Mayıs-1986 FETİH VE GENÇLİK Ömer ÖNEN Din işleri Yüksek Kurulu Uzmanı ِ ّ ٰ يل ِۜالل ِ َوجَا ِه ُدوا ِباَ ْموَا ِلكُ ْم َواَنْ ُف ِسكُ ْم ۪في َس ۪ب ٰذلِكُ ْم َخ ْي ٌر لَكُ ْم ِا ْن كُ ْنت ُ ْم تَ ْعلَمُو َن Muhterem Müslümanlar, Tarihte bazı olaylar vardır ki, insan hafızasından asla silinmez. Hatta bu hadiseler, gün geçtikçe canlılığını muhafaza ederler. Yine öyle hadiseler olmuştur ki, bunlar sebep ve neticeleriyle dünya tarihinin gidiş ve seyrini değiştirmişlerdir. Mesela Müslümanlarca Mekke'nin, İran'ın, Afrika'nın fethi, Malazgirt Meydan Muharebesi ve İstanbul'un fethi olayları gibi. Değerli Müslümanlar, Fetih, kalbi imanla dolu olan, Hakka gönülden bağlanan, Allah adını yüceltmek ideali uğruna kanının son damlasına kadar düşmanla çarpışmayı göze alan ölümsüz kahramanların yazdığı bir destandır. Başını İslam’a adamış, canını mübarek dinin ve vatanın emrine amade kılmış, malını İslam’ın zaferi için feda etmişlerin gayesidir. Fetih, asırların karanlık ufkunda çakan kutsal şimşeğin, İslam'ın cihana açılmasını sağlayan olayın adıdır. İslam idealini ruhunun derinliklerinde hisseden, gönüllerini bu kutsal inancın parıltılarıyla aydınlatan, ömürlerine gerçek değeri verebilenlerin yoludur. Aziz cemaat, İslam tarihindeki fetihler, yapıcılıktan, huzur ve sükûnete kavuşturmaktan öte hiç bir gayesi yoktur. Fazilet ve iyilikten başka hiç bir mesajı bulunmamaktadır. O, zulme ve haksızlığa sıkılan bir kurşundur. İklimler fetihlerimizle canlanmış, neşvü nema bulmuştur. Zaferlerimiz can veren, hayat bahşeden soluklar gibidir. Fetihlerimizle nice gül bahçeleri kurmuşuz. Kangren olmuş, müzminleşmiş bir yaranın iyileşmesi için neşter ne ise, ülkelere adalet ve huzur getiren fetihlerimiz de odur. Fetih, bazen çağ açıp çağ kapayan bir dönüm noktası olmuştur. Fetih, dünyaya ilim, sanat, teknik ve kültüre giden yolu göstermiştir. İslam’ın verdiği ideal ruhtan kaynaklanan fatihler, kendinden olmayana bile yardım elini uzatacak kadar yardımsever, aman dileyene kılıç çekmeyecek kadar merhametli, "komşusu aç iken tok uyuyan bizden değildir" düşüncesinin savunucusu, düşman arazisinin bağından yediği bir salkım üzümün değerini yine o bağın kütüğüne bağlayıp haktan ayrılmayacak kadar adildir. Fetihte asla emperyalist bir düşünce yoktur. O fatihler ki Hristiyan Avrupalıya "Başımızda kardinal külahı görmektense, şeyhü'l islam sarığı görmeyi tercih ederiz" dedirtmesini bilmiştir, işte bütün insanlık saadetini İslam’ın yaşatıcı, hayat verici bu fetih olaylarına borçludur. Muhterem Müminler, Yüce Allah Kuranı Kerimde "Mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer anlıyorsanız bu sizin için daha hayırlıdır" (1) buyuruyor. Peygamberimiz (s.a.s.)'de bu durumu şöyle ifade ediyor. "Allah'ın sözü ve dini üstün olsun diye savaşan kimse, Allah yolunda savaşmış olur". (2) Ölçü Allah ve Resulü'nün emirlerine itaattir. Bu mesajlardan ilham alanlar, ilayı kelimetullah için akından akına, zeferden zefere koşmuş, zalimin karşısında, mazlumun yanında, olmuştur. Bu fetihler içinde öylesi vardır ki her zaman tazeliğini ve canlılığını muhafaza etmiş, tarihte bir dönüm noktası olmuştur. Bu olay insanlık aleminin ve Türk Milleti'nin kaderini derinden etkileyen İstanbul'un fethi olayıdır. Bu fetih, imanın, azmin, cesaretin, metanetin, gayretin sabrın, komutanına güvenin ve yaradanına inanmanın kendinde toplandığı olayın adıdır. İstanbul'un fethi, imanın küfre, bilginin cehalete, birliğin ayrılığa üstünlüğüdür, iman kuvveti ile tekniğin gücü birleşince Allah (c.c.) Müslüman Türklere fethi müyesser kılmıştır. Değerli Müslümanlar, "İstanbul (Konstantiniyye) elbette feth olunacaktır. O'nu fetheden komutan ne güzel komutandır ve onun askeri de ne güzel askerdir" (3) buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz'in bu mübarek sözlerinde övdüğü, methettiği müjdeye ulaşmak şerefi, 21 yaşında tahta çıkan ve 24 yaşında şanlı fetih olayını gerçekleştiren genç hükümdar Fatih Sultan Mehmed Han ve şanlı ordusuna nasip olmuştur. Bu fetih de her nefer adeta bir ordu kesilmiş, gürleyen topların sesine, fetih müjdeleyen tekbir sadaları karışınca Bizans düşmüştür. Böylece o fethi mübin gerçekleşmiştir. Rabbına hamdederek şükran secdesinde bulunan genç hükümdar, Haçlı ordularının saldırgan tutumlarına karşılık, çıkardığı bir fermanla can, mal, ırz, namus emniyeti ve inanç hürriyeti getirmiştir. Değerli Müslümanlar, Bir zamanlar millet olarak yeryüzünde İslam'ın bayraktarlığını yapmakta ve kıtalara medeniyet götürmekteydik. Ne zaman ki taklitçiliğe başladık, o zaman bu meziyetlerin çoğunu kaybettik. Eğer yine tarihteki eski yerimizi almak istiyorsak, gençliğimizi bilgiyle donatıp, dinimizin, güzel ahlak, vatan ve millet sevgisiyle besleyip, kendi öz kültürümüzle yetiştirebilirsek fethin mana ve şuurunu idrak eden en iyi bir genç nesle sahip oluruz. *** (1) Kur'an-ı Kerim T evbe Ayet: 41 (2) Riyazüs-Salihin c.2/H.No: 1348 (3) Fethul Kebir c. 3/9