TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası II.Türkiye Kadastro Kongresi-2008 21-24 Mayıs 2008, Ankara TAŞINMAZLARDA DOĞAL DEĞER ENVANTERİNİN OLUŞTURULMASI VE ALAN YÖNETİMİ Dilek TEZEL1 Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, Ankara, Uzman - Jeodezi ve Fotogrametri Yük.Müh., dilektezel@yahoo.com 1 ÖZET Birçok gelişmiş ülke bitki ve hayvan tür tespitlerini tamamlamış ve türlere ait ilişkisel veri tabanlarını oluşturmuştur. Bu ülkeler coğrafi bilgi teknolojilerinden yararlanarak doğal değerlere ait verilerin sektörler arası kullanılmasını sağlamış ve karar destek sistemlerini kurmuşlardır. Bu ülkeler ayrıca, doğal değerlerin belirlenmesi, kayıt altına alınması ve korunması konularında etkin alan yönetimini gerçekleştirmişler ve ulusal kalkınma stratejilerini belirlemişlerdir. Türkiye’de de, Özel Çevre Koruma Kurumu sorumlu olduğu bölgelerde etkin alan yönetimini sağlamak üzere doğal değer envanterlerini oluşturmakta ve koruma zonlarını belirlemektedir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında, kamu yararını öne çıkaran yasaların oluşturulması önem kazanmış ve alan kullanımı planlaması, çevre korumaya ilişkin yasalar düzenlenmiştir. Bu yeni yasalara ulusal anayasalarda yer verilmesiyle alan kullanımı sınırlandırılmış alanlar tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu yasalarla mülkiyet hakkının kullanımı da sınırlandırılmıştır. Taşınmazların sadece geometrik şekli ve hukuki yapısını belirleyen bir kadastro anlayışı günümüzde yetersiz kalmaktadır. Bu çalışmada, küreselleşme sürecinde yükselen değer olan çevre koruma ve etkin alan yönetiminde, mülkiyet bilgisinin kapsamlı olmasının sağlayacağı katkılar üzerinde durulmaktadır. Çevre koruma ve izlemeye yönelik mekansal verilerin de yer aldığı çok amaçlı kadastro çalışmalarının yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Böylece alan yönetiminin tek elden, doğru ve zamanında gerçekleştirilmesinin sağlanacağı fikri savunulmaktadır. Anahtar Sözcükler: Biyolojik Çeşitlilik, EUNIS, LUCAS, Çevre Koruma, Alan Yönetimi. ABSTRACT Majority of developed countries have completed their flora and fauna species determination and constructed their relational databases concerning the species. They have succeed in utilization of natural data among different sectors and created their decision support systems. Moreover, these countries achieved in realization of an effective land management for determination, registration and protection of natural values and in determination of their national development strategies. In Turkey, in order to accomplish an effective land management in its responsibility areas, Environmental Protection Agency for Special Areas constructs inventories concerning the natural values and determines the protection zones. Especially after World War II a growing number of new public laws were created. Land use planning, environment protection, noise protection, construction laws, protection against danger caused by natural phenomena, and so on, were regulated by public laws. All of these new laws were also based on national constitutions. They define areas where certain things are permitted or forbidden. The boundaries of these areas are in principle independent of the private property boundaries, but they have an impact on the possible use of the land. Today, an understanding of cadastre which is only based on the geometry and legal aspects of land properties is efficient. This study focus on benefits of utilizing property information in a wide context for environmental protection and effective land management that form increasing values in the process of globalization. It is argued that by the use of multi-purpose cadastre studies which include spatial data on environmental protection and monitoring. Therefore, an emphasis is made on the necessary of the multi-purpose cadastre studies to include spatial data on environmental protection and monitoring. As a result, it is argued that decisions for land management could be taken through one hand and they could be implemented properly and in-time. Keywords: Biodiversity, EUNIS, LUCAS, Environmental Protection, Land Management. 1 1.DOĞAL DEĞER ENVANTERİNİN ÖNEMİ Erozyonu engelleyen, gıda ve tarım için büyük önem taşıyan, tıpta kullanılan ilaçların çoğununun kökenini oluşturan ve giderek azalan canlı kaynaklar, günümüzde bir ülkenin sahip olabileceği en önemli değerler arasında sayılmaktadır. Yeni tarım çeşitleri elde etmek veya mevcut olanları insanların ihtiyaçlarına göre iyileştirmek için yabani türlerden yararlanılmaktadır. Ancak, dünyanın tarım yapılabilecek nitelikteki alanları ve su kaynakları hızla kirlenmekte ve yok olmaktadır. Bilim adamları yakın gelecekte insanların ciddi bir gıda ve su sorunu ile karşı karşıya kalacağı görüşündedir. Bu gelişmeler ışığında, ülkelerin sahip olduğu biyolojik çeşitlilik büyük bir güç olarak değerlendirilmektedir. Çünkü çevresel baskılara dirençli ve yüksek üretim potansiyeline sahip türlerin geliştirilmesi için biyolojik çeşitliliğin yoğun olduğu alanlardan faydalanılmaktadır. Günümüzde gelişmiş ülkeler tarafından yaygınlaştırılmaya çalışılan küresel ekonomi politikasının tarımsal biyolojik çeşitlilik üzerinde ileriye dönük tehditleri bulunmaktadır. Ülkeler giderek tek çeşit ürüne odaklı ve yoğun tarımsal üretim sistemlerine itilmekte ve bunun sonucu olarak hem yerel çeşitler yok olmakta hem de mono-kültüre dayalı tarımın yaygınlaşması ile gıda güvencesi risk altında kalmaktadır. Kıtalar arasında köprü olması, iklimsel ve coğrafik özelliklerin kısa aralıklarla değişmesi sonucu Türkiye biyolojik çeşitlilik açısından küçük bir kıta özelliği kazanmıştır. Türkiye; orman, dağ, step, sulak alan, kıyı ve deniz ekosistemlerine ve bu ekosistemlerin farklı formlarına ve farklı kombinasyonlarına sahiptir. Bu olağanüstü ekosistem ve habitat çeşitliliği beraberinde önemli bir tür çeşitliliğini getirmiştir. Türkiye’nin, bitki (flora) türleri bakımından sahip olduğu zenginliği anlamak için, Avrupa kıtası ile karşılaştırmak yeterli olacaktır: Tüm Avrupa kıtasında 12500 bitki türü varken, sadece Anadolu’da yaklaşık 11000 bitki türü olduğu bilinmektedir. Bunların yaklaşık üçte biri Türkiye’ye özgü (endemik) türlerdir. Dünya ölçeğinde bitki ve hayvan türlerinin çeşitliliğinin önemi herkes tarafından anlaşılmıştır. Bir çok gelişmiş ülke tür tespitlerini tamamlamış ve türlere ait ilişkisel veri tabanlarını oluşturmuştur. Coğrafi bilgi teknolojilerinden yararlanarak doğal değerlere ait verilerin sektörler arası kullanılmasını sağlamış ve karar destek sistemlerini oluşturmuşlardır. Bu verileri kullanarak tarım, gıda ve ekonomik değerler açısından önem taşıyan genetik çeşitlilik unsurlarının belirlenmesi, kayıt altına alınması, korunması ve yönetimi konularında etkin alan yönetimini gerçekleştirmişler ve ulusal kalkınma stratejilerini belirlemişlerdir. Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi, tarımsal stratejiler ya da ulusal kalkınma planları gibi ulusal girişimlerin uygulanma süreçleri arasındaki bağlantıların ve eşgüdümün sağlanması için doğal değerlere ilişkin verilerin kayıt altına alınması gerekmektedir. Türkiye, çok önemli bir ekonomik potansiyel oluşturan zengin tarımsal genetik kaynaklarına, tıbbi ve aromatik bitki genetik kaynaklarına sahiptir. Ülkemiz bitki varlığı ile en zengin ülkelerden biridir. Ancak bitki çeşitliliğimizin tespiti ve kayıt altına alınması, sektörler arası kullanımı ülkemizde hala tamamlanamamıştır. Ülkemizde mevcut türlerin sayısı doğru ve yeterli envanter olmadığı için hala yaklaşık olarak ifade edilmektedir. Elde edilen bilgiler belli bir sistematik ile oluşturulmadığından disiplinler arası yeterince paylaşılamamaktadır. 2.DOĞAL DEĞERLER VE ÖZEL ÇEVRE KORUMA KURUMU Dünyada 1970 li yıllardan itibaren hızlanan sanayileşme ve kentleşme doğal kaynakların aşırı kullanımına, tüm canlıların yaşam alanlarının etkilenmesine neden olmuş, ayrıca nüfusta görülen artış ve hareketlenme de yeni yerleşim alanları açılması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu gelişmelerin beraberinde getirdiği aşırı kaynak kullanımının yarattığı endişe ve insan sağlığı üzerinde görülen olumsuz etkiler çevre kavramını gündeme getirmiş ve bu anlayış ilerleyen yıllarda çevre koruma hareketine dönüşmüştür. Türkiye’de de dünyadaki gelişmelere paralel olarak sanayileşme ve kentleşme süreci hız kazanmıştır. Turizm sektörü de büyüyen ve gelişen sektörler arasında yer almış; 1982 yılında yürürlüğe giren Turizm Teşvik Kanunu ile Türkiye’de artan arazi tahsisleri ve turizm yatırımı teşvikleri ve ikinci konut edinme talepleri özellikle kıyılarda aşırı betonlaşmaya ve doğal alanların niteliklerini kaybetmesine neden olmuştur. 1985 yılında ise 3194 sayılı İmar Kanunu’nda plan onama yetkilerinin yerel yönetimlere devredilmesi sonucu başlayan hızlı ve kontrolsüz imar hareketleri ile özellikle kıyı yerleşimlerinde aşırı ikinci konut arzı ile karşı karşıya kalınmış, planlama yetkileri yereldeki insanların rant hesapları ile yanlış kullanılmış, çevre değerleri göz ardı edilerek kıyı alanlarında doğal yapı yok olma sürecine girmiştir. 2 Türkiye’nin özellikle Akdeniz ve Ege kıyılarındaki aşırı, kontrolsüz ve düzensiz yapılaşmalara karşı korunması gereken doğal, tarihi ve kültürel değerlerinin yoğun olduğu, aynı zamanda yapılaşma ve bozulma baskısı altında olan, ancak henüz bozulmamış alanlarının özel bir statü altında korunması gündeme gelmiştir. Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi (1975) ve Eki Protokollerin uygulanması amacıyla bütün Akdeniz Ülkeleri ve Avrupa Topluluğu tarafından yürütülmekte olan Akdeniz Eylem Planı adı altındaki ortak çalışma da Özel Çevre Koruma Kurumunun kurulması ve Özel Çevre Koruma Bölgelerinin tespit ve ilanı konusunda yönlendirici olmuştur. Bu kapsamda 2872 sayılı Çevre Kanununun 9. maddesi değiştirilerek, ulusal ve uluslararası önemi haiz hassas alanların korunması ve gelecek nesillere intikalinin emniyet altına alınması sağlanmıştır. 1989 yılında 383 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 9. Maddesine göre Bakanlar Kurulu tarafından “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak ilan edilen ve edilecek alanların; sahip olduğu çevre değerlerini korumak, mevcut çevre sorunlarını gidermek için tüm tedbirleri almak üzere Özel Çevre Koruma Kurumu kurulmuştur. Özel Çevre Koruma Kurumunun görevi; dünya ve ülke ölçeğinde doğal, tarihi ve kültürel değerlere sahip ancak kentleşme, turizm, tarım ve sanayi baskısı altındaki özel çevre koruma bölgelerinde; bütünleşik alan yönetimi yaklaşımıyla, ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği içerisinde, çok yönlü bakış açısı ile sektörler arası eşgüdümü sağlayarak, biyolojik çeşitliliğin korunmasına, doğal, tarihi ve kültürel değerlerin sürdürülebilirlik anlayışıyla yönetilmesine, sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşanmasına katkıda bulunmaktır. Bu görev tanımı çerçevesinde Özel Çevre Koruma Bölgelerinin doğal değer envanterlerinin belirlenmesine yönelik; bitki genetik çeşitliliğinin yerinde korunması, biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynak yönetimi, tehdit altındaki bitki türlerinin yaşam mekanlarının korunması ve alan yönetimi gibi taşınmazla doğrudan ilişkili projeler gerçekleştirilmektedir. Projeler kapsamında elde edilen doğal verilerle mekana dayalı analizler yapılarak mutlak koruma alanı, hassas zon, tarımsal niteliği korunacak alan vb. gibi alansal kararların belirlendiği alan yönetimi kararları oluşturulmakta ve imar planı çalışmalarında kullanılmak üzere tematik altlıklar oluşturulmaktadır. 3.ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİNDE DOĞAL DEĞER ENVANTERİNİN BELİRLENMESİ VE ALAN YÖNETİMİ UYGULAMALARI Özel Çevre Koruma Kurumu; ülkemizde doğal, tarihi ve kültürel açıdan en önemli olan 14 bölgeden sorumludur. Özel Çevre Koruma Bölgeleri doğal değerleri yüksek ve biyoçeşitliliğinin sürdürülmesi ülke geleceği için önemli olan alanlardır. Bu alanların doğal değerini belirlemek ve etkin alan yönetimini sağlamak üzere gerçekleştirilen biyolojik çeşitlilik projeleri ile; biyolojik çeşitliliğin korunması, biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımının sağlanması, genetik kaynakların kullanımından kaynaklanan faydaların adil ve hakkaniyete uygun paylaşımı hedeflenmektedir. Alan yönetimi kararlarını oluşturmak üzere tüm çalışmalar; Alan Dışı Kullanımlar, Arazi Kullanımı, Ekoturizm, Erozyon, Flora, Fauna, Hidroloji, İdari Yapı, Jeoloji, Mülkiyet, Orman, Peyzaj, Planlama Sınırları, Sit Alanları, Su Kalitesi, Tarım, Teknik Altyapı, Ulaşım ve diğer başlıklar altında gerçekleştirilmektedir. Tüm bu verilerin sentezi ile mutlak koruma alanları belirlenmekte, alana ait yönetim planı oluşturulmakta ve imar planları onaylanmaktadır. 3.1. BELEK ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ BİYOTOP HARİTALAMASI Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı bünyesinde yapılan çalışma ile ülkemizdeki bitki türü zenginliğinin uzaktan algılama ve coğrafi bilgi teknolojilerinden yararlanarak tespit edilmesi hedeflenmiştir. Arazi çalışmaları ile bölge kapsamında bitkilere ait tüm veriler toplanmış ve Avrupa Birliği Doğa Koruma Direktifi’nin öngördüğü “EUNIS (European Union Nature Information System)” sınıflandırmasına göre EUNIS kodu belirlenmiştir. Yaklaşık 112 km2 olan çalışma alanında bitkilere ait ilişkisel veri tabanı oluşturulmuştur. EUNIS listesine göre, 83 farklı biyotop belirlenmiştir. Coğrafi Bilgi Sistemi yazılımı(ArcGIS) içerisinde biyotop haritalaması için 113 farklı semboloji kullanılmış ve kurumsal bazda standartlaştırılmıştır. Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde gerçekleştirilen bu çalışma Türk uzmanlar tarafından gerçekleştirilen ilk biyotop haritalamasıdır. Biyotop Haritalaması ; 1. Arazi Çalışması 2. Flora Veri Tabanının ve Grafik Verilerin Sayısal Ortamda Oluşturulması 3. Coğrafi Bilgi Sistemi İçinde Tüm Verilerin Analizi ve Koruma Sentez Haritasının Oluşturulması olmak üzere üç aşamada gerçekleştirilmiştir. 3 Coğrafi Bilgi Sistemi yazılımı(ArcGIS) içerisinde gerekli coğrafi analizler ve değerlendirmelerle en önemli alanlar ortaya konmuş, Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde mutlak koruma alanları (corezone) ve koruma zonları belirlenmiştir. Mutlak koruma alanlarında alan yönetimi ile mülkiyet hakkının kısıtlanması veya sınırlandırılması kararları alınmıştır. Bu kapsamda alan yönetimi kararları oluşturulmuştur.Böylece nesli tehlike altında olan türler ve önemli türlerin bulunduğu alanlar gelecek nesillere aktarılmak üzere korunmuştur. Biyotop haritalamasına dayalı olarak elde edilen bu Koruma Sentez Haritası birebir kullanılarak, “Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Revizyonu” çalışmaları gerçekleştirilmiş ve plan onaması yapılmıştır. Şekil 1 : Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi Biyotop Haritası. BELEK ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİNDE ÖNEMLİ ALAN DAĞILIMI 65% Çok Önemli Alan Az Önemli Alan Önemsiz Alan 22% 13% Çok Önemli Alan Az Önemli Alan Önemsiz Alan Şekil 2 : Doğal değerler açısından önemli alanlar haritası. 4 Çiçekli bitkilerin en yoğun görüldüğü aylar dikkate alınarak 11–22 Nisan ve 2-13 Mayıs 2005 tarihlerini kapsayan iki periyotta arazi çalışması yapılmıştır. Çalışma alanın tamamında yer alan bitkiler hava fotoğrafları yardımıyla mekansal olarak belirlenip, bitkilere ait sözel veriler veri formlarına aktarılmıştır. Toplam 792 adet veri formu doldurulmuştur. Formu dolduran grubun adı ve form numarası, Tarih, Alanın tanımlanmasıve açıklamalar, Alanın topoğrafik ve jeolojik yapısı Gidilen alandaki vejetasyona ait genel bilgiler Alanda görülen bitki türleri, (Latince isimleriyle birlikte), Alanda görülen hayvan türleri, (Latince isimleriyle birlikte), Alandaki çevresel etkiler Mevcut arazi kullanımı Alandaki ana biyotop ve yüzdesi, Alanın EUNIS kodu, (European Union Nature Information System) Habitat tipi ve İngilizce tanımı Şekil 3 : Belek Biyotop Haritalaması Arazi Çalışması. 5 Bitkilere ait sözel veriler tablosal veri olarak bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Bitkilere ait mekansal veriler vektör veri olarak bilgisayar ortamına aktarılmış ve coğrafi bilgi sistemi yazılımı içerisinde sözel verilerle ilişkilendirilmiştir. Alanın tamamını kapsayan ilişkisel bitki veri tabanı oluşturulmuştur. Bitki(Flora) Geodatabase Şekil 4 : Belek Biyotop Haritalaması için “Personal Geodatabase” oluşturulması. 6 3.2. BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN TESPİTİ TUZ GÖLÜ PROJESİ 2005-2007 yılları arasında gerçekleştirilen biyolojik çeşitliliğin tespiti projesi ile çok önemli ve bir daha geri getirilemez doğal değerlerin korunması için karar vericilere temel prensiplerin aktarılması, bölge halkı için ekolojik ve ekonomik olarak yaşanabilir bir geleceğin yaratılmasına katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Bölgenin korunması ve sürdürülebilir kalkınması için alternatifler geliştirilmiştir. Yaklaşık 7414km2. büyüklüğündeki Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi Tuz Gölü ve Çevresini kapsamaktadır. Bölge tarım, hayvancılık, tuz üretimi ve turizm gibi alanlardaki katkılarıyla Türkiye ekonomisi için büyük bir önem taşımaktadır. Türkiye’nin tuz ihtiyacının yaklaşık yüzde 60’ını karşılayan Tuz Gölü, çevresindeki endemik bitkilerle dünyanın en önemli doğal alanlarından biridir. Arazi çalışmaları ile bölge kapsamında bitkilere ait tüm veriler toplanmış ve Avrupa Birliği Doğa Koruma Direktifi’nin öngördüğü “EUNIS (European Union Nature Information System)” sınıflandırmasına göre EUNIS kodu ve arazi kullanım / örtüsü durumu, tarımsal uygulamalar ve çevresel özellikleri bölmeler halinde sınıflandırarak veren LUCAS (Land Use/Cover Area Frame Statistical Survey) kodu belirlenmiştir. EUNIS ve LUCAS haritaları Coğrafi Bilgi Sistemi yazılımı(ArcGIS) içerisinde oluşturularak coğrafi analiz ve değerlendirmeler yapılmıştır. Şekil 5 : Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi EUNIS Haritası. 7 Şekil 6: Tuz Gölü ÖÇKB Bitki Tür Zenginliği. Ayrıca Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde LUCAS sınıflandırması kullanılarak tematik altlıklar oluşturulmuştur.LUCAS (Land Use/Cover Area Frame Statistical Survey); arazi kullanım / örtüsü durumu, tarımsal uygulamalar ve çevresel özellikleri bölmeler halinde sınıflandırarak veren bir istatistik yöntemdir. TUZ GÖLÜ ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ LUCAS - ALANSAL DAĞILIM GRAFİĞİ E F A - Yapay alanlar B - Tarım alanları B E - Çayır-meralar A G F - Çıplak alanlar G - Su yüzeyleri ve sulak alanlar Şekil 7 : Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi LUCAS Haritası. 8 2005 alansal büyüklüğü (ha) 17477 305355 42498 150450 225618 LUCAS KODU A Yapay alanlar B Tarım alanları E Çayır-meralar F Çıplak alanlar G Su yüzeyleri ve sulak alanlar TOPLAM 741400 Yüzdesi (%) 2,36 41,19 5,73 20,29 30,43 100,00 Tablo 1 : Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi LUCAS Haritası Sınıfları. Biyolojik Çeşitliliğin Tespiti projesine dayalı olarak elde edilen EUNIS ve LUCAS Haritaları kullanılarak alan yönetimi kararları oluşturulmuş mutlak koruma alanları belirlenmiş Alan yönetimi planlaması yapılarak “Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi 1/ 50 000 ölçekli Çevre Düzeni Planı” onaylanmıştır. Özel Çevre Koruma Kurumu tarafından, Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi, Köyceğiz-Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde de doğal değerlerin kayıt altına alındığı alan yönetimi çalışmaları gerçekleştirilmiş ve yönetim planları hazırlanmıştır.Uzungöl Özel Çevre Koruma Bölgesi, Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi, Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde de doğal değer envanterlerinin kayıt altına alınmasına yönelik yönetim planı çalışmalarına devam edilmektedir. 4. DOĞAL DEĞERLER, ALAN YÖNETİMİ VE MÜLKİYET Doğal değerlerin sorunlarının ve tehlikelerinin tespit edilip alınacak tedbirlerin bir plan çerçevesinde ortaya konması gerekmektedir. Sektörel politikaların ve koruma alanındaki faaliyetlerin çevresel öğelerle ilişkilerinin düzenlenmesi, çevrenin korunması ile beraber faaliyetlerin sürdürülmesine olanak tanınması amacıyla, öncelikle mevcut durumun ve biyolojik çeşitliliğin tespit edilmesi çalışmaları yürütülmektedir. Arazi kullanım durumunun takibi ve yıllar içinde ortaya çıkan değişikliklerin periyodik olarak izlenmesi, karar verme mekanizması için son derece büyük önem taşımaktadır. Etkin bir korumanın gerçekleştirilebilmesi için alan yönetimi kararlarının doğru bir şekilde oluşturulması ve sektörler arası (kamu ve özel sektör) paylaşımının sağlanması gerekmektedir. Alan yönetimi; doğal değerlere ilişkin verilerden başka, sosyo-ekonomik yapı, tarihi-kültürel yapı ve mülkiyet durumu gibi ana başlıklar altında ele alınmaktadır. Çevre koruma alanının yönetimi için alınan kararların yerine getirilmesinde arazi sahipliği ve mülkiyet verileri oldukça önem taşımaktadır. Biyosfer rezerv alanlar ve doğal alanlarda alan yönetimi ile öngörülen acil eylem planlarının bir an önce hayata geçirilmesi için mülkiyet hakkına kamu yararı adına acil müdahaleler gerekebilmektedir. Genellikle turizm ve ikinci konut baskısı altında olan çevre koruma alanlarında bulunan taşınmazların kamu eline geçirilmesi veya bu alanlarda çevre koruma faaliyetlerinin yürütülmesi taşınmaz sahiplerince zora sokulmaktadır. Alan Yönetimi Veritabanı Alan Dışı Kullanımlar Arazi Kullanımı Ekoturizm Erozyon Flora Fauna Hidroloji İdari Yapı Jeoloji Mülkiyet Orman Peyzaj Sit Alanları Su Kalitesi Tarım Teknik Altyapı Ulaşım Yerleşim Sınırları Şekil 8 : Çevre Koruma ve Yönetim Planı Veritabanı Modeli. 9 Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında, kamu yararını öne çıkaran yasaların oluşturulması önem kazanmıştır. Alan kullanımı planlaması, çevre koruma, doğal afetlere karşı koruma ile ilgili vb. yasalar düzenlenmiştir. Bu yeni yasalara ulusal anayasalarda yer verilmiştir. Söz konusu yasalarla yasaklanmış veya kullanımı sınırlandırılmış alanlar tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu yasalarla mülkiyet hakkının kullanımı kısıtlanmış veya sınırlandırılmıştır. Ülkemizde de, 18.10.1982 tarihinde kabul edilen Anayasa’nın 63. maddesi; devletin, tarih, kültür ve doğal varlıklarını ve değerlerini korumasını, bu amaçla destekleyici önlemler almasını öngörmektedir. Bu madde, türlerin doğal ortamlarında korunmasına da olanak sağlamaktadır. Ayrıca, doğrudan biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik olmasa da; Anayasa’nın 56. maddesiyle çevre koruyucu hükümler, 35. maddesiyle özel mülkiyet hakkının kullanılmasında getirilen kamu yararı sınırı, 44. maddesiyle toprağın verimli olarak kullanılması, 45. maddesiyle tarım arazilerinin, çayır ve meraların amaç dışı kullanımının önlenmesi, 169. maddesiyle ormanların korunma ve geliştirilmesi ile ilgili hükümlere yer verilerek, dolaylı da olsa, biyolojik çeşitliliğin korunması, yaptırımlarla güvence altına alınmıştır. Ancak günümüz kadastro verileri; kamu yararı gözetilerek düzenlenen ve bazı alanlarda mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlandığı veya sınırlandırıldığı özel kanunlarla ilgili bir bilgi içermemektedir. Çevre koruma bilinci tüm insanlar yararına önemli olmasına karşı iyi anlaşılmış bir değer olmadığı için, taşınmaz sahipleri mülkiyet haklarını ve bu hakların kullanımına dair kısıtları yaygın olarak kadastro verilerinden sorgulamakta veya haber almaktadır. Taşınmaz sahiplerinin, taşınmazlarına ilişkin mülkiyet hakkı kısıtlarını önceden bilmesi, çevre koruma kararlarının ve alan yönetimi kararlarının uygulanmasını kolaylaştıracaktır. Gelişmiş olan ülkelerde çok amaçlı kadastro çalışmaları desteklenmekte, modern kadastro için oluşturulan veri tabanı modellerinde, alan kullanımı planlaması, çevre koruma, doğal değerler gibi verilerin yer alması sağlanmaktadır. Çok amaçlı kadastro çalışmaları ile sektörler arası paylaşım hedeflenmektedir. 5. SONUÇ VE ÖNERİLER Doğal kaynakları koruyarak kullanmak ve “Mutlak Koruma Alanları” olarak adlandırılan alanlar ile yakın çevresini tehdit eden çevresel etkilerin en az düzeye indirilmesini sağlamak üzere oluşturulan alan yönetimi kararlarının uygulanması oldukça önemlidir. Çevre koruma alanlarında etkin alan yönetiminin sağlanması için coğrafi bilgi teknolojilerinden yararlanılmakta ve doğal değerleri içeren veri tabanları oluşturulmaktadır. Alan yönetimine ilişkin veri tabanında yer alan verilerden biri de mülkiyet verisidir. Doğal değerler mülkiyet verileri ile ilişkilendirilip mekansal analizler yapılmakta ve eylem planları gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmalarda, kadastro verilerinin çok amaçlı olması, alan yönetim kararlarının, tek elden yürütülmesini, doğru ve zamanında gerçekleşmesini sağlayacaktır. Biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi için kadastro çalışmalarında çevre koruma ve doğal değerlere ilişkin kolaylaştırıcı tanımlamaların yapılması ve çevre koruma alanları ile ilgili yasal eksiklerin giderilmesi gerekmektedir. Çok amaçlı kadastro çalışmaları gerçekleştirilerek mülkiyet verileri kapsamında, doğal değerlerin yoğun ve önemli olduğu alanlarda “biyosfer rezerv alan” ve “mutlak koruma alanı” gibi tanımlara yer verilebilir, alan kullanım kısıtlarının dolayısıyla mülkiyet hakkı kullanımı kısıtlarının söz konusu olabileceği alanlar belirlenerek çevre koruma faaliyetleri desteklenebilir. Çevre koruma zonları ve alan kullanımı kararlarının taşınmaz kayıtlarında yer alması, taşınmaz sahiplerinin, taşınmazlarına ilişkin mülkiyet hakkı kısıtlarını önceden bilmesi, çevre koruma kararlarının ve alan yönetimi kararlarının uygulanmasını kolaylaştıracaktır. Kamu yararı adına yapılan çevre koruma faaliyetleri, sosyal bir problem haline dönüşmeyecektir. Hızlı gelişen ve değişen teknolojiden yararlanarak, öncelikle insan yaşamının devamlılığını sağlamak üzere çevreye duyarlı ve çevre korumayı kolaylaştırıcı çalışmalar yürütülmelidir. Çok amaçlı kadastro çalışması modellerinde çevre koruma ve alan yönetimine ait verilerin de yer almasına önem verilmelidir. Çok amaçlı kadastro ile kadastro sadece bir mülkiyet haritası değil aynı zamanda sektörler arası kullanılabilen bir model olmak zorundadır. Günümüzde, taşınmazların sadece geometrik şekli ve hukuki yapısını belirleyen bir kadastro anlayışı yetersiz kalmaktadır. Küreselleşme sürecinde yükselen değer olan çevre koruma ve alan yönetimi için, mülkiyet bilgisinin geniş kapsamlı olması etkin bir alan yönetimine katkı sağlayacaktır. Çevre koruma ve izlemeye özgü mekansal verilerin de yer aldığı çok amaçlı kadastro çalışmaları ile alan yönetim kararlarının, tek elden yürütülmesi, doğru ve zamanında gerçekleşmesi sağlanacaktır. …/… 10 TEŞEKKÜR Çalışmalarım süresince değerli katkılarını esirgemeyen, başta Kurum Başkanım Sayın Ş.Önder KIRAÇ olmak üzere tüm yöneticilerime ve eşim C.Alptekin TEZEL’e teşekkürlerimi sunarım. KAYNAKLAR ÇOB, 2008. Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi Ve Eylem Planı, Ankara, Türkiye. Kaufmann, J., Steudler, D., 1998. CADASTRE 2014-A Vision For A Future Cadastral System, Working group 1 of FIG Commission 7. ÖÇKKB, 2004–2006. “Türkiye İçin Çevre Alanında Kapasite Geliştirilmesi” Twinning (Eşleştirme) Projesi, Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi Biyotop Haritalaması, Ankara, Türkiye. ÖÇKKB, 2005–2007. Biyoçeşitliliğin Tespiti Tuz Gölü Projesi, Yönetim Planı Raporu, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, Ankara, Türkiye. ÖÇKKB, 2008. “2009-2013 Yılları stratejik Planı”, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, Ankara, Türkiye. ROGOVA , T., PROKCHOROV, V., MUKCHARAMOVA, S., 1999. Forming and keeping flora cadastre in regional GIS, International Symposium"Data Retrieval Systems in Biodiversity Research", St. Petersburg, Russia, SSYMANK A., 2000. Vorrangflaechen, Schutzgebietssysteme und naturschutzfachliche Bewertung grosser Raeume in Deutschland, Bundesamt für Naturschutz 11