SAĞLIKLI BESLENME ve ANTİOKSİDANLAR

advertisement
Talasemide
SAĞLIKLI BESLENME
ve
ANTİOKSİDANLAR
İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ
ÇOCUK SAĞLIĞI ve HASTALIKLARI ANABİLİM DALI
DİYETİSYEN BEYZA ELİUZ
http://www.cnpp.usda.gov/FGV.htm
http://www.beslenme.saglik.gov.tr
BESİN GRUPLARINI
TANIYALIM
1.
ET
GRUBU
Et, tavuk, balık, hindi, yumurta ve
kuru baklagil
2. SÜT GRUBU
Süt, Yoğurt, Peynir
Tam yağlı
Yarım yağlı
Yağsız
Günlük kalsiyum gereksinimi
1-9 yaş 800 mg
10-18 yaş 1300 mg
19-50 yaş 1000 mg
50 yaş ve üzeri 1200 mg
Kalsiyum kaynakları
• 1 su bardağı süt........................... 235mg
• 1 su bardağı yoğurt..................... 235mg
• 1 kibrit kutusu beyaz peynir...... 70mg
• 1 kibrit kutusu kaşar peyniri.......110mg
Antioksidanlar
A vitamini
E vitamini
4. SEBZE – MEYVE GRUBU
C vitamini
B vitaminleri
Mineraller
Sebzeler, Meyveler
3. TAHIL GRUBU
Ekmek, Makarna, Pilav, Simit vb
Hangi çeşit ekmek?
Buğday Tanesi
Tam tahıllı-Ruşeymli ekmekleri tercih
ediniz.
Kalp ve damar sağlığınız için
diyetinizde zeytinyağına önemli ölçüde
yer veriniz.
Aşağıda örnek
menülerde olduğu
gibi öğünlerinizde
her kalpten en az bir
seçim yapmaya özen
gösteriniz.
http://www.beslenme.saglik.gov.tr
Kahvaltı
menüsü
Öğle yemeği
menüsü
Akşam yemeği
menüsü
Süt
Yumurtalı
ıspanak
Kuru fasulye
Menemen
Zeytin
Ekmek
Bulgur pilavı
Yoğurt
Ekmek
Pirinç pilavı
Cacık
Salata
Kahvaltı menüsü
Süt
Peynir
Domates-salatalık
Ekmek
http://www.beslenme.saglik.gov.tr
Öğle yemeği menüsü
Köfte
Makarna
Ayran
Meyve
Akşam yemeği
menüsü
Izgara balık
Salata
Ekmek
Sütlü tatlı
Talasemide
Antioksidanların Rolü
ANTİOKSİDAN
Canlı hücrelerde bulunan protein, yağ, karbonhidrat ve DNA
gibi okside olabilecek maddelerin oksidasyonunu önlemek,
veya geciktirebilmek
amacıyla serbest
radikalleri metabolize
eden, oluşumunu önleyen
maddelerdir.
SERBEST RADİKALLER
Normal metabolizma
sırasında ortaya çıkarlar.
Serbest radikallerin etkileri
oksidatif stres olarak
adlandırılır.
Bu radikaller ortamdan
uzaklaştırılmadığında;
• Enzim ve proteinleri inaktive edebilir,
• Hücre hasarına (DNA tahribi) yol açabilirler.
Serbest radikaller;
• Erken yaşlanma
• Kanser
• Otoimmün hastalıklar
• Enflamatuar hastalıklar gibi birçok
hastalığın etyopatogenezinden sorumlu
olarak kabul edilirler.
TALASEMİDE OKSİDATİF STRES
• Talasemik eritrositlerin biyokimyasal ve metabolik
değişikliklerle oksidatif strese artmış duyarlılığı,
• Serbest radikallerle oluşan oksidatif hasar,
• Lipid peroksidasyonu
• Artmış demir toksisitesi
β-talasemi minörlü hastalarda oksidatif stresi arttıran
nedenlerdendir ?
ANTİOKSİDANLAR
FONKSİYONEL
BESİNLER-BESİN
ÖGELERİ
KAPSÜL MÜ ? – DOĞAL YOLDAN MI?
• Antioksidanlar ilaç olarak alınmaktansa doğal
şekilleri ile sebze ve meyvalardan alınmalıdır.
• Çeşitli sebze ve meyvalar aracılığı ile dengeli
bir şekilde alınırsa antioksidanlar vücutta
toksik boyutlara ulaşmaz.
• Diğer fonksiyonel bileşenler sinerjistik etki
ile fonksiyonel etkinin artmasına yardımcı
olur.
A VİTAMİNİ-karotenoidler
İmmün sistemi düzenleyen ve inflamasyonu önleyen önemli bir
ajandır. Bu özelliği nedeniyle doğal ve kazanılmış immün sistem
fonksiyonları
için
esansiyeldir.
Yetersizliğinde,
nötrofil,
makrofaj ve doğal öldürücü hücre fonksiyonları azalmakta,
enfeksiyonlarla zarar gören mukozal duvarlar yenilenememekte
ve immün yanıt zayıflamaktadır.
A vitamini hayvansal dokularda retinoidler, bitkisel dokularda
karotenoidler
şeklinde
bulunur.
Vitamininin
özelliğini, provitamin olan karotenoidler gösterir.
antioksidan
Kaynakları: Renkli sebze ve meyveler, özellikle
ıspanak, pazı, roka, maydonoz, nane gibi koyu yeşil
yapraklı sebzeler, havuç, kayısı, turunçgiller,
böğürtlen, ahududu, kızılcık, kırmızı lahana, kırmızı
biber, kırmızı pancar, brokoli, domates, siyah üzüm
karotenoidlerden zengin sebze ve meyvelerdir.
Retinolden zengin karaciğer,
yumurta, süt, peynir, tereyağı
balık diğer kaynaklarıdır.
LİKOPEN
Çeşitli karotenoidlerin antikanserojen
etkileri kanıtlanmıştır.
Karotenoidlerden biri olan likopen
domateste bulunan vitamin A benzeri
bir bileşik olup prostat, meme, sindirim
sistemi, mesane, deri ve serviks
kanseri riskini azaltmaktadır.
Likopenin antikarsinojen etkiyi
antioksidan özelliği ile yerine getirdiği
düşünülmektedir.
E VİTAMİNİ
En önemli antioksidan vitaminlerden biridir.
Hücre zarını koruyucudur, kanser ve enfeksiyon
oluşum riskini azaltır. E vitamini yetersizliğinde
lenfositlerin ve lökositlerin aktivitesi bozulur,
doğal öldürücü hücre aktivitesi, nötrofillerin
fagositik etkisi azalır böylece enfeksiyonlara
yakalanma riski artar.
E vitamini, immün fonksiyonların arttırılmasında
ya da iyileştirilmesinde, günlük önerilen dozların
üzerinde alınması uygun görülen birkaç besin
ögesinden biridir.
Kaynakları: Sert kabuklu meyveler (fındık, ceviz, badem
vb.), kepeği ayrılmamış tam tahıl ürünleri (buğday, yulaf,
çavdar ve bunlardan yapılan ekmek, makarna, erişte vb.),
yeşil yapraklı sebzeler, özellikle marul, kuru baklagiller
(kuru fasulye, mercimek, nohut, barbunya) ve bitkisel
yağlar E vitamininin zengin kaynaklarındandır. Et, yumurta
ve balıkta da bir miktar bulunur. Tahıl tanelerinin
embriyosu E vitamininden zengindir. Ancak işlenme
sırasında, büyük ölçüde kayba uğrar.
C VİTAMİNİ
C
vitamini
önemli
antioksidan
vitaminlerden
bir
diğeridir.
En güçlü etkisini viral enfeksiyonlar üzerinde gösterir.
Yetersizliğinde
fagosit
hücrelerin
fonksiyonları
bozulur, enfeksiyonlara yanıt azalır ve özellikle üst
solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma sıklığı artar.
Enfeksiyonlar serum vitamin C düzeyini düşürür, buna
bağlı olarak lökositlerin makrofaj aktivitesi azalır ve
bakterisidal komplement aktivitesi düşer.
Kaynakları: Limon, portakal,
mandalina, greyfurt gibi
turunçgiller; çilek, böğürtlen,
kuşburnu gibi meyveler;
domates, lahana, patates, sivri
biber, ıspanak, marul, asma
yaprağı, maydanoz gibi
sebzeler C vitamininin zengin
kaynaklarıdır.
D VİTAMİNİ
D vitaminin böbreklerde aktif hale gelmiş formu olan
1,25 dehidroksi vitamin D3, güçlü bir immün sistem
düzenleyicisidir. Vücutta hücre farklılaşmasında ve
çoğalmasında rol rol oynar. İmmun sistemin birçok
hücresi, D vitamini reseptörleri ile taşınır.
Monositlerin makrofajlara dönüşümünü arttırarak
doğal bağışıklığı olumlu yönde etkiler. Bu nedenle
immün cevabın iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi için D
vitamini esansiyeldir.
Kaynakları: Yumurta sarısı, karaciğer
ve yağlı balıklar gibi besinlerde çok
sınırlı bulunan D vitamini, ancak
doğrudan güneşlenme ile deride
sentezlenir. Güneşlenmenin doğru
zamanda ve sürede yapılmasına özen
gösterilmelidir. Yeterli
güneşlenmenin sağlanamadığı
durumlarda D vitamini desteği
düşünülmelidir30.
ÇİNKO
Çinko vücutta 200’den fazla enzimin yapısında bulunur.
Enerji metabolizması, hücre bölünmesi ve immün sistem için
çinko esansiyel bir mineraldir. İmmün sistem, hücresel
fonksiyonlarının devamı için çok sayıda çinko içeren enzime
ihtiyaç duyar. Çinko yetersizliğinde immün sistem hücrelerinin
fonksiyonları baskılanır. İshal, zatüre, sıtma gibi enfeksiyon
hastalıklarının riski artar.
Kaynakları: Buğday embriyosu çinkonun en zengin kaynağıdır.
Sakatatlar, kırmızı et, peynir, kepeği ayrılmamış tam tahıl
ürünleri, bulgur, yağlı tohumlar ve kuru baklagiller de çinkodan
zengin besinlerdir.
SELENYUM
Selenyum sağlıklı bir organizma ve güçlü bir immün
sistem için esansiyel besin ögelerinden biridir.
Selenyum kalp için koruyucudur ve antioksidanların
yapısına girmektedir.
Kaynakları: Selenyumun en iyi kaynakları proteinden
zengin besinlerdir, bunlar arasında et ve deniz ürünleri
ilk sırayı alır. Sarımsak ve mantar bitkisel kaynaklar
içinde en fazla selenyum içeren besinlerdir.
OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİ
Bebeklik döneminde
Erişkin dönemde
• Beynin,
• Depresyondan
• Merkezi sinir sisteminin
gelişimi ve fonksiyonları
ile
• Retinanın gelişimi için çok
önemlidir.
kansere birçok
hastalıkla ilişkisi
saptanmıştır.
En zengin kaynakları;
• Balık
– Tuzlu su balıkları
• Uskumru>Sardalya>Ringa balığı>Ton balığı
(Orkinos)>Somon balığı>Hamsi
– Tatlı su balıkları
• Alabalık>Sazan
– Kabuklu deniz hayvanları
• Kral karides>karides>istridye
• Omega-3 yağ asitleri gereksinimini
karşılayabilmek için,
• Haftada 2-3 kez 5 köfte ölçüsü
(150=gram) BALIK tüketilmesi önerilir.
PROBİYOTİKLER-PREBİYOTİKLER
Probiyotikler, bağırsaklarda patojen
mikroorganizmaların çoğalmasını
baskılayarak konakçının sağlığını
olumlu yönde etkileyen canlı
mikroorganizmalardır.
Prebiyotikler, mide ve pankreas
enzimlerine dirençli, kolonda
fermente olarak sınırlı sayıdaki
mikroorganizmanın çoğalmasını ya da
aktivitesini seçici olarak uyaran ve
bu yolla konağın sağlığını olumlu
yönde etkileyen, lif yapısında besin
bileşenleridir.(FOS-GOS-İnülin)
ÇAY
q Dünya nüfusunun üçte ikisinin tükettiği, sudan sonra en
önemli içecek olan ve organizmayı birçok yönden
etkileyen çay, pek çok aktif öge içermektedir.
q Yeşil ve siyah çayda etkin olan polifenoller,
epigallokateşin gallat bileşenleridir. Çayda çok güçlü
antioksidan içeren flavonoid bileşiği olduğu ve
antioksidan içeren bu bileşiğin hücreleri serbest radikal
hasarlarından, C ve E vitaminlerinden çok daha iyi
koruduğu gösterilmiştir.
q Çok güçlü bir antioksidan aktiviteyi sağlayan ve çayda
bulunan flavonoller, C vitamininden 20 kez daha
etkilidir. Siyah çaya göre 3-10 kat daha fazla kateşin
içeren yeşil çayın, daha güçlü antioksidan özellik
gösterdiği bildirilmektedir.
DEMİR
Demir eksikliği, tüm dünyada en sık görülen beslenme
sorunlarından biridir. Demir eksikliği durumunda, humoral
immünite zayıflar, B lenfosit fonksiyonları, T lenfosit
cevabı, fagositer hücrelerin öldürme gücü ve doğal
öldürücü hücrelerinin interferon üretimi azalır. Bunların
sonucunda immün sistem olumsuz etkilenir ve
enfeksiyonlara eğilim artar. Demir eksikliği ile
enfeksiyonlar arasında kısır bir döngü bulunmaktadır.
Talasemide;
Demir yükselmesi uzamış transfüzyon tedavisinin
istenmeyen ve ciddi bir komplikasyonudur.
Her eritrosit süspansiyonu 200-250 mg demir içerir.
Vücudumuzda biriken demirin atılımını düzenleyen bir
mekanizma yoktur.
Şelasyon tedavisiyle bu durum düzeltilir.
Demirin Kaynakları
Besin
g
Ölçü
Demir Miktarı (mg)
Karaciğer
1 dilim
35
3.0
Et-orta yağlı
(Koyun-sığır-kemiksiz)
1 porsiyon
100
2.3
Tavuk (Kemiksiz)
1 porsiyon
100
1.5
Yumurta
1 adet
50
1.4
Balık
1 porsiyon
100
1.1
Yeşil Sebze (Ispanak)
1 porsiyon
200
6.4
Diğer Sebze (Patates)
1 porsiyon
150
1.2
Portakal
1 porsiyon
150
1.0
Elma
1 porsiyon
150
0.6
Kuru kayısı
1 porsiyon
50
1.1
Kuru üzüm
1 porsiyon
50
1.5
Pekmez
2 yemek kaşığı
25
2.5
Tahin
2 yemek kaşığı
25
2.2
Kuru Baklagil
1 porsiyon (çiğ)
60
4.2
Ekmek
3 orta dilim
150
2.0
Pilav, makarna
1 porsyion (çiğ)
60
1.0
Süt, yoğurt
1 su bardağı
250
0.3
Hem Fe+++
Non-Hem Fe++
Non-Hem Fe++
Gereksinim
1-3 yaş 7 mg
4-13 yaş 10 mg
14-50 yaş erkek 10 mg
14-50 yaş kadın 18 mg
Emilim %
• Bitkisel kaynaklı demir (hem olmayan demir)
%4-15 oranında emilir.
• Hayvansal kaynaklı demir kırmızı ette (%40’ı
hem demir) %25-30 oranında emilir.
• Yumurtada bulunan fosfotin demirin emilimini
düşürür, %15 dolaylarında emilim olur.
Son söz
q Eritrosit süspansiyonunun 200-250 mg demir içeriği ile günlük
beslenmeyle alınacak demir (10-18 mg) kıyaslanacak olursa
günlük beslenmede özel olarak bir demir kısıtlamasına gitmek
gereksizdir.
q Bu yönde yapılan kanıta dayalı bir öneri yoktur.
q Demirden zengin besinleri tüketmemek, aynı zamanda bir çok
fonksiyonel-antioksidan kapasitesi yüksek besin ögelerinden de
yoksun kalmak demektir.
q Ancak demirden zengin besinleri büyük porsiyonlarda
tüketmemeye özen göstermek, demirden zengin besinler
hakkında bilgi sahibi olmak vücutta demir birikimine katkıda
bulunmamayı sağlayacaktır.
Bu yayındaki eğitim amaçlı bilgiler, kaynağın
aynen belirtilmesi koşuluyla, telif hakkı
sahibinin yazılı izni olmadan eğitim amaçlı ve
ticari olmayan diğer amaçlarla çoğaltılabilir.
Bu yayının satış ve diğer ticari amaçlarla telif
hakkı sahibinin izni olmadan çoğaltılması
yasaktır.
© 2012 Beyza Eliuz. Tüm Hakları Saklıdır.
Download