A. Deniz Çayırtepe Çikolata Kutusu Atletik olarak çok özel

advertisement
A. Deniz Çayırtepe
Çikolata Kutusu
Atletik olarak çok özel yeteneklere sahip olsa da öğrenme güçlüğü çektiği için birçok zorlukla
karşılaşan adamı konu alan filmi bilmeyeniniz yoktur. Evet, bahsettiğim film Forrest Gump. Küçük
yaştan itibaren arkadaşları tarafından dışlanmış ve yetersiz hissettirilen bir adamın hayata tutunuşunun
ve azminin öyküsü… Baştan sona insanı derinden etkileyen unsurlar barındıran filmde beni diğer her
şeyden daha çok etkileyen ise kısa bir repliktir: “Hayat bir kutu çikolata gibidir, içinden ne çıkacağını
asla bilemezsin.”. Bu sözden etkilenmemin sebebi kendi hayatımı çikolata kutusuna benzetmemdir
diye düşünürken “Bir çikolata kutusu ne kadar tahmin edilemez ne kadar belirsiz olabilir ki?”* diye bir
çelişki geliyor aklıma. Ona çikolata kutusu denmesinin sebebi içinde çikolata bulunduğunu bilmemiz
değil mi?
Bu söz üzerine düşündükçe ne kadar doğru olduğunu anlıyorum. Belirsizliği veren kutuda
çikolata bulunması değil de size hangi çikolatanın sunulduğu. Hepsi birbirinden farklı tatlara ve
görüntülere sahip yüzlerce hatta binlerce çikolata. Burada belirsizlik tatları ve görüntüleri
uyuşmayanlar yüzünden çıkıyor belki de. Bu aslında görünüşün yanıltıcı olabileceğini, buz dağının
görünen yüzüyle görünmeyenin nasıl farklılık gösterebileceğini hatırlatan bir çıkarım. Bu noktada
bahsettiğim şeyi basite indirgeyecek kısa bir şey yapmanızı istiyorum. Bir çikolata kutusu hayal edin.
Özenle hazırlanmış, baktıkça içini açmak isteği uyandıran, sizi kendine çeken bir kutu. Bu, içindeki
çikolataların tadını seveceğiniz anlamına gelmez öyle değil mi? Tam tersi favoriniz olacak çikolatayı
da basit ve değersiz görünen bir paketin içinde bulabilirsiniz. Tıpkı Forrest’ın aptal görüntüsü altında
yatan yetenekleri gibi…
Sonra kendi hayatımı düşünüyorum. Bu kısa repliğin hayatımı ne kadar güzel özetlediğini…
Gerçekleşmesini kesin olarak gördüğüm şeyler gerçekleşmezken aklımın ucundan bile geçmeyecek,
ihtimal dahi vermediğim durumlarla karşı karşıya kaldığım tüm o zamanlar film şeridi gibi geçiyor
gözümün önünden. Bu belirsizlik bizi mutlu edecek şekilde sonuçlanırsa halimizden, doğal olarak,
şikâyet etmeyiz. Ancak tam tersi durumda dünyalar başımıza yıkılır. Neye uğradığımızı şaşırırız.
Bazen olaylar içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Her şey üst üste gelip sizi hayatınızı sorgulamaya
itebilir. Bir kutudaki çikolataların hepsi çürük çıkabilir mi? Bu soru beyninizde bir kanser gibi
yayılmaya ve sizi kötümser bir ruh haline hapsetmeye başlar. Artık olumsuz düşüncelerin tutsağı
olmuş ve başarısız olma korkusuyla risk alamaz hale gelmişsinizdir. Kafanızı kemiren belirsizlik
yüzünden geceleri uyuyamaz hale gelir sabah olduğunda ise yürüyen ölüler gibi ortalıkta dolaşıp
insanlara anlamsız, boş bakışlar atmaya başlarsınız. Kurduğunuz her diyalog ise adeta yaranızı hedef
alıp fırlatılan oklar gibi saplanır kalbinize. Çünkü hepsinin ortak bir noktası vardır. Kilit soru: “Neyin
var?”. Cevap veremez öylece susarsınız meraklı bakışların karşısında. Belki siz de bilmiyorsunuzdur
cevabı, sadece gülmek gelmiyordur içinizden. Belki her şeyi anlatıp tekrar üzülmeye gücünüz de
cesaretiniz de kalmamıştır. Bütün o tedirginlik, belirsizlik ve bekleyiş sizi yormuş, enerjinizi çalmış
olabilir. Bu durumun bir adım ötesi hayata küsmüş, olaylara umutla bakmayı unutmuş ruhsuz bedenler
gibi günlerin geçmesini beklemektir. Daha düne kadar açmak için sabırsızlandığımız çikolata kutuları
açılmadan çöpe gitmeye başlamıştır. Bizi meraklandıran bir şey kalmamıştır artık hayatımızda. Çünkü
bizi bekleyen her şeyin olumsuz sonuçlanacağına kendimizi şartlamışızdır. Öğrenilmiş bir çaresizliğe
hapsolmuştur adeta zihnimiz. Elimizden gelen bir şey olmadığına, olsa bile uğraşmaya değmeyeceğine
inanırız.
Bu cümleyi her düşündüğümde bu çaresizlik, bekleyiş, yıkılan hayaller istemsiz bir şekilde
aklıma hücum eder. Geç de olsa farkına vardığım bir gerçek beynimde şimşek gibi çaktığında
aklımdaki tek şey kutudaki çikolataların –anılarımız ve tecrübelerimiz- sınırlı olduğudur. Çikolatalar
bir gün tükenecek. O gün geldiğinde belki de tadını beğenmediklerimizi bile çok özleyeceğiz.
*Forrest Gump filminde, Forrest’ın annesiyle arasındaki diyalogu anlatırken bahsettiği söz.
Download