Dağlık Plüton, çatlak Charon

advertisement
Dağlık Plüton, çatlak Charon
Şaşırtıcı oluşumlar, bilinmeyen jeolojik süreçlere işaret...
NASA’nın 14 Temmuz günü Plüton’a sürünürcesine geçen uzay aracı Yeni Ufuklara, cüce gezegen ve
uydusu Charon’da gezegenbilimcileri şaşkınlığa uğratan
jeolojik süreçlerin kanıtlarını belirledi.
Aracın gönderdiği ilk yakın geçiş fotoğraflarında Plüton’un
ekvator kuşağındaki kalp biçimli bölgenin tabanında
kimilerinin yüksekliği 3500 metreyi bulan, zirveleri buz kaplı
sıradağlar görülüyor. Yeni Ufuklar ekibinden
gezegenbilimcilere göre Plüton’daki dağlar yalnızca 100
milyon yıl önce oluşmuş olabilir. Bu durumda dağlar, 4.56
milyar yaşındaki Güneş Sistemi içindeki en genç olanlar
arasında yer alıyor. Genç yaşları, Plüton’un yüzeyinin yüzde 1’i kadar olan yakın çekim alanının aktif
bir jeolojik etkinlik içinde bulunduğunu gösteriyor. Plüton’un içinin, gaz devi gezegenlerin aylarında
olduğu gibi büyük bir gezegenle kütleçekimsel etkileşim sonucu ısınmasının söz konusu olmadığının
altını çizen gezegenbilimciler, bu durumda buzdan dünyalardaki jeolojik etkinliklerin nedenlerinin
yeniden düşünülmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Plüton’un dağlarına karşılık,
büyük uydusu Charon’un
sunduğu sürprizse, görece
pürüzsüz yüzeyindeki
yarıklar. 1000 km
uzunluğunda bir kuşak
oluşturan yamaç ve yarıklar,
Charon’un kabuğunun
jeolojik süreçler sonucu
çatlamış olabileceğini
gösteriyor. Görece kratersiz
genç yüzeyi de, içsel jeolojik
süreçlerin işareti. Sağ
kenarda dikkat çeken bir
oluşumsa, 7-9 km
derinliğinde bir kanyon.
Kuzey kutbundaki geniş
lekeninse, yüzeye konmuş
ince bir tabaka çökelti
olduğunu belirlemişler.
Yeni Ufuklara, 9.5 yıl süren ve 5 milyar km yol katettiği tarihi yolculuğunun sonunda, hedefi cüce
gezegen Plüton’un 12.500 km yakınından geçerek Güneş Sistemi’nin yarım yüzyıl süren keşfinin ilk
aşamasını tamamlamış oldu. Yeni Ufuklara, yakın geçişinden sonra Güneş Sistemi’nin doğum artıkları
olan buz ve kayalardan oluşan bir disk olan Kuiper Kuşağı’nda keşiflerini sürdürmek üzere yoluna
devam etti.
NASA yetkilileri, 19 Ocak 2006 tarihinde yolculuğuna başlayan aracın,” hedefine başta öngörülmüş
olandan bir dakika önce ulaştığını” belirttiler. Yeni Ufuklar’ın Plüton’a yakın geçişini planlanan
yüksekllikten yalnızca 60-90 kilometre farkla yaptığını “bunun da bir yolcu uçağının yolculuğunun
sonunda hedefinden yalnızca bir tenis topunun çapı kadar şaşmasına eşit olduğunu” vurguladılar.
NASA sözcülerine göre aracın topladığı verilerin tümünün Dünya’ya aktarılması 16 ay sürecek.
Aracın daha önce ilettiği görüntülerde izlenen kalp şeklindeki açık renk bölgenin son derece pürüzsüz
bir yapı olduğu görülüyor. Yeni Ufuklara ekibinden gezegenbilimcilere göre yüksek yansıtıcılıktaki
bölgenin düzlüğü, sürmekte olan jeolojik bir etkinliğin işareti olabilir.
Uzay aracı, yaklaşım sürecinin son aşamasında da yaptığı keşiflere bir yenisini ekledi: Plüton, şimdiye
kadar sanılandan daha büyük. Plüton’un atmosferinin yanıltıcı etkileri nedeniyle büyüklüğü
yeryüzünden yapılan gözlemlerle yeterli güvenilirlikte belirlenemiyordu.
Yeni Ufuklar, Güneş Sistemi’nin bu en gizemli üyesinin çapını kesin olarak ölçtü: 2370 km ya da
Dünya’nınkinin yüzde 18.5’i kadar. Yeni beden ölçüsüyle Plüton’un, Güneş Sistemi’nde gaz devi
Neptün’ün yörüngesi dışında kalan en büyük gökcismi olduğu da kesinleşmiş oldu.
Plüton’un en büyük ayı olan Charon’un kayda
değer bir atmosferi olmadığından, çapı
yerüzünden ve Hubble uzay teleskopuyla yapılan
gözlemlerle yeterli kesinlikle belirlenebilmişti.
Yeni Ufuklar, gözlem sonuçlarını doğruladı.
Charon’un çapı, Plüton’unkinin yarısı kadar:
1208 km (Dünya’nınkinin yüzde 9,5’i).
Uzay aracı, Plüton’un öteki dört uydusundan
ikisinin de boyutlarını ölçtü. Nix’in çapı 35,
Hydra’nınkiyse 45 km. Bu iki ay ötekilerden
parlak göründüğü için buzla örtülü oldukları
düşünülüyor. Daha küçük ve karanlık olan öteki
iki uydu Styx ve Kerberos’un çaplarıysa henüz
belirlenemedi.
Plüton’un büyüyen çapı, yoğunluğunun daha
düşük olması demek. Gezegenbilimciler, bu
durumda cüce gezegenin içindeki buz kütlesinin
oranının biraz daha yüksek olması gerektiğini
belirtiyorlar.
Plüton’un ve en büyük uydusu Charon’un büyüklüklerinin
Dünya’nınkiyle karşılaştırılmasını gösteren temsili resim.
Yeni Ufuklara, yaklaşımı sırasında Plüton’un
başka sürprizlerini de ortaya çıkarmıştı. Bunlardan biri, üzerindeki farklı renklerde bölgeler ve garip
şekiller. Ekvator kuşağı boyunca eşit
aralıklarla sıralanmış, eşit büyüklükte (480
km) koyu renkli dört oluşumun ne olduğu
belirlenebilmiş değil.
Ne yazık ki bunlar, uzay aracının geçişi
sırasında Plüton’un arka tarafında kaldılar.
Yeni ufuklar ayrıca, Plüton üzerinde eski bir
krater olabileceği düşünülen, simit benzeri bir
dairesel yapıyla, poligonal (çokgen) bir başka
yapı daha belirlemişti.
Gezegenbilimciler, Plüton üzerindeki renk
farklarını, azot, metan, karbonmonoksit ve su
buzlarının dağılımıyla açıklıyorlar. Cüce
gezegenin yüzeyinin büyük bölümünün ten
ya da somon rengini metan buzlarının verdiği
düşünülüyor. En parlak bölümler azot
Plüton’un ekvator kuşağı boyunca sıralanan eşit aralıklı, eşit boyutlu
koyu lekelerin ne oldukları gökbilim camiasında merak konusu
buzlarıyla açıklanırken, koyu bölgelerin, metanın Güneş’ten gelen morötesi ışınım ve kozmik ışınlarla
tepkimeye girmesi sonucu oluşan tolin adlı maddelerden oluştuğuna inanılıyor.
İlginç bir bulgu da, Plüton ile Charon arasındaki renk farkı. Gezegenbilimciler, Charon’un gri rengini
görece küçük olmasına bağlıyorlar. Daha küçük olan kütlesine karşın üzerindeki su buzlarını
tutabilmiş ; ama daha uçucu olan öteki kimyasallar uzaya dağılmış.
Raşit Gürdilek
KAYNAKLAR:
“FromMountains to Moons: Multiple Discoveries from NASA’s NewHorizons Pluto Mission”, NASA,
15 Temmuz 2015
NASA’s New Horizons “Phones Home” Safe After Pluto Flyby”, NASA, 15 Temmuz 2015
“How Big Is Pluto? New Horizons Settles Decades-Long Debate”, NASA, 13 Temmuz 2015
“Pluto is almost here: What we’ve seen so far; aand what’s coming next”, ScienceOnline, 10
Temmuz, 2015
Download