KONULAR 1. Hz. Muhammed’in Beşerî Yönü 2. Hz. Muhammed’in Peygamberlik Yönü 3. Hz. Muhammed’in Tebliğ ve Tebyin Görevi 4. Hz. Muhammed’e İtaat Okuma Metni: İmanla İlgili Hadis Metinleri Hz. Muhammed’in Beşeri Yönü Hz. Muhammed Allah’ın (cc) peygamber olarak görevlendirdiği bir insandı. Her insan gibi O’da sevinir, üzülür, yer, içer, evlenir hatta hata yapardı. « Ama onlar yine de şöyle diyorlar: ‘Bu nasıl peygamber ki (diğer ölümlüler gibi) yiyip içiyor, çarşı Pazar dolaşıyor? Onunla beraber bir uyarıcı olarak (görünür) bir melek gönderilseydi ya! Yahut kendisine (Allah tarafından) bir hazine verilseydi yahut (zahmetsiz) yiyip içtiği (tılsımlı) bir bahçesi olsaydı ya!’ ve bu zalimler: ‘Eğer (Muhammed'e) uyacak olsaydınız, büyülenmiş bir adamdan başkasına (uymuş olmazdınız)!’ diyorlar. (Ey Muhammed!) Senin hakkında bak nasıl da temsiller getirdiler de (haktan) saptılar. Artık onlar doğru yolu bulamazlar.» (Furkan, 7 ) Tarih boyunca peygamberlerden mucizeler istendiği gibi Hz. Peygamber’den de aynı husus talep edilmiştir. Ancak Hz. Peygamber bu tür aşırılıkların bir insanı ilah edinmeye kadar varabileceği endişesiyle benzer istekleri her defasında Allah’ı (cc) tenzih ederek karşılık vermiştir. «Dediler ki: ‘Yerden bize pınar fışkırtmadıkça yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça yahut iddia ettiğin gibi gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe yahut Allah’ı (cc) ve melekleri karşımıza getirmedikçe yahut altından bir evin olmadıkça; yada göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.’ De ki: ‘Rabb’imi tenzih ederim. Ben ancak resul olarak gönderilen bir beşerim.’» (İsra 90-93) Peygamberler, Allah’ın emirlerini insanlara ulaştırmakla görevli insanlardır. Müşrikler peygamberin bir melek olması gerektiğini iddia etseler de bu insanın doğasına aykırıdır. «İnsanlara doğruluk rehberi (hidayet) geldiği zaman, onların inanmalarına engel olan sadece: ‘Allah, peygamber olarak bir insan mı gönderdi? Demiş olmalarıdır. De ki: ‘Yeryüzünde gezip dolaşanlar melekler olsalardı biz de onlara gökten peygamber olarak bir melek gönderirdik.’» (İsra 94-95) «Bunun üzerine kendi kavminden inkar eden ileri gelenler şöyle dediler: «Bu ancak sizin gibi bir beşerdir, size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, bir melek gönderirdi. Biz önceki atalarımızdan böyle bir şey duymadık.» (Mü’minun 24) Kur’an’da Hz. Peygamberin bir beşer olduğu vurgulandığı gibi Hz. Peygamber bu konu üzerinde kendisi de hassasiyetle durmuştur. «Hristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi hakkımda aşırı övgülerde bulunmayın. Şurası muhakkak ki ben bir kulum. Benim için Allah’ın kulu ve elçisi deyin.’» (Buhari, Ehadisi’l-Enbiya, 1405) «Ben Abdullah oğlu Muhammed’im. Allah’ın kulu ve peygamberiyim. Beni Allah’ın Bana verdiği mevkinin üstüne çıkarmanız hoşuma gitmiyor.» (Buhari, etTarihu’s-Sağir, c,1, s, 11) «De ki: Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır.’ demiyorum. ‘Ben gaybı da bilmem.’ Size ‘Ben bir meleğim de demiyorum.’ Ben sadece, Bana gönderilen vahye uyuyorum…» (En’am 50) Kur’an Hz. Peygamber’in bir beşer olduğunu O’ndan vurgulamasını istemiştir. «De ki: ‘Ben de ancak sizin gibi bir insanım…’» (Fussilet 6) Hz. Peygamber arkadaşları arasında onlardan biri gibi yaşamıştır. Onların dert ortağı olmuş, onlarla ağlamış, onlarla gülmüştür. Arkadaşları O’nu devlet başkanı, ordu komutanı, aile reisi, çocuklarının babası, iyi bir komşu ve arkadaş olarak pek çok konuda örnek almışlardır. Hz. Peygamber normal şartların dışında kendisiyle ilgili bir beklentinin oluşmasına müsaade etmemiştir. «Ey Fatıma, Ey Safiye, Ey Kureyş, Ey Falan oğulları» diye başlayan hitaplarını, «Ben Allah katında sizi kurtaramam (size gelecek bir şeye engel olamam).» şeklinde sonuçlandırmıştır. (Müslim, İman, 899) Ebu Mes’ud anlatıyor: «(Bir gün) Resulullah’a bir adam geldi ve O’nunla konuştu. Bu sırada adamcağızın (korkudan) omuzları titremeye başladı. Bunun üzerine Resulullah: «Sakin ol! Şüphesiz Ben bir kral değilim. Ben kadîd (güneşte kurutulmuş et) yiyen bir kadının oğluyum.» buyurdu. (İbn-i Mace, Et’ime, 30) Hz. Muhammed’in Peygamberlik Yönü Peygamberleri diğer insanlardan ayıran en önemli özellik onların vahiy almalarıdır. Peygamberler Allah’ın elçiliği görevini üstlenecekleri için sıradan insanlardan seçilmezler. Onlar fetanet, emanet, ismet, sıdk gibi vasıflara sahip olması gerekir. «(Ey Muhammed) Seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.» Peygamberlik, insanların iradesine ve seçimine bağlı değildir. «…Allah, kullarından dilediğine (peygamberlik) nimetini bahşeder…» (İbrahim 11) Peygamberlerin aldıkları vahiy konusunda tercih ve tasarruf hakları yoktur. Aldıkları vahiyleri değiştirmeden, ilavelerde bulunmadan veya gizlemeden insanlara tebliğ etmek zorundadırlar. «(Peygamber), bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka O’nu kudretimizle yakalardık.» (Fetih 29) Peygamberlerin Allah’ın buyruklarına muhatap olma açısından da diğer insanlardan farkı yoktur. «Kendilerine peygamber gönderilenlere mutlaka soracağız. Peygamberlere de elbette soracağız.» Hz. Muhammed’in Allah’ın resulü olduğunu kabul etmek iman esaslarındandır. «De ki: ‘Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?’ De ki: ‘Allah benimle sizin aranızda şahittir. İşte bu Kur’an Bana, onunla sizin ulaştığı herkesi uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilahlar olduğuna şahitlik ediyorsunuz?’ De ki: ‘Ben şahitlik etmem.’ De ki: ‘O, ancak tek bir ilahtır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.’» (En’am 19) Hz. Peygamber, insanlar için Allah’ın rahmetinin bir işaretidir. «…(Bana emrolunanı ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim…» (Enbiya 109) KUR’AN’A GÖRE HZ. MUHAMMED BEŞERİ (İNSANİ) YÖNÜ PEYGAMBERLİK YÖNÜ Yemesi, içmesi Vahiy alması Pazarda dolaşması Fetva vermesi Evlenmesi Sorulara cevap vermesi Üzülmesi, sevinmesi Kur’an’ı açıklaması Hz. Muhammed’in Tebliğ ve Tebyin Görevi Terim anlamı: Peygamberlerin Allah’tan aldığı vahiyleri insanlara iletmesine tebliğ denir. TEBLİĞ Sözlükte: Taşımak, götürmek, ulaştırmak «Ey peygamber! Rabb’inden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yapmamış olursun. Allah Seni (inanmayan) insanlardan koruyacaktır. Allah, hakikati inkar eden insanları doğru yola iletmez.» Allah, tebliğ görevlerini yerine getirmede onlara cesaret verip, teşvik etmiş ve onlara yardımcı olmuştur. Hz. Peygamber’in Tebliğ Metodu «O halde (Resulüm), öğüt ver. Çünkü Sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde zor (ve baskı) kullanacak biri değilsin.» (Gaşiye 21,22) «Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O halde Sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver.» «Eğer yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir…» Terim anlamı: Peygamberlerin aldıkları vahiyleri insanlara anlatıp açıklamasına tebyin denir. Sözlükte: TEBYİN Beyan etmek, açıklamak, izah etmek, gerçeği ortaya koymak «(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için Sana Kur’an’ı indirdik.» (Nahl 44) Peygamberlerin kullandıkları en etkili tebyin metodu, vahiyleri bizzat kendi hayatlarına tatbik etmeleri ve yaşamalarıdır. Peygamberlerin gönderilecekleri toplumun içinden gönderilerek aynı lisanda tebliğ yapmaları bir tebyin metodudur. «Allah, mesajlarını onlara iletmek, onları (kötülüklerden ve inkardan) arındırmak ve onlara ilahi kelamı ve hikmeti öğretmek için içlerinden kendileri gibi (beşerden) bir elçi çıkararak müminlere lütufta bulunmuştur…» (Al-i İmran 164) Terim anlamı: Peygamberlerin kutsal kitapta belirtilmeyen hususlarda hüküm koymalarına teşri denir. Sözlükte: TEŞRİ Kanun, hüküm koymak «…O (Peygamber); onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helal, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ağır yükleri ve zincirleri kaldırır…» (Araf 157) Peygamberler sorumluluklarını yerine getirmeleri karşılığında herhangi bir karşılık beklemezler. «De ki: ‘Bu tebliğe karşı sizden bir ücret istemiyorum. O, (Kur’an), bütün âlemler için ancak bir uyarıdır.» (En’am 90) Hz. Muhammed’e İtaat Hz. Peygamber’in içinde bulunduğu topluma çeki-düzen verebilmesi için onlar üzerinde otorite sağlaması gerekiyordu. Bu nedenle peygambere itaat, Allah’a itaat sayılmıştır. «Kim peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur…» (Nisa 80) İmanla itaat arasında bir ilişki kurmuştur. «Peygamber, Rabb’inden kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: ‘O’nun peygamberlerinden hiçbirini (diğerlerinden) ayırt etmeyiz.’ şöyle dediler: ‘İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Sen’den bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız Sana’dır. Sonunda dönüş yalnız Sana’dır.» (Bakara 2859 Allah, insanlara merhametini göstermeyi peygamberine gösterilen itaate bağlamıştır. «…O (Peygamber ki), hakkınızda hayırlı olanı (duyup dinlemek için) kulaklarını açık tutuyor. Allah’a inanıp müminlere güveniyor; (çünkü) içinizde imana erişenler için (Allah’ın) rahmeti(nin bir tecellisi)dir O. Allah’ın peygamberini incitip üzenler için elem verici bir azap vardır.» (Tevbe 61) Allah, kendisine duyulan sevginin, Hz. Peygamber’e itaat şeklinde gösterilmesini istemiştir. «De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.» Hz. Peygambere itaat etmek, başarı elde etmenin yollarından biri olarak ele alınmıştır. Bu şekilde O’na muhalefetten insanlar sakındırılmıştır. «Kendisine hidayet bahşedildikten sonra peygamber ile bağını koparan ve müminlerin yolundan başka bir yola sapana gelince, onu kendi tercih ettiği yolda bırakılacak ve ona cehennemi tattıracağız. Ne kötü bir gidiş yeridir orası!» (Nisa 115) Hz. Peygamber müminler arasında çıkan ihtilafların çözüm kaynağı olduğuna vurgu yapılmıştır. «Biz her peygamberi sırf, Allah’ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan günahlarının bağışlanmasını dileseler ve peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli bulacaklardı. Hayır! Rabb’ine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde Seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.» (Nisa 64-65)) Hz. Peygamber’e itaate vurgu yapılmıştır. «Allah ve Resulü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse şüphesiz o apaçık bir şekilde sapmıştır. 1 Hz. Peygamber Kur’an’ı yaşamıştır. Kur’an’ı O’nsuz anlayıp yaşamamız mümkün değildir. 2 Kur’an’da Hz. Peygamber’e itaat emredilmiştir. 3 Hz. Peygamber güzel ahlak örneğidir. 4 Hz. Peygamber teşri açısından Kur’an’ın tamamlayıcısıdır. 5 Hz. Peygamber insan olarak insanlığa örnektir.