BİLGİ TOPLUMUNDA ZİHNİYET DEĞİŞİMİ VE MPM PROF. DR. HÜSNÜ ERKAN 1 TOPSES İnsan ihtiyaçlarının karşılanması ekonomik, sosyal, politik, kültürel ve teknolojik olmak üzere beş alanda gerçekleşir. Bu nedenle toplumsal bütün; • Toplumsal yaşamın maddi temelini oluşturan Ekonomik Alan, • Toplumdaki birey ve grupların, diğer birey ve gruplarla karşılıklı ilişkisini içeren Sosyal Alan, • Tolumsal yaşamın yönetim ve yönlendirilmesini oluşturan Politik Alan, 2 • Toplumun bütünü için geçerli olan değer, norm ve davranış kalıplarından oluşan Kültürel Alan ve • İnsanın doğayla ilişkisini ve doğaya egemen olma uğraşını içeren Teknolojik Alanlardan oluşur. Bu toplumsal bütünün merkezinde insan yer alır. Ayrıca toplumsal bütünü oluşturan her bir alanda, olgu olarak bir sistemleşme, bir yapılanma ve toplumsal sürecin akışı vardır. 3 DIŞ DÜNYA EKONOMİK ALAN E.SİSTEM (E. Anayasa) - Rasyonellik E..YAPI E..SÜREÇ P O L İ T İ K P. SİSTEM P. YAPI S. YAPI P.SÜREÇ S.SÜREÇ ( P. Anayasa -Demokrasi S O S Y A L S. SİSTEM (S.Anayasa -Uzlaşma) A L A N A L A N K.SÜREÇ K. YAPI K. SİSTEM (K.Anayasa - Hoşgörü Mekan Zaman KÜLTÜREL ALAN Teknoloji Bilim İnsan Bilim Dünya Görüşü Şekil 1 - Dinamize Toplumsal Bütün Kaynak: H. Erkan (1998); Kültür Politikamızda Yeni Boyutlar 4 • Toplumların zaman içindeki bu yapılanmasında toplumsal sistem ve yapılar sürekli olarak yeniden şekillenir. • Geleneksel toplum yapısından bilgi toplumuna doğru gerçekleşen sistemleşme ve yapılaşmalar aşağıdaki şekilde gösterilmiştir. Şemada görüldüğü gibi her yeni toplum yapılanması farklı bir temel paradigmal dünya görüşüne dayanmaktadır. 5 Küresel İlişkiler Paradigmal Sıçramalar Kuantum Paradigması Kuantum Teknoloji si Teknolojik Alan (Görünmeyen Doğanın Teknolojisi) Küresel İlişkiler (Doğa-El-Değer Sentezi) Dış Dünya Geleneksel Teknoloji Diğer Teknolojik Alan İlk-el Teknoloji 1760 İlk-el Tekn. (Doğaya Bağımlı) Teknolojik Alan İlkel KabileTop. (Avcılık-DevşirmecilikKomünal Yaşantı - Kapalı Toplum) Dönüşüm Geleneksel Tarım Toplumu -Madde Güdümlü - İnsan Güdümlü *Kölelik Sistemi *Feodalizm *Göçebe Toplumu *Yerleşik Toplum Dönüşüm Sanayi Toplumu 1989 Geleneksel Paradigma Mekanik Teknoloji 1973 (Görünen Doğanın Teknolojisi) 1789 Mekanik Paradigma Bilgi Toplumu Zaman -Kapitalizm -Sosyalizm Şekil 2: Geleneksel Toplumdan Bilgi Çağına Toplumsal Gelişme. Kaynak: Hüsnü Erkan, 2001. 6 Dünya Görüşü Toplumsal gelişmenin merkezî unsuru olarak teknoloji; uygarlığın ulaşılan gelişme düzeyi ile birlikte, insanların edindikleri dünya görüşü ve bu dünya görüşünün şekillenmesini belirleyen paradigmal yaklaşımdaki yenilenmelerle belirlenmektedir. 7 Şekil 3 : BİLİMSEL VE GELENEKSEL DÜNYA GÖRÜŞLERİ Bilim Düzeyi Bilim Dili Bilgi Edimli Bakış Açısı (Doğanın Keşfi) Dışa – İçe Dönük (Olgusal) Düşünme Beynin (Tam) Kullanımı Yaşanan Dünyanın Algılanışı -Bilim Bazlı Reform, Strateji ve Politikalar Bilimsel Karar Süreci Uygulama: Amaç Araç Planlama: Neden Analiz: Sonuç Yaşanan Dünyanın Algılanışı ğeleri Ö Bilim Bazlı Dünya Görüşü Teknoloji Üretimi=Organize Düşünce Üretimi Bilişsel Süreç Bilim Bazlı Sistemleşme Yapılaşma İşleyiş Ekonomik Alan “Çıkarlar” Geleneksel -Kişisel -İnanç Bazlı -Bağımlı -Çıkara Dayalı(Fırsatçı) Yapılanma ve İşleyiş Politik Alan “İdeolojiler” Geleneksel Dünya Görüşü Sosyal Alan “Bağımlılıklar” Olgusal Düzey Gözlem Dili Kültürel Alan “Değerler” Geleneksel Dünya Görüşünün Öğeleri Çıkarlar + İdeolojiler + Değerler + Bağımlılıklar Kaynak: H. Erkan (2000), yapılması düşünülen “Düşüncede Devrim” çalışması için geliştirilmiştir . 8 9 Eğitim – İnsan İlişkisi Dünya görüşünün şekillenmesinde eğitim ve öğrenme temel unsurdur. Eğitimin odak noktası ve objesi insandır. Eğitim ve öğrenme süreçleri insanların düşünme kalıp ve süreçlerini belirler. Bir bakıma beynin kodlanması eğitim ve öğrenim süreçler içerisinde yapılanır. Bu nedenle değişim ve yenilenme beyin de başlar ve oradan günlük yaşama aktarılır. 10 Şekil 4: Eğitim İnsan İlişkisi 11 ATA MODEL Atatürk, 20. yy’ın en köklü, en kapsamlı ve uygarlığın gelişim çizgisiyle uyumlu ve sonuçta en başarılı toplumsal değişim projesini gerçekleştirdi. Diğer köklü devrimler ideoloji bazlı oldukları için değişen koşullarda geçerliliklerini kaybedip tarih sahnesinden silindiler. Atatürk’ün toplumsal yenilenme veya toplumsal değişim konsepti aşağıdaki şekilde modelleştirilmiştir. 12 13 Mevcut Toplumsal Model • Atatürk’ün izleyicisi olan yöneticiler, politikacılar, uzmanlar, bilim adamları ve aydınlar onun gerisinde kaldılar. Çünkü onlar, bilimi – teknolojiyi değil; belli inanç sistemlerini, ideolojileri ve sloganları rehber edindiler. • Mevcut Toplumsal Durum aşağıda model halinde sunulmuştur. 14 Mevcut Durum Sistemler -Yapılar Politik Alan -Şekli Demokrasi Ekonomik Alan İlkel Kapitalizm: -Merkezi Ekonomik yapılanmadan Kuralsız ve Kurumsuz İlkel Kapitalizme Teknolojik Alan Sosyal Alan Kültürel Alan Hazır (veri) Teknoloji: -Geleneksel Teknoloji -İthal teknoloji -Kapalı Toplum -Kapalı -Bölümlü -Çok kültürlük Kurumsal Yapılar İlkeler -Merkezi ve Dikey politik kurumsal yapı (Merkezi Bürokrasinin etkinliği Tabanın dışlanması -Kontrollü Piyasa Ekonomisi (kurumsal) -Üst güçlere ve Bağımlı çıkar arayışına dayalı örgütsel ve kişisel yapılar -Mutlak iktidar kullanımı -Kapalı Parti Örgütlenmesi -Kişisel Politik Kontrol -İdeolojik Müridlik -Kapalı çıkar grupları oluşturmak -Devlet sırtından para kazanma -Veri teknolojiyi araç olarak algılayan teknolojik yapı -Mevcutla yetinme Geleneksel Düşünme: -Geleneksel ve -İthal teknolojiden yararlanma (gördüğünü yapmak) : Görgülcülüğe dayalı Taklitçilik -Mevcuttan yararlanma -Dikey örgütlenmede ikili yapı: Devlet-Aile -Egemen sınıf ikamesi olarak merkezi bürokrasi -Kapalı Gruplar -Egemen Kişiler -Sosyal kontrol -Grup içi dayanışmayı arttırma (Grupsal bağımlılık) -Grup dışı ile çatışma -Grup liderinin örnek alınması -Sosyal ilişki geliştirerek kabul görme -Kapalı Grup değerlerine ve itaate dayalı kurumsal yapı -Cemaat kültürü -Grupsal kültür -Kişiselleştirilmiş değerler -Geleneksel değerlerin korunması -Durağan dönemde gelenekler geçerli -Değişim döneminde değer anarşisi (Yeni mitler yaratma) -Kapalı grupsal değerlerin korunması (Tarikatlar) -Grupla özdeşleşme; -Karşıt grubu dışlama(bağnazlık) Yöntemler Amaçlar -Kendi kontrolünde politik grup yaratma ve iktidar kullanımı -Kişisel kontrol altında Politik yandaş kazanma -Politik kişi egemenliği -İdeolojik yandaşlık -Mevcut fırsatlardan pay alma -Çıkar yönlü yeniden yapılanmaya yönelme (maddi+statü) -Kişisel ve grupsal fırsatçılık -Rüşvet-kayırmacılı dayalı -Kişi egemenliğine dayalı ek güç odağı -Durağan(Geleneksel) Teknoloji; -Zaman boyutu olmayan düşünce -İçselleşmemiş teknoloji -Teknolojiye pasif uyum Merkezi Unsurlar Sonuçlar-Süreçler -Vizyonsuzluk -Belirsizlik -Kısmi kaos (anarşi) -Politik anarşi -Çıkar Anarşisi -Grup Anarşisi -Kültürel Çatışma Rotasız Pusulasız Yaşam TEMEL ÖĞELER : Merkeziyetçi yapılanma; Kişiselleşmiş tavır ve tutumlar, İdeolojiler - Din; Fırsatçı Çıkarlar ve Paylaşım , Kişisel çıkar, Toplumsal İmkanlardan pay kapma yarışı, Politik süreçten (devletten) Rant aktarımı, Zaman boyutu yok. Düşünme süreci içedönük: mantık ve nedensellik değil; değerlere dayalı dünya görüşü Eğitimde amaç itaat bazlı insan terbiyesi; uygun araç :Dini ve geleneksel değerlerin öğretilmesi. 4 Türkiye’de Mevcut Toplumsal Bütününün Ana Unsurları; Kaynak: H.Erkan (2000-b) Şekil 3: -İlişki sistemi -Sosyal kabul ve Statü -Sosyal Bağımlılık -Geleneksel Değerlere (inanca ve ideolojiye) dayalı Dünya görüşü (Muhafazakar düşünce) -Gelecek beklentisinin kalkması -Kişiselleşmiş dünya görüşü Toplumsal Strateji Yokluğu 15 Yeniden Yapılanma Modeli • Ata Model’deki gibi çağdaş uygarlığı hedefleyen bir Türkiye, bugün için Bilgi Çağını ve Bilgi Toplumunu hedeflemelidir. Dolayısıyla bilgi uygarlığı için Türkiye yeniden yapılanmalıdır. • Bu amaçla aşağıda “Yeniden Yapılanma Modeli” oluşturuldu. 16 Teknolojik Alan: Teknolojik Uyg. (SistemleşmeYapılanma-Süreçte etkinlik,AR-GE etk.)- UYGARLIK Sosyal Alan: Açık Toplum (Sistemleşme - Yapılanma - Süreçte etkinlik) Kültürel Alan: Türk-Anadolu Kültürü (Sistemleşme-YapılanmaSüreçte etkinlik) -Kurumsal Düzey (Partiler, YasamaYürütme-Yargı, Seçim Sistemi) -Örgütsel Düzey(Baskı Grupları) -Kişisel Düzey (Bireysel Katılım) -Toplumsal Düzey (Bilgi Ekonomisi) -Kurumsal Düzey (Verimlilik Toplam Kalite- Küresel Bütünleşme) -Örgütsel Düzey( Rekabet Avantajı) - Kişisel Düzey (Kendini Aşma) UYGARLIK -Toplumsal Düzey (Bilgi Teknolojileri) -Kurumsal Düzey (Bilginin Yenilenmesi) Örgütsel Düzey(Yenilikçi Örgüt) -Kişisel Düzey (Yaratıcı Kişilik) UYGARLIK -Toplumsal Düzey (Açık Toplum) -Kurumsal Düzey (Sinerjik Etkileşim) -Örgütsel Düzey(Öğrenen Örgüt) -Kişisel Düzey (Özgür-İşbirlikli=Katılımcı Kişilik) -Toplumsal Düzey (Türk-Anadolu Kültürü) -Kurumsal Düzey (Kurum Kültürü) - Örgütsel Düzey(Örgüt Kültürü) -Kişisel Düzey (Kişisel Kültür) Katılımcı Örgütlenme ve Yönlendirme Katılımcı Demokrasi Yenilikçi Piyasa Sistemi (Kalite) Esnek Rasyonellik UYGARLIK Yaratıcılık Farklı Değerlerin Korunması 1. Zaman Boyutunda Geleceğin ve gelecek değerlerinin önem kazanması hız - senkronize zaman 2. Mekan BoyutundaKüreselleşmeYerelleşmeYoğunlaşma = Teknokentler 3. İçerik (Nitelik) Boyutunda a) Rekabet - Dayanışma - Sosyal Sorumluluk b) Esneklik - Çeşitlenme - Farklılaşma 4. Stratejik ÖncelikEğitimli İnsanDemokrasi : Temel araç, nitelikli eğitim (Düşüncede Devrim) 5. Genel Strateji : Sürdürülebilir Yenilikçi Gelişme Stratejisi (SÜYEGES) Katılımcı Özgürlük Kişisel ve Ortak Tatmin UYGARLIK Bilimsellik (Kuantum Düşüncesi) UYGARLIK Grupsal İlişkide İşbirliği - İnsanlar arası etkileşim (Sinerji yaratmak) ANA VİZYON Yenilik UYGARLIK Uzlaşma Barış Hoşgörü Adalet-Eşitlik Eğitim-Başarı UYGARLIK -Toplumsal Düzey (Katılımcı Demokrasi) MERKEZİ UNSUR Dünya Görüşü Ekonomik Alan: Bilgi Ekonomisi (Sistemleşme Yapılanma - Süreçte etkinlik) UYGULAMA TOPLUMSAL TEMEL İLKELERİ ALANLARDA AMAÇLAR YÖNTEMLER Varlığın SürdürülmesiGüvenlik Politik Alan: Katılımcı Demokrasi Politik sistemleşmeYapılanmaSüreçte etkinlik REFORM DÜZEYİ VE POLİTİKALAR İnsan TOPLUMSAL ALANLAR İnsani Değerler: -İnsan Sağlığı ve Güvenliği -Eğitimli İnsan - İnsan Onuru - İnsan Hakları - İnsani Kalkınma - Temel Kişisel Özgürlükler (Demokrasi politikası İçinde) Reformlar: - Sosyal Güvenlik, - Başarı İlkesine Geçerlilik Kazandırıcı Politikalar Bilgi Uygarlığı 2023 17 Sürdürülebilir Yenilikçi Gelişme Stratejisi (SÜYEGES) • Sürekli yeni bilgi üretimi, sürekli yenilik demektir. Bu nedenle bilgi toplumu, yaratıcı insanlara dayanırken, sürekli yenilik üreten, yenilikçi girişimciliğe dayalı, Yenilikçi Piyasa Ekonomisi ortaya çıktı. Yeni gelişme anlayışının ağ sistemini baz alması ve yatay örgütlenişi, merkezî karar alma mekanizması yerine önceliği, katılımcı biçimde yerel birimlere kaydırdı. • Kuantum-Kaos Paradigmasını toplumsal sorunlara aktararak, Toplumsal bütünü; Sistemler Yaklaşımı içinde ele alırken kullandığı bilimsel analiz paradigmasını Bütünleşik Ağ-Etkileşim Paradigması (BAĞET Paradigması) olarak adlandırmak istiyorum. • BAĞET Paradigmasında, toplumsal bütünü oluşturan alt ve kısmi sistemler içindeki ve arasındaki etkileşim; mekanik etkileşimdeki gibi tek yönlü, standart tek düze ve determinist değildir. Aksine, söz konusu alt sistemler ve kısmi sistemler içinde ve arasında sürekli olarak karşılıklı, dönüşlü, kesikli, belirsiz, çok yönlü bağlantılı etkileşimlerin ağ içindeki olay, olgu ve davranışları şekillendirdiği süreçler söz konusudur. 18 19 İŞLETME YAPISI Geleneksel işletmelerde hiyerarşi vardır ve işletmenin en üstünde patron bulunmaktadır. Kararların alınmasında katılımcılık yoktur. Bilgiye dayalı kuruluşta uzman elemanların kendi alanındaki bilgileri kuruluş içindekilerin hepsinden fazladır. Bilgi toplumunun kuruluşları amaçlar, katkılar ve davranışlar konusunda herkesin ortak sorumluluk almasını gerektirir. Üstlenilen sorumluluk nedeniyle herkes karar verme durumunda olduğundan astlar ortadan kalkmakta ve herkes yönetici olmaktadır. Bu da katılımcılığı artırmaktadır. 20 Geleneksel İşletme Yapısı 21 Bilgi Toplumunda İşletme Yapısı Muhasebe Finansman 22 Kurum Kültürü ve Öğrenen Örgüt Günümüzde kurumlarla ilgili olarak ortaya çok önemli iki kavram çıkmıştır; 1. Kurum Kültürü 2. Öğrenen Örgüt 23 Kurum kültürü; özel bir kurumsal gruba ait olan, ancak katılan her yeni üyeye de aktarılan ve üyeler arasında anlaşılan, yayılan ve paylaşılan normların, hareketlerin ve anlayış biçimlerinin tümüdür. 24 Güçlü kurumsal kültürün verimlilik üzerinde olumlu yönde olmak üzere önemli etkisi vardır. Kurumların varlıklarını uzun vadede devam ettirebilmeleri için kurum kültürünün verimlilik üzerindeki etkisini dikkate almaları ve işletme plan ve programlarının bu gerçeklikle örtüşmesini sağlayacak stratejiler geliştirmeleri faydalı olacaktır. 25 Çalışanların sahip oldukları değer ve beklentilerle, kurum amaçları arasında bir koordinasyon kurmak oldukça önemlidir. Bu koordinasyonu sağlayan kurumlar, kendini kurumun bir parçası olarak gören ve manevi olarak kuruma bağlılık hisseden beşeri sermaye unsurunu oluşturarak büyük bir rekabet avantajına sahip olacaklardır. 26 Güçlü kurum kültürüne sahip olan işletmelerde iş görenlerin nasıl davranması gerektiğini belirten yerleşmiş davranışsal parametreler oluşmuşken, zayıf kurum kültürüne sahip kuruluşlarda iş görenler ne yapmaları gerektiğini belirlemeye çalışarak zaman kaybederler. Bunun sonucunda işletmenin çıktıları olumsuz etkilenir ve verimlilik düşer. 27 Günümüzde örgütlerin hızla değişen iç ve dış çevre koşullarına uyum sağlayabilmesi ve özellikle bilgiye ulaşma ve bilgiden en etkin biçimde yararlanma boyutunda rekabet üstünlüğü elde ederek geleceğini biçimlendirmesinde yepyeni bir kavramın hızla yaygınlaştığını ve örgütsel gelişme çabalarına yön verdiğini görmek mümkündür. 28 Öğrenen örgütler; sürekli öğrenmeyi teşvik eden, çalışanlarının gelişimine önem veren ve açık bir iletişim ortamının kurulmasını sağlayan örgütlerdir. Bu tür örgütlerin temelinde; bilgi, öğrenme ve öğrenen bireyler vardır. Bu tür örgütlerin en önemli özelliği, öğrenme sürecini kurum kültürüne yerleştirmesi ve planlı bir şekilde gerçekleştirmesidir. 29 • • • • • Peter M. Senge, öğrenen örgüt literatüründe önemli bir yer tutan “Beşinci Disiplin” adlı eserinde, öğrenen örgütün unsurlarını aşağıdaki gibi belirtmiştir. Kişisel Ustalık, Zihni Modeller, Paylaşılan Görme Gücünün ( Vizyon) Oluşturulması, Takım Halinde Öğrenme Disiplini ve Sistem Düşüncesidir. 30 Ben Sol Beyinli Biriyim…Çünkü • • • • • • • • • • • • • • Mantık yürütürüm Lineer düşünürüm Sınıflandırır, isimlendiririm Dizer, listeler yaparım Analiz ederim Yapı incelerim Matematiksel işlemler yaparım Bilinçli hareket ederim Dili doğru kullanırım Detayları görürüm İnceler ve odaklanırım Bütünü değil, parçayı görürüm Sistemli ve disiplinli çalışırım Objektif davranırım 31 Ben Sağ Beyinli Biriyim…Çünkü • • • • • • • • • • • • Hayal ederim Duyduklarımı unutmam Hissederim Koku almak, tat almak benim için önemlidir Sezgilerimi kullanırım İçgüdülerim kuvvetlidir Yaratıcıyım Subjektifim Boyutları iyi algılarım Ritim duygum gelişmiştir Bir bütün olarak görürüm Duygularımla hareket ederim 32 Bilişsel Öğrenme Bilişsel yaklaşımda öğrenme, bir davranış değişikliği meydana getirme sürecidir. Öğrenme; bilişsel (kognitif), duyuşsal (affektif) ve devinişsel (psikomotor) öğelerden oluşur. Ancak, bunlar yoğun bir etkileşim ilişkisi içinde davranışları birlikte belirler birbiriyle sıkı bir ilişki içinde bulunurlar. Bilişsel öğrenme; genellikle kavramlar, ilkeler, yasalar, kuramlar ve problem çözme süreçleriyle ilgili bilgilerin öğrenilmesini içerir. Duyuşsal öğrenme; bireyin inanç, niyet ve duygularla ilgili kavram ve durumların bireylerde değişimini kapsamına alır. 33 Aynı sınıfta iki öğrenci ders dinliyor. Dersin sonunda öğretmenin sorduğu soruları biri doğru olarak yanıtlarken, diğeri yanıtlayamıyor. Bu iki öğrenciye öğretmen tarafından sunulan uyarıcılar aynı olmasına rağmen, niçin biri diğerinden daha iyi öğrenmiştir? Çünkü öğrenme bireyseldir. Bireyin yeni gelen bir bilgiyi öğrenebilmesi için, öğrenme işine etkin olarak katılması, kendisine sunulan uyarıcıları seçmesi, bunları kendisi için anlamlı hale getirmesi ve en uygun tepkiyi üretmesi gerekir. 34 Devinişsel öğrenme ise; insan organlarının eğitimöğretimde kullanılması ile ilgili becerilerin geliştirilmesini içerir. Öğrenme kişiseldir. Hiç kimse başkasının yerine öğrenemez ve bilgiyi kendi çocuğumuza değil, insanlığa miras bırakabiliriz. Öğrenmedeki bilişsel süreç; XX. yüzyıl başında, Almanya’da Gestalt psikologlarıyla başlamış daha sonra Piaget, Bruner, Ausubel gibi psikolog ve eğitimcilerin katkıları ile gelişerek bugünkü beyin araştırmaları sonucunda bilişsel yaklaşıma ulaşılmıştır. 35 Biliş, insan zihninin dünyayı ve çevresindeki olayları anlamaya yönelik yaptığı işlemlerin tümüdür. Dıştan alınan uyarımların algılanması, önceki bilgilerle karşılaştırılması, yeni bilgilerin oluşturulması, elde edilen bilgilerin belleğe depolanması, hatırlanması ile zihinsel ürünlerin kalite ve mantık yönünden değerlendirilmesi, bilişsel faaliyetlerdir. 36 Bilişsel kuramcılar, uyarıcının birey tarafından algılanmasından itibaren bireyde meydana gelen içsel süreçler ve öğrenmeye etki eden bireysel özellikler ile ilgilenmişlerdir. Bilişsel yaklaşıma göre bilgi öğrenilir. Bilgide meydana gelen değişimle davranışlarda değişir. Öğrenme sürecinde dıştan alınan pekiştirici öğeler öğrenicide yeni davranışın yerleşmesine katkı yapar. 37 Bilişsel yaklaşımda öğrenen aktiftir: dikkatini kontrol eder, uyarıcıları bilinçli seçer ve onları anlamlı hale getirip kodlayarak öğrenmeyi pekiştirir. Bilişsel kuramcılara göre insanlar değişik çevre koşullarında değişik öğrenme süreç ve deneyimi kazanırlar. 38 BİLGİYİ İŞLEME KURAMI Öğrenme sürecindeki birey çevreden aldığı bilgiyi sürekli işler. Birey; bilgiyi toplar, organize eder, değerlendirir, depolar ve hatırlar. Öğrenen birey, herhangi bir zamanda öğrendiği bilgiyi, istediği her yer ve zamanda kullanma becerisine sahiptir. 39 Bilginin öğrenilmesi; bireyin sahip olduğu bilişsel yapılar ve bu yapılarla bağlantılı süreçler içinde gerçekleşir. Modele göre öğrenmeyi etkileyen temel yapılar; duyusal kayıt, kısa ve uzun süreli belleklerdir. Öğrenmeyi etkileyen belli başlı süreçler ise tanıma, algı ve dikkat, bilgiyi kodlama, örgütleme, depolama ve hatırlamadır. 40 Bilgiyi işleme sürecinin ilk aşaması duyusal kayıttır. Bu aşamada çevredeki uyarıcı, duyu organları yoluyla sinirleri uyarır. Bu sırada uyarıcının izi yaklaşık bir saniye duyuya kayıt olur. Bu süreç duyusal kayıt olarak adlandırılır. 41 Duyusal kayda gelen bilgiler çok kısa zamanda, yaklaşık bir saniye içinde silinir. Bu nedenle duyusal kayıt, anlık bellek olarak da isimlendirilir. Duyulara kaydolan bilgilerin hangilerinin kısa süreli belleğe transfer olacağını tanıma (recognition) ve dikkat (attention) süreçleri belirler. Tanıma, yeni gelen uyarıcıların özelliklerinin uzun süreli bellekteki bilgilerle karşılaştırılması işlemidir. 42 Duyu organlarına gelen uyarımların anlamlı hale getirilmesi sürecine algı denir. İnsanlar, duyu organlarına gelen uyarımlara anlam vermek için, onları örgütlerler. Her bireyin aldığı uyarımları örgütleme biçimi farklıdır. Bu nedenle iki kişi aynı uyarıcıya baksalar da farklı şeyler görebilirler. 43 Algıyı Etkileyen Faktörler 1. Birey çevresindeki obje, olay ve fikirleri anlamlı bir bütün haline getirmeye çalışır. Bu nedenle örgütlü olmayan uyarıcıların hatırlanması ve anlaşılması güçtür. 2. Algı görelidir. Sesler, renkler, objelerin büyüklüğü, zaman ve hareket göreli olarak algılanır. 3. Birbirine benzer uyarıcılar bir grup olarak algılanırlar. 4. Zamanda ve mekanda birbirine yakın uyarıcılar bir bütün olarak algılanır. 5. Farklı uyarıcılar farklı fikirler olarak algılanırlar. 44 Algıda Seçicilik ve Dikkat Organizma çevreden gelen uyarıcıların bazılarını seçer. Buna algıda seçicilik denir. Çevremizdeki uyarıcılardan hangisini seçeceğimiz dikkatimize bağlıdır. 1. Yabancı ve farklı uyarıcılar dikkat çekicidir. 2. Çok yalın ve karmaşık uyarıcılardan çok, orta derecede karmaşık uyarıcılar daha dikkat çekicidir. 3. Öğrenilmiş ipuçları dikkat çeker. 4. Bireyin beklenti ve ihtiyaçları dikkati etkiler. 45 Kısa süreli bellek, duyusal kayda gelen bilgilerin davranışa dönüşmesini ya da uzun süreli belleğe kodlanmasını sağlar. Bu belleğin kapasitesi oldukça sınırlıdır. Kısa süreli belleğin bilgiyi koruma süresi ise yaklaşık 20 saniyedir. Kısa süreli bellek sürekli çalışır (Çalışan Bellek). 46 Kısa süreli belleğe gelen bilgilerin uzun süreli belleğe depolanması genellikle iki süreçle sağlanmaktadır. Bunlar tekrar (rehearsal) ve gruplandırmadır (chunking). Koruyucu tekrarda bilgiler hiçbir değişikliğe uğratılmadan, aynı biçimde tekrar edilerek hem kısa süreli bellekte korunabilir, hem de uzun süreli belleğe işlenebilir. Düzenleyici tekrarda ise, yeni bilgi eski bilgilerle ilişkilendirilerek tekrarlanır. Bu yolla yeni gelen bilgiler birey için anlamlı hale gelir. 47 Uzun süreli bellek, yeni gelen bilgilerin eskilerle örgütlenerek saklandığı yerdir. Uzun süreli belleğin kapasite sınırları belli değildir. Bilgilerin burada kalma süresi de çok uzundur. Kısa süreli bellekte etkin olan bilgiler, uzun süreli bellekte edilgen biçimde durur. Bu nedenle kısa süreli bellekteki bilgiler anında hatırlanırken, uzun süreli bellekteki bilgilerin hatırlanması için belli bir süre geçmesi gerekir. Uzun süreli bellekteki bilgilerin hatırlanma süresi, bilginin belleğe depolanma biçimine göre değişir. İyi örgütlenmiş bilgiler çabuk hatırlanırken, diğerleri daha uzun zamanda hatırlanır. 48 Uzun süreli bellekte yeni gelen çok sayıdaki bilgiyi organize etmek ve düzenlemek için bilgisayardaki dosya ve dizinlerin işlevini gören şemalar vardır. Şema (Schemata), birçok önerme, durum ya da olayı benzerlik ve farklılıklarına göre düzenleyen bilişsel yapıdır. 49 Uzun süreli belleğe depolanan bilgilerin türü ve örgütleniş biçimine göre üç türlü bellek tanımlanmaktadır: Anlamlı bellek (semantic memony) bilginin anlamlı hale gelmesini sağlar. Bu bellekte birbiriyle ilintili bilgiler bir araya gelerek önermeler ağını oluşturur. Kavramlar ve ilkelerle ilgili şemalar bu bellekte yer alır. 50 Anısal bellek (episodic memory); yaşadığımız olayların depolandığı yerdir. Anısal bellek anlamlı belleğe göre daha güçlüdür. Bilgilerin kodlanması için de fazla bir çabaya ihtiyaç yoktur. İşlemsel bellek (procedural memory) belli bir işin yapılması için gerekli işlem basamaklarının sırasıyla saklandığı yerdir. 51 BEYİN Beyinin İşlevleri: • Duygular • Hayaller • Hafıza • Öğrenme • Düşünme • Tüm organların kontrolü 52 Beynin Fiziksel Özellikleri • Beyin 1,4 kg ağırlığında, vücut ağırlığının % 2sini oluşturmasına rağmen, insanın aldığı oksijenin %25 ini, karbonhidratın %20 sini kullanmaktadır. • 100 milyar sinir hücresi (nöron) ve 100 milyar destek hücresi bütün vücuda yayılmaktadır. Her nöron binlerce nörona bağlıdır ve bir mesaj beynimizde trilyonlarca farklı yol izleyebilir. Bir hücre saniyede binlerce sinyal alabilir. Mesajların hızı saatte 580 km’dir. 53 • Beyin 24 saat çalışır ve asla yorulmaz. • Beyninin her 2 tarafını da kullanan insanların kapasitesinin diğerlerine göre beş kat fazla olduğu iddia ediliyor. Nöronların çoğu beynin dış kabuğunda yer alıyor. • Beyindeki toplam bağlantı 1015 • Beynin çalışması artıkça bağlantı sayısı artmaktadır. • Beynin bilgi kapasitesi 2,5 trilyon birimdir. 1 sayfa = 300 birim 54 • Olgun beynin büyümesi yeni nöronların oluşumuyla değil; nöronlar arasındaki bağlantı sayısının artmasıyla gerçekleşir. • Nöronlar çok sayıda kolu olan minik ahtapotlara benzer. Sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan mesajcı moleküllerdir. Bunlar sinir ucuna gelen elektrik uyarısıyla salgılanır. Son yıllarda çok sayıda mesajcı moleküller keşfedildi. İkincil mesajcılar da keşfedildi. • Aksonlar ve dendritler arasında küçük boşluklar (snaps) vardır. Sinyal aksonun ucuna ulaştığında özel kimyasal madde (mesajcı molekül) salgılar. Yayılan salgının karşı tarafa ulaşmasıyla dendrit bir elektriksel atım başlatır. 55 • Öğrenilen her şey, deneyimler nöronlar arasından geçen elektrik akımları olarak şifrelenir. Hatırlama ile tekrarlanır. Sinir hücrelerindeki sürekli ve kalıcı değişmeyi bu ikincil mesajcılar yapar. Öğrenme ve hafıza gibi kalıcı beyin işlevi ve beynin gelişiminin bu hücre içi ikincil mesajcılara bağlı olduğu düşünülüyor. 56 Yeni Bir Bilginin Yüz Kişide Hatırlanması • • • • 1 gün sonra 2 gün sonra 4 gün sonra 16 gün sonra 75 kişi 50 kişi 25 kişi 2 kişi 57 Bir Kişide Yüz Bilginin Hatırlanması Tekrar Sayısı 1 2 3 4 5 6 16 gün sonra 7 8 20 35 48 62 58 Bazal Ganglionlar 59 Talamus Görme Beyin Sapı ReflekslerHayati Organlar 60 61 Beynin İşlevini Azaltan Etmenler • • • • • • • • Beyin hasarı Uykusuzluk; günde en az 7 saat uyku gerekli Stres Olumsuz düşünce Sürekli genellemeler yapmak Esrar; beyne kan akışını %85 azaltır Kendini suçlamak Yorgunluk 62 Beynin İşlevini Arttıran Etmenler • • • • • • • • Çalıştırmak Fiziksel ve ruhsal rahatlama Müzik dinlemek, müzik yapmak Spor yapmak Düzenli cinsel yaşam Düzenli aile yaşantısı Beynin kuvvet aşısı uykudur Tüketilen gıdalar protein, karbonhidrat, B2, omega 3 asiti, E vitamini, Kahvaltı 63 • Beyin tembelliğe yatkın, uzun süre kitap okumamak,ders çalışmamak, rahat yaşam sürenlerde nöronlarda bağlantı azalıyor. Hergün yeni bilgiler üretmek gerekir. • Einstein “bir insan düzenli olarak günde 15 dakika çalışırsa 1 yılda konusunda uzman, 5 yılda ülke çapında uzman olunur” diyor. • Beynin kendini yenileme ve bağlantı kurma becerisi diğer organlardan daha geç yaşlanmasına yol açıyor. Depolanan bilgi yaratan bilgi yeni nöron bağlantısı ve mesajcı molekül salgılama yoluyla beyni yeniden yapılandırıyor. İnsan beyni kendini her an geliştirebiliyor. • Beyni zorlamak gerek; kitap okumak, araştırmak gibi. Çalışmak beyne olan kan akımını artırıyor. 64 • Beynin kapasitesinin %10 unun kullanıldığı tezi sarsılıyor. • Beyin kendini gereken koşullara uydurduğu için insanlık tarihinde gelişme yaşanmıştır. Nöron yapısı her an değişiyor. Alınan bağlantıya göre yeni yapılar kuruyor. Gereksiz olanları atıyor. Gereksiz bilgileri beyin siliyor. Beyin kapasitesinin ne kadarını kullanabileceğini kendisi belirliyor. • Bilginin organizasyonu ve nöron bağlantılarında etken olan bir seri molekül keşfedildi. Dışarıdan alınan sinyaller ve vücudun gereksinimleri doğrultusunda beyin yapılması gerekeni belirliyor. 65 İnsan-Beyin-Teknoloji • • • • • Evrende ve doğada fark yarattığı için özel olan canlı insandır. İnsanda fark yarattığı için beynin işleyişi ve kullanımı özeldir. Beynin kullanımında fark yaratan insanın; bilim ve teknoloji başta olmak üzere her alanda daha etkin sonuçlar alması özeldir. Toplumsal farklılıkların kaynağı bu özel olanların sistemleştirilmesinde yatar. Bilim ve teknolojinin toplumun ve insanların hizmetine sunulması özel süreç ve sistemleri gerektirir. 66