Kur’an’da Peygamber ismi geçiyor mu? Açıklama: Kur’an’da Peygamber ismi geçiyor mu? Kategori: Genel Eklenme Tarihi: 23 Şubat 2016 Geçerli Tarih: 19 Temmuz 2017, 09:04 Site: Ramazan Hoş URL: http://ramazanhos.com/haber_detay.asp?haberID=229 Peygamber sözcüğü Türkçeye Farsçadan geçmiştir. Peygamber, Arapça resul sözcüğünün Farsça karşılığıdır. Kökeni olan peyam, haber anlamına gelmektedir. Dolayısıyla peygamber, "haberci" anlamını taşır. "Resul" ise (ر سول: Risalet eden/edici) "elçi" demektir. Benzer bir anlama gelen Arapçadaki "Nebi" ( )ن بيsözcüğü, yine haber demek olan "nebe" Kökeninden türemiş "haberci" anlamında bir sözcüktür ve Türkçede de kullanılır. Ayrıca Türkçe yalvaç sözcüğü de peygamber anlamına gelir Kur’an'da övgüyle bahsedilen birçok ismin genel olarak peygamber olduğu kabul edilir. Oysaki peygamber kavramı Farsçadır ve "haber getiren" manasındadır. Kur’an'nın orijinal halinde ise peygamber diye meallendirilenlerin aslında ya "nebi" ya da "resul" olarak kullanıldığını görmekteyiz (nebi ya da resul diye anılmadığı halde peygamber diye meallendirilenler de var). ( Meryem- Suresi 56: ) " Kitap’ta İdris’i de an. Şüphesiz o, doğru sözlü bir kimse, bir nebî idi.” Ahzab- Suresi 7: Hani biz Nebilerden sağlam söz almıştık. Senden, Nûh’tan, İbrahim, Mûsâ ve Meryem oğlu İsa’dan da. Evet biz, onlardan sapa sağlam bir söz almıştık. Nisa- Suresi 163: Nuh'a ve ondan sonraki Nebilere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a, Esbat'a (torunlara), İsa'ya, Eyyub'e, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. . . Davud'a Zebur'u (hikmetler bilgisini) verdik. Meryem- Suresi 41 Gelen BİLGİ içinde İbrahim'i de hatırla (zikret)! Muhakkak ki O Sıddık'tı, Nebi idi. Meryem- Suresi 54 Kitap’ta İsmail’i de an. Şüphesiz o, sözünde duran bir kimse idi. Bir resûl, bir nebî idi. Meryem- Suresi 49: (İbrahim) onlardan ve onların Allâh dünyadaki yöneldiklerinden uzaklaşınca, Ona İshak'ı ve Yakup'u hibe ettik. . . Hepsini Nebi oluşturduk! Saffat- Sresi 112: " Ona, sâlihlerden bir Nebi olarak İshak'ı müjdeledik.." Meryem- Suresi 51: " Kitap’ta, Mûsâ’yı da an. Şüphesiz o seçkin bir insan idi. Bir resûl, bir nebî idi.." Meryem- Suresi 53: " Rahmetimiz sonucu kardeşi Hârûn’u bir nebî olarak kendisine bahşettik.." İsra- Suresi 55: " Rabbiniz, semâlarda ve arzda bulunan varlıklarda olarak, daha iyi bilir. Andolsun ki, biz Nebilerin bazısını bazısına üstün kıldık (özellikleri yönünden)! Davud'a da Zebur (hikmetler ihtiva eden BİLGİ) verdik." Al-i imran- Suresi 39: " O mabette Rabbine yöneliş hâlindeyken, melâike Ona nida etti: "Allâh'tan sana Bi-kelimeyi (İsa - özel kuvvelerin açığa çıktığı Allâh kelimesini) tasdik edici, seyyid (kuvvelerinin efendisi), hasur (nefsaniyetini kontrol eden) sâlihlerden bir Nebi olarak (varlığındaki Hakk'ı yaşayan) Yahya'yı müjdeler." Meryem- Suresi 30: " Bebek İsa) konuştu: "Kesinlikle Ben Allah kuluyum; bana Bilgi (Kitap) verdi ve beni Nebi olarak meydana getird." Ahzab- Suresi 40: " Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir." Eğer ki Kur’an da Peygamber kavramı olmadığı halde çoğu ilahiyatçı yazarların İbraniceden alınmış Peygamber kavramını kabul ediyorsam Mehdi kavramını da kabul etmek zorundayız mehdi anlamı Ahir zamanda geleceğine ve İslam'ın dünya hâkimiyetini Gerçekleştirecek ve Arapça bir kavram niteliği taşımaktadır Peygamber kavramı ise İbranice anlamında söylenen bir deyimdir E o zaman Arapça bizlere daha yakın ve Mehdi beklentisi de en doğru olandır yüce Allah’ımız hiçbir ülkeyi bir haberci uyarıcı göndermeden helak etmez biz Müslümanlar kıyametin yaklaştığını bilmeyecek kadar Kuran’dan uzaklaşmış kimseler değiliz tabi ki de zamanını saatini Yüce Allah’ımız bilir biz Müslümanlar olarak ŞUARA Suresi 208. ayette Yüce Allah’ımızın haber verdiği Mehdiyi beklemekteyiz ŞUARA Suresi 208. ayet Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik o gün geldiğinde İNŞALLAH Yahudi hahamların durumuna düşen din adamları Müslüman toplumunda olmaz Müslüman toplumunda Karagöz Hacivat hocalar veya Nasrettin hoca gibi ilahiyatçı din ulamaları bulunmaktadır biri Karadeniz şifresiyle komiklik yaparak sözde Kur’an’ı savunuyor kimi ise bağırıp hakaretlerle sözde Kur’an’ı savunuyor kimileri de kendi elleriyle yazdıkları Hadis kitaplarıyla Kur’an’la eş değerde tutuyor yani kısacası şu an öyle bir duruma düştü ki Müslümanlar Kur’an’ı savunuyorum diyen ilahiyatçı yazarlar işlerine göre Ayetleri cımbızlayarak kendi düşüncelerine göre uyduruyor dikkat ediniz Sureleri cımbızlıyorlar kısa kısa gelen ayetleri cımbızlıyorlar ve bu da Allah’tan gelen vahi diyerek Kur’an’a tabi olan Müslümanları yoldan çıkarıyorlar HİCR Suresi 91. ayetinde bu Karagöz Hacivat hocaların ve Nasrettin hoca gibi ilahiyatçı din ulamaların Kur’an tarifini anlatıyor HİCR Suresi 91. ayet Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr ederek) Kur’an’ı da parça parça edenlerdir. Açıkçası dostlar Kur’an’ı savunuyorum diyen de Hadis kitaplarıyla Müslümanları uyutan her biri Mehdinin gelmesini istemez çünkü Kur’an’ savunuyorum diyen de mezhepçi zihniyet de Mehdinin gelmesinden rahatsız oluyorlar her biri din üzerinden köşeyi dönüyor bir din adamına sorun bakalım Mehdi gelecek mi diye mesela Müftüye veya Cami imamına hayır gelmeyecek diyecekler çünkü her biri maaşlı memur veya dinden geçinen din ulamaları sevgili dostlarım Mehdi geldiğinde din ticareti kalkacağı için o yüzden Mehdiyi istemezler, Kur’an’ı kendiniz okuyun anladığınız dilden o zaman anlarsınız Kıyamet yakın İslam adına bir yaşam kalmamış toplum göstermelik kula kul olmuş ahlak ise çoktan unutulmuş fuhuş en üs seviyede Gelin artık insafa bari bitmiş insanlığı uyaracak kıyamet vaktidir boşuna direnme o gün yakın inanmıyorsan bir bak çevrene ne haldeyiz” HİCR Suresi 91. ayet Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr ederek) Kur’an’ı da parça parça edenlerdir.