verme,, iyi karşılama anlamlarına da gelir. Sosyal ilişkilerde bir tarafın, bazen farkında olmadan, , bazen de bilerek diğer tarafa zarar verebilecek bir durum yaratması durumunda, diğer tarafın bunu görmezden gelerek veya cevabından vazgeçerek ödün vermek tahammülünü (erdem)gösterebilmesidir. Tasavvuf’ta Mevlana hoşgörü'ye en güzel örnektir. Hoşgörülü olmak insanlarla ilişki kurmanın en iyi yoludur. Osmanlı Devleti, farklı din ve ırktan birçok milleti kendi içinde barındırmasına rağmen 600 yıl kadar yaşamayı ve bu toplulukları Osmanlı Milleti adı altında bir arada tutmayı başarmıştır. Bundaki en önemli etken izlediği hoşgörü politikasıdır. Osmanlı Devletinde yabancılar birçok hakka sahipti. Bunlardan Bazıları; * İnançlarını ve kültürlerini rahatça yaşayabilirlerdi * Gayrimenkul satın alabilirlerdi * Kendilerini diğer insanlardan farklı hissetmezlerdi. * Adalet konusunda Müslümanlarla aynı haklar sahiplerdi. * Gayrimüslimler can ve mal güvenliğine sahiptiler * Serbestçe ticaret yapabiliyorlardı vb.. Bazı Örnekler; - 1492 yılında İspanya’da yok edilme tehlikesi yaşayan Museviler, sultan II. Bayezittarafından Osmanlı topraklarına getirilmiş ve yerleştirilmişlerdir. - 1908’de açılan Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında 130 milletvekilinin 80’i müslüman, 50’si gayrimüslim idi. Yukarıda belirtilen tüm bu noktalar Osmanlıdaki hoşgörüye birer kanıttır. YOLUMUZ SİVAS’A DÜŞTÜ Osmanlılarda şehirlerin oluşumu ve gelişmesi bir kısım sosyal tesislerin inşası ile yakından alakalıdır. Nitekim şehirlerde kurulan imaretler, ihtiyaç sahibi her inanç ve milletten kimselerin buralara gelmesine yol açmıştır. İmaretlerin yanı sıra dini eserler (camii, mescit, tekke, türbe, zaviye),medrese, han, hamam, hastane, fırın, çarşı, boyahane, salhane, suyolları ve kanalizasyon gibi bir şehrin oluşumunda rol oynayacak tesislerin yapılmasıyla bu akın artmıştır. Ayrıca şehirlerin dağ ve ova köylerinin arasında bir Pazar ve değişim noktası olma özelliği de bu konuda etkili olmuştur. Günümüzde şehirlerin oluşumunda; * Önemli yollar üzerinde bulunması * İş olanaklarının geniş olması * Tarihi ve Turistik özelliklere sahip olması * Sinema Müzik gibi çeşitli sanat etkinliklerine ev sahipliği yapması etkilidir. SİVAS HAKKINDA: Ülkemizin kapladığı alan bakımından ikinci büyük şehri olan Sivas, nüfus bakımından da orta büyüklükteki şehirlerimizdendir. * Tarihçesi 1071 Malazgirt Savaşında sonra Türklerin Anadolu’ya yerleşmeleri ile birlikte bu çevrede kurulan ilk Tür Devleti Danişmentliler olmuştur. Danişmentlilerden sonra sırası ile Türkiye Selçukluları ve Osmanlı Devleti bu bölgeye hakim olmuştur. Kurtuluş Savaşında Cumhuriyetin temellerinin atıldığı yer olarak önemini daha arttırmıştır.(Sivas Kongresinin yapılması) 1649 da şehirden geçen Evliya Çelebi surların kuşattığı Sivas’ın 44 mahalleye bölündüğünü ve bu mahallelerde 4600 ev bulunduğunu yazar. * Mimari Eserleri Gök Medrese: 1271 yılında yapılmış Türkiye Selçuklu Devleti döneminden kalmadır. Hükümet Konağı: 1884 yılında Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa tarafından yapılmıştır * Sanat Sivas denilince akla ilk gelen türkülerdir. Muzaffer Sarısözen de Sivas’ın ülkemize kazandırdığı müzik adamlarından biridir. * Geleneksel El Sanatları Çorapçılık: Sivas’ta kış mevsiminin uzun sürmesi yörede çorapçılığın gelişmesinde etkili olmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar ek gelir kaynaklarından biri olmuştur Bıçakçılık: Sivas’ın en eski el sanatlarındandır. 1960lı yıllara kadar önemini korumuştur. Sivas ta üretilen bıçakların bir kısmı Almanya ve Arabistan’a ihraç edilmektedir ETKİLEDİK, ETKİLENDİK AMA NASIL Osmanlı 17. Yüzyıla kadar Avrupa’yı bilim, sanat, askeri olmak üzere çok yönden etkilemişti. Ancak Avrupa Rönesans, Reform, aydınlanma çağı etkileri ile gelişmeye başladı. Osmanlı Devleti bunu pek iyi takip edemediğinden ticari, bilimsel ve diğer alanlarda Avrupa’nın gerisinde kaldı. Sonra bu açığını kapatmak için Osmanlı yenilik hareketlerine başladı. Osmanlı 1699 Karlofça Antlaşması ile toprak kaybetmeye başladığı için ilk olarak askeri alanda yenilikler yaptı. Fakat askeri alanda yeniliklerin yetmediğini görünce Lale Devri dediğimiz dönemden itibaren Avrupa’daki diğer gelişmelerde incelemeye başladı. Osmanlı mehter marşı, kilimleri minyatür gibi sanatlarla diğer ulusları etkilemiş. Diğer devletlerden matbaa, kağıt gibi nesneleri almıştır. SEYYAHLARIN GÖZÜNDEN OSMANLI Misafirperverdir, genelde iki katlı ahşap evlerde otururlar, yardımseverdirler, bayramlara önem verirler, çocuk sevgisi vardır ve çocuklar büyüklerine saygılıdır, temiz ve tertiplidirler, savaşçı bir millettir ulusu için canını korkmadan verirler, hastalıklarla mücadele etmeyi bilirler. ZİRAAT BANKASI'NIN KURULUŞU 19 yüzyılın ilk yarısında Osmanlı İmparatorluğu'nda, ticaret ve parasal konularda Avrupa'nın örnek alınması ile modellerin, yabancı bankalar faaliyet göstermeye başlamıştı. O dönemlere ülkede henüz, ulusal niteliğe sahip bir banka kurulması için yeterli sermaye yoktu. Bundan en çok zarar gören kesim ise çalışan nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan çiftçilerdi. Çünkü tamamen kendi kaderine terkedilmiş tarım kesiminde, geçim sıkıntısı içinde bulunan büyük bir çiftçi topluluğu başvurabilecekleri kurum almadığı için, sürekli olarak özel şahıs kredilerine muhtaç durumdaydı. Sözü edilen kredileri verenler, bu işi meslek edinmiş faizci kimselerin yanı sıra, tarım gereçlerini satan tüccar, toptancı, ihracatçı, komisyoncu, kabzımal ve köy bakkalı gibi çeşitli ticaret erbabı ve esnaflardı. O sıralarda günde 1 para hesabıyla yıllık % 900'lere varan bir faiz söz konusuydu. Dolayısıyla borçlarını ödemekte zorlanan çiftçiler, ürünlerini daha hasattan önce bu kişilere satmak zorunda kalmaktaydı. O dönemde Osmanlı Devleti'ne bağlı Yugoslavya'nın Niş valisi olan Mithat Paşa, çeşitli alanlarda başarılı çalışmalarda bulunmuş,, çiftçilerin içinde bulundukları zor koşullara da yakından tanık olmuştur. Yaptığı araştırmalarla, bu alanda teşkilatlanmanın zorunlu olduğu ve çiftçilerin tefecilerin elinden kurtarılması için devlet yardımının gerektiği, ancak bu yardımın halk hareketiyle desteklenmesinin önem taşıdığı sonucuna varmıştır. Böylece 1863 yılında, çiftçilerin oluşturduğu kaynakla, Mithat Paşa öncülüğünde, devlet eliyle ve devlet himayesinde kurulan ve adına "Memleket Sandıkları" denilen organizasyon millî bankacılığın ilk örneği olarak tarihe geçmiştir. Mithat Paşa 1863 yılında Pirot Kasabası'nda kurduğu ilk memleket sandığını oluştururken Türk gelenekleri arasında zaten varolan ve karşılıklı yardımlaşma esasına dayanan imece geleneğinden esinlenmiştir. 1867 yılında "Memleket Sandıkları Nizamnamesi"nin yürürlüğe girmesiyle Osmanlı Devleti'nin her yanında sandıklar faaliyete başlamış ve uzun yıllar başarıyla hizmet vermiştir. Ancak ilerleyen yıllarda sandıkların işleyişinde gözlenen bozulmalar memleket sandıklarının etkinliklerini azaltmıştır. Sandıkları merkezî yönetime bağlayarak olumsuzlukları giderebileceğini düşünen hükümet, 1883 yılında aynı amaçlar doğrultusunda"Menafi Sandıklarını kurmuştur. Menafi Sandıkları'na geçilmesiyle, idare yeniden düzenlenmiş, kayıt ve muhasebe işleri çağdaş ve ilmî esaslara uygun olarak yürütülmeye başlanmış ve merkezî hükümetin doğrudan denetimine tabi tutulmuştur. 15 Ağustos 1888 tarihinde Menafi Sandıkları'nın yerine işlevlerini üstlenecek modern finans kuruluşu olarak Ziraat Bankası resmen kurulmuş, o tarihte faaliyette bulunan Menafi Sandıkları da banka şubelerine dönüştürülerek faaliyete başlamıştır. Bu adımla birlikte, teşkilatlı tarımsal kredi tarihimizde yeni bir dönem başlamıştır. Ziraat Bankası'nın ilk kuruluşundaki görevleri ise; 1. Satılması mümkün olan gayrimenkul rehini ve kefalet karşılığında çiftçiye kredi kullandırmak, 2. Faiz karşılığında para kabul etmek, 3. Ziraate ilişkin sarraflık ve aracılık işleri yapmak olarak belirlenmiştir.