osmanlı donanmasının 1918 yılı

advertisement
OSMANLI DONANMASININ 19/20 OCAK 1918 YILI İMROZ ‘GÖKÇEADA” HAREKÂTI
Milliyetçilik hareketleri, ekonomik çıkarlar, özellikle İngiltere ve Almanya arasındaki
deniz kuvvetlerindeki silahlanma yarışının siyasal bunalımlarla bütünleştiği Avrupa ve
Balkanların beklediği genel savaşın ani sebebi; Bosna-Hersek’in Avusturya-Macaristan
tarafından ilhakına bir tepki olarak Avusturya-Macaristan Veliahdı Arşidük François
Ferdinand’ın eşi ile birlikte 28 Haziran 1914’te Princip adlı bir Sırplı tarafından Saraybosna’da
öldürülmesi olmuştur.
Suikast olayı karşısında Avusturya’nın tepkisi çok sert olmuş, karşılıklı ültimatomların
sonuçsuz kalması üzerine Avusturya-Macaristan 28 Temmuz’da Belgrad’ı bombardıman
ederek savaşı başlattı. İngiltere diplomatik yoldan buhranı yok etmek için teşebbüste
bulunmasına rağmen, gerek Almanya’nın bu tekliflere yan çizmesi ve Rusya’nın da kendisini
sıkıştırması üzerine sonuç elde edemedi. Böylece Saraybosna’da patlayan silah sonrası
olaylar çorap söküğü gibi geldi ve devletlerin daha Balkan Savaşları sırasında korktukları
genel savaş başlangıçta bir Avrupa savaşı gibiyse de daha sonraki katılımlar ile bir dünya
savaşı halini aldı.
Midilli Kruvazörü
Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngiltere ve Almanya arasındaki donanmadaki
silahlanma yarışının sonucunda Almanya’nın Hamburg’daki Blohom ve Voss tezgahlarında
inşa edilip, ünlü bir Prusyalı subayın adını alarak denize indirilen ve Almanya’nın
Akdeniz’deki çıkar ve menfaatlerini korumak amacıyla oluşturulan Akdeniz Tümeni’nde
önemli görevlerde bulunan Alman gemilerinden Birinci Sınıf Muharebe Kruvazörü SMS
Goeben, ve SMS Bresla, savaş çıktığında 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile Osmanlı
Devleti arasında yapılan ittifak anlaşması üzerine Akdeniz’deki İngiliz gemilerinden kaçarak
Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır. Osmanlı Hükümeti, tarafsızlığını bozmamak için bu iki gemiyi
satın aldığını bildirmiş ve bu gemilere “Yavuz Sultan Selim” ve “Midilli” adlarını vermişti.
Fakat bu iki gemi ile birlikte filonun komutanı olan Amiral Souchon’un Osmanlı donanmasının
başına getirilmesi ile durum farklı bir boyut kazanmıştır.
Yavuz Sultan Selim zırhlısının da yer aldığı Amiral Souchon komutasındaki Osmanlı
Donanmasına mensup gemiler 1914 Ekim’inde Karadeniz’de Rus limanlarını bombalamış ve
böylece Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na girmiştir. Osmanlı Devleti’nin seferberliğini
tamamlamadan savaşa girmesine neden olan bu olay sonrası bu gemilerinde yer aldığı
Osmanlı donanması, Rusların Karadeniz’deki egemenliklerini zayıflatmış, varlığı ile itilaf
devletlerinin Çanakkale’yi geçmek üzere giriştikleri savaşlar sırasında bu devletlerle, her
zaman da Rusların Karadeniz Boğazı’na çıkarma yapmalarına engel olmuştur.
Amiral Souchon’un 24 Ağustos’ta Alman donanmasının 4’ncü Kruvazör Filosu
Komutanlığı’na atanması üzerine, Almanların Akdeniz Tümeni Komutanlığı’na Amiral Rebeur
1
Von Paschwitz getirilmiş, Padişah iradesiyle Türk Donanması 1’nci Komutanlığı’na
atanmıştır.
Osmanlı Donanma Birinci Komutanlığı’na Getirilen Amiral Rebeur von Paschwitz
4 Eylül 1917’de Osmanlı Donanmasının komutasını teslim alan Alman Amirali Von
Paschwitz, Rusların da savaştan çekilmesinden dolayı Karadeniz’de artık bir işin kalmadığı
ve Çanakkale’de de büyük hareketlere çoktan son verilmiş olması dolayısıyla donanmayı
büsbütün hareketsiz bırakmamak düşüncesiyle, Çanakkale bölgesindeki itilaf kuvvetlerine
karşı bir harekat planı hazırlayarak, İtilaf Devletlerinin Balkanlar üzerindeki askeri tedbirleri ve
Suriye’ye yaptıkları nakliyeyi engelleyerek orada zor şartlarda savaşan Osmanlı-Alman
ordusunu desteklemek amacıyla filo komutanı tarafından 19 Ocak 1918 tarihinde Çanakkale
Boğazı’ndan açıkta üstlenmiş olan düşman deniz kuvvetlerine bir karşı saldırı yapılmasına
karar verilmiştir.
Başkomutanlık Vekaleti’de Yavuz ve Midilli gemilerinin Türkiye için olan büyük
değerini belirterek, üstün düşman kuvvetlerinden başka, mayın ve denizaltı tehlikelerinin de
göz önünde tutulmasını bildirmekle beraber, söz konusu hareketi esas itibariyle uygun
görmüştür. Alman Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı’da, tasarlanan hareket hakkında
etraflı bilgi edindikten sonra, şartlı onay vermiştir. Hareket nihayet, İmroz ve Limni adalarına
yapılacak bir akın şeklini almıştır.
Yavuz, komutanı Deniz Albay Stoelzel ve Midilli komutanı Deniz Albay von Hippel,
alacakları tarihi görevden başından beri haberdarlardı. Diğer gemilere verilen emir çok kısa
ve basitti. Amiral von Paschwitz, emrinde Marmara’da tamamen ağır şartlar içinde yapılacak
bir eğitim için noksansız personel ve tam ikmal ile harekete hazır bulunmalarından ibaretti.
19 Ocak’ta Midilli rehberliğinde Muavenet-i Milliye, Numune-i Hamiyet, Basra ve
Samsun gemilerinden meydana gelen filo Yassıada’ya doğru giderken, ikmalini tamamlamış
olarak Zonguldak’tan dönen Yavuz’da Ahırkapı açıklarında görünmüştür. Amiral von
Paschwitz, Yavuz’un ışıldakları ile “bütün gemilerin işaretçileri, stop. Gemi komutanlarının
hemen Yavuz’a teşrifleri. İmza. Amiral von Paschwitz” emiri ile gemi konutanlarını Yavuz’a
topladı ve İmroz harekatı hakkında aşağıdaki emri vermiştir.
“ bu gece Çanakkale’den çıkıp sabahın alacakaranlığında İmroz ateş altına alınacaktır.
Gemiler tüm karartılmış olacak, kılavuz ve sahil istasyonlarımızla olan irtibatı Yavuz
sağlayacaktır. Telsiz çalışmayacak lüzumunda kullanılacak,şifre vereceğim.elimdeki son
malumata nazaran Boğaz dışında düşman suüstü kuvvetleri ile temas olmayacağını ümit
ediyorum. Fakat düşman sualtı, suüstü kuvveti Mondros’ta toplu bir halde bulunduğu
hususunda sizi temin ederim. Tesadüf edilmesi mümkün olan küçük karakol gemileri de bizi
hedefimize varmaktan alıkoymayacaktır. Düşman mayın sahalarının krokileri elbette
gemilerinizde vardır. Buna rağmen muhakkak muvaffak olacağımızı bir işaret sayılabilecek
bir Tanrı yardımı daha olmuştur. Dün Enez’de karaya oturan bir İngiliz tarassut gemisinden
elde edilen yeni bir boğaz önü mayın planını da yine tevdi edeceğim emre eklidir, dikkatinizi
2
çekerim, Basra ve Samsun torpidoları Boğaz dışında ve verilecek emirle Boğaz önü emniyet
ve gözetlemesini temin edeceklerdir. Fevkalade haller müstesna kendilerine ayrıca hizmet
verilmeyecektir. İmroz’daki hedeflerin önem sırası: Telsiz ve işaret istasyonları, hava
meydanları, depo ve kışlalar ile gemiler ve monitörlerdir. Görüyorsunuz ki monitörleri en son
hedef olarak gösterdim. Bunlardan bilhassa Reglan’a pek kıymayın, kararım onu bağlayıp
yedekte Boğaz’a çekmektir. Bu iş için Yavuz’dan becerikli bir Alman yüzbaşısını da memur
etmiş bulunuyorum... Evet arkadaşlar! İmroz’daki zafer tamamlanınca vereceğim emirle
yüksek sürate geçip Mondros üstüne atılacağız, düşmanı kendi üssünde aman vermeden
ezeceğiz. Bu son kısmın gerektirdiği emirleri yerinde vereceğim. Allah bizimledir ve
yardımcımızdır. Hepinize başarılar dilerim...”
Gemi komutanları gemilerine döndükten sonra Yavuz’dan yine ışıldak işareti almaya
başladılar:
“Umuma; Gemilerin seren numaraları Yavuz 1, Midilli 2, Muavenet 3, Numune 4,
Basra 5, Samsun 6’dır. İmza Amiral von Paschwitz. Rota: 270, Sürat: 11 mil, Nizam:
Pruva hattı, Yavuz’dan umuma simafor, madde 3 telsiz muharebesi yasaktır. İmza
Amiral von Paschwitz.”
Bu arada ortaya yeni bir durum çıkmıştı. Güvenlik nedeniyle harekattan son dakikada
haberdar edilen Liman von Sanders, Amirale bir ay kadar önce Enez sahillerinde karaya
oturan silahlı küçük bir İngiliz teknesinde ele geçirmiş olan bir haritayı verir. Bu İngiliz
haritasında görülen nokta ve çizgileri ihtiva eden planı, İngiliz mayın tarlaları olarak
değerlendiren Amiral von Paschwitz, bu sahaları torpidobotları ve uçaklarla kontrol
ettirmeden ve haritanın doğruluk derecesini araştırmadan kararlaştırmış olan rotasını bu yeni
haritaya göre değiştirmiştir.
Akın sırasında Boğaz’da bulunmak üzere, Boğazlar Genel Komutanı Müşir von
Usedom, 19 Ocak 1918 günü bir gambotla Çanakkale’ye geldi. Müstahkem Mevkii bölgesi
durumdan haberdar edilerek silah başı yapıldı.
19 Ocak’ta gemiler Marmara Adası’nın kuzeyinden yol verdi. Yavuz’da komutan feneri
yakılınca diğer gemilerde seyir fenerlerini yaktılar. Marmara Adası’nın kuzey sahillerine çok
yakın seyredilirken Yavuz’u takiben diğer gemilerde fenerlerini söndürüp Yavuz’a uyarak yeni
bir rotaya dönülmüştür. Akbaş’tan alınan kılavuzla mayın hatları geçilerek Marmara Denizi
arkada bırakılmıştır.
Bu arada Alman UB–23 denizaltısı da Limni Adası’nda Mondos Limanı ağzına mayın
döşedikten sonra limandan çıkacak olan gemileri vurmak için pusuya yatmak amacıyla daha
önce Çanakkale’den çıkmıştır.
Yavuz Sultan Selim Zırhlısı
3
Yeni verilen emirle harekâta yalnız, Yavuz ve Midilli ile devam edileceği bildirildi ve
refakatte bulunan diğer gemiler Morto koyunda demirlemişlerdir. Yavuz önde, Midilli arkada
Seddülbahir geçildikten sonra rota güneybatıya çevrilir ve bu yönde seyredilirken 25 dakika
sonra saat 06.10’da Yavuz şiddetli bir patlama ile sarsılır. İskele bordasından mayına
çarpmıştır. Hemde son İngiliz haritasına göre temiz olması gereken yerde, fakat bu mayın
geminin özelliklerinden dolayı seyri üzerinde bir etki yapmamıştır.
Midilli Kruvazörü
Midilli’ye İmroz’un Kuzu koyundaki düşman gemilerinin kaçmalarını önlemek üzere
yüksek süratle öncü olarak ilerlemesi emredildi. Bu ilerleme sırasında İmroz’un kuzeyinde
devriye gezen İngiliz HMS Lizard muhribi tarafından görülerek parola soruldu, fakat parola
yerine top atışı ile karşılaşınca derhal kuzeye dönerek bir taraftan tam yolla zikzaklar yaparak
üzerine kümelenen ateşten korunmuş, diğer yandan da İngilizleri alarma geçirmiştir. Bu
arada Yavuz’un orta bataryalarının ateşi sonucu Kefalo’daki telsiz ve işaret istasyonunu
tahrip edilmiştir. Bundan sonra ağır topları ile Kefalo koyunda iki vapuru batırdı. Daha sonra
İngiliz muhribi ile karşılaşan Midilli, ateş açınca, kaçmayı başaran muhripler, İmroz’un kuzey
kıyısında gözden kayboldular. Midilli, bunları kısa süren izlemesi sırasında, iskele
başomuzluğunda demirli iki monitör görerek bunlara ateş açtı. Yavuz, beş dakika sonra bu
ateşe katıldı. Karşılık veren iki monitör Reglan ve M–28, birkaç dakika sonra battı. Personeli
karaya yüzerek kurtulmuştur. Kefalo’daki diğer bir vapurada ateş ettikten sonra, başka bir
hedefe rastlanmadığından aynı rota ile İmroz’un güneyine hareket edildi. bu sırada Kuzu
koyunda görülen büyük bir yangın, Midilli tarafından bombardıman edilmiş olan uçak
istasyonuna ait akaryakıt deposunun yanmakta olduğunu göstermekteydi.
Monitörler batırılıp ve karadaki tesisler de tahrip edildikten sonra başka bir hedef
kalmadığını gören amiral dönüş emrini verdi. Şimdi hedef UB-23’ün pusuya yattığı Mondros
Limanı idi. Plan gereği geliş rotası aynen takip edilecek, İmroz’un güneyine intikal ettikten
sonra açık denizden Limni’ye dönülecektir. İlk aksilik burada başlar. Boğaz çıkışındaki mayın
patlaması sonucu sarsılan Yavuz’un ana cayro pusulasının ayarı bozulmuştur ve kimse bunu
farkedememiştir. Bu yanılma dolayısıyla geminin rotası bir kaç derece doğuya kaymıştır ve
böylece bir mayın tarlasının içine girilmiştir. Bu arada iki düşman muhribi ile iki uçağın
yaklaşarak Yavuz ile Midilli’yi izlemeye başladıkları görüldü ve Midilli’ye, Yavuz’un uçaksavar
ateşinden etkilenmemesi için bu geminin önüne geçmesi Midilli’nin komutanı Albay von
Hippel’e bildirilmiştir.
4
Osmanlı Donanması’nın 20 Ocak 1918 İmroz Harekâtı
İlk uçak bombası Yavuz’un 300 metre açığına düştüğünden üç dakika sonra Yavuz’un
baş tarafına geçmekte olan Midilli, bir mayına çarptı. Sancak 4 numara 10.5’luk tareti devrilir,
sancak pervanesi şaft ile birlikte kopup dümen kırılmış ve dümen makinesi parçalanmıştır.
Dümeni arızalanan Midilli’yi yedeğe almak isteyen Yavuz’un stop edip alabanda makinalar
ağır yol ileri çalıştırılarak yardıma gelirken sancak bordasından 200 metre öteye iki uçak
bombası düşmüştür. Bu sırada Midilli’den megafonla iki geminin arasında vehemen her
tarafta mayın olduğu ve gelmemesi bildirilmiştir. Tedbirli olarak manevra yapmasına rağmen
ve neredeyse yedek halat kılavuzu verilmek üzere iken Yavuz saat 08.55’te iskele tarafından
bir mayına daha çarptı. Su berrak olduğu için mayınlar rahatlıkla görülmekte ve devamlı
olarak bildirilmekteydi.
Stop etmiş olan Midilli’ye iki İngiliz muhribi ağır yaralı geminin kıç 10.5’luk toplarının
ateşi ile püskürtülürken makinalı tüfeklerle de uçaklara ateş ediliyordu. Sağlam kalan tek
iskele makina ile komutan von Hippel yavaş yavaş tornistanla kurtulmaya çalışırken saat
09.00’da iki mayına birden daha çarpar ve gemi tamamen hareketsiz kalır. Kısa bir süre
sonra da dördüncü mayın geminin iskele başomuzluğunda patlayan Midilli kruvazörü eğer
kendi kaderine bırakılmaz ise Yavuz içinde daha büyük felaketler doğabilirdi, bu nedenle
Yavuz’u en kısa yoldan Boğaz’a sokmak ve Midilli’ye Boğaz önünde bekleyen gemilerle
yardım edilmesi emri verilmiştir. Boğaz’a henüz yol verilmiştir ki saat 09.05’te de beşinci
mayın geminin komuta kulesi hizasında patlamıştır.
Sonuçta Midilli komutanı son emrini verdi: “Gemi terk edilecek, gemiyi terk ediniz.”
Köprüüstünde vedalaşan subaylar arasında geminin topçu komutanı Hüsamettin ve
çarkçıbaşısı Nurettin Beylerde vardı. Köprüüstündeki son vedalaşmalar sırasında gemi
yeniden sarsıldı ve iskeleye olan meyil azalır gibi oldu, fakat bir anda kıç taraf suya gömüldü
gemi dikildi ve nihayet saat 09.15’te 40 kulaç derinliğe battı.
Midilli personelini kurtarmak üzere, dört muhrip olay yerine çağrıldılarsa da iki İngiliz
muhribinin yaklaşması üzerine, Boğaz’a dönmeleri emredildi. Bu sırada Midilli’ye 500 metre
kadar sokulmuş olan Basra muhribi, kıç tarafdan su kesiminde iki mermi yemiş, önemli bir
hasara uğramayan gemi, sis yapmak suretiyle ve Boğaz bataryalarının ateş açmasıyla
takipten kurtulmuştu. Muavenet-i Milliye muhribi de düşmanla kısa bir muharebeden sonra,
5
Yavuz’un denizaltı emniyetini sağlamak üzere diğer muhriplere katılmıştı. Midilli
personelinden 171 kişi, bu arada 5 Türk eri, olaydan 1,5 saat sonra İngiliz muhripleri
tarafından kurtarılmış, suda kalanlar ise 8 ° sıcaklıktaki suda soğuktan ölmüşlerdi.
Donanma komutanı, bu durum karşısında olay yerinde daha fazla kalmayı uygun
bulmadığı gibi, Mondros’a yapacağı harekâtı da iptal ederek, geri dönüş seyrine geçen
Yavuz; markaladığı sanılan sahaya yaklaşıldığı zaman gözle, dürbünle her taraf tarandı. Ne
marka ne de başka bir şey görülemedi. Fakat sabahleyin mayına çarptığı yerin yakınında,
sancak tarafından üçüncü bir mayına çarptı, bu mayında geminin seyrinde etkili olmadı. Bu
sırada 8–10 uçağın hücumuna uğrayan Yavuz’un etrafına küme halinde 20 bomba
düşmüştür.
Çanakkale’den gelen Türk uçakları ile düşman uçakları arasında başlayan hava
muharebesinde bir düşman uçağı düşürüldü. Bir diğeri de mecburi iniş yaptı. Taarruzlarına
devam eden uçakların Boğaz önünde yaptıkları hücumlar da sonuçsuz kaldı.
Yavuz, düşman uçaklarının saldırıları devam ederken 13 mil süratle Boğaz’dan girdi
ve kendine has azimet ve dehşetle Kilitbahir’i döndü. Nara Burnu’ndaki sığlığı gösteren
şamandıra Yavuz’un sancağında kalacak şekilde geçiş yapılması gerekirken, gemi komutanı
bu şamandırayı denizaltı mania ağlarının başlangıç şamandırası sanarak şamandırayı
iskeleye alıp 12 mil sürat ile seyretmeye devam etti, fakat doğruca Nara sığlığına oturdu.
Boğaz’a girene kadar takip eden uçaklar bombalamalarına devam ettiler. Bu uçakları
karşılamak üzere Müstahkem Mevkii Komutanlığı’ndan kalkan uçaklar kovalamışlar fakat
geminin karaya oturması bu uçakların iştahını kabartmıştır.
Yavuz Sultan Selim Zırhlısı Nara’ya Oturduğu Sırada
Geminin oturduğu 20 Ocak 1918 saat 11.32’den kurtulduğu 26 Ocak 1918 günü saat
05.47’ye kadar geçen zamanda İngiliz donanmasının Ark Royal uçak gemisinden kalkan
Sopwith Baby, deniz uçakları ile onlara destek veren Yunan uçakları her gün dalgalar halinde
Yavuz’a saldırdılar ve toplam 276 hava hücumunda 300 bomba atılmış, fakat arka bacanın
saç kaplamasına hafif bir hasar veren bomba ve iskele tarafındaki şebeke kutusuna isabet
eden bombadan başka bir isabet kaydedememişlerdir.
Kumlara yaslanmış koca Yavuz, hava bombardımanları altında bir yandan da kendini
kurtarmak için makinaları ve tonozla çok çalışmıştır. 10.000 tonluk Turgutreis zırhlısı, 6.000
tonluk Giresun nakliye gemisi, Kurtuluş Savaşı’nda da destanlar yaratan Alemdar kurtarma
gemisi, İntibah mayın gemisi geldiler ve gemiyi zorlayarak kurtarmaya çalıştılar fakat
olmamıştır. Yavuz’un kurtarılması için bütün ümitler kesilmişken Zonguldak’tan İstanbul’a
kömür getiren Levante Linie Şirketi’nin Stamboul gemisinin bir gemi kurtarma uzmanı olan
kaptanı Friedrich Schenk, Nara’ya gönderilmiştir. Kaptan Schenk’in kurtarma çalışmaları
ancak 24 saat sürmüştü, onun talimatı ile Fırkateyn Kaptanı (Yarbay) Nazmi Bey
komutasındaki Turgutreis, Yavuz’un oturduğu kum tabakasını oyar ve derinliği 5 metreden 9
metreye çıkınca Yavuz Korfu adasında bulunan Yüzbaşı White komutasında E-14 İngiliz
denizaltısı Yavuz’u batırmakla görevlendirilmişti. Fakat denizaltı Yavuz’u kurtarma amacıyla
6
gelmiş olan İntibah’a bir torpido atıyor, ama karaya doğru çabuk sığlaştığı için torpido
denizaltının yakınında tabana saplanıp infilak ediyor ve denizaltıya bir daha dalamayacak
kadar zarar vermiştir. Denizaltı Kum Kale’den yarı dalmış vaziyette çıkarken, kale topçuları
tarafından batırılmıştır. Komutan hayatını kaybetmiş, dokuz kişi ise kurtarılmıştır. Yavuz, ise
bu arada Marmara’yı geçmiş ve Dolmabahçe önünde demirlemiştir.
Sonuçta Alman Amiralin kendi prestijini arttırmak için çeşitli bahanelerle çıkılan
harekât, arzu edilen sonuçlar alınamadığı gibi, İmroz (Gökçeada) Adasındaki bir sinyal
istasyonunun yok edilmesi ve iki ingiliz monitörünün batırılmasından başka bir yarar
sağlamamasına rağmen Midilli’nin kaybedilmesi ve dönüşte de Yavuz’un kaybedilme riskini
de düşünürsek Osmanlı Devleti’ne daha pahalıya patlamıştır.
Osmanlı Devleti hazırlıksız olarak, büyük risk ve tehditlerle karşı karşıya kalacağı bir
Dünya Harbi’ne girmişti. Aslında, Mustafa Kemal Atatürk’ün de öngördüğü gibi, Osmanlı
Devleti istese de savaşın dışında kalamazdı. Çünkü bu savaş Osmanlı topraklarının
paylaşımı için yapılıyordu. Ancak, ülke savunmasına yönelik bir konsept yerine, genellikle
Alman çıkarlarına uygun jeostratejik planlar yapılarak, zaten sınırlı olan lojistik kaynaklar ve
insan gücü gerçekçi olmayan askeri hedeflere yönlendirildi. Sonuçta, belki de kaçınılmaz
olan yenilginin de ötesinde, ağır toprak kayıpları ve tam bir bozgun yaşandı. Daha da
önemlisi, Türk Milleti bağımsızlığını ve istiklalini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı,
fakat bunu izleyen tarihlerde Türk halkı kahramanlığını bu sefer, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a
Bandırma vapuruyla çıkan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının liderliğinde gerçekleştirilen
Kurtuluş Savaşı Destanını yaratarak ve Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden yeni ve
modern bir devlet kurarak göstermiştir.
Bu uğurda kanlarını döken tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun. 1
KAYNAKLAR
Amiral LOREY; Türk Sularında Deniz Hareketleri, (Çev: Tekirdağlı H.Sami), Deniz
Matbaası, İstanbul, 1936.
Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi VIII. Cilt Deniz Harekâtı, Genelkurmay Başkanlığı
Basımevi, Ankara, 1976.
Ersan BAŞ; Türk Tarihin’de Yavuz Zırhlısının Rolü, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2004.
Ömer ŞENTÜRK; “İmroz Harekâtı’ndan Bir Sayfa”, Deniz Kuvvetleri Dergisi, Sayı: 559,
Mart 1994, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Basımevi, Ankara, 1994.
Sinan AVCI; “Goeben (Yavuz)”, Deniz Kuvvetleri Dergisi, Sayı: 579, Kasım 2000, Deniz
Kuvvetleri Basımevi, Ankara, 2000.
Şerafettin ERDEM; “Birinci Cihan Harbi’ne Nasıl Girdik Yavuz ve Midilli’nin İmroz Harekatı”,
Deniz Kuvvetleri Dergisi, Kasım 1992 Eki, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Basımevi, Ankara,
1992.
1
Bu makale Piri Reis Araştırma Merkezi Şube Müdürü Öğ.Kd. Bnb. Ersan Baş tarafından
hazırlanmıştır.
7
Download