uluslararası denetimin sorunu

advertisement
KÜRESELLEŞME SÜREcİNDE
ULUSLARARASI DENETİMİN
ARTAN ÖNEMİ VE
KAMUSAL DENETİMİN
ULUSLARARASILAŞMASı
SORUNU
..
..
H.OmerKOSE
*
Özet: Küreselleşme sürecinde ulusalın niteliğindeki aşınma, kamusal denetim alanında
da kendisini giderek artan ölçüde hissettirmektedir. Gerek devletlerin, gerekse uluslara­
rası örgütlerin hesap verme sorumlulukları uluslararası bir nitelik kazanırken, başta
çevre sorunları olmak üzere uluslararası yolsuzlukların, dış kredilerin, yabancı sermaye
yatırımlarının ve daha birçok alanın denetiminde ulusal boyutun yetersiz kalması, ulus­
lararası denetim mekanizmalarını ve mevcut ulusal denetim kurumlarının uluslararası
düzeyde işlev üstlenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu süreçte ulusal yönetimlerin ulusla­
rarası hukuk, uluslararası kamuoyu ve uluslararası örgütler tarafindan denetiminin yo­
ğunluk kazanmasıyla uluslararası denetimin önemi artarken, birden fazla ülkenin yük­
sek denetim kurumunca yürütülen uluslararası denetim uygulamalarının yaygınlık ka­
zanmasıyla denetimin uluslararasılaşması süreci hızlanmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Sayıştay (yüksek denetim kurumları), uluslararası denetim, ulusla­
rarası örgütler. hesap verme sorumluluğu.
GİRİş
Son yüzyılda başdöndürücü bir hızla gelişen uluslararası sistem, ulusal yöne­
timler için birtakım sınırlamalar getirmiş ve ulusal egemenlik yetkilerinin gide­
rek artan bir bölümünün uluslararası örgütlere devredilmesi, bu yüzyılın en be­
lirgin özelliği olmuştur. Siyasal alanda global değerler olarak benimsenen de­
mokrasi, insan haklan ve hukuk devleti anlayışı, hiçbir ulusal yönetimin ilgisiz
kalamayacağı ilkeler haline gelmiş ve aykın davranış ve uygulamalar diğer dev­
letler ve uluslararası örgütler tarafından sınırlandınlmaya çalışıldığı gibi, ulusla­
rarası kamuoyu ve baskı gruplan da çeşitli mekanizmalar aracılığıyla bu alan­
larda canlı bir duyarlılık ortamı oluşturmaktadırlar.
• Dr, Sayıştay Başdenetçisi.
Amme İdaresi Dergisi. Cilt 37 Sayı 3 Eylül 1004, s. 37-61.
38
Amme İdaresi Dergisi
Aynı şekilde uluslararası
ekonomik ve siyasal bütünleşme eğiliminin yoğun­
gibi kamusal denetim alanında da ulusal boyutu ye­
tersiz kılmakta, uluslararası nitelikteki konu ve alanların denetiminde ulusal
yüksek denetim kurumları görev üstlenmek zorunda kalmaktadır. Bugüne kadar
daha çok çevre sorunlarının denetimi alanında karşılaştığımız uluslararası dene­
tim uygulamalarının yaygınlaşması ve hemen her ülkenin yüksek denetim ku­
rumlarına bu tür işlevlerin yüklenmesi kaçınılmaz görünmektedir. Uluslararası
Yüksek Denetim Kurumları Örgütü (INTOSAI) de, etkinliklerinin giderek artan
bir bölümünü bu alana kaydırmaktadır.
Aslında yüksek denetim kurumlarının ulusal boyutta ele aldıkları temel ko­
nular da sadece kendi uluslarını değil, tüm dünya toplumunu doğrudan ilgilendi­
ren öneme sahiptir. Yolsuzlukların önlenmesi, ekonomik kayıpların azaltılması,
ekonomik ve sosyal refahın artırılması, kamusal alanda en iyi yönetim uygula­
malarının ilke edinilmesi, kamu yönetiminde reform için katkı sağlama ve yük­
sek denetim kurumlarının daha birçok işlevi, ülkeler ve uluslar arasında her a­
landa yoğunlaşan global etkileşimin de aracılığıyla ilgisiz görünen diğer top­
lumlar için de değer taşımaktadır.
laşması,
her alanda
olduğu
Öte yandan yüksek denetimin metodolojisi, ilke ve standartlarıyla evrensel
bir disiplin niteliğine dönüşmesi, bu kurumların çağdaş denetim arayışlarını ve
uluslararası işbirliği çabalarını sürekli kılmaktadır. Bu çerçevede II. Dünya Sa­
vaşı sonrasında köklü ve yaygın bir uluslararası örgütlenmeye giden bu kurum­
lar, gerçekleştirdikleri uluslararası etkinliklerle denetimin gelişmesinde ve daha
işlevsel kılınmasında önemli mesafeler almışlardır. Bu etkinlikler uluslararası i­
lişkilerin geliştirilmesi açısından da değer taşımaktadır.
ULUSLARARAsı SİSTEM VE DENETİM
Uluslararası Örgütlenme ve Ulusal Devletin Sınırlandırılması
Uluslararası
sistemin en temel aktörleri olan devletler, gerek birbirleriyle i­
gerekse kendilerinden bağımsız aktörler olarak varlıklarını sürdüren
örgütlerle olan ilişkilerinde kendilerini sınırlayan, bir tür denetime
tabi tutan ilkelerle karşı karşıyadırlar. Bireyler arasındaki ilişkilerde sosyal ve
hukuksal normlar tek tek bireyler üzerinde önemli bir denetim görevi üstlen­
mektedir. Ulusal düzeyde kurumlar üzerindeki denetim de yine birtakım norm­
lara uygunluğun sağlanmasına yöneliktir. Uluslararası düzeyde ise devletler, ge­
rek birbirleriyle ve gerekse uluslarüstü kuruluşlarla olan ilişkilerinde uluslarara­
sı hukuk kuralları tarafından sınırlandırılmakta, uluslararası nitelikte bir denetim
lişkilerinde,
uluslararası
mekanizması işlemektedir.
Uluslararası arenada devletleri işbirliğine yöneIten nedenler, bireyler arasın­
daki işbirliği amaçlarından farklı değildir. Bir devletin kaynaklarının yetersizliği
ya da rasyonel kullanımı gereği, ölçek ekonomisi aracılığıyla maliyetlerin en
Küreselleşme
Sürecinde
Uluslararası
Denetim
39
aza indirgenmesi, gücün kollektif kullanımının sağlayacağı etki, bir eylem ya da
tutumu meşrulaştırma çabası, dışsal tehditlerden korunmak vb. birçok amaç,
devletleri örgütlü işbirliğine yöneIten temel faktörlerdir.
Uluslararası örgütlenme, uluslararası sistemin korunmasına yönelik bir araç
olarak yüzyıllar boyu gerek düşünsel gerekse devletlerin dış politikalannda bir
arayış veya yöneliş olarak belirginleşmiştir (Genç, 1993: 5). Örgütlenme süreci
20. yüzyıla kadar oldukça yavaş gelişmiş ve çoğunlukla sınırlı ve konjonktüre
bağlı kimi amaçlara yönelen örgütler pek fazla süreklilik kazanamamıştır. Kap­
samlan açısından da dar bir nitelik sergileyen bu örgütlerin farklı bir boyut ka­
zanmalan ve uluslararası politikanın etkili aktörlerinden olmalan, 20. yüzyılla
olanaklı olmuştur.
20. yüzyıla kadar sadece devletler uluslararası hukuk kişisi olarak kabul edi­
lirken, uluslararası ilişkilerdeki gelişmeler ve bir arada yaşama zorunluluğu,
devletler arasında örgütlü işbirliğini kaçınılmaz kılmış ve bu amaçla kurulan çe­
şitli uluslararası örgütler, 20. yüzyıl uluslararası siyasal sisteminin en belirgin
özelliğini oluşturmuştur. Öte yandan 19. yüzyılda bütün devlet sistemlerinde
egemen olan kapalı devlet prensibi İkinci Dünya Savaşı sonrasında meydana ge­
len gelişmelerle etkisini yitirmeye başlamış ve başlangıçta adaletin, banşın, u­
luslar arasında iyi ilişkilerin geliştirilmesi gibi nedenlerle uluslararası örgütlere
belirli yetkiler aktanImıştır.
Uluslararası örgütler aracılığıyla kurumsallaşan uluslararası işbirliği, ulusla­
rarası banşın korunmasında, uluslararası uyuşmazlıklann banşçıl yöntemlerle
çözümlenmesinin benimsenmesinde, politik aksiyonlann açıklık kazanmasında,
sosyo-kültürel ve ekonomik yakınlaşmada veya uluslararası politika alanında
kamuoyu oluşmasında fonksiyonel (Genç, 1993: 1) bir konum kazanmıştır.
Bütün bu gelişmeler, devletlerin egemenlik yetkisinin sınırlannı da gün geç­
tikçe daraltmaktadır. Devletlerin kesin ve sınırsız bir egemenliğe sahip olduklan
anlayışından, göreceli ve uluslararası hukuk kurallan ile sınırlı bir egemenlik ve
bağımsızlık anlayışına (Pazarcı, 1989: 386) geçiş, 20. yüzyılın temel bir niteli­
ğini oluşturmaktadır. Ancak günümüzde gelinen noktada, egemenliğin göreceli­
ği değil, egemenliğin uluslararası örgütlere devredilmesi olgusu giderek yaygın­
lık kazanmaktadır.
Günümüzde Avrupa Birliği olarak farklı bir aşamaya girmiş bulunan Avrupa
örgütlenmesi ise, uluslararası örgütlenmeye devrimsel bir boyut
getirmiş, üye devletlerin hukuksal, ekonomik, sosyal, kültürel ve nihai olarak da
siyasal yapılannı bütünleştirmeyi amaçlayan uluslarüstü yetkilerle donatılmıştır.
Bu entegrasyon süreci üye devletlerin egemenlik yetkilerinin birçoğunu bu ör­
güte devretmelerini gerektirmiş ve üye devletlerin hukuksal, ekonomik ve sos­
yal yapılannı köklü şekilde etkilemiştir.
Topluluklannın
40
Amme idaresi Dergisi
Örneğin Avrupa Birliği bünyesinde gerçekleştirilecek olan EMU'da (parasal
birlik) ülkeler bağımsız para politikalarından vazgeçmektedirler. EMU' da, fiyat
istikrarını sağlamakla yükümlü, işlevsel olarak bağımsız bir Avrupa Merkez
Bankası birlik genelinde bir para politikası uygulamak durumundadır. Bu da ül­
kelerin kamu maliyesi alanında parasal enstrümanlardan yoksun kalmalarını ve
dolayısıyla kamu maliyelerini daha zor yönetebilmelerine yol açacaktır.
Uluslararası örgütlenmenin ve bu örgütlerle ilişkilerin ulusal denetim sistem­
leri ve yüksek denetim kurumları üzerindeki etkisi açısından, yeniden yapılan­
ma sürecinde Avrupa Birliği normlarını baz alan Orta ve Doğu Avrupa Ülkele­
rinin yüksek denetim kurumlarının içinde bulundukları arayış örnek gösterilebi­
lir. Avrupa Birliği üyeliği için zorunlu görülen demokratik devlet yapısının bir
parçası olarak kamu maliyesinde şeffaflık, yönetimde verimlilik, tutumluluk ve
etkinlik ilkesi ve daha birçok ilke yüksek denetim kurumlarını da yakından ilgi­
lendirmektedir (Najwyzsza Izba Kontroli, 1999: 11).
Bu ülkeler, özellikle 1993 Avrupa Konseyi toplantısında saptanan Kopenhag
Kriterleri çerçevesinde Avrupa Birliğine aday ülkeler için öngörülen koşullar
arasında yer alan "demokratik bir yönetim için güvence sağlayacak istikrarlı bir
örgütsel yapı" koşulu dolayısıyla denetim sistemlerini ve denetimin kurumsal
yapısını "demokratik bir yönetim için güvence sağlayacak" bir niteliğe kavuş­
turma çabasındadırlar. Avrupa Sayıştayı 'nın önderliğinde ve Polonya Sayıştayı
başkanlığında bir çalışma grubu oluşturan bu ülkelerin yüksek denetim kurum­
ları, bağımsız denetim işlevinin geliştirilmesi amacıyla çalışma grubunca oluş­
turulan önermelerin uygulanmasının, ülkelerinin AB 'ye kabul sürecinde talep
edilen koşulları karşılamasında giderek artan önemde bir rol oynayacağı görü­
şünde birleşmişlerdir (Najwyzsza Izba Kontroli, 1999: 13).
Keza Türk Sayıştayı 'nın 2000-2004 için hazırladığı Strateji Bildiriminde, AB
ile uyum sürecinin genelde denetimi, özelde de Sayıştay denetimini etkileyeceği
öngörülmüş, stratejiler arasında da yüksek denetimi Avrupa Birliği standartları­
na uyumluiaştırma yönünde gerekli adımların atılacağı, Avrupa Birliği ile bü­
tünleşme sürecindeki ülke yüksek denetim kurumlarının girişimlerinin yakından
izleneceği ifade edilmiştir (Sayıştay, 2000: 3-5).
Global Uluslararası Sistemin Ulusal Politikalar Üzerindeki Etkisi
Ulusların birbirleriyle yoğun siyasal, sosyal ve ekonomik ilişkiler içerisine
girmeleri, karşılıklı ve tek yönlü bağımlılıklarını artırmıştır. Bağımlılık düzeyi­
nin yüksek olduğu bir ortamda bir ülkenin diğer ülkelerdeki gelişmelerden so­
yutlanmış olarak etkin ve sağlıklı politikalar oluşturması mümkün değildir. Ge­
linen noktada uluslararası bütünleşme ulusal politikaların etki alanını azaltmış,
karşılıklı etkileşim ve bağımlılığı arttırmış, uluslararası rekabetin ve işbirliğinin
önemini her zamankinden daha çok gündeme getirmiştir (DPT, 1995: 24).
Küreselleşme
Sürecinde
Uluslararası
Denetim
41
Global nitelik taşıyan bir sistemde, sistemin her öğesi diğerlerini etkilemek
ve diğerlerinden etkilenmek durumundadır. Günümüz uluslararası sisteminde de
ülkelerin tamamıyla bağımsız bir karar sürecine ve sınırsız bir uygulama alanına
sahip olması düşünülemez. Çünkü bir ülkenin örneğin ekonomik politikaları,
diğer birçok ülkenin ekonomik yapısını doğrudan ya da dolaylı olarak etkile­
mekte, dolayısıyla da ülkelerin bireysel karar süreçlerinin yerini, kollektif karar
mekanizmalarına bırakması kaçınılmaz olmaktadır. Bu etkileşim sonucunda bu­
gün tüm dünya ülkelerinin ekonomik yapıları, tarihin hiçbir döneminde olmadı­
ğı kadar birbirine yakınlaşmış, bağımsız ve farklı ekonomik yapıların yaşam o­
lanağı oldukça zayıflamıştır.
Aynı yaklaşım, daha düşük düzeyde de olsa, siyasal yapılar için de geçerli­
dir. Farklı ve rakip siyasal sistemlerin etkisini ve hatta varlıklarını yitirmeye
başlamaları da, büyük ölçüde global iletişim ve etkileşim sürecinin bir sonucu­
dur. Bir başka deyişle globalleşen bir dünyada devletin ülkesel denetim yetkisi,
ulusal egemenliğini gereğince sağlamaya yeterli olmamaktadır. Ulusal devletler
üzerinde çoğu kez hukuksal ya da biçimsel açıdan olmasa da, siyasal açıdan fiili
bir "denetim ve baskı" söz konusu olmaktadır (Sönmezoğlu, 1995: 29).
Siyasal alanda global değerler olarak benimsenen demokrasi, insan hakları
ve hukuk devleti anlayışı, hiçbir ulusal yönetimin ilgisiz kalamayacağı ilkeler
haline gelmiş ve aykırı davranış ve uygulamalar diğer devletler ve uluslararası
örgütler tarafından sınırlandırılmaya çalışıldığı gibi, uluslararası kamuoyu ve
baskı grupları da çeşitli mekanizmalar aracılığıyla bu alanlarda canlı bir duyarlı­
lık ortamı oluşturmaktadırlar. Bu duyarlılık, bireysel hakların korunmasından,
sınıf (işçi gibi) çıkarlarının korunmasına kadar, bazen topyekün insanlık çıkarla­
rının (çevre vb. konularda) gözetilmesine kadar çok geniş bir alanda ulusal yö­
netimler üzerinde etkili bir denetim işlevi görmektedir.
Ulusal yönetimlerin özellikle insan hakları açısından uluslararası denetimi
günümüzde büyük önem kazanmış ve hiçbir ülke yönetiminin duyarsız kalama­
yacağı düzeyde etkin bir denetim halini almıştır.
İnsanlık, İkinci Dünya Savaşı 'nın yol açtığı acılardan, İnsan Hakları Evren­
sel Bildirgesi 'nin önsözünde vurgulandığı gibi, "insanlığın bilincini isyan etti­
ren barbar eylemler"den sonra, evrensel ve bölgesel düzeylerde olmak üzere u­
luslararası koruma ve denetim sistemleri getirmiş, bunu bir iç hukuk sorunu ola­
rak görme anlayışını geride bırakmıştır (Gülmez, 96: 1). Bir başka deyişle insan
hakları, kuşkusuz uluslararası ilişki konularından biridir ve buna bağlı olarak
uluslararası tanınma sıfatından yararlanırlar (Mourgeon, 1991: 118).
İkinci Dünya Savaşı öncesinde, uluslararası hukuk, yalnızca devletler ara­
sındaki ilişkileri düzenliyor, devlet-yurttaş arasındaki ilişkilerin düzenlenmesini
ise devletlerin iç hukukuna bırakıyordu. Bireyler uluslararası hukukun "özne"si
değil, "konu"su sayılıyordu. Uluslararası hukukta hak özneleri sadece "devlet­
42
Amme İdaresi Dergisi
da devletin kendi uyruklarına kötü davranması ve haklartnı
bir iç hukuk sorunu olarak görülüyordu. Bireyler hak öznesi sayıl­
madığından, bu gibi durumlarda uluslararası kuruluşların ya da başka bir devle­
tin karışması söz konusu olmazdı. 1945'te BM'nin kurulmasını ve 1948'de de
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilmesini izleyen dönemde, birey­
ler uluslararası hukukta "hak öznesi" sayıldı ve böylece insan hakları alanında
bireyin korunması uluslararasılaştı (Gülmez, 1996: 3-5).
Bu değişiklikten sonra belli kişi kümeleri dışında, herkesi kapsayan uluslara­
rası denetim ve koruma sistemleri oluşturuldu. Bireyler hakkını çiğneyen devle­
te karşı uluslararası organlara yakınmada bulunma hakkıyla donatıldı (Gülmez,
1996: 55).
Özellikle Türkiye'nin de 1950'de imzalayıp 1954'te onayladığı Avrupa İn­
san Hakları Sözleşmesi bireyi uluslararası hukukta hak sahibi yapmakta, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru hakkı vermekte, aynca üye devlet­
lere, sözleşmeci diğer devletlerin sözleşmeye saygılı olup olmadıklarını denet­
leme görevi vermektedir.
Ülkemiz açısından özellikle 1982 Anayasasıyla uluslararası sözleşmelerin iç
hukuktaki statüsüne yönelik getirilen hükümler, bu denetim türünün yönetim
üzerindeki etkilerinin güçlü olmasını sağlamıştır.
Yönetimin bu şekilde uluslararası organlarca denetimi, önemli sonuçlar do­
ğurmaktadır. Sözleşmeci devletin ilgili organların nihai kararlarına uymamaları
karşısında ağır yaptırırnlara maruz kalabilmesi söz konusu olabilmektedir. Bu­
nun ötesinde ülkenin dış itibarı da zedelenmektedir. Bundan dolayı uluslararası
denetim mekanizmalarının işletilmesine yönelik kişisel girişimlerin artması ve
bu bilincin toplum içinde yerleşmesi, yönetimin işleyişinde hukuka uygunluk ve
kişisel haklara saygı açısından büyük gelişmelere yol açacaktır (Özer, 1998:
107).
Günümüzde BM başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş insan hakla­
rının korunmasını gözlemektedir. Birçok organ geniş bir haklar bütünü için
(BM Ekonomik ve Sosyal İşler Komisyonu, BM İnsan Hakları Komisyonu) ya
da bir haklar kategorisi veya hakların bir yönü için (Sömürgesizleştirme Ko­
misyonu gibi) çaba göstermektedir. Bu organlar kendi inisiyatifleriyle yürüttük­
leri araştırmaların yanı sıra uluslararası sözleşmelerin kendilerine verdikleri uy­
gulamaların denetlenmesi görevi ile de yükümlüdürler (Mourgeon, 1991: 118).
Uluslararası siyasal denetim araçları her zaman olumlu olmayıp, niteliği çok
tartışmalı denetim mekanizmaları da çeşitli amaçlarla çok sık kullanılabilmek­
tedir. Örneğin gelişmiş ülkelerce azgelişmişlere verilen dış yardımlar, büyük öl­
çüde siyasal etki ve denetim sağlama amacına yöneliktir. Uluslararası ilişkilerde
başvurulan birtakım ekonomik yaptırımlar da (ambargo, abluka, kota gibi), çoğu
kez aynı amaçlarla uygulamaya konulmaktadır. Bu araçlarla sağlanan siyasal
ler" idi.
Dolayısıyla
çiğnemesi,
Küreselleşme
Sürecinde Uluslararasi Denetim
43
denetim, azgelişmiş ülkenin saldırgan tutumlannın sınırlandınıması, halklanna
yönelik birtakım olumsuz uygulamalann kaldınlması gibi kimi olumlu ve tüm
insanlık için yararlı gelişmelerin sağlanmasını amaçlayabileceği gibi, bunun ter­
si yönde sonuçlara yol açabilecek birtakım amaçlara da yönelebilir.
Dünya Kamuoyunun Artan Önemi
Dünya kamuoyu, "devletlerin sınırlannı aşan ve çeşitli ülkelerin bireylerini
kimi temel uluslararası sorunlarda birleştiren bir oydaşma (consensus)" olarak
tanımlanabilir. Yani herhangi bir zaman bir hükümet uluslararası alanda dünya
halklan tarafından kabul edilmeyen bir davranış gösterince, ulusal bağlantılar ne
olursa olsun, tüm insanlık buna karşı gelecek ya da en azından, içinden gelen bir
hareketle görüşünü böyle bir davranış gösteren hükümete kabul ettirmeye çalı­
şacaktır. Bu davranış karşısında kalan hükümet de, ulusal bir toplumda ahlak ya
da hukuk kurallanna karşı gelen bireyin durumuna düşecek ve toplum bunlan
kendi standartlanna uymaya zorlayacak ya da cezalandıracaktır (Gönlübol,
1985: 237).
Günümüzde özellikle bazı alanlarda çok duyarlı bir uluslararası kamuoyu o­
luşmuştur. Demokratik yaşamın gerekleri ve insan haklannın tanınması ve ko­
runması en güncel sorun alanlandır. Keza banşın sağlanması, savaşın önlenme­
si, hukuk devleti ilkelerinin egemen kılınması gibi konular, dünya kamuoyunun
duyarlı olduğu alanlardır. Son çeyrek yüzyılda, çevrenin korunması ve gelişti­
rilmesi ve buna bağlı olarak sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı da en güncel
gündem maddelerinden birisini oluşturmaktadır.
Tarihte bir devletin dış politikasını, devletler-üstü kamuoyunun kendiliğin­
den bir hareketi sonunda değiştirmesi olayına pek az rastlanmamaktadır. Yakın
insanlık tarihinde bir hükümetin belli bir dış davranışı karşısında dünya kamuo­
yunu seferber etmek için çabalar sarfetmesi durumlan sık sık görülmüştür
(Gönlübol, 1985: 237).
Ancak dünya kamuoyu, çeşitli nedenlerden dolayı çoğu zaman, ulusal dev­
letleri davranışlanndan vazgeçirecek bir güç ve etkiye sahip olamamıştır.
Morgenthau, bu nedenleri ikiye ayırmaktadır. Birincisi, tüm insanlığı birbirine
bağlayan psikolojik özelliklerin ve beklentilerin bulunmaması, diğeri ise tekno­
lojik gelişmelerin dünya halklannın görüşlerini birbirine yaklaştırdığı konusun­
daki kanının doğru olmayışıdır.
Gerçekten dünyada açlıktan lükse dek birbirinden çok farklı yaşantı düzeyle­
ri, birbirleriyle bağdaştınıması çok zor olan özgürlük anlayışlan ve göreli eşit­
likten, kölelik sİstemİne dek değişen devlet ve hükümet anlayışlan bulunmakta­
dır (Gönlübol, 1985: 238). Bu farklılıklar bir dünya kamuoyunun oluşmasını
güçleştirmektedir. Öte yandan teknoloji, son yıllardaki hızlı gelişimine rağmen,
coğrafi mesafeleri ortadan kaldırarak bireyler arası iletişimdeki tüm olanaksız­
44
Amme İdaresi Dergisi
lıkları
ortadan
kaldırmış değildir.
Aynca ulusal hükümetlerin teknolojinin ola­
yönlendirme amacıyla kullanmaları, bir dünya kamuo­
aksine, ayn ulusal kamuoylarının gelişmesi sürecini güç­
naklarını kamuoylarını
yunun yaratılmasının
lendirebilecektir.
Uluslararası
Hukuk
Uzun bir gelişim sürecinden sonra uluslararası hukuk, zaman içinde devletle­
rin uluslararası alandaki pek çok haklarını ve ödevlerini kapsamı içine alan, sis­
temli ve bütünleşik bir kurallar ve ilkeler demeti haline gelmiştir. Yüzyıllar bo­
yu değişik ülkelerden binlerce hukukçu tarafından kaleme alınan bu kural ve il­
keler çeşitli ulusal ve uluslararası yargı organlarının kararlarıyla uygulamaya
geçirilmiştir. Sayıları gün geçtikçe artan uluslararası andıaşma ve sözleşmelerle
zenginleşen bu hukuk dalı, ayn bir bilim dalı haline gelmiştir.
Devlet sisteminin gelişmesiyle oluşan uluslararası hukuk, devletler arasında
ve devletlerle diğer aktörler arasındaki meşru kural ve ilkeleri içermektedir.
Devletler her ne kadar egemen ise1er de, tek başlarına istediklerini yapmakta
özgür değildirler. Yerel normlar ve adetler (genellikle ulusal anayasalarda ya­
zılmış olarak) nasıl devletin kendi sınırları içinde her istediğini yapamayacağını
ortaya koyuyorsa, küresel kural ve adetler de egemen devletlerin özgürlüklerini
sınırlamaktadır .
Uluslararası standartlar genellikle kendi kendini kabul ettirir, devletler, ulus­
lararası kurumlar ve sivil toplum kuruluşları da bunlara uyulması için genel bir
sosyal baskı yaratır. Birçok devlette ulusal kanunlar ve ulusal mahkemeler de
devletler hukukuna uymayı teşvik etmektedir.
Uluslararası hukukun kuralları, tıpkı uluslararası ahlak kuralları gibi norma­
tiftir, birtakım davranış standartları getirmektedir. Tıpkı ulusal kanunlar gibi
bunlar da genellikle ahlak standartlarını içerirler. Ancak ahlak kurallarından
farklı olarak bunlar yargıya tabidir ve en azından potansiyel olarak, zorla uygu­
latılmaya da tabidir (BM Küresel Yönetim Komisyonu, 1996: 238-239).
Uluslararası Ekonomi ve "Ulusal"ın Azalan Önemi
Özellikle 20. yüzyılda hızlı bir büyüme ve yayılma sürecine giren çok uluslu
dünyada yeni bir ekonomik yapılanmaya ve buna bağlı olarak sosyal
ve siyasal alanda köklü değişikliklere yol açmıştır. Ancak dünya ekonomisinin
temel aktörleri konumuna gelen bu şirketlerin çeşitli ekonomik ve siyasal etkin­
likleri zaman içerisinde ulusal yönetimler için rahatsız edici boyutlar kazanınca,
bu yatırımların denetlenmesi gereği birçok gelişmekte olan ülkenin gündemini
işgal etmeye başlamıştır.
Sermayenin uluslararasılaşmasıyla ekonomik alanda ulusal politikaların iş­
levselliğinden çok şey yitirdiği açıktır. Çok uluslu şirketlerin uyguladıkları fi­
şirketler,
Küreselleşme
Sürecinde
Uluslararası
Denetim
45
yat, pazarlarna, yatınm ve üretim politikalan bir ülkedeki ekonomik, sosyal ve
hatta siyasal yapıyı değiştirebilecek bir nitelik kazanmış, elde ettikleri inanılmaz
mali güç nedeniyle bu şirketleri yasal açıdan belli kurallara bağlamanın ve de­
netim altına almanın giderek olanak dışı kaldığı, ülkelerin iç ve dış politikalan­
nın giderek bu şirketlerin etkisi altına girdiği sıkça öne sürülmüştür. Bu şirketle­
rin özellikle 1970'li yıllardaki kimi etkinlikleri de bu endişeleri haklı çıkarmış­
tır.
Çok uluslu şirketlerin faaliyetleri üzerinde denetim kurma gereksinimi duyan
ülkelerden kimisi iç hukuk düzenlemeleri aracılığıyla ulusal çıkarlanna gelebi­
lecek zararlan sınırlandırma yoluna giderken, bazılannın da aralannda birlikler
oluşturarak önlemler almaya yöneldikleri görülmektedir. Bu tür birliklerin en
önemlisi, Latin Amerika Ülkelerinin oluşturduklan "Andean Birliği"dir.
Ev sahibi ülkeler yabancı şirketlerin faaliyetlerini denetim altına alma çaba­
sına yönelirken, şirketlerin ait olduklan ülkeler de, bunlann faaliyet gösterdikle­
ri ülkelerin keyfi tutumlanna karşı korunması amacıyla, yabancı yatınmlara u­
luslararası hukuk düzeni aracılığıyla güvence sağlanması için çeşitli girişimler­
de bulunmaktadırlar. Günümüzde uluslararası yatınmlann korunması için ulusal
düzeyde yasal düzenlemeler gerçekleştirilirken ve uluslararası hukuk normlan
geliştirilirken, ikili anlaşmalar ve özellikle de uluslararası anlaşmalar (ICSID,
MIGA, MAl gibi) aracılığıyla uluslararası yatınmlann korunması, uluslararası
gündemin öncelikleri arasında yer almaktadır (Hade, 1998: 51-74).
Dünya Bankası ve OECD gibi örgütlerin öncülüğünde yabancı yatınmlann
korunmasına ilişkin olarak geliştirilmeye çalışılan uluslararası mekanizmalarla,
aslında ev sahibi ülke yönetimlerinin bu yatınmlar üzerindeki denetimleri kaldı­
nlmaya çalışılmaktadır. Yabancı şirketle ulusal yönetim arasında söz konusu o­
lan ve gerçekte devletler arasında olmayıp uluslararası bir niteliği bulunmayan,
ilgili ülke sınırlan içindeki taşınmazlara, mallara ve tesislere ilişkin olan uyuş­
mazlıklann, ulusal yargı ve diğer denetim mekanizmalan yerine uluslararası ku­
ruluşlarca çözümü öngörülmektedir. Bu sisteme bir tepki olarak Latin Amerika
ülkeleri Calvo Klozu olarak bilinen bir önlem paketini uygulamaya sokmuşlar­
dır.
Calvo Klozu'na göre mahalli uyuşmazlıklarda kaynak ülke hükümetinin
yardımını isteyen yabancı işletmeler, bütün mahalli haklardan ve müeyyideler­
den yararlanmak imkanını kaybeder. Buna karşı kaynak ülkeler, bu tür hüküm­
lerle kendi doğal haklannın yatınm yapan şirketler tarafından ortadan kaldın­
lamayacağını ve her devletin kendi vatandaşlannın çıkarlarını korumak husu­
sunda görevli olduğunu savunmuşlardır (Kabaalioğlu, 1982: 121). Latin Ameri­
ka ülkeleri yabancı yatınmcılara, daha ülkelerine girişlerinde Calvo doktrinini
kabul ettirerek uyuşmazlıklarda dış müdahalelerden korunmayı amaçlamış ise
Amme İdaresi Dergisi
46
de, bu yöntemin etkili bir uygulaması
gerçekleştirilememiş
ve zaman
İçınde ıer­
kedilmiştir.
Uluslararası
ticaret de, ülkelerin ekonomik yapılannı birbirine yaklaştırmak­
Ticaretle birlikte sermayenin uluslararasılaşmasının ülkeler arasında oluş­
turduğu bütünleşme ve dolayısıyla bağımlılık olgusu, gelişmekte olan ülkelerin
ekonomi politikalannın "ulusal" niteliğini azaltmakta ve ülkelerin hareket ala­
nını azaltan bu bağımlılık ilişkisi, sonuçta gelişmiş ekonomilerin ve uluslararası
kuruluşlann denetimini zorunlu kılmaktadır.
Dış yardım ve kredi mekanizması da bu bağımlılığı artırarak gelişmekte olan
ülkelerin karar mercilerini giderek ülke sınırlan dışına çıkarabilmektedir. Özel­
likle yoğun dış borç yükü altına girmiş bulunan ülkelerin temel ekonomi politi­
kalan uluslararası mali ve ekonomik kuruluşlar tarafından saptanmakta ve uy­
gulanması da yine bu kuruluşlarca denetlenmektedir.
Sonuçta günümüzde uluslararası ekonominin temel dinamikleri, ulusal yöne­
timlerin egemenlik haklannın kapsamında yer alan kimi yetkilerinin, diğer alan­
larda olduğu gibi ekonomik alanda da uluslararası güçlerin eline geçmesine yol
açmakta, "ulusal" olarak bilinen değerler önemlerinden çok şey yitirmektedir.
Bu çerçevede ulusal denetim mekanizmalannın kimi işlevleri, gün geçtikçe ar­
tan oranda uluslararası denetim mekanizmalan tarafından üstlenilmektedir.
Özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından bakıldığında, uluslann karar ve­
ricilerinin ulusalcı baskılar altında olduklan, kendi seçmeninin taleplerini karşı­
lamak durumunda bulunduklan, uluslararası gündem içinde ulusalcı bir gündem
oluşturabilmenin çelişkisini taşıdıklan (Tekeli-İlkin, 1993: 26) gözlemlenmek­
tedir. Bu durumda ise, ulusal denetim ile uluslararası denetimin karşı karşıya
geldikleri açıkça görülmektedir.
tadır.
KAMUSAL DENETİMİN ULUSLARARASı BOYUTLARI
Uluslararası
Hesap Verme Sorumluluğu ve Denetimi
Globalleşen ve giderek küçülen dünyamızda yönetsel kişi ve kurumlann he­
sap verme sorumluluklannın ulusal çerçeveyle sınırlı kalması düşünülemez. U­
lusal düzeyde hesap verme sorumluluğunun uluslararası arenada dünya kamuo­
yuna karşı hesap verme yükümlülüğüne ve tüm insanlara karşı sorumluluğa dö­
nüşmesi ender bir durum olmadığı gibi, giderek yaygınlaşmakta ve artan oranda
bir anlam ve önem kazanmaktadır. Keza uluslararası işlevlere sahip örgütlenme­
lerin hesap verme sorumluluklan da şüphesiz ulusal boyutlan aşan niteliktedir.
Uluslararası düzlemde hesap verme sorumluluğu ulusal devlete çeşitli yü­
kümlülükler getirmektedir. Bu yükümlülükler çoğu zaman uluslararası düzen­
lemelerin temel konusunu oluşturur. Daha önceleri silahsızlanma ve savaş hu­
kuku üzerinde yoğunlaşan bu düzenlemeler sonralan daha çok ekonomik ve ma­
li konulara, insan haklanna, çevre ve sürdürülebilir kalkınma gibi alanlara odak­
Küreselleşme
Sürecinde
Uluslararası
Denetim
47
lanmaya başlamıştır. Endüstriyel faaliyetlere ilişkin standartların belirlenmesin­
den, mali ve ekonomik hayatın belirli düzenlemelere tabi kılınmasına kadar, u­
lusal niteliği ağır basan birçok konu uluslararası düzenlemelere ve zirvelere ta­
şınabilmektedir. Sonuçta devletlerin büyük çoğunluğunun ilgili sözleşmelere ta­
raf olmakla bağlayıcılık tanıdıkları bu düzenlemelere riayet etmeleri, uluslarara­
sı nitelikte bir denetimin konusunu oluşturmaktadır.
Kimi zaman da ulusal devletlerin dünya kamuoyuna hesap verme sorumlu­
luklan kendi iç hukuk düzenlemelerinden kaynaklanır. Genellikle devletlerin
onayladıklan uluslararası düzenlemelerin getirdiği yükümlülüklerinin doğal bir
sonucu olarak gerçekleştirilen bu iç hukuk düzenlemeleri, ilgili devletler için
uluslararası platformlarda hesap verme sorumluluğu doğurabilir.
Uluslararası düzenlemeler devletlere sadece sorumluluk değil, haklar da do­
ğurabilir. Çevreyle ilgili alanlarda, uluslararası ticarette vb. devletlerin sahip 01­
duklan haklan kullanabilmeleri de, uluslararası hesap verme sorumluluğuyla
doğrudan ilişkilidir.
Örneğin çevreyle ilgili 28 uluslararası anlaşmanın tarafı olan ve bunlann dı­
şında
da birçok sözleşme ve mutabakata imza koyan Türkiye'nin çevre konu­
sundaki hak ve sorumluluklan uluslararası alana da taşınmış olmaktadır. Aynı
şekilde Avrupa Birliği adaylığı sürecinde diğer birçok ülke gibi Türkiye de iç
düzenlemelerini AB'nin norm1anna uyumlulaştırma gereksinimi duymaktadır.
Bu süreçte imzalanan çok sayıda anlaşma, her iki taraf için hak ve sorumluluk­
lar doğurmaktadır. Bu hak ve sorumluluklann hayata geçirilmesi konusunda ta­
raflann hesap verme yükümlülükleri, uluslararası bir nitelik taşımaktadır.
Kamusal Alanda Uluslararası Denetim Konuları
Küresel Çevre Sorunlarının Denetimi
İnsanoğlunun doğaya karşı üstünlük sağlama savaşı çevre üzerinde yoğun bir
baskı oluşturmuş ve bu baskılann doğanın kendini yenileyebilme yeteneğinin
üstüne çıkmasıyla (Keleş-Hamamcı, 1998: 19) oluşan çevre sorunları, kısa sü­
rede global nitelik kazanmıştır. Çevredeki bozulmanın insan ve diğer canlılar i­
çin tehdit oluşturmaya başlaması, insanları bu sorunlara karşı önlem almaya yö­
neltmiş; 1972'de Stockholm'de düzenlenen BM Çevre Konferansı ile çevre so­
runlanna ilk kez uluslararası ölçekte çözümler üretilmeye çalışılmış ve bunu iz­
leyen dönemde ulusal ve uluslararası düzeyde birçok hukuksal düzenleme ger­
çekleştirilmiştir .
Birleşmiş Milletlerin 1992'de Rio de Janeiro'da düzenlediği Çevre ve Kal­
kınma Konferansını takiben, Washington DC'de aynı yıl toplanan INTOSAI
Kongresinde, çevre sorunlarının artan önemine vurgu yapılarak, bu konuda üye
ülkelere yardım ve rehberlik yapılması amacıyla 17 üyeden oluşan INTOSAl
Çevre Denetimi Çalışma Grubu oluşturulmuştur.
48
Amme İdaresi Dergisi
1995 'teki Kahire Kongresinde ise, ülkelerin Uluslararası çevre Anlaşmala­
denetimi konusunda yüksek denetim kurumlarının işbirliği
olanaklarının INTOSAl'ce teşviki kararlaştırılmıştır. Kongrede alınan Tavsiye
Kararında, "INTOSAI, Yüksek Denetim Kurumlarını mümkün olduğu ölçüde
ülkelerinde yapılan uygunluk denetimleriyle uluslararası anlaşmalar arasında
mutabakat sağlamaya teşvik etmeli ve Yüksek Denetim Kurumlarını ortak veya
eş zamanlı denetimleri konusunda cesaretlendirmelidir" denilmektedir.
1999'da Paris'te yapılan EUROSAI'nin IV. Kongresinde, EUROSAl bünye­
sinde de bir "çevre Denetimi Çalışma Grubu" oluşturulması kararlaştırılmıştır.
Çalışma Grubunun seçilmiş çevre koruma alanlarında bölgesel bir çevre dene­
timi programı düzenleyerek, sürdürülebilir bölgesel gelişme bağlamında, Avru­
pa ülkelerinin çok ivedi olan kısa, orta ve uzun vadeli gereksinmelerine odak­
lanması kararlaştırılmıştır (INTOSAI, 1998: 3-5).
INTOSAl'nin Asya Sayıştayıarını kapsayan bölgesel grubu olan ASOSAl
de, Kore Sayıştayı 'nın öncülüğünde çevre denetimi konusunda eğitim vermeye
başlamıştır. Çevre denetiminin bölgesel önemi göz önüne alındığında, büyük
olasılıkla INTOSAl'nin diğer Bölgesel Gruplarında da benzeri Çalışma Grupları
kurulacaktır (Sayıştay,I 999: 8).
Bu tür işbirlikleri, çevre konularının çoğunun sınır aşırı nitelik taşıması ve
bölgesel çevre konularının da çoğu kez ulusal sınırları aşması nedeniyle büyük
önem taşımaktadır. Birçok ülke sınıraşırı çevre problemlerini çözmek veya çev­
reye ilişkin diğer alanlarda birlikte çalışmak amacıyla uluslararası anlaşmalar
imzalamışlardır. Çevre sorunlarının bu sınıraşırı doğası ve hükümetlerin çevre
politikası, yüksek denetim kurumları arasında işbirliği gereksinimini de berabe­
rinde getirmektedir.
1997 yılında INTOSAI tarafından yapılan bir ankete katılan 83 yüksek dene­
tim kurumundan 49'u, uluslararası çevre anlaşmalarının denetimine bazı yönle­
riyle ilgilendiklerini belirtmişlerdir. Günümüzde bu tür denetimlere giderek da­
ha fazla ağırlık verildiği ve raporlarının internet aracılığıyla dünya kamuoyuna
sunulduğu görülmektedir. Bu alandaki denetimler özellikle Avrupa kıtasında
birden fazla ülkenin ortak, eşgüdümlü ya da işbirliği halinde yürüttükleri dene­
timlere dönüşmektedir. Türk Sayıştayı da 8 Avrupa ülkesinin yüksek denetim
kurumu ile bu tür bir ortak denetime katılmıştır.
Dış Borçların Denetimi Sorunu
19. yüzyıl sonlarından itibaren kaynakların uluslararası transferi kamusal fa­
aliyetlerin giderek artan oranda merkezine yerleşti. Bu olgu devlet yönetiminde
olduğu gibi, kamusal denetim alanında da yeni ve alışılmışın dışında sorunlar
yarattı. Kaynakların transferi, diğer ülkelere kalkınma yardımı yapılması şeklin­
de ulusal sınırları aşınca, bu sorunlar giderek büyüdü (Grafe, 1981: 337).
rına uyarlıklarının
Küreselleşme
Sürecinde
Uluslararası
Denetim
49
Kamusal kaynaklann bir ülkeden diğerine transferi çok daha önceki zaman­
larda da, örneğin savaş tazminatlannın ödenmesi gibi durumlarda gerçekleşe­
bilmekteydi. Ancak zamanla bu kaynak transferleri, bu ödemelerin yönetimini
ve denetimini de içeren birtakım genel sorunlara yol açmaya başladı. Bu ödeme­
lerin özel yasal bir dayanağının (örneğin savaş tazminatlannda bir banş antlaş­
masının) olup olmadığı, transfer edilen değerlerin (nakit ya da ayın) doğru he­
saplanıp hesaplanmadığı ve söz konusu transfer anlaşmasının yürürlükteki mev­
zuat hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı gibi konular, her iki ülke organ la­
nnca araştınıması gereken konulardır.
Kalkınma yardımlan alanında gerek anlaşma koşullannın, gerek uygulanışı­
nın ve gerekse belirlenen amaç ve ilkelere uygunluğunun her iki ülke tarafından
etkin bir denetim süzgecinden geçirilmesi gerekmektedir. Örneğin yardım sağ­
layan devlet, yardım alan devletin özgürlük ve bağımsızlığına aykın koşullar
koyabilir. Yardım veren devletin etkin bir denetim süreci sağlaması güç olduğu
gibi, alan devletin de bu yardımlann kalkınma kapasitelerine bir katkı sağlayıp
sağlamayacağını iyi hesaplaması gerekmektedir.
Çok taraflı kalkınma yardımlannın ulusal organlarca denetlenmesinin gerek­
liliği de tartışma konusu yapılabilir. Bu alanda faaliyet gösteren çeşitli
uluslarüstü örgütlerin kendi denetim elemanlannın olduğu bilinmektedir. Yar­
dım veren ülkenin ulusal yüksek denetim kurumunun bu alandaki denetim ola­
naklannın sınırlılığı da yadsınamaz. Böyle bir durumda yardım veren ülkenin de
üyesi durumunda bulunduğu bu uluslarustü kuruluşlann yaptıklan denetimlerin,
ulusal denetim kurumlannca da asıl kabul edilmesi ve bu raporlar üzerinden de­
netim yargılanna varmalan uygun bir yololabilir.
Öte yandan söz konusu uluslarüstü kuruluşlann denetim kurullannın büyük
ölçüde üye devletlerin yüksek denetim kurumlan personelinden oluşturulması,
ülkeleri doğrudan ilgilendiren konu ve sorunlann, kendi denetim elemanlannın
da içerisinde yer aldığı bir komisyonca denetlenmesinin sağlanması, bu alandaki
ulusal düzeyli denetim gereksinmesinin karşılanmasında daha etkili bir yöntem
olabilir.
Kalkınma yardımlan alanında yüksek denetim kurumlannca yapılacak dene­
timlerde yasallık ve düzenlilik incelemelerinin önemli bir' yer tutması
beklenemez. Yapılacak bir etkinlik denetimi ise, kalkınma yardımlanna konu
olan program veya projelerde belirlenen amaçlara ulaşılıp ulaşılamadığının sap­
tanmasını içerir. Verimlilik denetimi de, belirlenen amaçlara mümkün olan en
ekonomik yollarla, yani fonlann ya da materyalin israfı olmaksızın ulaşılıp ula­
şılmadığının araştınlmasını amaçlar.
Etkinlik denetimleri, ikincil amaçlann temel amaçlarla veya proje amaçlan­
nın program amaçlanyla uyumlu olup olmadığının incelenmesini de kapsar. ör­
neğin nüfusun kırsal bölgelerden kentlere göç etmesinin önlenmesi hem yardım
50
Amme İdaresi Dergisi
alan ülkece bir amaç olarak benimsenmişse, bu amaç
yer almamış olsa bile, yapılan yardımlarla yürütülen
programlar kırsal nüfusu kent özeklerine göçünü özendirecek nitelikte olmaması
gerekir. Yapılacak denetimlerde projenin amaçlannın programlarla bağdaşmaz­
lığı yargılanacaktır (Grafe, 1981: 339).
Bir kalkınma programı veya projesinin amaçlanyla ilgili her denetim, birta­
kım çıkmazlarla karşı karşıya kalabilir. Çünkü bu alan daha çok parlamentonun
özel alanına girmekte olup, hükümet kararlannın siyasal denetimi ile ilgili par­
lamento biriminin denetim yetkisinin kapsamında değerlendirilmektedir. Hü­
kümetin bir bakanının, hükümetin ve hatta parlamentonun kalkınma politikasını
şekillendirmesinde bağımsız bir dış müdahale kabul edilebilir görünmemekte­
dir. Ancak yaşanan deneyimler göstermiştir ki, yüksek denetim kurumlan kal­
kınma yardımlannın hedefleri ve bu hedeflere ulaşılmasına ilişkin sorunlann
geniş bir bölümü üzerinde yasal bir yetkiye sahip olmalı ve bu yetkisini çok ya­
rarlı alanlarda kullanmalıdır (Grafe, 1981: 339).
veren ve hem de
yardım
yardım anlaşmalannda
Uluslararası Yolsuzlukların Denetlenebilirliği
Yolsuzluk olgusu, genelolarak yönetimin performansını derinden etkileyen
ve etkisi tüm insanlığa yansıyan, tarihin en eski insanlık suçlanndan birisidir.
Bu nedenledir ki yolsuzluklann önlenmesi, denetim olgusunun gelişmesinde en
önemli faktör olmuş ve günümüzde de özellikle iç denetim mekanizmalannın
başlıca amaçlan arasında yolsuzluklann önlenmesi ilk sırayı almaktadır.
Yolsuzluklann azgelişmişlik sürecine katkısı, insan haklan, eşitlik ve adalet
gibi insanlığın temel değerlerine aykın niteliği, bu sorunun etkisinin ulusal sı­
nırlar içerisinde kalmasını engellemekte ve global bir insani sorun haline getir­
mektedir. Bu nedenledir ki yolsuzluk ve benzeri uygulamalar uluslararası gün­
demde fazla yer bulabilmektedir.
Yolsuzluklar, maddi boyutuyla da, sermaye ve üretimin uluslararasılaştığı,
ticaretin serbest1eştiği bir ortamda kolaylıkla uluslararası kimlik kazanabilmekte
ve dolayısıyla yolsuzlukla mücadele de uluslararası işbirliğini gerektirmektedir.
Yolsuzluk, daha çok gelişmekte olan ülkeler için uluslararası boyutu olan bir
sorundur (Sahgal, 1998: 4-5). Uluslararası işbirliğinin önemi de bu ülkeler açı­
sından daha fazla değer taşımaktadır.
Ulusal denetim mekanizmalannın bu türden uluslararası niteliğe bürünmüş
yolsuzluk olaylannda tek başlanna yeterli bir etkinlik gösterebilmeleri
beklenemez. Ne var ki, bu tür olaylann niteliği gereği, denetim kurumlan ara­
sında gerektiğinde işbirliğine gidilebilmesinin altyapısı henüz oluşabilmiş de­
ğildir.
Küreselleşme
Sürecinde
Uluslararası
Denetim
51
Ulusal Yüksek Denetim Kurumlarının Uluslarüstü İşlevleri
Aslında yüksek denetim kurumlannın ulusal boyutta ele aldıklan temel ko­
nular sadece kendi uluslannı değil, tüm dünya toplumunu doğrudan ilgilendiren
öneme sahiptir. Yolsuzluklann önlenmesi, ekonomik kayıplann azaltılması, e­
konomik ve sosyal refahın artınıması, kamusal alanda en iyi yönetim uygulama­
lannın ilke edinilmesi, kamu yönetiminde reform için katkı sağlama ve yüksek
denetim kurumlannın daha birçok işlevi, ülkeler ve uluslar arasında her alanda
yoğunlaşan global etkileşimin de aracılığıyla ilgisiz görünen diğer toplumlar i­
çin de değer taşımaktadır. Özellikle dış kredi, yabancı sermaye ve uluslararası
ticaret aracılığıyla birbirine kenetlenmiş ülkelerden birinde görülen başansızhk­
lann diğer çok sayıda ülkeyi doğrudan etkilemesi, az rastlanan bir olgu değildir.
Dolayısıyla yüksek denetim kurumlan kendi ülke halkına kamusal kaynaklann
doğru kullanımı konusunda güvence verirken, uluslararası kreditörlere, uluslara­
rası mali ve ekonomik kuruluşlara, uluslararası yatınm ve ticaret firmalanna da
bir ölçüde güvence sağlayabilmektedirler.
Aynca bu kurumlann doğrudan üstlendikleri uluslarüstü denetim işlevleri de
bulunmaktadır. Daha önce de belirtildiği üzere AB üyesi ülkelerin yüksek dene­
tim kurumlan, Birliğe karşı birtakım yükümlülükler üstlenmişlerdir. Bunun gibi
bazı ulusal yüksek denetim kurumlannın kimi uluslararası örgütler için dış de­
netçilik görevi üstlendikleri görülmektedir. Örneğin Fransız Sayıştayı BM Gıda
ve Tanm örgütü (FAO), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Meteoroloji
örgütü (WMO)'nün dış denetçilik görevini üstlenmiştir (The Court of Accounts
of France, ı 999: ı 5). Kanada Sayıştayı ise, BM Eğitim, Bilim ve Kültür örgütü
ile Sivil Havacılık örgütü gibi bazı uluslararası örgütlerin bağımsız dış deneti­
mini yürütmektedir.
Bu kurumlar, giderek uluslararası kuruluşlann ülkelerin ulusal sınırlan çer­
çevesinde kalan faaliyetlerinin denetimi için de güvenilir kuruluşlar olmaktadır.
Örneğin Dünya Bankası gibi uluslararası kredi kuruluşlannın mali destek sağla­
dıklan ulusal projelerin denetimi bu kuruluşlar için büyük önem kazanmakta ve
bu denetimlerin ulusal bir kuruluşa yaptınlması çeşitli açılardan zorunlu görül­
mektedir. Özellikle gelişkin ve bağımsız yüksek denetim kurumlanna sahip ül­
kelerde, bu kurumlann anılan projeler üzerinde zaten var olan denetimleri, ulus­
lararası kuruluşlar için de güvenilir kabul edilmektedir. Diğer ülkelerde ise, bu
alanda daha çok özel denetim kuruluşlannın tercihi söz konusu olmaktadır.
Dünya Bankası 'nın Ocak ı 993 tarihli raporunda, Dünya Bankası kaynaklı
projelerin denetimi için getirilen öneri bu açıdan dikkate değerdir. Bu raporda
Sayıştay için yeni bir model önerilmekte, bu model gerçekleştirilene kadar söz
konusu projelerin hazine kontrolörleri adına özel sektör denetçileri tarafından
denetlenmesi için hükümet ve Dünya Bankası'nın anlaşmalan önerilmektedir.
Yapılacak anlaşmaya göre ı Ocak ı 995 'ten itibaren bu projelerin denetimini
52
Amme İdaresi Dergisi
hazine kontrolörleri yerine özel sektör denetçileri gerçekleştinneli, hazine
kontrolörleri yapılan bu işlemlerin objektifliğini ve kalitesini tasdik etmelidir.
Uluslararası
Denetim Uygulamaları
Yüksek Denetim Kurumlarının Uygulamaları
Yüksek denetim kurumlan bazen kesişen denetimler aracılığıyla, ulusal dü·
zeyde gerçekleştirdikleri denetim faaliyetlerine uluslararası bir nitelik kazandı·
rabilmektedirler. Bu tür denetimlerde yüksek denetim kurumlan birden fazla ül­
kenin ortak sorun alanını oluşturan konulann denetiminde işbirliği yapmayı ka­
rarlaştınnakta, ancak denetim faaliyetleri ayrı ayrı yürütülmektedir. Denetim sü­
recinde ve denetim bulgulannın değerlendirilmesinde farklı ülkelere mensup
kurumlar yakın işbirliği içinde çalışmaktadırlar. 1995'te Danimarka ve Norveç
Sayıştayıan, savunma projelerinden birisi (Leopar tanklan ile ilgili) hakkında
bu tür bir denetim uygulamasına başvunnuşlardır.
Ortak denetimlerde ise, birden fazla ülke Sayıştayının denetim personelinden
oluşan bir denetim ekibi denetim faaliyetlerini yürütmekte ve sonuçta katılımcı
tüm ülkeler için tek bir denetim raporu hazırlanmaktadır. 1996 ve 1997 yıllan
boyunca Danimarka, Norveç ve İsveç Sayıştaylan UNICEF'in yönetiminde, bu
ülkelerin sağladıklan kalkınma yardımlanna dayalı bazı özgül projelerin ortak
denetimlerini gerçekleştinnişlerdir. Bu etkinlik, UNICEF'in kendi denetimi ol­
mayıp, her bir ülkenin sağladığı yardımlann yönetiminin verimlilik, tutumluluk
ve etkinlik ilkeleri açısından incelenmesi niteliğindeydi.
Uygulanan diğer bir model, eşgüdümlü denetimlerdif. Örneğin Belçika, Da­
nimarka, Hollanda, Norveç ve ABD Sayıştaylan birkaç yıl F-16 Çokuluslu Sa­
vaş Uçağı Programının fiyat tekliflerinin ve sözleşmelerinin değerlendirilme­
sinde koordineli çalıştılar. 1995 ve 1996 yıllan boyunca Polonya ve Belarus Sa­
yıştaylan Bialowieza Ulusal Parkının çevresel değerlerinin korunması konusun­
da bu tür eşgüdümlü bir denetim gerçekleştinnişlerdir. 1997 yılında ise, Polon­
ya Sayıştayı benzer bir denetim çalışmasını, sınır sulanna ilişkin uluslararası
yükümlülüklere ve sözleşmelere her bir ülkenin uymasını sağlamak amacıyla
Belarus, Çek Cumhuriyeti ve Litvanya ile birlikte gerçekleştinniştir. (Bu konu­
daki örnekler için bkz. INTOSAI, 1998: 8-11)
Daha çok çevre konusunda gerçekleştirilen bu denetimler gelecekte her a­
landa ve daha ileri düzeyde uygulanacak uluslararası denetimler için birer mo­
del oluştunnuş, tüm ülke Sayıştaylan için bu tür ortak girişimlerin yararlan ko­
nusunda bilgilendirici ve cesaretlendirici olmuştur.
Diğer Bazı Örgütlerin Etkinlikleri
Kimi alanlarda denetimin, birtakım uluslararası meslek örgütlerinin etkinlik­
leri ile uluslararasılaştığı görülmektedir. Örneğin uluslararası polis örgütü
Küreselleşme
Sürecinde
Uluslararası
Denetim
53
İnterpol, uluslararası nitelikteki suçlara bulaşmış kişilerin yakalanmasında üst­
lendiği işlevle
bu tür bir özellik göstermektedir.
Uluslararası ekonomik alanda denetim ve düzenleme yapma amacıyla oluş­
turulan Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi örgütlerin birçok faa­
liyetlerinin uluslararası denetim niteliğinde olduğu da yadsınamaz.
Esasen Birleşmiş Milletler örgütünün birincil amacının uluslararası arenada
siyasal denetim işlevini yürütmek olduğu ve hatta bazı koşullarla askeri denetim
araçlannı kullanma yetki ve yeteneğine sahip olduğu bilinmektedir. Bugüne ka­
dar birçok ülkenin siyasal ve askeri taleplerinin sınırlandınlmasında BM'nin
oynadığı rolün önemi büyüktür. Yine benzer şekilde NATO'nun birçok bölgesel
sorunun çözümünde üstlendiği işlev, uluslararası sistemin bir aktörünün ulusla­
rarası hukuka uygun hareket etmesini sağlamaya yönelik bir denetimi nitele­
mektedir.
Uluslararası Af örgütü, Greenpeace gibi hükümet-dışı örgütlerin işlevlerinin
de, doğrudan uluslararası denetim kavramı çerçevesinde değerlendirilmesi ge­
rekmektedir. Af örgütü, ulusal düzeyde ombudsman, yargı kurumlan vb. aracı­
lığıyla yapılan insan hak ve özgürlüklerinin korunması konusundaki çalışmalan,
çağdaş uluslararası kabul görmüş normlan esas alarak ve uluslararası kamuoyu­
nu harekete geçirerek daha ileri bir düzeyde ve uluslararası boyutta gerçekleş­
tirmektedir. Greenpeace ise, çevrenin korunması ve hiçbir ayrım gözetmeksizin
tüm insanlık için daha uygar, daha yeşil ve daha yaşanabilir bir Dünya sağlamak
için önemli etkinliklerde bulunan bir örgüttür.
Bu tür örgütlerin ve gerçekleştirdikleri uluslararası denetim uygulamalannın
örneklerini çoğaltmak mümkündür. Ancak özetle hemen her uluslararası örgü­
tün insanlık yaranna birtakım işlevler üstlenmek üzere kurulduklan ve bu amaç­
la çeşitli gerçek ve tüzel kişilerin eylem ve işlemlerinin genel çıkara ve uluslara­
rası normlara uygunluğunu sağlamaya yönelik faaliyetler yürüttükleri söylene­
bilir.
Uluslararası Örgütlerin Denetim ilgisi
Denetim işlevinin geliştirilmesinde hem yüksek denetim kurumlannın oluş­
turduklan uluslararası ve bölgesel örgütler, hem de ekonomik ve mali amaçlan
öne çıkan diğer uluslararası uzmanlık kuruluşlan önemli katkılar sağlamaktadır.
Özellikle 1970'li yıllann başlanndan itibaren ABD, İngiltere, Kanada gibi
ülkelerin uygulamaya başladıklan yeni denetim tür ve tekniklerinin
kamusal denetim alanında sağladığı yeni ufuklar, diğer ülkelerin de yakın ilgisi­
ni çekmiştir. Aynı zamanda, daha çok performans denetimi olarak ün kazanan
bu yeni yaklaşıma öncülük yapan ülkeler de, söz konusu yeni disiplin hakkın­
daki bilgilerin değişimini başlatmışlardır (Chaudhary, 1995: 21).
gelişmiş
54
Amme İdaresi Dergisi
INTOSAl, bu alandaki karşılıklı bilgi ve deneyim alış verişini,
da bir gereği olarak üstlenmiş ve bu akışı kurumsallaştırmıştır.
Bu işlevini daha iyi yürütebilmek için bölgesel örgütlenme yolunu açarak, oluş­
turulan 7 ayrı bölge örgütü ile yüksek denetim kurumlan arasında yakın işbirliği
ve bilgilenme olanağı sağlamıştır.
INTOSAI ve bölgesel örgütler, bilgi değişimi, kamusal denetim alanındaki
bilgi birikimlerinin ve deneyimlerin paylaşımı, değişik alanlardaki mesleki per·
formansa ilişkin standartlann oluşturulması ve geliştirilmesi amacıyla düzenli
olarak konferansıar, seminerler, sempozyumlar vb. çalışmalar yürütmektedir.
Özellikle BM desteğinde düzenlediği iki yıl süreli seminerlerI e gelişmekte olan
ülkelere mensup üyelerinin eğitilmesini sağlamaktadır. (INTOSAI, 1995: ll).
Uluslararası arenada, özellikle gelişmiş ülkelerin denetim sistemlerindeki ge·
lişmeler uluslararası örgütler aracılığıyla tüm dünyanın gündemine getirilirken,
ulusal yüksek denetim kurumlan arasında yakın işbirliği ve ilişkilerin geliştiril­
mesi gereksinimi de bu yolla pekişmektedir.
örneğin Avrupa Yüksek Denetim Kurumlan Örgütü EUROSAI'nin Kuruluş
Konferansı ve Birinci Kongresinde, yüksek denetim kurum1annın mesleki ko­
nularda karşılıklı yardımlaşmasının ve teknik işbirliğinin gerekliliği ve önemi
üzerinde yoğunlaşılmış ve buna yönelik kararlar alınmıştır.
Avrupa Sayıştayı 'nın da Avrupa Birliğine aday ülkelerin yüksek denetim ku­
rumlan ile bu tür bir ilişki içinde bulunduğu, bu kururrılann ve denetim işlevle·
rinin geliştirilmesi amacıyla bir dizi faaliyet içinde bulunduğu daha önce belir­
tilmişti. Bu faaliyetleriyle köklü bir dönüşüm süreci yaşayan Doğu Avrupa yük­
sek denetim kurumlannın ve yüksek denetim işlevinin geliştirilmesinde, ayrıca
bu ülkelerin kurumsal yapılannın Batı Avrupa ile entegrasyonunda önemli bir
işlev üstlendiği görülmektedir.
Denetim işleviyle doğrudan ilişkisi bulunmamakla birlikte, özellikle mali ve
ekonomik amaçlı uluslararası örgütlerin de, ülkelerin denetim sistemlerinin ge­
liştirilmesine ilgi duyduklan görülmektedir. Bunun temelinde, uluslararası eko­
nomi bağlamında ülkelerin ekonomik ve mali politikalarının başarısına odakla­
nan bu örgütlerin, bu tür bir başarının temel unsurları arasında etkin bir dış de­
netimi zorunlu olarak görmeleridir.
Üye ülkelerin kamu yönetimi ya da kamu mali yönetiminin geliştirilmesi
amacına yönelik çok sayıda çalışmaya sahip uluslararası kuruluşlann başında
OECD gelmektedir. OECD'nin kamu yönetimi alanındaki araştırmalanyla ünlü
birimi PUMA (Public Management Service), özellikle son yıllarda "yeni kamu
yönetimi" yaklaşımı çerçevesinde performans denetimine özel bir önem ver­
mekte ve yayınlanyla bu alanın geliştirilmesine ışık tutmaktadır. Dünya Banka­
sının da kamusal denetime ilişkin yayınlan, denetimin geliştirilmesinde yol gös­
terici temel dokümanlardandır.
Bu
aşamada
kuruluş amacının
Küreselleşme
Sürecinde
Uluslararası Deııetiııı
5:'
Bu tür kuruluşların ülkeler düzeyinde gerçekleştirdikleri araştırmalar da ö­
nem taşımaktadır. Örneğin Dünya Bankası'nın daha önce sözü edilen Ocak
i 993 tarihli raporunda ülkemizdeki denetim sisteminin sorunlarına da geniş yer
verilmiş ve kapsamlı öneriler geliştirilmiştir. Bu raporla muhasebe, finansal ra­
porlama ve denetim sektörleri için getirilen önerilerin, Türkiye 'nin Avrupa Bir­
liği 'ne ekonomik faaliyetler ve muhasebe ve denetim mevzuatı açısından daha
yaygın katılımını sağlayacağı da vurgulanmıştır.
Dünya Bankası 'nın ve diğer benzeri uluslararası kuruluşlann işlevlerinin bir
gereği olarak çok sayıda ülkede mali sistemlerin ve buna bağlı olarak denetim
sistemlerinin reorganizasyonu amacıyla çeşitli çalışmalar yürüttükleri ve rapor­
lar hazırlattıkları bilinmektedir.
DENETİMİN ULUSLARARASıLAŞTıRıLMASı SORUNU
Denetimde Uluslararasılaşmayı Gerektiren N edenler
Küreselleşme
sürecinde dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşanan bir ge­
bölgelerini de etkilemekte ya da global sistemin herhangi
bir alt sisteminde görülen bir aksama veya kötü gidiş, global sistemi de değişik
şekil ve ölçülerde etkisine alabilmektedir. Bu karşılıklı etkileşim olgusu, dene­
timde de ulusallığın yetersizliğini ve global yaklaşımların gerekliliğini berabe­
rinde getirmektedir.
Ulusal sınırların etkisini yitirdiği alanlarda ulusal denetim mekanizmalarının
da gerekli etkinliği sağlayamayacağı kuşkusuzdur. Yukarıda kısaca değinilmeye
çalışılan bellibaşlı denetim alanlarında ulusal nitelikteki denetim kurumlarının
tek başlarına ve hatta eşgüdüm ya da işbirliği halinde yürütecekleri çalışmaların
başarılı sonuçlara ulaşması pek beklenmemelidir. Özellikle önemi gün geçtikçe
artan ve tüm insanlığın kaderini ilgilendiren çevre denetimleri ve giderek yay­
gınlaşan uluslararası yolsuzlukların denetlenebilmesi, uluslarüstü bir denetim
yaklaşımını ve buna uygun bir yapılanmayı gerekli kılmaktadır.
Öte yandan ulusal devletler uluslararası hukuk çerçevesinde çeşitli yükümlü­
lükler altına girmektedirler. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi, eğer doğru­
dan bir uluslararası örgütü ilgilendiriyorsa bu örgüt tarafından çeşitli şekillerde
denetlenebilmektedir. Ancak çoğu zaman bu yükümlülükler kağıt üzerinde ka­
labilmekte, uygulamaların objektifbir değerlendirmesi mümkün olamamaktadır.
Oysa ki bu yükümlülükler tüm dünya halkları için büyük önem taşıyabilirler.
Dolayısıyla bağımsız bir denetim kuruluşu tarafından gerçekleştirilecek objektif
denetimler, dünya kamuoyunun ortak çıkarlarına hizmet edebilir.
Bir örnekle somutlaştırmak gerekirse, Türkiye'nin taraf olduğu çevreyle ilgi­
li 28 uluslararası anlaşma ve bunların dışında imza koyduğu birçok sözleşme ve
mutabakat ile Türkiye'nin çevre konusundaki sorumluluk ve hakları uluslararası
alana taşınmış olmaktadır. Ancak henüz bu sorumlulukların gereğinin yerine ge­
lişme, dünyanın diğer
56
Amme İdaresi Dergisi
tirilmesini değerlendirecek ve elde ettiği haklardan yararlanma düzeyini objektif
bir şekilde ortaya koyacak bir mekanizma mevcut değildir.
Ulusal kurumlann yetki ve sorumluluk alanlan göz önünde bulunduruldu­
ğunda, uluslararası nitelikteki çalışmalarda hukuksal, siyasal vb. çok sayıda en­
gelle karşılaşacaklan açıktır. Dolayısıyla yüksek denetim kurumlannın yapacak­
lan işbirliği çerçevesinde de olsa, uluslararası denetim gereksinimini karşılama­
sı mümkün değildir. Ulusal denetim kurumlannın bu ve benzeri açmazlan da,
denetimde uluslararası1aşmayı gerektiren önemli bir faktördür.
Özel Denetimde Uluslararasılaşma Eğilimleri
Muhasebe ve Denetimde Uluslararası Eşgüdüm ve Uyumlulaştırma
Muhasebe ve denetim alanında büyük önemi olan standartlar, mali, ticari ve
ekonomik küreselleşmeye koşut olarak uluslararası bir nitelik kazanmış ve özel­
likle büyük ve uluslararası işletmeler için ulusal sistem ve standartlar gereksi­
nimlere yanıt veremez olmuşlardır. Uluslararası standartlann belirlenmesi ve
geliştirilmesinin bir zorunluluk halini almasının, bu alandaki uluslararası örgüt­
lenmeyi beraberinde getirdiği görülmektedir.
Uluslararası Muhasebe Standartlan, bağımsız ve özel bir kuruluş olan Ulus­
lararası Muhasebe Standartlan Komitesi (IASC) tarafından belirlenmekte, geliş­
tirilmekte ve yayınlanmaktadır. Bu Komitenin amacı, bütün dünyada işletmeler
ve diğer kuruluşlar tarafından uygulanmakta olan finansal raporlamaya ilişkin
muhasebe ilkelerinin harmonizasyonunu gerçekleştirmektir (Yalkın, 1998: 171).
Kuruluş tüzüğünde IASC'ın amaçlan şu şekilde açıklanmıştır: 1) Finansal
tablolann düzenlenmesi ile sunulmasına esas alınacak kamu çıkanna uygun
muhasebe standartlannı geliştirmek ve yayımlamak; bu standartlann dünya ça­
pında kabulünü ve uygulanmasını sağlamak, 2) Finansal tablolann düzenlenme­
si ve sunulmasına ilişkin mevzuatın muhasebe standartlannın ve yöntemlerinin
geliştirilmesi ile harmonizasyonu konulannda çalışmalar yapmak (Yalkın,
1998: 171-172).
Bu hedefler de göstermektedir ki kamu çıkan kavramı da uluslararasılaşmış
ve günümüzde ekonomik ve mali alanlardaki kamu çıkarlannı ulusal sınırlarla
çevrelemek mümkün değildir. Bu nedenle özel denetimden amaçlanan yatınm­
cılann bilgilendirilmesi, vergi ve benzeri yasal yükümlülüklerin işletmelerce ge­
reği gibi yerine getirilmesi, kamuoyu ve ilgili taraflara objektif ve sağlıklı bilgi
sunulabilmesi gibi beklentilerin yerine getirilebilmesi için muhasebe ve dene­
timde kullanılan ölçüt ve standartlann uluslararası düzeyde genel kabul görmüş
olması zorunluluk kazanmaktadır.
Muhasebe standartlan gibi denetim standartlan da uluslararası geçer1iğe sa­
hip olma zorunluluğuyla karşı karşıyadır. Bu alanda Amerikan Muhasebe Kuru­
luşlannın ilk kez 1946 yılında oluşturduklan ve kısa zamanda uluslararası nİte­
Küreselleşme
Sürecinde
Uluslararası
Denetim
57
lik kazanan standartlar, genel kabul görmüş referanslar olmaktadır. ABD'nin
sermaye piyasalanndaki ağırlığı ve bu piyasalarda işlem yapmak is­
teyen şirketlerin mali tablolannın söz konusu standartlara uygun olması zorun­
luluğu, ABD meslek kuruluşu IF AC'ın (Uluslararası Muhasebeciler Federasyo­
nu) geliştirdiği uluslararası denetim standartlannın genel kabul görmüş ve en
yaygın kullanıma sahip standartlar olmasını sağlamıştır.
uluslararası
Avrupa Birliği'nde Uluslararası Muhasebe ve Denetim Harmonizasyonu
Avrupa Birliği 'nin Altıncı Yönergesi mali tablolar, Yedinci Yönergesi kon­
solide mali tablolar ve Sekizinci Yönergesi ise bağımsız denetim faaliyetleri ile
ilgilidir ve bu yönergeler üye devletler için bağlayıcı olup, uyulması zorunludur.
Bu yönergelerin amacı, üçüncü kişilerin çıkarlannı korumak için üye devletlerin
muhasebe uygulamalanna ilişkin mevzuat hükümlerinde harmonizasyonu ger­
çekleştirmektir.
Temel mali tablolarla ilgili esaslan içeren Dördüncü Yönerge, belirlenen
mali tablolann açık biçimde ve yönerge hükümlerine uygun olarak düzenlenme­
sini zorunlu kılmaktadır. Bu Yönergenin amacı, konuya açıklanacak mali bilgi­
lerin kapsamı yönünden, üye devletlerde minimum düzeyde eşdeğer mevzuat
hükümlerinin uygulanmasını sağlamaktır.
Yedinci Yönergede, AB içinde ortaklıklar tarafından yayımlanması zorunlu
olan bilgilerde karşı1aştınlabilirlik ve eşdeğerlik amaçlannı gerçekleştirmek için
konsolide mali tablolarla ilgili üye devletler mevzuatlannın harmonizasyonunun
sağlanması amaçlanmıştır.
Sekizinci Yönerge, belli türdeki ortaklıklann mali tablolannın, denetim faa­
liyetlerini yürütmekle yetkili kişi veya kişiler tarafından denetlenmesini öngör­
mektedir. Aynı zamanda denetçilerin sahip olması gereken nitelikleri ve dene­
tim faaliyetleri ile ilgili üye devletler için öngörülen harmonizasyon ilkelerini
içermektedir.
Dördüncü ve Altıncı Yönergeler, 1990'lı yıllara kadar AB'de çok etkili idi.
Muhasebe standartlarının iyileştirilmesinde, mali tablo kalemlerinin karşı1aştın­
labilirlik niteliklerinin geliştirilmesinde ve ulusal sınırlar dışında ortaklık payla­
nnın borsalara kote edilmesinde önemli roloynadılar. Ancak bu yönergelerin
1990 'lı yıllarda bazı sorunlara çözüm getirememesi ve özellikle Amerikan genel
kabul görmüş muhasebe ilkelerine uyumlu olmaması nedeniyle AB 'nin yeni
stratejisi "Uluslararası Muhasebe Harmonizasyonu" olmuştur (Yalkın, 1998:
173-174).
Amme İdaresi Dergisi
58
Uluslararası Örgütlerin Denetimi Sorunu ve INTOSAI
1979' da yapılan INTOSAl Kongresinin sonucunda açıklanan ve yüksek de­
netimin anayasası olarak bilinen Lima Deklarasyonunda, uluslararası örgütlerin
denetimine ilişkin şu ilkelere yer verilmiştir (INTOSAI, 1986: i):
• Giderleri üye ülkelerin aidatlanyla karşılanan uluslararası ve uluslarüstü
kuruluşlar, her ülkede var olana benzer bağımsız bir dış denetime tabi
olmalıdırlar.
• Bu denetimin kendi üyelerinin yapısal ve işlevsel özelliklerine uyarlanma­
sı gerekmekte ise de, üye ülkelerdeki benzeri yüksek denetime paralel bir
çizgide tasarlanmalıdır.
• Bu tür bir denetimin bağımsızlığını güvence altına almak için, dış denetim
kurumunun üyeleri başlıca, ulusal yüksek denetim kurumlanndan atanma­
lıdır.
INTOSAI'nin daha sonraki kongrelerinde de bu konular gündeme gelmiş ve
1980'de yapılan kongrenin konusunu "uluslararası ve uluslarüstü alanlarda yö­
netim denetimi" oluştunnuştur.
Denetim Kurumlarının Uluslararası Örgütlenmeleri ve işlevi
1953'te Havana'da gerçekleştirilen uluslararası kongre sonucunda oluşturu­
lan INTOSAI, daha sonra Avrupa, Asya, Afrika, Latin Amerika ve Arap ülkele­
ri Sayıştayıanndan oluşturduğu bölgesel kuruluşlan ve çok sayıdaki çalışma
grubu ile gerek denetimin geliştirilmesinde ve gerekse sayıştaylar arasında ikili
ve çok taraflı işbirliği olanaklannın geliştirilmesinde önemli roloynamıştır. Tü­
züğüne göre otonom, bağımsız ve non-politik bir organizasyon olan ve BM ü­
yesi tüm ülke sayıştaylannın üyesi bulunduğu INTOSAI, her üç yılda bir deği­
şik ülkelerde kongreler düzenleyerek, kamu mali yönetimi ve denetimi alanla­
nnda güncel konu ve sorunlann tartışılmasını ve kararlar alınmasını sağlamak­
tadır.
Gelişmekte olan ülkelerin denetim sistemlerini geliştinne çabalan gelişmiş
ülkelerce de desteklenmekte ve bu amaçla çeşitli ülkelerin yüksek denetim ku­
rumlan arasında çok yakın ilişkiler geliştirildiği gözlenmektedir. Gerek karşılık­
lı uzman değişimi, gerekse çeşitli eğitim faaliyetleri, kongreler, seminerler vb.
çerçevesinde denetimin geliştirilmesi amacıyla uluslararası alanda bir dayanış­
ma anlayışı egemen kılınmaktadır.
Türk Sayıştayı da, gerek başkanlığını yürüttüğü ECOSAI ve gerekse üyesi
olduğu INTOSAI, EUROSAl ve ASOSAl aracılığıyla uluslararası ilişkilerini
canlı tutmaktadır.
Küreselleşme
Sürecinde
Uluslararası
Denetim
59
Yüksek denetim kurumları arasındaki uluslararası yakın işbirliğinin en iyi
ise, daha önce uygulamalarından söz edilen ortak ya da eşgüdümlü de­
netim faaliyetleri oluşturmaktadır. Bir başka deyişle denetimin fiilen yürütülme­
sinde işbirliğine gidilmesi, yüksek denetim kurumlarının yakınlaşmasındaki en
ileri aşamayı oluşturmaktadır. Uluslararası örgütlenme, bu denetimlerin her a­
şamasında önemli katkılar sağlamaktadır.
örneğini
Uluslararası Denetim İçin Örgütsel Yapı Sorunu
Hemen her uluslararası örgütün denetim işlevi söz konusu ise de, doğrudan
denetim alanında uzmanlaşmış ve uluslararası düzenlemelerle işlevi denetim o­
larak belirlenmiş bir örgütün henüz var olmadığı bilinmektedir. Uluslararası
yolsuzlukların denetiminde, birden fazla ülkeyi ilgilendiren proje ya da prog­
ramların ilgili her ülkenin ortak çıkarları doğrultusunda yürütülmesinin sağlan­
masında, küresel çevre sorunlarına ve ikili anlaşmazlıklara yol açan katı atık vb.
konuların araştırılmasında her ülkenin yetkisini kabul edeceği ve sonuçlarına
katlanmayı göze alacağı, uluslararası kamuoyuna ve uluslararası hukuk kişileri­
ne objektif ve sistemli bilgi üretecek herhangi bir örgütsel yapı oluşturulmamış­
tır.
Belki
uluslararası yargı
mercilerinin bu tür konularda yeterince yetki sahibi
ileri sürülebilir. Ancak unutulmamalıdır ki ulusal düzeyde nasıl yargı
denetimi söz konusu ise, yanı sıra yasama denetimi ve yönetsel denetim meka­
nizmaları varlıklarını sürdürmekte ise de, ülkelerin tamamına yakınında sayıştay
ya da benzeri yüksek denetim kurumları çok önemli işlevler yürütmektedirler.
Dünya devletine doğru gidilen süreçte aslında ulusal devletler düzeyindeki bir
yapılanmanın uluslararası alanda da kaçınılmaz olacağı söylenebilir. Bu da ulus­
lararası nitelikte bir Yüksek Denetim Örgütünün varlığını gerekli kılmaktadır.
Ulusal yüksek denetim kurumlarının biraraya gelmeleriyle oluşmuş bulunan
Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Örgütü'nün (INTOSAI) yapısında ya­
pılacak değişikliklerle, bu kurumsal yapı gereksinimine çözüm getirilebilir. Bir­
leşmiş Milletler Örgütü ile aralarında oluşturulacak bağ ile INTOSAI, BM'nin
bir uzman kuruluşu sıfatıyla uluslararası arenada mali denetim yapmak ve ulus­
lararası projelerin, ççvresel sorunların vb. denetimini gerçekleştirmek, sonuçla­
rını BM Genel Kurulu'na ya da BM'nin bir ihtisas komisyonuna, gereğinde de
uluslararası yargı mercilerine ve ilgili görülen ülke yönetimlerine sunmakla gö­
revli kılınabilir.
Yine INTOSAl'nin üzerinde ağırlıklı olarak durduğu uluslararası örgütlerin
dış denetiminde de INTOSAI bünyesinde oluşturulacak bir denetim kurulu gö­
rev üstlenebilir. Ulusal yüksek denetim kurumlarının seçkin personelinden oluş­
turulabilecek böyle bir kurul, öncelikle üyelerini denetim standartlarına uyumlu­
luk ve uluslararası nitelikteki bir denetim faaliyetine hazırlama amacıyla bir eği­
tim programından geçirerek, gerek uluslararası örgütlerin denetçi gereksinimini
oldukları
60
Amme İdaresi Dergisi
karşılamada ve gerekse doğrudan üstlenebileceği geniş kapsamlı denetim proje­
lerinde istihdam edebilir. Böylece hem uluslararası örgütlerin hesap verme so­
rumluluklannın güçlendirilmesine ve yönetimlerinin geliştirilmesine katkıda
bulunulmuş olur, hem de uluslararası nitelikteki denetim faaliyetlerinin yürü­
tülmesinde ya da en azından koordine edilmesinde sorumlu bir mekanizmaya
kavuşulmuş olur.
SONUÇ
Günümüzde global bir nitelik kazanmış olan dünyamızda, birçok alanda ol­
duğu gibi denetim alanında da ulusal ölçek yetersiz kalmaya başlamakta, çevre
sorunlannın, ulusal sınırlan aşan yolsuzluk olaylannın, uluslararası projelerin
vb. denetimi, uluslararası organizasyonlan gerekli kılmaktadır. Bunun da öte­
sinde sosyal ve siyasal alanda uluslararası örgütlerin ve dünya kamuoyunun u­
lusal yönetimler üzerindeki gün geçtikçe artan baskısı, denetimin uluslararası
boyutunu öne çıkarmaktadır.
Ulusal yönetimlerin eylem ve işlemleri, ulusal sınırlar dışında yer alan ve
sayılan gün geçtikçe artan aktörlerin (başta uluslararası örgütler olmak üzere
devletler, kişiler, gruplar vb.) etkin denetimine açılmak zorunda kaldığı gibi, u­
luslararası hukukun güçlenmesi, uluslararası ekonomik düzenin globalleşen ni­
teliğiyle ulusal ölçek politikalannı geçersiz kılacak unsurlar içermesi, uluslara­
rası entegrasyon ve yakınlaşmanın artması, global bir bilinç düzeyinin oluşması
ve daha bir çok gelişme, ulusal denetim mekanizmalannın ötesinde bir denetim
işlevini kendiliğinden geçerli kılmaktadır.
Ulusal denetim kurumlan da kendi aralarında oluşturduklan uluslararası ve
bölgesel örgütler aracılığıyla dünyadaki hızlı dönüşüme uyarlanmaya çaba gös­
termektedir. Global uluslararası sistemin ulusal yönetimler üzerindeki etkileri,
doğalolarak yüksek denetim kurumlan üzerinde de kendisini hissettirmekte, bu
kurumların dönüşmesini ve yeni denetim alanlanna, denetimde yeni ufuklara
yönelmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu arada denetim olgusu da, teorisi, stan­
dartlan ve metodolojisi ile evrensel bir nitelik kazanmış, uygulama açısından da
birden fazla ülkenin yüksek denetim kurumlannın ortaklaşa ya da eşgüdümlü
olarak yürüttükleri denetim çalışmalan aracılığıyla uluslararası bir boyut ka­
zanmıştır.
Yüksek denetim kurumlan globalleşen dünyamızda yeni rollere ve sürekli
olmak zorundadırlar. Çünkü globalleşen ve giderek küçülen dün­
yamızda yönetsel kişi ve kurumlann hesap verme sorumluluklan ulusal çerçe­
veyle sınırlı kalmamakta, ulusal yönetimler uluslararası kamuoyuna karşı da so­
rumlu davranmak zorunda kalmaktadırlar. Yine gerek ulusal, gerekse uluslara­
rası düzeyde değişik kesimlerden yükselen denetim talepleri, yüksek denetim
kurumlannın daha dinamik ve geniş bir vizyona sahip yapılar olmasını gerek­
tirmektedir.
değişime açık
Küreselleşme
Uluslararası
Denetim
61
denetim yapacak bir mekanİzmanın
örgütlerin uluslararası kamuoyuna
karşı hesap verme sorumluluklarının yeterince değerlendirilememesine neden
olmakta ve bu alanda çeşitli arayışları gündeme getirmektedir. INTOSArnin
çeşitli kongrelerinin de gündemini oluşturan bu gereksinirnin karşılanmasında,
INTOSArnİn BM ile ilişkilendirilerek, bu alanda doğrudan rol üstlenebilecek
bir yapıya kavuşturulmasının daha pratik bir çözüm olacağı düşünülebilir.
Bugün
uluslararası
Sürecinde
oluşmamış bulunması,
düzeyde
özellikle
bağımsız
uluslararası
KAYNAKÇA
Akbulut, Erol (1991), "Avrupa Topluluğu Bütçesi Üzerinde Yasama Denetimi", Sayış­
tay Dergisi, Sayı: 6 (Ekim-Aralık).
BM Küresel Yönetim Komisyonu (1996), Küresel Komşuluk, (Çev. Belkıs Çorakçı Diş­
budak), Türkiye Çevre Vakfı Yayını, Ankara.
Chaudhary, Liaqat Ali (1995), "Pakistan'daki Performans Denetimine
(Çev. Faruk Eroğlu), Sayıştay Dergisi, Sayı: 18 (Temmuz-Eylül).
Cruz, Domingo L. (1987), INTOSArnin Otuz
Yayınları, Ankara.
Yılı,
Eleştirel Bakış",
(Çev. Semiramis Serin),
Sayıştay
DPT (1995), Dünyada Küreselleşme ve Bölgesel Bütünleşme, (Özel İhtisas Komisyonu
Raporu), DPT Yayını, Ankara.
Genç, Mehmet (1993), Avrupa Topluluklarının Kurumsal ve Hukuksal
Üniversitesi Basımevi, Bursa.
Yapısı, Uludağ
Gönlübol, Mehmet (1985), Uluslararası Politika, AÜSBF Yayınları, 3. Baskı, Ankara.
Grafe, Hans (1981), "On Auditing Bilateral Development Aid: the Case of Ge rmany" ,
State Audit - Development in Public Accountability, State Comproller's Office
(lsrael).
Gülmez, Mesut (1996), İnsan Haklarının Uluslararası Korunması, TODAİE İnsan Hak­
ları Araştırma ve Derleme Merkezi, Ankara.
Hade, Ulrich (1998), "Protection of Foreign Direct Investment in International Law",
Lawand State, Volume 58, Institute for Scientific Co-operation, Tübingen
(Germany).
INTOSAI (1986), "SAl Cooperation in Auditing InternationalOrganization",
International Journal ofGovernment Auditing, April.
INTOSAI (1998), Draft Booklet on How SAIs May Co-operate on the Audit of
International Environmental Accords, INTOSAI Working Group on Environmental
Auditing.
INTOSAI (1995), INTOSAI-An Overview, Vienna. Kabaalioğlu, Haluk A. (1982), Çok Uluslu İşletmeler Hukuku, İ.K.V. Yayını, İstanbuL. Keleş, Ruşen - Hamamcı, Can (1998), Çevrebilim, 3.Baskı, İmge Kitabevi, Ankara. Köse, H. Ömer (2000), Dünyada ve Türkiye 'de Yüksek Denetim, Sayıştay Yayınları, Ankara.
Amme İdaresi Dergisi
62
Mourgeon, Jacques (1991), İnsan Hakları, (Çev. A. Ekmekçi, A. Türker), 2.Baskı, İleti­
şim Yayınları, İstanbuL.
Najwyzsza Izba Kontroh (1999), Biuletyn-Special Issue : Recommendations
Conceming the Functioning ofSupreme Audit Institutions in the Context of
European In/egration, Warszawa, December 1999, Year IV, No: 2.
NA TO Uluslararası Denetçi/er Kurulu Tüzüğü (Charter Of The International Board of
Auditors For NATO).
Özer, M. Akif(1998), "Yönetimin Denetlenmesinde Etkenlik Arayışları ve Son Geliş­
meler", Sayıştay Dergisi, Sayı: 28 (Ocak-Mart).
Pazarcı, Hüseyin (1989), Uluslararası Hukuk Dersleri-II, A.Ü. S.B.F. Yayınları, Anka­
ra.
Rationuın,
Curia (1996), European Court ofAuditors (ECA), Auditing The Finances of
European Union, Office for Official Publications of The European Communuties,
Luxembourg.
Sahgal, Vinod (1998), "Strengthening Legislative Audit Institutions: A Catalyst to
Enhance Govemance and Combat Corruption", Peiformit, VoLXV, No.l, January.
Sayıştay
(2000), Sayıştay Strateji Bildirimi (2000-2004),
Sayıştay Başkanlıgı,
Ankara.
Sayıştay (1999), Çevre Denetimi, Sayıştay Dış İlişkiler Grubu, Ankara.
Sönmezogıu,
Faruk (1995),
Uluslararası
Politika ve Dış Politika Analizi, 2.
Baskı,
Filiz
Yayınları, İstanbuL.
Tekeli, İlhan - İlkin, Selim (1993), Türkiye ve Avrupa Topluluğu - I Ulus Devletini Aş­
ma Çabasındaki Avrupa ya Türkiye'nin Yaklaşımı, Ümit Yayıncılık, Ankara.
The Court of Account of France (1999), The Court ofAccount, Paris.
Yalkın,
Yüksel Koç (1998), "Muhasebe Standartları Açısından Sermaye
Sermaye Piyasası Kurulu, Ankara.
Yıl Sempozyumu,
Piyasası",
15.
Download