PowerPoint Sunusu

advertisement
EKONOMİ BİLİMİNE
GİRİŞ
Ekonomi ve İktisat sözcüklerinin Tarihçesi
Yunanca’da oikonomia sözcüğü ev ve çiftlik idaresine ilişkin kuralları
tanımlanmaktadır.
Bu sözcük oikos ve nomos sözcüklerinin birleşmesinden oluşmuştur.
Oikos; bir kimsenin esirleri, karısı ve çocuklarıyla birlikte bütün mal varlığını ifade
etmektedir.
Nomos; ise idare anlamına gelmektedir.
Bununla birlikte Yunan Filozofları servet ve kazanç sağlamak amacıyla yapılan
faaliyeti oikonomia ile değil khrêmatistik sözcüğüyle ifade etmişlerdir.
Ekonomi terimine, Avrupalı yazarlar daha geniş anlamlar yüklemişlerdir.
Onsekizinci yüzyıla gelindiğinde ülkenin refah ve zenginliği üzerinde yeni tezler
ortaya koyan Fransız fikir adamlarına Economiste denilmiştir.
Fransız yazar De Monchrêtien 1615 yılında ekonomi ve siyaset sözcüklerini de
birleştirerek Economie Politique ifadesini kullanmıştır.
Türkçe’de ise bu bilim koluna servet ilmi ve İlmi serveti milel terimi kullanılmışsa
da sonraları bunların yerine İktisat İlmi denilmeye başlanmıştır.
Günümüzde ise iktisat veya ekonomi sözcükleri kullanılmaktadır
Ekonomi Biliminin Tanımı ve Konusu
Klasik iktisatçılar ekonomiyi, servet ve refah bilimi olarak görmüşlerdir.
Çeşitli insan faaliyetlerinin bir bölümünü ekonomik faaliyet sayarak ekonomi
biliminin konusunu saptamaya çalışmışlardır.
Bu faaliyetler arasında ekonomik olanlarla olmayanları ayırt etmek için de bunların
maddi refah ile ilişkili olup olmadığına bakmışlardır.
Klasiklere göre ekonomi, servet temini ve kullanılması ile ilgili insan girişimlerini
inceleyen bir bilim dalıdır.
İnsan faaliyetlerinden hangilerinin maddi refaha ulaşmak üzere yapıldığının tam
olarak saptanması güçtür.
Aslında insan faaliyetlerinin ekonomik ve ekonomik olmayan şeklinde ayrılmasının
bile ekonomik bir yönü vardır.
Ekonomi biliminin tanımı ve konusu ile ilgili ikinci görüş, insanın tüm faaliyetlerinin
ekonomik bir yönü bulunabileceği düşüncesine dayanır.
Bu görüşün esasları şu şekilde özetlenebilir:


İnsan gereksinimleri çeşitli ve sonsuzdur.
Buna karşılık, bu gereksinimleri karşılamak üzere kullanabilecek kaynaklar
kıttır.
İnsanların günlük yaşamlarını sürdürebilmek amacıyla harcadıkları çabanın temel
nedeni onların kıtlık gerçeğiyle karşı karşıya kalmalarıdır.
Kaynakların kıt olduğu bir dünyada bu kaynaklar çeşitli şekillerde kullanılabilir.
Örneğin; su içilebilir, yemek pişirmekte kullanılabilir yada temizliğe ayrılabilir.
İnsan emeği, doğal kaynaklar ve sermaye çeşitli amaçlarla kullanılabilir.
Bu kıt kaynakların çeşitli kullanım alanlarına ne şekilde dağıtılacağını araştırmak
ekonominin konusuna girmektedir.
Bu açıklamalar ışığında ekonomi bilimi ve konusu aşağıdaki şekilde
tanımlanabilir.
Ekonomi, insanların sonsuz olan gereksinimlerini
karşılamak için gerekli olan mal ve hizmetlerin
üretiminde kullanılan ve dünyada kıt olarak bulunan
emek, sermaye, doğal kaynaklar gibi üretim
faktörlerinin, çeşitli seçenekler arasında nasıl
kullanılacağına ilişkin insan davranışlarını inceleyen
bir bilimdir.
Ekonomi Biliminin Sınıflandırılması
Ekonominin üzerinde durduğu konu, ana hatları ile ekonomik yaşam ve burada da
bireyin değil, toplumun ekonomik yaşamıdır.
Ancak zamanla araştırma konusu gelişme gösteren ekonomi, bireysel ekonomik
girişimlerle de ilgilenir olmuştur.
Bu nedenle ekonominin iki esas kolu, yani Genel Ekonomi (Toplum Ekonomisi,
Ulusal Ekonomi) ile İşletme Ekonomisi ortaya çıkmıştır.
Genel Ekonomi bütün ekonomik unsurların ortak olan problemlerini ve çeşitli
ekonomik olayların oluş nedenleri ile bunların birbirleriyle olan ilişkilerini
araştırmak, açıklamak ve bu konulardaki ekonomik kanunları ortaya koymak gibi
amaçlarla çalışır.
İşletme ekonomisi ise, işletmelerin kuruluş, organizasyon ve işleyişleri ile onların
teknik, mali ve idari faaliyetlerini, işletmenin iç ve dış ortam ile olan ilişkilerini,
metotlu ve planlı bir şekilde araştırıp saptayarak açıklamaktadır.
Genel ekonomi ile işletme ekonomisi arasında sıkı bir ilişki vardır
Genel Ekonomi de Teorik Ekonomi ve Uygulamalı Ekonomi olarak iki kısımda
incelenir.
Teorik ekonomi, ekonomik olayları belirli bir zaman ve mekana bağlı olmadan
inceleyerek, bunlara ait kanunları ortaya çıkarmaya ve ekonomik hayatta rol
oynayan esas unsurları tespit etmeye çalışır.
Uygulamalı ekonomi, teorik ekonominin ortaya koymuş olduğu kanunların, çeşitli
ekonomik faaliyet alanlarında, değişik zaman ve mekanlardaki sonuçlarını inceler.
Uygulamalı ekonomi bilimine, Ekonomi Politikası adı da verilmektedir. Örneğin, bu
ekonomi politikası, tarım, hayvancılık, sanayi, ticaret, ulaştırma politikaları vb.
Ekonominin Diğer Bilimlerle İlişkisi
MATEMATİK
İSTATİSTİK
SOSYOLOJİ
MANTIK
EKONOMİ
HUKUK
PSİKOLOJİ
SOSYAL
ANTROPOLOJİ
TARİH
Ekonomi Biliminin Doğuşu ve Tarihi Gelişimi
Ekonomik düşünce ve ekonomik ilişkiler günümüze kadar büyük evrim geçirmiştir.
Bu evrim dört aşamada ele alınabilir.
XVIII yy’a kadar olan bilim öncesi dönem,
Ekonomi biliminin doğuş dönemi,
Temel teorik ilkelerin bulunuşu ve düzenlenmesi(Klasik Okula Tepkiler) dönemi
Çağdaş derinleşme ve yayılma(Modern Ekonomi) dönemi
XVIII yy’a kadar olan bilim öncesi dönem
Merkantilist Okul
Merkantilistlerin temel uğraşısı, o çağın hakim toplum biçimi olan prensliklerin
nasıl daha çok servet biriktirebileceğini, hangi yoldan zengin olabileceğini ortaya
koyan düşünce ve teklifleri bulmaktı.
Başlıca zenginlik kaynağı olarak altın ve gümüşü kabul etmişlerdir
Merkantilist düşüncenin en büyük hatası, tarımsal üretimi ihmal etmiş olmasıdır.
Dış ticarette ulaşım araçlarının yetersizliği nedeniyle, yükte hafif, pahada ağır
mallara daha fazla önem verilmesi, özellikle gıda maddeleri üretiminin arka planda
bırakılmasına yol açmıştır
Merkantilistlerin önerilerinin başında, dış ticaret bilançolarının fazlalık vermesi
geliyordu. Bunu amaçla, ihracaatın desteklenmesi, ithalatta koruyuculuk
önlemlerinin alınması, ticaret filosunun geliştirilmesi, gibi tedbirleri kabul
etmişlerdir.
Merkantilizmin uygulandığı ülkelerde kıymetli maden varlığının artması nakdi
akımlarla reel akımlar arasındaki dengeyi bozmuş; bu durum enflasyona neden
olmuştur.
Ekonomi Biliminin Doğuşu
Fizyokratlar
Kurucusu, Dr. François Quesnay’dır.
Merkantilistlerin tarımı ihmal ederken, Fizyokratlar tarımsal üretimin artırılmasını
ve kırsal ekonomik kalkınmayı hedef almışlardır.
Dr. Quesnay, bir ülke ekonomisini, insan vücudunda meydana gelen fizyolojik
olaylarla benzetmiştir.
Bu görüşünü 1758 yılında Ekonomik Tablo adlı eserinde açıklamıştır.
Fizyokratik doktrine göre dünyada bir tabii düzen vardır. Devlet iktisadi olaylara
müdahale etmezse, her şey kendiliğinden uyum içinde yürür.
Quesnay ve arkadaşlarına göre, bir ülkede tek üretken sınıf, toprağı işleyen sınıf
ve gerçek değer fazlası yaratan tek faktör de topraktır.
Fizyokratlara göre, her toplumda üç ayrı sınıf vardır:
Toprağı işleyenler yani tarımda kiracılar
Toprak sahipleri
Ticaret ve sanayi sınıfı (Kısır sınıf).
Klasik İktisatçılar
Klasiklerin en önemli temsilcisi İngiliz felsefe profesörü Adam Smith’dir (1723-1790).
Onun 1776 yılında yayınladığı Milletlerin Serveti adını taşıyan kitabı, ekonominin
bilim haline gelmesini sağlayan temel eserlerden biri sayılmaktadır.
Klasik iktisatçılar düşünce sanayi devriminin ekonomik koşullarını inceleyip onları
bilimsel kurallara bağlamaya çalışmışlardır.
A. Smith zenginliğin asıl kaynağının emek olduğunu kabul etmekle beraber diğer üretim
faktörleri olan toprak ve sermayenin önemini de vurgulamaktadır. Böylece üretimin üç
önemli faktöre dayandığı tezini ilk açıklayan iktisatçı olmuştur
Ona göre bir malın iki fiyatı vardır; doğal fiyatı ve pazar fiyatı.
Piyasa mekanizması ve serbest rekabet Smith’e göre tıpkı bir gizli el gibi toplumun
refahını sağlayacaktır.
J.Babtiste SAY, devlet müdahalesinin gereksizliğini Mahreçler Yasası ile
açıklamıştır.Ona göre, üretilen her mal kendi talebini yaratmaktadır.
Ricardo’nun klasik teoriye katkısı ise, Emek- Değer Teorisidir. Ona göre bir
malın değerini o malın üretimi için sarfedilen çaba, yani emek belirlemektedir.
Klasik okula Tepkiler Dönemi
Bunlardan bir kısmı klasik okulun liberal iktisat politikası görüşünü eleştiren
Himayecilik Tezi veya Müdahaleci Okul,
bir kısmı klasiklerin kullandıkları bilimsel metodları eleştiren Tarihçi Okul,
bir kısmı da klasiklerin savundukları kapitalist düzeni ve onun sosyal adalete ters
düşen sonuçlarını şiddetle eleştiren Sosyalist Düşünce Akımları
olarak ortaya çıkmıştır.
Müdahaleci Okul (Frederick List. 1789-1846) s List’ e göre bir ulusun zenginliği o
ulusun sahip olduğu girişim gücüne bağlıdır. F. List yeni doğuş halinde olan Alman
sanayiini gelişmiş İngiliz sanayiinin rekabetine karşı korumak için daima korumacı
bir siyasetten yana olmuştur.
Tarihçi Okul ekonomi biliminde soyutlama metodu yerine tarih metodunun
kullanılmasını önermiştir.
Bilimsel Sosyalizm; kurucusu Karl Marx’tır(1818-1883). Marx, Emek Değer
Teorisini ve buna bağlı olarak Artık Değer Teorisini ortaya koymuştur. Marksizmde
insan unsuru ve refahı ön plandadır.
Modern Ekonomi
Marjinalistler; Neoklasik veya marjinalist okul mensupları Klasik düşüncenin
ekonomi biliminde öne aldığı, üretim, arz ve maliyet konularını geriye iterek,
önemli olanın tüketim, talep ve fayda olduğu tezini geliştirmişlerdir Ekonomi
literatüründe marjinal fayda kavramını geliştirmişlerdir.
J.Maynard KEYNES (1883-1946)
Keynes kendisinden öncekilerden farklı olarak bir denge değil, aksine dengesizlik
teorisi‘ni açıklamaya çalışmıştır. Kapitalist düzende tam istihdamı otomatik olarak
sağlamanın söz konusu olamayacağı, müdahale etmek gerektiği tezini savunmuştur.
Modern Büyüme Teorileri
Büyüme ve Kalkınma kavramları
Kalkınma’da söz konusu olan sadece ekonomik büyüme değil, toplumun kurumsal,
sosyal, kültürel ve politik yönleriyle de gelişmesidir. Bu nedenle de yapısal değişiklikler
gerektirir.
Temel ekonomik Kavramlar
İhtiyaç
İnsanoğlu, yaşamını biyolojik ve sosyal olarak yüksek standartlarda sürdürmek amacıyla
sürekli bir çaba içerisindedir.
İnsanın bu çabası kendisi dışındaki bir takım unsurların varlığıyla mümkün olabilmektedir
Bu unsurların yokluğu, insana açlık, susama, üşüme gibi çeşitli derecelerde rahatsızlıklar
yaşatabilir; hatta yaşamını yitirmesine neden olabilir.
Varlıkları ise doyma, ısınma, müzik dinleme, modaya uygun giyinme gibi sevinç ve zevk
duygusuna neden olur
Yokluklarında insana üzüntü ve acı veren, varlıklarında ise hoşnutluk ve sevinç duyguları
yaratan bu unsurlara ihtiyaç denir.
İnsanların gidermek istedikleri çok sayıda ve çeşitte ihtiyaçları vardır. Üstelik bunlardan
yemek yemek, susamak gibi bazıları tatmin edilse bile bir süre sonra tekrar ortaya
çıkarlar.
İnsan yaşamının devamı için gerekli olan beslenme, barınma, ısınma, dinlenme gibi
ihtiyaçlar Zorunlu İhtiyaçlar olarak adlandırılır.
Eğitim, eğlence vb. ihtiyaçlar ise Sosyal ve Kültürel İhtiyaçlar olarak adlandırılır.
İhtiyaçlar ile ilgili olarak şu tespitler yapılabilir:
İhtiyaçlar sonsuzdur.
İhtiyaçlar şiddet açısından farklılık gösterirler
İhtiyaçların şiddeti tatmin edildikçe azalır..
Başlangıçta zorunlu olmayan ihtiyaçlar zamanla zorunlu hale gelebilir. İhtiyaçlar ve
ihtiyaçları tatmine yarayan araçlar birbiri ile ikame edilebilir.
Mal ve Hizmet
Mal ve hizmetler, insan ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan, parayla veya diğer mal ve
hizmetlerle değiştirilebilen ekonomik araçlardır.
İktisadi mal denildiğinde mallar yanında hizmetler de anlaşılmalıdır.
İktisadın konusuna girmeyen yani “iktisadi” olmayan mal ve hizmetlerin de bulunur.
İktisadi olmayan mallara hava, deniz suyu örnek olarak verilebilir.
Bu gruptaki hizmetlere ise savunma, asayiş, tapu ve nüfus hizmetleri gibi kamu
hizmetleri ile Kızılay ve yardımlaşma dermekleri gibi kuruluşların hizmetleri, ev
kadınlarının ev hizmetleri gibi hizmetler örnek olarak verilebilir.
Tüketim ve Üretim
İktisadi mal ve hizmetlerin insanların ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla kullanılmasına
tüketim denir.
İktisadi mal ve hizmetlerin çok büyük bir kısmı doğadaki mevcut şekliyle insan
ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılamazlar.
İktisadi mal ve hizmetler genellikle insan emeği ve sermayenin doğal kaynaklara
uygulanması ile elde edilirler. Bu uygulamaya üretim adı verilmektedir.
Üretim faaliyetiyle doğal kaynaklara şekil, yer, zaman ve mülkiyet faydaları eklenir.
Doğal kaynakların kimyasal ve fiziksel yapılarının değiştirilmesiyle şekil faydası yaratılır.
Örneğin; karkasın, et’in yada işlenmiş et ürününün, üretildiği et sanayii işletmesinden
toptancılara, alışveriş merkezlerine, marketlere ve kasaplara taşınması ile yer faydası;
bu ürünlerin tüketiciye, tüketicinin ihtiyacı olduğu bir zamanda satın alabileceği yerlerde
bulundurulması ile zaman faydası;
bedelini ödeyen tüketicinin bu ürünlere sahip olmasının sağlanmasıyla da mülkiyet
faydası yaratılmış olur.
Mübadele
Üretilen mal ve hizmetler genellikle sadece üreticinin kendi ihtiyacını karşılamaya fazla
gelir.
Dolayısıyla bu fazla üretimin toplumdaki diğer kişilerin ihtiyacını karşılanmakta
kullanılmak üzere pazara sunulması gerekir.
Bir mal yada hizmetin başka bir mal yada hizmet veya para ile değiştirilmesine
mübadele adı verilmektedir
Bölüşüm
Bir ekonomide belirli bir dönemde yaratılan gelirin üretime katılan unsurlar tarafından
paylaşılmasına gelir bölüşümü denir.
Çağdaş toplumlarda üretime katılan herkes payını para olarak alır. Ancak burada da para
sadece bir aracıdır. Gerçekte bölüşülen gerçek gelir mal ve hizmetlerdir.
Üretim Faktörleri
Üretim faaliyetinin gerçekleştirilebilmesi için gerekli unsurlara üretim faktörleri denir.
Üretim faktörleri; Emek, sermaye tabiat ve girişimci olmak üzere dört tanedir.
İnsanların mal ve hizmet üretimine tahsis ettikleri zaman ve çabaya emek denir
Emek karşılığında yapılan ödemelere ücret denir
Mal ve hizmet üretiminde kullanılan makine, donanım, hayvan, bina ve aletlere
sermaye denir.
Halk arasında sıkça geçen sermaye kavramı farklıdır. Sermayenin gelirine faiz denir.
Mal ve hizmet üretiminde kullanılan doğal kaynaklar tabiat olarak tanımlanır.
Doğa’nın üretimde kullanılması karşılığında rant elde edilir.
Bir işi düşünen, planlayan, etkin şekilde yürüten, üretimi organize eden ve gerekli riskleri
üstlenen kişiye girişimci adı verilir. Girişimci gerçek yada tüzel bir kişilik olabilir.
Girişimcinin gelirine kâr denir.
Gelir ve Tasarruf
Gelir, bir üretim faktörünün, üretim sürecine katılması ile elde ettiği kazançtır
İnsanlar gelirlerini ihtiyaçları olan mal ve hizmetleri temin etmekte yani tüketimde
kullanırlar.
Bir kişinin gelirinin tüketilmeyen bölümüne tasarruf denir.
Temel Ekonomik Varsayımlar
Kapalı Ekonomi Varsayımı
Bu varsayımda bir ülkenin başka ülkelerle hiçbir ekonomik ilişkisinin bulunmadığı kabul
edilir.
Böylece o ulusal ekonomi ile ilgili değerlendirmeler yapılırken dışticaret, yabancı sermaye
gelişi, dış yardımlar gibi etkiler bulunmaz.
Devlet Müdahalesi Bulunmadığı Varsayımı
Devletin ekonomik hayata hiçbir şekilde müdahale etmediği kabul edilir.
Böylece bir ulusal ekonomide, piyasa mekanizmasının otomatik işleyişinin yaratacağı
sonuçlar incelenir.
Rasyonel Davranıldığı Varsayımı
Ekonomik faaliyeti oluşturan unsurlar arası ilişkilerde karar birimlerinin her zaman
rasyonel (akılcı) davrandıkları varsayılır.
Bu varsayıma göre tüketici kendisi için her zaman maksimum faydayı sağlamaya
çalışırken üreticiler de maksimum kâr sağlamaya çalışmaktadır.
Diğer Koşulların Değişmediği Varsayımı (Ceteris Paribus)
Bazı ekonomik olayların incelenmesi sırasında, diğer bazı olayların ve koşulların
değişmediği, aynı kaldığı varsayılır. Böylece tartışılan konuların basitleştirilmesi mümkün
olur.
Mükemmel Tam Rekabet Piyasası Varsayımı
Bu varsayıma göre hem iktisadi mal ve hizmet piyasasında, hem de üretim faktörleri
piyasasında tam rekabet koşullarının mükemmel bir şekilde gerçekleştirildiği kabul edilir.
Ancak özellikle monopol, oligopol, oligopson vd. eksik rekabet piyasalarına ilişkin
konuların incelenmesinde bu varsayım kabul edilmez.
Ölçeğin Sabit Getirisi Varsayımı
Üretim ile ilgili konuların incelenmesinde üretim ölçeğinin büyütülüp küçültülmesinin
üretim performansına etki etmeyeceği varsayılır.
Buna göre üretim ölçeği hangi oranda artırılırsa üretim miktarı da o oranda artacaktır.
Para Kullanılmama Varsayımı
Mikro ekonomi konuları araştırılırken, ekonomik hayatta para kullanılmasından doğan
sorunlara yer vermemek amacıyla bazen para kullanılmıyor varsayımı yapılır.
Download