TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı Komisyon : 10/236 (28 Şubat) Giriş :16.00 Tarih : 11/10/2012 Grup : Dilek Sayfa :1 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 15.24 BAŞKAN: Nimet BAŞ (İstanbul) BAŞKAN VEKİLİ: Mehmet Naci BOSTANCI (Amasya) SÖZCÜ: İdris ŞAHİN (Çankırı) KATİP: Cengiz YAVİLİOĞLU (Erzurum) -----0---- BAŞKAN – Değerli milletvekillerimiz, saygıdeğer konuğumuz Sayın Sodan, Komisyonumuza hoş geldiniz, davetimizi kabul edip burada bulunduğunuz için. Öncelikle, Komisyonumuz hakkında sizi kısaca bilgilendirmek istiyorum. Sizlerin de bildiğiniz gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bulunan 4 siyasi partinin ortak doğrultuda vermiş oldukları önergeler çerçevesinde kurulan Komisyonumuz, ülkemizde demokrasiye müdahale eden tüm süreçlerin, darbe ve muhtıralar, aynı zamanda işlevsiz kılan tüm girişimlerin tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulmuştur. Bu doğrultuda üç ayrı alt komisyon oluşturduk; 1960 ve 1971 muhtırasını içerecek şekilde, diğeri 1980 darbesine ilişkin, son darbe, postmodern darbe diye nitelendirdiğimiz 28 Şubat sürecine ilişkin olarak oluşturulmuş bir alt komisyon. 28 Şubat fiili ve hukuki olarak gerçekleşmiş bir darbe gibi gözükmese de bütün özellikleriyle darbe dönemini, vesayetçi anlayışını ve baskı dönemini yansıtması açısından Komisyonumuzun ele aldığı önemli hususlardan bir tanesi. Sizi, alt komisyon olarak “28 Şubat Alt Komisyonu” Komisyonumuza davet etti. Bulunduğunuz idari görevler çerçevesi içerisinde, özellikle brifingler dönemi, Batı Çalışma Grubu, onun doğrultusunda bazı uygulamalar konusunda bilginize, görüşünüze başvuracağız ama sadece bununla sınırlı değil. Öncelikle, size genel bir değerlendirme yapmak üzere söz vereceğim. Bu değerlendirme esnasında bütün darbelere ve bu süreçlere ilişkin genel bir değerlendirme yapmanız durumunda önce onunla başlayacağız, daha sonra somut sorulara geçeceğiz. Size ben milletvekillerimizi tanıtmak istiyorum: Yaşar Karayel Bey, AK PARTİ Kayseri Milletvekili, Alt Komisyon Başkanı; İdris Şahin Bey AK PARTİ Çankırı Milletvekili Komisyon Sözcüsü; Mehmet Şeker Bey, Cumhuriyet Halk Partisi Gaziantep Milletvekili. Siz, eğer konuşmanıza kendinizi ve özgeçmişinizi kısaca tanıtarak başlarsanız memnun olurum. Kısa bir süre içerisinde konuşmanızı tamamlayacak genel bir değerlendirme için sözü size bırakıyorum. Buyurun lütfen. RAMAZAN SODAN – Sayın Başkanım, Komisyonun değerli üyeleri; ben de sizleri saygıyla selamlıyorum sözlerime başlamadan önce. Ben 1952 doğumlu, Konya Beyşehir nüfusuna kayıtlıyım. 1974 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldum ve ondan sonra da mülki idare amirliği mesleğini intisap ettim ve mülki idare amirliğinin kaymakamlık, şube müdürlüğü, bakanlıkta daire başkanlığı, genel müdür yardımcılığı, vali yardımcılığı görevlerinde, il genel sekreterliği ve valilik görevlerinde bulundum, şimdi de halen merkez valisi olarak görevime devam ediyorum. 28 Şubat döneminde, malumunuz, sizlerin de olduğu gibi, önemli insan hakları ihlalleri, genel kamuoyu nezdinde insan hakları ihlalleri olmuştur. Bunlar, dini inanç alanında, kişi hak ve özgürlükleri alanında bu insan hakları ihlalleri yaşanmış. Ben de Ankara Vali Yardımcısıyken, 1996 yılında böyle bir fişleme raporuna maruz kaldım ve onun sonucunda iç hukukta, Danıştayda dava açtım. Danıştayda davam reddedilmişti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava açtım ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde de davam hâlen devam etmektedir. Hükûmet dostane çözüm teklif etti, ben de kabul etmedim. Dava karar aşamasında şu anda. Diyebileceğim, 96 yılında Ankara Vali Yardımcılığına geldiğimde bizim orada görev süremiz 5 yıldı. Benim 98 yılının ortalarında tayinim çıktı, tayinimin çıkma sebebini sorduğumda “Hakkında gizli rapor var.” dediler. “Ben bir yanlışım olduğu kanaatinde değilim, acaba bu nedir?” diye sorduğumda işte yine, hakkımda belli bir dini görüşe sahip olduğun, çağdaş bir yaşam içerisinde olmadığın gibi birtakım -burada mülkiye başmüfettişinin raporu- hakkımda böyle bir rapor tutulduğunu bana bildirdiler Bakanlıkça. Ben de bunun somut delillere dayanmadığı söyleyerek Danıştaya dava açtım 98 yılında. Dava iç hukukta 2004 yılının sonuna kadar sürdü. İç hukukta dava neticelendikten sonra, konuyu ben Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürdüm, 2005 yılından bu yana da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde devam ediyor. Neticelenmek üzere, karar aşamasına gelmiş bulunmaktadır. Ben yüce Komisyona durumumu arz ediyorum, benim durumum bundan ibaret BAŞKAN – Sorular için alt komisyon Başkanımız Yaşar Karayel’e söz veriyorum. Buyurun. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Sayın Valim hoş geldiniz. RAMAZAN SODAN – Hoş bulduk. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Sizin bu idari dava açma durumunda kalmanız, mağduriyetlere sebep olmanız ve normalinde İnsan Hakları Mahkemesine kadar gitmeniz bu süreçte. Bu sürecin işleyiş biçimi de bizim açımızdan değerlendirmeye değer. Bu Batı Çalışma Grubu veya Başbakanlık Takip Kurulu dediğimiz o kurulların oluşması ve bu takiplerle ilgili nasıl bir yöntem belirlendi? Sizler nasıl mağdur oldunuz? O konuların biraz daha açıklığa kavuşması gerekir. Bu müfettişler veya sizi teftiş eden insanlar, rutin işler mi bu işler? Sizin diyelim ki Vali Muavinliğinizden başka bir yere görevlendirilmeniz, görev sürenizin dışında böyle özel işlemlere tabi tutulmanız, bunlar normalde devlet hukukunun işleyiş tarzı bakımından da doğru gözükmüyor. Bunlara siz ne yaptınız da muhatap oldunuz? TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı Komisyon : 10/236 (28 Şubat) Giriş :16.00 Tarih : 11/10/2012 Grup : Dilek Sayfa :2 RAMAZAN SODAN – Efendim, bu konuda hiçbir bilgimiz yok. Ne savunmamız alındı zaten ne bize bilgi verildi. Gıyapta, bizim bilgimiz dışında mülkiye başmüfettişi gelerek bizim hakkımızda araştırma yapıyor, bilgiler topluyor. Bu bilgiler neticesinde ne ifademize başvuruyor ne savunmamızı alıyor. Dolayısıyla tabii, İçişleri Bakanlığının oluruyla bu müfettiş görev yapıyor bu konuda, dolayısıyla hazırladığı raporu da Bakanlığa sunuyor. Raporda -işte, rapor burada- “Belli dinî görüşü olduğu, çağdaş bir yaşam içerisinde olmadığı vesair buradan alınarak başka bir ile verilmesi veyahut temsil görevi olmayan bir göreve getirilmesi kanaat sonucuna varılarak bu rapor düzenlenmiştir.” diyor, rapor da Bakanlığa teslim ediliyor. Tabii, bilgimiz olmadan, bir somut delile dayanmadan böyle bir rapor düzenlenmiş olduğu için biz de bunu dava yoluna götürdük. Dolayısıyla dava da devam etmektedir. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Sizden önce burada bilgilerine müracaat ettiğimiz Sayın Vali Necati Şentürk Bey bu kendi hakkında düzenlenen evraklarla ilgili bize bir belge de sundu. Eğer sizde varsa onları da almak isteriz. O belgelere baktığımız zaman da bir üst yazıyla Personel Genel Müdürünüzün Bakan oluruna sunduğu listelerde 200’ün üzerindeki bir idari personelin isim olarak alt alta yazıldığı, bunlarla ilgili belli mihraklardan bilgilerin toplandığı ve bunlarla ilgili de işlem yapılması gerektiğine dair bir olur alınmış. O zamanki Bakan da Sayın Başesgioğlu. Sizinki de aynı döneme mi rastlıyor? Siz de o sorgulanan isimler içinde misiniz? RAMAZAN SODAN – Onu efendim, bilemeyeceğim. 98 yılında benim hakkımda inceleme yapan bir mülkiye başmüfettişinin raporu, resmî rapor. Bu raporu da ben dava sonucu elde edebildim, öğrenebildim. Bakanlık da zaten vermemişti gizli diye ama Danıştaya dava açtıktan sonra bu raporu da Bakanlık Danıştaya gönderiyor, mahkemeye. Dolayısıyla hakkımda hazırlanan raporu öyle öğrenmiş oldum ve bunun da bir somut delile, bir gerçekçiliğe dayanmadığını, hayalî, gıyapta düzenlenmiş bir rapor olduğunu kabul ederek dava yolunu seçtim. Burada “PKK’lı” bile diyebilirdi, nitekim benzeri şeyler demiş işte, kendi şeyine böyle bir somut olmayan, gerçek dışı bir rapor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden netice alırsam düzenleyen şahıs hakkında da tazminat davası açmayı düşünüyorum. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Peki, teşekkür ediyorum. Sorusu olan arkadaşlarımız? Mehmet Bey, buyurun. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Sayın Valim, hoş geldiniz. Burada, 12 Eylül 1980’de nerede görev yapmıştınız? RAMAZAN SODAN –12 Eylül 1980’de Akseki Kaymakamıydım Sayın Vekilim. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Kaymakamlık yaptınız. Peki, orada… RAMAZAN SODAN – Ondan sonra Diyarbakır Hazro Kaymakamlığı yaptım. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Raporda şöyle bir şey diyor: “Belli bir dinî görüşe mensup olmak” Ya, herkesin belli bir dinî görüşü var zaten yani ya da mensuptur. Böyle bir rapor nasıl olur? RAMAZAN SODAN – Onu ben de anlayamadım. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Ya da sizi o zaman nereye göndermişlerdi, tayininiz nereye çıkmıştı? RAMAZAN SODAN – Gaziantep’e. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Gaziantep’te Hristiyanlar yaşamıyor, orada da belli bir dinî görüşü olan insanlar yaşıyor. RAMAZAN SODAN – Evet, orada da görev yaptım, Muammer Bey’le çalıştık. Ondan sonra da Bakanlık Hukuk Müşavirliğine tayin oldum. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Belli bir tarikatı mı kastediyor acaba? MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Öyle bir şey var mı peki raporda şu tarikatın üyesidir, yıkıcı bölücü faaliyet yapar gibi? RAMAZAN SODAN – Var, o da hayalî bir şey. Bir vali yardımcısı demiş ki: “Yanılmıyorsam Süleymancı görüşe mensup.” Diyebilir yani birisi de diyebilir yanılmıyorsam şu görüşe sahip diye, öyle bir şey demiş yani bir delil yok, belgesi yok. O diyen şey de yani ne dinle alakası vardı ne inanç ne bir şeyle alakası vardı yani bilmezdi diyelim. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Yani biz tabii, bunlara karşıyız. Niye karşıyız? Biz insanların dinî görüşleriyle değil liyakatleriyle ilgileniyoruz. İyi bir vali mi, iyi bir vali yardımcısı mı, iyi bir kaymakam mı, iyi bir yönetici mi? Yoksa bizi dinî görüşü ilgilendirmiyor, o kendinin bileceği bir iş, sevabı varsa kendine ait, günahı varsa kendine ait, bize bir faydası yok ama iyi bir valiyse o şehrin hepsine faydası olur, iyi bir kaymakamsa o ilçenin hepsine faydası olur. Biz bu pencereden bakıyoruz. Size şunu sormak istiyorum: Tabii ki biz kimseyi yargılamıyoruz, kimseyi de… Siz tabii, bu dönemin mağduru olarak geldiniz, biz de 12 Eylül döneminin mağduru olarak yaşadık. 12 Eylülde Akseki Kaymakamlığı yapmıştınız. O dönemde ilçenizde işkence yapılan insan oldu mu? RAMAZAN SODAN – Hayır. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Hiç kimseye yapılmadı. RAMAZAN SODAN – Ben tabii, o bulunduğum… Şahit olmadım. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – O ilçede kimse tutuklanmadı mı hiç 12 Eyül’de? RAMAZAN SODAN – Yani küçük bir ilçeydi zaten. Evet, birtakım tabii, belki şeyler olmuştur ama ben işkence görüldü mü hatırlamıyorum, küçük, köy gibi bir o zaman 3-4 bin, 5 bin nüfuslu bir ilçeydi. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Ama oradan da tutuklananlar oldu. Ben bildiğim için söylüyorum. Yani o dönemde kötü muamele… RAMAZAN SODAN – Bilemiyorum tabii, ona şahit olmadım. Yani intikal olmadı, belki görüşmelerimiz vesairelerimiz oldu, belli kurslar vesaireler için belli şeyler şey yapıldı ama onların da bir zararı yoktu, sadece eğitim öğretim yapıyorlar gibi geçti. Dolayısıyla bende bir bilgi yoktur. MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Peki, teşekkür ederim. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Başka sorusu olan? Yok. TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı Komisyon : 10/236 (28 Şubat) Giriş :16.00 Tarih : 11/10/2012 Grup : Dilek Sayfa :3 Peki, sizin ilave edeceğiniz başka konular varsa Sayın Valim… RAMAZAN SODAN – Efendim, benim de bir ilave edeceğim bir husus yok. Tabii, o dönemin ortamıyla böyle belgesiz, delilsiz hazırlanmış raporlardı. Bunların da yasal olmadığı, doğru olmadığı şimdi ortam normalleşince ortaya çıkmış vaziyettedir. Dolayısıyla biz hakkımızı aramış olduk ve aramaya da devam ediyoruz. Benim de başka ilave edeceğim bir husus yoktur. Beni dinlediğiniz için ben de sizlere teşekkür ediyorum. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Biz bir döneme şahitlik eden ve mağdur olan kamu yöneticileri içerisinde en çok mağduriyete sebep olmuş şahısları seçerek dinliyoruz. Özellikle İnsan Hakları Mahkemesine kadar davanızı taşımış olmanız bir dava örneğidir. O manada sizleri davet ettik, katılımınızdan dolayı teşekkür ediyorum. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Konuyla alakalı bir tespit yapıp ondan sonra kapatırsak zabıtlara geçmesi açısından uygun olur. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Buyurun. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Şimdi, Sayın Valim, hakkınızda düzenlenen raporun sonuç kısmında “Eşinin başının örtülü olması, sosyal bir yapıya sahip olmadığı ve benzeri gerekçelerle başkent Ankara’da vali yardımcılığı yapması uygun olmadığından başka bir ilde vali yardımcılığına atanmasının yapılması teklif edilmiş olup bunun üzerine de Gaziantep’e ataması yapılmıştır.” deniyor. Doğru mudur? RAMAZAN SODAN – Doğru efendim. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Pekâlâ, burada önemli olan Ankara ve Gaziantep aynı 5442 sayılı Kanun’la yönetim yapılmasına rağmen söz konusu teklifle eş değer görev teklifinde, ciddi bir ayrımcılık, bölücülük uygulamasının teklifi yapılmıştır. Bu konudaki düşüncenizi de alalım, ondan sonra tutanağı kapatalım. Şimdi, eş değer görev, bahsedilen hadise farklı, sanki sadece eşinizin başörtülü olmasından kaynaklanan merkezde bulunmamanız noktasındaki bir telkin. Bu konuyla alakalı düşüncenizi alıp ondan sonra kapatalım. RAMAZAN SODAN – Efendim, somut, mantıki bir şeyi yok teklifin ama herhâlde Ankara daha göz önü, temsil görevi olunan bir görev gibi düşünülmüş, “Ankara dışında bir yere gönderilmesi uygun denmiş herhâlde.” Değilse, bir gerekçesi, tabii, bir mantıki yönü yok. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Sayın Valim, sizdeki bu belgeleri bize verirseniz dosyaların eki olarak onları biz de… RAMAZAN SODAN – Efendim, bende belge sade sizdeki olan rapor var, bir de dava süreci var; buradaki iç hukuk ve Avrupa İnsan Haklarına açtığım süreç var. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Sizde örneği varsa bize bırakın onu. RAMAZAN SODAN – Var, bırakabilirim. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Peki, teşekkür ediyoruz, hayırlı günler diliyoruz. Kapanma Saati: 15.42