>> 7777 İnceleme İstikrarsızlıklarla mücadele eden Ortadoğu’nun kuzeyinde Türkiye, güneyinde ise müreffeh ve güvenli bir bölgeyi içine alan KİK arasındaki işbirliğinin artırılması büyük önem taşıyor. İnceleme > Ali Oğuz DİRİÖZ Bilkent Üniversitesi Uluslarararsı İlişkiler Bölümü, Doktora Öğrencisi dirioz@bilkent.edu.tr TÜRKİYE-KÖRFEZ İŞBİRLİĞİ KONSEYİ İLİŞKİLERİ Turkey-Gulf Cooperation Council Relations Abstract In October 2008, as Foreign Minister Ali Babacan also mentioned at the time, there is a crisis region in the Middle East, located between Turkey and the Gulf Countries. Turkey and the Gulf countries constitute of two regions of relative prosperity and stability located at the north and at the south of this crisis region. In cooperation, Turkey and the Gulf States intend that the synergy of the cooperation they will create will trickle down and spread to bring some prosperity and stability to the crisis region lying between them. Ortadoğu Analiz Haziran’09 Cilt 1 - Sayı 6 > 78 İnceleme KİK’in Türkiye açısından önemi de Ortadoğu’da istikrarsızlığın hüküm sürmesine ve gerginliklerin artmasına rağmen, bu ülkelerin genel anlamda istikrar içinde bulunuyor olmasıdır. KİK bölgesi günümüzde ticari açıdan da önemli bir bölgedir. Giriş S KİK ülkeleri arasındaki altyapı ve ulaşıma yönelik projeler dikkat çekmektedir. Bahreyn ile Suudi Arabistan arasında yapımına Kasım 1982’de başlanarak 1986 sonunda hizmete giren 26 kilometrelik köprülü karayolu geçişinin ardından, Katar ile Bahreyn arasında yapımı kararlaştırılan ve “Dostluk Köprüsü” olarak adlandırılan yaklaşık 40 km uzunluğundaki geçişyolunun dünyanın deniz üzerinde inşa edilecek en uzun geçidi olacağı bildirilmektedir. Gelecekte bir demiryolu projesinin de mevzu bahis olması uzak bir olasılık değildir. uudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn, Kuveyt ve Umman’ın kral/emirleri, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Abu Dhabi kentinde 25 Mayıs 1981’de bir araya gelip bölgesel işbirliğini arttırmak amacıyla Körfez İşbirliği Konseyi’ni (KİK) kurmuşlardır. Kuruluş belgesinin 4. maddesi bilhassa üye ülke vatandaşları arasındaki işbirliğinin, ülkeler arası ilişkilerin, işbirliği ve bağlantıların güçlenip derinleşmesine değinmektedir. Aynı madde üye devletler arasındaki entegrasyonun ve bağlantıların arttırılmasının önemine de atıfta bulunmaktadır.1 KİK’in Türkiye açısından önemi de Ortadoğu’da istikrarsızlığın hüküm sürmesine ve gerginliklerin artmasına rağmen, bu ülkelerin genel anlamda istikrar içinde bulunuyor olmasıdır. KİK bölgesi günümüzde ticari açıdan da önemli bir bölgedir. Küresel mali kriz ortamında bile hem düzenli enerji ihracatından dolayı gelir kaynağı olan hem de birikmiş sermayesi bulunan KİK ülkeleri, yatırım ve ticaret için çok büyük olanaklar sunabilirler. Öte yandan şu husus da ihmal edilmemelidir ki, KİK ülkeleri henüz kendi aralarında da tam bir uyum içinde haraket etmemektedirler. Üye ülkelerin iç politika tercihleri ve dış politika öncelikleri önemli farklılıklar gösterebilmektedir. Ancak bu farklılıklar, uyumlu bir bölgesel işbirliğinin gerçekleştirilmesini engelleyecek nitelikte ve ölçüde değildir. Esasen, Katar ile Bahreyn’in bağımsızlıklarını elde etmelerinin ardından Havar Adası’nın egemenliği konusunda yaşanan ihtilaf, ancak 2001 yılında Uluslararası Adalet Divanı’nın, Havar konusunda Bahreyn lehine karar almasıyla sonuçlandırılabilmiştir.3 Her iki ülkenin bu karar ardından ilişkilerine olumlu bir yaklaşım ile devam etmiş olmaları, ekonomik işbirliği imkânlarının önünü açmıştır. Böylelikle, iki ülkenin Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) çatısı altında ekonomik entegrasyon sürecinin ve “Dostluk Köprüsü” gibi projelerin yolu açılmıştır. Benzer şekilde, İran’la KİK ülkeleri arasındaki siyasi diyaloğun artırılması, Körfez bölgesinin ekonomik potansiyelinin bölge halklarının refahına daha fazla katkı sağlayacak şekilde işbirliği içinde değerlendirilmesine imkân verebilecektir. KİK İçinde Bazı İşbirliği Olanakları KİK ülkelerinin kendi aralarındaki işbirliğini arttırmaları gerek üye ülkeler gerek üçüncü taraflar açısından olumlu sonuçlar doğurmaktadır. KİK ülkelerinin tamamı Araptır ve çoğu OPEC üyesidir (Bahreyn ve Umman OPEC’e üye değildir).2 Bölgenin genel anlamda serbest dolaşım, sosyal, ekonomik, kültürel, bilimsel, akademik konularında işbirliğini ve ticaret hacmini arttırmasıyla enerji dışı alternatiflere de yönelmesi mümkün olacaktır. Türkiye’nin Ortadoğu’ya Bakışı Türkiye, yakın zamana kadar bir anlamda Ortadoğu bölgesine sırtını dönmüş sayılabilecek bir durumdaydı. Bilhassa 1980’lerden itibaren bu ülkeler ile olan ticari ilişkilere büyük önem verilmesinin ardından bölge ile olan ilişkilerin yeniden canlandığını söylemek mümkündür. Türkiye bölgenin barışı, refahı ve istikrarına katkıda bulunmaya ve itilaflarda taraf olmamaya önem vermektedir. Türkiye’nin dış ticaret hacmi 1990 yılında 35 Milyar dolar iken,4 2008 yılında yıllık dış Ortadoğu Analiz Haziran’09 Cilt 1 - Sayı 6 > 79 İnceleme Düzenli enerji ihracatından dolayı birikmiş sermayesi bulunan KİK ülkeleri, küresel kriz ortamında dahi diğer ülkelere büyük olanaklar sunabilirler. ticaret hacmi nerdeyse 10 misli artarak 334 Milyar dolara mertebelerine ulaşmıştır.5 Bu bağlamda Körfez ülkeleri ile artan ticaret hacminin de milli gelire katkısı göz ardı edilemeyecek düzeydedir. Türkiye’nin artan ticaret hacmi ile bağlantılı olarak gelirleri artmış ve materyal kapasitesi gelişmiştir. Böylece sınırları dışında istikrarın ve düzenin inşasına, (Afganistan’da ve diğer ülkelerde) yardım eden ülke konumuna gelmiştir. Ortadoğu ile ticaretinin artmasından dolayı da bölgenin istikrarlı olmasını arzulayan ve bölgesel refahın artmasında doğrudan çıkarı olan bir ülke pozisyonunu benimsemiştir. Unutulmamalıdır ki 1991’deki Birinci Körfez savaşından dolayı Türkiye’nin Irak ile olan ticareti etkilenmiş ve ekonomik kayıpları büyük olmuştu. Türkiye, komşu ülkelerle sıfır problem olmasını, bölgesel istikrar ile hem kendi hem de bölgesel refa- hın artmasını arzulayan bir ülke konumundadır ve olaylara karşılıklı kazanç ilişkisi olarak bakmaktadır. Bütün bunlara ilaveten, Türkiye’nin Ortadoğu ile olan ilişkileri, Türkiye’nin Avrupa ile olan ilişkilerine rağmen değil, aksine bu ilişkileri takviye eder şekilde gelişmektedir. Zira Türkiye’nin bölgeye yönelik yapıcı ve pozitif yaklaşımı, Avrupa Birliği için de Türkiye bakımından bir katma değer oluşturmaktadır. Türkiye-KİK İşbirliği İstikrarsızlıklarla ve krizlerle mücadele eden Ortadoğu bölgesinin kuzeyinde Türkiye, güneyinde ise KİK, müreffeh, istikrarlı ve güvenli bölgeler olarak öne çıkmaktadırlar. Dolayısıyla, kuzey ve güneyden yapılacak açılımlarla, bu istikrarsız bölgenin istikrarlı olabilmesi için Türkiye-KİK sinerjisi büyük önem taşımaktadır. Suriye, İran Ortadoğu Analiz Haziran’09 Cilt 1 - Sayı 6 > 80 İnceleme Küresel kriz ortamında inşaat maliyetleri relatif olarak da düştüğünden, Körfez ülkeleri bu fırsatı değerlendirmeli ve Türkiye gibi enerji açısından kısıtlı kaynaklara sahip ama sanayisi ve üretimi bakımından bölgesel merkez konumunda olan bir ülkeyle girecekleri işbirliğinin sinerjiyle sonuçlanması fırsatını iyi değerlendirmelidir. ve Irak, Türkiye’nin sınır komşularıdır ve bu ülkelerle ikili ilişkileri gelişmektedir. Ancak özellikle bölgesel ekonomik ilişkilerin daha sağlam temeller üzerinde yayılabilmesi için istikrarın ikili düzeyin ötesinde, bölgesel çapta yaygınlaştırılması gerekir. Bölgede kriz denince akla ilk gelen Irak ve Filistin’indeki sorunların yanı sıra, bölgenin zengin enerji kaynakları da çok büyük önem taşımaktadır. Körfez bölgesindeki Hürmüz Boğazı dünya enerji piyasasının önemli bölümünün geçtiği bir yerdir ve burada da önemli jeopolitik dengeler söz konusudur. Bu açıdan KİK’in bölgeye yayabileceği istikrar büyük öneme sahiptir. Ayrıca, Katar da, Bahreyn de İran ile olan ilişkilerine, diğer hususların yanısıra, sahip oldukları Şii nüfus nedeniyle ayrı bir önem vermektedirler. Türkiye’nin KİK ülkeleri ile diyalogunu arttırma istemi çok da yeni değildir. 2005 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye-KİK serbest ticaret çerçeve anlaşmasını imzalamak amacıyla Bahreyn’e gitmiştir.6 Bu bağlamda, dönemin Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın 2 Eylül 2008’de Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde düzenlenen Türkiye-KİK Stratejik Diyalogu Birinci Dışişleri Bakanları toplantısında yaptığı konuşmada belirttiği gibi KİK’in ilk kez tek bir ülke ile düzenli danışma süreci ve mekanizması oluşturması, Türk dış politikasının uzun bir süredir bu bölgeye önem verdiğinin göstergesidir.7 KİK’in Ortadoğu’da bir istikrar bölgesi olmasının yanı sıra, Türkiye’nin de burası ile artan ticaretinin de ilişkilerin geliştirilmesinde önemli rol oynadığı görülmektedir. Türkiye, KİK ülkeleri ile de tek tek iyi ikili ilişkilere sahiptir, ancak istikrarın ve refahın bölgesel boyutu nedeniyle, toplam ticaretin ve ekonomik büyümenin gelişmesi açısından toplu hareket edilmesi önemlidir. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi ikili ilişkilerini KİK boyutuna taşıması suretiyle, hem sinerji yaratılması hem de stratejik diyalog ile kurumsal düzeyde hareket ederek bölgeye olumlu etkilerin yansımasının arttırılması hedeflenmektedir. Türkiye ile KİK ülkeleri arasında topluca gerçekleştirilmesi hedeflenen Serbest Ticaret Anlaşması akdi hususunun, bu bakımdan önemli bir örnek teşkil ettiğini söylemek mümkündür. Keza bölgeden Türkiye’ye yönelik ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya yönelik ulaşım koridorları ve enerji nakil hatlarının hayata geçirilmesi olasılıkları rahatlıkla akla gelebilmektedir. Türkiye’nin Arap ligi ile de benzer toplu ve kurumsal ilişkileri vardır. Türkiye’nin KİK ile Eylül 2008’de imzaladığı stratejik işbirliği mutabakatı,8 stratejik diyalogun bölgesel boyutunu vurgulamaktadır. Bu mutabakat çerçevesinde öncelikle siyasi ve stratejik diyalog boyutu gelmektedir, çünkü üst düzey istişarelerin düzenli yapılıp bölgesel meselelerin ele alınması öngörülmüştür. Ayrıca, bu mutabakat ile Türkiye ile KİK arasında geniş alanlarda ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine verilen önem vurgulanmıştır. Bu durum, küresel dar boğaz ortamında Türk işadamları için bankacılık, nakliye, enerji, tarım, ticaret gibi pek çok alanda yeni fırsatlar doğurabilecektir. Son olarak da bu mutabakatın kültürel boyutu ile Türkiye’deki yüksek öğretim kurumları ve bilimsel araştırma merkezleri ile KİK arasında işbirliği seviyelerinin arttırılması önem taşımaktadır. Zira Türkiye ile KİK ülkeleri arasında ortak bir tarihi ve kültürel temel de bulunmaktadır. İlişkilerin kurumsal bazda geliştirilmesi sırasında bu alanın dışarıda bırakılması düşünülemez. Tam tersine, kültürel ilişkiler, ilişkiler yumağının diğer boyutlarının derinleştirilmesinde katalizör rolü oynayabilir. Vurgulanması gereken çok önemli bir husus da bu Türkiye-KİK stratejik işbirliği mutabakatının, bölgedeki herhangi bir gruba, ülkeye, oluşuma Ortadoğu Analiz Haziran’09 Cilt 1 - Sayı 6 > 81 İnceleme karşı veya alternatif olmamasıdır. Son zamanlarda, Rusya, İran ve Katar’ın doğal gaz kaynaklarını uluslar arası sistemde siyasi bir araç olarak kullanmaları gündeme gelmiştir9 ve bunun üye ülkelerin siyasal gücünü arttıracağı tahmin edilmektedir. OPEC’e benzer bir doğalgaz karteli oluşması durumunda bu kartelin dünya doğalgaz rezervlerinin yüzde 60’a yakınını kontrol edeceği tahmin edilmektedir.10 Ancak Türkiye ve KİK arasındaki mutabakat, mantık olarak kısıtlayıcı değil, aksine Türkiye ve KİK’in şahit olduğu istikrar ve refah seviyelerini bölgeye yayabilmek için sinerji oluşturmayı amaçlamış bir anlaşmadır. Dışlayıcı değildir; kapsayıcı yönleri ağır basmakta ve özünde bölgesel barış, istikrar ve refahı hedeflemektedir. Sonuçta, KİK ülkelerinin, nispeten düşük olan petrol fiyatlarının gene de 2000’lerin başından çok daha yüksek olduğunu ve birikmiş sermayelerinin bulunduğunu dikkate alırsak, sanayi, turizm, insan kaynakları, bankacılık, gibi hizmet ve sanayi sektörlerini uzun dönemde güçlendirmek için harcayabilecekleri bir fırsat yakaladıklarını söyleyebiliriz. Küresel kriz ortamında inşaat maliyetleri relatif olarak da düştüğünden, Körfez ülkeleri bu fırsatı değerlendirmeli ve Türkiye gibi enerji açısından kısıtlı kaynaklara sahip ama sanayisi ve üretimi bakımından bölgesel merkez konumunda olan bir ülkeyle girecekleri işbirliğinin sinerjiyle sonuçlanması fırsatını iyi değerlendirmelidir. Türkiye de aynı şekilde, hem bölgenin hem de kendisinin ekonomik ve siyasi istikrar hedefleri açısından KİK ülkeleriyle işbirliğine önem vermelidir. Üstelik böyle bir işbirliği, hem Türkiye’ye yönelik yatırımları daha da artırabilecek, hem de bölgesel istikrara hizmet edebilecek büyük çaplı projelerin finansmanını daha da kolaylaştırabilecektir. Esasen iki tarafın da bu doğrultudaki düşüncelerle ve niyetlerle yola çıktıkları gerek eylemlerinden, gerek açıklamalarından dolayı şüpheye yer bırakmamaktadır. Nitekim KİK ülkelerinin ABD ve AB dışında, Türkiye ile yaptıkları gibi özel ilişki kurdukları başka bir ülke henüz yoktur. Sonuç KİK kapsamında ticaret ve işbirliğinin artması da fosil enerji ihracatı dışındaki sanayi sektörünün gelişimi, hizmet sektörüne yönelik bankacılık, finans, turizm, sağlık hizmetleri gibi yeni alanların geliştirilmesine katkıda bulunacağından ve daha dengeli bir ekonomik yapıyı bölgesel olarak oluşturacağından önemlidir. Körfez ülkelerinin acilen yeni sanayi ve sürdürülebilir yatırımlara yönelmeleri gerekmektedir. Şu anki refah düzeyini petrol veya doğalgaz rezervleri tükendiği zaman bile sürdürebilmek açısından da mevcut fonları insan kaynaklarına, araştırma geliştirme ve yeni teknolojilere ayırmakta yarar vardır. Ülkelerin bireysel çabalarına ilaveten, KİK gibi bölgesel bir kuruluş da, tıpkı AB veya ASEAN gibi, bu gelişimin bölgesel işbirliği çatısı altında daha kapsamlı ve daha verimli olması açısından da önem taşımaktadır. Türkiye ve KİK ülkeleri karşılıklı olarak fırsatları iyi değerlendirmek suretiyle yaratacakları sinerjiyle bir yandan kendi refahlarını arttırırken, diğer taraftan bu refahın bölgeye yansımasıyla da daha fazla düzeyde istikrar ve gelire kavuşabilirler. 1 2 3 “Foundations and Objectives”, www.gcc-sg.org,(Son Erişim: 26 Nisan 2009) “About US”, http://www.opec.org/aboutus/ , (Son Erişim: 12 Mayıs 2009) “Qatar vs. Bahrain”, http://www.icj-cij.org/docket/files/87/7029.pdf , (Son Erişim: 14 Mayıs 2009) 4 Ankara Ticaret Odası İnternet Sitesi: http://www.atonet.org.tr/yeni/index.php?p=559&l=1 Son Erişim: 15 Mayıs 2009 5 “Dış Ticaret İstatistikleri”, http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/IstatistikDb/eko01. xls, (Son Erişim: 13 Mayıs 2009) 6 Serkan Demirtaş, “Gül Körfez Ülkeleriyle Serbest Ticaret İçin İlk Adımı Atacak”, 30 Mayıs 2005, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=154219, (Son Erişim 11 Mayis 2009) 7 “Sayın Bakanımızın Türkiye KİK Stratejik Diyaloğu 1. Dışişleri Bakanları Toplantısında Yaptıkları Konuşma”, 2 Eylül 2008, http://www.mfa.gov.tr/sayin-bakanimizin-turkiye-kik-stratejikdiyalogu.tr.mfa, ( Son Erişim: 26 Mat 2009) 8 “Tukey GCC Sign Deal for Strategic Cooperation “, 4Eylül 2008, http://www.todayszaman. com/tz-web/detaylar.do?load=detay&link=152119&bolum=100, ( Son Erişim: 14 Mayıs 2009) 9 Terry Macalister, “Russia, Iran, and Qatar Announce Cartel that will Control 60% of World’s Gas Supplies”, The Guardian, 22 Ekim 2008 10 Ibid. Ortadoğu Analiz Haziran’09 Cilt 1 - Sayı 6 DİPNOTLAR