ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ Şevket ŞİMŞEK ABO3 (A=Ag, Na; B=Nb, Ta) TİPİ KRİSTALLERİN DİNAMİK ÖZELLİKLERİNİN Ab İNİTİO YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ FİZİK ANABİLİM DALI ADANA, 2011 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ABO3 (A=Ag, Na ; B=Na, Ta) TİPİ KRİSTALLERİN DİNAMİK ÖZELLİKLERİNİN Ab İNİTİO YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ Şevket ŞİMŞEK DOKTORA TEZİ FİZİK ANABİLİM DALI Bu Tez 16/12/2011 Tarihinde Aşağıdaki Oybirliği/Oyçokluğu ile Kabul Edilmiştir. Jüri Üyeleri Tarafından ……................................ ……………….................... ………………………….. Doç.Dr. Süleyman ÇABUK Prof.Dr.Amirrullah MAMEDOV Doç.Dr. Kasım KURT DANIŞMAN ÜYE ...……………….................. ...……………………….. Doç. Dr. Ramazan BİLGİN Doç. Dr. Faruk KARADAĞ ÜYE ÜYE ÜYE Bu Tez Enstitümüz Fizik Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No: Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL Enstitü Müdürü Bu Çalışma Ç. Ü. Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: FEF2010D5 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir. ÖZ DOKTORA TEZİ ABO3 (A=Ag, Na ; B=Nb, Ta) TİPİ KRİSTALLERİN DİNAMİK ÖZELLİKLERİNİN Ab İNİTİO YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ Şevket ŞİMŞEK ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FİZİK ANABİLİM DALI Danışman: Doç.Dr. Süleyman ÇABUK Yıl: 2011, Sayfa: 119 Jüri : Doç. Dr. Süleyman ÇABUK : Prof. Dr. Emirullah MEHMETOV : Doç.Dr. Kasım KURT : Doç.Dr. Ramazan BİLGİN : Doç.Dr. Faruk KARADAĞ Bu tezde, ortorombik yapıdaki AgNbO3, NaTaO3, NaNbO3 ve rombohedral yapıdaki AgTaO3 'ın yapısal, elektronik ve dinamik özellikleri ilk defa düzlem dalga pseudo potansiyel metodu, yoğunluk fonksiyonel teorisinin yerel yoğunluk yaklaşımıyla incelendi. Hesaplanan örgü parametreleri ve atomik pozisyonlar mevcut deneysel ve teorik sonuçlarla uyumludur. Brillouin bölgesinde AgNbO3 ve AgTaO3 her ikisi de dolaylı bir bant aralığına sahiptir, buna karşın, NaTaO3 ve NaNbO3 ise doğrudan bir bant aralığı vardır. Born etkin yükleri, dielektrik geçirgenlik tensörü ve elastik özellikler yoğunluk fonksiyonel perturbasyon teorisi çerçevesinde hesaplandı. Her bir iyonun Born etkin yük tensörleri, q→0 limitinde dinamik matrise analitik olmayan katkıyla belirlenir. Fonon dispersiyon eğrisi ve fonon durum yoğunluğu, direk metot kullanılarak elde edildi. LO / TO yarılması, süper hücre içinde bulunan fonon frekansları ortaya çıkardı. Gamma noktasındaki fonon hesaplamalarının negatif frekans vermesi AgNbO3, NaTaO3, NaNbO3 ve AgTaO3 yapılarının yarı kararlı olduğunu işaret etmektedir. Aynı zamanda literatürde mevcut olan deneysel ve teorik verilerle karşılaştırma yapıldı. Anahtar Kelimeler: ABO3, Elektronik Özellikler, Elastik Sabitler, Born Efektif Yükler, Fonon Dispersiyon Eğrisi I ABSTRACT PhD THESIS INVESTIGATIN WITH AB INITIO METHOD OF DYNAMIC PROPERTIES OF ABO3 (A=Ag, Na ; B=Nb, Ta) TYPE CRYSTALS Şevket ŞİMŞEK ÇUKUROVA UNIVERSITY INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES DEPARMANT OF PHYSICS Supervısor: Assoc. Prof. Süleyman ÇABUK Year: 2011, Pages: 119 Jury : Assoc. Prof. Süleyman ÇABUK : Prof.Dr. Emirullah MEHMETOV : Assoc. Prof. Kasım KURT : Assoc. Prof. Ramazan BİLGİN : Assoc. Prof. Faruk KARADAĞ In this dissertation, we have investigated the structural, electronic and dynamical properties of the AgNbO3, NaTaO3, NaNbO3 in the orthorhombic structures and AgTaO3 in the rhombohedral structure, by employing the plane wave pseudopotential method, local density approximation of the density functional theory for the first time. The calculated equilibrium lattice parameters and atomic position are in the agreement with the available experimental and theoretical results. AgNbO3 and AgTaO3 both have an indirect band gap, whereas, NaTaO3 and NaNbO3 both have a direct band gap in the Brillouin zone. Born effective charges, dielectric permittivity tensors and elastic properties have been calculated within the framework of density functional perturbation theory. Born effective charges tensors for each ion, which determine the non-analytic contribution to the dynamical matrix in the limit NaTaO3 and NaNbO3 q→0. The phonon dispersion curves and the phonon density of states are derived using the direct method. The LO / TO splitting was extracted from phonon frequencies found within the supercell. Gamma point phonon calculations give negative frequencies which indicates the AgNbO3, NaTaO3, NaNbO3 and AgTaO3 structures are metastable. We have also made comparisons with related experimental and theoretical data which is available. Key Words: ABO3, Electronic Properties, Elastic Constants, Born Effective Charges, Phonon Dispersion Curve. II TEŞEKKÜR Öncelikle, bu tezin yönetiminde ve oluşumunda aynı zamanda çalışmalarım sırasında karşılaştığım sorunların çözümünde her türlü desteğini esirgemeyen, değerli hocam Doç Dr. Süleyman ÇABUK’ a sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Tez çalışmam sırasında her türlü bilgi ve desteğini esirgemeyen sayın Prof. Dr. Emirullah Mehmetov’a teşekkür ederim. Çalışmalarım sırasında yardımlarını esirgemeyen ve daima bizlere destek olan sayın Güzide ÜNLÜ’ye ve manevi desteklerinden dolayı Fizik Bölümü'ndeki tüm öğretim üyelerine saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Tez çalışmam sırasında yardımlarını esirgemeyen değerli arkadaşlarım Ali ÇETİNKAYA, Ayşe BOZDUMAN AKYOL, Kamuran KARA ve Erkan TETİK’e teşekkürlerimi sunarım. Böyle yoğun bir çalışma sürecinde beni sonuna kadar destekleyen ve hayatım boyunca benim için her türlü fedakârlıkları gösteren değerli annem, babam, kardeşlerime sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım. III İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZ ........................................................................................................................ I ABSTRACT ........................................................................................................ II TEŞEKKÜR ...................................................................................................... III İÇİNDEKİLER ............................................................................................ …..IV ÇİZELGELER DİZİNİ ...................................................................................... VI ŞEKİLLER DİZİNİ .......................................................................................... VII SİMGELER VE KISALTMALAR .................................................................... IX 1. GİRİŞ .............................................................................................................. 1 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ................................................................................ 7 3. MATERYAL VE METOD ............................................................................ 17 3.1. Tek Atomlu Örgü Titreşimleri ................................................................ 17 3.2. İki Atomlu Örgü Titreşimleri ................................................................. 21 3.3. Örgü Titreşimlerinin Kuantumlanması.................................................... 25 3.4. Dinamik Matris ...................................................................................... 29 3.5. Elastik Sabitler ....................................................................................... 33 3.6. Bulk Modülü .......................................................................................... 39 3.7.Born Effektif Yükler ............................................................................... 40 3.8. Yoğunluk Fonksiyonel Teorisi................................................................ 41 3.8.1. Çok Cisim Problemi ........................................................................ 42 3.8.2. Born-Oppenheimer Yaklaşımı......................................................... 43 3.8.3. Hartree Yaklaşımı ........................................................................... 44 3.8.4. Hartree-Fock Yaklaşımı .................................................................. 45 3.8.5. Hohenberg-Kohn Teoremi .............................................................. 47 3.8.6. Çok Parçacık Sistemi: Kohn-Sham Denklemi ................................. 52 3.8.7. Değişim ve Korelasyon ................................................................... 54 3.8.8.Yerel Yoğunluk Yaklaşımı............................................................... 55 3.8.9. Genelleştirilmiş Gradyent Yaklaşımı ............................................... 57 3.9. Düzlem Dalga Yaklaşımı ..................................................................... 59 3.10. Pseudo Potansiyel Yaklaşımı............................................................... 60 IV 3.10.1. Norm-Koruyucu Pseudo Potansiyeller ........................................... 61 3.11. Toplam Enerji Hesabı .......................................................................... 67 3.12. ABINIT Programı ................................................................................ 67 3.13. SIESTA Programı ................................................................................ 68 3.14. PHONON Programı ............................................................................. 68 4. BULGULAR VE TARTIŞMA ...................................................................... 71 4.1. Hesaplama Metodu................................................................................. 71 4.2. Örgü Parametreleri ................................................................................. 72 4.3. Elektronik Band Yapısı ve Durum Yoğunluğu ........................................ 74 4.3.1. AgNbO3 Kristali ............................................................................. 75 4.3.2. NaNbO3 Kristali.............................................................................. 77 4.3.3. AgTaO3 Kristali .............................................................................. 79 4.3.4. NaTaO3 Kristali .............................................................................. 81 4.4. Dinamik Özellikler ................................................................................. 83 4.4.1. Elastik Sabitler ve Bulk Modülü...................................................... 83 4.4.2. Born Efektif Yükler ve Optik Dielektrik Sabiti................................ 85 4.4.3. Fonon Dispersiyon Eğrileri ve Durum Yoğunluğu .......................... 90 4.4.3.1. AgTaO3 Kristali .................................................................. 93 4.4.3.2. NaTaO3 Kristali .................................................................. 96 4.4.3.3. AgNbO3 Kristali ................................................................. 99 4.4.3.4. NaNbO3 Kristali.................................................................103 5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER .....................................................................107 KAYNAKLAR .................................................................................................111 ÖZGEÇMİŞ .....................................................................................................119 V ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA Çizelge 4.1. AgNbO3, AgTaO3, NaNbO3 ve NaTaO3 kristallerinin örgü parametreleri ........................................................................................ 72 Çizelge 4.2. Ortorombik yapıda AgNbO3 kristalinin atomik konumları ..................... 73 Çizelge 4.3. Ortorombik yapıda NaNbO3 kristalinin atomik konumları .................... 73 Çizelge 4.4. Ortorombik yapıda NaTaO3 kristalinin atomik konumları ..................... 73 Çizelge 4.5. Rombohedral yapıda AgTaO3 kristalinin atomik konumları .................. 73 Çizelge 4.6. AgNbO3 kristallinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları ........................................................................... 76 Çizelge 4.7. NaNbO3 kristallinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları ........................................................................... 77 Çizelge 4.8. AgTaO3 kristallinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları ........................................................................... 79 Çizelge 4.9. NaTaO3 kristallinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları ........................................................................... 81 Çizelge 4.10. Ortorombik yapıda hesaplanmış NaTaO3’ün elastik sabitleri ................ 84 Çizelge 4.11. Rombohedral yapıda hesaplanmış AgTaO3’ün elastik sabitleri ............. 85 Çizelge 4.12. Rombohedral yapıda hesaplanmış AgTaO3’ün born efektif yükleri ...... 86 Çizelge 4.13. Ortorombik yapıda hesaplanmış NaTaO3’ün born efektif yükleri ......... 86 Çizelge 4.14. Ortorombik yapıda hesaplanmış AgNbO3 ’ün born efektif yükleri ........ 87 Çizelge 4.15. Ortorombik yapıda hesaplanmış NaNbO3 ’ün born efektif yükleri......... 88 Çizelge 4.16. Rombohedral yapıda hesaplanmış AgTaO3’ün optik ve statik dielektrik sabiti ..................................................................................... 89 Çizelge 4.17. Ortorombik yapıda hesaplanmış NaTaO3 ’ün optik ve statik dielektrik sabiti ..................................................................................... 89 Çizelge 4.18. İlkel hücresinde S tane atom bulunan kristalin kip tipi ve sayısı ........... 92 Çizelge 4.19. AgTaO3 kristalinin k=0 da gamma noktasında hesaplanan titreşim kiplerinin frekansı (THz) ...................................................................... 94 Çizelge 4.20. NaTaO3 kristalinin k=0 da gamma noktasında hesaplanan titreşim kiplerinin frekansı (THz) ...................................................................... 97 VI Çizelge 4.21. AgNbO3 kristalinin k=0 da gamma noktasında hesaplanan titreşim kiplerinin frekansı (THz) ...................................................................... 100 Çizelge 4.22. NaNbO3 kristalinin k=0 da gamma noktasında hesaplanan titreşim kiplerinin frekansı (THz) ...................................................................... 103 VII ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA Şekil 1.1. ABO3 tipi perovskit oksitlerin kristal yapısı ............................................ 1 Şekil 1.2. (a) AgNbO3, (b) AgTaO3, (c) NaNbO3 ve (d) NaTaO3 kristallerinin oda sıcaklığındaki kristal yapıları ........................................................... 4 Şekil 3.1. Boyuna bir dalga sırasında atom düzlemlerinin yer değiştirmesi ........... 17 Şekil 3.2. Enine bir dalga sırasında atom düzlemlerinin yer değiştirmesi .............. 18 Şekil 3.3. Atomların titreşim frekanslarının ( dalga vektörüne ( göre değişim grafiği ..................................................................................... 20 Şekil 3.4. İki atomlu doğrusal örgünün dispersiyon bağıntısında optik ve akustik dalgalar .................................................................................... 21 Şekil 3.5. Kütleleri M1 ve M2 olan ve düzlemler arası kuvvet sabiti C olan iki atomlu bir kristal yapısı ........................................................................ 22 Şekil 3.6. İki atomlu doğrusal örgüde enine optik ve akustik dalgalar ................... 24 Şekil 3.7. Pseudo potansiyel, pseudo ve gerçek dalga fonksiyonları ..................... 61 Şekil 4.1. (a) Ortorombik yapıda, (b) Rombohedral yapıda Brilouin bölgesinin yüksek simetri noktaları........................................................................ 74 Şekil 4.2. AgNbO3 kristalinin elektronik band yapısı............................................ 75 Şekil 4.3. AgNaO3 kristalinin parçalı (PDOS) ve toplam durum yoğunluğu (DOS) .................................................................................................. 76 Şekil 4.4. NaNbO3 kristalinin elektronik band yapısı ............................................ 78 Şekil 4.5. NaNbO3 kristalinin parçalı (PDOS) ve toplam durum yoğunluğu (DOS) .................................................................................................. 78 Şekil 4.6. AgTaO3 kristalinin elektronik band yapısı ............................................ 80 Şekil 4.7. AgTaO3 kristalinin parçalı (PDOS) ve toplam durum yoğunluğu (DOS) .................................................................................................. 80 Şekil 4.8. NaTaO3 kristalinin elektronik band yapısı ............................................ 82 Şekil 4.9. AgTaO3 kristalinin parçalı (PDOS) ve toplam durum yoğunluğu (DOS) .................................................................................................. 82 Şekil 4.10. AgTaO3 kristalinin fonon dispersiyon eğrisi ........................................ 95 Şekil 4.11. AgTaO3 kristalinin ve atomlarının fonon durum yoğunluğu ................. 95 VIII Şekil 4.12. NaTaO3 kristalinin fonon dispersiyon eğrisi ......................................... 98 Şekil 4.13. NaTaO3 kristalinin ve atomlarının fonon durum yoğunluğu .................. 98 Şekil 4.14. AgNbO3 kristalinin fonon dispersiyon eğrisi ...................................... 102 Şekil 4.15. AgNbO3 kristalinin ve atomlarının fonon durum yoğunluğu .............. 102 Şekil 4.16. NaNbO3 kristalinin fonon dispersiyon eğrisi ...................................... 105 Şekil 4.17. NaNbO3 kristalinin ve atomlarının fonon durum yoğunluğu .............. 105 IX SİMGELER VE KISALTMALAR Ab-initio : Temel ilkelere dayanan ABINIT : Yoğunluk fonksiyonel teorisine dayalı olarak pseudo potansiyel yöntem kullanan ab-initio yazılımı AKN : (Ag,K)Nb ATN : Ag(Ta,Nb) C : Kübik faz DFT : Yoğunluk fonksiyoneli teorisi DFPT : Yoğunluk fonksiyoneli pertürbasyon teorisi DOS : Durum yoğunluğu EFISPS : Elektrik alan-uyarılmış yüzey foto voltaj spektroskopisi εxc : Değişim-korelasyon enerjisi FE : Ferroelektrik faz FHI98PP : Yoğunluk fonksiyoneli teorisine dayalı olarak pseudo potansiyel üreten yazılım GGA : Genelleştirilmiş gradyent yaklaşımı ICP : Endüktif kuplajlı plazma IR : Infared KB : Kleinman-Bylander formülü LA : Boyuna akustik LCOA : Sıkı-bağlanma yöntemi LDA : Yerel yoğunluk yaklaşımı LO : Boyuna optik M1, M2, M3: Monoklinik M1, M2, M3 fazları O1, O2 : Ortorombik O1, O2 fazları PDOS : Parçalı durum yoğunluğu PE : Paraelektrik PHONON : Yoğunluk fonksiyonel teorisine dayalı olarak pseudo potansiyel yöntem kullanan ab-initio yazılımı RM : Raman X SIESTA : Yoğunluk fonksiyonel teorisine dayalı olarak pseudo potansiyel yöntem kullanan ab-initio yazılımı SPS : Yüzey foto voltaj spektroskopisi T : Tetragonal faz TA : Enine akustik TO : Enine optik UV : Ultra viola VASP : Yoğunluk fonksiyonel teorisine dayalı olarak pseudo potansiyel yöntem kullanan ab-initio yazılımı WIEN97 : Yoğunluk fonksiyonel teorisine dayalı olarak pseudo potansiyel yöntem kullanan ab-initio yazılımı XI Şevket ŞİMŞEK 1. GİRİŞ 1. GİRİŞ CaTiO3 minerali 1839 yılında Ural dağlarında Rus yer bilimci Gustav Rose tarafından keşfedildi ve saygın Rus maden bilimci Count Lev Alexevich von Perovski onuruna perovskit ismi verildi. Bundan sonra perovskit ismi ABO3 formuna sahip olan bileşiklerin geniş bir ailesini adlandırmak için kullanılmaktadır. Perovskitler yer kabuğunda en çok bulunan bileşiklerden biridir. ABO3 formundaki bileşikler perovskit ailesine aittir ve geçiş metal oksitlerinin bir alt sınıfını oluştururlar. Burada A ve B, metal katyonlarını O ise oksijen anyonunu ifade ediyor. Şekil 1.1' de gösterilen yapı beş atomlu birim hücresi ile basit kübik bir yapıya sahiptir. Perovskit oksitlerin birçoğunun örgü sabiti (2a uzaklığı), 4 Å civarındadır. Şekil 1.1. ABO3 tipi perovskit oksitlerin kristal yapısı 1 Şevket ŞİMŞEK 1. GİRİŞ B katyonu Nb, Ta, Ni, Ti, Fe, Co, yada Mn gibi geçiş metal iyonlarıdan oluşuyor ve sekiz yüzlü (octahedron) oksijen anyonlarının merkezine yerleşmiştir. B konumu tam kübik nokta grubu (Oh ) simetrisine sahiptir. A katyonu tek değerlikli (Ag+, Na+, K+, Li+), iki değerlikli (Sr+2, Ba+2, Ca+2) ya da üç değerlikli (La+3, Nd+3, Pr+3) olabilir. Perovskit yapıdaki bu malzemeler A+2B+4 O-23, A+1 B+5 O-23, A+3 B+3 O-23 formunda bulunurlar. Eğer A iyonun yükü qA ise B iyonunun yükü qB=6-q A şeklinde olacaktır. Buradaki 6 faktörü üç oksijen iyonuna olan katkıyı belirtiyor. A iyonu eşit uzaklıktaki 12 oksijen iyonu ile sarmalanmıştır. A konumu da aynı zamanda Oh nokta grubuna sahiptir. Oksijen iyonları kübik nokta grubu simetrisinin konumlarında değildirler. Şekil 1.1 de X ile belirtilmiş olan oksijen iyonun konumunun simetrisinin D4h olduğu görülebilir. Kübik perovskitlerin iyi bilinen örneklerinden bazıları BaTiO3, SrTiO3, AgNbO3, AgTaO3, NaNbO3, NaTaO3, KNbO3, KTaO3. Perovskit bileşiklerinin diğer bir sınıfı, BO3 birim hücre formuna sahip olan pseudo perovskitlerdir. Perovskit yapıya sahip olan böyle bileşiklerin A konumlarının boş olduğu kabul edilir. ReO3 ve WO3 pseudo perovskitlere örnek olarak gösterilebilir. Bu bileşiklerin boş olan A konumlarına alkali iyonlarının eklenmesi ile WO3’den perovskitlerin bir ara sınıfını oluşturmak mümkündür. Tungsten bronzs olarak bilinen bu bileşikler AxWO3 birim hücre formuna sahiptir. Burada x, 0' dan 1' e kadar değişir ve A konumundaki iyon H, Li, Na, K, Rb ya da Cs olabilir. Bu sistemlerin kristal yapıları da genelde x' in değerine bağlı olarak değişir. Perovskit oksitler çok geniş bir katı hal fenomeni sergiledikleri için oldukça ilginç malzemelerdir. Bu materyaller yalıtkan, yarı iletken, metal ve süper iletkenlik gibi ilginç fiziksel özellikler sergilerler. Bazıları delokalize olmuş enerji bandı durumlarına, bazıları lokalize olmuş elektronlara sahiptirler. Bazıları da bu iki tip davranış arasında geçişler sergilerler. Perovskitlerin çoğu manyetik olarak düzenlidir ve manyetik yapının birçok çeşidini yapılarında bulundurabilirler. Perovskitlerin elektronik özellikleri, A ve B konumlarındaki iyonların yerine farklı tür iyonların yerleştirilmesiyle kontrol edilir bir biçimde değiştirilebilir. 2 Şevket ŞİMŞEK 1. GİRİŞ Perovskitler durum yoğunluğu, fermi yüzeyi, dielektrik fonksiyonu, fonon spektrumları ve foto emisyon spektrumları gibi özelliklerde kendine özgü bir yapı ortaya koyması ve iki boyutlu davranış sergilemesi bakımından elektronik enerji bandları çok sıra dışıdır. Perovskitler aynı zamanda birçok teknolojik alanda da önemlidir. Fotokromatik, elektrokromatik ve görüntü depolama araçlarında kullanılmaktadır. Perovskit malzemelerin ferroelektrik ve piezoelektrik özellikleri anahtarlama, filtreleme ve yüzey akustik dalga sinyal işleme içeren diğer araç uygulamalarında kullanılmaktadır. Perovskitlerin birçoğu katalitik olarak aktiftir. Karbon monoksit ve hidrokarbonların oksidasyonu ve nitrojen oksitlerinin azaltılması için perovskit katalist sistemlerin geliştirilmesi öneriliyor. Perovskitler aynı zamanda hidrojen üretmek için suyun foto elektrolizini içeren elektrokimyasal uygulamalarda da kullanılmaktadır (Wolfram ve ark, 2006). AgNbO3, AgTaO3, NaNbO3 ve NaTaO3 kristallerinin yapıları da ABO3 tipi perovskit yapısındadır. AgNbO3 kristali yüksek sıcaklıkta (T > 852 K) kübik prototype simetriye sahiptir. AgNbO3 kristali yüksek bir sıcaklıktan soğutulursa yapıdaki faz değişimi, 340 K 540 K 626 K 634 K 660 K 852 K O (M 1) ← → M 2 ← → M 3 ← → O1 ← → O 2 ← → T ← → C şeklindedir. Burada M1, M2, M3: Monoklinik, O1, O2: Ortorombik,T: Tetragonal ve C: Kübik yapıyı göstermektedir (Sciau ve ark, 2004). Monoklinik yapıda Ag katyonu NbO3 oktehadralin eğilmesine bağlı olarak faklı monoklinik fazda farklı uzay grubunda olabilir. Son yapılan çalışmlarda AgNbO3 kristalinin oda sıcaklığında ortorombik yapıda ve uzay grubunun Pbcm (No:57) olduğu saptanmıştır (Levin ve ark, 2009). AgNbO3 kristalinin oda sıcaklığındaki yapısı şekil.1.2 (a)’da verilmektedir. 3 Şevket ŞİMŞEK 1. GİRİŞ (a) (b) (c) (d) Şekil.1.2. (a) AgNbO3, (b) AgTaO3, (c) NaNbO3 ve (d) NaTaO3 kristallerinin oda sıcaklığındaki kristal yapıları 4 Şevket ŞİMŞEK 1. GİRİŞ AgTaO3 kristali (T > 777 K) kübik yapıdadır. AgTaO3 kristali sıcaklığın düşürülmesiyle, 663 K 692 K 777 K R ← → M ← → T ← → C faz geçişleri gösterir. Burada R rombohedral yapıyı göstermektedir. Oda sıcaklığında AgTaO3 kristali rombohedral yapıdadır ve R3c (No:161) uzay grubuna aittir (Francombe ve ark, 1958). AgTaO3 ’ün oda sıcaklığındaki yapısı Şekil.1.2.(b)’de gösterildiği gibidir. NaNbO3, (T > 914 K) ideal perovskit yapıya sahiptir. NaNbO3 kristali soğutulduğunda, 163 K 646 K 753 K 793K 848 K 914 K R ← → O1 ← → O 2 ← → O3 ← → O 4 ← → T ← → C faz değişimlerini gösterir. NaNbO3 rombohedral fazda ferroelektriktir ve diğer fazlarda antiferroelektriktir. NaNbO3 oda sıcaklığında ortorombik yapıdadır ve uzay grubu Pbcm (No:57) dir ( Mishra ve ark, 2007). NaNbO3 kristalinin oda sıcaklığındaki ortorombik yapısı şekil.1.2.(c)’ de veriliyor. NaTaO3 kristali yüksek sıcaklıklarda paralektrik fazda bulunur. Oda sıcaklığında ise ortorombik fazda olup uzay grubu Pbnm (No:62) dir. Sıcaklığın düşürülmesiyle, yapıdaki simetri bozularak sırasıyla, 720 K 835 K 893 K O1← → O 2 ← → T ← → C faz geçişlerine uğrar. NaTaO3 kristalinin oda sıcaklığındaki ortorombik yapısı şekil.1.2.(d)’ de verilmektedir. Faz geçişi sonucu kristallerin elektronik yapısı, optik ve dinamik özellikleri değişir. Katıların elastik sabitleri, kristalin mekaniksel ve dinamiksel davranışları arasında bağlantı kurar. Ayrıca katıdaki doğal kuvvetler ve malzemenin sertliği ve kararlılığı hakkında önemli bilgiler verir. Elastik sabitlerinin teorik ve deneysel 5 Şevket ŞİMŞEK 1. GİRİŞ değerlerinin karşılaştırılması, kullanılan potansiyelin güvenirliğinin testi için önemlidir. Bu yüzden hesaplanan elastik sabitlerinin doğruluğu mevcut metodun doğruluğu için de bir ölçüttür. AgNbO3, AgTaO3, NaNbO3 ve NaTaO3 materyali üzerine yapılan elektronik ve dinamik çalışmalar yetersiz olup bu özelliklerinin belirlenmesi hem temel fizik açısından hem de bu malzemelerin teknolojik uygulamaları açısından oldukça önemlidir. Bu tez çalışmasındaki amacımız, oda sıcaklığındaki AgNbO3, AgTaO3, NaNbO3 ve NaTaO3 kristallerin yapısal, elektronik band yapısı, toplam durum yoğunlukları (DOS), parçalı durum yoğunluğu (PDOS) ve dinamik özellikleri (elastik sabitler, Born efektif yükler, fonon dispersiyon eğrileri, fonon durum yoğunluğu ve optik dielektrik sabiti) pseudopotansiyel yöntemiyle hesaplamaktır. 6 DFT kullanılarak LDA altında Şevket ŞİMŞEK 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR AgTaO3’ ün faz geçişleri serisi Kugel ve arkadaşları (1987) tarafından, 10 K’den 770 K’e kadar geniş bir sıcaklık aralığında incelenmişdir. Kugel ve arkadaşlarına (1987) göre, yüksek sıcaklıkta Rombohedral-Monoklinik ve Monoklinik-Tetragonal fazları bir arada bulunmaktadır. 667 K’ de Rombohedral yapıdan monoklinik yapıya, 694 K’ de monoklinik yapıdan tetragonal yapıya ve 770 K’ de Tetragonal yapıdan Kübik yapıya geçişin olduğu gözlenmektedir. Dielektrik ölçümler, gümüş elektrotları kullanılarak yaklaşık 2×2×1 mm3 boyutunda tek kristaller üzerinde gerçekleştirilmişdir. Kendiliğinden polarizasyonun değerini 80 K için yaklaşık 0,02 µM/cm2 olarak bulmuşlardır. Eyi ve ark (2010), değiş-tokuş korelasyon etkileri için yerel yoğunluk yaklaşımlı (LDA) yoğunluk fonksiyoneli teorisi (DFT) kullanarak NaTaO3 kristalinin kübik (Pm3m), tetragonal (P4/mbm) ve ortorombik (Pcmn) fazda yapısal (örgü parametreleri ve atomik pozisyonlar), elektronik band yapısı, durum yoğunluğu (DOS) ve optik özelliklerini incelemişlerdir. NaTaO3’ün optik ve tetragonal fazdaki elektronik özellikleri teorik olarak ilk defa Eyi ve ark (2010), tarafından araştırılmıştır. Eyi ve ark (2010), göre band yapısı, Brillouin bölgesindeki (R-Γ) noktasında 2,183 eV (kübik fazda), (Z- Γ ) noktasında 2,230 eV (tetragonal fazda) dolaylı ve (Γ - Γ) noktasında 2,231 eV (ortorombik fazda) direkt bir band aralığı göstermektedir. NaTaO3 kristalleri için foton-enerjisine bağlı olarak dielektrik fonksiyonları ve soğurma katsayısı, enerji kayıp fonksiyonu ve yansıtıcılık gibi optik özellikleri scissor yaklaşımı altında hesaplanmışlardır. Valans elektronlarının etkin sayısı her üç faz için hesaplanmışlardır. AgNbO3’ deki yapısal faz geçişleri, nötron kırınımı ve X-ışınımı kullanarak araştırılmışdır. 295 K’ de M1 (monoklinik) fazı, 423 K’ de M2 (monoklinik) fazı, 773 K’ de M3 (monoklinik) fazı, 645 K2’ de O2 (ortorombik) fazı, 733 K’ de T (tetragonal) fazı ve 903 K’ de C (kübik) fazın olduğu gözlenmişdir. Bu çalışmada O1 fazı, bu fazların olduğu bölgedeki sıcaklığa yakın olduğu için gözlenmemişdir (Sciau, Kania, Dhkil, and Ratuszna, 2004). 7 Şevket ŞİMŞEK 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR DFT kullanarak, piezoelektrik özellik gösteren perovskitlerde, A-konumunda gümüş kullanımının fizibilitesini incelemek için AgNbO3 perovskitinin yerel yapısı ve deformasyon örnekleri incelenmişdir. Gümüş atomlarının kısa kovalent Ag-O bağ yaptığı ve bu yüzden oktahedral rotasyonların büyük B-O6 yokluğunda ferroelektriksel olarak aktif oldukları bulunmuşdur. Yapılan hesaplamalar, 40 atomlu AgNbO3 birim hücresinin düşük sıcaklıkta, saf gümüş niyobat’daki ferroelektrikliğin varlığını kanıtlamıştır (Grinberg ve Rappe, 2003). Ag(Ta, Nb)O3 tabanlı seramiklerde dielektrik geçirgenliğin sıcaklığa bağımlılığı Valant ve ark (2001), tarafından araştırılmışdır. ATN tabanlı bileşimleri katı hal reaksiyon metodu kullanarak sentezlemişlerdir. -20 ºC den +80 ºC sıcaklık aralığında Ag(Nb0.5Ta0.5)O3, yaklaşık 1300 ppm/K olduğu aralıkta herhangi bir noktada dielektrik geçirgenliğin sıcaklığa bağımlı maksimumu ile, yaklaşık 60 ºC’ de geniş bir dielektrik geçirgenlik sergiler. Bu da ticari amaçlı uygulamalar için yeterlidir (Valant ve ark, 2001). AgTaO3-AgNbO3 karma seramiklerin yüksek frekans dielektrik spektraları radyo dalga, mikro dalga, milimetre altı ve kızıl ötesi bölgelerde incelenmiştir. Volkovt ve arkadaşlarına göre, AgTaO3-AgNbO3 seramiklerinin dielektrik araştırmaları, 1 MHz den 3×1013 Hz frekans aralığında milimetre altı dalga bölgesinde güçlü bir gevşeme modunun varlığını göstermektedir. Bu modun sıcaklığa bağımlılığı, faz geçişi çevresindeki monoklinik M2 fazından M3 fazına statik dielektrik geçirgenliğin geniş bir anormalliğini sergiliyor. Gevşeme frekansının davranışı ve sıcaklığa karşı gücü düzenli-düzensiz yada yer değiştirmeli ferroelektriklerde görülenden farklıdır. Bu sistemdeki dielektrik sabitine ana katkısını teşkil eden böyle yüksek frekanslı bir dielektrik dağılımın oluşumu, Nb iyonlarının varlığına bağlanıyor (Volkovt ve ark, 1995). Kato ve ark (2002), AgTaO3 ve AgNbO3’ün band yapısı ve fotokatalistik özelliklerinde Ag+ iyonlarının rollerini araştırmışlardır. Hesaplamaları CASTEP programı içerisinde düzlem dalgaları baz alan yoğunluk fonksiyonu metodu ile yapmışladır. Ag+ iyonlarının AgTaO3 ve AgNbO3 ’ de band aralıklarının azalmasına neden olduğunu fakat uyarılmış enerjilerin yerel olmayan etkilerinin etkilemediğini gözlemişlerdir. Kato ve arkadaşlarına (2002) göre, Ag 4d orbitalleri O 2p 8 Şevket ŞİMŞEK 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR orbitallerinden daha negatif seviyelerde valans bandları yapıyorlar. AgTaO3’ün band aralığını 3.4 eV ve AgNbO3’ün band aralığını 2.8 eV olarak bulmuşlardır ( Kato, Kobayashi ve Kudo, 2002). AgTaO3 ve AgNbO3 (ATN) tozları, karma oksitli metot ile hazırlanarak mikrodalga dielektrik özellikleri incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı Ag(Ta,Nb)O3 kristallerini ayarlanabilir yüksek frekans araçlarda kullanmaktır. ATN hacimsel seramiklerin ve ekrana basılmış kalın filmlerin geçirgenlik, kayıplar ve tunabilty’ si 150 ºC den +120 ºC bir sıcaklık aralığında 1 MHz’ den küçük bir frekansta karakterize edilmişdir (Zimmermann ve ark, 2004). Ag1-xAxNbO3 ve AgNb1-xTaxO3 katı çözeltilerinin dielektrik özelliklerinin sıcaklığa bağımlılığı 120 K’den 700 K’e kadar geniş bir sıcaklık aralığında incelenmişdir. Katı çözelti seramiklerinin hepsi katıhal reaksiyon metodu ile elde edilmişdir. Silver niobat ve katı çözeltilerinin dielektrik çalışmaları, dielektrik dağılımın ferroelektrik M1 fazında meydana geldiğini göstermişdir. Kania’a (2000) göre, dielektrik geçirgenliğin sıcaklığa bağımlılığı iki alt sistemin bir arada bulunduğunu gösteriyor. İlk düzenli alt sistem yüksek sıcaklıklarda klasik paraelektrik davranışlar ve keskin M3-O1 faz geçişlerinin oluşumundan sorumludur. İkinci düzensiz alt sistem daha düşük sıcaklıklarda yüksek ve alçak frekans gevşeme katkısının ortaya çıkmasından sorumludur (Kania, 2000). VASP programı kullanarak AgNbO3 ve NaNbO3 deki fonon modlarının karşılaştırmalı analizleri yapılmışdır. Bu kristallerin örgü dinamikleri ilk ilke yöntemi baz alınarak hesaplanmışdır. Sodyum ve gümüş niyobat daki kararlı olmayan modlarda oksijen oktahedra çarpıklığı ve ferroelektrik atomik yer değiştirmelerin analizleri yapılmıştır. Kristal örgüdeki sodyum ve gümüşün atomik konumlarının kararsızlıkları ile ilişkilendirilen ferroelektrik modların varlığı belirlenmişdir. İlk prensip hesaplamalarına göre, (T=0) temel durumda (rombohedral ferroelektrik fazda) hem gümüş hem de sodyum niyobat, ferroelektrik yer değiştirmeler ve oksijen oktahedra donma eğilimi (frozen tilting) ile karakterize edilmiştir. Bu ikisi arasındaki fark oksijen oktahedra eğilim modlarının, gümüş niyobatın Brillouin bölgesinde ki M noktasına karşılık gelirken sodyum niyobatta Birillouin bölgesinde ki R noktasına karşılık geliyor. Bu da gümüş atomlarıyla 9 Şevket ŞİMŞEK 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR kıyaslandığında sodyum atomlarının biraz daha küçük olan boyutu ile ilişkilendirilir (Prosandeev, 2005). AgNbO3’ün kristal yapısının sıcaklıkla değişimi oda sıcaklığndan 850 K’e kadar geniş bir sıcaklık aralığında Ratuszna ve arkadaşları (2002) tarafından incelenmiştir. Deformasyon tiplerini ve Pseudo-kübik perovskit hücrenin çeşitliliğini ana kırınım çizgilerinin yarılmasından ve süper örğü (superlattice) piklerinden belirlemişlerdir. Ratuszna ve arkadaşlarına (2002) göre, 873 K üzerinde AgNbO3 kristali kübik yapıya sahipitir. 873 K’de tetragonal ve 661 K altında ortorombik (O1) yapıdadır. 629 K’de monoklinik (M3) fazı ve yaklaşık 300K’de de monoklinik (M1) fazı meydana gelmektededir. Fakat bu çalışmada literatürde rapor edilen monoklinik (M2) ve ortorombik (O2) fazlarını gözleyememişlerdir ( Ratuszna ve ark, 2002). Desheng Fu ve ark(2009), (Ag1-xKx)NbO3 (AKN) katı çözeltilerindeki faz değişimini x-ışını kırınımı, dielektrik ve ferroelektrik ölçümlerle araştırmışlarıdır. Desheng Fu ve arkadaşlarına göre oada sıcaklığında ≈ 0,8 olmak üzere üç tip faz sınırı vardır. < ≈ 0,07, ≈ 0,20 ve olduğunda AKN, zayıf bir ferroelektriklikle AgNbO3 –tipi ortorombik fazdan güçlü bir ferroelektrikle yeni bir < ortorombik faza dönüşüyor. Bu ferroelektrik faz < için kararlıdır. Bu ferroelektrik faz aynı zamanda 525 K bileşik-bağımsız Cruie noktası ve çok büyük ⁄ bir polarizasyon ( = 0,1 seramik numunesi için = 20,5 benzer faz geçişlerine uğramaktadır. Curie noktası = 0,80 için 633 K’den < ) gösteriyor. olduğunda, AKN, KNbO3-tipi ortorombik yapı gösteriyor ve saf KNbO3’a 1,00 için 696 K’e Desheng ile lineer olarak artıyor. Fu ve ark (2011), (1 − ) çözeltilerindeki polarizasyon durumlarındaki değişimi ve − = katı elektromekaniksel çiftlenimi dielektrik ve starin histeris eğrisi tekniği kullanarak gözlemlemişlerdir. Polarizasyonun AgNbO3’daki ferrielektrik düzenden NaNbO3’daki ferroelektrik düzene doğru değiştiğini gözlemlemişlerdir. Bu iki durum arasındaki geçit yeri ≈ 0,8 ile katı çözeltide meydana geliyor. Bu katı çözeltilerin seramiklerinde ~ % 20 bir strain seviyesi mevcuttur. Desheng Fu ve ark(2007), AgNbO3’ün polorizasyon ve elektromekaniksel tepkisi üzerine çalışmalar yapmışlardır. AgNbO3’ün poli kristallerinin (polycrystals) 10 Şevket ŞİMŞEK 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR büyük bir polarizasyona sahipi olduğunu ve polarizasyonun 52 ⁄ değerine kadar çıkabildiğini rapor etmişlerdir. Deneyler aynı zamanda AgNbO3’daki büyük içsel atom deformasyonlarının elektrik alanla çiftlendiğini göstermiştir ve AgNbO3 ’ de yüksek piezoelektrik performansın olduğu görülmüştür. David Arney ve ark (2010), AgNbO3 parçacıklarının eriyik-tuz akı sentezlerini 1-10 saat reaksiyon zamanı için 900 oC ye kadar ısıtıma ve tepkime molar oranına 1:1, 2:1 ve 3:1 akı kullanarak Na2SO4’deki akıda gerçekleştirmişlerdir. Dikdörtgensel biçimli parçacıklar 100 yüzey alanı 0,16 den 0,65 ’ den 5000 boyutunda ve toplam aralığında homojen mikroyapılarla yüksek saflıkta elde edilmiştir. David Arney ve arkadaşları tarafından en küçük parçacık boyutu dağılımı ve en yüksek yüzey alanı, akının en büyük miktarı (3:1 oranı) ve en kısa reaksiyon zamanı (1 saat) için elde edilmiştir. M olarak adlandırılan AgNbO3 ’ün poli kristallerinin yapısal farklılıklar kombine edilmiş yüksek çözünürlüklü X-ışını kırınımı, nötron toplam saçılması, elektron kırınımı ve X-ışınımı soğurma ince-yapı ölçümleri kullanılarak Igor Levin ve ark (2009) tarafından analiz edilmiştir. Bu poli kristallerin hepsi simetrisi ile kristalleşmişlerdir. Igor Levin ve arkadaşlarının çalışmalarında, AgNbO3 ’deki Nb katyonları, KNbO3’dekine benzer Nb-Nb-Nb zinciri boyunca ilişkili olan lokal merkez dışı yer değiştirmeler göstermişdir. Yer değiştirmeler Nb katyonlarının ortalama, ideal sabit kordinat konumlarında bağlı olduğu yüksek sıcaklık AgNbO3 poli kristalerinde bile olduğu görülüyor. Suchanicz ve ark (2009), AgTaO3 tek kristallerinin geçirgenliklerinin sıcaklığa bağımlılığını, 0-1000 bar’lık basınç aralığında çalışmışlardır. AgTaO3 dielektrik özelliklerinin uyğulanan basınca hassas olduğu bulunmuştur. Bu durum faz geçişindeki değişikliği ve geçirgenlikteki (permittivity) artışı içeriyor. Basınç aynı zamanda kristali daha etkin anormal geçirgen yapıyor. Bu etkiler, tek eksenli (uniaxial) basınç etkisi altında, elektriksel iletkenlikdeki değişmeye, kusurların yoğunluğundaki değişmeye, iç iyonik uzaklıkların değişmesine ve domein yapısındaki değişmelere neden olabilmektedir. Hwee Ping Soon ve ark (2010), AgTaO3 seramiklerinin hem dielektrik hemde mikro-Raman ölçümlerini araştırmışlardır. 2,2 K ve 694 K arasında her hangi bir 11 Şevket ŞİMŞEK 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR dielektrik anormallik gözlenmemişdir. Daha önce önerilmiş olan 170 K’ de 3 uzay grubunda fakat 3 uzay grubuna bir faz geçişinin olduğu bu çalışmayı desteklemiyordu 3 simetrili kuantum paraelektrik temel durum ile uyum içindedir. Bununla birlikte 667 K’ de rombohedral temel durumdan daha yüksek sıcaklıktaki monoklinik duruma bir faz geçişinin olduğunu gözlemişleridir. Matjaz Valant ve ark (2007), AgNbO3 ve AgTaO3’ün oluşmasını ve ayrışmasını içeren ara işlemleri analiz etmek için termogravimetrik yöntem (thermogravimetric method) kullanmışlardır. Oluşumun kinetiğini kontrol eden kritik parametreler oksijen taşınmasıyla ilişkilidir. Nb2O5 kristal yapısı, başlangıç karışımında var olan Ag2O’nın ayrışması boyunca değişiklik geçiren moleküler oksijeni tutma kapasitesine sahiptir. Perovskit fazın oluşumu eş zamanlı olarak O2, Ag ve Nb2O5/Ta2O5 gibi üç türün reaksiyonunu içermektedir. Matthias tarafından ilk olarak NaTaO3 ün kristalin yaklaşık olarak 480 oC de bir Curie noktasının altında ferroelektrik özelliğe sahip olduğu rapor edilmiştir (Jona ve ark, 1962). Fakat daha sonra yapılan optik ölçümlerde oda sıcaklığındaki NaTaO3 kristalinin yapısı Pcmn (merkezi simetrik) uzay grubuna ait olduğu görülmüştür. Uzay grubundan dolayı NaTaO3 oda sıcaklığında ferroelektrik değildir. Mishra ve ark (2007), 12 K’ den 350 K sıcaklık aralığında NaNbO3 kristalinin düşük sıcaklıklı faz geçişinin kompleks serisini anlamak için toz numuneleri kullanarak nötron toz kırınmı çalışması yapmışladır. Kırınım verilerinin detaylı analizleri, ferroelektriklikten antiferroelektrikliğe geçişin ısıtma uyğulandığında 245 K’ de oluşurken, tersine yaklaşık 73 K soğutulduğunda anti ferroelektriklikten ferroelektrikliğe faz geçişinin olduğunu göstermiştir. Cross (1956) tarafından yapılan ilk optik çalışmada, sıcaklığın artmasıyla NaTaO3 kristali, ortorombik yapıdan başka bir ortorombik yapıya, sonra tetragonal ve daha sonra da kübik yapıya yapısal faz geçişi yaptığını ileri sürmüştür. Smolenski tarafından NaTaO3 kristali üzerinde yapılan çalışmalarda -180 0C ile 510 0C arasında ısıl artışın dielektrik sabitinde bir anormallik olmadığı gözlemlenmiştir. Oda sıcaklığında faz simetrisinin ortorombik olduğu rapor edilmiştir. Kay ve Miles ortorombik fazda c örgü sabitinin kübik hücrenin örgü sabitinin iki katı olduğunu bulmuştur. Ortorombik fazda örgü parametreleri a = 5,513 Å , b = 5,494 Å, c = 2 × 12 Şevket ŞİMŞEK 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 3,875 Å değerlerine sahiptir. Aynı zamanda oda sıcaklığındaki c örgü sabiti sanki kübik yapıdaki örgü parametresinin 4 katıymış gibi gözlendi. Jonstone ve arkadaşları (2010), NaNbO3 ’ün polar fazını sol-gel tekniği kullanarak sentezlemişlerdir. Bu fazın detaylı bir şekilde karakterizasyonu, ikinci harmonik oluşumu ölçümleri ve yoğunluk fonksiyonel teorisi hesaplamaları ile desteklenen 23Na çeşitli kuantum sihirli açılı savurma (magic-angle spinning, MAN), nükleer manyetik rezonons (NMR) ve yüksek çözünürlüklü toz kırınımı (X-ışınımı ve nötron) kullanılarak yapılmıştır. Aynı zamanda NaNbO3 numuneleri geleneksel katı hal yöntemi kullanılarak sentezlenmiş ve NaNbO3’ün iki farklı poli kristallerinin bir karışımını içermesi için rutin olarak gözlemlenmiştir. Karen ve arkadaşlarının çalışmaları, NaNbO3’ün poli kristallerinin kristalografik olarak iki farklı Na konumu içerdiğini göstermiştir. Ahtee ve ark (1980), nötron toz kırınım yöntemiyle NaTaO3 yapısını belirlemişlerdir. Oda sıcaklığında NaTaO3 ortorombik (Pcmn, a = 5,4842 Å, b = 7,7952Å, c = 5,5213 Å) yapıda olduğu belirlenmiştir. Sıcaklığın artışıyla 803 K’de kübik-ortorombik (Bmmb, a = 7,8453 Å, b = 7,8541 Å, c = 7,8633 Å) yapıda, daha sonra 893 K ’de tetragonal (P4/mbm, a = b = 5,5552 Å, c = 3,9338 Å) yapıya geçtiğini gözlemlemişlerdir. Hwee Ping Soon ve ark (2009), kuantum paraelektrik fazdaki AgTaO3 içerisine +Li iyonları yerleştirerek ferroelektriklik uyarılmıştır. Li katkılı AgTaO3’ ün geçiş sıcaklığı lityum iyomlarının artışı ile artmakdadır. Çözünürlük sınırına yakın olan AgTaO3’ün içerisine % 12 mol +Li iyonlarının yerleştrilmesiyle de ferroelektriklik harekete geçirilmiştir. ve 258 ’ Kennedy ve ark (1999), nötron toz kırınımı yöntemini kullanarak oda sıcaklığından 933 K kadar NaTaO3 kristalinde yapısal faz geçişini incelemişlerdir. Bu sıcaklık aralığında üç faz geçişinin oluşumunu farklı ısıl analiz, toz kırınım tekniği ve optik mikroskop kullanarak belirlemişlerdir. Yaptıkları bu çalışmada, NaTaO3 oda sıcaklığında ortorombik yapıdan (Pcmn, a = 5,4768 Å, b = 5,5212 Å, c = 7,7890 Å) 700 K civarında ortorombik (Cmcm, a = 7,83372 Å, b = ,8485 Å, c = 7,8552 Å ) yapıya, sonra 835 K’de tetragonal (P4/mbm, a = b = 5,503 Å, c = 3,9335 Å ), daha sonra 890 K üzerindeki sıcaklıkta kübik (Pm 3m, a = b = c = 3,9313 Å) 13 Şevket ŞİMŞEK 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR yapıya dönüştüğünü gözlemlediler. Bu çalışmadaki faz geçişleri daha sonra Ahtee ve Darlington tarafından NaTaO3 üzerine yaptıkları çalışmalarla doğrulandılar. Minseok Choi ve ark (2008), NaTaO3 deki örgü boşlukları, antisit (antisite) kusurlar ve lantan atomunun katkılarının elektronik band yapısını ve oluşum enerjilerini yoğunluk fonksiyonel teoriyi baz alan temel-ilke yöntemi kullanarak araştırmışlardır. Reznitchenko ve ark (2001), polarize olmuş NaNbO3 seramiklerinin farklı bölümleri üzerinde piezoelektrik ve dielektrik ölçümler gerçekleştirmişlerdir. Polarizasyonun bir sonucu olarak uzun zamandır var olan, yarı kararlı ferroelektrik fazın ortaya çıktığı belirlendi. Bu fazın varlığı, dielektrik geçirgenliğin piezo rezonans dağılımı ile beraber bir piezoelektrik etki olarak kendini gösteriyor. NaTaO3 seramiklerinin d33 piezoelektrik katsayılarının büyüklükleri ve sıcaklığa bağımlılıkları ilk kez ölçülmüştür. Kübik NaTaO3’ün elektron yapısı Wang ve ark (2001) tarafından, lineer genişletilmiş düzlem dalga metodu (Linearized Augmented Plane Wave Method) kullanılarak araştırılmışdır. Değiş-tokuş etkisi için genelleştirilmiş gradyent yaklaşımı (Generalized Gradient Approximation, GGA) kullanılmıştır. Hesaplamalarını bu metotları içeren WİEN97 simulasyon programı kullanarak yapmışlardır. Atomlar arasındaki etkileşimi anlayabilmek için durum yoğunluğu, bant yapısı ve yük yoğunluğunun dağılımını hesaplamışlardır. Durum yoğunluğunun analizinden Ta d durumu ile O p durumu arasında önemli bir hibritleşme olduğunu gördüler. Bu durum, yük yoğunluk dağılımı ve bant yapısı analizlerinin tutarlı olduğunu göstermiştir. NaTaO3 kristalde iki tür elektronik etkileşim vardır: Ta ile O arasındaki etkileşim kovalent ve Na ile TaO3 arasındaki etkileşim iyoniktir. Samuel ve ark (2005), NaTaO3 ve NaNbO3’ ün tek fazlarını saf ve çok küçük hazırlamak için basit bir ortak çökeltme yöntemi kullamışlardır. Amonyum karbonat ve amonyum hidroksidin alkolik çözeltisini ayrı ayrı karbonat ve hidroksit gibi temel şartlar altında Na+, Nb+5 yada Ta+5 katyonlarını hazırlamak için kullanmışlarıdır. 700 o C’ ye ısıtıldığında bu uyğulamalar ayrı ayrı ürünler oluşturmaktadır. Aynı zamanda kıyaslama amacıyla, NaTaO3 ve NaNbO3 tozları geleneksel katı hal metodu ile de hazırlanmışdır. Fazların saflığı ve örğü parametreleri X-ışını kırınımı tozu ile 14 Şevket ŞİMŞEK 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR araştırılmışdır. Parçacık boyutları ve biçimleri taramalı elektron mikroskop (SEM) ile çalışılmıştır. Kato ve ark (2002), ortorombik (Pcmn) yapısındaki NaTaO3 üzerinde yaptığı optik soğurma ölçümleri sonucunda band aralığını 4,0 eV olarak bulmuşlardır. Aynı çalışmada DFT hesaplama metodunu kullanan CASTEP programını kullanarak NaTaO3 ‘ün elektronik band yapısını ve durum yoğunluğunu hesaplamışlardır. He ve ark (2004), de düşük sıcaklıkta nanoboyutta toz NaTaO3 kübik morfolojide 120 0C de 12 saatte hidrotermal yöntemiyle sentezlediler. Nanoboyuttaki NaTaO3’ün band aralığı 3,96 eV olarak buldular. AgNbO3’ deki Raman çizgilerini yok olması ya da görünmesinin yapısal bağlantılı oldukları gözlenmiş ve özellikle alçak sıcaklıkta X-ışını ölçümleri ile belirlenemeyen ilave bir yapısal faz geçişin olduğu belirlenmişdir ( Kugel ve ark, 1987). Xu ve ark (2005) de 600 0C sıcaklıkta toz NaTaO3’ü kimyasal yöntemle sentezlediler. Toz NaTaO3’ün özellikleri XRD, SEM ve ultra viola spektrumununda karakterize edildi. Kübik toz NaTaO3’ün band aralığını ~4,0 eV olarak buldular. Lui ve ark (2007), perovskite yapıdaki toz alkali tantan ATaO3 ve alkali niyobyum ANbO3 (A=Na ve K) hidrotermal metoduyla sentezlediler. Niyobyumlu bileşiklerin tahmin edilen band aralığını, tantallı bileşiklerden küçük olduğunu buldular. Kübik yapıdaki NaTaO3’ün band aralığını 3,96 eV olarak buldular. Guoqiang Li ve ark (2009), AgNbO3’ün fotokataliz parçacıklarının yüzey fotoelektrik özelliklerini, yüzey foto voltaj spektroskopi (SPS) ve elektrik alanuyarılmış yüzey foto voltaj spektroskopi (EFISPS) ile araştırmışlarıdr. SPS’ de ayrı ayrı iki tepki piki görünmüş ve UV ışık bölgelerinde ortaya çıkmıştır. EFISPS göstermiştir ki, görünür ışık bölgesindeki pik, ayrı ayrı pozitif ve negatif dış bias kullanılarak artırılır ve azaltılabilir Kübik (Pm3m) ve ortorombik (Pbnm ve Pcmn) NaTaO3’ün elektronik yapısını ve optik soğurma özellikleri Li ve ark (2007) tarafından, DFT kullanılarak incelendi. Elektronik band yapısı hesaplamalarında tam-potansiyel lineerleştirilmiş muffin tin orbital metodu (full-potential linear-muffin-tin-orbital, FP-LMTO) kullanarak değiş-tokuş etkisi için GGA ‘yı hesaba katmışlardır. Yaptıkları çalışmada 15 Şevket ŞİMŞEK 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 6x6x6 Monkhorst-Pack örgü ağı kullanmışlardır. NaTaO3 kübik yapısında (R-Γ) noktasında dolaylı bant aralıklı (band aralığı 1,7 eV) yarıiletken olmasına rağmen ortorombik yapıda (X) noktasında (band aralığı 2,1 eV) doğrudan bant aralıklı yarıiletkendir. Doğrudan bant aralık özelliğinin ortorombik NaTaO3 için uzay grubundan bağımsız olduğunu ileri sürdüler. Teorik olarak hesapladıkları soğurma spektrumunun deneysel sonuçlarla uyumlu olduğunu söylemektedirler. Band aralığının azalışını ve soğurma kenarının kaymasını ortorombik yapıdan kübik yapıya geçmesinden kaynaklandığını buldular. NaTaO3 üzerinde yapılan çalışmaların büyük bir kısmı kristal yapı ve kristal sentezleme üzerinde yoğunlaşmıştır. Masatomo Yashima ve ark (2010) tarafından, ferroelektrik AgNbO3 kristalinin yapısı araştırılmışdır. AgNbO3 poli kristalleri O2 atmosferinde 6 saat için 1050 oC’ de katı hal reaksiyon metodu ile hazırlanmıştır. Kimyasal bileşim endüktif kuplajlı plazma (ICP) analizleri ile doğrulanmıştır. AgNbO3 kristalinin nötron toz kırınımı dataları 1,82646 Å nötron dalga boyunda 150 dedektör sistem HERMES kullanarak 23 oC de ölçülmüşdür. Siklotron toz kırınımı ölçümleri 25,1 oC’ de yapılmıştır. Daha önce Pbcm olarak önerilen AgNbO3 kristalin simetri grubu, bu çalışmada Pmc21 olarak bulunmuştur. Birim hücre parametreleri a=15,647733 Å, b=5,551991 Å, c=5,609081 Å ve açıları = = = 90 olarak bulumuştur. Wang ve ark (2001), ilk prensip yöntemiyle kübik NaTaO3 kristalinin elektronik, yük yoğunluğu özelliklerini, Li ve ark.-2007 ise kübik ve ortorombik yapıdaki NaTaO3 ‘ün elektronik band yapısı ve optik soğurma özelliklerini araştırmışlardır. Bu çalışmaların dışında elektronik band yapısı ve soğurma özellikleri üzerinde başka teorik çalışma yoktur. Bu açıdan bakıldığında NaTaO3 ’ ün kübik, tetragonal ve ortorombik yapının teorik olarak örgü parametresi ve atomik pozisyonunun optimizasyonu, elektronik band yapısı, yük yoğunluğu ve optik özelliklerinin çalışılması kristal içindeki atomların etkileşim doğasının anlaşılması için çok önemlidir. 16 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 3. MATERYAL VE METOD 3.1. Tek Atomlu Örgü Titreşimleri İlkel hücresinde bir atom bulunan bir kristalin elastik titreşimlerini göz önüne alalım. Amacımız elastik dalgaların frekansını, dalgayı belirleyen dalga vektörü ve ortamın elastik sabitleri cinsinden bulmaktır. Matematik çözümün en kolay olduğu durum kübik kristallerde [100], [110] ve [111] ilerleme yönleridir. Bu yönler sırasıyla küp kenarı, yüzey köşegeni ve cisim köşegeni yönüdür. Bir dalga, bu yönlerden birinde ilerlediğinde bir düzlemdeki atomlar hep birlikte ve aynı fazda, ya dalga yönünde ya da dalga yönüne dik olarak yer değiştirirler. s ile tanımlanan bir düzlemdeki tüm atomların denge konumlarından yer değiştirmelerini tek bir us koordinatıyla gösterebiliriz. Bu durumda problem tek boyutlu olur. Her dalga vektörü için biri boyuna titreşim ve diğer ikisi enine titreşim olmak üzere üç ayrı titreşim kipi vardır. Şekil 3.1 ve şekil 3.2’de enine ve boyuna bir dalga sırasında atom düzlemlerinin yer değiştirmesi gösterilmektedir. Şekil 3.1 ve şekil 3.2’deki kesikli çizğiler atomların denğe konumlarını, tam çizgiler ise enine ve boyuna bir dalga sırasında yer değiştiren atom düzlemlerini göstermektedir. u koordinatı düzlemlerin yer değiştirme miktarını belirtmektedir. Şekil 3.1. Boyuna bir dalga sırasında atom düzlemlerinin yer değiştirmesi (KITTEL) 17 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD Şekil 3.2. Enine bir dalga sırasında atom düzlemlerinin yer değiştirmesi (KITTEL) Kristalin elastik davranışının uygulanan kuvvetin lineer bir fonksiyonu olduğunu varsayalım. Buna göre elastik enerji, kristaldeki iki noktanın bağıl yer değiştirmesinin karesiyle orantılıdır. Enerjideki lineer terimler sıfır olur. Küçük elastik deformasyonlar için kübik ya da daha yukarı dereceden terimler ihmal edilebilirler, ancak yüksek sıcaklıklarda bu terimler önemli bir rol oynarlar. Bu varsayımlara göre, s+p düzleminin yer değiştirmesi nedeniyle s düzlemine etkiyen kuvvet us+p-us yer değiştirme farkına eşit olacaktır. Bu ilk yaklaşımda sadece en yakın komşuları göz önüne alacak olursak p=±1 olur ve s düzlemi üzerindeki toplam kuvvet s±1 düzlemlerinden kaynaklanır. Fs =C us+1 -us +C us-1 -us (3.1) Yer değiştirmelere lineer bağlı olan bu ifade Hook yasasıdır. C sabiti en yakın komşu düzlemler arasındaki kuvvet sabiti olup enine ve boyuna dalgalar için farklıdır. Buradan itibaren C katsayısını düzlemin bir atomu için tanımlanmış olduğunu kabul edersek Fs kuvveti s düzlemindeki iki atoma etkiyen kuvvet olur. s düzleminin hareket denklemini yazarsak, 18 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD M d2us = C(u s+1 + u s−1 − 2u s ) dt 2 (3.2) Burada M bir atomun kütlesidir. Bu denklemin zamana ɯʂ ɺ (− ɳ ɾ) şeklinde bağımlı çözümlerini arayalım. Buna göre ɮ ᴀ ɿ ɀ ﺤɮɾ ᴀ = ᴀ ɿ ɀ olur ve denklem (3.2) -Mω2 us =C(us+1 +us-1 -2us ) (3.3) olup u yer değiştirmeleri için bir farklar denklemi yapısındadır. Bu denklemin çözümleri ilerleyen dalga karakterinde olur. us±1 =u exp isKa exp(±iKa) (3.4) Burada a düzlemler arası uzaklık ve K dalga vektörüdür. a için alınacak değerler K’ nın yönüne bağlı olacaktır. Bu ifade (3.3) denkleminde kullanılırsa -ω 2 Muexp isKa = Cu{exp i s+ 1 Ka + exp i s-1 Ka − 2 exp(ɳɽ ɛ ɫ )} (3.5) yazılıp iki taraf ɿ ɯʂ ɺ (ɳɽ ɛ ɫ ) ile sadeleştirilirse ᴀ ɝ = − ɒ [ɯʂ ɺ ɳɛ ɫ + ɯʂ ɺ − ɳɛ ɫ − 2] (3.6) olur. 2cosKa= exp iKa +exp(-iKa) (3.7) özdeşliğini kullanarak ω ile K arasındaki dispersiyon bağıntısı aşağıdaki gibi bulunur. ω2 = 2CﺤM (1-cosKa) (3.8) 19 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD Birinci Brillouin denklemindeki ᴀ bölgesi sınırı ɛ = ± ﺤɫ dadır. Bölge sınırında, (3.8) (ɛ ) eğrisinin eğiminin sıfır olduğu görülür. dω2 ﺤdK= 2Ca ﺤM sinKa=0 Çünkü bu sınırda ɽ ɳɸɛ ɫ = sin ± (3.9) = 0 olur. Trigonometrik bir özdeşlik kullanarak (3.8) denklemi şu şekilde yazılabilir. 1 ω2 = 4C ﺤM sin2 2 Ka; 1ﺤ2 ω=( 4C ﺤM ) sin 2 Ka 1 (3.10) Şekil 3.3’ de atomların titreşim frekanslarının ( ) dalga vektörüne (ɛ ) göre değişim grafiği aşağıda verilmiştir. Şekil 3.3. Atomların titreşim frekanslarının ( ) dalga vektörüne (ɛ ) göre değişim grafiği (KITTEL) 20 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 3.2. İki Atomlu Örgü Titreşimleri Hücre bazında iki atom bulunan kristallerde fonon dispersiyon bağıntısı yeni özellikler gösterir. Verilen bir yöndeki her titreşim kipinde ω(K) bağıntısı, biri akustik diğeri optik denilen, iki dala ayrılır. Boyuna akustik (LA) veya enine akustik (TA), boyuna optik (LO) veya enine optik (TO) denilen şekil 3.4’deki gibi titreşim kipleri oluşur. Şekil 3.4’de optik ve akustik fonon dalları için, frekansın K=0 ve K=Kmax= ∕a daki limit değerleri gösterilmiştir. Şekil 3.4. İki atomlu doğrusal örgünün dispersiyon bağıntısında optik ve akustik dallar (KITTEL) Kübik bir kristalde şekil 3.5’deki gibi M1 kütleli atomların bir düzlemde, M2 kütleli atomların komşu düzlemde yer aldığını düşünelim. Kütlelerin farklı olması önemli değildir; hücre bazında iki atom, eş değer örgü noktalarında iseler, ya kuvvet sabiti yada kütlelerinin farklı olması gerekir. Ele alınan bu örgü düzlemlerine dik olan yönde örgünün tekrarlandığı uzaklığa a diyelim. Sadece tek tip atomların yer aldığı bir simetri düzlemi doğrultusunda ilerleyen bir dalga göz önüne alalım. 21 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD Şekil 3.5. Kütleleri M1 ve M2 olan ve düzlemler arası kuvvet sabiti C olan iki atomlu kristal yapısı (KITTEL) Hareket denklemlerini yazarken her düzlemin sadece en yakın komşu düzlemle etkileştiğini ve bu düzlem çiftleri arasında kuvvet sabitlerinin aynı olduğunu varsayarız. M1 d 2u s = C(vs + v s−1 − 2u s ) dt 2 M2 d 2 vs = C(u s+1 + u s − 2vs ) dt 2 (3.11) İlerleyen dalga yapısında bir çözüm için, ardışık düzlemlerde farklı u,v genlikleri olur. us =u exp isKa exp -iωt , vs =v exp isKa exp -iωt (3.12) (3.12) denklemi (3.11) denkleminde kullanılırsa -ω2 M1 u=Cv 1+ exp -iKa -2Cu -ω2 M2 v=Cu 1+ exp iKa -2Cv (3.13) 22 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD olur. Bu homojen denklem sisteminin çözümünün olması için, u,v bilinmeyenlerinin katsayılar determinantı sıfır olmalıdır. 2C-M1 ω2 -C[1+exp(iKa)] -C[1+exp(-iKa)] =0 2C-M2 ω2 (3.14) veya M1 M2 ω4 -2C M1 +M2 ω2 +2C2 1-cosKa =0 ᴀ Bu denklemin (3.15) için tam çözümü vardır; ancak, Ka≪1 limit durumu ve Ka=±a bölge sınırı durumlarını incelemek daha yararlı olacaktır. Küçük Ka değerleri için ϸ ɭ ɹ ɽ ɛ ɫ ≈ 1 − ᴀ ɛ ᴀɫ ᴀ 1 yaklaşık ifadesi alınırsa iki kök bulunur. 1 ω2 ≈2C( M + M ) 1 1 C ω2 ≈ M 2+M K2 a2 1 (optik dal) (3.16) (akustik dal) (3.17) 2 2 Birinci Brillouin bölgesi - π ﺤa ≤K≤ π ﺤa aralığında olup a örgünün kendisini tekrarladığı uzaklıktır. ɛ Ⱥ ω 2 = 2CﺤM1 ; ͛ = ± ﺤɫ olduğunda kökler ω 2 = 2C ﺤM2 (3.18) olur. M1 >M2 için ’ nın K’ ya bağımlılığı şekil 3.4’ de gösterilmiştir. Enine akustik (TA) ve enine optik (TO) dallarda parçacıkların yer değiştirmeleri şekil 3.6’ da gösteriliyor. Optik dallarda ɛ = 0 değeri için denklem (3.16) denklem (3.13)’de kullanılırsa, 23 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD u M =− 2 v M1 (3.19) olur. Farklı türdeki atomlar zıt fazda titreşirler, ancak kütle merkezi hareketsizdir. Parçacıklar zıt elektrik yüklü ise, şekil 3.6’da olduğu gibi, bu tür hareketi bir ışık dalgasının elektrik alanı ile uyarabiliriz; buna optik dal denmesinin nedeni budur. Genel bir K değerinde ɿ ﺤʀ oranı, denklem (3.13)’den, dolayı kompleks olacaktır. Küçük K değerlerinde, denklem (3.17)’nın ɛ = 0 limiti olarak, genlikler için ɿ = ʀ çözümü elde edilir. Atomlar (ve kütle merkezi), akustik titreşimlerde olduğu gibi, birlikte hareket ederler ve akustik dal ismi buradan gelir. Şekil 3.6. İki atomlu doğrusal örgüde enine optik ve akustik dalgalar gösterilmektedir. Şekil 3.6. İki atomlu doğrusal örgüde enine optik ve akustik dalgalar (KITTEL) Bazı frekanslarda, örneğin ( 2CﺤM1 ) 1ﺤ2 ile ( 2CﺤM2 ) 1ﺤ2 arasında dalga çözümleri oluşmaz. Bu durum, çok atomlu örgülerde elastik dalgaların karakteristik bir özelliğidir. Birinci Brillouin bölgesinin Kmax =± π ﺤa sınırında bir frekans aralığı oluşur. Bu aralıkta reel bir için çözümler arandığında, K dalga vektörü kompleks olur ve sönümlü bir dalga çözümü çıkar. 24 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 3.3. Örgü Titreşimlerinin Kuantumlanması Kristal örgüdeki atomların titreşim hareketleri, kuantize olmuş elektromanyetik dalgalardaki fotonlara benzetilerek, fonon olarak isimlendirilmiştir. Kristallerdeki elastik dalgalar fononlardan oluşmuştur. Yine kristallerdeki ısısal titreşimler, ısısal olarak uyarılmış fononlardır. açısal frekanslı elastik bir kipin enerjisi; 1 E = (n + )hω 2 (3.20) şeklinde olup, burada n, kipte yer alan fononların sayısı ve ℏ Planck sabitidir. 1 ﺤ2 terimi sıfır enerji düzeyine karşılık gelir. u kristalde bir hacim elemanının yer değiştirmesi olmak üzere, u = u0 cos(Kx) cos(ωt ) (3.21) şeklinde bir kip düşünelim. Bilindiği gibi, bir titreşicinin toplam enerjisinin zamana göre ortalaması alındığında yarısı kinetik enerji diğer yarısı da potansiyel enerjidir. kütle yoğunluğu olmak üzere, kinetik enerji yoğunluğu, 1 ∂u 2 ρ( ) 2 ∂t (3.22) olur. Kristalin hacmi V ise, bütün hacim boyunca kinetik enerji, yukarıdaki terimin integrali alınarak, 1 ρVω 2 u 02 4 (3.23) 25 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD bulunur. Zamana göre kinetik enerjinin ortalaması denklem (3.20)’den elde edilecek olan ortalama enerji değerine eşitlenirse, 1 8 1 1 ρVω2 u20 = 2 (n+ 2 ) ω (3.24) ve genliğin karesi, u20 = 4(n+ 1ﺤ2 ) (ﺤρVω) (3.25) olacaktır. Son denklem incelediğimiz kip için, yer değiştirmenin kipteki n fonon sayısına bağımlılığını verir. Burada daima (+) olduğundan , (-) veya (+) olabilir, ancak fonon enerjisi ’ yı (+) olarak almak daha uygun olur. K, fononun dalga vektörü olmak üzere fononun momentumunu, de Broglie bağıntısını kullanarak ortaya koyabiliriz; p= h = hK λ (3.26) Bu momentum değeri ile fonon, aynı elektronlar, nötronlar veya fotonlar gibi diğer parçacıklarla etkileşmeye girebilir. Ancak fononlar, (3.26) denkleminde verilen momentum büyüklüğü ile etkileşime girebilir diye düşünmemize karşın, fiziksel anlamda momentum taşımazlar. Bunun açıklaması fononun koordinatları ile ilgilidir. Fonon koordinatları atomun relatif koordinatlarına bağlıdır. Mesala, bir H2 molekülünde, çekirdeğin titreşim koordinatı r1-r2 relatif bir koordinattır ve çizgisel momentum taşımazlar. Buna karşın kütle merkezi koordinatı 1 ﺤ2 (ɼϸ + ɼ ᴀ ) düzgün dağılımlı bir kipe karşılık gelir ve çizgisel momentumu vardır. Bir kristalin fiziksel momentumu, p = M( d )∑ u s dt (3.27) 26 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD şeklindedir. Bilindiği gibi, ʂ ɀ şeklinde bir terimin 0 ile N-1 aralığındaki toplamı, N −1 ∑x s= 0 s ( ) = 1 − x N / (1 − x ) (3.28) şeklinde yazabiliriz. Kristalde bir K fononu varsa, N atom için toplam momentum, ( )( du du p = M ∑ e isKa = M 1 − e iNKa / 1 − e iKa dt dt s ) (3.29) olacaktır. Burada K sınır şartları ile belirlenir ve K = ± 2πp ﺤNa (3.30) değerlerini alır. Bu yüzden, eiNKa =e±2πp =1 (3.31) ve denklem (3.29)’daki momentum eşitliğinden, du p = M ∑ e isKa = 0 dt s (3.32) şeklinde kristal momentumu sıfır bulunur. Bu durumun gözlenmediği tek örnek düzgün dağılımlı K=0 için olandır. Burada, bütün us değerleri u’ya eşit olur ve p = NM( du ) dt (3.33) bulunur. 27 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD Fononun taşıdığını düşündüğümüz ɛӨ momentumu çoğu zaman kristal momentumu olarak adlandırılır. Kristalde dalga vektörü seçim kuralları vardır ve bu seçim kuralı kuantum durumları arasındaki izinli geçişlerle ilişkilidir. Bir kristal tarafından elastik olarak saçılan bir X-ışınları fotonu için dalga vektörü seçim kuralı, ' Ө Ө kӨ =k+G (3.34) şeklinde verilebilir. Burada, ɖӨ ters örgü vektörü, ɵӨgelen fotonun dalga vektörü, ɵӨ de saçılan fotonun dalga vektörüdür. Yansıma sırasında kristal bütünü ile bir − ɖ momentumuna sahip olacak şekilde geri tepilir. (3.34) denklemi, periyodik bir örgüde, etkileşen dalgaların toplam dalga vektörünün bir ters örgü vektörü ile korunduğunun gösterir. Sistemin gerçek momentumu kesinlikle korunmaktadır. Fotonun saçılımı, bir fonon ortaya çıkaracak şekilde elastik değilse, fononun dalga vektörü ɛӨolmak üzere, dalga vektörü seçim kuralı, ' Ө Ө Ө kӨ +K=k+G (3.35) olur ve bu olay sırasında K fononu emilmiş ise, denklem ' Ө Ө Ө kӨ =k+K+G (3.36) şeklini alır. Kristallerdeki ısı iletimi, elektron saçılımı ve diğer birçok fiziksel olaylar sırasında fononlar ortay çıkabilir veya var olan fononlar yok olabilir. Bütün bu olaylarda örgü titreşimlerinin parçacık karakteri, dalga karakteri kadar önemlidir. 28 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 3.4. Dinamik Matris Tüm atom-atom etkileşimleri üzerinden bir toplam alınarak örgü enerjisi aşağıdaki denklemle tanımlanabilir. W= jj' 1 ϕ ∑ 2 jj' ,ll' ll' (3.37) Burada j, l. birim hücredeki bir atomu belirtiyor. φ, (ɴɶ) ve (ɴ ɶ) atom çiftleri için etkileşim enerjisidir. Harmonik yer değiştirme enerjisi matris formunda E harm = ( ) ( ) 1 1 u T ( jl ).ΦΦ. j'l ' ' = ∑ ∑ u α ( jl )Φ αβ u β j' l ' ∑ 2 jj',ll' 2 jj',ll' αβ (3.38) şeklindedir. Burada 3×1’lik, ɿ (ɴɶ) yer değiştirme matrisi ux (jl) u jl = uy (jl) uz(jl) (3.39) olarak tanımlanıyor ve ɿ ﷼, ɿ ’ nun transpozudur. Kuvvet sabiti matrisi Φ, jj' ∂2W Φ αβ = ll' ∂u α (jl) ∂u β (j' l' ) elemanları ile 3×3’lük bir matrisidir. (3.40) ve β alt indisleri x, y ve z kartezyen vektörü bileşenlerini belirtiyor. Kristal enerjisinin Taylor açılımındaki matris formu E harm = [ ( )] Φ jj [u ( jl) − u(j l )] 1 ∑ u( jl) − u j'l' 4 jj',ll' T ' ' ' ' ll 29 (3.41) Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD şeklindedir. Burada Φ matrisi, jj' ∂ 2 Φ jj' ll' Φ αβ = ll' ∂u α (jl) ∂u β (j' l' ) (3.42) elemanlarına sahiptir. (3.41) denklemi ileri ve geri çift saymadan dolayı fazladan bir ϸ ᴀ faktörü içeriyor. Tüm terimlerin açılmasıyla (3.41) denkleminin (3.38) denklemini ile uyumlu olduğu görülebilir. jj'' jj' jj' Φ αβ = −φ αβ ' + δ jj' δ ll' ∑ φ αβ '' j''l'' ll ll ll' (3.43) (3.43) denklemindeki ikinci terim kristalin geri kalan kısmı ile her hangi bir ɴɶ atomunun etkileşiminden meydana geliyor ve öz (self) terim olarak biliniyor. Bununla birlikle, genel durumda l. birim hücredeki j. atom için hareket denklemi matris formunda mj u jl, t =-u(j' l' ,t) (3.44) (3.44) denklemi ile veriliyor. Burada ɷ ᵫ, j. atomun kütlesidir. Şimdi yer değişim vektörü ɿ (ɴɶ, ɾ)’ ye zaman da dahil edilmiş oldu. ɿ (ɴɶ, ɾ) için çözüm, v ile belirtilmiş modun ve farklı k dalga vektörünün hareketli harmonik dalgalarının bir lineer süper pozisyonu olacaktır. u ( jl, t ) = ∑ U ( j, k, υ )exp (i[k.r ( jl ) − ω(k, υ )t ]) (3.45) k, υ Burada ɼ ɴɶ iki nicelikten herhangi biri olarak alınabilir. ɼ ɴɶ , ɴɶ atomunun denge konumu olarak alınabilir ya da ɶ birim hücresinin orijini olarak 30 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD alınabilir. Fark, ɥ (ɴ, ɵ, ʀ)’nın fazına transfer edildiği için seçim yapılması önemli değildir ve hesaplanmış mod frekansları etkilenmemiştir. Yer değiştirme vektörü olarak da bilinen ɥ (ɴ, ɵ, ʀ) genlik vektörü, komşu birim hücreler arasındaki, hareketlerdeki farklar, tamamen exponansiyel faz faktörü ile belirlendiği için ɶ’ den bağımsızdır. Dalga denklemini (3.45)’ i, (3.44)’deki hareket denkleminde yerine koyduğumuzda, denklem (3.46)’ daki standart hareket denklemini elde ederiz. jj ' mj ω2 k,v U j,k,v = ∑ Φ U j',k,v exp(ik[r j' l' -r(j0)]) j 'l ' 0l ' (3.46) Burada birim hücredeki referans atom ɶ= 0’ dır. ʀ, ile belirtilen tek bir çözüm için hareket denklemleri vektör formunda ifade edilebilir ve sonuç olarak, ω2 k,v e k,v =D k e(k,v) (3.47) şeklinde yazılabilir. Sütun vektörü ɯ(ɵ, ʀ), atomik kütlenin karekökü ile ağırlıklı yer değişim vektöründen oluşuyor, bu yüzden 3ɸ tane elamana sahiptir. Burada ɸ, birim hücredeki atomların sayısıdır. ﺾm1 Ux (1,k,v) ǃ ﺾm1 Uy (1,k,v)dž ﺾm1 Uz (1,k,v)LJ e k,v = DŽ DŽ LJ DŽ ﺾm2 Ux (2,k,v)LJ (3.48) Džﺾmn Uz (n,k,v)Lj ɓ ɵ , burara 3ɸ × 3ɸ’lik dinamiksel bir matristir. Dinamiksel matrisi ɓ ɵ , 3 × 3’ lük blok matrisine göre yazalım. Her blok ɴ ve ɴ′ ile indekslenmiş atom çiftlerine karşılık geliyor ve her bloğun elemanları ayrı ayrı olarak ʂ , ʃ , ʄ karetzyen koordinatları ifade eden , = 1, 2, 3 indislerine sahiptir. Tam dinamiksel matris ɓ ɵ , daha küçük 3 × 3’lük matrislerin ɸ × ɸ’lik dizilimlerinden oluşuyor. Dinamiksel matrisin küçük 3 × 3 bloklarının elemanları 31 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD D αβ (jj' , k) = 1 (m j m j' )1 2 ∑Φ αβ l' jj' exp(ik[r(j' l' ) − r(j0)]) 0l' (3.49) olarak veriliyor. Burada ɶ= 0, referans birim hücreyi belirtiyor. Tam dinamiksel matris deki bu elemanın konumları açıkça, 3 j-1 +α; 3 j' -1 +β (3.50) şeklindedir. (3.47) denklemi 3ɸ tane bileşene sahip olduğu için, dispersiyon grafiğinde 3ɸ tane moda karşılık gelen 3ɸ tane çözüm olacaktır. 3ɸ × 3ɸ ɯ(ɵ) matrisi oluşturmak için, açısal frekansların karelerinin diyagonal matrisi olarak Ω(ɵ) frekans matrisini tanımlayalım ve ɯ(ɵ, ʀ) sütun vektörlerini dahil ederek denklemlerimizi dž LJ LJ LJ (3.51) düzenleyebiliriz. ω2 (k,1) ω2 (k,2) ǃ Ω k =DŽ DŽ DŽ ω (k,3) 2 . . Dž ω2 (k,3n)Lj e k Ω k =D k e(k) (3.52) Dinamiksel matris hermityendir. Yani, D(k)=(D* (k)) T (3.53) Dinamiksel matrisin öz değerleri, farklı titreşim modlarının açısal frekanslarının kareleridir ve öz vektörler, her titreşim modu ile ilişkili olan atomların rölatif yer değiştirmelerini verir. Hareket denklemleri genlik hakkında bilgi içermez. Bu 32 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD prosedürle hesaplanmış olan öz vektörler (3.54) denklemindeki gibi normalize olurlar. e k T . e k * = e k T .e -k =1 (3.54) ɯ(ɵ, ʀ) vektörüne polarizasyon vektörü denir. Dinamiksel matris, hem her hangi bir atom-atom etkileşimi için kuvvet sabitlerini hem de her hangi bir dalganın atomik hareketi için faz faktörünü içeriyor. Bu yüzden (3.47) denklemi hareket denklemini ifade ediyor. Kütle ağırlıklı değişkenlerin kullanımı bize, ɷ ᴀ ’den ziyade ᴀ için çözümler bulma olanağı sağlıyor. Ayrıca, her dalga ile ilişkili olan atomik hareketlerin tam bir setini oluşturuyor. Bir dalga ile ilişkili olan hareketlerdeki her hangi biri için hareketleri oluşturmadığından dolayı, bu hareketler lineer olarak bağımsızdır. Bu e k,v T .e -k,v' =δvv' (3.55) olarak ifade edilebilir. Bunlara normal modlar denir ve temel titreşim harekeleridir. Frekanslar reel olmasına rağmen, hareketler genelde komplekstir ve her atomun hareketinin reel ve sanal kısımlarının rölatif fazları yoluyla basitçe ifade edilebilir. 3.5. Elastik Sabitler Elastik sabitler katıların birçok özelliklerinin anlaşılması için gerekli bilgilere sahip olan, katıların önemli karakteristikleridir. Elastik sabitler özellikle kristallerin esnekliklerini ve mekaniksel kararlılığını belirleyen parametrelerdir. Ayrıca, elastik sabitler dışarıdan uygulanan bir kuvvete karşı kristalin sertliğini belirler ve kristalin mekaniksel ve dinamiksel davranışları arasında bir bağlantı kurar. Bir katının esneklik özellikleri zor (stres) ve zorlanma (starin) nicelikleriyle ifade edilebilirler. Zor, bozulmayı meydana getiren kuvvetle orantılı bir niceliktir. Zorlanma ise, bozulma derecesinin bir ölçüsüdür. Zor, zorlanmayla doğru orantılıdır 33 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD ve bu orantı katsayısına elastik katsayılar veya sertlik katsayıları denir. Zor ve zorlanma tensörü arasındaki ilişki σαβ = ﻃγδ Cαβ,γδ εγδ σαβ = ∑ Cαβ ,γδ ε γδ (3.56) γδ şeklinde veriliyor. Elastik enerji o zaman, 1 Uharm = 2 ∑ε αβγδ αβ Cαβ ,γδ ε γδ (3.57) olarak ifade edilir. Elastik özellikler dört indeksli bir tensör ile karakterize edilirler. Ancak, hem zor hem de zorlanma tensörleri simetrik oldukları için Cᵛ ᵜ ,ᵝ ᵞ = Cᵜ ᵛ ,ᵝ ᵞ = Cᵛ ᵜ ,ᵞ ᵝ = Cᵝ ᵞ ,ᵛ ᵜ (3.58) şeklinde ifade edilebilir. Kristalin simetrisine bağlı olarak tensör elemanları arasında başka ilişkilerde olabilir. Dört indeksli elastik sabitlerin yerine, literatürde genelde Voigt elastik sabitleri kullanılıyor. Bu ifadeler simetrik zorlanma tensörü elemanları için εxx =ε1 , εyy=ε2 , 2εyz =ε4 , εzz =ε3, 2εzx =ε5 , 2εxy =ε6, (3.59) notasyonu kullanılarak elde edilirler. Bu nicelikler kullanılarak, elastik enerji yoğunlu için homojen kuadratik ifade, 1 Uharm = 2 6 ∑C ε ε i , j =1 ij i j , (3.60) 34 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD olur. Burada ɒϻᵫ katsayıları Voigt elastik sabitleridir. Zor tensörü elemanları içinde benzer bir notasyon kullanarak, σxx =σ1 , σyy=σ2 , σzz =σ3, 2σyz =σ4 , 2σzx =σ5 , 2σxy =σ6, (3.61) şeklinde ifade edilirler. Zor ve zorlanma tensörü arasında bağlantı kuran, genelleştirilmiş Hook yasası σi = 6 ∂U harm = ∑ Cij ε j ∂ε i j =1 (3.62) şeklini alır. Elastik katsayıları matrisi simetrik bir matristir ve en genel durumda triklinik kristallerin elastik özellikleri 21 bağımsız elastik sabit ile karakterize edilirler. Daha yüksek simetrili kristallerde bağımsız elastik sabitlerin sayısı daha azdır. Örneğin, monoklinik kristal sisteminde z-ekseni iki katlı dönme ekseni olarak seçildiğinde, x→-x, y→-y, z→z dönüşümü altında elastik enerji değişmez kalmalıdır. Böyle bir dönmede ᴂ ve ᴃ işaret değiştirir fakat zorlanma tensörünün diğer dört elamanı işaret değiştirmez. C12=C21, C13=C31, C15=C51, C23=C32, C25=C52, C35=C53, C46=C64 (3.63) olur. Bundan dolayı monoklinik kristallerde 13 tane bağımsız elastik sabit vardır. Monoklinik kristal sistemi için elastik sabitleri matrisi denklem (3.64)’de 35 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD C11 C ǃ 12 C Cij = DŽ 13 DŽ0 C15 Dž0 C12 C22 C23 0 C25 0 C13 C23 C33 0 C35 0 0 0 0 C44 0 C46 C15 C25 C35 0 C55 0 0 0 dž 0 LJ C46 LJ 0 C66 Lj (3.64) şeklinde veriliyor. Ortorombik kristal sisteminde üç eksenin her biri etrafında, 180° dönme altında elastik enerji değişmez kalır. C12=C21, C13=C31, C23=C32 (3.65) Ortorombik kristal sisteminin elastik davranışı 9 tane elastik sabit ile karakterize edilir. Ortorombik kristal sisteminde bütün kristal sınıfları için elastik katsayıları matrisi denklem (3.66)’de veriliyor. C11 C ǃ 12 C13 Cij = DŽ DŽ0 0 Dž0 C12 C22 C23 0 0 0 C13 C23 C33 0 0 0 0 0 0 C44 0 0 0 0 0 0 C55 0 0 0 dž 0 LJ 0 LJ 0 C66 Lj (3.66) Tetragonal kristallerde, z-ekseni etrafında 90° dönülmesinden dolayı yeni bir simetri ortaya çıkar. x→y, y→-x, z→z dönüşümü altında elastik enerji değişmezliği, C11=C22, C12=C21, C13=C31=C23=C32, C44=C55 olmasını gerektiriyor. O zaman elastik enerji için ifade, 1 1 Uharm = 2 C11 ε2xx +ε2yy + 2 C33 ε2zz +C12 εxx εyy 36 (3.67) Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD +C13 εxx εyy +εyy εzz +2C44 ε2yz +ε2zx +2C66 ε2xy (3.68) olur. Tetragonal kristal sisteminde 4ɷ ɷ , 4ⱨ2ɷ , 422 ve 4 ﺤɷ ɷ ɷ simetrisine sahip kristal sınıfları için elastik katsayıları matrisi, C11 C ǃ 12 C Cij = DŽ 13 DŽ0 0 Dž0 C12 C11 C13 0 0 0 C13 C13 C33 0 0 0 0 0 0 C44 0 0 0 0 0 0 C44 0 0 0 dž 0 LJ 0 LJ 0 C66 Lj (3.69) olur. Bu durum için bağımsız elastik katsayılarının sayısı 6 dır. Tetragonal kristal sisteminde 4, 4Ⱪ ve 4 ﺤɷ simetrilerine sahip kristal sınıfları için elastik katsayıları matrisi, C11=C22, C12=C21, C44=C55, C13=C31=C23=C32, C13=C31=C23=C32 C11 ǃ C12 C13 Cij = DŽ DŽ0 DŽ 0 DžC16 C12 C11 C13 0 0 -C16 C13 C13 C33 0 0 0 0 0 0 C44 0 C46 0 0 0 0 C44 0 C16 -C16 dž 0 LJ 0 LJ LJ 0 C66 Lj (3.70) (3.71) ve bağımsız elastik katsayılarının sayısı 7 dir. Kübik kristallerde x ve y-eksenleri etrafında 90° dönülmesi (x→x, y→z, z→-y ve y→y, x→z, z→-x) simetriktir. Bundan dolayı, C33=C11, C13=C12, C66=C44 (3.71) olmalıdır. Geriye kalan 3 elastik sabite göre elastik enerji, 37 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 1 Uharm = 2 C11 ε2xx +ε2yy +ε2zz +C12 εxx εyy +εxx εzz +εyy εzz +2C44 ε2xy +ε2yz +ε2zx (3.72) olarak ifade edilir. Kübik kristal sistemi için elastik katsayıları matrisi, C11=C22=C33, C44=C55=C66, C12=C21=C13, C31=C23=C32, C11 C ǃ 12 C Cij = DŽ 12 DŽ0 0 Dž0 C12 C11 C12 0 0 0 C12 C12 C11 0 0 0 (3.73) 0 0 0 C44 0 0 0 0 0 0 C44 0 0 0 dž 0 LJ 0 LJ 0 C44 Lj (3.74) Trigonal kristal sisteminde 3 ve 3ⱨ simetrilerine sahip kristal sınıfları için, C11=C22, C44=C55, C13=C31= C23=C32, C14= − C24=C56=C41= − C42, − C15=− C51=C25=C52=C46=C64 (3.75) C11 C12 C13 C14 -C25 0 ǃ C12 DŽC 13 Cij = DŽC DŽ 14 DŽ -C C11 C13 -C14 C13 C33 0 -C14 0 C44 C25 0 0 0 0 C25 C25 0 0 C44 C14 0 0 C25 C14 25 Dž0 38 1 2 dž LJ LJ LJ LJ (C11 -C12 )Lj (3.76) Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD ve bağımsız elastik katsayılarının sayısı 7 dir. Trigonal kristal sisteminde 32, 3ⱨɷ ve 3ɷ simetrilerine sahip kristal sınıfları için , C11 =C22 , C44 =C55 , C13 =C31 =C23 =C32 , C11 ǃ C12 C13 DŽ Cij = DŽ C14 DŽ DŽ0 Dž0 C12 =C21 , C14 =C41 =-C24 =-C42 =C56 =C65 , C12 C11 C13 -C14 0 C13 C13 C33 0 0 C14 -C14 0 C44 0 0 0 0 0 C44 0 0 0 C14 0 0 0 0 C14 1 2 dž LJ LJ LJ LJ (3.76) (3.77) (C11 -C12 )Lj ve elastik katsayılarının sayısı 6 dır. Hegzagonal kristal sistemindeki bütün kristal sınıfları için, C11 =C22 , C11 C ǃ 12 C13 Cij = DŽ DŽ0 DŽ0 Dž0 C12 =C21 , C44 =C55 , C13 =C31 =C23 =C32 , C12 C11 C13 0 0 C13 C13 C33 0 0 0 0 0 C44 0 0 0 0 0 C44 0 0 0 0 0 0 0 0 0 1 2 dž LJ LJ LJ (3.78) (3.79) (C11 -C12 )Lj ve bağımsız elastik sabitlerinin sayısı 5 dir. 3.6. Bulk Modülü Bulk modülü, bir malzemeye bir dış basınç uygulandığında malzemenin ne kadar sıkıştırılabileceğini belirten bir niceliktir. Yani bir deformasyon oluşturmak için verilmesi gereken enerjinin büyüklüğünü gösterir. Bulk modülü, 39 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD ΔP ΔV V B=− (3.80) olarak tanımlanıyor. Bulk modülünün tersine malzemenin sıkışabilme özelliği denir ve, χ= 1 B (3.81) şeklinde tanımlanır. 3.7. Born Efektif Yükler Born efektif yükler, yalıtkan kristallerin örgü dinamiğinde önemli bir rol oynamaktadır. Born efektif yükü Z*, iyonik yer değiştirmelerden dolayı elektronik polarizasyondaki değişimin bir ölçüsüdür. Aynı zamanda born efektif yükü, çekirdek ve boyuna (LO) ve enine (TO) optik fonon modları arasındaki uzun erimli Coulomb etkileşiminin genliğini etkilediği için yalıtkan kristallerin örgü dinamiği çalışmalarında önemli bir nicelik olarak dikkate alınıyor. Periyodik sistemler için, genel olarak alt örgüsüne ait olan çekirdeğin Born efektif yük tensörü ɪ makroskobik elektrik alan şartı altında birim hücre hacmi ΩϷ kere, atomlarının toplu nükleer yer değiştirmeleri ve ∗ ݔ, ݒ, sıfır yönü boyunca yönü boyunca makroskobik polarizasyondaki Ѿ ݒdeğişimiyle ilişkili orantı katsayı olarak tanımlanır. ∂P Z*κ,αβ =Ω0 ∂τ β κα (3.82) ε=0 Bununla birlikte termodinamiksel eşitlik, makroskobik polarizasyonu elektrik entalpisinin ɔ türevine ilişkilendirir ve diğer bir ilişki çekirdeğinin üzerindeki ɕݔ kuvveti ile elektrik entalpisinin türevi arasında bir bağlantı kurulabilir. dolayı ɪ ∗ ݔ, ݒ, alternatif olarak aşağıdaki gibi tanımlanabilir. 40 Bundan Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD ∂2 E Z*κ,αβ =- ∂ε β ∂τκα = ∂Fκ,α ∂εβ (3.83) τκα =0 Bu ilişkilerden born efektif yükü ɪ ∗ ݔ, ݒ, 1. Sıfır elektrik alan şartı altında, atomlarının toplu yer değiştirmesiyle uyarılmış polarizasyondaki değişim olarak düşünülebilir. 2. Elektrik entalpisinin karma ikinci türevi olarak düşünülebilir. 3. Sıfır atomik yer değiştirmede, homojen efektif elektrik alan ݒ tarafından çekirdeği üzerinde uyarılmış olan kuvvetin türevi olarak düşünülebilir. Bu üç tanım birbirine eşdeğerdir, ancak ilk prensip hesaplamalarında ɪ ∗ ݔ, ’ ݒnin hesaplanması farklı algoritmalara neden olmaktadır. En geniş bir şekilde kullanılan yaklaşımlar arasında, hesaplamalarından ɪ ∗ ݔ, ݒ Sternheimer denklemini temel alan lineer tepki ‘nin belirlenmesini öneren ilk güçlü ve sistematik prosedür Baroni, Giannozzi ve Tesla tarafından ortaya atılmıştır. Daha sonra varyasyonel prensibi baz alan farklı bir algoritma Gonze, Allan ve Teter tarafından rapor edilmiştir. ɪ ∗ ݔ, ݒ, aynı zamanda polarizasyondaki sonlu bir farktan da doğrudan hesaplanabilir. 3.8. Yoğunluk Fonksiyonel Teorisi 1920’lerde Thomas ve Fermi’nin çalışmalarını baz alan Hohenberg-Kohn (1964) teoremleri ve onun devamı olan ve Kohn-Sham (1965) teoremleri DFT’nin temellerini oluşturmuştur. Yoğunluk fonksiyonel teorisinin ana fikri, etkileşen bir elektronlar sistemini çok-cisim dalga fonksiyonları yoluyla değil elektron yoğunluğu olarak tanımlamaktır. Yani DFT, çok elektronlu sistemlerin taban durum özelliklerini r belirlemek için elektron yük yoğunluğu ρ (r ) ’yi temel değişken olarak kabul etmektedir. DFT, metaller, yarıiletkenler ve yalıtkanların temel durum özelliklerini belirlemek için oldukça başarılı bir yaklaşımdır. DFT’ nin başarısı sadece bulk hacimli malzemelerle sınırlı olmasından değil aynı zamanda protein ve karbon nano tüpler gibi kompleks materyallere de uygulanabilir olmasından kaynaklanmaktadır. 41 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 3.8.1. Çok Cisim Problemi Bir katıdaki elektronların ve iyonların davranışları göz önünde bulundurarak Ne tane elektron ve Ni tane çekirdekten oluşan bir sistemin Hamiltoniyeni Ne Ne Ni Ne Ni Ni 1 1 Z 1 ∇ 2I − ∑ ∑ r ir + ∑ ∑ r r H = −∑ ∇ i2 −∑ i =1 2 i =1 2M I i =1 i =1 ri − R I i =1 jfi ri − rj Ne Ni + ∑∑ i =1 jfi ZZ r I rJ RI − RJ (3.84) r r şeklinde verilir. Burada MI kütle, ZI çekirdeklerin atom numarası ri ve RI ise elektron ve çekirdeğin koordinatlarıdır. Birinci ve ikinci terimler; sırasıyla elektron ve çekirdeğin kinetik enerjileri, üçüncü terim; çekirdek ve elektronlar arasındaki Coulomb çekim alanıdır. Dördüncü terim elektronlar arasındaki ve beşinci terim ise çekirdekler arasındaki Coulomb itme etkileşimidir. Yukarıda tanımlanan sistemin taban durumu özellikleri zamandan bağımsız Schrödinger denkleminin çözümüyle belirlenir: r r r r HΨ {ri }, R i = EΨ {ri }, R i ( { }) ( { }) (3.85) r r Burada Ψ {ri }, R i , çok cisimli sistemin dalga fonksiyonu ve E sistemin enerjisidir. ( { }) Eş. 3.84’ün karmaşıklığından dolayı çözümü kolaylaştırmak için bazı yaklaşımlar yapmak gerekir. Bu yaklaşımlardan bir tanesi katıhal fiziği ve atom ve molekül fiziğinde çok kullanılan Born-Oppenheimer yaklaşımıdır. Bu yaklaşımla elektron ve çekirdeklerin hareketleri ayrı ayrı incelenir. 42 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 3.8.2. Born-Oppenheimer Yaklaşımı Bir sistem içerisindeki elektronların oluşturduğu çok parçacık sisteminin Schrödinger denklemini çözmek için çeşitli yaklaşımlar yapmak gerekir. BornOppenheimer yaklaşımı, bir veya iki elektrondan daha fazlasına sahip olan sistemlerin Schrödinger denklemini çözmeye çalışan yaklaşımlardan biridir. Bu yaklaşımdaki temel düşünce, çekirdeğin kütlesinin elektron kütlesinden daha fazla olması nedeniyle çekirdekleri sabit ve hareketsiz olarak kabul ediyor. Bu nedenle çekirdeğin sabit olduğu bir alanda elektronları hareket halinde düşünebiliriz. Bu yaklaşımı dikkate aldığımızda (3.84) denklemindeki ikinci terim yani çekirdeğin kinetik enerjisi ihmal edilebilir. Ayrıca çekirdekler arasındaki Coulomb itme etkileşmesi sabit düşünülerek son terimde ihmal edilebilir. Bu durumda Ne Ne Ni Ne Ni 1 Z 1 H e = − ∑ ∇ 2i − ∑ ∑ r Ir + ∑ ∑ r r i =1 2 i =1 I =1 ri − R I i =1 jf i ri − rI (3.86) denklemi elde edilir. Bu denklem N e tane elektronun, N i tane çekirdeğin alanında hareketini tanımlayan elektronik Hamiltonyen ifadesine dönüşür. Ψ e = Ψ e (r, R ) (3.87) ε e = ε e (R ) (3.88) (3.87) denklemi elektronların hareketini, (3.88) denklemi ise elektronların enerjisini gösterir. Nükleer itme ile beraber toplam enerji Ni Ni ε tot (R) = ε e (R ) + ∑ ∑ α =1 βf α Zα Zβ (3.89) Rα − Rβ 43 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD şeklinde ifade edilir. Bu ifade potansiyel enerji yüzeyini oluşturur. BornOppenheimer yaklaşımında, elektronik problemin çözülmesiyle çekirdek bir potansiyel enerji yüzeyinde hareket eder. Bu yaklaşım da elektron ve çekirdeğin hareketi birbirinden ayrılmadığında geçersizdir. 3.8.3. Hartree Yaklaşımı Bir katı içindeki elektronların kuantum mekaniksel davranışlarını açıklamak için, sistemin çok elektronlu dalga fonksiyonunu hesaplamak gerekir. Prensip olarak bu, zamandan bağımsız Schrödinger denkleminden elde edilebilir. Fakat pratikte potansiyel, katı içerisindeki diğer elektronların davranışlarıyla belirlenir. Gerçekte birbirlerine yakın elektronlar, uzak olan elektronlardan daha güçlü etkileşmeler içindedir. Tüm elektronların Schrödinger denklemini çözebilmek için aynı anda 1023 civarında diferansiyel denklemi çözmek gerekir. Problemi çözmek için ilk adım Hartree tarafından atılmıştır. Hartree yaklaşımında çok elektronlu sistemin dalga fonksiyonu, tek elektron dalga fonksiyonlarının çarpımı olarak yazılır. Bu durumda dalga fonksiyonu, r r r Ψ(r1 , r2 ,..., rN ) = ∏ (3.90) N r r r Ψ( r1 , r2 ,..., rN ) = ∏ Ψ i (ri ) (3.91) i =1 şeklinde ifade edilir. Burada i. elektrona etkiyen potansiyel r r Vi (r) = Viyon ( r ) + VH ( r ) (3.92) denklemi ile verilir. Bu potansiyel, iyon ve Hartree potansiyelinin toplamı şeklindedir. (3.90) denklemi yardımıyla Viyon ve VHartree potansiyelleri, 44 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD r r r r r(r ) Zα Viyon ( r) = −∑ r r , VHartree (r ) = − ∫ d r r r r − r' α r − rα (3.93) şeklinde elde edilir. i. elektrona etkiyen Hartree potansiyelindeki yoğunluk terimi r r 2 ρ( r ' ) = ∑ Ψ j ( r ' ) (3.94) i≠ j şeklinde verilir. N ∧ r 1 H = − ∑ ∇ i2 + Vi ( r ) i =1 2 (3.95) şeklinde ifade edilen Hamiltonyenin (3.91) denklemi ile alınan beklenen değerini (toplam enerjiyi) en küçük yapan tek elektron dalga fonksiyonları Hartree denklemi ile verilir. Bu denklem r 2 r r r Ψ j ( r' ) r r 1 2 − 2 ∇ + Viyon ( r ) Ψ i ( r ) + ∑ ∫ d r rr − rr ' Ψ i ( r ) = ε i Ψ i ( r ) j≠ i (3.96) şeklinde ifade edilir. (3.96) denklemi, orbitaller için öz uyumlu çözüldüğünde (3.91) ile sistemin dalga fonksiyonu elde edilmiş olacaktır. Hartree yaklaşımında değiştokuş ve korelasyon etkileri hesaba katılmadığı için günümüzde çok az kullanılmaktadır. 3.8.4. Hartree-Fock Yaklaşımı Hartre-Fock yaklaşımı, etkileşmeyen elektron orbitallerine karşı gelen dalga fonksiyonlarını temsil etmek için kullanılan bir yaklaşımdır. Sistemin dalga fonksiyonu, asimetri özelliğini sağlayacak şekilde seçilir. Elektronlardan oluşan 45 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD sistemin dalga fonksiyonu, Pauili dışarlama ilkesi gereği, sistemdeki iki elektronun yer değiştirmesi altında asimetrik olmalıdır. r r r r Ψ(..., ri ,..., rj ,...) = −Ψ(..., rj ,..., ri ,...) (3.97) (3.197) denklemini sağlayan en basit dalga fonksiyonu Slater determinantı ile verilir ve Ψ1 (r⃗1 ) Ψ1 (r⃗2 ) ⋯ Ψ1 (r⃗N ) Ψ (r⃗ ) Ψ2 (r⃗2 ) ⋯ Ψ2 (r⃗N ) D(r⃗1 ,r⃗2 ,…r⃗N )= 2 1 ⋮ ⋮ ⋮ ⋮ ΨN (r⃗1 ) ΨN (⃗r2 ) ⋯ ΨN (r⃗N ) (3.98) şeklinde ifade edilir. (3.96) denklemine benzer olan Hartree-Fock denklemi de enerji beklenen değerini minimum yapan (3.98) denklemindeki tek elektron dalga fonksiyonlarını verir ve r 2 r r r Ψ j (r' ) r 1 2 − 2 ∇ + Viyon (r ) Ψ i (r ) + ∑ ∫ d r rr − rr ' Ψ i ( r) − j r' ∗ r' r Ψ r Ψ r r r ∑j δ σi.σj ∫ d r ' j rr − rr i' Ψ j (r ) = ε i Ψ i ( r ) ( ) ( ) şeklinde ile ifade edilir. Buradan son terim değiş (3.99) tokuş terimidir ve spinleri aynı olduğunda sıfırdan farklıdır. Bu yaklaşımın avantajı tek elektron dalga fonksiyonunu içeren bir Slater determinantı kullanması, varyasyonel olması ve toplam enerjiyi minimize eden bir deneme dalga fonksiyonu kullanmasıdır. Fakat Hartree-Fock metodu elektronlar arasındaki korelasyonu (ilişkiyi) göz önüne almaz. Bunun yanında değiş tokuş terimi yerel olmadığından Hartree-Fock denkleminin çözümü oldukça zordur ve hesaplanması da yoğunluk fonksiyonel teorisine göre oldukça zordur. 46 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 3.8.5. Hohenberg-Kohn Teoremi r Hohenberg ve Kohn (1964’de), bir v(r ) dış potansiyeli içinde etkileşen bir elektron gazının temel durumunun çalışıldığı bir makaleyi Physical Review’ de yayınladılar. Temel değişken olarak dikkate alınan elektron yoğunluğunun, yük yoğunluğunun bir fonksiyonu olarak ifade edilebileceğini kanıtladılar. Bu toplam enerji fonksiyonunun minimum değeri sistemin temel durum enerjisine karşılık gelmektedir. Ayrıca bu minimum değere neden olan yük yoğunluğu, tam tek parçacık temel durum yoğunluğudur. Herhangi bir kuantum mekaniksel problemin çözümü ψ dalga fonksiyonunun belirlenmesine bağlıdır. Dalga fonksiyonu, sistem hakkında bilinebilen tüm bilgilere geçiş sağladığı için merkezi bir niceliktir. Bir katı gibi geniş bir sistem için, dalga fonksiyonunu belirlemenin bazı problemleri vardır. Dalga fonksiyonu çok karmaşık bir niceliktir: Deneysel olarak ölçülemez ve N elektronun her biri için bir spin değişkeni ve üç uzaysal değişken olmak üzere 4 N değişkene bağlıdır. Katıhal sistemlerin çoğu, çok sayıda elektron ve iyonlar içerdiği için herhangi bir dalga fonksiyonuna dayalı davranışı inanılmaz derecede hesaplama gücü gerektirmektedir. Bu durum çözümü zorlaştırmakla kalmıyor aynı zamanda sistemi tanımlamayı da r karmaşık hale getirmektedir. Diğer taraftan ρ (r ) elektron yoğunluğunun değişken bir fonksiyon olduğu temel durum enerjisi için tam formal bir prensip geliştirmek r mümkündür. Bu yoğunluk fonksiyonu ρ (r ) , sadece üç uzaysal koordinata bağlıdır ve dolayısıyla üç boyutlu ( 3D ) reel uzayındaki amaç, çözümüne ulaşmaktır. Schrödinger denklemini r DFT’ nin altında yatan düşünce, temel değişken olarak ρ (r ) yoğunluğunun seçmektir. Herhangi bir atomik veya moleküler sistemin Hamiltonyen operatörü, elektronların sayısı (N ) , çekirdek yükleri ( Z k ) ve uzaydaki çekirdeğin konumu ( Rk ) ile tanımlanıyor. M çekirdek ve N elektrondan oluşan bir sistem için, atomik birimler (me = h = e = 1) cinsinden temel Hamiltonyen, 47 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD H = H el + H çek (3.100) olarak yazılır. Burada H el = − 1 N 2 N M Zk N N 1 + ∑∑ ∑ ∇i − ∑∑ 2 i =1 i =1 k =1 rik i=1 j i rij H çek = − 1 M 1 2 M M Z k Zl ∑ ∇ k + ∑∑ 2 k =1 M k k =1 l k R kl (3.101) (3.102) dır. Eğer, elektron ve çekirdeğin kütleleri arasındaki farklar bir avantaj olarak alınırsa Hamiltonyen basitleştirilebilir. Bütün çekirdeklerin en hafif bile, yani proton bir elektrondan 1800 kez daha ağırdır. Böylece çekirdek, elektronlarla kıyaslandığında daha yavaş hareket eder. Bu nedenle elektronlar sabit çekirdek alanında hareket ediyor olarak düşünülebilir. Bu Born-Oppenheimer yaklaşımı olarak bilinir. Eğer çekirdek uzayda hareketsiz ise kinetik enerjileri sıfırdır ve çekirdek-çekirdek itmelerinden dolayı potansiyel enerjileri sadece bir sabittir. Sonuç olarak (3.100) denklemindeki Hamiltonyen, H el elektronik Hamiltonyene indirgenir. Böylece sistemin çözümü sadece elektronik dalga fonksiyonudur. Bu durum öz değer problemine dönüşür. H el ψ el = E el ψ el (3.103) Bu yaklaşımdan sonra sistemin toplam enerjisi E tot = E el + E çek (3.104) ile verilir. Burada Eçek , (3.102) denklemindeki ikinci terimdir ve bir sabit olarak görülür. 48 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD Sonuç olarak herhangi bir atomik ya da moleküller sistem için toplam Hamiltonyen, çekirdek yükleri ( Z k ) , çekirdek konumları ( Rk ) ve elektronların sayısı (N ) ile tanımlanabilir. Burada basit olması için sadece dejenere olmayan temel durumdaki durumlarla ilgileniyoruz. Diğer taraftan Hamiltonyen, elektron yoğunluğuna göre ifade edilebilir. Hamiltonyen ile ilişkili olan üç önemli özellik vardır. Bunlar; r 1) Elektron yoğunluğu ρ (r ) , sistemdeki parçacıkların toplam sayısına normalize edilir. r r ∫ d rρ( r ) = N (3.105) r r 2) Doğal olarak ρ (r ) , iyon merkezlerinde ( Rk ) maksimuma sahiptir. r r 3) ρ (r ) , çekirdek koordinatlarında ( Rk ) , nükleer yük ( Z k ) hakkında bilgi içerir. r ∂ = −2Z k ρ (0 ) r ρ ( rk ) ∂rk r r =0 (3.106) k r r Burada rk , k indeksi ile belirtilmiş iyon korlarından olan radyal uzaklıktır ve ρ (rk ) aynı iyon çevresindeki yük yoğunluğunun küresel ortalamasıdır. r Bu nedenle özel bir Hamiltonyen sistemi için ρ (r ) tek değişken olarak r seçilebilir ve tüm moleküller özelliklerin tanımlanabilmesi için ρ (r ) yeterlidir. r Elektron yoğunluğu ρ (r ) , tüm sistemin fiziksel özelliklerini ortaya çıkarmak için r kullanılabilir. Temel durumda ρ (r ) ; r r r 2 r r ρ( r ) = N ∫ Ψ(x 1 , x 2 ,..., x N ) ds1dx 2 ...dx N r r = Ψ ψ*el (r )ψel ( r ) Ψ 49 (3.107) Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD olarak tanımlanır. İlk Hohenberg-Kohn teoremi sistemin tüm özelliklerini ve Hamiltonyen operatörünü belirleyen elektron yoğunluğunu sağlamaktadır. Hohenberg ve Kohn r (1964’de) makalelerinde çok basit bir ispat verdiler. Bir dış v(r ) potansiyeli etkisi altındaki bir elektron gazını dikkate aldılar. Hamiltonyeni aşağıdaki gibi verdiler, H=T+V+U (3.108) Burada T= 1 r * r r r r ∇ψ ( r )∇ψ( r )d r 2∫ (3.109) r r r r V = ∫ u ( r )ψ * ( r )ψ( r )d r (3.110) r r 1 drdr' * r r r r U = ∫ r r ψ ( r )ψ( r ')ψ( r ')ψ(r ) 2 r − r' (3.111) r r (3.107) denkleminde tanımlandığı gibi ρ (r ) , v(r ) ’ nin bir fonksiyonu olduğu r r r görülmektedir. Sonra aynı yük yoğunluğu ρ (r ) ’ ye neden olan v(r ) ve v(r ') iki dış potansiyel dikkate aldılar. Bu düşünce, (3.107) denkleminde verilen dalga fonksiyonundan nasıl bir yoğunluk formülü inşa edilmesi gerektiğini göstermektedir. Ψ temel durumundaki daha önceki sonuçlar ve Ψ ' neden olan daha sonraki durumlar dejenere olmayan elektron sistemi ile ilişkilidir. Gerçek Hohenberg-Kohn ispatının dejenere olmayan temel durumlarına getirilen kısıtlama daha sonra kaldırılacaktır. Potansiyeller en az bir sabitle birbirinden farklı olmasaydı, farklı Schrödinger denklemlerini sağlamadıkları için potansiyeline karşılık gelen temel durum enerjisi 50 r Ψ ' , Ψ ‘e eşit olamazdı. v(r ) dış Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD E' = Ψ' H' Ψ' < Ψ H' Ψ = Ψ H + V'− V Ψ (3.112) olarak yazılabilir. Burada doldurulmuş nicelikler Ψ ' ile karakterize edilen sisteme aittir ve doldurulmamış niceliklerde Ψ aittir. Hamiltonyen sadece dış potansiyeller içinde farklı olduğu için, r r r r E' = E + ∫ [v' ( r ) − v( r )]ρ( r )d r (3.113) doldurulan ve doldurulmayan niceliklerde değişme aşağıdaki aynı işlemle bulunur. r r r r E = E'+ ∫ [v( r ) − v' ( r )]ρ( r )d r (3.114) (3.113) ve (3.114) denklemlerinin toplamı bir tutarsızlığa neden oluyor. E + E' < E + E' (3.115) Bu yüzden aynı temel durum elektron yoğunluğunu sağlayan iki farklı potansiyel r r olmayabilir. Ayrıca v(r ) , bir sabit içinde ρ (r ) ’nin bir fonksiyonudur. İkinci teorem, değişken teorem (variational teorem) olarak adlandırılıyor. r Değişken teorem, tüm parçacık temel durum enerjisi ρ (r ) ’nin bir fonksiyonu olduğu gerçeğinden ortaya çıkıyor ve değişken teorem, kinetik enerji ve elektron-elektron etkileşim enerjisidir. Bu nedenle temel durum enerjisi (E ) , r ρ (r ) temel yük yoğunluğu terimine bağlı olarak iki kısma ayrılabilir. r r r E[ρ ] = ∫ v( r )ρ( r )d r + F[ρ] (3.116) Burada, 51 3. MATERYAL VE METOD Şevket ŞİMŞEK F[ρ] ≡ Ψ T + U Ψ (3.117) Bu ifadede F [ρ ] Hohenberg-Kohn fonksiyonu olarak adlandırılır ve elektronların r sayısı (N ) , nükleer koordinatlar ( Rk ) ve çekirdek yükü ( Z k ) ’den bağımsızdır. Yani F [ρ ] , herhangi bir dış potansiyel ve herhangi bir parçacıkların sayısı için geçerli olan genel bir fonksiyondur. Giriş yoğunluğu sadece doğru temel durum yoğunluğu ise ve en düşük enerjiyi belirtiyorsa, Hohenberg-Kohn fonksiyonu F [ρ ] , sistemin temel durum enerjisini ortaya çıkarır. Doğru temel durum enerjisini bulmak için değişken prensip kullanılabilir. Bu nedenle (3.116) eşitliğindeki ifade bir değişken problem olarak ele alınabilir. Değişken metodun uygulanabilir olmasında bazı kısıtlamalar vardır. İlk olarak bu metot sistemin en düşük enerji durumunu ifade ettiği için temel duruma sınırlandırılıyor. İkincisi, deneme yoğunluğu ρ pozitif olmalı ve denklem (3.105) da verildiği gibi parçacıkların sayısı N ’ yi integre etmelidir. ~ Herhangi bir deneme yoğunluğu ρ~ , kendi Hamiltonyeni H ve kendi dalga r ~ fonksiyonu Ψ tanımlıyor. Şimdi bu dalga fonksiyonu gerçek dış potansiyel v(r ) ’den türetilen Hamiltonyen için deneme dalga fonksiyonu olarak alınabilir (Mete, 2003). 3.8.6. Çok Parçacık Sistemi: Kohn-Sham Denklemi Kohn ve Sham, çok parçacık problemini, öz-uyumlu tek-elektron denklemlerinin eşdeğer bir seti ile değiştirilebileceğini gösterdiler. Kohn ve Sham (1965’de) Hamiltonyen denklemini çok basit bir formda yer alan değişken yaklaşımdan türetilebileceğini kanıtladılar. Kohn-Sham olarak bilinen denklem, elektron yoğunluğunun bir fonksiyonu olarak ifade edilen elektronlar tarafından oluşturulan potansiyel dışında, zamandan bağımsız Schrödinger denklemine benzer bir formdadır. Elektron –iyon etkileşiminden gelen katkıya ek olarak, elektronelektron etkileşim potansiyeli, kolaylık olması için Hartree potansiyeli ve değişim- 52 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD korelasyon potansiyeline ayrılır. Gerçek hayat da bu teoremin uygulanması ciddi hesaplama gücü gerektirmektedir. Kohn ve Sham, daha iyi bir kinetik enerji elde etmek için, problemin içerisine yoğunluk yerine etkileşmeyen orbitalleri yeniden dahil ettiler. Tam olarak etkileşen sistemin temel durum yoğunluğuna tamamen eşit olan temel durum yoğunluğu için etkileşmeyen bir referans sistemi kullanarak, her hangi bir N -temsil edilebilir yoğunluğun orbitallere ayrışabileceğini göstermeyi başardılar. Bunlara Kohn-Sham orbitalleri denir ve bu orbitaller kullanılarak kinetik enerji operatörünün beklenen değeri, etkileşimsiz kinetik enerjidir. Yük yoğunluğu için bir baz olarak ortonormal Kohn-Sham orbitallerinin bir setinin kinetik enerji terimi, r r 2 ρ(r ) = 2∑ ψ i (r ) (3.118) i r şeklindedir. Burada ψ i (r ) , Kohn-Sham orbitalleridir. Bu orbitaller sadece yük yoğunluğu açılımı için bir araç olarak kullanılıyor ve tek-parçacık durumları olarak yorumlanamaz. Kohn-Sham orbitalleri ile ifade edilen kinetik enerji T ; r r r r T[ρ( r )] = −∑ ∫ ψ *i ( r )∇ 2 ψ i ( r )d r (3.119) i olarak yazılabilir. Çift olarak işgal edilmiş ψ i elektronik durumları bir seti için Kohn-Sham toplam enerji fonksiyonu, r r r r r r 1 ρ( r )ρ( r') r r E[{ψ i }] = −∑ ∫ ψ ∇ ψ i d r + ∫ v( r )ρ( r )d r + ∫ r r d r d r ' 2 r − r' i r r + E XC [ρ( r )] + E çek R k * i 2 ({ }) 53 (3.120) Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD r olarak yazılabilir. Burada Eçek , Rk konumlarındaki çekirdekler arasında Coulomb r r etkileşim enerjisi, v(r ) toplam elektron-iyon etkileşim potansiyeli ve E XC [ρ (r )] değiş tokuş-korelasyon enerji fonksiyonudur. Kohn-Sham enerji fonksiyonunun minimum değeri sistemin temel durum enerjisine eşittir. Bundan başka bir fiziksel anlamı yoktur. Bu nedenle Kohn-Sham r enerji fonksiyonunu minimize ettiği için ψ i (r ) orbitalleri mutlaka belirtilmelidir. Bunlar Kohn-Sham denklemlerine öz-uyumu çözümler olarak elde edilebilir. r r r r r 1 2 − 2 ∇ + v(r ) + VH (r ) + VXC (r ) ψ i (r ) = ε i ψ i (r ) (3.121) Burada V H Hartree potansiyeli olup VH = ∫ r ρ( r ) r r r dr r − r' (3.122) olarak tanımlanır (Mete, 2003). 3.8.7. Değişim ve Korelasyon Coulomb etkileşiminden dolayı, elektronların hareketleri birbirleriyle ilişkili olduğu için fiziksel olarak birbirinden kaçmaya çalışırlar. Bu durum, çok-cisim dalga fonksiyonlarının, etkileşmeyen bir durumdaki tek-elektron orbitallerinin basit bir kombinasyonu olarak yazılmasını engeller. Elektronlar fermiyonlar oldukları için, çok-parçacık sistemi aynı zamanda herhangi iki elektronun değişimine uygun asimetrik bir dalga fonksiyonuna sahip olmalıdır. Bunun anlamı aynı spinli elektronlar Pauli dışarlama ilkesinden dolayı zorunlu olarak birbirlerinden kaçınırlar. 54 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD Bu iki etkiyle birlikte Coulomb etkileşimi yoluyla yoğunluğun basit bir etkileşiminden kolayca çıkarmayı beklediğimiz enerjiyle kıyaslanan sistemin enerjisi daha düşüktür (Hartree yaklaşımı). (3.111) denklemindeki elektron-elektron etkileşim terimi iki kısma ayrılır. Hartree potansiyeli ve değişim-korelasyon potansiyeli; r r 1 ρ( r )ρ( r') r r E ee [ρ] = ∫ r r d r d r '+ E XC [ρ] 2 r − r' (3.123) Burada ilk terim Hartree enerjisidir. İkinci terim ise değişim korelasyon enerjisidir. Malesef, çok –cisim dalga fonksiyonu çok karmaşık olduğu için bu sonuçları tayin etmek çok zordur. Bununla birlikte katı ve moleküllerin nicel analizine izin veren değişik yöntemler vardır. DFT, Hohenberg-Kohn tarafından doğrulanan bir işlem ile yoğunluk üzerinde değişim ve korelasyonun toplam etkileri ile ilgilenir (Mete, 2003). 3.8.8. Yerel Yoğunluk Yaklaşımı Yerel yoğunluk yaklaşımı (LDA), bir molekül veya katıdaki her bir noktanın belirli bir elektron yoğunluğuna sahip olduğu kabul edilir ve her noktadaki elektronun, çevresindeki aynı yoğunluklu diğer elektronlarla aynı çok cisim etkileşmesine maruz kaldığı kabul edilir. O zaman tüm moleküllerin veya bir katını toplam değiş tokuş korelasyon enerjisi, bütün hacim elemanları üzerinden alınacak katkıların integrali olarak verilir. LDA’da değiş-tokuş korelasyon enerjisi, E [n] = ∫ d rn(r) e şeklinde verilir. Buradaki n( r ) (3.124) ( ) terimi, uzaysal olarak düzgün bir yoğunluğuna sahip olan elektron gazındaki parçacık başına düşen değiş-tokuş korelasyon enerjisidir. Bu enerji Monte-Carlo hesaplamalarından elde edilebilir. 55 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD Bir hacim elemanından gelen katkı, yerel elektron yoğunluğuna bağlı olarak farklı olabilir. (3.124) denkleminde yer alan ’yi hesaplamak için literatürde farklı yöntemler mevcuttur. Bunlar arasında en çok kullanılan yaklaşım Ceperley-Alder (1980) yaklaşımıdır. iki kısma ayrıldığında EXC=EX+EC (3.125) şeklinde yazılabilir. Buradaki EX = EC = ve Hartree biriminde 0,4582 τs (3.126) -0,0480+0.03111lnτs , -0.0116τs +0.0020τs lnτs , şeklindedir. Eşitliklerde yer alan τs ≥1, τs <1, yoğunlukla ilişkili olup, bu ilişki şeklindedir. Değiş tokuş-korelasyon potansiyeli ise, VXC = E XC − τ s dE XC 3 dτ s (3.127) = (3.128) şeklinde ifade edilir. LDA yaklaşımı genel olarak, bağ enerji değerleri ve bulk modülü deneysel değerlerden büyük; örgü sabiti değerleri ise deneysel değerlerden küçük sonuçlar vermektedir. Ayrıca LDA yüzey ve ara yüzey hesaplamalarında ve dinamik hesaplamalar için fonon dispersiyon bağıntısı hesaplamalarında iyi sonuçlar vermektedir. Bunun yanında dielektrik sabitleri ve buna bağlı büyüklüklerin hesaplamalarında, ayrıca zayıf bağlarda ve Hidrojen bağlarında çok iyi sonuçlar vermemektedir. Ayrıca, saf metaller sabit elektron yoğunluğuna sahip oldukları için kesin ve doğru sonuçlar verdiği halde, değişen elektron yoğunluğuna sahip sistemlerde daha az doğru sonuçlar vermektedir. 56 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 3.8.9. Genelleştirilmiş Gradyent Yaklaşımı Bazı malzemelerde yoğunluk gradyenti büyük değerlere sahip olabilir. Yoğunluğun uzaysal değişimini hesaba katan yaklaşımlara Genelleştrilmiş Gradyent yaklaşımı (GGA) denir. GGA, her türlü sistemlerde LDA’dan daha iyi sonuçlar üretmez fakat pek çok sistem için bağ uzunlukları ve toplam enerjiyi daha tahmin ettiği gösterilmiştir. Genelleştirilmiş Gradyent Yaklaşımı sayesinde, daha da geliştirilmiş fonksiyonellerin araştırılmasında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. GGA’ da spin polarizesiz sistemler için değiş-tokuş korelasyon enerjisi: E [n] = ∫ d rf n(r), ∇n(r) şeklinde verilir. LDA’ da (3.129) inputu tek olmasına rağmen, GGA’ da fonksiyonu tek değildir ve pek çok farklı formlar önerilmiştir. Son yıllarda GGA doğrultusundaki gelişmeler devam etmektedir ve hatta yeni bir sınıf olan “meta-GGA” fonksiyonelleri önerilmiştir. meta-GGA fonksiyonelleri, yoğunluk ve birinci mertebeden gradyente bağlılığın yanında, τ(r) = 1 OCC 2 ∇ϕ i (r) ∑ 2 i (3.130) şeklinde ifade edilen Kohn-Sham orbitallerinin kinetik enerji yoğunluğuna da bağlıdır. Bu durumda meta-GGA fonksiyoneli, [n]= ∫ d3 rg n(r),τ(r) EMGGA XC (3.131) şeklinde olmaktadır. Yeni bir değişkenin tanımlanması ile fonksiyonel formda kazanılan ilave esneklik, yaklaşıma daha fazla özelliğin dahil edilmesine olanak verir. Bu yolla, diğer sonuçları etkilemeden bazı fiziksel özellikler için GGA’nın doğruluğunu artırmak mümkün olabilmiştir. 57 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD LDA ve GGA açıkca yoğunluğun fonksiyoneli olmasına karşın, metaGGA’lar açıkça Kohn-Sham orbitallerine de bağlıdır. Bu hali ile hala DFT bölgesi içinde bulunduğumuzu belirtmek önemlidir; çünkü Kohn-Sham denkleminde orbitaller Kohn-Sham potansiyelinin fonksiyonelidir ve Hohenberg-Kohn teoremi nedeni ile de ayrıca yoğunluğun fonksiyonelleridir. Bu tür orbital fonksiyonelleri veya gerçek yoğunluk fonksiyonelleri aktif ve yoğun araştırma alanları olmuştur. Belkide en iyi bilinen orbital fonksiyoneli aşağıdaki “tam değiş-tokuş enerji” fonksiyonelidir. E Exx x OCC 1 ϕ iσ (r)ϕ *iσ (r ′)ϕ *iσ (r) 3 3 [n] = − ∑ ∫ d r ∫ d r′x ∑ r − r′ 2 σ ij (3.132) Değiş-tokuş fonksiyoneli kullanılıp korelasyon ihmal edilirse, oluşacak toplam enerji fonksiyoneli tam olarak Hartree-Fock fonksiyoneli olacaktır. Fakat tam değiş-tokuş, Hartree-Fock orbitallerinden ziyade Khon-Sham denklemi ile hesaplanır. Ayrıca Hartree-Fock orbitalleri, bir sınırlama olmaksızın (ortonormalite hariç) minimizasyondan elde edilir. Bu orbitaleler bizi, yerel olmayan Hartree-Fock potansiyeline götürür. Diğer taraftan tam değiş-tokuş orbitalleri, ek sınırlamalara tabi tutarak aynı fonksiyoneli minimize ederek elde edilir ve bu durumda tek-parçacık orbitalleri yerel potansiyelden gelir. Bu nedenle, toplam Hartree-Fock enerjisi daima tam değiş-tokuş toplam enerjisinden daha azdır fakat bu enerji farkı çok azdır. Ancak orbitalleri ve orbital öz değerleri gibi tek parçacık özellikleri her iki yaklaşımda da oldukça farklıdır. Örneğin, Khon-Sham tam enerji spektrumları, deneysel sonuçlara Hartree-Fock spektrumlarından daha yakındır. Bu da tam değiş-tokuş DFT’nin korelasyonu dahil etmek açısından, Hartree-Fock spektrumundan daha iyi bir çıkış noktası olduğu anlamındadır. Katılarda ve moleküllerde GGA hesaplarında bağ uzunlukları ve örgü sabitleri deneysel sonuçlardan büyük, bulk modülü ise küçük çıkmaktadır. GGA’nın en iyi başarısı demirin manyetik momenti üzerinde olmuştur. GGA, bcc demirin taban durumunu ferromanyetik olarak önerdiği halde, LDA taban-durumu fcc ve manyetik olmadığını önermiştir. Ayrıca GGA yaklaşımı özellikle hidrojen bağlarının 58 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD tanımlanmasında önemli sonuçlar vermiştir. Yüzey enerji hesaplamalarında ise LDA’dan daha düşük sonuçlar vermektedir. Bunun nedeni ise muhtemelen GGA’nın zayıf bağlar öngörmesinden kaynaklamaktadır. Ayrıca kohesif enerji hesaplamalarındaki doğruluk GGA’da LDA’dan biraz daha iyidir. LDA ve GGA basit metallerin bant yapılarını deneysel sonuçlara çok yakın bulmasına rağmen, yarı iletkenlerde hem LDA hem de GGA uygulandığın da bant aralığı deneysel değerlerden daha düşük hesaplamaktadır. Bunun sebebinin DFT’nin kendisinde olduğu iddia edilmesine rağmen DFT’nin tam çözümünün yapılıp yapılamayacağı da açık bir sorudur. Eğer tam çözüm yapılabilirse daha doğru sonuçlar verebilecektir. Bant aralığı hesaplamalarında, tam değişim ve zamana bağlı DFT (ZB-DFT) ve Green Fonksiyonu (GW) metotları daha iyi sonuçlar vermektedir. Bu metotlar uygulama aşamasında pahalı bilgisayar sistemleri gerektirmektedir. Bu eksiklik, meta-GGA veya hibrid fonksiyoneller gibi “tam değiş-tokuş fonksiyoneli” kullanılarak giderilebilir (Deliğöz, 2007). 3.9. Düzlem Dalga Yaklaşımı Periyodik bir süper hücrenin göz önüne alınmasıyla, sadece elektronların sonlu bir sayısı ile ilgilenilebilinir ve sonlu bir baz seti kullanarak Kohn-Sham denklemeleri çözülebilir. En yaygın olarak kullanılan baz seti düzlem dalga bazlarıdır. Bloch teoremine göre, elektronik dalga fonksiyonları düzlem dalgaların toplamı olarak yazılabilir, ψ nk (r) = ∑ C n k + Gei(k +G)r (3.133) G Burada ters örgü vektörü, Brillioun bölgesine aittir ve bantlar için tam sayı indeksidir. Prensipte düzlem dalga baz setleri sonsuzdur, fakat pratikte toplam, kesilim enerjisi ( )’den daha düşük enerjilere sahip olan düzlem dalgaların sonlu bir seti ile yer değiştiriyor yani, 59 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 1 2 |k+G|2 ≤Ecut (3.134) şeklinde ifade ediliyor. Düzlem dalga baz setinin kesilimi, fazladan hesaplamaya dayalı hatalar ortaya çıkarıyor. Hataların diğer bir kaynağı Brillioun bölgesi örneklemesinden (sampling) geliyor. Brillioun bölgesi örneklemesi, bölgesini ifade eden uzayının bir noktalarının sonlu bir sayısı üzerinden bir toplam ile Brillioun bölgesi üzerinden integrasyonun yer değiştirdiği bir yaklaşımdır. Ancak bu yaklaşımdan kaynaklanan hatalar, ince bir kullanarak ve kesilim enerjisi ( -nokta ağı( finer k-point mesh) ) artırılarak azaltılabilir. Bununla birlikte kor bölgesindeki sıkı bağlı kor durumlarını ve valans elektronlarını tanımlamak için, hızlı değişen osilasyonları ile elektronik dalga fonksiyonlarını açmak düzlem dalga baz fonksiyonlarının çok büyük bir sayısını gerektirecektir. Pratikte bu sorun donmuş kor (frozen-core) yaklaşımı ile yada daha belirgin bir biçimde pseudo potansiyel yaklaşımı ile çözülüyor. Ayrıca tüm elektron hesaplamalarında kullanılabilen LABW, LMTO gibi diğer baz setleri de vardır. 3.10. Pseudo Potansiyel Yaklaşımı Pseudo potansiyel, verilen bir yarıçap, kor yarıçapı (rc ) olarak alınarak gerçek potansiyel gibi inşa edilir. Benzer şekilde, her bir pseudo dalga fonksiyonu şekil 3.7’de gösterildiği gibi bu uzaklığın ötesinde karşılık gelen dalga fonksiyonuna uymalıdır. Ayrıca kor bölgesi dışında elde edilen yük yoğunlukları gerçek yük yoğunluklarına özdeş olmalıdır. Böylece kor bölgesi üzerinde gerçek ve pseudo dalga fonksiyonlarının genliklerinin karesinin integrali özdeş olmalıdır. Bu şart norm-koruma olarak biliniyor. Bu tip yerel ve yerel olmayan pseudo potansiyellerin geçirebilme (transferability) olarak işaret edilen bir özellik olan bir çeşit atomik ortamlardaki iyon korlarından dolayı saçılmayı tarif edebilir olduğu bilinmektedir. Pseudo potansiyeller, ab-initio prosedürü kullanılarak inşa edilir. Gerçek dalga fonksiyonları, tüm-elektron DFT yaklaşımı kullanılarak yalıtkan bir atom için hesaplanır. Valans dalga fonksiyonları, norm-koruma kısıtlamasına uyarken 60 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD titreşimleri kaldırmak için kor bölgesinde değiştirilir. Daha sonra Schrödinger denklemi, pseudo dalga fonksiyonlarını yeniden üretilecek olan Pseudo potansiyelleri bulmak için tersine çevrilir. Bu prosedür, geniş çapta değişken sistemler arasında transfer edilebilen pseudo potansiyelleri üretir. Bu, belirli atomik çevreleri belirlemede kullanılan yarı-ampirik potansiyeli karşılar ve farklı ortamlara kolayca transfer edilemez (Mete, 2003). Şekil 3.7. Pseudo potansiyel, Pseudo ve gerçek dalga fonksiyonları 3.10.1. Norm-Koruyucu Pseudo Potansiyeller ‘’FHI98PP’’ paket yazılımı, ABINIT için norm-koruyucu pseudo potansiyelleri türetmek için kullanılıyor. Bu yazılım aynı zamanda türetilen pseudo potansiyellerin test edilmesini ve değerlendirmesini kolaylaştırmaktadır(Fuchs ve Scheffler, 1999). Kompleks çok atomlu sistemlerin ab-initio elektronik yapı hesaplamalarını doğru ve verimli olmasını sağlayan norm-koruyucu pseudo potansiyeller DFT içinde uygulanır ve türetilir. Bu potansiyeller aşağıdaki özelliklere sahiptir. 1) Fiziksel ve kimyasal özelliklerin çoğu valans elektronlarından ortaya çıktığı için, kor atomik durumlar donmuş (frozen) olarak dikkate alınır. Buna ‘’frozen core yaklaşımı’’ denir. 61 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 2) Pseudo potansiyel çekirdek etrafında kor bölgeleri içinde çok daha düz iken kor yarıçapı dışında gerçek tüm elektron potansiyeline eşit olmalıdır. Başka bir deyişle, pseudo potansiyel kor bölgesi dışında gerçek valans dalga fonksiyonlarına eşdeğer olan düz pseudo dalga fonksiyonları üzerinde hareket ediyor, fakat radyal düğümlerden kaçınmakla gerçek valans ve kor orbitallerinin ortogonalliğini kırıyor. Bu yüzden pseudo potansiyel, pseudo dalga fonksiyonlarının hesaplama yükünü kolaylaştıran düzlem dalgalar gibi tam ortonormal setler olarak açılmasına izin veriyor. Bu, özellikle karmaşık sistemler için Poission ve Schrödinger denklemlerinin nümerik çözümlerinde önemlidir. 3) Bu pseudo potansiyeller kor bölgesi dışında tüm-elektron tanımlayıcıları gibi aynı davranan norm-koruyucu kısıtlamalar ile sınırlandırılıyor. Norm-koruma, uygun bir potansiyel tasarımıyla doğru ve güvenilir hesaplamalar yapar. Bu özelliklerle birlikte, potansiyelin niteliğini belirleyen bir potansiyel inşa edildiğinde yapısında karşılaşılan iki önemli kriter vardır. 1) Pseudo potansiyelinin geçirebilirliği (transferability) yerine getirilmelidir. Bu farklı atomik, moleküller ve katı hal ortamlarda valans elektronlarını doğru bir şekilde tanımlamak için potansiyelin gücüdür. Öz uyumlu toplam enerji hesaplamalarında valans durumları, kimyasal bağların oluştuğu yerlerde özellikle kor bölgesi dışında uygun elektrostatik ve değişim-korelasyon potansiyelleri sağlayan uygun bir şekilde normalize edilmiş elektron dağılımlarına yol açar ve uygun enerjilere sahiptirler. 2) Pseudo potansiyelin verimi dikkate alınmalıdır. Bu mümkün olduğu kadar soft potansiyel üretmek içindir. ‘’soft potansiyel’’ terimi elektron yoğunlukları ve dalga fonksiyonlarını açmak için birkaç baz fonksiyonu gerektirdiği için kullanılıyor. Bu da hesaplama yükünü azaltmaya yardımcı oluyor. Aslında, norm-koruyucu pseudo potansiyeller yerel ve yerel olmayan kısımlara sahip olmaları için inşa ediliyorlar. r r r r r r r lmax l * PS r δ( r − r ') V ( r, r ') = Vloc (r )δ( r − r')+ ∑ ∑ Ylm (Ω rr )ΔVl ( r ) Ylm (Ω rr' ) r2 l=0 m =− l PS 62 (3.135) Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD r r r r Burada Vloc (r ) yerel terimdir ve yarı yerel bileşenler ΔVlPS (r ) = VlPS (r ) − Vloc (r ) kor bölgesine sınırlandırılıyor ve sonunda l max ötesinde yok oluyorlar. rc kor yarı çapı dışında büyük radyal uzaklıklar için uzun erimli yerel terim etkindir ve genel potansiyeli iyonik potansiyele indirger. Pseudo potansiyel inşa etmek için ilk adım tek atom Hamiltonyenine karşılık gelen çözüm ile temel durumda seçilen bir değişim-korelasyon şekillenimi ile DFT kullanarak tüm-elektron potansiyelini hesaplamaktır. Sonra perdelenmiş (veya ara) pseudo potansiyel hem Humann (1989) hem de Troullier-Martiens ‘in (1991) aşağıdaki tarifi ile oluşturulur. Bu perdelenmiş pseudo potansiyeller valans durumları üzerinde hareket ederler, r 1 PS PS ψ PS u l ε l , r Ylm (Ω r ) lm ( r ) = r ( ) (3.136) Burada radyal kısım rölâtivistlik olmayan Schrödinger denklemini sağlıyor. 1 d 2 l(l + 1) PS PS r + + VlPS,SCR (r ) − ε PS εl , r = 0 l u l − 2 2 2r 2 dr ( ) (3.137) (3.137) denkleminin tersine çevrilmesi, karşılık gelen dalga fonksiyonları olarak perdelenmiş pseudo potansiyelleri verir. PS,SCR l V (r ) = ε PS l l(l + 1) 1 d 2 PS r − + PS r u l (r ) 2r 2 2u l (r ) dr 2 (3.138) Hem Humann hem de Troullier-Martiens kurulum şeması aşağıdaki kısıtlamarı içeriyor: 1) Pseudo ve gerçek öz değerler denk olmalıdır. ε lPS ≡ ε nl 63 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 2) Geçirebilirliği (transferability) göz önünde bulundurmak için, pseudo ve tümelektron radyal dalga fonksiyonlarının logaritmik türevleri kor kesilme yarıçapı rlc , ötesinde karşılaşırlar, ( ) d d lnu lPS ε lPS , r → lnu nl (ε nl , r ) dr dr r > rl c için (3.139) 3) Genlikler , rlc ötesinde eşit ve normalizedirler. PS u PS l (ε l , r ) → u nl (ε nl , r ) r > rl c için (3.140) 4) Norm-koruma kısıtlaması empoze edilmelidir, ∫ u (ε r' PS l 0 PS l ) 2 r' 2 , r dr = ∫ u nl (ε nl, r ) dr r ' > rlc için (3.141) 0 5) Radyal pseudo dalga fonksiyonlarında radyal düğümler yoktur. Bu yüzden orjinde düzenli davranan sürekli potansiyeli sağlamak için iki kez differansiyellenebilir olmalıdır. r l +1 lim u PS l (r ) ∝ r (3.142) r →0 Bu kısıtlamalara ek olarak Troullier-Martiens şekillenimi ekstra kısıtlamalar içeriyor. 1) Pseudo potansiyelin eğriliği orjinde kayboluyor. d 2 PS,SCR r (r ) = 0 Vl dr 2 r=0 (3.143) 2) Pseudo ve tüm-elektron dalga fonksiyonlarının ilk dört türevleri rlc de uyuşmalıdır. 64 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD Troullier-Martiens şekillenimi geçiş metallerinin 3d, 4d, 5d valans elektronları ve birinci sıra elementlerinin 2p valans durumları için ‘’softer’’ pseudo potansiyeller türetir. Bu oksijen ve geçiş metalleri için tercih edilebilir olmasındandır. Pseudo potansiyeli oluşturmadaki bir sonraki adım perdelemedir. Bu adım da çok atomlu sistemlerde elektron-iyon etkileşimini ifade eden son iyonik potansiyeli verir. Bu valans elektronlarından dolayı elektrostatik ve değişim-korelasyon bileşenlerinin kaldırılmasıyla tamamlanır. r r VlPS (r ) = VlPS,SCR (r ) − V H − V XC (3.144) Kleinman-Bylander (1982), pseudo potansiyelin yerel olmadığı (3.135) denklemindeki gibi açısal kısımlara sınırlandırılmazsa, aynı zamanda radyal potansiyel bir projeksiyon operatörü hesaplamalarındaki hesaplama ile gücünde yer değiştirirse elektronik önemli ölçüde bir yapı azalmanın sağlanabileceğini gösterdiler. r KB ΔVlPS (r ) ⇒ E KB X lm X KB l lm (3.145) Yarı yerel kısmın hesaplama etkinliğini artırmak için, tamamen yerel olmayan KB formülü olarak yeniden yazılabilir. l max l r PS r r r KB KB r r V r' = r Vloc ( r ) r' + ∑ ∑ r X KB X lm r' lm E l (3.146) l=0 m = − l Burada r r r PS ΔVl (r )u lPS (r ) 1 r X lm = r r u PS ΔV ΔV u PS l l l l ( ) 1 2 Ylm (Ω r ) 65 (3.147) Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD ve ElKB ; E KB = l u lPS ΔVlPS ΔVlPS u lPS (3.148) PS PS u PS ul l ΔVl ile verilen KB enerjisidir. Tamamen ayrılabilir yerel olmayan KB formülü yarı yerel pseudo potansiyellerin bellek maliyetini önemli ölçüde azaltır. Bu potansiyeller yerel olmayan projektörlere bağımlı açısal momentum ve yerel bir potansiyelden inşa ediliyor. Fourier uzayında, projektör, V (G,G') değişimiyle W (G).W (G') olarak ifade edilebilir. Bu pseudo potansiyel, bellek boyutunu N 2 den N indiriyor. Yerel olmayan projektörlerin dahil edilmesi ile, KB formülünün valans durumlarının enerjileri yakınında yada altında ortaya çıkan fiziksel olmayan tayf durumlarına neden olmadığından emin olmak gerekir. Bu tayf durumları pseudo potansiyelin geçirebilirliğini yok ediyor. Bu kusur Wronskian teoremini hesaba katmayan KB Hamiltonyeninden dolayıdır. Wronskian teoremi enerji olarak l açısal momentum kuantum sayısıyla düzenlenen atomik öz fonksiyonları içerir. Verilen bir l enerjilerinin değerleri düğümlerin sayısı ile artar. Bu teorem KB şekillenimi için geçerli olmadığından, tayf durumları sıfır düğüm durumu altında bile görülebilir (Gonze, Käckell ve Scheffler, 1990). l açısal momentum kanalı için tayf durumlarının elimine edilmesi pseudo potansiyelin geçirebilirliğini ortadan kaldırılmaksızın biraz değişiklikle başarılabilinir. Bu değişiklikler, hem yerel potansiyel olarak farklı bir yarı yerel potansiyel bileşenini kullanmak için olabilir hem de açısal momentum kanalına karşılık gelen rlc kor kesme yarıçapını ayarlamak için olabilir. Bu kesme yarıçapı artışı ile geçirebilme kayıp maliyetinde softer potansiyeller elde edilebilir. Bundan dolayı her hangi bir tayf durumunun meydana gelmesinden kaçınılırken optimize edilmelidir (Mete, 2003). 66 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 3.11. Toplam Enerji Hesabı Bir katının elektronik ve yapısal özelliklerini çalışmak sistemin toplam enerjisini değerlendirilmesini gerektirir. Fiziksel özelliklerin çoğu toplam enerjiye ya da bu enerjiler arasındaki farklara bağlı olduğu için, her ab initio hesabı için hayati öneme sahiptir. Örnek olarak, bir kristalin örgü parametresi toplam enerjiyi minimize eden parametredir. Örgü sabitini tahmin etmek için toplam enerji hesaplamalarının bir serisine ihtiyaç vardır. Enerjiye karşı örgü sabiti eğrisi bu hesaplamalardan çıkarılır. Teorik örgü parametresi, enerjinin minimum değerine karşılık geldiği noktadaki değeridir. Katının toplam Hamiltonyeni, çekirdek ve elektronların koordinatlarına bağlı olarak değiştiğinden, elektronik ve nükleer koordinatlar yoluyla minimize edilir. 3.12. ABINIT Programı ABINIT yazılım projesi 1997 yılında başladı. İlk hedef, materyal özelliklerinin ab inito yöntemi kullanarak hesaplayan bilgisayar programının oluşturmak ve bu programı serbest yazılım lisansı altında dağıtımını sağlamaktır. Aralık 2000’de ABINIT’in ilk halka açık kullanılabilir versiyonu resmen yayımlandı. Bundan sonra, ABINIT yazılımının geliştirici ve kullanıcı sayısı hızla arttı. ABINIT programı malzemelerin özellikleriyle ilgili geniş bir hesaplama olanağı sunmaktadır. ABINIT, metal, yalıtkan ve yarıiletken malzemelerin örgü parametresi, atomların konumları, elastik özellikler, fonon, dielektrik ve piezoelektrik özellikler, lineer ve lineer olmayan optik özellikler, manyetik özellikler, termodinamik özellikler (entropi, serbest enerji, özısı), elektronik özellikler (metal/yalıtkan karakterizasyonu), vb. özelliklerini hesaplar. ABINIT’in ana programı Yoğunluk Fonksiyoneli Teorisine dayanmaktadır. Titreşimler, dielektrik ve piezoelektrik özellikler gibi tepki fonksiyonlarını hesaplamak için DFT’nin gelişmiş versiyonu olan Yoğunluk Fonksiyoneli Pertürbasyon Teorisi (DFPT) kullanır. Kristalin örgü dinamikleri ve bağ özellikleri üzerine DFPT’den elde edilen sonuçlar araştırma makalesinde (Baroni ve ark, 2001), görülebilir. ABINIT, değiştokuş etkisini, enerji fonksiyonun hesaplamalarında değişik yaklaşıklıkları kullanarak hesaplayabilir. Bu yaklaşıklıklar LDA, GGA ve bunların farklı çeşitleri olabilir. Bu 67 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD yaklaşıklıklar ile bağ uzunlukları ve açıları daha az hata ile tahmin edilebilir. ABINIT, periyodik sınır şartları altında bir kutudaki sistemin periyodik gösterimi ile elektronik dalga fonksiyonlarının bir düzlem dalga genişletilmiş baz seti alınarak oluşturulmuştur. Bu gösterim özellikle kristal çalışmaları için uygundur: Kutu ilkel birim hücre olarak alınır. Eğer ilkel olmayan hücre ( ya da süper-hücre) alınırsa öteleme simetrisini azaltarak program sistemin çalışmasına izin verir. ABINIT periyodik tablodaki elementler için norm-korunumlu pseudopotansiyellerin geniş bir kütüphanesine sahiptir. Pseudopotansiyeller, ABINIT paket programı içerisinde ve www.abinit.org web sayfasında mevcuttur. Ayrıca farklı değiş-tokuş fonksiyonu, relativistik ya da relativistik olmayan durumlar içinde pseudopotansiyel oluşturmaya imkân veren birçok yazılım programları vardır. Oluşturulan bir pseudopotansiyel test edildikten sonra kullanılmalıdır (Eyi, 2009). 3.13. SIESTA Programı SIESTA (Spanish Initiative for Electronic Simulations with Thousands of Atoms) (Artacho ve ark, 2009), katı ve moleküllerin elektronik yapı hesaplamalarını ve moleküler dinamik simülasyonlarını gerçekleştirmek için, hem bir metot hem de bir bilgisayar uygulamasıdır. SIESTA, van der Waals etkileşimlerini içeren yerel olmayan fonksiyonların yanında, yerel yoğunluk (LDA-LSD) ve genelleştirilmiş gradyent (GGA) yaklaşımları içinde standart Kohn-Sham öz uyumlu yoğunluk fonksiyonel metodunu kullanır. SIESTA programıyla, toplam ve parçalı enerjiler, atomik kuvvetler, stress tensörü, elektrik dipol momenti, elektron yoğunluğu, atomik, orbital ve bağ popülâsyonu gibi özellikler hesaplanabilir. Ayrıca geometri optimizasyonu, band yapı, dielektrik polarizasyonu, titreşim (fonon) özellikleri gibi birçok özellik de SIESTA programıyla hesaplanabilmektedir. 3.14. PHONON Programı PHONON (Parlinski, 2011), fonon dispersiyon eğrilerini ve kristallerin fonon yoğunluk spektrumlarını, ya kuvvet sabitleri yolu ile ya da ab initio programları ile 68 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD hesaplanan kuvvetleri kullanarak hesaplayan bir yazılımdır. Yazılım, 230 adet kristalografik uzay grubundan birini kullanarak kristal yapıyı kurar, komşuluk listesini ve kuvvet sabitlerinin matrisini bulur ve dinamik matrisi kurar. Fonon frekanslarını ve fonon simetrilerini (Γ-noktasında) ve fonon durumlar yoğunluğunu üretir. Bu tür hesaplamalar, ya her hangi sayıda koordinasyon kabukları içinde ya da periyodik sınır şartları uygulanmış herhangi bir paralelkenar şekilli süper hücre içindeki komşuluk listesi için yapılabilir. Bir veya birçok atom denge konumlarından ayrıldıklarında ortaya çıkan kuvvet sabitleri bir ab initio programı ile oluşturulan Hellmann-Feynman kuvvetlerinden hesaplanabilir. PHONON, bazı fonon frekanslarını, değişik şekle sahip süper hücrelerden, “linear response” hesaplamalarından veya deneyden elde edilen değerlere fit ederek kuvvet sabitlerini iyileştirebilir. Polar (kutuplu) kristaller için Born efektif yükler ve optik dielektrik sabiti bilinirse, dış makroskopik alanın sebep olduğu optik mod yarılmasını da hesaplayabilir. Program, serbestlik dereceleri azaltılmış ve/veya rigid atomlardan oluşan modeller için de fononları hesaplayabilir. PHONON, süper hücre yaklaşımı ve bir ab initio programı kullanarak, bulk kristallerin, yüzeylerin, ince filmlerin, boşluklara sahip kristallerin, ara yer safsızlıklarının fononlarını hesaplayabilir. Aynı zamanda, “harmonik yaklaşım”ı kullanarak termodinamik fonksiyonu, iç enerjiyi, entropiyi ve ısı kapasitesini de hesaplar. Hatta yer değiştirmelerin karelerinin ortalamasını temsil eden Debye-Waller çarpanlarını, koherent nötron saçılmasının yapı faktörünü vs. de hesaplayabilir (Deligöz, 2007 ). 69 Şevket ŞİMŞEK 3. MATERYAL VE METOD 70 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.1. Hesaplama Metodu Bu tez çalışmasında yoğunluk fonksiyoneli yöntemleri kullanılarak AgNbO3, AgTaO3, NaNbO3 ve NaTaO3 kristallerinin oda sıcaklığında elektronik band yapısı, parçalı (PDOS) ve toplam durum yoğunlukları (DOS) ve dinamik özellikleri (elastik sabitlerini, Born efektif yükünü, optik dielektrik sabiti ve fonon dispersiyon eğrileri) yerel yoğunluk yaklaşımı (LDA) altında pseudo potansiyel yöntemle hesaplandı. Hesaplamalarda değiş-tokuş ve korelasyon etkileri, LDA altında valans elektronları, çekirdek ve kor elektronları arasındaki etkileşimi Troullier-Martiens (1991) formatında üretilen Fritz-Haber-Institute (FHI) fonksiyonelleri kullanılarak hesaba katıldı. Elektronik dalga fonksiyonları için düzlem dalga baz setleri kullanıldı. Düzlem dalga baz setleri için kinetik enerji kesme değeri AgNbO3 için 70 Hartree, AgTaO3 için 42 Hartree, NaNbO3 için 68 Hartree ve NaTaO3 içinde 40 Hartree olarak alındı. Hesaplamalarda Ag atomu için 4d 10 5s 1 , Nb atomu için 4d 4 5s1 , Na atomu için 3s1 , Ta atomu için 6s 2 5d 3 ve O atomu için de 2 s 2 2 p 4 elektronları gerçek valans elektronları olarak alındı. Kohn-Sham denklemlerinin çözümleri, ‘’conjugate gradient minimization method’’ kullanılarak ABINIT yazılımı ile yerine getirildi. Brillouin bölgesinde özel k noktalarının üretimi için Monkhorst-Pack (1976), yöntemi ile ABO3 kristalleri için 8x8x8 Monkhorst-Pack örgü ağı kullanıldı. ABO3 tipi kristalinin örgü dinamiği çalışmalarında lineer tepki yaklaşımları kullanıldı. Örgü dinamiği ve elastik özellikler, yoğunluk fonksiyoneli pertürbasyon teorisi (DFPT) çatısı altında hesaplandı. Kristallerin örgü dinamiğinin karakterizasyonu yapılarak her bir iyonun Born efektif yük tensörü, optik dielektrik sabiti, elastik sabitler ve fonon dispersiyon eğrisi belirlendi. ABINIT yazılım programı yardımıyla sözü edilen kristallerin örgü sabiti, atomik pozisyonları, elektronik band yapısı, DOS, PDOS, Born efektif yükleri, optik dielektrik sabiti ve elastik sabitleri hesaplandı. 71 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Fonon disperisyon eğrileri ve fonon durum yoğunluğunu hesaplamak için PHONON programı kullanıldı. ABO3 kristallerinin fonon dispersiyon eğrilerini ve fonon durum yoğunluğunu hesaplamak için Hellman-Feyman kuvvet sabitleri SIESTA programıyla hesaplandı. Hesaplama ile ilgili ayrıntılar kesim 4.4.3 de verilmiştir. PHONON bu kuvvet sabitlerini kullanarak dispersiyon eğrilerini ve durum yoğunluklarını hesapladı. 4.2. Örgü Parametreleri Hesaplamalarda ilk adım olarak kristalin toplam enerjisinin kristalin hacmine oranı minimize edilerek, kristalin örgü parametresi hesaplandı. Hesaplanan bu değerler Çizelge 4.1 de gösterilmiştir. Bulunan sonuçlar deneysel ve mevcut teorik örgü sabitleri ile kıyaslandı. Çizelge 4.1 den de görüldüğü gibi bizim kullandığımız yöntemlerle hesapladığımız örgü parametrelerinin, deneysel sonuçlarla uyum içinde olduğu görülmektedir. Aynı zamanda ABO3 kristallerinin atomik pozisyonlarını optimize ettik. ABO3 kristallerinin optimize edilmiş konumları sırasıyla çizelge 4.2, çizelge 4.3, çizelge 4.4 ve çizelge 4.5 de verilmiştir. Tüm hesaplamalarda optimize edilmiş örgü parametrelerini ve atomik pozisyonları kullandık. Çizelge 4.1. ABO3 kristallerinin örgü parametreleri Bu çalışmada (Å) Deneysel değer (Å) a b c a b c 5,5516a 5,6080a 15,6503a Yüzde hata(%) a b c 0,94a 0,94a 0,94a AgNbO3 5,4999 5,5554 15,5041 5,5468b 5,6038b 15,6421b 0,85b 0,87b 0,89b 5,5756c 5,5756c 5,5756c 0,02c 0,02c 0,02c 5,5010d 5,5645d 15,3970d 1,16d 1,16d 1,16d NaNbO3 5,4374 5,5002 15,2190 5,4842e 7,7952e 5,5213e 0,24e 1,18e 2,46f NaTaO3 5,4974 7,7036 5,3885 5,4768f 7,7890f 5,5212f 0,37f 1,11f 2,46f a Levin-2009, bSciau-2004, cFrancombe-1958, dMishra-2007, eKennedy-1999 , fSiozaki-2002 AgTaO3 5,5751 5,5751 5,5751 72 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.2. Ortorombik yapıda AgNbO3 kristalinin atomik konumları Atom Tipi Wyckoff Atomik pozisyonlar x y z Ag1 4c 0,772117 0,195975 0,750000 Ag2 4d 0,757945 0,250000 0,500000 Nb 8e 0,740034 0,700060 0,624645 O1 4d 0,685998 0,770718 0,750000 O2 4c 0,819279 0,750000 0,500000 O3 8e 0,442891 0,539703 0,607750 O4 8e 0,945994 0,435108 0,641172 Çizelge 4.3. Ortorombik yapıda NaNbO3 kristalinin atomik konumları Atom Tipi Wyckoff Atomik pozisyonlar x y z Na1 4c 0,257864 0,750000 0,000000 Na2 4d 0,258410 0,793783 0,250000 Nb 8e 0,244169 0,271159 0,125318 O1 4d 0,319874 0,250000 0,000000 O2 4c 0,177542 0,221109 0,250000 O3 8e 0,543380 0,039405 0,143587 O4 8e 0,951913 0,452279 0,107410 Çizelge 4.4. Ortorombik yapıda NaTaO3 kristalinin atomik konumları Atom Tipi Wyckoff Atomik pozisyonlar x y z Na 4c 0,036432 0,750000 0,492267 Ta 4a 0,000000 0,000000 0,000000 O1 4c 0,521203 0,250000 0,415092 8d 0,293731 0,956044 0,204409 O2 Çizelge 4.5. Rombohedral yapıda AgTaO3 kristalinin atomik konumları Atom Tipi Wyckoff Atomik pozisyonlar x y z Na 2a 0,249999 0,249999 0,249999 Ta 2a 0,000000 0,000000 0,000000 O 6b 0,820741 -0,320742 0,249999 73 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.3. Elektronik Band Yapısı ve Durum Yoğunluğu Brillouin bölgesinin yüksek simetri yönlerinde AgNbO3, NaNbO3, NaTaO3 ortorombik yapıdaki kristallerinin ve rombohedral yapıdaki AgTaO3 kristalinin elektronik band yapıları, parçalı ve toplam durum yoğunlukları hesaplandı. Fermi seviyesi sıfır enerji seviyesi olarak seçildi ve şekillerde sıralı noktalar olarak gösterildi. Ortorombik yapıdaki AgNbO3, NaNbO3, NaTaO3 kristallerinin ters örgüdeki yüksek simetri noktaları Г (0, 0, 0); X (1/2, 0, 0); S (1/2, 1/2, 0); R (1/2, 1/2, 1/2); T (0, 1/2, 1/2); Y (0, 1/2, 0); Z (0, 0, 1/2); U (1/2, 0, 1/2 ) ve rombohedral yapıdaki AgTaO3 kristalinin ters örgüdeki yüksek simetri noktaları Г (0, 0, 0); X (-1/3, 1/6, 1/6); A (1/2, 0, 0); Z (1/2, 1/2, 1/2); D (1/2, 1/2, 0) şeklindedir. Ortorombik ve rombohedral yapıdaki Brillouin bölgeleri Şekil 4.1 de verilmiştir. (a) (b) Şekil 4.1. (a) Ortorombik yapıda, (b) Rombohedral yapıda Brillouin bölgesinin yüksek simetri noktaları 74 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.3.1. AgNbO3 Kristali Ortorombik yapıdaki AgNbO3 için hesaplanmış elektronik band yapısı şekil 4.2’ de, parçalı (PDOS) ve toplam durum yoğunlukları (DOS) şekil 4.3’ de verilmiştir. AgNbO3 kristalinin ortorombik yapıdaki birim hücresinde 40 tane atom vardır. Bu atomlardan sekiz tanesi Ag atomu, sekiz tanesi Nb atomu ve geriye kalan yirmi dört tanesi de O atomudur. Sekiz Ag atomundan 88 valans elektronu, sekiz Nb atomundan 40 valans elektronu ve yirmi dört O atomundan ise 144 valans elektronu olmak üzere toplam 272 valans elektronu vardır. Her enerji seviyesinde spinleri farklı en fazla iki elektron olacağına göre şekil 4.1’deki ortorombik yapıda AgNbO3 kristalinin elektronik band yapısında 136 tane valans bandı vardır ve 14 tane de iletim bandı olmak üzere toplam 150 tane enerji bandı vardır. Şekil 4.2’den görüldüğü gibi -18 eV ile -16 eV arasında 24 tane enerji bandı bulunmaktadır. Bu bandları oksijen atomunun 2s elektronları oluşturmaktadır. -7 eV ile 0 eV arasında 112 tane valans bandı vardır. Bu bandları oksijen atomunun 2p orbitalleri, niyobyum ve gümüş atomunun 4d orbitalleri oluşturmaktadır. Şekil 4.2. AgNbO3 kristalinin elektronik band yapısı 75 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Valans bandının maksimum noktası ile iletim bandının minimum noktası arasındaki enerji farkı, yalıtkan veya yarı iletken malzemelerin yasak band aralığını verir. AgNbO3 kristalinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları çizelge 4.6 ’da verilmiştir. Valans bandının maksimumu X noktasında, iletim bandının minimumu ise S noktasındadır. Ortorombik yapıdaki AgNbO3 kristalinin dolaylı bir band aralığına sahip olduğu görülmektedir ve (X-S) noktasında değeri 1.627 eV dur. Çizelge 4.6. AgNbO3 kristalinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları (eV) Г- Г X-X S-S R-R T-T Y-Y Z-Z U-U 1,919 2,758 1,704 2,159 2,985 2,997 2,192 X-Г X-S X-R X-T X-Y X-Z X-U 1,815 1,627 2,060 2,828 2,838 2,052 2,807 2,874 Şekil 4.3. AgNbO3 kristalinin parçalı (PDOS) ve toplam durum yoğunluğu (DOS) 76 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.3.2. NaNbO3 Kristali NaNbO3 kristali için elektronik band yapısı, PDOS ve DOS sırasıyla şekil 4.4 ve Şekil 4.5’de verilmiştir. NaNbO3 kristalinin ortorombik yapıdaki birim hücresinde 40 tane atom vardır. Bu atomlardan sekiz tanesi Na atomu, sekiz tanesi Nb atomu ve geriye kalan yirmi dört tanesi de O atomudur. Şekil 4.4’deki NaNbO3 kristalinin elektronik band yapısında 110 tane band vardır. Bunlardan 96 tanesi valans bandı ve 14 tanesi de iletim bandıdır. -19 eV ile -15 eV arasında 24 tane enerji bandı bulunmaktadır. Bu bandları oksijen atomunun 2s elektronları oluşturmaktadır. -7 eV ile 0 eV arasında 72 tane valans bandı vardır. Bu bandları oksijen atomunun 2p, niyobyum atomun 4d ve 5s elektronları oluşturmaktadır. Şekil 4.4’den görüldüğü gibi NaNbO3 kristalinin valans bandının maksimum ve minimum noktaları Г-Г simetri noktasındadır. NaNbO3 kristalinin elektronik band yapısı AgNbO3 kristalinin elektronik band yapısına benzemektedir fakat ortorombik yapıdaki NaNbO3 kristali, ortorombik AgNbO3 kristalinin aksine doğrudan band aralığına sahip bir kristal olduğu görülmektedir. Г- Г simetri noktasındaki değeri 1.586 eV dur ve AgNbO3 kristalinden daha düşük bir yasak band aralığına sahiptir. NaNbO3 kristalinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları çizelge 4.7’de verilmiştir. Çizelge 4.7. NaNbO3 kristalinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları (eV) Г- Г X-X S-S R-R T T Y-Y Z-Z U-U 1,586 2,743 1,915 2,323 3,289 3,130 1,744 Г-X Г -S Г-R Г-T Г-Y Г-Z Г-U 2,670 1,843 2,228 2,976 2,853 1,734 2,908 77 3,041 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Şekil 4.4. NaNbO3 kristalinin elektronik band yapısı Şekil 4.5. NaNbO3 kristalinin parçalı (PDOS) ve toplam durum yoğunluğu (DOS) 78 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Şekil 4.5’de NaNbO3 kristalinin PDOS ve DOS görülmektedir. Şekil 4.5’deki toplam durum yoğunluğunda görüldüğü gibi -15 eV ile -20 eV arasındaki bandların O 2s orbitallerinden oluştuğu görülmektedir. Valans bandında -7.5 eV ile 0 eV arasındaki bandların daha çok O 2p ile Nb 4d ve 5s elektronları oluşturmaktadır ve O 2p ve Nb 4d arasında hibritleşme olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, Na 3s elektronlarının hem valans bandına hemde iletim bandına katkı yaptığı görülmektedir. 4.3.3. AgTaO3 Kristali AgTaO3 kristali rombohedral yapıdadır ve birim hücre hacminde 10 atom vardır. Bu atomlardan iki tane Ag atomu, iki tane Ta atomu ve altı tanede O atomu vardır. Şekil 4.6’de rombohedral yapıdaki AgTaO3 kristalinin elektronik band yapısında 34 tane valans bandı ve 6 tane iletim bandı vardır. Şekil 4.6’den de görüldüğü gibi rombohedral yapıdaki AgTaO3 kristallinin -18 eV ile -16 eV arasında 6 tane valans bandı bulunmaktadır. Bu bandları oksijen atomunun 2s elektronları oluşturmaktadır. -7 eV ile 0 eV arasında 28 tane valans bandı yer almaktadır. Bu bandları oksijen atomunun 2p elektronları ve tantal atomunun 5d elektronları oluşturmaktadır. AgTaO3 kristalinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları çizelge 4.8’de verilmiştir. AgTaO3 kristalinin dolaylı band aralığına sahip bir kristal olduğu görülmektedir ve dolaylı band aralığının değeri ise (X –D) yüksek simetri noktasında 1.795 eV dur. Çizelge 4.8. AgTaO3 kristalinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları (eV) X-X Г- Г A-A Z-Z D-D 2,934 2,026 3,452 3,599 X-Г X-A X-Z X-D 1,949 3,378 3,304 1,795 79 1,899 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Şekil 4.6. AgTaO3 kristalinin elektronik band yapısı Şekil 4.7’de AgTaO3 için PDOS ve DOS görülmektedir. Şekil 4.7’den görüldüğü gibi valans bandını, oksijen atomunun 2s ve 2p elektronları ile gümüş atomunun 4d ve tantal atomunu 5d elektronları oluşturmaktadır. Ayrıca tantal atomunun bazı 5d elektronlarının iletim bandına geçtiği görülmektedir. Şekil 4.7. AgTaO3 kristalinin parçalı (PDOS) ve toplam durum yoğunluğu (DOS) 80 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.3.4. NaTaO3 Kristali Ortorombik yapıdaki NaTaO3 kristalinin birim hücresinde 20 tane atom vardır. Bu atomlardan dört tanesi Na atomu, dört tanesi Ta atomu ve geriye kalan on iki tanesi de O atomudur. Dolayısıyla Şekil 4.8’deki NaTaO3 band yapısında 48 tane valans bandı ve 12 tane de iletim bandı olmak üzere toplam 60 tane enerji bandı vardır. Şekil 4.8’den de görüldüğü gibi ortorombik yapıdaki NaTaO3 kristallinin -18 eV ile -14 eV arasında 12 tane valans bandı bulunmaktadır. Bu bandları oksijen atomunun 2s elektronları oluşturmaktadır. -6 eV ile 0 eV arasında 36 tane valans bandı yer almaktadır. Bu bandları oksijen atomunun 2p elektronları ve tantal atomunun 5d elektronları oluşturmaktadır. NaTaO3 kristalinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıklarının değerleri çizelge 4.9 ’da verilmiştir. NaTaO3 kristalinin valans bandının maksimum ve iletim bandının minimum noktaları Γ simetri noktasındadır. NaTaO3 kristalinin doğrudan band aralığına sahip bir kristal olduğu görülmektedir ve yasak enerji aralığı 2.861 eV dur. Li ve ark (2007), (X-X) simetri noktasında band aralığını 2.1 eV olarak bulmuşlardır. Ece ve ark (2010), teorik olarak (Г-Г) simetri noktasında band aralığını 2.231 eV bulmuşlardır. Kato (2002), NaTaO3 kristalinin yasak band aralığını deneysel olarak 4.0 eV olarak bulunmuştur. Bizim bulduğumuz değer, bu değerlerden daha yüksektir ve deneysel değere daha yakındır. Çizelge 4.9. NaTaO3 kristalinin yüksek simetri noktalarındaki doğrudan ve dolaylı band aralıkları (eV) Г- Г X-X S-S R-R T T Y-Y Z-Z U-U 2,861 4,497 5,189 4,499 5,088 3,060 4,500 Г-X Г -S Г-R Г-T Г-Y Г-Z Г-U 4,209 4,862 4,200 4,892 3,009 4,251 2,959 81 2,980 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Şekil 4.8. NaTaO3 kristalinin elektronik band yapısı Şekil 4.9. NaTaO3 kristalinin parçalı (PDOS) ve toplam durum yoğunluğu (DOS) 82 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Şekil 4.9’ da DOS görüldüğü gibi valans bandının genişliği -5,786 – 0 eV arasındadır. Valans bandını Ta 5d ile O 2p elektronları oluşturmaktadır. Ta nın PDOS şeklinden bazı 5d elektronlarının valans bandına geçtiği görülmektedir. Böylece valans bandında Ta 5d ile O 2p arasında hibritleşme olmaktadır. Na’nın PDOS ‘una bakılırsa, -5,1 – 0 eV arasında küçük pikler vardır. Bu pikler bazı Na 3s elektronlarının TaO3 yapısına girdiğini göstermektedir ve Ta ile O arasındaki bağlarda Na yer almaktadırlar. Sonuç alarak AgNbO3, NaNbO3, AgTaO3 ve NaTaO3 kristallerinin elektronik band yapıları ve durum yoğunluklarının birbirine benzediği görülmektedir. Fakat AgTaO3 ve NaTaO3 kristallerinin aksine, AgNbO3 ve NaNbO3 kristallerinin elektronik band yapısında daha fazla enerji bandı olduğu görülmektedir. Bunum nedeni, bu kristallerin birim hacimde farklı sayıda atom içermesi ve birim hacimdeki atomların hesaplamayı dahil edilen valans elektronlarının sayısının farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan, AgNbO3 ve AgTaO3 kristallerinin aksine NaNbO3 ve NaTaO3 kristallerinin doğrudan band aralığına sahip kristaller olduğu görülmektedir. Ayrıca hesaplanan band aralıklarının deneysel değerlerden küçük olduğu görülmektedir. Bunun nedeni DFT hesaplamalarında değiş-tokuş enerjisinin süreksizliğinden kaynaklanmaktadır. 4.4. Dinamik Özellikler 4.4.1. Elastik Sabitler ve Bulk Modülü Elastik sabitler dışarıdan uygulanan bir strain’e karşı kristalin sertliğini belirler. Ayrıca katıların mekaniksel ve dinamiksel özellikleri hakkında ilginç bilgiler verir ve kristallerin dinamiksel ve mekaniksel davranışları arasında bir bağlantı kurar. İlk prensip hesaplamalarından materyallerin elastik katsayılarının hesaplamanın birçok yolu vardır. Doğrudan ya da dolaylı metotlar kullanılarak elastik sabitler hesaplanabilir. Doğrudan yaklaşımda stres (zor), her starin (zorlanma) şartı altında optimize olmuş içsel koordinatlar ile strain’in bir fonksiyonu olarak hesaplanır. Dolaylı yaklaşımda ise elastik sabitler, elektronik özellikle ilgili olarak 83 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA sıkıştırılmış iyon kısmında ve alt örgülerin rölatif yer değiştirmesiyle ilgili olarak içsel strain kısmında bir fark alarak ele alınır. Sonuç olarak her iki yöntemle de aynı sonuçlar elde edilir. Ortorombik yapıdaki NaTaO3 ve rombohedral yapıdaki AgTaO3 kristalleri için ilk defa bu çalışmada elastik sabitleri ve bulk modülleri hesaplandı. NaTaO3 ve AgTaO3 kristalleri için hesaplanan elastik sabitler ve bulk modülleri sırasıyla çizelge 4.10 ve çizelge 4.11’de verilmiştir. Ortorombik kristal sisteminin elastik davranışı 9 tane elastik sabit ile karakterize edilir. NaTaO3 kristali için bulk modülü, çizelge 4.10 ’daki elastik sabitler kullanılarak denklem (4.1)’den hesaplandı (Wu ve ark, 2007). = [ + + 2( + + )] + (4.1) Çizelge 4.10. Ortorombik yapıda hesaplanmış NaTaO3’ün elastik sabitleri (GPa) B 268 310 243 85 135 Hesaplanan elastik sabitler 88 77 95 30 136 ortorombik yapı için (C11+C22-2C12)>0, (C11+C33-2C13)>0, (C22+C33-2C23)>0, C11>0, C22>0, C33>0, C44>0, C55>0, C66>0 ve (C11+C22+C33+2C12+2C13+2C23)>0 şeklinde ifade edilen mekanik denge koşullarını (Wu ve ark, 2007) sağladığı görülmektedir. Ayrıca bulk modülü için ifade edilen ( + koşulunu sağlamaktadır. + )< < ( + + ) mekanik denge Rombohedral yapıdaki AgTaO3 kristalinin bağımsız elastik katsayılarının sayısı 7 dir. NaTaO3 kristali için bulk modülü, Çizelge 4.11 ’deki elastik sabitler kullanılarak denklem 4.2’den hesaplandı (Wang ve ark, 2010). = [2 +2 +4 + ] 84 (4.2) Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.11. Rombohedral yapıda hesaplanmış AgTaO3’ün elastik sabitleri (GPa) C11 C33 C44 C66 C12 C13 C25 B 331 272 82 94 143 169 40 211 Rombohedral yapıdaki AgTaO3 için mekanik denge koşulları C11+C12>0, şeklinde ifade ediliyor ve çizelge C11-C12>0, C33>0, C44>0 ve (C11+C12)C33>2 4.11 ’i incelediğimizde bu koşulların sağlandığı görülmektedir. Diğer taraftan bulk modülü için ( +2 )< < ( + ) olarak ifade edilen mekanik denge koşulunun (Wang ve ark, 2010) sağlandığı görülmektedir. AgTaO3 ve NaTaO3 kristallerinin hesaplanan elastik sabitlerini karşılaştırmak için literatürde deneysel ve teorik sonuçlar bulamadık. Bundan dolayı bu değerlerin doğruluklarını test edemedik. 4.4.2. Born Efektif Yükler ve Optik Dielektrik Sabiti Born efektif yükler, yalıtkan kristallerin örgü dinamiğinde önemli bir rol oynarlar. Born etkin yükler, kristal içerisindeki bir atomun yer değiştirmesi sonucu polarizasyondaki değişmeyle tanımlanır. AgTaO3, NaTaO3, AgNbO3 ve NaNbO3 için hesaplanmış born efektif yük tensörleri ve nominal değerleri sırasıyla çizelge 4.12, çizelge 4.13, çizelge 4.14 ve çizelge 4.15’ de verilmiştir. Çizelgelerden görüldüğü gibi Ag ve Na atomlarının Nb, Ta ve O atomlarının üzerinde oldukça sınırlı bir etkiye sahip olduğu görülüyor. Çizelge 4.12, çizelge 4.13, çizelge 4.14 ve çizelge 4.15 ’den görüldüğü gibi Ag ve Na atomlarının Born efektif yük tensörü izotropiktir ve diyagonal elemanları Ag ve Na atomlarının nominal yüklerine yakın bir değere sahiptir. Nb Born efektif yük tensörü biraz anizotropik iken O’nin Born efektif yük tensörünün anizotropisi daha güçlüdür. Nb ve Ta atomlarının nominal iyonik yükleri bu bileşiklerde +5 iken, Born efektrif yükleri Ta için +7,743 ile +8,481 ve Nb için +6,629 ile +9,550 arasındadır. Ag, Nb ve Ta atomlarının iyonik yükleri (+) işaretli iken, simetriden dolayı çizelge 4.12, çizelge 4.13, çizelge 4.14 ve çizelge 4.15 ’den görüldüğü gibi Born efektif tük tensöründe (–) değerlerde alabilmektedir. Aynı şekilde O atomunu 85 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA iyonik yükünün işareti (–) iken, Born efektif tük tensöründe (+) değerler alabilmektedir. Çizelge 4.12. Rombohedral yapıda hesaplanmış AgTaO3’ün born efektif yük tensörü Atom Wyckoff Nominal Değerler Born Efektif Yük Tensörü Tipi Ag 2a 1 Ta 2a 5 O 6b -2 1,417 0 0 0 1,417 0 0 0 1,328 8,393 −0,726 0 0,726 8,393 0 0 0 8,481 −4,543 0 2,056 0 −1,996 0 1,955 0 −3,270 Çizelge 4.13. Ortorombik yapıda hesaplanmış NaTaO3’ün born efektif yük tensörü Atom Wyckoff Nominal Değerler Born Efektif Yük Tensörü Tipi Na 4c 1 Ta 4a 5 O1 O2 4c 8d -2 -2 86 1,036 0 −0,029 0 1,049 0 −0,063 0 1,021 7,959 0,296 −0,888 −0,011 7,850 1,225 0,886 −1,128 7,743 −1,541 0 0,141 0 −5,709 0 −0,127 0 −1,619 −3,727 0,020 −2,027 0,033 −1,595 −0,020 −2,090 −0,017 −3,572 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.14. Ortorombik yapıda hesaplanmış AgNbO3 ’ün born efektif yük tensörü Atom Wyckoff Nominal Değerler Born Efektif Yük Tensörü Tipi Ag1 4c 1 Ag2 4d 1 Nb 8e 5 O1 4c -2 O2 4d -2 O3 8e -2 O4 8e -2 1,223 0 0 0 1,120 −0,172 0 −0,037 1,088 1,279 −0,009 0 −0,132 1,013 0 0 0 1,208 7,409 0,613 −1,086 −0,778 6,629 0,269 0,639 0,368 9,550 −1,840 0 0 0 −1,687 0,971 0 0,262 −7,169 −1,394 −0,234 0 0,272 −1,722 0 0 0 −7,179 −3,499 −1,352 −0,171 −1,721 −2,787 −0,199 −0,248 −0,083 −1,790 −3,529 1,882 −0,245 1,659 −3,000 0,216 −0,079 −0,225 −1,736 Nb, Ta ve O atomlarının Born efektif yükleri bazı yönlerde nominal değerlerinden oldukça farklı olduğu görülmektedir. Bu durum ABO3 tipi perovskitlerde oldukça yaygın bir durumdur. Kristalin farklı yönlerinde polarizasyon değeri farklı olabilir ve bunun sonucunda Born efektif yükü polarizasyona bağlı olduğu için faklı değerler alabilir. Born efektif yükü, özellikle iyonik ve kovalant bağlı yapılarda ortaya çıkar ve Born efektif yüklerinin büyük olması bu atomların arasındaki bağın güçlü kovalent olduğunu gösterir. Tam tersi olarak, etkin yükün küçük olması ise aralarında zayıf kovalent bağ olduğunu gösterir. Çizelge 4.12, çizelge 4.13, çizelge 4.14 ve çizelge 4.15 ’den görüldüğü gibi Nb, Ta ve O atomlarının Born efektif yüklerinin nominal değerden saptığı görülmektedir ve Nb-O ve Ta-O atomları arasında güçlü kovalent bağ olduğunu gösterir. 87 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.15. Ortorombik yapıda hesaplanmış NaNbO3 ’ün born efektif yük tensörü Atom Wyckoff Nominal Değerler Born Efektif Yük Tensörü Tipi Na1 4c 1 Na2 4d 1 Nb 8e 5 O1 4c -2 O2 4d -2 O3 8e -2 O4 8e -2 1,019 0 0 0 1,044 −0,021 0 −0,175 1,020 1,047 −0,132 0 0,035 1,023 0 0 0 1,023 8,223 −0,965 −1,273 0,964 7,499 −0,254 1,131 0,055 8,857 −1,599 0 0 0 −1,523 −0,401 0 −0,080 −6,602 −1,564 0,153 0 −0,193 −1,566 0 0 0 −6,524 −3,736 2,141 0,025 2,280 −3,701 −0,065 0,115 −0,134 −1,666 −3,889 2,141 0,103 2,054 −3,412 −0,106 0,113 −0,058 −1,776 Çizelgelerde sadece atomların oturduğu Wyckoff konumuna göre Born efektif yük tensörü verilmiştir. Çizelgelerde verilmeyen atomların efektif yük tensörü kristalin simetri işleminden hesaplanabilir. Bu kristallerle ilgili Born efektif yük tensörü oda sıcaklığında ilk defa bizim tarafımızdan hesaplandı. ABO3 kristallerinin Born efektif yükleri literatürde kübik yapıda hesaplanmıştır (Rabe ve ark, 2007). Dielektrik tensörünün biçimi kristalinin simetrisi ile belirlenir. NaTaO3 ve AgTaO3 için hesaplanan optik ve statik dielektrik sabitleri sırasıyla çizelge 4.16 ve çizelge 4.17 ’de verilmektedir. 88 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.16. Rombohedral yapıda hesaplana AgTaO3’ün optik ve statik dielektrik sabiti εxx εyy εzz Optik Dielektrik Sabiti 6,735 6,735 6,578 Statik Dielektrik Sabiti 36,842 36,842 43,548 Çizelge 4.17. Ortorombik yapıda hesaplanan NaTaO3’ün optik ve statik dielektrik sabiti εxx εyy εzz Optik Dielektrik Sabiti 5,033 4,970 4,905 Statik Dielektrik Sabiti 30,364 31,257 26,872 Ortorombik yapıda NaTaO3 ve rombohedral yapıda AgTaO3 kristallerinin dielektrik tensörünün sadece x, y ve z yönlerinde bileşenleri vardır diğer yönlerdeki bileşenleri sıfırdır. Çizelge 4.16 ve çizelge 4.17’den de görüldüğü gibi her iki kristalin optik ve statik dielektrik sabitleri arasında oldukça büyük bir fark olduğu görülmektedir. Çizelgelerden de görüldüğü gibi AgTaO3 ve NaTaO3 kristallerinin optik dielektrik sabiti, statik dielektrik sabitten oldukça küçüktür. Bu durum, değişen bir elektrik alanda, farklı polarizasyon mekanizmalarının ne kadar hızla etki ettiği göz önüne alınarak açıklanabilir. Elektronik polarizasyon, elektronun hareketinden kaynaklanmaktadır. Elektron, dış elektrik alandaki herhangi bir değişikliğe hızlıca tepki gösterir ve bu mekanizmalar optik frekanslarda da devam etmektedir. Diğer polarizasyon tipi olan iyonik polarizasyonda ise, iyonlar elektronlardan daha büyük kütleye sahip olduklarından elektrik alanın hızlı değişimlerini takip edemezler. Pratikte, polarizasyona dipolar ve iyonik katkı sırasıyla 1011 Hz ve 1013 Hz üzerindeki frekanslarda hızla düşmektedir. Oysa elektronik polarizasyon 1016 Hz kadar uzanabilir. Sonuç olarak, optik frekanslarda dielektrik sabite katkının yalnızca elektronik polarizasyondan, düşük frekanslarda ise iyonik ve dipolar mekanizmaların katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz. AgTaO3 ve NaTaO3 kristallerinin optik dielektrik sabiti ve statik dielektrik sabitlerini kıyaslayacağımız literatürde deneysel ve teorik değerler bulunmamaktadır. 89 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA AgNbO3 ve NaNbO3 kristallerinin oda sıcaklığındaki ortorombik yapısının birim hücresinde 40 atom bulunmaktadır. Bu kristallerin optik ve dielektrik sabiti ve elastik sabitlerini tüm uğraşlarımıza rağmen ABINIT programında hesaplayamadık. 4.4.3. Fonon Dispersiyon Eğrileri ve Durum Yoğunluğu Fonon dispersiyon bağıntıları yarı-klasik yaklaşım ve kuantum mekaniksel yaklaşım olmak üzere iki değişik yolla hesaplanabilir (Hamann D ve ark, 1979). Kuantum mekaniksel yaklaşımda doğrusal tepki (linear response), küçük yer değiştirme (small displacement) ( Johnston ve ark, 1996) ve direk metot (frozenzone) (Schreiber ve ark, 1973) yaygın olarak kullanılmaktadır. Örgü dinamiğinin temel problemi kristaldeki titreşiminin normal kiplerini bulmaktır. Başka bir deyişle örgü dinamiği fonon enerjilerini veya frekanslarını (ω) dalga vektörlerinin (k) bir fonksiyonu olarak hesaplar ( Parlinski ve ark, 1997). ω ve k arasındaki bağıntıya dispersiyon (dağınım) bağıntısı denir. PHONON programı hesaplamalarda direk metodu kullanır ve süper hücre yöntemini kullanarak hesaplama yapar. Program, 230 adet kristalografik uzay grubundan birini kullanarak kristal yapıyı oluşturur, komşuluk listesini ve kuvvet sabitlerinin matrisini bulur ve dinamik matrisi oluşturur. Komşu listesi bir parçacığın süper hücre denilen bir paralelkenar etrafındaki alanı kapatarak seçilebilir. AgTaO3, AgNbO3, NaTaO3 ve NaNbO3 kristallerinin fonon dispersiyon ve durum yoğunlukları, yoğunluk fonksiyonel teorisindeki ab initio metodu ile incelendi. Hesaplamalarda ab initio kod olarak PHONON yazılım programı kullanıldı. İlk önce kristallerin ait olduğu uzay grupları, optimize edilmiş örgü parametreleri ve atomik pozisyonları programda ilgi yerlerine kaydedildi. Sonra, optimize edilmiş olan optik dielektrik sabiti (ε∞) ve Born efektif yükleri kristaller için PHONON programına girildi. Hellman-Feynman kuvvetleri hesaplamak için atomların 0.03 Å’luk yer değiştirmelere izin verildi. Ayrıca x, y ve z yönlerinde pozitif ve negatif yer değiştirmeler dikkate alındı. Kristal yapılar için PHONON programında l x m x n’ lik süper hücreler oluşturuldu. Burada l, m ve n birer 90 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA tamsayıdır. Süper hücre oluştururken, hücrenin olabildiğince kübik şekilde olması tercih edilir. Direkt metot da Hellmann–Feynman kuvvetleri, süper hücredeki atomlar arasında oluşan süper hücrenin kuvvet sabitlerini hesaplamak amacı ile kullanılır. Süper hücre kuvvet sabitleri, klasik kuvvet sabitlerinden çok farklıdır. Çünkü bunlar süper hücrenin periyodik sınır şartlarını hesaba katar. Hellmann– Feynman kuvvetleri periyodik sınır şartlarındaki süper hücreden hesaplanır. Kristaller için Hellman-Feynman kuvvetleri hesaplamak için bir ab initio program olan SIESTA yazılımı kullanıldı. Hellman-Feynman kuvvetleri hesaplamak için LDA yaklaşımı alındı. Pseudopotansiyeller olarak Troullier-Martins’in norm conserving pseudopotansiyeli kullanıldı. Atomların elektron dağılımı Ag: 5s1 4d10, Na: 3s1, Ta: 6s25d3, Nb: 5s14d4 ve O: 2s2 2p4 seklinde alındı. Kor yarıçapları s, p ve d orbitalleri için Ag: 2,52 au, Na: 2,83 au, Ta: 2,78 au (s), 2,51 au (d), Nb: 2,89 au (s), 2,55 au (d) ve O: 1,47 au alındı. Hesaplamalarda AgTaO3, AgNbO3, NaTaO3 ve NaNbO3 için mesh-cut off değeri sırasıyla 400 Ry, 270 Ry, 300 Ry ve 300 Ry yeterli görülmüştür. POA.EnergyShift değerleri AgTaO3 için 280 meV, AgNbO3 ve NaTaO3 için 260 meV, NaNbO3 için ise 300 meV olarak alınmıştır. Brillouin bölgesinde özel k noktalarının üretimi için Monkhorst-Pack yöntemi ile kristal yapılar için 12 x 12 x 12 Monkhorst-Pack örgü ağı kullanılmıştır. SIESTA bilgisayar programıyla hesaplanan Hellman-Feynman kuvvetleri PHONON programına yerleştirilerek fonon dispersiyon ve durum yoğunlukları hesaplandı. Metalik olmayan kristallerde, etkin iyonik yükler, kırmızı altı da etkin olan kipleri boyuna optik (LO) ve enine optik (TO) bileşenlere ayırır. Brillouin bölgesinin merkezinin k=0 daki dalga vektörü Γ noktasında LO ve TO bileşenlerine ayrılmadan önce bütün indirgenemez gösterimler TO olarak bulunur (Parlinski, 2007). Süper hücre kristalin simetrisini azaltmazsa, indirgenemez gösterim kristalin nokta grubunun terimiyle verilir. 91 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.18. ilkel hücresinde S tane atom bulunan bir kristalin kip tipi ve sayısı Kip Tipi Kip Sayısı Tüm Kipler 3S Tüm Akustik Kipler 3 Boyuna Akustik Kipler (LA) 1 Enine Akustik Kipler (TA) 2 Tüm Optik Kipler 3S-3 Boyuna Optik Kipler (LO) S-1 Enine Optik Kipler (TO) 2S-2 Kristalin titreşim kipleri Kırmızı Altı (infrared) ve Raman spektroskopisi ile incelenir. Her titreşim kipi kendine özgü bir frekansa sahiptir. Bu frekanslar titreşim spektrumunda gözlenen bandın konumundan belirlenir. Kırmızı altı (IR) spektroskopisinde soğrulan veya geçen ışık, Raman (RM) spektroskopisinde ise saçılan ışık incelenir. Dipol momenti olan ve titreşim sırasında dipol momenti değişen her madde IR aktiftir. Maddenin kutuplanabilirliğinin değişmesi durumunda Raman aktiftir. Simetrik gerilme titreşimlerinde dipol momenti yoktur. Bu nedenle bu titreşimlerde IR görülmez. En fazla kutuplanma yatkınlığı, bağ uzunluğu en uzun noktadayken olur. Bu durumda RM gözlenir. Asimetrik gerilme titreşimlerinde ise IR aktiftir, RM aktif değildir. Çünkü asimetrik durumda molekülün dipol momenti değişir, kutuplanabilirliği değişmez. Moleküldeki atomlar yukarı veya aşağı büküldüğünde bağ uzunluğu değişmeyecektir. Bu durumda kutuplanabilirlilik değişmeyecektir ve RM aktif değildir. Bu durumda düşey doğrultuda değişen bir dipol momenti vardır. Bu yüzden IR aktiftir. Raman ve IR titreşimleri molekülün farklı titreşimlerini verirler ve birbirlerini tamamlarlar. Bazen de aynı titreşimleri verebilirler. 92 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.4.3.1. AgTaO3 Kristali AgTaO3 kristalinin birim hücresinde 10 atom bulunduğundan, PHONON programında 2 x 2 x 2’lik süper hücre (80 atom) kuruldu. AgTaO3 kristalinin her bir dalga vektörü için 30 adet fonon kipi bulunmaktadır. Bunlardan 1 tanesi LA, 2 tanesi TA, 9 tanesi LO ve 18 tanesi TO kipidir. Kristalin yüksek simetri noktaları yönlerinde hesaplanan fonon dispersiyon eğrileri ve durum yoğunluğu eğrileri şekil 4.10 ve şekil 4.11 ‘de gösterilmektedir. Gamma noktasındaki fononların titreşim kipleri R3c (#161) nokta grubunun indirgenemez gösterimiyle sınıflandırılır. Grup teorisine göre bu nokta gruplarının kiplerinin simetrisi (Kroumova ve ark, 2003), Γ(R3c) = 5A1 (IR+RM) + 5A2 + 10E (IR+RM) olarak verilmektedir. Gamma noktasında A1 ve E kipleri RM ve IR de aktiftir. A2 ise IR ve RM de gözlenmez. Gamma noktasında hesaplanan fonon kiplerinin frekansları ve simetrileri çizelge 4.19 da verilmiştir. Sanal frekans değerleri negatif olarak görülmektedir. Yumuşak kip (soft mod), sanal fonon frekanslarını tanımlar. Yumuşak kiplerin işaret ettiği yer değiştirmelerden dolayı kristal kararsızdır. Ferroelektrik faz geçişlerini kararlı olmayan fonon kipleri yönetir. Tek kristal AgTaO3 üzerine yapılan deneysel Raman çalışmalarında Kugel ve arkadaşları ( Kugel ve ark, 1987) oda sıcaklığında kip frekansları 65 cm-1 (1,95 THz), 100 cm-1 (3,0 THz), 200 cm-1 (6,0 THz), 420 cm-1 (12,6 THz) ve 590 cm-1 (17,7 THz) gözlemişlerdir. Çizelge 4.19 daki hesapladığımız kip frekanslarıyla karşılaştırırsak deneysel değerler E simetri kipinin 1,84, 2,554, 5,818, 12,563 ve 17,192 THz frekans değerlerine karşılık gelmektedir. Hesapladığımız fonon kip frekanslarının deneysel değerlerle oldukça uyumlu olduğu görülmektedir. Bu çalışmadan başka deneysel ve teorik sonuçlar olmadığından dolayı detaylı karşılaştırma yapılamamıştır. 93 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.19. AgTaO3 kristalinin k=0 da Γ noktasında hesaplanan titreşim kiplerinin frekansı (THz) Kip Kip Simetri Kip Kip Simetri Sayısı Frekansı Tipi Sayısı Frekansı Tipi A1 2 6,504 E (RM+IR) 1 -18,126 (RM+IR) 2 -0,250 E (RM+IR) 2 8,587 E (RM+IR) 1 1,557 A1 (RM+IR) 1 9,814 A2 2 1,840 E (RM+IR) 1 10,690 A2 1 2,453 A2 2 12,563 E (RM+IR) 2 2,554 E (RM+IR) 1 12,771 A1 (RM+IR) 2 3,3320 E (RM+IR) 2 17,192 E (RM+IR) 1 3,957 A1 (RM+IR) 2 19,766 E (RM+IR) 2 5,818 E (RM+IR) 1 20,371 A1 (RM+IR) 1 6,476 A2 1 27,371 A2 E’ nin negatif değeri ve A1 kipinin minimum değeri Γ noktasında oluşmaktadır. Bu kipler kristalin Rombohedral (R3c) ↔ Monoklinik olan faz geçişinden sorumludur. Kipler E ve A1 karşı uzayında X- Γ-A 'nın her yerinde yumuşaktır. Şekil 4.11 ‘da göründüğü gibi AgTaO3 kristalinin PDOS’dan düşük frekanslarda (0-5 THz) Ag iyonlarının hareketinin baskın olduğu görülmektedir. 5 THz üzerindeki frekanslarda fonon kiplerinin büyük bir kısmı Ta iyonlarından dolayıdır. 94 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Dalga Vektörü Şekil 4.10. AgTaO3 kristalinin fonon dispersiyon eğrisi Şekil 4.11. AgTaO3 kristalinin ve atomlarının fonon durum yoğunluğu 95 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.4.3.2. NaTaO3 Kristali NaTaO3 kristalinin birim hücresinde 20 atom bulunduğundan, her bir dalga vektörü için 60 adet fonon kipi bulunmaktadır. Bunlardan 1 tanesi LA, 2 tanesi TA, 19 tanesi LO ve 38 tanesi TO kipidir. PHONON programında 3 x 2 x 3’ lik süper hücre (360 atom) kuruldu. Temel simetri yönlerinde hesaplanan fonon dispersiyon eğrileri ve durum yoğunluğu eğrileri şekil 4.12 ve şekil 4.13’ de gösterilmektedir. Gamma noktasındaki fononların titreşim kipleri Pnma (#62) nokta grubunun indirgenemez gösterimiyle sınıflandırılır. Gamma noktasında kiplerinin simetrisi (Kroumova ve ark, 2003), Γ(Pnma) = 7Ag (RM) + 8Au + 5B1g(RM) + 10 B1u (IR) + 7 B2g (RM) +8 B2u (IR) + 5 B3g (RM) + 10 B3u (IR) olarak verilmektedir. Gamma noktasında Ag, B1g, B2g ve B3g kipleri RM ve B1u, B2u ve B3u IR de aktiftir. Au ise IR ve RM de gözlenmez. Gamma noktasında hesaplanan fonon kiplerinin frekansları ve simetrileri çizelge 4.20’ de verilmiştir. Ag, Au, B1u, B2u ve B3u negatif kip değeri Γ noktasında oluşmaktadır. Bu kipler kristalin Ortorombik (Pnma) ↔ Ortorombik (Cmnm) olan faz geçişinden sorumludur. Kipler Ag, Au, B1u, B2u ve B3u karşı uzayında X- Γ ve Y- Γ-Z’ nin her yerinde yumuşaktır. Shanker ve ark (2009), NaTaO3 nano kristalinin üzerinde 100-1000 cm-1 arasında yaptıkları Raman spektroskopisi ölçümlerinden elde ettikleri kip frekansları 100 cm-1 (3,0 THz), 250 cm-1 (7,50 THz), 440 cm-1 (13,20 THz), 500 cm-1 (15,0 THz), 600 cm-1 (18,0 THz), ve 810 cm-1 (24,30 THz) dir. Nano kristalin fonon kipleri bizim değerlerle kısmen uyuşmaktadır. Şekil 4.13’ den göründüğü gibi NaTaO3 kristalinin PDOS ’dan düşük frekanslarda (-5- 2 THz) O iyonlarının hareketinin, (2-10 THz) Na ve (10-25) THz arasında Ta iyonun hareketinin baskın olduğu görülmektedir. 96 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.20. NaTaO3 kristalinin k=0 da Γ noktasında hesaplanan titreşim kiplerinin frekansı (THz) Kip Simetri Kip Simetri Kip Simetri Frekansı Tipi Frekansı Tipi Frekansı Tipi B1u (IR) -64,475 Ag (RM) 5,654 B3g (RM) 11,072 -8,533 Ag (RM) 6,198 B3u (IR) 11,916 B3u (IR) -2,731 B1u (IR) 6,364 B1g (RM) 12,372 B2g (RM) -2,501 B2u (IR) 6,577 Au 13,417 B3u (IR) -1,526 B3u (IR) 6,586 B1g (RM) 13,597 B3g (RM) -0,772 B2u (IR) 6,631 Ag (RM) 13,995 Ag (RM) -0,674 B1u (IR) 6,718 B2u (IR) 14,136 B2g (RM) -0,391 B2u (IR) 6,812 B2g (RM) 15,127 Au -0,368 Au 6,940 B1u (IR) 15,363 B2u (IR) 0,552 Au 7,695 B1u (IR) 16,144 B3u (IR) 0,554 B3u (IR) 7,814 B3u (RI) 16,418 Au 3,560 B2u (IR) 8,344 Ag(R) 16,669 Ag (RM) 3,659 Au 8,530 B3u (RI) 16,711 B2u (IR) 3,866 B1u (IR) 9,294 B1u (IR) 16,937 B1u (IR) 4,190 B3u (IR) 9,527 B3g (RM) 18,775 B3g (RM) 4,310 B2g(RM) 9,576 Au 18,941 B1g (RM) 5,228 B3u (IR) 9,750 B2u (IR) 26,242 B1g (RM) 5,309 Au 10,157 B1u (IR) 26,866 B2g (RM) 5,388 B1u (IR) 10,820 B2g (RM) 27,738 B3g (RM) 5,572 B2g (RM) 10,918 B1g(RM) 66,814 Ag (RM) 97 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Dalga Vektörü Şekil 4.12. NaTaO3 kristalinin fonon dispersiyon eğrisi Şekil 4.13. NaTaO3 kristalinin ve atomlarının fonon durum yoğunluğu 98 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.4.3.3. AgNbO3 Kristali AgNbO3 kristalinin birim hücresinde 40 atom bulunduğundan, PHONON programında 2 x 2 x 1’lik süper hücre (160 atom) kuruldu. AgNbO3 kristalini her bir dalga vektörü için 120 adet fonon kipi bulunmaktadır. Bunlardan 1 tanesi LA, 2 tanesi TA, 39 tanesi LO ve 78 tanesi TO kipidir. Brilluoin bölgesindeki yüksek simetri noktaları boyunca hesaplanan fonon dispersiyon eğrileri ve durum yoğunluğu eğrileri şekil 4.14 ve şekil 4.15 ‘da gösterilmektedir. Gamma noktasındaki fononların titreşim kipleri Pbcm (#57) nokta grubunun indirgenemez gösterimiyle sınıflandırılır. Bu nokta grubunun kiplerinin simetrisi (Kroumova ve ark, 2003), Γ(Pbcm) = 15Ag (RM) + 13Au + 17 B1g (RM) + 15B1u (IR) + 15 B2g(RM) +17 B2u (RM) + 13 B3g (RM) + 15B3u (IR) olarak verilmektedir. Gamma noktasında Ag, B1g, B2g ve B3g kipleri RM ve B1u, B2u ve B3u IR de aktiftir. Au ise IR ve RM de gözlenmez. Gamma noktasında hesaplanan fonon kiplerinin frekansları ve simetrileri çizelge 4.21’ de verilmiştir. Fononların dispersiyon eğrisinden R - T yönünde 30 fonon kip görülmektedir. Bunun nedeni bu bölgede dejenereliğin yoğun olmasındandır. X - S - R -T -Y bölgelerinde yumuşak kipler de yoktur ve bu bölgelerde kristalin kararlı olduğunu söyleyebiliriz. Γ - X [1 0 0], Y - Γ [ 0 1 0] ve Γ- Z [0 0 1] doğrultularında ve Z - U yönlerinde yumuşak kipler görülmektedir. R -T bölgesinin dışında Born efektif yükünün büyük olmasından dolayı dallar arasında yarılmalar net olarak görülmektedir. İyonik kristallerin önemli bir özelliği, Brillouin bölgesinin merkezinde LO / TO fonon kiplerinin büyük yarılmalar göstermesidir. AgNbO3’ nin yüksek frekanslarda optik fonon kipleri arasında boşluklar oluştuğu dikkat çekmektedir. Bu boşluğun nedeni anyon ve katyon arasındaki kütle farkının etkin olmasındadır. AgNbO3 kristalinin PDOS 'dan görülebileceği gibi -5 - 0 THz aralığında Ag ve Nb atomları oksijene göre daha baskındır. Bu durum kristal 99 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA örgüde Ag, Nb ve O' nin atomik pozisyonlarının kararsızlığıyla ilişkilidir. Benzer sonucu Prasondeev (2005), AgNbO3 üzerinde yaptığı teorik çalışmada bulmuştur. Bu kararsızlık yumuşak kiplerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu yumuşak kipler AgNbO3 kristalini ortorombik yapıdan ferroelektrik özellik gösteren rombohedral yapıya geçmesinden sorumludur. Tek kristal AgNbO3 üzerine yapılan Raman çalışmalarında Kania ve arkadaşları (1986), oda sıcaklığında kip frekanslarını 60 cm-1 (1,80 THz), 100 cm-1 (3,0 THz), 200 cm-1 (6,0 THz) ve 550 cm-1 (16,5 THz) gözlemişlerdir. Aynı zamanda yumuşak kip frekansını -44 cm-1 (-1,32 THz) olarak bulmuşlardır. Bu değerleri çizelge 4.21’ deki hesapladığımız kip frekanslarıyla karşılaştırırsak B2g (1,809 THz), B1g (3,142 THz), B2g (6,031 THz), B2g (16,502 THz) ve B1u (-0,713 THz) simetri kiplerinin frekans değerlerine karşılık gelmektedir. Ayrıca Fortin ve ark (1996), AgNbO3 tek kristal üzerine yaptıkları araştırmada -44 cm-1 (-1,3 THz) yumuşak fonon kip frekansı bulmuşlardır. Bizim sonuçlar buradaki deneysel sonuçlarla uyumludur. Çizelge 4.21. AgNbO3 kristalinin k=0 da Γ noktasında hesaplanan titreşim kiplerinin frekansı (THz) Kip Simetri Kip Simetri Kip Simetri Frekansı Tipi Frekansı Tipi Frekansı Tipi -5,73 Ag (RM) 5,017 B1u (IR) 9,967 B3u (IR) -0,713 B1u (IR) 5,092 B3g (RM) 10,203 Ag (RM) -0,647 B2g (RM) 5,203 B2u (IR) 10,321 Au -0,533 B2u (IR) 5,441 Au 10,769 B3u (IR) 0,047 B3u (IR) 5,649 B3u (IR) 10,848 B2u (IR) 1,031 B1g (RM) 5,788 B1g (RM) 10,937 B1g (RM) 1,225 B1u (IR) 6,031 B2g (RM) 11,204 B3u (IR) 1,41 Au 6,036 B1u (IR) 11,255 B3g (RM) 1,597 B2g (RM) 6,06 B1g (RM) 11,754 B2g (RM) 1,809 B1g (RM) 6,11 B3g (RM) 11,933 Au 1,812 B2u (IR) 6,242 Au 11,966 Ag (RM) 1,838 Ag (RM) 6,444 Ag (RM) 12,108 B1g (RM) 2,052 B1u (IR) 6,473 B1u (IR) 12,141 B2u (IR) 2,1 B3u (IR) 6,48 B2u (IR) 12,188 B3u (IR) 100 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.21.Devamı 2,181 B3g (RM) 6,632 B3g (RM) 12,302 B3g (RM) 2,218 B2g (RM) 6,673 B3u (IR) 13,039 Ag (RM) 2,266 B1g (RM) 7,238 B1g (RM) 14,858 B2g (RM) 2,299 B2u (IR) 7,286 Ag (RM) 15,502 B1u (IR) 2,55 B1g (RM) 7,309 B2u (IR) 16,414 Au 2,617 B2g (RM) 7,324 B1u (IR) 16,502 B2g (RM) 2,664 Au 7,403 Au 16,671 B1g (RM) 2,731 B1u (IR) 7,439 B2u (IR) 16,86 B1g (RM) 2,811 Ag (RM) 7,822 B2g (RM) 16,883 B3u (IR) 2,858 B3g (RM) 7,868 B3u (IR) 16,972 Au 2,859 B3u (IR) 8,064 B1g (RM) 17,569 Ag (RM) 2,993 B3g (RM) 8,285 Au 17,63 B3g (RM) 2,995 Au 8,408 B3g (RM) 17,661 B2g (RM) 2,998 B2u (IR) 8,57 B3g (RM) 17,748 B1u (IR) 3,142 B1g (RM) 8,608 B2u (IR) 17,926 B2u (IR) 3,195 B3u (IR) 8,625 Ag (RM) 19,364 B3g (RM) 3,362 B1g (RM) 8,82 B1u (IR) 19,469 B1u (IR) 3,38 B2g (RM) 8,852 B1g (RM) 19,655 Ag (RM) 3,405 B1u (IR) 9,076 Ag (RM) 19,901 B2u (IR) 3,422 B2u (IR) 9,325 B2u (IR) 23,184 B2u (IR) 3,563 Ag (RM) 9,426 Au 23,222 B3g (RM) 3,755 B2u (IR) 9,482 B2g (RM) 23,623 B1u (IR) 4,171 Ag (RM) 9,541 B1u (IR) 24,816 B3u (IR) 4,347 B2g (RM) 9,645 B3u (IR) 25,374 Au 4,391 Ag (RM) 9,847 B1g (RM) 25,454 B1g (RM) 4,731 B3u (IR) 9,899 B2g (RM) 25,957 B2g (RM) 101 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Dalga Vektörü Şekil 4.14. AgNbO3 kristalinin fonon dispersiyon eğrisi Şekil 4.15. AgNbO3 kristalinin ve atomlarının fonon durum yoğunluğu 102 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA 4.4.3.4. NaNbO3 Kristali NaNbO3 kristalinin birim hücresinde 40 atom bulunduğundan, PHONON programında 2 x 2 x 1’ lik süper hücre (160 atom) kuruldu. NaNbO3 kristalinin her bir dalga vektörü için 120 adet fonon kipi bulunmaktadır. Bunlardan 1 tanesi LA, 2 tanesi TA, 39 tanesi LO ve 78 tanesi TO kipidir. Temel simetri yönlerinde hesaplanan fonon dispersiyon eğrileri ve durum yoğunluğu eğrileri şekil 4.16 ve şekil 4.17 ‘de gösterilmektedir. NaNbO3 kristali Pbcm (#57) nokta grubu simetrisinde olduğundan gamma noktasındaki fononların titreşim kipleri AgNbO3 kristalinin indirgenemez gösterimiyle aynıdır. Gamma noktasında Ag, B1g, B2g ve B3g kipleri RM ve B1u, B2u ve B3u IR de aktiftir. Au ise IR ve RM de gözlenmez. Gamma noktasında hesaplanan fonon kiplerinin frekansları ve simetrileri çizelge 4.22’ de verilmiştir. Çizelge 4.22. NaNbO3 kristalinin k=0 da Γ noktasında hesaplanan titreşim kiplerinin frekansı (THz) Kip Kip Kip Simetri Tip Simetri Tip Simetri Tip Frekansı Frekansı Frekansı -72,180 Ag (RM) 5,669 B1u (IR) 11,644 B3u (IR) -2,531 B1u (IR) 5,687 B2u (IR) 11,671 B1g (RM) -1,011 B2u (IR) 5,690 Ag (RM) 11,720 Ag (RM) -0,465 Ag (RM) 5,723 B3u (IR) 12,002 Ag (RM) -0,225 B3u (IR) 5,898 B3g (RM) 12,114 B1g (RM) 0,025 B2g (RM) 5,954 B2g (RM) 12,269 B2u (IR) 0,081 B1u (IR) 6,112 B1g (RM) 12,605 B3u (IR) 1,142 B1g (RM) 6,207 B3u (IR) 12,774 B3g (RM) 1,832 B1u (IR) 6,220 Ag (RM) 12,815 Au 1,872 Au 6,359 B2u (IR) 12,832 B2g (RM) 2,024 B1g (RM) 6,470 B1u (IR) 12,998 B3u (IR) 2,285 B2g (RM) 6,660 Ag (RM) 13,051 B1g (RM) 2,388 B3g (RM) 6,703 B1g (RM) 13,117 Ag (RM) 2,672 B2u (IR) 7,014 B1g (RM) 13,251 B3g (RM) 103 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Çizelge 4.22.Devamı 2,886 B3g (RM) 7,079 B2u (IR) 13,438 B2u (IR) 2,983 B2g (RM) 7,098 Au 14,431 Ag (RM) 3,002 B2u (IR ) 7,331 Au 15,798 B2g (RM) 3,121 B1u (IR) 7,372 B1u (IR) 16,730 B2g (RM) 3,280 B1g (RM) 7,410 B3u (IR) 16,856 Au 3,468 B2g (RM) 7,534 B3g (RM) 16,930 B1g (RM) 3,735 B3u (IR) 7,646 B3u (IR) 17,019 B1u (IR) 3,988 Ag (RM) 8,043 B2u (IR) 17,221 B3u (IR) 4,239 B2u (IR) 8,046 Ag (RM) 17,298 B3g (RM) 4,405 B1g (RM) 8,337 B3g (RM) 17,481 B1u (IR) 4,418 Au 8,350 B2g (RM) 17,682 B2u (IR) 4,473 B1u (IR) 8,507 Ag (RM) 17,780 B1g (RM) 4,528 B2u (IR) 8,872 B1g (RM) 17,867 Au 4,590 B3g (RM) 8,889 B2u (IR) 18,551 B2g (RM) 4,659 B2g (RM) 9,147 Au 19,498 B3g (RM) 4,740 B3u (IR) 9,424 B1g (RM) 19,686 B1u (IR) 4,799 Ag (Rm) 9,808 B1u (IR) 19,936 Ag (RM) 5,001 B1g (RM) 10,118 B3g (RM) 20,158 B2u (IR) 5,099 B3u (IR) 10,160 B3u (IR) 26,140 B2u (IR) 5,151 B1u (IR) 10,333 B2g (RM) 26,261 B3g (RM) 5,228 Au 10,431 Au 26,397 B1u (IR) 5,306 B3g (RM) 10,520 B2u (IR) 26,780 B3u (IR) 5,338 Au 10,931 Au 27,250 B1g (RM) 5,395 B2g (RM) 11,043 B3u (IR) 27,260 Au 5,470 B2u (IR) 11,128 B1u (IR) 27,696 B2g (RM) 5,493 B1g (RM) 11,497 B2g (RM) 72,334 Ag (RM) 104 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA Dalga Vektörü Şekil 4.16. NaNbO3 kristalinin fonon dispersiyon eğrisi Şekil 4.17. NaNbO3 kristalinin ve atomlarının fonon durum yoğunluğu 105 Şevket ŞİMŞEK 4. BULGULAR VE TARTIŞMA NaNbO3 kristalinin dispersiyon eğrisi AgNbO3 kristaline oldukça benzemektedir. X - S - R - T - Y yönünde fonon kiplerini birbirinden ayırmak çok güçtür. Bu bölgede efektif yüklerin çok küçük olmasından dolayı dispersiyon eğrisinde LO / TO yarılması yok gibidir. Bu bölgede yumuşak kipler yoktur. Γ -X [1 0 0], Y - Γ [ 0 1 0] ve Γ- Z [0 0 1] doğrultularında ve Z - U yönlerinde yumuşak kipler görülmektedir. Z noktasında optik kiplerin dejenere olduğu görülmektedir. Aynı zamanda bu bölgelerde Born efektif yükünün büyük olmasından dolayı dallar arasında yarılmalar gözlenmektedir. Mishra ve ark (2010), Raman spektroskopisi kullanarak NaNbO3 üzerinde yaptıkları 30-950 cm-1 dalga sayısı aralığındaki deneysel ölçümlerde kip frekanslarını 60,1 cm-1 (1,803 THz), 72,1 cm-1 (2,163 THz), 92,2 cm-1 (2,766 THz), 123,6 cm-1 (3,708 THz), 142,4 cm-1 (4,272 THz), 153,7 cm-1 (4,611 THz), THz), 182,8 cm-1 (5,484 THz), 201,5 cm-1 (6,045 THz), 174,8 cm-1 (5,244 220,2 cm-1 (6,606 THz), 253,8 cm-1 (7.614 THz), 274,5 cm-1 (8,265 THz), 293,4 cm-1 (8,802 THz), 378,6 cm-1 (11,358 THz), 433,7 cm-1 (13,011 THz), 555,9 cm-1 (16,677 THz), 601,7 cm-1 (18,051 THz), 674 cm-1 (20,22 THz), 871,3 cm-1 (26,139 THz) olarak bulmuşlardır. Bazı Raman kipler bizim hesapladığımız kiplerle uyuşmaktadır. Shanker ve ark (2009), NaNbO3 nano kristalleri üzerinde 100-1000 cm-1 arasında yaptıkları Raman spektroskopisi ölçümlerinden elde ettikleri kip frekansları 240 cm-1 (7,20 THz), 600 cm-1 (18,0 THz) ve 875 cm-1 (26,25 THz) dir. Nano kristalin fonon kipleri bizim değerlerle kısmen uyuşmaktadır. Machado ve ark (2011), WIEN2K bilgisayar programıyla kübik NaNbO3 kristallerinin fonon kiplerini hesaplamışlardır ve kübik yapıda yumuşak kiplerin olduğunu göstermişlerdir. Bu da ortorombik yapıdaki yumuşak kiplerin olabileceğinin açık kanıtıdır. NaNbO3 kristalinin PDOS 'dan görülebileceği gibi 10 - 0 THz aralığında Na atomları baskındır. Bu durum kristal örgüde Na'nın atomik pozisyonlarının kararsızlığıyla ilişkilidir. Benzer kararsızlık Nb ve O atomlarında da vardır. Fakat oran olarak Na den küçüktürler. Benzer sonucu Prasondeev (2005), NaNbO3 üzerinde yaptığı teorik çalışmada gözlemiştir. Bu kararsızlık yumuşak kiplerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu yumuşak kipler NaNbO3 kristalinin ortorombik yapıdan rombohedral yapıya geçmesinden sorumludur. 106 Şevket ŞİMŞEK 5. SONUÇLAR 5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Bu tez çalışmasında yoğunluk fonksiyoneli yöntemleri kullanılarak ilk defa oda sıcaklığında AgNbO3, AgTaO3, NaNbO3 ve NaTaO3 kristallerinin elektronik ve dinamik özellikleri temel prensiplere dayanan ABINIT, SIESTA ve PHONON yazılım programları kullanılarak aşağıdaki çalışmalar yapılmıştır: 1. AgNbO3, NaTaO3, NaNbO3 kristallerinin ortorombik yapıda ve AgTaO3 kristalininin rombohedral yapıda örgü parametreleri hesaplanmıştır. Bu dört kristalinde örgü parametreleri deneysel sonuçlar ile uyum içinde olduğu görülmüştür. 2. AgNbO3, NaTaO3, NaNbO3 kristallerinin ortorombik yapıda ve AgTaO3 kristalininin rombohedral yapıda toplam ve parçalı durum yoğunlukları hesaplandı. DOS ve PDOS’un enerjiyle değişimi incelendi. 3. AgNbO3, NaTaO3, NaNbO3 kristallerinin ortorombik yapıda ve AgTaO3 kristalininin rombohedral yapıda elektronik band yapısı hesaplanmıştır. AgNbO3 kristalinin valans bandını oksijen atomunun 2s ve 2p orbitalleri ve gümüş atomunun 4d orbitalleri tarafından oluşturulmuştur. İletim bandı ise Nb atomunun 4d ve gümüş atomunun 5s orbitalleri tarafından oluşmaktadır. AgTaO3 için valans bandını O’nin 2s ve 2p ve Ag’nin 4d orbitalleri tarafından oluşturulurken iletim bandını Ta atomunun 5d ve Ag atomunun 5s orbitalleri tarafından oluşturulduğu gözlenmiştir. NaTaO3 kristalinin valans bandını bandını O’nin 2s ve 2p ve Ta atomunun 5d elektronları oluşturmaktadır. Ta atomunun 5d elektronlarının bazılarının iletim bandına geçtiği görülmektedir. NaNbO3 için valans bandını oksijen atomunun 2s ve 2p orbitalleri oluştururken iletim bandı ise Nb atomunun 4d ve Na atomunun 3s orbitalleri tarafından oluşmaktadır. 4. AgNbO3 ve AgTaO3 kristallerinin dolaylı band aralığına sahip kristaller olduğu görülmüştür. Ortorombik yapıdaki AgNbO3 ve rombohedral yapıda AgTaO3 için dolaylı band aralığı değerleri sırasıyla 1,627 eV ve 1,795 eV dir. NaNbO3 ve NaTaO3 kristallerinin, AgNbO3 ve AgTaO3 kristallerinin aksine doğrudan band aralığına sahip olduğu görülmüştür ve doğrudan band aralığı değerleri sırasıyla 1,586 eV ve 2,861 eV olarak bulundu. 107 Şevket ŞİMŞEK 5. SONUÇLAR 5. AgNbO3, AgTaO3, NaNbO3 ve NaTaO3 kristallerinin Born efektif yük tensörleri hesaplandı. Bu kristallerdeki atomların yerleştiği Wyckoff konumlarına göre Born efektif yükleri nominal değerlerden tensörün göz önüne alınan elemanına bağlı olarak büyük ve küçük değerler almaktadır. Bunun nedeni katyon ve anyonlar arasındaki kovalent bağın büyüklüğü ile ilgilidir. Buna ek olarak, valans bandındaki hibritleşmeden dolayı bandlar arasındaki yük alış verişleri Born efektif yükün değerini değiştirmektedir. 6. Ortorombik yapıdaki NaTaO3 ve rombohedral yapıda AgTaO3 kristallerinin elastik sabitleri ve bulk modülü hesaplandı. Elastik sabitlerin ve bulk modüllerin mekanik denge koşullarını sağladığı görüldü. 7. AgTaO3 ve NaTaO3 kristallerinin statik ve optik dielektrik sabitleri hesaplandı. Optik dielektrik sabitinin değeri, statik dielektrik sabitinin değerinden küçük olduğu görülmüştür. Bunun sebebi optik bölgede polarizasyona sadece elektronik polarizasyonun katkı vermesidir. Optik bölgede iyonik ve dipolar polarizasyon kaybolmaktadır. 8. AgTaO3 kristali için 2x2x2x (80 atom), NaTaO3 için 2x3x2 (240 atom), AgNbO3 ve NaNbO3 için ise 2x2x1 (160 atom) süper hücreler oluşturuldu. Bu süper hücrelerde kristallerin fonon dispersiyon eğrileri ve fonon durum yoğunlukları hesaplandı. Teorik olarak bu çalışmalar ilk defa yapılmaktadır. 9. Gamma noktasında sözü edilen kristallerin kip sayısı, kip frekansı ve simetri tipleri belirlendi. Gamma noktasındaki hangi simetri kiplerinin RM ve IR aktif olup olmadıkları belirlendi. 10. Araştırdığımız bu kristallerin oda sıcaklığında yumuşak kiplere sahip olduğunu gözlemledik. Yumuşak kiplerin işaret ettiği yer değiştirmelerden dolayı kristaller karasızdır. Faz geçişlerinde bu yumuşak kipler sorumludur. Bir çok ABO3 tipi perovskitlerde (SrTiO3, LiNbO3, BaTiO3, v.b) bu yumuşak kipler gözlenmektedir. 11. AgTaO3 kristalinin dispersiyon eğrisinden tüm simetri noktalarında LO/TO ayrışması oluşmaktadır. AgNbO3, NaNbO3 ve NaTaO3 yapılarında ise Γ-X, Y-Γ-Z ve Z-U simetri noktaları boyunca LO/TO ayrışması gözlendi. Fakat diğer simetri noktalarında ise LO/TO ayrışması çok çok zayıftır. Bunun sebebi Born efektif 108 Şevket ŞİMŞEK 5. SONUÇLAR yüklerinin bu simetri noktalarında çok küçük olmasından kaynaklandığını düşünmekteyiz. 12. AgTaO3’nın fonon PDOS eğrisinde düşük frekanslarda Ag atomlarının yüksek frekanslarda Ta atomlarının durum yoğunluğunun baskın olduğu gözlendi. NaNbO3 ve NaTaO3 kristalleri ortorombik yapıda olduklarından PDOS’ları birbirine çok benzemektedir. NaNbO3 0-10 THz arasında oksijen atomlarının durum yoğunlukları baskın olmaktadır. NaTaO3 ise aynı aralıkta Na atomlarının durum yoğunluğu baskındır. Oksijen atomları ise 10-20 THz de çok daha yoğun olarak bulunmaktadırlar. AgNbO3 kristalinde ise -5 -0 THz aralığında Ag ve Nb atomları oksijene göre daha baskındır. Ortorombik yapıda AgNbO3 ve NaNbO3 kristallerinin birim hacimde 40 atom bulunmasından dolayı elastik sabitleri ve bulk modülü incelenememiştir. Bu özellikler yüksek RAM kapasitesi ve işlemcisi olan bilgisayarlarda hesaplanabilir. Bunun yanında bu dört kristalin elektronik band yapısı ve dinamik özelliklerinin basınçla değişimi incelenebilir. Ayrıca bu kristallerin oda sıcaklığında lineer olmayan optik özellikleri de araştırılabilir Yapılan bu tez çalışmasının sunulduğu toplantılar: 1. Ş. Şimşek, S. Çabuk, İlk ilke Yöntemiyle NaTaO3 Kristalinin Elektronik ve Dinamik Özelliklerinin İncelenmesi: Yoğunluk fonksiyoneli teorisinin uygulaması, 18. Yoğun Madde Fiziği Ankara Toplantısı, 25 Kasım 2011. 2. Ş. Şimşek, S. Çabuk, Oda sıcaklığında AgTaO3 kristalinin elektronik ve dinamik özelliklerinin incelenmesi: Ab initio hesabı, 18. Yoğun Madde Fiziği Ankara Toplantısı, 25 Kasım 2011. 109 Şevket ŞİMŞEK 5. SONUÇLAR 110 KAYNAKLAR AKKUŞ, H., 2007. SbSI Kristalinin Elektronik Ve Optik Özellikleri: Yoğunluk Fonksiyonel Teorisinin Uyğulanması, ADANA, 113s. ABDULLAH, N, A, 2004, Finite-temperature properties of complex perovskites from first princibles calculations, University of Arkansas, 145s. ARNEY, D., HARDY, C., GREVE, B., MAGGARD., P.A., 2010. Flux synthesis of AgNbO3: Effect of particle surfaces and sizes on photocatalytic Activity. Journal of Photochemistry and Photobiology A: Chemistry. 214:54-60 ARTACHO, E., GALE, J.D., GARCİA, A., JUNQUERA, J., ORDEJON, P., SANCHEZ-PORTAL., D., SOLER,J.M., 2009. S I E S T A trunk-301. http://www.uam.es/siesta AULBUR,WG, JONHSON, L., AND WILKINS, JW., 2000. Qualisiparticle Calculations İn Solids. Solid State Physics. 54: 1–231. CEPERLEY, D. M, AND ALDER, B. J.,1980. Ground State of the Electron Gas by a Stochastic Method, Phys. Rev. Lett. 45: 566 – 569. COHEN,R,E., KRAKAUER, H., 1990. Lattice dynamics and origin of ferroelectricity in BaTiO3: Linearized-augmented-plane-wave total-energy calculations. Phys. Rev. B 42: 6416 – 6423. CHOİ, M., OBA, F., TANAKA, I., 2008. First-principles study of native defects and lanthanum impurities in NaTaO3. Phys. Rev. B 78: 014115 DURLU, T.N., 1996. Katıhal Fiziğine Giriş, ANKARA, 311s. EYİ, E.E., CABUK, S., 2010. Ab initio study of the structural, electronic and optical properties of NaTaO3. Philosophical Magazine. 90: 2965–2976 FRANCOMBE, M.H., AND LEWIS, G., 1958. Structural and Electrical Properties Of Silver Niobate and Silver Tantalite. Acta Cryst, 11: 175–178. FU, D., ENDO, M., TANİGUCHİ, H., TANİYAMA, T., ITOH, M., 2007. AgNbO3: A lead-free material with large polarization and electromechanical response. Applied Physics Letters 90: 252907 111 FU, D., ITOH, M., AND KOSHİHARA, S., 2009. Dielectric, ferroelectric, and piezoelectric behaviors of AgNbO3–KNbO3 solid solution. Journal of Applied Physics. 106: 104104 FU, D., ARİOKA, T., TANİGUCHİ, H., TANİYAMA, T., ITOH,M., 2011. Ferroelectricity and electromechanical coupling in (1-x)AgNbO3-xNaNbO3 solid solutions. Applied Physics Letters. 99: 012904 FUCHS, M., SCHEFFLER, M., 1999. Ab initio pseudopotentials for electronic structure calculations of poly-atomic systems using density-functional theory. Comput. Phys. Commun., 119: 67-98. GİANNOZZİ P., GİRONCOLİ S. D, PAVONE P. AND BARONİ S., 1991.Ab initio calculation of phonon dispersions in semiconductors. Phys. Rev. B, 43:72317242. GONZE, X, KÄCKELL, P and SCHEFFLER, M., 1990. Ghost states for separable, norm-conserving, Iab initioP pseudopotentials, Phys. Rev. B 41: 12264 – 12267. GONZE, X., ALLAN, D. C. AND TETER, M. P., 1992. Dielectric tensor, effective charges, and phonons in _-quartz by variational density-functional perturbation theory, Phys. Rev. Lett., 68: 3603-3606. GONZE, X., BEUKEN, M., CARACAS, R., DETRAUX, F., FUCHS, M., RIGNANESE, G. M., SINDIC, L., VERSTRATE, M., ZERAH, G., JOLLET, F., TORRENT, M., ROY, A., MIKAMI, M., GHOSEZ, P., RATY, J, Y., ALLAN, D.C., 2002. First-princibles computation of material properties: the ABINIT software Project. Computational Materials Science, 25: 478–492. URL http://www.abinit.org GHOSEZ, P AND XAVİER GONZE, X., 2000. Band-by –band decompositions of the Born effective charges. J. Phys.:Condens. Matter 12: 9179-9188 GRINBERG, I and ROPPE, A.M., 2003. Ab initio study of silver niobate. Fundemental Physics of Ferroelectrics. 667: 130–138. HAMANN, D. R.,1989. Generalized Norm-Conserving Pseudopotentials, Phys. Rev. B 40, 2980 – 2987. 112 HAMANN D. R., SCHLÜTER M. AND CHİANG C., 1979. Norm-conserving Pseudopotentials. Phys. Rev. Lett., 43:1494-1428. HARTREE D. R., 1928. The wave mechanics of an atom with a non-Coulomb central field. Part I. Theory and methods. Proc. Cambridge Philos. Soc., 24, 89-110 HOHENBERG, P, AND KOHN, SHAM.1964. Inhomogeneous Electron Gas, Phys. Rev. 136, B864 - B871. İNTERNET., 2007. Dokuz Eylül Üniversitesi ”Yogunluk fonksiyoneli teorisi, http://kisi.deu.edu.tr/umit.akinci/kmc/node1.html JONA, F and SHIRANE, G., 1993. Ferroelectric Crystals. Dover Publications, Inc. 397s. JOHNSTON, K.E., TANG, C.C., PARKER, J.E., KNİGHT, K.S., LİGHTFOOT, P., ASHBROOK, S.E., 2010. The Polar Phase of NaNbO3: A Combined Study by Powder Diffraction, Solid-State NMR, and First-Principles Calculations. J. Am. Chem. Soc. 132: 25 JOHNSTON, I., KEELER, G., ROLLİNS, R., SPİCKLEMİRE S., 1996. Solid State Physics Simulations, The Consortium for Upper-Level Physics Software, John Wiley, New York, 45-59. KANIA, A., 2001. Dielectric properties of Ag1-xAxNbO3(A:K, Na and Li) and AgNb1-xTaxO3 solid solutions in the vicinity of diffuse phase transtions. J.Phys.D:Apply.Phys., 34: 1447-1455. KANIA, A., ROLEDER, K and LUKASZEWSKİ, M., 1984. The Ferroelectric Phase in AgNbO3. Ferroelectrics. 52: 265–269. KANIA, A and ROLEDER, K., 1984. Ferroelectricity in AgNbl-xTaxO3 solid solutions. Ferroelekctric lett. 2: 51–54. KATO, H., KOBAYASKI, H., and KUDO, A., 2002. Role of the Ag+ in the Band Structures and Perovskite Structure. J.Phys. Chem. B, 106: 12441–12447. KENNEDY, B.J., PRODJOSANTOSO, A.K., and HOWARD, C. J, 1999. Powder neurton diffraction study of the high temperature phase transitions in NaTaO3. J.Phys: Condens. Matter., 11: 6319–6327. KİTTEL, C., 1996. Katıhal Fiziğine Giriş 113 KLEINMAN, L, AND BYLANDER, D. M., 1988. Efficacious Form for Model Pseudopotentials. Phys. Rev. Lett. 48: 1425 – 1428. KOHN, S, AND SHAM,L.J.,1965. Self-Consistent Equations Including Exchange and Correlation Effects. Phys. Rev. 140: A1133 - A1138. KRAYZMAN, V., LEVİN, I., 2010. Reverse Monte Carlo refinements of local displacive order in perovskites: AgNbO3 case study. J. Phys: Condens. Matter. 22: 404201 KROUMOVA E., AROYO M. I, PEREZ MATO J. M., KİROV A., CAPİLLAS C., IVANTCHEV S. VE WONDRATSCHEK H., 2003. Bilbao Crystallographic Server: useful databases and tools for phase transitions studies. Phase Transitions, 76:155-170. KUGEL, G. E., FANTANO, M. D., HAFID, M., ROLEDAR, K., KANIA, A. and PAWELCZYK, M., 1987. A Raman Study Of Silver Tantalate (AgNbO3) and its Structurel Phase Transtions Sequence. J.Phys. C: Solid state Phys, 20: 1217–1230. LAASONEN K., CSAJKA F. AND PARRİNELLO M., 1992. Water dimer properties in the gradient-corrected density functional theory, Chemical Physics Letters, 194:172-174. LEVİN, I., KRAYZMAN, V., WOİCİK,J.C., KARAPETROVA, J., PROFFEN, T., TUCKER, M.G., REANEY, I.M., 2009. Structural changes underlying the diffuse dielectric response in AgNbO3. Physical Review B 79: 104113 Lİ, G., BAİ, Y., LİU, X., ZHANG, W.F., 2009. Surface photoelectric properties of AgNbO3 photocatalyst. J. Phys. D: Appl. Phys. 42: 235503 LINES, M. E., GLASS, A. M., 1977. Princibles and Applications of Ferroelctrics and Related Materials. Clarendon Pres, Oxford, 680s. METE, E, 2003, ELECTRONIC PROPERTIES OF TRANSTION METAL OXIDES, ANKARA, 80s. MİSHRA, S.K., CHOUDHURY, N., CHAPLOT, S.L., KRİSHNA, P.S.R., MİTTAL, R., 2007. Competing antiferroelectric and ferroelectric interactions in NaNbO3: Neutron diffraction and theoretical studies. Phys. Rev. B, 76: 024110 114 MONKHORTST, H. J., AND PACK, J. D., 1976. Special Points For Brillouin-Zone İntegrations. Phys. Rev. B, 13: 5188–5192. NYE, J. F., 1957. Physical Properties of Crystals. Clarendon Pres, Oxford, 315s. PAYNE, M. C., TETER, M. P., ALLAN, D. C., ARIAS, T. A., and JOANNOPOULOS, J. D., 1992. Iterative Minimization Techniques for ab initio Total-Enerji Calculations: Moleculer Dynamics and Conjugate Gradients. Rev. Mod. Phys., 64:1045-1097. PARLİNSKİ, K., 2007. Phonon software “Phonon Manual” http.//wolf.ifj.edu.pl/phonon/ PARLİNSKİ K., Lİ Z. Q., KAWAZOE Y.,1997.First-Principles Determination of the Soft Mode in Cubic ZrO2, Phys. Rev. Lett., 78: 4063-4066. PAWELCZYK, M, 1987. Phase transitions in AgTaxNb1-xO3 solid solutions, phase transtions, 8: 273 – 292. PERDEW, J. P., WANG, Y., 1992. Accurate and simple analytic representation of the electron-gas correlation enerji. Phys. Rev. B, 45: 13244–13249. PINES, D., 1963. Elemantary Excitations in Solids, Benjamin Inc., NY-Amsterdam, 299s. PROSANDEEV, S, A.,2005. Compartive Analysis Of The Phonon Modes İn AgNbO3. Physics Of Solid State, 47: 2130–2134. RABE, K.M., AHN, C.H., TRISCONE, J-M., 2007 Physics of Ferroelectrics: A Modern Perspective. Springer Link.Com. Berlin, Heidelberg, New York. 385 s. RATUSZNA, A., PAWLUK, J., AND KANIA, A., 2003. Temperature Evolution of the Crystal Structure of AgNbO 3, Phase Transitions, 76: 611-620. REZNİTCHENKO, L.A., TURİK, A.V., KUZNETSOVA, E.M., SAKHNENKO, V.P., 2001. Piezoelectricity in NaNbO3 ceramics.J. Phys.: Condens. Matter, 13: 3875–3881 SAMUEL, V., GAIKWAD, A.B., RAVI, V., 2006, A coprecipitation technique to prepare NaNbO3 and NaTaO3, Bull. Mater. Sci, 29: 123–125 SAI, N, 2002, First-Prencibles Modeling of Structural and Electronic Properties in Ferroelectric Compounds, New Brunswick, New Jersey, 112s. 115 SCHREİBER, E., ANDERSON, O.L., SOGA, N., 1973. Elastic Constants and their Measurements, McGraw-Hill, New York, 102-105 SCIAU, PH., KANIA, A., DKHIL, B., SUARD, E AND RATUSZNA, A., 2004. Structurel İnvestigation Of AgNbO3 Phases Using X-Ray and Neutron Diffraction. J.Phys: Condens Matter, 16: 2795–2810. SOON, H.P., TANİGUCHİ, H., ITOH, M., 2009. Ferroelectricity triggered in the quantum paraelectric AgTaO3 by Li-substitution. Applied Physics Letters. 95: 242904 SOON, H.P., TANİGUCHİ, H., ITOH, M., 2010. Dielectric and soft-mode behaviors of AgTaO3. Phys. Rev. B, 81: 104105 SUCHANICZ, J., KANIA, A., STOPA, G., BUJAKIEWICZ-KORONSKA, R., 2007. Influence Of Axial Pressure On Dielectric Properties Of AgNbO3 Singel Crystals and Ceramics. Phase Transtions., 80: 123-129. SUCHANICZ1, J., KANIA, A., 2009. Uniaxial Pressure Effect on Dielectric Properties of AgTaO3 Single Crystals. Ferroelectrics, 393: 21–26 TROULLIER, N., AND MARTIENS, J. L., 1991. Efficient Pseudo Potantials for Plane-Wave Calculations. Phys. Rev B, 43: 1993–2006. ______, 1990. A straightforward method for generating soft transferable pseudopotentials. Solid State Commun., 74: 613-616. VALANT, M., SUVOROV, D.,HOFFMANN, C., SOMMARIVA, H., 2001. Ag(Nb,Ta)O3-Based Ceramics with Suppressed Temperature Dependence Of Permittivity. Jounal Of European Ceramic Society, 21: 2647–2651. VALANT, M., AXELSSON, A.K., ZOU, B., ALFORD, N., 2007.Oxygen transport during formation and decomposition of AgNbO3 and AgTaO3. J. Mater. Res., 22: 6 VERWERFT, M., VAN DYCK, D., BRABERS, V. A. M., VAN LAYDUNT, J., AMELINCKX, S., 1989. Electron Microscopic Study of The Phase Transformations in AgNbO3. Phys. Status Solidi (a), 112: 451–466. VOLKOV, A, A., GORSHUNOV, B, P., KOMANDIN, G., FORTIN, W., KUGEL, G, E., KANIA, A and Grigas, J., 1995. High-Frequency Dielectric Spectra Of AgTaO3-AgNbO3 Mixed Ceramics. J. Phys: Condens. Matter, 7: 785–793. 116 WANG, C. S., and KLEIN, B. M., 1981. First-princibles electronic structure of Si, Ge, GaP, GaAs, ZnS, and ZnSe. II. Optical Properties. Phys. Rev. B, 24: 3417–3429. WANG, J.J., MENG, F.Y., MA, X.Q., XU, M.X., CHEN, L.Q., 2010. Lattice, elastic, polarization, and electrostrictive properties of BaTiO3 from firstprinciples. Journal of Applied Physics, 108:034107. WANG Y.X., ZHONG W.L., WANG C.L., ZHANG P.L., 2001. First-principles study of the electronic structure of NaTaO3. Solid State Communications 120:137-140 WOLFRAM, T., ELLİALTİOGLU, Ş., 2006. Elektronik and Optical Properties of D-Band Perovskites. Cambridge University Press, New York, 315 s. WU, Z., ZHAO, E., XİANG, H., HAO, X., LİU, X., MENG, J., 2007. Crystal structures and elastic properties of superhard IrN2 and IrN3 from first principles. Physical Review B 76:054115 XU, J., 2000, The Low Temperature Synthesıs, Characterızatıon And Propertıes Of Ferroelectrıc, Unıted States, 238s. XU J., XUE D., YAN C., 2005. Chemical synthesis of NaTaO3 powder at lowtemperature. Materials Letters 59: 2920–2922. YASHİMA, M., MATSUYAMA, S., SANO, R., ITOH, M., TSUDA, K., FU, D., 2011. Structure of Ferroelectric Silver Niobate AgNbO3. Chem. Mater. 23: 1643–1645 ZIMMERMANN, F., MENESKLOU, W., IVERS-TIFFEE, E., 2004. İnvestigation Of Ag(Ta,Nb)O3 as Tunable Microwave Dielektrik. Journal Of European Ceramic Society, 24: 1811–1814. 117 118 ÖZGEÇMİŞ 1981 yılında Adana’nın Kozan ilçesinde doğdu. Kozan 60.Yıl İlkokulu’ nu bitirdikten sonra Ortaokulu ve Liseyi Kozan 50.Yıl lisesinde 1998 yılında tamamladı. 2000 yılında Erciyes Üniversitesi Yozgat Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik bölümünü kazandı. 2004 yılında Erciyes Üniversitesi Yozgat Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik bölümünden mezun oldu. 2008 yılında Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik anabilim dalında yüksek lisans öğrenimini tamamladı. 2008 yılında Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik anabilim dalında doktora öğrenimine başladı. 119