ROMATOİD ARTRİTTE ERKEN VE YOĞUN TEDAVİ İLE SAKATLIKLAR ÖNLENEBİLİR Romatoid artrit nasıl bir hastalıktır? Romatoid artrit, en sık karşılaşılan iltihaplı (inflamatuar) romatizmadır. Sıklıkla eklemleri tutar ve eklemi tutan diğer hastalıklardan farklı olarak ilerleyen dönemlerde kalıcı eklem hasarına (deformite, sakatlık) yol açar. Hastalık eklemlerin yanında kalp, akciğer, göz ve deri gibi organları da etkileyebilir. Hastalardaki ağrı ve şişlik gibi eklem yakınmaları erken dönemlerde az sayıda eklemde görülebilirse de genel olarak çok sayıda eklem tutulmaktadır. Hastaların yakınmaları sıklıkla el bilekleri ve el parmak eklemleri ile ayak bilekleri ve ayak parmak eklemlerine yerleşiktir. Azalan sıklıkla dirsek, omuz, kalça ve diz eklemleri de tutulabilmektedir. Fakat omurgalar tutulmaz ve hastalarda bel ağrısı olmaz. Hastalar geceleri ve sabahları eklem ağrıları, şişlik ve ek olarak sabah tutukluklarından yakınırlar. Sabah tutukluğu 20-30 dakikayı geçer. Yorgunluk ve halsizlik sık karşılaşılan belirtilerdir. Günümüz şartlarında tedavi hedefleri nelerdir? 1. 2. 3. 4. Romatoid artrit tanısının erken konulması ve hemen tedaviye başlamak ilk hedeftir. Remisyon; hastalığı baskılayarak, hastanın yaşam kalitesini düzeltmek, günlük ve mesleksel aktivitelerini eksiksiz yerine getirebilmesini sağlamak. Eklemlerde oluşabilecek hasarları (dışarıdan görülebilen ve röntgen ile tespit edilen) en aza indirmek ve hatta engellemek. Hastaya en uygun tedaviyi vermek ve uygun takip sıklığını belirlemektir. Tanıda gecikme oluyor mu? Hastaların yakınmalarının başlangıcından tanı alıncaya kadar geçen süre İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde bile ortalama 4 ay olarak tespit edilmiştir. Hastalığın yavaş ve sinsi başlaması, erken dönemdeki yakınma ve bulguların hastalığa özgü olmayışı ve tanıda kullanılan laboratuar parametrelerinin başka durumlarda da pozitif olabilmesi tanıda gecikmeye neden olmaktadır. Tedaviye geç başlanılması tedavi hedefine ulaşmayı engeller mi? Hastalığın neden olduğu radyolojik eklem hasarları ilk iki yılda saptanabilmektedir. Bu nedenle, hastalığın ilk iki yılı tedavi hedeflerinin tutturulabilmesi açısından oldukça önemlidir. Eklem hasarının kalıcı sakatlıklara yol açtığı ilerleyen yıllarda, çoğu zaman yapılacaklar sınırlıdır. Bu dönemde başvuran hastalarda, tedavi hedefi sadece hastanın yakınmalarını hafifletmek olacaktır. Ek olarak, yine bu hastalarda klinik rahatlama (remisyon) daha fazla ilacın yüksek dozları ile elde edilebilmektedir. Romatoid artritin tedavisi ile uğraşan doktorlar hastalığın ilk iki yılını ‘fırsat pencerisi’ olarak tanımlamaktadırlar. Erken başlanmış tedavi ile hedefleri tutturmak daha olasıdır. Özetle, hastalığın tanısının erken konulması ve tedaviye erken başlanılması kaçınılmaz gerekliliktir. Romatoid artritin tedavisi nasıl yapılır? Hastalığın nedeni henüz tam olarak bilinmediğinden, tedavi ile hastalık tamamen ortadan kaldırılamamaktadır. Ancak, tedavi ile geri dönüşümü olmayan eklem hasarları önlenebilmektedir. Halen kullanılmakta olan ilaçlar ile hastalığın aktivitesini baskılayıp hastanın yakınmalarını geriletmek ve eklemlerde oluşabilecek hasarları engellemek olanaklıdır. Hasta 1 bu duruma iyi bir örnektir. İngiltere’de yapılmış bir çalışmada, yeterli tedavi almamış hastaların en az yarısının 10 yıllık sürede sakatlıklar nedeniyle işlerini devam ettiremediği (malulen emeklilik) gösterilmiştir (resimlerde 2 yıl (Hasta 2), 4 yıl (Hasta 3) ve 9 yıl (Hasta 4) tedavi almamış hastalarımızın sakatlıkları görülmektedir). www.firatromatoloji.com Prof. Dr. Süleyman Serdar Koca Hasta 1; yakınmalarının başlangıcından 6 ay sonra tarafımızdan değerlendirildi ve romatoid artrit tanısı aldı. Hasta ilk 3 ay, ayda bir sıklığında, daha sonra ise 3 ay ara ile poliklinikte değerlendirildi. Son başvurusunda, tedavisini düzenli almasına karşın, her iki el bileğinde ağrı ve bir saat kadar süren sabah tutukluğu tanımlıyordu. Fizik muayenesinde sağ el bileğinde hafif şişlik tespit edildi, ancak eklemi hareketlerinde kısıtlanma yoktu ve röntgeninde kalıcı eklem hasarını işaret eden bulgu tespit edilmedi. Hastanın tedavi yoğunluğu daha da artırılarak, tedavisine biyolojik ajan (anti-TNF) eklendi. Hasta bu tedavi şemasından 6 ay sonra değerlendirildiğinde herhangi bir yakınması, ek olarak sabah ağrısı ve tutukluğu yoktu. Tüm eklem hareketleri sağlıklı bir bireyin yapabileceği sınırlardaydı. Ek olarak, steroid ve ağrı kesicileri kullanmasına gerek kalmamıştı. Hastanın tedaviye uyumu tedavi hedeflerini nasıl etkiler? Romatoid artrit tedavisinde metotreksat, sulfasalazin, hidroksiklorokin ve leflunomid gibi klasik temel etkili ilaçlar ile infliksimab, adalimumab, etanersept, rituksimab ve abatasept gibi biyolojik tedavi ajanları kullanılmaktadır. Özellikle, hastalığın tedavisinin ilk dönemlerinde ve alevlenmeler olduğunda hastaların yakınmalarının hızlı bir şekilde kontrol altına alınabilmesi için steroidler (kortizon) ve nonsteroid anti-inflamatuar ilaçlar (ağrı kesiciler) tedaviye eklenebilir. Bu tedavi ajanlarının yan etki potansiyeli, toplumda yanlış şekilde oluşmuş kötü ünü nedeniyle, bazı hastalar tedaviye direnmektedir. Ancak, ROMATOİD ARTRİTTE ERKEN VE YOĞUN TEDAVİ İLE SAKATLIKLAR ÖNLENEBİLİR doktorlar hastaları yan etkiler konusunda uyarmalı ve gerekli önlemler için hastaları bilgilendirmelidir. Hastaların bu konuda gönülsüz olmaları doğru bir tavır değildir. Herhangi bir nedenle tanı ve tedavideki gecikme hasta aleyhinedir. Örneğin 2. hastamız (Hasta 2) kendi yanlışları sonucunda ‘fırsat penceresi’ni kaçırmış, geri kalan yaşamını bozulmuş eklem hareketleri ile sürdürmek zorunda kalmıştır. Tedavinin yoğunluğu ve takip sıklığı nasıl planlanıyor? Tedaviye erken başlanılması yanında, yoğun tedavi ve sıkı kontrol dikkat edilecek diğer konulardır. Hastalığın ağır seyredeceğinin bazı işaretleri vardır. Sigara bunlardan birisidir. Romatoid artrit tedavisi ile ilgilenen doktorlar diğer ağır seyir işaretlerini de bilmektedirler. Hastalığın tedavisindeki yoğunluğu ve kontrol sıklığını, kontrollerde nelere dikkat edeceklerini buna göre planlamaktadırlar. Hastaların aktif yakınmalarının olmadığı dönemlerde bile yılda 2-4 defa romatolog tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Alevlenme dönemlerinde ise kontrol aralığı daha da sıklaştırılabilir. Gerektiğinde hastalara diğer bilim dalları desteği sağlanabilir. Hastalar yaşamları boyunca ilaç kullanmak zorunda mıdır? Hastaların çoğunda uzun süreli ilaç kullanımı gerekmektedir. Ancak, hastaların % 20 ile % 40’ında, hiçbir ilacın kullanılmadığı, yakınmaların hiç olmadığı ve laboratuar bulgularının tamamen normal olduğu ‘remisyon’ olarak adlandırılan durum görülebilmektedir. Erken, yoğun ve uygun tedavi ile remisyon elde etmek daha da olasılıdır. www.firatromatoloji.com Hasta 2; yakınmaları başladıktan bir yıl sonra tanı almıştı. Hastaya metotreksat, sulfasalazin, hidroksiklorokin ve steroid tedavisi başlanılmıştı. Hastalığın önemini kabullenmek istemeyen hasta ara kontrollerde tedaviyi düzenli aldığını bildirdi, ancak tanıdan 1 yıl sonra değerlendirdiğimizde hastalığının ilerlemiş olduğunu tespit ettik. Hastaya göre, dışarıdan bakıldığında, eklemlerinde belirgin bozulma yoktu. Fakat fizik muayenede el bilek katlanma hareketlerini yeterince yapamadığı görüldü. Röntgende hastalığa ait, geri dönüşümsüz kabul edeceğimiz bulgular oluşmuştu. Hasta durumu hakkında bilgilendirdikten sonra tekrar ilaç kullanımı hakkında konuşulduğunda, bir ilacı midesini rahatsız ettiği için önerilen dozun altında kullandığını, komşusunun steroidin kilo yapacağını söylemesi, hidroksiklorokinin ise kör yapabileceğini duyması üzerine kullanmadığını ifade etti. Doktorların gereksiz yere fazla ilaç verdiğini düşündüğü için ise ara kontrollerde bu durumu gizleme ihtiyacı duyduğunu bildirdi. Hasta 3; yakınmalarının başlamasından 4 yıl sonra tarafımızdan değerlendirilmişti. Bu başvurusunda belirgin deformiteleri olması nedeniyle hastalığının öneminin farkında olan hasta başlanılan tedavilere ve takip protokolüne iyi derecede uyum göstermişti. 4 yıllık izlemi sonunda ellerindeki bozulmalar düzletilemedi. Ancak omuzlar, dirsekler ve dizler gibi diğer eklemlerinde sakatlıklar engellendi ve ağrıları belirgin azaltıldı. Hasta 4; yakınmaları başladıktan 9 yıl kadar sonra, 38 yaşında iken, tanı almıştı. Ellerindeki bu belirgin bozulmaları yanında her iki diz ve sol kalça eklemi etkilenmişti. Bu üç ekleme de protez operasyonları yapılmak zorunda kalındı. Ek olarak, hasta elindeki sakatlıklar nedeniyle, kalan yaşamı boyunca, bir başkasının bakımına muhtaç kalmıştır. Son olarak ne söylemek istersiniz? Son yıllarda romatoid artrit tedavisinde önemli yenilikler olmuştur. Buna karşın, romatoid artritin kesin tedavisi yoktur (ortadan kaldırılamaz anlamında). Ancak, günümüzde uygun tedavi ile hastaların yakınmaları kontrol altına alınabilmekte ve sakatlıklar önlenebilmektedir. Ek olarak, gelişmelerin bu hızla devam etmesi halinde, yakın gelecekte, belki de hastalığın tam olarak tedavi edilmesi olanaklı olabilecektir. Prof. Dr. Süleyman Serdar Koca