GASTRİK BYPASS Bu ameliyatta ilk olarak mide hacmi küçültülmekte ve böylece hastanın alabileceği yiyecek miktarı azalmaktadır. İkinci olarak, ince bağırsakta katedilen yol kısaldığı için besinlerin emilimi azalmaktadır. Bu ameliyat özellikle yüksek kalorili diyetle beslenme alışkanlığı olan hastalarda daha fazla tercih edilmelidir. Çünkü bu grup hastalar az miktarda ama yüksek kalorili gıdalarla beslenmektedir. Sadece gıda alımını kısıtlayıcı cerrahi müdahalelerde yeterli kilo kaybına ulaşma sorun olabilmektedir. Gastrik bypass ameliyatı mide hacminin küçültülmesinin yanı sıra gıdaların emilimini de etkileyerek, vücuda faydalı olmadan atılmasını sağlamaktadır. Gastrik Bypass Ameliyatı Tipleri Nelerdir? Dünyada sıklıkla 2 tip gastrik bypass ameliyatı teknik olarak uygulanmaktadır. 1- Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB) 2- Mini-Gastrik Bypass (MGB) Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB) Ameliyatı Nedir? RYGB ameliyatı 2 şekilde etki göstermektedir: - Mide hacmi küçültülerek gıda alımı azaltılmaktadır (mide hacmi yaklaşık 25-30 cc büyüklüğündedir). - Midenin büyük bölümü, 12 parmak bağırsağı ve ince bağırsağın bağlangıç kısmı devre dışı (bypass) bıra-kıldığından, yenilen gıdaların emilimi engellenmektedir. Normalde, besinler yemek boru-sundan doğrudan mideye gelir ve oradan ilerleyerek 12 parmak bağırsağına geçer. Daha sonra ince bağırsakta ilerleyerek kalın bağırsağa geçer ve oradan da dışarı atılım gerçekleşir. RYGB uygulamasında mide, işaretli yerden stapler denilen özel aletlerle kesilip dikilerek yaklaşık 25-30 cc hacimli yeni mide poşu oluşturulur. Bu ameliyat sonrası ortalama 18-24 ay içinde hastalar fazla kilolarının %65-75′ini kaybetmektedir. Diğer taraftan ameliyat sonrası yeni beslenme alışkanlığına daha kolay uyum dönemi geçirilmektedir. Bu ameliyatın en önemli sıkıntısı, alınan gıdalarda meydana gelen emilim bozukluğu nedeniyle ilerleyen günlerde birtakım vitamin ve mineral eksikliklerinin oluşabilmesidir (B12 vitamini, folik asit, demir eksikliği, kalsiyum ve D vitamini yetmezliği gibi).Bu oluşturulan yeni küçük mide, eski midenin yaklaşık %5-10’luk kısmı kadardır ve dolayısıyla alınan gıda miktarı çok azalmış olur. Gıda alımını takiben, besinler yemek borusundan küçük mideye gelir ve daha sonra doğrudan ince bağırsağa geçer (büyük mide, onikiparmak bağır-sağı ve ince bağırsağın ilk kısmına uğramaz). Böylelikle gıdaların tamamı, sindirim sisteminin emilimden sorumlu bu bölgelere uğramadığından, emilemeden doğrudan ince bağırsağa geçiş yapar. Diğer taraftan devre dışı bırakılan bölgelerden gelen sekresyonlar (mide sıvısı, karaciğer safrası, pankreas sıvısı ve duedonum enzimleri) ince bağırsak ile bağlantı yapılan yerden besinlere karışarak ortak yola geçiş yapmış olur. Mini Gastrik Bypass (MGB) Ameliyatı Nedir? MGB ile kilo verme mekanizması tıpkı RYGB’deki gibidir. Ancak burada ameliyatın yapılışı açısından bazı teknik farklılıklar bulunmaktadır. MGB’nin en önemli avantajı, teknik olarak daha kolay uygulanabilir ve ameliyat süresinin daha kısa olması şeklinde yorumlanmaktadır. Gastrik Bypass Ameliyatını Takiben Kilo Kaybının Mekanizması Gastrik bypass ameliyatı sonrası mide hacmi küçüldüğü için hastaların daha çabuk doyup daha az yemek yediği bili-nen bir gerçektir. Gastrik bypass’ın başarılı olmasının sebebi olarak en sık söz edilen iki mekanizma: Gıdaların kötü emilimi ve Dumping sendromudur. Dumping sendromu (bulantı, şişkinlik, kolik tarzı ağrı, ishal, baş dönmesi, terleme ve çarpıntı) tipik olarak yüksek karbonhidratlı yemek sonrası bazı hastalarda görülmektedir. Oluşan etkiler nedeniyle bu sendrom, hastalarda şeker gibi şişmanlatıcı yiyeceklere karşı negatif bir yaklaşım oluşturmaktadır. Gastrik bypass sonrası gelişen Ghrelin hormon (iştah açıcı) salımındaki bozulmanın iştahsızlık gelişiminde etkili olabileceği belirtilmektedir. Gastrik Bypass’ın Antidiyabetik Etkileri Gastrik bypass tarafından en çarpıcı şekilde iyileşme gösteren obeziteye eşlik eden hastalık Tip 2 diyabettir. Hastaların %82-98’inde iyileşme görüldüğü belirtilmiştir. Yaklaşık 5.5 yıl süren, bozulmuş glukoz toleransı olan obez hastaların çalışmasında obezite ameliyatlarının, diyabetin ilerleme ora-nını 30 kattan fazla azaltığı gösterilmiştir. Böylece Gastrik bypass’ın, geleneksel olarak ilerleyici ve amansız bir hastalık olarak kabul edilen diyabeti tersine çevirmekte büyük ölçüde etkili olduğu görülmüştür. Gastrik bypass kilo kaybından sonra, minimum modellemeyle ölçülen insülin duyarlılığını yaklaşık 4-5 kata kadar artmıştır. Tip 2 diyabetin azalması, insülin duyarlılığında artış etkisi iyi bilinen kilo kaybına bağlanabilir. Gastrik bypass, insülin salgılanması etkisini düzelttikten sonra bağırsak hormonlarında olumlu değişiklikler oluşturur. PYY hormonunun bireyde yemek yemeyi ve vücut ağırlığını azalttığı gösterilmiştir. Bu da bir son bağırsak hormonu olduğu için düzeyleri, gastrik bypass’tan sonra, özellikle yemek yedikten sonra artmaktadır ve bunun da kilo kaybına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Özetle gastrik bypass sonrası kilo kaybını ve iyileştirilmiş glukoz toleransını açıklayabilen mekanizmalar; 1. Erken doyma, küçük yemek porsiyonlarına ve negatif şartlandırmaya sebep veren mide hacmi küçülmesi 2. Tam olarak belirlenemeyen mekanizmalardan dolayı, ghrelin sekresyonunun bozulması ve hafif kötü emilim yaratan üst bağırsak bypass’ı 3. PYY salımının artması ve besinlerin alt bağırsağa ulaşımının hızlandırılması Konsantre karbonhidratların alınmasından dolayı Dumping sendromunun oluşumu bazı bireylerde kilo kaybına katkıda bulunur Prof. Dr. Halil Coşkun