BAKTER‹-KANSER ‹L‹fiK‹S‹ BACTERIA AND

advertisement
‹nfeksiyon Dergisi (Turkish Journal of Infection) 2003; 17 (1): 117-121
BAKTER‹-KANSER ‹L‹fiK‹S‹
BACTERIA AND CANCER
Tansu YAMAZHAN
Mürflide TUNÇEL
Ege Üniversitesi T›p Fakültesi, Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastal›klar› Anabilim Dal›, ‹zmir
Anahtar Sözcükler: Bakteri, kanser, etiyogenez
Key Words: Bacteria, cancer, etiogenesis
ÖZET
Kanser etiyolojisinden sorumlu bakteriler derlenmifltir.
SUMMARY
In this article, bacteria which are responsible for the cancer etiogenesis are reviewed.
Sözlük anlam› "yeni büyüme" olan neoplazm, normalde
vücutta bulunan büyüme kontrol mekanizmalar›na yan›t
kayb› sonucu, rölatif otonomisi olan yeni bir doku art›fl›
olarak tan›mlanmaktad›r. Günlük kullan›mda “tümör” ad›
alt›nda geçen neoplazm tan›mlamas›nda yer alan "rölatif
otonomi", tümör dokusunu oluflturan hücrelerin çevredeki
hücreler ve dolay›s›yla da dokulardan biyolojik olarak
farkl› oldu¤unu tan›mlamaktad›r (1).
Günümüzde kanser etiyolojisi ile ilgili olarak befl faktörün
varl›¤› kabul edilmektedir. Bunlar s›ras›yla; genetik, kimyasal, fiziksel, viral ve immünolojik faktörlerdir. Etiyolojiden sorumlu bu faktörlerin her birinin varl›¤›, mutlaka kanserin ortaya ç›kaca¤› anlam›na gelmemekle birlikte,
kanser için belli oranda zemin haz›rlad›klar› ve "riskli grup"
lar›n belirlenmesinde rol oynad›klar› bilinmektedir (1).
Virüslerin, hayvanlarda ve insanlarda tümör etiyolojisinden sorumlu önemli bir etiyolojik faktör oldu¤u düflünülmektedir (2). Virüslerin kanser oluflumundaki etkilerine
yönelik bir çok veri bulunmakla birlikte bakteriler için ayn›
fleyi söylemek daha zordur (3). Kronik bakteri infeksiyonlar›n›n neden oldu¤u kronik inflamasyonun, malignite
geliflmesi için bir risk faktörü oldu¤u düflünülmektedir.
Bununla birlikte, bakteri infeksiyonlar› ve kanser aras›ndaki ba¤lant›ya iliflkin bilgiler, onkojen virüsler ve kanser
iliflkinde oldu¤u gibi aç›k ve net de¤ildir.
1980’li y›llar›n bafl›nda, Helicobacter pylori ve mide kanseri aras›ndaki iliflkinin belirlenmesinin ard›ndan kronik
bakteri infeksiyonlar›n›n kanser geliflimi üzerine etkisi,
bir çok bakteri üzerinde araflt›r›lm›flt›r (4). Bu konu ile ilgili
olarak araflt›r›lan bir di¤er bakteri, Chlamydia pneumoniae
olmufltur. Sero-epidemiyolojik çal›flmalarda, kronik C.
pneumoniae infeksiyonlar›n›n, akci¤er kanseri ve malign
lenfoma geliflimine neden olabilece¤i bildirilmektedir (5).
Yine bu gruptan bir bakteri olan, Chlamydia trachomatis
infeksiyonlar›n›n servikal ve over kanserleri etiyolojisinden sorumlu olabilece¤i düflünülmektedir (6, 7).
Helicobacter pylori
ve mide kanseri
‹lk olarak 1975 y›l›nda Correa ve ark. (8) mide kanserlerinin kronik gastrit zemininde geliflti¤ini göstermifllerdir.
1984 y›l›nda Marshall ve Warren taraf›ndan H. pylori’nin
gastrit ile yak›n iliflkisinin tan›mlanmas›n›n ard›ndan epi
117
demiyolojik, klinik ve deneysel çal›flmalarda, H. pylori infeksiyonu ile mide kanseri aras›ndaki iliflki araflt›r›lmaya
bafllanm›flt›r. Çal›flmalar sonucunda, H. pylori infeksiyonlar›n›n özellikle kardia d›fl› mide adenokarsinomu
ve primer mide B hücreli lenfomas›n›n etiyolojisinden sorumlu oldu¤u belirlenmifl ve 1994 y›l›nda Dünya Sa¤l›k
Örgütü Uluslararas› Kanser Araflt›rmalar› Derne¤i (IARC)
taraf›ndan grup 1 karsinojen olarak ilan edilmifltir (9).
Ayr›ca sonraki y›llarda, H. pylori infeksiyonlar›n›n mukoza ile iliflkili lenfoit doku lenfomas›n›n [(mucosa associated lymphoid tissue (MALT)] etiyolojisinden de sorumlu
oldu¤u gösterilmifltir.
Günümüzde, H. pylori infeksiyonlar›n›n kanser riskini üçon kat art›rd›¤› ortaya konmufltur. En az 10 y›ll›k takibe
dayal› üç prospektif çal›flman›n meta-analizinde, H. pylori
pozitif kiflilerde mide kanseri riskinin yaklafl›k dokuz kat
artm›fl oldu¤u saptanm›flt›r (10,11).
Yap›lan çal›flmalarda mide kanserinin öncü lezyonu olarak kabul edilen atrofik gastritin, H. pylori infeksiyonu ile
yak›n iliflkili oldu¤u belirlenmifltir (Odds oran›: 6.4) (12).
Onbir y›ll›k takibe dayal› 105 olguyu içeren bir çal›flmada,
H. pylori ile infekte olan 56 kiflinin 12’sinde (%20) atrofik
gastrit geliflti¤i saptanm›flt›r (13). Helicobacter pylori
infeksiyonunun atrofik gastrit ve ard›ndan intestinal metaplaziye yol açmas› uzun zaman alan bir süreçtir (20-40
y›l). Çal›flmalarda, atrofi geliflme insidans›n›n y›lda %0.63.3 aras›nda oldu¤u saptanm›flt›r (14). Atrofik gastrit ve
ard›ndan geliflen intestinal metaplazi, mide asidinin koruyucu etkisinin ortadan kalkmas›na ve bakterilerin mideye yerleflerek ço¤almalar›na neden olmaktad›r. Mideye
yerleflen bakteriler, burada nitratlar› nitritlere dönüfltürmekte ve oluflan nitritlerin aminlerle birleflmesi sonucunda, kanserojenik etkiye sahip olan N-nitrozo bileflikleri
oluflmaktad›r. Yap›lan çal›flmalarda N-nitrozo bilefliklerinin, mide mukoza hücrelerinin DNA’s›n›n alkillenmesine
ve promutajenik DNA lezyonlar›n›n (örn: O6- alkylguanine) oluflmas›na neden olarak gastrik karsinogenez
sürecini bafllatt›¤› belirlenmifltir (15).
Kanserin oluflmas›nda konakç›ya ait faktörlerin, baz›
çevresel faktörlerin ve farkl› H. pylori sufllar›n›n rolleri
üzerinde durulmaktad›r. Konakç›n›n genetik yap›s›n›n,
kanser geliflimindeki rolünü destekleyen baz› bulgular
vard›r. Örne¤in, gastrik atrofi ve intestinal metaplazisi
olan H. pylori pozitif hastalarda, HLA-DQ5 genotipine
daha s›k rastlanmaktad›r (16).
Helicobactern pylori ile infekte olan kiflinin immünolojik
durumunun da mide kanseri ya da di¤er klinik tablolar›n
geliflmesinde rolü vard›r. Nitekim, H. pylori ile infekte
deney hayvanlar›nda atrofik gastritin fliddetinin, IL-12 ile
artarken, anti-IFN-γ antikorlar› ile de azalt›labildi¤i gösterilmifltir (16).
118
Helicobacter pylori’nin farkl› kökenlerinin, mide kanseri
gelifliminde rolü oldu¤una dair veriler bulunmaktad›r. H.
pylori CagA+ kökenleri ile oluflan infeksiyonlarda, atrofik
gastrit ve intestinal tip mide kanserinin daha s›k geliflti¤i
bildirilmifltir (17). Bu kökenlerin (CagA+) neden oldu¤u
infeksiyonlarda, IL-8 ekspresyonu ve antrumda polimorf
çekirdekli lökosit infiltrasyonu daha fazla olmas›n›n, apopitozizi inhibe ederek karsinogenezin geliflimine neden
oldu¤u düflünülmektedir. Çal›flmalarda, H. pylori CagA+
kökenlerle oluflan infeksiyonlar›n, kardiya d›fl› mide adeno-karsinomlar›n›n geliflmesinde bir risk faktörü oldu¤u
belirlenirken, kardiya adenokarsinomu ile iliflkisi ortaya
konamam›flt›r. Ayr›ca, baz› ülkelerde (örn: Güney Do¤u
Asya ülkeleri) CagA+ H. pylori kökenlerinin toplumda
oldukça yayg›n olmas›na karfl›n, mide kanseri ile CagA
pozitifli¤i aras›nda iliflkinin saptanamam›fl olmas›, bu
kökenlerin tümör geliflimi üzerindeki etkisinin, daha iyi
belirlenmesi gereklili¤ini ortaya koymufltur (18).
Mide kanserinde, özellikle G:C yerine A:T de¤iflikli¤i
tarz›nda p53 gen mutasyonlar›na da s›k olarak rastlan›r.
Bu tip mutasyonlar özellikle N-nitrozo bileflikleri taraf›ndan oluflturulmaktad›r. H. pylori’nin p53 gen mutasyonuna neden olup olmad›¤› bilinmemektedir.
Günümüzdeki verilere göre, H. pylori infeksiyonu mide
kanseri için önemli bir risk faktörü olarak kabul edilmifltir.
Bu nedenle, mide kanserlilerin asemptomatik birinci dereceden akrabalar›, intestinal metaplazisi olan ya da olmayan atrofik gastritli hastalar, mide kanseri aç›s›ndan etnik risk faktörü tafl›yanlar ile hipo ya da aklorhidrisi olan
hastalar, mide kanseri geliflmesi aç›s›ndan H. pylori yönünden taranmal› ve pozitif olanlar tedavi edilmelidir (19).
MALT lenfoma ve H. pylori infeksiyonu
MALT (mukoza-associated lymphoid tissue) lenfomalar,
lenfoit dokudan köken alan lenfomalard›r. Sa¤l›kl› bir midede genellikle lenfoit doku bulunmamaktad›r. Helicobacter
pylori infeksiyonunda midede lenfoit dokunun ortaya
ç›kmas› MALT lenfoman›n etiyolojisinde H. pylori’’nin
rolünün olabilece¤ini düflündürmüfltür. H. pylori’nin mide
de kolonize olmas›, B hücrelerinin proliferasyonuna yol
açmakta ve bunun sonucunda, antrumda lenfoit folliküller meydana gelmektedir. ‹nfeksiyonun kronik seyri
s›ras›nda lenfoid folliküler büyüyerek, lenfo-epiteliyal
de¤ifliklikler, germinal merkezler ve B hücrelerinin varl›¤›
ile karekterize olan düflük derece lenfoma ya da MALT
lenfomaya dönüflebilmektedir. Yap›lan çal›flmalarda,
MALT lenfomal› hastalar›n büyük ço¤unlu¤unda H. pylori
gastritinin var oldu¤u gösterilmifltir (20). Ancak H. pylori
infeksiyonunun toplumdaki yayg›nl›¤›na oranla MALT
lenfoman›n seyrek görülmesinin, bu hastal›¤›n etiyolojisinde oto-immun mekanizmalar›n da rolü olabilece¤ini
‹nfeksiyon Dergisi (Turkish Journal of Infection)
düflündürmektedir. Helicobacter pylori-MALT lenfoma
iliflkisinde de¤iflik kökenlerin etkisi araflt›r›lm›flsa da,
çeliflkili sonuçlar elde edilmifltir. Eck ve ark. özelllikle
cagA+ H. pylori kökenlerinin MALT lenfoma ile iliflkili
oldu¤unu bildirmifllerdir (21). Fakat baz› çal›flmalarda,
köken farkl›l›¤›n›n malignite gelifliminde rolünün olmad›¤› savunulmaktad›r (22). Düflük derece MALT lenfoman›n, H. pylori eradikasyon tedavisi ile geriledi¤i gösterilmifltir. Ancak baz› olgularda, ilk regresyondan sonra
nükslerin oluflabilece¤i hatta yayg›n B hücre lenfomas›n›n geliflebilece¤i bildirilmifltir. Bu gözlemler, H. pylori
eradikasyonunun, lenfoman›n uzun remisyonu için yeterli olmad›¤›n› düflündürmektedir.
KLAM‹DYA VE KANSER
Klamidya infeksiyonlar›n›n kanser geliflimine neden olabilece¤i, yaklafl›k 50 y›l önce Chlamydia trachomatis’in
etken oldu¤u bir hastal›k olan, lenfogranüloma venerum’un
rektal kanser geliflimine neden oldu¤unun ispatlanmas›
ile gösterilmifltir. Klamidya infeksiyonlar›n›n, persistan
infeksiyon oluflturarak kronik inflamasyon zemininde
malignite geliflimine yol açt›klar› düflünülmektedir (23).
Günümüzde C. trachomatis’in servikal neoplazilere, bu
gruptan bir di¤er bakteri olan C. pneumoniae’nin ise
akci¤er kanserine neden olabilece¤i serolojik ve epidemiyolojik çal›flmalarda gösterilmifltir. Bu etkenlerin malignite geliflimi üzerine olan etkisi kan›tlanm›fl olmakla birlikte, malignite gelifliminden sorumlu spesifik mekanizmalar henüz bilinmemektedir. Ancak kronik klamidya
infeksiyonlar›nda, infekte hücrelerden sal›nan süperoksit
oksijen radikallerinin, DNA hasar›na yol açarak malignite
geliflimine neden oldu¤u düflünülmektedir. Ayr›ca, klamidya infeksiyonlar›n›n konak hücre apoptozisini inhibe
edebilmeleri, klamidyal ›s› flok proteinlerinin (HSPs),
s›v›sal ve hücresel immün yan›t üzerine olan olumsuz etkileri gibi birçok spesifik mekanizmalarla malignite geliflimine katk›da bulunduklar› tahmin edilmektedir (24).
Chlamydia pneumoniae ve akci¤er kanseri
Daha önceleri TWAR suflu ad›yla bilinen C. pneumoniae, belirtisiz infeksiyonlardan, pnömoni, sinüzit, bronflit,
rinit, kronik obsrüktif akci¤er hastal›¤› (KOAH) gibi birçok
solunum yolu infeksiyonlar›na neden olabilen zorunlu
hücre içi bir bakteridir. Bindokuzyüzseksenli y›llar›n sonunda akut miyokart infarktüsü (AM‹) ve koroner kalp
hastal›¤› (KKY) olan 70 hastada yap›lan bir çal›flmada
(25), C. pneumoniae’ye karfl› IgG ve IgA türü antikorlar›n
varl›¤› ile AM‹ ve KKY aras›nda anlaml› bir iliflki oldu¤u
ve antikor titrelerinin yüksek bulunmas› halinde bu
iliflkinin daha da güçlendi¤i gösterilmifltir. Ateroskleroz
ve C. pneumoniae iliflkisinin belirlenmesinden sonra
1997 y›l›nda Laurila ve ark. (5) kronik C. pneumoniae
Cilt 17, Say› 1, Ocak 2003
infeksiyonlar› ile akci¤er kanseri ve malign lenfoma aras›nda sero-epidemiyolojik bir ba¤›n oldu¤unu gösteren
çal›flmalar›n› yay›nlayarak, bu bakteri ile ilgili ilginç tart›flmalar› bafllatm›fllard›r. Bu konu ile ilgili tüm çal›flmalardaki ortak görüfl; C. pneumoniae infeksiyonlar›n›n, 60
yafl alt›nda sigara içen erkeklerde küçük hücreli ve
skuamöz tip epitelyal akci¤er kanserleri için ba¤›ms›z bir
risk faktörü oldu¤udur (26). Ancak C. pneumoniae’nin
kanser patogenezini bafllat›c› bir etken mi yoksa oluflan
lezyonlara afinite gösteren bir ajan m› oldu¤u tart›flmalar›
sürmektedir. Karsinogenezin ilk aflamas›, persistan
infeksiyonun bafllamas› ile olmaktad›r. Ço¤unlukla monosit ve makrofajlarda ço¤alan etkenin, yeni monositler
ve endotel hücrelerini infekte etmesinin ard›ndan intimadaki makrofajlar›n ve mediadaki düz kas hücrelerinin de
olaya kat›l›m› ile oluflan antijenik uyar›, sitokinlerin ve
akut faz proteinlerinin salg›lanmas›na ve persistan infeksiyonun ortaya c›kmas›na neden olmaktad›r. Persistan
C. pneumoniae infeksiyonlar› s›ras›nda yang›l› hücrelerden salg›lanan TNF-alfa, IL-1ß ve özellikle IL-8’in konak
hücre DNA’s›nda genetik hasara neden olarak kanserogenezisi bafllatt›¤› düflünülmektedir (27).
Kronik C. pneumoniae infeksiyonlar›nda immunglobulin
düzeyleri, kanserogenez sürecinde araflt›r›lan bir di¤er
konu olmufltur. Chlamydia pneumoniae’ye karfl› oluflan
spesifik Ig A antikorlar›n›n yüksek titrede bulunmas›n›n,
kronik infeksiyonlar›n geliflimi için belirleyici bir marker
oldu¤u gösterilmifltir. Ayn› iliflki, akci¤er kanserlerinin
etiyolojisinde de araflt›r›lm›flt›r. ‹lk olarak Gnarpe ve arkadafllar› küçük hücreli akci¤er kanserli ve skuamöz epitel hücreli kanserli hastalarda C. pneumoniae’a spesifik
IgA antikorlar›n›n yüksek oldu¤unu bulmufllard›r; ard›ndan 1993-1995 y›llar› aras›nda akci¤er kanserli 143 hasta üzerinde yap›lan bir çal›flmada 60 yafl›n alt›ndaki hastalarda IgA düzeylerinin kontrol grubuna göre anlaml›
olarak yüksek oldu¤u saptanm›flt›r (28). Türkiye’de Kocazeybek (29) taraf›ndan yap›lan çal›flmada, akci¤er kanserli olgularda C. pneumoniae infeksiyonu seropozitifli¤inin, 55 yafl ve alt›nda erkek hastalarda anlaml› olarak
daha yüksek oldu¤u saptanm›flt›r. Kronik C. pneumoniae
infeksiyonlar›n›n sigara içen kiflilerde malign de¤iflime
katk›da bulundu¤u ve akci¤er kanseri geliflimi riskini
art›rd›¤› düflünülmektedir.
Chlamydia trachomatis
ve servikal kanser
Servikal kanserlerin geliflimde cinsel aktivite önemli bir
risk faktörüdür. Cinsel aktif kad›nlarda önemli bir servisit
etkeni olan Human papilloma virus (HPV)’ünün servikal
kanserler ile olan iliflkisi, bir çok sero-epidemiyolojik
çal›flmada gösterilmifltir (30). Bu iliflkinin belirlenmesinin
ard›ndan, cinsel yolla bulaflan di¤er etkenler de servikal
kanser etiyolojisinde araflt›r›lmaya bafllanm›flt›r. Per-
119
sistan klamidya infeksiyonlar›n›n genetik hasara yol
açarak neoplastik de¤ifliklikleri bafllatmas›, tüm klamidya
infeksiyonlar› için karsinogenezi tetikleyen ortak yoldur.
Chlamydia trachomatis ile infekte hücrelerin sitotoksik T
hücresi yan›t›ndan kaçmas› ile bu hücrelerin IF-γ yan›t›n›
indüklemesi sonucu MHC s›n›f II sal›n›m›n›n artmas›,
kanserogenez sürecinde etkili olan immunolojik mekanizmalard›r. Çal›flmalarda C. trachomatis infeksiyonlar›n›n invazif servikal skuamöz hücreli kanserler için risk
faktörü oldu¤u serolojik ve sitolojik olarak kan›tlanm›flt›r
(31, 32). Ayn› iliflki servikal adenokanserler için gösterilememifltir (33). Chlamydia trachomatis’in, hedef doku
olarak endoservikal glandüler hücreleri tutarak, servikal
ektopi ve skuamöz metaplaziye neden oldu¤u gösterilmifltir. Ayr›ca servikal kanserlerde klamidya antikorlar›n›n
varl›¤› bir çok çal›flmada araflt›r›lm›flt›r. Anttila ve ark.
(34) 181 invazif servikal karsinomlu hasta üzerinde
yapt›klar› bir çal›flmada, C. trachomatis IgG antikor
düzeylerini kontrol grubuna göre anlaml› oranda yüksek
olarak bulmufllard›r. Yine ayn› çal›flmada C. trachomatis
serotip G’nin di¤er genotiplere göre anlam› olarak servikal kanserle iliflkili oldu¤u belirtilmektedir. Schlott ve ark.
(35) servikal kanserli hastalarda yapt›klar› bir çal›flmada,
servikal doku örneklerinin % 40’›nda C. trachomatis DNA’s›n› Plimeraz zincir reaksiyonu yöntemi ile saptam›fllard›r.
Chlamydia trachomatis’in servikal kanser etiyolojisinden
direkt olarak sorumlu tutan bu çal›flmalardan farkl› olarak, bu bakteriyi, sigara kullan›m›, cinsel efl say›s› ve en
önemlisi HPV infeksiyonlar› ile birlikte servikal kanserler
için bir kofaktör oldu¤unu savunan çal›flmalar da vard›r.
Bu çal›flmalarda, C. trachomatis ve HPV infeksiyonlar›n›n, servikal mukus içinde bulundu¤u gösterilen bir
nikotin metaboliti olan polisiklik aromatik hidrokarbonlar
(PAHs) ve metilnitrozamino-butanon (NNK) ile birlikte
DNA hasar›ndan sorumlu oldu¤u savunulmaktad›r (24,
36). C. trachomatis’in servikal kanser oluflum sürecindeki rolleri, henüz HPV’leri kadar aç›k ve net olmamakla
birlikte kanser etiyolojisindeki yeri araflt›r›lmaktad›r.
Chlamydia trachomatis
ve over kanseri
Over kanseri, mortalite riski en yüksek olan jinekolojik
malignitedir. ‹nsidans› geçen y›llar içerisinde artan bu
malignitenin etiyolojisinden, sürekli ovülasyon ve yüksek
gonodotropin düzeylerine maruz kalma gibi faktörler
sorumlu tutulmakla birlikte, kesin nedeni henüz bilinmemektedir. ‹nfertilitenin over kanserlerinin etiyolojisindeki
yeri, son y›llarda araflt›r›lan bir konudur. Çal›flmalarda
over kanserlerinin yaklafl›k % 9’unun, infertilitenin önemli
nedenleri olarak say›lan pelvik inflamatuvar hastal›klara
(PIH) ba¤l› oldu¤u bildirilmektedir (7). Chlamydia trachomatis’in neden oldu¤u ooforit ve salpenjit sonucu oluflan
infertilitenin, over kanseri etiyolojisinden sorumlu olabilece¤i gösterilmifltir. Klamidya PIH’nda over kanserinin
tümör göstergeleri olan Ca125 ve TATI’nin serum
düzeylerinin artt›¤› bilinmektedir. Ancak tümör göstergelerindeki yüksekli¤in, a¤›r ooforitte bazal membran parçalanmas› sonucu oluflan doku hasar›na da ba¤l› olabilece¤i düflünülmektedir (37). Baz› yay›nlarda over ve
serviks kanserlerinin ortak etiyolojik faktörlere sahip
olabilece¤i savunulmas›na ra¤men, HPV DNA veya C.
trachomatis DNA’s› malin ya da benign over kanserli
dokularda gösterilememifltir (38). Bu nedenle over kanserleri ile klamidya infeksiyonlar›n›n iliflkisinin belirlenmesi için çok daha genifl serili epidemiyolojik çal›flmalara
gereksinim vard›r.
Sonuç
Kanser etiyopatogenezi son y›llarda en çok araflt›r›lan
konulardan biridir. Moleküler tekniklerin t›pta tan› amaçl›
kullan›m› ile viral etkenlerin kanser dokular›nda saptanmas› sayesinde virüslerin kanser etiyolojisindeki yerleri
ile kanser oluflum mekanizmalar› çok daha iyi anlafl›lm›flt›r. Bakterilerin malin geliflim sürecindeki rolleri,
virüsler kadar aç›k ve net de¤ildir. Persistan ya da kronik
infeksiyon oluflturan birçok bakteri bu konuda araflt›r›lm›fl olmas›na ra¤men, sadece H. pylori ve klamidya
türlerinde bakteri-kanser iliflkisinin varl›¤› kan›tlanabilmifltir. Her iki tür için de patogenezin daha net gösterilece¤i seroepidemiyolojik ve histopatolojik genifl serili
çal›flmalara ihtiyaç vard›r.
KAYNAKLAR
1. Robbins S, Kumar V. Neoplazi. Robbins S, Kumar V, eds. Çeviri ed: Uluo¤lu Ö. Temel Patoloji’de (Basic Pathology). 4th ed. Ankara: Günefl
Kitabevi, 1987: 217.
2. Brooks GF, Butel JS, Morse SA, eds.
Jawetz Melnick and Adelberg’s Medical Microbiology. 21st ed. Connecticut: Appeleton and Lange, 1998:
543-65.
3. Zur Hausen H. Viruses in human cancers. Science 1991; 254: 1167-72.
4. Correa P, Fox J, Fontham E, et al. Helicobacter pylori and gastric carcinoma: serum antibody prevalence in populations with contrasting cancer
risks. Cancer 1990; 66: 2569-74.
5. Laurila A, Anttila T, Laara E, et al.
Serological evidence of an association of chronic Chlamydia pneumoniae infection with lung cancer. Int J
Cancer (Pred Oncol) 1997; 74: 31-4.
6. Paavonen J, Vesterinen E, Mayer B, et al.
Genital Chlamydia trachomatis infections in patients with cervical atypia. Obstet Gynecol 1979; 54:
271-89.
120
‹nfeksiyon Dergisi (Turkish Journal of Infection)
7. Risch HA, Howe GR. Pelvic inflammatory disease and the risk of epithelial ovarian cancer. Cancer Epidemiol Biomark Prev 1995; 4: 447-51.
8. Correa P, Haenszel W, Cuello C, et al. A model for gastric cancer epidemiology. Lancet 1975; ii: 58-9.
9. Schistosomes. Liver flukes and Helicobacter pylori. In: IARC Monographs on the Evaluation of Carcinogenic Risks to Humans. Eval Carcinog
Risk Hum 1994; 61: 1-241.
10. Parsonnet J, Friedman GD, Vandersteen DP, et al.
1127-31.
Helicobacter pylori infection and the risk of gastic carcinoma. N Engl J Med 1991; 324:
11. Forman D, Webb P, Parsonnet J. Helicobacter pylori and gastric cancer. Lancet 1994; 343: 243-4.
12. Fontham ET, Ritz B, Perez A, et al. Determinants of Helicobacter pylori infection and chronic gastritis. Am J Gastroenterol 1995; 90: 1094-101.
13. Kuipers EJ, Uyterlinde AM, Pena AS, et al.
Long term sequele of Helicobacter pylori gastritis. Lancet 1995; 345: 1525-8.
14. Kuipers EJ. Review article: relationship between Helicobacter pylori, atrophic gastritis and gastric cancer. Alimen Pharmacol Ther 1998; 12
(Suppl 1): 28a.
15. Blanchard TG, Czinn SJ. Review article: immunological determinants that may effect the Helicobacter pylori cancer risk. Aliment Pharmacol
Ther 1998; 12 (Suppl 1): 83a.
16.
Beales ILP, Davey NJ, Pusey CD, et al. Long-term sequeale of Helicobacter pylori gastritis [Letter]. Lancet 1995; 346: 381-82.
17. Blaser MJ, Perez GI, Kleanthous H, et al. Infection with Helicobacter strains posessing cag A is associated with an increased risk of developing
adenocarcinoma of the stomach. Cancer Res 1995; 55: 2111-15.
18. Mitchell HM, Hazell SL, Li YY, Hu PJ. Serological responce to specific Helicobacter pylori antigens: antibody against cag A antigen is not
predictive of gastric cancer in a developing country. Am J Gastoenterol 1996; 91: 1785-8.
19. Haruma K. Trend toward a reduced prevalance of Helicobacter pylori infection, chorinic gastritis and gastric cancer in Japan. Gastroent Clin
North Am 2000; 29: 623-31.
20. Wotherspoon AC, Ortiz-Hidalgo C, Falzon MR, Isaacson PG.
Lancet 1991; 338: 1175-6.
Helicobacter pylori-associated gastritis and primary B-cell gastric lymphoma.
21. Eck M, Schmausser B, Haas R, et al. MALT-type lymphoma of the stomach is associated with Helicobacter pylori strains expressing the cag A
protein. Gastroenterology 1997; 112: 1482-6.
22. Foerster EC, Koch P, Koch O, et al.
Serum response to Helicobacter pylori in primary gastric B-cell lymphoma. Gut 1995; 37 (Suppl 1): 6a.
23. Paavonen J. Chlamydia trachomatis and cancer. Sex Trans Infect 2001; 77: 101-2.
24. Gravitt MS, Castle P. Chlamydia trachomatis and cervical squamous cell carcinoma. JAMA 2001; 285: 1703-5.
25. Saikku P, Mattila K, Nieminen MS, et al. Serological evidence of an association of a novel chlamydia, TWAR, with chronic coronary heart
disease and acute myocardial infarction. Lancet 1988; 29: 983-6.
26. Karvonen M, Tuomilehto J, Pitkaniemi J, Naukkarinen A, Saikku P.
Epidemiol 1994; 23: 1315-21.
27. Koyi H, Branden E, Gnarpe J, Gnarpe H, Arnholm B
Importance of smoking for Chlamydia pneumonae seropositivity. Int J
. Chlamydia pneumoniae may be associated with lung cancer. APMIS 1999; 107: 828-32.
28. Jakson LA, Wang SP, Nazar SV, Grayson JT, Vaughan TL. Association of Chlamydia pneumoniae immunoglobulin A seropositivity and risk of
lung cancer. Cancer Epidemiol Biomarkers Prev 2000; 9: 1263-6.
29. Kocazeybek B. Akci¤er kanserli hastalarda Chlamydia pneumoniae seropozitifli¤inin de¤erlendirilmesi. ‹nfek Derg 2001; 15: 443-8.
30. Walboomers JM, Jacops MV, Manos MM, et al.
1999; 189: 12-9.
31. Hakama M, Lehtinen M, Knekt P, et al.
J Epidemiol 1993; 137: 166-70.
Human papillomavirus is a necessary cause of invasive cervical cancer worldwide. J Pathol
Serum antibodies and subsequent cervical neoplasms. A prospective study with 12 years follow-up. Am
32. Lehtinen M, Dillner J, Luostarinen T, et al.
Nested case control study of the role of human papillomavirus type 16 and Chlamydia trachomatis
in cervical carcinoma. BMJ 1996; 312: 537-9.
33. Koskela P, Anttila T, Bjorge T, et al.
34. Anttila T, Saikku P, Koskela P, et al.
carcinoma. JAMA 2001; 285: 47-51.
35. Schlott T, Ruda G, Hoppert M, et al.
1998; 46: 1017-23.
Chlamydia trachomatis infections and invasive cervical carcinoma. Int J Cancer 2000; 85: 35-9.
Serotypes of Chlamydia trachomatis infections and the risk for the development of cervical squamous cell
The in situ polymerase chain reaction for detection of Chlamydia trachomatis. J Histochem Cytochem
36. Procopczyk B, Cox JE, Hoffman D, Waggoner SE.
nonsmokers. J Nati Cancer Inst 1997; 89: 868-73.
37. Paavonen J, Lehtinen M, Heinonen PK, et al.
38. Parazzini F, La Vecchia C, Negri E, et al.
Identification of tobacco-specific carcinogen in the cervical mucus of smokers and
Serum CA 125 in acute pelvic inflammatory disease. Br J Obstet Gynecol 1989; 96: 574-9.
Pelvic inflammatory disease and risk of ovarian cancer. Cancer Epidemiol Biomark Prev 1996; 5:
667-9.
Cilt 17, Say› 1, Ocak 2003
121
Download