TBMM B:57 31 . 1 .2007 O: 3 BAŞKAN - Tamam. (CHP sıralarından "Hakkını devrediyor" sesleri) Devretmek hakkı. Devrediyor musunuz? HALUK KOÇ (Samsun) - Konuşmuyorum. BAŞKAN - Konuşmamak ayrı. Konuşmuyorsa bir şey yok. Sayın Koç, siz konuşma hakkınızı bu arkadaşa devrediyor musunuz? HALUK KOÇ (Samsun) - Verdiniz efendim zaten. BAŞKAN - Hayır, ben vermedim, kendiliğinden çıktı. Ben onu konuşturmayabilirim yani, o ayrı. Ben vermedim. HALUK KOÇ (Samsun) - Mikrofonu açtınız. BAŞKAN - Hayır, mikrofonu kapalı. HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, işi zora sokma, konuşuyor işte. BAŞKAN - Sayın Kandoğan, sadece beş dakika, konuşmanız kesinlikle uzatılmayacaktır. Onun için, burada haksızlık yoktur. Daha önceden çekilen kura neticesinde kura size çıkmamıştır. 1 'inci madde üzerinde konuştunuz, her madde üzerinde konuşacağım diye de bir hak ve hukuk yok­ tur, onu belirtiyorum. Mikrofon kesildiğinde konuşmanız bitecektir. Buyurun. ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İç Tüzük değişikli­ ğiyle ilgili bir teklifi görüşüyoruz ve bu teklifi görüşürken muhalefetin sesinin nasıl kısılmaya çalı­ şıldığını anlatırken Sayın Meclis Başkan Vekili'nin de muhalefetin sesini nasıl kısmaya çalıştığının takdirini millete bırakıyorum. Değerli milletvekilleri, bakınız, bu teklifle ilgili olarak 4 milletvekili, aynı anda, konuşma için müracaatta bulunmuşlardır. Bu 4 milletvekili arasında kura çekilmiştir ve kurada isabet eden mil­ letvekillerinden sırada olan milletvekili konuşmayınca, aynı anda müracaat eden -bir milletvekili olarak- benim, otomatik olarak konuşma hakkım doğmaktadır. Bunu Sayın Meclis Başkanı nasıl böyle yorumluyor, muhalefetin sesini nasıl, Ümmet Kandoğan'ın sesini nasıl kısmaya çalışıyor, an­ lamak mümkün değil. Şimdi, biraz önce, burada, Sayın Başkan, Sayın Fatsa üçüncü dakikasını kullandı, üçüncü da­ kikasını! Beş dakika konuştu, üç dakika daha siz orada söz hakkı tanıdınız. Ama, Ümmet Kando­ ğan gelince "beş dakikada sesini keserim" diyor. Siz, orada, bizim oylarımızla oturuyorsunuz Sayın Başkan, hiçbir ayrımcılık yapamazsınız. Bu Meclisi adaletle, doğru ve hakkaniyet ölçüleri içerisin­ de yönetmek mecburiyeti içerisindesiniz. BAŞKAN - Maddeyle ilgili konuşur musun Sayın Kandoğan, maddeyle ilgili konuşur musun. ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Geliyorum. Sayın Fatsa maddeyle mi ilgili konuştu Sayın Başkan? Değerli milletvekilleri, bakınız, nasıl aceleyle kanunların, tekliflerin hazırlandığını, bak, size göstereceğim. Şimdi, açın... Elinizde olan varsa baksın. 3'üncü madde. Okuyorum 3'üncü madde­ yi: "Bu İçtüzük hükümleri Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yürütür." Böyle bir cümle ola­ bilir mi arkadaşlar? Olur mu böyle bir cümle? İlkokul birinci sınıfına giden bir talebe böyle bir cüm­ le yazmaz. İşte, 5 tane Grup Başkan Vekili yazmışlar, komisyondan geçmiş, ilgililer burada, Mec­ lis Başkanımız burada, işte cümle böyle! RECEP KORAL (İstanbul) - Baskı hatası. ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ne demek baskı hatası? Böyle bir şey olabilir mi? "Bas­ kı hatası..." Hayır efendim, böyle bir şey olmaz! İşte, burada. Peki, Komisyon ne güne duruyordu, Komisyon niye düzeltmedi? İşte, Meclisteki kanun teklif ve tasarılarının nasıl görüşüldüğünün açık -486-