VARLIK FELSEFESİ (ONTOLOJİ) • Ontoloji varlığı konu alan felsefe disiplinidir. Varlığın ne olduğunu, anlamını, doğasını, yapısını, ilkelerini ve türlerini inceler. Onto: varlık ve loji: bilim kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiştir. • Varlık, evrende varolan her şeyin ortak adıdır. • Felsefesi açısından var olanlar iki biçimde ele alınır. 1-Reel (Gerçek) Varlıklar: İnsan bilincine bağlı olmadan var olan varlıklardır.Gerçekte,nesn el olarak var olanlar: Gerçek varlık,gerçekliğini nesnelerden,olaylardan,ki şilerden alan;belli bir zaman ve mekanda var olan varlıklardır. Örneğin:masa,sıra,kitap v.b. 2-İdeal (Düşünsel) Varlıklar: İnsan bilincine bağlı olarak var olan varlıklardır. İnsanların zihinde oluşturdukları kavramlardır. Duyu organları ile kavranamazlar. Örnek: pi sayısı, geometrik şekiller, sayılar… BİLİM VE FELSEFE AÇISINDAN VARLIK Bilim Açısından Varlık Felsefe Açısından varlık • Bilime göre varlık tartışmasız olarak vardır. • Varlığı parçalarına ayırarak inceler. Örneğin, biyoloji, canlıları, fizik maddeyi inceler. • Varlığı incelerken; deney ve gözlem gibi metotlar kullanır. • Felsefe varlığın var olup olmadığını da tartışır. • Varlığı parçalara ayırmadan, bir bütün olarak ele alır. Varlıkla ilgili genel bilgilere ulaşır. • Varlığı akıl yoluyla inceler. METAFİZİK • Varlığın ilk nedenlerini ve ilkelerini inceleyen felsefe dalıdır. Bugünkü anlamıyla metafizik, ispatlanması ve çürütülmesi mümkün olmayan, daha çok doğa üstü varlıklar alanına ilişkin sorularla ilgilenir. • Kelime anlamı, fizikten sonra gelen (fizik ötesi) dir. İlk kez Aristoteles’in kitabında bir bölüm adı olarak kullanılmıştır. • Başlıca soruları: varlığın ana maddesi nedir, tanrı, ruh ve ölümden sonra hayat var mıdır vb. VARLIK FELSEFESİNİN TEMEL PROBLEMLERİ 1-Varlığın Var Olup Olmadığı Problemi ( Varlık Var Mıdır? A-Nihilizm (Hiççilik): Maddi ve gerçek varlığın var olmadığını savunan felsefi görüştür. a) Antik Nihilizm: Temsilcileri Sofistlerden olan, Gorgias, Protogoras ve Hippias’tır. Varlığı bir duyum ve algı problemi olarak ele alırlar. İlk temsilcisi Gorgias: “Hiçbir şey yoktur. Olsa bile bilinemezdi. Bilinse bile iletilemezdi.” diyerek varlığı reddetmiştir. Bunun nedeni varlığın var olup olmadığını bilmenin imkazsız oluşudur. Duyum ve algılardan dolayı varlık görecelidir, kişiden kişiye değişir. b)Taoculuk: İlk çağda Çin’de Lao-Tse ‘nin kurduğu taoizm. gerçeğin tüm çeşitliliğine karşın “bir”(tao) olduğunu ve bunun adının,biçiminin, maddesinin, görüntüsünün olmadığını savunur. Ona göre “Tao” evrendeki tüm karşıtlıkları kendisinde birleştiren tanımlanamaz bir şeydir.İyidir,aynı zamanda kötüdür; güzeldir, aynı zamanda çirkindir;vardır,aynı zamanda yoktur vb. O’na göre aldatıcı olan dünya, varlıktan yoksundur. B- Realizm (Gerçekçilik): Varlığın var olduğunu savunur. a) Ontolojik Realizm:Tümellerin ve kavramların insan zihninden bağımsız olarak var olduğunu savunan görüştür. ı. Kavram realizmi: Tümellerin (bütünlerin) ve kavramların gerçek varlıklar olduğunu kabul eder. Güzel insan, güzel çiçek, güzel kuş geçici varlıklar iken güzellik kalıcı gerçekliktir.Bu örnekteki kavram, güzellik, soyut, genel ve değişmez bir varlıktır. Asıl varlık tümellerdir. Örnek: Platon’un ideaları. ıı-Nominalizm (Adcılık): Kavramların sadece nesnelerin adları olduğunu,asıl gerçek varlıkların ise tekil kavramlar “şu insan”,”bu ağaç”, “o ev” vb. olduğunu savunur. Varlık, tekildir. ııı-Konseptüalizm: tümel tekil tartışmasını sentezlemeyi denemiştir. Tümel kavramların varolduğunu ama kendi başlarına bir anlam taşımadıklarını,ancak bir tekille birleşmeleri halinde gerçek varlığın ortaya çıktığını öne sürerler. Tümel, tekil sentezi. b) Epistemolojik Realizm: ünlü matematikçi ve filozof Bertrand Russel’ın temsil ettiği epistemolojik realizm,gerçek varlıkların duyu verilerinden ibaret olduğunu ileri sürer. Kısaca bu yaklaşıma gör gerçek varlık, dış dünyada insan bilincine bağlı olmadan varolan nesnelere ait duyu verileridir. 2.VARLIĞIN NE OLDUĞU PROBLEMİ (VARLIK NEDİR?) A-Varlık Oluştur (Oluşçuluk): *Herakleitos(M.Ö 540-480) ve A.Whitehead(18611947) tarafından temsil edilen bu görüşe göre varlık sürekli bir oluş yokoluş ve yeniden varoluş süreci içinde olduğundan özünü saptamak olanaksızdır. *“Her şey akar!..Bir derede bir insan iki kez yıkanamaz;hem dere hem de insan değişim içerisindedir.” (Heraklitos) Bu nedenle evrende değişmeden kalan hiçbir şey yoktur. Sadece ilk arche olan ateş değişmeden kalır. B-Varlık İdeadır, düşüncedir (İdealizm): *Varlığın özünün madde gibi sınırlı bir cevherden meydana gelemeyeceğini, ancak ideal bir varlıktan meydana gelebileceğini savunan görüştür. Başlıca temsilcileri; Sokrates, Platon, Aristoteles, Farabi, Hegel, Berkeley ve Kant’tır. Platon: İdealizmin kurucusu kabul edilir.Platon’a göre gerçek varlıklar idealardır. Duyusal dünyadaki varlıklar idealardan pay almak suretiyle var olurlar ve bunlar ideaların, yalnızca görünüşleridir. Örneğin tek tek ağaçlar ölür ama idealar dünyasındaki ağaç ideası hiç ölmez ve değişmez. Aristoteles: Aristoteles, idea olarak belirttiği formu bu dünyadaki varlığın içinde görmüştür. İdealar tek tek nesnelerin özüdür. Madde, bu form sayesinde biçim kazanır ve gerçek olur. Örneğin bir heykelin ideası, sanatçının ona verdiği form, yani biçimdir. *Aristoteles bir nesnenin varlığa gelebilmesi için 4 nedene ihtiyaç duyar: a)Maddi neden:Bir şeyin ham maddesi. Heykel için bakır. b) Formel (biçimsel) neden: Maddenin içinde değişime uğradığı şekil vaya formdur. Heykelin formu (ideası) sanatçının zihnindeki fikir, ona verdiği biçim. c) Hareket ettirici neden: Heykeltraş ve aletleri. d) Ereksel neden: Bir şeyin asıl varoluş nedeni. Heykelin yapılış amacı. Farabi: Varlığı zorunlu varlık ve mümkün varlık olarak ikiye ayırmıştır. Zorunlu varlık; varlığını hiçbir şeye borçlu olmayan, maddi tarafı olmayan varlıktır. Yani Tanrı’dır. Mümkün varlık; var olmak için, zorunlu varlık olan Tanrı’ya ihtiyaç duyan bütün evren ve evrendeki varlıklardır. Hegel: Yöntem olarak diyalektiği (tez-antıtez, sentez) kullandığı için diyalektik idealizmin kurucusudur. Asıl ve gerçek varlık, insan zihninden bağımsız olarak var olan mutlak akıl (Geist)dır. Bu Mutlak akıl, evrensel ve manevi bir varlıktır. Tez aşamasında geist, bilgiden yoksundur, kördür. (Tez), sonra doğada kendini gerçekleştirir (antıtez), son olarak da insan ruhunda asıl kimliğine kavuşur ve felsefe, din ve sanat olarak ölümsüzleşir.(sentez) George Berkeley: Öznel idealizmin temsilcisidir. Ona göre her hangi bir şeyin var olabilmesi için zihinde tasarlanması ve algılanmış olması gerekir. Öyleyse gerçeklik algılarımızla sınırlıdır ve özneldir. “Var olmak algılanmış olmak tır”. (Berkeley) C-Varlık Maddedir (Materyalizm, Maddecilik): Materyalizm, evrendeki tek cevherin madde olduğunu, maddenin düşünceden bağımsız olarak varolduğunu ve bütün varlıkların maddeden türediğini ileri sürer. Bilinç, ruh gibi tinsel varlık da dahil, bütün varlığı madde olarak anlar ve maddenin dışında başka bir varlık olduğunu kabul etmez. Düşünme, hayal gibi olayları da maddenin kuvvet ve hareketleriyle açıklar. İkiye ayrılır. a) Mekanik materyalizm: Harekete dayalı maddecilik anlayışıdır. Demokritos, Hobbes ve La Mettrie gibi filozofların yer aldığı bu düşünce tarzı evreni bir makineye benzetir. Evren, makinenin parçalarının birbiri üzerine etkileriyle açıklanabilir. Demokritos M.Ö. 460-370): İlk Çağ felsefesinde, atomcu okulun kurucusu olarak kabul edilir. Varlığı atomların oluşturduğunu savunur. Atom; bölünemez anlamına gelmektedir. Atomlar, ezeli ve ebedidir, sonsuz sayıda ve küçüklüktedir. Birbirinden farklı şekilleri vardır. Boşlukta hareket ederek, birleşerek, ayrılarak ve çarpışarak farklı maddeleri oluştururlar. Ruh, ateş vb de atomlardan oluşur. Hareket mekaniktir ve rastlantısal değildir. Thomas Hobbes (1585-1679): Ona göre her varlık (ruhsal olanlar da dahil)cisimdir. Tüm cisimlerin paylaştığı tek özellik harekettir. Evrende herşey hareket yasalarına göre mekanik olarak ortaya çıkar. Cisimler; doğal (doğadaki nesneler), yapay (insan eseri olan şeyler) ve toplumsal (devlet, hukuk ve ahlak) olmak üzere 3 çeşittir. La Mettrie (1709-1751): Evrendeki herşey maddeden oluşmuştur. Maddeden bağımsız bir ruh düşünülemez. Temel eseri; “Makine İnsan”dır. İnsan da diğer canlılar gibi makinedir. İnsan ile hayvan özde aynıdır. Sadece insan daha karmaşıktır. İnsan evrimleşme sonucu mükemmelleşmiştir. Doğanın yasaları tüm varlıklar için aynıdır. b) Diyalektik materyalizm: Karl Marx (1818-1883): O da maddi olanın dışında ayrı bir gerçeklik tanımaz. Ancak onun maddeciliği mekanik değil, dinamik bir öz taşır. Hegel’in diyalektiğinden etkilenir ama temele düşünceyi değil maddeyi koyar. İnsan düşüncesinin tüm ürünleri maddenin ürünleridir. Her şey(tez), çelişiği (antitez) ile bir arada vardır. Bu ikisinin çatışmasından yeni bir şey (sentez) ortaya çıkar. Maddedeki niceliksel değişme, bir süre sonra niteliksel değişmeye dönüşür. Diyalektik süreci Hegel gibi sadece düşünceyle sınırlamaz, maddeye, tarihe ve topluma da uyarlar. Kendisinden sonra gelen toplumsal hareketlilikleri düşünceleriyle etkilemiştir. D-Varlık Hem Madde Hem Düşüncedir (Düalizm): Varlığın düşünce ve madde gibi iki cevherden meydana geldiğini savunan anlayışa dualizm(ikicilik) denir. Descartes: Düalizmin en önemli temsilcisidir. Varlıkta iki töz vardır: Biri “ruh”, öteki de “madde”. Ruh, düşünen, madde ise yer kaplayan bir tözdür. Bunlar arasında hiçbir birleşme noktası yoktur; yalnızca insanda bir araya gelirler. Bunları bir arada tutan da Tanrı’dır. E-Tekçi (monist) Görüş: Spinoza (1632-1677): Tanrı ve doğayı aynı anlamda kullanarak tek bir töz olduğunu savunmuştur. Panteist bir filozoftur. (Panteizm: Tanrı ile evrenin aynı olduğunu savunan görüş, tümtanrıcılık). F-Varlık Fenomendir: Edmund Husserl tarafından temsil edilen bu yaklaşıma göre insan varlığa değerler yükleyerek yaklaştığından onun özüne hiç yaklaşamamaktadır. Varlığın özü değerlerden arındırılmış (parantez içine alınmış) salt varlığın kendisidir.Buna Husserl “fenomen” adını vermiştir.Kısacası “fenomen” insanın varlığa yüklediği tüm değerliklerin arındırılmasından sonra arta kalan özüdür. ÇAĞDAŞ VARLIK FELSEFESİ 1-Yeni Ontoloji: Nikolai hartman (1882-1950): Husserl’den etkilenmiştir. Görüşlerini Yeni Ontoloji adı altında ortaya koymuştur. Varlık biçimlerini reel ve ideal varlık olmak üzere ikiye ayırır. a)Reel varlık tabakası: 3 tabakadan meydana gelir. İnorganik tabaka (cansızlar): Fizik inceler. Organik tabaka (canlılar): Biyoloji inceler. Tarihsel tabaka (insan ve ürünleri): Psikoloji inceler. b)İdeal Varlık tabakası: Tinseldir (ruhsaldır). Bu alanda yer alan insan ve değerleri felsefenin konusudur. Realist bir metafiziği amaçlamıştır. İdealizmi ve monizmi reddetmiştir. Ateisttir. 2-Pragmatizm: William James: Varlık görüşünü radikal empirizm (köktenci deneycilik) olarak adlandırır. Köktenci deneyci için her şey “saf deneyim”dir. Monisttir. John Dewey: Metafizik ne gereklidir, ne de mümkündür. “Doğalcı fizik” olarak nitelediği varlık görüşünü geliştirmiştir. Doğada bir gerçeklik vardır ve bu gerçeklik değişime tabidir. 3-Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm): Felsefeyi bir varoluş probleminin ortaya çıkarılması olarak görürler. Somut insanın yapısını ve varoluş olanaklarını felsefenin temel konusu yaparak, varoluşun özden önce geldiğini söylerler. Soren Kierkegaard (1813-1855): Varoluş terimini modern anlamda kullanan ilk filozoftur. Varoluş derken o ilkin; soyut düşünmeye karşı somut düşünmeyi koyar. Çünkü soyut düşünmede varoluşla ilgili kaygılarıyla birlikte insan unutulmuştur. İkinci olarak nesnel düşünceye karşı öznel düşünceyi koyar. Çünkü insan, nesnellikle duygularının öldüğüne inanır. Jean Paul Sartre (1905-1980): Ona göre insan diğer canlılardan farklıdır. “Varoluş özden önce gelir”. Yani insan önce var olur, daha sonra seçimleriyle özünü belirler. “Varlık ve Hiçlik” en önemli eseridir. Varlığı ikiye ayırır: Kendisi için varlık: bilinçli yaşayan insan. Kendinde varlık: İnsan dışındaki herşey. 1-Herakleitos'un felsefe anlayışı ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi doğrudur? A) Varlık metafizik bir sürecin oluşumudur. B) Varlık maddeden meydana gelmiştir. C) Evren sürekli bir değişim ve oluş halindedir. D) Evrenin ana maddesi akla ve deneye uygun olmalıdır. E) Evrende değişen hiçbir nesne yoktur. 2-Aristoteles, algıyı doğuran nesnelerin algıdan bağımsız olmaları gerektiğini söylemektedir. Ona göre varlık, algıdan ibaret olmayıp tersine, var olduğu için algısı vardır. O halde algılarımız, algılarımızın konusu olan ve algılayandan ayrı, ondan bağımsız nesnel, gerçek bir dünyaya işaret ederler. Bu parçaya göre Aristoteles'in varlık anlayışı aşağıdakilerden hangisidir? A) Varlığın asılı zihnimizdedir. B) Varlık zihinden bağımsız olarak vardır. C) Varlık fenomenlerden ibarettir. D) Varlık maddeseldir. E) Varlık, hem madde hem ruhtur. 3-İçimizden birinin dış dünyanın duyusal algısından yoksun bir biçimde yaratıldığını düşünelim: öyle ki havanın varlığını dahi hissetmesin. Yine, bu İnsanın kol ve bacakları birbirinden ayn ve bedenle hiçbir teması olmasın. Buna ek olarak onun iç organlannın da kendileri hakkında hiçbir algıya sahip olmadığını varsayalım. Şimdi, o bu durumda, yani ne kendisini, ne iç organlarını hissetmediği halde hala "var olduğunu" fark edecek midir? Ibn-i Sina'ya göre evet! Ama o kendisini bir cisim ya da beden olarak var hissetmeyecektir. O halde, varlığını nasıl anlayacaktır? Bir ruh olarak! Bu görüşlerinden hareketle Ibn-i Sina için, aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Görünenlerin arkasında bulunan varlığı reddetmiştir. B) Evrendeki herşeyi oluşan bir uyumu olarak görmüştür. C) Varlığı maddi cinsten kabul etmiştir. D) İdealist bir bakış açısına sahiptir. E) Metafizik açıklamalardan kaçınmıştır 4-İdealist filozoflara göre varlıklar bizim dışımızda değil, yalnızca düşüncemizde vardır. Çünkü, varlıkları yaratan fikirlerimizdir. Yani varlıklar düşüncenin yansısıdır. Düşünceye madde fikrini veren ise ruhtur. Varlıklar hakkındaki duyumlarımız, varlıkların kendisinde değil, düşüncemizden kaynaklanır. Bizi kuşatan her şey ruhun dışında mevcut değildir, ancak düşüncenin yansıması olabilir. Bu açıklamaya göre aşağıdaki yargılardan hangisi daha doğrudur? A) Varlıklar, düşünceye madde fikrini veren ruhun yansımasından ibarettir. B) Varlıklar ile İlgili duyumlarımız, düşünceler yoluyla anlam kazanır. C) Bizi kuşatan herşey ruhun dışındadır. D) Duyumların varlığı, öncelikle maddeye dayanır. E) Varlıklar, maddeden doğarlar. 5-Whitehead, var olan her şey ve olayın, başka şeylerin var oluşuna karşı duyarlı olduğunu söyler. Yani her varlık, başka varlıklarla olan aktif ilişkilerden oluşur. Bir varlık yok olup gittiğinde, birey olarak ortadan kalkar; fakat bu varlık, bir yandan da var olmaya devam eder. Parçadan hareketle, aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Oluş içerisinde her varlık varlığını bir başkasına borçludur. B) Gerçekte var olan ide (düşünce) dinamik bir varlıktır. C) Varlığın kaynağında hem düşünce hem de madde bulunur. D) İyi ideası dünyadaki sürekliliği sağlar. E) Evren bütün varlıkların görüntü alanıdır. 6-Bende birtakım algılar,tasarımlar var.Öte yandan bunların kaynağının ben olmadığımı da biliyorum;çünkü rüyalarım gibi tamamen bende olup biten şeylerle gerçek hayatta veya varlıkta olup biten şeyle arasında bir ayrım yapmam gerekir. O halde varlık algıdan ibaret olamaz.Tam tersine varlık varolduğu içindir ki algı vardır. Aristoteles'in bu düşüncesi aşağıdakilerden hangisini destekler? A)varlık olmadan düşünce de olmaz. B)varlığın olup olmadığını bilemeyiz. C)varlık kişiden kişiye değişir. D)varlık değişimden ibarettir. E)varlık insan düşüncesinin ürünüdür. 7-Toprağa atılan tohum karşıtı olan bitkiye dönüşür,bitki de ürün verir ve kendisi ortadan kalkar. Bu durum aşağıdaki kavramlardan hangisiyle açıklanır? A)idea B)diyalektik C)form D)nihilizm E)fenomenoloji 8-Platon'a göre içinde yaşadığımız duyular dünyası,gerçek varlığın bulunduğu idealar dünyasının yansımasıdır. Platon'un bu düşünce sistemi aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılmaktadır? A)materyalizm B)düalizm C)entüisyonalizm D)nihilizm E)idealizm 9-Aşağıdakilerden hangisi metafiziğin sorularından biri olamaz? A)ölümden sonra yaşam var mıdr? B)ruh ve beden ilişkisi nasıldır? C)insanın biyolojik yapısının özellikleri nelerdir? D)evrenin bir başlangıcı var mıdır? E)bir yaratıcı var mıdır? 10-Thales,yeryüzü ve gökyüzündeki herşeyin sudan türediğini, Anaksimandros,doğada varolanların Aperion'dan (sınırlı olmayan)meydana geldiğini, Anaksimenes,varolan herşeyin sıcak nefes adını verdiğini havadan oluştuğunu ileri sürmüştür. Bu görüşler,Milet felsefe okulunda aşağıdaki sorulardan hangine yanıt arandığını gösterir? A)Evren değişebilir mi? B)Bilgimiz ne ile başlar? C)İnsan aklıyla evreni kavrayabilir mi? D)Sonsuz olan nedir? E)Evrenin ilk ögesi nedir? (1991-ÖYS) 11-Gorgias'a göre "hiçbir şey yoktur,olsa da bilinemez,bilinse de başkasına ifade edilemez." Aşağıdakilerden hangisi bu görüşe uygundur? A)Varlık duyular alanıdır. B)Varlık sürekli değişim halindedir. C)varlığın kaynağı idealardır. D)Varlık değişmeyen tek olandır. E)varlık yoktur. 12-*Evrende hiçbir rastlantı yoktur.Herşey mekanik bir nedensellik sonucunda ortaya çıkar. *duyum ve düşünce insan organizmasının bir hareketidir. Bu düşünceleri savunan bir kişi aşağıdaki görüşlerden hangisini benimsemektedir? A)idealizm B)düalizm C)materyalim D)nihilizm E)rasyonalizm 13-Bilimler varlık dünyasındaki sadece somut nesnelerle ilgilenirken felsefe varolan her türlü nesnenin genelini konu edinir. Bu bilimin hangi özelliğinden kaynaklanmaktadır? A)olgusal olması B)sistematik olması C)evrensel olması D)objektif olması E)birikimsel olarak ilerlemesi 14-=>"Güzelliğin on para etmez şu bedendeki aşk olmasa."diyen Aşık Veysel ile =>"Varolmak algılanmış olmaktır."diyen Berkeley'in Bu görüşlerin ortak yönü aşağıdakilerden hangisinin vurgulanmasıdır? A)soyut olanın önemsiz olduğu B)somut olanın önemsiz olduğu C)asıl olanın nesne olduğu D)asıl olanın özne olduğu E)değerlerin belirsiz olduğu (2006-ÖSS)