Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler * Berrin Koyuncu Lorasdağı - Ahu Sumbas ** *** Öz: Bu makalenin amacı, kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik belediyelerin ne tür hizmetler ve faaliyetler gerçekleştir(eme)diklerini, Türkiye’de 2004 ve 2009 yerel seçimlerinde kadın belediye başkanı seçilmiş farklı büyüklüklerdeki 36 belediye örneğinde incelemektir. Kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik önleyici-caydırıcı, koruyucu, destekleyici-güçlendirici hizmetler ve uygulamalar şeklinde sınıflandırılarak incelenen bu faaliyetlere ve faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde kadın belediye başkanlarının ortaya koyduğu çabaya ve iradeye dayanarak, yerel siyasetin ve yönetimlerin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele açısından önemli bir düzey olduğu ve toplumsal cinsiyete duyarlı hizmetlerin üretilmesinde özgün katkılar sağlayabileceği savunulmaktadır. Bu doğrultuda, ulusal ve yerel siyasette, toplumsal cinsiyete duyarlı belediyeciliğin benimsenmesi için gerekli adımların atılmasının önemine işaret edilmektedir. Anahtar Kelimeler: Yerel siyaset, belediye, kadın belediye başkanları, kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliği. Rethinking Local Politics in Turkey Through Gender Inequality: Potentials and Handicaps of Municipalities in Combating Violence Against Women (VAW) Abstract: This article aims to assess the activities and services concerning VAW of 36 municipalities, which have been ruled by female-mayors elected in 2004 and 2009 local elections in Turkey. The aim in analyzing such services of these municipalities is to trace their potentials and handicaps concerning VAW that can be regarded as the end result and one of the most important issues in gender inequality in Turkey. In the specific case of municipalities, local politics and female-mayors should be considered seriously, and steps should be taken on the side of national and local politics to adopt and promote gender-sensitive local politics and municipal policies. Keywords: Local politics, municipality, female mayors, violence against women (VAW), gender inequality. Bu makalenin verilerinin dayandığı araştırmayı, maddi desteğiyle mümkün kılan TÜBİTAK’a ve bizimle görüşmeyi kabul eden kadın belediye başkanlarına teşekkür ederiz. ** Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, 06800, Beytepe Çankaya/Ankara/Türkiye. *** Yrd. Doç. Dr., Hacettepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, 06800, Beytepe Çankaya/Ankara/Türkiye. * Makale gönderim tarihi:23.07.2014 Makale kabul tarihi:26.02.2015 Çağdaş Yerel Yönetimler, Cilt 24 Sayı 2 Nisan 2015, s.1-26. 2 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 Giriş Hem dünyada hem de Türkiye’de yerel siyaset/yönetim ve kadın konusunda ele alınan çalışmalar oldukça kısıtlıdır. Yapılan az sayıdaki çalışmada da, yerel yönetim/siyaset ve kadın konusu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadının siyasal katılımının ve temsilinin azlığı ve nedenleri üzerine yoğunlaşmıştır.1 Türkiye’de yerel yönetimlerde toplumsal cinsiyete duyarlı yaklaşımın eksikliğine işaret eden ve yerel yönetimlerin/belediyelerin faaliyet ve uygulamalarında toplumsal cinsiyet eşitsizliğine vurgu yapan çalışma, nadirdir. Bu nadir öncü çalışmalardan birisi, Türkiye’de yerel yönetimlerin kadınların temel gereksinimleri için önemli olduğunu tartışan Ayten Alkan’ın “Yerel Yönetimler ve Cinsiyet” (2005) adlı kitabıdır. Bu bağlamda dikkat çekici diğer iki çalışmadan birisi, yerel düzeyde kadınların karşılaştıkları eşitsizlikleri ve bunların çözümüne yönelik politikaları tartışmayı hedefleyen KADER’in “Cinsiyet Eşitliği Yolunda Yerel Politikalar Raporu”dur (30 Mayıs 2006). Yerel Gündem 21 çerçevesinde yerel yönetimlerde cinsiyet eşitliği sağlama hedefiyle önerilere yer veren bu raporda da, doğrudan belediyelerin faaliyetlerine yönelik bir çalışmaya yer verilmemiştir. Bu doğrultuda Türkiye’de yerel yönetimlerde belediye özelindeki hizmetlerin “kadın dostu” olması gerektiğini vurgulaması nedeniyle Ayten Alkan’ın kaleme aldığı ve KA-DER yayını olan “Belediye Kadınlara da Hizmet Eder” (2006) rehber kitapçığı, önemli bir girişimdir. Ulaşılabilirlik, hızlı ve etkin müdahale açısından temel kadın gereksinimlerine dair hizmetlerin ve politikaların üretilmesinde önemli bir düzey (Alkan, 2005, 2006; Wedel, 2001) olan yerel siyaset ve yönetimde toplumsal cinsiyet eşitsizliğini çalışmak, yerel hizmetlerde kadın-körü yaklaşımı ortaya koymak bakımından elzemdir. Yıldız Tokman’ın da işaret ettiği gibi, “hemşehrilik” (kenttaşlık) tanımı çerçevesinde, kadınların da belediye hizmetlerinden gerçek anlamda yararlanması ve hizmetlerin bu hassasiyetle düşünülmesi gerekmektedir (2011: 67). Bu yerel hizmetler ve politikalar bakımından üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir sorun, kadına yönelik şiddettir.2 Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde ve bu sorunla mücadelede, hem ulusal çalışmalar ve ulusal eylem planları (KSGM, 2007-2010; KSGM, 2012-2015) hem de uluslararası aktörler ve düzenlemeler, temel düzeyin yerel ve başat aktörlerinden en önemlisinin de belediyeler olduğunu vurgulamaktadırlar. Kadına yönelik şiddetle ilgili öncü ve kapsamlı ulusal çalışmalardan Altınay ve Arat’ın araştırmasına göre, şiddete maruz kalan kadınlar ve bu sorunla mücadelede başat rolü üstlenen kadın örgütleri, Kadının yerel yönetimde temsiliyle ilgili uluslararası örnekler için bkz. Pini and McDonald, 2011; Türkiye örneği için bkz. Alkan, 2004, 2005, 2009; Cindoğlu, 2011; Negiz Avşar, 2008; Türeli ve Çağlar, 2010; Negiz ve Üçer, 2012; Sumbas, 2012. 2 Bu çalışmada, kadına yönelik şiddet, en geniş kapsamıyla kullanıldığından, bu problem aile içi şiddetle sınırlandırılmamıştır. 1 Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 3 kadına yönelik şiddetin önlenmesinde birincil mercii olarak devleti, yerel yönetimleri ve yerel yöneticileri görmektedir (2007: 102, 105-6, 111). Oysa Türkiye'de belediyelerin bu sorunla mücadele konusunda sundukları korucuyu ve önleyici önlemlere dair hizmetlerin yetersizliği ve açılan, desteklenen ve denetlenen sığınma evlerinin azlığı3, kadına yönelik şiddet olaylarının giderek daha fazla gündeme gelmesi, yerel siyaset ve yerel yönetim düzeyindeki bu beklentilerin, belediyeler ve yöneticiler tarafından yeterli biçimde gerçekleştiril(e) mediğini göstermektedir (Altınay ve Arat, 2007; Jansen vd., 2009; Sallan Gül, 2012). Yerel düzey siyasetin, yerel yönetimlerin ve hizmetlerin toplumsal cinsiyet eşitliği temelli bir bakış açısı geliştirerek kadınların sorunlarının ve ihtiyaçlarının göz önünde bulundurması gerektiği düşüncesinden hareketle, verileri, 20122013 yıllarında TÜBİTAK 1001 proje desteğiyle yürütülmüş “Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye İlişkin Kadın Belediye Başkanlarının Söylemleri ve Faaliyetleri: 2004 ve 2009 Yerel Seçimleri Örneği” başlıklı 111K450 Nolu projenin saha çalışmasına dayalı bu çalışma, Türkiye’de kadın belediye başkanları tarafından idare edilen (2009-2014) ve edilmiş (2004-2009) 36 belediyenin, kadına yönelik şiddetle mücadele açısından katkılarını ve bu katkıların önündeki engelleri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırma kapsamındaki belediyelerin listesi, Tablo 1’de verilmiştir. Bu belediyeler, hem büyüklükleri (il, ilçe, belde belediyeleri olmaları bakımından), hem bölgeleri, hem de partileri bakımından homojen bir grup olmasa da, belediye başkanlarının kadın olması nedeniyle çalışmaya değer görülmüştür. Bu noktada, belediyelerin statülerine ve buna bağlı olarak bütçelerinin büyüklüğüne göre, hizmetlerinde farklılaşma olabileceği hususu göz ardı edilmese de, temel hedef, kadınların kadınları ve sorunlarını daha iyi anlayacağı ve bu sorunların çözümü için daha fazla hassasiyet gösterebileceği varsayımından hareketle, kadın belediye başkanlarının idare ettiği belediyelerde, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin hem sonucu hem de en dikkat çekici meselesi olan kadına yönelik şiddetle mücadelede, söz konusu belediyelerin ne tür hizmetler gerçekleştir(eme)diklerini ortaya koymaktır. Bu amaçla, araştırma kapsamındaki belediyelerin beş yıllık dönemlerinde gerçekleştirdikleri faaliyetleri, projeleri ve hizmetleri, söz konusu belediyelerin faaliyet raporları, (varsa) stratejik planları, toplu iş sözleşmeleri ve ilgili yayınları taranarak incelenmiştir. Yasal gerekliliğe rağmen Türkiye’de belediyelerin yaklaşık % 10’unda sığınma evi vardır ve bu sığınma evlerinin çoğu nitelik (fiziksel ve mekânsal özellikler) bakımından AB standardının altındadır (Sallan Gül, 2012). 3 4 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 Tablo 1. Araştırma Kapsamındaki Belediyelerin Listesi 2009-2014 Yerel Seçimler Dönemi 2004-2009 Yerel Seçimler Dönemi 1. Aydın/Merkez 1. Adana/Küçükdikili 2. Aydın/İncirliova 2. Bartın/Kozcağız 3. Ağrı/Doğubayazıt 3. Ağrı/Doğubayazıt 4. Diyarbakır/Bağlar 4. Diyarbakır/Bağlar 5. Diyarbakır/Bismil 5. Diyarbakır/Bismil 6. Diyarbakır/Eğil 6. Denizli/Honaz/Karaçay 7. Diyarbakır/Lice 7. İzmir/Menemen/Seyrek 8. Edirne/Uzunköprü/Kurtbey 8. Uşak/Hasköy 9. Eskişehir/Mahmudiye 9. Mardin/Kızıltepe 10. Gaziantep/Islahiye 10. Sivas/İnkışla 11. Giresun/Doğankent 11. Giresun/Doğankent 12. Hakkari/Yüksekova 12. Hatay/Küçükdalyan 13. Hatay/Dörtyol/Yeşilköy 13. Hatay/Dörtyol/Yeşilköy 14. Iğdır/Melekli 14. Mardin/Sürgücü 15. Iğdır/Aralık 15. Mardin/Mazıdağı 16. Kırklareli/Kavaklı 16. Kırklareli/Kavaklı 17. Tunceli/Merkez 17. Tunceli/Merkez 18. Van/Bostaniçi 18. Van/Bostaniçi 19. Konya/Akşehir/Adsız 20. Mardin/Derik 21. Mardin/Nusaybin 22. Mardin/Savur/Yeşilalan 23. Muğla/Milas/Bafa 24. Muş/Varto 25. Şanlıurfa/Viranşehir 26. Şırnak/Uludere Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 5 Araştırma kapsamındaki belediyelerin belediye başkanlarıyla gerçekleştirilen mülakatlarla4 desteklenen veriler, yerel mekanizmaların, özelinde belediyelerin, yetki alanlarına giren ve kadına yönelik şiddetle mücadelede gerekli görülen faaliyet ve sorumluluklar çerçevesinde sınıflandırılarak değerlendirilmiştir. Bu sınıflandırma sonucunda, kadına yönelik şiddetle mücadelede belediyelerin başlıca faaliyetleri; önleyici-caydırıcı, koruyucu, destekleyici-güçlendirici hizmetler olarak üç temel başlık altında toplanmıştır. Bu noktada yapılan sınıflandırmayla ilgili, iki hususa dikkat çekilmesi gerekir. Birincisi, kadına yönelik şiddetle mücadele, kapsamlı ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ilgili pek çok farklı alanda ve düzeyde faaliyet gerektiren bir sorundur. Bu durumun farkında olarak, makalenin sınırları çerçevesinde, söz konusu faaliyetlerin belirli bir bölümüne yer verilebilmiştir. Bununla bağlantılı olarak altının çizilmesi gereken ikinci nokta, söz konusu mücadelenin çok boyutlu olması ve topyekün mücadele gerektirmesiyle ilintili olarak, üç temel başlıkta toplanarak kategorize edilen hizmetlerin ve faaliyetlerin birbirleriyle bağlantılı olduğu ve büyük oranda örtüştüğüdür. Ancak belediyelerin kadına yönelik şiddetle mücadele faaliyetlerinin ve hizmetlerinin analitik bir biçimde ortaya konması açısından yapılan sınıflandırmanın bundan sonra yapılacak çalışmalara katkı sağlayacağı inancıyla, bu sorunun göz ardı edilebileceği ümit edilmektedir. Bu doğrultuda makalenin temel amacı, Türkiye’de seçilmiş 36 belediye ve kadına yönelik şiddet örneği özelinde, Türkiye’de yerel yönetim hizmetlerinde ve uygulamalarında, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede belediyelerin rolleri, potansiyelleri ve açmazları ile ilgili ipuçları sunmaktır. Böylece, söz konusu çalışmanın, yerel siyaset ve yönetim bağlamında, belediyeler tarafından sunulan hizmetlerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede önemlerine dikkat çekerek hem toplumsal cinsiyet hem de yerel siyaset ve yönetim çalışmalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Dünyada ve Türkiye’de Yerelde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Dünya genelinde artan kadına yönelik şiddet vakaları ve bunların toplumsal, ekonomik ve siyasi sonuçları, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele kapsamındaki öncelikli konulardan birisinin kadına yönelik şiddetle mücadele olması gerektiğinin altını çizmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (2005) verilerine göre dünyada her üç kadından birisi şiddet görmektedir. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de kadına yönelik cinayet sayısı, 2002-2009 yılları arasında %1400 oranında artmıştır. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) ve HaAraştırma kapsamındaki kadın belediye başkanlarından Aydın-İncirliova (2009), Diyarbakır-Lice (2009) ve Denizli-Honaz- Karaçay (2004) belediye başkanlarıyla görüşmek üzere randevu alınmasına rağmen, program değişikliklerinden dolayı görüşmeler gerçekleştirilememiştir. 4 6 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 cettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri işbirliğinde gerçekleştirilmiş “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması” (Jansen vd., 2009) da, Türkiye’de aile içi ve kadına yönelik şiddetin bilinenden daha yaygın olduğu sonucuna ulaşmaktadır. Son yıllardaki şiddet istatistiklerinin ve uluslararası gündeminin gösterdiği üzere, kadına yönelik şiddet meselesi, evrensel ve çok-boyutlu mücadele gerektiren karmaşık bir sorun olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede önemli bir meseledir. Kadına yönelik şiddet sorununun evrenselliği, aile içi ve sağlık problemleri dışındaki kapsayıcılığı konusunda ilk vurgu, 1985 Nairobi Dünya 3. Kadın Konferansı’nda yapılmış ve aynı dönemlerdeki yoğun kadın hareketinin etkileriyle, kadına yönelik şiddetin, kamusal alanda topyekün mücadele verilmesi gereken bir mesele olduğu kabul görmeye başlamıştır. Türkiye’nin de katılmış olduğu BM Rio (1992), Nairobi (1985), Pekin (1995), Pekin+5 (2001) Dünya Kadın Konferansları’nda alınan eylem kararlarında, Yerel Gündem 21 Programı’nda, BM Kadına Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Birleşmiş Milletler Bildirisi (1993), Avrupa Konseyi 2002 tarihli 5 sayılı Tavsiye Kararı ve Kadına Karşı Şiddet ve Ev içi Şiddetle Mücadele Etme ve Önleme Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nde (2011); toplumsal cinsiyet eşitsizlikleriyle mücadele öne çıkarılmış ve bu mücadelede yerel siyaset ve yönetimdeki aktörlerin önemi vurgulanmıştır. Bu önem, özellikle kadına yönelik şiddet sorunun yerel niteliklere bağlı olarak alacağı biçimlerde, yerel müdahalenin etkin olabileceği ve yerel mekanizmaların kadınlara, kadınların da yerel siyasetin olanaklarına daha kolay ulaşabilir olduğu düşüncesine dayandırılmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak, Türkiye’de de 2000’li yıllarda kadına yönelik şiddetle mücadelede olumlu gelişmeler olmuştur. Bunlardan a) 2005 tarihli Türk Ceza Kanunu, b) 2005 tarihli 5393 Sayılı Belediyeler Kanunu, c) 2006/17 Sayılı Başbakanlık Genelgesi, d) 20 Mart 2012 tarihli 6284 nolu Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun gibi yasal düzenlemeler, e) 2011 tarihli Kadına Karşı Şiddet ve Ev içi Şiddetle Mücadele Etme ve Önleme Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve f) KSGM 2007-2010 ve 2012-1015 Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planları, f) KSGM 2008-2013 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı, önemli girişimler olarak sayılabilir. Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda bir milat olarak kabul edilen 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi, hem kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bir ‘devlet politikası’ haline getirmiş (Altınay ve Arat, 2007: 31; Haktankaçmaz, 2011; 2012), hem de Türkiye’de ilk kez bu sorunla mücadelede, yerel yönetimlere, asli veya işbirlikçi kurum olarak belli sorumluluklar yüklemiştir (Haktankaçmaz, 2011; 2012, Uygur, 2011). Bu doğrultuda, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele ve kadınların güçlendirilmesi amacıy- Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 7 la oluşturulmuş KSGM, Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Eylem Planları’nda (2007-2010 ve 2012-2015), yerel yönetimlere ve belediyelere, sorumlu ve işbirlikçi kurum olarak, farkındalık yaratma ve zihniyet dönüşümünün sağlanması, kadınların güçlendirilmesi, bu sorunla ilgili koruyucu ve sağlık hizmetlerinin sunumu ve kurum/kuruluşlar arası işbirliklerinin yapılması gibi yükümlülükler vermiştir. Yerel yönetimler açısından kadına yönelik şiddetle mücadelede, en temel koruyucu hizmetlerden birisi olarak nitelendirilen kadın sığınmaevleriyle ilgili düzenleme, 2005 tarihli 5393 Sayılı Belediyeler Kanunu’nun 14. Maddesi’nde, “Büyükşehir Belediyeleri ve nüfusu 50.000’i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için korunma evleri açar” ifadesidir. Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede belediyelerin sığınmaevi açma sorumluluklarının işlevselliğini tartıştığı makalesinde, İlker Haktankaçmaz (2012), yerel yönetimlerin bu tür sorumluluk ve hizmetleri yerine getirmekte hem pratikte başarısız olduklarını hem de Türkiye’de kadına yönelik şiddetle ilgili koruyucu önlemlerde yerel yönetimlerin asli ve temel aktör olması yaklaşımının işlevsiz olduğunu iddia eder. Her ne kadar Haktankaçmaz’ın belediyelerin sığınmaevi açma konusunda pratikte yetersizliklerine katılsak da, kadına yönelik şiddetle mücadelenin sığınmaevi açmakla sınırlı olmadığı ve topyekün toplumsal cinsiyet eşitsizliği mücadelesi gerektiği düşüncesinden hareketle, belediyeler özelinde yerel yönetimlerin bu sorunla baş etme konusunda, kadın duyarlı yerel hizmetler ve faaliyetler çerçevesinde ciddi sorumluluklar ve potansiyeller taşıdığını iddia ediyoruz. Zira Haktankaçmaz bir başka makalesinde, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde, söz konusu birimin mülki idare amirinin hassasiyetinin ve ilgisinin fark yaratabileceğini belirtir (2011: 63). Bu düşünceden hareketle, bu çalışmada, Türkiye’de 2004 ve 2009 yerel seçimlerinde kadın belediye başkanı seçilmiş farklı büyüklüklerdeki 36 belediyenin kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik hizmetlerini ve uygulamalarını inceleyerek, kadına yönelik şiddetle mücadelede, araştırmanın kapsamındaki belediyelerin katkılarının ve bu katkıların önündeki engellerin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye Yönelik Belediye Hizmetleri ve Uygulamaları: 2004 ve 2009 Yerel Seçimlerinde Kadın Belediye Başkanı Seçilmiş Belediyeler Kadına yönelik şiddet sorununun, özünde toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığı barındıran, uluslararası, ulusal ve yerel çeşitli mücadele stratejileri gerektiren, karmaşık ve kapsamlı bir mesele olduğu, daha önce ifade edilmişti. Bu karmaşık ve çok-boyutlu sorunla baş etme konusunda belediyelerin hizmetlerini ve uygulamalarını analitik bir biçimde sınıflandırarak değerlendirme gayreti güden bu çalışmada, araştırma kapsamındaki 36 belediyenin söz konusu faaliyetle- 8 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 ri; önleyici-caydırıcı, koruyucu, destekleyici-güçlendirici hizmetler ve uygulamalar olarak üç temel başlıkta (Şekil 1) incelenmiştir. Bu sınıflandırma, belediyelerin hukuksal-siyasal sorumlulukları ve uygulamadaki faaliyetleri dikkate alınarak yapılmıştır. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için elzem olan eğitim, çalışma yaşamı, ekonomik-sosyal ve siyasal alanlarda eşit katılımın (Sancar, 2008) ve bu alanlarla ilgili sunulan yerel hizmetlerin cinsiyetduyarlı bir yaklaşımla gerçekleştirilmesinin, kadına yönelik şiddetle mücadeledeki politikaların hem gereği hem de tamamlayıcıları olduğu gözden kaçırılmamaya çalışılmıştır. Şekil 1. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediye Hizmetleri ve Uygulamalar A. Önleyici & Caydırıcı Faaliyetler 1. Farkındalık Yaratma ve Bilinç Yükseltme Faaliyetleri a. Bilgilendirme faaliyetleri (Cezai yaptırımlar ve haklar konusunda) b. Film ve tiyatro gösterimi c. Anket ve araştırma 2. Zihniyet Dönüştürme Faaliyetleri (Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri) 3. Caydırıcı Uygulamalar (Toplumsal cinsiyet duyarlı toplu iş sözleşmeleri) B. Koruyucu Faaliyetler 1. Kadın Sığınma evleri C. Destekleyici & Güçlendirici Faaliyetler 1. Danışmanlık ve Destek Faaliyetleri (Psikolojik, hukuki, tıbbi) 2. Ekonomik Destek ve Güçlendirme Faaliyetleri a. Eğitim Faaliyetleri b. Kadın kooperatifler ve Meslek edindirme kursları c. Kreş ve çocuk bakım hizmetleri d. İstihdamda kota ve teşvik uygulamaları e. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe uygulaması 3. Sosyo-politik Uygulamalar a.Kadın Konseyleri b. Kadın-Erkek Eşitlik Komisyonları Önleyici ve Caydırıcı Faaliyetler Önleyici-caydırıcı faaliyetler, şiddet oluşmadan önce önlemeye ve caydırmaya yönelik hizmetler olması açısından, kadına yönelik şiddetle mücadelenin öncü ve temel aşamalarındandır. Daha önce de ifade edildiği gibi, hem ulusal düzenlemelerde (2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi, 2007-2010 ve 2012-2015 Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Eylem Planları), hem de uluslararası kararlarda (Pekin Dünya Kadın Konferansı Bildirgesi, Avrupa Konseyi 2002/5 Tavsiye Kararı), yerel yönetimlerin kadına yönelik şiddetin önlenmesinde başat aktörlerden biri olduğu ve bu doğrultuda sorumluluk taşıdıkları vurgulanmıştır. Fakat bu sorumlulukların ne tür yetki/ler veya hizmet/ler içerdiği detaylandırılmamıştır. Bu eksiklikten kaynaklı olarak, belediyelerin uygulamalarında ve hizmetlerinde, kadına yönelik şiddetle mücadele açısından standart ve kurumsal bir yak- Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 9 laşım sergilenmediği ve bu tür faaliyetlerin belediyelerin yönetim kademesinin tercihlerine ve hassasiyetlerine göre farklılaştığı görülmüştür. Bu çalışmada önleyici faaliyetler başlığı altında, farkındalık yaratmaya, bilinç yükseltmeye ve zihniyet dönüştürmeye yönelik faaliyetler; caydırıcı uygulamalar başlığı altında da, toplu iş sözleşmelerinde, kadına yönelik şiddeti caydırma amacıyla yürürlüğe konulan yaptırımlar ele alınmıştır. Farkındalık yaratmaya ve bilinç yükseltmeye dair hizmetler olarak, toplumsal cinsiyet ve kadına yönelik şiddetle ilgili bilgilendirme panelleri ve seminerler, film ve tiyatro gösterimleri, kadına yönelik şiddetin boyutlarını tespit etme amaçlı uygulanan anketler ve araştırmalar gibi faaliyetlere; zihniyet dönüştürme faaliyetleri olarak da toplumsal cinsiyet eğitimlerine yer verilmiştir. Araştırma kapsamındaki belediyelerin büyük çoğunluğu, özellikle bilgilendirme faaliyetlerini gerçekleştirmeye çalışmıştır. Ancak kurumsal ve düzenli faaliyetler yürüten belediyelerin sınırlı olduğu görülmüştür. Bu belediyeler ve ilgili faaliyetleri, Tablo 2’de detaylı şekilde verilmiştir. Bu belediyeler içerisinde aktif faaliyet yürütenlerden birisi, Diyarbakır/Bağlar Belediyesi’dir. Belediye, Kardelen Kadın Evi aracılığıyla, kadınlardan bilinç yükseltme grupları oluşturularak “toplumsal cinsiyet, kadın kimliği, feminizm, kadın hakları, kadın sağlığı, kadın kurumları ve dayanışma, kadın kooperatifçiliği, iletişim vb.” konularda cinsiyet bilincini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmış ve bu çalışmalardan 6 yıl içinde 12 bin kadın faydalanmıştır (GABB Bülteni, 2011: 28). Bu çalışmalarına ek olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle ilgili bilgilendirme toplantıları, kampanyalar5 ve konferanslar6 düzenlemiştir (2004-2009 Çalışma ve Tanıtım Raporu). Bu konuda aktif bir diğer belediye, Diyarbakır/Bismil Belediyesi’dir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği çalışmalarını Nujin Kadın Evi üzerinden yürüten Bismil Belediyesi, berdel, töre, çok-eşli ve küçük yaşta evlilik ve benzeri konularda kadınların bilinçlenmesi için grup çalışmaları yürütmüş ve kız çocuklarının okutulmasını teşvik etmeye yönelik faaliyetler yapmıştır (2009-2014 Faaliyet Raporu, Stratejik Planı). Yine Bismil Belediyesi, “Kadına Karşı Şiddete Son” başlıklı bir panel düzenlemiş ve kadın avukatlar aracılığıyla kadınlara 4320 sayılı Kanun hakkında bilgilendirme toplantısı yapmıştır (2010 Faaliyet Raporu). Kadına yönelik şiddetle ilgili etkin çalışma yapan belediye başkanlarından biri, bu sorunla mücadele etmek için geliştirdikleri stratejiyi şöyle ifade etmiştir: 5 6 Kadına Şiddete Dur ve Uluslararası Aile İçi Şiddete Son Kampanyaları, 2005. “Yerel Yönetimler ve Kadın” 2008; “3. Uluslararası Kadın”, 2011. 10 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 Tablo 2. Önleyici ve Caydırıcı Faaliyetleri Kurumsal Bazda Uygulayan Belediyeler Belediye Adı Ağrı/Doğubayazıt Aydın/Merkez Diyarbakır/Bağlar Diyarbakır/Bismil Mardin/Derik Şanlıurfa/Viranşehir Mardin/Nusaybin Tunceli/Merkez Van/Bostaniçi Mardin/Sürgücü İlgili Faaliyetleri i. ii. iii. i. ii. i. ii. iii. i. ii. i. ii. iii. i. ii. iii. iv. i. ii. iii. i. ii. iii. iv. i. ii. iii. Bilgilendirme faaliyetleri Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler Bilgilendirme faaliyetleri Tiyatro ve mini konserler Toplumsal cinsiyet eşitsizliği hakkında atölye çalışmaları Bilgilendirme faaliyetleri Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler Bilgilendirme faaliyetleri Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler Bilgilendirme faaliyetleri Anket çalışması Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler Bilgilendirme faaliyetleri Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri Anket çalışmaları Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler Anket çalışmaları Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler Tiyatro Bilgilendirme faaliyetleri. Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri Anket çalışmaları Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler Bilgilendirme faaliyetleri Toplumsal cinsiyet eşitsizliği eğitimi Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler i. Toplu iş sözleşmeleri Muş/Varto i. Anket çalışmaları ii. Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler Mardin/Kızıltepe i. Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri ii. Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler Şırnak/Uludere i. Toplu iş sözleşmesinde caydırıcı maddeler “Somutlaştırıyoruz. Somutlaştırarak ifade etmek için bunu çok işliyoruz. O nedenle de farkındalığı daha hızlı ortaya koyabiliyoruz. Bir de aile içerisinde kadının statüsünü daha çok güçlendirmeye çalışıyoruz. Mesela bunu anlatırken kadınlara çok özel programlar uygularız. Mesela özel kadın şenlikleri yaparız ve işte o arada ka- Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 11 dınların oluşturduğu tiyatro grubu sunum yapar ve ağırlıklı kadının uğradığı aile içi şeye diyelim kadının eşi, küçük skeçler sunarız. Nasıl karşı çıkacak, nasıl irade kazanacak ve bu tiyatro grubu özel olarak bunun üzerinden çalışır. Yaptığı skeçleri, şiddete maruz kaldığında onu iradeli olarak nasıl reddedecek… (G26, 2009, BDP, 09.11.2012)” Kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık yaratmaya dair uygulamalardan bir diğeri de, kadınların sorunlarını anlamaya ve kadına yönelik şiddetle ilgili durum tespitine yönelik anket çalışmaları ve şiddet araştırmalarıdır. Kadına yönelik şiddetle ilgili anket çalışmaları, Derik, Nusaybin (2009), Viranşehir, Varto ve Tunceli belediyeleri tarafından yaptırılmıştır. Diyarbakır/Bağlar Belediyesi, Aralık 2010’da gerçekleştirdiği şiddet araştırmasıyla, yoksulluk, erken yaşta evlilik ve cinsiyetçi bakış açısının şiddete yol açtığını tespit etmiş ve bu doğrultuda önlemler alınmasının gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu araştırmanın önemi, şu şekilde belirtilmiştir: “Araştırma yaptığımızda da sığınmaevine olan ihtiyacı tespit etmek istiyorduk aslında. Hem kadınların beklentileri nedir? Bu şiddetin sonuçları çok derin. Öyle olunca biz kadın yaşam merkezi diyoruz; ama literatürde sığınmaevi diye geçtiği için öyle diyoruz. Yoksa biz kullanıyoruz öyle; çünkü amacımız kadın orada sığınsın değil. Çünkü o kelime daha çok sığıntı anlamı veriyor. Kadınları orada eğitelim, bilinçlendirelim ve tekrar yaşama katalım diye eğitimler verdiğimiz için orayı bir sığınma ve sığıntı gibi dizayn etmedik. Bundan kaynaklı bu şiddet araştırması sonucu bu evi açtık. (G18, 2009, BDP, 20.07.2013)” Zihniyet dönüşümü odaklı faaliyetlerin en önemlisi, hem kadınlara hem de erkeklere verilen toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleridir. Tablo 2’de de görüleceği üzere, bu tür eğitimleri veren belediyeler, toplumsal cinsiyete duyarlı bir yerel yönetim tutumu sergileyen belediyelerdir. Bu tür faaliyetlerin de, büyük oranda, kadın danışma merkezleri/evleri üzerinden gerçekleştirildiği görülmüştür. Kadına yönelik şiddeti önlemeye ve caydırmaya yönelik etkili bir yerel yönetim uygulaması olarak, belediye başkanlarının toplumsal cinsiyete duyarlı toplu iş sözleşmeleri yapmalarından bahsedilmelidir. Bu uygulamayı, BDP parti tüzüğüne koyarak toplumsal cinsiyet politikası olarak benimsemiştir ve bu doğrultuda, BDP’den seçilmiş belediye başkanları, belediyelerle işçi ve memur sendikaları arasında yapılan toplu iş sözleşmelerine, kadına yönelik şiddeti ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığını caydırıcı ve önleyici maddeler eklemiştir. Bunlar: “a) Kadına yönelik şiddet kapsamında aile içi şiddet, çoklu evlilik gibi uygulamalarının tespiti halinde, üye çalışan disipline sevk edilir, toplu iş sözleşmesinden doğan sendikal kazançlar elinden alınarak çalışanın (ilk) eşine ödenir. b) Eşine şiddet uygulayan personelin maaşının % 50’si eşine ödenir. c) kız çocuğunu okula göndermeyenler toplu iş sözleşmesindeki tüm haklardan men edilir ya da erkek çocuğundan aldığı tüm ücretler kesilir” şeklindeki maddelerdir 12 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 (Toplu iş sözleşmeleri, 2009-2013). Tablo 2’de görüleceği üzere, araştırma kapsamında BDP’den seçilmiş belediye başkanları, bu uygulamayı hayata geçirmiştir. Bu uygulama, toplumsal cinsiyete duyarlı belediyelerin ve belediye yöneticilerinin, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya dönük hizmet ve politika açısından fark yarattıklarını gösteren, çarpıcı bir hizmettir. Bu belediye başkanlarından birisi, bu uygulamanın önemini, şöyle ifade etmiştir: “İşte kadının aile içerisinde, toplum içinde şiddete maruz kaldığını hiçbirimiz reddetmeyiz; siyasette olan kadınlar da. Ama nasıl bir temas sağlıyoruz. Diyelim ki, Nusaybin’in sadece merkezinde 100.000 nüfus yaşıyor. Sizin, onun yarısı olan 50.000 kadına tek tek dokunma şansınız yok… Ama mesela biz belediyede sendika ile yaptığımız 400 çalışanımız var mesela. Diyelim belediyenin tüm çalışan memuruyla... İşçi sözleşmelerini imzalarken “eşine şiddet uygulayanın maaşı kadına verilir” diyoruz. İkinci eşi yapan işte işten atılır… Bu BDP’nin tüzük ve programına koyduğu bir iç hukuktur. Yasalarda olmayan bir şey. Şimdi o 400 insan, 400 kadına böyle ulaşıyorsun. (G26, 2009, BDP, 09.11.2012)” Önleyici-caydırıcı hizmetler açısından, üç önemli noktaya dikkat çekmek gerekir. Birincisi, Tablo 2’de görüleceği üzere, bu hizmetleri etkili bir biçimde sunmayı hedefleyen ve gerçekleştiren belediyelerin 5’inin başkanı, iki dönem de kadın belediye başkanıdır. Bu kadınların kadın olmalarından daha önemlisi, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ve bu yönde belediyecilik anlayışı benimsemiş kadınlar olmalarıdır. İkinci önemli nokta, Diyarbakır/Bağlar, Diyarbakır/Bismil ve Mardin/Nusaybin belediyeleri örneklerinde olduğu gibi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusundaki çalışmalarını etkili biçimde yürüten belediyelerde, bu hizmetlerin aktif kadın merkezleri/evlerinin desteğiyle gerçekleştirildiğidir. Üçüncüsü, toplumsal cinsiyete duyarlı toplu iş sözleşmeleri örneğinden anlaşılacağı üzere, kadın dostu belediye uygulamalarının kurumsal anlamda ciddi caydırıcı etkilerinin olduğudur. Koruyucu Faaliyetler Bu çalışmada, koruyucu faaliyetler, özellikle kadına yönelik şiddet oluştuktan sonra ve risk altında olan mağdur kadını ve çocukları korumayı hedefleyen faaliyetler olarak, belediyeler özelinde, kadın sığınmaevleri açma hizmeti altında değerlendirilmiştir. Daha önce de ifade edildiği gibi, Türkiye’de 5393 sayılı 2005 tarihli Belediye Kanunu’yla Büyükşehir Belediyeleri ile nüfusu 50.000'i geçen belediyelere kadın sığınmaevi açma zorunluluğu getirilmiştir.7 Yine 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile şiddete uğrayan kadınların başvurabilecekleri sığınmaevi ve merkezlerinin arttırılmasında, ücretsiz danışma, hukuki ve psikolojik yardımın verilmesinde, yerel yönetimler ve belediyeler, başlıca so2013 tarihli Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkındaki Yönetmeliğin 4. maddesi’nde “Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000 geçen belediyeler ihtiyaca cevap verebilecek nitelik ve sayıda konukevi açar.” denilmektedir. 7 Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 13 rumlu kurum sayılmaktadır. Ancak, hem Türkiye genelinde hem de araştırma dahilindeki belediyelerde kadın sığınmaevi sayısının azlığı, belediyelerin büyük kısmının doğrudan kadına yönelik bu hizmeti, yeterince yerine getir(e)mediğini göstermiştir.8 Tablo 3’te görüldüğü üzere, araştırma kapsamındaki 8 belediye, nüfusları dolayısıyla yasal olarak kadın sığınmaevi açmakla yükümlüyken sadece 4’ünde kadın sığınmaevi mevcuttur. Tablo 3. Belediye Nüfusuna Göre Kadın Sığınmaevi Dağılımı Belediye Nüfuslarına Göre Kadın Sığınma Evi Dağılımı VAR YOK TOPLAM 50.000 üstü nüfus 4 4 8 50.000 altı nüfus 0 28 28 TOPLAM 4 32 36 Araştırma kapsamındaki dört belediyenin 2005 tarihli Belediye Kanunu yürürlüğe girdikten sonra kadın sığınmaevi açmalarının, yasal düzenlemelerdeki yaptırımların, tamamen olmasa da, belediyeleri, toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda adımlar atmaya yönelttiği iddia edilebilir. Ancak, sığınmaevlerinin kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda etkili bir koruyucu yöntem olup olmadığı da son derece tartışmalıdır. Burada temel sorunlardan birisi, sığınmaevlerinin açılması, işletilmesi ve denetlenmesi ile mali sorumluluğu konusunda yeterince net bir biçimde düzenleme yapılmamış olmasıdır. Araştırma kapsamında mülakat yapılan belediye başkanlarının bir kısmı, sığınmaevi açma girişimlerinin önündeki en büyük engellerin, özellikle bütçe ve güvenlik sorunları olduğunu belirtmişlerdir. “Biz belediyelerin en önemli dinamiği, kadın açısından bir çalışma yürütmekse; kadın danışma merkezlerini bile açmada sıkıntı yaşıyorduk. Yasayla belediyelere kadın sığınmaevleri açabilirsin dedi; ama bütçe ayırmadı. Ek bütçe de vermedi, denetlemedi. Bugün kaç belediyemizde sığınağımız var? (G9, 2009, BDP, 09.11.2012).” “Kadın sığınmaevimiz yok. Aslında ciddi bir ihtiyaç olduğunun farkındayız; ancak maddi imkanlarımız olmadığı için açamadık… Bu konuda Devlet Bakanı Şahin ile görüştük. Proje ve önerilerimizi sunduk. Kadın sığınmaevi istiyoruz dedik. (G16, 2009, BDP, 14.11.2012).” “Her belediyenin bir sığınmaevi olması önemli. Buna 50.000'in üstünde belediyelerin zorunluluk getirmesi de belediyeler için anlamlıdır. Ama zorunluluk getirince Türkiye’de kadın sığınma evleriyle ilgili detaylı bir saha çalışması için bkz. Sallan Gül, Songül (2012), Türkiye’de Kadın Sığınmaevleri, Bağlam, İstanbul. 8 14 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 bunun koşullarının oluşturulması gerekir. Yerel koşulların, ekonomik koşulların oluşturulması da önemlidir. Bu kuralların çok daha sıkı tutulmasına da gerekiyor. Yasal bir yaptırımın gelmemesinin nedeni de bu koşulların zaten olmadığının biliniyor olması. (G19, 2009, BDP, 20.07.2013)” Uygulamadaki bu eksikliklerin, bazı kadın belediye başkanları tarafından alternatif uygulamalarla aşılmaya çalışıldığı görülmüştür. Nüfusu 50.000 üstü olan bir belediyenin kadın belediye başkanı, ‘istasyon oluşturma’ dedikleri bu tür bir uygulamayı, şu şekilde anlatmıştır: “Bizim orada açıktan sığınmaevlerimiz değil; istasyonlarımız var… Bu gönüllülük esasına dayalı; ama hani belediyemizin katkılarıyla oluyor. Sadece gönüllülükle olmaz. O kadını oraya götürmek, ihtiyaçlarını karşılamak, daha sonra kadını oradan çıkartmak… Burada bekletilip sığınmaevlerine çok rahat aktarabiliyoruz gitmek isteyen kadınları. Veyahut o süreç içerisinde sığınmaevine gitmeden de orada ilişkilendikçe sıkıntısını çözebilme durumu oluyor… Onun dışında kadının o süreci rahat geçirmesi için, dediğimiz gibi psikolojik destek, sosyal danışmanlık vs. sağlıyoruz. Ama bizim belediye olarak açtığımız bir sığınma evimiz yok. Bağlar'ın açtığı var. Büyükşehir'in açtığı var burada. Onlarla ortak çalışıyoruz. (G19, 2009, BDP, 20.07.2013)” Sığınmaevleriyle ilgili üzerinde durulması gereken ikinci mesele, sığınmaevinin açılmasının bireysel inisiyatife bırakılmış olmasıdır. Araştırma kapsamındaki dört kadın sığınmaevinin de belediye başkanlarının özel çabaları sonucunda açılmış olması, bu hizmetin yeterince kurumsallaş(a)madığına ve belediyelerdeki yöneticilerin toplumsal cinsiyet odaklı yaklaşımının bu tür uygulamaların etkin hale gelmesinde anahtar rol oynadığına işaret etmektedir. Kadın sığınmaevleri, kadına yönelik şiddetle mücadelede, belediyelerin hizmetlerindeki başarıyı/sızlığı değerlendirmek açısından başat ve yegane kriter olmasa da, şiddete maruz kalmış kadınların şiddete uğradıktan sonra korunmaları sürecinde ilk durak olmaları nedeniyle, koruyucu bir hizmet olarak, büyük önem taşımaktadır. Ancak, Türkiye’de belediyecilik ve yerel hizmet anlayışı doğrultusunda, temel sorumluluk alanı olarak görülen altyapıyla ilgili hizmetlerin öncelenmesi nedeniyle, kadına yönelik şiddetle mücadele hizmetleri, belediyelerin yatırım yapmakta isteksiz oldukları alanlar olmuştur (Haktankaçmaz, 2012; Sallan Gül, 2012). Araştırma verilerine dayanarak, kadına yönelik hizmetlerin öncelikli alana dahil edilerek, keyfi ve isteksiz uygulamaların önüne geçmek ve adil bir yerel siyaset anlayışı geliştirmek açısından, kadına yönelik şiddetle mücadele için sığınmaevinin açılması, denetlenmesi, güvenliğinin sağlanması ve bu hizmetin mali kaynağının ve sorumluluğunun kime ve ne şekilde verildiğinin belirlenmesi gibi düzenlemelerin ivedilikle ve açık bir biçimde yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 15 Destekleyici ve Güçlendirici Faaliyetler Destekleyici ve güçlendirici faaliyetler, şiddet oluşmadan önce veya oluştuktan sonra mağdur kadınların güçlenmelerini (ekonomik, sosyo-kültürel, siyasal, psikolojik) sağlamayı ve bu kadınlara destek olmayı amaçlayan faaliyetlerdir. Bu çalışmada söz konusu faaliyetler; danışmanlık ve destek hizmetleri, ekonomik destek ve güçlendirme faaliyetleri ve sosyo-politik toplumsal cinsiyet eşitliği uygulamaları altında değerlendirilmiştir. Danışma ve destek faaliyetleri, belediyelerin kadın danışma merkezleri tarafından yürütülmektedir. Kadın Sığınmaevleri Uygulama Rehberi’ne göre, giderleri belediye tarafından karşılanan danışma merkezleri, kadın şiddete uğradığında başvurabileceği danışmanlık ve yönlendirme hizmeti sunarlar ve sığınmaevleri için başvuru merkezi olarak işlev görürler (Tosun, 2010: 32). Buna göre, kadın merkezleri, kadını güçlendirmeye yönelik (bilgilendirme ve yönlendirme, sığınmaevine yönlendirme ve yerleştirme, güçlendirici grup çalışmaları, psikolojik ve hukuki danışmanlık, tıbbi destek, ekonomik destek ve sığınmaevini tanıtıcı çalışmalar yapma) faaliyetleri yürütür (Tosun, 2010: 37-8). Araştırmanın verileri de, kadınların güçlendirilmesine ve desteklenmesine dair etkinliklerin, faaliyetlerin ve projelerin büyük çoğunluğunun, kadın danışma merkezleri ve kadın kooperatifleri tarafından yürütüldüğünü göstermektedir. Bu faaliyetlere örnek olarak; şiddete maruz kalmış kadın mağdurlara ücretsiz hukuki, psikolojik ve tıbbi danışmanlık ve çocukların bakımı için kreş ve nakdi yardım sağlanması, iş becerisi edindirilmesi ve benzeri destek hizmetleri ile kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet konusuyla ilgili toplantılar ve eğitimlerden bahsedilebilir. Tablo 4’te, araştırma kapsamındaki belediyelerin kadın danışma merkezleri/evlerinin ve kadın kooperatiflerinin listesi sunulmuştur. Bu merkezlerin/evlerin kadına yönelik şiddet başta olmak üzere, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine maruz kalan kadınların güçlendirilmesi ve desteklenmesi açısından kurumsal ve etkili kanallar olduğu görülmüştür. Araştırma verileri, kadın danışma merkezi/evi ya da kadın sığınmaevi olmayan belediyelerin, kadına yönelik şiddetle ilgili danışmanlık ve destek hizmetlerini, kurumsal olarak veremediğini desteklemektedir. Oysa belediyelerin faaliyet raporlarındaki veriler, bu tür hizmetlere ve uygulamalara ihtiyaç duyulduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin, Ağrı/Doğubayazıt Kadın Danışmanlık Merkezi’ne, psikolojik ve hukuki danışmanlık, sağlık ve eğitim danışmanlığı gibi danışmanlık hizmetlerinden faydalanmak üzere toplam 860; Diyarbakır/Bağlar Kardelen Kadın Evi’ne 6 yıl içinde 1109 kadın, aile içi şiddet, psikolojik ve sağlık danışmanlığı, ekonomik destek, iş yerinde şiddet ve sığınma amacıyla başvurmuştur (GABB Bülteni, 2011: 30). Yine Diyarbakır/Bismil Belediyesi’nin 15 yaş üzeri kadınlara eğitim, hukuk, sağlık ve sosyal danışmanlık hizmeti vermek amacıyla 2010 yılının Kasım ayında kurduğu Nujin Kadın Evi, 8 ay içerisinde 610 kadına danışmanlık ve rehberlik hizmeti sunmuştur. Günde 40 kadı- 16 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 nın ziyaret ettiği Kadın Evi’ne yapılan başvuruların büyük oranda şiddet mağduru kadınlar olduğu belirtilmiştir (GABB Bülteni, 2011: 43-4). Tüm bunların ışığında, kadınlara yönelik danışmanlık, yardım, eğitim, gönüllü çalışma, sosyal faaliyetler, kadına yönelik şiddetle mücadelede kadınların başvuracağı birim, danışma merkezi benzeri hizmetlerin, bu kurumlar üzerinden yürütüldüğünde daha etkin ve yaygın hizmet ağı sağladıkları anlaşılmaktadır. Bu hizmetlerin desteklenmesi açısından, hukuki, siyasi, ekonomik ve toplumsal teşviklerin ve düzenlemelerin artırılması gerektiği düşünülmektedir. Tablo 4. Kadın (Danışmanlık) Merkezleri/Evleri ve Kadın Kooperatifleri Ağrı/Doğubayazıt Aydın/Merkez Aydın/İncirliova Diyarbakır/Bağlar Diyarbakır/Bismil Arjin Kadın Danışma Merkezi ve Çamaşır Evi Kadın Destek Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi Kadın Konuk Evi Sevgi Evi İncirliova İlkadım Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi Kardelen Kadın Merkezi Çamaşır ve Tandır Evleri Bağlar Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İletişim Çevre Kültür Kooperatifi Nujin Kadın Danışmanlık Merkezi Nujiyan Kadın Danışmanlık Merkezi Sosin Kadın Danışma Merkezi Hakkari/Yüksekova Yüksekova Kadın Kooperatifi Peljin Kadın Evi Mardin/ Derik Zana Eğitim Destek evi Diyarbakır/Lice Mardin/Kızıltepe NUDA Kadın Danışma Merkezi Kızıltepe Destek Kadın Çevre Kültür İşletme Kooperatifi Gülşılav Kadın Danışmanlık Merkezi Tandır evleri Mardin/Nusaybin Nusaybin Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İletişim Çevre Kültür Kooperatifi Pelşim Amara Kadın Danışma Merkezi Şanlıurfa/Viranşehir Berjin Amara Kadın Destek Evi Ekin Kadın Kooperatifi Tunceli /Merkez Dersim Yaşam Kadın Danışmanlık Merkezi Van/Bostaniçi Maya Kadın Danışma Merkezi Eğitim Destek evi Kadın Kooperatifi Şiddet mağduru olan ve diğer kadınlar açısından yukarıda bahsedilen danışmanlık hizmeti kadar önemli olan bir diğer destek, bu kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda güçlendirilmeleridir. 2006/17 Başbakanlık Genelgesi’nde ve KSGM Eylem Planları’nda, yerel yönetimlerin ve belediyelerin, şiddet mağduru kadınların mikro-kredi olanaklarına ulaşmasını kolaylaştırması, mes- Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 17 lek eğitimi ve danışmanlık vermesi, kreş ve bakım hizmetlerinde kontenjan sağlaması, sosyal yaşama katılımı sağlayan projeler üretmesi ve kadınların siyasal katılımını teşvik etmesi konusunda öneriler bulunmaktadır. Çalışmamızda, ekonomik destek ve güçlendirme faaliyetleri başlığı altında belediyelerin; a) eğitim faaliyetleri, b) kadın kooperatifleri ve meslek edindirme kursları, c) kreş ve çocuk bakım hizmetleri, d) toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe uygulaması, e) istihdamda kota ve teşvik uygulamaları ele alınmıştır. Kadınların ekonomik destek ve güçlendirilmeleri açısından en temel faaliyetlerden birisi, kadınların eğitim durumlarının iyileştirilmesidir. Altınay ve Arat’ın (2007) araştırmasının da ortaya koyduğu gibi, kadınların öğrenim düzeyi yükseldikçe, kadına yönelik şiddet oranı düşmektedir. Araştırma kapsamındaki belediyelerin büyük çoğunluğu, eğitim faaliyetlerine ağırlık vermiştir. Bu tür faaliyetlere, okuma yazma, bilgisayar, el sanatları, hazır giyim, enstrüman ve açıköğretim destek kursları, “Eğitim Destek Evleri, “Eğitim Eğitimcisi Projesi”, “SODES-Kadın Eğitimi ve İstihdamı Projesi” gibi etkinlik ve projeler örnek verilebilir. Ayrıca, Diyarbakır/Bismil Belediyesi’nin 2009-2014 Stratejik Planı’ndaki amaçlarından birisi, kız çocuklarının okutulmasını teşvik etmek, maddi imkansızlık sebebiyle okutulamayan kız çocuklarına yönelik çalışmalarda bulunmaktır. Kadın kooperatifleri, Türkiye’de özellikle 2000 yılından itibaren, yerel düzeyde kadınların, eğitim, istihdam ve gelir sağlama amaçlı iş konularında desteklenmelerini, üretmelerini ve ürettiklerini satmalarını teşvik eden ve toplumsal cinsiyet konusunda bilinç ve farkındalık kazanmalarını amaç edinen önemli yapılar olarak gelişmiştir (Çaha ve Çaha, 2012: 87). Araştırma kapsamındaki belediyelerden Ağrı/Doğubayazıt, Diyarbakır/Bağlar, Mardin/Kızıltepe, Şanlıurfa/Viranşehir ve Van/Bostaniçi belediyelerinde, kadın kooperatifleri ve çamaşır ve tandır evleri, kadınların ekonomik ve sosyal alanda desteklenmesine yönelik etkili ve çok-yönlü çalışmalar yürütmektedir. Bu tür faaliyetlere, Ağrı/Doğubayazıt’taki Kadın Kooperatifi’nin düzenlediği halı ve kilim dokuma kursları örnek verilebilir. Kadın kooperatiflerinin destekleyici bir diğer faaliyeti, meslek edindirme kurslarıdır. Bu kapsamda, Hakkari/Yüksekova, Diyarbakır/Bağlar, Şanlıurfa/Viranşehir, Ağrı/Doğubayazıt, Aydın/Merkez, Diyarbakır/Bismil, Bartın/Kozcağız Belediye’lerinin kadınların ekonomik durumlarını ve istihdam olanaklarını güçlendirmeye yönelik etkin proje ve uygulamaları olduğu görülmüştür. Ancak bu kursların genellikle kadınların toplumsal cinsiyet rolleriyle özdeşleştirilmiş dikiş, nakış, çocuk bakıcılığı, el becerileri kursları olduğu görülmektedir. Wedel (2001)’in ifade ettiği gibi, bu kurslar, kadınların geleneksel cinsiyet rollerini ürettikleri faaliyetler olduğundan, kadınları güçlendirdikleri tartışmalıdır. Bu nedenle, söz konusu kurs ve istihdam alanlarının yerel ihtiyaç ve iş 18 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 olanakları göz önünde bulundurularak ve teknik becerilerin geliştirilmesi hedeflenerek planlanması gerektiği belirtilmelidir. Bunlara örnek olarak, Gaziantep/Islahiye belediye başkanının (G22, 2009, Bağımsız, 29.08.2012) bölgesinde kırmızıbiber kurutuculuğuna ihtiyaç duyulması nedeniyle, kadınlara bu yönde bir istihdam alanı açacak eğitim planlaması ve İzmir/Seyrek belediye başkanının, Kuş Cenneti’nden esinlenerek kadınlara cam flamingo kursu açmasından bahsedilebilir. “Kuşla yaşamımızın ekonomisini bağdaştırdık. Sonra bir arka bahçemiz, Asarlık diye bir yer var; çok zor bir yer. Menemen'in sürekli doğudan göç alan 40.000 nüfuslu, suç merkezi tinerci çocukların yaşadığı bir yer. Orada da dedik ki bizim Flamingomuz orada da yaşamı dönüştürebilir. Şimdi halen İŞKUR projesi başladı, üç aydı, devam ediyor o. Kurs öğretmenine asaletle iki erkek, bir kadını halk eğitim öğretmeni yaptık. Ben vatandaş olarak devam ediyorum. Onlar şimdi cam işleme yapıyorlar Asarlık’ta. İşte mor gözlü kadınlara orada tanığım. O mor gözlü kadınlar biraz para kazanmaya başladığında, kocasıyla muhabbet eder hale geldi. Bir kadının, başka bir şey; yani hem korumak kuş cennetini hem Asarlık’taki hiç görmeyen hiç gelmeyen, onların yaşamına Flamingo'yu koyduk. (G7, 2004, CHP, 19.06.2013)” Kadına yönelik şiddet ve kadınların istihdamıyla bağlantılı önemli bir destek de, çocuk bakım hizmetleridir. Hem şiddet mağduru olan hem de diğer çocuklu kadınlar, çalışma hayatına girdiklerinde, çocukların bakım meselesi, önemli bir sorun teşkil etmekte ve belediyelerin ücretsiz ya da düşük ücretli çocuk bakım evi/kreş hizmetleri sunmaları talep edilmektedir. Oysa araştırma kapsamındaki belediyelerin faaliyet raporları, stratejik planlar ve toplu iş sözleşmeleri incelendiğinde, sadece dört belediyenin bu tür hizmetleri sunabildiği görülmüştür.9 Görüşülen belediye başkanlarından biri, çocuk bakım evi/kreş hizmetini gerçekleştirememelerinin nedenini şöyle açıklamıştır: “En büyük sıkıntılarımızdan biri; mahalle kreşlerimizi yapamadık. Seçim sırasında söz vermiştim; çünkü belediyemize ait bir karış toprağımız bile yok. Hepsi satılmış, dağlık bölge olduğumuz için biz de yapamıyoruz. Belki kadın istihdamını da artıracaktı; çünkü bu yönde talepler de vardı; ama bu konuda da arayış içindeyiz. En azından iki yerde faaliyete geçirmek hedefimiz. (G16, 2009, BDP, 14.11.2012)” Belediyelerin kadın istihdamını desteklemesinin bir diğer yolu ise, belediye personel alımında kadınlara pozitif ayrımcılık uygulanmasıdır. Araştırma kapsamındaki belediyelerden Ağrı/Doğubayazıt, Mardin/Nusaybin, Tunceli/Merkez, Diyarbakır/Bağlar, Şanlıurfa/Viranşehir, Hakkari/Yüksekova belediyeleri, bu anlayışı benimseyerek, belediyede istihdam edilen kadın personel, müdür, amir sayısının artırılmasını amaçlamış ve/veya kadınların meslekte yükMardin/Derik Belediyesi (2008-2009 TİS), Ağrı/Doğubayazıt Belediyesi (2011 Faaliyet Raporu), Şanlıurfa/Viranşehir (2009 Faaliyet Raporu), Mardin/Nusaybin Belediyesi, çalışan kadınlara, çocuk bakım evi/kreş imkanı sağladığını/sağlanacağını belirtmiştir. Mardin/Nusaybin Belediyesi’nde, “Belediye Çocuk Odası” adı altında hizmet verildiği belediye başkanıyla yapılan mülakatta öğrenilmiştir. 9 Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 19 selmelerini sağlayabilmek için mesleki eğitim ve kurslarda kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmasını hedeflemişlerdir. Görüşülen belediye başkanlarından biri, bu hedefin önemini şu sözlerle vurgulamıştır: “Çünkü belediyenin böyle bir misyonu aslında olması gerekiyor. Şey olarak bir de istihdam ederken, kadın bakış açısı ile kadın hizmetlerini ya da kadını dikkate alan stratejiler için tüm teknik elemanlarımızı kadın olarak aldık. Biliyorsunuz genellikle mühendis, teknikerleri kadın olarak seçmezler. Şu anda bizim imarımız, fen işlerimiz teknik elemanları kadın. (G26, 2009, BDP, 09.11.2012)” Özellikle özel ve kadına ait bir mesele olarak algılanan kadına yönelik şiddetle mücadelede, belediyelerin istihdamda toplumsal cinsiyet eşitliği hedefiyle kadınlara pozitif ayrımcılık uygulaması, kadınları ekonomik olarak güçlendirme dışında özgün ve destekleyici katkılar da sağlayabilmektedir. Görüşülen belediye başkanlarından birinin aşağıda anlattığı olay, bu çarpıcı katkıyı ortaya çıkarmaktadır: “Belediye içerisinde kadınların da daha fazla sorumluluk almalarını ve her alanda çalışmalarını sağladık. Örneğin su sayaçlarını okumaya iki tane kadın çalışanımızı vermiştik. Bu kadın çalışanlar, her eve girip çıktıklarında, kadın gelemiyor; ama diyor ki belediye başkanına bir söyle eşimi görünmeden benim yanıma bir gelsin. Ona söyleyeceklerim var. Kadın danışma merkezinden bir uzman arkadaşımız gittiğinde, eşi bunu duyuyor ve komşuları bunu görüyor. Ama mesela su sayacını okuyan kadın her eve girip çıktığı için hiç kimse bilemiyor bu işi o kadın mı getirdi. (G16, 2009, BDP, 14.11.2012)” Bu sayede, şiddete uğrayan veya sorunları olan kadınların, belediyelerden gizlice yardım isteyebilmeleri için bu kadın sayaç memurları, önemli bir araç olmuştur. Kadınları destekleyecek, güçlendirecek ve toplumsal cinsiyete duyarlı hizmet, politika üretecek kamu yöneticilerinin ve kurumlarının karşılaştıkları önemli sorunlardan biri, bütçe problemleridir (Şahin, 2011). Özellikle belediyelerin ana hizmetleri algısı içinde olmayan kadın odaklı faaliyetler için ayrı bir bütçe bulunmadığından, yapılacak hizmetlerin mali giderlerini karşılamak, belediyeler için önemli bir sorun teşkil etmektedir. Bu sorunu aşmanın yollarından biri, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe yapmaktır. Kaltzer’in (2012) de ifade ettiği gibi, belediye başkanlarının planlama ve bütçeleme faaliyetlerinde, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlama konusunda yol gösterici ve hızlandırıcı etkileri olabilmektedir. Araştırma kapsamındaki belediyelerden Hakkari/Yüksekova, Diyarbakır/Bağlar, Tunceli/Merkez, Şanlıurfa/Viranşehir, Diyarbakır/Bismil belediyeleri, bu konuda yasal bir düzenleme bulunmadığı halde toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe yaklaşımını belediyecilik anlayışlarına yerleştirmeye çalışarak, bu hızlandırıcı etkiye örnek olmuşlardır. Belediyelerdeki bu tür uygulamaların, kadına yönelik şiddetle ilgili faaliyetler için bütçe ayrılmasına pratik ve işlevsel katkıla- 20 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 rı olması nedeniyle, toplumsal cinsiyete duyarlı belediye bütçesi uygulamasının, belediyelerin toplumsal cinsiyete duyarlı hizmet üretmesini desteklemesi bakımından yaygınlaştırılması ve zorunlu hale getirilmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Yerel mekanizmalarda kadınların güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı hizmetlerin üretilmesi için gerekli olduğu belirtilen uygulamaların başında, kadınların siyasal katılımını da hedefleyen kadın meclisi/kurulu ve kadınerkek eşitlik komisyonu gelir. Yerel Gündem 21 ve Pekin Deklarasyonu gibi pek çok belgede de bu kurumsal yapılanmaların önemi vurgulanır. Araştırma kapsamındaki belediyelerden kadın-erkek eşitlik komisyonu ve kadın meclisi bulunanlar, Tablo 5’te gösterilmiştir. Tablo 5. Kadın-Erkek Eşitlik Komisyonu ve Kadın Meclisi Bulunan Belediyeler Kadın-Erkek Eşitlik Komisyonu Kadın Meclisi/Kadın Kurulu Tunceli/Merkez Aydın/Merkez Diyarbakır/Bağlar Diyarbakır/Bağlar Diyarbakır/Bismil Diyarbakır/Bismil Hakkari/Yüksekova Hakkari/Yüksekova Mardin/Derik Mardin/Kızıltepe Mardin/Nusaybin Mardin/Nusaybin Van/Bostaniçi Van/Bostaniçi Bu yapıların varlığı, toplumsal cinsiyete duyarlı bir anlayışın benimsenmesine yönelik kurumsal adımlar atılmasına altyapı hazırlamaları bakımından önemlidir. Örneğin, Mardin/Nusaybin Kadın Kurulu’nun aldığı karar üzerine, belediye ihalelerinin şartnamelerine “kadına yönelik şiddet uygulayanların ihalesi fesh olur” (GABB Bülteni, Temmuz 2011: 50) maddesinin eklenmesi, bu durumu destekleyen bir karar olmuştur. Tunceli/Merkez Belediyesi’ndeki Kadın-Erkek Eşitlik Komisyonu, belediye çalışanlarına ve meclis üyelerine toplumsal cinsiyet eşitliliği konusunda duyarlılığı artırmak amacıyla eğitim seminerleri ve toplantılar düzenleyerek zihniyet dönüşümü için çalışmalar yapmaktadır. Benzer şekilde, Aydın/Merkez Belediyesi’nin kadın meclis üyeleri, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında tiyatro ve mini konserler düzenlemişlerdir (2011 Faaliyet Raporu). Araştırma verileri, kadınların toplumsal cinsiyet rolleri ve statüleri dolayısıyla karşı karşıya kaldıkları gereksinimlerini çözmeye yönelik yerel faaliyetlerin olumlu sonuçları olduğunu göstermiştir. Bu durum, toplumsal Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 21 cinsiyete duyarlı politikalar için belediyelerin etkin birer aktör olmasının gerekliliğini ve bu mücadelede kilit roller üstlenebileceğini ortaya koymaktadır. Belediyelerin ve yöneticilerinin, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda zorunlu olmadığı halde toplumsal cinsiyete duyarlı toplu iş sözleşmesi ve bütçe gibi uygulamaları, kadın dostu hizmet yaklaşımını belediyecilik anlayışı olarak benimsediklerini göstermektedir. Ancak, bu tür ‘kadın dostu’ belediye sayısının azlığı, bu rolün üstlenilmesinin zor olduğunu da ortaya koymaktadır. Sonuçta bu tür faaliyet ve uygulamalar, belediyelerin tercihi ve gönüllülüğüne bırakılmıştır. Hem yasal hem de toplumsal kabulde, bu faaliyet ve uygulamaların ikincil/tali görevler olarak algılanması bu başarılı uygulamaları gölgelemekte ve yerel bir mücadele stratejisini yaralamaktadır. Sonuç ve Öneriler Türkiye’de 2004 ve 2009 yerel seçimlerde kadın belediye başkanı seçilmiş 36 belediye örneğine odaklanan bu çalışma, kadın sayaç memuresi, toplumsal cinsiyete duyarlı toplu iş sözleşmesi ve bütçe gibi uygulamalarla ve kadın danışma merkezi, kadın meclisleri, danışma-destek hizmetleri, zihniyet dönüştürmeye dönük eğitim-toplantı benzeri faaliyetlerle, belediyelerin ve belediye başkanlarının toplumsal cinsiyet eşitsizlikleriyle mücadelede, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusu özelinde, potansiyellerini ortaya çıkararak, bu anlamda yerel yönetimlerin önemli paydaş aktörler olduğunu desteklemiştir. Önleyicicaydırıcı, koruyucu, destekleyici-güçlendirici hizmetler ve uygulamalar altında sınıflandırılarak incelenen bu faaliyetlere ve faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde kadın belediye başkanlarının ortaya koyduğu çabaya ve iradeye dayanarak, yerel siyasetin, kadına yönelik şiddetle mücadele özelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele açısından önemsenmesinin ve bu doğrultuda bu çabaların ve faaliyetlerin kurumsallaşması yönünde gerekli adımların atılmasının önemi vurgulanmıştır. Bu bağlamda belediyelerin kadına yönelik şiddetle mücadelede, önemli ve etkin paydaş aktörlerden birisi olması gerektiği ve bu bağlamda, yetkilerinin ve sorumluluklarının sığınmaevi açmanın ötesinde düzenlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ancak, bahsettiğimiz katkıların bütün belediye başkanları ve belediyeler için geçerli olduğunu söylemek güçtür. Bu katkılar, belediye başkanlarının, a) partilerinin toplumsal cinsiyet politikalarına; b) toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı belediyecilik anlayışı benimseyip benimsemelerine ve belediyelerin c) il, ilçe ve belde belediyesi olmalarına bağlı olarak, bütçe büyüklüklerine göre değişiklik göstermektedir. Bu doğrultuda, var olan potansiyelleri ve başarılı örnekleri görüp karşılaşılan engelleri bertaraf etmek, öncelikli politika hedefi olmalıdır. Bu engellerin aşılmasına yönelik çözüm önerileri, şu şekilde sıralanabilir: 22 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 (i) Belediyelerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadeleye yönelik faaliyetlerinin mali desteği açısından, BDP’den seçilmiş kadın belediye başkanlarının idare ettiği belediyelerin fiilen uyguladıkları toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemenin yasal düzenlemelerle zorunluluk haline getirilmesi gerekir. Mümkünse kadın sığınmaevi, danışma merkezi, destek-danışmanlık hizmetleri ve benzeri uygulamalar için ek-teşvik bütçeleri verilmelidir. Yasal düzenlemelerdeki uygulamaların varlığı ve işlerliği, uzman ve bağımsız kurumlar tarafından denetlenmelidir. Bu tür faaliyet ve kurumsal yapıların temel sorumluluk ve yetkilerini belirleyen yasal düzenlemeler yapılmalı ve belediye personeli bu konuda eğitilmelidir. (ii) Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe ve toplu iş sözleşmesi gibi uygulamalar ile kadına yönelik şiddetle mücadeleye dönük diğer faaliyetlerin, özellikle BDP’li kadın belediye başkanları tarafından idare edilen belediyeler tarafından gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Bu açıdan siyasi partilerin, hem ulusal hem de yerel politikalarını belirlerken toplumsal cinsiyet eşitliğini güden bir anlayış benimsemeleri gerekir. (iii) Belediyeler ve belediye başkanları, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı hizmet anlayışı benimsemeli ve bu doğrultuda, asli ve öncelikli sorumlulukları ve yetkileri içinde altyapı sorunları olduğu kadar, kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyetle ilgili hizmetlerinde yer aldığının bilince olmalıdırlar. Ancak bu şekilde, belediyeler ve belediye başkanları, kadına yönelik şiddetle mücadelede daha etkin ve sürdürülebilir politikalar ve hizmetler gerçekleştirebilir. (iv) Araştırma kapsamındaki belediyelerden elde edilen veriler, kadınların güçlendirilmesine dair faaliyetlerin ve projelerin büyük çoğunluğunun, kadın danışma merkezleri ve kadın kooperatifleri olan belediyeler tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir. Toplumsal cinsiyete duyarlı belediyecilik yaklaşımı çerçevesinde oluşturulan bu yapılar, kadın gereksinimlerine ve güçlendirilmesine yönelik hizmetleri kurumsal bir biçimde gerçekleştirmektedir. Bu doğrultuda, yerelde ve belediyelerde kadına yönelik şiddetle mücadelede, bu tür kurumların desteklenmesi ve etkin bir şekilde işletilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır. Son olarak belirtmek gerekir ki, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine duyarlı olmayan, bu hassasiyeti faaliyet öncelikleriyle birleştirmeyen bir yerel siyaset ve yönetimde, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin devam etmesi kaçınılmazdır. Buna bağlı olarak, yerel düzeyde kadına yönelik şiddetle mücadelenin başarılı olması da, toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı belediyecilik anlayışı benimsenmeden, mümkün görünmemektedir. O nedenle yerelden başlayarak toplumsal cinsiyete duyarlılığının hakim olduğu bir yönetişim için çabalamak gereklidir. Bu çabanın önemine vurgu yapan bu kapsamlı çalışmanın, yukarıdaki öneriler doğrultusunda, hem yerel yönetim/yerel siyaset ve toplumsal cinsiyet çalışmaların- Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 23 daki akademik yazına, hem de siyasal partilere, yerel siyasetçilere, ulusal karar vericilere ve bu konuda çalışma yapan sivil toplum kuruluşlarına, kadına yönelik şiddetle mücadelede geliştirilecek stratejilere katkı sağlaması beklenmektedir. Kaynakça Alkan, Ayten (Mart 2004), “Yerel Siyaset Kadınlar için Neden Önemli?”, Birikim, Vol. 179, s. 71-77. Alkan, Ayten (2005), Yerel Yönetimler ve Cinsiyet: Kadınların Kentte Görünmez Varlığı, Dipnot Yayınevi, Ankara. Alkan, Ayten (2006), Belediye Kadınlara da Hizmet Eder! Kadın Dostu Belediye Hizmetleri: Neden, Nasıl?, KADER Yayını, Ankara. Alkan, Ayten (2009), “Gendered Structures of Local Politics in Turkey”, Digest of Middle East Studies, Vol.18, No:1, s. 31-56. Altınay, Ayşegül G. ve Arat, Yeşim (2007), Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet, Punto, İstanbul. Arıkboğa, Eray (2009), “Yerel Yönetimlerde Temsil ve Kadın Üyeler: Kadın Adayların Önündeki Görünmez Engeller” , Türk İdare Dergisi, Vol: 81, No: 463-464, s. 5-44. Avrupa Konseyi (1995), 1995 tarihli Tavsiye Kararları. Avrupa Konseyi (2002), 2002 tarihli 5 sayılı Tavsiye Kararı. Avrupa Konseyi (2011), 2011 tarihli Kadına Karşı Şiddet ve Ev içi Şiddetle Mücadele Etme ve Önleme Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi, İstanbul. Birleşmiş Milletler (1981), Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW),BM Yayını, http://www.un.org/womenwatch/daw/cedaw/, 23.09.2013. Birleşmiş Milletler (1985), Nairobi Üçüncü Dünya Kadın Konferansı, http://www.un.org/womenwatch/daw/beijing/nairobi.html, 23.09.2013. Birleşmiş Milletler (1992), Çevre ve Kalkınma Üzerine Rio Deklarasyonu. http://www.un.org/documents/ga/conf151/aconf15126-1annex1.htm, 23.09.2013. Birleşmiş Milletler (1993), Kadına Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Birleşmiş Milletler Bildirisi, BM Yayını, http://www.un.org/, 22.09.2013. Birleşmiş Milletler (1995), Pekin Deklarasyonu ve Eylem Planı (A/CONF.177/20), http://www.un.org/womenwatch/daw/beijing/fwcwn.html, 23.09.2013. Birleşmiş Milletler (2000), Pekin Deklarasyonu ve Eylem Planı (Pekin +5), http://www.un.org/womenwatch/daw/followup/beijing+5.htm, 23.09.2013. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, Kadın Dostu Kentler Projesi 2006-2010, Birleşmiş Milletler Kadın ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak 24 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 Programı (BMOP), Türkiye, http://www.kadindostukentler.com/indextr.html, 10.04.2013. Bora, Aksu ve Üstün, İlknur (2006), Sıcak Aile Ortamı: Demokratikleşme Sürecinde Kadın ve Erkekler. Tesev Yayınları, İstanbul. Cindoğlu, Dilek (2011), “Yerel Siyasette Toplumsal Cinsiyet: Kadınların Yerel Düzeyde Temsili”, TÜBİTAK Proje No: 109K182 Rapor, Ankara. Çaha Ömer ve Çaha, Havva (2012)Yerelde Tango. Kadın Örgütleri ve Yerel Demokrasi, Orion, Ankara. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) (2005), Multi-country Study on Women’s Health and Domestic Violence Against Women Initial Reports on Prevelance, Health Outcomes and Women’s Responses, WHO. GABB Bülteni, “Belediyelerimizde Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Hizmet Anlayışı Geliyor”, Ocak 2011, Yıl: 5, Sayı: 1. GABB Bülteni, "Üyelerden Cinsiyet Eşitliğine İlişkin Haberler”, Temmuz 2011, Yıl: 5, Sayı: 2. Haktankaçmaz, İlker (2011), “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Koruma Hizmetlerinin Sunulmasında Mülki idare Amirleri”, İdarecinin Sesi, No: 147, s. 62-64 Haktankaçmaz, İlker (2012), “Yerel Yönetimler Neden Kadına Yönelik Koruma Hizmetlerinin Sunumunda Temel Aktörler Olamazlar?”, İdarecinin Sesi, Sayı: 149, s. 46-51. Jansen, Henrica A.- Üner, Sunday -Kardam, Filiz (2009), Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması, KSGM Yayını, Ankara. KA-DER (2006), Cinsiyet Eşitliği Yolunda Yerel Politikalar Raporu, KA-DER Yayını: Ankara. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) (2007), 2007-2010 Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Eylem Planı, KSGM Yayınları, Ankara. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) (2008), 2008-2013 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı. Ankara: KSGM Yayınları. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) (2012) 2012-2015 Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı. Ankara: KSGM Yayınları. Klatzer, Elizabeth (2012), Yerel Yönetimlerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Bütçeleme Kılavuzu, TESEV, İstanbul. Negiz Avşar, Nilüfer (2008), Türkiye’de Yerel Siyasette Kadının Konumu: Siyasetçi Kadınlar Gözüyle Eleştirel Bir Değerlendirme, Okutan Yayıncılık, İstanbul. Negiz, Nilüfer ve Üçer, Nilay (2012), “Yerel Siyasette Seçil(E)meyen Kadın: 20042009 Mart Seçimleri Düzleminde Analitik Bir İnceleme”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 21, Sayı 2, s.1-23. Türkiye’de Yerel Siyaseti Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Üzerinden Düşünmek: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Belediyeler 25 Özkara, Erdem ve Can, Özgür İ. (2012), “Kadına Yönelik Şiddetle İlgili Güncel Yasal Değişiklikler ve Adli Tıp”, TBB Baro Dergisi, Sayı: 99, s. 341-348, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2012-99-1166, 20.09.2013. Pini, Barbara ve McDonald, Paula (eds) (2011), Women and Representation in Local Government, Routledge, London and New York. Sallan Gül, Songül (2012), Türkiye’de Kadın Sığınmaevleri, Bağlam Yayıncılık, İstanbul. Sancar, Serpil (2008), “Siyasal Katılım”, Tan, Mine-Sancar, Serpil- Ecevit, YıldızAcuner, Selma (Ed.), Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri, TÜSİAD ve KAGİDER Yayını, İstanbul, s.215-293. Sumbas, Ahu (2012), “Demokrasi ve Kadın Temsili Çerçevesinde Yerel Siyasette Kadın Temsilcilerin Etki ve Katkıları: Türkiye’de 2009 Yerel Seçimlerinde Seçilen Kadın Belediye Başkanları Örneği”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara. Şahin, Mustafa (2011), “Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme (TCDB) Yazınına Kuşbakışı”, Fe Dergi: Feminist Eleştiri, Vol.3, Sayı: 2, s. 85-100. Tan, Mine- Ecevit, Yıldız-Acuner, Selma-Sancar, Serpil (2008), Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri, TÜSİAD ve KAGİDER Yayını,İstanbul. Tokman, Yıldız (2011), “Yerel Yönetimlerde Kadın-Erkek Eşitlik Komisyonları”, GABB Bülteni, Vol:5, Sayı:1, s: 6-11. Tosun, Zehra (2010), Kadın Sığınma evleri Projesi: Belediyeler İçin Kadın Sığınma evi, Kadın Danışma Merkezi Ve Şiddet Başvuru Hattı Uygulama Rehberi, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara. Türeli, Nesrin ve Çağlar, Nedret (2010), “Yerel Yönetimde Kadın Temsili-Isparta İli Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, Vol: 2, Sayı:, s: 16-40. Uygur, Gülriz (2011), “2006 tarihli 17 sayılı Sayılı Başbakanlık Genelgesi Işığında Kadına Yönelik Şiddeti Önlemeye Yönelik Devletin Ödevi: Değişen Devlet Anlayışı mı?”, Sancar, Serpil (Ed.) Birkaç Arpa Boyu… 21. Yüzyıla Girerken Türkiye’de Feminist Çalışmalar: Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’a Armağan Cilt 2, Koç Üniversitesi Yayınları, İstanbul, s. 883-913. Wedel, Heidi (2001), Siyaset ve Cinsiyet, (Çev. C. Kurultay), Metis Yayınları, İstanbul. “1998 tarihli 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun”, T.C. Resmi Gazete, Sayı: 23233, 17 Ocak 1998. “2005 tarihli 5349 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Türk Ceza Kanunu”, T.C. Resmi Gazete, Sayı: 5349, 11 Mayıs 2005. 26 Çağdaş Yerel Yönetimler, 24(2) Nisan 2015 “2005 tarihli 5393 sayılı T.C. Belediyeler Kanunu”, T.C. Resmi Gazete, Sayı: 25874, 13 Temmuz 2005. “2006/17 sayılı Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler konulu Başbakanlık Genelgesi”, T.C. Resmi Gazete, Sayı: 26218, 04 Temmuz 2006. “2007 tarihli 26442 sayılı Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik”, T.C. Resmi Gazete, Sayı: 26442, 22 Şubat 2007. “2012 tarihli 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”, T.C. Resmi Gazete, Sayı: 28239, 20 Mart 2012. “2013 tarihli Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkındaki Yönetmelik, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı”, T.C. Resmi Gazete, Sayı: 28519, 05 Ocak 2013. “Kadın Konukevleri ile İlgili İstatistikler”,http://www.kadininstatusu.gov.tr/tr/19175/Kadin-Konukevleri,13.09.2013.