gastrik bypass - Prof. Dr. Halil Coşkun

advertisement
GASTRİK BYPASS
Bu ameliyatta ilk olarak mide hacmi küçültülmekte ve böylece
hastanın alabileceği yiyecek miktarı azalmaktadır. İkinci
olarak, ince bağırsakta katedilen yol kısaldığı için
besinlerin emilimi azalmaktadır. Bu ameliyat özellikle yüksek
kalorili diyetle beslenme alışkanlığı olan hastalarda daha
fazla tercih edilmelidir. Çünkü bu grup hastalar az miktarda
ama yüksek kalorili gıdalarla beslenmektedir. Sadece gıda
alımını kısıtlayıcı cerrahi müdahalelerde yeterli kilo kaybına
ulaşma sorun olabilmektedir. Gastrik bypass ameliyatı mide
hacminin küçültülmesinin yanı sıra gıdaların emilimini de
etkileyerek, vücuda faydalı olmadan atılmasını sağlamaktadır.
Gastrik Bypass Ameliyatı Tipleri Nelerdir?
Dünyada sıklıkla 2 tip gastrik bypass ameliyatı teknik olarak
uygulanmaktadır.
1- Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB)
2- Mini-Gastrik Bypass (MGB)
Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB) Ameliyatı Nedir?
RYGB ameliyatı 2 şekilde etki göstermektedir:
- Mide hacmi küçültülerek gıda alımı azaltılmaktadır (mide
hacmi yaklaşık 25-30 cc büyüklüğündedir).
- Midenin büyük bölümü, 12 parmak bağırsağı ve ince bağırsağın
bağlangıç kısmı devre dışı (bypass) bıra-kıldığından, yenilen
gıdaların emilimi engellenmektedir.
Normalde, besinler yemek boru-sundan doğrudan mideye gelir ve
oradan ilerleyerek 12 parmak bağırsağına geçer. Daha sonra
ince bağırsakta ilerleyerek kalın bağırsağa geçer ve oradan da
dışarı atılım gerçekleşir. RYGB uygulamasında mide, işaretli
yerden stapler denilen özel aletlerle kesilip dikilerek
yaklaşık 25-30 cc hacimli yeni mide poşu oluşturulur.
Bu ameliyat sonrası ortalama 18-24 ay içinde hastalar fazla
kilolarının %65-75′ini kaybetmektedir. Diğer taraftan ameliyat
sonrası yeni beslenme alışkanlığına daha kolay uyum dönemi
geçirilmektedir.
Bu ameliyatın en önemli sıkıntısı, alınan gıdalarda meydana
gelen emilim bozukluğu nedeniyle ilerleyen günlerde birtakım
vitamin ve mineral eksikliklerinin oluşabilmesidir (B12
vitamini, folik asit, demir eksikliği, kalsiyum ve D vitamini
yetmezliği gibi).Bu oluşturulan yeni küçük mide, eski midenin
yaklaşık %5-10’luk kısmı kadardır ve dolayısıyla alınan gıda
miktarı çok azalmış olur. Gıda alımını takiben, besinler yemek
borusundan küçük mideye gelir ve daha sonra doğrudan ince
bağırsağa geçer (büyük mide, onikiparmak bağır-sağı ve ince
bağırsağın ilk kısmına uğramaz). Böylelikle gıdaların tamamı,
sindirim sisteminin emilimden sorumlu bu bölgelere
uğramadığından, emilemeden doğrudan ince bağırsağa geçiş
yapar.
Diğer taraftan devre dışı bırakılan bölgelerden gelen
sekresyonlar (mide sıvısı, karaciğer safrası, pankreas sıvısı
ve duedonum enzimleri) ince bağırsak ile bağlantı yapılan
yerden besinlere karışarak ortak yola geçiş yapmış olur.
Mini Gastrik Bypass (MGB) Ameliyatı Nedir?
MGB ile kilo verme mekanizması tıpkı RYGB’deki gibidir. Ancak
burada ameliyatın yapılışı açısından bazı teknik farklılıklar
bulunmaktadır. MGB’nin en önemli avantajı, teknik olarak daha
kolay uygulanabilir ve ameliyat süresinin daha kısa olması
şeklinde yorumlanmaktadır.
Gastrik Bypass Ameliyatını
Takiben Kilo Kaybının Mekanizması
Gastrik bypass ameliyatı sonrası mide hacmi küçüldüğü için
hastaların daha çabuk doyup daha az yemek yediği bili-nen bir
gerçektir. Gastrik bypass’ın başarılı olmasının sebebi olarak
en sık söz edilen iki mekanizma: Gıdaların kötü emilimi ve
Dumping sendromudur.
Dumping sendromu (bulantı, şişkinlik, kolik tarzı ağrı, ishal,
baş dönmesi, terleme ve çarpıntı) tipik olarak yüksek
karbonhidratlı yemek sonrası bazı hastalarda görülmektedir.
Oluşan etkiler nedeniyle bu sendrom, hastalarda şeker gibi
şişmanlatıcı yiyeceklere karşı negatif bir yaklaşım
oluşturmaktadır.
Gastrik bypass sonrası gelişen Ghrelin hormon (iştah açıcı)
salımındaki bozulmanın iştahsızlık gelişiminde etkili
olabileceği belirtilmektedir.
Gastrik Bypass’ın Antidiyabetik Etkileri
Gastrik bypass tarafından en çarpıcı şekilde iyileşme gösteren obeziteye eşlik eden hastalık Tip 2 diyabettir.
Hastaların %82-98’inde iyileşme görüldüğü belirtilmiştir.
Yaklaşık 5.5 yıl süren, bozulmuş glukoz toleransı olan obez
hastaların çalışmasında obezite ameliyatlarının, diyabetin
ilerleme ora-nını 30 kattan fazla azaltığı gösterilmiştir.
Böylece Gastrik bypass’ın, geleneksel olarak ilerleyici ve
amansız bir hastalık olarak kabul edilen diyabeti tersine
çevirmekte büyük ölçüde etkili olduğu görülmüştür.
Gastrik bypass kilo kaybından sonra, minimum modellemeyle
ölçülen insülin duyarlılığını yaklaşık 4-5 kata kadar
artmıştır. Tip 2 diyabetin azalması, insülin duyarlılığında
artış etkisi iyi bilinen kilo kaybına bağlanabilir.
Gastrik bypass, insülin salgılanması etkisini düzelttikten
sonra bağırsak hormonlarında olumlu değişiklikler oluşturur.
PYY hormonunun bireyde yemek yemeyi ve vücut ağırlığını
azalttığı gösterilmiştir. Bu da bir son bağırsak hormonu
olduğu için düzeyleri, gastrik bypass’tan sonra, özellikle
yemek yedikten sonra artmaktadır ve bunun da kilo kaybına
yardımcı olduğu düşünülmektedir.
Özetle gastrik bypass sonrası kilo kaybını ve iyileştirilmiş
glukoz toleransını açıklayabilen mekanizmalar;
1. Erken doyma, küçük yemek porsiyonlarına ve negatif
şartlandırmaya sebep veren mide hacmi küçülmesi
2. Tam olarak belirlenemeyen mekanizmalardan dolayı,
ghrelin sekresyonunun bozulması ve hafif kötü emilim
yaratan üst bağırsak bypass’ı
3. PYY salımının artması ve besinlerin alt bağırsağa
ulaşımının hızlandırılması
Konsantre
karbonhidratların
alınmasından
dolayı
Dumping
sendromunun oluşumu bazı bireylerde kilo kaybına katkıda
bulunur
Prof. Dr. Halil Coşkun
Download