Dağõtõm GENEL HCR/GIP/06/07 7 Nisan 2006 Orijinal: İNGİLİZCE ULUSLARARASI KORUMA KONUSUNDA REHBER: Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesinin ve/ veya Sözleşmeye ilişkin 1967 Protokolünün 1A(2) Maddesinin insan ticareti mağdurlarõ ya da insan ticareti mağduru olma riski taşõyan kişilere uygulanmasõ BMMYK, işbu rehberleri, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği 1950 Tüzüğünde belirtilen yetkisi uyarõnca ve Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesinin 35 ve 1967 Protokolünün II. Maddeleriyle bağlantõlõ olarak yayõmlamaktadõr. Bu rehberler, Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesi ve 1967 Protokolü Kapsamõnda Mülteci Statüsü Belirleme Usul ve Ölçütleri BMMYK Elkitabõnõ (1979; yeni edisyon, Cenevre, Ocak 1992) tamamlamaktadõr. Bu rehberler, ayrõca, BBMYK’nõn her ikisi de 7 Mayõs 2002 tarihli olan, Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesinin 1A(2) sayõlõ maddesi ve/ veya 1967 Protokolü bağlamõnda toplumsal cinsiyete dayalõ zulme maruz kalmõş kadõnlar (HCR/GIP/02/01) ve Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesinin 1A(2) sayõlõ maddesi ve/ veya 1967 Protokolü bağlamõnda “belli bir toplumsal gruba üyelik” (HCR/GIP/02/02) hakkõndaki Uluslararasõ Koruma Konusunda Rehberleriyle bir arada okunmalõdõr. Bu rehberin, alanda mülteci statüsü belirleyen BMMYK çalõşanlarõnõn yanõ sõra hükümetlere, hukuk alanõnda faaliyet gösteren kişilere, karar vericilere ve yargõçlara hukuksal yorum açõsõndan yol göstermesi amaçlanmõştõr. Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesinin ve/ veya Sözleşmeye ilişkin 1967 Protokolünün 1A(2) Maddesinin insan ticareti mağdurlarõ ya da insan ticaretin mağduru olma riski taşõyan kişilere uygulanmasõ I. GİRİŞ 1. Başlõca hedefi insan sömürüsü yoluyla kâr elde etmek olan insan ticareti uluslararasõ hukuk kapsamõnda yasaklanmõştõr ve giderek daha çok sayõda Devletin ulusal mevzuatõnda suç olarak tanõmlanmõştõr. İnsan ticareti tanõmõna giren fiiller ulusal mevzuatlara göre farklõlõk gösterir. Fakat her Devletin insan ticareti ile mücadele etme, insan ticareti mağdurlarõnõ koruma ve mağdurlara destek olma sorumluluğu bulunmaktadõr. 2. Son yõllarda insan ticareti meselesine büyük önem atfedilmektedir; bununla birlikte, insan ticareti günümüzde ortaya çõkan bir olgu değildir. Farklõ biçim ve görünümlerdeki insan ticaretine karşõ on dokuzuncu yüzyõlõn sonlarõndan başlayarak çeşitli yasal araçlar geliştirilmiştir.1 Bu düzenlemeler halen yürürlüktedir; bunlar, günümüzdeki anlaşõldõğõ biçimiyle insan ticareti ve buna karşõ en etkili mücadele yollarõyla alakalõdõrlar. 2000 tarihli Birleşmiş Milletler Sõnõraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesine (bundan böyle “Sõnõraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi” olarak zikredilecektir)2 ek 2000 tarihli İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadõn ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasõna ve Cezalandõrõlmasõna İlişkin Protokol (bundan böyle “İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokol” olarak zikredilecektir),3 uluslararasõ ölçekte insan ticaretinin tanõmõnõ yapmaktadõr. Bu belgelerin kabulü, insan ticareti ile mücadeleye yönelik çabalarõn güçlendirilmesi ve insan ticaretinden etkilenen kişilerin haklarõnõn tam anlamõyla gözetilmesinin sağlanmasõ yönünde atõlmõş çok önemli bir adõmdõr. 3. Esasen insan ticareti sorunu fuhuşa ve diğer cinsel istismar biçimlerine zorlanan kadõnlarõ ve çocuklarõ etkileyen seks ticareti bağlamõnda gayet ayrõntõlõ biçimde tanõmlanmõştõr.4 Bununla birlikte, insan ticareti salt seks ticareti ya da kadõnlarla sõnõrlõ değildir. En asgari düzeydeki tanõmõyla, zorla çalõştõrmayõ veya hizmet ettirmeyi, köleliği veya kölelik benzeri uygulamalarõ, kulluğu veya organlarõn çalõnmasõ da kapsar.5 İnsan ticareti, koşullara bağlõ olarak, insanlõğa karşõ işlenmiş bir suç ve savaş zamanõnda bir savaş 1 1815 ile 1957 yõllarõ arasõnda çeşitli biçimleriyle köleliğe karşõ yaklaşõk 300 uluslararasõ anlaşmanõn kabul edildiği tahmin edilmektedir. Örneğin, bu anlaşmalar arasõnda 1910 tarihli Beyaz Köle Ticaretinin Yasaklanmasõna Dair Uluslararasõ Sözleşme (International Convention for the Suppression of the White Slave Traffic), 1915 tarihli Köle Ticaretinin Evrensel Olarak Ortadan Kaldõrõlmasõna Dair Deklarasyon (Declaration Relative to the Universal Abolition of the Slave Trade), 1926 tarihli Kölelik Sözleşmesi (Slavery Convention), 1949 tarihli İnsan Kaçakçõlõğõnõn ve Başkalarõnõn Fuhuş Yoluyla İstismarõnõn Menedilmesine Dair Sözleşme (Convention for the Suppression of the Traffick in Persons and of the Exploitation of the Prostitution of Others) ve 1956 tarihli Esaretin, Esir Ticaretinin ve Esarete Benzer Uygulamalarõn ve Kurumlarõn Kaldõrõlmasõna Dair Ek Sözleşme (Supplementary Convention on the Abolition of Slavery, the Slave Trade and Institutions and Practices Similar to Slavery) bulunmaktadõr. 2 29 Eylül 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 3 25 Aralõk 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 4 İnsan ticareti mağdurlarõnõn büyük bölümünü kadõnlar ve çocuklar oluşturduğundan, bu kişilerin sõğõnma başvurularõnõn değerlendirilmesiyle ilgili bir unsur toplumsal cinsiyettir. Daha fazla bilgi için bkz., BMMYK, “Uluslararasõ Koruma Konusunda Rehber: Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesinin 1A(2) Sayõlõ Maddesi ve/ veya 1967 Protokolü Bağlamõnda Toplumsal Cinsiyete Dayalõ Zulüm” (bundan böyle Toplumsal Cinsiyete Dayalõ Zulüm Hakkõnda BMMYK Rehberi” olarak zikredilecektir), HCR/GIP/02/01, 7 Mayõs 2002, paragraf 2. 5 Bkz. İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün 3. Maddesi; aşağõda 8. paragrafta alõntõ yapõlmõştõr. suçu niteliği taşõyabilmektedir.6 İnsan ticaretinin tüm biçimlerinin ortak paydasõ, mağdurlarõn ticareti yapan kişilerin “sahibi olduğu” bir mal ya da nesne muamelesi görmesi ve mağdurlarõn insan haklarõna ve onuruna saygõ gösterilmemesidir. 4. İnsan ticareti, Sõnõraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesine ek bir başka Protokolün7 konusu olan göçmen kaçaklõğõna bazõ yönlerden benzemektedir. İnsan ticaretinde olduğu gibi, göçmen kaçakçõlõğõ da genellikle insan haklarõ ihlallerinin yaşandõğõ, tehlikeli ve/ veya aşağõlayõcõ koşullar altõnda gerçekleşmektedir. Yine de, göçmen kaçakçõlõğõ, esasen belirli bir hizmet karşõlõğõ kaçakçõya ücret ödenmesini içeren, gönüllü gerçekleştirilen bir eylemdir. Göçmen kaçaklõlõğõnda normalde göçmen kişi ile kaçakçõlar arasõndaki ilişki göçmen kişinin varõş noktasõna ulaşmasõyla ya da yol üzerinde bir yerde terk edilmesiyle sona ermektedir. İnsan ticareti mağdurlarõnõ kaçakçõlõk konusu olan göçmenlerden farklõ kõlan unsur, insan ticareti mağdurlarõnõn maruz kaldõklarõ sömürünün planlõ ve uzun süreli olmasõdõr; bu sömürü, kaçakçõlarõn uyguladõklarõ ciddi ve kesintisiz insan haklarõ ihlallerini de içermektedir. Bununla birlikte, kaçakçõlõk ve insan ticareti ağlarõ genellikle birbirleriyle yakõndan bağlantõlõdõr ve her ikisi de uluslararasõ koruma elde etmek ya da yabancõ ülkelerdeki işgücü piyasalarõna ulaşmak isteyen kişilerin çaresizliklerinden çõkar sağlama peşindedir. Yardõm almak için gönüllü olarak kaçakçõlarla anlaşan düzensiz göçmenler de, almak istedikleri hizmetin sömürüyü içeren insan ticareti senaryosuna dönüşmesiyle birlikte insan ticareti mağduru konumuna düşebilmektedir. 5. BMMYK’nõn insan ticareti meselesiyle ilgisi esasen çift yönlüdür. İlkin, BMMYK mültecilerin, sõğõnmacõlarõn, ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin (ÜYE), vatansõz kişilerin ve ilgili diğer kişilerin insan ticareti mağduru haline düşmemelerini sağlamakla sorumludur. İkinci olarak, BMMYK, uluslararasõ koruma talepleri 1951 Tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi (bundan böyle “1951 Sözleşmesi” olarak zikredilecektir) ve/ veya sözleşmeye ilişkin 1967 Protokolünde yer alan mülteci tanõmõna uygun olan, insan ticareti mağduru olmuş ve menşe ülkesine geri döndüğünde zulme uğrama korkusu taşõyan, ya da insan ticareti mağduru olma korkusu taşõyan kişilerin mülteci olarak tanõnmasõnõ ve bu kişilere statülerine uygun uluslararasõ korumanõn sağlanmasõnõ güvence altõna almakla sorumludur. 6. İnsan ticareti mağdurlarõnõn ya da potansiyel mağdurlarõn tümü mülteci tanõmõ kapsamõna girmemektedir. Mülteci statüsünün tanõnmasõ için mülteci tanõmõnõn tüm unsurlarõnõn bulunmasõ gerekmektedir. Bu Rehber, 1951 Sözleşmesinin 1(A) maddesinin insan ticareti mağdurlarõna ya da potansiyel mağdurlara uygulanmasõ konusunda yol göstermeyi amaçlamaktadõr. Bu Rehber, ayrõca, insan ticareti mağdurlarõyla ilgili olarak, 1954 tarihli Vatansõz Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme (Convention Relating to the Status of Stateless Persons) ve 1961 tarihli Vatansõzlõğõn Azaltõlmasõ Hakkõnda Sözleşme (Convention on the Reduction of Statelessness) bağlamõndaki meseleleri de kapsamaktadõr. İnsan ticareti mağdurlarõ ya da potansiyel mağdurlar için bu Rehberde tanõmlanan koruma İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün II. Kõsmõnda yapõlan koruma tanõmõndan farklõ; Protokolde tanõmlanan koruma biçimlerine ek niteliğindedir.8 6 Bkz., örneğin, 1998 tarihli Uluslararasõ Ceza Mahkemesi Roma Statüsünün 7(1)(c), 7(1)(g), 7(2)(c) ve 8(2)(xxii) sayõlõ maddeleri (A/CONF.183/9) köleleştirmeyi, cinsel köleliği ve zorla fuhuşu insanlõğa karşõ suçlar ve savaş suçlarõ arasõnda saymaktadõr. 7 Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçõlõğõna Karşõ 2000 yõlõ Protokolü (the 2000 Protocol against the Smuggling of Migrants by Land, Sea and Air); 28 Ocak 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 8 İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün II. Kõsmõ insan ticareti mağdurlarõnõn korunmasõyla ilgilidir. Bu bölümde, insan ticareti mağdurlarõnõn özel hayatlarõnõn ve kimliklerinin korunmasõ, mağdurlara ilgili yargõsal ve idari işlemler hakkõnda bilgi verilmesi, ceza yargõlamasõnõn uygun aşamalarõnda mağdurun sanõklara karşõ görüş II. ESASA İLİŞKİN TAHLİL a) Tanõmlar 7. Sõnõraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi ve bu sözleşmeye ek İnsan Ticaretinin ve Kaçakçõlõğõn Önlenmesi Protokollerinin temel işlevi suçun önlenmesidir. Esasen bu belgeler suç niteliğindeki eylemleri tanõmlamayõ ve bu eylemlere karşõ en iyi mücadele yöntemleri konusunda Devletlere yol göstermeyi amaçlamaktadõr. Yine de, bu belgeler mağdurlarõn korunmasõyla ilgili bazõ konularda da yol göstermektedir ve bu nedenle insan ticaretinden kaynaklanan uluslararasõ koruma ihtiyacõnõn incelenmesi açõsõndan yararlõ bir başlangõç noktasõ oluşturmaktadõrlar. 8. İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün 3. Maddesinde şöyle denilmektedir: “Bu Protokolün amaçlarõ bakõmõndan: (a) “İnsan ticareti”, kuvvet kullanarak veya kuvvet kullanma tehdidi ile veya diğer bir biçimde zorlama, kaçõrma, hile, aldatma, nüfuzu kötüye kullanma kişinin çaresizliğinden yararlanma veya başkasõ üzerinde denetim yetkisi olan kişilerin rõzasõnõ kazanmak için o kişiye veya başkalarõna kazanç veya çõkar sağlama yoluyla kişilerin istismar amaçlõ temini, bir yerden bir yere taşõnmasõ, devredilmesi, barõndõrõlmasõ veya teslim alõnmasõ anlamõna gelir. İstismar terimi, asgari olarak, başkalarõnõn fuhuşunun istismar edilmesini veya cinsel istismarõn başka biçimlerini, zorla çalõştõrmayõ veya hizmet ettirmeyi, esareti veya esaret benzeri uygulamalarõ, kulluğu veya organlarõn alõnmasõnõ içerecektir. (b) İnsan ticaretinin (a) bendinde belirtilen yöntemlerden herhangi biriyle yapõlmõş olmasõ halinde, mağdurun bu istismara razõ olup olmamasõ durumu değiştirmeyecektir. (c) Bu maddenin (a) bendinde öngörülen yöntemlerden herhangi birini içermese bile, çocuğun istismar amaçlõ temini, bir yerden bir yere taşõnmasõ, devredilmesi, barõndõrõlmasõ veya teslim alõnmasõ “insan ticareti” olarak kabul edilecektir. (d) On sekiz yaşõnõn altõndaki herkes “çocuk” kabul edilecektir. 9. Buna göre, İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokol insan ticaretini birbiriyle bağlantõlõ üç ana unsur esasõnda tanõmlamaktadõr: Eylem: kişilerin temini, bir yerden bir yere taşõnmasõ, devredilmesi, barõndõrõlmasõ veya teslim alõnmasõ; Araçlar: kuvvet kullanarak veya kuvvet kullanma tehdidi ile veya diğer bir biçimde zorlama, kaçõrma, hile, aldatma, nüfuzu kötüye kullanma kişinin çaresizliğinden yararlanma veya başkasõ üzerinde denetim yetkisi olan kişilerin rõzasõnõ kazanmak için o kişiye veya başkalarõna kazanç veya çõkar sağlama yoluyla; Amaç: mağdurlarõn, asgari olarak, başkalarõnõn fuhuşunun istismar edilmesini veya cinsel istismarõn başka biçimlerini, zorla çalõştõrmayõ veya hizmet ettirmeyi, esareti veya esaret benzeri uygulamalarõ, kulluğu veya organlarõn alõnmasõnõ içerecek şekilde, istismar edilmesi.9 ve endişelerini ortaya koymasõna yardõm edilmesi, insan ticareti mağdurlarõnõn fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden iyileşmelerine yönelik destek sağlanmasõ, insan ticareti mağdurunun geri dönüşünün, kişinin güvenliğini de gözeterek sağlanmasõ ve diğer önlemler tanõmlanmaktadõr. 9 Bu Rehberin amaçlarõ bakõmõndan, İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolde yapõlan tanõm kullanõlmõştõr; bu tanõm, insan ticaretinin uluslararasõ düzeyde üzerinde uzlaşma sağlanan mevcut anlamõnõ yansõtmaktadõr. Bununla birlikte, Protokoldeki tanõmõn hukuksal anlamõnõn bütünüyle anlaşõlabilmesi için diğer yasal belgelere, örneğin Uluslararasõ Çalõşma Örgütü (ILO) tarafõndan geliştirilen bazõ sözleşmelere başvurmak gerekmektedir. Bu sözleşmeler arasõnda, 1930 tarihli 29 sayõlõ Zorla Çalõştõrma Sözleşmesi, 1957 tarihli 105 sayõlõ Zorla Çalõştõrmanõn Kaldõrõlmasõ Sözleşmesi, 1975 tarihli 143 sayõlõ Göçmen İşçiler (Ek Hükümler) Sözleşmesi ve 1999 tarihli 182 sayõlõ Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanmasõ ve Ortadan Kaldõrõlmasõna İlişkin Acil 10. Bu tanõmõn en önemli yönü, insan ticaretinin zaman içerisinde belirli bir anda tek değil birbiriyle bağlantõlõ bir dizi eylemi kapsayan bir süreç olarak anlaşõlmasõdõr. Öncelikle denetimin sağlanmasõndan sonra, mağdurlar genellikle hizmetlerine karşõ talebin olduğu bir yere taşõnõrlar; genellikle götürüldükleri yerin dilini bilmezler ve yardõm istemek için gereken diğer temel bilgilerden yoksundurlar. Bu gibi eylemler tek bir ülkenin sõnõrlarõ içerisinde10 gerçekleşebileceği gibi sõnõr ötesinde de gerçekleşebilir: bu durumda mağdurun temini bir ülkede, istismarõ ise diğer bir ülkede gerçekleşmektedir. Uluslararasõ bir sõnõr aşõlsõn ya da aşõlmasõn, tüm süreci tanõmlayan temel özellik, kişinin istismar edilmesine yönelik bir niyetin olmasõdõr. 11. İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün 3. Maddesine göre, bu maddede tanõmlanan yöntemlerin herhangi birinin kullanõlmasõ durumunda, niyet edilen istismara mağdurun razõ olup olmamasõnõn bir önemi kalmamaktadõr.11 Mağdurun çocuk olmasõ durumunda12 rõza meselesi daha da önemsiz hale gelmektedir. Buna göre, çocuklarõn istismar amaçlõ temini, bir yerden bir yere taşõnmasõ, devredilmesi, barõndõrõlmasõ veya teslim alõnmasõ, hangi yöntemin kullanõldõğõna bakõlmaksõzõn, insan ticareti kapsamõna girmektedir. 12. İnsan ticareti mağdurlarõnõn ya da potansiyel mağdurlarõn bir kõsmõ Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesinin 1A(2) sayõlõ maddesinde yer alan mülteci tanõmõna girebilir ve bu nedenle uluslararasõ mülteci korumasõndan yararlanma hakkõna sahip olabilirler. Bu olasõlõk, İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün saklõ tutulan hususlara dair 14. Maddesinde kõsmen açõk bir ifade bulmuştur. Bu maddeye göre: “1. Bu Protokoldeki hiçbir hüküm, Devletlerin ve kişilerin, uluslararasõ insancõl hukuk ve uluslararasõ insan haklarõ hukuku ve özellikle, uygulandõğõ durumlarda, 1951 tarihli Mültecilerin Statüsüne ilişkin Sözleşme ve 1967 tarihli Protokol ile bu belgelerde yer alan kaçtõğõ ülkeye iade edilmeme ilkesi dâhil, uluslararasõ hukuk kapsamõndaki haklarõnõ, yükümlülüklerini ve sorumluluklarõnõ etkilemeyecektir.13 Önlemler Sözleşmesi sayõlabilir. Bu belgeler, özellikle kadõnlarõ ve çocuklara yönelik insan ticareti Özel Raportörü Sn. Sigma Huda tarafõndan hazõrlanan birinci raporda sõralanmõştõr (E/CN.4/2005/71, 22 Aralõk 2004, paragraf 22). Sn. Huda tarafõndan hazõrlanan, “Kadõnlarõn insan Haklarõnõn Toplumsal Cinsiyet Bakõş Açõsõyla Bütünleştirilmesi (Integration of the Human Rights of Women and a Gender Perspective)” başlõklõ ikinci raporda (E/CN.4/2006/62, 20 Şubat 2006) bu konu daha ayrõntõlõ işlenmektedir (31-45. paragraflar). Özel Raportör, İnsan Haklarõ Komisyonunun 60. oturumunda kabul ettiği yeni görev tanõmõ gereği 2004 yõlõnda görevlendirilmiştir (2004/110 sayõlõ Karar). 10 2005 yõlõ Mayõs ayõnda imzaya açõlan Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşõ Eylem Sözleşmesi (The Council of Europe Convention on Action against Trafficking in Human Beings), ulusal sõnõrlar dahilinde gerçekleşen insan ticareti meselesini doğrudan ele almaktadõr. 11 İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün 3(b) sayõlõ Maddesi. “Rõza göstermenin önemsiz olmasõ” konusunda ayrõca bkz., Özel raportör tarafõndan hazõrlanan ve yukarõda 9. dipnotta bahsi geçen ikinci raporun 37-43. paragraflarõ. 12 1989 tarihli Çocuk Haklarõ Sözleşmesinde yapõlan tanõmõ izleyen İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün 3(c) sayõlõ maddesine göre, on sekiz yaşõnõn altõndaki herkes “çocuk” kabul edilmektedir. 13 Koruma için Gündem (The Agenda for Protection), A/AC.96/965/Add.1, 2002, Amaç 2, Hedef 2, altõnda, Devletlerden, sõğõnma sistemlerinde insan trafiği mağdurlarõ tarafõndan yapõlacak başvurularõn alõnmasõna olanak sağlamalarõ talep edilmektedir. Saklõ tutulan hususlara dair 14. Maddenin bu şekilde yorumlanarak Devletlerden insan ticareti mağdurlarõnõn koruma ihtiyacõnõ göz önünde bulundurmalarõnõn talep edilmesi, Avrupa Sözleşmesine eşlik eden Açõklama Raporunun 377 sayõlõ bendindeki anlatõmla desteklenmektedir. Bu raporda, Sözleşmenin 40. Maddesine istinaden şöyle denilmektedir: İnsan ticareti mağduru olmak, sõğõnma talebinde bulunma ve sõğõnma yararlanma hakkõna engel teşkil etmez ve Taraflar insan ticareti mağdurlarõnõn adil ve etkin sõğõnma usullerine uygun biçimde erişimlerini sağlamalõdõr. Taraflar, ayrõca, geri göndermeme ilkesinin tam anlamõyla gözetilmesi için gereken tüm adõmlarõ atmalõdõr. 2. Bu Protokolde öngörülen önlemler kişilere, insan ticareti mağdurlarõ olduklarõ gerekçesiyle ayrõm yapmayacak biçimde yorumlanacak ve uygulanacaktõr. Bu önlemlerin yorumu ve uygulanõşõ uluslararasõ kabul görmüş ayrõmcõlõk yapmama ilkelerine uygun olacaktõr.” 13. İnsan ticareti mağduru ya da mağdur olma potansiyeli taşõyan bir kişi, birbirinden çok farklõ koşullarda uluslararasõ koruma talebinde bulunabilir. Mağdur ülke dõşõna kaçõrõlmõş olabilir ve insan tacirlerinin elinden kurtularak hâlihazõrda bulunduğu ülkede Devletten koruma talep edebilir. Mağdur bir ülke sõnõrlarõ içerisinde insan ticaretine maruz kalmõş olabilir ve insan tacirlerinin elinden kurtularak uluslararasõ koruma elde etmek üzere yurt dõşõna kaçmõş olabilir. Kişi insan ticareti mağduru olmayõp mağdur olma korkusu taşõmaktadõr ve uluslararasõ koruma elde etmek üzere yurt dõşõna kaçmõş olabilir. Tüm bu durumlarda, ilgili kişinin mülteci olarak tanõnmasõ için Sözleşmede tanõmlanan bir ya da daha fazla gerekçe esasõnda “haklõ nedenlere dayanan zulüm korkusu” yaşadõğõnõn belirlenmesi gerekir. b) Haklõ nedenlere dayanan zulüm korkusu 14. Haklõ nedenlere dayanan zulüm korkusuna neden olan unsurlar bireysel vakalara göre farklõlõk göstermektedir.14 Zulüm yaşam hakkõ ve özgürlüklere karşõ tehdit oluşturan ciddi insan haklarõ ihlallerinin yanõ sõra mülteci statüsü talebinde bulunan kişinin düşünceleri, duygularõ ya da psikolojik bütünlüğü bağlamõnda değerlendirilebilecek diğer ciddi hasar ya da katlanõlamaz durumlarõ kapsamaktadõr. 15. Bu bağlamda, insan ticaretinin cezalandõrõlmasõ hususunda uluslararasõ hukukun geçirdiği evrim, insan ticaretiyle ilişki çeşitli eylemlerin ne ölçüde zulüm niteliği taşõdõğõnõ belirlerken karar vericilere yardõmcõ olacaktõr. Bu nedenle, insan ticareti mağdurlarõ ya da potansiyel mağdurlar tarafõndan yapõlan sõğõnma başvurularõ ayrõntõsõyla incelenerek, insan ticareti ya da bu ticaretin olasõlõğõ sonucu görülmesinden korkulan zararõn zulüm boyutuna ulaşõp ulaşmadõğõ vaka esasõnda belirlenmelidir. Kaçõrma, kapatma, õrza geçme, cinsel kölelik, zorla fuhuş, zorla çalõştõrma, organlarõn alõnmasõ, fiziksel şiddet, aç bõrakma, tõbbi bakõmõn engellenmesi gibi ciddi sömürü biçimleri insan ticareti deneyiminin ayrõlmaz parçasõdõr. Bu türden eylemler genellikle zulüm boyutuna varan ciddi insan haklarõ ihlalleridir. 16. İltica başvurusunda bulunan kişinin geçmişte bir kez insan ticareti deneyimi yaşadõğõnõn ve bu deneyimin tekrar etmesinin olasõ görülmediğinin saptanmasõ durumunda dahi, mülteci tanõmõnõn birbiriyle ilişkili diğer unsurlarõnõn görülmesi koşuluyla ve geçmişte yaşanan zulmün doğurduğu zorlayõcõ sebepler söz konusuysa, ilgili kişinin mülteci statüsünün tanõnmasõ uygun olabilir. Geçmişte kalsa bile, insan ticareti deneyimi esnasõnda yaşanan zulmün özellikle gaddarca olduğu ve kişinin yaşadõğõ travmanõn psikolojik etkilerinin sürdüğü ve menşe ülkesine geri gönderilmesini tahammül edilemez kõldõğõ durumlar bu kapsama girmektedir. Diğer bir deyişle, geçmişte yaşanan zulmün kişi üzerindeki etkileri sürmektedir. Geçmişte görülen hasar niteliğine göre sõğõnma başvurusunda bulunan kişinin düşüncelerini, Ayrõca, Birleşmiş Milletler İnsan Haklarõ Yüksek Komiseri Raporuna ek olarak İnsan Haklarõ Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafõndan Ekonomik ve Sosyal Konseye sunulan “İnsan Haklarõ ve İnsan Ticareti Konusunda Tavsiye Edilen İlkeler ve Rehberler (Recommended Principles and Guidelines on Human Rights and Human Trafficking)” başlõklõ belgenin (E/2002/68/Add. 1, 20 Mayõs 2002, şu adreste mevcuttur at www.ohchr.org/english/about/publications/docs/trafficking.doc) 2.7 sayõlõ kõlavuzunda, (kaçõrõlan sõğõnmacõlar dahil) insan ticareti mağdurlarõnõn yapacaklarõ sõğõnma başvurularõ için gerekli usul ve işlemlerin sağlanmasõnõn taşõdõğõ önem ve geri göndermeme ilkesine her zaman saygõ gösterilmesi gerektiği vurgulanmaktadõr. 14 Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesi ve 1967 Protokolü Kapsamõnda Mülteci Statüsü Belirleme Usul ve Ölçütleri BMMYK Elkitabõ (bundan sonra “BMMYK Elkitabõ” olarak zikredilecektir, 1979, Cenevre, yeni edisyon Ocak 1992), paragraf 51. duygularõnõ ya da psikolojik bütünlüğünü etkileyecektir ve dolayõsõyla belirli bir vakada gelecekteki herhangi bir hasar ya da katlanõlamaz durumun zulüm boyutuna ulaşõp ulaşmayacağõnõ belirlemek açõsõndan önemlidir. 17. İnsan ticaretine maruz kalan kişiler insan ticareti esnasõnda yaşadõklarõ zulümden başka, kaçtõklarõ ya da insan ticareti mağduru olduklarõ ülkeye geri gönderilmeleri durumunda misilleme görebilirler ya da yeniden insan ticareti mağduru olabilirler.15 Örneğin, insan ticaretinin özellikle uluslararasõ insan ticareti ağlarõ tarafõndan gerçekleştirildiği durumlarda, soruşturma sürecinde sõğõnma ülkesi ya da menşe ülkesi yetkilileri ile işbirliği yapan bir mağdur geri döndüğünde insan tacirlerinden zarar görme riskiyle karşõlaşabilir. Korkulan eylemlerin ciddi insan haklarõ ihlalleri ya da diğer hasar ya da katlanõlamaz durumlarõ içerip içermediğine ve ilgili kişinin üzerindeki etkilerine bağlõ olarak, insan tacirlerinin misillemeleri zulüm boyutuna ulaşabilir. İnsan tacirleri mağdurun ailesine de misillemede bulunabilirler ve bu durum, mağdurun doğrudan misilleme görmese bile haklõ bir zulüm korkusu duymasõna yol açabilir. Yukarõda 15. paragrafta açõklandõğõ gibi, insan ticareti genellikle ciddi insan haklarõ ihlalleri içermektedir ve kişinin yeniden insan ticareti mağduru olmasõ genellikle zulüm ile sonuçlanacaktõr. 18. Ayrõca, mağdur geri döndüğünde dõşlanma, ayrõmcõlõk görme ya da aile ve/ veya yerel topluluk ya da kimi durumlarda yetkililer tarafõndan cezalandõrõlma korkusu taşõyabilir. Özellikle fuhuş amacõyla yapõlan insan ticaretinde bu tür bir muamele söz konusudur. İnsan ticareti vakalarõnda görülebilen aşõrõ dõşlama, ayrõmcõlõk ya da cezalandõrma, özellikle de insan ticareti sürecinde ve bunun sonucunda yaşanan travma ile birleştiğinde daha da ağõrlaşarak zulüm düzeyine varabilir. Bireyin bu tür bir muameleden korktuğu durumlarda, zulüm korkusu insan ticareti senaryolarõnõn bir parçasõ olan şiddete kesintisiz maruz kalan kişilerin zulüm korkusundan farklõdõr, ancak, diğerinden daha az önemli değildir. Aile ya da toplumun dõşlamasõ ya da cezalandõrma zulüm düzeyine varmasa bile, kişinin sosyal destek ağlarõndan bu şekilde dõşlanmasõ ya da yalõtõlmasõ gerçekte yeniden insan ticareti mağduru olma ya da misillemeye maruz kalma riskini arttõrmakta ve böylelikle haklõ nedenlere dayanan zulüm korkusunu güçlendirmektedir. c) İnsan ticareti mağduru kadõnlar ve çocuklar 19. Kadõnlarõn ve çocuklarõn zorla fuhuş ya da cinsel istismar amacõyla zorla ya da aldatarak temini toplumsal cinsiyet ile alakalõ bir şiddet türüdür ve zulüm niteliği taşõyabilir.16 İnsan ticareti mağduru kadõnlar ve çocuklar kaçtõktan sonra ve/ veya geri döndüklerinde insan tacirlerinin ciddi misillemelerine karşõ özellikle daha savunmasõz kalmaktadõr ve bunun yanõ 15 Bkz. “Çağdaş Kölelik Biçimleri Hakkõnda Çalõşma Grubunun Yirmi Dokuzuncu Oturum Raporu (Report of the Working Group on Contemporary Forms of Slavery on its twenty-ninth session)”, E/CN.4/Sub.2/2004/36, 20 Temmuz 2004, Bölüm VII yirmi dokuzuncu oturumda kabul edilen Tavsiyeler, s. 16, paragraf 29. Bu belge, “Taraf Devletlerden, mağdurlarõn korunmasõnõ ve desteklenmesinin insan ticareti ile mücadele politikalarõnõn tümünün merkezinde yer almasõnõ sağlamalarõnõ ve bu bağlamda özellikle (a) kişinin yeniden insan ticareti mağduru olabileceği ya da diğer biçimlerde ciddi hasar görme olasõlõğõnõn olabileceği durumlarda, yargõlama sürecinde işbirliği yapmaya karar versin ya da vermesin hiçbir mağdurun ev sahibi ülkeden gönderilmemesinin sağlanmasõnõ talep eder.” 16 Bkz., yukarõda 4. dipnotta bahsi geçen Toplumsal Cinsiyete Dayalõ Zulüm Hakkõnda BMMYK Rehberi, paragraf 18. İnsan Haklarõ Komisyonu da, taraf Devletlerden, “mülteci ve sõğõnmacõ statüsü verilmesiyle ilgili gerekçeleri değerlendirirken toplumsal cinsiyete dayalõ zulüm ve şiddetin tanõnmasõna yönelik adõmlar dahil, tüm kadõn ve genç kõzlarõn haklarõnõn korunmasõ ve desteklenmesi için, uygun durumlarda ulusal göç ve sõğõnma politikalarõ, düzenlemeleri ve uygulamalarõ dahil tüm politika ve programlara toplumsal cinsiyet bakõş açõsõnõn yerleştirilmesini” talep ederken, mülteci tanõmõnõn amacõ bakõmõndan bu türden bir şiddetin zulüm niteliğinde olabileceğini kabul etmiştir. Bkz. 2005/41 sayõlõ Karar, Kadõnlara Karşõ Şiddetin Ortadan Kaldõrõlmasõ, 57. toplantõ, 19 Nisan 2005, operasyonel paragraf 22. sõra, yeniden insan ticareti mağduru olma ya da aile ya da toplum tarafõndan ciddi biçimde dõşlanma ve/ veya ciddi bir ayrõmcõlõk tehlikesiyle gerçekten yüz yüze kalabilirler. 20. Belirli durumlarda, refakatsiz ya da ailelerinden ayrõlmõş çocuklar17 insan ticareti karşõsõnda özellikle daha savunmasõzdõr.18 Bu durumdaki çocuklar kuralsõz evlat edinme bağlamõnda insan ticareti mağduru yapõlabilmektedir. Bu durum çocuğun ebeveyninin bilgisi ve rõzasõ dahilinde ya da dõşõnda gerçekleşebilir. İnsan tacirleri kimsesiz çocuklarõ hedef almayõ da tercih edebilmektedir. İnsan ticareti mağduru çocuklarõn uluslararasõ koruma ihtiyaçlarõnõ belirlerken, çocuk için en iyi olanõn uygulanmasõ ilkesi titizlikle göz önünde bulundurulmalõdõr.19 İnsan ticareti mağduru çocuklarla ilgili tüm vakalar, insan ticaretini başlatan olaylarda aile üyelerinin ya da bakõm veren kişilerin yer alõp almadõğõnõ belirlemek üzere dikkatle incelenmelidir. d) Zulmün failleri 21. Mülteci tanõmõnda hem devlet hem de devlet dõşõ kişi ve kurumlarca yapõlan zulme yer verilmiştir. Zulüm genellikle bir ülkedeki yetkili kişiler tarafõndan gerçekleştirilir, ancak zulüm niteliğindeki eylemlere “yetkililerin bilerek müsamaha gösterdiği ya da [bu eylemlere karşõ] etkili koruma sağlamayõ reddettiği ya da sağlayamadõğõ”20 durumlarda bireylerce de gerçekleştirilmesi söz konusudur. İnsan ticareti mağdurlarõnõn ya da potansiyel mağdurlarõn içinde yer aldõğõ pek çok durumda zulüm boyutuna varan eylemler bireylerden; yani, insan tacirleri ya da suç örgütleri ya da kimi durumlarda aileler ya da cemaat üyelerinden kaynaklanõr. Bu tür durumlarda, menşe ülkesinin yetkililerinin geri dönen mağdura ya da potansiyel mağdura koruma sağlamaya istekli ve koruma sağlayabilecek durumda olup olmadõğõ incelenmelidir. 22. Menşe ülkesi yetkililerinin insan ticareti mağdurlarõnõ ya da potansiyel mağdurlarõ koruyup koruyamayacağõ, insan ticaretini önlemeye ve bu ticaretle mücadeleye ve bunun yanõ sõra mağdurlarõ korumaya ve yardõma yönelik yasal ve idari mekanizmalarõn oluşturulmuş ve etkili biçimde yürürlüğe konmuş olmasõna bağlõdõr.21 İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün II. Kõsmõ Devletlerden insan ticareti mağdurlarõnõ korumaya yönelik belirli adõmlarõ 17 Refakatsiz ve Ailelerinden Ayrõlmõş Çocuklar Hakkõnda Kurum İçi Rehber İlkelerde (Inter-agency Guiding Principles on Unaccompanied and Separated Children, 2004) belirtildiği üzere, “ailesinden ayrõlmõş çocuklar her iki ebeveyninden ya da bakõm aldõğõ önceki yasal ya da geleneksel vasisinden ayrõlmõş çocuklardõr; bu durumdaki çocuklarõn diğer akrabalarõndan ayrõlmõş olmasõ gerekmez”; refakatsiz çocuklar ise, “her iki ebeveyninden ve diğer akrabalarõndan ayrõlmõş ve yasal ya da geleneksel olarak görevlendirilmiş herhangi bir yetişkinin bakõmõ altõnda olmayan çocuklardõr.” 18 Çocuklarõn ihtiyaçlarõ ve haklarõ konusunda yol gösteren bir dizi uluslararasõ belge vardõr. Çocuk mağdurlarõn başvurularõnõ değerlendirirken bu belgelerin gerektiği gibi göz önünde bulundurulmalõdõr. Bkz., örneğin, 1989 tarihli Uluslararasõ Çocuk Haklarõ Sözleşmesi, bu Sözleşmeye ek 2000 tarihli Çocuk Satõşõ, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi Ek Protokolü, 1980 tarihli ve 28 sayõlõ Uluslararasõ Çocuk Kaçõrmanõn Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi, 2000 tarihli İnsan Ticaretine İlişkin İhtiyari Protokol ve 1999 tarihli 182 sayõlõ Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanmasõ ve Ortadan Kaldõrõlmasõna İlişkin Acil Önlemler ILO Sözleşmesi. Ayrõca bkz., Çocuk Haklarõ Komitesi, 6 sayõlõ Genel Yorum (2005), Refakatsiz ve Ailelerinden Ayrõlmõş Çocuklara Menşe Ülkesi Dõşõnda Yapõlacak Muamele, CRC/CG/2005/6, 1 Eylül 2005. 19 Bkz., BMMYK Çocuk İçin En İyi Olanõn Resmen Belirlenmesi Konusunda Rehber (UNHCR Guidelines on Formal Determination of the Best Interests of the Child), Nisan 2006 tarihinde geçici yayõn; BM Çocuk Fonu (UNICEF), “İnsan Ticareti Mağduru Çocuklarõn Haklarõnõn Korunmasõna İlişkin Rehber (Guidelines for Protection of the Rights of Child Victims of Trafficking)”, Mayõs 2003 (hâlihazõrda güncellenmektedir). 20 Bkz. yukarõda 14. dipnotta bahsi geçen BMMYK Elkitabõ, paragraf 65; BMMYK, “Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesi 1. Maddenin Yorumu” (bundan sonra “1. Maddenin Yorumu” olarak zikredilecektir), Nisan 2001, paragraf 19; Toplumsal Cinsiyete Dayalõ Zulüm Hakkõnda BMMYK Rehberi, yukarõda dipnot 4, paragraf 19. 21 Bkz. yukarõda 8. dipnotta bahsi geçen İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokol II. Kõsõm. atmalarõnõ talep etmektedir ve sağlanan koruma ve yardõmõn yeterliliğini değerlendirme konusunda yol gösterebilir. Bu önlemler insan ticareti mağdurlarõnõn özel hayat ve kimliklerinin korunmasõnõn yanõ sõra fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden iyileşmelerinin sağlanmasõyla ilgilidir.22 İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün 8. Maddesi, ayrõca, Taraf Devletlerin kendi vatandaşõ ya da ülkede daimi ikamet hakkõna sahip insan ticareti mağdurlarõnõn geri dönüşünü, kişilerin güvenliğini de gözeterek kolaylaştõrmalarõnõ ve kabul etmelerini talep etmektedir. İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün II. Kõsmõnda yer verilen koruma önlemleri listesi eksiksiz değildir ve konuyla ilgili diğer bağlayõcõ ya da bağlayõcõ olamayan insan haklarõ araçlarõ ve kõlavuzlarõ ile birlikte okunmalõdõr.23 23. Pek çok devlet, insan ticaretini cezalandõrmaya ve önlemeye ya da mağdurlarõn ihtiyaçlarõnõ karşõlamaya yönelik etkin önlemleri henüz kabul etmemiş ya da uygulamaya koymamõştõr. Devletin kendi yetki alanõ dahilinde insan ticaretini önlemeye ve mağdurlara etkili koruma ve yardõm sağlamaya yönelik bu türden makul adõmlarõ atmamõş olmasõ durumunda, kişinin zulüm korkusunun haklõ nedenlere dayandõğõ düşünülebilir. İnsan ticaretini yasaklayan yasalarõn salt mevcudiyeti zulüm olasõlõğõnõn ortadan kaldõrmasõ açõsõndan kendi başõna yeterli değildir. Mevcut yasalarõn etkili bir biçimde uygulanmadõğõ ya da ilgili kişinin mevcut idari koruma ve yardõm mekanizmalarõna ulaşamadõğõ durumlarda, Devletin insan ticareti mağduruna ya da potansiyel mağdura etkili koruma sağlayamadõğõ sonucuna varõlabilir. 24. Ayrõca, yetkililerin insan ticareti faaliyetlerine de facto müsamaha gösterdiği ya da bu faaliyetleri cezasõz bõraktõğõ ya da bu faaliyetlerin yolsuzluğa bulaşmõş Devlet görevlilerince fiilen kolaylaştõrõldõğõ durumlar söz konusu olabilir. Bu tür durumlarda, kendi hükümranlõk alanõndaki kişileri koruyamamasõ nedeniyle doğrudan ya da gerekli adõmlarõ atmadõğõ için dolaylõ biçimde sorumlu hale gelen Devletin bizzat kendisi zulmün faili olabilir. Bunun böyle olup olmamasõ, ilgili görevlilerin oynadõğõ role ve hükümetin yetki alanõ dõşõnda kişisel kapasitelerini kullanõp kullanmadõklarõ ya da insan ticaretini destekleyen ya da cezasõz bõrakan hükümet yapõlarõ içerisindeki yetkilerine bağlõdõr. Son durumda, zulüm niteliğindeki eylemlerin bizzat Devletten kaynaklandõğõ söylenebilir. e) Zulmün meydana geldiği yer 25. Başvuru sahibinin 1951 Sözleşmesinin 1A(2) sayõlõ Maddesinin kapsamõnda değerlendirilebilmesi için, menşe ülkesinin dõşõnda bulunmasõ, haklõ nedenlere dayalõ zulüm korkusu duymasõ, söz konusu ülkenin korumasõndan yararlanamõyor olmasõ ya da yararlanmak istememesi gerekmektedir. Bununla birlikte, kişinin kendi ülkesi dõşõnda bulunmasõ zorunluluğu kişinin haklõ nedenlere dayanan zulüm korkusu nedeniyle ülkesinden ayrõlmõş olmasõnõ gerektirmez.24 Bu korkunun kişinin menşe ülkesinden ayrõlmasõndan sonra doğmasõ halinde, mülteci tanõmõnõn diğer tüm unsurlarõnõn bulunmasõ koşuluyla kişi sur place mülteci olacaktõr. Yani, insan ticareti mağdurlarõnõn haklõ nedenlere dayalõ zulüm korkusu 22 A.g.e. Birleşmiş Milletler İnsan Haklarõ Yüksek Komiseri, “İnsan Haklarõ ve İnsan Ticareti Konusunda Tavsiye Edilen İlkeler ve Rehberler”, yukarõda 13. dipnot. Bu belgede 2 Nolu İlke altõnda şöyle denmektedir: “Uluslararasõ hukuka göre Devletler, insan ticaretini önlemek için gereken çabayõ harcamak, soruşturma yürütmek ve tacirleri yargõlamak, insan ticareti mağdurlarõna yardõmcõ olmak ve bu kişileri korumakla yükümlüdür.” Bağlayõcõ nitelikte ya da bağlayõcõ olmayan pek çok belge, Devletlerin insan ticareti mağdurlarõnõn insan haklarlõnõ koruma yükümlülüğüne vurgu yapmaktadõr. Bkz., örneğin, yukarõda 10. dipnotta bahsi geçen Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 2002 tarihli Güney Asya Bölgesel İşbirliği Teşkilatõ (SAARC) Kadõn ve Çocuklarõn Fuhuş Amacõyla Ticaretinin Önlenmesi ve Mücadele Sözleşmesi ve 2003 tarihli Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatõ (OSCE) İnsan Ticaretiyle Mücadele Eylem Planõ. 24 Bkz., BMMYK Elkitabõ, yukarõda 14. dipnot, paragraf 94. 23 nedeniyle ülkelerinden ayrõlmõş olmasõ gerekmez; bu korku menşe ülkesinden ayrõldõktan sonra oluşabilir. Bu tür durumlarda, mülteci statüsü için yapõlan başvuru bu esasta değerlendirilmelidir. 26. Zulüm korkusunun menşe ülkesinden ayrõlmadan önce ya da sonra doğmuş olmasõna bakõlmaksõzõn; zulmün gerçekleştiği yer, insan ticareti mağduru kişilerin yaptõklarõ sõğõnma başvurularõnõn doğru bir biçimde değerlendirebilmesi açõsõndan hayati bir önem taşõmaktadõr. 1951 Sözleşmesi, bir mültecinin vatandaşõ olduğu ülke ya da yaşadõğõ ikamet ülkesi ile alakalõ, haklõ nedenlere dayalõ zulüm korkusu olduğunu göstermesini talep etmektedir. Kişinin kendi ülkesi içerisinde insan ticareti mağduru olduğu ya da mağdur olma korkusu yaşadõğõ ve uluslararasõ koruma elde etmek üzere bir başka ülkeye kaçtõğõ durumlarda, zulüm korkusu, kaçõş nedeni ve kişinin geri dönme konusundaki isteksizliği arasõndaki açõk bir bağlantõ olmalõ ve kişinin uluslararasõ koruma ihtiyacõ, vatandaşõ olduğu ülke ya da yaşadõğõ ikamet ülkesine geri gönderilmesi halinde karşõlaşabileceği tehlikeler bağlamõnda değerlendirilmelidir. Menşe ülkesiyle ilgili haklõ nedenlere dayalõ zulüm korkusunun saptanmadõğõ durumlarda, sõğõnma talebinin yapõldõğõ Devletin kişinin mülteci statüsünü reddetmesi uygun olacaktõr. 27. Haklõ nedenlere dayanan zulüm korkusunu tespit ederken ana referans noktasõnõ, başvuru sahibinin vatandaşõ olduğu ülke ya da ikamet ülkesindeki koşullar oluşturmaktadõr. Yine de, insan ticareti mağdurunun maruz kaldõğõ sömürü kişinin menşe ülkesi dõşõnda gerçekleşmiş dahi olsa, bu durum, kişinin kendi ülkesiyle ilgili haklõ nedenlere dayalõ zulüm korkusu duyma olasõlõğõnõ dõşlamaz. İnsanlarõn uluslararasõ sõnõrlarõn ötesinde insan ticaretine maruz kalmalarõ, insan ticaretinin izlediği rota boyunca çeşitli noktalarda meydana gelen farklõ hasarlarõ göz önünde bulundurarak geniş kapsamlõ bir analiz yapõlmasõnõ gerekli kõlan, karmaşõk bir durumdur. Sõnõr ötesi insan ticaretinde zulüm niteliğindeki eylemlerin süreklilik arz ettiği ve birbiriyle bağlantõlõ olduğu, gereken biçimde göz önünde bulundurulmalõdõr. Bundan başka, insan ticareti, menşe ülkesinde teminden sorumlu kişilerden başlayarak nakil sürecini örgütleyen ve kolaylaştõran kişilerden nihai “alõcõya” kadar bir dizi aktörün katõlõmõyla gerçekleşir. Bu aktörlerin her birinin insan ticareti şebekesinde çõkarõ vardõr ve mağdura karşõ gerçek birer tehdit oluşturabilirler. Mağdurlar, insan ticareti ağlarõnõn karmaşõk yapõsõna bağlõ olarak, geçiş yapõlan ülkeler, sõğõnma başvurusunun yapõldõğõ Devlet ve menşe ülkesi dâhil çeşitli yerlerde zarar görmüş ya da görmekten korkuyor olabilirler. Bu gibi durumlarda, haklõ nedenlere dayanan zulüm korkusunun olup olmadõğõ kişinin menşe ülkesi bağlamõnda değerlendirilmelidir. 28. Mülteci statüsü kabul edilen bir insan ticareti mağduru, sõğõnma ülkesinde misilleme, cezalandõrma ya da yeniden insan ticaretine maruz kalmaktan ayrõca korkabilir. Bir mülteci sõğõndõğõ ülkede risk altõndaysa ya da sõğõnma ülkesinde karşõlanamayan özel ihtiyaçlarõ varsa, bu kişinin üçüncü bir ülkede yeniden yerleştirmeye ihtiyacõ olduğu düşünülebilir.25 f) Nedensellik bağlantõsõ (“…yüzünden…”) 29. Mülteci sõfatõnõn verilmesi için, kişinin haklõ nedenlere dayanan zulüm korkusunun Sözleşmede yer alan bir ya da daha fazla gerekçeye dayanmasõ, yani õrkõ, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri “yüzünden” olmasõ gerekmektedir. Sözleşmede belirtilen gerekçelerin zulme katkõda bulunan bir unsur olmasõ yeterlidir; bu gerekçenin tek, hatta baskõn neden olmasõ gerekmez. Çok sayõdaki ülkenin hukuk sisteminde 25 BMMYK, Yeniden Yerleştirme Elkitabõ, Kasõm 2004 tarihli edisyon, bölüm 4.1. nedensellik bağõnõn (“yüzünden”) açõkça ortaya konmasõ gerekmektedir; diğer devletlerde ise, nedensellik ayrõ bir inceleme konusu yapõlmayõp mülteci tanõmõnõn bütünsel analizi dahilinde ele alõnmaktadõr.26 İnsan ticareti unsurunun bulunduğu sõğõnma başvurularõnda karar verici açõsõndan genellikle en zor mesele, haklõ nedenlere dayanan zulüm korkusunun Sözleşmede yer alan gerekçelerden biriyle ilişkilendirilmesidir. Zulmün failinin Sözleşmede yer alan gerekçelerden biri esasõnda hareket etmiş olmasõ nedensellik bağõnõn doğmasõ için yeterlidir.27 30. Sözleşmede yer alan gerekçelerle bağlantõlõ nedenlerden dolayõ Devlet dõşõ aktörlerden biri tarafõndan zulme uğratõlma riskinin bulunduğu durumlarda nedensellik bağõ vardõr; bu durumda, Devlet korumasõnõn sağlanamamasõnõn nedeni Sözleşmeyle alakalõ olup olmamasõ önemli değildir. Ya da, Devlet dõşõ bir aktörün zulüm uygulama riskinin Sözleşmede yer alan gerekçelerle ilgili olmadõğõ, ancak Sözleşme yer alan gerekçelerden birisiyle alakalõ olarak Devletin koruma sağlamadõğõ ya da koruma sağlamakta yetersiz kaldõğõ durumda yine nedensellik bağõ kurulmuş olur. 31. İnsan ticareti, ticari bir oluşumdur; temel güdüsü Sözleşmede yer alan gerekçelerden biri esasõnda zulüm uygulamaktan ziyade kârdõr. Bir başka deyişle, mağdurlar, her şeyden öte tacirlere göre potansiyel ticari değerleri olduğu için hedef alõnmaktadõr. Bununla birlikte, söz konusu baskõn iktisadi motif mağdurlarõn Sözleşmeyle ilgili gerekçelerle hedef alõnma ve seçilmiş olmalarõ olasõlõğõnõ dõşlamamaktadõr. İnsan ticareti senaryolarõ, potansiyel mağdurlarõn 1951 Sözleşmesindeki mülteci tanõmõnõn kapsadõğõ özellikler sonucunda insan ticaretine karşõ savunmasõz kaldõklarõ durumlarla örtüşebilir. Örneğin, önemli bir toplumsal kargaşanõn ve/ veya ekonomik dönüşümün yaşandõğõ ya da yasa ve düzenin çökmesi ile sonuçlanan bir silahlõ çatõşma süreci yaşayan Devletler yoksulluk artõşõ, yoksunluk ve sivil nüfusun yer değiştirmesi gibi olaylara daha açõktõr. Yasa ve düzeni korumakla görevli kuruluşlarõn bu görevlerini yerine getirme konusundaki isteksizlikleri ya da yetersizlikleri, özellikle de kimi özel ya da savunmasõz gruplara yeterli güvenlik sağlayamamalarõ, suç örgütleri için kullanabilecekleri fõrsatlar doğurmaktadõr. 32. Belirli bir ülkedeki belirli bir õrk ya da etnik grubun mensuplarõ insan ticaretine karşõ daha savunmasõz olabilirler ve/ veya menşe ülkesi yetkilileri tarafõndan etkili biçimde korunmuyor olabilirler. Mağdurlar, belirli profile sahip bireylerin sömürüye ve farklõ istismar biçimlerine karşõ daha savunmasõz olduğu özel durumlarda, etnik kökenleri, tabiiyetleri, dini ya da siyasi görüşleri nedeniyle hedef alõnabilirler. Kişiler belirli bir sosyal gruba mensup olmalarõ nedeniyle de hedef alõnabilirler. Örneğin, belirli bir toplumdaki çocuklar ve kadõnlar arasõnda bir alt gruba mensup çocuklar ve kadõnlar insan ticaretine karşõ daha savunmasõz olabilir ve bu grup mülteci tanõmõ bağlamõnda bir sosyal grup olarak tanõmlanabilir. Yani, bir kişi tam da Sözleşmede yer alan gerekçelerden biri esasõnda insan ticareti mağduru olmasa bile, tacirlerin mağdur seçimi Sözleşmede yer alan bir ya da daha fazla gerekçeyle alakalõ olabilir. g) Sözleşmede yer alan gerekçeler 33. Nedensellik bağõ, Sözleşmede yer alan bir ya da daha fazla gerekçe ya da bu gerekçelerin bileşimi esasõnda kurulabilir. Mülteci statüsünün kabulü için tek bir gerekçeyle nedensellik bağõ kurulmasõ yeterlidir; bununla birlikte, insan ticareti vakalarõ bütünüyle incelendiğinde, genellikle birbiriyle bağlantõlõ ve eklenerek çoğalan gerekçelerin söz konusu olduğu görülebilir. 26 27 Bkz., Toplumsal Cinsiyete Dayalõ Zulüm Hakkõnda BMMYK Rehberi, yukarõda 4. dipnot, paragraf 20. Bkz., yukarõda 20. dipnotta bahsi geçen BMMYK “1. Maddenin Yorumu”, paragraf 25. Irk 34. Mülteci tanõmõnõn amaçlarõ bakõmõndan õrk, “yaygõn kullanõmda ‘õrk’ olarak bahsi geçen tüm etnik gruplar” şeklinde tanõmlanmõştõr.28 Belirli bir õrkõn ya da sosyal grubun kasõtlõ biçimde sömürüldüğü ya da mağdur edildiği silahlõ çatõşma ortamlarõnda, o grubun üyelerinin insan ticareti mağduru yapõlmasõ zulüm niteliğindedir. Mağdurlarõn bu şekilde hedef alõnmasõ, her şeyin ötesinde maddi anlamda bir kazanç sağlamayõ amaçlayan kâr güdüsü ile örtüşebilir. Silahlõ çatõşma ortamõ olmasa dahi, Devletin belirli õrkõn üyelerini koruma konusundaki isteksizliği ya da yetersizliği nedeniyle o grubun üyeleri çeşitli nedenlerle hedef alõnarak insan ticareti mağduru yapõlabilir. İnsan ticaretinin seks ticareti amacõyla yapõldõğõ durumlarda, piyasada belirli bir õrka (ya da tabiiyete) olan talep nedeniyle özellikle kadõnlar ve kõzlar hedef alõnabilir. İnsan ticareti Özel Raportörünün belirttiği üzere, bu tür bir talep de, “genellikle õrk, tabiiyet, kast ve renkle ilgili toplumsal iktidar farklõlõklarõndan kaynaklanmaktadõr.”29 Din 35. Benzer biçimde, kişiler belirli bir dinsel topluluğa mensubiyetleri nedeniyle tacirlerin hedefi haline gelebilir; yani, kişilerin dinsel inançlarõ nedeniyle savunmasõz bir grup olarak tanõmlandõğõ belirli koşullarda, örneğin, yetkililerin belirli bir dinsel gruba yeterli koruma sağlamadõğõnõn bilindiği durumlarda, bu gruba üye kişiler hedef olarak seçilebilir. Yine, temel unsur kâr güdüsü olabilir; ancak, bu durum mağdurlarõn belirlenmesinin ve seçiminin din unsuruyla alakalõ olmasõnõn önünde değildir. Ya da, belirli bir inanca mensup kişilere zulüm uygulamak için yöntem olarak insan ticareti seçilmiş olabilir.30 Tabiiyet 36. Tabiiyet vatandaşlõktan daha geniş bir anlama sahiptir. Bir etnik ya da dilsel gruba aidiyet anlamõnõ taşõyabilir ve “õrk” terimiyle örtüşebilir.31 Bir Devlet içinde etnik kökenli bir çatõşmanõn yaşandõğõ ve belirli gruplarõn yeterli korumadan yararlanamadõğõ durumlarda belirli bir tabiiyete mensup bir grubun üyelerine karşõ zulüm uygulamak üzere yöntem olarak insan ticareti seçilmiş olabilir. Yine, tacirlerin temel güdüsü maddi kazanç olsa dahi, kişiler tabiiyetleri nedeniyle insan ticaretine karşõ daha savunmasõz bir konumda kalabilir. Belirli bir sosyal gruba üye olmak32 37. Belirli bir sosyal gruba üyelikleri nedeniyle zulüm korkusu yaşadõklarõnõn ortaya konmasõ durumunda, insan ticareti mağdurlarõnõn ya da potansiyel mağdurlarõn mülteci statüsünün tanõnmasõ mümkündür. Bu gerekçenin ortaya konmasõ için belirli bir grubun üyelerinin birbirlerini tanõmasõ ya da bir grup olarak birbirleriyle ilişkilendirilmesi zorunlu değildir.33 Bununla birlikte, karşõ karşõya olduklarõ zulüm tehlikesinden başka ortak nitelikleri olmasõ ya da toplum tarafõndan bir grup olarak tanõnmalarõ gerekmektedir. Ortak nitelik genellikle doğuştan gelen, değişmez ya da diğer hallerde kimlik, inanç ya da kişinin insan haklarõndan yararlanmasõyla ilgili temel bir özellik olacaktõr.34 Bir gruba yönelik zulüm niteliğindeki eylem, grubun betimleyici özelliği olmaksõzõn görünürlüğünü arttõran bir neden 28 BMMYK, Elkitabõ, paragraf 68. Bkz., yukarõda 9. dipnotta bahsi geçen Özel Raportörün Raporu, “Kadõnlarõn insan Haklarõnõn Toplumsal Cinsiyet Bakõş Açõsõyla Bütünleştirilmesi”, 48 ve 66. paragraflar. 30 Bkz., genel olarak, BMMYK, “Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesi ve/ veya 1967 Protokolü 1A(2) Maddesi Kapsamõnda Dine Dayalõ Başvurular Hakkõnda Rehber,” HCR/GIP/04/06, 28 Nisan 2004. 31 BMMYK, Elkitabõ, paragraf 74. 32 Bkz., genel olarak, BMMYK, “Mültecilerin Statüsüne Dair 1951 Sözleşmesinin 1A(2) sayõlõ maddesi ve/ veya 1967 Protokolü bağlamõnda Belli Bir Toplumsal Gruba Üyelik Hakkõnda Rehber,” HCR/GIP/02/02, 7 Mayõs 2002. 33 A.g.e., paragraf 15. 34 A.g.e., paragraf 11. 29 olabilir.35 Sözleşmede belirtilen diğer gerekçeler için geçerli olduğu üzere, Sözleşmenin 1A(2) sayõlõ Maddesi kapsamõnda bir sosyal grubun var olup olmadõğõnõn belirlenmesinde ilgili ölçütlerden biri söz konusu sosyal grubun büyüklüğü değildir.36 Sõğõnma başvurusunda bulunan kişinin belirli bir sosyal gruba üyeliği nedeniyle haklõ nedenlere dayalõ zulüm korkusu yaşadõğõnõ ortaya koymasõ zorunlu olmakla birlikte, böyle bir grubun mevcudiyetinin belirlenmesi için grubun tüm üyelerinin zulüm riskiyle karşõ karşõya olduğunu kanõtlamasõ gerekmez.37 38. Bir sosyal alt grup üyelerine örnek olarak, doğuştan gelen ve değişmez özellikleri temelinde tanõmlanan ve genellikle erkeklerden farklõ muamele gören kadõnlar gösterilebilir. Bu eksende, kadõnlar belirli bir sosyal grup oluşturabilir.38 Kadõnlarõ tacirler için hedef haline getiren unsurlar genellikle kadõnlarõn belirli toplumsal ortamlardaki savunmasõz konumlarõyla alakalõdõr; bu nedenle, belirli alt gruplara mensup kadõnlar sosyal gruplarõ oluşturmaktadõr. Erkeklerin ya da çocuklarõn ya da bu gruplarõn alt gruplarõnõn da belirli sosyal gruplarõ oluşturduğu düşünülebilir. Koşullara bağlõ olmak kaydõyla, kadõnlarõn ve çocuklarõn mensubu olduğu alt gruplara örnek olarak bekâr kadõnlar, dul kadõnlar, boşanmõş kadõnlar, okumayazma bilmeyen kadõnlar, refakatsiz ya da ailelerinden ayrõlmõş çocuklar, kimsesiz ve sokakta yaşayan çocuklar gösterilebilir. Kişinin bu gibi bir sosyal grubun üyesi olmasõ, zulme uğrama korkusuna; örneğin, insan ticareti sonucu cinsel sömürü mağduru olmasõna ya da mağdur olma korkusuna katkõda bulunan unsurlardan birisi olabilir. 39. Önceden insan ticareti mağduru olmuş kişilerin, insan ticareti mağduriyetinin değişmeyen, ortak ve tarihsel özellikleri esasõnda belirli bir sosyal grubu oluşturduklarõ düşünülebilir. Bir toplum da, bağlama göre, insan ticareti mağdurlarõnõ o toplum içerisinde kendi başõna bir grup olarak görebilir. Bununla birlikte, belirli sosyal gruplar salt grup üyelerinin maruz kaldõğõ zulüm ya da ortak zulüm korkusu esasõnda tanõmlanamazlar.39 Bu nedenle, bu tür durumlarda grubu tanõmlayan unsurlardan birisinin gelecekteki dõşlama, cezalandõrma, misilleme ya da yeniden insan ticareti mağduru olma korkusuyla biçimlenen zulümden ziyade geçmişteki insan ticareti mağduriyeti olduğu kaydedilmelidir. Yani, bu gibi durumlarda grup salt gelecekteki zulüm korkusu esasõnda tanõmlanmamalõdõr. Siyasal görüş 40. Kişiler, belirli bir siyasal görüş sahibi olmalarõndan dolayõ ya da öyle olduklarõ düşünüldüklerinden insan ticareti için hedef alõnabilirler. Aynõ kaygõlar Sözleşmede belirtilen diğer gerekçeler için de geçerlidir; yani, kişiler, koşullara bağlõ olarak, sahip olduklarõ ya da sahip olduklarõ düşünülen siyasal görüşleri nedeniyle savunmasõz kalan ve Devletin etkili korumasõndan yeterince yararlanamayan kişiler insan ticaretinde hedef alõnabilirler. III. VATANSIZLIK VE İNSAN TİCARETİ 41. 1954 tarihli Vatansõz Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme ve 1961 tarihli Vatansõzlõğõn Azaltõlmasõ Hakkõnda Sözleşme, vatansõz kişilerin haklarõnõ, taraf Devletlerin kişilerin vatansõz kalmasõyla sonuçlanabilecek eylemlerden kaçõnmasõna yönelik yükümlülüklerini ve vatansõzlõk durumu karşõsõnda çözüm üretmek için atõlmasõ gereken adõmlarõ tanõmlayan bir yasal çerçeve sunmaktadõr. 1954 Sözleşmesi “herhangi bir Devletin 35 A.g.e., paragraf 14. A.g.e., paragraf 18. 37 A.g.e., paragraf 17. 38 A.g.e., paragraf 12. Ayrõca bkz., Toplumsal Cinsiyete Dayalõ Zulüm Hakkõnda BMMYK Rehberi, yukarõda 4. dipnot, paragraf 30. 39 Bkz., Belirli Bir Toplumsal Gruba Üyelik Hakkõnda BMMYK Rehberi, yukarõda 32. dipnot, paragraf 14. 36 hukuku altõnda vatandaş olarak kabul edilmeyen”40 herkesi kapsar; yani, herhangi bir Devletin yasalarõnca vatandaşlõk hakkõ tanõnmayan kişilere yöneliktir. 1961 Sözleşmesi genel olarak Devletlerin vatansõzlõkla sonuçlanabilecek eylemlerden kaçõnmasõnõ talep etmekte ve vatansõzlõkla sonuçlanmasõ söz konusuysa kişinin vatandaşlõktan çõkartõlmasõnõ açõkça yasaklamaktadõr.41 Bu sözleşme, vatansõzlõğa neden olabilecek eylemlerin engellenmesinin yanõ sõra hükmen ya da ihmal nedeniyle vatansõzlõk halinin oluşabileceği durumlarõ önleme yükümlülüğü getirmektedir. Bu yasağõn tek istisnasõ, vatandaşlõğõn hile ile edinildiği durumlardõr.42 42. İnsan ticareti mağduru bir kişinin durumunu değerlendirip çözüm üretmeye çalõşõrken, vatansõzlõk durumunu doğurabilecek olasõ sonuçlarõn farkõnda olunmasõ gerekir. Salt insan ticareti mağduru olmak kişiyi kendiliğinden vatansõz yapmaz. İnsan ticareti mağdurlarõ, tacirlerin eline düştüklerinde sahip olduklarõ vatandaşlõğõ korumayõ sürdürürler. Ancak, mağdurlarõ kontrol altõnda tutmak için sõklõkla yapõldõğõ üzere, mağdurlarõn kimliklerine tacirler tarafõndan el konulmuşsa, bu durumdaki mağdurlarõn vatandaşlõklarõnõ kanõtlamasõ mümkün olmayabilir. Kimlik belgelerinin olmamasõ ve kimliğin geçici olarak kanõtlanamamasõ salt insan ticareti mağdurlarõna özgü bir durum değildir. Bu durum menşe ülkesinin yardõmõyla kolayca aşõlabilir ve çoğu durumda aşõlmaktadõr.43 43. Herkesin kendi ülkesine geri dönme hakkõ vardõr.44 Devletler yurtdõşõndaki vatandaşlarõna diplomatik koruma sağlamalõdõr. Bu, kendilerini yurt dõşõnda bulan insan ticareti mağdurlarõ dâhil, kişilerin ülkeye geri dönüşünü kolaylaştõrmayõ kapsamaktadõr. Ancak, Devletin bu tür bir yardõmda bulunmamasõ ve kişinin geri dönmesini sağlayacak belgeleri hazõrlayamamasõ durumunda, uygulamada kişinin fiilen vatansõz konuma düşmesi mümkündür.45 Bir Devletle olan vatandaşlõk bağõ nedeniyle önceden vatansõz kişi olarak değerlendirilmeyen kişiler, söz konusu Devletin korumasõndan yararlanmaktan kaçõnmalarõ halinde, kendilerini vatansõz kişi muamelesine tabi bulabilirler.46 BMMYK’nõn vatansõz kişilerle ilgili görevi gereği, bu durumdaki kişilere yardõm etmek üzere harekete geçmek gerekebilir.47 40 Bkz., 1954 Sözleşmesi Madde 1(1). Bkz., 1961 Sözleşmesi Madde 8(1). 42 Vatansõz kişilere ilişkin 1954 ve 1961 Sözleşmelerini yanõ sõra diğer uluslararasõ ya da bölgesel anlaşmalarda da benzer ilkelere yer verilmektedir. Örneğin, bkz., 1965 tarihli Her Türlü Irk Ayrõmcõlõğõnõn Tasfiye Edilmesine Dair Uluslararasõ Sözleşme, 1966 tarihli Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararasõ Sözleşmesi, 1979 tarihli Kadõnlara Karşõ Her Türlü Ayrõmcõlõğõn Önlenmesine Dair Sözleşme, 1997 tarihli Avrupa Konseyi Vatandaşlõk Sözleşmesi, 1969 tarihli Amerikan İnsan Haklarõ Sözleşmesi ve 1990 tarihli Çocuk Haklarõ ve Esenliğine Dair Afrika Şartõ. 43 Bu tür durumlarda gizlilik ilkesinin gözetilmesi gerekmektedir. Buna göre, diğer şeylerin yanõ sõra, menşe ülkesiyle herhangi bir şekilde bağlantõ kurulmuş olmasõ ilgili kişinin sõğõnma başvurusunda bulunduğunu göstermeyeceği gibi, kişinin insan ticareti mağduru olduğunu da göstermez. 44 1948 tarihli İnsan Haklarõ Evrensel Bildirgesi, Madde 13(2). Ayrõca bkz., Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararasõ Sözleşmesi Madde 12(4): “Hiç kimse, kendi ülkesine girme hakkõndan keyfi olarak yoksun bõrakõlamaz.” 45 Bkz., 90 Sayõlõ Yürütme Kurulu Kararõ (LII), 2001, paragraf (s). Burada, kimliğin ya da tabiiyetin kanõtlanamamasõndan ötürü çok sayõdaki insan ticareti mağdurunun vatansõz kişi konumuna düşmesinden BMMYK Yürütme Kurulunun kaygõ duyduğu ifade edilmektedir. 46 Devletlerin İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokolün 8. Maddesi ve yanõ sõra 1961 tarihli Vatansõzlõğõn Azaltõlmasõ Hakkõnda Sözleşmede sõralanan yükümlülüklerine rağmen, bu durum görülmektedir. 47 1961 tarihli Vatansõzlõğõn Azaltõlmasõ Hakkõnda Sözleşme yürürlüğe girdiğinde, BM Genel Kurulu tarafõndan, vatansõz kişilerin adõna çalõşma yürütmekle görevli BM organõ olarak BMMYK görevlendirilmiştir. BMMYK’nõn vatansõzlõğõn önlenmesi ve vatansõz kişilerin korunmasõyla ilgili sorumluluklarõ 1975 yõlõndan sonra kabul edilen BM Genel Kurulu Kararlarõ ile daha da ayrõntõlõ tanõmlanmõştõr. 41 44. Vatansõz kişilerin yaşadõklarõ ikamet ülkesi dõşõna kaçõrõlarak insan ticareti mağduru olduklarõ durumlar söz konusu olabilir. Vatandaşlõklarõnõn olmamasõnõn yanõ sõra kimlik belgelerinin olamamasõ, bu kişilerin yaşadõklarõ ikamet ülkesine güvenli geri dönüşünü olanaksõz kõlabilir. Tek başõna bu durum kişiye mülteci statüsü kazandõrmaz; ikamet ülkesinin kişinin ülkeye geri dönüşünü reddetme nedeninin Sözleşmede yer alan gerekçelerden biriyle ilgili olmasõ ve kişinin ülkeye geri dönememesinin ciddi hasar ya da zulüm boyutuna varan ciddi insan haklarõ ihlali ya da ihlallerine yol açmasõ durumunda, kişinin mülteci statüsünün tanõnmasõ mümkün olabilir. IV. USULE İLİŞKİN MESELELER 45. İnsan ticareti vakalarõnõn açõğa çõkartõldõğõ ve mağdurlarõn tanõmlandõğõ pek çok duruma bakõldõğõnda, insan ticareti mağdurlarõnõn fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden iyileşmelerine yönelik mekanizmalarõn ulusal düzeyde oluşturulmuş olmasõnõn önemi anlaşõlmaktadõr. Bu, insan ticareti mağdurlarõnõn yaşõnõ, cinsiyetini ve özel ihtiyaçlarõnõ dikkate alarak mağdurlara uygun barõnma olanağõ, yasal danõşmanlõk, tõbbi, psikolojik ve maddi yardõm ve yanõ sõra istihdam, öğrenim ve eğitim olanağõ sağlanmasõnõ kapsamaktadõr.48 Ayrõca, insan ticareti mağdurlarõnõn gereken durumlarda adil ve etkin sõğõnma usullerine49 ve etkili bir sõğõnma başvurusu yapabildikleri durumlarda uygun yasal danõşmanlõk hizmetine erişimlerinin sağlanmasõ gerekmektedir. İnsan ticareti mağdurlarõ ya da potansiyel mağdurlar tarafõndan yapõlan sõğõnma başvurularõnõn karmaşõk yapõsõ göz önünde bulundurulduğunda, bu başvurular normalde mutat usuller dahilinde esastan incelemeyi gerektirir. 46. İnsan ticareti mağduru olduğunu söyleyen başvuru sahiplerinin kabulünde ve bu durumdaki kişilerle görüşmede destekleyici bir ortamõn oluşturulmasõ; böylelikle, başvurularõnõn gizliliği konusunda güven duymalarõnõn sağlanmasõ büyük önem taşõmaktadõr. Bu bağlamda, görüşmecinin başvuru sahibiyle aynõ cinsiyette olmasõ özellikle önemli olabilir. Görüşmeciler, ayrõca, kendilerini kaçõran tacirlerden kaçan mağdurlarõn maruz kaldõklarõ zulmün gerçek boyutlarõnõ ortaya koymaktan korkabileceklerini göz önünde bulundurmalõdõr. Bu kişilerin bir kõsmõ travma yaşamõş olabilir ve tõbbi bakõm ve/ veya psiko-sosyal desteğe ve yanõ sõra danõşma hizmetine ihtiyaç duyabilirler. 47. Bu yardõmlarõ sağlarken mağdurlarõn yaş ve cinsiyet özellikleri göz önünde bulundurulmalõdõr. Pek çok insan ticareti biçimi, özellikle başkalarõnõn fuhuşunun istismar edilmesini veya cinsel istismarõn başka biçimlerini hedef alan insan ticareti, orantõsõz biçimde kadõnlarõ ve çocuklarõ daha fazla etkilemektedir. Bu durumdaki bireylerin toplumsal cinsiyete dayalõ zulmün mağdurlarõ olduğu haklõ olarak düşünülebilir. Çoğunlukla değilse pek çok durumda bu kişilerin temel insan haklarõ ihlal edilmekte; insanlõk dõşõ ya da aşağõlayõcõ muameleye ve hatta kimi durumlarda işkenceye maruz kalmaktadõrlar. 48. Özellikle kadõnlar, yaşadõklarõndan dolayõ utanç duyuyor olmasõ olasõdõr; cinsel istismar, şiddet ve bunun yanõ sõra kaçõş koşullarõ nedeniyle travmaya maruz kalmõş olabilirler. Bu gibi durumlarda, kendilerini kaçõran tacirlerden duyduklarõ korku gerçektir. Ayrõca, aileleri ve/ veya toplum tarafõndan dõşlanma ve /veya misillemeden korkuyor olabilirler ve başvuruyu değerlendirirken bu durumun göz önünde bulundurulmasõ gerekir. Bu arka plan bilgisi esasõnda ve mülteci statüsünün belirlenmesi sürecinde kadõn mağdurlarõn iddialarõnõn gerektiği gibi ele alõnmasõnõ sağlamak için bir dizi önlemin akõlda tutulmasõ 48 Bkz., İnsan Ticaretine İlişkin Ek Protokol II. Kõsõm, Madde 6. Bkz., Koruma İçin Gündem, Amaç 2 Hedef 2, ve OHCHR, “İnsan Haklarõ ve İnsan Ticareti Konusunda Tavsiye Edilen İlkeler ve Rehberler”, yukarõda 13. dipnot, 2.7 sayõlõ Kõlavuz ve Avrupa Konseyi Sözleşmesi Açõklama Raporu, paragraf 377. 49 gerekmektedir. Bu önlemler BMMYK’nõn Toplumsal Cinsiyete Dayalõ Zulüm Hakkõnda Uluslararasõ Koruma Rehberi III. Kõsõmda açõklanmõştõr ve insan ticareti ile bağlantõlõ başvurularda aynõ ölçüde geçerlidirler.50 49. Bakõm ve sõğõnma başvurularõnõn sunumu açõsõndan çocuklarõn durumuna da özel olarak dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, insan ticareti mağduru çocuklarõn hõzla saptanmasõna yönelik usullerin oluşturulmasõ; vasi atamak da dâhil olmak üzere, mağdur çocuklarõ korumaya ve desteklemeye yönelik özel programlarõn geliştirilmesi; gizlilik ve destekleyici ortam ihtiyacõnõ göz önünde bulunduran ve yaşa uygun danõşma ve izleme çalõşmalarõnõn yürütülmesi gerekir. İnsan ticareti mağduru çocuklarõn başvurularõnõn uygun biçimde ele alõnmasõ konusunda ek bilgi BM Çocuk Fonu (UNICEF) tarafõndan hazõrlanan “İnsan Ticareti Mağduru Çocuklarõn Haklarõnõn Korunmasõna İlişkin Rehber”de, 51 İnsan Haklarõ Yüksek Komiseri tarafõndan hazõrlanan “İnsan Haklarõ ve İnsan Ticareti Konusunda Tavsiye Edilen İlkeler ve Rehberler”de52 ve Çocuk Haklarõ Komitesinin 6 sayõlõ Genel Yorumunda53 mevcuttur. 50. Dikkate alõnmasõ gereken bir diğer ve özel bir husus, sõğõnma başvurusunun esastan incelenmesi ile mağdurun hukuki süreçte kendisini kaçõran tacirler aleyhine delil sağlama konusundaki istekliliği arasõnda gizli ya da açõk herhangi bir bağlantõ kurmaktan kaçõnõlmasõdõr. Mağdurun tacirlerin belirlenmesi ve cezalandõrõlmasõna yardõmcõ olmak üzere delil sağlamasõ, özel olarak tasarlanmõş tanõk koruma programlarõyla karşõlanacak özel bir koruma ihtiyacõ doğurabilir. Bununla birlikte, menşe ülkesine geri dönüşünde karşõlaşmaktan korktuğu tepkiler zulüm boyutuna varmõyorsa ve Sözleşmedeki bir ya da daha fazla gerekçeyle ilişkilendirilmiyorsa, kişinin bu delilleri sağlayamaya karar vermesi mülteci statüsünün kabulünü gerektirmez. Öte yandan, bir insan ticareti mağdurunun delil sağlamayõ reddetmiş olmasõ kişinin sõğõnma başvurusuyla ilgili olumsuz bir karara varõlmasõnõ gerektirmez. 50 Bkz., Toplumsal Cinsiyete Dayalõ Zulüm Hakkõnda BMMYK Rehberi, yukarõda 4. dipnot. Ek bilgi için, bkz. Dünya Sağlõk Örgütü (World Health Organization), Londra Hijyen ve Tropik Tõp Okulu (London School of Hygiene and Tropical Medicine) ve Avrupa Komisyonu Daphne Programõ (Daphne Programme of the European Commission), İnsan Ticareti Mağduru Kadõnlarla Mülakat Konusunda Etik ve Güvenlikle İlgili WHO Tavsiyeleri (WHO Ethical and Safety Recommendations for Interviewing Trafficked Women), 2003, şu adreste mevcuttur http://www.who.int/gender/documents/en/final%20recommendations%2023%20oct.pdf. 51 Bkz., yukarõda 19. dipnot. 52 Bkz., yukarõda 13. dipnot. 8 sayõlõ Kõlavuz insan ticareti mağduru çocuklarõn korunmasõ ve desteklenmesine yönelik özel tedbirlere yer vermektedir. 53 Bkz., yukarõda 18. dipnot, özellikle 64-78. paragraflar arasõ.