Kontrast Nefropatisi / Analjezik Nefropatisi: Ne Yapılmalı? Dr. Mustafa ARICI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Nefroloji Ünitesi, Ankara İ laçlara bağlı gelişen böbrek fonksiyon bozukluğu oldukça geniş bir konudur. Bu konuşmada, bu ilişkide önemli yer tutan iki ilaç grubuna değinilecektir: 1) Kontrast Nefropatisi Görüntüleme tekniklerinde son yollarda görülen ilerleme hastanelerde kontrast madde kullanımını inanılmaz ölçüde artırmıştır. 2003 yılında, dünyada yaklaşık 8 milyon litre kontrast madde kullanıldığı tahmin edilmektedir. Kontrast madde kullanımı sonrası ortaya çıkan akut böbrek hasarı, hastanede gelişen akut böbrek yetmezliği nedenleri arasında 3. sırada yer almaktadır. Kontrast madde kullanılan işlemler arasında kontrast nefropatisi riskinin en yüksek olduğu işlemler koroner anjiyografi ve koroner girişimlerdir. Kontrast nefropatisi, kontrast madde verilmesinden 48-72 saat sonra serum kreatinin konsantrasyonunun işlem öncesi değere göre ≥ % 25 veya > 0.5 mg/dl artmasıdır. Serum kreatinin değeri, glomerüler filtrasyonun ideal bir ölçütü olmadığı için hastaların değerlendirilmesinde glomerüler filtrasyon değerini tahmin eden formüllerden yararlanılması faydalıdır. Kontrast nefropatisi genellikle non-oligürik seyretmektedir. Bu nedenle önemli sayıda hasta teşhis almamaktadır. Riskli hastalarda mutlaka işlemden 24 - 48 saat sonra ve kreatinin değerinin tavan yaptığı 4.-5. günlerde serum kreatinini ölçülmelidir. Kontrast nefropatisinin görülme sıklığı genel populasyonda % 0.6 ile % 2.5 arasında değişmektedir. Riskin yüksek olduğu koroner anjiyografi veya koroner girişim vakalarında görülme sıklığı % 4-20’ye kadar yükselmektedir. Kontrast madde riskinin en yüksek olduğu hastalar, böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalardır. Glomerüler filtrasyon değerinin 60 ml/dakikanın altında olması böbrek fonksiyon bozukluğunun en önemli göstergesidir. Bu hastalarda risk, glomerüler filtrasyon değerine göre % 10’lardan % 60’lara kadar uzanabilir. Kontrast nefropatisi için diğer risk faktörleri arasında ileri yaş, diyabet, konjestif kalp yetmezliği, akut miyokard infarktüsü, kardiyojenik şok, hipotansiyon, kontrast madde miktarı ve diğer nefrotoksik ilaçların kullanımı sayılabilir. Kontrast nefropatisinin standart bir tedavisi yoktur. Bu nedenle kontrast nefropatisinin en iyi tedavisi hastayı korumaktır. Kontrast nefropatisi açısından önerilen koruma stratejisi şu başlıkları içermektedir: • Kontrastlı tetkikin gerekli olup olmadığı mutlaka değerlendirilmelidir. Alternatif tanı yöntemlerinin yeterli olduğu durumlarda kontrast kullanımından kaçınılmalıdır. • Kontrastlı tetkik yapılacak tüm hastalar, kontrast nefropatisi riski açısından değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmede iyi bir hikaye alınması, fizik muayene yapılması ve böbrek fonksiyonlarının tayini oldukça önemlidir. • Kontrast uygulanacak tüm hastaların volum dengesinin optimal olması gereklidir. Bu açıdan hastaların oral veya • • • • intravenöz hidrasyonu sağlanmalıdır. Yüksek riskli hastalarda hidrasyon mutlaka intravenöz yolla yapılmalıdır. Standart bir hidrasyon protokolu yoktur. Ancak yüksek riskli hastalarda işlemden 12 saat önce başlayıp işlemden 6 saat sonrasına kadar 1 ml/kg/saat % 0.9 NaCl infüzyonu önerilmektedir. Hidrasyon dışında farmakolojik profilaksi konusu tartışmalıdır. Çok yüksek riskli hastalarda çeşitli ilaçlarla profilaksi önerilebilir. Kullanılacak kontrast maddenin miktarının minimum olması, arka arkaya kontrast temasından kaçınılması, kontrast madde temasının olduğu dönemlerde diğer nefrotoksik durumlardan sakınılması önemlidir. Yüksek riskli hastalarda izo- veya düşük-ozmolar kontrast maddeler tercih edilmelidir. Riskin yüksek olduğu durumlarda mutlaka işlemden sonraki 24-72 saat aralığında serum kreatinini yeniden ölçülerek kontrast nefropatisi gelişimi takip edilmelidir. Kontrast nefropatisi gelişen hastalar, konservatif olarak izlenmelidir. 2) Analjezik Nefropatisi Ağrı kesici olarak kullanılan birçok ilacın böbrekler üzerinde zararlı etkileri vardır. Zararlı etkilerin temel mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte, bu ilaçların böbrekte sentezlenen vazodilatör prostaglandinleri azaltarak yan etki yaptıkları düşünülmektedir. Renal vazodilatör prostaglandin sentezi normal fizyolojik koşullarda çok fazla değildir. Ancak hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, siroz, glomerüler hastalıklar, böbrek yetmezliği gibi durumlarda renal vazodilatör prostaglandin sentezi önem kazanmaktadır. Bu ilaçların olumsuz etkileri de bu tür durumlarda daha çok görülmektedir. Bu etkileri kan basıncı üzerindeki etkiler, akut böbrek hasarı ve kronik böbrek hastalığı olarak gruplamak mümkündür: a. Kan Basıncı Etkileri: Steroid olmayan antiinflamatuar ilaç, asetaminofen veya düşük-doz aspirin kullanımı kan basıncında yükselmeye neden olabilir. Steroid olmayan antiinflamatuar ilaçların kan basıncı yükseltme etkisi en çok, tuz duyarlı olan ve aşırı tuz tüketen bireylerde görülmektedir. Steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlarla yapılan bir çalışmada, 2 yıl sonunda yeni tanı hipertansiyon insidansı % 23, tedavi alan hastalara yeni ilaç eklenme ihtiyacı ise % 9-12 oranında olmuştur. Aspirin kullanımının 44-69 yaş arası bayanlarda hipertansiyon insidansını yükselttiği saptanmıştır. Asetaminofenin günde 500 mg’dan daha fazla kullanımının kadınlarda hipertansiyon insidansını arttırdığı görülmüştür. Haftanın 6-7 günü asetaminofen kullanılması erkeklerde hipertansiyon görülme riskini % 34, steroid olmayan antiinflamatuar kullanılması % 38, aspirin kullanılması ise % 26 artırmaktadır. 43 44 b. Akut Böbrek Hasarı: Steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlara bağlı olarak sık rastlanan bir komplikasyondur. Bu ilaçlar hemodinamik etkileri veya alerjik nedenlerle akut böbrek hasarına yol açabilirler. Renal vazodilatör prostaglandin sentezinin glomerüler filtrasyon için önemli olduğu durumlarda (örneğin hipovolemi, glomerüler hastalık varlığı), steroid olmayan ilaç kullanımı glomerüler filtrasyon değerinin azalmasına yol açıp serum kreatinin değerini yükseltebilirler. Bu etki hemen hemen tüm steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlar için geçerlidir. Steroid olmayan antiinflamatuar ilaçların yarattığı ikinci tür akut böbrek hasarı akut interstisyel nefrite veya minimal değişiklik hastalığına bağlı nefrotik sendromun sonucudur. Genellikle alerjik reaksiyon şeklinde gelişen bu durum, tüm steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlarla gelişebilir. c. Kronik Böbrek Hastalığı: Analjezik ilaçların uzun süreli kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan kronik böbrek hastalığı, “analjezik nefropatisi” olarak adlandırılır. Dünyanın değişik bölgelerinde oldukça sık rastlanan bu soruna, özellikle fenasetin içeren kombine analjezik preparatlarının kaldırılmasından sonra daha az rastlanmaktadır. Analjezik nefropatisi, uzun süre ve aşırı miktarda analjezik kobinasyonu kullanımı sonrasında ortaya çıkan ve kronik interstisyel nefrit ve renal papiller nekroz ile karakterize olan bir tablodur. Aspirin veya antipirinin, fenasetin, parasetamol veya salisilamid ve kafein veya kodein ile kobnine olduğu preparatlar, analjezik nefropatisine en sık yol açan ilaçlardır. Kadınlarda yapılan 10 yıllık bir çalışma, bu analjezikleri her gün kullananlarda serum kreatinin konsantrasyonunda yükselme insidansı % 12 iken hiç kullanmayanlarda bu değer yalnız % 1.4’tür. Fenasetin içeren analjezik karışımlarını her gün kullananların kullanmayanlara kıyasla böbrek hastalığı geliştirme riski 5.1 kat daha yüksektir. Asetaminofenin tek başına kullanımının analjezik nefropatiye neden olup olmadığı kesin bilinmemektedir. Asetaminofen, fenasetinin primer metabolitidir. Daha az nefrotoksik olduğu düşünülse bile uzun süre, sürekli kullanım sonucunda böbrek fonksiyon bozukluğunun arttığına ilişkin gözlem çalışmaları vardır. Aspirinin tek başına, uzun süreli kullanımında böbrek fonksiyon bozukluğuna yol açtığına ilişkin yeterli veri yoktur.Ancak özellikle yüksek risk durumlarında aspirin kullanımı böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Steroid olmayan ilaçlar ve analjezik nefropati ilişkisi de tartışmalıdır. Çeşitli çalışmalarda bu ilaçların da uzun süre ile sürekli kullanımının böbrek fonksiyonları üzerine olumsuz etkisi olduğu gösterilmiştir. Kaynaklar 1. Stacul F, et al. Strategies to reduce the risk of contrast-induced nephropathy. Am J Cardiol 2006; 98[Suppl]:59K-77K. 2. Solomon R, Deray G. How to prevent contrast-induced nephropathy and manage risk patients: practical recommendations. Kidney Int 2006; 69: S51-S53. 3. Toprak O, Cirit M. Risk factors and therapy strategies for contrastinduced nephropathy. Ren Fail 2006; 28: 365-81. 4. Vadivel N, et al. Analgesic nephropathy. Kidney Int 2007; 2007 Apr 4; [Epub ahead of print] 5. Curhan GC, et al. Lifetime nonnarcotic analgesic use and decline in renal function in women. Arch Intern Med 2004; 164: 1519-1524. 6. Forman JP, et al. Frequency of analgesic use and risk of hypertension among men. Arch Intern Med 2007; 167: 394-399. 7. Whelton A, et al. Cardiorenal effects of celecoxib as compared with the nonsteroidal anti-inflamatory drugs diclofenac and ibuprofen.