Ön Söz Adli psikologlar, adli sistemde bilirkişiliğine başvurulan uzmanlardandır. Psikolojinin ve hukukun kesişme noktasındaki adli psikoloji psiko-yasal sorunların çözümünde bilimsel veri üretmeyi, verileri genel geçer kurallara dönüştürmeyi, geliştirilen kuramlar çerçevesinde yasal sistemi bilgilendirmeyi ve yasal süreçlerin bireyin ve toplumun yaşamını koruyacak şekilde dizayn edilmesi için politika geliştiricilere destek sağlamayı amaçlar. Bu bağlamda adli psikologlar, uygulamada yasal mercilerle işbirliği çerçevesinde uzmanlık görüşünü sunma ile kendilerini sorumlu görürler. Tarihsel süreç içerisinde görece daha eski birtakım uygulamaların bu gün adli psikoloji çerçevesinde tanımlandığını söylemek doğru olacaktır. Dünyada 19. yüzyıldan itibaren suçla mücadelenin bu gün adli psikoloji kapsamında tanımlanan bir takım uygulamalar olduğunu görmekteyiz. Adli psikolojinin günümüzde ise uygulama alanının daha da genişlediğini ve gittikçe artan bir oranda ilgi çeken bir uzmanlık alanı olduğunu söyleyebiliriz. Yasal süreçlerin zorlu doğası adli vakalarda psikoloji bilgisinin ve becerisinin kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir. Adli psikologlar, suçun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun dinlenmesi ve mahkumun topluma yeniden geri dönüşü süreçlerinde geniş yelpazede bilgi ve becerilerini ortaya koymaktadır. Bu durumun ülkemizde seksenli yıllardan itibaren daha da ivme kazandığını söylemek doğru olacaktır. O tarihlerde mahkumun cezaevinde olduğu süreçte onu suça iten etmenler üzerinde değişim yaratmayı hedefleyen psikolog sayısı bir elin parmaklarını geçmezken şu an 300’ün üzerinde uzmanın cezaevlerinde çalıştığını görmekteyiz. Yanı sıra, mahkemelerce eskiden bilirkişilik için tıp fakültelerinin ilgili birimlerinden görüş alınırken, artık hemen he- vi ADLİ PSİKOLOJİ men her adliyede psikologlar çalışmaktadır. Şu an adli psikolojinin geniş repertuarı içerisindeki tüm uygulamalar “Adli Psikoloji” çatısı altında toplanırken gelecekte, “Klinik- Adli Psikoloji” gibi adli psikolojinin daha spesifik alt alanlarında uzmanlaşmalar olacaktır. Adli psikolojinin tarihsel süreçteki gelişimi, diğer disiplinlerle ilişkisi, suçlu profilleme ve etik konularının ele alındığı “Adli Psikoloji” konulu elinizdeki kitap üç kitaptan oluşan “Adli Psikoloji” serisinin ilk kitabıdır. Serinin ikinci kitabını adli süreçlerde suçlu, mağdur, mahkûm ve diğer taraflara ilişkin konuların işlendiği “Adli Psikolojide Gözlem Görüşme ve Psikolojik Değerlendirme” ve üçüncü kitabını adli süreçlerdeki tarafların psikolojik iyileştirme ve tedavi süreçlerini içeren “Adli Psikolojide Psikolojik Tedavi ve Rehabilitasyon” oluşturmaktadır. Üç kitaptan oluşan bu seri adli psikoloji alanında Türkiye’de yazılmış ilk kitap eserlerdir. Kitaplar, alandaki bilgi ve deneyimlerini ortaya koyan uzmanların adli psikoloji alanında yoluna devem eden uzmanlarla ilk kez buluşma noktası olacaktır. Bu eserler, üç yıllık yoğun bir çalışma sürecinin sonucudur. Elinizdeki Adli Psikoloji kitabında; “Adli Psikoloji”, “Suç ve Psikoloji”, “Suçlu Profili”, “Adli Psikolojide Etik” kısımlarından oluşmaktadır. İlk kısım olan Adli Psikolojide adli psikolojinin doğuşu ve tarihsel gelişimi, psikolojinin büyüyen ve gelişen bir alanı olarak nasıl yoluna devam ettiği ve diğer disiplinlerle kesişimleri, hukuk-psikoloji ilişkisi, Dünyada ve Türkiye’de adli psikoloji uygulamaları ve Türkiye’de ceza infaz kurumlarında geçmiş-bugün-geleceğinin gözden geçirilmesi ele alınmaktadır. Kitabın ikinci kısmı olan Suç ve Psikoloji ise suçu açıklayan bireysel ve çevresel etmenler, suç ve suç türleri, suç ve psikopatoloji, suç ve bağışlama, hırpalanmış kadın sendromu ve suça sürüklenen çocuklar konularında bilgiler, çeşitli vaka örnekleriyle ortaya koyulmaktadır. Üçüncü kısmı olan Suçlu Profili ise suçlu profili çıkarma ile intihar bombacılarının profilini çıkarma gibi son yıllarda giderek önemli hale gelen konular alanın duayenleri tarafından aktarılmaktadır. Dördüncü kısımda ise Adli Psikolojide Etik, adli psikologların görev ve sorumlulukları etik ile ilişkilendirilerek aktarılmaktadır. Kitapta yoğun mesai harcadığımız bütün bilgi ve becerilerini özveri ve titizlikle ortaya koyan tüm bölüm yazarlarına teşekkür ediyoruz. Kitabın elinizdeki okuyucu dostu şekli için hemen hemen her gün iletişimde bulunduğumuz, hiçbir an bize olumsuzluk yansıtmayan, dikkatli ve özenli çalışması ile keyifle süreçte var olduğunu hissettiğimiz Sayın A. Aras Çiftçi’ye, redaksiyon sürecindeki titiz çalışması ile yanımızda olan Sayın Naim Dilek’e, kapak tasarımlarındaki Ön Söz yaratıcılığı ile sürece renk katan Sayın Mehtap Yürümez’e ve elinizdeki üç serilik kitap sürecinde desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen Sayın Dr. Nilüfer Koçtürk’e ve Genel Yayın Yönetmeni Sayın Nevzat Argun’a teşekkür ederiz. Psikologların yasal sistemde gözlem ve psikolojik değerlendirme yaparak etkin rol almaları için adli psikoloji alanındaki öğretim üyelerini ve psikologları yetiştiren, ülke çapında psikolojinin tanınması ve psikolojik hizmetlerin değer görmesi, ve psikologların yasal haklarını elde etmesi için canla başla çalışan kendisini büyük bir şükran ve minnetle andığımız hocamız Dr. Yani Anastasiadis’tir. Her ne kadar değerli hocamızın fiziksel olarak öğrencisi olmasak da alandaki uygulamalarımız ve akademik çalışmalarımız boyunca bizlere aktarmış olduğu güzellikleri en yoğun şekilde hissettiğimizi ifade etmek isteriz. Seksenli yıllarda klinik psikologların rolleri gereği vaka görmeleri ve psikoterapi sürecini yürütmeleri psikiyatri camiasından tepki almakta ve çeşitli engeller çıkarılmaktadır. Psikologlar için Sağlık Bakanlığındaki yasa çalışmalarını psikiyatristlerin baltalama girişimleri ile ilgili olarak düşüncelerini Cerrahpaşa’da gerçekleştirilen bir toplantıda psikiyatri profesörlerine dönüp “Anlamıyor musunuz? Müsavat (denklik, eşitlik) istiyoruz beyefendi, müsavat” diye ifade eden ve psikolojinin ülkemizdeki varlık serüveninde ve psikologların bugün haklarını elde etmesinde büyük emeği olan hocamız Dr. Yani Anastasiadis’e ne kadar teşekkür etsek ve O’nu minnetle ansak azdır. Kitap, bu nedenlerle kendisine ithaf edilmiştir. Psikologların yasal sistemin değişik uygulama alanlarında ve özellikle cezaevlerinde çalışması için büyük bir çaba ve emek sarf eden bu yolda canını ortaya koyan, kendisini büyük bir şükran ve minnetle andığımız hocamız Dr. E. Gülçin Demir’dir. Beni bu alana “Sen adli psikoloji için çok katkı yapabilirsin” diyerek yönlendiren kıymetli hocam, baş başayken O’nu çağırmamı dilediği şekliyle de “Gülçin Ablam”dır. Adalet Bakanlığı’nda kendisi ile yakın şekilde çalışma fırsatım olduğu için kendimi hep şanslı hissediyorum. Kendisinin büyük bir arzusu adli psikoloji alanında kitap yazmaktı. Ancak yasal süreçlerdeki psikolog istihdamı ve eğitimi, çıkan kanun tekliflerindeki mesaileri, proje çalışmaları, Psiko-Eğitim programının revizyonları, Türkiye’deki çeşitli cezaevlerine ziyaretleri ve cezaevlerindeki adli psikoloji uygulama alanlarını denetleyişi ile yoğun bir iş hayatı ve sonrasındaki geçirdiği sağlık sorunları buna maalesef engel oldu. Sağlık sorunları ağırlaştığında bile hala adli psikoloji için dersler verme, tezler yürütme, tez komitelerinde bulunma gayretinde bulunmuştur. Bu süreçte de adli psikoloji alanında benden ve vii viii ADLİ PSİKOLOJİ Doç. Dr. Mithat Durak’tan bir kitabın çıkmasını vasiyet etmiştir. Bu nedenle kitap Dr. E. Gülçin Demir’e ithaf edilmiştir. Kendisine ne kadar teşekkür etsek ve O’nu minnetle ansak azdır. Elinizdeki kitap son olarak; adli alanda çalışan sayısız kahramanlardan birine Ali Rıza Vural’a ithaf edilmiştir. Kendisi, de, 25 yıldan fazla süredir Türkiye’nin çeşitli cezaevlerinde büyük bir özveri ve titizlikle bilfiil çalışan ve görevine yeni başlayan adli psikologlarla kendi mesleki deneyimlerini içtenlikle paylaşan gerçek bir kahramandır. Kendisi, insan sevgisi, işine verdiği özen, iş disiplini, enerjisi ve işinde hükümlü-tutukluların yanı sıra cezaevi idaresi ve cezaevi personeline de zaman ayırma gayreti ile başta ben ve diğer psikologların adli alanla tanışma serüveninde kıymetli bir rehber olmuştur. Bu nedenle kitap Psk. Ali Rıza Vural’a ithaf edilmiştir. Kendisine ne kadar teşekkür etsek ve O’nu minnetle ansak azdır. Dr. Yani Anastasiadis, Dr. E. Gülçin Demir ve Psk. Ali Rıza Vural’ı saygıyla, minnetle, özlemle anıyoruz. Editörler Adına Doç. Dr. Emre Şenol-Durak