Doç. Dr. Mutlu YÜKSEK Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi-Zonguldak Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları BD DNA ONARIM DEFEKTLERİYLE SEYREDEN PRİMER İMMÜN YETMEZLİKLER Evrimin temelini oluşturan genetik çeşitlilik (diversity) kısmen üreme ve gamet oluşumu sırasındaki rekombinasyonlar sonucu meydana gelir. Bu çeşitliliğe DNA tamiri sırasında oluşan hatalar katkıda bulunur. Ancak unutulmamalıdır ki genetik varyasyonu oluşumu ile DNA replikasyonunun aslına uygunluğu hücresel yaşam ve normal ontogenez için büyük öneme sahiptir. Genomik bütünlüğün korunması hücre ölümünün ve tümör oluşumunun önlenmesi için yaşamsal değerdedir. Kromozomal kırıklar iyonize veya ultraviyole radyasyonu, kimyasallar, endojen metabolizmalar sonucu oluşan serbest radikaller gibi ürünler ve mayoz bölünme sırasındaki hatalar sonucu oluşur. Ek olarak antikor ve lenfosit reseptör çeşitliğinin sağlanması için fizyolojik olarak programlanmış özel hücre gelişimi de kromazomal kırıklara neden olur. Sağlıklı bir immün sistemin temelini genetik çeşitlilik oluşturur. Mikroorganizmalarla savaş evrimsel bir yarıştır. B ve T hücreleri kazanılmış (adaptive) immün sistemin hücresel öğelerini oluşturur, spesifite ve bellek oluşturma özelliklerine sahiptir. Lenfositler antijen bağlayan reseptörlerinin somatik rekombinasyonu ile çok çeşitli antijen tanıma özelliği kazanırlar. T ve B hücre reseptör (sırasıyla THR ve BHR ) bölgeleri DNA onarım ve yıkım yanıt protein komplekslerinin yardımıyla genetik yeniden düzenlemelerle (rearrangement) modifiye edilmektedir. DNA ÇİFT SARMAL KIRIK (ÇSK) ONARIM PROTEİNLERİ DNA kırığı oluştuğunda hücresel yanıt ataxi-telangiectasia mutated (ATM) proteini tarafından aktive edilir. DNA kırığı sonrası ATM aktivasyonu kısa sürede oluşmasına karşın, kırık oluşur oluşmaz uçlarda nibrin (NBS1)-MRE11-RAD50 (MRN kompleks) bulunur. MRN kompleksi ÇSK’ların ilk algılayıcısıdır. ATM aktivasyonunun ardından H2AX ve NBS1 gibi hücre döngü proteinleri aktive olur ve döngü durur böylece onarım gerçekleşir. NBS1 aynı zamanda fosforile olacak proteinleri taşıyarak ATM’nin hücre içi işlevinde de rol alır. Hücre döngüsü durduğunda oluşan DNA onarım nonhomolog end joining (NHEJ) olarak adlandırılır ve bu işlem sırasında hata oluşmaz. NHEJ yolağında7 adet protein rol oynar. DNA bağlayan KU70 ve KU80 subüniteleri ile birleşen DNA bağımlı protein kinaz katalitik subünit (DNA-PKc) DNA-PK holoenzimini oluşturur ve bu enzim DNA çift sarmal kırıklarını erken dönemde tanıma görevini yerine getirir. Aktive DNAPK holoenzimi NHEJ’de rol alan XRCC4, DNA ligaz IV, DNA polimeraz µ gibi moleküllerinin kırık bölgesine göçüne yardım eder. DNA-PKc’lerin aktive olmasıyla endonükleaz fonksiyonu olan Artemis aktive olur ve kompleks DNA uçları çift sarmal DNA’ya komşu tek sarmal DNA uçları haline dönüştürülür. DNA polimeraz µ ile birleşen KU, DNA ligaz IV, XRCC4 ve CernunnosXRCC4 benzeri faktör (C-XLF) DNA kırıklarının birleştirme reaksiyonun katılır. NHEJ proteinleri, Artemis dışında, ATM’den bağımsızdır. DNA ÇİFT SARMAL İMMÜNİTEDEKİ ROLÜ: KIRIK ONARIM PROTEİNLERİNİN ADAPTİF Sağlıklı bir bağışıklık sistemi çok sayıda değişik antijeni tanıyan bir mekanizmayla oluşturulmaktadır. İnsanlarda bu mekanizma, 1018 farklı antijen/doku uygunluk kompleksine (MHC) özgü reseptör taşıyan, genetik olarak farklı yapılandırılmış hücrelerin üretilmesiyle olanaklı kılınmaktadır. Evrim olarak yüksek organizmalarda bu farklı hücrelerin oluşumu antijen reseptörlerini kodlayan DNA sekanslarının kırılıp, yeniden dizilmesi, bağlanması (variable, junction ve diversity –VDJ rekombinasyonu) ve ardından genomik dengenin sürekliliği için DNA onarım mekanizmalarının devreye girmesiyle sağlanır (şekil 1). VDJ rekombinasyonu bölgeye özgüdür ve 6 lokusta meydana gelir: THR α,β,γ,δ lokusları, Ig ağır zincir ve λ ve κ hafif zincir lokusu. Rekombinasyon variable (V – değişken), junction (Jbirleşme) ve bazen de diversity (D - çeşitlilik) gen parçalarında oluşur. Ardından yeni oluşan VJ veya VDJ kombinasyonları sabit (C – constant) bölgeye bağlanır. Hücrenin G1 fazında, yeniden düzenlemeye gidilecek bölgeye özgü 2 adet rekombinasyon aktivasyon geni (RAG1/2) DNA kırığını başlatır. Her VDJ gen bölgesi rekombinasyon sinyal sekansı (RSS) ile komşudur, RAG1/RAG2 kompleksi DNA kırıklarını bu RSS’ler ile kodlayan ekzonlar arasından yapar. Kırma işlemi sonrasında DNA üzerinde 2 kırık ucu oluşur: • THR ve Ig genlerini yeniden oluşturacak olan saç tokası şeklindeki kodlayıcı uçlar • Kodlama işleminde yer almayan kör sinyal uçları. Kırılma olayından sonra KU70/KU80 heterodimeri RAG1/2 tarafından parçalanan kodlama uçlarına bağlanır ve DNA-protein kinaz katalitik subünitini (DNA-PKc) çeker. Bu olaylar sonucu Artemis fosforilize olur ve kodlama uçlarını işler. Kırılma işlemi sonrasında hem kodlama hem de sinyal uçları XRCC4/DNA ligaz IV/Cernunnos-XLF komplexi tarafından bağlanır. Sinyal uçların yeniden bağlanması için Artemis ve DNA-PKc gerekli değildir. Çeşitlilik, saç tokası şeklindeki kodlanan uçların, delesyon, mutasyon ve nontemplate nükleotidlerin terminal deoksinukleotidil transferaz (TdT) ve DNA polimeraz-µ aracığıyla eklenmesi sonucu, asimetrik kırpılması nedeniyle oluşur. Artemis aracılı kırılmada ATM veya MRN kompleksi kullanılmaz, bu yüzden VDJ rekombinasyonda ATM kritik öneme sahip değildir. Bu durum iyonize radyasyonla oluşan kırıkların onarımındaki ATM aracılı bir işlem olan, Artemis’in de rol aldığı süreçten farklılık gösterir. Bununla birlikte, ATM VDJ rekombinasyonu sırasında hücre döngüsünün durdurulması basamağında önemli rol oynuyor olabilir. Oluşmakta olan lenfositlerde ATM, NBS1 ve γH2AX RAG proteininin indüklediği DNA ÇSK’larda birlikte rol oynarlar. ATM’nin buradaki rolü hücre döngü kontrol proteinlerini aktive ederek, VDJ rekombinasyonunun daha verimli yapılmasını sağlamak olabilir. ATM yokluğunda hücre S fazına girer ve bu durum hücrede VDJ rekombinasyonunun azalmasına ve Ig ve THR lokuslarında anormal translokasyonlara neden olur (kromozom 7/14 translokasyonu). DNA ONARIM YETMEZLİKLER DEFEKTLERİYLE BİRLİKTE OLAN PRİMER İMMÜN Çift sarmal kırık başlatma defektleri RAG yetmezliği Tam olarak DNA onarımı ile ilişkili olmasa da, RAG1 ve RAG2, THR ve BHR gelişiminde rol oynayan VDJ rekombinasyonu için gereklidir. RAG1 ve RAG2 lenfosite özgü, DNA’ya rekombinasyon sinyal sekanslarının birleşme yerlerinden bağlanan, bir endonukleazdır. RAG1 veya RAG2’in nonsense mutasyonları T-B-NK+ ağır kombine immün yetmezliğe neden olur. Missens mutasyonlar ise hafif (leaky) formlar veya Omenn sendromu ile sonuçlanır. Çift sarmal kırık algılama ve hücre döngü durdurulma defektleri Ataksia Telanjiektazia Ataksia telanjiektazia (AT) Türkiye’de nadir görülmeyen sistemik, otozomal resesif bir hastalıktır. Kendisini ilerleyen serebellar ataksi, okulokutanöz telanjiektazia, gonadal kısırlık, büyüme geriliği ve özellikle lenfoid olmak üzere sekonder malignitelerle karakterizedir. Ataksi genellikle telanjiektaziden önce görülür. Başvuru bulgusu yineleyen sinopulmoner enfeksiyonlar olabilir ve laboratuvarda IgM yüksek, IgG, IgA ve IgE düşük saptanabilir. Timik doku hipoplaziktir ya da yoktur. Enfeksiyon sıklığı değişkendir ve mutasyon ile ilişkilidir. Bakteriyel özellikle polisakkarid antijenlere immünolojik yanıt baskılanmıştır. Median yaşam 22 yıldır. T hücrelerinin timik çıkışı (THR excision circle –TREC- pozitif hücreler sayılarak değerlendirilir) ve T hücre repertuvarı azalmıştır. B hücre repertuvarı da etkilenmiştir. Kromazomal inversiyonlar ve translokasyonlar, özellikle 7. İle 14. kromazomlar arasındaki translokasyonlar (t7;14) nadir değildir. Nijmegan Breakage sendromu Karakteristik yüz görünümü vardır: basık alın, geri yerleşimli mandibula, belirgin orta yüz (Kuş benzeri yüz). Ayrıca epikantal katlantılar, büyük kulaklar, mikrosefali, ince ve seyrek saçlar, ve hafif mental retardasyon. Sinopulmoner enfeksiyonlar sıktır. B hücreli lenfomaya yatkınlık vardır. Selüler immünite baskılanmıştır. Lenfositopeni ve CD3+ ve CD4+ T hücre sayılarının düşüklüğü karakteristiktir. Hastaların %30’unda agamammaglobulinemi saptanır, diğer olgularda humoral bulgular değişkendir. IgA ve IgG4 eksikliği nispeten daha sık görülür ancak hastaların bir bölümünde serum immünoglobulin düzeyleri normal saptanır. Hem VDJ rekombinasyonu hem de sınıf değişim rekombinasyonu etkilenmiştir. Kromozomal inversiyonlar ve translokasyonlar (t7;14) karakteristiktir. NBS hastaları mitomisin, dieoksibütan gibi DNA çapraz bağlanan (crosslinking) ajanlara ve iyonize radyasyona duyarlıdır. Ataksi telanjiektazia benzeri hastalıklar Çok nadirdir. MRE11A mutasyonları sonucu gelişir ve klinik bulgular AT’ye benzer ancak ataksi daha geç başlar ve daha yavaş ilerler. Telanjiektazi görülmez. Antijen spesifik antikor oluşumu bozuk olmasına karşın serum İg düzeyleri genellikle normaldir. Mikrosefali görülebilir ancak mental etkilenim olmaz. MRE11A MRN kompleksi içindeki bir proteini kodlar bu yüzden NBS ve AT bulguları bir aradadır. RAD50 eksikliği RAD50 MRN kompleksinin bir üyesidir. İntrauterin ve postnatal gelişme geriliği, mikrosefali, kuş benzeri yüz ile NBS’ye benzeyen klinik bulgular vardır. Tanılanan hasta sayısı çok azdır. Radyosensitivite, immün yetmezlik, dismorfik bulgular ve öğrenme (learning) zorluğu (RIDDLE) sendromu görülebilir. Bu hastalık orta yüz dismorfizmi, kısa boy, öğrenme güçlüğü ve hafif motor anormalliklerle karakterizedir. Okulokutanöz telanjiektazi görülmez. B hücre sayısı normaldir. IgG düşükken IgM ve IgA normal saptanabilir. Çift sarmal kırık tanıma defektleri DNA-PK yetmezliği Yineleyen oral kandida ve yineleyen akciğer enfeksiyonlarla karakterize bir Türk hasta tanımlanmıştır. T-B-NK+ağır kombine yetmezlik (AKİY) fenotipindedir. Mikrosefali ve gelişme geriliği yoktur. Çift sarmal kırık tanıma işleme defektleri Artemis yetmezliği Artemis VDJ rekombinasyonu için çok kritik bir moleküldür. Null mutasyonu T-B-NK+ ağır kombine immün yetmezliğe neden olur. Klasik olarak durdurulamayan ishaller, viral veya pneumocystis jirovecii pnömonileri, gelişme geriliği gibi AKİY bulguları vardır. Hastaların kemik iliği hücreleri ve fibroblastları iyonize radyasyona (RS-AKİY) duyarlıdır. Artemis’in bu mutasyonu dışında 2 adet hipomorfik mutasyonu tanımlanmıştır. İlk tanımlanan mutasyonda hastalarda organomegali, lenfadenopati, eritrodermi, alopesi, IgE dışında agammaglobulinemi, T hücre lenfositozu, B hücre yokluğuna eşlik eden respiratuvar ve gastrointestinal semptomlar ve gelişme geriliği mevcuttur. Bu belirti demeti, hipomorfik RAG defektlerinde görülenlere benzer şekilde Omenn Sendromu olarak tanımlanır. T hücre repertuavarı çok sınırlıdır. Deri biyopsileri, T hücreleri otolog olmasına karşın, greft versus host hastalığı bulgularını gösterir. İkinci mutasyonu taşıyan hastalar, geç bebeklikten itibaren kombine immün yetmezlik bulguları gösterirler. Karakteristik olarak yineleyen sinopulmoner, gastrointestinal enfeksiyonlar, T ve B lenfopeni, hipogammaglobulinemi ve otoimmün sitopeniler mevcuttur. Lenfoma görülebilir. Kromozom 7:14 inversiyonu ve translokasyonlar tanımlanmıştır. Spesifik dismorfik bir bulgu yoktur. DNA ligaz IV yetmezliği Değişik klinik bulgularla karşımıza gelir. İlk tanımlanan hasta ALL olup kemo ve radyoterapi alıncaya kadar sağlıklı seyretmiş. Sonrasında radyoterapiye bağlı ensefalopati nedeniyle kaybedilmiştir. Mikrosefali, büyüme ve gelişme geriliği, lenfopeni, hipogammaglobulinemi ve yineleyen enfeksiyonları olan hastalar tanımlanmıştır. Başka bir hasta grubunda mikrosefali ve büyüme geriliği ile seyreden T-B-NK+ RS-AKİY vardır. Son olarak diğer hastalarda mikrosefali ve kombine immün yetmezlik bulguları olmuş ardından EBV’nin indüklediği non-Hodgkin lenfoma ve T hücreli ALL gelişmiştir. Bu hastalarda inversiyon ve translokasyonlar görülmemiştir Cernunnos-XLF yetmezliği Çok sayıda hasta mevcut değildir. Tanımlanan hastalar diğer defektler gibi T-B-NK+ RS-AKİY kliniğinde başvurabildiği gibi kombine immün yetmezlik tablosunda da gelebilmektedir. Hastalarda IgA ve IgG düşük bazı hastalarda IgM yüksek saptanmaktadır. Bu durum C-XLF’nin immünoglobulinlerin sınıf değişiminde rol aldığını düşündürmektedir. Tanımlanan hastaların 2 tanesinde mikrosefali ve kuş benzeri kafa saptanmıştır. Bugüne kadar lenfoma ve kromazomal 7:14 translokasyonu tanımlanmamıştır. DNA ONARIM DEFEKTLERİNİN TANISI Radyosensivitenin tanısı oldukça zordur. Tanısal klinik ipuçları (telanjiektazia veya mikrosefali vb.) ile laboratuvar ipuçlarını (IgM yüksekliği, lenfositopeni vb.) bir araya getirip kuşkulanmak tanı için en önemli basamaktır. Kromazomal translokasyonun (t7;14) gösterildiği sitogenetik çalışmalara AT, NBS ve diğer iyonize radyasyon duyarlılığı olan hastalıkların tanısına destek olabilir. Gelişmiş laboratuvarlarda klonogenik yaşam analizi ile artan dozlarda radyasyonla karşılaşmış fibroblastlarda yaşam oranın değerlendirilmesi olanaklıdır. Benzer şekilde hücreler artan miktarlarda radyasyona maruz bırakılarak, kırılan DNA uçlarında bulunan γH2AX odağının boyanması ve boyanın zaman içinde kaybolması temeline dayanan testler de mevcuttur. Odağın boyanmasının kaybolmaması DNA tamirinde defekt olduğunun göstergesidir. Hastalarda mutasyon analizleri kesin tanıyı koydurabilir. DNA ONARIM DEFEKTLERİNİN TEDAVİSİ B hücre defektleri olanlar profilaktik antibiyotik ve düzenli immünoglobulin replasmanı ile tedavi edilirken T hücre yetmezlikleri daha saldırgan olarak tedavi edilmelidir. Bu hastalarda kök hücre nakli küratif olabilmektedir. Kök hücre nakillerinin hazırlama rejimlerinde, zararlı olabileceği için, radyoterapiden uzak durmalıdır. Lenfoid malignitelerin tedavisi, klasik tedavi rejimleri büyük oranda toksisite riski taşıdığı için, modifiye edilmelidir. Gen tedavisi, henüz umut verici çalışmalar çok olmasa da, alternatif bir tedavi olabilir Son dönemde umut veren bir tedavi rejimi de splicing, frameshift ve missense mutasyonların antisense oligonukleotidlerle onarılması ve bunun sonucu olmayan veya fonksiyonsuz proteini, kısmi veya tam fonksiyonlu protein haline çevirmektir. YARARLANILAN KAYNAKLAR Lieber, M. R., Ma, Y., Pannicke, U., & Schwarz, K. (2003). Mechanism and regulation of human non-homologous DNA end-joining. Nature Reviews. Molecular Cell Biology, 4(9), 712–720. Gennery, A. R. (2006). Primary immunodeficiency syndromes associated with defective DNA double-strand break repair. British Medical Bulletin, 77-78(1), 71–85. Slatter, M. A., & Gennery, A. R. (2010). Primary immunodeficiencies associated with DNArepair disorders. Expert Rev Mol Med, 12, e9. Nahas, S. a, & Gatti, R. a. (2009). DNA double strand break repair defects, primary immunodeficiency disorders, and “radiosensitivity”. Current Opinion in Allergy and Clinical Immunology, 9(6), 510–516. Blundred, R. M., & Stewart, G. S. (2011). DNA double-strand break repair, immunodeficiency and the RIDDLE syndrome. Expert Review of Clinical Immunology, 7(2), 169–85. McKinnon, P. J. (2009). DNA repair deficiency and neurological disease. Nature Reviews. Neuroscience, 10(2), 100–12. O’Driscoll, M. (2012). Diseases associated with defective responses to DNA damage. Cold Spring Harbor Perspectives in Biology, 4(12). Şekil 1 – Memelilerde VDJ rekombinasyonu ve NHEJ V Ku J v RSS RSS v Ku i RAG1 RAG2 RAD50 V v J v Kodlama Sinyal Uçları Uçları MRE11 Artemis ii ATM NBS1 γH2AX Ku DNA Ligaz IV 53BP1 RNF168 Artemis XRCC4 DNA-PKC C-XLF + V DNA Polimeraz µ v J v TdT DNA Ligaz IV XRCC4 V v iii Pol µ C-XLF NNNN J v VDJ rekombinasyonu Lenfosit spesifik rekombinaz aktive edici gen 1 ve 2 (RAG1/2) rekombinasyon sinyal sekanslarını, VDJ gen segment uçlarından tanır ve bağlar. Memelilerde non homolog uç bağlama (end joining ) RAG1/2 kompleksi kör sinyal uçları ile, yapıştırılmış kodlama uçlarını fosforilize eder ve birleştirir. İ - Ku70/Ku80 DNA çift sarmal kırıklarına bağlanır ve DNAPKC holoenzimi oluşturma üzere taşır. MRE11-RAD50-NBS1 (MRN) kompleksi kırık DNA uçlarına bağlanır ve ATM (Ataxia telangiectasia mutated) proteini aktive eder. Böylece hücre siklusu durur ve yıkıma uğramış kromatini stabilize etmek için, γH2AX, 53BP1,RNF168 vb onarım proteinleri bölgeye çekilir. İİ – DNA-PK enzimi Artemisi çeker ve fosforile eder, böylece yıkıma uğramış uçlar işlenir. Ku70/Ku80 heterodimeri kodlama uçlarına bağlanır ve bu uçların açılabilmesi için DNA bağımlı protein kinaz katalitik subünitini (DNA-PKC) ve Artemis’i çağırır. Bu kompleks yapıştırılmış uçları rastgele kırpar, böylece 3’ ve 5’ uçlarda tek sarmal kırıklar oluşur. XRCC4,DNA-ligaz 4 ve Cernunnos –XLF (C-XLF) birleşir ve uçlara gider vr bu kodlama uçlarını bağlar. iii – XRCC4,DNA-ligaz 4 ve C –XLF bağlanarak yıkım olan uca göçer ve iki ucun bağlanma işlemi gerçekleşir.