DANIŞTAY ( ) DAİRESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA ANKARA -Yürütmeyi Durdurma İstemlidirDavacı : Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği Adına Başkan Yardımcısı ; Aytunç YUR (T.C : 55648023126) Haseki Cad. No : 26 / 11 Fatih / İSTANBUL Vekili : Av. Bülent Özer Toros Sokak No : 7 / 5 Sıhhiye / ANKARA Tel : 0312 229 20 76 Faks : 0312 229 20 96 Davalı : T.C Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Ziyabey Cad. No : 6 Balgat / Ankara Dava Konusu : Davalı Kurum tarafından ; 25 Mart 2010 Tarih ve 27532 (1.Mükerrer) Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01 Nisan 2010 tarihinde yürürlüğe giren , “Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin” 4.5.4.BHiperbarik oksijen tedavisi başlıklı maddesinin ; (1)’inci fıkrası , – (2’inci fıkrası –c alt bendi) , – (3)’üncü fıkrası , - (13)’üncü fıkrası ile SUT eki (EK_9 )“Tanıya Dayalı İşlem Başlıklı Listesindeki (EK-9)’un ; “7.6. Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uygulamaları” başlığı altında yer alan “2323 ve 2324 Sıra no” ile belirtilen ve – “Paket Kodu :P702580 Hiperbarik oksijen tedavisi, 1-2 ATA seansı – İşlem Puanı 42,16 ” ve yine Paket Kodu “P702590 Hiperbarik oksijen tedavisi, 2-3 ATA seansı – İşlem Puanı 84,32” olan yeni uygulamanın ve yukarıda iptalini istediğimiz ilgili madde hükümlerinin uygulanmasının “ Hiperbarik Oksijen Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik ” kapsamında hizmet sunmakta olan merkezler açısından telafisi imkansız maddi zarara yol açması ve açıkça hukuka , eşitlik ilkesine ve hakkaniyete aykırılığından dolayı yürütmesinin durdurulması ve iptali talebinden ibarettir. İptali İstenen Düzenleyici İşlemin Yayımlandığı Resmi Gazete ve Yürürlük Tarihi : 25 Mart 2010 Tarih ve 27532 (1.Mükerrer) Sayılı Resmi Gazete Yürürlük Tarihi 01 Nisan 2010 Açıklamalar : Dernek Olarak Dava Açılmasına İlişkin Açıklama ; Sayın başkanlığınıza saygılarımızla belirtilmesi gereken husus , müvekkil Dernekte kayıtlı 22’ye yakın Özel Hiperbarik Oksijen Tedavisi Uygulayan Merkez üye mevcuttur. Ayrıca “Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği” Tüzüğü’nün “Derneğin Amacı” başlıklı 3’üncü maddesinde ; “üyelerinin hukuki ve etik haklarını müdafaa edebileceği ve bu durumlarda dava açma yoluna gidebileceği belirtilmiştir.( 3.Madde :”…HİPERBARİK TIP biliminin ve bu alanda çalışanların onurunu koruyucu ve bu alanda yapılan yanlışlıkları düzeltici çalışmalar yapar; gerekli durumlarda kamu kuruluşları düzeyinde girişimlerde bulunur.” Buna keza , Dernek Yönetim Kurulu ve Kurucu üyelerin hepsi Tababet Uzmanlık Tüzüğüne göre deniz ve sualtı hekimliği ile hava ve uzay hekimliği dalında uzmanlık eğitimini tamamlamış Uzman hekim olup , kendi bünyelerinde işlettikleri Özel Sağlık Kurumları mevcuttur, gerek dernek üyeleri adına , gerekse kendi merkezlerinin uğramış olduğu hukuka aykırı düzenleyici işlemlere karşı üyelerinin menfaatlerini koruma gayesi ile iş bu davayı ikame etme gereği , dernek tarafından üstlenilmiştir. Dava İle İlgili Genel Açıklamalar ; Öncelikle belirtmek gerekir ki ; Türkiye’deki mevcut duruma baktığımızda yaklaşık 25 merkezin 3 tanesi Çapa Tıp Fakültesi ve GATA’da olup , diğerleri tamamen özel sektöre aittir.(Trabzon Devlet Hastanesinde de yeni açılan bir merkez de kamuya aittir) Özel Hiperbarik Oksijen Tedavisi uygulayan Özel Tıp Merkezleri 01.08.2001 tarih ve Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan “Hiperbarik Oksijen Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” kapsamında açılmış ve bünyelerinde en az bir tane deniz ve sualtı hekimliği ile hava ve uzay hekimliği dalında uzmanlık eğitimini tamamlamış Uzman hekim bulundurmak zorundadırlar. Bu dalda uzmanlık eğitimi almış uzman hekim sayısı ise ülkemizde neredeyse parmakla gösterilecek kadar azdır. Yıllarca süren uzun ve zorlu eğitimler sonucu bu derece önemli bir uzmanlık dalında başarı gösteren değerli hekimlerimizin , ülkemiz insanlarına hizmet sunabilmek amacıyla ve yaşadığımız ülkenin bir hukuk devleti olması ve hukuk devletinin en önemli unsurlarından olan “Hukuki güvenlik ve yürürlükteki mevzuatların devamlılığına ve kişi aleyhine değişmeyeceğine olan güven , düşünce ve duygusu “ ile milyonlarca TL değerinde (sadece açılması için gerekli maliyet) merkezler açmışlar ve yıllara yayılan finansal borçlanma altına girerek hizmet sunmaya çalışmaktadırlar. Ancak dava konusu tebliğ ile getirilen yeni fiyat uygulaması ile SGK tarafından sadece sözleşmeli merkezlere verilen düşük fiyatlar , Hiperbarik Oksijen Tedavisi için 7 yıl önce ödenen fiyatların da altına çekilerek , merkezler 1 günde kapanma tehlikesiyle karşı karşıya gelmişlerdir! Hiperbarik Oksijen tedavisi uygulayan Merkezlerin Yapmış olduğu hizmetler tamamen KAMU YARARINADIR ! Bu merkezlerin özelliklerini özetle açmakta fayda vardır. Şöyle ki ; Hiperbarik Oksijen Tedavisi normal basınç değerinin üstünde basınçlandırılan genellikle özel çelikten mamul dış ortamdan tamamen izole edilmiş özel kabinlerde uygulanan , çokça bilinmeyen ancak etkili bir tedavi yöntemidir. 1940’larda öncelikle donanmanın ihtiyacı göz önünde bulundurularak yurdumuza giren basınç odaları sonrasında birtakım hastalıklara iyi geldiği kanıtlanınca bazı hastalıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Öncelikle Vurgun , Hava ve Gaz Embolisi, Soba-şofben zehirlenmelerinde öncelikli ve tek tedavi seçeneği olması bakımından hayat kurtarıcı bir yöntemdir.Ayrıca Gazlı Gangren ve Trafik kazası,göçük,deprem nedeniyle enkaz altına kalan kişilerde ortaya çıkan ezilmelerde kol ve bacak amputasyon oranlarını önemli ölçüde azaltan,bununla ortaya çıkan böbrek yetmezliğini engelleyerek hayat kurtaran bir tedavidir.Aynı şekilde akut görme ve işitme kayıplarında da klasik tedavi yöntemlerinin bir adım önünde yer alarak organ kurtaran bu tedavinin şeker hastalığına veya diğer sebeplere bağlı ayak yaralarında ve kronik kemik iltihaplarında da amputasyon oranlarını çok önemli ölçülerde azalttığı bilinen bir gerçektir. 2001 yılında Sağlık Bakanlığınca çıkarılan yönetmelik esasları dahilinde çalışan “Özel Hiperbarik Oksijen Tedavisi uygulayan Özel Tıp Merkezleri” , yukarıda saydığımız türden yaklaşık 8 ila 10.000 hastaya hizmet vermektedir.Şu ana kadar binlerce Karbon Monoksit (soba) zehirlenmesi tedavi ederek hayat kurtaran Hiperbarik Merkezlere en çok ihtiyaç duyulacak anlardan biri de olası deprem sonrası felaket dönemidir.Olası bir depremde göçük altında kalacak binlerce insanın hayatını kurtaracak olan Hiperbarik Merkezler ne yazık ki son SUT’un kurbanı olmuşlardır. Bu merkezler yapıları itibariyle bir hastane bünyesinde olmayıp , sadece yönetmelikte belirtilen Yüksek Basınçlı Oksijen Tedavisi yapan ve başka hiç bir kalemden geliri olmayan kurumlardır.Kuruluş maliyetleri oldukça yüksek,(en az 1.000.000 TL) son derece teknolojik cihazlarla çalışmak durumunda olan bu merkezler , bugün gelinen noktada kapılarına kilit vurma zorunda ve durumundadırlar. HBO TEDAVİ MERKEZİ ORTALAMA KURULUŞ MALİYETLERİ YATIRIM KALEMİ MALİYET (EURO) Kabin (Basınç Odası) 300.000,00 İşletme, Tefrişat ve Tadilat Giderleri 50.000,00 İlk Yıl İşletme Maliyeti 150.000,00 Toplam 500.000,00 /EURO Mevcut merkezlerin Pek çoğu , son ve dava konusu SUT uygulamasının yarattığı panik ile personel çıkarmışlardır.(Çıkarılan Personellere ait SGK Bildirimleri dilekçe ekinde takdirinize sunulmuştur) Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi zaten çalışan sayısı çok olmayan bu merkezlerin hem çıkarabileceği personel sayısı son derece kısıtlı olup buradan sağlanacak bir tasarrufun hiçbir işe yaramayacağı gerçektir.Kaldı ki o takdirde de verilen hizmetin kalitesi mutlaka düşecektir. SGK Hiperbarik Oksijen Tedavi ücretine 2003 ‘ten 2006 ‘ya kadar toplam 270 Kuruş zam yapmış, Böylece saat/Tedavi ücreti 2006 yılında 29.70 TL’yi bulmuş , o tarihten 2010 Nisanına kadar geçen sürede hiç zam yapılmadığı gibi 1 Nisan 2010’da yürürlüğe giren son SUT ile fiyat saat/Tedavi Ücreti bazında 25.00 TL ye geriletilerek 2003 yılının da gerisine götürülmüştür.(2003 yılında saat/Tedavi ücreti 27.TL) Türkiye gibi enflasyonun süreklilik ve artış gösterdiği , maliyet unsurlarının kaçınılmaz olarak her yıl önemli ölçüde arttığı bilinen bir gerçek iken , SGK’nın hiçbir bilimsel ve mantıksal açıklaması olmadan Hiperbarik için yürürlüğe koyduğu fiyat politikası maalesef bu hizmeti veren merkezleri bitme noktasında sürüklemiştir. Peki Türkiye’deki on binlerce Hiperbarik Hastasının en az % 90’ına hizmet veren bu merkezler kapandığı takdirde bu hastalar nereye gidecektir? Çünkü kamunun olanakları belirttiğimiz gibi son derece kısıtlıdır. Sobadan, şohbenden zehirlenen, komaya giren insanlar nerede nasıl hizmet alacaktır? SGK’nın doğan sonuçlardan daha çok zarara uğrayacağı görünen bir gerçektir.(Yoğun bakım , kesilecek kol-bacak operasyonları, sonrasındaki ortez-protez masrafları,kişinin malulen emekli edilmesi durumunda sürekli maaş ve tedavi ücretleri vs gibi.) Belirttiğimiz gibi Özel Merkezler devletin el atmadığı çok önemli bir boşluğu doldurmuşken ve hastalarına batı standartlarında hizmet sunarken reva görülen düşük ücret , bırakın batı standartlarını , maalesef Afrika düzeyinde bile değildir.Örneğin ABD’ fiyatları ortalama 120 USD/saat, AB fiyatları 90/140 Euro iken , Sudan gibi bir ülkede dahi ödenen ücret 50 Euro’dur. Merkezlerin kapılarına kilit vurmasıyla işsiz kalacak kişi miktarı yaklaşık 200 kişi, bunların bakmakla yükümlü olduğu kişileri de hesaba katarsak (en az 600 kişi ) işsizler ordusuna yenilerinin de ekleneceği,devletin bu kişiler için ödenen sigorta primlerden mahrum kalacağı ve hizmete açılış maliyeti en az 1 milyon TL olan merkezlerin tamamen atıl duruma düşmesiyle yaklaşık 20 milyon TL’nin de çöpe atılacağı bir başka gerçektir. Davalı Kurum , T.C Sağlık Bakanlığı’na bağlı Sağlık Kurum ve Kuruluşlarından da sağlık hizmeti satın almakta ve bu hizmetlerin giderlerini vatandaşlardan aldığı sigorta primlerinden karşılamaktadır. T.C Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm resmi sağlık kurum ve kuruluşlarının giderleri devlet tarafından karşılanmaktadır , ayrıca döner sermaye sistemi ile resmi sağlık kurumuna ne kadar çok hasta gelirse o katkı paylarından personele ödeme de yapılmakta ve bir şekilde daha çok hastaya bakılarak daha çok katkı payı alınacağından , kişisel aylık gelirde artacaktır .Fakat buna karşın Özel Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında ise tüm giderler Özel Sağlık Kurumu işleticileri tarafından karşılanmaktadır. Yürütmesinin Durdurulması ve İptali İstenilen Madde Hükümlerine İlişkin Açıklamalar ; 1-) İlk Olarak iptalini talep ettiğimiz madde hakkında açıklamalarımız ; 2010 - SOSYAL GÜVENLİK KURUMU SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ 4.5.4.B- Hiperbarik oksijen tedavisi (1) Hiperbarik oksijen tedavisi bedelleri, bünyesinde hiperbarik oksijen tedavi merkezi bulunan Kurumla sözleşmeli resmi sağlık kurumunda veya “Hiperbarik Oksijen Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” kapsamında faaliyet sürdüren Kurumla sözleşmeli özel merkezlerde yapılması halinde Kurumca karşılanır. İlgi madde T.C Anayasası’nın 10’uncu maddesinde belirtilen “Eşitlik İlkesine “ 5510 sayılı Kanunun 1, 72,73 ve 77’inci maddelerine açıkça aykırıdır , Şöyle ki ; Dava konusu Tebliğ’in Amaç başlıklı 1.maddesi , SADECE KURUMLA SÖZLEŞME YAPAN ÖZEL MERKEZLERİ KAPSAMAMAKTADIR ; DAVALI KURUMLA SÖZLEŞMESİ OLMAYAN ÖZEL MERKEZLER , ÖZEL HASTANELER VE ASKERİ HASTANELER İLGİ MADDE DIŞINDA BIRAKILARAK TEBLİĞ’İN 1.MADDESİNDE BELİRTİLEN AMAÇ VE MAKSAT YÖNÜNDEN HUKUKA AYKIRIDIR. 1. AMAÇ, KAPSAM VE DAYANAK 1.1. Amaç (1) Tebliğin amacı (bundan sonra SUT olarak ifade edilecektir); sağlık yardımları Sosyal Güvenlik Kurumunca (bundan sonra Kurum olarak ifade edilecektir) karşılanan ve kapsam maddesinde tanımlanan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, Kurumca finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri, yol, gündelik ve refakatçi giderlerinden yararlanma esas ve usulleri ile bu hizmetlere ilişkin Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen ödenecek bedellerin bildirilmesidir. Davalı kurum , sözleşmeli olmadığı sağlık hizmeti sunucularından olan Özel Hastane ,Tıp-Dal Merkezleri ve diğer resmi sağlık hizmeti sunucularından da sağlık hizmeti satın almaktadır , ayrıca sağlık hizmeti sunucularının arasında serbest piyasa koşullarına göre oluşan hizmet kalitesine göre doğru orantılı olarak artacak rekabet ortamını engellemiş ve anayasamızda belirtilen eşitlik ilkesine aykırı olarak , sadece kurumla sözleşmeli olan merkezler denilerek üst norma aykırı hukuki işlem tesis edilmiştir. 5510 Sayılı Kanuna göre de Tebliğ hukuka aykırıdır ; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu KANUN NO: 5510 Kabul Tarihi : 31.05.2006 RGT: 16.06.2006 RG NO: 26200 BİRİNCİ KISIM : Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç MADDE 1 - Bu Kanunun amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir. Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi MADDE 73 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 08.05.2008 RG NO: 26870 KANUN NO: 5754/45) (KOD 1) Bu Kanuna göre sağlık hizmetleri, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanır. SÖZLEŞMELİ SAĞLIK HİZMETİ SUNUCULARININ DUYURULMASI VE SAĞLIK HİZMET SUNUCUSUNU SEÇME SERBESTİSİ Madde 77- Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetinden yararlanmak için başvuracakları yurt içinde veya yurt dışındaki sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularının unvan, isim ve adresleri Kurumca elektronik ortamda veya diğer yöntemlerle duyurulur. Genel sağlık sigortalıları ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler, sağlık hizmeti sunucuları arasından, genel sağlık sigortasıyla ilgili diğer madde hükümlerine uymak şartıyla istediğini seçme hakkına sahiptir. DENİLMEKTE OLDUĞU HALDE , davalı kurumca müvekkil merkezlere ödenecek tutar saat başı 25,00 TL iken ; Türk tabipler Birliği’nin “Hiperbarik Oksijen tedavisi “ için öngörmüş olduğu en az ücret katsayısı 3.30 olup bunun karşılığı 2-3 Ata Oksijen tedavi seansının karşılığı 178,20 TL’dir. Buna keza davalı kurum aynı sağlık hizmeti için ise müvekkil merkezlere sadece 50,00 TL ödeme yapacağını dava konusu tebliğ ile uygulamaya koymuştur.Bu durum öncelikle devletin KDV oranında (% 8 ) çok ciddi kaybına yol açacağı gibi , aynı sağlık hizmetini sunan merkezlerden sözleşmesi olmayanların devlete yüksek vergi , sözleşmeli olan merkezlerin ise daha düşük vergi ödemesine yol açacağından kamu yararına ve eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır. Sayın Dairenizin de malumu olduğu üzere; sağlık alanında faaliyette bulunan tüm özel işletmeler ve işbu davanın konusunu oluşturmaları açısından özellikle ayakta tedavi yapan özel sağlık müesseseleri, davalı SGK tarafında tarafından devam ettirilen uygulamaya güvenerek yatırımlar yapmış , işletmelerinde sağlık işinde uzmanlaşmış durumdaki bir çok personeli istihdam etme yoluna gitmiş ve azımsanmayacak büyüklükteki maddi külfetlerin altına girmişlerdir.Bu uygulama Oksijen Tedavisi Uygulayan merkezler için telafisi imkansız maddi zararların ortaya çıkmasına sebep olduğundan iptalini talep etmekteyiz. 2-) İptalini talep ettiğimiz diğer maddenin hukuka aykırılık boyutu hakkındaki açıklamalarımız ; Madde ; 4.5.4.B- Hiperbarik oksijen tedavisi (2) Acil durumlar hariç olmak üzere HBO tedavisi için, ikinci veya üçüncü basamak sağlık kurumları tarafından sağlık kurulu raporu düzenlenecek olup sağlık kurulu raporunda; a) Uygulanması istenilen seans sayısı, yer alacaktır. Önceki SUT’da saat tanımı bulunmakta iken , 2010 yılı SUT’da Hiperbarik Oksijen Tedavisi Birimi değiştirilmiş ve saatlik tanım yerine “SEANS” kavramı getirilmiştir.Aynı maddenin (3) , (7) , (8) , (9) , (10) ve (11) ‘inci fıkralarında , hastaların tedavi süreleriyle ilgili net kurallar , kısıtlamalar ve açıklamalar belirtilmiştir. Bu nedenle sağlık raporlarında ayrıca tedavi süresinin belirtilmesine tıbben ihtiyaç yoktur.Raporda seans süresi belirtildiğine , hastanın günde kaç seans tedavi alabileceği bilindiğine , tedavinin rapor alındıktan en fazla kaç gün sonra başlayabileceği ve en fazla kaç gün ara verilebileceği kurallara bağlandığına göre rapor üzerine bu kurallarla çelişebilecek bir bilgi eklemek hastalar açısında sakınca doğurabileceğinden gerekmemektedir.Geçmiş dönemlerde yaşanan çelişkili ve sıkıntılı durumlara yol açılmaması için sağlık kurulu raporu üzerinde gereksiz ve sakıncalı bir bilginin yer almaması vatandaşlarımız açısından olumlu olacağından ilgili kısmın iptalini talep etmekteyiz. 3-) İptalini talep ettiğimiz diğer maddenin hukuka aykırılık boyutu hakkındaki açıklamalarımız ; Madde 4.5.4.B- Hiperbarik oksijen tedavisi (3) Raporda belirtilen seans sayısı, aşağıdaki tabloda belirtilen “İlk sevkte seans sayısı” sütununda yer alan seans sayısını geçemez. Ancak, bu seans sayılarını aşan seanslarda tedavinin devamının gerekmesi halinde, tabloda belirtilen “Maksimum toplam seans sayısı” sütunundaki seans sayıları aşılmamak kaydıyla, ilk raporu düzenleyen sağlık hizmeti sunucusunca ikinci bir sağlık kurulu raporu düzenlenecektir. Yukarıdaki hüküm ile aynı maddenin (12)’inci fıkrası çelişmektedir , Şöyle ki ; (12) HBO seans süresi tekli basınç odasında en az 90 dakika, çoklu basınç odasında en az 2 saat olarak kabul edilir. Görüldüğü gibi “saat” tanımı yerine “seans” kavramı getirilen yeni SUT’da (12) fıkra ile her bir seansın süresi de kesinleştirilmiştir.Bu nedenle “Uygulanması istenilen seans sayısı , “seansın süresi “ kısmında , seansın süresi zaten belli olduğundan , sağlık raporunda ayrıca belirtilmesine gerek bulunmamaktadır. Ayrıca çok önemli bir diğer husus ise seansın süresinin kesin zamana sığdırmaya çalışmaktır, Şöyle ki ; Ülkemizde hiperbarik tedavilerin neredeyse %100’ünün uygulandığı çok kişilik basınç odalarında öteden beri her bir seans, farklı merkezlerin kullandıkları cihaz, hasta sayısı ve tipine bağlı farklı tedavi protokollerine göre 2 ila 2,5 saat arasında uygulanmaktadır. 2 saatten daha az uygulayan merkez bulunmamakta ancak merkezlerin çoğu 2,5 saat civarında uygulamaktadır. Yeni SUT ‘da her bir seansın en az 120 dakika olması gerektiği belirlenmiştir. Tedavi merkezleri seanslarını 2 saatten fazla uygulayabilecekler ancak 2 saatten kısa tedavi yapamayacaklardır. Başka bir deyimle 2 saatten az olmamak kaydıyla seanslarını kaç dakika uygularsa uygulasınlar kendilerine aynı ücret ödenecektir. Her biri 2 ila 2,5 saat arasında sürecek ve 7 yıldır ücret artışı yapılmamış bu tedavilerin her bir seansı için tedavi ücretinin günümüz koşulları da dikkate alınarak indirim değil belli bir iyileştirmenin yapılması gerekmekteydi. Bu husustan dolayı da merkezler için telafisi imkansız maddi zarar ortaya çıkmış olup , ilgi hükmün iptalini talep etmekteyiz. 4-) DAVA KONUMUZ İÇİNDE EN ÖNEMLİ KONUYU OLUŞTURAN VE TÜM MERKEZLERİ KAPANMA NOKTASINA GETİREN VE TELAFİSİ İMKANSIZ MADDİ ZARARLARIN OLUŞMASINA YOL AÇAN ve DÜŞÜK FİYAT DEĞİŞİKLİĞİ İÇEREN VE İptalini talep ettiğimiz diğer maddenin hukuka aykırılık boyutu hakkındaki açıklamalarımız ; MADDE 4.5.4.B- Hiperbarik oksijen tedavisi (13) HBO tedavi bedelleri sadece aşağıda belirtilen endikasyonlarda SUT eki EK-9 Listesinde yer alan bedeller üzerinden faturalandırılır. Dava konusu SUT’ta Fiyat Değerlendirme Komisyonunun belirlediği “7.6. Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uygulamaları” başlığı altında yer alan işlemler için belirlenen ve uygulamaya konan ücretler aşağıda açıklanan görüşlerimiz uyarınca kesinlikle kabul edilemez bulunmuş ve iptalini talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur: “7.6. Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uygulamaları” başlığı altında yer alan ve Paket kodu 702.520’den sonra olan işlemlerden en sık uygulanan iki kalemde adil olmayan ve çok büyük maddi zararlara yol açan önemli oranlarda indirimler yapılmıştır. EK-9 listesinde neredeyse hiperbarik oksijen uygulamaları dışında hiçbir işleme indirim yapılmamışken , bu uygulamalara herhangi bir gerekçe ile açıklanmayacak indirimler uygulanmıştır. Bu durum bile bu tebliğin hukuka açıkça aykırı olduğunu göstermektedir. SUT ekli listelerinden EK-9’da; 2323 sıra no ve P702580 paket kodu ile yer alan “Hiperbarik oksijen tedavisi, 1-2 ATA seansı” işlemi ve 2324 sıra no ve P702590 paket kodu ile yer alan “Hiperbarik oksijen tedavisi, 2-3 ATA seansı” işleminin fiyatlandırmasında yürürlükten kaldırılan SUT’ta ücret biriminin saat, oysa yeni dava konusu SUT’da ise seans olduğu (en az 2 saatten oluşan seans) dikkate alınmalıdır. Bu haliyle sayılan işlemlerin fiyatında önemli oranda bir indirim yapıldığı dikkati çekmektedir. Ülkemizde hiperbarik tedavilerin neredeyse %100’ünün uygulandığı çok kişilik basınç odalarında öteden beri her bir seans, farklı merkezlerin kullandıkları cihaz, hasta sayısı ve tipine bağlı farklı tedavi protokollerine göre 2 ila 2,5 saat arasında uygulanmaktadır. 2 saatten daha az uygulayan merkez bulunmamakta merkezlerin çoğu 2,5 saat civarında uygulamaktadır. Yeni SUT ‘ da her bir seansın en az 120 dakika olması gerektiği belirlenmiştir. Tedavi merkezleri seanslarını 2 saatten fazla uygulayabilecekler ancak 2 saatten kısa tedavi yapamayacaklardır. Başka bir deyimle 2 saatten az olmamak kaydıyla seanslarını kaç dakika uygularsa uygulasınlar kendilerine aynı ücret ödenecektir. Her biri 2 ila 2,5 saat arasında sürecek ve 7 yıldır ücret artışı yapılmamış bu tedavilerin her bir seansı için tedavi ücretinin günümüz koşulları da dikkate alınarak indirim değil belli bir iyileştirmenin yapılması gerekmekteydi. Sayın davalı kurumun Fiyat belirlemelerinde tamamen keyfi davrandığı çok açıktır. Örneğin diğer uygulamalar ile arasında yalnızca süre açısından fark olan; Bazı tedavi kalemlerinin fiyatı değişmezken, iki tanesinin fiyatı azaltılırken bu kalemin fiyatının niye arttırıldığını anlamak mümkün değildir. Diğer kalemlerin fiyatları belirlenirken de herhangi bir araştırmanın yapılmadığı, işlemin kaça mal olduğu hakkında bir fikrin bulunmadığı, bunu bilenlere de danışılmadığı çok açıktır. Aşağıdaki tabloda Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uygulamalarının 2009 SUT ile 2010 SUT’ta fiyatları ve bunlarda yapılan değişimlerin yönü görülmektedir. 7.6.SU ALTI HEKİMLİĞİ VE HİPERBARİK TIP UYGULAMALARI Rekompresyon tedavisi, Tip I Dekompresyon Hastalığı Rekompresyon tedavisi, Tip II Dekompresyon Hastalığı, ilk seans Rekompresyon tedavisi, Tip II Dekompresyon Hastalığı, ilk seans’a ek Rekompresyon tedavisi, karışım gazla Tip I Dekompresyon Hastalığı Rekompresyon tedavisi, karışım gazla Tip II Dekompresyon Hastalığı Rekompresyon tedavisi, arteriyel gaz embolisi Hiperbarik oksijen tedavisi, 1-2 ATA saati Hiperbarik oksijen tedavisi, 2-3 ATA saati 2009 SUT 2010 SUT (işlem puanı x 0,593 DEĞİŞME YÖNÜ 118,70 118,70 148,40 178,00 29,70 29,70 118,70 118,70 178,00 178,00 178,00 178,00 23,80 29,70 (saati) 12,50* (saati) 25,00* Hiperbarik oksijen tedavi uygulamalarının fiyatı uzun yıllardır arttırılmamaktadır. Son SUT ile en çok uygulanan iki kalemde üstüne fiyat azaltılması da yapılmıştır. Aşağıdaki tabloda 2324 sıra no ve P702590 paket kodu ile yer alan “Hiperbarik oksijen tedavisi, 23 ATA seansı” işleminin yıllara göre fiyatı görülmektedir. YILLAR KDV’Lİ FİYAT 2003 31,860,000 TL 2004 35,000,000 TL 2005 32,030,000 TL 2006 32,070,000 TL 2007 32,07 YTL 2008 32,07 YTL 2009 32,07 TL 2010 27,00 TL Aşağıdaki grafikte ise 2324 sıra no ve P702590 paket kodu ile yer alan “Hiperbarik oksijen tedavisi, 2-3 ATA seansı” işleminin yıllara göre fiyat değişimi izlenmektedir. Fiyat değişimi 37,00 35,00 YTL(+KDV) 33,00 31,00 Fiyat değişimi 29,00 27,00 25,00 1 2 3 4 5 6 YILLAR (2003-2010) 7 8 Yukarıda açıklanan nedenlerle “7.6. Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uygulamaları” başlığı altında yer alan işlemlerin uygulanması halinde (ki uygulama başlamıştır) telafisi imkansız maddi zararın ortaya çıktığı aşikardır. İş bu sebeple ilgili işlemlerin ivedilikle yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini talep etmekteyiz. Dava dilekçemiz ekinde , mevcut uygulama neticesinde işten çıkarılmak zorunda kalınmış sağlık personellerine ait “SGK-sigortalının İşten Ayrılış Bildirgeleri ile ; Davamızı ilgilendiren hususlar hakkında ; a-) İstanbul Üniversitesi – İstanbul Tıp Fakültesi “ SUALTI HEKİMLİĞİ VE HİPERBARİK TIP ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NIN “ seans işlemlerinin en az 1-2 ata için 60-70 TL ve 2-3 Ata için ise 100-110 TL olması gerektiğine ilişkin GÖRÜŞ YAZISI ; b-) Yine aynı doğrultuda ve tıbbi ve teknik konularda “Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği’nin –Dava konusu işlemlere ilişkin görüş yazısı ; c-) Sut/Enflasyon ve Maliyet Analizi ; 2003 -2010 arası Enflasyon Oranları – HBO tedavi Merkezi Ortalama Kuruluş Maliyet Hesabı d-) Hiperbarik Oksijen Tedavisi ve Sut fiyatlarının Karşılaştırılması ; e-) Türk Tabipler Odasının Ücret tarifesi ; f-) “Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği’nin SGK Başkanlığı Genel Sağlık sigortası genel Müdürlüğü’ne vermiş olduğu 19.02.2010 tarihli dilekçe g-) “Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği’nin SGK Başkanlığı Genel Sağlık sigortası genel Müdürlüğü’ne vermiş olduğu 13.05.2009 tarihli dilekçe h-) “Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği’nin SGK Başkanlığı Genel Sağlık sigortası genel Müdürlüğü’ne vermiş olduğu 28.11.2009 tarihli dilekçe ı-) Hiperbarik Oksijen Tedavisinin Tanımı , tarihçesi , Tıbbi Bilgiler ve Endikasyonlarının açıklandığı yazı ; i-) “Hava ve Uzay Hekimleri Derneğine” ait 2009 Yılı HBOT Birim Fiyatı / maliyet Hesabı / Kar-Zarar Analizi ve 2010 Fiyatlarıyla Görülen Zararın Hesaplanması ve Açıklamaları konulu Raporu ; j-) T.C Sağlık Bakanlığı’nın 01.08.2001 tarihli “Hiperbarik Oksijen Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” Sayın Daireniz Başkanlığınızın bilgi , görüş ve takdirinize sunulmuştur. DAVA KONUMUZA İLİŞKİN HUKUKSAL VE ANAYASAL AYKIRILIKLAR HAKKINDAKİ DİĞER İDDİA VE DÜŞÜNCELERİMİZ ; İptalini özellikle istediğimiz fiyatların düşmesine ilişkin maddeler karşısında müvekkil merkezler için telafisi imkansız maddi kayıplar şu an için ortaya çıkmış ve mevcut durumlarıyla zorunlu olarak zararına hizmet vermeye gayret etmektedirler. Şu an için sadece Yüce yargı organlarımızın vereceği olumlu kararların sonucunu beklemekten başka çaresi olmayan merkezler , eğer sayın davalı kurumca gerekli düzenlemeyi yapılmayacak olursa ne yazık ki çok kısa bir süre sonra kapanmak zorunda kalacak ve milyonlarca TL’lik tıbbi araç gereç atıl duruma düşeceği gibi , binlerce insanımızda işsiz kalacaktır. Bu durum ; Anayasanın 48. maddesi “Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” Hükmüne açıkça aykırıdır. Dava konusu düzenleme ; Anayasanın 56. maddesiyle Devlete, “herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenlemek” şeklinde verdiği yükümlüğe de açıkça aykırıdır. Anayasanın Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti başlıklı 48. maddesi “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. “ derken 49.maddesi de “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır. “ hükmüne havidir. Demekte ancak sayın davalı kurum , en yüksek hukuk normu olan Anayasamıza aykırı işlemler tesis etmektedir. Öncelikle Anayasanın 10.maddesinde yer aldığı üzere ;“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” Davalı kurum bir devlet kurumu olmasına karşılık , bazı vatandaşlarına, bu durumda müvekkil merkezlere , diğerlerinin aleyhine olarak telafisi imkansız bir külfet yüklemesinin hiçbir açıklaması olamaz. Müvekkil merkezler şu an zararına çalıştıklarından , vatandaşa verdikleri hizmetin karşılığını da tam olarak alamadıklarından yaptıkları iş açıkça ANGARYADIR ! Dava konusu yapılan bu Düzenleme açıkça ANGARYADIR ve angarya ANAYASA’nın 18. maddesinde “Angarya yasaktır.” Cümlesiyle hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekil ve biçimde YASAKLANMIŞTIR. Anayasanın 18.maddesinde yer aldığı üzere “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz” . Bu nedenle Devlet, bu hizmetlerin karşılığının nasıl ödeneceğini belirlemeli , Tıp Merkezlerine böyle bir külfet,angarya yüklememelidir. Birçok merkez devletin uyguladığı fiyat politikasının süreceğine olan inanç ile merkezlerini milyonlarca lira borç altına girerek açmışlardır , hayatları boyunca edindikleri kazanımlarını bu merkezlerin sürebilmesi için satmışlar veya merkez açmışlardır. Ancak yaptıkları tüm hesaplamalara karşın , davalı kurum bir anda ödediği fiyatı 7 yıl öncenin dahi altına çekmiş ve sanki ülkede hiç bir şeyin fiyatı artmamış , enflasyon düşmüş ve yokmuş gibi , müvekkil merkezlere ödediği ücreti neredeyse sıfıra indirmiştir.Hukuk devletinden beklenen güven ve inanç tamamen ortadan kalkmış olup , tek güvenilen kurum yüce yargı organlarımızdır. Bu doğrultuda devamla belirtmek gerekirse dava konusu tüm özel sağlık işletmeleri aynı zamanda vergi mükellefi sıfatlarıyla fatura kesmekte ve faaliyetlerinden kaynaklanan vergileri ödemektedirler. Uzun yıllardır bu şekilde süregelen bu durum, artık çok açık bir biçimde bu konudaki sağlık mevzuatıyla ve ödenen ücretler karşısında “kazanılmış hak” haline gelmiş bulunmaktadır. Anayasal düzenleme olan kazanılan hakların geri verilmesi ile de bu uygulama örtüşmemektedir. Şöyle ki; Kazanılmış hak, yasa, yargı kararı ve idari işlemlerden doğar. Kazanılmış hak doğuran işlemler, devlet gücü kullanılarak tesis edilen, yasama, yürütme ve yargı işlemlerinden doğmaktadır. Bu işlemler, bir bütün olarak devlet işlemidir. Yurttaşlar, özel hukuk kişileri, Devlet işlemleri ile kazanılmış hak sahibi olabilir. Devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olması, kazanılmış haklara saygı duyulmasını gerektirir. Kazanılmış haklara saygı ilkesi hukukun genel ilkeleri ve hukuk devleti kavramı içerisinde yer alır. Bu ilkenin temel amacı ise bireylerin hukuk güvenliğini sağlamaktır. Kazanılmış hakların korunması hukuk Devleti ilkesinin gereğidir. Hukuk devletinde bütün Devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olması önemli ve temel bir ilkedir. İdari işlemlerin geriye yürümezliği ilkesi de kazanılmış hakların korunması amacını güden ve idarenin faaliyetlerini genel planda sınırlayan bir ilkedir. Kazanılmış hak, objektif bir hukuk kuralının kişilere uygulanmasıyla objektif ve genel hukuki durumun kişisel bir işlemle özel hukuki duruma dönüşmesidir. Kazanılmış hakkın her olaya göre incelenmesi gerektiği başka bir anlatımla kazanılmış hak kavramının bir fonksiyonellik içerdiği doktrinde kabul edilmiş bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi kararlarıyla Danıştay içtihatlarında da kazanılmış hak kavramının konu ve kapsamının kesin sınırlarının çizilmediği ve her olaya göre, değişken olması göz önünde tutularak, konunun özelliğine göre değerlendirme yoluna gidildiği gözlenmektedir. Anayasa mahkemesi bir kararında kazanılmış hak kavramını; “...kişinin bulunduğu statüden doğan, tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel olacak niteliğine dönüşmüş hak” olarak tanımlamıştır. (Anayasa Mahkemesi, 03.04.2001 gün, E. 1999/50, K.2001/67) İçtihatları Birleştirme Kurulu kararında ise “Gerek öğretide, gerekse uygulamada, kişilerin hukuki statülerini belirlemiş ve buna dayalı olarak da yeni hukuki durumların ve hakların elde edilmesine neden olmuş, bir başka deyişle hukuki sonuçlarını yerine getirmiş olan durumların, artık geriye dönülmez, vazgeçilmez haklar olduğu, yani kazanılmış hak teşkil ettiği” vurgulanmıştır. (DİBKK., 14.06.1989, E. 1989/1-2, K. 1989/2 Danıştay 1. Dairesi yine bir kararında; “ Kazanılmış haklar eski kanun yürürlükte iken kesin bir surette kazanılan yani hukukça korunmakta bulunan ve bir iddia haline gelen haklar” şeklinde tanımlanmış ve böylece zaman bakımından uygulama ilişkisine vurgu yapılmıştır. Nitekim; Hukuk Devleti’nin unsurlarından bir diğeri olan hukuk güvenliği, diğer bir ifadeyle ‘güvenin korunması ilkesi’ de ilgilinin hukuki durumunun süreceğine olan güveni dolayısıyla hayal kırıklığına uğratılmaması anlamına gelir. Bu yönüyle, Hukuk Devleti’nin önemli bir unsuru olarak Hukuk güvenliği, yalnızca hukuk düzeninin değil, aynı zamanda belirli sınırlar içinde, bütün Devlet davranışlarının, az çok, önceden öngörülebilir olması anlamını taşır. Hukuki güvenlik sadece bireylerin devlet faaliyetlerine duyduğu güven değil, aynı zamanda yürürlükteki mevzuatın süreceğine duyulan güveni de içerir. Buradan hareketle, Hukuk Devleti’nde İdare’den beklenen, İdarenin de Kanun koyucu için geçerli olan açık ve güvenilir olma yükümlülüğüne uygun davranmasıdır. Aslında bu yükümlülük, bireylerle günün her saatinde yüz yüze gelebilen İdare bakımından daha yoğun bir beklenti oluşturur Hukukun genel ilkelerinden olduğu kabul edilen “kazanılmış haklara saygı ilkesi”, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı kararlarında “sübjektif hukuksal durumların değişmezliği” ve geriye yürümezlik ilkeleri ile birlikte kullanılmaktadır.” AB ülkelerinde kazanılmış hak kavramının daha geniş yorumlandığı görülmekte ve “haklı beklenti” sayılan hallerin varlığı da kimi durumlarda kabul edilmektedir. “Haklı beklenti, idarenin ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına (long-stand practice) güvenerek olsun, bireylerin bir çıkarları ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ya da edinebileceklerini ümit etmelerini ifade eder. Sonuçta bireylerin haklarını kullanmalarını zorlaştıran ya da doğmuş olan haklarının hiçe sayılması anlamına gelen her tür yeni düzenleme ve uygulama, ister idare isterse yasama ya da yargı elinden çıksın, hukuki istikrarı bozmayacak şekilde tasarlanması gerekmektedir. Kazanılmış bu haklar artık tüm sağlık işletmeleri açısından tamamen kişiselleşmiş, yaptıkları iş ve faaliyetlerle bütünleşmiştir. Bu durumun aksinin düşünülmesi, bugüne kadar tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının yaptıkları işlerin yasadışı olmasını gerektireceğinden mümkün de değildir.(Müvekkil merkezlere şu an için uygun görülen 50,00 TL ücret , yıllardır neden daha yüksek ödenmiştir ? Madem tedavi ücretinin karşılığı bu kadardı , davalı kurum devleti zarara uğrattığından dolayısıyla hukuken suç işlemiştir) Kaldı ki; yıllardır süren bütün bu faaliyetler davalı kurumca da benimsendiği gibi, özellikle yargı organlarınca verilen kararlarla da kazanılmış hak kavramı çerçevesinde somutlaşmıştır. Böyle bir durumda davalı kurumun dava konusu Tebliğin düzenlenmesinde ve ücretlerdeki indirimlerde , hali hazırda sağlık sisteminde faaliyet gösteren işletmelerin kazanılmış haklarını koruma kaygısı gütmeden düzenlemeler yapması hukuka aykırılık oluşturmuş, Sayın Daire tarafından iptalini talep etmemize de neden oluşturmuştur. Ayrıca Uygulamaya konulan idari işlem ; T.C Anayasamızın “Devletin Temel Amaç ve Görevleri Başlıklı” 5 inci maddesine ; “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10 uncu maddesine ; “Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti “ başlıklı 48 inci maddesine ; “Çalışma Hakkı ve Ödevi” başlıklı 49 uncu maddesine ; “Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması” başlıklı 56 ıncı maddesine ; “Vergi Görevi” başlıklı 73 üncü maddesine ; “Planlama” başlıklı 166’ıncı maddesine ; “Piyasaların Denetimi ve Dış Ticaretin Düzenlenmesi” başlıklı 167 inci maddesine ; “Tüketicilerin Korunması” başlıklı 172 inci maddesine ; açıkça aykırılık teşkil etmektedir , bu sebeplerden dolayı da öncelikle talep konusu hükümlerin yürütmesinin durdurulması ve iptali gerektiği düşünülmektedir. Sonuçta; T.C. Anayasasına ve hukuka açıkça aykırılık oluşturan Tebliğin ve bağlantılı olarak yürürlüğe sokulan diğer sevk maddelerinin de bu nedene bağlı olarak Sayın Mahkemece iptal edilmesini talep ediyoruz. 5-)İptal istemimize rağmen, dava konusu Tebliğin hali hazırda yürürlükte olduğu ve davalı kurumca uygulandığı göz önüne alındığında, söz konusu Tebliğin ilgili maddelerinin ve sayın dairenizce resen göz önüne alınacak maddelerinin , hukuka aykırı şekilde uygulanmasının işbu dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmaması, müvekkillerim yönünden telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara neden olacağından , İYUK 27. Maddesi gereği yürütmenin durdurulması kararı verilmesini de talep etme zorunluluğu doğmuştur Hukuki Sebepler : T.C Anayasası ; Uluslararası Sözleşmeler ; 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu , T.C Sağlık Bakanlığı’nın 01.08.2001 tarihli “Hiperbarik Oksijen Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” ve sair tüm yasal mevzuat. Deliller : Sayın davalı kurum tarafından sunulacak delil ve iddialara karşı yeni delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla , dava konusu Tebliğ uygulamalarını ilgilendiren sair tüm düzenlemeler ve ibrazı kabil sair yasal tüm deliller. Sonuç ve İstem : Yukarıda arz ettiğimiz maruz sebeplere binaen sayın başkanlığınızca resen gözetilecek hususlar ve yargılama sırasında ortaya çıkacak sair tüm nedenler ile ; - - hukuka açıkça aykırı ve uygulanması ile telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara neden olmuş ve Davalı Kurum tarafından ; 25 Mart 2010 Tarih ve 27532 (1.Mükerrer) Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01 Nisan 2010 tarihinde yürürlüğe giren , “Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin” 4.5.4.B- Hiperbarik oksijen tedavisi başlıklı maddesinin ; (1)’inci fıkrası , – (2’inci fıkrası –c alt bendi) , –(3)’üncü fıkrası , (13)’üncü fıkrası ile SUT eki (EK_9 )“Tanıya Dayalı İşlem Başlıklı Listesindeki (EK9)’un ; “7.6. Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uygulamaları” başlığı altında yer alan “2323 ve 2324 Sıra no” ile belirtilen ve – “Paket Kodu : P702580 Hiperbarik oksijen tedavisi, 1-2 ATA seansı – İşlem Puanı 42,16 ” ve yine Paket Kodu “P702590 Hiperbarik oksijen tedavisi, 2-3 ATA seansı – İşlem Puanı 84,32” olan yeni idari uygulamanın ve yukarıda iptalini istediğimiz ilgili madde hükümlerinin uygulanmasının “ “Hiperbarik Oksijen Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik ” kapsamında hizmet sunmakta olan merkezler açısından telafisi imkansız maddi zarara yol açması ve açıkça hukuka , eşitlik ilkesine ve hakkaniyete aykırılığından dolayı yürütmesinin durdurulması ve iptali talebinden ibarettir. - Ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin sayın davalı kuruma tahmil edilmesine dair karar verilmesini vekil olarak saygılarımla arz ve talep ederim. Davacı Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği Vekili Av.Bülent Özer EKİ : - Vekaletname örneği, a-) İstanbul Üniversitesi –İstanbul Tıp Fakültesi “ SUALTI HEKİMLİĞİ VE HİPERBARİK TIP ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞI’NIN “ seans işlemlerinin en az 1-2 ata için 60-70 TL ve 2-3 Ata için ise 100-110 TL olması gerektiğine ilişkin GÖRÜŞ YAZISI ; b-) Yine aynı doğrultuda ve tıbbi ve teknik konularda “Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği’nin –Dava konusu işlemlere ilişkin görüş yazısı ; c-) Sut/Enflasyon ve Maliyet Analizi ; 2003 -2010 arası Enflasyon Oranları – HBO tedavi Merkezi Ortalama Kuruluş Maliyet Hesabı d-) Hiperborik Oksijen Tedavisi ve Sut fiyatlarının Karşılaştırılması ; e-) Türk Tabipler Odasının Ücret tarifesi ; f-) “Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği’nin SGK Başkanlığı Genel Sağlık sigortası genel Müdürlüğü’ne vermiş olduğu 19.02.2010 tarihli dilekçe g-) “Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği’nin SGK Başkanlığı Genel Sağlık sigortası genel Müdürlüğü’ne vermiş olduğu 13.05.2009 tarihli dilekçe h-) “Özel Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezleri Derneği’nin SGK Başkanlığı Genel Sağlık sigortası genel Müdürlüğü’ne vermiş olduğu 28.11.2009 tarihli dilekçe ı-) Hiperbarik Oksijen Tedavisinin Tanımı , tarihçesi , Tıbbi Bilgiler ve Endikasyonlarının açıklandığı yazı ; i-) Hava ve Uzay Hekimleri Derneğine ait 2009 Yılı HBOT Birim Fiyatı / maliyet Hesabı/Kar-Zarar Analizi ve 2010 Fiyatlarıyla Görülen Zararın Hesaplanması ve Açıklamaları konulu Raporu ; j-) T.C Sağlık Bakanlığı’nın 01.08.2001 tarihli “Hiperbarik Oksijen Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik”