14.06.2002 - GÜZEL AHLAK Hadid,57/21 Muhterem Cemaat! Yüce Rabbimiz, insanlığı, inançsızlığın karanlığından çıkarıp iman ve güzel ahlakın aydınlığına kavuşturmak için Peygamberler ve Kitaplar göndermiştir[1]. İnsanları, asla rehbersiz bırakmamış ve son olarak da, Kur’an-ı Kerîm’i ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’i göndermiştir. İslam dininin gayesi, “Tevhîd” inancını, bütün insanların gönüllerine nakşetmeleri ve onların güzel ahlak sahibi fertler olmalarıdır. Bakınız Kur‘an, bu hususta şöyle buyuruyor:”Ey Ehl-i Kitap! Size, kitabınızdan gizlediklerinizin birçoğunu ortaya koyup açıklayan, birçoğunu da bağışlayan Elçimiz geldi. Gerçekten size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi. Allah bu Kitap’la, rızasını gözetenlere kurtuluş yollarını gösterir, Kendi izni ile onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola ulaştırır”[2]. Hz. Peygamber (a.s)‘in gönderiliş amacını da kendileri, “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim”[3] şeklinde açıklamaktadır. Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber’i şöyle tanıtmaktadır: “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin” ve “Andolsun ki, Allah’ın Resulü sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.”[4] Aziz Müslümanlar! Kur’an-ı Kerim, itikat, ibadet ve ahlaka ait esasları, bir çok ayette birlikte zikreder. Bu da bize, iman ile ahlaki davranışlar arasında sıkı bir irtibatın bulunduğunu gösterir. Ahlak kavramı, bir insanın bütün davranışlarını kapsar. İbadetin bir hikmeti de insanı güzel ahlak sahibi olmaya yönlendirmektir. Bunun için güzel ahlak, Müslümanların aynasıdır.Hz.Peygamber (s.a.v.): “İman bakımından müminlerin en olgunu, ailesine karşı şefkat, merhamet gösteren ve ahlakı güzel olandır”[5] buyurmuşlardır. Değerli Mü’minler! Kur’an-ı Kerim, olgun müminleri; zor günlerde yoksulu doyuran, birbirine doğruyu tavsiye eden, Allah’ın koyduğu sınırları aşmayan, kötülüğün gizlisine de açığına da yaklaşmayan, cana kıymayan, ölçü ve tartıda adaleti gözeten, ölçülü konuşan, verdiği sözde duran, insanlara karşı büyüklük taslamayan, verilen emaneti koruyan, sözü özü bir olan, ana babaya, akrabaya, komşuya, arkadaşa ve yönetimindekilere güzel davranan kişiler olarak nitelendirir. Güzel ahlakı korumak, Yüce Rabbimizin emridir. Aynı zamanda toplum hayatını sürdürmenin ve insanlık onurunu yüceltmenin bir gereğidir. Bir insanın yaptığı kötü bir davranışın, ailesinden başlayarak bütün topluma dokunan zararları vardır. Bunun için ahlaka aykırı tavırları görüp geçiştirmek, onun yayılmasına imkan hazırlamak demektir. Güzel ahlaka aykırı görülen davranışları, uygun bir lisan ile düzeltmeye çalışmak, iyi huylu olmayı teşvik etmek, toplum için önemli bir görevdir. Hutbemi, bir âyet meâli ile bitiriyorum: “Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir”[6]. -------------------------------------------------------------------------------[1] Hadîd, 57/9 [2] Maide, 5/15, 16 [3] İmam Malik; Muvatta, Husnu’l Hulk, 8, II/904. [4] Kalem, 68/4; Ahzab, 33/21. [5] Et-Terğib, 4/182 [6] Al-i İmrân, 3/l04