iran`a yönelik yaptırımların kaldırılmasının türkiye

advertisement
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN
KALDIRILMASININ TÜRKİYE
EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü
Şubat 2016
İlker ŞAHİN
Uzman
Bütün yayınlarımıza http://ekonomi.isbank.com.tr adresinden erişebilirsiniz.
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
İÇİNDEKİLER
1.
YÖNETİCİ ÖZETİ ............................................................................................................................ 2
2.
İRAN’IN NÜKLEER PROGRAMI .................................................................................................... 3
3.
İRAN EKONOMİSİ .......................................................................................................................... 4
4.
TÜRKİYE İLE İRAN ARASINDAKİ TİCARİ İLİŞKİLER ................................................................. 7
5.
YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ İKİLİ TİCARİ İLİŞKİLERE OLASI ETKİLERİ ................. 11
1
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
1. Yönetici Özeti
İran’ın nükleer programı, Batılı ülkeler tarafından nükleer silaha sahip olma yolunda atılan bir adım olarak
değerlendirilmiştir. İran’ın nükleer silah üretme kapasitesinin önüne geçmek amacıyla ABD ve AB ülkeleri
tarafından 2012 yılından itibaren İran’a yönelik ekonomik ve finansal yaptırımlar uygulanmıştır. Bu kapsamda,
İran’ın finansal varlıklarının dondurulması ve İran ile ikili ticari ilişkilerin durdurulması yönünde tedbirler alınmıştır.
Rusya ve Çin başta olmak üzere bazı ülkeler ise yaptırımları tanımadıklarını ve İran’la ticari ilişkilerini
sürdüreceklerini açıklamıştır. Bu gelişmeye karşın, İran ekonomisi yaptırımlardan olumsuz yönde etkilenmiştir.
Nisan 2012’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi olan ABD, İngiltere, Rusya, Çin ve
Fransa’nın yanı sıra Almanya’nın (P5+1) da katıldığı bir heyet oluşturularak İran ile müzakere süreci başlamıştır.
Temmuz 2015’te müzakereler neticesinde İran’ın nükleer programının silah elde etme kapasitesine ulaşmasını
engelleyecek şekilde sınırlandırılması ve programın uluslararası kuruluşların denetimine açık olması karşılığında
bu ülkeye uygulanan yaptırımların kaldırılması yönünde mutabakat sağlanmıştır. Ocak 2016’da, İran’ın nükleer
silah edinme kapasitesinin ortadan kalktığına yönelik Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın verdiği raporun
ardından nükleer program çerçevesinde İran’a uygulanan yaptırımların ABD ve AB tarafından kaldırıldığı
açıklanmıştır. Ancak, ABD’nin insan hakları ihlalleri ve terörün finansmanına ilişkin olarak İran’a uyguladığı
yaptırımlar halen devam etmektedir. Dolayısıyla ABD ve İran arasındaki ikili ilişkilerde henüz önemli bir iyileşme
kaydedilmediği gözlenmektedir.
Küresel ekonomi açısından anlaşmanın en önemli sonucu; dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz rezervlerinden
birine sahip olan İran’ın enerji ihracatının önündeki engellerin kalkması olmuştur. Yaptırımların kaldırılmasıyla
birlikte İran’ın 100 milyar USD civarında olduğu tahmin edilen finansal varlıklarına yeniden erişimi sağlanmış, İran
tüm ülkelerle ticari ilişkilerini geliştirme imkanına da kavuşmuştur.
Önümüzdeki dönemde İran ekonomisinin gerek petrol gelirlerinin artması gerekse yabancı yatırımların ve iktisadi
faaliyetin ivme kazanması paralelinde yüksek büyüme oranları yakalayacağı öngörülmektedir. İran’ın başta
Almanya, Fransa ve İtalya olmak üzere AB ülkelerinden önemli tutarda yatırım çekmesi beklenmektedir.
Yaptırımlar nedeniyle yurt içi talebin büyük ölçüde ertelendiği İran’da otomotiv, inşaat, makine, tekstil, hazır giyim,
gıda ve kimya sektörlerinin güçlü bir performans sergileyeceği tahmin edilmektedir. Bu çerçevede, söz konusu
sektörlerin yatırım ve ticaret açısından önemli fırsatlar sunduğu düşünülmektedir.
İran ile Türkiye arasındaki ticari ilişkiler sınır komşusu olunmasına karşın büyük ölçüde Türkiye’nin enerji
ithalatına göre şekillenmektedir. 10 milyar USD düzeyindeki dış ticaret hacminin %50’sini İran’dan yapılan enerji
ithalatı oluştururken, Türkiye’nin en önemli ihracat kalemleri olarak kıymetli metaller ile makine sektörü öne
çıkmaktadır. Kısa vadede, bu ülkeye yönelik kıymetli metal ihracatının bir miktar azalacağı; makine, ana metal,
otomotiv yan sanayi, gıda, tekstil ve kimya ihracatının ise artacağı değerlendirilmektedir. İnşaat faaliyetlerinin
hızlanmasıyla birlikte demir çelik, boru ve inşaat malzemelerinde yaşanacak talep artışından Türkiye’nin pay
alacağı düşünülmektedir. Otomotiv yan sanayii ürünlerinde de İran’a yönelik ihracatın yükselebileceği tahmin
edilmektedir. Diğer taraftan, Avrupa ülkelerinin yanı sıra Çin, Hindistan, Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerin bu
alanlarda Türk firmaları üzerinde yoğun bir rekabet baskısı yaratması söz konusu olabilecektir.
Gelecek dönemde İran’da altyapı yatırımlarının artacağı, özellikle Orta Doğu ile Kuzey Afrika’da etkili olan Türk
müteahhitlik firmalarının bu ülkede faaliyetlerini artırabilecekleri düşünülmektedir. Diğer taraftan, İran’da Çinli ve
Rus taahhüt firmalarının aktif olduğu, teknik müşavirlik alanında ise Avrupa ve Japonya menşeli firmaların
yoğunlukla faaliyet gösterdikleri göz önünde bulundurulduğunda, Türk müteahhitlik firmalarının yeni iş hacmi
yaratma konusunda rekabet baskısı ile karşılaşabilecekleri tahmin edilmektedir.
İran’dan ülkemize gelen ziyaretçi sayısında da artış yaşanacağı öngörülmektedir. 2010 ve 2011 yıllarında 1,9
milyon İran vatandaşı Türkiye’ye gelirken, yaptırımların ülke ekonomisini olumsuz etkilediği 2012-2013 döneminde
ziyaretçi sayısı 1,2 milyon kişiye gerilemiştir. İzleyen dönemde ise ziyaretçi sayısı yeniden artış eğilimine girmiş
olup 2015 yılında 1,7 milyon kişiye ulaşmıştır. İran ekonomisinin güçlü bir büyüme performansı sergilemesinin
yaratacağı gelir etkisiyle gelecek dönemde 1,9 milyonluk ziyaretçi rekorunun kırılacağı tahmin edilmektedir.
İran’ın kısa vadede ülkemizin ihracatı açısından fırsatlar doğurmasına karşın, orta ve uzun vadede otomotiv,
demir-çelik ve çimento gibi sektörlerde Türkiye'ye rakip olabileceği de değerlendirilmektedir. Devlet desteğinin ve
düşük enerji maliyetinin İran’a bu bakımdan önemli avantaj sağlayabileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte,
yabancı yatırımların daha fazla oranda ülkede etkin olup bu süreci hızlandırması için yatırım ortamının önemli
2
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
ölçüde iyileştirilmesi gerekmektedir. Jeopolitik unsurlarla birlikte ele alındığında, bu yöndeki gelişmelerin Türkiye
ve bölge ekonomisi üzerinde önemli yansımalarının olacağı düşünülmektedir.
2. İran’ın Nükleer Programı
İran’ın nükleer programı, başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin büyük itirazlarıyla karşılaşmış ve bu ülke ile Batı
dünyası arasındaki ilişkilerin temel gündem maddesi haline gelmiştir. Nükleer program etrafında temellenen ve
aslında daha geniş bir jeopolitik çerçeveyi kapsayan anlaşmazlıklar, İran’ı ekonomik ve siyasi olarak olumsuz
etkilerken, çevre ülkelerde ve genel olarak Orta Doğu siyasetinde de belirleyici etken olmuştur.
İran, nükleer programının tamamen enerji üretimiyle ilgili barışçıl amaçlarla kurgulandığını ifade ederken, Batılı
ülkeler barışçıl çalışmaların esas amacı gizlemek için kullanıldığını ve İran’ın asıl olarak nükleer silahlara sahip
olmayı hedeflediğini iddia etmiştir. İran’ın teknik beceriler ve uranyum zenginleştirme çalışmaları bakımından
programda belirli bir aşamaya gelmesinin ardından Haziran 2010’da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde
(BMGK) İran’a uluslararası yaptırımlar uygulanması doğrultusunda karar alınmıştır. İran’ın en önemli gelir kaynağı
olan enerji ihracatını hedef alan bu yaptırımlar, ABD tarafından 28 Haziran 2012’de, AB tarafından ise 1 Temmuz
2012’de uygulanmaya başlanmıştır. Ülkeler bazında alınan ek önlemlerle daha da ağırlaştırılan yaptırımlar, İran’ın
ülke dışındaki varlıklarının dondurulması ve finansal sistemden dışlanması gibi çok geniş çaplı uygulamaları
içermiştir.
Yaptırımların devreye girdiği dönemde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi olan ABD, İngiltere,
Rusya, Çin ve Fransa’nın yanı sıra Almanya’nın (P5+1) da katıldığı bir heyet oluşturularak İran ile müzakere
süreci başlamıştır.
2015 yılı Nisan ayı başında P5+1 ülkeleri ile İran arasında yürütülen müzakerelerde önemli ilerleme kaydedildiği
ve bir çerçeve anlaşması üzerinde mutabakat sağlandığı ilan edilmiştir. Buna göre, 2 Nisan 2015’te İsviçre’nin
Lozan kentinde yapılan görüşmelerde üzerinde uzlaşılan çerçeve anlaşması ile İran’ın nükleer programın silah
edinme potansiyelinin önüne geçecek, ancak, barışçıl enerji kullanma kabiliyetine engel olmayacak bir düzeye
nükleer programın çekilmesi karşılığında bu ülkeye uygulanan yaptırımların kaldırılması karara bağlanmıştır.
Sağlanan mutabakat doğrultusunda, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın kontrolünde Haziran 2015’in sonuna
kadar İran’ın nükleer programla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmasının ardından Temmuz ayında imzalanan nihai
anlaşma ile yaptırımların kaldırılmasına karar verilmiştir. Ancak, yaptırımların tamamen kaldırılması için İran’ın
taahhüt ettiği tüm düzenlemeleri yerine getirmesi ve nükleer silah edinme kapasitesinin ortadan kalkması koşul
olarak ileri sürülmüştür. Bu süre zarfında İran’ın anlaşma şartlarını sağlayarak nükleer programını yalnızca enerji
tedariki için kullanılabilecek seviyeye getirmesinin ardından 16 Ocak 2016 tarihinde ABD ve AB İran’a uyguladığı
ambargoyu kaldırma kararı almıştır. Küresel ekonomiye etkisi açısından anlaşmanın en önemli sonucu, dünyanın
en büyük petrol ve doğalgaz rezervlerinden birine sahip olan İran’ın enerji ihracatının önündeki engellerin
kalkması olmuştur. Bu çerçevede, İran’ın ilk etapta günde 500 bin varil, ilerleyen yıllarda ise daha fazla miktarda
ilave ham petrolü üretip satabileceği öngörülmektedir. Ayrıca, İran’ın uluslararası bankalardaki fonları yeniden
ülkenin kullanımına açılmıştır. Ancak, ABD’nin İran’a uyguladığı insan hakları ihlalleri ve terörün finansmanına
yönelik yaptırımların halen yürürlükte olduğu ve ikili ilişkilerin henüz tam olarak iyileşmediği kaydedilmektedir.
1
İranlı yetkililer, yaptırımların uygulandığı dönemde dondurulmuş olan 100 milyar USD civarındaki finansal
varlıkların hemen İran’a yönlendirilmeyeceğini ifade etmektedir. Nitekim, bu tutarın İran’a transfer edilmesinin yurt
içinde önemli enflasyonist baskı yaratabileceği belirtilmektedir. İlk etapta, merkezi yönetime ait olan 7 milyar
USD’lik kısmın İran’a transfer edileceği ve proje finansmanında kullanılacağı dile getirilmektedir. Toplam tutarın,
38 milyar USD’sinin Merkez Bankasının uluslararası rezervlerini oluşturduğu, 50 milyar USD’sinin petrol
gelirlerinin kaynak teşkil ettiği İran Ulusal Geliştirme Fonu’na (kamu yatırım fonu), 6 milyar USD’lik kısmının ise
kamu şirketlerine ve bankalara ait olduğu tahmin edilmektedir. 2012 yılında uygulanmaya başlanan yaptırımların
ardından İran’ın yurt dışındaki finansal varlıklarının önemli bir bölümünün Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore ve
1
Bu konuda çok farklı rakamlar telaffuz edilmekte olup 50 ile 150 milyar USD arasında değişen meblağlar gündeme
gelmektedir. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, İran’ın serbest bırakılan finansal varlıklarının 50-55 milyar USD tutarında
olduğunu, bir kısmının (20 milyar USD) Çin örneğinde olduğu gibi İran’ın alt yapı projelerinden kaynaklanan yükümlülüklerine
karşılık olarak tutulduğunu ve kullanılamayacağını belirtmiştir. İranlı yetkililer ise, söz konusu tutarın 100 milyar USD civarında
olduğunu ifade etmektedir.
3
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
Türkiye’de bulunduğu ifade edilmektedir. Bu dönemde İran’ın en fazla petrol ihraç ettiği ülke olan Çin’in bu konuda
ön plana çıktığı belirtilmektedir.
3. İran Ekonomisi
78 milyon nüfusu olan İran, dünya petrol rezervlerinin %10,6’sına, doğalgaz rezervlerinin ise %16,8’ine sahiptir.
Ekonomisi büyük ölçüde hidrokarbon kaynaklarına göre şekillenen ülkenin ihracat gelirinin yaklaşık %80’i petrol
ve petrol ürünlerinden kaynaklanmaktadır.
İran’ın Makroekonomik Göstergeleri
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015*
2016*
2017*
GSYH (cari fiyatlarla)
396,7
464,0
564,5
583,2
380,3
(milyar USD)
2,3
6,6
3,8
-6,6
-1,9
Reel Büyüme (%)
5.420
6.241
7.511
7.673
4.941
Kişi Başına GSYH (USD)
10,8
12,4
21,5
30,5
34,7
TÜFE (%, yıllık ortalama)
9,5
27,3
59,4
23,5
26,5
Cari Denge (milyar USD)
2,4
5,9
10,5
4,0
7,0
Cari Denge/GSYH (%)
54,7
68,3
53,2**
48,8**
İthalat (milyar USD)
83,8
130,5
83,9**
63,2**
İhracat (milyar USD)
Kaynak: IMF World Economic Outlook Database, International Trade Center (ITC)
(*) Tahmin
(**) ITC tarafından diğer ülke verileri kullanılarak hesaplanmıştır.
416,5
396,9
416,2
447,0
4,3
5.353
15,5
15,9
3,8
53,6**
73,9**
0,8
5.048
15,1
1,6
0,4
-
4,4
5.237
11,5
5,5
1,3
-
4,0
5.566
8,3
8,4
1,9
-
İran ekonomisinin %40’ı doğrudan devlet kontrolündedir, diğer %45’lik kısmı ise ‘Bonyad’lar aracılığı ile dolaylı
olarak devlet denetimi altındadır. Irak ile yapılan savaşta yakınlarını kaybeden ailelere yardım amacıyla kurulmuş
olan vakıflara (Bonyad’lara) geniş vergi muafiyetleri, sübvansiyonlar ve işgücü destekleri sağlanmaktadır.
Doğrudan veya dolaylı olarak devlete ait olmayan diğer ekonomik faaliyetler genelde muhafazakâr işadamlarının
hâkimiyetinde olup bu alanda da devletin kontrol ve denetim sağlama kapasitesi yüksektir.
GSYH’de Sektörlerin Payı (2013)
Tarım; %9,0
Petrol ve
Doğalgaz;
%17,0
Madencilik;
%1,0
Hizmetler;
%50,8
İnşaat,
%9.2
İmalat Sanayi;
%11,7
Elektrik, Gaz,
Su; %1,2
Kaynak: İran Merkez Bankası
İran’ın GSYH’si içinde en büyük paya hizmetler sektörü sahiptir. Venezuela, Suudi Arabistan ve Kanada’nın
ardından en fazla petrol rezervine sahip olan İran’da petrol ve doğalgaz sektörünün milli gelir içindeki payı ise,
yaptırımların etkisiyle 2011’deki %25 düzeyinden 2013 yılında %17’ye gerilemiştir. Ülkenin yaptırımlar öncesinde
günlük 4,2 milyon varil seviyesindeki petrol üretimi de yaptırımlarla birlikte 2013’te günlük 3,2 milyon varile kadar
gerilemiştir. 2014 yılı itibarıyla, İran uygulanan ambargolara karşın 3,4 milyon varil/gün seviyesindeki petrol
üretimiyle dünyanın en büyük 7. üreticisi konumundadır. 2014 yılında günlük 93 milyon varil olan küresel ham
petrol üretiminin %3,6’sını İran gerçekleştirmiştir.
4
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
İran’da ve Dünyada Petrol Üretimi (milyon varil/gün)
100
7
90
89
91
90
93
80
5
70
60
6
4,2
3,5
3,4
Dünya
3,2
İran (sağ eksen)
50
4
3
2
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014
Kaynak: U.S. Energy Information Administration (EIA)
Son Dönemdeki Ekonomik Gelişmeler
İran ekonomisinin İslam devriminden sonra küresel finans sistemine entegrasyonunun nispeten düşük olması
küresel krizin yansımalarının daha sınırlı düzeyde gerçekleşmesine neden olmuş, ayrıca küresel krizinin ardından
petrol fiyatlarında yaşanan hızlı yükseliş ülke ekonomisini olumlu etkilemiştir. Ancak, nükleer program nedeniyle
uygulanan yaptırımların devreye girmesi ile birlikte ekonomi 2012 yılında %6,6 oranında küçülmüştür.
Ekonomideki daralma, kamu yatırımlarının desteğine rağmen 2013 yılında da devam ederek %1,9 düzeyinde
gerçekleşmiştir. 2014 yılında ekonomi kamu yatırımlarının öncülüğünde yeniden büyüme kaydetmiştir. Bu
dönemde büyüme hızı %4,3 düzeyinde gerçekleşmiştir. 2015 yılında ise, devam eden ambargoların yanı sıra
petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle ekonomik aktivite yeniden ivme kaybetmiştir. 2015 yılında IMF tarafından
İran ekonomisindeki büyümenin %0,8 düzeyinde gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Ancak gerek IMF gerekse
Dünya Bankası ambargoların kalkmasıyla birlikte düşük düzeylerde seyreden enerji fiyatlarına karşın İran
ekonomisinin kayda değer ölçüde ivme kazanacağını öngörmektedir. Yakın dönemde revize edilen büyüme
rakamlarına göre, yaptırımların ortadan kalkmasının ardından İran ekonomisinin dış ticaret kanalının yanı sıra
özel tüketim ve yatırım harcamalarındaki artışla birlikte 2016-2018 döneminde Dünya Bankası tahminlerine göre
%6, IMF tahminlerine göre ise %4 civarında büyüyeceği öngörülmektedir.
İran Ekonomisine İlişkin Reel Büyüme Öngörüleri (%)
Dünya Bankası
2015*
1,9
IMF
0,8
Kaynak: Dünya Bankası, IMF
(*) Gerçekleşme tahmini
(**) Tahmin
2016**
5,8
2017**
6,7
2018**
6,0
4,4
4,0
4,2
Yaptırımların kaldırılmasının ardından İran ekonomisinde beklenen ivmelenmede mevcut hükümetin küresel
ekonomi ile entegrasyona yönelik ılımlı tutumunun da destekleyici olacağı; bu çerçevede yabancı yatırımların da
hız kazanacağı düşünülmektedir. Nitekim, müzakerelerin sürdüğü dönemde İran Merkez Bankası Başkanı’nın İran
bankalarının küresel bankacılık sistemine yeniden entegrasyonunu temin etmek amacıyla yabancı bankacılık
otoriteleri nezdinde girişimlere başladığı bilinmektedir. Ayrıca, uluslararası petrol üreticisi şirketlerin son dönemde
İran’a ziyaretlerinin artması paralelinde önümüzdeki dönemde petrol sahalarının etkili biçimde işletilmeye
başlayacağına yönelik beklentiler güç kazanmıştır.
İran, Dünya Bankası tarafında açıklanan 2015 yılına ait İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde 189 ülke arasında 118.
sırada yer almaktadır. Yaptırımların uygulamada olduğu dönemde yatırımcıların korunması ve sınır dışı ticaret
haricindeki diğer alt kalemlerde orta sıralarda yer alan İran’ın, yaptırımların kaldırılmasının ardından özellikle sınır
dışı ticaret kaleminde iyileşme kaydedeceği tahmin edilmektedir. Yabancı yatırımları çekme konusunda gerek
Orta Doğu’da gerekse gelişmekte olan ülkeler arasında halihazırda alt sıralarda yer alan İran’ın, önümüzdeki
dönemde başta enerji sektörüne yönelik yatırımlar olmak üzere bu alanda diğer ülkelerden olumlu yönde
ayrışması beklenmektedir. Bu gelişmelerin olumlu katkısı sayesinde İran ekonomisinin büyüme hızının Dünya
Bankası tahminlerine uyumlu olarak %6 seviyelerine çıkması olası görünmektedir.
5
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
Seçilmiş Ülkelerde İş Yapma Kolaylığı Endeksi*
İş
Elektrik
Gayrimenkul Krediye Yatırımcıların Sınır dışı Sözleşmelerin
yapma İş kurma bağlantısına
tescili
erişim
korunması
ticaret uygulanması
kolaylığı
erişim
BAE
31
60
4
10
97
49
101
18
Türkiye
55
94
36
52
79
20
62
36
S. Arabistan
82
130
24
31
79
99
150
86
Çin
84
136
92
43
79
134
96
7
İran
118
87
88
91
97
150
167
62
Hindistan
130
155
70
138
42
8
133
178
Pakistan
138
122
157
137
133
25
169
151
Irak
161
154
106
117
181
115
178
122
Libya
188
158
126
189
185
188
107
131
Kaynak: Dünya Bankası
(*) İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde, ülkeler 1’den 189’a kadar sıralamaktadır; 1’inci sıra en yüksek performansı göstermektedir.
Ağırlıklı olarak Asya ülkelerine ihracat yapan İran’ın en büyük pazarı, yaptırımları tanımadığını açıklayan ve
toplam ihracattan 2013 yılı itibarıyla %40 pay alan Çin olurken, bu ülkeyi %16,4 ile Türkiye, %15,9 ile Hindistan,
%11 ile Japonya ve %8,8 ile Güney Kore izlemektedir. 2012 yılından itibaren finansal alandaki yaptırımlara bağlı
olarak yaşanan ödeme zorlukları nedeniyle bu ülkelerle yapılan ihracata karşılık İran hükümetinin müteahhitlik
hizmeti talep ettiği veya petrol haricinde mal ithal ettiği görülmektedir.
İran’ın İhracatının Sektörlere Göre Dağılımı
Milyar USD
2010
2011
2012*
2013*
2014*
Mineral yakıtlar, yağlar vb.
62,6
106,7
68,9
49,4
46,1
Plastik ve türev ürünleri
2,8
3,2
2,6
3,0
4,9
Organik kimyasallar
3,0
3,6
3,2
2,9
3,9
Meyve, sebze vb.
2,3
2,0
1,1
0,8
2,6
Diğer
13,0
15,1
8,2
7,1
16,4
Toplam
83,8
130,5
83,9
63,2
73,9
Kaynak: ITC
(*) Geçici verilerdir.
İran’ın İhracatının Ülkelere Göre Dağılımı* (2013)
%40,1
%16,4
Çin
Türkiye
%15,9
Hindistan
%11,0
%8,8
%7,8
Japonya
G. Kore
Diğer
Kaynak: ITC
(*) 2014 yılına ilişkin olarak sağlıklı ülke dağılımına erişilememektedir.
İran’ın ihracatına kıyasla daha düşük düzeyde bulunan ithalatında makine, elektronik ekipman ve tahıl kalemleri
ön sıralarda yer almaktadır. Son yıllarda altın ve kakao gibi alışılmışın dışındaki ürün gruplarında ortaya çıkan
yüksek ithalat rakamlarının, büyük ölçüde yaptırımların etrafından dolaşmak için başvurulan yöntemlerden
kaynaklandığı düşünülmektedir. Yaptırımların kalkmasıyla birlikte İran’ın ithalat hacminin de önümüzdeki
denemde yüksek oranlarda artacağı tahmin edilmektedir. Ancak, jeopolitik gelişmeler ve Suudi Arabistan ile
dönem dönem tırmanan gerilimin İran’ın ekonomik performansına yönelik soru işaretleri yarattığı, bunun dış
ticaret hacmindeki genişlemeyi sınırlandırabileceği değerlendirilmektedir.
6
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
İran’ın İthalatının Sektörlere Göre Dağılımı
Milyar USD
2010
2011
2012*
2013*
2014*
Makineler, reaktörler, boylerler vb.
11,6
11,6
8,1
6,2
9,8
Tahıl
2,3
2,5
4,4
4,9
6,4
Elektronik ekipman
3,0
3,8
3,6
3,8
4,6
Demiryolu harici ulaşım araçları
Diğer
Toplam
Kaynak: ITC
(*) Geçici verilerdir.
2,5
2,9
2,4
1,5
3,8
35,3
47,4
34,7
32,4
29,1
54,7
68,3
53,2
48,8
53,6
2012 yılından itibaren özellikle Batı Avrupa ülkelerinin İran ile ticari ilişkileri belirgin biçimde sekteye uğramıştır.
Yaptırımlar öncesinde İran’a en fazla ihracat yapan ülkeler arasında Almanya, İtalya ve Fransa yer almaktayken,
yaptırımlarla birlikte Çin, BAE ve Güney Kore ülkenin en büyük tedarikçileri haline gelmiştir. ABD’nin yaptırımları
kaldırmasının ardından benzer bir adım AB ülkeleri tarafından da atılmıştır. Bu gelişmeler ışığında, AB ülkelerinin
de İran’a yönelik ihracatının hızlı bir şekilde artacağı öngörülmektedir. Nitekim, son dönemde Batılı ülkelerin İran’a
yönelik ilgisinin önemli ölçüde arttığı izlenmektedir. İran Avrupalı uçak üreticisi Airbus'tan 160 adet uçak
alabileceğini belirtirken, Avrupalı otomotiv üreticileri yatırım için İranlı şirketlerle ortaklık ön anlaşmaları
yaptıklarını, İtalyan şirketler çelik ticareti ve yatırımını kapsayan anlaşmalar imzaladıklarını açıklamıştır.
İran’ın İthalatının Ülkelere Göre Dağılımı (2014)
%32
%23
Çin
%22
BAE
%8
%8
%7
Güney Kore
Hindistan
Türkiye
Diğer
Kaynak: ITC
İran’da inşaat sektöründe yabancı müteahhitlik firmaları yoğunlukla faaliyet göstermekte olup bu alanda özellikle
Çin, Rusya ve Güney Kore ön plana çıkmaktadır. Son dönemde Endonezya ve Malezya menşeli firmaların da
sektörde varlık göstermeye başladığı kaydedilmektedir. İran’ın dış politika stratejisi paralelinde taahhüt
projelerinde önemli ağırlığı olan Çin ve Rus firmalarının, bu konumlarını kısa ve orta vadede koruması
beklenmektedir. Büyük projeleri gerçekleştirebilecek uzmanlığa sahip olmayan Rus firmalarının daha çok üçüncü
ülkelerdeki taşeronlar ile birlikte çalıştığı ifade edilmektedir. Çin firmaları tarafından üstlenilen projelerde ödemeler
petrol vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Teknik müşavirlik alanında ise; Alman, Avusturyalı, Fransız ve Japon
firmalarının etkin olduğu görülmekle birlikte yaptırımların uygulandığı dönemde bu ülke firmalarının dahil olduğu
projelerin sayısının azaldığı kaydedilmektedir. Önümüzdeki dönemde, AB ile Uzak Doğu menşeli inşaat
firmalarının altyapı yatırımlarında ve petrol sevkiyatı için boru hatlarının inşasında İran’daki iş hacimlerinin
artacağı tahmin edilmektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde İran, Irak’ın yeniden imarı sürecinde önemli bir rol
oynayan Türk müteahhitlik firmaları açısından da önemli bir cazibe merkezi olmaya adaydır.
4. Türkiye ile İran Arasındaki Ticari İlişkiler
Dış Ticaret
2010’dan bu yana iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi (Türkiye’nin altın ihracatı hariç) 10-15 milyar USD civarında
seyretmiştir. Dış ticaret hacminin büyük bir kısmını İran’dan yapılan petrol ürünleri ithalatı oluşturmakta olup dış
ticaret hacmi enerji fiyatları paralelinde şekillenmektedir. Nitekim, 2015 yılında 2014’e kıyasla ithalatta kaydedilen
%38’lik düşüş, enerji fiyatlarının hızlı gerilemesinden kaynaklanmıştır. Bu doğrultuda iki ülke arasındaki dış ticaret
hacmi önemli ölçüde daralarak yıllık bazda 9,8 milyar USD seviyesine inmiştir. Petrol fiyatları mevcut
7
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
8
seviyelerdeki düşük seyrini sürdürse bile yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte Türkiye’nin İran’a ihracatının artış
eğilimine gireceği, bu sayede de dış ticaret hacminin yükseleceği tahmin edilmektedir.
Türkiye ile İran Arasındaki Dış Ticaretin Seyri
(milyar USD)
14
Türkiye'nin İran'a altın hariç ihracatı
Türkiye'nin İran'a ihracatı
Türkiye'nin İran'dan İthalatı
12
10
8
6
4
2
0
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
Kaynak: TÜİK
Türkiye’nin İran’dan yapılan ithalatının %80’i petrol ve doğalgazdan oluşmaktadır. Bu grubu, yıllık ithalat tutarı 500
milyon USD civarında seyreden plastik ve türev ürünleri takip etmektedir. Söz konusu iki kalem haricinde ithalatta
öne çıkan bir başka grup bulunmamaktadır.
Türkiye’nin İran’dan Yaptığı İthalatın Kompozisyonu
(milyar USD)
14
Mineral yakıtlar, yağlar vb
Plastik ve mamülleri
Bakır ve bakır eşya
Diğer
12
10
8
6
4
2
0
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
Kaynak: ITC, TÜİK
2011 yılından beri Türkiye’nin İran’dan ithal ettiği petrol miktarını azalttığı, buna karşılık Irak’tan aldığı petrol
miktarını önemli ölçüde artırdığı görülmektedir. 2011 yılında %51 seviyesinde bulunan İran’dan ithal edilen
petrolün toplam içindeki payı, 2015 yılının ilk 11 ayı itibarıyla %23’e düşmüştür.
Türkiye’nin Ham Petrol İthal Ettiği Başlıca Ülkeler
Miktar (1.000 Ton)
Pay (%)
2011
2012
2013
2014
2015*
2011
2012
2013
2014
2015*
Irak
3.071
3.739
6.000
5.483
10.312
17
19
32
31
45
İran
9.287
7.561
5.256
5.195
5.111
51
39
28
30
23
Rusya
2.131
2.113
1.462
607
2.638
12
11
8
3
12
Suudi Arabistan
1.965
2.823
2.754
2.014
2.218
11
14
15
12
10
Kazakistan
1.186
1.414
1.545
1.525
563
7
7
8
9
2
Nijerya
0
397
478
1.719
531
0
2
3
10
2
İtalya
116
258
264
177
241
1
1
1
1
1
Diğer
336
1.180
795
758
1.053
2
6
4
4
5
18.092
19.485
18.554
17.478
22.667
100
100
100
100
100
Toplam
Kaynak: ITC, EPDK
(*) 2015 yılı verileri Ocak-Kasım dönemine aittir.
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
9
İran’dan boru hattıyla yapılan doğalgaz ithalatında ise, daha farklı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Hem ithalatın uzun
vadeli sözleşmeler çerçevesinde gerçekleştirilmesi hem de alternatif kaynak bulunmayışı nedeniyle İran’dan
yapılan doğalgaz ithalatı 2015 yılına kadar yükselişini sürdürmüştür. Ocak-Kasım 2015 döneminde ise, İran’ın
Türkiye’nin doğalgaz ithalatından aldığı payda az da olsa bir düşüş yaşandığı görülmektedir. Rusya ile ilişkilerin
son dönemde gerilmesi, Türkiye’yi doğalgaz temininde alternatif arayışlara itmiştir. Her ne kadar aksi yönde
açıklamalar gündeme gelmiş olsa da, Rusya’dan yapılan doğalgaz ithalatının ilerleyen dönemlerde azalabileceği,
İran’dan yapılan doğalgaz ithalatının ise yeniden artabileceği düşünülmektedir.
Türkiye’nin Doğalgaz İthal Ettiği Başlıca Ülkeler
Miktar (milyon m3)
Pay (%)
2011
2012
2013
2014
2015*
2011
2012
2013
2014
2015*
25.406
26.491
26.212
26.975
23.963
58
58
58
55
56
İran
8.190
8.215
8.730
8.932
6.954
19
18
19
18
16
Azerbaycan
3.806
3.354
4.245
6.074
5.574
9
7
9
12
13
Cezayir
4.156
4.076
3.917
4.179
3.517
9
9
9
8
8
Nijerya
1.248
1.322
1.274
1.414
1.071
3
3
3
3
2
Rusya
Diğer
Toplam
1.069
2.464
892
1.689
2.006
2
5
2
3
5
43.875
45.922
45.270
49.262
43.086
100
100
100
100
100
Kaynak: ITC, EPDK
(*) 2015 yılı verileri Ocak-Kasım dönemine aittir.
İran’a yapılan ihracat, altın ihracatı hariç tutulduğunda, son dönemde yıllık bazda 3 milyar USD civarında
seyretmekte olup 2010 sonrasında İran’ın Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payında önemli bir dalgalanma
gözlenmemektedir. 2015 yılında İran, Türkiye’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) ülkeleri arasında Irak ve
Birleşik Arap Emirlikleri’nin ardından en fazla ihracat gerçekleştirdiği üçüncü ülke olmuştur.
Türkiye’nin İran’a Yaptığı İhracat
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
Altın Hariç İhracat (milyar USD)
0,9
1,1
1,4
2,0
2,0
3,0
3,5
3,4
2,5
3,9
3,6
İhracat (milyar USD)
0,9
1,1
1,4
2,0
2,0
3,0
3,6
9,9
4,2
3,9
3,7
%1,2
%1,2
%1,3
%1,5
%2,0
%2,7
%2,7
%6,5
%2,8
%2,5
%2,5
Toplam İhracat İçindeki Payı
Kaynak: TÜİK
Kıymetli metaller kalemi dışarıda bırakıldığında, İran’a yapılan ihracatta makine alt kalemi ilk sırada yer alırken,
ihracatta belirgin bir sektörel yoğunlaşma bulunmamaktadır.
Türkiye’nin İran’a İhracatının Sektörlere Göre Dağılımı
Milyon USD
Kıymetli metaller
Makine, reaktör, kazanlar
Plastik ve türev ürünler
Ağaç ve ağaç ürünleri
Elektronik
Tütün ve tütün ürünleri
Sentetik ve suni lifler
Otomotiv
Çeşitli mamul eşya
Metal Eşya
Diğer
Toplam
Kaynak: TÜİK
2010
2011
2012
2013
2014
2015 2015 Dağılım
83
469
155
173
134
20
68
135
5
102
1.700
3.044
55
641
225
190
195
40
101
188
6
166
1.784
3.590
6.541
431
227
154
167
101
123
186
19
116
1.857
9.922
1.679
349
209
130
144
113
91
73
25
107
1.272
4.193
820
484
244
209
164
133
95
108
44
116
1.469
3.886
890
423
186
169
158
133
120
99
93
90
1.302
3.665
%24
%12
%5
%5
%4
%4
%3
%3
%3
%2
%36
%100
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
10
Türkiye ile İran arasındaki ticaretin sınır komşusu olmalarına rağmen yıllar itibarıyla arzu edilen düzeye
ulaşamadığı görülmektedir. Bu nedenle, iki ülke arasındaki ticari ilişkileri petrol ve doğalgaz ticaretinin ötesine
taşımayı ve çeşitlendirmeyi hedefleyen çalışmalar devam etmektedir. Bu doğrultuda, 29 Ocak 2014’te Türkiye ve
İran arasında tercihli ticaret anlaşması imzalanmış olup anlaşma 1 Ocak 2015’ten itibaren yürürlüğe girmiştir.
Türkiye-İran Tercihli Ticaret Anlaşması ile toplam 265 üründe (Türkiye’nin 140, İran’ın 125 ürününde) gümrük
vergisi oranı karşılıklı olarak düşürülmüştür. Türkiye bazı tarım ürünlerinde İran için gümrük tarifesi indirimi
yapmıştır. İran da kimya, plastik, ağaç ürünleri, tekstil, hazır giyim, ana metal, beyaz eşya ve elektronik sektörleri
kapsamındaki birçok üründe tarife indirimine gitmiştir.
Turizm
2015 yılında Türkiye’yi ziyaret eden 36,2 milyon turistin 1,7 milyonunun İran’dan geldiği görülmektedir. İran, en
fazla yabancı ziyaretçinin geldiği 6 ülkeden biri olurken, Orta Doğu ülkeleri içinde ziyaretçi sayısı bakımından ilk
sırada yer almaktadır. İran’dan gelen turist sayısı incelendiğinde, yaptırımların henüz yürürlükte olmadığı 2010 ve
2011 yıllarında 1,9 milyon İranlının Türkiye’yi ziyaret ettiği, yaptırımların etkisiyle İran ekonomisinin zayıflaması
paralelinde ise ziyaretçi sayısının azaldığı görülmektedir. Yaptırımların kalkmasıyla birlikte İran ekonomisinde
büyümenin hız kazanacağı öngörüsü paralelinde Türkiye’ye gelen İranlı ziyaretçi sayısının da artacağı tahmin
edilmektedir.
Türkiye’ye Gelen Turist Sayısı
(milyon kişi)
40
3
30
Toplam Turist
2
İranlı Turist (sağ eksen)
20
1
10
0
0
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
Kaynak: TC Kültür ve Turizm Bakanlığı
Ticaret Güzergâhı Olarak İran
Suriye ve Irak’ta etkili olan iç savaş koşulları, Körfez ülkelerine yapılan ihracatın güzergâhı bakımından Mısır’ın
öne çıkmasına neden olmuştur. Ancak, son dönemde Mısır ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin seyrine
bağlı olarak Türk firmaları bu ülke üzerinden yaptıkları taşımacılık faaliyetlerinde bir takım sıkıntılarla
karşılaşmaktadır. Bu durum, Türk ihracatçıların Irak, Suriye ve Mısır’a alternatif olarak İran üzerinden Körfez
ülkelerine ulaşmaya çalışmalarına neden olmaktadır.
Mevcut konjonktürde, karayoluyla çevre ülkelere yapılan ihracat açısından İran transit ülke konumuna ulaşırken,
Gürbulak ve Esendere sınır kapıları da önemli birer geçiş noktası haline gelmiştir. Ancak, gümrük kapılarında tır
geçişlerinde zorlukla karşılaşıldığı ve maliyeti artırıcı ilave yükümlülüklerin talep edildiği yönündeki haberler
gündeme gelmektedir. Dönem dönem yaşanan bu sorunların giderilmesi amacıyla yetkili mercilerin girişimlerinin
devam ettiği ifade edilmektedir.
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
5. Yaptırımların Kaldırılmasının İkili Ticari İlişkilere Olası Etkileri
Uygulanan yaptırımlar nedeniyle birçok ülke İran ile ticari ilişkilerini askıya almıştır. Öte yandan, İran’dan temin
edilen petrol ve doğalgaza bağımlılığı yüksek olan Türkiye ve benzeri ülkelere yaptırımlarla ilgili olarak bazı
muafiyetler tanınmıştır. Dolayısıyla, gerek döviz kurundaki değişimler gerekse petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar
nedeniyle tutar ve miktar bazındaki gelişmeler birbirinden farklılık arz etse de, yaptırımların uygulandığı dönemde
Türkiye’nin İran’dan yaptığı ithalattaki gerilemenin diğer ülkelere kıyasla sınırlı düzeyde kaldığı görülmektedir.
Türkiye’nin İran’a yönelik ihracatı ise, kıymetli metaller kalemi hariç tutulduğunda, istikrarlı bir seyir izlemektedir.
Altın hariç ihracatta 2013 yılında yaşanan gerilemenin, büyük ölçüde İran’ın yaşadığı ekonomik durgunlukla ilgili
olduğu düşünülmektedir.
İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılmasının ardından Türkiye ve İran arasında, Irak örneğinde olduğu gibi hızlı
bir ticaret hacmi artışı yaşanması ihtimali düşük görülmektedir. Irak’a kıyasla sanayisi çok daha gelişmiş durumda
olan ve geniş çaplı bir yeniden imar ihtiyacı bulunmayan İran, Irak’tan bu bakımdan ayrışmaktadır. Yaptırımların
kaldırılmasının ardından ticarette kaydedilecek ilerlemenin büyük ölçüde İran’ın güçlenmesi beklenen ekonomik
performansından kaynaklanacağı tahmin edilmektedir.
Kısa Vadede Etkiler
Yaptırımların kaldırılması ile birlikte İran ekonomisinin itici gücünün dünya piyasalarına yeniden açılacak enerji
sektörünün olacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede, petrol ve doğalgaz çıkarımının yanı sıra hızlanacak altyapı
faaliyetleri paralelinde inşaat sektörünün ön plana çıkacağı tahmin edilmektedir. İnşaat sektöründeki
canlanmadan esas faydayı, ülkede halen faal olan Çinli ve Rus taahhüt firmalarının elde etmesi beklenmektedir.
Bununla birlikte, İran’daki bu yeni durumun MENA bölgesinde güçlü referansları olan Türk müteahhitleri açısından
da fırsatlar yaratabileceği düşünülmektedir.
Ambargoların kaldırılmasının ardından İran’ın üretiminin artmasıyla petrol fiyatlarındaki aşağı yönlü hareketin
sürmesinin de Türkiye açısından olumlu olacağı, ülkemizin enerji faturasını daha da azaltacağı
değerlendirilmektedir. Nitekim, yapılan analizlerde yaptırımların kaldırılmasının ardından petrol ihracatının hızlı bir
şekilde artacağı tahmin edilmektedir. Bu gelişmeler ışığında, süregelen küresel arz fazlasına ve talebe ilişkin
kaygılar nedeniyle düşük düzeylerde seyreden petrol fiyatları üzerindeki aşağı yönlü baskının artabileceği tahmin
edilmektedir.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin İran’a yönelik ihracatında makine, ana metal, otomotiv yan sanayi, gıda, tekstil
ve kimyanın ön plana çıkan sektörler olacağı değerlendirilmektedir. İnşaat faaliyetlerinin artmasıyla birlikte demir
çelik, boru ve inşaat malzemeleri başta olmak üzere ilgili pek çok kalemde yaşanacak talep artışından, Türkiye’nin
de pay alacağı düşünülmektedir. Söz konusu ürün gruplarında bu ülkeye yapılan ihracatın Çin ve Hindistan gibi
güçlü küresel rakiplerin varlığına karşın yükselmesi muhtemel görülmektedir. Otomotiv üretiminin 2014 yılında
%46,7 artış kaydettiği İran, 1,1 milyon adet civarındaki üretimi ile Türkiye’nin ardından dünyada en fazla üretim
gerçekleştiren 18. ülke olmuştur. İran kendi markasıyla üretim yapsa da pek çok girdiyi yurt dışından temin
etmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde İran’a yönelik ihracatın doğrudan araç satışından ziyade
otomotiv yan sanayii ürünlerinde önemli oranda yükselebileceği tahmin edilmektedir. Diğer taraftan, Avrupa
ülkelerinin yanı sıra Çin, Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerin bu alanda Türk firmaları üzerinde yoğun bir
rekabet baskısı yaratabileceği düşünülmektedir.
İran’ın 100 milyar USD olduğu tahmin edilen yurt dışındaki finansal varlıklarının yeniden ülkenin kullanımına
sunulması da son dönemde ön plana çıkan bir gelişme olmuştur. İran Merkez Bankası Başkanı, yaptırımların
kaldırılmasının ardından Japonya ile Güney Kore’deki varlıkların Almanya ile BAE’ye transfer edildiğini
açıklamıştır. Şubat ayı başında İran’ın söz konusu varlıklarının rezerv yönetimi kapsamında ve dış ticarette
kullanılmak üzere üçüncü ülkeler vasıtasıyla Türkiye’ye de yöneldiğine ilişkin haberler gündeme gelmiştir. Bu
gelişmeler çerçevesinde, önümüzdeki dönemde ikili ilişkilerde önemli bir sorun yaşanmaması halinde yurt içi
piyasaların söz konusu fonlardan pay almaya devam edebileceği değerlendirilmektedir.
11
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
Orta ve Uzun Vadede Etkiler
İran ekonomisinin büyüme hızının kazanacağı ivme ile birlikte bu ülkeye yapılacak ihracatımızın orta vadede 10
milyar USD düzeyini aşabileceği ve İran’ın Türkiye’nin en önemli ihracat pazarlarından biri olabileceği tahmin
edilmektedir. Ancak, jeopolitik gelişmelerin iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin seyri açısından belirleyici olacağı
değerlendirilmektedir.
Enerji ithalatına bağımlılığı yüksek olan Türkiye açısından İran sahip olduğu lojistik avantaj nedeniyle de enerji
tedarikinde ön sıralarda yer almaktadır. Bir diğer önemli enerji tedarikçimiz olan Rusya ile son dönemde tırmanan
gerilimin de Türkiye’nin enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ihtiyacını öncelikli hale getirdiği görülmektedir. Bu
çerçevede, orta ve uzun vadede yaptırımların kaldırılmasının etkisiyle İran ile ticari ilişkilerin güçlenme
potansiyelinin olduğu bir ortamda, enerji tedarikinde İran’ın önemli bir alternatif haline gelebileceği
değerlendirilmektedir. Ayrıca, uzun vadede İran petrolünün ve doğalgazının AB ülkelerine ulaştırılmasında
Türkiye’nin güzergah olarak da öne çıkabileceği düşünülmektedir.
Orta ve uzun vadede İran’da iktisadi faaliyetin ivme kazanmasının yaratacağı gelir etkisi paralelinde Türkiye’ye
gelen İranlı ziyaretçi sayısının da artacağı ve 1,9 milyonluk ziyaretçi sayısı rekorunun kırılacağı tahmin
edilmektedir Ancak, jeopolitik gelişmelerin turizm faaliyetleri üzerinde zaman zaman olumsuz etkisinin olabileceği;
turist sayısındaki ve turizm gelirindeki artışı sınırlandırabileceği öngörülmektedir.
İran’ın kısa vadede ülkemizin ihracatı açısından fırsatlar doğurmasına karşın, orta-uzun vadede otomotiv, demirçelik ve çimento gibi sektörlerde Türkiye'ye rakip olabileceği de değerlendirilmektedir. Devlet desteğinin ve düşük
enerji maliyetinin İran’a bu bakımdan önemli avantaj sağlayabileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, yabancı
yatırımların daha fazla oranda ülkede etkin olup bu süreci hızlandırması için yatırım ortamının iyileştirilmesi
gerekmektedir. Bu yönde yaşanacak gelişmelerin, Türkiye ve bölge ekonomisi açısından önemli yansımalarının
olacağı düşünülmektedir.
12
İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASININ TÜRKİYE EKONOMİSİNE MUHTEMEL ETKİLERİ
İktisadi Araştırmalar Bölümü – Şubat 2016
YASAL UYARI
Bu rapor Bankamız uzmanları tarafından güvenilir olduğuna inanılan kamuya açık kaynaklardan elde edilen bilgiler kullanılmak suretiyle, sadece
bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hiçbir şekilde finansal enstrümanların alım veya satımı konusunda tavsiye veya finansal danışmanlık
hizmeti sağlanması olarak yorumlanmamalıdır. Bu raporda yer verilen görüş ve değerlendirmeler, hiçbir şekilde Türkiye İş Bankası A.Ş.’nin
kurumsal yaklaşımını yansıtmamakta olup, raporu kaleme alan uzmanların kişisel görüş ve değerlendirmeleridir. Türkiye İş Bankası A.Ş. bu
raporda yer alan bilgi, görüş ve değerlendirmelerin doğru, değişmez ve eksiksiz olması konusunda herhangi bir şekilde garanti vermemektedir.
Türkiye İş Bankası A.Ş. bu raporda yer alan bilgilerde herhangi bir bildirimde bulunmaksızın değişiklik yapma hakkına sahiptir. Bu rapor ve içindeki
bilgilerin kullanılması nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak oluşacak zararlardan Türkiye İş Bankası A.Ş. hiçbir şekilde sorumluluk kabul
etmemektedir.
İşbu rapor üzerinde Bankamızın telif hakkı olup, Bankamızın yazılı izni alınmaksızın herhangi bir kişi tarafından, herhangi bir amaçla, kısmen veya
tamamen çoğaltılamaz, dağıtılamaz veya yayımlanamaz. Tüm haklarımız saklıdır.
13
Download