BAŞARILI OLMAK DİYETİNİZE SOSYAL ORTAK EDİN! İÇİN MEDYAYI Obezite, bütün dünyada yarım milyardan daha fazla obez yetişkin ile, küresel bir sağlık krizi haline geldi. Obezite hastalığı, kardiovasküler hastalıklar ve diyabet gibi kronik hastalıklar riskini bütün dünyada hızla artırıyor. Çevrimiçi kilo yönetimi programları çok sayıda insana nasıl kilo vereceklerini anlatabilir. Oysa toplulukların etkisi fazla bilinmiyor. bu çevrimiçi Yeni bir araştırmaya göre, kilo vermeye çalışan kişilerin kendileri gibi benzer öyküyü yaşayan kişilerle daha fazla bağlantıları varsa, kilo vermekte daha başarılı oldukları belirtildi. Araştırmacılara göre bu bulgu; sosyal ağların obezite ile mücadeleye katkısının yadsınamaz olduğu yönünde. Çalışmada, bilim insanları uluslararası bir çevrimiçi kilo yönetimi programına katılan 22,400 kişiyi incelediler. Programa en az altı ay süreyle katılan ve çalışma süresince kilo verirken kaydettikleri aşamayı en az iki kere ilan eden yaklaşık 5,400 kişi üzerinde yoğunlaştılar. Araştırmacılar, kişinin kilo vermesiyle bağlantılıen önemli faktörün kişinin sosyal ağlara katılım seviyesi olduğunu anladılar. Altı aydan sonra, çevrimiçi toplulukta hiç arkadaşı olmayan kişiler, vücut ağırlıklarında yüzde 4.1 azalma gördüler. Diğer yandan, iki ila dokuz arkadaştan oluşan gruplar vücut ağırlıklarında yüzde 5.2 azalma gördüler. Ağdaki yaklaşık 1500 üyeden meydana gelen ve en büyük gruplarda olan kişiler, vücut ağırlıklarında yüzde 6.8 azalma gördüler. Sosyal ağ ile derin bağlantıları olanlar “sadece çok sayıda arkadaşı olmakla kalmayıp, her birinin arkadaşının da çok sayıda arkadaşı olan kişiler” vücut ağırlıklarında yüzde 8.3 bir azalma yaşadılar. Tarragona İspanya’daki Rovira i Virgili Üniversitesinde bilgisayımsal yöntemleri kullanarak sosyal sistemleri araştıran önde gelen bir araştırmacı yazar olan Julia PoncelaCasasnovas “sosyal bağlılığın insanların ulaşmak istedikleri herhangi bir hedefle ilgili olması çok mantıklı” diyor. “Bir tür sosyal desteğiniz varsa, bu davranış değiştiren çabalardan herhangi birinin başarıya ulaşma şansını da arttırmaktadır.” Bir süredir kişilerin bir araya geldikleri destek gruplarının ve müdahalelerin obezite sorununa yardımcı olduğu biliniyordu, ama bir çevrimiçi sistemin neler başarabildiği daha önce hiç kanıtlanmamıştı. Kilo kaybı ile ilgili mücadelenize sosyal medyayı ortak edip, çevrimiçi destek alarak ilerlemek yalnız olmadığınızı hissettirecek, moral ve motivasyonunuza direk katkıda bulunacak ve sizi başarıya daha sağlam adımlarla taşıyacaktır. Doç. Dr. Halil Coşkun OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI PROTEİN SHAKE GEREKLİLİĞİ Obezite cerrahisi olmaya karar verdiyseniz veya obezite cerrahisi geçirdiyseniz proteinler hayatınızın bir parçası olacaktır. Besinlerden yeterli proteini almak bazen zor olabilir. Bu durumlarda protein tozlarına ihtiyacınızı karşılayabilir. Protein shakelerini seçerken obezite cerrahisi için farklılıkları anlamak ve doğru olan protein tozunu seçmek çok önemlidir. Hazır olarak satın aldığınız protein shakeler veya kendi yaptığınız shakeleri tüketirken en iyi tolere edebilebileceğiniz protein shakei tercih etmeniz çok önemlidir. Protein shakeler arasındaki farklılıklar nelerdir? Protein türü Proteinin porsiyon miktarı Ne kadar şeker ilavesi olduğu Ne kadar yağ ilavesi olduğu Ne kadar farklı şeyler olduğu (gıda boyası, yapay tatlandırıcılar gibi) Protein Çeşitleri Protein kaynağı çeşitli gıdalardan elde edilebilir. Protein kaynağını belirlemek için ürünün etiketini okuyabilirsiniz. Aşağıdakilerden biri olacaktır: Hayvansal Kaynaklar: Whey protein Yumurta proteini Whey protein yani peynir altı suyu proteini iki çeşittir: Konsantre whey protein Hidrolize whey protein İzole whey protein Laktoza karşı intolerasyonunuz varsa izole whey protein tercih etmeniz daha doğru olacaktır. Bitkisel Kaynaklar: Soya proteini Pirinç proteini Kuru baklagiller En popüler protein shakeler; izole whey protein, konsantre whey protein, soya sütü ve soya sütü whey protein kombinasyonudur. Sizin için doğru olan protein kaynağı hangisidir? Obezite cerrahisi hastaları öncelikli olarak whey protein daha sonra soya ve yumurtayı tercih etmelidir. Diğer bitkisel protein seçenekleri daha sonra tercih edilmelidir. Whey protein, soya ve yumurtadan düşük kaloride yüksek protein alabilirsiniz. Protein shakeinizi 150- 250 kalori aralığında tercih etmelisiniz. Laktoz intolerasyonunuz varsa (genellikle gastrik bypass sonrası görülebilir) izole whey proteini veya soya proteinini tercih ediniz. Konsantre whey protein tüketmekten kaçınınız. Protein shakelerden ne kadar protein alabilirsiniz? Protein shakelerden ne kadar protein alacağınız markaya bağlı olarak değişebilir. Bunun için etiket okumak çok önemlidir. Protein shake/ tozunun almadan önce 1 ölçeğinde ne kadar protein içerdiğini inceleyiniz. Protein içeriği en az 15 g olan protein shakelerini tercih ediniz. Günlük protein ihtiyacınız kişiden kişiye göre değişebilir ama genellikle almanız gereken protein 60-80 g/gündür (Doktor/Diyetisyen kontrolünde olunuz). Günde 15 g protein içeren 2 protein shake tüketerek günlük protein ihtiyacınızın yarısını karşılayabilirsiniz. Kalan proteini de beslenmenizle sağlayabilirsiniz. 1 ölçek whey protein ortalama 23 g protein içerir. 1 bardak sütle tükettiğinizde yaklaşık olarak 30 g protein alabilirsiniz. Şeker ilavesi Protein shakelerdeki şeker ilavesi markadan markaya değişebilir. Şekerli protein tozunun tadı güzel olacaktır fakat özellikle gastrik bypass sonrası dumping sendromuna neden olabilir. Şeker ilavesinin tolere edilebilir en yüksek düzeyi 5 g’dır. Şeker miktarı ne kadar az gibi görünse de mümkün olduğunca şekersiz olanları tercih ediniz. Aromasız, şekersiz protein shakelerini tercih ettiyseniz ve içmekte zorlanıyorsanız güvenilir bir tatlandırıcıyla, sevdiğiniz meyveleri ilave edip, kalorisine dikkat ederek tüketebilirsiniz. Yağ ilavesi Yağ ilavesi markadan markaya değişebilir. Çok fazla yağ, şeker gibi dumping sendromuna ve fazla kalori alımına neden olabilir. Etiket okurken yağ miktarı 5 g’dan az olan protein shakelerini tercih ediniz. Katkı maddeleri Bazı protein shakeleri protein, şeker, yağ dışında bazen sodyum, gıda boyaları, tatlandırıcı, vitamin ve mineral eklenmiş olabilir. Bu maddeler bazen midenizi bulandırabilir. Renk vermek için kullanılan gıda boyaları sağlık açısından tehlikeli olabilir ve midenizi rahatsız edebilir. Eklenmiş bazı vitamin ve minerallerinde protein tozundaki formları mide bulantısına sebep olabilir. Protein shakeinizi seçerken etiketteki tüm besin bileşenlerini dikkatlice okuyunuz. Kimyasal madde içerenleri tercih etmekten kaçınınız. Obezite cerrahisi hastaları için en doğru protein shake/tozu nasıl olmalıdır? 14- 25 g protein içermeli 150-250 kalori arasında olmalı 5 g’dan az şeker içermeli 5 g’dan az yağ içermeli Mümkün olduğunca az katkı maddesi içermeli Protein kaynağı olarak whey, soya veya yumurta proteini içermel Bu makale http://www.personal-nutrition-guide.com/protein-shakes.html kaynak alınarak düzenlenmiştir. Bariatrik Dyt. Nida Yıldız OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI 7 ÖNEMLİ BESLENME İPUCU Obezite cerrahisi sonrası 7 önemli beslenme ipucu! 1 – Her Zaman Öncelik Proteinlerde! Günde en az 60 gr protein almalısınız. Protein kaynaklarını bilmeli, tercihlerinizi proteinlerden yana kullanmalı ve yediklerinizin protein miktarını hesaplayabilmelisiniz. 2 – Öğün Atlamayınız! Kendinizi uzun süre aç bırakmayınız. Günde en az 3 ana öğün ve en az 1–2 protein ağırlıklı ara öğün yapmalısınız. 4 saatten daha fazla aç kalmamak hem hızlı ve çok yemek yemenizi önlediği gibi hem de metabolizmanızın çalışır olarak kalmasına yardımcı olacaktır. 3 – Yemek Masada Yenir! Yemek saatinde, masada olunuz. En az 30 dakikanızı yemek yemeğe ayırmalısınız. Televizyon karşısında, buzdolabının önünde, ayakta durup konuşarak, başka bir işle ilgilenerek yemeğinizi yememelisiniz. 4 – Porsiyon Kontrolüne Dikkat! Küçük porsiyon tercih etmelisiniz. Küçük ve renkli tabaklar tercih edebilir, yiyeceklerinizi minik parçalara ayırarak yiyebilirisiniz. Tokluk hissinizi hissettiğiniz anda yemek yemeği sonlandırınız. 5 - Sıvılar Unutulmamalı! En az 6-8 bardak sıvı tüketmelisiniz. İçtikleriniz kafeinsiz, şekersiz ve karbonhidratsız içecekler olmalıdır. İçeceklerinizi, yemeklerden 30 dakika önce yada 30 dakika sonra tercih etmelisiniz. Katılarla sıvılar birlikte alındığında kusma ve bulantıya sebep olabilir. 6 - Vitamin ve Mineraller Düşündüğünüzden Daha Önemli! Size önerilmiş olduğu gibi vitamin ve minerallerinizi günlük, düzenli olarak alınız. Duruma göre C ve B vitamini gibi ekstra vitamin ve mineraller ilave edilebilir. 7 – Yeni Hayata Başlangıç! Lütfen ”sürekli beslenmeme dikkat mi etmeliyim?”, “ eğer dikkat edeceksem ben bu ameliyatı neden oldum ki?” diye düşünceleri aklınızdan çıkarın! Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinip, yaşam tarzı haline getiriniz. Artık yeni hayatınız ve sonrası olmalı! Uzm. Bariatrik Dyt. Nazlı Acar OBEZİTE CERRAHİSİ RİSKİNİ AZALTIR MI? KANSER Obezite problemi olan kişiler, kilolu olmanın genel riskinin gerçek olduğunu bilir. Bu ağır riski kanserden ölme riskine kattığımızda cesaretimiz daha da kırılır. Obezitenin geleneksel yollarla tedavisinin başarılı olmaktan çok faydasız oluşunun ortaya çıkması gerçeği buna eklenince, obezitenin cerrahi tedavisi söz konusu olduğunda iyi haberler duymak, rahatlatıcı olacaktır. Evet, bu tür haberler gerçektir. Bilimsel Çalışma: Utah Üniversitesi Tıp Fakultesi’nden Dr. Ted Adams tarafından, son çeyrek yüzyıldan bu yana obezite cerrahisi ile ilgilenmiş olan çoklu cerrahi grubunun işbirliğiyle çok kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Yapılan bu çalışmada 1984 ile 2002 yılları arasında Gastric Bypass ameliyatı geçiren ve 2007 yılının sonuna kadar takip edilen 9,949 hasta incelendi. Utah sakini olmayanlar dışlandıktan sonra, Utah Kanser Kaydı ile bağlantı kurulabilen 6,709 hasta kaldı. Kontrol grubu ise Utah eyaletinde sürücü belgesi kaydı bulunan, ancak ameliyat geçirmemiş olan 9,609 kişilik bir grup idi. Bu grup yalnızca çalışma grubu ile yaş, cinsiyet ve kilo açısından eşleşenleri içerecek şekilde yeniden düzenlendi. Sonuçlar: Daha sonra her iki gruptaki kanser görülme sıklığı ile mortalite (ölüm) karşılaştırıldı. Çalışma deneklerinin tümünde çalışmanın başlangıcında kanser mevcut değildi. Ameliyat edilen grupta kanserden ölüm oranının, %46 daha düşük olduğu saptandı. Öncelikle kanser gelişmesi olasılığı, hasta Gastric Bypass ameliyatı geçirmiş ise %26 azalmıştı. Bu kadar çok sayıda hastanın katılımı ile makul ve sağlam bir kontrol grubu kullanılarak yapılan 24 yıllık bir çalışmanın (ortalama izlem süresi 12.5 yıl) sonuçları, en azından ciddi bir şekilde dikkate alınmayı hak etmektedir. Bu çalışma haricinde, en dikkatli şekilde izlenen ileriye dönük çalışmalardan biri de Swedish Obese Subject Study’den (İsveç Obez Denekler Çalışması) gelen obezite tedavisini kapsamaktadır. Bu çalışma 1987 yılında başlamış ve Obezite Cerrahisi ameliyatı geçiren 2,010 hastayı yalnızca geleneksel tıbbi tedavi gören 2,037 adet uygun kontrol denekle eşleştirmiştir. Yakın zamanlarda Dr. Lars Sjöström, cerrahi olarak uyarılmış kilo kaybının, son derece titiz bir şekilde izlenen ve zayıflamak için diyet ile egzersiz yoluyla teşvik edilen kontrol hastalarına kıyasla kanser görülme sıklığı üzerindeki etkisini bildirmiştir. Bununla birlikte obezite cerrahi prosedürlerinin genel etkileri dikkate alındığında, cerrahi grup önemli miktarda kilo kaybederken tıbbi tedavi alan grup ise aslında biraz kilo almıştır. İlk kez kanser görülme sıklığı ameliyat geçiren kadınlarda yaklaşık %30 daha düşük olmasına rağmen erkekler arasındaki fark anlamlı değildi. 2005 yılının sonlarında toplanan sonuçlar, yaklaşık 18 yıllık bir izlem süresini yansıtmaktadır. Gastrik Bypass prosedürü ile kilo kaybı miktarı fazla olsa bile bu prosedür, obezitenin kontrolünde kullanılan tek prosedür değildir. Önemli miktarda zayıflama ile sağlıkta düzelme Mide Bandı, Tüp Mide ameliyatları ile de kaydedilmektedir. Bu prosedürlerin kanser sıklığı ve sağkalımda benzer iyileşmelere yol açıp açmadığı ise henüz belirlenmemiştir. Belirli bir prosedür için hastaların kilo vermeleri ve ameliyat riskinin düşük olması şartıyla benzer avantajların bulunacağını beklemek mantıklıdır. Prof. Dr. Halil Coşkun OBEZİTENİN NEDENİ GELİŞİMİ VE ENERJİ DENGESİ Basit olarak tanımlamak istenirse, obezite, enerji dengesinin bozulması sonucunda oluşmaktadır. Diyet, egzersiz ve genler enerji dengesini oluştururlar. Enerji alımının, tüketiminden fazla olduğu koşullarda enerji dengesi bozulmaktadır. Enerji Alımı; iştahı ve doymayı düzenleyen hipotalamik merkezler ile kontrol edilmektedir. Bu merkezler, çeşitli hormon, faktör, madde ve nörotransmittler ile etkilenmekte ve gıda alımı ya stimule olmakta ya da inhibe edilmektedir. Gıda alımını artıran peptitlerin bazıları, beta endorfin, galanin, somatostatin ve nöropeptidin hipotalamik NP-Y aracılığı ile gıda alımını etkilediği iddia edilmektedir. NP-Y iştahı arttırıp esmer yağ hücrelerinde termojenezi azaltmaktadır. Leptin, NP-Y sekresyonunu azaltarak iştahın azalmasına ve gıda alımının yani enerji alımının azalmasına yol açmaktadır. Leptin, beyaz adipoz hücrelerde sentezlenmekte, plazmada proteine bağlı olarak bulunmaktadır. Leptinin serum düzeyinin vücut kitle indeksi ile sıkı bir korelasyon gösterdiği belirlenmiştir. Hipotalamik merkezlerin, tümör, travma ve inflamatuvar lezyonlar ile etkilenmesi de hiperfaji ile enerji alınımının artmasına yol açmaktadır. Çeşitli fizyolojik uyaranlar da hiperfaji ile enerji dengesinin bozulmasına neden olmaktadır. Gıda ve içecekler ile alınan enerji kaynaklarından en fazla enerji veren yağlardır. Yağların enerjisi 9 kcal/g’dır. Vücut ağırlığının her 10 kg fazlalığında 70.000 kcal fazla kalori depolanmaktadır. Eğer birey, günlük kalori alımını sürekli olarak 50-200 kcal artırırsa, 4-10 yıllık sürede 2-20 kg alabilmektedir. Hiperfaji ve özellikle yüksek yağ içerikli gıda alımı ile obezitenin oluşması kaçınılmazdır. Aşırı yağlı gıdalarla beslenenler tokluk hissine kavuşmadan sürekli yeme arzusu içinde olmakta ve gereğinde fazla enerji almakta ve depolanmaktadır. Enerji Tüketimi; Enerji dengesinin ikinci kompanenti olan total tüketim 3 şekilde olmaktadır. Bazal metabolik hız Diyetle olan termojenez Fiziksel aktivite Sedanter erişkinlerde total enerji tüketiminin yakalaşık %60′ı bazal metabolik hız ile olmaktadır. Tüketimin %10′u termojenez ile %30′u ise fiziksel aktivite ile sağlanmaktadır. Bazal metabolik hız yağsız vücut kitlesi ile ilgilidir. Obezlerin hem yağ dokuları, hem de yağsız kitleleri artmıştır ve bu nedenle hemen daima bazal metabolik hızları yüksektir. Ağır bedensel aktivitesi olanlarda, total enerji tüketimi artmaktadır. Bu tüketimin %50′lik oranı egzersiz, fiziksel aktivite tüketimi şeklinde olmakta, diyet termojenezi %10′larda kalmakta bazal metabolik hız ise %40′larda olmaktadır. Çeşitli davranış değişiklikleri, fizyolojik, psikolojik, genetik, medikal, endokrin ve terapötik nedenler obezitenin oluşumunda etkili olmaktadırlar. Davranış Değişiklikleri; Yaşla beraber fizik aktivitenin azalması ve sedanter yaşam veya spor yapanların iş değişikliği, sosyal etkiler ile bu alışkanlıklarını bırakmaları, sürekli evde oturma ve televizyon seyretme eğilimleri yanında düzensiz gıda alınması, öğün aralarında atıştırmalar, sık sık enerjiden zengin gıda ve içeceklerin tüketilmesi özellikle yağ içeriği zengin gıdalar ve alkol alınması gibi değişiklikleri, sonunda obeziteye neden olmaktadır. Fizyolojik; olarak gebelikte prenatal dönemde, 5-7 yaşları ile adolesan döneminde, erken erişkinlikte ve menopozda kilo alma eğilimi olmaktadır. Psikolojik Faktörler; de obezitenin nedenlerindendir. Özellikle batı toplumlarında çok görülmektedir. Emosyonel stres, depresyon ve mantal hastalıklar ile obezitenin ilişkisi bilinmektedir. Çünkü bu hallerde davranış bozuklukları yeme alışkanlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Endokrin Hastalıklardan; Hipotiroidizm, Cushing Sendromu, Tip 2 Diabet, Hipotalamik Tümörler ve bazı ender genetik sendromlar da obezite nedenlerindendir. Terapötik; olarak kullanılan bazı ilaçlar da obeziteye neden olabilmektedir. Bunlar, trisiklik antidepresanlar, sulfonilüreler, steroid kontraseptifler, kortikosteroidler ve epilepside kullanılan valproatdır. Sigaranın; bırakılması da gerek metabolik hızın azalması, gerekse fazla gıda alma eğilimi ile obeziteye neden olabilmektedir. Bütün belirtilerin dışında şüphesiz obezitenin önemli bir nedeni de ailevi yatkınlık dır. Obezitenin oluşumunda genetik yatkınlığın %25-70 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. KAYNAK: Ulusal Obezite Rehberi BARİATRİKLAB SHOP – ONLİNE BESLENME DESTEĞİ Bulunduğunuz ülke/şehirde bariatrik diyetisyen mi yok? Bulunduğunuz hekim/ekipteki diyet desteğinden emin değil misiniz? Bariatrik Diyetisyene gidecek vaktiniz mi yok? Türkiye’nin ilk ve TEK [çift yurtdışı onay ve sertifikalı ] bariatrik diyetisyen ekibinden oluşan #bariatriklab artık ONLİNE olarak TEK TIKLA hizmetinizde. Online hizmetimiz iki kısımdan oluşuyor. 1- Bariatrikshop mağazamızdan ameliyatınıza göre olan diyeti seçip satın almak. Geniş seçeneklerimiz arasında ameliyat öncesi sıvı diyeti, ameliyat sonrası sıvı ve püre diyeti, ileri dönem diyetleri de mevcuttur. (Örneğin 3.ayınıza gireceksiniz. Mağazamızdan 3-6.ay diyetini satın almanız önerilir.) 2- Online Bariatrik Beslenme Paketleri Bu paketlerimizde hem online yüzyüze destek (skype aracılığıyla) hem de mail desteği alabileceksiniz. (Örneğin Online Beslenme Programı / Standart Paketi seçip satın aldığınızda: Bariatrik Diyetisyenimizle 1 adet 30 dk. lık (ilk görüşme) + 2 adet 20 dk.lık Skype üzerinden görüşme + 3 ay boyunca mail desteği alabileceksiniz. Online ürünlerimize ulaşabilirsiniz: mağazamız BariatrikLAB – SHOP’tan http://shop.bariatriklab.com/ Sorularınız, önerileriniz olursa bariatriklab@gmail.com’dan ulaşabilirsiniz. bizlere