YTB KÜLTÜR TAKVIMI 2016 2016 Ocak 4 Pt 5 Sa 6 Ça 7 Pe 1 8 Cu 2 9 Cu 3 10 Pa Mayıs Pt Sa Ça Pe Cu Cu Pa 1 Eylül Pt Sa Ça Pe Cu Cu Pa 1 2 3 4 2 3 4 5 6 7 8 5 6 7 8 9 10 11 11 12 13 14 15 16 17 9 10 11 12 13 14 15 12 13 14 15 16 17 18 18 19 20 21 22 23 24 16 17 18 19 20 21 22 19 20 21 22 23 24 25 25 26 27 28 29 30 31 Şubat 1 Pt 2 Sa 3 Ça 4 Pe 5 Cu 6 Cu 7 Pa 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 29 23 24 25 26 27 28 23 30 24 31 25 26 27 28 29 Haziran Pt Sa Ça 1 Pe 2 Cu 3 Cu 4 Pa 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 26 27 28 29 30 Ekim 3 Pt 4 Sa 5 Ça 6 Pe 7 Cu Cu 1 8 Pa 2 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 27 28 29 30 24 31 25 26 27 28 29 30 Mart Pt Sa Ça Pe Cu Cu Pa 1 2 3 4 5 6 7 14 8 15 9 16 10 17 11 18 12 19 13 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 Temmuz Pt Sa Ça Pe Cu 1 Cu 2 Pa 3 4 5 6 7 8 9 10 Kasım Pt 1 Sa 2 Ça 3 Pe 4 Cu 5 Cu 6 Pa 7 14 8 15 9 16 10 17 11 18 12 19 13 20 21 28 22 29 23 30 24 25 26 27 Nisan 4 11 18 25 Pt 5 12 19 26 Sa 6 13 20 27 Ça 7 14 21 28 Pe 1 8 15 22 29 Cu 2 9 16 23 30 Cu 3 10 17 24 Pa Ağustos Pt 1 8 Sa 2 9 Ça 3 10 Pe 4 11 Cu 5 12 Cu 6 13 Pa 7 14 15 16 17 18 19 20 21 Aralık Pt Sa Ça 1 Pe 2 Cu 3 Cu 4 Pa 12 19 26 13 20 27 14 21 28 15 22 29 16 23 30 17 24 31 18 25 5 6 7 8 9 10 11 22 29 23 30 24 31 25 26 27 28 RESMİ TATİL GÜNLERİ 2016 Hafta Tatili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Cumartesi - Pazar Yılbaşı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Ocak / Cuma Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı . . . . . . . 23 Nisan / Cumartesi Emek ve Dayanışma Günü . . . . . . . . . . . . . . . 1 Mayıs / Pazar Atatürk Anma, Gençlik ve Spor Bayramı . . . 19 Mayıs / Perşembe Ramazan Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 - 6 - 7 Temmuz / Salı, Çarşamba, Perşembe Zafer Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 Ağustos / Salı Kurban Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12 - 13 - 14 - 15 Eylül / Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe Cumhuriyet Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29 Ekim / Cumartesi 2017 Ocak Pt Sa Ça Pe Cu Cu Pa 1 Mayıs Pt 1 Sa 2 Ça 3 Pe 4 Cu 5 Cu 6 Pa 7 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 8 9 10 11 12 13 14 16 17 18 19 20 21 22 15 16 17 18 19 20 21 Eylül 4 11 Pt 5 12 Sa 6 13 Ça 7 14 Pe 1 8 15 Cu Cu 2 9 16 Pa 3 10 17 23 30 24 31 25 26 27 28 29 22 29 23 30 24 31 25 26 27 28 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 Şubat Pt Sa Ça 1 Pe 2 Cu 3 Cu 4 Pa 5 6 7 8 9 10 11 12 Haziran Pt Sa Ça 1 Pe 2 Cu 3 Cu 4 Pa 5 6 7 8 9 10 11 Ekim Pt Sa Ça Pe Cu Cu 1 Pa 2 3 4 5 6 7 8 13 14 15 16 17 18 19 12 13 14 15 16 17 18 9 10 11 12 13 14 15 20 27 21 28 22 23 24 25 26 19 20 21 22 23 24 25 16 17 18 19 20 21 22 26 27 28 29 30 23 30 24 31 25 26 27 28 29 Mart Pt Sa Ça Pe Cu Cu Pa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Temmuz 3 Pt 4 Sa 5 Ça 6 Pe 7 Cu Cu 1 8 Pa 2 9 Kasım Pt Sa 1 Ça 2 Pe 3 Cu 4 Cu 5 Pa 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 24 31 25 26 27 28 29 30 13 20 27 14 21 28 15 22 29 16 23 30 17 24 18 25 19 26 Nisan Pt Sa Ça Pe Cu 1 Cu 2 Pa 3 4 5 6 7 8 9 Ağustos Pt 1 Sa 2 Ça 3 Pe 4 Cu 5 Cu 6 Pa 7 14 8 15 9 16 10 17 11 18 12 19 13 20 Aralık Pt Sa Ça Pe 1 Cu 2 Cu 3 Pa 4 5 6 7 8 9 10 10 17 24 11 18 25 12 19 26 13 20 27 14 21 28 15 22 29 16 23 30 21 28 22 29 23 30 24 31 25 26 27 11 18 25 12 19 26 13 20 27 14 21 28 15 22 29 16 23 30 17 24 31 RESMİ TATİL GÜNLERİ 2017 Hafta Tatili . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Cumartesi - Pazar Yılbaşı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 Ocak / Pazar Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı . . . . . . . 23 Nisan / Pazar Emek ve Dayanışma Günü . . . . . . . . . . . . . . . 1 Mayıs / Pazartesi Atatürk Anma, Gençlik ve Spor Bayramı . . . 19 Mayıs / Cuma Ramazan Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25 - 26 - 27 Haziran / Pazar, Pazartesi, Salı Zafer Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 Ağustos / Çarşamba Kurban Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 - 2 - 3 - 4 Eylül / Cuma, Cumartesi, Pazar, Pazartesi Cumhuriyet Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29 Ekim / Pazar Türk dilinin yüksek sanat, edebiyat ve bilim diline dönüşmesi sürecinde Alî Şîr Nevâî en önemli köşe taşlarından biridir. 1441 yılında Timur Devletinin önemli şehirlerinden biri olan Herat’ta doğmuştur. Kendisi de bir şair olan, din, kültür ve bilimin hamisi ve devrin sultanı olacak Hüseyin Baykara’nın yakın arkadaşı olarak büyüyen Alî Şîr Nevâî, daha sonra da onun yanından ayrılmamış ve devlette önemli görevler almıştır. Türk kültürünün ve dilinin yüksek Fars etkisinden kurtulması ve kendine has bir vadide yol alması o dönemin önemli meselelerinden biri olarak boy gösteriyordu. Ali Şir Nevai’nin Çağatayca yazdığı şiirler Cami ile zirvesini yaşayan Divan edebiyatının Türkçe ile de mümkün olduğunu göstermesi ve dil şuuru kazandırması bakımından hayati öneme sahiptir. 1501 tarihinde Herat’ta vefat etmiştir. Klasik Türk şiirinin son büyük temsilcisi olan Galip Dede, çok genç yaşta Galata Mevlevihanesi şeyhi olmuştur. Dönemin yenilikçi Sultanı III. Selim’le yakın dostluğu sayesinde Yeni Osmanlı’nın zihniyet mimarı olarak Mesnevihanbaşı tayin edilmiş ve Nizam-ı Cedit askerlerine Mesnevi dersleri vererek onların zihniyet dünyasını imar etmiştir. Parlak bir şair olarak yetişen Galip Dede’nin en büyük eseri, Nabi’nin Harabat’ı üzerine girilen bir iddia sonucu yazdığı Hüsn-ü Aşk’tır. Daha önce hiç karşılaşılmamış mazmunlar, büyüleyici terkipler ve tasavvufi remizlerle dolu bu büyük eserde şair insanın tekamül / olgunlaşmasının hikayesini bir aşk hikayesi şeklinde anlatmıştır. Döneminin insanının şahsında insana odaklanan şair, bu büyük eseriyle klasik edebiyatımızın büyükleri arasındaki yerini almıştır. Efendimsin cihanda itibarım varsa sendendir. Miyan-ı aşıkanda iştiharım varsa sendendir. 28 Pazartesi Aralık 29 Salı Aralık 30 Çarşamba Aralık 31 Perşembe Ocak 01 Cuma Ocak 02 03 Cumartesi Ocak Pazar Ocak Ali Şir Nevâî’nin vefâtı (1501) Şeyh Galip'in vefâtı (1799) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 01 Büyük Türk ahlakçısı. Birçok alim ve devlet adamı yetiştirmiş bir ailenin mensubudur. Dedesi Fatih Sultan Mehmet Han’ın hocalarından Abdulkadir Hamidi’dir. Kara Salih Efendi, Çivizade gibi büyük alimlerden ders almıştır. Büyük tarihçilerimizden Gelibolulu Âli ile yakın dosttur. Tecrid, Mevakıf, Dürer ve Gurer Haşiyeleri, risaleleri, şiirlerinin toplandığı bir Divan’ı, Tabakat-ı Hanefiyye (İmam-ı A’zam hazretlerinden İbn-i Kemal Paşa’ya kadar) gibi eserlerinin yanında en mühim eseri olarak Ahlak-ı Alâi’yi zikredebiliriz. Kınalızade, kendisinden önceki büyük ahlak kitapları olan Nasirüddin Tusi’nin Ahlakı Nasıri, Celaleddin Devvami’nin Ahlak-ı Celali ve Ahlak-ı Muhsini kitapları derc edip yeni ve en az onlar kadar etkin bir ahlak kitabı olarak hazırlamıştır. Şam, Kahire, Bursa, İstanbul Kadılığı yapan Kınalızade, Anadolu Kazaskeriyken 21 Ocak 1572 günü Edirne’de vefat etmiştir. Divan edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Fuzuli, 16. yüzyılda Safevilerin yönetimindeki Irak’ta ömrünü sürdürdü. Türkçe, Arapça ve Farsça eserler verse de, Azeri şivesiyle söylediği Türkçe şiirleri, üslubu, söyleyiş edası, mazmunları, tercih ettiği konularla hem divan şiirini hem de halk edebiyatını etkilemiştir. Döneminin aksine basit ve anlaşılır bir dille yazdığı gazelleri çok beğenilmiş ve taklit edilmiştir. Kendisi de bir Ehl-i Beyt aşığı olan Fuzuli, Kerbela’da Hz. Hüseyin’in türbedarı olarak hizmet etti. Tasavvuf, aşk, özlem, benlikten vazgeçme, ehli beyt sevgisi gibi temalarla yazdığı şiirlerinden en meşhurları aslen bir naat olan Su Kasidesi ile Hz. Hüseyin’e yazdığı mersiyedir. Hafızalardan silinmeyen onlarca beyti olsa da, en bilinenlerinden biri şöyledir. “Aşk imiş her ne var âlemde İlm bir kîl-ü kâl imiş ancak” 04 Pazartesi Ocak 05 Salı Ocak 06 Çarşamba Ocak 07 Perşembe Ocak 08 Cuma Ocak 09 10 Cumartesi Ocak Pazar Ocak Fuzûlinin vefâtı (1556) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 02 Sarıkamış Harekâtı I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya İmparatorluğu arasında Sarıkamış’ta gerçekleşen kara çatışmalarıdır. 1914 yılında dönemin Başkomutan Vekili olan Enver Paşa, 93 Harbi’nde kaybedilip Ruslara bırakılan Kars, Batum, Artvin ve Ardahan’ı geri alıp Kafkasya’ya yönelmeyi planlıyordu. 22 Aralık tarihinde başlatılan Sarıkamış Harekâtı büyük bir hezimetle sonuçlanmıştır. Genelkurmay Başkanlığı’nın verilerine göre 60.000 Osmanlı askeri şehit olmuştur. Savaşın en hazin kısmı ise Osmanlı kayıplarının birçoğunun Ruslar ile yapılan çarpışmalarda değil de ağır soğuk hava koşulları yüzünden olmasıdır. Savaştan sonra İstanbul’a dönen Enver Paşa uzun bir süre Sarıkamış hakkında herhangi bir haber, bildiri veya yayın yapılmasını engelleyerek sansür uygulamış ve Osmanlı halkı savaşta olup bitenleri uzun yıllar sonra öğrenebilmiştir. Allahuekber Dağları'nın göğüne doğan yıldızlar için her yıl 15 Ocak tarihinde anma günü düzenlenmektedir. Türkiye, öncesi olmakla birlikte, 1992 yılında uygulamaya konulan Büyük Öğrenci Projesi ile sistemli bir şekilde uluslararası öğrencilere kamu kaynaklı burslar tahsis etmeye başlamıştır. 2010 yılında Başkanlığımızın kurulması ve Uluslararası Öğrenciler Değerlendirme Kurulu’nun oluşturulmasıyla birlikte, ülkemizin vermiş olduğu burslar, dünyadaki uygulamalar çerçevesinde gözden geçirilmiştir. Dış temsilcilikler ve üniversiteler de dahil olmak üzere ilgili tüm kurumlardan katkı alınarak, dış politika öncelikleriyle uyumlu, tematik ve bölgesel düzeyde farklılaşan alt programlardan oluşan ve rekabetçi bir burs sistemi tasarlanmış ve 11 Ocak 2012 tarihli Kurul kararıyla Türkiye Bursları adıyla uygulamaya konulmuştur. 11 Pazartesi Ocak Türkiye Bursları’nın Hayata Geçisi (2012) 12 Salı Ocak 13 Çarşamba Rauf Denktaş’ın vefâtı (2012) Ocak 14 Perşembe Ocak 15 Cuma Ocak 16 Cumartesi Ocak Pazar Ocak Sarıkamış Şehitleri Günü (1915) 17 Körfez Savaşı (1991) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 03 Sezai Karakoç 1933 Diyarbakır Ergani doğumludur. Gaziantep Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi mezunudur. Maliye Müfettişi göreviyle Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bulunmuştur. Türk şiirini metafizik temele oturtan şair olarak tanınır. Geleneksel şiirimizdeki çağrışım metodunu soyutlamaya dönüştürmüştür. Monna Roza, Hızırla Kırk Saat gibi şiirleri geniş yankılar uyandırarak birçok gönüle tercüman olmuştur. Karakoç’un şiiri bir düşünce ekolünün de temelini teşkil eder. Şairliği kadar fikir adamı sıfatıyla da kabul görür. Kıymeti hiç eksilmeyen edebiyat, düşünce ve inceleme yazılarının yanında hikaye, piyes türünde de eserler vermiştir. Türk edebiyatının bu kıymetli kalemi Cumhuriyet dönemi edebiyat ve fikir dünyasına ‘Diriliş Hareketi’ adıyla damgasını vurmuştur. Bir dönem siyasi bir oluşum haline de gelen Diriliş hareketi, bu topraklardaki Türk islam varlığının yerlilikten evrenselliğe uzanan derin bir yorumu niteliği taşımaktadır. Yaşayan büyük Türk şairlerinden biridir. Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Sevgili Ey sevgili Ey sevgili Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Osmanlı medeniyetinin tüm inceliklerini, dil ve düşünüş zenginliklerini modern cumhuriyete taşıyan edebiyatçılarımızdan biridir. Şiir, öykü, roman, deneme gibi birçok türde eserler kaleme almıştır. “Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman” mısraında tecessüm eden zaman, mekân ve yaşantılanan hayata olan vurgu ve lirik söyleyiş kendini belli eder. Saatleri Ayarlama Enstitüsü isimli romanındaki ironi, mizah ve bürokrasi eleştirisi, Mahur Beste ve Huzur’da yerini bir medeniyetle yoğrulup şeklini almış bireyin ve bizatihî o medeniyetin uzun şarkısına bırakır. Yaşadığı dönemin siyasi ve ferdî krizlerini çok iyi teşhis etmiş, bu belirsiz durumu aşma denemesi olarak “devam ederek değişmek, değişerek devam etmek” şeklinde ifade ettiği bir terkip sunmuş, eserlerinde de bu imtidad fikrini filizlendirmiştir. 18 Pazartesi Ocak 19 Salı Ocak 20 Çarşamba Ocak 21 Perşembe Ocak 22 Cuma Ocak 23 Cumartesi Ocak Pazar Ocak Sezai Karakoç'un doğumu (1933) 24 Ahmet Hamdi Tanpınar’ın vefatı (1962) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 04 Iydgâh Camii Tunuslu Hayrettin Paşa, Osmanlı devlet zekâsının temerküz ettiği isimlerden biridir. Kafkaslardan köle tüccarlarıyla İstanbul’a getirilmiş, Reis-ül Ulema tarafından satın alındıktan sonra talim ve terbiyesiyle ilgilenilmiş, yeteneği ve çalışkanlığıyla ilgi çekmiştir. Tunus Valisi Ahmet Paşa tarafından yetiştirilmiş, Tunus’ta bahriye müdürü olarak görev yapmış, II. Abdülhamid'in saltanatında ise sadrazamlık gibi bürokrasinin en üst kademesine kadar yükselmiştir. Bu yükselişi, Tunus-Osmanlı bağlarının güçlendirilmesindeki hizmetlerinin yanı sıra Fransızcaya hâkim olması nedeniyle Osmanlı-Batı ilişkilerinde üstlendiği kilit rollerle önemli bir bürokrat olduğunu kanıtlamıştır. Hayrettin Paşa, 1890 tarihinde vefat etmiştir. Mezarı İstanbul'un Eyüp semtinde bulunan Bostan İskelesi mevkiindedir. Bayram yeri manasına gelen Kaşgar'daki Iydgah meydanında bulunan Iydgah Camii, 15. yüzyılda Saqsız Mizra tarafından 16,800 metrekarelik bir alana yaptırılmış, Orta Asya'nın en büyük camisidir. Sonraki dönemlerde ibadet yerlerine yapılan eklemelerle genişletilen cami, geniş bir avluya sahiptir. Avlu etrafı su arklarıyla çevrilmiş, parçalara bölünmüştür. Caminin giriş kemeri bulunduğu yöreye uygun olması için kum renkli tuğlalarla yapılmıştır. Yapının batısında namaz salonu bulunmaktadır. Tavanı açık mavi sütunlar taşır ve bütün sütunların tamamı dörtgen biçimindedir. 10 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği cami kendine özgü mozaiklerle rengarenk süslenmiştir. Cami zaman içerisinde tahribata uğramış olsa da çeşitli kereler tadil edilmiş, II. Abdülhamid Han caminin tadilatını bizzat üstlenmiştir. Yapı kendine özgü mozaiklerle İslam mimarisinin nadide eserleri arasındadır. 25 Pazartesi Ocak 26 Salı Avustralya Milli Günü Hindistan Milli Günü Ocak 27 Çarşamba Ocak Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu (1299) 28 Perşembe Ocak Kemal Arıkan’ın Asala tarafından şehit edilmesi (1982) 29 Cuma Ocak 30 www.ytb.gov.tr 05 Ocak Pazar Ocak Tunuslu Hayreddin Paşa’nın vefatı Batı Trakya Milli Direniş Günü 31 2016 HAFTA Cumartesi Bender Kalesi Osmanlı-Türk üslubunu en belirgin çizgileriyle ortaya çıkaran, Klasik Türk müziğinin deha bestekârı. Itrî 1630-1640 yılları arasında İstanbul’da bu dünyaya ve yine aynı şehirde 1711 yılında diğer dünyaya doğmuştur. Buhurîzâde Mustafa Efendi ismiyle anılmış, şiirlerinde Itrî mahlasını kullanmıştır. Ruhundaki incelik onu yalnızca musikiyle değil çiçek yetiştirmeyle, meyvecilikle de ilgili kılmıştır. Itrî mahlasını bu sebeple kullandığı sanılmaktadır. Osmanlı Sultanı IV. Mehmed tarafından himaye edilen Itrî, sarayda düzenlenen fasıllara hanende olarak katılmış ve besteleriyle padişahın beğenisini kazanmıştır. Enderun’da hocalık ve hanendelik yapan Itri; uzun yıllar devam edeceği esirciler kethüdalığı görevine getirilmiştir. Beş padişah dönemi gören Itri, ellili yaşlarında saraydan ayrılmıştır. Müstakimzade’ye göre Yenikapı Mevlevihanesinde sırlanmıştır. Bestelediği Segâh Salât-ı Ümmiye ve Tekbir’i milyonlarca müslümanın dilinden, gönlünden semaya seslenmeye devam etmektedir. Osmanlı Devleti'nin Kuzey sınırı kabul edilen Bender Kalesi, Dinyester (Aksu) Irmağı kıyısına kurulu bir Osmanlı eseridir. Kalenin Mimar Sinan eseri olduğuna ilişkin kayıtlar da bulunmakla birlikte Mimar Sinan’ın saydığı eserler arasında adı geçmemektedir. Yüksek burçları ve korunaklı yapısıyla bilinen kale tarih boyunca Eflak Boğdan, Kırım ve Rusya ilişkilerinde önemli fonksiyonlar icra etmiştir. Farsça Liman anlamına gelen Bender, adından da anlaşılacağı üzere Karadeniz’in kilit noktalarındandır. XVII. Yüzyıl ortalarında bölgeyi ziyaret eden Evliya Çelebi, Bender kalesi ve Bender şehri hakkında ayrıntılı malumatlar vermektedir. Buna göre şehir Müslüman ve Hristiya'nın birlikte yaşadığı zengin bir ticaret noktasıdır. 1770 yılında Ruslar’ın uzun süren bir kuşatma sonrasında ele geçirdiği Bender Kalesinde, Müslüman halkın düşman eline geçmemek için ailelerini öldürmek zorunda kaldığı anlatılır. Hotin Kalesi’yle benzer mimari yapıya sahip olan Bender Kalesi, 1812 yılında kesin olarak Osmanlı idaresinden çıkmıştır. Günümüzde Moldava sınırları içindedir. 01 Pazartesi Şubat 02 Salı Şubat 03 Çarşamba Şubat 04 Perşembe Dünya Kanser Günü Şubat 05 Cuma Şubat 06 www.ytb.gov.tr 06 Şubat Yeni Zelanda Milli Günü 07 2016 HAFTA Cumartesi Pazar Şubat Tir-i Müjgan Sultan’dan doğma, Sultan Abdülmecid’den olma Sultan Abdulhamid, 1842’de veliaht olarak doğduğu toprakların tahtına 1876’da geçti, 1909’da indirildi. Osmanlı Devleti’nin en nev-i şahsına münhasır padişahlarından biriydi. İktidarında Hicaz Demiryolları inşa edilmiş, ilk kız okulları açılmış, Mülkiye kurulmuş, haberleşme, sağlık ve sosyal yardımlaşma kurumları geliştirilmiştir. Yıldız Sarayı’nda kurdurduğu devasa kütüphane, yabancı dillerde Türklerle ilgili yazılmış eserler, Avrupa’da çıkan gazete ve dergiler, roman ve hikayeler, coğrayfa eserleri ve seyahatnamelerden müteşekkildi. Din, devlet, sosyal ve kültürel hayatın her birinde kendine has bir ustalığı vardı ve bunu topluma yaymakta çok başarılıydı. Azerbaycan istiklalinin simge isimlerinden olan büyük şair Vahapzade, Azerbaycan’ın Şeki şehrinde 1925 yılında dünyaya gelmiştir. Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Bölümü'nden mezun olmuş ve 2001 yılına değin üniversitede ders vermiştir. Sosyalist dönemde özgürlükçü düşünceleriyle tanınmış, Güney ve Kuzey Azerbaycan’ın bölünmüşlüğünü ele aldığı ‘Gülistan’ şiiriyle geniş çevrelere adını duyurmuştur. Özgürlük, vatan ve millet sevgisi, vatan hasreti, anadil ve hasret gibi temaları konu eden şiirlerinde kullandığı temiz ve duru Türkçesi sebebiyle sadece Azerbaycan değil, Türk dilinin konuşulduğu tüm coğrafyalarda halk şairi olarak tanınıp kabul edilmiştir. Eserleri çeşitli dillere çevrilmiştir. Azerbaycan’ın bağımsızlığının ardından kendisine İstiklal Nişanı takdim edilen Vahapzade 2009 tarihinde Bakü’de vefat etmiş, fani varlığı Azerbaycan’ın onuru olan isimlerin defnedildiği Fahri Hıyabanında, ölümsüz ismi ise Türk dilini konuşanların yüreğinde yer bulmuştur. Dünyada eğer saygı umar, neşe dilersen. Öz kalbine bak, zulmeti boğ, nefreti öldür. Güldürsen eğer başkasını, sen de gülersin. Gülmek dileğindirse eğer, özgeyi güldür. Kıbrıs Adası, bir arada yaşama kültürü bakımından önemli veriler sağlayacak bir saha olma özelliğini sürdürüyor. 1960 yılında Türkler ve Rumlar arasında kurulan ortaklık devleti kalıcı bir çözüm getirememişti. 1963 yılından sonra artan Türklere yönelik baskı ve saldırılar, Kıbrıslı Türklerin direnişiyle 70’li yıllarda yerini esir değiş-tokuşuna bırakmıştı. Kalıcı bir çözüm bulma ve Türklerin otonom ve özerk bir yönetime sahip olma çabaları, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin (KTFD) kuruluşuyla sonuçlandı. Oybirliğiyle devlet başkanı seçilen Rauf Denktaş’ın kuruluş bildirisini okumasıyla can bulan Federe Devlet, 1975-1983 yılları arasında varlığını sürdürdü. Uluslararası tanınırlığa sahip olmasa da Türkleri bağımsız bir siyasi çatı altında toplayan bu devlet yerini 15 Kasım 1983’te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne bıraktı. 08 Pazartesi Şubat 09 Salı Dünya Sigarayı Bırakma Günü Şubat 10 Çarşamba Şubat II. Abdülhamid Han’in vefatı (1918) 11 Perşembe İran Milli Günü Şubat 12 Cuma Şubat 13 Cumartesi Şubat Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin Kuruluşu (1975) Bahtiyar Vahapzade'nin vefatı(2009) 14 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 07 Pazar Şubat Blagay Tekkesi Bosna Hersek’te bulunan Osmanlı dönemine ait önemli dini yapılardan birisi olan Blagay tekkesi, Blagay kasabası yakınlarında, Buna Nehri’nin kaynağına yakın bir noktada kurulmuştur. Yapım yılına dair kesin bilgi bulunmamakla birlikte 1520’li yıllarda inşa edildiği kabul edilmektedir. Misafirhane, türbe ve tekke binasından oluşan yapı 1851’de restore edilmiş, daha sonraki yıllarda kısmi tadilatlar yapılmıştır. Başlangıçta bir Bektaşi tekkesi olmak üzere inşa edilen yapı, bölgede İslam kültürünün yayılması ve Boşnak halkının dini bilince kavuşmasında önemli bir rol oynamıştır. Daha sonra muhtelif tasavvuf ekollerinin yaşandığı tekke, bir Ahmet Yesevi dervişi olan Sarı Saltuk’un kabrine de mekanlık etmesi sebebiyle ayrı bir önem taşımaktadır. Sarı Saltuk, adı Rumeli fütuhatlarıyla özdeşleşen, Rumeli’nin maneviyatını simgeleyen bir derviş ismidir. Rumeli’nin muhtelif yerlerinde bu dervişe izafe edilen mezarlar ve tekkeler bulunmaktadır. Osmanlı mimarisinin görkemli bir örneği olan Blagay Tekkesi Bosnalılar tarafından Milli Anıt olarak kabul edilmektedir. Türkler için ise Rumelinde yaşanılan altı asırlık sükûnet ve kardeşlik çağının şahidi olması dolayısıyla özel bir anlam taşımaktadır. İbn-i Battuta, Ortaçağın en büyük seyyahı ve Rıhlet-ü İbn Battûta ismiyle bilinen seyahatnamenin yazarıdır. Çeyrek yüzyılı aşan seyahatleri ile Mısır, Suriye, Arap Yarımadası, Irak, İran, Doğu Afrika, Anadolu, Kuzey Türk illeri, Doğu Asya, Hindistan, Çin, Endülüs ve Sudan gibi ülkeleri görmüş, tanımıştır. Bu seyahatlerin neticesinde de 14. yüzyıl İslam dünyası ile Türk âlemini, canlı levhalar halinde seyahatnamesinde aksettirmiştir. İbn-i Battuta kitabında, coğrafya ve tarih bilgilerinin yanı sıra, gezip gördüğü yerlerde yaşayan insanların günlük yaşam biçimlerine de büyük yer ayırmıştır. XIV. yüzyıldaki İslam dünyasının ekonomi, sanat ve ulaştırma gibi işleri üzerine araştırma yapanlar için İbn-i Battuta’nın kitabı çok değerli bir hazinedir. 15 Pazartesi Şubat 16 Salı Şubat Uluslararası Kyoto İklim Sözleşmesi (1997) 17 Çarşamba Şubat Kosova’nın bağımsızlığı ilan etmesi (2008) 18 Perşembe Şubat 19 Cuma Şubat 20 Cumartesi Şubat Pazar Şubat Türkiye’nin Nato’ya girişi (1952) Kuveyt Milli Günü 21 Dünya Anadil Günü 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 08 Türkiye’nin Bilge Mimar’ı. Mimariye yalnız teknik bir mesele değil, insanın varoluşunu kuşatan, onun anlam ve değer dünyasının bir inşası olduğunun bilinciyle yaklaşmıştır. 1920’de Antalya’da doğdu. Galatasaray Lisesi ve İDGSA Mimarlık Bölümü’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde “Osmanlı ve Selçuklu Mimarisinde Sütun Başlıkları” adlı çalışması Türkiye’de yazılmış ilk sanat tarihi tezidir. “Modern Mimarinin Sorunları” adlı tezi ile doçent ünvanı aldı. Kent, imar, koruma konularında pek çok görev almış, Beyazıt Meydanı’nı tasarlamıştır. 1959-60’ta Marmara Bölgesi Planlama Teşkilatı Başkanlığı ve 1961’de İstanbul Belediyesi Planlama Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1974-75’te Dünya Bankası İstanbul Metropol Planlama Projesi’ne başkanlık yaptı. 1974-76 arasında Avrupa Konseyi Türk Delegasyonu Üyeliği yaptı. 1975-80 arasında İstanbul Belediyesi’nde, 1979’de Ankara Belediyesi metropol planlama, yeni yerleşmeler, kent merkezleri ve koruma danışmanlığı yaptı. Ankara’daki Türk Tarih Kurumu binası, Bodrum’daki Ertegün evi ve yine Bodrum’daki Demir Evler Projeleri Ağa Han Mimarlık Ödülüne layık görülmüştür. Cansever, dünyada üç kez Ağa Han Mimarlık Ödülü almış tek mimardır. 1983’te Ağa Han Büyük Jüri Üyeliği yaptı. Turgut Cansever’in bir mimar ya da mimarlık üzerine sözleri olan bir isim olarak sınırlandırılması, anlaşılmasının önünde en önemli engel olmuştur. Hayata Müslümanca bakmanın varlık meselesi olduğu şuuruyla hareket etmiştir. SSCB’nin dağılma sürecine girmesini takiben 1988 tarihinde silahlı çatışmaya dönüşen Dağlık Karabağ sorunu kısa sürede Ermenistan-Azerbaycan savaşına dönüşmüştü. Savaş, Rus desteğini alan Ermenilerin lehine işliyordu. Dağlık Karabağ Bölgesi'ndeki tek hava alanına sahip ve stratejik önem taşıyan Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî hedef niteliğindeydi. Ermeni kuvvetleri kasabayı abluka altına alarak etrafıyla bağlantısını kesmiş ve kasabayı aylarca top ateşine tutmuştu. 1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gecesi Ermeni kuvvetler; Sovyetlerin 366. Mekanize Alayının da desteği ile Hocalı kasabasında; 83 çocuk, 106 kadın ve 70’den fazla yaşlı dâhil olmak üzere toplam 613 kişiyi katletti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulurken, Ermeni güçleri bin kişiyi rehin aldı. Bunlardan 150 kişinin akıbeti hâlâ bilinmiyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı’nı Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirmiştir. 22 Pazartesi Şubat Turgut Cansever’in vefatı (2009) 23 Salı Şubat 24 Çarşamba Şubat 25 Perşembe Kuveyt Milli Günü Şubat 26 Cuma Hocalı Katliamı (1992) Şubat 27 Cumartesi 28 Pazar Sivil Savunma Günü 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 09 Şubat Prof. Dr. Necmettin Erbakan’in Vefatı (2011) Şubat Eyyubiler Devleti'nin kurucusu olan Selahaddin Eyyubi, 1137’de Tekrit’te doğdu. Selahaddin Eyyubi henüz 31 yaşındayken hem Suriye birliklerinin komutanlığına hem de "Melik" unvanıyla Mısır vezirliğine atandı. 1171’de Mısır’da Şii Fatımi halifeliğine son vererek Sünniliğe dönüldüğünü ilan eden Selahaddin Eyyubi böylece Mısır’ın tek yöneticisi durumuna geldi. Suriye, Kuzey Mezopotamya, Filistin ve Mısır’daki tüm Müslüman topraklarını kendi bayrağı altında birleştirmeye girişti. Zamanla cömert, erdemli ama kararlı bir hükümdar olarak ünlendi. Selahaddin, Haçlılara en büyük darbesini ise 88 yıl Frankların elinde kalan Kudüs’ü 2 Ekim 1187’de teslim alarak indirdi. Selahaddin Eyyübi, 1193 Şubat’ında hastalandı. On dört gün hasta yattı. 4 Mart 1193 tarihinde, 56 yaşında Şam’da vefat etti. Kabri Şam’da Medresetü’l - Aziziye’dedir. Yedi tepe üzerine kurulu şehirlerden biri olan Filibe, bugünkü Bulgaristan’ın başkent Sofya’dan sonra en büyük kenti. Neolitik çağa uzanan ömründe Roma, Bizans ve Osmanlı hakimiyetini gördü. İsmini Yunan Philippoupolis’tan alan şehre Bulgarlar Plovdiv demeye devam ediyorlar. 1390’da bir Osmanlı şehri olduktan sonra, Rumeli Beylerbeyiliğine de ev sahipliği yaptı. Evliya Çelebi, seyahatnamesinde 17. yüzyılın Filibe’sini şöyle tarif ediyor: “Şehir 9 adet kayalık tepe üzerine ve dereler arasına kurulmuş. Filibe’de 53 cami, 70 okul, 9 medrese, 7 darül-kurra, 11 tekke, 8 hamam, 9 han ve sayısız kervansaray var idi”. Osmanlı sivil mimarisinin en iyi örneklerinin hâlâ yaşatıldığı şehirde, Roma ve Bizans eserleri ile Osmanlı mimarisi ve ardından modern mimarinin iç içe geçtiği, harmoni içinde yaşadığı asude bir kent olma özelliğini sürdürüyor. Roma’dan kalan antik tiyatro bugün hala müzik ve dans festivallerine ev sahipliği yapıyor. 2019 Avrupa Kültür Başkenti seçilen Filibe tarihi ve turistik yapıları, sivil mimarisi, canlı kültürel ortamıyla misafirlerini bekliyor. 29 Pazartesi Şubat 01 Salı Mart Bosna Hersek’in Bağımsızlığı (1992) 02 Çarşamba Yeşilay Haftası Mart 03 Perşembe Bulgaristan Milli Günü Mart 04 Cuma Mart 05 Cumartesi Mart Pazar Mart Selâhaddin Eyyûbî’nin vefâtı (1193) 6 yeni Türk Devletinin Birleşmiş Milletler’e girişi (1992) 06 Türkiye’nin Avrupa Gümrük Birliği’ne Giriş Antlaşması (1995) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 10 Türk İstiklâl Harbi’nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla Maarif Vekaleti, 1921’de bir güfte yarışması düzenlemiş, söz konusu yarışmaya toplam 724 şiir katılmıştır. Kazanan güfteye para ödülü konduğu için önce yarışmaya katılmak istemeyen Burdur milletvekili Mehmet Âkif Ersoy, Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine, Ankara’daki Taceddin Dergahı’nda yazdığı ve İstiklal Harbi’ni verecek olan Türk Ordusu’na hitap ettiği şiirini yarışmaya koymuştur. Yapılan elemeler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Âkif’in yazdığı şiir coşkulu alkışlarla kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı’nı okuyan ilk kişi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver olmuştur. Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl Marşı’nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat’a dahil etmemiş ve İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan etmiştir. “Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl; Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl! Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakka tapan milletimin istiklâl” 07 Pazartesi Mart 08 Salı Dünya Kadınlar Günü Mart 09 Çarşamba Mart 10 Perşembe Mart Almanya’da Backnang Faciası (2013) 11 Cuma Mart 12 Cumartesi Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü (1921) Türkiye-İsveç İşgücü Anlaşması (1967) 13 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 11 Pazar Mart Çanakkale Zaferi, Türk milletinin gurur duyduğu dönüm noktalarından biridir. I. Dünya Savaşı devam ederken, Çanakkale Boğazı’nın askeri ve ticari önemi, adaların cazibesine kapılan; Boğazı geçerek İstanbul’u ele geçirmeyi hedefleyen İtilaf Devletleri'nin harekete geçmesiyle başlayan savaş, tarihimize kahramanlıkların yaşandığı bir destan olarak geçti. 1915 bahar aylarında büyük umutlarla bölgeye gelen İngilizler ve Fransızlar, 1916 kış aylarında büyük bir yenilgiye uğrayarak geri çekildiler. 18 Mart 1915 tarihinde yaşanan Çanakkale Zaferi, Türk toprakları üzerinde yapılan hesapları alt üst eden dönüm noktası olarak tarihe geçti. Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine yazdığı ve “Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?” diye başlayan şiiri, Türklerin ortak hafızasında yaşamaya devam ediyor. Rachel Corrie, Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) üyesi ABD’li bir barış gönüllüsüdür. Okulunun tayiniyle Refah-Olympia kardeş şehir projesi kapsamında Gazze’ye gittiğinde İkinci İntifada sürmekteydi. İsrail, Filistinlilerin en temel yaşama ve barınma haklarını gasp ediyordu. Rachel Corrie Gazze’ye geleli henüz iki ay olmamıştı ki, 16 Mart 2003 tarihinde Filistinli bir doktorun evinin yıkılmasına engel olmaya çalışırken, İsrail’in askerî bir buldozeri tarafından ezilerek hayatını kaybettiğinde henüz 24 yaşındaydı. Canlı kalkan olan Corrie’nin İsrail tarafından katledilmesi, dünya kamuoyunda da büyük yankılar uyandırdı. Ailesinin sembolik olarak açtığı 1 dolarlık tazminat davası, İsrail tarafından reddedildi. Corrie’nin başkalarının yaşam hakkı için kendi yaşam hakkından vazgeçişi, insanlığa büyük bir ders olmaya devam ediyor. “ Biz başka çocuklar için endişe duyan çocuklarız.” Rachel Corrie 14 Pazartesi Mart Selimiye Câmii’nin ibâdete açılışı (1575) 15 Salı Mart 16 Çarşamba Rachel Corrie’nin vefatı (2003) Mart 17 Perşembe İrlanda Milli Günü Mart 18 Cuma Mart 19 Cumartesi Mart Pazar Mart Çanakkale Zaferi (1915) 20 Tunus Bağımsızlık Günü 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 12 Osmanlı’nın yetiştirdiği en büyük coğrafyacı ve haritacılardan biri olan Piri Reis 1460’lı yıllarda, o tarihlerde Türk deniz üssü olarak bilinen, birçok denizci ve gemici yetiştiren küçük bir sahil kasabası olan Gelibolu’da doğmuştur. Muhyiddin Piri Bey, Amerika’yı gösteren dünya haritaları ve Kitab-ı Bahriye adlı denizcilik kitabıyla tanınmıştır. Piri Reis Akdeniz’de yaptığı seyirler sırasında gördüğü yerleri ve yaşadığı olayları, daha sonra Kitab-ı Bahriye adıyla dünya denizciliğinin de ilk kılavuz kitabı olma özelliğini taşıyacak olan kitabının taslağı olarak kaydetti. Osmanlı Türklerinde gerçek anlamda haritacılık Piri Reis’le başlar. Dünya haritası ve Kuzey Amerika haritasının çizimlerindeki isabet ve projeksiyon sistemindeki mükemmellik, tüm dünyada büyük hayranlık ve hayret uyandırmıştır. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde bulunmuş, İskenderiye’nin fethinde görev almış, Kızıl Deniz ve etrafının haritalarını çizmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Mısır seferindeyken aldığı hatalı bir askeri karar neticesinde Mart 1555’te, 80 yaşını geçmişken Mısır divanında idam edilmiştir. Eşsiz bir kartograf ve deniz bilimleri üstadı olan Piri Reis’in haritaları ve bilimsel tutumu, Avrupa’daki harita biliminin gelişimine de katkılar sunmuştur. Dünyanın en eski kentlerinden biri olan Semerkand’ın tarihi M.Ö. 14. yüzyılda, Zeravşan’ın verimli ovalarında, Persler tarafından kurulmasıyla başlar. Önce İskender sonra da Cengiz Han’ın orduları tarafından yerle bir edilen Semerkand her defasında tekrar inşa edildi ve küllerinden yeniden doğdu. Timur zamanındaki yeniden doğuşun, hükümdarın Avrupa’dan Çin’e kadar Semerkand’ı dünyanın en gözde başkenti yapma çalışmalarının eserleri, hala şehrin en güzel yapılarındandır. Timur, başkenti Semerkand olan devletini, anlam çanağını İslam’ın belirlediği; Türk-Moğol-Fars unsurların terkibinden oluşan bir yapı olarak inşa etti. Uluğ Beğ’in yönetiminde Semerkand riyazi ilimlerin merkezi haline gelmiş, Uluğ Beğ Medresesi ve Rasathanesi ile İslam bilim dünyasının önemli ekollerinden biri kurulmuştur. Bu medreseden yetişen alimler, matematik ve astronomi başta olmak üzere tüm bilimlerde insanlığın ortak mirasına sayısız katkılarda bulunmuşlardır. Semerkand İpek Yolu’nun önemli bir kavşağında yer alması nedeniyle tarih boyunca önemini korumuştur. 21 Pazartesi Mart NEVRUZ BAYRAMI Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Günü 22 Salı Mart 23 Çarşamba Pakistan Milli Günü Mart 24 Perşembe Mart 25 Cuma Yunanistan Milli Günü Mart 26 www.ytb.gov.tr 13 Mart Bangladeş Milli Günü (Edirne) Balkan Şehitlerini Anma Günü 27 2016 HAFTA Cumartesi Pazar Mart Sabahattin Ali Türk öykücü, şair, öğretmen, yazar ve gazeteci Sabahattin Ali 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğdu. 1926 yılında İstanbul Öğretmen Okulu'ndan mezun oldu. Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yaptı, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl (1928-1930) orada okudu. 1932’de bir yazısı yüzünden tutuklandı, üç ay kadar hapis yattı. Sürekli izlendiği için yurtdışına kaçmak istedi, ancak Kırklareli dolaylarında bir kaçakçı tarafından 1948 yılında öldürüldüğü iddia edildi. Şiirler, hikâyeler, romanlar yazmış, çeviriler yapmıştır. Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırdı. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirdi ve aydınlar ile kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirdi. “Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak… Kürk Mantolu Madonna Kudüs Yazılı tarihi dört bin yıl öncesine dek götürülebilen Kudüs, Hazreti İbrahim ve onun soyundan gelen bir çok peygamberin yurdu olması dolayısıyla üç semavi din tarafından kutsal kabul edilir. Tarihi adı olan Yeruşalim, barışın şehri anlamına gelir. İslam literatüründe kullanılan Kudüs adı da bereket, barış, korunmuşluk ve kutsallık manalarını ifade etmektedir. Tarih boyunca Mısırlılar, Amalikalılar, Hurriler, İbraniler, Asurlar, Persler, Helenler, Romalılar, Araplar, Haçlılar ve Osmanlılar’ın yönetiminde kalmış olan Kudüs, Ortadoğu tarihinin hem politik, hem dinsel hem de kültürel merkezi konumundadır. Bu özelliğinden dolayı Dünya Mirası listesinde yer almaktadır. Mescid-i Aksa, Kubbetüs Sahra, Muallak taşı, Tapınak Dağı, Golgotha, Kutsal Kabir Kilisesi, Ağlama Duvarı ve peygamber kabirleri Kudüs'teki önemli dini mekanlardan bir kaçıdır. 1517 ile 1917 yılları arasında Osmanlı idaresinde kalmış olan Kudüs halihazırda üç dinin mensuplarının yaşadığı bir yerleşim yeridir. 28 Pazartesi Mart 29 Salı Mart 30 Çarşamba Mart 31 Perşembe Mart 01 Cuma Nisan 02 Cumartesi Nisan Sabahattin Ali'nin vefatı (1948) 03 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 14 Pazar Nisan Mimar Sinan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Başbakanlık’a bağlı müsteşarlık düzeyinde bir kamu kurumu olarak 6 Nisan 2010 tarihinde kurulmuştur. Böylece dünyanın farklı bölge ve ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızın yanı sıra ortak tarih ve kültürel mirasa sahip olduğumuz soydaş ve akraba topluluklarımız ile sürdürülmekte olan ilişkiler kurumsal bir hüviyete kavuşmuştur. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza, soydaş ve akraba topluluklarımıza yönelik ilgili, yetkili kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak çalışmaların koordinasyonunun bir plan dâhilinde yapılmasını sağlamak, bu alanlara yönelik belirlenmiş hedeflere hangi stratejilerle ulaşılacağını tespit etmek ve başarıya ulaşmasını sağlamak YTB’nin görevleri olarak tanımlanmıştır. 8 Nisan 1965’te yapılan ikili anlaşma, iki ülkenin karşılıklı işçi istihdamına yönelik maddeler içeriyordu. Ancak, 2015’te, Türkiye-Fransa İşgücü Anlaşması’nın 50. Yıldönümü nedeniyle yapılan etkinlikler, bu anlaşmanın iki ülkenin siyasal, toplumsal ve ekonomik yapısında ne gibi dönüşümlere neden olduğunu da gösterdi. Türkiye’nin artık yalnızca göç veren değil göç alan bir ülke olması, Fransa’nın Türklere yönelik vize kısıtlamalarını kaldırıp vize işlemlerini kolaylaştırması, iki ülke arasındaki bilim, sanat ve ekonomik ilişkilerin artması gibi sonuçlar verildi. Fransa’da yaşayan Türk sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Resmî verilere göre 31 Aralık 2006 tarihi itibarıyla Fransa’da 423.471 (çifte uyruklu vatandaş dahil) Türk vatandaşı yaşamaktadır. Koca Mi’mâr Sinân Âğâ, Osmanlı'nın baş mimarıdır. Mimar Sinan, Osmanlı İmparatorluğu’nun en güçlü olduğu çağda yaşamıştır. I. Süleyman, II. Selim ve III. Murad olmak üzere üç padişah döneminde mimarbaşılık etmiş, imparatorluğun gücünü simgeleyen mimarlık başyapıtlarının tasarlanıp uygulanmasında birinci derecede rol oynamıştır. Mimar Sinan’ın eseri olan dört yarım kubbenin ortasında merkezi bir kubbe tarzında inşa edilen Şehzade Camii, daha sonra yapılan bütün camilere örnek teşkil etmiştir. Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise “ustalık eserim” diye takdim ettiği, Edirne’deki Selimiye Camii’dir. Mimar Sinan 81 camii, 51 mescit, 55 medrese, 26 darül-kurra, 17 türbe, 17 imarethane, 3 darüşşifa, 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere toplam 375 esere imza atmıştır. Mimar Sinan, Süleymaniye’de kendi inşa ettirdiği mütevazı türbesinde uyumaktadır. 04 Pazartesi Nisan 05 Salı Nisan Gazi Osman Paşa'nın vefatı (1900) 06 Çarşamba YTB’nin Kuruluşu (2010) Nisan 07 Perşembe Nisan 08 Cuma Nisan REGAİB KANDİLİ Türkiye-Fransa İşgücü Anlaşması (1965) Dünya Sağlık Günü ÜÇ AYLARIN BAŞLANGICI 09 www.ytb.gov.tr 15 Nisan Mimar Sinan ve Mimarlar Günü 10 2016 HAFTA Cumartesi Pazar Nisan Gazi Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal 1927 yılında Malatya’da doğdu, 1950 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu. 1952 yılında ABD’ye giderek ekonomi tahsili gördü. 43. Hükümet döneminde Başbakanlık Müsteşarlığı ile DPT Müsteşar vekilliği görevlerine getirildi. 12 Eylül Darbesi’den sonra kurulan hükûmete ekonomik işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak atandı. 1982 yılında bu görevinden istifa etti. 1983 yılında Anavatan Partisi’ni kurdu ve aynı yıl yapılan genel seçimlerde partisinin başarılı olması üzerine hükûmeti kurmakla görevlendirildi ve böylece Türkiye’nin 19. Başbakanı oldu. 31 Ekim 1989’da TBMM tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı olarak seçildi ve 9 Kasım 1989 tarihinde bu görevine başladı. Türkiye’ye serbest piyasa ekonomisini getiren Turgut Özal, 17 Nisan 1993’te Türkistan gezisinden sonra vefat etti. Adnan Menderes’in anıtmezarının bulunduğu Topkapı’da, Vatan Caddesi üzerinde kendisi adına hazırlanan anıtmezara defnedildi. Osman Paşa Osmanlı Ordusu'nda askerlik görevi boyunca birçok savaşta başarılı sonuçlar almış, Plevne Muharabeleri'ndeki üstün savunmasının ardından Sultan II. Abdulhamid tarafından "Gazi" unvanına layık görülmüştür. 1832'de Tokat'ta doğan Osman Paşa, Kara Harp Okulu'nu yirmi yaşında ikincilikle bitirdi ve Harp Akademisine girdi. Askerlik hayatı boyunca başarılı görevler ifa etti. 1866'da Girit'teki çalışmalarından dolayı Miralay rütbesine terfi etti. Bir süre sonra Yemen'e gönderilen Osman Paşa buradaki görevlerinin ardından Paşa rütbesiyle 1875 yılında Rumeli'de bulunan 5. Ordu'ya bağlı Manastır Fırka Komutanlığı'na tayin edildi. En büyük başarısı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndaki Plevne Savunması oldu. 145 günlük savunmadan sonra kuşatmayı yarmak amacıyla giriştiği huruç hareketi sırasında şehir çıkışında yaralandı ve esir düştü. Rus Çarı II. Nikola onun esir düşmesine rağmen teslimiyet sembolü olan kılıcını almadı. Müdafaa hattı stratejileriyle esir bulunduğu dönemde hem Rus Çarı, hem de dönemin komutanları tarafından örnek alındı. Bir süre Bugot, Bükreş, Harkof ve Saint Petersburg'da esaret hayatı yaşadı. Rus Çarı tarafından kendisine kahramanlığını takdir amacıyla çifte kartal nişanı verildi. 1878 yılında İstanbul’da törenle karşılandı ve Hassa Müşiri olarak görevlendirildi. 5 Nisan 1900 tarihinde 68 yaşında vefat etti. Türbesi, II. Abdülhamid tarafından yaptırıldı. Bugünkü istirahatgahı olan Fatih Camii avlusuna defnedildi. 11 Pazartesi Nisan 12 Salı Nisan 13 Çarşamba Nisan 14 Perşembe Nisan 15 Cuma Nisan 16 Cumartesi Nisan Danimarka Ulusal Günü 17 Pazar Turgut Özal’ın vefâtı (1993) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 16 Nisan Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920’de Osmanlı Devleti’nin İtilaf Devletleri’nce işgali sırasında direniş gösteren Türk Milletinin oluşturduğu irade ile kurulan ve yine bu iradenin sahibi olan Türk milletinin Anayasa ile verdiği yetki ile yasama görevi yapan Türkiye Cumhuriyeti anayasal devlet organıdır. “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin varoluşunun temel dayanağını oluşturur. 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi’nin ardından, Mustafa Kemal yönetimindeki Temsil Heyeti Anadolu’da idareyi fiili olarak ele almış bulunmaktaydı. Osmanlı Hükümeti, Temsil Heyeti’nin talebi doğrultusunda Mebusan Meclisi seçimlerini yapmaya karar verdi. Temsil Heyeti’nde, Mustafa Kemal’in de içinde bulunduğu çoğunluk, yeni açılacak meclisin Anadolu’da toplanmasını istiyordu; fakat 28 Kasım 1919 tarihli toplantıda, Kâzım Karabekir ve Rauf Orbay’ın ısrarlarıyla yeni meclisin İstanbul’da toplanmasına karar verildi. Yeni Mebusan Meclisi ilk kez 12 Ocak 1920 tarihinde İstanbul’da toplandı; fakat seçilen milletvekille- rinin önemli bir kısmı çeşitli sebeplerle Meclis’e katılmadılar. Çoğunluğunu Milli Mücadele’den yana olanların oluşturduğu Mebusan Meclisi, Misak-ı Milli beyannamesini kabul etti ve Mart 1920’de ana hatlarıyla belli olmaya başlayan Sevr Antlaşması’na keskin bir şekilde karşı çıkıldı. Mart ayının 16’sında bir İngiliz askeri birliği Mebusan Meclis’ini bastı ve Rauf Orbay başta olmak üzere bazı mebusları tutukladı. Yaşanan bu gelişme üzerine 18 Mart’ta yeniden toplanan mebuslar, yasama dokunulmazlığının ortadan kalktığı gerekçesiyle Meclisi süresiz olarak tatil etti ve bir sonraki toplanmanın Ankara’da yapılmasına karar verdi. Birinci Dönem Büyük Millet Meclisi ya da kısa adıyla Birinci Meclis, ilk defa 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanmış ve 1 Nisan 1923’te yeni seçim kararı alıp, 15 Nisan 1923’te son oturumunu yapmıştır. Birinci Meclis, yeni Türk devletinin kurucu meclisi olarak kabul edilmektedir. Birinci Meclis’in açılış günü olan 23 Nisan, Türkiye’de Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı adıyla kutlanmaktadır. 18 Pazartesi Nisan 19 Salı Nisan 20 Çarşamba Nisan KUTLU DOĞUM HAFTASI (20-26 NİSAN) 21 Perşembe Nisan 22 Cuma Nisan 23 Cumartesi Nisan ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI TBMM’nin Açılışı (1920) 24 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 17 Pazar Nisan YunusEmre Ünlü bir menkıbedir; Yunus Emre kıtlık çekilen bir yılda buğday almak için uğradığı kapıda “Buğday mı istersin yoksa himmet mi?” sorusuna “Biz açlıktan kırılıyoruz, buğday isterim” diye cevap verince istediği verilecek; fakat yola çıktıktan bir süre sonra pişman olup geri dönecektir. Ama ona “Senin nasibin burada değil, Taptuk Emre’de” dendiğinde “Bizim Yunus Emre”nin de hikayesi başlayacaktır. İşte Yunus Emre’nin 13. yüzyıl ortalarından ve 14. yüzyılın başlarına dek uzandığı tahmin edilen ömrü bu türden çokça menkıbe ile doludur. Bu çokluktan mezarı da nasibini almıştır. Türkiye’nin pek çok yerinde hatta Türkiye dışında da mezarı bulunmaktadır. Yunus Emre'nin şiirlerinin toplandığı Divan'ı ve Risâletü'n-Nushiyye isimli bir mesnevisi vardır. Şiiri eşsiz bir sadelik ve akıcılıktadır. Bu sufi şair doğal olarak aşk, ölüm, fanilik gibi konuları ve İslam inancını şiirinde kullanmış ve dili öyle bir düzeye taşımıştır ki Anadolu’da konuşulan Türkçenin en seçkin örneklerinden biri olarak kabul görmüştür. Ayrıca şiiri ile inancı arasındaki kopmaz bağ, aynı zamanda şiiri vasıtasıyla bir millet varlığının ortaya çıkmasına da vesile olmuştur. Geldi geçti ömrüm benim şol yel esip geçmiş gibi Hele bana şöyle geldi şol göz yumup açmış gibi Gazneli Devleti’nin en büyük hükümdarı Hindistan Fatihi Gazneli Mahmut, 2 Kasım 971’de doğdu. Gazneli Devleti’nin kurucusu Sebük Tegin’in oğlu olan Mahmut, genç yaştan itibaren devlet idaresinde görev aldı. Babasının vefatının ardından 997’de tahta geçmiş ve vefat ettiği 30 Nisan 1030 tarihine değin 32 yıl hükümdar olarak Gazne Devleti’ne hizmet etmiştir. Hakimiyeti süresince Gazne Devleti’ni Orta Asya’nın en büyük gücü haline getirmiş, toplamda 17 Hindistan seferiyle Hint alt kıtasının Müslümanlaşmasını sağlamıştır. İslam’a hizmetleriyle dönemin Abbasi halifesinin dikkatini çekmiş, halife tarafından gönderilen menşurla Sultan ünvanını alan ilk Türk hükümdar olmuştur. Sultan Mahmut yalnızca cesur bir savaşçı değil, aynı zamanda devlet idaresinde mahir bir yönetici ve sanat ve bilimin hamisiydi. Ünlü astronom ve matematikçi Biruni’yi de sarayda himayesine almıştır. Dünya edebiyatının önemli klasiklerinden biri olan Firdevsi’nin Şehname’si de Gazneli Mahmut’a ithaf edilmiştir. Sultan Mahmut gerek iyi idaresi, gerekse hak severliği ve adaletiyle yüzyıllarca sevilmiş örnek devlet adamlarından biridir. Kut'ül Amare Zaferi Kut'ül Amare, Dicle Nehri kıyısında Şattülarap kanalı ile birleşen Basra Körfezi'nin 350 km kuzeyinde, Bağdat'ın 170 km güneyinde bulunan bir kasabadır. İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri ile Osmanlı kuvvetleri arasında geçen I. Dünya Savaşı'nın temel muharebelerinden biri olarak kabul edilir ve 1. Kut Muharebesi olarak da bilinir. 7 Aralık 1915'de Dicle Nehri kıyısında Kut'ül Ammare şehri yakınlarında konuşlanmış İngiliz ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başlayan muharebe, bundan 100 yıl önce, 29 Nisan 1916'da kasabanın Osmanlı Ordusu tarafından ele geçirilmesi ve İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla bitti. Kutul Amare'de 13 bin 300 İngiliz askeri ile 13 general 481 subay esir alındı ve 40 bini aşkın İngiliz askeri hayatını kaybetti. 25 Pazartesi Nisan 26 Salı Çernobil Fâciası (1986) Nisan 27 Çarşamba Nisan 28 Perşembe Nisan 29 Cuma Nisan 30 Cumartesi Nisan Sultan Gazneli Mahmud’un vefâtı (1030) 01 Pazar Mayıs EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜ Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası (1-7 Mayıs) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 18 II. Mehmed veya sık kullanılan ünvanıyla Fatih Sultan Mehmed Han, yedinci Osmanlı padişahıdır. Sultan II. Murad ve Hüma Hatun’un oğludur. 29 Mart 1432’de Edirne’de doğdu. Devrinin en büyük ulemalarından birisiydi ve yedi yabancı dil bilirdi. Alim, şair ve sanatkarları sık sık toplar; onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi. Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed’in çok değer verdiği alimlerden biridir. Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul’a getirtirdi. Nitekim Astronomi bilgini Ali Kuşçu kendi döneminde İstanbul’a geldi. Fatih Sultan Mehmed 1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat 25 sefere katıldı. 20 yaşında Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, bundan bir sene sonra 21 yaşında, İstanbul’u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu'nu ortadan kaldırarak Fatih ünvanını aldı. Hz. Muhammed’in (S.A.V) Hadis-i Şerif'inde müjdelediği İstanbul’un fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran; Ortaçağ’ı kapatıp, Yeniçağ’ı açan Cihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmed, 3 Mayıs 1481 günü vefat etti. Hıdrellez, kadim bir geçmişe sahip olan ve Akdeniz coğrafyası dâhil olmak üzere Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğuna inanılarak Miladi takvime göre 6 Mayıs, Rumi takvime göre 23 Nisan günü kutlanmaktadır. Eski takvimlerde yaz başlangıcını temsil eden Hıdrellez günü kakava ateşinin üstünden atlamak, gül dallarına dileklerin yazılı olduğu kâğıtlar asmak, yoğurt mayalamak, sofralar kurup hikâyeler anlatmak gibi seremonilerle kutlanır. Hıdrellez’in UNESCO’nun ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi’ne alınması amacıyla 2010 yılında çalışmalar başlatılmıştır. 02 Pazartesi Mayıs 03 Salı Mayıs MİRAÇ KANDİLİ 04 Çarşamba Mayıs 05 Perşembe Mayıs 06 Cuma Mayıs 07 Cumartesi Mayıs Pazar Mayıs Hıdırellez Fâtih Sultan Mehmed’in vefâtı (1481) Polonya Milli Günü 08 Anneler Günü 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 19 Dünyanın en köklü dillerinden biri olan Türkçe, 13 Mayıs 1277’de Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanıyla Anadolu’da ilk kez devlet dili (resmi dil) olarak kabul edildi. 13. yüzyıl ortalarında Selçuklular’da, edebi dil olarak Farsça, devlet işlerinde Arapça kullanılır iken halk dili Türkçe idi. Mehmet Bey, millet olarak birlikte yaşamanın ilk şartı olan dil birliğinin sağlanmasının gerekliliğine olan inancı neticesinde Toroslar üzerinde yaşayan bütün Türkmen boylarını çevresinde toplamıştır. Konya’ya girmelerinden sonra da burada yaşayan Selçuklu Türkleri, Karamanoğulları ile birlik olmuşlardır. Karamanoğlu Mehmet Bey, 13 Mayıs 1277’de “Türküz, öyleyse Türkçe konuşmamız gerekir.” diyerek “Bu günden sonra dîvanda, dergâhda ve bârgâhda, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır!” şeklinde ilan ettiği fermanı ile devlet işlerinde dil birliğini sağlamıştır. İki ülke arasında mevcut iş piyasasında her iki tarafın menfaatleri ve dostane ilişkileri dikkate alınarak, Avusturya’nın yabancı işgücüne olan ihtiyacını Türk işçisi ile de karşılamak ve Türk işçisi alma işleminin yalnız Türkiye İş Kurumu vasıtasıyla yapılması gayesiyle 1964 yılında Türkiye ve Avusturya arasında İşgücü anlaşması imzalanmıştır. 1964 yılından bugüne Avusturya’da hatırı sayılır Türk nüfusuna ulaşılmıştır. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının çoğu artık sadece işçi konumunda olmayıp akademisyen, bilim adamı, doktor, mühendis, avukat, gazeteci, iş adamı, sanatçı, politikacı, sporcu gibi çeşitli alanlarda meslek sahipleri olarak göç alan ülkelerin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına katılmaktadır. 09 Pazartesi Avrupa Günü Mayıs 10 Salı Mayıs 11 Çarşamba Mayıs 12 Perşembe Mayıs 13 Cuma Mayıs Karamanoğlu Mehmet Bey Türk Dil Bayramı 14 15 Cumartesi Mayıs Pazar Mayıs Türkiye-Avusturya İşgücü Anlaşması 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 20 18 Mayıs 1944 gecesi Kırım Tatarları tarihi yurtları Kırım’dan insanlık dışı bir muamele ile hayvan vagonlarına istif edilerek, Sibirya ve Orta Asya çöllerine sürgüne gönderilmişti. Uğruna canlarını verdikleri ülkenin idarecileri, eli silah tutan erkekleri Sovyetler Birliği cephesinde Almanlara karşı savaşırken, Almanlarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle savunmasız yaşlıları, kadınları ve çocukları bir gece içerisinde yanlarına hiçbir şey almalarına izin verilmeden vatanlarından binlerce kilometre uzağa trenlerle günlerce aç susuz süren zorunlu bir yolculuğa tabi tutmuştu. Bu sürgün yolculuğunda 200 bine yakın Kırım Tatarı vefat etti. On yıl, sürgün bölgelerinden birkaç kilometre dahi uzaklaşmalarına izin verilmemiş, aileler parçalanmış, birbirlerine kavuşamamış ve sürekli insanlık dışı muamelelere tabi tutulmuş, bir millet tüm varlığı ile yok edilmeye çalışılmıştı. Vatana dönüş mücadelesini demokrasi, hukuk, insan hakları çerçevesinde sürdüren ve hiçbir zaman şiddete başvurmayan bu halk, yolbaşçıları Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu önderliğinde 90’lı yılların başından itibaren kitleler halinde Kırım’a tamamen kendi imkanları ile dönebilmişlerdir. Kırım Tatarları, bu sürgünün soykırım olarak tanınması için barışçıl yollardan çağrılarını sürdürmektedir. 1944’teki büyük sürgünle birlikte yaşanan acılar Tatar halkının bilinçaltında hala canlılığını koruyor. Çerkesler, 21 Mayıs 1864’de sona eren Rus-Kafkas Savaşı ile birlikte insanlık tarihinin en trajik sürgünlerinden birini yaşadı. Nüfusun yüzde 70’i yurtlarından edildi. Onbinlercesi sürgün yollarında can verdi. Sağ kalanlar, dönemin Osmanlı topraklarına dağıtıldı. Savaş boyunca yurtlarını terke zorlanan Çerkesler savaşın bitimi ile birlikte insanlık tarihinin en büyük ve en dramatik sürgününe maruz kaldılar. Tarihi kayıtlara göre 1.500.000’e yakın Çerkes Kuzey Kafkasya’daki yurtlarından sürülerek Osmanlı topraklarına gönderildi. Bu trajik sürgünde, Tuapse, Soçi ve Sohum gibi liman kentlerine toplanan yüzbinlerce Çerkes, gemilerle Varna, Samsun, Sinop, Trabzon gibi Osmanlı liman kentlerine nakledildiler. Osmanlı topraklarına dağıtılan bu büyük Çerkes nüfusu, 150 yıla yakın süredir Osmanlı, Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlar’ın tarihinde pişerek varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Bugün itibariyle anavatanları Kuzey Kafkasya’da nüfusları 800 binle sınırlı olan Çerkeslerin diasporadaki toplam nüfusları Türkiye ve diğer ülkerle birlikte 5-6 milyona ulaşıyor. 16 Pazartesi Mayıs 17 Salı Mayıs 18 Çarşamba Kırım Tatar Sürgünü (1944) Mayıs 19 Perşembe Mayıs ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI 20 Cuma Mayıs 21 Cumartesi Mayıs BERAT KANDİLİ Çerkes Sürgünü (1864) Napolyon’un Akka’dan Geri Çekilmesi (1799) 22 Pazar Yemen Milli Günü 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 21 Mayıs Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nde 29 Mayıs 1993 yılında yabancı düşmanları tarafından evi yakılan Mevlüde Genç, iki kızı, iki torunu ve bir de yeğenini kaybeder. 4 Neonazi 1993’te Solingen’de, Genç ailesinin kaldığı evi ateşe verir ve beş kişi hayatını kaybeder. Almanya’ya Amasya’dan çalışmak için gelen Mevlüde Genç, bu vahşi saldırıya rağmen Almanya’yı terk etmemiş ve her fırsatta kardeşlik ve karşılıklı saygı çağrısında bulunmuştu. Bütün hatıraları, hayalleri, hatta fotoğrafları bile yakınlarıyla birlikte alevler arasında kalan Mevlüde Genç insanlığa örnek olmaya devam ediyor. Aradan geçen onca seneden sonra hâlâ o günkü kadar acı içinde olduğunu söylüyor Mevlüde Ana; ama o büyük acıya rağmen ne ülkesine geri dönmeyi düşünüyor ne de tüketen bir öfkenin diline teslim oluyor. Bugün hala Almanya’da yaşayan Mevlüde Genç’e Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı Hannelore Kraft, Devlet Liyakat Nişanı verdi. Törende teşekkür konuşması yapan Mevlüde Genç ise “Birlik beraberlik içinde yaşamamız lazım. Ben hiç kin, nefret düşünmedim. Birbirimize yardım ederek hoşgörü içinde yaşamamız lazım” diyerek Alman makamlarının verdiği liyakat nişanına liyakat kazandırıyor. 20. yüzyılın sonlarında, dünyanın özgürlük ve demokrasi yolunda hızla ilerlediği bir dönemde, Bulgaristan Türklerine komünist rejim tarafından yapılan insanlık dışı baskı ve zulüm, zorunlu göç sırasında yaşanan insanlık trajedisi, şüphesiz tarihe bir utanç belgesi olarak geçti. Bu trajedi, kendilerine “Bulgaristan Türkleri” dendiği tarihlerde başlar. Hiçbir sosyal haktan yararlanamayan, okulları kapatılan, konuştuğu dil yasaklanan Türkler, ağır şartlara daha fazla dayanamayıp gösteri ve grevlerle hakkını aramaya başlar. 24 Mayıs 1989’da Kuzey Bulgaristan’da özellikle Kırcaali gibi Türk nüfusun yoğun olduğu şehirlerde yürüyüşler düzenlenir; fakat komünist Bulgar yönetimi bu hareketlere işkence, gözaltı ve zulümlerle cevap verir. Bu baskılar sonucu yaklaşık 320.000 Türk, evlerini bırakarak Turgut Özal’ın girişimleriyle anavatan olarak kabul ettikleri Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakıldı. 1989 Bulgaristan göçmenleri tüm birikimlerini geride bıraktıklarından sıfırdan başlayarak bir hayat mücadelesine atılmışlardır. 23 Pazartesi Mayıs 24 Salı Mayıs Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu (1040) 25 Çarşamba Mayıs 26 Perşembe Gürcistan Milli Günü Mayıs 27 Cuma Mayıs 28 Cumartesi Mayıs Azerbaycan Cumhuriyet Günü Bulgaristan’dan Zorunlu Türk Göçü (1989) 29 Pazar Solingen Faciası (1993) İstanbul’un Fethi (1453) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 22 Mayıs “Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak... Modern Türk şiirinin kurucularından biri olan Ahmet Haşim, 1884 yılında Bağdat’ta doğmuştur. Meşhur tefsir âlimi Mahmud el Alusi, Ahmet Haşim’in büyük dedesidir. Sanat ve edebiyata ilgisi Galatasaray Sultanîsi’nde başlayan Hâşim’in bilinen ilk manzumesi Leyâl-i Aşkım, 1901’de Mecmua-i Edebiyye’de yayınlandı. 1905-1908 yılları arasında yazdığı ve Piyâle kitabına aldığı “Şi’r-i Kamer” serisi; hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve büyük telkin kabiliyeti ile dikkat çekti ve beğenildi. Fecr-i Âtî grubunun yayın organı Servet-i Fünûn dergisinde şiirler yayınlayan Ahmet Haşim, 1911’de yayınlanan "Göl Saatleri" adlı şiirleriyle haklı bir şöhret kazandı. Fecr-i Atî dağıldıktan sonra siyasî ve edebî akımların dışında kendisine has bir şiir ve nesir anlayışının tek temsilcisi olarak kaldı. Bize Göre, Gurabahane-i Laklakan ve Frankfurt Seyahatnamesi isimli düzyazı eserleri ise Türk denemeciliğinin en önemli eserleri arasındadır. Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...” 30 Pazartesi Mayıs 31 Salı Mavi Marmara Faciası (2010) Mayıs 01 Çarşamba Haziran 02 Perşembe İtalya Milli Günü Haziran 03 Cuma Haziran 04 Cumartesi Ahmed Haşim’in vefatı (1933) 05 Pazar Dünya Çevre Günü 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 23 Haziran Haziran Kızılay (Hilal-i Ahmer) Ünlü Kırgız yazar Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebi, askeri yani bütün maddi ve manevi zenginliği eserlerine yansıtmıştır. Yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini yazıya döküp ölümsüzleştirmiş, halkının içine düştüğü zor durumları eserlerinde en güzel şekilde anlatmış, onların çözümlerine dair ipuçları göstermiş, eserlerinde kendi ifadesi ile ‘tipik insan’ı ortaya koymaya çalışmış bir yazardır. Eserleri Türkçe'nin yanı sıra 150’den fazla dile tercüme edilerek milyonlarca baskıya ulaşmıştır. Yazarlığa 1952’de başlayan Aytmatov, “Dağlar ve Steplerden Masallar” adlı öykü kitabıyla büyük ün kazanmıştır. 2008’de ölüm şerbetini içmiş olsa da, Gün Olur Asra Bedel, Elveda Gülsarı, Cemile, Beyaz Gemi, Dişi Kurdun Rüyaları, Cengiz Han’a Küsen Bulut gibi kitaplarıyla insanlara edebiyatın o büyülü şerbetinden ikram etmeye devam ediyor. Solferino Muharebelerine katılmış olan ve daha sonra “Solferino Hatırası” adlı bir kitap yazan Henri Dunant, Selahaddin Eyyubi’nin savaş sırasında esir alınan hasta ve yaralı Hristiyan askerlerinin tedavisine izin vermesini örnek göstererek, bu tavrın uluslararası bir kuruluş aracılığıyla gerçekleştirilmesini öneriyordu. Bu ses yankı bulacak ve İsviçre hükümetinin 22 Ağustos 1864 yılında daveti üzerine on altı devletin katılımıyla Salib-i Ahmer (Kızılhaç) kurulacaktır. Cemiyetinin bir benzeri de Osmanlı'da Hilal-i Ahmer cemiyeti olarak yerini alacaktır. Önce 1868 yılında “Mecruhin ve Marza-yi Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti” adıyla bir dernek kurulacak; fakat yeterli olmayınca 93 Harbi olarak da bilinen Osmanlı-Rus savaşı sırasında duyulan ihtiyaç üzerine 14 Nisan 1877 yılında Hilal-i Ahmer faaliyete geçecektir. 140 yıla yaklaşan tarihiyle Kızılay (Hilal-i Ahmer), bu süre zarfında Birinci Dünya Savaşı'ndan Kurtuluş Savaşı' na ve sonrasında Türk halkının dünyaya uzattığı merhamet eli olarak din, dil, millet ayırt etmeden büyük bir özveri ile Balkanlardan Kafkaslara, Uzak Doğudan Güney Amerika’ya, Ortadoğu’dan Afrika’ya dünyanın acıyla yüzleşmiş her coğrafyasında yüz binlerce insanın yardımına koşmuş; bunu yaparken de asla gizli gündemi olmamış, iyiliği tüm insanlığın kalbine nakış nakış işlemeyi şiar edinmiş bir anıt kurumdur. 06 Pazartesi Ramazan-ı Şerif’in 1. Günü İsveç Millî Günü Haziran 07 Salı Haziran Süleymaniye Câmii’nin ibâdete açılışı (1557) 08 Çarşamba Haziran 09 Perşembe Haziran 10 Cuma Haziran Cengiz Aytmatov’un vefâtı (2008) 11 Cumartesi Haziran Kızılay’ın kuruluşu (1868) Portekiz Milli Günü 12 Pazar Haziran Cezâyir’in Fransızlar tarafından işgâli (1830) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 24 Cezayir (Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti) Kuzey Afrika’da bulunan, Afrika’nın Sudan’dan sonra ikinci büyük ülkesidir. Bilinen en eski halkı Berberilerdir. Cezayir’in tarihi çok eskilere dayanır. Cezayir kıyılarına önce Fenikeliler gelmiştir. M.Ö. 814-813 yıllarında Kartacalıların eline geçen ülke, gelişerek bilhassa kıyı ticaretinin önemli bir merkezi olmuştur. Daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından işgâl edilmiş olan Cezâyir’de halk, işgalin sonucunda Hristiyanlığı kabul etmiştir. 7. yüzyılda Abdullah Bin Ebû Serh önderliğinde İslam orduları tarafından fethedilmesi sonrası Cezayir halkı Müslümanlaşmıştır. İslam devletinin hâkim olduğu zamanlarda İslâmiyetin sâyesinde ilerlemiş, benimsedikleri İslam kültür, medeniyet ve âdetlerini ve Arapça lisanını günümüze kadar muhâfaza etmişlerdir. On altıncı asırda Oruç Reis ve Hızır Reis (Barbaros Hayrettin Paşa) tarafından tekrar fethedilen Cezâyir; Akdeniz’i yağma, talan ve barbarlıklarıyla kan gölü hâline getiren Avrupalı korsanlara karşı mücâdele eden Müslüman leventlerin üssü hâline gelmiştir. Barbaros Hayreddin Paşa daha sonra burayı Osmanlı Devletinin bir beylerbeyliği hâline getirmiştir. Üç asır Osmanlı idaresinde kalan Cezâyir’de o devre âit eserler ve gelenekler canlılığını hâlâ korumaktadır. Cemil Meriç ismi ülkemizde tefekkürün, çilenin ve bir büyük kültür abidesinin sembolüdür. Türkiye’nin gerçek fikir emekçilerinden, tefekkür kalelerinden biri olan Cemil Meriç, 1916 yılında Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde doğdu. Hatay Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyâtı Bölümü'nü bitirdi. Elâzığ Lisesi'nde Fransızca öğretmenliği yaptı. İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Okulu'nda okutman olarak çalışmaya başlayan Meriç, 1974 senesinde emekli oldu. Cemil Meriç, 1955’te görme yetisini kaybetmesine rağmen talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü. Eserlerinin birçoğunu görme yetisini kaybettikten sonra kaleme aldı. Jurnallerindeki ince fikir işçiliğinin yanı sıra kelimeleri kullanmada gösterdiği maharet, büyük bir üslupçu olduğunu da ispat niteliğindedir. Edebiyata, felsefeye, tarihe ve siyasete özgün yaklaşımlarıyla kendi göğünün biricik yıldızı olan Cemil Meriç 13 Haziran 1987 günü İstanbul’da vefât etti. Geride bıraktığı eserler, anlam ve değer dünyamızın göğünde birer ziya olarak parlıyor. 13 Pazartesi Haziran Cemil Meriç’in vefâtı (1987) 14 Salı Haziran 15 Çarşamba Haziran 16 Perşembe Haziran 17 Cuma Haziran 18 Cumartesi Haziran Pazar Haziran D-8’in Kuruluşu (1997) Türklerin Rumeli’ye geçişi (1354) 19 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 25 Nasreddin Hoca, Ortaçağlarda Akşehir ve Konya’da, Selçuklu veya Osmanlı Devleti’nde var olduğuna inanılan mizah figürüdür. Efsanevi bir halk kahramanına dönüşmüş, Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar yayılmıştır. Her millet kendinden bir şeyler katmış, her bölge kendinden izler koymuştur. Böylece Nasreddin Hoca şemsiyesi giderek genişlemiş; halk bilgeliğini, halkın hislerini ve nüktelerini konuşturan anonim bir karaktere dönüşmüştür. Tarihsel olarak aynı dönemde yaşamamış olsalar da, Nasreddin Hoca ile Timur’un karşılaştığı fıkralar, halkın Timur’un zulmünden intikam almak için başvurduğu yollardan biri olmuştur. Meşhur fıkraları ve nükteleri yalnızca çocukların ilgisini çeken basit hikâyeler değil, halk irfanını temsil eden, bir zihniyet okumasını mümkün kılan kültür fragmanlarıdır. Musul, Irak’ın en büyük şehirlerden birisidir. Nüfusunun çoğunluğunu Araplar ve Kürtler oluşturmaktadır. Havlan ya da Mavsil de denilen Musul, El Cezire bölgesinde, Dicle Nehri kıyısında, eski Ninova şehrinin batısında kurulmuştur. Savunmaya uygun coğrafî konumu ve verimli topraklara sahip olan şehir, antik çağdan sonra Hristiyanlığın önemli bir merkezi haline gelmiştir. Halife Ömer zamanında İslâm idaresine giren Musul, Emeviler ve Abbasiler döneminde de önemini korumuştur. Musul, Ortadoğu’nun önemli bir noktasında yer alması sebebiyle çok çeşitli kültür ve medeniyetlerin buluştuğu bir bölge olmuştur. İnsanlık tarihinin yazılı ilk belgeleri bu bölgede ortaya çıkarılmıştır. 20 Pazartesi Dünya Mülteciler Günü Haziran 21 Salı Haziran 22 Çarşamba Haziran Nasreddin Hoca’nın vefâtı (1284) 23 Perşembe Haziran 24 Cuma Haziran 25 Cumartesi Haziran Kore Savaşı’nın başlaması (1950) Slovenya Milli Günü Hırvatistan Milli Günü 26 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 26 Pazar Haziran Sultan I. Murad Hüdavendigâr 29 Haziran 1326’da Bursa’da doğdu. Babası Orhan Bey, annesi Yarhisar tekfurunun kızı Nilüfer (Lülüfer) Hatun'dur. Kaynaklarda ve kitabelerde "bey, emir-i a'zam, han, hüdavendigâr, padişah, sultânü's-selâtîn, melikü'l mülük" gibi ünvanlarla anılır. Osmanlı tarihlerinde yaygın olarak Gazi Hünkar ve Hudavendigâr şeklinde geçer. I. Murad, Bizans'a ve Haçlılar'a karşı Trakya'daki fetihleri korumak ve İstanbul doğrultusunda yeni fetihler yapmak için daha önce Receb 767'de (Mart 1366) Rumeli'ye geçmiş, Gelibolu Bağazı yoluyla Malkara'ya gelmişti. İdrsl-i Bitlisli'ye göre beş yıl Rumeli'de kalan I. Murad bu zaman zarfında Bizans ve Bulgar topraklarında birçok fetihte bulundu. Babası Orhan Gazi döneminde yüzbin km² olan devlet toprakları onun döneminde yaklaşık beşyüzbin km²’ye kadar genişlemiştir. Kırkın üzerinde savaşı yönettiği ve hiç yenilmediği çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. I. Kosova Savaşı Osmanlı kuvvetlerinin kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Başlangıçta Osmanlı sol kolu çöktü; fakat sağ koldaki Yıldırım Bayezid'in büyük gayreti sayesinde zafer kazanıldı. Gâzanâme'ye göre I. Murad, 28 Haziran 1389’da birkaç hasekisiyle gelip cesetler arasında dolaşırken, cesetler arasına saklanmış bir Sırp askeri olan Miloş Kobilović tarafından hançerle şehid edildi. Suriye sınırları içinde yer alan kadim bir yerleşim yeridir. İslam mimarisinin en nadide örneklerini de bünyesinde barındıran Halep, medeniyetimizin en önemli şehirlerinden biridir. Suriye’nin sürekli ticaret ve üretim merkezlerinden biridir. Halep’te birçok etnik kökenden topluluk yaşamaktadır. Halep’in nüfus yapısı esas itibari ile Arap, Kürt ve Türkmenlerden oluşmaktadır. Ermeni, Asuri, Yahudi, Kürt, Çerkes gibi birçok farklı etnik grubun yaşadığı bir İslam şehridir. Tarihimizin nadide kültür merkezlerinden biri olan Halep, edebiyatımızda da fazlasıyla yer bulmuştur. Bunlardan en meşhuru, mutlu sonla biten tek halk hikayemizin kahramanı olan Âşık Garip’in “İşte geldim gidiyorum şen olasın Halep şehri” şiiridir. Derler ki, Âşık Garip’in Halep Kalesi'nde bulunan Aslandedeoğlu Kahvesi'ndeki dolabında gizlediği paraları hâlâ orada dururmuş. Kimse de aşk için biriktirilen bu paralara el sürmezmiş. 27 Pazartesi Haziran 28 Salı Haziran I. Kosova Zaferi ve Sultan I. Murad Hân’ın şehâdeti (1389) 29 Çarşamba Haziran 30 Perşembe Haziran 01 Cuma Temmuz 02 Cumartesi Temmuz Pazar Temmuz KADİR GECESİ Kabotaj ve Denizcilik Bayramı Kanada Milli Günü 03 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 27 Anadolu milliyetçiliğinin öncülerinden, orijinal bir Türk-İslam sentezi öneren düşünürlerimizden biridir. Sorbonne’da tamamladığı doktorasının ardından yurda dönen Topçu, 1938 yılında Hareket adıyla dergi çıkarmaya başlamış, kısır düşünce iklimimize yeni bir rüzgâr getirmiştir. Türkiye’de hareket felsefesi olarak bilinen düşüncenin kurucusudur. Topçu, Türk düşüncesinin en özgün kalemlerinden biridir. Bereketli bir yazı hayatının semeresi hazırladığı felsefe ders kitapları, Bergson’a dair eserleri, hareket felsefesini temellendirdiği telif eserleri olmak üzere onlarca kitabı bulunmaktadır. Bir şahsiyet abidesi olan Topçu, 10 Temmuz 1975’te İstanbul’da vefat etmiştir. “Istırap hakikatin habercisidir. Bir şeyin ıstırabını çekmeyen, onu ne tanır ne de sever.” 1478 yılı civarlarında, Midilli’de doğan Barbaros Hayreddin Paşa’nın asıl adı Hızır’dır. Hayrettin adı Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilmiştir. Barbaros takma adının ise Avrupalılarca sakalının (barbo) kırmızı (rosso) olmasından yakıştırıldığı ya da ağabeyi Baba Oruç’un adının Avrupalılarca söylenişinden ona miras kaldığı sanılmaktadır. 1473 yılında Midilli Adası'nda doğan Hızır’ın babası Yakup Ağa, tımarlı sipahilerindendi. Rumeli (Vardar, Yenice) kökenli olan aileye 1462’de Midilli Adası'nda Banava köyü, tımar olarak verilmişti. Dört kardeş; İshak, Oruç, Hızır ve İlyas denizciliği seçtiler ve Barbaros Kardeşler adıyla tanındılar. Oruç, 1517’de İspanyollardan Cezayir’i alarak Sultan ünvanıyla bir Türk devleti kurdu. İshak Reis’in 31 Ocak 1518’de ölümünün ardından, İspanyollarla yapılan savaşta da Oruç Reis öldü. Cezayir’deki devletin başına Hızır Reis geçti ve padişaha elçiler yollayarak Cezayir’in Osmanlı buyruğuna alınmasını istedi. Kanuni Sultan Süleyman 1533 tarihinde Cezayir emiri Barbaros Hayrettin Paşa’yı İstanbul’a davet etti. O zamanlar Paşa’nın 18 parça kadırgası ve bir o kadar da korsan gemileri vardı. 27 Aralık 1533’te Barbaros Hayrettin Paşa’ya Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Deryalığı verildi. Böylece, Osmanlı Devleti tarihinin ünlü denizcilerinden olan Hayreddin Paşa, Kaptan-ı Derya olarak Osmanlı Devleti’nin ilk kaptan paşası olmuş ve amirallik görevi almıştır. XVI. yüzyılda Akdeniz’i Türk gölüne çeviren Barbaros Hayrettin Paşa; son seferi olan Nice Seferinin ardından İstanbul’da Beşiktaş Sarayında, 4 Temmuz 1546 tarihinde, 73 yaşında hayata gözlerini kapadı. Mimar Sinan tarafından inşa edilen türbesi Beşiktaş’ta Sinan Paşa Camii'nin karşısında Fatiha beklemektedir. 04 Pazartesi Temmuz Barbaros Hayreddin Paşa’nın vefâtı (1546) 05 Salı Temmuz RAMAZAN BAYRAMININ I. GÜNÜ 06 Çarşamba Temmuz RAMAZAN BAYRAMININ II. GÜNÜ 07 Perşembe Temmuz RAMAZAN BAYRAMININ III. GÜNÜ 08 Cuma Temmuz 09 Cumartesi Temmuz Pazar Temmuz Mehmed Ali Paşa’nın Mısır valiliği (1805) AREFE 10 Nurettin Topçu’nun vefatı (1975) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 28 Fatma Aliye Hanım 1995’in Temmuz ayında Srebrenitsa’da Sırplar tarafından 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yaşanan en büyük soykırım gerçekleştirildi. Sırp kuvvetleri Srebrenitsa’da beş gün içinde 8.372 Boşnak’ı öldürdü, yüzlerce kadına ve küçük yaştaki kız çocuğuna tecavüz etti. Bir gün içerisinde 20.000’in üzerinde mülteci Srebrenitsa’dan zorla çıkarıldı. Srebrenitsa’daki kıyımdan Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12.000’i aşkın Boşnak, dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlandı. Srebrenitsa’dan Tuzla’ya uzanan yolda, 10 gün içerisinde 10.000’den fazla kişi katledildi. Srebrenitsa’da yaşanan bu katliam Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçti. Fatma Aliye Hanım, Türk edebiyatının ilk kadın romancısı olarak tanınır. 1862 yılında İstanbul’da doğmuştur. Tarihçi Ahmed Cevdet Paşa ile Adviye Hanım'ın kızıdır. Edebi yaşantısı 1889 yılında Georges Ohnet'in Volonté adlı romanını Meram adıyla çevirmesi ile başladı. Bu romanı “Bir Hanım” imzasıyla yayımlamıştır. 1891 yılında Ahmet Mithat Efendi ile birlikte Hayal ve Hakikat adlı romanı yazdı. Romanın kadın ağzından olan kısmı Fatma Aliye Hanım'ın, erkek ağzından olan kısmı Ahmet Mithat Efendi'nin kaleminden yazılmıştır. Fatma Aliye Hanım, 1892 yılında Muhadarat adlı ilk romanını kendi adıyla yayımladı. Fatma Aliye Hanım, edebi eserlerinin yanı sıra kadın sorunları ile ilgili eserler de verdi. Kadınlara Mahsus Gazete'de kadın sorunlarına ilişkin makaleler yazdı, İlk Türk kadın romancı olma özelliği ile Avrupa ve Amerika basınında kendisinden söz edilen Fatma Aliye Hanım'ın “Nisvan-ı İslâm” adlı eseri Fransızca ve Arapça'ya, “Udî” adlı romanı Fransızca'ya çevrilmiştir. Eserleri 1893 yılında Şikago'da Dünya Kadın Kütüphanesi Kataloğu'nda sergilenmiştir. Fatma Aliye Hanım 13 Temmuz 1936’da vefat etti. 2009 yılında dolaşıma çıkan 50 Türk Liralık banknotların arka yüzünde Fatma Aliye Hanım’ın resmi bulunmaktadır. 11 Pazartesi Srebrenitsa Katliamı (1995) Temmuz 12 Salı Temmuz 13 Çarşamba Temmuz Fatma Aliye Hanım'ın vefatı (1936) 14 Perşembe Temmuz 15 Cuma Temmuz 16 Cumartesi Temmuz Pazar Temmuz II. Viyana Kuşatması (1683) Fransa Milli Günü 17 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 29 1947 ile 1995 yılları arasında yaşamış Gümilcineli tıp doktoru ve mensubu olduğu Batı Trakya Türklerinin hakları için verdiği mücadele ile tanınmış bir siyasetçidir. Yunanistan, azınlıktaki Batı Trakya Türklerine karşı olumsuz tutumlar sergiliyordu. Türklerin etnik kimliklerini tanımayı reddediyor, genellikle çiftçilikle uğraşan Türklerin topraklarını kamulaştırıyor, Lozan Antlaşması’na aykırı olarak Batı Trakya Türk azınlığının eğitim kurumu kurup denetlemelerini engelliyor ve dini önderini seçme hakkını gasp ediyordu. Bu sorunlar karşısında, Sadık Ahmet ilk olarak 1989 yılında, Batı Trakya Türklerinin sorunlarını uluslararası kamuoyuna duyurmayı amaçlayan bir imza kampanyası başlattı. Kampanyanın etkili bir şekilde ses getirmesinden rahatsız olanlarca 8 Ağustos 1986’da tutuklandı. Tüm engellemelere rağmen kampanyaya 15.000’e yakın imza toplamayı başardı. Siyasi hayata atılıp önce bağımsız milletveliki olan Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerini temsil eden ilk siyasi parti olan Dostluk, Eşitlik, Barış (DEB) Partisi'ni kurup genel başkanlığını üstlendi. Sonraki yıllarda, Yunan makamlarının caydırıcı politikasının devam etmesine rağmen, Sadık Ahmet, ülke içinde ve uluslararası ortamlarda Batı Trakya Türklerinin sorunlarını başarı ile dile getirmeye devam etti. 24 Temmuz 1995’de Lozan Antlaşması'nın 72. yıldönümünde şüpheli bir trafik kazası ile hayatını kaybetti. Mostar Köprüsü, Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin Mostar şehrinden geçen, Neretva Nehri üzerinde Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayruddin tarafından 1566 yılında inşa edilen köprüdür. 1993’te Hırvat tankları köprüye büyük bir zarar veren saldırılarını başlattı. Kasım ayının sonunda köprü tamamen yıkıldı. Mostar Köprüsü, yüzyıllar boyunca Bosna’da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolüydü. Şehrin Müslüman ve Hırvat kesimini, birbirine bağlıyordu. Köprünün yıkımı, Mostar’ın çok uluslu mirasının reddedilmesi anlamına geliyordu. Mostar Köprüsü’nün eski haline uygun olarak yeniden inşası çalışmaları TİKA, UNESCO ve Dünya Bankası’nın desteğiyle 1997’de başladı ve 2004’te tamamlandı. Mostar Köprüsü, eski Mostar şehriyle birlikte 2005 yılında Dünya Mirası Listesi'ne eklendi. 18 Pazartesi Temmuz 19 Salı Temmuz İslâm Ordusu’nun İspanya’ya çıkması (711) 20 Çarşamba Kıbrıs Barış Harekatı (1974) Temmuz 21 Perşembe Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlaması (1974) Belçika Milli Günü 22 Cuma Temmuz Norveç’te Breivik Katliamı (2011) 23 Cumartesi Temmuz Mostar Köprüsü’nün açılışı (2004) Hatay’ın Anavatana katılışı (1939) Mısır Milli Günü 24 Pazar Temmuz Dr. Sadık Ahmet’in vefatı (1995) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 30 Üsküp, Makedonya’nın başkenti ve en büyük kentidir. Ülkenin politik, kültürel, ekonomik ve akademik merkezi olan kent, ortasından geçen Vardar Nehri tarafından ikiye ayrılır. Kent; M.Ö. 4000’den beri bir yerleşim bölgesidir. Kent merkezine tepeden bakan Üsküp Kalesi’nde Neolitik dönem yerleşimlerinin kalıntıları bulunmuştur. 1392 yılında Osmanlılar tarafından ele geçirilmesiyle şehir; Üsküp adını almıştır. 1912’de Balkan Savaşları vasıtasıyla Sırbistan Krallığı tarafından ele geçirilen kent, I. Dünya Savaşı’ndan sonra yeni kurulan Yugoslavya Krallığının bir parçası olmuştur. Üsküp II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızlı bir gelişim gösterdiyse de 1963’te yıkıcı bir depremle oldukça zarar görmüş, 1991’de Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan eden Makedonya Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur. Ülkemizde oy kullanma hakkı 1876 Anayasası (Kânûn-i Esâsî) ile kazanılmış olmasına rağmen yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız ilk defa Türkiye’deki 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bulundukları yerlerden oy kullandılar. Yurtdışı seçmen vatandaşlarımız 31 Temmuz-3 Ağustos 2014 tarihleri arasında 54 ülkede ve 103 temsilcilikte Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için sandık başına gitti. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri hem yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız hem de Türkiye için demokrasi tarihi açısından önemli bir gelişmedir. Türk vatandaşları 50 yıllık göç tarihinde ilk defa bulundukları ülkelerden güvenli ve huzurlu bir şekilde seçme haklarını kullanabilmenin sevincini ve gururunu yaşamışlardır. Sandık başına giderek demokratik hakkını kullanan vatandaşlar, ülkemizin siyasi geleceğini belirlemede sahip oldukları hakkı yerine getirmişlerdir. 25 Pazartesi Temmuz 26 Salı Temmuz 27 Çarşamba Temmuz 28 Perşembe Temmuz I. Cihân Harbi’nin başlaması (1914) 29 Cuma Temmuz 30 Cumartesi Temmuz Fas Milli Günü 31 Pazar Temmuz Türk vatandaşları Türkiye’deki seçimler için yurtdışında ilk kez oy kullandı (2014) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 31 Endülüs, 711-1492 yılları arasında İber Yarımadası’nda Arapların etkisi altında bulunan bölgelere verilen isimdir. Müslümanların İber Yarımadası'ndaki varlığı en son Morisko’ların 1609 yılında İspanya’dan sınır dışı edilmesiyle son bulmuştur. İspanya kralı III. Felipe, Müslümanları İspanya’dan kovmak amacıyla 22 Eylül 1609 tarihli bir ferman yayınlamış ve 1610-1614 yılları arasında Müslümanları İspanya dışına göç etmeye zorlamıştır. 300.000 kadar Müslüman vatanlarını terk etmek zorunda kalmışlar ve böylece Müslümaların İspanya’daki izi büyük oranda silinmiş olur. Müslüman mirasının tamamen yok edilmesi arzusundan kütüphaneler de nasibini almış ve Endülüs kütüphanelerinden toplanan 1 milyon cilt kitap Babü’r-Remle Meydanı’nda yakılmıştır. Dünya tarihinin en mühim deniz savaşlarından biridir. Denizcilik konusunda ders olarak okutulan büyük bir savaştır. Haçlı donanması 60.000 muharip ve 2500 topa malik 300 kadar gemiden oluşmaktaydı. Osmanlı donanması ise bu büyük filoya karşı 12.000 muharip 336 topa malik 122 gemilik filosuyla karşı koyabilmiştir. Barbaros Hayrettin Paşa taktik zekası ile inanılması güç bir zafere imza atmıştır. Bu zaferle birlikte Osmanlı donanması Akdeniz’de mutlak bir hakimiyet kurdu. Batıya doğru yürüyen Kanuni Sultan Süleyman, ordularına deniz cephesinden de güçlü bir destek sağlamış oldu. Barbaros Hayrettin Paşa’nın bu muhteşem zaferi sonrasında Alman İmparatoru Şarlken’in öfkeden tacını denize fırlattığını da tarih kaynakları yazmaktadır. 01 Pazartesi İsviçre Milli Günü Ağustos 02 Salı Makedonya Milli Günü Ağustos 03 Çarşamba Ağustos 04 Perşembe Ağustos 05 Cuma Ağustos 06 www.ytb.gov.tr 32 Ağustos Hiroşima’ya atom bombası saldırısı 07 2016 HAFTA Cumartesi Pazar Ağustos 1908 yılının Ağustos ayında Eşref Edip Fergan ve Mehmet Âkif Ersoy tarafından çıkarılmaya başlanan dergidir. Dergi; İslamcılık hareketinin en önemli yayın organı idi. Derginin en büyük özelliklerinden birisi de Safahat’ın tamamına yakınının burada yayımlanmış olmasıdır. Yayın hayatına “Sırat-ı Müstakim” adıyla başlayan dergi, Meşrutiyet yanlısı bir çizgi izlemiş, 1925’de kapatılmış, 1948’de İslâmcı bir çizgide yeniden yayın hayatına döndükten sonra 18 yıl yayımını sürdürmüş ve 1966 yılında yayın hayatına son verilmiştir. İstiklal Harbi yıllarında bu mecmuanın nüshaları Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çoğaltılarak cephelere gönderilmiş ve böylece Türk istiklalinin manevi cephesi tahkim edilmeye çalışılmıştır. Klasik Türk müziğinde Müslüman olmayan bestecilerin en büyüklerinden Rum asıllı Osmanlı bestekârıdır. Fener’deki Ortodoks Rum Patrikhanesi’nde Başhanendelik yaptığı ve tambur çaldığı söylenir. Kaynaklarda yaşadığı tarihle ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Rauf Yektâ Bey, Zaharya hakkında şunları söyler: “Eski üstatlarımızın rivayetine göre Zaharya, ekseri vaktini yaşadığı asrın mûsiki konservatuvarları hükmünde olan mevlevîhânelerde, tekkelerde geçirir. Bu mûsiki menbalarına senelerce devamı sayesinde âyin, ilâhi, durak, na‘t, ezan okur ve sabah essalâtı verirmiş. Hatta Fener’de oturduğu mahalleye yakın olan mescidin minaresinde ara sıra ezan okuduğu ve gayet muhrik sesiyle sabah essalâtı verdiği meşhurdur,” der ve ardından onun eserlerinin, kendisinden önceki bestekârlar tarafından tesis edilen halis klasik Türk üslûbunun ince bir zevkle işlenmiş örneklerinden ibaret olduğunu ifade eder. Yaşamının son yıllarında Müslüman olduğu ve Mir Cemil ismini aldığı rivayet edilir. 08 Pazartesi Ağustos 09 Salı Ağustos Nagasaki’ye atom bombası saldırısı 10 Çarşamba Ağustos 11 Perşembe Ağustos 12 Cuma Ağustos 13 Cumartesi Ağustos Pazar Ağustos Sevr Antlaşması’nın imzalanması (1920) 14 Sebilürreşad dergisinin ilk sayısı çıktı 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 33 Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, Büyük Selçuklu İmparatorluğu’na başkentlik yapmış Horasan’ın dört önemli kentinden biri olan Nişabur’da doğdu. Yeniçeri Ocağının piri, üstadı ve hamisi olarak bilinir. Mevlana, Yunus Emre, Tapduk Emre ile beraber Anadolu’yu mayalayan en önemli sufilerden biridir. Hacı Bektaş-ı Veli ayrıca Anadolu’yu gezerek Anadolu birliğinin sağlanmasına yardımcı olmuştur. Bektâşîliğin kurucusu olarak kabul edilen Hacı Bektaş-ı Veli, “Hararet sacda değil nardadır. Keramet tacda değil baştadır. Her ne ararsan kendinde ara, Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değil.” sözleriyle engin hoşgörüsünü vecizeleştirerek sevgi ve hoşgörüyü Bektâşîliğin temel prensibi haline getirmiştir. Yapıtları arasında Makalat ve Velayetname en önemli eserleri olarak bilinir. Sibirya Tatarlarından olan İbrahim Bey mücadele dolu bir ömür geçirdi. En büyük ideali İttihad-ı İslam, yani ümmetin birliğiydi. Rusya’dan Türkiye’ye, Almanya’dan Japonya’ya kadar ayak basmadığı yer kalmadı. Japonya’ya iki kez yerleşen İbrahim Bey ülkeyi karış karış gezmiş, Japon devlet adamlarıyla dostluklar kurmuş, Japon gazetelerinde İslam’ı anlatan makaleleri yayımlanmıştır. Sultan Abdülhamid’e Japonya’da İslamiyet’in durumu için yardım talebinde bulunan mektubu yazan kişidir. Devrinin en önemli İslam alimlerindendir. Gerek gazeteci olması, gerek felseye merakı, ayrıca İslam’a ve farklı meselelere dair derin bilgi sahibi olması hasebiyle tam bir Müslüman entellektüeldir. Sultan Abdülhamid’in onun karakterine büyük saygı duyduğu bilinir. Kendisine “İnsanlar neden İslamiyeti seçmelidir?” diye soran Japon prensi Kato’ya “İslamiyet bir hakikattir ve her insanın fıtratında hakikati aramak gibi bir erdem bulunur. Hakikati arayanlar er ya da geç onunla şereflenecektir.” diye cevap vermiştir. Misyonerlerin İslamiyet karşıtı propagandalarına karşı konferanslar tertiplemiş, İslamiyet’in Japonya’da yayılmasına hizmet edecek “Asya Savunma Gücü” adında bir cemiyet kurmuştur. Abdürreşid İbrahim Bey 1944 yılında vefat etmiştir. 15 Pazartesi Ağustos 16 Salı Ağustos 17 Çarşamba Ağustos 18 Perşembe Ağustos 19 Cuma Ağustos Güney Kore Bağımsızlık Günü Hâcı Bektâş-ı Velî’nin vefâtı (1338) Endonezya Milli Günü Türkiye-Hollanda İşgücü Anlaşması Süveyş Kanalı’nın Açılışı (1869) Uluslararası Hacı Bektaş-i Veli’yi Anma Törenleri (16-18 Ağustos) Abdürreşid İbrahim Efendi’nin vefatı (1944) Dünya İnsani Yardım Günü 20 Cumartesi Ağustos Pazar Ağustos Ara Güler'in doğumu (1928) 21 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 34 Selçuklu hükümdarlarının en meşhuru, Anadolu kapılarını Türklere açan sultandır. 1033’de doğdu; asıl ismi Muhammed bin Davut Çağrı olup lakabı Alp Arslandır. Alp Arslan, amcası Tuğrul Bey’in 1063’de vefatı üzerine II. Selçuklu sultanı olarak tahta çıktı. Anadolu’da büyük fetihler gerçekleştirdi. Sultan Alp Arslan bu fetihlerden sonra, Fatimilere ve Bizanslılara karşı iki büyük sefer gerçekleştirdi. Bizans ordusu ile Malazgirt civarında az bir kuvvetle karşılaşmak zorunda kalan Alp Arslan, 26 Ağustos 1071 günü gerçekleşen savaşta, kuvvet azlığına rağmen Bizans ordusunu bozguna uğrattı. Bu zaferle Alp Arslan dünya tarihinde neticeleri çok büyük olan bir dönüm noktasının kahramanı oldu. Esir düşen Bizans imparatoruna “Allah iyilik düşünenlerin arzularını gerçekleştirir. Bu sebeple seni tahtına iade edeceğim.” diyerek serbest bırakmasını bütün müellifler hayranlıkla yazarlar. Sultan Alp Arslan, 42 yaşındayken Maveraünnehir seferine giderken Hana kalesi'nin fethi sırasında bir Batınî tarafından şehit edildi. 22 Pazartesi Ağustos Ebulfeyz Elçibey’in vefatı (2000) 23 Salı Ağustos 24 Çarşamba Ukrayna Bağımsızlık Günü Ağustos 25 Perşembe Ağustos 26 Cuma Ağustos Sultan Alparslan’ın Malazgirt Zaferi (1071) 27 Cumartesi Ağustos Hicaz demiryolunun açılışı (1908) Gökoğuz Türkçesi Günü 28 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 35 Pazar Ağustos Sakarya Savaşı, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Sakarya Savaşı’nın kazanılmasıyla, Türk milletinin genel savaşın kazanılacağına olan inancı yerine gelmiştir. İstanbul’da, tüm camilerde Sakarya şehitlerine mevlütler okunmuştur. Yunan General Papulas tarafından Yunan ordularına Ankara’ya harekat emri verilmişti. Savaşı Yunan tarafı kazanırsa TBMM Sevr Antlaşması’nı kabul etmek durumunda kalacaktı. Öte yandan yirmi dört tümen Rus askeri, Kafkaslarda bu savaşın sonucunu beklemekteydi. Savaşı Türklerin kaybetmesi halinde Sevr hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilecekti. Savaşın kazanılmasıyla birlikte tüm dengeler alt üst olmuştur. Uluslararası toplumun (özellikle İngiltere’nin) TBMM güçlerine bakışı değişmiş ve Yunanistan, arkasındaki İngiltere desteğini kaybetmiştir. İsmail Habip Sevük, Sakarya Meydan Muharebesi'nin önemini, “13 Eylül 1683 günü Viyana’da başlayan çekilme, 238 sene sonra Sakarya’da durdurulmuştur” sözüyle tasvir etmiştir. 15 Mayıs 1948, Filistinlilerin Nakbah dedikleri büyük felaket günüdür. “2000 yıl önce buralar bizimdi” diyen Yahudiler binlerce yıldır o topraklarda yaşayan insanları zalimce vatanlarından koparırlar. Bugün de bütün şiddetiyle devam eden bir mücadele başlar. Filistinlilerin en ünlü karikatüristi Naci El Ali, o gün sürgün edilenler arasındaydı. O günü hiç unutmadı ve o günü ölümsüzleştiren bir karakter yarattı: Hanzala. Hatta öyle ki, yalnızca o günün değil Filistin’in haklı mücadelesinin en önemli figürü haline geldi. İşte bu mücadelenin en anlamlı, en yıkılmaz ve en ölümsüz karakteri olan Hanzala, 15 Mayıs 1948 yılında o büyük felaket gününde doğar. 10 yaşında doğmuştur ve hep 10 yaşındadır. Ölümsüzdür. Filistin’in bağımsızlığına kavuşacağı gün, o da yeni yaşına girecek ve herkeslerden gizlediği güzel ve mahzun yüzünü dünyaya dönecektir. 29 Pazartesi Ağustos Filistinli karikatürist Naci el-Ali’nin vefatı (1987) 30 Salı ZAFER BAYRAMI Ağustos 31 Çarşamba Ağustos 01 Perşembe Eylül Malezya Milli Günü II. Dünya Harbi’nin başlaması (1939) Kırgızistan Bağımsızlık Günü Özbekistan Bağımsızlık Günü 02 Cuma Eylül 03 Cumartesi Eylül Katar Bağımsızlık Günü Dünya Barış Günü 04 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 36 Pazar Eylül Osmanlı İmparatorluğu'nun 10. padişahı olan Kanuni Sultan Süleyman 6 Kasım 1494’de doğmuştur. Yavuz Selim ile Ayşe Havsa Sultan’ın oğlu Süleyman batıda "Muhteşem Süleyman" doğuda ise adaletli yönetimine atfen Kanuni Sultan Süleyman, olarak bilinmektedir. 1520’den 1566 yılındaki ölümüne kadar yaklaşık 46 yıl boyunca padişahlık yapan ve toplamda 13 sefere çıkan Kanuni, imparatorluğun en uzun süre görev yapan padişahıdır. Kanuni, 30 Eylül 1520 tarihinde 10. Osmanlı padişahı olarak tahta çıktı. Batıda Belgrad, Rodos, Boğdan ve Macaristan'ın büyük kısmını imparatorluk topraklarına kattı. 1529 yılında Viyana’yı kuşatsa da çeşitli sebeplerden ötürü bu kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı. Doğuda, Safevilerle yapılan savaşlar sonrasında Orta Doğu'nun büyük kısmını ele geçirdi. Afrika’da imparatorluğunun sınırları Cezayir’e kadar uzanırken Osmanlı donanması ise Akdeniz’den Kızıldeniz’e kadar olan sularda hâkimiyet kurmuştu. Zigetvar Muharebesi’nin sonlanmasından yaklaşık bir gün önce 6 Eylül 1566 tarihinde hayatını kaybetti. Saltanat didükleri ancak cihân gavgâsıdır Olmaya baht u saadet dünya da vahdet gibi... 05 Pazartesi Eylül 06 Salı Eylül 07 Çarşamba Eylül Kanûnî Sultan Süleyman Hân’ın vefâtı (1566) 08 Perşembe Eylül 09 Cuma Eylül 10 Cumartesi Eylül Pazar Eylül Makedonya Bağımsızlık Günü Aziz Sancar'ın doğumu (1946) 11 AREFE 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 37 Aziz Sancar Mardin'in Savur ilçesinde, 1946 yılında, orta gelirli bir çiftçi ailesinin sekiz çocuğundan yedincisi olarak dünyaya geldi. İstanbul Tıp Fakültesi'ni 1969'da bitirdi. 1977 yılında Türkiye’den ABD’ye bilimsel çalışmalar yapmak üzere gitti. Dallas'a giderek Texas Üniversitesi'nde Moleküler Biyoloji dalında doktora yaptı. Yale Üniversitesi'nde DNA onarımı dalında doçentlik tezini tamamladı. Daha sonra DNA onarımı, hücre dizilimi, kanser tedavisi ve biyolojik saat üzerinde çalışmalarını sürdürdü. 415 bilimsel makale ve 33 kitap yayınladı. 2015 yılında Nobel Kimya Ödülüne layık görüldü. Aziz Sancar ödülü, hücrelerin hasar gören DNA’larını nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde kazandı. Sancar’ın söz konusu araştırmaları yeni kanser tedavilerinin geliştirilmesinde kullanılıyor. 1609 yılında İstanbul’da doğan Mustafa Bin Abdullah, ordu kâtipliğinde bulunduğu için Kâtip Çelebi ve hacca giden uzman bir memur olduğundan Hacı Halife takma adlarıyla bilinir. Cihannüma, Osmanlı İmparatorluğu devrinde coğrafya alanında önemli bir kitap sayılırdı. Müslüman olmuş Fransız asıllı yardımcısı Şeyh Muhammed Ahlas’la birlikte birçok Latince kitabı Türkçe'ye tercüme etti. Eserleriyle özellikle Avrupa’dan habersiz olan Osmanlılar’a, Hıristiyan dünyası hakkında önemli bilgiler sunuyordu. Küşfü’z-Zunûn Kâtip Çelebi’nin en önemli eseridir. Bu eser bir bibliyografyadır. Baş tarafına bilim felsefesi hakkındaki bir başlangıç kısmı ilave edilmiştir. Kâtip Çelebi bu eserde 9.000’den fazla yazar ve 15.000 civarında bilim dalı hakkında bilgi vermiştir. Arapça, Farsça ve Latince bilen Kâtip Çelebi, Doğu ve Batı ilmini başarılı bir şekilde sentezledi. Çevresinde az konuşup çok yazan bir âlim olarak bilinen Çelebi, birçok besteye sahip musikişinas bir alimdir. “Bütün bu yazdıklarımın devrin büyüklerinin kulağına gitmeyecğini biliyorum, ama yarın ahirette “Sen akıllı bir adamdın, neden sesini çıkarmadın?” derlerse diye kendimi kurtarmak için yazdım.” Katip Çelebi 12 Pazartesi KURBAN BAYRAMININ I. GÜNÜ Eylül 13 Salı Eylül KURBAN BAYRAMININ II. GÜNÜ 14 Çarşamba KURBAN BAYRAMININ III. GÜNÜ Eylül 15 Perşembe KURBAN BAYRAMININ IV. GÜNÜ Eylül 16 Cuma Meksika Milli Günü Eylül 17 Cumartesi Eylül Adnan Menderes’in vefatı (1961) Söğüt Şenlikleri ve Ertuğrul Gâzi’yi Anma Günü 18 Pazar Şili Milli Günü 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 38 Eylül Neşet Ertaş Neşet Ertaş, ülkemizin en önemli halk müziği ustalarından, Türkmen-Abdal geleneğinin yakın geçmişteki en önemli ozanlarından biridir. 1938 yılında Çiçekdağ’da doğan Ertaş babası saz ustası Muharrem Ertaş’ın yanında yetişmiştir. Neşet Ertaş yaptığı işi, yani sanatını, "gönül hızmatı" olarak nitelendirmekteydi. Konserlerinde, halkın huzuruna çıktığında hep aynı şeyi söylerdi: "Ayaklarınızın turabı, gönüllerinizin hızmatçısıyım...", Neşet Ertaş’ın sazı yıllar boyu ayrılıklara, gurbete, aşklara, acılara, dertlere ve kahırlara yarenlik etti. Onun sesinden ve sazından dökülenler hayatın ta kendisiydi. Öyle ki, her türküsü dillere düşmüş, yediden yetmişe herkes onun türkülerinden en az birkaç tanesini ezberlemiştir. 1979'da Almanya’ya giden Ertaş, 23 yıl boyunca bugün hala kapısında ismi yazan, Köln’ün Bergheim kasabasındaki mütevazı evinde yaşadı. Daha sonra Türkiye’ye kesin dönüş yapan Ertaş, türkülerini, bozlaklarını tellendirmeye devam etti. 2012 yılında vefat eden Ertaş babası Muharrem Ertaş'ın yanına defnedildi. “Bozkırın Tezenesi” son şiiri Veda’da şöyle seslendi: Geçti günler, yıllar, ömürse doldu Giden gitti bilmem geri ne kaldı Ömrümün baharı sarardı soldu Yandı kaldı garip bağrım çöl gibi Garip Kırımlı Türk romancı ve şair Cengiz Dağcı, Kırım’ın Yalta liman şehrine bağlı, Kızıltaş Köyü doğumludur. İkinci Dünya Savaşı başlayınca tahsilini bitiremeden askere alındı. 1941 Haziranında Ukrayna cephesinde tank teğmeni olarak savaşa girdi, Almanlara esir düştü. Bir süre sonra Almanlar tarafından kurulan Türkistan Lejyonuna katılıp, Ruslara karşı savaştı. 1945-46 senelerinde binlerce Türkistanlı ile birlikte Türkiye’ye gelmek için müracaatta bulundu; fakat devrin idarecileri tarafından bu istekleri kabul edilmediği için gelemedi. Daha sonra Kızılhaç’ın yardımıyla İngiltere’ye gitti. Londra’ya yerleşti. Yazar, savaş öncesi ve savaş yıllarına ışık tutacak mahiyette anı romanları yazdı. Eserlerinde Kırım Türklerinin sıkıntı ve mücadelelerini anlattı. Cengiz Dağcı, 2011 yılında İngiltere’de vefat etti. Gün doğmadı Kırım'ın semalarında Üzülür mü, yanar mısın? Kırım, Kırım böyle soğuk gecelerde Sen de beni iyi sözle anar mısın? 20 Mart 1851 yılında Bahçesaray’da doğdu. Türk dünyasının büyük düşünce adamlarından ve reformistlerinden biridir. Gaspıralı İsmail Bey, 1879 yılında, bir gazete çıkarmak için Rus hükümetine müracaat ettiyse de, bu müracaatı reddedildi. Gaspıralı gazeteyi çıkarabilmek için tam dört yıl mücadele verdi ve nihayet 1883 yılında, Türkçe kısmı aynen Rusça'ya da tercüme edilmek şartıyla “Tercüman-ı Ahval-i Zaman”ı yayınlama iznini aldı. Gazete 1916 yılına kadar yayınlandı. Sadece Rusya Türklerinin değil, bütün Müslümanların meseleleriyle yakından ilgileniyordu. Gaspıralı 1905 İhtilali’nden sonra Rusya Müslümanlarının ittifakı gayesiyle toplanan üç kongrede de önemli roller oynadı. Eğitim meselesinin ağırlıklı olarak ele alındığı III. Kongre’de “dil birliği” ile ilgili görüşlerini bütün Rusya Müslümanlarına resmen kabul ettirdi. 24 Eylül 1914 yılında Bahçesaray’da öldü. 19 Pazartesi Şehit ve Gaziler Günü Eylül 20 Salı Peygamberimizin Hicreti (622) Eylül 21 Çarşamba Eylül 22 Perşembe Cengiz Dağcı’nın vefatı (2011) Eylül 23 Cuma Suudi Arabistan Milli Günü Eylül 24 Cumartesi İsmail Gaspıralı’nın vefatı (1914) 25 Pazar Neşet Ertaş'ın vefatı (2012) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 39 Eylül Eylül 2500 yıllık geçmişiyle dünyanın yaşayan kentlerinin en eskilerinden biri olarak kabul edilen Yemen’in başkenti Sana; tarihi, kültürü ve dünyada benzeri olmayan geleneksel mimarisiyle insanları büyülemeye devam ediyor. M.Ö. 6. yüzyılda Ghumdan isimli doğal bir tepeye kurulan Sana, geçiş ve ticaret yolları üzerinde bulunması, tarihi ve kültürel mirası, denizden 2400 metre yüksekliğine rağmen yaz kış ılıman iklimi ve kendine özgü kent mimarisiyle bölgedeki en önemli cazibe merkezlerinden biridir. Geçmişi yüzyıllar öncesine uzanan, işlenmiş taşlardan yapılmış çok katlı evleri, ticarethaneleri, camileri ve dar sokaklarıyla dünyada benzeri yoktur. Sana, 1986’da Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış, 2004 yılında da Arap Kültür Başkenti ilan edilmiştir. Meşhur “Fil Hadisesi” de Sana’yla ilgilidir. Yemen valisi Ebrehe, Hristiyanlığı yaymak ve Arapları Kâbe-i Muazzama ziyaretinden vazgeçirmek için Sana’da muhteşem bir kilise yaptırmış ve orasını Araplar için hac yeri olarak ilân etmişti. Niyeti Sana’yı hem dini hem de ticari bir merkez haline getirmek olsa da buna muvaffak olamayıp, intikam almak üzere Mekke’ye filleriyle saldırmış, bu saldırısı ebabil kuşları taşlarıyla bertaraf edilmişti. Türkçe, Ural Altay dil ailesi içerisinde, Türk dil ailesinin Oğuz grubuna mensup lehçesi olarak kabul edilmektedir. Anadolu, Kıbrıs, Balkanlar ve Orta Avrupa’da geniş yayılım alanı bulmuş olup Türkiye Cumhuriyeti, KKTC, Makedonya ve Kosova’nın resmi dilidir. Ayrıca dünyanın diğer bölgelerine iş veya başka nedenlerle yerleşen 10 milyon civarında insanın Türkçe konuştuğu öngörülmektedir. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü 1980’li yıllarda yaptığı araştırma sonucu tüm Türk lehçelerini 200 milyon kişinin konuştuğunu ortaya çıkardı; ancak buna Türk lehçelerini 2. ya da 3. dil olarak konuşanlar da dâhildi. Aradan geçen zamanda Türkçe konuşan nüfusun önemli oranda arttığı rahatlıkla söylenebilir. 26 Pazartesi Türk Dil Bayramı Eylül 27 Salı Eylül 28 Çarşamba Eylül 29 Perşembe Eylül 30 Cuma Eylül 01 www.ytb.gov.tr 40 Ekim Çin Milli Günü 02 2016 HAFTA Cumartesi Pazar Ekim Türkiye-Avustralya İş Gücü Anlaşması, 5 Ekim 1967’de Kanberra’da imzalanmış, 10 Şubat 1968’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Resmi adı “Türklerin Avustralya’da İkamet ve Çalışmaları Hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Avustralya Milletler Topluluğu Hükümeti Arasında Anlaşma” olan çalışma 29 maddeden oluşur. Amacı Türk işçileri ve ailelerinin; seçilmelerini, nakillerini ve istihdamlarını düzenlemektir. Avustralya’da yaşayan 115 bin Türk’ün kurduğu 2 bin işletmenin yaklaşık 6 bin kişilik istihdamı vardır. İşçi Türkler genellikle tarım, madencilik, balıkçılık, inşaat, toptan ve perakende ticaret, hizmet sektörü, iletişim hizmetleri, banka, sigorta, finans, eğitim, sağlık, ulaştırma ve depolama alanlarında çalışmaktadırlar. Berlin Duvarı'nın 1989’da yıkılmasından 11 ay sonra Demokratik Almanya ile Federal Almanya birleşti. Birleşme iki devletinin yurttaşlarının iradesiyle gerçekleşti. Birleşmenin şekli; 1990 yazında iki devlet arasında sözleşme yoluyla düzenlendi. Bu görüşmelere paralel olarak Federal Almanya ve Demokratik Almanya Devletleri, bütün Berlin’in ve bütün Almanya’nın sorumluluğunu ellerinde bulunduran dört işgal gücüyle Almanya’nın birliğinin dış ve güvenlik politikalarının koşullarını görüşerek İki Artı Dört Anlaşması’nı imzaladılar. 1990 yılında kadim Alman sorunu; “özgürlük içinde birlik” sloganına uygun biçimde çözülmüş oldu. Osmanlı Devleti’nin 8 Ekim 1912 ve 29 Eylül 1913 yılları arasında Balkanlar'daki dört devletle yaptığı savaşlara tarihte Balkan Savaşları adı verilir. Birinci Balkan Savaşı 8 Ekim 1912 ve 30 Mayıs 1913 tarihleri arasında gerçekleşir. Birinci Balkan Savaşı sonrasında daha fazla toprak kazanmasını bahane göstererek Yunanistan; Karadağ, Sırbistan ve Romanya Krallıklarıyla birleşerek Bulgaristan’a savaş açtı. Osmanlı Devleti, Bulgaristan’ın yenilgisini fırsat bilerek Edirne ve Kırklareli’ni geri aldı. İkinci Balkan Savaşı sonrasında ise Osmanlı Devleti üç ayrı anlaşma imzaladı. Bu üç anlaşma sayesinde Balkanlardaki Türklerin din ve vicdan hürriyetlerininin yanında Türkçe eğitim hakları da garantiye alındı. 03 Pazartesi Ekim İki Almanya’nın Birleşmesi (1990) 04 Salı Ekim 05 Çarşamba Ekim Türkiye-Avustralya İşgücü Anlaşması 06 Perşembe Ekim 07 Cuma Dünya Habitat Günü Ekim 08 Cumartesi Ekim I. Balkan Harbi (1912) Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü 09 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 41 Pazar Ekim İsmail Bahadır 24 yaşında çalışmak için yurtdışına gitmeye karar veren İsmail Bahadır, 1969 yılında Almanya yollarına düştü. Üç günlük uzun ve meşakkatli bir yolculuk sonrasında Münih Tren Garı’nın 11 numaralı peronuna inen Bahadır, Almanya’daki ilk dakikalarında büyük bir şaşkınlık yaşadı. Bando takımı, ellerinde çiçeklerle bekleyen yetkililer ve gazeteciler onu bekliyordu. İsmail Bahadır, Türkiye'den Almanya'ya giden 1 milyonuncu işçiydi. Nürnberg Federal Çalışma Bürosu Başkanı Josef Stingl tarafından bir televizyonla ödüllendirildi. 13 yıl Almanya'da çeşitli fabrikalarda tornacı olarak çalışan Bahadır, 1981’de Türkiye’ye döndü. Halen memleketi Konya’da emekli olarak hayatını sürdürüyor. İbn-i Fadlan X. Yüzyılda yaşamış seyyah ve diplomat. Hayatının ayrıntılarına ilişkin bilgi olmamakla birlikte azad edilmiş bir köle olduğu, iyi bir eğitim gördüğü, dini ve dünyevi ilimlerde derin bir vukufiyeti bulunduğu eserlerinden anlaşılmaktadır. 921- 922 tarihlerinde Abbasi Halifesi Muktedir Billah tarafından İdil Bulgarlarına gönderilen heyette görev aldı ve bu vesileyle Asya içlerini görmek imkânına sahip oldu. Gezip gördüğü yerleri anlatığı seyahatnamesi X. Yüzyılda Asya içlerinde yaşayan Türk, Slav ve İskandinav topluluklarının yaşamlarına, sosyal ve siyasi yapılanmalarına ilişkin ayrıntılı bilgiler içerir. Aynı zamanda Türklerin Avrupa içlerinde ve İç Asya’daki etkilerine ilişkin verilerin temel kaynaklarından birisi bu seyahatnamedir. İbn Fadlan’ın seyahatnamesi, Avrupalı ve Rus tarihçiler tarafından bölge tarihine ilişkin temel eserlerden biri kabul edilir. Zeki Velidi Togan, 1935 tarihinde Viyana Üniversitesine sunduğu doktora tezi ile İbn Fadlan’ı Avrupa bilim çevrelerine kabul ettirmiştir. 10 Pazartesi Ekim 11 Salı Ekim 12 Çarşamba Ekim 13 Perşembe Ekim 14 Cuma Ekim 15 Cumartesi Ekim Pazar Ekim Hicrî Yılbaşı 16 Dünya Gıda Günü 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 42 Azerbaycan’ın bağımsızlığına uzanan yol meşakkatli ve kanlı geçti. 1980’li yıllar SSCB için ekonomik sıkıntılar demekti. Bu sıkıntılar hem Azerbaycan’ın doğal zenginliklerinin tahrip edilmesine hem de milli ve dini hislerinin tahkir ve tehdit edilmesine yol açtı. Bu tavra ilk itiraz, 19 Şubat 1988 halk mitingiyle verildi. Böylece Başkan Bağırov istifa etti, Vezirov görevi devraldı. Mitingler Kasım ayına kadar devam edince Sovyetler Birliği; Bakü, Nahçıvan ve Gence’de sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bu yasaklar Azerilerin Halk Cephesi’nde örgütlenmesine neden oldu. 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece Sovyet Ordusu, Bakü ve diğer yerlerde 131 kişiyi öldürdü, 744 kişiyi yaraladı, 400 kişi mahkûm oldu. Vezirov’un da Moskova’ya kaçmasıyla komünist hâkimiyet tekrar sağlandı. Artık Azerbaycan halkı, bağımsız bir devlet kurmanın zaruri olduğunu anladı. 20 Ocak 1990 Kara Ocak günü son Rus vahşetini yaşayan Azerbaycan, 30 Ağustos 1991’de bağımsızlığını yeniden ilân etme kararı aldı. Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti'nin Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti'ne bağlı Dağlık Karabağ’da hak iddia etmesi, etnik çatışmalara yol açtı ve bu karmaşa üzerine 18 Ekim 1991’de Azerbaycan son kez bağımsızlığını ilân etti. Bilge Kral, 14 yıllık hapis hayatının ardından, Boşnakların kendi yurtlarında diğer etnik unsurlarla birlikte siyasi etkinliği elinde bulunduracak şekilde yaşamayı amaç edinen Demokratik Eylem Partisi(SDA)’ni kurdu. 29 Şubat ve 1 Mart 1992’de yapılan referandumda halk, Yugoslavya’ya karşı bağımsızlığa karşı evet oyu kullandı. 1992-1995 yılları arasında gerçekleşen ve Avrupa’nın ortasında soykırım yapılan Bosna Savaşı’nda halkıyla birlikte mücadele etti. Sağlık sorunları nedeniyle 2000 yılında başkanlıktan çekildi. İslam Manifestosu, İslam Deklarasyonu ve İslami Doğuşun Sorunları, Doğu-Batı Arasında İslam ve Tarihe Tanıklığım gibi eserlerin sahibi Bilge Kral, 19 Ekim 2003 günü Saraybosna Hastanesi’nde vefat etti. “İnsanlar tarihe hükmedemezler. Tarihe, Allah hükmeder ve O ne derse, o olur… İnsanlar tarihi yönetemezler. Bunu ne siz yapabilirsiniz, ne de Napolyon, İskender gibi mağrur liderler. Bunu ancak Allah yapar. Bu böyledir.” 17 Pazartesi Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü 18 Salı Ekim Azerbaycan’ın Bağımsızlığı (1991) 19 Çarşamba Ekim 20 Perşembe Ekim 21 Cuma Ekim 22 Cumartesi Ekim Pazar Ekim Aliya İzzetbegoviç’in vefatı (2003) KKTC Su Temin Projesi (2015) 23 Van depremi (2011) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 43 Tebriz iki milyonun üzerindeki nüfusuyla yalnızca İran’ın değil Ortadoğu’nun en önemli şehirlerinden biridir. Tebriz, İran’da yaşanan her türlü sosyal gelişmenin öncülüğünü yapması dolayısıyla dünü saklayan, bugünü yaşayan, yarını kurgulayan bir şehirdir. En önemli tarihi eseri Tebriz Kapalıçarşısı, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır. Seyyah Marko Polo’nun Çin yolculuğunda uğradığı Kapalıçarşı, seyyahın anlattığı çağlardan günümüze kalan efsunlu bir atmosfere sahiptir. Kent, kapalıçarşısı kadar halılarıyla da ünlenmiş; geçmişte Tebrizli sanatçılar tarafından çizilen minyatürler bugünün ipek halılarına konu olmuştur. Kimi Doğunun görkemli çağlarını, kimi Ortaçağ Avrupa’sını konu eden minyatür bezemeli halılar fazlasıyla ilgi görmektedir. Benzerine rastlamanın zor olduğu güzellikteki bu el işi muhteşem halılar Tebriz’in en önemli ticaret malzemesidir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’nın istihdam ihtiyacını karşılamak üzere, Türkiye ile Federal Almanya arasında 30 Ekim 1961 tarihinde işgücü anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma mukabilince Almanya’ya önce misafir işçi olarak giden Türkler, ailelerini geride bırakmışlardı. Bu misafir işçiler daha sonra yabancı vatandaş statüsüne erişmişlerdir. Türkler Almanya’da hemen hemen her önemli şehirde yoğun bir şekilde yaşamakla birlikte, sanayi merkezlerinde sayıları daha yoğundur. Frankfurt, Berlin, Köln, Hamburg, Düsseldorf ve Münih Türk azınlığın yaşadığı Almanya şehirlerinin başlıcalarıdır. Bugün Almanya’da üçüncü nesil Türkler hayatlarını sürmektedir. Bugün Türkler Almanya’nın siyasi ve toplumsal hayatında gerek sivil toplum örgütleri gerek siyasi partilerdeki rolleriyle aktif durumdadırlar. 24 Pazartesi Birleşmiş Milletler Günü Ekim 25 Salı Ekim 26 Çarşamba Avusturya Milli Günü Türkmenistan Milli Günü Ekim 27 Perşembe Türkmenistan Milli Günü Ekim 28 Cuma Ekim 29 Cumartesi Ekim CUMHURİYET BAYRAMI Kızılay Haftası (29 Ekim-4 Kasım) AB Anayasası’nın kabulü (2004) 30 Pazar Ekim Türkiye ile Almanya arasında İşgücü Anlaşması (1961) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 44 Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Yahya Kemal, 1884 yılında Üsküp’te dünyaya gelir, 1897 yılında ailesiyle Selanik’e yerleşir. Vefa Lisesi’nde ve ardından da Sorbonne’da Siyaset Bilimi okuduktan sonra İstanbul’a döner. Kurduğu Dergâh Dergisi’nde bir tek “Ses Manzumesi” yayınlanırken, bu dergide yayınladığı düzyazılarıyla Kuva-i Milliye ruhuna destek vermektedir. İstanbul’un edebiyat muhitlerinin aranan simalarından biriydi. Uzun yıllar milletvekili ve sefir olarak devlete hizmet ettikten sonra 1949 yılında emekli oldu. 1958 yılında Cerrahpaşa Hastanesi'nde vefat edene kadar Park Otel’de yaşadı. Vefatının ardından kurulan Yahya Kemal Enstitüsü, Nihad Sami Banarlı öncülüğünde, şairin sağlığında yayınlamamış eserlerini derledi. Saf şiir anlayışını benimseyen Yahya Kemal, aruzu Türkçe ile mükemmele yakın bir şekilde uzlaştırmıştır. Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum; Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum. Her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu... Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu.. Kalbimde vardı "Byron"u bedbaht eden melâl Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl... Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını, Duydum, akıncı cedlerimin ihtirâsını, Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan, Rü'yâma girdi her gece bir fâtihâne zan. Hicretlerin bakıyyesi hicranlı duygular... Mahzun hudutların ötesinden akan sular Avar dilinin en tanınmış şairlerinden biri olan Resul Hamzatoviç Hamzatov, 8 Eylül 1923 tarihinde Dağıstan’da dünyaya geldi. İlk şiir kitabını 20 yaşında yayınladı. Moskova’daki Gorki Edebiyat Enstitüsü’nde eğitim gördüğü yıllarda Rusça ve Dünya edebiyatı üzerine çalıştı. Birçok yazar ve şairden etkilendi; ancak eserlerinin oturmasını sağlayan Puşkin ve Lermontof oldu. Şiirlerini Avar dilinde neşreden yazar, 50 yılı aşkın süren sanat hayatı boyunca Sovyetler’in en üretken şairi oldu. Şiirlerinden bir çoğu Raymond Paus, Yuri Antonovi, Aleksandr Pahmutov gibi ünlü kompozitörler tarafından bestelendi. Hamzatov’un “Benim Dağıstanım” isimli, doğduğu toprakları, o toprakların insanını anlattığı kitabı 1984 yılında Türkçeye çevrildi. Sanat çevreleri tarafından heyecanla karşılanan bu eser sayesinde Türk okurunun da gönlünü kazandı. 3 Kasım 2003 tarihinde Moskova’da hayata gözlerini yumdu. Bu ışıklı gökkubbenin altında Birkaç dakikaları bile kalmış olanlar Yüzlerce yıl yaşayacakmış gibi Koşuşturup duruyorlar Ve uzakta, binlerce yıllık suskunlukta Dağlar, bu telaşçı kalabalığa bakarak Donup kalmışlar haşin ve kederli Sanki birkaç dakikaları kalmış gibi yaşayacak 31 Pazartesi Ekim 01 Salı Kasım Yahya Kemal Beyatlı’nın vefatı (1958) 02 Çarşamba Kasım 03 Perşembe Kasım Resul Hamzatov’un vefatı (2003) 04 Cuma Kasım 05 Cumartesi Kasım Pazar Kasım UNESCO’nun kuruluşu (1946) 06 GAP’ın kuruluşu (1989) Kâtip Çelebi’nin vefâtı (1656) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 45 Mustafa Kemal, büyük güçlerin paylaşım savaşlarının sonucu olarak imparatorlukların yerlerini ulus devletlere bırakmaya başladığı bir dönemde dünya gelir. Gençlik yılları, bir imparatorluk olan Osmanlı ülkesinin sürekli toprak kaybetmesiyle yaşanan hayal kırıklıklarıyla geçer. Birinci Dünya Savaşı sonrası, Osmanlı’nın başkenti İstanbul işgal edilince, Anadolu’da yeni bir milli hareketin doğuş sancıları başlar. Mustafa Kemal, müfettiş olarak gönderildiği Samsun’dan başlayarak Anadolu’daki milli direnişin örgütlenmesine ve Ankara’da bağımsızlık mücadelesi verecek bir meclisin kurulmasına önderlik eder. Meclisin oylarıyla Başkomutanlık ünvanı alır. İstiklal Harbi’nin kazanılmasıyla Gazi Mustafa Kemal unvanıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Reis-i Cumhur’u olur. 10 Kasım 1938’de karaciğer rahatsızlığı nedeniyle İstanbul’da hayata gözlerini yumar. Ukrayna Parlamentosu milletvekili, Cumhurbaşkanlığı’nın Kırım işlerinden sorumlu yetkilisi ve dünyaca ünlü bir insan hakları savunucusu olan Kırımoğlu, 13 Kasım 1943 yılında Kırım’ın çöl bölgesindeki Bozköy’de doğdu ve ailesiyle birlikte Kırım’dan sürgün edildi. Gençlik yılları boyunca hapis yatmasına rağmen davasından vazgeçmedi. 1989 yılında Taşkent’te toplanan Kırım Tatar Milli Hareketi Başkanlığı'na seçilmesi sonrasında 29 Mart 1998 seçimlerinde Ukrayna Parlamentosu’nda Kırım Türklerini temsil etmeye başladı. 2014 yılı Mart ayında Kırım’ın Rusya tarafından üçüncü defa işgal edilmesiyle 3 Mayıs 2014 itibariyle Rusya’ya girişi beş yıl süreyle yasaklandı. Ekim 1998 yılında, halkını sürgünden barışçı yollarla vatanına dönmesini başardığı için Birleşmiş Milletler Mülteciler ve Kaçaklar Yüksek Komiserliği tarafından Nansen Madalyası ile ödüllendirildi. Mustafa Abdülcemil, Kırım Türklerine yapılan haksızlıklara karşı mücadelesini sürdürmektedir. 07 Pazartesi Kasım 08 Salı Kasım 09 Çarşamba Kasım 10 Perşembe Kasım Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatı (1938) 11 Cuma Yaser Arafat’ın vefatı Kasım 12 Cumartesi Kasım Doğu Türkistan Milli Günü 13 Pazar Kasım Abdülcemil Kırımoğlu’nun doğumu 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 46 Stalin liderliğindeki Sovyetler Birliği, 14 Kasım 1944’te Gürcistan’ın Ahıska bölgesinde yaşayan onbinlerce Ahıskalı Türk’ü sınır güvenliğini tehdit ettikleri gerekçesiyle sürgün etti. Trenlere bindirilen, gidecekleri yere kadar aşağı dahi inmemek koşuluyla vagonlarda günlerce yolculuk eden Ahıskalı Türkler, Sovyet topraklarında dört bir tarafa dağıtıldı. Orta Asya’nın Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan bölgelerine sürgün edildiler. Birçok Ahıskalı müslüman, sürgün yolunda yaşamını yitirdi; fakat Ahıska Türklerinin çilesi burada bitmedi. Fergana vadisinde, Özbeklerle Ahıskalılar arasında 1989’da bir pazar yeri kavgasıyla başlayan etnik gerilim olayları sonucunda Ahıskalı Türkler çok büyük şiddete uğrar, birçok insan şehit edilir. Burada acımasız bir provakosyon söz konusudur, bir yurt edinme çabasında olan ve hâlâ yaraları sarılmayan binlerce Ahıskalı şiddetten kaçarak Rusya’nın başka bölgelerine göç etmiştir. Yurtdışında yaşayan Türklerin ikamet ettikleri ülkenin eğitim, kültür ve akademik hayatlarına yaptıkları katkıyı desteklemek amacıyla her yıl Türkiye vatandaşlarına verilen burstur. Yurtdışında yaşayan yaklaşık 6 milyon Türk vardır. Bu vatandaşlarımızın özellikle sosyal ve insani merkezli çalışmalar ile toplumsal sağlık konusundaki araştırmaları, bulundukları ülkelerde dikkat çekmektedir. Verilen burs ile Türk göçmenler üzerine yapılan araştırmalar desteklenip koordine edilerek, yurtdışında yaşayan Türklerin akademik hayatına katkı sağlanmaktadır. Türk toplumunun ihtiyaç duyduğu sahalarda rol modellerin yetişmesini sağlamayı amaçlayan bu girişim, yabancı ülkelerle olan akademik ilişkileri güçlendirmektedir. 14 Pazartesi Kasım 15 Salı Kasım Ahıska Türklerinin, Gürcistan’dan Orta Asya’ya sürgün edilmesi (1944) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin İlanı (1983) Almanya ‘da Tuğçe Albayrak’ın Saldırı Sonucu Hayatını Kaybetmesi Filistin Milli Günü Türkiye Burslusu Malezyalı Öğrenci Ahmed Ammar’ın vefatı (2013) Belçika Kral Günü 16 Çarşamba Süveyş Kanalı’nın açılışı (1869) Kasım 17 Perşembe Kasım 18 Cuma Kasım 19 www.ytb.gov.tr 47 Kasım Pazar Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü 20 2016 HAFTA Cumartesi Tarihi boyunca Ortadoğu’nun önemli şehirlerinden biri olan Beyrut, bugün Lübnan’ın başkentidir. Beyrut, uzun tarihi boyunca Fenikelileri, Romalıları, Arapları, Haçlıları, Osmanlıları ve Fransızları ağırladı. Uzun yıllar Ortadoğu’nun ekonomik, fikrî ve kültürel merkezi olan ve “Doğu’nun Paris’i” olarak anılan Beyrut, 1970’lerden sonra başlayan toplumsal ve siyasal karışıklıklar ve bu yüzden patlayan Lübnan İç Savaşı (1975-1991) sonucu bu özelliğini kaybetmiştir. Yaralarını sarmaya ve eski görkemli günlerine dönmeye çalışan Beyrut, Hristiyanlık ve İslam’ın farklı mezheplerinin bir arada yaşadığı, Ortadoğu’nun en kozmopolitan şehirlerinden biri olma özelliğini sürdürüyor. Ekonomisi ise bankacılık ve turizme dayanmakta. Sırtını Lübnan dağlarına yaslayıp Akdeniz’i seyreden, sedir ağaçlarının gölgelediği bir rüya şehir olan Beyrut, tüm savaşlar ve yıkımlara rağmen insanlığın güzel yanlarına kapılarını aralıyor. 23 Kasım 1992 gecesi Michael Peters ve Lars Christiansen’ın Mölln’de kundakladıkları evden Yeliz’le beraber, 14 yaşındaki Ayşe Demir ile 51 yaşındaki Bahide Arslan’ın cenazeleri çıktı. 22 Kasım’ı 23 Kasım’a bağlayan gece Michael ve Lars önce Ratzeburgerstr’da bulunan Türklere ait binaları sonra Arslan ailesinin evini ateşe verirler. İtfaiye ekiplerinin Arslan Ailesini kurtarmaya gelmesi, Ratzeburgerstr’daki yangın yüzünden saatlerce gecikir ve üç Türk yanarak can verir. Nihayetinde ekipler içeri girdiklerinde, 6 saattir duman soluyan ve babaannesi Bahide Arslan’ın ıslak battaniyelere sarıp masanın altına soktuğu İbrahim Arslan’ı ağır yaralı bir halde bulurlar. Ayten Arslan ise oğlu Emrah’ı ıslak battaniyeye sarıp yedi metre yükseklikteki camdan atlar. İki sene süren tedavisinden sonra sakat olarak hayatta kalmayı başarır. 21 Pazartesi Kasım 22 Salı Lübnan Milli Günü Kasım 23 Çarşamba Mölln Katliamı (1992) Kasım 24 Perşembe Kasım 25 Cuma Kasım 26 Cumartesi Kasım Pazar Kasım Öğretmenler Günü Sürgünde Bağımsız Filistin Devleti’nin Kuruluşu (1988) 27 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 48 Berat Arnavutluk’un 12 vilayetinden birisi olan Berat, Osum Nehri kıyısına kurulu tarihi bir şehirdir. 1417 yılında Osmanlı yönetimine geçen şehir, Rumeli Eyaleti'nin Avlonya Sancak merkezi haline getirilmiş ve çeşitli Osmanlı eserleriyle zenginleştirilmiştir. Beyazıd Külliyesi, Hacı Sinan Medresesi, Feridun Bey Kabri, Şeyh Hasan Halveti Tekkesi, Rüfai Tekkesi, Kurşunlu Camii, Avlonyalı İbrahim Paşa Camii, Fethiye Camii, Beyaz ve Kırmızı Camii, Telelka Camii, Berat Köprüsü gibi yapılar şehre Osmanlı döneminde kazandırılmış mimari şaheserlerdendir. Osmanlı döneminde Hristiyan, Müslüman ve Yahudilerin bir arada yaşadıkları şehir Rumelinin en önemli merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Evliya Çelebi, Seyahatname'sinde Berat’ın 5000 hane ve 30 mahalle, 13 camii, 17 mescit, beş medrese bir bedesten ve 700 dükkanlı bir şehir olduğunu kaydeder. 2008 yılında Unesco tarafından Dünya Mirası listesine dahil edilen Eski Berat şehri (Mangalem), Osum Nehrinin iki yanındaki yamaçlara kurulu birbirinin manzarasını kapamayan cumbalı, harem bahçeli beyaz evleri ve dar yollarıyla Osmanlı Şehir Kültürü ve mimarisinin görkemli örneklerinden birisidir. Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi Tarih boyunca Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa içlerine akan Oğuz, Kıpçak, Peçenek, Nogay, Tatar gibi Türk topluluklarının birleşmesinden oluştuğu düşünülen Gagavuz halkının günümüzde Ukrayna ve Romanya arasında Prut Nehri üzerindeki tarihi topraklarında yaşadıkları bölge Gagavuz Yeri olarak adlandırılır. Ayrıca Gagavuz Yerinin dışında Balkan ülkeleri, Ukrayna ve Rusya’da Gagavuz toplulukları bulunmaktadır. Gagavuz adının Gök Oğuz adından bozma olduğu, Selçuklu Hükümdarı Keykavus’un adıyla ilintili olduğu yönünde iddialar vardır. Linguistik veriler onların Oğuz kökenli olduğu görüşünü doğrular niteliktedir. Tarih boyunca Osmanlı, Rus, Romen ve Soyvet idaresi altında kalan Gagavuz yeri günümüzde Moldava sınırları içindedir. İdari merkezi Komrat olan Gagavuz Yeri, Moldovya Cumhuriyeti içinde özerk nitelik taşıyan bir bölgedir. Verimli Gagavuz toprakları tarım ve hayvancılık temelli bir ekonomi oluşmasını sağlamıştır. Yaklaşık 160. 000 nüfusa sahiptir. 28 Pazartesi Kasım 29 Salı Dede Efendi’nin vefatı (1846) Kasım 30 Çarşamba Kasım 01 Perşembe Aralık 02 Cuma Aralık 03 Cumartesi Aralık Dünya Engelliler Günü Arnavutluk Milli Günü 04 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 49 Pazar Aralık İsfahan, Nişabur, Belh, Herat, Basra, Musul ve Amul’da örnekleri bulunan medreselerin en büyüğü Bağdat’taki Nizamiye Medresesi'dir ve Büyük Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün adından esinlenmiştir. Bugünün yüksek öğrenim kurumlarına karşılık gelen bu medreselerin Bağdat kolu bizzat Alpaslan ve Nizamülmülk’ün çabalarıyla kurulur. Başta din, hukuk ve dil alanlarında eğitim vermektedirler. İslam düşüncesinin en büyük isimlerinden İmam Gazzali de öğrenimini Nişabur Medresesi’nde tamamlamış ve 1091-1095 yılları arasında Bağdat Nizamiye Medresesi’nde müderrislik ve rektörlük yapmıştır. Buradaki ilk dersi fıkıh âlimi Ebu İshak Şirazi verir. Nizamiye Medreselerinde esas olarak Sünni mezhep öğretisinin yaygınlaşması, Sünni mezhepler arasında dayanışma sağlanması ve Selçuklu devlet görevlisi yetiştirilmesi amaçlanmıştır. 1046 yılında Tuğrul Bey tarafından kurulan Nişabur Medresesi alanının ilkidir. Öğretimde imkân ve fırsat eşitliğinin sağlanması amaçlanan bu sistem, aynı zamanda devletin dönemin bilginlerine hem resmi destek vermesini hem de denetim altında tutmasını sağlar. Gazali, Ömer Hayyam, Hakani ve Sadi gibi önemli fikir insanlarının yetiştiği Nizamiye Medreseleri, İlhanlı ve Osmanlı başta olmak üzere birçok İslam ülkesinin medrese teşkilatlarına örnek olur. 1913 ve 1917 tarihleri arasında İttihat ve Terakki’nin en güçlü döneminde, Talat Paşa, Enver Paşa ve Cemal Paşa’nın sözünün geçtiği dönemin sadrazamı Sait Halim Paşa, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunudur. 1908 yılında Yeniköy Belediye Reisliği'ne tayin olur. 1913’te ikinci kez yaptığı Danıştay azalığı sırasında Dışişleri Bakanlığı’na atanır. Aynı yılın Eylül ayında, Balkan Savaşları sonrası Bulgarlardan Edirne’yi geri alan anlaşmayı imzalama başarısı gösterdiği için Padişah tarafından İmtiyaz Nişanı ile ödüllendirilir. 1914 yılında Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katılmasından sonra alınan ağır yenilginin ardından, 1915’te Dışişleri Bakanlığı'ndan, 1917’de de Sadrazamlık'tan çekilir. 1919 Mart’ında tutuklanır ve serbest kalır kalmaz Roma’ya gider. 6 Aralık 1921’de Ermeni bir komitacının silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybeder. 05 Pazartesi Aralık 06 Salı Aralık 07 Çarşamba Aralık 08 Perşembe Aralık 09 Cuma Aralık 10 Cumartesi Aralık Said Halim Paşa’nın vefatı Hz. Mevlana’yı Anma Törenleri (10 - 17 Aralık) Finlandiya Milli Günü İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Yayınlanması (1948) Kazakistan Milli Günü 11 Pazar MEVLİD KANDİLİ 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 50 Aralık Belh’ten Konya’ya göçen ve Konya’da kısa zamanda halkın sevgilisi olan Mevlana Hazretleri, medeniyetimizin en önemli İsimlerinden biridir. Konya’da fakihlik yapan Hazret, kendisinde “mutlak kemâlin varlığını” cemalinde de “Tanrı nurlarını” ifade ettiği Şems-i Tebriz’iyle karşılaştıktan sonra bir süre inzivaya çekilir. Şems’in göçmesinden sonra Selahaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi ile muhabbetine devam eder. Seyyid Burhaneddin Tirmizi’den tasavvuf ilmini tedris eden Mevlana 17 Aralık 1273 yılında Hakk'ın rahmetine kavuşur. Cenaze namazını kıldırmasını vasiyet ettiği Sadreddin Konevi, Mevlana’ya olan muhabbetinden cenazede bayılır ve cenazeyi Kadı Siraceddin kıldırır. Cenazesinde Müslümanlarla birlikte Hristiyanlar ve Yahudiler de hazır bulunmuştur. Molla Hüdavendigar olarak da anılan Mevlana Celaleddin-i Rumi, Anadolu’yu ve tüm dünyayı İslam nuruyla mayalayan büyük bir gönül sultanıdır. “Benim Peygamberimin yolu aşk yoludur. Ben aşk çocuğuyum ve benim anam aşktır” Asıl adı Ebu Hâmid Muhammed el Gazzali’dir. Tus sehrinde doğdu. Yaşadığı dönem siyasî bakimdan çalkantılı; fakat ilmî hayat bakımından İslâm dünyasının ve hatta o günkü dünyanin en parlak dönemini teşkil eder. Gazzâlî, yalnız döneminin değil, bütün İslâm düşüncesi tarihinin en önde gelen düşünürlerindendir. Ehl-i sünnet inancına yaptığı hizmet, kendisine Huccetü’l-İslâm lakabının verilmesine sebep olur. Fıkıhta Şâfiî, kelâmde Eş’ariyye ekolünü benimsemiştir. İmam Gazzali, hakikati bulmak isteyen insanın dörde ayrıldığına inanır. Bunlar felsefeciler, kelamcılar, sufiler ve batınilerdir. Kendisi sufilerin yolunu izleyerek tasavvufa yönelir ve bu süreci El-Münkız Mine’d Dalal adlı kitabında anlatır. Yunan felsefesine göre İslam’ı okumanın ve Kur’an ayetlerini gizemli tefsirlerle saptırdığını düşünen Bâtınilerin zararlarıyla mücadele eder. Mantık ilminin birçok yanını ise İslam din bilimlerine sokar. Aklın yerine sezgiyi koyan Gazzâlî’nin ilimleri değerlendirişi, din-ilim ve din-felsefe ilişkileri gibi bugün de tartışılan hususlara çağını aşan cevaplar vermiştir. Gazzali’ye göre, matematik, geometri ve astronomi gibi ilimlerin ilgilendiği meseleler, aklî delillerle ispat edilen konular olup, ögrenildikten sonra inkâra mahal bulunmayan hususlardır. Eserlerini her seviyeden insanın anlayacağı şekilde yazan Gazzali, 18 Aralık 1111’de, doğduğu Tus şehrinde Hakk’ın rahmetine kavuşur. 12 Pazartesi Aralık 13 Salı Aralık Uluslararası İslamofobiye Karşı Mücadele Günü 14 Çarşamba Aralık 15 Perşembe Aralık 16 Cuma Bahreyn Ulusal Günü Aralık 17 Cumartesi Aralık Mevlâna Celâleddin-i Rûmi’nin vefâtı (1273) Kazakistan Milli Günü 18 Pazar İmam-ı Gazâli’nin vefâtı (1111) Dünya Göçmenler Günü 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 51 Aralık Arnavutluk ve Kosova ile sınır komşusu olan Gostivar, çok kültürlülüğün sağlıklı bir şekilde yaşandığı kentlerden birisidir. Nüfusun yüzde onunu Türklerin oluşturduğu şehirde, Müslümanların oranı ise yüzde yetmiş civarındadır. Osmanlı Devleti kültür hayatının ve gündelik yaşamının hala hüküm sürdüğünü, sokaklarında yapacağınız kısa bir gezintiyle gözlemleyebilirsiniz. Şar ve Galiçnik peynirleri, Kaymaçina tatlısı Gostivar’ın önemli yerel değerlerindendir. İsminin anlamı “misafirperver” olan kentin kırsal kesimlerinde hayvancılık ve tarım yapılırken, 81 bin kişilik şehir merkezi büyük oranda turizm ile geçiniyor. Vardar Nehri'nin doğduğu Gostivar, Mavrova Milli Parkı ile Balkanlar'ın en gözde kayak merkezlerine ev sahipliği yapıyor. Şimdilerde yanındaki medrese tarihe karışmış olsa da iki şerefeli tek minaresi ile Saat Camii ve bitişiğindeki saat kulesi Gostivar’ın en güzel süslerinden... Klasik felsefenin doruk noktası olan İbn-i Sina, Buhara yakınlarındaki Afşana’da, 980 yılında doğdu. Daha onaltı yaşlarında iken, tabiplerce bir tıp otoritesi kabul edildi. İbn-i Sina bu arada fıkıh ilminde de kendini yetiştirirken, mantık ve felsefeye de ağırlık veriyordu. İlim için yolculuk ederek Buhara, Ürgenç, Cürcan, Rey, Hemedan ve Isfahan’da yaşayıp orada ilim adamlarıyla bilgi alışverişinde bulundu, saray hekimliği ve vezirlik görevleri üstlendi. 1037 yılında Hemadan’da vefat etti. İbn-i Sina tıp âlimliğinin yanında, mükemmel bir İslâm felsefe sistemi kuran ilim adamıdır. Edebiyat, felsefe, mantık, matematik, fizik, kimya, astronomi, arkeoloji ilimlerinde devrini aşan çalışmalar yapan İbn-i Sina’nın uzmanlık alanlarından biri de tıptır. İbn-i Sina’nın eserleri, Avrupa dillerine çevrilerek, 20. yüzyıla kadar üniversitelerde zorunlu ders olarak okutulmuştur. Avrupalılar tarafından Avicenna olarak bilinir. 19 Pazartesi Aralık 20 Salı Aralık 21 Çarşamba Aralık Makedonya Türkçe Eğitim Günü Milli Bayramı 22 Perşembe Aralık 23 Cuma Aralık Kânûn-i Esâsî ve I. Meşrutiyet’in ilanı (1876) 24 25 Cumartesi Aralık Pazar Aralık SSCB’nin dağılması (1991) 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 52 Toprakta gezen gölgeme toprak çekilinçe, Günler şu heyulayı da, er geç, silecektir. Rahmetle anılmak,ebediyet budur amma, Sessiz yaşadım,kim beni,nerden bilecektir? İlk ve orta tahsilini Fatih semtinin mekteplerinde tamamlayan Akif, geleceğini babasının görüşlerinden etkilenerek oluşturdu ve Mülkiye’ye kaydoldu. Üç yılın ardından Baytar Mektebi’ne kaydolan genç Mehmet Akif, bir taraftan hocası Rıfat Hüsamettin’in etkisiyle Pasteur’a hayranlık duymakta, diğer taraftan güreş tutarak bedeninin zindeliğini korumaktaydı. 1893’te mezun olmasının ardından, ilk eseri yedi beyitlik gazeli Servet-i Fünun’da yayınlandı. Dört yıl boyunca Rumeli, Anadolu ve Arabistan’ın çeşitli yerlerinde görev yaptı. Meşrutiyetin ilanından on gün sonra, o zamanlar gizli bir cemiyet olan daha sonra ise partileşecek İttihat ve Terakki’ye üye oldu. Derneğin yemini içerisinde yer alan kayıtsız ve şartsız itaat ibaresini “sadece iyi ve doğru olanlara” itaat edeceğini söyleyerek değiştirdi. Akif, 1908’de Darülfünun’da Edebiyat-ı Osmaniye dersleri vermeye başladı. Aynı yıl Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. 1913’te kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nde halka konuşmalar yaparak aktif görev üstlendi. Teşkilat-ı Mahsusa’daki görevi nedeniyle Almanya’ya ve sonrasında İngiliz kışkırtmalarını önlemek amacıyla Arabistan’a gitti; buradaki görevi esnasında Çanakkale Zaferi'ni haber alan Akif coşkuyla "Çanakkale Destanı" şiirini kaleme aldı. Ülkeye döndükten sonra Milli Mücadele'ye destek vermeye devam etti. 24 Nisan 1920’de Mustafa Kemal’in davetlisi olarak Ankara’ya geldi. 12 Mart 1921 Cumartesi günü, 17.45’te İstiklal Marşı ulusal marş olarak kabul edildi; Akif beş yüz liralık ödülünü Dar’ül Mesai Vakfı'na bağışladı. 1926 yılında Mısır’a yerleşti ve burada Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. 1936 yılında Mısır’dan İstanbul’a hasta olarak gelen Akif aynı yıl 28 Aralık’ta Hakk’ın rahmetine kavuştu. 26 Pazartesi Aralık 27 Salı Aralık 28 Çarşamba Aralık 29 Perşembe Aralık 30 Cuma Aralık 31 Cumartesi Aralık Mehmet Akif Ersoy’un vefatı (1936) 01 2016 HAFTA www.ytb.gov.tr 01 Pazar Ocak info@ytb.gov.tr www.ytb.gov.tr facebook.com/yurtdisiturkler twitter.com/yurtdisiturkler MERKEZ OFİS : Oğuzlar Mah. Mevlana Bulvarı No: 145 P.K: 06520 Balgat - ANKARA - TÜRKİYE + 90 (312) 218 4000 + 90 (312) 218 4049 İZMİR OFİS : Fevzi Paşa Bulvarı No:2 P.K: 35250 Konak - İZMİR - TÜRKİYE + 90 (232) 402 5000 + 90 (232) 484 4820 TRAKYA OFİS : Çavuşbey Mahallesi Hükümet Caddesi No: 19/A P.K: 22000 Merkez /Edirne + 90 (284) 988 02 42/43/44