OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE TEKNOLOJİ VE KULLANIMI Tarih çağlarından yakın çağı bitirip teknoloji çağına girdiğimiz bu dönemde teknolojiden ve teknolojik aletlerden uzak durmak mümkün değildir. Teknoloji insan hayatını oldukça kolaylaştıran, kolay ve hızlı bilgiyi paylaşan, doğru kullanıldığı takdirde saymak ile bitmeyecek yararlar sağlamaktadır. Teknolojiyi yalnızca yetişkinler değil aynı zamanda çocuklarımızda kullanmaktadır. Peki, içerisinde bulunduğumuz ve hızla bizi içine çeken teknoloji ürünleri çocuklarımız üzerinde ne gibi etkiler yaratıyor? Dilerseniz bilişsel ve psiko-sosyal açıdan gelişim dönemlerini ele alarak hangi dönemde ne gibi sıkıntılar yaşama ihtimalimiz olduğundan bahsedelim. Teknoloji ve teknolojik alet kullanımı okul öncesi dönemde sınırlı bir yere sahip olmalıdır çünkü çocukların büyümek ve gelişmek için harekete, konuşmaya, arkadaşları ile oyun oynamaya ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçların ise bilgisayar ve vb. aletler ile karşılanması mümkün değildir. Sosyalleşme ve serbest oyunların, taklit ve canlandırma oyunlarının çocuklara empati kurmayı öğrettiği, yaratıcılık ve hayal gücünün gelişmesine katkıda bulunduğu ve sosyal gelişimi desteklediği bilinmektedir. Ancak çocuğun ekran başında çok fazla zaman geçirmesi ve bilgisayarı “en iyi arkadaşı” haline getirmesi çocuğun zihinsel ve sosyal açıdan zarar görmesine neden olacaktır. Bebeğin doğumu ile beraber başlayan ve 3 yaşına kadar devam eden “duyusal motor dönemi” olarak adlandırılan dönemde; bebek duyular yolu ile dış dünyayı algılamaya ve refleksif hareketleri takip eden amaca yönelik hareketler sergileme başlar. Taklit etme ve oyunlar, döngüsel tepkiler, deneme-yanılma gibi becerilerin kazanıldığı bu dönemde teknolojik öğelerle, yani günümüz şartlarında tablet telefon bilgisayar vb. aletlerle fazlaca meşgul olan bebeklerde bu becerilerdeki gelişimlerde yavaşlamalarla karşı karşıya kalma ihtimali yüksektir. Aynı zamanda çocuğun konuşmayı öğrenmeye başladığı bu dönemde en çok ihtiyacı olan şey, kazandığı bu beceriyi çevresindeki doğru modellerle geliştirmektir. Bu da ancak çocukla bire bir iletişime geçmek, onunla oynamak ve onun çevresini uyaranlar açısından zenginleştirmek yoluyla olmaktadır. Böyle kritik bir dönemde sürekli bilgisayar karşısında kalan çocuk “pasif” hale gelmektedir. Pasif hale gelen çocuk, göz kontağı kuramama, yaşıtlarına karşı ilgisiz olma, yaşadığı ortamda canlı varlıklardan çok cansız varlıklara karşı ilgi duyma, cümle kurmak yerine daha basit kelimeler ile kendini ifade etme gibi sıkıntılar yaşayabilir. Dolayısıyla kritik bir öneme sahip olan 0-3 yaş döneminde, çocukların bilgisayardan uzak tutulmaları önemlidir. “İşlem öncesi dönem” olarak adlandırdığımız okul öncesi dönemi kapsayan 3-6 yaş aralığını kapsayan ikinci gelişim evresinde yer alan çocuklarda ise; dili kullanmaya başlama ve semboller geliştirme görürüz. Bu dönemde çocuklar mantıksal olarak sadece tek yönlü düşünürler. Diğer insanların bakış açılarını algılamada zayıftırlar. Bu yaşlarda çocuklar benmerkezcidir. Kendilerine ait bakış açılarının dışına çıkamazlar ve çevrelerindeki nesneleri tek bir kalıba koyarak sınıflandırabilirler. Mantık yürütme davranışının görülmediği ve tek yönlü düşündükleri bu dönemde teknolojinin aşırı ve kontrolsüz kullanımı, çocuklar üzerinde kısa vadede sorun yaratmıyormuş gibi gözükebilir. Ancak konuşmaya başlama ve ilerletme, jest ve mimiklerinin gelişiminde gecikmeler ve yetersizlikler görülebileceği gibi sezgisel düşünme, mantık kullanma, olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurma ve çevresinde olup bitenleri algılayıp sınıflandırabilme konularında, dil gelişiminin ve sosyal gelişimin geri kalması gibi sıkıntılar yaşamalarına neden olabilmektedir. Bu dönemde bilgisayar kullanımı çok dikkatli bir şekilde planlanmalıdır. Çünkü bu yaş çocuklarının özellikle sosyal ve bedensel etkinliklere ihtiyaçları vardır. Öğrenme, yaşayarak gerçekleşmelidir. Bu yaş çocuklarının, arkadaşları ile koşup oynaması, oyun kurması, tartışma ve tartışmayı çözme yollarını öğrenmesi gerekmektedir. Bilgisayar kullanımının kontrolsüz ve sınırsız olması, ilkokul döneminde derslere karşı ilgisizlik, motivasyon eksikliği, bilgisayar dışındaki uyaranlara yeterince dikkati yoğunlaştıramama gibi sorunlara neden olabilmektedir Aynı zamanda uzun süreli bilgisayar kullanmak fiziksel problemlere yol açabilmektedir. Bu problemlerin başında; göz rahatsızlıkları, radyasyonun olumsuz etkileri, duruşta ve iskelet yapısında bozukluklar gelmektedir. Peki, anne-babalar bu konuda ne yapabilir? Öncelikle çocuklarımızın ihtiyaçları doğrultusunda teknolojiden yararlanmaları ve teknolojik aygıt kullanmaları konusunda uyarmalı ve bu konuda önlemler almalıyız. Okul öncesi dönemde bir çocuğa yaş günü için alacağımız hediye bir tablet ya da akılı telefon değil, psikososyal ve bilişsel gelişimine katkı sağlayacak bir oyuncak olmalıdır. Aynı zamanda dikkat etmemiz gereken bir önemli unsuz ise; bizler anne baba olarak teknolojiyi ne kadar sağlıklı kullanıyoruz? Eğer bizler elimizde akıllı telefonlar varken çocuklarımızla sohbet ediyorsak, bir yandan tabletimize bakıp bir yandan ona gününün nasıl geçtiğini soruyorsak, o da bir süre sonra kendi bilgisayarı başına geçecek veya akıllı telefonunu eline alarak dünyadan ve bizden soyutlanacak. Okul öncesinde çocuğunuzun bilgisayar kullanma alışkanlığını doğru kazanmasına yardımcı olmak ve bilgisayarın çocuğunuzun üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkileri engellemek için şunları yapabilirsiniz: • Çocuğun yaşamında, diğer alanlarda olduğu gibi teknoloji kullanımında da anne ve babanın davranışları model oluşturur. Anne baba olarak teknolojik aletlerin başında vakit geçirmeyi dengeli bir biçimde yürütürseniz bu, çocuğunuz için olumlu bir model olacaktır. • Teknoloji ve internet kullanımını belli bir program dâhilinde, belirli saatlerle sınırlandırın. Bu zaman ayarlamasına çocuğunuzla birlikte karar verin. • Çocuğunuzun bilişsel, sosyal-duygusal ve dil gelişimlerini, el-göz koordinasyon becerilerini destekleyecek kısacası öğrenme süreçlerini hızlandıracak program ve oyunları seçmeye özen gösterin. • Bilgisayarın olumlu ve olumsuz etkileri ile ilgili düşüncelerinizi, çocuğunuzla yaşına uygun olarak paylaşın, onun farkındalık düzeyini artırın. • Çocuğunuzu hem bilgisayardayken hem de bilgisayardan uzak olduğu zamanlarda onun yaratıcılığını teşvik edecek yazılımlar ve web siteleri ile tanıştırın. Örneğin, bilgisayarda okuduğunuz bir öyküyü daha sonra kâğıda resimlemesini isteyin. Teknolojinin, kararınca ve olumlu yönde yararlanıldığında hayatımızı kolaylaştıran bir unsur olduğunu ama bir çocuk bağımlılık gibi teknolojinin de bağımlılığa dönüştüğünde hayatımızı ele geçiren ve her türlü kişisel gelişimimizi engelleyen bir unsur olabileceğini unutmamalıyız. Sudoku İngiliz Kültür Anaokulu Kurum Psikoloğu Z.Cansu Tolungüç