BİLGİ TOPLUMU VE MPM

advertisement
BİLGİ TOPLUMUNDA
ZİHNİYET DEĞİŞİMİ
VE
MPM
PROF. DR. HÜSNÜ ERKAN
1
TOPSES
İnsan ihtiyaçlarının karşılanması ekonomik, sosyal,
politik, kültürel ve teknolojik olmak üzere beş
alanda gerçekleşir. Bu nedenle toplumsal bütün;
• Toplumsal yaşamın maddi temelini oluşturan
Ekonomik Alan,
• Toplumdaki birey ve grupların, diğer birey ve
gruplarla karşılıklı ilişkisini içeren Sosyal Alan,
• Tolumsal yaşamın yönetim ve yönlendirilmesini
oluşturan Politik Alan,
2
• Toplumun bütünü için geçerli olan değer,
norm ve davranış kalıplarından oluşan
Kültürel Alan ve
• İnsanın doğayla ilişkisini ve doğaya egemen
olma uğraşını içeren Teknolojik Alanlardan
oluşur.
Bu toplumsal bütünün merkezinde insan yer
alır.
Ayrıca toplumsal bütünü oluşturan her bir
alanda, olgu olarak bir sistemleşme, bir
yapılanma ve toplumsal sürecin akışı vardır.
3
DIŞ DÜNYA
EKONOMİK ALAN
E.SİSTEM
(E. Anayasa)
- Rasyonellik
E..YAPI
E..SÜREÇ
P
O
L
İ
T
İ
K
P. SİSTEM
P. YAPI
S. YAPI
P.SÜREÇ
S.SÜREÇ
( P. Anayasa
-Demokrasi
S
O
S
Y
A
L
S.
SİSTEM
(S.Anayasa
-Uzlaşma)
A
L
A
N
A
L
A
N
K.SÜREÇ
K. YAPI
K. SİSTEM
(K.Anayasa
- Hoşgörü
Mekan
Zaman
KÜLTÜREL ALAN
Teknoloji
Bilim
İnsan
Bilim
Dünya Görüşü
Şekil 1 - Dinamize Toplumsal Bütün
Kaynak: H. Erkan (1998); Kültür Politikamızda Yeni Boyutlar
4
• Toplumların zaman içindeki bu yapılanmasında
toplumsal sistem ve yapılar sürekli olarak
yeniden şekillenir.
• Geleneksel toplum yapısından bilgi toplumuna
doğru gerçekleşen sistemleşme ve yapılaşmalar
aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.
Şemada görüldüğü gibi her yeni toplum
yapılanması farklı bir temel paradigmal dünya
görüşüne dayanmaktadır.
5
Küresel İlişkiler
Paradigmal
Sıçramalar
Kuantum
Paradigması
Kuantum
Teknoloji si
Teknolojik Alan
(Görünmeyen
Doğanın
Teknolojisi)
Küresel İlişkiler
(Doğa-El-Değer
Sentezi)
Dış Dünya
Geleneksel Teknoloji
Diğer
Teknolojik Alan
İlk-el Teknoloji
1760
İlk-el
Tekn.
(Doğaya
Bağımlı)
Teknolojik Alan
İlkel
KabileTop.
(Avcılık-DevşirmecilikKomünal Yaşantı - Kapalı Toplum)
Dönüşüm
Geleneksel Tarım Toplumu
-Madde Güdümlü - İnsan Güdümlü
*Kölelik Sistemi
*Feodalizm
*Göçebe Toplumu
*Yerleşik Toplum
Dönüşüm
Sanayi
Toplumu
1989
Geleneksel
Paradigma
Mekanik Teknoloji
1973
(Görünen Doğanın
Teknolojisi)
1789
Mekanik
Paradigma
Bilgi Toplumu
Zaman
-Kapitalizm
-Sosyalizm
Şekil 2: Geleneksel Toplumdan Bilgi Çağına Toplumsal Gelişme. Kaynak: Hüsnü Erkan, 2001.
6
Dünya Görüşü
Toplumsal gelişmenin merkezî unsuru olarak
teknoloji; uygarlığın ulaşılan gelişme
düzeyi ile birlikte, insanların edindikleri
dünya görüşü ve bu dünya görüşünün
şekillenmesini
belirleyen
paradigmal
yaklaşımdaki
yenilenmelerle
belirlenmektedir.
7
Şekil 3 : BİLİMSEL VE GELENEKSEL DÜNYA GÖRÜŞLERİ
Bilim Düzeyi
Bilim Dili
 Bilgi Edimli Bakış Açısı (Doğanın Keşfi)
 Dışa – İçe Dönük (Olgusal) Düşünme
 Beynin (Tam) Kullanımı
Yaşanan Dünyanın Algılanışı
-Bilim Bazlı Reform,
Strateji ve Politikalar
Bilimsel Karar Süreci
Uygulama:
Amaç
Araç
Planlama:
Neden
Analiz:
Sonuç
Yaşanan Dünyanın Algılanışı
ğeleri
Ö
Bilim Bazlı Dünya Görüşü
Teknoloji Üretimi=Organize Düşünce Üretimi
Bilişsel Süreç
Bilim Bazlı
 Sistemleşme
 Yapılaşma
 İşleyiş
Ekonomik Alan
“Çıkarlar”
Geleneksel
-Kişisel
-İnanç Bazlı
-Bağımlı
-Çıkara
Dayalı(Fırsatçı)
Yapılanma ve İşleyiş
Politik Alan
“İdeolojiler”
Geleneksel
Dünya
Görüşü
Sosyal Alan
“Bağımlılıklar”
Olgusal Düzey
Gözlem Dili
Kültürel Alan
“Değerler”
Geleneksel Dünya Görüşünün Öğeleri
Çıkarlar + İdeolojiler + Değerler + Bağımlılıklar
Kaynak: H. Erkan (2000), yapılması düşünülen “Düşüncede Devrim” çalışması için geliştirilmiştir
.
8
9
Eğitim – İnsan İlişkisi
Dünya görüşünün şekillenmesinde eğitim ve
öğrenme temel unsurdur. Eğitimin odak
noktası ve objesi insandır. Eğitim ve
öğrenme süreçleri insanların düşünme
kalıp ve süreçlerini belirler. Bir bakıma
beynin kodlanması eğitim ve öğrenim
süreçler içerisinde yapılanır. Bu nedenle
değişim ve yenilenme beyin de başlar ve
oradan günlük yaşama aktarılır.
10
Şekil 4: Eğitim İnsan İlişkisi
11
ATA MODEL
Atatürk, 20. yy’ın en köklü, en kapsamlı ve
uygarlığın gelişim çizgisiyle uyumlu ve
sonuçta en başarılı toplumsal değişim
projesini gerçekleştirdi. Diğer köklü
devrimler ideoloji bazlı oldukları için
değişen koşullarda geçerliliklerini kaybedip
tarih sahnesinden silindiler.
Atatürk’ün toplumsal yenilenme veya
toplumsal değişim konsepti aşağıdaki
şekilde modelleştirilmiştir.
12
13
Mevcut Toplumsal Model
• Atatürk’ün izleyicisi olan yöneticiler,
politikacılar, uzmanlar, bilim adamları ve
aydınlar onun gerisinde kaldılar. Çünkü
onlar, bilimi – teknolojiyi değil; belli inanç
sistemlerini, ideolojileri ve sloganları
rehber edindiler.
• Mevcut Toplumsal Durum aşağıda model
halinde sunulmuştur.
14
Mevcut Durum
Sistemler -Yapılar
Politik Alan
-Şekli Demokrasi
Ekonomik Alan
İlkel Kapitalizm:
-Merkezi Ekonomik
yapılanmadan
Kuralsız ve Kurumsuz
İlkel Kapitalizme
Teknolojik Alan
Sosyal Alan
Kültürel Alan
Hazır (veri) Teknoloji:
-Geleneksel Teknoloji
-İthal teknoloji
-Kapalı Toplum
-Kapalı -Bölümlü
-Çok kültürlük
Kurumsal Yapılar
İlkeler
-Merkezi ve Dikey
politik kurumsal yapı
(Merkezi Bürokrasinin
etkinliği
Tabanın dışlanması
-Kontrollü Piyasa
Ekonomisi (kurumsal)
-Üst güçlere ve
Bağımlı çıkar arayışına
dayalı örgütsel ve
kişisel yapılar
-Mutlak iktidar kullanımı
-Kapalı Parti
Örgütlenmesi
-Kişisel Politik Kontrol
-İdeolojik Müridlik
-Kapalı çıkar grupları
oluşturmak
-Devlet sırtından para
kazanma
-Veri teknolojiyi araç
olarak algılayan
teknolojik yapı
-Mevcutla yetinme
Geleneksel Düşünme:
-Geleneksel ve
-İthal teknolojiden
yararlanma (gördüğünü
yapmak) :
Görgülcülüğe dayalı
Taklitçilik
-Mevcuttan
yararlanma
-Dikey örgütlenmede
ikili yapı: Devlet-Aile
-Egemen sınıf ikamesi
olarak merkezi
bürokrasi
-Kapalı Gruplar
-Egemen Kişiler
-Sosyal kontrol
-Grup içi dayanışmayı
arttırma (Grupsal
bağımlılık)
-Grup dışı ile çatışma
-Grup liderinin örnek
alınması
-Sosyal ilişki
geliştirerek kabul
görme
-Kapalı Grup
değerlerine ve itaate
dayalı kurumsal yapı
-Cemaat kültürü
-Grupsal kültür
-Kişiselleştirilmiş
değerler
-Geleneksel değerlerin
korunması
-Durağan dönemde
gelenekler geçerli
-Değişim döneminde
değer anarşisi (Yeni
mitler yaratma)
-Kapalı grupsal
değerlerin korunması
(Tarikatlar)
-Grupla özdeşleşme;
-Karşıt grubu
dışlama(bağnazlık)
Yöntemler
Amaçlar
-Kendi kontrolünde
politik grup yaratma
ve iktidar kullanımı
-Kişisel kontrol altında
Politik yandaş kazanma
-Politik kişi egemenliği
-İdeolojik yandaşlık
-Mevcut fırsatlardan
pay alma
-Çıkar yönlü yeniden
yapılanmaya yönelme
(maddi+statü)
-Kişisel ve grupsal fırsatçılık
-Rüşvet-kayırmacılı dayalı
-Kişi egemenliğine dayalı ek güç
odağı
-Durağan(Geleneksel) Teknoloji;
-Zaman boyutu olmayan düşünce
-İçselleşmemiş teknoloji
-Teknolojiye pasif uyum
Merkezi Unsurlar Sonuçlar-Süreçler
-Vizyonsuzluk
-Belirsizlik
-Kısmi kaos
(anarşi)
-Politik anarşi
-Çıkar Anarşisi
-Grup Anarşisi
-Kültürel Çatışma
Rotasız
Pusulasız
Yaşam
TEMEL ÖĞELER :
 Merkeziyetçi yapılanma; Kişiselleşmiş tavır ve tutumlar,
 İdeolojiler - Din;
 Fırsatçı Çıkarlar ve Paylaşım , Kişisel çıkar, Toplumsal İmkanlardan pay kapma yarışı,
 Politik süreçten (devletten) Rant aktarımı,
 Zaman boyutu yok. Düşünme süreci içedönük: mantık ve nedensellik değil; değerlere dayalı dünya görüşü
 Eğitimde amaç itaat bazlı insan terbiyesi; uygun araç :Dini ve geleneksel değerlerin öğretilmesi.
4 Türkiye’de Mevcut Toplumsal Bütününün Ana Unsurları; Kaynak: H.Erkan (2000-b)
Şekil 3:
-İlişki sistemi
-Sosyal kabul ve Statü
-Sosyal Bağımlılık
-Geleneksel Değerlere (inanca ve
ideolojiye) dayalı Dünya görüşü
(Muhafazakar düşünce)
-Gelecek beklentisinin kalkması
-Kişiselleşmiş dünya görüşü
Toplumsal
Strateji
Yokluğu
15
Yeniden Yapılanma Modeli
• Ata Model’deki gibi çağdaş uygarlığı
hedefleyen bir Türkiye, bugün için Bilgi
Çağını
ve
Bilgi
Toplumunu
hedeflemelidir. Dolayısıyla bilgi uygarlığı
için Türkiye yeniden yapılanmalıdır.
• Bu amaçla aşağıda “Yeniden Yapılanma
Modeli” oluşturuldu.
16
Teknolojik Alan:
Teknolojik Uyg. (SistemleşmeYapılanma-Süreçte etkinlik,AR-GE etk.)-
UYGARLIK
Sosyal Alan:
Açık Toplum (Sistemleşme
- Yapılanma - Süreçte etkinlik)
Kültürel Alan:
Türk-Anadolu Kültürü
(Sistemleşme-YapılanmaSüreçte etkinlik)
-Kurumsal Düzey (Partiler, YasamaYürütme-Yargı,
Seçim Sistemi)
-Örgütsel Düzey(Baskı Grupları)
-Kişisel Düzey (Bireysel Katılım)
-Toplumsal Düzey (Bilgi Ekonomisi)
-Kurumsal Düzey (Verimlilik Toplam
Kalite- Küresel Bütünleşme)
-Örgütsel Düzey( Rekabet Avantajı)
- Kişisel Düzey (Kendini Aşma)
UYGARLIK
-Toplumsal Düzey (Bilgi Teknolojileri)
-Kurumsal Düzey (Bilginin
Yenilenmesi)
Örgütsel Düzey(Yenilikçi Örgüt)
-Kişisel Düzey (Yaratıcı Kişilik)
UYGARLIK
-Toplumsal Düzey (Açık Toplum)
-Kurumsal Düzey (Sinerjik Etkileşim)
-Örgütsel Düzey(Öğrenen Örgüt)
-Kişisel Düzey
(Özgür-İşbirlikli=Katılımcı Kişilik)
-Toplumsal Düzey (Türk-Anadolu Kültürü)
-Kurumsal Düzey (Kurum Kültürü)
- Örgütsel Düzey(Örgüt Kültürü)
-Kişisel Düzey (Kişisel Kültür)
Katılımcı Örgütlenme
ve Yönlendirme
Katılımcı
Demokrasi
Yenilikçi Piyasa
Sistemi (Kalite)
Esnek
Rasyonellik
UYGARLIK
Yaratıcılık
Farklı Değerlerin
Korunması
1. Zaman Boyutunda Geleceğin ve gelecek değerlerinin önem kazanması hız - senkronize zaman
2. Mekan BoyutundaKüreselleşmeYerelleşmeYoğunlaşma = Teknokentler
3. İçerik (Nitelik) Boyutunda a) Rekabet - Dayanışma - Sosyal Sorumluluk b) Esneklik - Çeşitlenme - Farklılaşma
4. Stratejik ÖncelikEğitimli İnsanDemokrasi : Temel araç, nitelikli eğitim (Düşüncede Devrim)
5. Genel Strateji : Sürdürülebilir Yenilikçi Gelişme Stratejisi (SÜYEGES)
Katılımcı
Özgürlük
Kişisel ve
Ortak
Tatmin
UYGARLIK
Bilimsellik
(Kuantum
Düşüncesi)
UYGARLIK
Grupsal İlişkide
İşbirliği - İnsanlar
arası etkileşim
(Sinerji yaratmak)
ANA
VİZYON
Yenilik
UYGARLIK
Uzlaşma
Barış
Hoşgörü
Adalet-Eşitlik
Eğitim-Başarı
UYGARLIK
-Toplumsal Düzey (Katılımcı Demokrasi)
MERKEZİ
UNSUR
Dünya Görüşü
Ekonomik Alan:
Bilgi Ekonomisi (Sistemleşme Yapılanma - Süreçte etkinlik)
UYGULAMA TOPLUMSAL TEMEL
İLKELERİ ALANLARDA AMAÇLAR
YÖNTEMLER
Varlığın SürdürülmesiGüvenlik
Politik Alan:
Katılımcı Demokrasi
Politik sistemleşmeYapılanmaSüreçte etkinlik
REFORM DÜZEYİ VE
POLİTİKALAR
İnsan
TOPLUMSAL ALANLAR
İnsani Değerler:
-İnsan Sağlığı ve Güvenliği
-Eğitimli İnsan
- İnsan Onuru
- İnsan Hakları
- İnsani Kalkınma
- Temel Kişisel Özgürlükler
(Demokrasi politikası İçinde)
Reformlar:
- Sosyal Güvenlik,
- Başarı İlkesine Geçerlilik
Kazandırıcı Politikalar
Bilgi
Uygarlığı
2023
17
Sürdürülebilir Yenilikçi Gelişme Stratejisi
(SÜYEGES)
• Sürekli yeni bilgi üretimi, sürekli yenilik demektir. Bu nedenle bilgi
toplumu, yaratıcı insanlara dayanırken, sürekli yenilik üreten,
yenilikçi girişimciliğe dayalı, Yenilikçi Piyasa Ekonomisi ortaya
çıktı. Yeni gelişme anlayışının ağ sistemini baz alması ve yatay
örgütlenişi, merkezî karar alma mekanizması yerine önceliği,
katılımcı biçimde yerel birimlere kaydırdı.
• Kuantum-Kaos Paradigmasını toplumsal sorunlara aktararak,
Toplumsal bütünü; Sistemler Yaklaşımı içinde ele alırken kullandığı
bilimsel
analiz
paradigmasını
Bütünleşik
Ağ-Etkileşim
Paradigması (BAĞET Paradigması) olarak adlandırmak istiyorum.
• BAĞET Paradigmasında, toplumsal bütünü oluşturan alt ve kısmi
sistemler içindeki ve arasındaki etkileşim; mekanik etkileşimdeki gibi
tek yönlü, standart tek düze ve determinist değildir. Aksine, söz
konusu alt sistemler ve kısmi sistemler içinde ve arasında sürekli
olarak karşılıklı, dönüşlü, kesikli, belirsiz, çok yönlü bağlantılı
etkileşimlerin ağ içindeki olay, olgu ve davranışları şekillendirdiği
süreçler söz konusudur.
18
19
İŞLETME YAPISI
Geleneksel işletmelerde hiyerarşi vardır ve işletmenin
en üstünde patron bulunmaktadır. Kararların
alınmasında katılımcılık yoktur.
Bilgiye dayalı kuruluşta uzman elemanların kendi
alanındaki bilgileri kuruluş içindekilerin hepsinden
fazladır. Bilgi toplumunun kuruluşları amaçlar, katkılar
ve davranışlar konusunda herkesin ortak sorumluluk
almasını gerektirir. Üstlenilen sorumluluk nedeniyle
herkes karar verme durumunda olduğundan astlar
ortadan kalkmakta ve herkes yönetici olmaktadır. Bu
da katılımcılığı artırmaktadır.
20
Geleneksel İşletme Yapısı
21
Bilgi Toplumunda İşletme Yapısı
Muhasebe
Finansman
22
Kurum Kültürü ve Öğrenen Örgüt
Günümüzde kurumlarla ilgili olarak ortaya
çok önemli iki kavram çıkmıştır;
1. Kurum Kültürü
2. Öğrenen Örgüt
23
Kurum kültürü; özel bir kurumsal gruba ait
olan, ancak katılan her yeni üyeye de
aktarılan ve üyeler arasında anlaşılan,
yayılan
ve
paylaşılan
normların,
hareketlerin ve
anlayış
biçimlerinin
tümüdür.
24
Güçlü
kurumsal
kültürün
verimlilik
üzerinde olumlu yönde olmak üzere
önemli etkisi vardır. Kurumların varlıklarını
uzun vadede devam ettirebilmeleri için
kurum kültürünün verimlilik üzerindeki
etkisini dikkate almaları ve işletme plan ve
programlarının bu gerçeklikle örtüşmesini
sağlayacak stratejiler geliştirmeleri faydalı
olacaktır.
25
Çalışanların sahip oldukları değer ve
beklentilerle, kurum amaçları arasında bir
koordinasyon kurmak oldukça önemlidir.
Bu koordinasyonu sağlayan kurumlar,
kendini kurumun bir parçası olarak gören
ve manevi olarak kuruma bağlılık hisseden
beşeri sermaye unsurunu oluşturarak
büyük bir rekabet avantajına sahip
olacaklardır.
26
Güçlü kurum kültürüne sahip olan
işletmelerde
iş
görenlerin
nasıl
davranması gerektiğini belirten yerleşmiş
davranışsal parametreler oluşmuşken,
zayıf kurum kültürüne sahip kuruluşlarda iş
görenler
ne
yapmaları
gerektiğini
belirlemeye çalışarak zaman kaybederler.
Bunun sonucunda işletmenin çıktıları
olumsuz etkilenir ve verimlilik düşer.
27
Günümüzde örgütlerin hızla değişen iç ve
dış çevre koşullarına uyum sağlayabilmesi
ve özellikle bilgiye ulaşma ve bilgiden en
etkin biçimde yararlanma boyutunda
rekabet üstünlüğü elde ederek geleceğini
biçimlendirmesinde yepyeni bir kavramın
hızla yaygınlaştığını ve örgütsel gelişme
çabalarına
yön
verdiğini
görmek
mümkündür.
28
Öğrenen örgütler; sürekli öğrenmeyi teşvik
eden, çalışanlarının gelişimine önem veren ve
açık bir iletişim ortamının kurulmasını
sağlayan örgütlerdir. Bu tür örgütlerin
temelinde; bilgi, öğrenme ve öğrenen bireyler
vardır.
Bu tür örgütlerin en önemli özelliği, öğrenme
sürecini kurum kültürüne yerleştirmesi ve
planlı bir şekilde gerçekleştirmesidir.
29
•
•
•
•
•
Peter
M.
Senge,
öğrenen
örgüt
literatüründe önemli bir yer tutan “Beşinci
Disiplin” adlı eserinde, öğrenen örgütün
unsurlarını aşağıdaki gibi belirtmiştir.
Kişisel Ustalık,
Zihni Modeller,
Paylaşılan Görme Gücünün ( Vizyon)
Oluşturulması,
Takım Halinde Öğrenme Disiplini ve
Sistem Düşüncesidir.
30
Ben Sol Beyinli Biriyim…Çünkü
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Mantık yürütürüm
Lineer düşünürüm
Sınıflandırır, isimlendiririm
Dizer, listeler yaparım
Analiz ederim
Yapı incelerim
Matematiksel işlemler yaparım
Bilinçli hareket ederim
Dili doğru kullanırım
Detayları görürüm
İnceler ve odaklanırım
Bütünü değil, parçayı görürüm
Sistemli ve disiplinli çalışırım
Objektif davranırım
31
Ben Sağ Beyinli Biriyim…Çünkü
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Hayal ederim
Duyduklarımı unutmam
Hissederim
Koku almak, tat almak benim için önemlidir
Sezgilerimi kullanırım
İçgüdülerim kuvvetlidir
Yaratıcıyım
Subjektifim
Boyutları iyi algılarım
Ritim duygum gelişmiştir
Bir bütün olarak görürüm
Duygularımla hareket ederim
32
Bilişsel Öğrenme
Bilişsel yaklaşımda öğrenme, bir davranış değişikliği
meydana getirme sürecidir. Öğrenme; bilişsel
(kognitif), duyuşsal (affektif) ve devinişsel (psikomotor)
öğelerden oluşur. Ancak, bunlar yoğun bir etkileşim
ilişkisi içinde davranışları birlikte belirler birbiriyle sıkı
bir ilişki içinde bulunurlar.
Bilişsel öğrenme; genellikle kavramlar, ilkeler, yasalar,
kuramlar ve problem çözme süreçleriyle ilgili bilgilerin
öğrenilmesini içerir.
Duyuşsal öğrenme; bireyin inanç, niyet ve duygularla
ilgili kavram ve durumların bireylerde değişimini
kapsamına alır.
33
Aynı sınıfta iki öğrenci ders dinliyor. Dersin
sonunda öğretmenin sorduğu soruları biri
doğru olarak yanıtlarken, diğeri yanıtlayamıyor.
Bu iki öğrenciye öğretmen tarafından sunulan
uyarıcılar aynı olmasına rağmen, niçin biri
diğerinden daha iyi öğrenmiştir?
Çünkü öğrenme bireyseldir. Bireyin yeni gelen
bir bilgiyi öğrenebilmesi için, öğrenme işine
etkin olarak katılması,
kendisine sunulan
uyarıcıları seçmesi, bunları kendisi için anlamlı
hale getirmesi ve en uygun tepkiyi üretmesi
gerekir.
34
Devinişsel öğrenme ise; insan organlarının eğitimöğretimde
kullanılması
ile
ilgili
becerilerin
geliştirilmesini içerir.
Öğrenme kişiseldir. Hiç kimse başkasının yerine
öğrenemez ve bilgiyi kendi çocuğumuza değil,
insanlığa miras bırakabiliriz.
Öğrenmedeki bilişsel süreç; XX. yüzyıl başında,
Almanya’da Gestalt psikologlarıyla başlamış daha sonra
Piaget, Bruner, Ausubel gibi psikolog ve eğitimcilerin
katkıları ile gelişerek bugünkü beyin araştırmaları
sonucunda bilişsel yaklaşıma ulaşılmıştır.
35
Biliş, insan zihninin dünyayı ve
çevresindeki olayları anlamaya yönelik
yaptığı işlemlerin tümüdür. Dıştan alınan
uyarımların algılanması, önceki bilgilerle
karşılaştırılması,
yeni
bilgilerin
oluşturulması, elde edilen bilgilerin
belleğe depolanması, hatırlanması ile
zihinsel ürünlerin kalite ve mantık
yönünden değerlendirilmesi, bilişsel
faaliyetlerdir.
36
Bilişsel kuramcılar, uyarıcının birey tarafından
algılanmasından itibaren bireyde meydana
gelen içsel süreçler ve öğrenmeye etki eden
bireysel özellikler ile ilgilenmişlerdir.
Bilişsel yaklaşıma göre bilgi öğrenilir.
Bilgide
meydana
gelen
değişimle
davranışlarda değişir.
Öğrenme sürecinde dıştan alınan pekiştirici
öğeler
öğrenicide
yeni
davranışın
yerleşmesine katkı yapar.
37
Bilişsel yaklaşımda öğrenen aktiftir: dikkatini
kontrol eder, uyarıcıları bilinçli seçer ve
onları anlamlı hale getirip kodlayarak
öğrenmeyi pekiştirir.
Bilişsel kuramcılara göre insanlar değişik
çevre koşullarında değişik öğrenme süreç
ve deneyimi kazanırlar.
38
BİLGİYİ İŞLEME KURAMI
Öğrenme sürecindeki birey çevreden aldığı
bilgiyi sürekli işler. Birey; bilgiyi toplar,
organize eder, değerlendirir, depolar ve
hatırlar.
Öğrenen birey, herhangi bir zamanda
öğrendiği bilgiyi, istediği her yer ve
zamanda kullanma becerisine sahiptir.
39
Bilginin öğrenilmesi; bireyin sahip olduğu
bilişsel yapılar ve bu yapılarla bağlantılı
süreçler içinde gerçekleşir.
Modele göre öğrenmeyi etkileyen temel
yapılar; duyusal kayıt, kısa ve uzun süreli
belleklerdir.
Öğrenmeyi etkileyen belli başlı süreçler
ise tanıma, algı ve dikkat, bilgiyi kodlama,
örgütleme, depolama ve hatırlamadır.
40
Bilgiyi işleme sürecinin ilk aşaması
duyusal
kayıttır.
Bu
aşamada
çevredeki uyarıcı, duyu organları
yoluyla sinirleri uyarır. Bu sırada
uyarıcının izi yaklaşık bir saniye duyuya
kayıt olur. Bu süreç duyusal kayıt
olarak adlandırılır.
41
Duyusal kayda gelen bilgiler çok kısa
zamanda, yaklaşık bir saniye içinde silinir. Bu
nedenle duyusal kayıt, anlık bellek olarak da
isimlendirilir.
Duyulara kaydolan bilgilerin hangilerinin kısa
süreli belleğe transfer olacağını tanıma
(recognition) ve dikkat (attention) süreçleri
belirler. Tanıma, yeni gelen uyarıcıların
özelliklerinin uzun süreli bellekteki bilgilerle
karşılaştırılması işlemidir.
42
Duyu organlarına gelen uyarımların anlamlı
hale getirilmesi sürecine algı denir.
İnsanlar, duyu organlarına gelen uyarımlara
anlam vermek için, onları örgütlerler. Her
bireyin aldığı uyarımları örgütleme biçimi
farklıdır. Bu nedenle iki kişi aynı uyarıcıya
baksalar da farklı şeyler görebilirler.
43
Algıyı Etkileyen Faktörler
1. Birey çevresindeki obje, olay ve fikirleri anlamlı bir
bütün haline getirmeye çalışır. Bu nedenle örgütlü
olmayan uyarıcıların hatırlanması ve anlaşılması
güçtür.
2. Algı görelidir. Sesler, renkler, objelerin büyüklüğü,
zaman ve hareket göreli olarak algılanır.
3. Birbirine benzer uyarıcılar bir grup olarak algılanırlar.
4. Zamanda ve mekanda birbirine yakın uyarıcılar bir
bütün olarak algılanır.
5. Farklı uyarıcılar farklı fikirler olarak algılanırlar.
44
Algıda Seçicilik ve Dikkat
Organizma çevreden gelen uyarıcıların bazılarını
seçer. Buna algıda seçicilik denir. Çevremizdeki
uyarıcılardan hangisini seçeceğimiz dikkatimize
bağlıdır.
1. Yabancı ve farklı uyarıcılar dikkat çekicidir.
2. Çok yalın ve karmaşık uyarıcılardan çok,
orta derecede karmaşık uyarıcılar daha dikkat
çekicidir.
3. Öğrenilmiş ipuçları dikkat çeker.
4. Bireyin beklenti ve ihtiyaçları dikkati etkiler.
45
Kısa süreli bellek, duyusal kayda gelen
bilgilerin davranışa dönüşmesini ya da
uzun süreli belleğe kodlanmasını sağlar.
Bu belleğin kapasitesi oldukça sınırlıdır.
Kısa süreli belleğin bilgiyi koruma süresi
ise yaklaşık 20 saniyedir.
Kısa süreli bellek sürekli çalışır (Çalışan
Bellek).
46
Kısa süreli belleğe gelen bilgilerin uzun süreli
belleğe depolanması genellikle iki süreçle
sağlanmaktadır. Bunlar tekrar (rehearsal) ve
gruplandırmadır (chunking).
Koruyucu tekrarda bilgiler hiçbir değişikliğe
uğratılmadan, aynı biçimde tekrar edilerek
hem kısa süreli bellekte korunabilir, hem de
uzun süreli belleğe işlenebilir. Düzenleyici
tekrarda ise, yeni bilgi eski bilgilerle
ilişkilendirilerek tekrarlanır. Bu yolla yeni
gelen bilgiler birey için anlamlı hale gelir.
47
Uzun süreli bellek, yeni gelen bilgilerin eskilerle
örgütlenerek saklandığı yerdir. Uzun süreli
belleğin kapasite sınırları belli değildir. Bilgilerin
burada kalma süresi de çok uzundur. Kısa süreli
bellekte etkin olan bilgiler, uzun süreli bellekte
edilgen biçimde durur. Bu nedenle kısa süreli
bellekteki bilgiler anında hatırlanırken, uzun süreli
bellekteki bilgilerin hatırlanması için belli bir süre
geçmesi gerekir.
Uzun süreli bellekteki bilgilerin hatırlanma süresi,
bilginin belleğe depolanma biçimine göre değişir.
İyi örgütlenmiş bilgiler çabuk hatırlanırken,
diğerleri daha uzun zamanda hatırlanır.
48
Uzun süreli bellekte yeni gelen çok sayıdaki
bilgiyi organize etmek ve düzenlemek için
bilgisayardaki dosya ve dizinlerin işlevini gören
şemalar vardır. Şema (Schemata), birçok
önerme, durum ya da olayı benzerlik ve
farklılıklarına göre düzenleyen bilişsel yapıdır.
49
Uzun süreli belleğe depolanan bilgilerin türü
ve örgütleniş biçimine göre üç türlü bellek
tanımlanmaktadır:
Anlamlı bellek (semantic memony) bilginin
anlamlı hale gelmesini sağlar. Bu bellekte
birbiriyle ilintili bilgiler bir araya gelerek
önermeler ağını oluşturur. Kavramlar ve
ilkelerle ilgili şemalar bu bellekte yer alır.
50
Anısal
bellek
(episodic
memory);
yaşadığımız olayların depolandığı yerdir.
Anısal bellek anlamlı belleğe göre daha
güçlüdür. Bilgilerin kodlanması için de fazla
bir çabaya ihtiyaç yoktur.
İşlemsel bellek (procedural memory) belli bir
işin
yapılması
için
gerekli
işlem
basamaklarının sırasıyla saklandığı yerdir.
51
BEYİN
Beyinin İşlevleri:
• Duygular
• Hayaller
• Hafıza
• Öğrenme
• Düşünme
• Tüm organların kontrolü
52
Beynin Fiziksel Özellikleri
• Beyin 1,4 kg ağırlığında, vücut ağırlığının %
2sini oluşturmasına rağmen, insanın aldığı
oksijenin %25 ini, karbonhidratın
%20 sini
kullanmaktadır.
• 100 milyar sinir hücresi (nöron) ve 100 milyar
destek hücresi bütün vücuda yayılmaktadır. Her
nöron binlerce nörona bağlıdır ve bir mesaj
beynimizde trilyonlarca farklı yol izleyebilir. Bir
hücre saniyede binlerce sinyal alabilir.
Mesajların hızı saatte 580 km’dir.
53
• Beyin 24 saat çalışır ve asla yorulmaz.
• Beyninin her 2 tarafını da kullanan insanların
kapasitesinin diğerlerine göre beş kat fazla
olduğu iddia ediliyor. Nöronların çoğu beynin dış
kabuğunda yer alıyor.
• Beyindeki toplam bağlantı 1015
• Beynin çalışması artıkça bağlantı sayısı
artmaktadır.
• Beynin bilgi kapasitesi 2,5 trilyon birimdir. 1
sayfa = 300 birim
54
• Olgun beynin büyümesi yeni nöronların
oluşumuyla değil; nöronlar arasındaki
bağlantı sayısının artmasıyla gerçekleşir.
• Nöronlar çok sayıda kolu olan minik
ahtapotlara
benzer.
Sinir
hücreleri
arasındaki iletişimi sağlayan mesajcı
moleküllerdir. Bunlar sinir ucuna gelen
elektrik uyarısıyla salgılanır. Son yıllarda
çok sayıda mesajcı moleküller keşfedildi.
İkincil mesajcılar da keşfedildi.
• Aksonlar ve dendritler arasında küçük
boşluklar (snaps) vardır. Sinyal aksonun
ucuna ulaştığında özel kimyasal madde
(mesajcı molekül) salgılar. Yayılan salgının
karşı tarafa ulaşmasıyla dendrit bir
elektriksel atım başlatır.
55
• Öğrenilen her şey, deneyimler nöronlar
arasından geçen elektrik akımları olarak
şifrelenir. Hatırlama ile tekrarlanır. Sinir
hücrelerindeki sürekli ve kalıcı değişmeyi
bu ikincil mesajcılar yapar. Öğrenme ve
hafıza gibi kalıcı beyin işlevi ve beynin
gelişiminin bu hücre içi ikincil mesajcılara
bağlı olduğu düşünülüyor.
56
Yeni Bir Bilginin Yüz Kişide
Hatırlanması
•
•
•
•
1 gün sonra
2 gün sonra
4 gün sonra
16 gün sonra
75 kişi
50 kişi
25 kişi
2 kişi
57
Bir Kişide Yüz Bilginin
Hatırlanması
Tekrar Sayısı
1
2
3
4
5
6
16 gün sonra
7
8
20
35
48
62
58
Bazal Ganglionlar
59
Talamus
Görme
Beyin Sapı ReflekslerHayati Organlar
60
61
Beynin İşlevini Azaltan Etmenler
•
•
•
•
•
•
•
•
Beyin hasarı
Uykusuzluk; günde en az 7 saat uyku gerekli
Stres
Olumsuz düşünce
Sürekli genellemeler yapmak
Esrar; beyne kan akışını %85 azaltır
Kendini suçlamak
Yorgunluk
62
Beynin İşlevini Arttıran Etmenler
•
•
•
•
•
•
•
•
Çalıştırmak
Fiziksel ve ruhsal rahatlama
Müzik dinlemek, müzik yapmak
Spor yapmak
Düzenli cinsel yaşam
Düzenli aile yaşantısı
Beynin kuvvet aşısı uykudur
Tüketilen gıdalar protein, karbonhidrat, B2,
omega 3 asiti, E vitamini, Kahvaltı
63
• Beyin tembelliğe yatkın, uzun süre kitap
okumamak,ders çalışmamak, rahat yaşam
sürenlerde nöronlarda bağlantı azalıyor. Hergün
yeni bilgiler üretmek gerekir.
• Einstein “bir insan düzenli olarak günde 15
dakika çalışırsa 1 yılda konusunda uzman, 5
yılda ülke çapında uzman olunur” diyor.
• Beynin kendini yenileme ve bağlantı kurma
becerisi
diğer
organlardan
daha
geç
yaşlanmasına yol açıyor. Depolanan bilgi
yaratan bilgi yeni nöron bağlantısı ve mesajcı
molekül salgılama yoluyla beyni yeniden
yapılandırıyor. İnsan beyni kendini her an
geliştirebiliyor.
• Beyni zorlamak gerek; kitap okumak, araştırmak
gibi. Çalışmak beyne olan kan akımını artırıyor.
64
• Beynin kapasitesinin %10 unun kullanıldığı tezi
sarsılıyor.
• Beyin kendini gereken koşullara uydurduğu için
insanlık tarihinde gelişme yaşanmıştır. Nöron
yapısı her an değişiyor. Alınan bağlantıya göre
yeni yapılar kuruyor. Gereksiz olanları atıyor.
Gereksiz
bilgileri
beyin
siliyor.
Beyin
kapasitesinin ne kadarını kullanabileceğini
kendisi belirliyor.
• Bilginin organizasyonu ve nöron bağlantılarında
etken olan bir seri molekül keşfedildi. Dışarıdan
alınan sinyaller ve vücudun gereksinimleri
doğrultusunda
beyin
yapılması
gerekeni
belirliyor.
65
İnsan-Beyin-Teknoloji
•
•
•
•
•
Evrende ve doğada fark yarattığı için özel olan canlı
insandır.
İnsanda fark yarattığı için beynin işleyişi ve kullanımı
özeldir.
Beynin kullanımında fark yaratan insanın; bilim ve
teknoloji başta olmak üzere her alanda daha etkin
sonuçlar alması özeldir.
Toplumsal farklılıkların kaynağı bu özel olanların
sistemleştirilmesinde yatar.
Bilim ve teknolojinin toplumun ve insanların hizmetine
sunulması özel süreç ve sistemleri gerektirir.
66
Download