SAĞLIĞA ZARARLI ALIŞKANLIKLAR Başlıca Kötü Alışkanlıklar Nelerdir? Sigara Alkol Madde Bağımlılığı Bilgisayar ve İnternet Televizyon SİGARA Sigara, tütünün işletilmesiyle birlikte öncelikle nikotin olmak üzere birçok zararlı madde ve kimyasal içeren; başta akciğer olmak üzere birçok organa veren, bağımlılık yapan bir tütün ürünüdür. Sigara içerisinde yüzlerce zararlı madde bulunur. Sigaranın başlıca zararları; Öncelikle sigaranın en büyük zararını %10-15 kilo eksikliği ve zeka geriliği ile anne karnındaki bebek görür. Tütün içinde bulunan Karbon monoksit, Nikotin, Katran gibi zararlı maddeler akciğer kanseri başta olmak üzere, solunum sistemi hastalıklarından olan bronşit ve amfizem gibi hastalıklara neden olur. İçilen her sigara sizi kansere bir adım daha yaklaştırır. Sigara içenlerde akciğerlerin doğal savunma sistemi bozulur ve buda enfeksiyon kapma riskini artırır. Sigarada bulunan karbon monoksitin kandaki oksijeni yok etmesiyle damarlarda kolesterol depolanır ve bunun neticesinde kalp krizi riski artar. Sigara içenlerin ellerinde ve parmaklarında sararmalar ve tırnaklarında kırılmalar görülmektedir. Sigara kol ve bacak damarlarında çeşitli hastalıklara neden olur. Özellikle, damarlardaki tıkanıklık nedeniyle ancak organların kesilmesiyle tedavi edilebilen hastalıklara yol açabilir. Ağız kokusu, diş ve diş eti hastalıkları, diş kaybı ve tat alma duyusunda bozulmalar görülür. Koku alma duygusu azaltır. Sigara içen bayanlarda kısırlığa,erken menopoz ve rahim kanseri gibi tehlikeler görülür. Gözlerde katarakt yada körlük meydana gelebilir. Vücutta yorgunluk,ruhsal gerilim,aşırı stres ve uykusuzluk görülür. Cinsel organlarda iktidarsızlık, ereksiyonda azalma ve döllenme yetersizliği meydana gelir. Vücuttaki insülin salgılama yeteneğini azaltarak şeker hastalığına sebep olur. Sigara bağımlılarında kronik baş ağrılarına rastlanır. Sigara, deri yapısının bozulmasına ve kırışıklıklara yol açar. Bunun yanında sigara içenlerin yaraları çok daha zor iyileşir. Bazen ameliyat sonrası yaraların iyileşmediği görülür. Bu bilinen gerçekleri göz önünde tutarak daha duyarlı olmaya çalışmalıyız. Yeni nesle iyi örnek olup eğiterek onları büyük bir problem haline gelen bu ölümcül alışkanlıktan korumalıyız. Sağlıklı bir yaşam ve sağlıklı bir gelecek için sigarayı bırakın! ALKOL Alkol insan sağlığını ve toplum düzenini çok ciddi olarak bozmakta ve insan sağlığı üzerinde geri dönülmez hasarlara neden olmaktadır. Alkolün en fazla tahribata neden olduğu organ beyindir. Alkolün doğrudan etkisi mantıklı düşünme, karar verme ve hareket etme yeteneklerini bozmasıdır. Bu etkiler, alkol alımının hemen ardından görülür ve ciddi kazalar, yaralanmalar ve hatta ölümlere neden olmaktadır. Alkol hafızayı zayıflatır. Alkol beyin hücrelerini öldürdüğü için zamanla beyin küçülür... Erken yaşlanma ve bunamaya yol açar. Alkol kullanan kişilerde uyku bozuklukları ve uzun süre uyusalar bile yorgun kalkma şikayetleri sık görülür. Göze giden görme sinirlerinde tahribata neden olarak, zamanla körlüğe kadar varabilecek hasarlara neden olur. Kanser riskini çok büyük oranda arttıran alkol, yemek borusu, gırtlak, mide ve pankreas kanserlerinin en önemli nedenlerinden biridir. Kadınlarda adet düzensizliği, erkeklerde iktidarsızlık yani sertleşme sorunları ve anne karnındaki bebeklerde de çok ciddi fiziksel ve zihinsel bozukluklara yol açar. Yaralanmalarda, kanın pıhtılaşmasını önlediği için, ciddi kan kaybına yol açar. Karaciğere birçok zarar verir. Alkol, diğer uyuşturucuların etkisini arttırdığı için alkol ile uyuşturucuyu aynı anda kullanan kişilerde çok tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır. Ayrıca, tedavi amacıyla kullanılan tıbbi ilaçlarla birlikte alkol kesinlikle kullanılmamalıdır. Evet, alkolün azı da çoğu da vücuda çok ciddi zararlar verir. Bu nedenle, insan hem kendine hem de sevdiklerine bu kötülüğü yapmamalıdır... Ülkemizde; Cinayetlerin%85’nin Tecavüzlerin%50’sinin Şiddet Olaylarının%50’sinin Trafik Kazalarının%65’inin Eşlerini Dövenlerin%70’inin Akıl Hastalıklarının%60’ının Sebebi ALKOL'dür!!! MADDE BAĞIMLILIĞI İnsanlarda sakinleştirici, keyif veren veya uyarıcı etkileri olan, giderek daha fazla alma isteği doğuran, bırakıldığında yoksunluk belirtileri doğuran kimyasal maddelere ve ilaçlara uyuşturucu madde adı verilir. Zararlı etkileri bilindiği halde uyuşturucu maddelere karşı duyulan sürekli alma isteğinin engellenememesine uyuşturucu madde bağımlılığı denir. Uyuşturucu maddelerin bir kısmı tedavi amacıyla kullanılır.Bir kısmı ise sadece keyif verici veya uyarıcı etkileri sebebiyle kullanılmaktadır.Tedavi amacıyla kullanılan maddeler de doktor kontrolü dışında sakinleştirici veya keyif verici etkileri sebebiyle kötü kullanılmakta ve bağımlılığa yol açmaktadır.Uyuşturucu maddeler yıllardır ruhsal duruma olumsuz etkileri olduğu bilinen maddelerdir. Günümüzde en gelişmiş ülkelerden geri kalmış ülkelere kadar çok yaygın olarak uyuşturucu madde kullanılmaktadır.Bazı ülkeler uyuşturucu madde kullanımı ve taşınmasına ağır cezalar uygulamaktadır. Bazı ülkelerde ise bu serbest bırakılmıştır. Uyuşturucu Maddeler Ve Etkileri Afyon, morfin, eroin grubu uyuşturucular:Bu grup uyuşturucular afyon bitkisinden elde edilir. Güçlü ağrı kesici özelikleri vardır. Merkezi sinir sisteminde yatıştırıcı etki yaparlar. Bu maddeler kullanıldığında sakinleşme, neşelenme meydana gelir. Kaygılar ve sıkıntılar kaybolur.Düşünme yeteneği azalır, irade zayıflar.Kişilik bozukluğu,ilgisizlik, ruhsal çöküntü meydana gelir.Kan basıncı düşer, nabız ve solunum sayısı azalır.Göz bebeklerinde küçülme, ağız kuruluğu, bulantı, kusma görülür. Çok kolay bağımlılık yapan maddelerdir. Yoksunluk durumunda burun akıntısı, titreme, terleme, kramplar, panik ve bilinç kaybı meydana gelir. Esrar:Hint kenevirinden elde edilen bir uyuşturucudur. Merkezi sinir sisteminde yatıştırıcı etki yapar. Özellikleri ve yoksunluk tablosu afyon ve türevlerine benzer. Kullanıldığında rahatlama ve uyuşukluk meydana getirir. Kişi bir rüya alemine dalar, halüsinasyon görür. Uzun süre kullanıma bağlı olarak karakter kaybı ve akli durumda bozukluklar meydana getirir. Kokain:Koka bitkisi yapraklarından elde edilen bir maddedir. Uyarıcı bir özelliği vardır. Kullanıldığında yalancı bir kuvvet hissi, konuşma isteğinde artma, cinsel uyarı yaratır. Daha sonra ruhsal çöküntü, halüsinasyonlar, kalp ve solunum yetmezliği durumlarına yol açarlar. Barbituratlar ve sakinleştiriciler:Barbitüratlar, diazem benzeri sakinleştirici ilaçlar tıpta kullanılan maddelerdir. Bunların doktor kontrolü dışında kullanılması bağımlılığa yol açar. Merkezi sinir sisteminde yatıştırıcı etkisi olan bu maddeler kullanıldıklarında gevşeme, rahatlama ve uykuya eğilim meydana getirirler. Uzun süre kullanıldıklarında karaciğerde kanser, kan dokuda bozukluk meydana gelir. LSD, Meskalin, PCP:Bu grupta yer alan maddeler hayal gördürücü maddelerdir. Kullanıldıklarında önce neşe, sevinç ve tatlı hayaller görülmesine yol açarlar. Daha sonra endişe, panik, kusma, hafıza kaybı meydana getirirler.Şiddet eğilimine ve ruh hastalıklarına yol açarlar. Amfetaminler:Uyarıcı özelliği olan ilaçlardır. Genellikle doping amacıyla kullanılırlar.Uykusuzluk, aşırı hareketlilik ve halüsinasyona yol açarlar. Karaciğer hasarına sebep olurlar. İnhalanlar:Solunum yoluyla çekilen uyuşturucu maddeler, solventerler(çözücüler), yapıştırıcılar gibi maddelere inhalanlar denir.Bu maddeler baş ağrısı, görme bulanıklığı, uyuşukluk meydana getirir. Kısa sürede karaciğer ve böbrek hasarı, bilinç kaybı, kemik iliğinde baskılanma sonucu kansızlık meydana getirirler. FİZİKİ ETKİLERİ Beyin ve Merkezi Sinir sisteminde : Sigaradan itibaren bütün uyuşturucuların en büyük zararı ve tahribatı beyin ve merkezi sinir sistemi üzerindedir. Bu sebeple beynin mazrufu olan aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi dengeden, normal yaşam ve davranışlardan uzaklaştırırlar. Beyin ve akıl sağlığının en büyük düşmanı uyuşturuculardır. Bağımlılarda beliren ilk olgu; akıl ve sinir hastalıkları ve arızalarıdır. Delilik, erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, felçler hezeyan (sayıklama, saçmalama, akıl dışı davranışlar ) halüsinasyonlar (vehim, hayal görme, işitme vs. ), zeka ve hafıza kayıpları.En kısa ifade ile: Akıl hastalıkları, zihni ve ruhi karmaşa ve kaoslar. Sindirim Sisteminde: Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları, kanama ve yaraları, gastrit, ülser vs. Karaciğer ve Böbreklerde: Bu zehirlerin organizmadan atılmasında en ağır görev bu organlara düşmekte olup, karaciğer ve böbreklerde büyük arıza ve tıkanmalara, karaciğerde yetersizlik, yağlanma,sertleşme (siroz)... Gözlerde: Işık ve mesafede uyumsuzluk, şaşılık gece körlüğü, göz bebeği büyümesi, küçülmesi, göz adale felci bilinen sonuçlar ve tezahürlerdir. Solunum Sisteminde: nefes darlığı, öksürük, boğulma hissi, bu yolla kalp sıkışmaları, solunum felçleri ve ölümler bilinen olaylardır. Madde Bağımlılığının Nedenleri Uyuşturucu madde bağımlılığının sebeplerini üç grupta toplayabiliriz; Uyuşturucu maddenin yapısal özellikleri:Uyuşturucu maddelerin kimyasal yapıları gereği merkezi sinir sisteminin reseptör hücrelerine bağlanarak etki gösterirler ve bağımlılık yaratırlar. Bu nedenle tedavi amacıyla verilen uyuşturucu nitelikteki ilaçların aşırı ve yanlış kullanılmasıyla da bağımlılık oluşmaktadır. Hekim önerisi ve kontrolü dışında keyif almak veya sakinleşmek amacıyla uyuşturucu özelliğindeki ilaçların kullanılmasına kötüye kullanma adı verilir.Ağrı kesiciler dahil bir çok ilaç hekim önerisi dışında kullanılmakta, bu durum direnç artırımına (tolerans) ve bağımlılığa yol açmaktadır.Örneğin; kaza veya ameliyat sonucu kullanılan kuvvetli ağrı kesiciler kolaylıkla bağımlılık oluşturabilmektedir. Kişisel özellikler:Uyuşturucu madde bağımlılığı özellikle gençler arasında hızla yayılmaktadır. Ergenlik dönemi problemleri arasında bocalayan gençler sorunlarının çözümünü uyuşturucularda aramaktadır.Grup arkadaşlarının baskısı, onlara uyum sağlama isteği, merak ve macera tutkusu, yasaklara karşı gelme isteği, sorumluluktan kaçma, başarısızlık ve güvensizlik gibi duygulardan kurtulma gibi nedenlerle kişiler uyuşturucu maddeleri denemektedir."Nasıl olsa ben alışmam, bir defa denemekten ne çıkar, istediğim zaman bırakırım" gibi düşüncelerle kişiler uyuşturucu bağımlısı haline gelirler. Çevresel faktörler:Uyuşturucu madde bağımlılığında sosyal çevrenin önemli rolü vardır. Aile içindeki huzursuzluklar, aşırı kısıtlayıcı ve baskıcı tutumlar veya aşırı serbest davranılması, ailede uyuşturucu kullanan bireyler olması gibi sebepler kişileri uyuşturucuya itebilir. Arkadaş gruplarının baskısı veya özendirmesi uyuşturucuya başlamakta etkendir. Özellikle ergenlik döneminde grupların etkisi fazladır. Uyuşturucu satıcılarının hedef kitlesi gençlerdir. Lise ve üniversite gençleri arasında uyuşturucu madde kullanımı yaygınlaştırarak büyük paralar kazanmaktadırlar. Bazı ülkelerde uyuşturucu kullanımına hoşgörüyle bakılmakta ve suç sayılmamaktadır. Bu durum bağımlılığın yayılmasına yol açmaktadır. Ülkemizde uyuşturucu maddelerin üretimi, ithali, alımı, satımı, bulundurulması, alımına yardımcı olunması ve sahte reçeteyle alınması şuçtur ve ağır cezalar uygulanmaktadır. Güçlü ağrı kesiciler ve sakinleştirici ilaçlar da özel reçetelerle satılmakta Saklık Bakanlığı tarafından sıkı şekilde denetlenmektedir. Madde Bağımlılığı Tedavisi Uyuşturucu bağımlılığının tedavisinde önemli iki nokta vardır; Bağımlılığının kendisinin tedavi olmaya ve bağımlılıktan kurtulmaya istekli olması. Bağımlılığın erken teşhis edilerek tedaviye başlanması. Uyuşturucu madde bağımlısı istekli ise tedavi şansı son derece yükselmektedir.Aksi halde zorlamayla kişileri bağımlılıktan kurtarmak mümkün değildir. Bağımlının kalıcı organ hasarları, ağır ruhsal problemler oluşmadan teşhis edilmesi tedaviyi kolaylaştırmaktadır.Erken teşhis edilemeyen vakalarda tedavi uzamakta ve iyileşme süreci gecikmektedir. Uyuşturucu madde bağımlılığının tedavisi:Uyuşturucu madde bağımlılığının tedavisi, tedavi ve rehabilitasyon olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilir. Tedavi aşmasında kişi bağımlı olduğu maddeden uzaklaştırılarak yoksunluk belirtileri ile savaşılır.Vücut organlarında meydana gelmiş hasarlar tedavi edilir. Bu safhada bağımlı hastanede gözlem altında tutulmalıdır.Yoksunluğa bağlı geçirdiği krizler son derece tehlikeli olabilir.Bu yüzden ölüme ve intihar girişimlerine sık rastlanır.Vücuttan toksik madde uzaklaştırılıp yoksunluk belirtileri kaybolduktan sonra ikinci aşamaya geçilir. Rehabilitasyon aşamasında kişilerin ruhsal problemleri çözümlenmeye çalışılır. Tekrar iş gücü kazandırılarak çalışabilecek ve topluma yararlı olacak hale getirilir.Sağlığa zararlı bu alışkanlıklar yerine olumlu hobiler kazanması sağlanır. Kötü arkadaş çevresinden uzaklaşmasına ve kendine destek olacak kişilerle bir arada olmasına çalışılır.Sağlığa zararlı alışkanlıkların tedavisi için hastanelerin psikiyatri bölümlerine veya bu konularla özel olarak ilgilenen gönüllü kuruluşlara baş vurmak gerekir. Sağlığa zararlı alışkanlıklardan korunmak, bu zararlı alışkanlıkların tedavisinden çok daha kolaydır. Bu alışkanlıklardan korunmak için alınması gereken önlemler ve aileye, devlete, medyaya düşen görevler; BİLGİSAYAR VE İNTERNET BAĞIMLILIĞI Oyun, internet, bilgisayar, chat gibi teknolojik aletlerin yoğun kullanımı sonucu sosyal, akademik ve psikolojik sorunlar oluşabilmektedir. Bilgisayar, internet bağımlılığı gibi bağımlılıkların tedavisinde bireysel program uygulanmaktadır. Bilgisayar ve internet yaşamımızda artık çok önemli bir yere sahip olduğu bir gerçektir. Bilgisayarsız, internetsiz bir yaşam düşünmek mümkün değil diyebiliriz. Bu nedenle diğer bağımlılıklarda olduğu gibi, bağımlılığı oluşturan durumu tamamen yasaklamak, bilgisayar ve internet bağımlılığı tedavisinde bir çare olmamaktadır. Bilgisayar ve internet bağımlılığı tedavisindeki amaç, kişinin bir daha bilgisayar ve internet kullanmaması değil, bilgisayar ve internet kullanımını kontrol etmeyi öğrenmesidir. İnternet bağımlılığı tedavisinde kullanılan Bilgisayar Kullanımını Kontrol Programı, BATEM tarafından özel olarak geliştirilmiş bir bilgisayar programıdır. Bu programda bilgisayar ve internetin kontrollü kullanılabilmesi hedeflenmiştir. Bilgisayar, internet bağımlılığı tedavisi bireysel görüşmelerden oluşmaktadır.Sorunu olan genç, eğer görüşmeye gelmeyi ret ederse, bu durumda ebeveynlere danışmanlık hizmeti verilmektedir. TELEVİZYON BAĞIMLILIĞI Televizyon karşısında uzun süre vakit geçiren çocuklar, izlediği çizgi film karakterinden etkilenerek şiddeti meşru yol olarak görebiliyor. Uzmanlar, ekran karşısında savunmasız kalan çocuklarda ileride empati yoksunluğu oluşabileceğine dikkat çekiyor. Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Şaziye Senem Başgül, çizgi filmlerin ve yetişkin programlarının, çocuğun kişiliğinin oluşumunda etkin rol oynadığını belirterek, ebeveynlere önemli uyarılarda bulundu. Televizyon karşısında uzun süre vakit geçiren çocuklarda empati yoksunluğunun gelişebileceğini belirten Başgül, televizyona soru soramayan ve açıklama isteyemeyen çocuğun, televizyon karşısında savunmasız kaldığına değindi. Televizyon izlenirken, programların sürekli reklamlarla kesilmesinin ise çocuklarda dikkat eksikliğine yol açabileceği uyarısında bulunan Başgül, çocukların kimliklerinin özgün biçimde oluşmasında televizyonun engelleyici etkisi olabileceğini dile getirdi. Çocuğun cinsel kimliğinin oluşmasında bazı çizgi film karakterlerinin etkili olduğunu vurgulayan Başgül, şu tespitlerde bulundu: "Çocuklar çoğu çizgi filmde bir kadın ya da erkek olarak nasıl olmaları gerektiğine ilişkin oluşturulmuş tipler izlemektedirler. Bu sahnelerde kız karakteri zarif, kurnaz; erkek karakteri ise güçlü ve şiddet uygulayan özelliklere sahiptir. Ayrıca, çocuklar ya yetişkin programlarını izleyerek şiddete maruz kalır ya da kendi izledikleri çizgi filmlerde şiddet sahneleri izlerler. Bazı çizgi filmlerde karakterler, onca şiddetten sonra ayağa kalkabilmektedir. Bu durum çocuk tarafından, uygulanan şiddetin zarar vermediği şeklinde algılanabilir. Ayrıca, filmlerde sevilen karakterler, karşılarındaki kişilere şiddet uyguladıklarında, çocuklar tarafından coşku ve heyecanla izlenmekte ve bu çocuklar kahramanın yenmesi yönünde istek duymaktadırlar. İzledikleri ile şiddetin meşru bir çözüm yolu olarak sunulduğu çocuk, karşılaştığı ilk zorlukta baş etme becerisi olarak şiddeti kullanacaktır." Televizyondaki bazı programların çocuğun masumiyetini yok ettiğini belirten Başgül, çocuğun televizyon karşısında çocukluğundan yoksun kaldığını vurguladı. Başgül, çocukların çocuksu ve sevgi dolu resimler yaparken, televizyon alışkanlığı kazanmasıyla yaptıkları resimlerin ana temasını yok edici robotlar ve şiddetin aldığını söyledi. Günümüzde televizyon programlarının ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkiyi hem yönlendirdiği hem de azalttığını anlatan Başgül, ebeveynlere şu önerilerde bulundu: "Çocuğun, televizyon karşısında yalnız ve savunmasız bırakılmaması gerekir. Aileler, mümkün olduğunca çocuklarıyla konuşarak, anlatarak ve paylaşarak televizyon izlemelidir." TEŞEKKÜRLER