Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net EĞİTİM BİLİMLERİ MERKEZİ www.izmirkpsskursu.net 0 232 445 21 25 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net EDĠTÖR Ahmet Nafiz DEMĠR HAZIRLAYAN Komisyon 2 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net GENEL YAYIN YÖNETMENĠ-EDĠTÖR Ahmet Nafiz DEMĠR HAZIRLAYAN Komisyon DĠZGĠ Ebim Dizgi Servisi Makbule ERDOĞAN Yağmur ÇAPACI Deniz Can DEMĠR BASKI EN/SA Ofset 0 232 446 18 33 Çankaya – ĠZMĠR Tel: 0 232 445 21 25 Faks: 0 232 445 21 27 www.ebimegitim.com © 2012 ebim Bu kitabın her türlü yayın hakkı, Ebim Basın Yayın DanıĢmanlık Özel Eğitim Hiz. San. ve Tic. Ltd. ġti’ne aittir. 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri gereğince; yayıncının izni olmaksızın bu kitabın tamamı veya bir kısmı elektronik ortam dahil kopya edilemez, çoğaltılamaz ve kitaptan alıntı yapılamaz. 3 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 1. Bölüm. ĠSLAMĠYET ÖNCESĠ TÜRK KÜLTÜR VE MEDENĠYETĠ Kültür Merkezi Çayönü Çatalhöyük Truva AliĢar Alacahöyük Tilkitepe Hacılar Beycesultan Karain Beldibi TARĠH GeçmiĢte yaĢayan Ġnsan topluluklarının bir biriyle olan iliĢkilerini, geliĢtirdikleri kültür ve medeniyetleri, yer ve zaman göstererek, neden sonuç iliĢkisi içinde, doğru olarak, kronolojik bir biçimde, belgelerle inceleyen bilimdir. Deneyi, gözlemi yapılamaz ve tekrarlanamaz. Tarih öncesi devirler (Prehistorya): YontmataĢ, CilalıtaĢ ve Maden Devridir. TARĠHE YARDIMCI BĠLĠM DALLARI Coğrafya Kronoloji Epigraya Sosyoloji Antropoloji Paleograya Onomastik Sanat Tarihi Diplomasi Arkeoloji Etnografya Nümizmatik (Meskukat) Filoloji Sicilografi Heraldik Ġktisat Felsefe Bulunduğu Ġl Diyarbakır Konya Çanakkale Yozgat Çorum Van Burdur Denizli Antalya Antalya ĠLK ÇAĞDA ANADOLU’DAKĠ BAZI Yer bilimi Takvim bilimi Anıt (yazıt) bilimi Toplum bilimi Irk bilimi Eski yazı bilimi Yer adlarını inceleyen bilim Tarihte sanatsal akımlar Uluslar arası iliĢkiler Kazı bilimi Etnik yapı, kültür YERLEġĠM YERLERĠ Kapadokya Kayseri, NevĢehir, Malatya, Yozgat Ġyonya Ġzmir, Aydın Dardanya Çanakkale Lidya Manisa, Ġzmir Paflagonya Kastamonu Karya Muğla Kilikya Adana Bitinya Ġzmit Para bilimi Frigya Kütahya Dil bilimi Mühür Arma Ekonomi Felsefi akımlar Pamfilya Antalya Pisidya Isparta Galatya Ankara Likya Teke Yöresi ANADOLU’DAKĠ KÜLTÜR MERKEZLERĠ 4 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net TÜRK ADININ ANLAMI VE KÖKENĠ ORTA ASYA’DA BULUNAN TÜRK KÜLTÜR KAYNAKLARI Bölge Buluntular Anav Kültürü Orta Asyada bilinen en eski kültür merkezidir.Türkmenistan‟ın baĢkenti AĢkabat SAKA (ĠSKĠT) UYGARLIĞI a. Tarım b. Hayvancılık Özellikleri: c. Dokuma d. Seramik Orta Asya’da kurulmuĢ ilk Türk e. Avcılık yakınlarındadır. uygarlığıdır. Afanesyova Kültürü Türklerin bilinen en eski kültür merkezidir. Altay Dağlarındaki Kuyum ve Kurat kurganlarında Ġlk göçebe Türk topluluğudur. (MÖ VII. Yüz- a. Avcılık yılda batıya doğru göç ederek, Karadeniz'in b. Hayvancılık kuzeyinden Tuna Nehri‟ne kadar uzanan top- c. Bakır eĢya raklara yerleĢtiler.) bulunmuĢtur. Sanatta hayvan figürünü kullanan ilk Türk Andronova Kültürü topluluğudur. At, binek ve yük hayvanı olarak kullanılmaya baĢlamıĢtır.Tanrı Dağları kenarındaki Don nehri Kalaç Türklerinden gelirler. a. Hayvancılık Ġlk Türk kadın hükümdarı TOMRĠS HAN dev- b. Bakır eĢya leti yönetmiĢtir. c. Bronz eĢya Amazon adı verilen kadın askerleri vardır. kıyısında bulunmuĢtur. Karasuk Kültürü Yenisey ırmağı kıyısında bulunmuĢtur. ĠrtiĢ ve Alp Er Tunga destanı ve ġu destanı Ġskitlere aittir. a. Çadır Pantolon ve kemer tokasını ilk defa kullanan b. Dört tekerli araba Türk topluluğudur. c. Keçe dokuma Yedisu nehirleri At koĢum takımlarını ilk defa kullanan Türk d. Altın eĢya arasındadır. topluluğudur. Bugünkü Yakut Türklerinin atalarıdır. a. Metalden Tagar Kültürü YaĢayıĢ ve inanıĢları Türklerle aynıydı. yapılmıĢ silahlar Abakan bölgesinde b. Hayvan uslubu bulunmuĢtur. kullanılmıĢ eserler ORTA ASYA’DA VE AVRUPA’DA KURULMUġ ĠLK TÜRK DEVLETLERĠ 1. Ziya Gökalp'e göre; Türe kelimesinden gelir. Buna göre Türk demek "Türeli=Nizamlı, gelenekle- 1. ASYA HUN DEVLETĠ (BÜYÜK HUN DEVLETĠ) rine bağlı" demektir. (MÖ. 220-MS.46) 2. Danimarkalı Bilgin Wambery'e göre Türemekten (Türük) gelir. 3. Buna göre Türk demek “TüremiĢ, ÇoğalmıĢ” demektir. 4. KaĢgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügat-it Türk" adlı eserinde Türk demek "Olgunluk çağı" demektir. 5. Genel olarak Türk demek, “Güçlü, kuvvetli” manasında kabul edilir. 6. Eski Çin kaynaklarında “miğfer” anlamında da Özellikleri: kullanılmıĢtır. Kurulduğu tarih kesin olarak bilinmemektedir. Tarihte bilinen ĠLK TÜRK DEVLETĠ'dir. Bilinen ilk hükümdarı TUMAN (Teoman)'dır. 5 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Teoman'dan sonra yerine oğlu METE HAN Sonuçları: Avrupa Hun Devleti kurulmuĢtur. Ġlk Çağ sona ermiĢ, Orta Çağ baĢlamıĢtır. geçmiĢtir. Asya Hun Devleti, METE HAN zamanında en geniĢ sınırlarına ulaĢmıĢtır. Roma Ġmparatorluğu ikiye bölünmüĢ (395), Batı Roma Ġmparatorluğu yıkılmıĢtır (476). Avrupa‟nın etnik yapısı değiĢmiĢ ve bugünkü uluslar ortaya çıkmıĢtır. Merkezi krallıklar gücünü yitirmiĢ, feodalite rejimi ortaya çıkmıĢtır. Avrupa‟da kilise önem kazanmıĢ, skolastik düĢünce egemen olmuĢtur. Çinliler Türk akınlarına karĢı koymak için ÇĠN SEDDĠ'ni yaptılar. Mete bütün Asya‟da bulunan Türk boylarını ilk defa bir bayrak altında toplamıĢtır. M.Ö 209 yılında dünya askerlik tarihinde bilinen ilk askeri sistem olan onluk sistemi kurmuĢtur. M.Ö 318 yılında Çinlilerle ilk yazılı antlaĢma yapılmıĢtır. Çin-Hun savaĢlarının temel nedeni Orta 2. AVRUPA HUN (BATI HUN) DEVLETĠ Asya Ġpek Yolu’na sahip olma isteğidir. (MÖ. 220-MS.567) Çin’e hakim olmasına rağmen Türklerin kalabalık Çin nüfusu içerisinde milli benliklerini kaybetmesini istemediği için Çin’e yerleĢmelerine izin vermemiĢtir. Oğuz Kağan Destanı Hunlara ait bir destandır. ! Tarihte ilk defa bütün Türkleri tek bayrak altında toplayan Türk Devleti, Asya Hun Devleti’dir. Özellikleri Balamir tarafından Orta Avrupa‟da kurulmuĢtur. Bizanslılarla Margos ve Anatolias antlaĢmasını yapmıĢlardır. En ünlü hükümdarı Attilla‟dır. Onun zama- KAVĠMLER GÖÇÜ (MS. 375) nında Doğu Roma Ġmparatorluğu Avrupa Hun Devleti‟nin hakimiyetine alınmıĢ, Batı Roma Ġmparatorluğu‟na seferler düzenlenmiĢtir. Attilla‟nın ölümünden sonra özellikle Tuna boyundaki Hunların bir kısmı HristiyanlaĢarak ulusal benliklerini kaybetmiĢlerdir. ! Anadolu'ya ilk Türk akınları Avrupa Hunları tarafından yapılmıĢtır. Asya Hun Devleti‟nin yıkılmasından sonra, Asyanın batısında bulunan Hunlar, Hazar Denizi ile Aral Gölü arasındaki toprakları ele geçirmiĢ ve bu topraklarda yaĢayan kavimlerin de Avrupa‟ya ilerlemeleri “Kavimler Göçü”nü baĢlatmıĢtır. Attila`nın siyasi hedefi; hem Doğu Romayı, hem de Batı Romayı egemenliği altına almak idi. Bu nedenle önce Bizans`a yönelerek yaptığı Margus ve 6 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Anatolia antlaĢmaları ile onları kendine bağladık- Ergenekon Destanı, Köktürk Devleti‟nin kuru- tan sonra, Batı Roma`yı ele geçirmenin planlarını luĢ sürecini anlatır. yapmaya baĢladı. YaĢadığı iç karıĢıklıklar sonucu 582 yılında ikiye ayrılmıĢ, Doğu Köktürk Devleti 630 yılın- Atilla’nın Batı Roma Seferleri: da, Batı Köktürk Devleti ise 659 yılında Çin hakimiyetine girmiĢtir. 1) Galya Seferi: Batı Roma Ordusuyla Katalon 4. II. GÖKTÜRK DEVLETĠ (KUTLUK DEVLETĠ) savaĢını yaptı. Kesin sonuç alınamadı. (451) (682-744) 2) Ġtalya Seferi: Bir yıl sonra 452'de Attila ikinci sefere çıktı. Bu defa Roma ordusu Attila'nın kar- 682 Yılında KUTLUK KAĞAN'ın baĢlattığı ayak- Ģısına çıkmaya cesaret edemedi. Romalılar, Papayı lanma baĢarılı oldu. Türkler, Çinlileri topraklarından Attila'ya elçi olarak gönderdiler. Papayla görüĢen atarak yeniden bağımsızlıklarına kavuĢtular. (682). Attila Roma'ya girmekten vazgeçerek geri döndü. II. Göktürk Devleti'ne kurucusundan dolayı KUTLUK Attila'nın ölümünden sonra Avrupa Hun Devleti DEVLETĠ„de denir. eski gücünü koruyamayarak, dağıldı. Kutluk Kağan Çin’e karĢı "Ulusal Kurtuluş Savaşına" giriĢerek II. Göktürk devletini kurmuĢtur. 3. GÖKTÜRK DEVLETĠ II. Göktürk Devleti, en parlak devrini BĠLGE KA- (522-744) ĞAN zamanında yaĢamıĢtır. Bilge Kağan ülkeyi, kardeĢi KÜLTĠGĠN ve veziri TONYUKUK ile yönetmiĢtir. Bilge Kağan'dan sonra zayıflayan devlet; Karluk, Basmil ve Uygur Türkleri tarafından 744 yılında yıkılmıĢtır. Özellikleri: Çinlilere karĢı ayaklanarak 682 yılında bağımsızlıklarına kavuĢmuĢlardır. Ġlk defa ikili yönetim devlet anlayıĢını kurmuĢÖzellikleri: lardır. Tarihte Türk adıyla kurlulan ilk Türk devle- Ġlk Türk alfabesini kullanmıĢlardır. tidir. Orhun kitabelerini dikmiĢlerdir. Türk milliyetçiliğinin baĢladığı Türk devletidir. Hükümdarlık ünvanı olarak derleyen topar- Avar egemenliğine karĢı ayaklanan Bumin layan anlamında ĠLTERĠġ sıfatını kullanmıĢ- Kağan tarafından Ötüken‟de kurulmuĢtur. lardır. Türk Devletleri arasında en güçlüsü ve en Sosyal devlet anlayıĢına sahiptirler. geniĢ sınırlara ulaĢanıdır. Milli nitelik taĢırlar Bizansla ittifak kuran ilk Türk devletidir. Göktürk kitabelerini ilk okuyan Danimarkalı dil Bizansa elçi gönderen ilk Türk devletidir. (Çi- bilimci Wilhelm Thomsen‟dir çek Hatun) Bizansın elçi gönderdiği ilk Türk devletidir. Göktürk Devleti’nin Türk Tarihindeki Önemi: (Zemarkos) Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulan devlet, Tarım alanlarının sulanması amacıyla Tötö Göktürk Devleti'dir. Kanalı‟nı kurmuĢlardır. 7 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Orhun Anıtlarını dikerek (II.Göktürk zamanın- Soğd Alfabesinden Uygur Alfabesini çıkar- da) Türk tarihi ve Türk edebiyatının ilk yazılı mıĢlar ve kullanmıĢlardır. kaynaklarını oluĢturmuĢlardır. Ġlk Türk Ģehrini kurmuĢlardır. (Ordubalık) Milliyetçilik duygusu, Fransız Ġhtilali‟nden Ortaoyunu, bale ve gölge oyununu kullan- 1000 yıl önce Göktürkler döneminde en yük- mıĢlardır. sek seviyede yaĢanmıĢtır. Tarımda sulama kanallarını kurdular. Asya Hun Devleti'nden sonra Türkleri tarihte Moğolların TürkleĢmesinde rol aldılar. ikinci defa tek bayrak altında toplamayı ba- Göç ve TüreyiĢ destanlarının sahibidirler. ĢarmıĢlardır. 5. UYGUR DEVLETĠ DĠĞER TÜRK DEVLETLERĠ VE TOPLULUKLARI (744-840) Önceleri Hun devletinin egemenliğinde yaĢayan Sibirler VI. Yüzyıl baĢlarında Avarların baskısıyla batıya göç ederek, Ural dağlarının güney doğusuna yerleĢtiler. Sasanilerle anlaĢarak, Bizans'a karĢı savaĢtılar. Anadolu'ya akınlar yapmıĢlardır. Bugünkü SĠBĠRYA adı Sibir Türklerinden gelir. Avarlara yenilince, Hazar Türklerine karıĢtıKarluk ve Basmiller'le birleĢerek II. Göktürk Dev- lar. Hazar Devletinin asıl kitlesini oluĢturdular. letini yıkan UYGURLAR Orhun bölgesinde UYGUR DEVLETĠ'ni kurdular. (745) Kurucuları KUTLUK KÜL BĠLGE KAĞAN, mer- 1. TÜRGĠġ DEVLETĠ kezleri Ordubalık (Karabalsagun)'dur. I. Göktürk Devletine bağlı olan TürgiĢler 630 yılın- Kutluk Bilge Kül Kağan, Türklerin Ģehir kuran ilk hükümdarıdır. Ġlk Türk Ģehri Ordubalık’tır. da Göktürk devletinin yıkılmasıyla serbest kaldılar. BAGA TARKAN TürgiĢ Devleti'ni kurdu. 766 yılında TürgiĢ Devletine Karluklar son verdi. Özellikleri: Özellikleri: Göçebe hayatı terk ederek yerleĢik hayata Türk tarihinde ilk defa madeni parayı kul- geçen ilk Türk devletidir. lanan Türk devletidir. Kağıt ve matbaayı kullanan ilk Türk devletidir. Baga Tarkan tarafından bastırılan bu paraya Kutluk KAMDU adı verilir. Kül Bilge tarafından Ötüken‟de kurulmuĢtur. Issık Gölü kenarında yaĢamıĢlardır. Ġlk din değiĢtiren Türk toplumudur. Emeviler döneminde, Maveraünnehir bölge- Mimari eser bırakan ilk Türk devletidir sinde Ġslam ordusuna karĢı mücadele ederek Yazılı hukuk kurallarını oluĢturan ilk Türk Orta Asya‟nın AraplaĢmasını engellemiĢ- devletidir. lerdir. Minyatür, cilt, tezhip sanatını kullanan ilk Türk devletidir. Hareketli harf sistemine dayanan matbaayı bulmuĢlardır. Ġlk defa kütüphane ve arĢiv kurmuĢlardır. 8 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 1207 yılında Cengiz Han tarafından yıkılmıĢ- 2. KARLUKLAR tır. Özellikleri: Not: Kırgızlar; Orhun Bölgesinden Uygurları koĠslamiyete giren ilk Türk toplumudur. varak, buradaki Türk nüfusunun azalmasına sebep olmuĢlardır. Bu yüzden bu en eski Türk Yurdu, Kar yığını anlamına gelir. daha sonra Kırgızları yenen Moğolların eline geçe- Talas SavaĢında müslümanların yanında yer rek kolayca MoğollaĢacak ve MOĞOLĠSTAN olarak alarak Orta Asya‟nın Türk hakimiyetinde kal- anılacaktır. masında etkili olmuĢlardır. Orta Asya‟ya Çin egemenliğinin girmesini engellemiĢlerdir.. Not: Kırgızlar, Cengiz Han'a bağlanan ilk Türk 12. Yüzyılda Karahitayların ve Moğolların ha- Kavmidir. kimiyetine giren Karluklar, Cengiz Han‟a bağlılık gösteren ilk Müslüman Türk topluluğu 4. AVARLAR olmuĢtur. Ġslamiyeti kabul eden ilk Türk boyudur. 552 yılında Orta Asya'daki Avar Ġmparatorluğuna Ġlk Müslüman Türk Devleti olan KARAHANLI- Göktürkler son verince, batıya doğru ilerleyerek Ro- LAR'ın kurulmasında etkili oldular. manya‟ya giren AVARLAR merkezi MACARĠSTAN olan yeni devletlerini kurdular. Özellikleri: 3. KIRGIZLAR Özellikleri: Tarihte Ġstanbul’u ilk defa kuĢatan Türk Günümüza kadar varlıklarını ve devletlerini devletidir. Sasanilerle birlikte Ġstanbul’u devam ettiren Türk topluluğudur. iki kez kuĢatmalarına karĢın bir sonuç alamamıĢlardır. 1936'da Sovyetler Birliğinin 15 Cumhuriyetinden biri olmuĢlar, 1991'de Sovyet Avrupa‟da devlet kuran ikinci Türk boyudur. Rusya'nın dağılmasıyla Bağımsız KIRGI- Hristiyanlığı kabul edip slavlaĢmıĢlardır. ZISTAN DEVLETĠ kurulmuĢtur. BaĢkenti Slav topluluklarının göç etmesine neden ola- BiĢkek'dir. rak, bunların doğu Avrupa ve Balkanlara inmesini sağladılar. Böylece Balkanların Slav- Dünyanın en uzun destanı olan Manas des- laĢmasında etkili oldular. tanı Kırgızlara aittir. 805 yılında Franklar tarafından yıkıldılar. Yenisey yazıtları Kırgızlara aittir. Ġlk defa Ġstanbul’u kuĢatan Türkler, Avarlar’dır. Ünlü Kırgız yazar Cengiz Aymatov Türk Kültürünü dünyaya tanıtan en büyük Türk yazarlarından birisidir. Yenisey Irmağı bölgesine yerleĢtiler. Önce 5. BULGARLAR Köktürk ve sonra Uygurların egemenliğinde Batı Hunları ve Ogur Türklerinin karıĢmasıyla or- kalan Kırgızlar, 840 yılında Uygurlar‟a karĢı taya çıkan Türk topluluğuna BULGAR denir. mücadele vererek Ötüken merkezli bir devlet Karadeniz'in kuzeyinde Göktürk Devletinin yıkıl- kurdular. masıyla "Büyük Bulgarya Devleti" kuruldu. Ancak 840 Yılında Ötüken'i alarak Uygur Devletine kurucusu KUBRAT'ın ölümüyle Hazarlar tarafından son verdiler. yıkıldı. Bulgarların bir kısmı Tuna nehri, bir kısmı da Volga nehri kıyılarına göç etmek zorunda kaldı. 9 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Özellikleri: 8. PEÇENEKLER Avrupa Hun Devletinin yıkılmasından sonra karadeniz‟in kuzeyine gelen Hunlar, buradaki Özellikleri: Türk boylarıyla birleĢmiĢtir. Türk tarihinde devlet kuramamıĢ tek Türk boyudur. Ogur Boyu ile kaynaĢtıkları için BULGAR adını almıĢlardır. Avrupaya göç eden Türk boylarından ilk defa Paralı askerlik yapan tek Türk boyudur. müslümanlığı kabul eden Türk boyudur Malazgirt savaĢında Türk tarafına geçerek Hükümdarlık ünvanı olarak ÇAR sıfatını kul- Bizanslıların yenilmesini sağlamıĢlardır. lanmıĢlardır. Karadeniz'in kuzeyinde Don ve Dinyesper nehirleri arasındaki bölgeye yerleĢtiler ve burada boy teĢkilatı olarak yaĢadılar. 6. HAZARLAR 1071 Malazgirt SavaĢına Bizans ordusu içinde ücretli asker olarak katıldılar. Ancak Sel- Kuzey Karadeniz ve Kafkaslar arasındaki bölgede çukluların kendileri gibi Türk olduklarını anal- Göktürk Devletinin yıkılmasıyla HAZAR KAĞAN- yınca Selçuklu ordusu saflarına katıldılar. LIĞI kuruldu. Kıpçaklar tarafından siyasi varlıklarına son verilmiĢtir. (1091) Özellikleri: Ticaretle uğraĢmıĢlardır. Ücretli asker kullanmıĢlardır. 9. KUMANLAR (KIPÇAKLAR) Dönemlerine barıĢ ve hoĢgörü çağı denir. Hazar yöneticileri Museviliği benimsediler. Özellikleri: Halk arasında Hıristiyanlık ve Müslümanlık Rus Igor destanının konusu olan Türk boyu- yayılmıĢtı. dur. Hazarlar ülkelerinde farklı dinleri içinde bu- BalkaĢ Gölü ile ĠrtiĢ Irmağı arasındaki toprak- lundurduklarından yüksek bir hoĢgörü vardı. larda yaĢamıĢlar, daha sonra Karahitayların baskıları sonunda Doğu Avrupa‟ya yerleĢmiĢlerdir. 7. MACARLAR Altin Orda Devleti‟nin TürkleĢmesinde önemli rol oynayan kıpçaklar, sonraki yıllarda Mısır‟a Özellikleri: götürülmüĢ, Mısır‟daki devlet yönetiminde ve Hristiyanlığın katolik meshebini benimsemiĢ- ordularında görev almıĢlardır. lerdir. Kodeks Cominikus, Kıpçak Türkçesi Ģivesiyle Balkanların GermenleĢmesini önlemiĢlerdir. yazılmıĢ bir Türkçe sözlüktür. Bugün kendilerine HUNGARYA derler. Volga'yı aĢarak Avrupa'ya ve Balkanlara gir- Ġlk Türkoleji Enstitüsü 1870 yılında Macaris- miĢlerdir. tan‟da kurulmuĢtur. Macaristan'a giden Kıpçaklar ROMEN devle- Fin-Ugor kavmi ile OGUR Türklerinin karıĢ- tinin kurulmasında etkili olmuĢlardır. masıyla MACAR kavmi ortaya çıkmıĢtır. Kıpçakların Oğuz Türkleriyle yaptığı mücade- 896 yılında kendi adlarını verdikleri MACA- leler DEDE KORKUT HĠKAYELERĠ nin orta- RĠSTAN'a gelerek devletlerini kurdular. ya çıkmasına sebep olmuĢtur. X. yüzyılda Hırıstiyanlığın Katolik mezhebini benimsediler. (Bundan sonra Türklük özelliklerini kaybetmeye baĢladılar.) 10 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 10. UZLAR (OĞUZLAR) (kabile/boy) ĠLK TÜRK DEVLETLERĠNDE KÜLTÜR VE UYGARLIK Özellikler: DEVLET YÖNETĠMĠ Ġlk kurdukları devlet Oğuz Yabgu devletidir. Dede korkut hikayeleri Oğuzlara aittir. Ġslamiyet Öncesi Türk Devletlerindeki Kültür Bizans ordusunda paralı askerlik yapmıĢlar- Ġle Ġlgili Kelime ve Deyimler Ġlig, Han, Hakan, Kağan, Hükümdar Ġdikut, ġanyu, Ġlteber, Tanhu, Ünvanları Yabgu OğuĢ Aile Urug Sülale Bod Boy/AĢiret Bodun Millet Ġl-El Devlet Yabgu Hükümdarın erkek kardeĢi Tayanç DanıĢman Ağılık Hazine görevlisi Yargucu Hakim Balbal Mezara dikilen taĢ Kurgan Anıt mezar Baksı Ozan, türkü söyleyen Tamu Cehennem Toy-KurultayMeclis KengeĢ Tigin ġehzade Katun Hükümdarın eĢi Aygucu BaĢbakan Buyruk Bakan Todun Vergici ġad Hükümdarın büyük oğlu Bedizci Ressam Yargan Mahkeme Tamgacı Mühürdar-yazıcı Balık ġehir Ongun Kutsal hayvan Kopuz Saz ġaman Din adamı Çetr Hükümdar Ģemsiyesi Tarkan Askeri yönetici Bitikçi Yazıcı Toygun Kurultay üyesi Tılmaç Tercüman Noyan Ordu komutanı Kenetçi ġehzade öğretmeni Emçi Doktor Yuğ Cenaze töreni Apa Sivil vali Sav ġehir Sagu Ağıt KoĢuk ġarkı dır. Bugünkü Gagavuz (Gökoğuz) Türklerinin atalarıdır. Selçuklu ve Osmanlı devletini kurmuĢlardır. Tarihte Türk Milletinin siyasi, kültür ve medeniyet alanında en büyük rolü oynayan koludur. Uzların bir kısmı Malazgirt SavaĢı sırasında Bizans Ordusu saflarından, Selçuklu Ordusuna geçtiler. 11. BAġKIRTLAR (BAġKURTLAR) Ural dağları çevresinde yaĢayan BaĢkırtlar, Cengiz Han döneminde Moğol egemenliğinde, 13. Yüzyılda Altın Orda Devletine bağlı olarak yaĢadılar. 17. Yüzyıldan itibaren Rusya‟ya bağlanan BaĢkırtlar, günümüzde de Rusya Federasyonu‟na bağlı olarak varlıklarını sürdürmektedirler. 12. KĠMEKLER Altay Dağları‟nın kuzey batısında Köktürk egemenliğinde yaĢayan Kimekler, Köktürk Devletinin yıkılmasından sonar bağımsızlığını ilan etmiĢtir. 9. yüzyılda Kıpçak egemenliğini kabul etmiĢlerdir. 13. SABĠRLER 6. Yüzyılda Doğu Avrupa‟da görülen Sabirler, Avarlar, Bizanslılar ve Sasanilerle yaptıkları mücadeleler sonucu zayıflayarak once Köktürk Devletine, daha sonar da Hazarların egemenliğine girmiĢlerdir. 11 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Hükümdarlık Alametleri (Sembolleri): mıĢtır. Çünkü bu sayede en güçlü ve en yetenekli Otağ Çadır kiĢi devletin baĢına geçecektir Tuğ Sancak Örgin Taht Dıbıl Davul Kotuz Taç tırmak için ülkeyi SOL (Doğu) ve SAĞ(Batı) olmak Yarlığ Buyrug/Ferman üzere ikiye ayırırdı. Solda (Doğu) kutsal sayıldığın- Yay Yay dan kaan (hükümdar) bulunur. Sağda (Batı) hü- Ġkili Yönetim (Çifte Krallık): Türk Devletlerinde hükümdar yönetimi kolaylaĢ- kümdarın erkek kardeĢi ise Ģad, erkek çocuğu ise Türk Hükümdarlarının Tahta ÇıkıĢı: 1- yabgu ünvanı ile yönetir. Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta MECLĠS VE HÜKÜMET çıkıyordu. (En sık rastlanan durum) 2- 3- Hükümdarın rakipsiz aday olması (Bu du- Türk Meclislerine Toy, Kurultay veya KengeĢ rumda taht kavgası olmadan baĢa geçiyor- denilirdi. Kurultay'da devletin ana meseleleri görü- du.) Ģülür, hükümdarın ölümü, savaĢ veya milli felaket- Seçim Usulü (KengeĢ, toy veya kurultay de- lerde kurultay toplanırdı. nilen devletin ileri gelenlerinden oluĢan mec- 4- lisin toplanarak hanedan üyelerinden birini KURULTAY: Devlet iĢlerinin görüĢülüp karara bağ- tahta geçirmesi.) landığı ve üyelerinin seçimle iĢ baĢına geldiği bu- Ekber ve ErĢed (En yaĢlı ve olgun) olanın Kurultay üyeleri baĢa geçmesi. (Bu yöntem III. Ahmet zamanından itibaren sadece Osmanlı Devleti‟nde Ayguci Hükümet baĢkanı (baĢbakan) uygulanmıĢtır.) Buyruk Bakan Bitikçi Yazman Tamgacı DıĢ siyaset iĢlerini yürüten görevliler Türk Devletlerinde Hükümdar: Hanedandan olan bütün erkeklerin hükümdar ol- günkü bakanlar kuruluna benzeyen bir meclis olup ma hakları vardı. (KardeĢler, kardeĢ çocukları, am- her yılın dokuzuncu ayında Hakanın baĢkanlığında ca, amca çocukları ve diğer hanedan üyeleri.) toplanır. Üyelerine TOYGUN denir. Kut AnlayıĢı: Türkler devleti yönetme yetkisinin TANRI tarafın- Eski Türk Devletlerinde diğer devlet görevlileri dan verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından veri- Ģunlardı: len bu yönetme hakkına KUT diyorlardı. KUT'un Tigin Hükümdar çocukları (Tekin) kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına ġad Diğer Hanedan mensupları geçtiğine inanıyorlardı. Tudun Vergi memuru Tarkan Askeri vali Kenetçi ġehzade (Tigin) öğretmeni Ağılık Hazine görevlisi Yargan Mahkeme Yargucu Hakim Yalvaç Elçi Kut AnlayıĢı Türk Devletlerini Nasıl EtkilemiĢtir? Bütün hanedan üyelerinde KUT olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kiĢi taht kavgasına girebiliyordu. Bu durum Türk devletlerini ya iç savaĢ sonucu istkrarsızlığa, ya da bölünmeye götürüyordu. Türk töresinde anababaya itaat esas olmasına rağmen, hükümdar bunun dıĢında tutulmuĢtur. Devletin devamı için baba-oğul veya kardeĢlerin birbirleriyle mücadelesi normal karĢılan- 12 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Türk Topluluklarının Göçebe YaĢamalarının TOPLUM YAPISI Nedenleri ve Sonuçları: Nedenler Sonuçlar Tarım alanlarının ġehir kültürünün oluĢması yetersizliği gecikmiĢtir. YağıĢların yeter- Kalıcı mimari eserler bı- sizliği rakmamıĢlardır. Sulamanın yeter- TaĢınabilir el sanatları sizliği geliĢmiĢtir. Otlakların yeter- Yazının kullanılması ge- sizliği cikmiĢtir. ġiddetli, uzun Boy teĢkilatı geliĢmiĢtir. kıĢların sürmesi Töre hukuku geliĢmiĢtir. Ġklim değiĢikliği Yazılı hukuk gecikmiĢtir. Kölelik geliĢmemiĢtir. Askerlik tekniği geliĢmiĢtir. Bağımsızlık duygusu geliĢmiĢtir. Türk Toplumsal Kavramları ORDU OguĢ Aile Urug Soy=Aileler birliği Bod (Boy) Kabileler Türk ordusu ücretli değildi. Budun Millet Türk Ordusu daimiydi. Kadın-erkek her an Türk Ordusunun baĢlıca özellikleri Ģunlardı: savaĢa hazırdı. (Ordu millet anlayıĢı) Türk Ordusunun temeli atlı askerlerden (sü- Boyların baĢında bulunan BEY'ler, töreye göre boyu idare ederlerdi. Boyların bir araya gelmesiyle varilerden) meydana geliyordu. devlet (ĠL) kurulurdu. Siyasi teĢkilatta görev yapan her yönetici (han, Ģad vb.) aynı zamanda savaĢa hazır Türk Toplumunun Özellikleri: birer komutandı. Toplumun temelini aile (oğuĢ) oluĢturur. Aile, kan Turan taktiği (kurt oyunu) olarak adlandırılan yöntemle birçok savaĢtan baĢarıyla çıkmıĢ- akrabalığı esasına dayanır. lardır. Halk hürdü. Herkes aynı iĢi yaptığından (hayvancılık) aralarında kesin olarak SINIF'ların ortaya çıkması imkansızdı. Türk ordu teĢkilatını ilk kuran Mete Han YaĢam biçimleri Uygurlara kadar GÖÇEBE oldu- olmuĢtur. Mete Han orduyu 10'lu sisteme ğundan savaĢta elde ettikleri esirleri çalıĢtırmaya göre teĢkilatlandırmıĢtı. Onluk sistem daha elveriĢli değildi. Bu yüzden Türk toplumunda KÖLE sonra tüm Türk devletlerinde kullanılmıĢtır. sınıfı yoktu. (Türk ordusu; Çin, Roma, Bizans, Rus ve Uygurlardan itibaren ise yerleĢik hayata geçmiĢ- Moğol ordu teĢkilatı üzerinde etkili olmuĢtur.) lerdir. Türk Ordusunun Silahları: Ok, yay, kement, kılıç, Din adamları diğer toplumlarda olduğu gibi im- kargı, süngü, kalkan vb... tiyazlı değillerdi. 13 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net heykeller dikerlerdi. ĠnanıĢa göre, yeniden di- HUKUK rilecek kiĢi atıyla cennete gidecek, ve öldürTürklerde yazılı olmamakla beraber, geliĢmiĢ düğü düĢmanlar sonraki yaĢamında ona hiz- bir hukuk anlayıĢı vardı. Bu hukuk kurallarına met edeceklerdir. TÖRE (Türe) denilirdi. Hükümdarlar, Töre‟nin Ölüleri için YUĞ adı verilen cenaze törenleri uygulayıcısıydı. yapar, ve ardından yas tutarlardı. Hükümdarın baĢkanlık ettiği ve siyasi suçlara Türkler arasında Maniheizm (Mani dini), Bu- bakan yüksek mahkemeye YARGU adı very- dizm, Musevilik, Hırıstiyanlık gibi dinlerde ya- lirdi. yılmıĢtı. YARGANLAR (Yargucu) idaresindeki mahkemeler ise adi suçlara bakarlardı. EKONOMĠK HAYAT Uygurlar zamanında, ticari iliĢkilerin geliĢmesiyle, insanlar arasındaki iliĢkileri düzenle- Göçebe hayat yaĢayan Türkler belirli iki merkez mek için, ilk yazılı hukuk belgeleri hazırlan- arasında (yaylak-kıĢlak) hayatlarını sürdürürlerdi. mıĢtır. Hayvancılık temel geçim kaynağıydı. Koyun, keçi, at en çok beslenen hayvanlardı. Bunun dıĢında sığır, katır ve deve de yetiĢtirilirdi. Beslenme ve giyimde hayvan ürünlerinden DĠN VE ĠNANIġ yararlanır ve bunları satarak geçimlerini sağlarlardı. Ġslam öncesi Türklerin din ve inanıĢlarını 4 grupta Tarım da geliĢmiĢti. Arpa, buğday, darı gibi tahılları yetiĢtiriyorlardı. toplayabiliriz: 1- Tabiat Kuvvetlerine Ġnanma: Dağ, ağaç, göl, kaya gibi varlıkların gizli güçlere sahip SavaĢlarda elde edilen ganimetler ve devlet- olduklarına lerden alınan vergiler gelir kaynaklarıydı. inanırlardı. Ticaret önemli bir gelir kaynağıydı. Türk ülke- 2- Atalar Kültü: ÖlmüĢ büyüklere ve atalara ait leri ĠPEK YOLU üzerindeydi. hatıralar kutsal sayılır ve saygı gösterilirdi. Çin-Türk mücadelesinin temel nedeni Ġpek Yolu’na hakim olmaktı. 3- ġamanizm: Kam veya ġaman adı verilen kiĢilerin, kötü veya iyi ruhlarla temas sağladıklarına inanılarak, bunların büyücülük ve sihir özelliklerine baĢvururlardı. ġaman inançları, Anadolu'da hala varlığını sürdürmektedir. Örneğin; Gelinlerin üzerine buğday veya para at- YAZI, DĠL VE EDEBĠYAT mak, eĢikten atlamanın uğursuz kabul edilmesi, kurĢun dökmek gibi... Türkler tarih boyunca Göktürk, Uygur, Soğd, Brah- 4- Göktanrı Dini: Türklerin Ġslamiyetten önceki mi, Süryani, Arap, Kiril ve Latin alfabelerini kullan- dini Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler; mıĢlardır. Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı. Göktürk (Orhun) Alfabesi: 38 harften meydana Öldükten sonra dirileceklerine inandıkların- gelir. Göktürk yazısına ilk defa Orhun Nehri kıyısın- dan ölülerini; atı, eĢyaları ve silahıyla birlikte daki kitabelerde rastlandığı için ORHUN ALFABESĠ gömüyorlardı. de denir. Cennet'e UÇMAĞ, cehenneme ise TAMU diyorlardı. Uygur Alfabesi: 18 harften meydana gelir. Uygurlar Mezarlara ölünün, sağlığında öldürdüğü düĢ- bu alfabeyi Soğd alfabesinden yararlanarak ha- man sayısı kadar BALBAL adı verilen küçük zırlamıĢlardır. 14 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net BaĢlıca Türk Destanları: gelecekteki Türk Milleti içinde çarpıcı öğütler vermesi bakımından önemlidirler. Türk adının geçtiği ilk metindir. Yöneticilerin halka hesap vermesini göstermesi dolayısıyla devletin halk için var olduğunu belirttiğinden sosyal devlet anlayıĢını göstermektedir. 8) BĠLĠM VE SANAT Türkler 1 yılı 365 gün 5 saat olarak hesaplayarak, 12 hayvanlı Türk Takvimini oluĢturmuĢlardır. Uygurlar tahta harflerden matbaayı ve pamuktan kağıdı yapmıĢlardır. Madencilikte özellikle de demircilikte ileri gitTürklerin Bıraktığı Yazılı Kitabeler: miĢlerdir. (Kazakistan'ın baĢkenti Alma Ata yakınlarında bir kurgandan çıkarılan "Altın Adam Heykeli" Türk maden sanatının ne kadar geliĢtiğini gösterir.) EĢya ve binalarda HAYVAN USLUBÜ denilen, hayvan figürlerini kullanmıĢlardır. HALI Türklerin Dünya medeniyetine bir katkısıdır. (Altaylarda, Pazırık Kurganı'nda bulunan halı dünyanın en eski halısıdır.) Orhun Yazıtları (Göktürk Kitabeleri): Türklerin en eski kitabeleri VI. yüzyıla ait YENĠSEY kitabeleri ile, VIII. yüzyıla ait ORHUN KĠTABELERĠ'dir. Yenisey kitabeleri Kırgızlar'ın mezar taĢlarına yazdıkları yazılardı. Orhun Kitabeleri II. GökTürk Devleti zamanında Bilge Kağan, Kültigin ve vezir Tonyukuk adlarına dikilmiĢlerdir. YULUĞ TĠGĠN isimli bir Türk prensi tarafından yazılmıĢlardır.720 Yılında vezir Tonyukuk adına, 732 yılında Kültigin adına, 735 yılında Bilge Kağan adına dikilmiĢtir. Bu yazılar 1893 yılında Danimarkalı Bilgin THOMSEN tarafından okunmuĢtur. Orhun Yazıtlarının Önemi: Türk Tarihinin ve Türk Edebiyatının ilk yazılı belgeleri olmaları bakımından önemlidir. Bu kitabelerden, Türklerin o günkü yaĢayıĢlarını, inançlarını öğreniyoruz. Ayrıca kitabeler, 15 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net GeçmiĢ yıllarda bu konuyla ilgili sorulan KPSS soruları (KPSS - 2006) AĢağıdaki alfabelerden hangisi Türklere özgüdür? A) Sogd B) Kiril C) Orhon D) Latin E) Sanskrit Yanıt: C (KPSS - 2007) Ġslamiyetten önce Türklerin, I. tarımda sulama kanalları yapma, II. halı–kilim dokumacılığı yapma, III. silah, at koĢum takımları, süs eĢyası imal etme uğraĢlarından hangileri yerleĢik hayata geçtiklerinin kesin bir kanıtıdır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: A (KPSS - 2008) Ġlk Türk devletlerinde yabgu iç iĢlerinde serbest, dıĢ iĢlerinde doğudaki hakana bağlıydı. Bu durumun aĢağıdakilerden hangisine kanıt olduğu savunulabilir? A) Hakanın iç iĢlerine, dıĢ iĢlerinden daha az önem verdiğine B) KomĢu devletlerin güçlü olduğuna C) Ülkenin federal bir yapıya sahip olduğuna D) Hakandan sonra tahta çıkma hakkının yabguya ait olduğuna E) Türklerin Gök-Tanrı inancının dıĢındaki inançlara da açık olduğuna Yanıt: C (KPSS - 2009) Göktürk Devleti‟nde, Bilge Kağan‟ın Budist tapınağı yaptırma isteğine Vezir Tonyukuk, Budizm‟i benimsemenin Türklerin mücadeleci ruhunu kaybetmelerine neden olacağı düĢüncesiyle karĢı çıkmıĢtır. Yalnız bu bilgiyle, I. toplumun dinî arayıĢ içerisinde olduğu, II. kağanın kararlarının sorgulanabildiği, III. din değiĢtirmenin yaĢam biçimini etkilediği durumlarından hangilerine ulaĢılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III Yanıt: D (KPSS - 2011) AĢağıdakilerden hangisi, Hunların neden olduğu Kavimler Göçü’nün sonuçlarından biri değildir? A) Avrupa‟nın etnik yapısının değiĢmesi B) Avrupa‟da bir Hun Devleti kurulması C) Roma Ġmparatorluğu‟nun bütünlüğünü ve üstünlüğünü yitirmesi D) Avrupa‟da skolastik düĢüncenin egemen olması E) Göktürk Devletinin yıkılması Yanıt: E (KPSS - 2011) AĢağıdakilerden hangisi Ġslamiyetten önce Türklerde, ölen kiĢinin eĢyalarıyla birlikte gömüldüğü mezara verilen addır? A) Yuğ B) ġad C) Kurgan D) Toy E) Tigin Yanıt: C 16 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 2. Bölüm. ĠLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERĠNDE KÜLTÜR VE MEDENĠYET TÜRKLERĠN ĠSLAMĠYETĠ KABULÜ miyette de yer alması. Türklerle Müslümanlar arasındaki ilk iliĢkiler Hz. Türklerdeki savaĢçılık ruhunun, Ġslamiyetteki Ömer zamanında baĢlamıĢtır. Bu dönemde Niha- “fetih” anlayıĢıyla bağdaĢması. vend SavaĢıyla, Ġran‟ın Müslümanlar tarafından ele Türklerde var olan dürüstlük, eĢitlik, adalet geçirilmesi, bu sırada Horasan‟da bulunan Türklerle gibi değerlerin Ġslamiyette de var olması. Müslümanların komĢu olmasını sağlamıĢtır. Talas SavaĢında Türklerin Çin‟e karĢı Arapların yanında yer alması, Türk-Arap yakınlaĢmasını baĢlatmıĢtır. Bu savaĢtan sonra Ġslamiyet, Türkler ara- ĠLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERĠ sında yayılmaya baĢlamıĢtır. TALAS SAVAġI (751) Çinlilerle Müslüman Araplar arasında yapılmıĢtır. Karluk Türklerinin Müslüman Arapları desteklemesi sonucunda savaĢı Müslümanlar kazanmıĢtır. Talas SavaĢının Sonuçları: Türklerin Karluk boyu topluca Ġslamiyet‟i kabul etmiĢtir. Türkler, kitleler halinde Müslümanlığı kabul etmeye baĢlamıĢtır. Böylece ilk “Türk-Ġslam” tarihi baĢlamıĢtır. Ġslamiyet‟i kabul eden ilk Türk boyları; Karluk, Yağma ve Çiğil‟dir. Türklerle Müslümanlar arasında yakınlaĢma olmuĢ, Türk-Arap iliĢkileri yoğunlaĢmıĢ 1. KARAHANLILAR ve ticari faaliyetleri geliĢmiĢtir. Kağıt yapımı Talas SavaĢından sonra Ġlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar Kar- Çin‟in dıĢına yayılmıĢtır. luk, Yağma ve Çiğil Türkleri tarafından kurulmuĢtur. Orta Asya‟daki Çin tehlikesi sona ermiĢtir. Satuk Buğra Han zamanında islamiyeti kabul ettiler. Uygur alfabesini kullanan Karahanlılar Türk diline Türklerin Ġslamiyeti Kendiliğinden Kabul Etme- büyük önem vermiĢler ve resmi devlet dili olarak lerinde Etkili Olan Faktörler: kullanmıĢladır. Türk toplumunun yapısına uygun olması. Türk idare geleneğine göre devlet, doğu ve batı Gök Tanrı inancı ile Ġslamiyet arasındaki olarak ikiye ayrılmıĢtır. Bu anlayıĢ, Yusuf Kadir “tek yaratıcı” inancının benzer olması. Han‟ın ölümüyle devletin ikiye ayrılmasına neden ol- Gök Tanrı inancında var olan kurban kes- muĢtur. Ġkili teĢkilat anlayıĢı, merkeziyetçi idare- me, cennet-cehennem gibi inançların Ġsla- nin kurulmasını engellemiĢtir. Karahanlılar, Ġslamiyeti kabul etmekle birlikte Türklük özelliklerini korumuĢlardır. 17 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Özellikler: 3. ĠHġĠTLER (AKġĠTLER) Ġlk Türk vakfını Karahanlı hükümdarı Tangaç Buğra Hanın oğlu Ebu Ġshak Ġbrahim kur- Mısırda kurulan ikinci Müslüman Türk devleti olan muĢtur. ĠhĢitler‟in en önemli özelliği Mekke ve Medineyi Türk Ġslam tarihinde ilk medreseyi kur- yöneten ilk Türk devleti olmasıdır. muĢlardır. Türk tarihinde ilk kervansarayı kurarak ticareti 4. GAZNELĠLER geliĢtirmiĢlerdir. Bunlara “ribat” denir. Türk tarihinde ilk hastaneyi kurmuĢlardır. Afganistanda kurulan Gazne devleti Hindistan‟a Burslu öğrenci yetiĢtiren ilk Türk devletidir. Müslümanlığı yayan ilk Türk devleti olmasının yanı Edebiyat alanında önemli eserler bırakmıĢ- sıra Abbasi Halifesi‟nin koruyuculuğunu üstlenen ilk lardır. Türk devleti olma özelliğini taĢır. Sultan ünvanını kullanan ilk hükümdar da Gazneli Mahmut‟tur. Dönemin Önemli Eserleri Eser Kutadgu Bilig Divan-ı Lügat-it Türk Atabet-ül Hakayık Divan-ı Hikmet Satuk Buğra Han Destanı Cengizname Bu dönemin önemli yazılı eserleri Ģunlardır; Yazar Adı Özelliği Firdevsi Utbi Yusuf Has Hacip Türkçe yazılan ilk siyasetnamedir. Türk devlet anlayışı, kanun ve siyeset üzerine görüşler yazılmıştır. Kaşgarlı Mahmut Türklerin yaşamıyla ilgili bilgileri içerir. Türkçenin zengin bir dil olduğunu göstermek ve Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmıştır. Edip Ahmet Yükneki Halka cömertlik, tevazu,, iyilik konularında öğütler verir. Ahmet Yesevi Tasavvufi Türk Edebiyatının ilk eseridir. “Hikmet” adı verilen şiirlerden oluşan bir şiir antolojisidir. - Tarihi Yemin Ömer Hayyam Biruni Rubailer Asar-i Bakiye Dünyanın 73 metreyle en uzun cami minaresi Kubbet-ül Ġslam Camisi Delhi‟de yapılmıĢtır. 5. HARZEMġAHLAR Orta Asya'da Harezm bölgesinde Muhammed HarzemĢah tarafından kurulan bir devlettir (1097). Bu devlet Büyük Selçuklu Devleti'ni yıkmıĢtır (1231). 6. EYYÜBĠLER Eyyubiler Devleti 1171-1252 yılları arasında Orta Doğu ve Mısır'da hüküm sürmüĢtür. Devlet'in kurucusu Selahaddin Eyyübi'dir. Selahaddin'in hayatta bulunduğu sürede, büyük Satuk Buğra Han’ın Müslümanlığı benimsemesi ve yaymasıyla ilgili olayları anlatır. Oğuz ve Uygur beylerini anlatan destansı öykülerden oluşur. - ġehname bir Türk-Ġslam devleti özelliğini gösteren Eyyübi hanedanı, Selahaddin'in ölümünden sonra, oğulları ve kardeĢleri arasında paylaĢılmıĢtır. Mısır'daki son Eyyübi hükümdarı TuranĢah, Türk Memlük komutanlarından Aybeg tarafından ortadan kaldırılmıĢtır. 7. MEMLÜKLER Memlûk Sultanlığı, Memlûk Devleti, Bir ulus devle- 2. TOLUNOĞULLARI ti olmayan ve kölelikten gelen memlûklerin bugünkü Mısır ve Suriye'de kurduğu bir askeri aristokrasi Mısırda kurulan ilk Müslüman Türk devleti olan devletidir. Memlûk sözcüğü Arapçada köleler de- Tolun oğullarından günümüze kadar gelen en mektir. Bu yüzden devletin ismi Türkçede Kölemen önemli sanat eseri Tolun Oğlu Ahmet camisidir. Devleti olarak da geçer. (1250-1517) 18 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 8. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETĠ 9. ANADOLU SELÇUKLULARI KutalmıĢoğlu Süleyman ġah tarafından 1077 yılında Ġznik‟te kurulmuĢtur. Büyük Selçuklu Devletinden ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiĢlerdir. Özellikleri: Haçlılara karĢı mücadele ettiler. Anadolu‟ya ilk defa Türkiye denmiĢtir. Anadolu‟nun Türk yurdu olması kesinleĢmiĢtir. Antalya feth edilerek ilk defa denizcilik faliyetlerine geçilmiĢtir. 1243 yılında Kösedağ SavaĢın‟dan sonra Tuğrul ve Çağrı Bey tarafından 1040 yılında Gaz- Moğol egemenliğine girmiĢler ve 1308 yılında neliler‟le yapılan Dandanakan SavaĢı‟ndan sonra yıkılmıĢlardır. baĢkenti Rey Ģehri olan Büyük Selçuklar Devleti kurulmuĢtur. Kösedağ SavaĢı: II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Moğol- Özellikler: larla yapılan bu savaĢın kaybedilmesi sonu- Pasinler savaĢı ile Bizanslar ve Türkler ara- cunda devletin birliği bozulmuĢ ve yıkılma- sındaki ilk savaĢ meydana gelmiĢtir. (1048) sına neden olmuĢtur. Büveyhoğulları devletini yıkarak Abbasi hali- Anadolu Türk birliği bozulmuĢ ve beylikler fesini koruyuculuğu altına alıp halifenin siyasi yeniden kurulmuĢtur. yetkilerine son verip ilk defa laik anlayıĢı uy- Selçuklular, Moğol hakimiyetinde yaĢamaya gulamıĢtır. (1055) baĢlamıĢlardır. Malazgirt SavaĢı‟ndan sonra Anadolu‟nun Anadolu‟nun doğusu Moğol egemenliğine TürkleĢmesi sağlanmıĢ ve ilk Türk denizciliği geçmiĢtir. baĢlamıĢtır. II. Mesut‟un ölümüyle 1308 yılında devlet ta- Nizamül Mülk tarafından Bağdatta Nizamiye mamen yıkılmıĢtır. Medresesi kurulmuĢtur. Resmi dil olarak Farsça, bilim dili Arapça, halk dili Türkçe‟dir. Nizamül Mülk – Siyasetname günümüze kadar gelen en önemli yazılı eserdir. Diyarbakır‟ın Ulu Camisi Anadolu‟da yapılmıĢ ilk Türk camisidir. Malazgirt SavaĢından sonra, Anadolu‟nun TürkleĢmesi amacıyla, fethedilen bölgeler komutanlara verilmiĢtir. Abbasi Halifesi, Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey‟e Halifelik makamına ve Bağdat Ģehrine hizmetinden dolayı, Doğu‟nun ve Batı‟nın Sultanı ünvanını vermiĢtir. Bu durum, Selçukluların Ġslam dünyasının siyasi lideri olduğunun halife tarafından da onaylandığının bir göstergesidir. 19 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net ĠLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERĠNDE Anadolu selçukluları döneminde: KÜLTÜR VE MEDENĠYET Niyabeti Saltanat Divanı: Hükümdar baĢkentten ayrıldığında devlet iĢlerini yürüten DEVLET YÖNETĠMĠ divandır. Hükümdarlar, Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcileri Divanın Mezalim: Sultanın halkın Ģikâyetlerini dinlediği divandır. durumunda idi. Töre ve yasalara aykırı olmamak koĢulu ile uygulamada mutlak hakimdi. Ülke, haneda- Divan görevlileri: nın ortak malı sayılır ve hanedan üyeleri tarafından Müstevfi: Mali iĢlere bakar sultana bağlı olarak ortaklaĢa yönetilirdi. Taht kav- Pervaneci: Dirlikleri dağatır. gaları bu sistemin bir sonucudur. Bu anlayıĢa KUT Tuğra-i: YazıĢma iĢleri. denir. MüĢrif: Denetim iĢleri Hükümdarların yasama, yürütme ve yargı yetkileri Ariz: Ordu iĢleri vardı. Orduya komuta etmek, halkın huzur ve refa- KadıleĢker: Askeri dava iĢleri hını sağlamak, sorumlulukları arasında idi. Karahan- Kad ül kudat: BaĢ kadı-ġeri dava lılarda hükümdara han, Gaznelilerde sultan adı veri- Emiri dad: Örfi davalara bakar. lirdi. Selçuklular da önce yabgu daha sonra sultan ünvanı kullanıldı. EYALET YÖNETĠMĠ Devletin idari, mali ve askeri her türlü iĢleri, divan adı verilen kurulda görüĢülürdü. Gazneliler, divan Türk-Ġslam devletlerinde ülke çeĢitli eyaletle- teĢkilatını Abbasilerden örnek aldılar. Selçuklularda re, eyaletler vilayetlere, vilayetler kazalara, ilk divan teĢkilatı, MelikĢah döneminde Nizam-ül kazalar da köylere ayrılmıĢtır. Mülk tarafından kuruldu. Ülke, eyalet adı verilen idari birimlere ayrılmıĢtı. Eyaletlerin baĢında askeri vali (“Ģıhne”Ģahne) veya hükümdar soyundan olan Bunların baĢında hanedana mensup olan “melik”ler “melik” bulunurdu. bulunurdu. Meliklerin genç ve tecrübesiz olmaları halinde yanlarına Türkmen beyi (atabey) verilirdi. ġehir ve kasabalarda mülki idareden sorumlu olan “amid”, mali iĢlere bakan “amil”, halk tarafından seçilen yerel yö- Hükümdarlık Alametleri Tuğ Otağ Çetr Taç Para bastırmak netici “reis”, belediye iĢlerinden sorumlu Sancak Taht Nevbet Saray Hutbe “muhtesip”, posta iĢlerinden sorumlu “ulak” ve askeri ve ticari bakımdan önemli ve korunması gereken yerlerde “ribat” (tahkimli han) bulunurdu. Tuğra çekmek HUKUK Divan TeĢkilatı Türk-Ġslam devletlerinde hukuk, Ģerli ve örfi hukuk Türk islam devletlerine devlet iĢleri büyük divan olmak üzere ikiye ayrılmıĢtır. denilen Divan-ı Saltanatta görüĢülür, buna vezir ġer‟i hukuk; miras, sosyal kurumlar ve vakıfların baĢkanlık ederdi. Bu divana bağlı olarak ikinci dere- idaresini düzenlerdi. Uygulayıcıları, Sultan tarafın- cedeki divanlar Ģunlardır: dan tayin edilen kadılardı. Bu kadılar, “Kadı el- Tuğra Divanı: YazıĢmalara bakar Ġstifa Divanı: Maliye iĢlerine bakar Kudat” denilen baĢkadıya bağlıydılar. Arz Divanı: Askerin ihtiyaçlarına bakar zenlerdi. Uygulayıcısı “emir-i dad” idi. Askeri dava- ĠĢraf Divanı: TeftiĢ ve denetleme iĢlerine, lar ise kazasker (Kadıasker) tarafından görülürdü. Örfi hukuk; devlet kurumlarının çalıĢmasını dü- (baĢında bulunan kiĢiye “müĢrif” denir) Bir tür yüksek mahkeme olan Divan-ı Mezalim, Berit Divanı: Posta ve haberleĢme hizmetle- halkın Ģikayetleri dinlenirdi. Divan-ı Mezalime Sultan rine bakar. baĢkanlık ederdi. 20 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net medreseler devlet himayesi altına alındı. Nizam-ül ORDU Mülk'ün gayreti ile Nizamiye Medresesi kuruldu Türk-Ġslam devletlerinde ordunun baĢkomutanı (1067). Daha sonra nizamiye medreseleri birçok ilde hükümdardır. Hükümdarın savaĢa gitmediği zaman- açıldı. Bu medreselerde Ġslami bilimlerin yanında larda yerine görevlendirdiği ordu komutanına “Emir-i müspet bilimlerde okutuldu. Sipehsalar” denilirdi. Farabi, Biruni, Ġbni Sina, Ömer Hayyam, Harezmî, Gulam Sistemi: Farklı milletlerin çocukları küçük Er Razi, Ġbn-i RüĢt, Abdullah Barani, gibi değerli yaĢta toplanarak “Gulamhane”lerde yetiĢtirilirdi. Bu bilim adamları yetiĢti. KaĢgarlı Mahmut'un Divan-ı sistemle ordunun asker ihtiyacı karĢılanırdı. Gulam- Lügat-Ġt Türk, Yusuf Has Hacip'in Kutatgu Bilig ve hanelerde sadece askeri konularda değil yönetim ve Firdevsi'nin ġehnamesi baĢlıca eserlerdir. protokol kurallarıyla ilgili konularda da eğitim veriTOPRAK YÖNETĠMĠ lirdi. Ġlk Türk-Ġslam Devletlerinde Ordu; DeğiĢik Gulaman-ı Saray kavimlerden Türk Ġslam Devletleri‟nde ülke toprakları; mülk top- seçilir, rak ve miri toprak diye ikiye ayrılır. tören ve protokolde özel saray terbiyesine tabi tutularak doğrudan sultana bağlı birliklerde a) Mülk Topraklar: Tapusu kiĢiye ait olup miras görev yapan muhafızlardır. bırakılabilen topraklardır. Seçkin komutanlar tarafında, her an savaĢa hazır olacak b) Miri Topraklar: Mülkiyeti devlete, kullanma Hassa Ģekilde hakkı halka verilen topraklardır. Askerleri bağlı özel birliklerdr. Hizmet- yetiĢtirilen, sultana Miri araziler üçe ayrılmıĢtır: leri karĢılığında kendilerine ikta adında arazi tahsis edilirdi. Eyalet Askerleri 1. lan topraklardır. Meliklerin ve eyalet valilerinin 2. askerleriyle birlikte orduya ka- Sipahiler Vakıf Topraklar: Gelirleri, sosyal ve dini amaçlı kurumlara ayrılır. tılmasıdır. 3. SavaĢ döneminde, hükümdaTürkmenler Has Topraklar: Gelirleri, hükümdara ayrı- Ġkta: Hassa ordusu, melik, emir ve komu- rın çağrısıyla orduya katılan tanlara, yaptıkları hizmet karĢılığında ayrı- Türkmen askerlerdir. lan topraklardır. Ġkta sahibinin ölümü duru- Ġkta sahiplerinin beslemek zo- munda toprak, aynı görevi yerine getirmek runda olduğu atlı askerlerdir. koĢuluyla oğluna devredilebilirdi. 4. Devlete bağlı, diğer devlet ve Haraci topraklar: Gayrimüslimlerin elinde Yardımcı beyliklerin savaĢ zamanında bulunan topraklar olup karĢılığında haraç Kuvvetler gönderdikleri ücretli askerler- vergisi öderler. dir. Ġkta Sisteminin Sağladığı Yararlar Hazine üzerindeki maaĢ yükünü kaldır- BĠLĠM VE SANAT mıĢtır. Üretimde verimlilik ve sürekliliği sağlamıĢ- Türk hükümdarları bilim adamlarını korudular. Bilim, edebiyat ve sanatın hamisi olarak, büyük hiz- tır. metler yaptılar. Ülkeyi; cami, medrese, kütüphane, Ülkenin her tarafında güvenlik ve merkezi hastane, imaret ve kervansaraylarla donattılar. Bun- otoritenin gücü sağlanmıĢtır. lara bağlı vakıflar kurarak varlıklarının devamını Hazineye yük olmadan asker sağlanmıĢtır. sağladılar. Selçuklularda ilk medrese, Tuğrul bey Göçer Türk kabilelerinin, yerleĢik hayata zamanında NiĢapur'da açıldı. Alp Arslan döneminde geçmeleri sağlanmıĢtır. 21 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net EKONOMĠK HAYAT ANADOLU’DA KURULAN ĠLK TÜRK BEYLĠKLERĠ Ticaret, tarım ve hayvancılıkla uğraĢmıĢlardır. Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasıyla oluĢan Ticaretin geliĢmesi amacıyla yeni yollar ve beylikler, Anadolunun TürkleĢmesini sağlamıĢ, Türk kervansaraylar yapılmıĢ, Ģehirlerde esnaf ve kültürünün kökleĢmesine katkıda bulunmuĢlardır. zanaatkarların iĢ ve üretim faaliyetlerini dini Bulundukları yerleri Türk yurdu haline getirmiĢlerdir. esaslar içinde düzenleyen “Lonca TeĢkilatı”nı (Ahilik) kurmuĢlardır. Baharat ve Ġpek yollarının Türk-Ġslam devletlerinin topraklarından geçmesi, ticari hayata büyük canlılık kazandırmıĢtır. Ġlk Müslüman Türk Devletlerindeki Kültür Ġle Ġlgili Kelime ve Deyimler Hükümdar Ünvanları Divan Gulam Hassa Emir-i Arz Müstevfi Pervaneci Naib Emir-I Dad Atabey Dizdar ÖĢür Cizye Külliye BeĢtegani Tezhip Fresk Hat Minyatür Lonca Ribat Mir’I Arazi KadıleĢger Tuğracı MüĢrif Haraç Emir’ül Sehavil Sultan, han,hakan, melik, padiĢah, hüdavendigar, gazi Bakanlar Kurulu Köle asker Ücretli asker Ordunun mali iĢlerine bakan kiĢi Mali iĢleri düzenleyen kiĢi Dirliklerin dağıtımını ve kayıtlarını yapan kiĢi Hükümdarın vekili Adalet iĢlerini yürüten kiĢi ġehzade öğretmeni Kale komutanı Müslümanlardan alınan toprak vergisi Gayrimüslimlerden alınan kelle vergisi Cami, medrese, imaret, hastane gibi çeĢitli yapıların bütünlüğü Gulam askerlerine üç ayda bir verilen maaĢ Süsleme sanatı YaĢ alçı üzerine yapılan resim Yazı Boyutsuz resim Esnaf TeĢkilatı Ticareti geliĢtirmek amacıyla yapılan kale, kervansaray Devlete ait olan toprak Askeri davalara bakan kiĢi Divan yazıĢmalarını yürüten kiĢi Mali ve idari teftiĢ yapan kiĢi Gayrimüslimlerden alınan toprak vergisi Tokat, Kastamonu, Amasya, Çankırı, Kayseri ve Malatya DaniĢmentler bölgesinde kurulmuĢtur. (1080-1178) Tokat ve Yağbasan medreseleri Anadolu‟daki ilk medreselerdir. Erzurum, Bayburt, Tercan, Oltu bölgesinde kurulmuĢtur. Saltuklar Tepsi Minare, Mama Hatun (1072-1202) Kervansarayı, kale Cami ve Erzurum Ulu Cami en önemli eserleridir. Diyarbakır, Batman, Mardin ve Harput bölgesinde Artuklar (1102-1409) kurulmuĢtur. Hasankeyf, Hatuniye Medresesi, Artuklu Sarayı, Malabadi Köprüsü baĢlıca eserleridir. Erzincan, Kemah, Divriği ve ġebinkarahisar bölgesinde Mengücekler kurulmuĢtur. (1080-1228) BaĢlıca eserleri Kale Cami, Divriği Ulu Cami ve Kayıtbay Cami‟dir. Deniz kuvvetleri komutanı 22 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net ANADOLU SELÇUKLU DEVLETĠ’NĠN Anadolu Selçuklularında ordu, sultanın Ģahsına ait KÜLTÜR VE UYGARLIĞI askerler (Hassa ordusu), Türkmenler ve ıkta sahiplerinin beslediği askerlerden meydana geliyordu. SavaĢ sırasında; ok, yay, kılıç ve topuz gibi silahlar kulanı- DEVLET YÖNETĠMĠ lırdı. Anadolu Selçukluları, denizciliğe de önem verdiler. Anadolu Selçuklu Devleti‟nin baĢında, sultan adı Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında tersaneler kurdular. verilen bir hükümdar bulunurdu. Devlet ve ülke, Bunlardan, Alaiye ve Sinop tersaneleri çok önemliydi. hükümdar soyunun ortak malı sayılırdı. Sultan ölün- OluĢturulan donanma ile hem deniz ticareti geliĢtirildi ce, onun ailesinden biri devletin baĢına geçerdi. hem de kıyıların güvenliği sağlandı. Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarları, önceki Türk-Ġslam hükümdarlarından farklı olarak “keyhüs- DĠN VE ĠNANIġ rev, Keykavus, keykubat” gibi Farsça ünvanlar kullanmıĢlardır. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde, Türkiye‟de Anadolu Selçuklu Devletinde devlet iĢleri Büyük yaĢayan insanları çoğunluğu Türk ve Müslümandı. Divan‟da görüĢülürdü. Büyük Divan‟a (Divan-ı Sal- Ayrıca burada, baĢka dinlere inanan insanlar da vardı tanat) bağlı olarak çalıĢan divanlar Ģunlardır: ve Türklerle yanyana yaĢıyorlardı. Onlara hoĢgörü gösteriliyor, inanç özgürlüğü tanınıyordu. Anadolu Sel- Hükümdar devlet merkezin- çuklu sultanları, yönetimleri altındaki insanlar arasında Niyabet-i den ayrıldığında, ona ait dev- din farkı gözetmezlerdi. Saltanat let iĢlerini yürütür. SOSYAL VE EKONOMĠK YAġAM BaĢkanı Naib-i Sultan‟dır. Divan-ı Tuğra YazıĢmalardan sorumludur. (Divan-ı ĠĢra) BaĢkanı Tuğra-i, MünĢi‟dir. Türkler Anadolu‟yu yurt edindikten sonra burada Akerlerin ihtiyacını karĢılar. her bakımdan geliĢme oldu. Yeni köyler ve Ģehirler BaĢkanı Ariz, Emir-i Ariz‟dir. kuruldu. Ülke bayındır hale geldi. Divan-ı Arz Divan-ı Ġstifa Divan-ı ĠĢraf Halk Ģehirli, köylü ve göçebe olmak üzere üç Mali iĢlerden sorumludur. BaĢkanı Müstevfi‟dir. gruba ayrılıyordu. ġehirliler ticaret ve zanaatla, köy- Askeri ve adli iĢler dıĢındaki lüler hayvancık ve tarımla, göçebe Türkmenler ise ülke denetiminden sorumlu- hayvancılıkla uğraĢıyorlardı. Demircilik, bakırcılık ve marangozluk gibi zanaat dur. dalları çok geliĢmiĢti. BaĢkanı MüĢrif‟dir. Ülke topraklarının kayıt defter- ġehirlerde ticaretle uğraĢanlar tarafından kurulan lerini tutar. Has ve iktaların Ahi teĢkilatları vardı. Bu teĢkilat içinde zanaatkârın Divan-ı düzenlenmesinden ve bunlar- iĢ kollarına göre loncaları olurdu. Zanaatkârlar Pervane la ilgili menĢur ve beratların arasında sıkı bir iĢ birliği ve dayanıĢma vardı. hazırlanmasından sorumludur. Devletin zayıfladığı zamanlarda Ahi teĢkilatı Ģehir- BaĢkanı Pervaneci‟dir. lerin güvenliğini sağlar, yönetimde etkili olurdu. Anadolu Selçukluları döneminde iç ve dıĢ ticarete Ülke, yönetim bakımından bölümlere ayrılmıĢtı. önem verilirdi. Ticaret yolları güvenceye alındı. Ker- Eyalet (il) adı verilen bu bölümleri, hükümdar aile- vanların konaklaması için kervansaraylar yaptırıldı. sinden olan melikler ve valiler yönetirdi. Meliklerin Ayrıca deniz ticareti geliĢtirildi. yanında bir de atabey bulunurdu. Atabey, meliklerin Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat deneyim kazanmaları için çaba harcayan bilgili bir döneminde devletin ekonomisi, altın para bastıra- görevliydi. cak kadar güçlüydü. Anadolu Selçuklularında topraklar; devletin Eyaletlerde, askerlik iĢlerine subaşılar, adalet iĢ- malı olarak kabul edilir ve “miri arazi” olarak adlan- lerine kadılar bakardı. dırılırdı. 23 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Miri arazi; has, ikta ve vakıf arazisi olarak üçe BĠLĠM VE SANAT ayrılırdı. Has arazilerinin geliri sultana ayrılmıĢtı. Sultan bu Anadolu Selçuklu sultanları bilim adamlarına, toprakları istediği gibi kullanma hakkına sahipti. yazar ve Ģairlere çok değer verirlerdi. Onlara des- Ġkta; hizmet karĢılığı olarak verilen toprağın geli- tek olurlardı. Bu dönemde Mısır, Suriye, Ġran, Irak ridir. Ġkta sahiplerinin elde ettikleri gelirin bir kıs- gibi ülkelerden pek çok bilim adamı Anadolu‟ya mıyla geçimlerini sağlar, bir kısmıyla da asker bes- getirilirdi. Onların çalıĢmalarından yararlanılırdı. Medreseler o dönemin en önemli eğitim, öğretim lerdi. Mülk arazi; görevlerinde baĢarılı olan devlet ve bilim kurumlarıydı. Burada dini bilgilerin yanında adamlarına verirdi. Bu toprak, sahibinin ölümünden matematik, tıp, felsefe ve gök bilimiyle ilgili dersler sonra çocuklarına kalırdı. de okutulurdu. Vakıf arazi; geliri, çeĢitli sosyal kurumların giderleri Türkler, Anadolu‟ya yerleĢtikten sonra hemen ba- için ayrılan topraklardı. yındırlık iĢlerine giriĢtiler. Saraylar, camiler, mescitler, medreseler imaretler, hastahaneler, kervansa- YAZI, DĠL VE EDEBĠYAT raylar, hamamlar, surlar, kaleler ve tershaneler yaptırdılar. Yaptırılan çok sayıdaki eser, dini ve sosyal Anadolu Selçuklu Devleti döneminde halkın alanlarda halka hizmet verdi. Bu yapıların kapıları, Türkçe konuĢmasına karĢın bilim dili Arapçaydı. pencereleri, kubbeleri çok güzel çiniler, taĢ ve tahta Edebiyat ve devletin resmi dili ise Farsçaydı. oymalar, kabartma yazılar ve nakıĢlarla süslendi. Konya, Sivas, Kayseri, Erzurum, Ahlât, Divriği, To- Karamanoğlu Mehmet Bey, Anadolu Selçuklu kat, Malatya, Ģehirlerinde Selçuklulardan kalma pek- Devleti’nin veziri olduğu sırada, devletin resmi çok mimari eser bulunmaktadır. Konya‟da Ġnce Mi- dilinin Türkçe olduğunu ilan etti (1277). (14 Ma- nare Medresesi ve Karatay Medresesi, Konya ile yıs Dil Bayramı) Aksaray arasında bulunan Sultan Hanı, Sivasta Gök Medrese, Kayseri‟de Ulucamii, DarüĢĢifa (hastahane), Divriği‟de Ulucamii, Erzurum‟da Çifte Minare, Anadolu Selçukluları ve Beylikler Döneminde- Alanya‟da (Alaiye) Kızılkule ve tershane bu dönemden kalan en önemli eserlerin baĢlıcalarıdır. Sel- ki Edebi Eserler: DaniĢmentname çuklulardan heykel ve resimler de kalmıĢtır. Halıcılık Battalname ve maden iĢçiliğinde de ileri gidilmiĢtir. Halk Dede Korkut Hikayeleri Edebiyatı Nasreddin Hoca ve BektaĢi Önemli Bilim Adamları: Fıkraları Farabi Garipname (AĢık PaĢa) Ġbn-i Sina Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fihi El Biruni Tasavvuf Mafih (Mevlana) Gazali Edebiyatı Divan, Risaletü‟n Nushiye Harizmi (Yunus Emre) Ġbn-i RüĢd Divan, Ġskendername, Ömer hayam CemĢid‟ü HurĢid (Germiyanlı EĢari Ahmedi) El Razi Selçuklu ġahnamesi (Hoca Buhari Dehhani) Firdevsi Divan Edebiyatı Utbi Ġbn-i Haldun Rehavendi‟nin yazdığı “Selçuklu Tarihi” ve Ġbni Bibi‟nin yazdığı “Türkiye Selçuklu Tarihi”, Anadolu Selçuklu tarihini anlatan iki önemli eserdir. 24 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net ANADOLU SELÇUKLULARININ DAĞILMASIYLA ANADOLU SELÇUKLULARI DÖNEMĠNDE BAZI KURULAN BEYLĠKLER MĠMARĠ YAPILAR Camiler: Konya Sahip Ata Camii Konya Alaaddin Camii Kayseri Hunad Hatun Camii Mescitler: Konya Karatay Mescidi Konya Sırçalı Mescid Külliyeler: Kayseri Hunad Hatun Külliyesi Konya ve Karaman Karamanoğulları (Ġlk Selçuklu külliyesidir) (Türkçe‟yi ilk resmi dil yapan Karamanoğlu Mehmet Medreseler: beydir.) Sivas Gök Medrese Karesioğulları Balıkesir ve Çanakkale Germiyanoğulları Kütahya Hamitoğulları Isparta, Eğirdir ve Yalvaç MenteĢeoğulları Muğla, Milas Candaroğulları Kastamonu, Sinop Aksaray-Kayresi yolu üzerindeki Alay Han Aydınoğulları Aydın, Birgi Selçuk, Tire (Anadoluda yapılan ilk kervansaraydır) Saruhanoğulları Manisa Osmanoğulları Söğüt-Bilecik Dulkadiroğulları MaraĢ Kayseri Gevher Nesibe Hanım ġifahanesi Ramazanoğulları Adana Aksaray Alaaddin ġifahanesi Eretna Beyliği Sivas EĢrefoğulları BeyĢehir Alaiye Beyleri Alanya Sahip Ataoğulları Afyon Canik Beyliği Niksar Pehlivanoğulları Sinop Kayseri Koca Hasan Medresesi (Anadolu Selçuklularının ilk medresesidir) Kervansaraylar: DarüĢĢifalar (Hastaneler): Not: Divriği Ulu Camii UNESCO tarafından dünya miras listesine kabul edilen ilk mimari yapıdır. Karamanoğulları Türkçe‟yi resmi dil olarak ilan etmiĢlerdir. Anadolu Beylikleri, Anadolu‟nun TürkleĢmesini sağlamıĢlardır. Osmanlı Devletine katılan ilk Beylik Karesioğulları‟dır. Karesioğulları‟nın donanması Osmanlı Donanmasının temelini oluĢturmuĢtur. 25 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net GeçmiĢ yıllarda bu konuyla ilgili sorulan KPSS soruları (KPSS - 2002) I. Bitki ve hayvan figürleri II. Geometrik Ģekiller III. Ġnsan figürleri Anadolu Selçukluları Dönemi’nin süsleme sanatında yukarıdakilerden hangileri kullanılmıĢtır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III Yanıt: D (KPSS - 2001) Ġnce Minareli Medrese Karatay Medresesi Sırçalı Medresesi eserleri Türk sanatının hangi dönemine aittir? A) Osmanlılar B) Büyük Selçuklular C) Anadolu Selçukluları D) Anadolu Beylikleri E) Memlükler Yanıt: C (KPSS - 2007) Ġslam hukukuna göre, herhangi bir kiĢinin mülklerinin veya gelirlerinin bir kısmının kamu yararı için süresiz olarak kullanılması sistemi aĢağıdakilerden hangisidir? A) Ġltizam B) Dirlik C) Vakıf D) DevĢirme E) Saliyane Yanıt: C (KPSS - 2007) I. Samanoğulları II. Karamanoğulları III. Büyük Selçuklular Yukarıdaki devletlerden hangilerinin resmî dili Türkçeydi? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: B (KPSS - 2008) Müslüman Türk devletlerinde devlet memurluğu çoğunlukla babadan oğula geçer, iktidar değiĢmelerinde de iktidar çoğu kez aynı ailede kalırdı. AĢağıdakilerden hangisi bu durumun sonuçlarından biridir? A) B) C) D) E) Devletin iyi yönetilmesi ĠĢsizliğin önünün kapanması BaĢarılı bir dıĢ siyaset izlenmesi Yeni mesleklerin önünün kapanması Bürokraside egemen bir sınıfın ortaya çıkması Yanıt: E (KPSS - 2009) Türklerin Ġslamiyet’e geçmeleriyle aĢağıdakilerden hangisi kültürel hayatlarında bir sanat kolu oluĢturacak derecede önem kazanmıĢtır? A) Hat B) Maden iĢçiliği C) Heykel D) Oyma E) Dokuma Yanıt: A 26 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net (KPSS - 2008) Anadolu Selçuklu Devleti‟nde büyük kervansarayların hemen hepsi XIII. yüzyıla aittir. Bu durumun, I. sanat, II. ticaret, III. askerlik alanlarının hangilerinde görülen gereksinimin bir sonucu olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: B (KPSS - 2009) Selçuklularda, I. hükümdarın Tanrı adına insanları yönetmekle görevli olması, II. ülkenin, hanedan üyelerinin ortak malı sayılması, III. din iĢlerinin halifeye, dünya iĢlerinin sultana ait olması durumlarından hangilerinin taht kavgalarına neden olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: B (KPSS - 2010) AĢağıdakilerden hangisi, Türklerin Ġslam toplumuna katılmasından sonra uyguladıkları arasında değildir? A) Ahilik teĢkilatı B) Kümbet mimarisi C) Arap alfabesi D) Vakıf sistemi E) Veraset sistemi Yanıt: E (KPSS - 2010) Türk-Ġslam mimarisinin temelleri aĢağıdaki devletlerden hangisinin zamanında atılmıĢtır? A) Memlükler B) Karahanlılar C) Eyyûbîler D) Gazneliler E) Selçuklular Yanıt: B (KPSS - 2011) AĢağıdakilerden hangisi, Türk-Ġslam devletlerinde pazarlarda fiyatları, tartı ve ölçü aletlerini, üretilen ve satılan malların kalitesini denetleyen görevlidir? A) Ulak B) Silahtar C) ĠğdiĢbaĢı D) Muhtesip E) Camedar Yanıt: D 27 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 3. Bölüm. OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferiyle halifelik Osmanlılara geçmiş, böylelikle devlet yönetimi teok- OSMANLI DEVLET ANLAYIŞI ratik mutlak bir özelliğe kavuşmuştur. Hükümdarlık Sembolleri Osmanlı Devletinde, padişahın mutlak otoritesine Hutbe okutmak dayanan merkezi bir yönetim vardır. Sikke (Para bastırmak) Yönetimde, eski Türk gelenekleri ve İslami kural- Davul (tabl) ların etkisi vardır. Sancak Osmanlı Devletinin başında, Osmanlı soyundan Tuğ taşıma gelen bir padişah bulunurdu. Padişah, kuruluş dö- Kılıç kuşanmak neminde Bey, Gazi, Han, Hakan, Hüdavendigar, beylikten devlete geçişte Sultan, Hükümdar ve Şehzadeler tahta Cülus Töreniyle çıkarlar ve onlar için Hünkar gibi ünvanlar kullanmışlardır. Kılıç Alayı düzenlenirdi. I. Murat döneminde Devlet, hanedan ailesinin ortak malıdır ilkesi terk edilerek Devlet hükümdar ve ailesinin ortak malıdır anlayışı benimsen- DEVLET (MERKEZ) YÖNETİMİ miştir. Fatih döneminde ilk kez bir Veraset Kanunu çıka- SARAY rılmıştır. Bu kanun, ülkenin bütünlüğü ve devletin Ilk Osmanlı sarayı, 1326 da Orhan Bey zamanında sürekliliğini sağlamak için büyük kardeşin başa Bursa’da inşa edilen Bey Saray’dır. geçmesini ve diğerlerini katletmesini yasallaştır- Fatih tarafından İstanbul’da yaptırılan Topkapı mıştır. Ayrıca, şehzadelerin sancağı çıkmalarını da Sarayı, 19. Yüzyıla kadar İmparatorluğun merkezi zorunlu hale getirmiştir. Kardeş katli uygulaması, olmuştur. Fatih zamanında çıkarılan Kanunname-i Ali Os- 19. Yüzyılın ikinci yarısından sonra yaptırılan Dol- man’da yer alarak yasal nitelik kazanmıştır. mabahçe Sarayı ve Yıldız Sarayı, zamanla Topka- Padişahların erkek çocukları olan şehzadelerin pı Sarayının yerini almıştır. Sancak Beyi olarak atanmaları ve yanlarına lala denilen deneyimli devlet adamlarının verilmesi- DİVAN-I HÜMAYUN nin amacı, şehzadelerin devlet yönetimini öğrenebilmesiydi. Divan, devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı, sa- I. Ahmet döneminde hükümdarlığın babadan vaş ve barışa karar verildiği, büyük davaların ele alındığı oğula geçmesi yöntemine son verilmiş, Osmanlı bir kuruldu. Bugünkü Bakanlar Kuruluna benzeyen divan, soyu içinde, en yaşlı ve en aklı başında üyenin padişaha danışmanlık yaparlardı. padişah olması esası getirilmiştir. Bu yönteme Divanda son söz yine padişaha aitti. Divana, kuruluş Ekber-i Erşet Sistemi denir. döneminde padişahlar, daha sonra Fatih döneminden iti- Eyaletlerdeki şehzadelerin, tahta çıkan padişahla baren sadrazamlar başkanlık etmişlerdir. mücadelelerini önlemek ve şehzadeleri sürekli Topkapı Sarayı’nda Kubbealtı‘nda toplanırdı. gözetim altında tutabilmek amacıyla I. Ahmet dö- Orhan Bey zamanında kurulan Divan-ı Hümayun, II. neminde kafes yöntemi getirilmiştir. Böylece şeh- Mahmut döneminde kaldırılmış, Avrupa‘nın kabine usu- zadeler; halkın sorunlarından uzak kalacaklar, lü uygulanmaya başlanmıştır. devlet yönetimi deneyimi edinemeyecekler, sürekli ölüm korkusuyla yaşayacaklardır. 28 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net ÜLKE YÖNETİMİ Vezir-i Azam (Sadrazam) Divan Üyeleri Padişahın mutlak vekili olan Sadrazam, padişahtan sonra (maliye ve yargı dışında) tüm devlet işlerinden sorumluydu. Padişahın mührünü (Mühr-i Hümayun) taşırdı. Sadrazam konaklarına Paşa kapısı veya Babıali denirdi. Sadrazam padişahın katılmadığı seferlere Serdar-ı Ekrem unvanı ile komutanlık yapardı. II. Mahmut, sadrazamlığı kaldırarak yerine başvekalet makamını oluşturdu. Sancak beyliği ve beyler beyliğinde bulunan tecrübeli devlet adamlarından seçilirdi. Vezirlerin sayısı Kuruluş Devri’nde en fazla üç iken, Yükselme Devri’nde yediye çıkarılmıştır. Sadrazama yardımcı olurlardı. En kıdemlisi sadrazam olurdu. Yönetim, dört bölümde ele alınır: Yönetim Adalet Güvenlik Beylerbeyi Kadı Subaşı Sancaklar Sancak Beyi Kadı Subaşı Kazalar Kadı Kadı Subaşı Köyler Kethüdası Nabi Yiğitbaşı Eyaletler (Vilayetler) Vezirler Defterdar Kazasker Nişancı Müftü (şeyhülislam) Kaptan-ı Derya Reisülküttap Yöneticisi Birimi Eyaletler üç bölüme ayrılır: Eyaletler Maliye işlerine bakar, bütçeyi hazırlardı. Fatih zamanında sayıları Anadolu ve Rumeli defterdarı olarak ikiye çıkarılmıştır. Bağlı Hükümet ve Beylikler (İmtiyazlı Eyaletler) Merkeze Bağlı Eyaletler Adalet ve eğitim işlerine bakardı. Büyük davalara bakan kazaskerler, kadı ve müderrislerin atamalarını yaparlardı. Yükselme döneminde, Anadolu ve Rumeli kazaskeri olmak üzere sayıları ikiye çıkarılmıştır. Padişah fermanlarını yazar, ferman ve beratların üstüne padişah tuğrasını çekerdi. Ayrıca tapu ve kadastro işlerini yürütürdü. Fethedilen arazileri yazar, dirlikleri dağıtır ve bunları tapu defterlerine işlerdi. Sadrazamdan başka tuğra taşıma yetkisinde olan ikinci divan üyesi idi. 16. yüzyıldan itibaren Divan üyesi oldu. Devletçe yapılan işlerin, savaş, barış ve idam kararlarının dine (şeriata) uygun olup olmadığına karar verileceği zaman toplantılara katılırdı. Şeyhülislamlar padişah tarafından atanır ve ölünceye kadar makamlarında kalabilirlerdi. Padişah ve sadrazamlar şeyhülislamdan fetva almadan kimseyi idam ettiremezlerdi. Merkeze Bağlı Yıllıksız (Salyanesiz) Salyaneli Eyaletler 1. Merkeze Bağlı Eyaletler: a. Merkeze bağlı yıllıksız eyaletler (Salyanesiz): Bu eyaletler dirlik sistemine göre has, zeamet, tımar olarak bölümlere ayrılmıştır. b. Merkeze bağlı yıllıklı eyaletler (Salyaneli): Bu eyaletlerin valilerine ve askerlerine salyane adı verilen maaş verilirdi. Ayrıca bunların yıllık vergileri, iltizam usulüyle, mültezimler (tahsildarlar) tarafından toplanırdı. Mültezim, devlete belli bir peşin para ödeyip, sonra devlet adına bir bölgenin vergisini toplayan kimsedir. Bu Yükselme döneminde Divan üyesi oldu. Donanmadan sorumlu deniz kuvvetleri komutanıdır. İstanbul’da bulunduğu zamanlar divan toplantılarına katılırdı. tür eyaletlerden alınacak verginin daha önce devlet hazinesine yatırılmasına da iltizam denir. Salyaneli eyaletler dirliklere bölünmezdi. Başlıca salyaneli eyaletler; Cezayir, Tunus, Trablusgarp, Mısır, Yemen, Habeş, Bağdat ve Basra’dır. Önceleri Nişancıya bağlı iken 16. yüzyıldan sonra dışişleri ile ilgili yazışmalardan sorumlu olan Divan üyesi olmuştur. 2. Bağlı hükumet ve beylikler (İmtiyazlı eyaletler): Merkezden uzak olan bu eyaletlerin yöneticileri kendi halkından seçilir ve padişahın onayı ile atanırdı. İstanbul’un Yönetimi Başkentin idaresinden birinci derecede Sadrazam so- Bu eyaletler iç işlerinde serbest, dış işlerinde Osman- rumlu idi. Güvenliğine Yeniçeri Ağası ve Subaşılar, bele- lılara bağlıydılar. Başlıcaları Eflak, Boğdan, Erdel, Lehis- diye hizmetlerine Şehremini, adalet işlerine İstanbul tan, Kırım ve Hicaz’dır. Bunlardan vergi alınır, gerektiğin- Kadısı bakardı. de de bu eyaletler asker gönderirdi. 29 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net TOPRAK YÖNETİMİ MİRİ TOPRAKLAR (Devlete Ait Topraklar) Osmanlı toprak düzeni, Selçukluların toprak düzeninin Mülkiyeti devlete ait olan, kullanım hakkı köylüye veri- devamı niteliğindedir. Toprak devletindir ve bazı koşul- len arazilerdir. Köylü bu toprakları satamaz, devredemez larda kullanım hakkı vatandaşa verilmiştir. ve vakfedemezdi. Kullanış amacına göre bölümlere ayrılırlar: Halk, devlete ürün üzerinden vergi vermek ve toprağı ekip biçmekle yükümlüdür. Malikane Üstün hizmetleri nedeniyle bazı devlet görevlilerine verilen topraklardır. Mukataa (Havas-ı Hümayun) Geliri doğrudan doğruya veya mültezimler aracılığı ile devlet hazinesine giren topraklardır. Yurtluk Geliri, sınır boylarında koruyuculuk yapan kale muhafızlarına ayrılan topraklardır. Bu uygulama ile sınır boylarının güvenliği sağlanmış, Balkanların Türkleşmesi hızlanmış, savaşlarda, bölgeyi iyi tanıyan akıncılardan yardımcı kuvvet olarak yararlanılmıştır. Ocaklık Geliri kale muhafızları ve tersane giderlerine ayrılan topraklardır. Öşri Haraci MİRİ ARAZİ Vakıf Paşmaklık Malikane Mukataa Yurtluk ve Ocaklık Dirlik Has Zeamet Gelirleri devlet hizmetleri veya atlı asker (Tımarlı sipahi Cebelü) yetiştirmek şartıyla, komutanlara ve yüksek devlet memurlarına dağıtılan topraklardır. Gelirlerine göre “has, zeamet ve tımar“ olmak üzere üç bölüme ayrılır. MÜLK ARAZİ Mülkiyeti vatandaşlara ait olan arazilerdir. Mülkiyeti müslümanlara ait olan arazilerdir. Üretilen ürünlerin 1/10’u devlete vergi (öşür-aşar) olarak ödenirdi. Mülkiyeti müslüman olmayan Haraci Arazi Yıllık geliri 100 bin akçeden fazla olan topraklardır. Padişah ve ailesine, şehzadelere, divan üyelerine beylerbeyi ve sancak beylerine verilirdi. Gelirinin her beş bin akçesi için (kılıç hakkı) “Cebelü“ denilen bir atlı asker beslemek zorundaydılar.“ Yıllık geliri 20 bin akçe ile 100 bin akçe arasında olan topraklardır. Orta dereceli devlet memurlarına verilirdi. Yıllık geliri 0-20 bin akçe arasında olan topraklardır. Savaşlarda yararlılık gösteren sipahilere verilirdi. Eşkinci Tımarı, Hizmet Tımarı ve Mustahfız Tımarı olarak üçe ayrılır. Dirlik Tımar Öşri Arazi Has Vergi gelirleri padişahların kızları ve ailelerine bırakılan topraklardır. MÜLK ARAZİ Zeamet Paşmaklık Arazi TOPRAKLAR Tımar Vakıf Arazi Bu topraklardan alınan vergiler cami, medrese, imarethane, hastane, kervansaray ve köprü gibi dini, eğitimöğretim ve sosyal kuruluşlara ayrılırdı. Satılamaz, devredilemezlerdi. Vakıf topraklarından vergi alınmazdı. vatandaşlara ait olan arazilerdir. Ürünün 1/10’u devlete vergi (haraç) olarak ödenirdi. 30 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net OSMANLI DEVLETI’NDE TOPLUM dülmecit zamanında (kaime) basılmıştır. Osmanlıların en büyük gelir kaynağı toprak vergisiydi. Osmanlı Toplumu Baharat ve İpek yolları Coğrafi keşifler sonucunda önemini yitirdi. Osmanlılar bundan büyük ekono- Yönetenler (Askeri Sınıf) Yönetilenler (Reaya) İlmiye Sınıfı Kalemiye Sınıfı mik zarar gördü. Devletin en büyük gideri, ordu için yapılan harcamalardı. Seyfiye Sınıfı Osmanlıların Başlıca Gelir kaynakları: 1. Halktan alınan vergiler YÖNETENLER (ASKERİ SINIF) 2. Gümrük, maden, orman ve tuzla gelirleri Osmanlı Devleti’nde yönetenler, vergi ödemeyen ke- 3. Savaşlardan elde edilen ganimetlerin beşte biri simdir. Yönetenler, gördükleri vazife ve eğitime göre 3 4. Bağlı beyliklerden ve yabancı devletlerden alınan gruba ayrılmışlardır: vergi ve hediyeler 1. Seyfiye Sınıfı: Yönetim görevini üstlenen sınıf olup genellikle kılıç ehli Osmanlılarda Alınan Başlıca Vergiler diye anılırlar. Sadrazam, vezirler, beylerbeyleri, sancak- Öşür (aşar) beyleri bu gruptan seçilmiştir. Şer-i Vergiler 2. İlmiye Sınıfı: Medrese tahsili görmüşlerdir ve genellikle ilim ehli diye anılırlar. Şeyhülislam, kazasker, müderrisler ve kadılar bu sınıftan seçilmişlerdir. 3. Kalemiye Sınıfı: Haraç Müslümanlardan alınan toprak vergisidir. Gayr-ı müslimlerden alınan toprak vergisidir. Hıristiyanlardan askerlik Cizye yapmadıkları için alınan can ve mal güvenliği (kafa) vergisidir. Kalem ehli diye anılan bu sınıf, yazışma işleri, maliye ve Ağnam Vergisi dış işlerinden sorumludur. Defterdar, nişancı, Reisül Küttap ve divan katipleri, bu sınıfta yer alırlar. Çiftbozan Vergisi YÖNETİLENLER (REAYA) Askeri sınıfın dışında kalan, yönetim görevi olmayan bu sınıf, geçimini tarım, ticaret ve sanayi alanlarında üretim Avarız (Tekalif-i yaparak sağlardı. Örfiye) Vergisi Vergi vermekle yükümlü olan reaya, dil, din, mezhep farklılıkları olan Osmanlı halkından oluşurdu. Örfi Vergiler Niyabet MALİYE Osmanlı Maliyesi, Orhan Bey zamanında düzenlenmeye başlamış, I. Murat zamanında Çandarlı Kara Rüsumu Bennak Mücerred Koyun ve keçiden alınan vergidir. Üst üste iki yıl toprağını işlemeyenlerden alınan vergidir. Büyük felaketlerde ve savaş gibi olağanüstü durumlarda alınan vergidir. Yöneticilerin, yönetim sırasında reayadan aldıkları vergidir. Evlilerden alınan vergi. Bekar erkeklerden alınan vergi. Halil Paşa tarafından kurulmuştur. İspenç Gayrimüslimlerin arazi vergisi. Maliye işlerinin başında Rumeli birinci defterdarı Derbent Köprü ve geçit vergisi. bulunurdu. Başdefterdar da denen bu defterdar, Cerime (Bad-ı devletin tüm gelir ve giderlerinin kayıtlarının tutul- Hava) ması ve vergilerin toplanmasını sağlardı. Amediye İthalat vergisi. İlk Osmanlı parası Orhan Bey zamanında bastırıl- Reftiye İhracat vergisi. mıştır. İlk basılan para bakırdır. Orhan Bey zama- Müruriye Transit ticaret vergisi. Suçlulardan alınan vergi. nında basılan ilk gümüş paraya “Akçe” denilmiştir. İlk altın para Fatih zamanında, ilk kağıt para Ab- 31 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Osmanlıların Başlıca Giderleri: Mekkari Tarifesi: Ticaret yolları üzerinde taşımacılık işini yapıyordu. 1. Devlet memurlarına ödenen maaşlar. 2. Kapıkulu askerlerine ödenen ulufeler (üç ayda bir Sanayi Devrimi sonrası ticareti hareketlendirmek amacıyla bazı girişimlerde bulunularak; verilen maaş) ve ulemaya (bilim adamlarına) öde- Asakir-i Mansure-i Muhammediye Ordusunun fes nen maaşlar. ihtiyacını karşılamak için Feshane kurulmuş, 3. Savaş masrafları ve donanma giderleri. Hereke dokuma fabrikası açılmış, 4. Askerlere padişah değişiminde dağıtılan cülus Islah-ı Sanayi Komisyonu kurulmuştur. bahşişleri (tahta çıkma ikramiyesi). 5. Bayındırlık ve imar faaliyetlerine harcanan paralar. ORDU Osmanlı Devleti’nde ordu dört temel bölümden oluş- EKONOMİK HAYAT maktaydı. Kara kuvvetleri; Kapıkulu Askerleri, Eyalet Askerleri ve Osmanlı ekonomisi büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa Yardımcı Kuvvetler dayanmaktaydı. Deniz kuvvetleri; Donanma Ekonomiyi canlı tutabilmek için Venedik, Ceneviz ve Fransız tüccarlarına imtiyazlar tanınmış, kervansaraylar Ordu ve karakollarla ticaret yollarının güvenliği sağlanmıştır. Selçuklulardan sonra Osmanlılarda da esnaf ve zanaatkarlar arasında dayanışmayı sağlamak için Loncalar kurulmuştur. Kapıkulu Askerleri Loncaların kuruluş amaçları: Çırak-kalfa-usta anlayışı içinde zanaatkar yetiştir- Eyalet Askerleri (Tımarlı Sipahiler) Yardımcı Kuvvetler Donanma mek Esnaf arasında birliği sağlamak 1. Kapıkulu Askerleri: Kaliteli mal üretmek Merkezde ve sınır boylarındaki kalelerde oturan kapı- Devlet ve esnaf arasında işbirliği sağlamak, kar kulu askerleri üç ayda bir ulufe denilen bir maaş ve her oranlarını tespit etmek padişah değişiminde ise (Fatih’ten sonra) cülus bahşişi Üyelerine kredi sağlamak alırlardı. Muhtaçlara yardım yapmak Kapıkulu askerleri başlangıçta savaş esiri olan Hıristiyan çocuklar arasından seçilerek yetiştirilirlerdi. Ancak Anka- Babadan oğula geçen sanat anlayışını getiren Lonca ra Savaşı’ndan sonra Çelebi Mehmet zamanında Devşir- sistemi, Sanayi İnkılabı’ndan sonra fabrikaların kurulma- me Kanunu ile Hıristiyan halk arasından seçilmeye baş- sıyla önemini kaybetmiştir. lanmıştır. Bu gençler yeteneklerine göre çeşitli askeri Osmanli Devleti, ticareti korumak ve geliştirmek için ocaklara ya da Enderun’a (saray okulu) gönderilerek sad- çeşitli önlemler almış ve teşkilatlar kurmuştur. razamlık makamına kadar yükselme şansına sahip olmuş- Bu teşkilatların başlıcaları; lardır. Kapıkulu askerleri, Piyadeler ve Süvariler olmak üzere Menzil Teşkilatı: Osmanlı topraklarından geçen iki kısımdan oluşurdu. yolların her biriminde taşımacılığın hızlı olarak ya- Piyadeler; Yeniçeri Ocağı, Acemi Oğlanlar Ocağı, Cebeci pılmasını sağlıyordu. Ocağı, Topçu Ocağı, Top Arabacıları Ocağı, Humbaracılar, Derbentçiler: Ana yollar üzerindeki geçitlerin de- Lağımcılar, Saka Ocağı ve Kapıkulu Süvarilerinden oluş- netimini yapıyor ve yolların güvenliğini sağlıyor- maktaydı. du. Süvariler ise; Sipahi, Silahtar, Sağ ulufeciler, Sol ulufeciler, Sağ garipler, Sol garipler oluştururdu. 32 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 2. Eyalet Askerleri (Tımarlı Sipahileri): namesini oluşturmuştur. Bu konuda Kanuni zamanında Merkeze bağlı eyaletlerde dirlik sahiplerinin beslediği da büyük çalışmalar olmuştur. atlı askerlerdir. Bu askerlere cebelu adı verilirdi. Osmanlı Normal davalara kadılar, yüksek devlet görevlileri ara- ordusunun çoğunluğunu oluştururlardı. Hepsi atlı olup sındaki davalara ise kazaskerler bakardı. Mahkemelerde devletten maaş almazlardı. Masrafları dirlik sahipleri kadılar adına çeşitli görevleri yürüten “Naib”ler vardı. tarafından karşılanırdı (Köylülerden alınan vergilerle). Gayr-ı müslimlerin davaları kendi kilise ve havralarında Osmanlı dirlik sistemiyle, devlet hazinesinden para çık- çözümlenirdi. madan büyük miktarda ordunun (tımarlı sipahinin) yetiştirilmesini sağlamıştır. Bu durum devletin ekonomik yü- BANKACILIK künü azaltmıştır. Eyalet askerlerinin tamamı Türklerden oluşurdu. Ilk kredi kurumu, II. Selim zamanında Yahudi Eyalet askerleri Akıncılar, Azaplar, Yayalar, Müsellem- Yasef Nasi tarafından “Mendes Müessesesi” ler, Yörükler, Deliler, Gönüllüler, Beşliler, Sakalardan adıyla kurulmuştur. oluşuyordu. Asıl bankacılık faaliyetleri Tanzimat Döneminde başlamış, ilk Osmanlı bankası Bank-ı Dersaadet 3. Yardımcı Kuvvetler: (İstanbul Bankası) 1847’de kurulmuştur. Savaş sırasında Osmanlı Devleti’ne bağlı devlet ve bey- Tanzimat Döneminde Mithat Paşa’nın girişimiyle, liklerden alınan kuvvetlerdir. Kırım, Eflak, Arnavutluk ve çiftçinin kredi ihtiyacını karşılamak için “Memle- Boğdan kuvvetleri gibi. ket Sandıkları” (Ziraat Bankası) kurulmuştur. (1863) 4. Donanma: Osmanlı Devleti’nde ilk donanma faaliyetleri Orhan Bey EĞİTİM zamanında Karesioğulları Beyliği’nin alınması ile başladı. İlk tersane, I. Bayezid tarafından Gelibolu’da kurulmuş- Osmanlı Devletinin eğitim sistemi, bugünkü eği- tur. tim sistemi anlayışıyla ele alındığında; Halk Eğitim Kurumları: Cami, mescal, darü’l Karadeniz; Fatih döneminde, Akdeniz; Kanuni döneminde bir Türk gölü haline getirildi. mesnevi, tekkeler, zaviyeler, Türk Ocakları… Donanma başkomutanına Kaptan-ı Derya denirdi. Di- Örgün Eğitim Kurumları: Eğitimin ilk basamağı ğer komutanlara Reis, deniz askerlerine Levent adı Sıbyan Mektepleridir. Ücretsiz ve karma verilirdi. eğitim yapılır ve öğrencilere okumayazma, dört işlem gibi temel bilgiler öğretilirdi. HUKUK Tanzimattan sonra temel eğitim kademesi olarak, Sıbyan Mektepleri gibi temel bilgileri Osmanlılar kuruluşundan beri adalete büyük önem ver- öğreten İbtidai (İlkokul) ve Rüştiye (Orta- mişlerdir. Devlet içerisinde dini, mezhebi ve ırkı ne olursa okul) adında okullar açılmıştır. olsun herkes kanun önünde eşit sayılırdı. Osmanlı Devletinde eğitim kurumları Şeyhülisla- Osmanlılarda iki tür hukuk uygulanırdı. ma bağlı idi. Tanzimat dönemiyle birlikte okulların şeyhülislama bağlılığı da sona ermiştir. 1. Şeri Hukuk: Kaynağını İslam’dan alan şeriat kuralla- II. Mahmut döneminde ilköğretim zorunlu hale rıydı. Ancak Osmanlılar bu hukuktaki bazı kuralları yumu- getirilmiştir. (İstanbul’da) şatarak uygulamışlardır. Orta ve yüksek öğretimin temelini medreseler oluşturuyordu. Medreselerde dini ve pozitif bi- 2. Örfi hukuk: Kaynağını Türk gelenek ve görenekle- limler alanında eğitim verilirdi. Ders veren kişi- rinden alan hukuktur. Özellikle Fatih Sultan Mehmet geç- lere müderris, yardımcılarına ise muid denilirdi. mişte yayınlanan tüm kanunları bir araya getirerek Ka- İlk medrese Orhan Bey zamanında kurulan İznik nunname-i Al-i Osman adında ilk örfi Osmanlı kanun- Medresesi’dir. 33 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net MİMARİ Osmanli Devletinde Eğitim Mesleki Eğitim Lonca Teşkilatı: Sanat okulu Osmanli Devletinde sanat alanındaki en önemli dal mi- düzeyindedir. Üyelerine dini eğitim de vermiştir. maridir. Osmanlı mimarisi, Selçuklu mimarisinin etkisinde Enderun: Devlet adamı yetiştirmek gelişmiştir. amacıyla II. Mehmet Döneminde Osmanli Devletinde Mimari Topkapı Sarayında açılmıştır. Harem: Padişahların eşleri, çocukları ve Edirne’de Ulu Cami, Üç Şerefeli Cami Saray cariyelerinin yaşam alanı olmakla (Klasik Osmanlı mimarisine geçişin ilk Eğitimi birlikte, müzik, resim, edebiyat gibi Kuruluş öğrneğidir.) dersler öğretilirdi. Dönemi Bursa’da Ulu Cami, Yeşil Cami, Şehzadegan Mektebi: Padişahların erkek (Erken Hüdavendigar Camı. çocuklarına ilköğretim eğitimi vermek Dönem) İznik’te Yeşil Cami ve Hacı Özbek Cami Askeri Eğitim için saray içinde açılmış mekteplerdir. İstanbul’da Kürkçü Hanı, Anadolu Hisarı Kapıkulu ordusunun içerisinde yer alan Tokat-Sivas yolu üzerinde Yeni Han birçok ocak, uzmanlaştığı alanda kendi Fatih döneminde Rumeli Hisarı, eğitimini vermiştir. Topkapı Surları ve Topkapı Sarayı Osmanlı Devletinin en temel eğitim II. Bayezid döneminde yapılan kurumlarıdır. İstanbul’da Bayezid Camii ve Eğitimin ilk aşaması olan Sıbyan Yükselme Mektebinden sonra, medresenin her Dönemi bölümünde belli bir sure öğrenim (Klasik görülürdü. Medrese Medreseler, öğretim verdikleri alana Eğitimi gore uzmanlaşmıştır: Dönem) Edirne’deki Bayezid Külliyesi Mimar Sinan tarafından yapılan ilk eser Haseki Külliyesi’dir. Çıraklık Dönemi Eseri: İstanbul’da Şehzade Camisi Kalfalık Dönemi Eseri: İstanbul’da Süleymaniye Cami ve Külliyesi Darüttıp: Tıp eğitimi Ustalık Dönemi Eseri: Edirne’de Darülhadis: Hadis eğitimi Selimiye Camisi Darülkurra: Kuran-I Kerim ezberleme, Osmanlı eserlerinde batının rokoko ve hafız yetiştirme eğitimi Darülhendese: Matematik ve astronomi 18. yy barok mimarilerinin etkisi görülmeye eğitimi (Genç başlanmıştır. Laleli ve Nuru Osmaniye Dönem) Camileri batı mimarisinin etkisiyle yapılan camilerdir. Tanzimat Döneminde Eğitim Alanında Yapılan Başlıca Bu yüzyılda, geleneksel Osmanlı Yenilikler: 1869 Yılında, Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile mimarisinden tamamen uzaklaşılmıştır. Darülfünun (ilk yüksek okul) açılmıştır. Avrupa sarayları örnek alınarak Yıldız, 1848’de Darülmuallimin (Erkek öğretmen oku- Beylerbeyi, Dolmabahçe ve Çırağan 19. yy lu), 1870’de ilk kız rüştiyesi olan Darülmuallimat Sarayları yapılmıştır. açılmıştır. II. Abdülhamit döneminde yapılan 1857’de Maarif-I Umumiye Nezareti (Eğitim Ba- Numune Hastanesi ve Haydarpaşa kanlığı) kurulmuştur. Garında Alman mimarisinin etkisi 1859’da Mekteb-i Mülkiye, 1868’de Galatasaray görülmektedir. Sultanisi açılmıştır. 1873’te Darüşşafaka açılmıştır. 34 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net GÜZEL SANATLAR DİL VE EDEBİYAT Osmanli Devletinde, İslam Dini’nde resim ve heykelin Osmanlı Devletinde resmi dil Türkçe olmasına karşın, tanrıya şirk (benzer) koşma anlayışıyla reddedilmesi, hat bilim dili olarak Arapça, edebi dil olarak Farsça kullanıl- sanatı, oymacılık, nakkaşlık, çinicilik ve kakmacılık sanat- mıştır. Zamanla bu üç dilden alınan unsurlarla Osmanlıca larının gelişmesine neden olmuştur. denilen bir yazı dili gelişmiştir. Resim sanatına tepki gösterilmesine rağmen, Fatih Sul- 1851’de Cevdet Paşa’nın çabasıyla Encümen-i Daniş tan Mehmet, Bellini’ye portresini yaptırmıştır. kurulmuş ve Türkçe’nin sadeleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yürütülmüştür. Osmanli Devletinde Güzel Sanatlar Osmanli Devletinde Edebiyat Güzel yazı yazma sanatıdır. Bu sanatla uğraşanlara hattat denirdi. Başlıca Osmanlı hattatları: 16. yy’da Amasyalı Şeyh Hamdullah ve Hat Sanatı Ahmet Karahisari 17. yy’da Hafız Osman Divan Edebiyatı 18.yy’da Mustafa Rakım Efendi 20. yy’da Kazasker Mustafa İzzet Efendi Osmanlı sanatında insan figürü genellikle minyatür tekniğiyle verilmiştir. El yazması eserleri süslemek, metnin aydınlatmasını sağlamak için perspektif Minyatür olmadan yapılan resimlere minyatür denir. Kanuni döneminde yaşamış olan Matrakçı Nasuh, Nigari, Nakkaş Osman Halk Edebiyatı ve18.yy’da yaşayan Levni başlıca minyatür sanatçılarıdır. Taş, ahşap ve metal üzerine belli bir Kakmacılık deseni şekillendirerek açılan oyuklara altın, gümüş, sedef gibi maddelerin gömülerek yapıldığı süsleme sanatıdır. Özel olarak hazırlanmış toprağın sırlanarak, çeşitli nakışlarla süslenip Tasavvuf (Tekke) Edebiyatı pişirilmesiyle ortaya çıkan süsleme Çinicilik sanatıdır. En güzel örneklerinin verildiği mimari yapılar; Bursa Yeşil Cami, Yeşil Türbe ve Topkapı Sarayıdır. Kağıt süsleme sanatı olan ebru, özel Ebru karışımlı suyun içine boya serpiştirilerek yapılan bir süsleme sanatıdır. Saray ve medrese çevresinde Fars ve Arap edebiyatının etkisiyle gelişmiştir. 13.yy’da divan şiirinin ilk önemli örnekleri verilmiştir. (Mevlana, Ahmet Fakih, Sultan Veled, Hoca Dehhani) 14.yy’da Ahmedi, Şeyhoğlu Mustafa, Kadı Burhanettin ve Nesimi dönemin ünlü şairleri arasında yer almıştır. 15. yy’da Bursalı Ahmet Paşa, Şeyhi, süleyman Çelebi, Ahmet dai gibi ünlü şairler yer almıştır. 16.yy’da Nev’i, Füzuli, Baki, Taşlıcalı Yahya, Zati ve Bağdatlı Ruhi dönemin ünlü şairleridir. 17. yy’da Nef’i ve Nabi gazel, hiciv ve kasideleriyle tanınmıştır. 18. yy’da Lale devrinde Nedim ilk kez hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır. Temeli ozan veya aşık şairlere dayanır. Önemli isimleri Karacaoğlan, Kul Mehmet, Kul Mustafa, Aşık Ömer, Gevheri, Pir Sultan Abdal ve Köroğlu’dur. 16 ve 17. yy’lar ise halk edebiyatında güçlü şairlerin yetiştiği dönemdir. 19. yy, halk edebiyatı altın devrini yaşamış, Erzurumlu Emrah, Dertli, Dadaloğlu ve Bayburtlu Zihni gibi ünlü halk şairleri ortaya çıkmıştır. Tekke, zaviye ve dergahlarda gelişmiştir. Dini konulara ağırlık veren Tasavvuf Edebiyatının en ünlü temsilcileri Yunus Emre ve Hacı Bektaşi Veli’dir. Tekke Edebiyatı 14.yy’da Eflaki Dede ile başlamış, 15.yy’da Hacı Bayram-ı Veli, Eşrefoğlu Rumi ve Kaygusuz Abdal ile gelişme göstermiş, 16.yy’da Pir Sultan Abdal, İbrahim Gülşeni ve Ümmi Sinan, 17. yy’da Aziz Mahmut Hüdai ve Kul Mustafa, 18.yy’da Erzurumla İbrahim Hakkı ile en önemle eserleri ortaya koymuştur. 35 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Tanzimat Dönemi Edeebiyatı Şair Evlenmesi-Şinasi (İlk tiyatro Ittihat VE Terakki karşıtı olan Volkan gazetesi, 31 eseri) Mart olayında etkisi olduğu gerekçesiyle kapatıl- Taaşşuk-I Talat ve Fitnat-Şemsettin mıştır. sami (İlk Türk romanı) Osmanlı döneminde çıkartılan ilk dergi; Münif Paşa Cezmi-Namık Kemal (İlk tarihsel tarafından çıkartılan Mecmua-i Fünundur. roman) İlk resmi dergi; Mustafa Refik tarafından çı-kartılan Karabibik-Nabizade Nazım (İlk köy Mir’at’dır. romanı) İlk mizah dergisi; Teodor Kasap tarafından çıkar- Araba Sevdası-Recaizade Mahmut tılan Diyojen’dir. Ekrem (İlk psikolojik roman) Sergüzeşt-Sami Paşazade Sezai DÜŞÜNCE HAYATI VE BİLİM dönemin en önemli eserleridir. Edebiyatçıların, yeni bir edebiyat Servet-i Fünun Dönemi Edebiyatı Fecr-i Ati Dönemi Edebiyatı Milli Edebiyat Dönemi anlayışı oluşturmak amacıyla Osmanlı Döneminde bilimsel çalışmaların başlama- çıkardıkları derginin adı olan Servet-i sı, 14. yy’da İznik’te ilk medresenin açılmasıyla Fünun, Halit Ziya, Cenap Şahabettin, başlar. Tevfik Fikret, Mehmet Rauf, Süleyman Medreseye atanan ilk müderris Davud-u Kay- Nazif ve Hüseyin Cahit gibi ünlü şair ve seri’dir. 14. yy’ın diğer bilim adamlarından Molla yazarları kadrosunda bulundurmuştur. Fenari, tefsir, kelam, fıkıh, tasavvuf ve mantık bilgi- Servet-i Fünun Dergisi’nin ni olmakla birlikte, Osmanlı Devletinde ilmiye sını- kapatılmasından sonra aydınlar fının kurucusu olarak kabul edilir. tarafından oluşturulan topluluktur. En Özellikle Fatih döneminde İstanbul’da kurulan önemli isimleri, Yakup Kadri, Neyzen Sahn-ı seman Medreseleri, bilimsel gelişmelerin Tevfik, Hamdullah Suphi, Refik Halid ve yaşanmasını sağlamıştır. Ahmet Haşim’dir. 15.yy’ın önemli düşünürleri: 1911-1923 yıllarında, milliyetçilik Hacı Bayram-ı Veli akımının etkisiyle gelişmiştir. Ziya Şeyh Bedrettin (Varidat) Akşemsettin Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali Canip, Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal, Emir Sultan Ahmet Ağaoğlu ve Yusuf Akçura bu 16. yy’ın önemli düşünürleri: dönemin önemli temsilcileridir. Kemalpaşazade(Yusuf ile Züleyha, Haşiye) Taşköprülüzade Ebusuud Enveri (Düsturname) Osmanlı Döneminde Çıkarılan Gazeteler Piri Reis (Kitab-ı Bahriye) Takvim-i Ilk resmi gazetedir, II. Mahmut Seydi Ali Reis (Mirat-ül Memalik) Vakayi döneminde çıkarılmıştır.(1831) Evliya Çelebi (Seyahatname) Ceride-i Türkçe olarak çıkarılmış, politik ve 17. yy’ın önemli düşünürleri: Havadis ekonmik konulara yer vermiştir. Katip Çelebi (Keyfüzzünun, Mizan-ül-Hakk) Tercüman-ı İlk özel Türk gazetesi. Agah Efendi ve Evliya Çelebi Ahval Şinasi çıkarmıştır. ((1860) Koç Bey Tasvir-i Efkar Tasvir-i Efkar ve Muhbir Tanzimat Hezarfen Ahmet Çelebi ve Muhbir döneminde çıkarılan gazetelerdir. Lagari Hasan Çelebi Tanin ve II. Meşrutiyet döneminda çıkarılmış Osmanlı Devleti, birçok alanda, birçok ünlü düşü- Volkan gazetelerdir. nür, bilim insanı ve sanatçı yetiştirmiştir. 36 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Osmanlı Döneminin Ünlü Bilim İnsanları: OSMANLI DEVLETİ’NDE İLKLER Ali Kuşçu, Sabuncuoğlu Şerafettin ve Piri Reis, Osmanlı Devletinin en ünlü üç bilim insanıdır. Ilk bakır para – Osman Bey Ali Kuşçu Sabuncuoğlu Şerafettin Piri Reis Fatih’in çağrısı üzerine İstanbul’a İlk vergi – Osman Bey gelmiştir. Ayasofya’da müderris İlk divan – Orhan Bey olarak görev yapmış, Fatih İlk vezir – Orhan Bey (Alaaddin Bey) külliyesi’nin programını hazırlamış, İlk medrese – İznik (1331) Orhan Bey matematik ve astronomi dersleri İlk müderris (Davud-u Kayseri) – Orhan Bey vermiştir. İstanbul’un enlem ve İlk vakıf – Orhan Bey boylamını hesaplamış, çeşitli güneş İlk gümüş para – Orhan Bey saatleri yapmıştır. İlk yaya ve müsellem ordusu – Orhan Bey Tıp alanında yetişen büyük bilim Pençik sistemi (1363) – I.Murat insanlarından biridir. Türkçeye İlk kazasker (Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa) – çevirdiği Cerrahiyetü’l Haniyye adlı I. Murat eseri ve kendi yazmış olduğu İlk Beylerbeyi (Lala Şahin Paşa) – I. Murat Mücerrebname adlı kitaplar dönemin İlk Defterdar – I. Murat temel kaynaklarıdır. İlaçlarla ilgili İlk veraset anlayışı değişikliği – I.Murat yaptığı çalışmalardan dolayı deneysel İlk sancaktan gelen sultan – I. Murat farmakolojinin öncüsü kabul edilir. İlk tımar sistemi – I. Murat Kanuni döneminde, coğrafya Enderun Mektebinin açılması – 2. Murat alanında çalışmalar yapmıştır. Kitab-ı Enderunun kurumsallaşması - Fatih Bahriye adlı eserinde dünyanın İlk örfi hukuk uygulaması – Fatih yuvarlaklığı, pusulanın kullanımı, İlk altın para – Fatih gelgit olayı, Amerika kıtasının varlığı Veraset sisteminin değişmesi – Fatih konularından söz etmiştir. Veraset sisteminin değişmesi – I. Ahmet İlk dış borç – Abdülmecid İlk banka – Abdülmecid Osmanlı Döneminin Ünlü Sanatçıları ve Eser-leri: Türk musıkisinin önemli Itri bestekarlarındandır. Neva Kar Makamını bulmuştur. Toplumsal sorunlar ve yaşamla ilgili şiirler Nabi yazmıştır. Tuhretü’l Haremeyn ve Hayrabad en önemli eserleridir. İlk resmi tarihçidir (Vakanüvis). Yaşadığı Naima dönemdeki olayları Naima Tarihi adlı eserde toplamıştır. Nefi En önemli hiciv şairlerindendir. En ünlü eseri Siham-ı Kaza’dır. Karaca- Aşk, doğa, gurbet gibi konular üzerine şiirler oğlan yazmış bir halk ozanıdır. 37 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Geçmiş yıllarda bu konuyla ilgili sorulan KPSS soruları (KPSS - 2006) Osmanlı Devleti’nde, aşağıdakilerden hangisi hiyerarşik sıralamada diğerlerinden yüksektedir? A) Nişancı B) Defterdar C) Kazasker D) Sadrazam E) Reisülküttap Yanıt: D (KPSS - 2006) Kitab-ı Bahriye adlı eseri ve yaptığı haritalarla ünlü denizci aşağıdakilerden hangisidir? A) Kılıç Ali Reis B) Piri Reis C) Murat Reis D) Seydi Ali Reis E) Barbaros Hayrettin Yanıt: B (KPSS - 2007) I. Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılması ve zamanla yeni yapıların eklenmesi II. Devletin başkentinde inşa edilmiş olması III. Divan-ı Hümayun üyelerinin aileleriyle birlikte oturduğu yer olması Yukarıdakilerden hangileri, Topkapı Sarayı’nın özellikleri arasında yer alır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: D (KPSS - 2007) Aşağıdakilerden hangisi Lale Devrinin ünlü şairidir? A) Nev’i B) Nef’i C) Bâki D) Fuzuli E) Nedim Yanıt: E (KPSS - 2008) Avrupa XVII. yüzyıl boyunca daha büyük boyutlu bir sanayiye geçmek ve lonca düzeyindeki üretimi aşmak için uğraşmış ve XVIII. yüzyılda bunu gerçekleştirmiştir. Avrupa, sanayi toplumuna doğru yol alırken tarım üretimi azalmış Osmanlı Devleti’nden tarım ürünleri almaya başlamıştır. Bu durumun Osmanlı Devleti’nde aşağıdakilerden hangisine neden olduğu savunulamaz? A) Elinde bulunan ipek ve baharat yollarının önem kazanmasına B) İpekli sanayinin ham ipeğe, sof sanayinin yapağıya dönüşmesine C) Tarım üretiminin geçimlik düzeyden pazar ekonomisi düzeyine gelmesine D) Esnaf gruplarının kendi aralarında paylaşması gereken ham maddenin yurt dışına çıkmasına E) Sanayinin ham maddesi olan pamuk ve tütün gibi ürünlerin üretiminin yoğunluk kazanmasına Yanıt: A (KPSS - 2007) Aşağıdakilerden hangisi, Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Devleti üzerindeki etkilerinden biri değildir? A) Keşfedilen yerlerden Avrupa’ya taşınan değerli madenlerin Avrupa’dan Osmanlı ülkesine girmesi B) Osmanlı parasının değer kaybetmesi C) Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki bilimsel ve teknik gelişmelere yabancı kalması D) Osmanlı ülkesinde fiyat artışlarının olması E) Osmanlı ülkesinden geçen ticaret yollarının önemini kaybetmesi Yanıt: C (KPSS - 2008) I. Osmanlı II. Memluk III. Selçuklu Yukarıdaki devletlerin hangilerinde saltanat makamı içinde halifelik anlayışı uygulanmıştır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: A 38 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net (KPSS - 2008) Osmanlı Devleti’nde, I. divanın sarayda değil Babıâli’de yani sadrazam kapısında toplanmaya başlaması, II. şehzadelerin sancağa gönderilmesi uygulamasına son verilmesi, III. Osmanlı ailesinin en yaşlı ve olgun üyesinin tahta geçmesi kuralının getirilmesi durumlarından hangileri, padişahların yetişme biçiminde değişiklik olduğunu gösterir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III Yanıt: D (KPSS - 2009) Orhan Bey zamanında, I. İlk Osmanlı medresesinin açılması, II. Rumeli’ye geçilmesi, III.Yaya ve atlı düzenli bir ordunun kurulması gelişmelerinden hangileri Osmanlı Devleti’nin bu dönemde teşkilatlanmaya başladığının bir göstergesi olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III Yanıt: C (KPSS - 2009) Osmanlı Devleti’nde, I. Avrupa mallarının ülkeye girmesi, II. ticaret yollarının değişmesi, III. esnaf teşkilatının bozulması durumlarından hangilerinin ekonomiyi olumsuz yönde etkilediği savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III Yanıt: E (KPSS - 2010) Osmanlı İmparatorluğu 17. yüzyılda gerileme dönemine girmiş, bu gerileme başlangıçtaki duraklamadan sonra yıllar geçtikçe hızlanmıştır. Bu hızlanmayla birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nda, I. sınırlar, II. nüfus, III. teokratik yapı konularından hangilerinde değişme olmuştur? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III Yanıt: D (KPSS - 2010) Osmanlı Devleti’nde resmî tarih yazarlarına verilen ad aşağıdakilerden hangisidir? A) Mültezim B) Mütevelli C) Nişancı D) Reisülküttap E) Vakanüvis Yanıt: E (KPSS - 2011) Osmanlı Döneminde, Fatih Sultan Mehmet’in hocası olmu, din, tasavvuf ve tıp alanlarındaki çalışmalarıyla bilinen ünlü bilgin aşağıdakilerden hangisidir? A) Ebussuud B) Emir Sultan C) Akşemsettin D) Kemalpaşazade E) Molla Fenari Yanıt: C 39 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 4. Bölüm. OSMANLI ISLAHATLARININ AMACI VE ÖZELLİKLERİ AVRUPA’DAKİ SİYASİ VE EKONOMİK GELİŞMELERİN RÖNESANS OSMANLI’YA ETKİLERİ Avrupa’da 15. ve 16. yüzyılda bilim, edebiyat ve güzel sanatlar alanındaki gelişmelere rönesans (yeniden doğuş) denir. Osmanlı Devleti, özellikle Avrupa’nın yeniçağda ve yakınçağda geçirdiği dönüşüm ve bu dönüşümlerin getirilerini yeterince değerlendirememiştir. Bu dönemde Avrupa’nın yaşadığı gelişmelerden bazıları ve bunların Osmanlı üzerindeki etkileri aşağıdaki gibidir: İtalya’da başlamış ve Avrupa’yı etkilemiş bir akımdır. Coğrafi keşifler sonunda Avrupa’nın zenginleşerek bilim, sanat ve edebiyata önem veren bir sınıfın ortaya çıkması Nedenleri COĞRAFİ KEŞİFLER Önemli ticaret yollarının Türklerin Nedenleri kontrolünde olması Coğrafya bilgisinin artması, pusulanın sonucu olarak da düşünce hayatının gelişmesi Yunan ve Latin klasiklerinin yeniden Din adamlarına ve kiliseye duyulan güvenin Avrupa’da gümüş ve altına olan ihtiyacın azalması artması Avrupa’da edebiyat, resim, mimari ve heykel alanında önemli çalışmalar yapılmıştır isteği Skolastik düşünce yerini deney ve gözleme Ümit Burnu ve Hindistan yolu bulunmuş, dayanan pozitif düşünceye bırakmıştır Sonuçları Amerika keşfedilmiş, dünyanın şeklinin yuvarlak olduğu kanıtlanmıştır. Keşfedilen bölgelerde İspanya, Portekiz gibi ülkeler sömürge devletler kurmuştur. Sonuçları geniş bir okuyucu kitlesine ulaşması, bunun incelenmesi, hümanizm hareketinin başlaması geliştirilmesi, sağlam gemiler yapılması Avrupalıların Doğu’nun zenginliklerine ulaşma Pozitif düşünce doğrultusunda bilim alanında yeni çalışmalar ve yeni buluşlar ortaya çıkmıştır İncil ve eski eserler Latince’den Avrupa Dünya ticaret yollarının güzergahı değişmiş, dillerine çevrilmiş, bu durum kilise ve din Akdeniz limanları önemini kaybetmiş, Atlas adamlarına duyulan güvenin sarsılmasına ve Okyanusu limanları önem kazanmıştır. reform hareketinin başlamasına neden Keşfedilen topraklardan Avrupa’ya altın ve olmuştur gümüş madenlerinin getirilmesi, ticaretle Avrupa’nın rönesansı yaşadığı dönemde, Osmanlıya Etkileri uğraşan burjuva sınıfı güçlendirmiş, bu durum Rönesans’a zemin hazırlamıştır. Dünya’nın yuvarlak olduğunun kanıtlanması,kiliseye olan güveni sarsmıştır. İpek ve Baharat yolları ile Akdeniz limanlarının Osmanlıya Etkileri Matbaanın kullanılmasıyla kitapların daha önemini kaybetmesi Osmanlıların gelirlerini Osmanlı Devleti yükselme dönemini yaşamaktaydı. Bu nedenle; bilim, teknik, mimari gibi birçok alanda Avrupa’dan daha ilerde olan Osmanlı Devleti’nin rönesans hareketinden etkilendiği söylenemez. azaltmıştır. Keşiflerin olumsuz etkilerini gidermek için Avrupalılara kapitülasyonlar verilmiştir. Avrupa’ya altın ve gümüş madeni taşınması, Osmanlı ekonomisine zarar vermiştir. 40 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net REFORM FRANSIZ DEVRİMİ-1789 16. yy’da Avrupa’da Katolik kilisesinde yapılan yenilik ve düzenlemelerdir. Almanya’da başlamış, Fransa, İngiltere ve İskoçya gibi ülkelerde yayılmıştır. 16. yy’dan itibaren Fransa’da koyu mutlakiyet Nedenleri yönetiminin hakim olması Rönesans ve hümanizm hareketleri sonucu, Nedenleri skolastik düşüncenin terk edilerek yerini pozitif düşüncenin alması Yöneticilerin halkla ilgilenmemesi Devletin masraflarını karşılayabilmek için Burjuva sınıfının siyasi güç elde etme isteği yenilik yapma ihtiyacı duyulması Fransız kralının idam edilmesiyle Matbaadan yararlanarak İncil’in her dile sonuçlanmıştır Egemenlik hakkını Tanrı’dan aldığı iddia edilen uygulamalarına karşı şüphenin artması mutlak krallıkların da yıkılabileceği ortaya Kilise ve din adamlarının toplum üzerindeki konulmuştur Sonuçları baskıları ortadan kalkmıştır Avrupa’da mezhep birliği bozulmuş, yeni mezhepler ortaya çıkmıştır Sonuçları rahiplere imtiyazlar tanınması halktan yüksek vergiler alınması Katolik kilisesindeki bozulmalar nedeniyle çevrilmesi, bunun sonucunda kilise Avrupa’da din ve mezhep çatışmaları Laik yönetim anlayışı ortaya çıkmıştır Fransa’da feodal düzen yıkılmış, imtiyazlı sosyal sınıflar ortadan kalkmıştır Demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet, laiklik ve başlamıştır milliyetçilik gibi değerler dünyaya yayılmıştır. Krallar ve burjuva sınıfı kilisenin mallarına el Milliyetçilik akımı, çok uluslu koymuş ve daha da zenginleşmiştir imparatorlukların parçalanmasında etkili Katolik kilisesi, bu gelişmeler karşısında olmuştu kendini korumak amacıyla Engizisyon Milliyetçilik akımı, çok uluslu bir devlet olan Osmanlıya Etkileri mahkemeleri ve Cizvit tarikatı gibi oluşumlar meydana getirmiştir Osmanlı Devleti reform hareketleri yaşandığı dönemde yükselme dönemini yaşamaktaydı. Reformların, Hıristiyanlar için Avrupa’da gerçekleştirmek istediği din ve vicdan hürriyeti Osmanlı Devleti içinde yaşayan Osmanlıya Etkileri Halkın sınıflara ayrılarak, soylulara ve Osmanlı imparatorluğunda yaşayan azınlıkların ayaklanmalarına neden olmuştur Özgürlük, eşitlik ve adalet ilkeleri, Osmanlı aydınları arasında etkili olmuş, bu değerlerden hareketle; Tanzimat Fermanı, Kanun-i Esasi gibi demokratikleşme hareketleri ortaya çıkmıştır. Hıristiyanlar arasında zaten yaşanmaktaydı. Bu nedenle, reform hareketinin Osmanlı Devleti üzerinde bir etkisi olduğu söylenemez. FRANSA’DA 1930 VE 1948 DEVRİMLERİ Ancak; Osmanlı Devleti, uluslararası güç dengeleri açısından reform hareketlerini 1930 ve 1948 Fransa devrimleri, Avrupa’da demokratikleşme hareketlerini hızlandırmıştır. Avrupada halklara geniş haklar tanıyan anayasalar kabul edilmiş, liberal demokrasiler güçlenerek parlamenter sisteme geçiş hızlanmıştır. desteklemiştir. Kanuni Sultan süleyman, Avrupa’nın dini birliğini kaybetmesinin, Avrupa’nın siyasi yapısını da olumsuz etkileyeceğini düşünerek Tanzimat Fermanı ve Islahat Fermanı’nın ilanı, Kanun-i Esasi’nin hazırlanması Avrupa’da yaşanan demokratikleşme sürecinin Osmanlı Devletindeki yansımalarıdır. reform hareketinin öncüsü Martin Luther’e destek vermiştir. 41 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net SANAYİ DEVRİMİ OSMANLI DEVLETİNDE YENİLEŞME ÇABALARI Insan gücüne dayalı üretim tarzından, makine gücüne 17. YY. ISLAHATLARI II. Osman (Genç) Dönemi Nedenleri dayalı üretim tarzına geçişi ifade eder. Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerin ve sermayenin sanayi alanında kullanılma isteği Coğrafi keşifler sonucu Avrupa’da sermaye ve hammade birikiminin oluşması Hammadde ihtiyacı artmış, yeni pazar arayışları başlamıştır Osmanlı padişahlarının yetki ve otoritesini arttırmak için Şeyhülislamların fetva verme yetkisini kaldırmış, ilmiye sınıfının devlet işlerine karışmasını engellemiştir Yeniçeri Ocağının kaldırılmasını savunmuş ancak Yeniçerilerin çıkardığı bir ayaklanma sonucu öldürülmüştür. başlamıştır Yönetime etki eden kişileri engellemiştir. Küçük ölçekli işletme ve atölyelerin yerini (Başta annesi olmak üzere) IV. Murat Dönemi Üretim artmış, seri ve ucuz mal üretimi büyük fabrikalar almıştır Sonuçları İlk ıslahat hareketleri bu dönemde başlamıştır Ulaşım ve iletişimde gelişmeler kaydedilmiştir Yeni iş alanları ve üretim dalları ortaya çıkmıştır İşçi sınıfı ortaya çıkmıştır Yeniçeriler içerisindeki zorbaları ortadan kaldırmış, yeniçeri sayısını azaltmış, böylece hem gücünü arttırmış, hem de askeri itaat altına almıştır. Kahvehanelerde, isyanlara teşvik edici konuşmalar yapıldığı gerekçesiyle içki içmeyi düzeyi artmıştır ve tütün kullanmayı yasaklamıştır Sosyalizm ve kapitalizm gibi ekonomik Tarhuncu Ahmet Paşa: Maliye alanında ilk IV. Mehmet Dönemi Burjuva sınıfı zenginleşmiş, insanların refah sistemler ve siyasi akımlar ortaya çıkmıştır Makineleşme, işsizliği de beraberinde getirmiştir Osmanlı Devleti, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu hammadeleri Avrupa’ya satmaya başlamış, bir süre sonra dışarıya hammadde satıp, ciddi düzenlemeleri yapan devlet adamıdır. Devletin gelirleriyle giderlerini hesaplayarak denk bir bütçe oluşturmaya çalışmıştır Köprülü Mehmet Paşa: Yönetim, ordu ve maliye alanlarında düzenlemeler yapmıştır Köprülü Fazıl Ahmet Paşa: Ekonomik ve askeri alanlarda düzenlemeler yapmıştır dışarıdan işlenmiş mal alan bir ülke konumuna Osmanlıya Etkileri gelmiştir Kapitülasyonların etkisiyle Avrupa’dan gelen Köprülü Mehmet Paşa, saraya bazı koşullar ileri sürerek sadrazamlığı kabul etmiştir. Bu koşullar; mallar Osmanlı pazarlarına girmiş, bu durum Osmanlıların yerli sanayisinin zarar etmesine neden olmuştur Sarayın devlet işlerine karışmaması, Devletin ekonomik çöküş süreci, siyasi Kendi kadrosuyla çalışması ve başarısızlık ve çöküşü de beraberinde Yargılanmadan cezalandırılmamasıydı. getirmiştir. Bu koşulları öne sürmesinin sebebi, çıkar çevreleri ile yapacağı mücadelede bağımsız kararlar alabil-meyi sağlamaktır. İmparatorluk, kötüye gidişi durdurabilmek amacıyla bazı yenileşme hareketlerine girişilmiştir. Yapılan ıslahatlar toplumun tümünü kapsamadığı, olayların sebeplerine inilmek yerine olaylar şiddetle ortadan kaldırılmak istendiği, ıslahatçılar öldüğünde, ıslahatlar durduğu için reformlar kalıcı olamamıştır. Duraklama devri ıslahatları devletin ilerlemesini sağlayamamış ama gerilemesini bir süre geciktirmiştir. 42 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net I. MAHMUD DÖNEMİ ISLAHATLARI 18. YY. ISLAHATLARI Fransız asıllı Humbaracı Ahmet Paşa tarafından askeri ıslahat yapıldı. Topçu ve Humbaracı Ocakları yeniden düzenlendi. 18 YY da yapılan ıslahatlar, Avrupa‘nın askeri, siyasi, ekonomik ve teknik üstünlüğünü kabul ederek yapılan ıslahatlardır. Batılı tarzda subay yetiştirmek için kara mühendishanesi (Mühendishane-i Berri Hümayun) açıldı. Devletin geri kalmışlığına son verilerek devleti geliştirmek amacı güdülmüştür. Islahatlar devlet politikası olmaktan ziyade yöneticilerin gayretleriyle yapılmıştır III. MUSTAFA DÖNEMİ İlk defa sosyal ve kültürel alanda ıslahatlar yapılmıştır Osmanlı tarihinde son cülus bahşişi III. Mustafa tahta çıkınca verilmiştir. Islahatlar; bilim adamları, yeniçeriler ve halk tarafından kabul görmemiştir. III. Mustafa döneminin en önemli devlet adamı sadrazam Koca Ragıp Paşa’dır. Avrupa‘daki yönetim, hukuk ve düşünce alanındaki yenilikler alınmamıştır. Macar asıllı Baron Dö Tod tarafından sürat topçuları ocağı kuruldu Deniz subayı yetiştirmek amacıyla Deniz Mühendishanesi açıldı LALE DEVRİ 1718 Pasarofça Antlaşması’ndan 1730 Patrona Halil isyanına kadar geçen döneme Osmanlı tarihinde Lale Devri adı verilir. Mali alanda ıslahatlar yapıldı I. ABDULHAMİT DÖNEMİ ISLAHATLARI Osmanlı Devleti’nde Batılılaşma hareketi Lale Devri ile başlar. Eğlence dönemi olarak bilinen bu dönem, Avrupa’ya yakınlaşma dönemi olarak da kabul edilir. Bu dönemin ıslahatları askeri alanda sürat topçuları ocağı genişletilerek başlamış ve kara ve deniz kuvvetlerini ıslah etmek için avrupadan yabancı uzman getirilmeye devam etmiştir. Lale Devri’nde Yapılan Islahatlar Avrupa devletleri ile iyi ilişkiler içine girildi. III. SELİM DÖNEMİ ISLAHATLARI İlk defa Avrupa’ya geçici elçi gönderildi. Ilk defa gerçek anlamda ıslahat yapmak için III.Selim İrad-ı Cedid adında bir hazine kurmuştur. Avrupalı devletlerin milli eğitim sistemleri kavranmaya çalışıldı. Bu dönemde yapılan ıslahatlar Nizam-ı Cedid olarak tanımlanmıştır. Nizam-ı Cedid geniş anlamda, Yeniçeri Ocağını kapatmak, ulemanın nüfuzunu kırmak, Osmanlı Devletini Avrupalı devletler seviyesine ulaştırmak amacı ile yapılan ıslahatların adıdır. Dar anlamda ise yeni kurulan askeri ocaktır. İbrahim Müteferrika ve Sadi Efendi ilk Türk matbaasını kurdular (1727). Tercüme kurulu oluşturularak bir çok eser Türkçe’ye tercüme edildi. İstanbul’da yangınları söndürmek için Tulumbacı Ocağı kuruldu. Yalova’da kağıt fabrikası kuruldu. Avrupa’dan bilhassa Fransa’dan eğitici subaylar getirmiştir. Fransız mimarisi örnek alınarak bir çok eser inşa edildi. (III. Ahmet Çeşmesi en güzel örneğidir.) Kara ve deniz mühendishanesini geliştirmiş, Mali alanda düzenlemeler yapmıştır. Tarihi eserlerin yurt dışına çıkışı yasaklandı. Paris, Viyana, Londra ve Berlin’de daimi elçilikler açılmıştır. İlk kez çiçek aşısı uygulanmıştır Kütüphaneler açılmıştır Fransızca yabancı dil olarak zorunlu hale getirilmiştır. İlk basılan eser Vani Efendinin “Van Kulû” lugatıdır. Matbaa-i Amire adında ilk devlet matbaası kurulmuştur. Bu dönemde, askeri alanda ıslahat yapılmamıştır. 43 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Sened-i İttifak - (1808) 19. YY ISLAHATLARI Merkezden uzak bölgelerde bulunan ve devlet otoritesine karşı çıkan ayanlar ile Sened-i İttifak imzalanmıştır. Sosyal Hayatta Yapılan Islahatlar Yönetim Alanında Yapılan Islahatlar Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan Islahatlar Askeri Alanda Yapılan Islahatlar II. MAHMUD DÖNEMİ Önemi: Sekban-ı Cedid Ocağı kuruldu Eşkinci Ocağı kuruldu Âsakir-i Mansure-i Muhammediye adında yeni bir ordu kuruldu Mekteb-î Harbiye kuruldu Mekteb-î Tıbbiye kuruldu Mızıkay-ı Hümâyün kuruldu Askeri amaçlı asker nufüs sayımı yapıldı Redif birlikleri kuruldu 1. Osmanlılardaki ilk demokrasi hareketidir. (Çünkü ; padişah ilk kez yönetimde kendisinden başkalarının da söz sahibi olduğunu kabul etmiştir.) 2. Osmanlıların eyaletler üzerindeki otoritesi yeniden kuruldu. Sened-i İttifak ile ayanlar ; Devlete, istendiği zaman asker gönderecek İstanbul’da ilköğretim zorunlu hale geldi Rüştiye okulları açıldı İdadi okullar açıldı Mekteb-î ulum-i edebiye kuruldu Avrupa’ya öğrenci gönderildi Devlet memuru yetiştirmek amacıyla Mekteb-î Maarif-î Âdliye Okulu açıldı İlk kez avrupa tarzı eğitim okulları açıldı Mekteb-î Bahriye okulu açıldı Enderun okulu kapatıldı Askeri İdadî açıldı Takvim-i Vâkayi adıyla ilk resmi gazete çıkarıldı Vergilerini düzenli olarak ödeyecek Padişah ve sadrazamın emirlerine uyacak İstanbul’da çıkabilecek ayaklanmayı bastırmayı kabul edeceklerdi. Vaka-i Hayriye - 1826 Sekban-ı Cedid Ocağı’nın kapatılmasından sonra Eşkinci Ocağı adı verilen yeni bir askeri ocak kuruldu. Kısa bir süre sonra Yeniçeriler ayaklandılar. Padişah ayaklanmalara son vermek düşüncesiyle İstanbul halkından Sancak-ı Şerif’in altında toplanmalarını ve asilerin engellenmesi için destek verilmesini istedi. İstanbul esnafı ve bazı askeri ocakların da desteği ile II. Mahmud Yeniçeri Ocağı’nı kaldırdı. Divan-ı Hümâyün kaldırıldı Bakanlar kurulu oluşturuldu Sened-i İttifak imzalandı Devlet memurları harici ve dahili olmak üzere ikiye ayrıldı Devlet memurlarına fes, ceket ve pantolon giyme zorunluluğu getirildi Devlet posta örgütü kuruldu Müsadere sistemi kaldırıldı Tımar sistemi kaldırıldı Köy ve mahalle muhtarlıkları kuruldu Yeniçeri Ocağı’nın yerine Âsakir-i Mansure-i Muhammediye adlı yeni bir ordu kuruldu. TANZİMAT DÖNEMİNDE YAPILAN ISLAHAT VE YENİLİKLER Tanzimat Fermanının ilanından, Kanun-i Esasi’nin ilanına kadar geçen süre, Tanzimat Dönemi olarak adlandırılır. Abdülmecit ve Abdülaziz dönemindeki yenilikleri kapsayan dönemdir. Kumaş fabrikası kuruldu Yerli malı kullanma, özendirildi Karantina uygulaması başlatıldı Pasaport uygulaması başladı Polis teşkilatı kuruldu Gümrük düzenlemesi yapıldı Ticaret ve Efkaf Bakanlığı kuruldu Memurlar maaşa bağlandı Askeri işler için Dar-ı Şura-î Asker-i kuruldu Yönetim işleri için Dar-ı Şura-î Bab-ı Âli kuruldu Hukuk işleri için Meclis-i Vâla-i Ahkâm-ı Adliye kuruldu İl sistemine geçildi Özel mülkiyete müsade edildi TANZİMAT FERMANI - 3 Kasım 1839 (Gülhane Hatt-ı Hümayunu) Tanzimat Fermanının Genel Prensipleri : Müslüman ve Hıristiyan bütün halkın cam, mal ve namus güvenliğinin sağlanması Vergi adaleti sağlanması Askerliğin düzenli kurallarla vatan görevi olarak kabul edilmesi 44 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Tanzimat Fermanının Yayınlanış Nedenleri : Gayrı müslimlerde devlet memurluğu ve askerlik yapabilecekti. Ülkenin toprak bütünlüğünü koruyabilmek amacıyla Avrupa devletlerinin desteğini sağlama isteği Gayrı müslimler de taşınmaz mallar satın alabileceklerdi (ev gibi). Bazı Avrupalı devletlerin içişlerimize karışmasına engel olmak İltizam usulüne son verilecek, Önceki ıslahatlardan daha ileri ve daha gelişmiş düzenlemeler yapmak Azınlıklar şirket ve banka kurabilecek, Azınlıklar bedelli askerlik yapacak, Azınlıklar il genel meclisine seçilebilecekti. Tanzimat Fermanının Esasları : Azınlıklar ile ilgili kararlar Paris Antlaşması ile güvence altına alınmıştır. Müslüman ve Hıristiyan herkese eşit olarak ırz, namus, can ve mal özgürlüğü tanınacak, bunlar devletin garantisi altında olacaktır. Hukuk alanında yapılan bir çalışmayla, 1870 yılında İslam Hukuk kurallarına dayanarak Mecelle adı verilen medeni kanun hazırlanmaya başlamış ve yürürlüğe girmiş, 1926 hu-kuk devrimine kadar da yürürlükte kalmıştır. Mahkemeler herkese açık olacak, hiç kimse yargılanmadan cezalandırılmayacaktır. Vergiler herkesin gelirine göre ve düzenli olarak alınacaktır. Tanzimat döneminde Osmanlıcılık akımı etkili olmuştur. Herkes, malına sahip olabilecek ve miras bırakabilecektir. Askerlik işleri düzene konulacaktır. Islahat Fermanı’nın herkese banka, şirket kurma ve taşınmaz mallar edinebilme hakkını tanıması, yabancı şirketlerin hızla kurulmasına ve ülkenin sömürülmesine neden olmuştur. Rüşvet ve iltimas kaldırılacaktır. Tanzimat Fermanı ile padişah, kendisinin de bu hükümlere uyacağını ifade etmiştir. Yöönetenler ile yönetilenlerin aynı kanına tabi olması Hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemenin, hukuk devletine geçişin ilk aşamasıdır. Abdülmecid Dönemi Yenilikleri : Bu dönemde Osmanlı Devleti Paris anlaşmasıyla bir Avrupa devleti sayılmıştır. Tanzimat Fermanının Sonuçları : İlk kez dış borç alınmıştır. Mevcut mahkemeleri kaldırmadan yerine yenilerinin açılmasına imkan verdiği için, köklü değişimler gerçekleşmedi, ve hukuk karmaşası yaşandı. Ceza ve ticaret kanunları çıkarıldı Avrupa hukuk kurallarına uygun mahkemeler açıldı Ferman, Müslüman hakı memnun etmedi. Gayrimüslimlerle aynı konumda olmak istemiyorlardı. Gayrimüslimler ise fermanı yetersiz buluyordu. İl genel meclisleri kuruldu Maarif nezareti kuruldu Tanzimat Fermanı, anayasal hareketlerin başlangıcı kabul edilir. Bu bakımdan, demokratikleşmeye yol açtığı ve padişahın yetkilerini yasalar karşısında kısıtladığı için Magna Carta’ya benzetilir. Ancak; Magna Carta halkın isteği sonucu gerçekleşmiş, Tanzimat Fermanı ise padişah tarafından halka sunulmuştur. Tanzimat Fermanı, tavandan tabana yöneliktir. Temyiz mahkemesi kuruldu Türkçe temel ders oldu İlk kâğıt para basıldı Nizamiye mahkemeleri kuruldu İltizam sistemleri kaldırıldı Osmanlı bankası kuruldu Ceride-i Havadis, Tercûman-ı Ahvâl, Tasvir-i Efkar adlı gazeteler çıkarıldı ISLAHAT FERMANI - 1856 Islahat Fermanıyla: Abdülaziz Dönemi Yenilikleri : Hıristiyan ve Musevi vatandaşların can ve mal güvenliği sağlanacaktı. Avrupa’ya giden ilk Osmanlı padişahıdır. Yavuz Sultan Selim’den sonra Mısır’a giden ilk Osmanlı padişahıdır. Hıristiyan ve Musevilere din ve eğitim özgürlüğü tanınacaktı. Mekteb-i mülkiye açıldı. 45 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Dar’ül Muâllimin açıldı. (Erkek Öğretmen Okulu) Meşrutiyetin İlanı: Dar’ül Muâllimat açıldı. (Kız Öğretmen Okulu) Genç Osmanlılar, meşrutiyeti kabul ettiremeyeceklerini bildikleri Sultan Abdülaziz’i tahttan indirdiler. V. Murat padişah olmasına karşın sağlığı nedeniyle tahttan inerek yerine II. Abdülhamit padişah oldu. Yabancı ülkelere okul açma izni verildi. İzmir-Aydın arasında ilk demiryolu yapıldı. İlk telgrafhane kuruldu. II. Abdülhamit’in Meşruiyet’i ilanı ile Osmanlı Parlamentosu açıldı. Parlemento, padişahın seçtiği Ayan Meclisi ile, halkın seçtiği Mebuslar Meclisi‘nden oluşuyordu. Ayan meclisi, Mebuslar Meclisinin1/3’ünü geçemiyordu. İlk posta pulu bastırıldı. Bahriye bakanlığı kuruldu. Eczacılık fakültesi kuruldu. I. Meşrutiyet Meclisi ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-i Esasi’yi uygulamıştır.Toplam 119 maddeden oluşur. Bu anayasa padişaha yeniden açma şartı ile meclisi kapatma yetkisi veriyordu. İlk devlet üniversitesi olan Dar’ül Fünun açıldı. Ahmet Cevdet Paşa tarafından ilk medeni kanun olan Mecelle hazırlandı. İlk kanun dergisi olan “Düstur“ yayınlandı. Anayasa, güçler birliği ilkesini benimsemiştir. II. Abdül-hamid, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşındki yenilgiyi bahane ederek meclisi kapatmıştır. II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİ II. Abdülhamit; Tanzimat’ın son, meşrutiyetin ilk padişahıdır. İslamcı ve Alman yanlısı bir politika izlemiştir. Kanun-i Esasi’nin ilanından 31 Mart ayaklanmasınnın sonuna kadar tahtta kalmıştır. I. Meşrutiyet Döneminin Özellikleri: Yasa yapma görevi meclise aittir Yasa teklifi padişahın iznine bağlıdır. Veteriner Okulu, Ziraat Mektebi, Sanayi-i Nefise Mektebi onun zamanında açılmıştır. Sadece hükümet yasa teklifi yapabilir Tarih araştırmaları için Tarih-i Osmani Encümenini kurmuştur. Hükümeti padişah seçer Osman Hamdi Bey 1881’de Müze-i Hümayun’un başına getirilerek İstanbul’daki arkeoloji müzesi (Asar-ı Atika) kurulmuştur. Padişahın meclisi kapatma yetkisi vardır. Hükümet padişaha karşı sorumludur. Kanunları padişahın veto yetkisi vardır Siyasi partiler yoktur. Türkçe ilk kez resmi dil ilan edilmiştir. I. MEŞRUTİYET (1876-1878) Osmanlıcılık akımı etkili olmuştur 1876 yılında ilan edilen Kanun-i Esasî adı verilen ilk Osmanlı Anayasası ile halk yönetime katılmış ve Osmanlı Devleti’nde ilk kez mutlak monarşiden, meşruti monarşiye geçilerek parlementer sistem uygulanmıştır. I. Meşrutiyetin Sona Erme Nedenleri: Bir halk hareketi ile oluşmaması, halkın bilinçli olmaması Meşrutiyeti Hazırlayan Nedenler: Abdülhamit’in meşrutiyet yanlısı olmaması Jön Türklerin Kuruluşu ve Çalışmaları; Genç Osmanlılar, Osmanlı bireylerinin hukuki eşitliğe ulaşması, halkın sosyal adalete kavuşturulması ve yurt sevgisinin geliştirilmesi gibi gelişmelerin olabilmesi için meşrutiyetin ilanının gerekli olduğunu savunuyorlardı. Siyasi partilerin bulunmaması Çok uluslu olan parlamentoda diğer ulusların temsilcilerinin aşırı isteklerinin imperatorlu-ğun geleceğini tehlikelye düşürmesi Dûyun-û Umumiye Tanzimat ve Islahat Fermanlarının imparatorluğu kurtarmakta yetersiz kalması II. Abdülhamid döneminde Osmanlılar dış borçlarını ödeyemeyince Avrupalı devletler alacaklarına karşılık Dûyun-û Umumiye (Genel Borçlar) İdaresini kurdular (1881). Başında alacaklı devletlerin bulunduğu idare tütün, ispirto, pul, tuz ve orman gelirlerine el koydular. Böylece Osmanlılar ekonomik bağımsızlıklarını kaybettiler. Osmanlı Devletinin ekonomik durumunun bozuk olması, Avrupa devletlerine borçlanılması ve alınan borçların ödenememesi sonucunda dışa bağımlı hale gelinmesi Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışmasını engelleme düşüncesi 46 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 20. YY OLAYLARI 31 Mart Olayı (1909) II. MEŞRUTİYET – (24 Temmuz 1908) Sebep: Meşrutiyet’i ortadan kaldırıp, II. Abdülhamid’i tahttan indirmek. (Rejime karşı bir isyandır.) I. Meşrutiyetin sona ermesinden sonar II. Abdülhamit ülkeyi istibdatla yönetmiştir. Bu baskıya karşılık 1889’da tıp öğrencileri tarafından gizli olarak İttihat ve Terakki Partisi, Paris’te Prens Sebahattin tarafından Adem-i Merkeziyet Partisi, Şam’da ise Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından Vatan ve Hürriyet Cemiyeti kurulmuştur. Bu partilerin hepsi, istibdat yönetimine son verilerek meşrutiyetin yeniden ilan edilmesi için çalışmıştır. Ahrar Partisi etrafında toplanan Meşrutiyet karşıtlarının çıkardığı isyandır. İttihat ve Terakki aleyhine yazılar yazan Serbesti Gazetesinin yazarı Hasan Fehmi’nin öldürülmesi üzerine başlamıştır. İttahat ve Terakki’nin Selanik’ten getirdiği Avcı Taburları ile bastırılmak istenmiş, Avcı Taburlarının da isyancılara katılması üzerine Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Hareket Ordusu Selanik’ten gelerek isyanı bastırmıştır. Devlet yönetiminde görülen aksaklıklar, ekonomik bunalım, ulusçuluk isyanlarına dayalı eylemlerin Balkanlarda yeniden başlaması, İngiltere ile Rusya arasında imzalanan Reval Antlaşmasına Osmanlı Devletinin tepki göstermemesi sonucunda başlayan tepkiler, padişahın yeniden Meşrutiyeti ilan etmesine neden olmuştur. Önemi: II. Abdülhamid tahttan indirilerek yerine V. Mehmet Reşad padişahlığa getirilmiştir II. Meşrutiyet Döneminin Özellikleri: Mevcut rejimi değiştirmek için yapılmış ilk gerici ayaklanmadır İkinci Meşrutiyetin ilanını İttihat ve Terakki Partisi sağlamıştır. 24 Temmuz 1908‘de İkinci Meşrutiyet ilan edildi DAĞILMAYI ÖNLEME ÇABALARI 13 Nisan 1909da 31 Mart vakasının çıkması üzerine II.Abdülhamit tahttan indirlidi Akım 1909 yılında yapılan değişiklik ile padişahın yetkileri kısıtlandı Osmanlıcılık Kanun teklifi için padişahın izni kaldırıldı Hükümetin padişaha karşı değil, meclise karşı sorumlu olması esası getirildi Padişahın anayasaya, vatana ve millete sadık kalacağına yemin etmesi hükmü getirildi İslamcılık Padişah sadece başbakanı sececek, başbakan da bakanlar kurulunu seçecektir Padişahın sınırsız veto yetkisi sınırlandırıldı Türk Birliği (Turancılık) Padişahın sürgün yetkisi kaldırıldı İslamcılık, resmi devlet politikası haline gelmiştir. Basın üzerindeki sansür kaldırılmıştır. Türkçülük II. Meşrutiyet’in I. Meşrutiyet’ten önemli farkı, II. Meşrutiyet meclisinde, siyasi partilerin olmasıdır. (İlk kurulan partiler İttahat ve Terakki Partisi, Hürriyet, İttilaf Partisi ve Ahrar Partisi’dir.) Batıcılık II. Meşrutiyet’in getirdiği karışıklık ortamında Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti. (5 Ekim 1908) Avusturya Bosna-Hersek’i, Yunanistan Girit Düşünceleri Din, dil, ırk ayrımı yapmadan Osmanlı topraklarında yaşayan herkesin Osmanlıyım demesini sağlamak. Balkan savaşları ve Ermeni olayları bunun gerçekleşemeyeceğini gösterdi. Bütün İslam ümmetini Osmanlı bayrağı altında toplama düşüncesi. Arnavutların bağımsız olmaları, Arapların I. Dünya savaşı sırasındaki tutumları bunun gerçekleşmeyeceğini göstermiştir. Türkiye, Rusya, İran, Afganistan ve Çin’de yaşayan Türkleri bir bayrak altında toplayarak Turan adlı bir devlet kurma düşüncesi. Osmanlı Devleti’nde yaşayan Türkleri yönetimde ve sosyal hayatta hakim kılma düşüncesi. Osmanlı Devleti’nin tek kurtuluşunun batıya ayak uydurmak olduğunu savunmak. Batıcılara göre: a- Batının tekniği alınmalıdır. b- Batının tekniğinin yanında onu oluşturan kültür yapısı da alınmalıdır. Özerk yönetimi savunan, günümüz anlayışına göre federalizm akımıdır. Her bölge özerk, yarı bağımsız yönetim birimlerine ayrılacaktı. 1911’de ilk kez Kız Lisesi açıldı. Adem-i Merkeziyetçilik 1917’de ilk kez kadınlara Tıp Fakültesine girme hakkı tanındı. Bu altı düşüncenin ortak özelliği: Hiç biri Osmanlı VI. Mehmet 1919’da Meclis-i Mebusan’ı ka-pattı. Devleti’ni yıkılmaktan kurtaramamıştır. adasını kendi topraklarına kattığını ilan etti. 47 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net TRABLUSGARB SAVAŞI - (1911-1912) LONDRA ANTLAŞMASI - 1913 Maddeleri: Nedenleri: 1. Midye-Enez hattı Osmanlı Devleti’nin Trakya sınırıdır. 1. İtalya kendisine sömürge arıyordu. 2. Trablusgarb, İtalya’nın tam karşısındaydı ve savunmasızdı. (Osmanlılar karadan yardıma gelemiyorlardı çünkü, arada İngiliz işgalindeki Mısır vardı. Donanmaları olmadığı için de denizden de gelemiyorlardı.) 2. Edirne Bulgaristan’a verildi. 3. Girit Yunanistan’a verildi. 4. Gökçeada ve Bozcaada dışındaki Ege adalarının durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı. 3. İngiltere ve Fransa’nın, İtalya’yı desteklemesinin nedeni; İtalya’nın Almanya ile yakınlaşmasını engellemektir. II. Balkan Savaşı - 1913 Sonuç: Uşi Antlaşması ile savaş sona erdi. Taraflar: BulgaristanSırbistan, Yunanistan, Romanya UŞİ ANTLAŞMASI – 1912 Nedenleri: I. Balkan Savaşı sonunda Bulgaristan’ın çok toprak kazanması Balkan devletlerinin hoşuna gitmemişti. Makedonya’nın paylaşılmasında Sırplar ile Bulgarlar anlaşamıyorlardı. Maddeleri: 1. Trasblusgarb ve Bingazi İtalya’ya bırakıldı. 2. Oniki ada, Balkan savaşları sonuna kadar İtalya’ya bırakıldı. (İtalya bu adaları bize vermemiş; 1947 de Yunanistan’a terk etmiştir.) Sonuç: 1. Bu savaşa katılmayan Osmanlılar savaş sırasında Edirne ve Kırklareli’yi geri aldılar. Önemi: 2. Savaş sonunda imzalanan antlaşmalarla Osmanlıların Balkanlardaki ve Ege denizindeki üstünlüğü sona ermiştir. 1. Bu antlaşma ile Osmanlıların Afrika kıtasındaki varlıkları sona erdi. 2. Bu savaştaki güçsüzlüğü görülen Osmanlılara Balkan devletleri saldırdılar. İSTANBUL ANTLAŞMASI - 1913 Taraflar: OsmanlılarBulgarlar BALKAN SAVAŞLARI Maddeleri: 1. Edirne, Dimetoka, Kırklareli Osmanlılara; Kavala ve Dedeağaç Bulgaristan’a bırakıldı. I. Balkan Savaşı – (1912-1913) Taraflar: OsmanlıKaradağ - Sırbistan - Bulgaristan Yunanistan 2. Meriç nehri iki ülke arasında sınır kabul edildi. Nedenleri: ATİNA ANTLAŞMASI - 1913 1. Balkan devletlerinin Osmanlıları, Balkanlardan ve Rumeli’den atmak istemesi Taraflar: OsmanlıYunanistan Maddesi: Osmanlılar Yanya, Selanik ve Girit’in Yunanistan’a ait olduğunu kabul ettiler. (Yunanistan Ege adalarını da istedi, reddedildi, görüşmeler sırasında I. Dünya Savaşı çıktı, adalar sorunu Lozan Antlaşması’nda çözüldü.) 2. Fransız İhtilalinin yaydığı milliyetçilik akımının, Balkan uluslarını etkilemesi. 3. Rusya’nın sürdürdüğü Panislavist politikasının, Slavlar üzerindeki etkisi. 4. Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp Savaşı ile askeri gücünün zayıflığının, Balkan milletleri tarafından anlaşılması. BALKAN SAVAŞLARININ GENEL SONUÇLARI Osmanlıların, Balkanlardaki egemenliği sona ermiştir. Günümüze kadar devam eden Batı Trakya Türkleri sorunu ortaya çıkmıştır. Sonuç: 1. Osmanlılar Midye-Enez çizgisinin batısındaki tüm toprakları kaybettiler. (Edirne dahil) Ege Denizi’ndeki kıta sahanlığı sorunu ortaya çıkmıştır. Batı Trakya, Makedonya, Arnavutluk, Ege adaları, Girit ve On iki ada kaybedilmiştir. 2. Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti. 3. Osmanlıcılık fikri geçerliliğini yitirdi. Osmanlıcılık akımı etkisini kaybederek, Türkçülük akımı etkili olmaya başlamıştır. 4. İttihat ve Terakki, 23 Ocak 1913’te Bab-ı Ali Baskını ile yönetime el koymuştur. Bugünkü Türk-Bulgar sınırı belirlenmiştir. İngiltere ve Fransa’ya duyulan güvensizlik nedeniyle Osmanlı-Almanya yakınlaşması başlamıştır. 48 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Geçmiş yıllarda bu konuyla ilgili sorulan KPSS soruları (KPSS - 2006) Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti’nde, Tanzimat Dönemi’nde görülen gelişmelerden biridir? A) İlk Osmanlı matbaasının açılması B) Müslüman olmayanların askerlik yapabilmesi C) İlk resmi gazetenin çıkarılması D) Yeniçeri Ocağı’nın kurulması E) Nizam-ı Cedit Ordusu’nun kurulması Yanıt: B (KPSS - 2007) Osmanlı Devleti’nin devlet yapısında ilk radikal değişiklikler yapma eğilimi hangi padişah döneminde başlamıştır? A) II. Mehmet B) III. Selim C) III. Murat D) III. Ahmet E) IV. Murat Yanıt: B (KPSS - 2007) Aşağıdakilerden hangisi, Osmanlı Devleti’nde anayasal düzene geçilmesindeki amaçlardan biridir? A) Azınlıkları yönetime katarak ülkenin parçalanmasının önlenmesi B) Veraset sistemini değiştirerek tahta geçmek için bazı kuralların konulması C) Osmanlı hanedanının üyeleri arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi D) Avrupa devletleri arasındaki görüş ayrılıklarından yararlanılması E) II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi Yanıt: A (KPSS - 2008) Aşağıdakilerden hangisi XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yapılan ıslahat hareketlerinin özelliklerinden biri değildir? A) Avrupa devletlerinin, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasını önleme amaçlı olması B) Müslüman olmayanları memnun edecek çeşitli düzenlemeleri içermesi C) Avrupa devletlerinin desteğinin sağlanmasının amaçlanması D) Avrupa kültürünün etkisinde hazırlanması E) Sadece askerlik alanında yapılması Yanıt: E (KPSS – 2009) Osmanlı Devleti’nde, I. Tanzimat’ın ilanı, II. Meşrutiyet’in ilanı, III. Islahat Fermanı’nın ilanı gelişmelerinin hangilerinde Avrupa’da görülen 1848 ihtilallerinin etkisi olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: E (KPSS – 2011) Osmanlı Devletinde 19. Yüzyılda güzel sanat dallarında eğitim ve öğretim yapmak üzere açılan ve müdürlüğüne Osman Hamdi Bey’in getirildiği okul aşağıdakilerden hangisidir? A) Darülmuallimin B) Sanayi-i Nefise Mektebi C) Galatasaray Sultanisi D) Darülfünun E) Darülmaarif Yanıt: B 49 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 5. Bölüm. I. DÜNYA SAVAŞI ve CEMİYETLER I. DÜNYA SAVAŞI Sonuç olarak: Yukarıdaki nedenlere ek olarak; I. DÜNYA SAVAŞINI HAZIRLAYAN NEDENLER VE SAVAŞ ÖNCESİ GENEL DURUM XX. yüzyılın hemen başında meydana gelen I. Dünya Savaşı; Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı ve Bulgaristan ile dünyanın değişik yerlerindeki çok sayıda devletin giriştiği uluslararası savaştır. Bu savaşta yaklaşık 10 milyon insan ölmüş, sakat kalmış veya kaybolmuştur. Nedeni özetlenecek olursa, “sömürgecilik” olarak belirtilebilir. Savaşın nedenlerini, genel ve özel olarak ikiye ayırmak mümkündür. 1. Fransız ihtilalinin meydana getirdiği milliyetçilik hareketleri, 2. Silahlanma yarışı gibi nedenler de eklenince, artık I. Dünya Savaşı’nın çıkması kaçınılmaz bir durumdur. 3. Hammadde ve pazar arayışı, sömürgecilik ortaya çıkmıştır. Özel (Görünürdeki) Nedenler: 1. Avusturya-Macaristan imparatorluğu veliahdının Saraybosna’yı ziyareti sırasında Sırplı bir genç tarafından öldürülmesi. (Mileş Obromoviç) 2. Bu olay üzerine Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Sırbistan’a savaş açtı. Rusya Sırbistan’ın yanında yer aldı. Ardından Almanya’nın Rusya’nın karşısında savaşa girmesiyle İngiltere ve Fransa, Rusya tarafında savaşa girdiler. Tüm Avrupa’ya yayılan savaş kısa sürede diğer kıtalara da sıçramıştır. 3. Almanya ve İngiltere arasındaki hammadde ve pazar arayışından kaynaklanan ekonomik rekabet. 4. Fransa’nın 1871 Sedan Savaşı ile Almanyaya kaptırdığı Alsas-Loren bölgesini geri almak istemesi. 5. Rusya ile Almanya arasındaki panislavizmpangermanizm mücadelesi. 6. İtalya’nın, Akdeniz’e hakim olmak arzusu. Genel Nedenler: 1789 Fransız ihtilali’nden sonra Avrupa’da yayılmaya başlayan Milliyetçilik düşüncesi yeni devletlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Buna bağlı olarak imparatorlukların yapısı tehdit altına girerken, devletlerin özel istekleri gündeme gelmiştir. 1815’te toplanan Viyana Kongresi ile Avrupalı büyük devletler Avrupa’ya yeni bir statü getirmiş ve Avrupa’nın geleceği hakkında önemli kararlar almışlardır. Belli bir dengenin kurulduğu kıta Avrupasında beklenmeyen gelişmeler olmuştur. Özellikle, 1870’li yıllarda Almanya ve İtalya birlikleri kurularak, hızla sanayileştiler. 1870 yılında milli birliğini tamamlayan iki yeni devlet (Almanya ve İtalya) Avrupa’nın güçler dengesini değiştirmeye başlamıştır Almanya, zamanın güçlü sömürge imparatorluklarından biri olan Fransa’yı 1870’de yenip Alsas-Loren bölgesini almıştır. Almanya, Avrupa’daki siyasi gelişmeleri kendi lehine çevirmek için bazı devletlerle ittifak arayışına girmiştir. Bu da bloklaşmayı beraberinde getirmiştir. Üçlü ittifak (Bağlaşma) Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya arasında kurulmuştur. OSMANLI DEVLETİ’NİN SAVAŞA KATILMASI Osmanlı Devleti, Trablusgarb ve Balkan savaşlarından yeni çıkmıştı. Ordusu zayıf, donanması yetersiz, diplomasi etkisizdi. Bunun için bir yandan askeri alanda güçlenmeye çalışırken diğer yandan da yalnızlıktan kurtulmak için girişimlerde bulunmaya başladı. Almanya’nın bu tavrına karşın dünya dengesini elinde tutan devletler de Üçlü İtilaf bloğunu (Anlaşma) (İngiltere, Fransa, Rusya) oluşturmuşlardır. Bloklar arası ekonomik rekabet ve çıkar çatışması bir yerden sonra siyasi ilişkileri patlama noktasına getirmiştir. Osmanlı Devleti Almanya’ya güvenemediği için İtilaf devletlerine yakınlaşmaya çalışmış ancak bu devletler Osmanlı Devleti’ni yanlarına almak istememişlerdir. İngiltere’nin, Reval görüşmelerinde (1908) Rusyayı Balkanlarda serbest bırakması, Osmanlı Devletini denge politikası yüzünden Almanya’ya yaklaştırmıştır. Balkanlar’da ittifak bloğunda Avusturya ile İtilaf bloğunda ki Rusya’nın faaliyetleri I. Dünya Savaşı’nı başlatan kıvılcımın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunun üzerine; Almanya ile siyasi yakınlık içerisinde bulunan Osmanlı Devleti 2 Ağustos 1914’te “Dostluk ve Yardımlaşma” antlaşması imzaladı. Meclis-i Mebusan’ı dağıttı. 50 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Tarafsızlığını ilan etti. İtilaf Devletleri’nin Osmanlı sınırlarında yaşayan azınlıkları kışkırtmaları. Kapitülasyonları tek taraflı olarak kaldırdı. Rusya ve İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ni parçalamaya yönelik planları ve gizli paylaşım antlaşmaları. Osmanlı Devleti’nin tarafsızlığı başta Rusya olmak üzere İtilaf devletlerince desteklendi. Buna karşılık Osmanlı devleti; İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ne ait parası ödenmiş iki savaş gemisine el koyması. Kapitülasyonların kaldırılması Ege adalarının geri verilmesi isteklerini İtilaf devletlerine iletti. Amiral Souchen komutasındaki Goben ve Bretislava isimli iki Alman zırhlısı İngiliz donanmasının önünden kaçarak Çanakkale’den geçip Osmanlı Devleti’ne sığındı. İngilizlerin bu gemileri istemeleri üzerine yapılan gizli plan gereğince Osmanlı Devleti bu gemileri satın aldığını ilan ederek gemilere Yavuz ve Midilli adını verdi. Arkasından tatbikat bahanesi ile Karadeniz’e açılan bu gemiler Rusya’nın Sivastopol ve Odesa limanlarını bombaladı. Bunun üzerine Rusya, İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti’ne savaş ilan ettiler. Böylece 12 Kasım 1914’te Osmanlı Devleti resmen savaşa girmiş oldu. Böylece; I. Dünya Savaşı’nda taraflar netleşmiştir. Bu isteklerin İngiltere tarafından reddedilmesi Osmanlı Devleti’nin Almanya’ya yakınlaşmasına neden oldu. Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın Yanında Savaşa Girme Nedenleri: Yönetici kadronun Alman yanlısı politikalar benimsemesi. Rusya ve İngiltere ile Osmanlı Devleti arasındaki tarihi düşmanlık. Azınlıkların İngiltere, Fransa ve Rusya tarafından desteklenmesi. Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesiyle: İtilaf Devletlerinin Osmanlı Devleti’ni yanlarına almak istememeleri. Savaş geniş bir alana yayılmıştır. Siyasi yalnızlıktan kurtulma düşüncesi. Savaşın süresi uzamıştır İttihatçı-yönetici kadronun Almanların savaşı kazanacağına kesin gözüyle bakmaları. Almanlar büyük ölçüde rahatlamıştır. Rusya yalnız ve zor durumda kaldığı için Komünist ihtilal başarıya ulaşmıştır. Osmanlı Devleti’nin kaybettiği toprakları geri almak istemesi. Yeni cepheler açılmıştır. Kafkasya ve İran üzerinden Orta Asya’ya geçip Büyük Turan İmparatorluğu’nu kurma hayali. I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti: Osmanlı İmparatorluğu her geçen gün zayıflamasına rağmen kaybettiği toprakların bir bölümünü geri almak ve kapitülasyonları kaldırmak gibi amaçlarla I. Dünya Savaşı’na katılmıştır. Kaldı ki Osmanlı İmparatorluğu’nun böyle bir mücadelenin dışında kalması da zordu. Çünkü Almanya’nın Osmanlı Devleti’ni Savaşa Çekmek İstemesinin Nedenleri: Cephe yükünü hafifletmek. Osmanlı Devleti’nin jeopolitik konumundan yararlanmak. Jeopolitik konumundan dolayı şöyle ya da böyle savaşın içine çekilecekti. Halifenin dini ve siyasi gücünü kullanarak İngiltere’nin sömürgelerine giden yolu kontrol altına almak. Osmanlı Devleti, XIX. yüzyıl başlarından itibaren kendi politikasına yön verebilen bir devlet olmayıp Avrupa Devletlerinin kendisi için biçtiği rolleri oynuyordu. İtilaf Devletlerinin Rusya’ya ulaşmasını önlemek. Berlin-Bağdat demir yollarını kullanarak Irak petrollerine ulaşmak. Devlet kendi politikasını şekillendirecek kadar güçlü değildi. Marn Savaşı’nı kaybeden Almanya, Osmanlı Devleti ile ittifak yapmayı kabul etti. Osmanlı Devlet adamları savaşın sonunda İtilaf Devletlerinin savaşı kazanmaları durumunda Osmanlı Devleti’ni ortadan kaldıracaklarını çok iyi biliyorlardı. Savaşın başında Ingilizlerin tarafsız kalmak şartıyla toprak bütünlüğü koruma sözü vermeleri boş bir vaatten ibarettir. Osmanlı Devleti’nin İngiltere’nin Yanında Savaşa Girmemesinin Nedenleri: Daha önce İtilaf Devletleri yanında savaşa girme isteğinin kabul edilmemesi. 51 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net OSMANLI DEVLETİ’NİN SAVAŞTIĞI CEPHELER Mustafa Kemal Paşa Anafartalar, Arıburnu, Conkbayırı, Kocaçimen ve Seddülbahir’de önemli başarılar kazanmıştır. Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesiyle savaş daha geniş bir alana yayılmış, yeni cepheler açılmıştır. Bu arada Bulgaristan İttifak Devletleri’nin yanında savaşa girmiştir. Çanakkale Savaşı’nın Sonuçları: İstanbul işgalden, Osmanlı Devleti de yıkılmaktan kurtulmuştur. Her iki taraf yarım milyona yakın insan kaybetmiştir. Boğazların kapanmasıyla askeri ve ekonomik destekten yoksun kalan Rusya’da Bolşevik İhtilali çıkmış ve Rusya savaştan çekilmek zorunda kalmıştır. Birinci Dünya Savaşı uzamıştır. Harbin uzamasıyla savaş sanayisine yönelen Avrupalı devletlerin ihtiyaçlarını Amerika ve Japonya karşılamıştır. Böylece bu devletler ekonomik yönden iyice güçlenmişlerdir. Harbin uzamasından doğan sıkıntılar, sömürgelerde başlayan milli hareketlere hız kazandırmıştır. Kanal-Süveyş Cephesi: (Taarruz Cephesi) Almanların isteği üzerine açılmıştır. İngiltere’nin, Hindistan’a giden sömürge yollarını ele geçirerek sömürgeleriyle olan bağlantısını kesmek amacını taşır. Osmanlı Devleti, 1882’de kaybettiği Mısır’ı geri almayı düşünmektedir. 14 Ocak 1915’te yapılan iki taarruz hareketinde de başarı sağlanamamıştır. Bu cephenin başarısızlığının nedeni; Arapların cihad çağrısına uymayarak İngilizler ile işbirliği yapmasıdır. Bunun sonucu olarak İslamcılık düşüncesi de geçerliliğini kaybetmiştir. Doğu (Kafkas) Cephesi: (Taarruz Cephesi) İlk açılan cephe olup Rusların Kafkaslar’dan saldırmasıyla başlamıştır. Enver Paşa’nın, Sarıkamış üzerinden 20 Aralık 1914’te başlattığı karşı taarruz büyük bir yenilgiyle sonuçlanmıştır. Çok sayıda Türk askeri donarak ölmüştür. Ardından Ruslar 1916’da Erzurum, Trabzon, Muş, Bitlis ve Erzincan’ı işgal et-mişlerdir. Daha sonra Mustafa Kemal Paşa, Muş ve Bitlis’in geri alınmasını sağlamıştır. 1917’de Bolşevik ihtilalinin çıkması üzerine Rusya, Doğu Anadolu’dan çekilmiştir. Suriye-Filistin Cephesi: Suriye’de Fransızlarla, Filistin’de İngilizlerle yapılan savaşı kaybeden Alman generali Limon Van Sanders görevinden alınarak yerine yıldırım orduları grup komutanı olarak atanan Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri’nin ordularını Halep’in kuzeyinde durdur-muştur. Çanakkale Cephesi: (Savunma Cephesi) Dünya Savaşı’nın en önemli cephesidir. Osmanlı Devleti savaşa girince İtilaf Devletlerinin Rusya ile bağlantıları zayıflamıştı. Oysa Rusyanın Almanya’ya saldırabilmesi için silah ve cephaneye ihtiyacı vardı. İtilaf Devletleri, Boğazlar yoluyla Rusya’ya yardım ulaştırmayı ve İstanbul’u işgal edip Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakmayı planlamışlardır. Irak Cephesi: (Savunma Cephesi) İngiltere’nin amacı bu bölgedeki petrol yataklarını ele geçirmek, sömürge yollarını güvenceye almak ve Kafkasya’ya uzanarak Ruslarla birleşmekti. Böylece Osmanlı Devleti’ni doğu sınırlarından çevirebilecekti. İngilizler 1915 yılında Kutt’ül Amare’de yenildiler ve geri çekildiler. Ancak takviye kuvvetlerle yeniden saldırıya geçerek Musul’a kadar ilerlemişlerdir. Bu amaçla 18 Mart 1915’te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz-Fransız ortak donanması başarısızlığa uğrayıp ağır kayıplar vermiştir. Bunun üzerine Gelibolu yarımadasına asker çıkararak (Nisan1915) kara savaşlarını başlatmışlardır. Bu savaşlardan da bir sonuç alamayan İtilaf Devletleri, 1916’da Çanakkaleyi terk etmişlerdir. 52 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Cepheler - Yorumlar: Bulgaristan ile Nöyyi Antlaşması (27 Kasım 1919): Batı Trakya’yı Yunanistan’a, Makedonya’yı da Yugoslavya’ya bırakan Bulgaristan’ın Ege Denizi’yle bağlantısı kesilmiştir. Osmanlı Devleti’nin taarruz yaptığı cepheler (Kafkas - Kanal) Osmanlı Devleti’nin merkezini korumak amacıyla savunma yaptığı cephe (Çanakkale) Macaristan ile Triyanon Antlaşması (4 Haziran 1920): Bazı sınır düzenlemeleri yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nin sınırları olmadığı halde müttefiklerine destek olmak amacıyla asker gönderdiği cepheler (Romanya, Galiçya, Makedonya). Osmanlı Devleti’yle Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920): Bu antlaşma Türkler tarafından uygulanmamış, Kurtuluş Savaşı sonunda Lozan Antlaşması imzalanmıştır. SAVAŞIN SONA ERMESİ I. DÜNYA SAVAŞININ SONUÇLARI Bulgaristan, II. Balkan Savaşı’nda kaybettiği toprakları tekrar elde edebilmek amacıyla İtti-fak Devletleri yanında 1915’te savaşa girmiştir. Böylece, Osmanlı Devleti ile Almanya arasında kara bağlantısı kurulmuştur. İmparatorluklar dağılmıştır (Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorluğu, Rusya). Yeni, bağımsız, ulus devletler kurulmuştur (Yugoslavya, Çekoslovakya, Polonya, Avusturya, Macaristan, SSCB, Türkiye). Romanya, 1916’da, Yunanistan ise İzmir ve Ege Bölgesi’nin kendisine verilmesi koşuluyla 1917 de İtlaf Devletleri tarafında savaşa katılmıştır. Yeni rejimler ortaya çıktı (Rusya’da Komünizm, İtalya’da Faşizm, Almanya’da Nazizm). Rusya, ülkesinde çıkan ihtilal sebebiyle 1917’de savaştan çekildi ve 3 Mart 1918’de Brest-Litowsk Antlaşması’nı imzalamıştır. Osmanlı Devleti’nden 1878’de Berlin Antlaşması’yla aldığı Kars, Ardahan ve Batum’u geri vermiştir. Sömürgecilik isim değiştirerek manda ve himayecilik adı altında devam etmiştir. ABD, İtilaf Devletlerine savaş malzemesi satmaktaydı. Bu durumu bilen Almanya denizaltıları vasıtasıyla ABD’nin gemilerini batırmaya başladı. Bunun üzerine ABD 2 Nisan 1917’de Anlaşma Devletleri’nin yanında savaşa girmiştir. Almanya kesin yenilgiye uğradı. 1915 – 1917 yılları arasında Osmanlı Devleti’nin parçalanmasıyla ilgili olarak Fransa, İngiltere, İtalya ve Rusya arasında gizli antlaşmalar imzalanmıştır. Ancak bu antlaşmaların paylaşım planı daha sonraları değişikliğe uğramıştır. Cumhuriyetçi devletlerle monarşi devletlerin mücadelesinde, cumhuriyetçiler galip çıkmıştır. Devletlerarası sorunlara barışçı çözümler getirmek amacıyla Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) kurulmuştur. İlk defa bazı silahlar kullanılmaya başlanmıştır. (Tank, denizaltı) Almanya’nın denizlere hakim olamaması, Avusturya-Macaristan imparatorluğunun içinde pek çok milletin bulunması, ve kapalı bir devlet olması, Bulgaristan’ın sadece bir köprü durumunda olması, Osmanlı Devletinin ise ekonomik yapısının çok kötü olması, ittifak grubunun yenilmesinde en önemli nedenleri oluşturur. 1918’de önce Bulgaristan, sonra bütün İttifak Devletleri barış istediler ve kendilerine ültimatom şeklinde sunulan barış antlaşmalarını im-zalamak zorunda kaldılar. WILSON İLKELERİ (8 Ocak 1918) Savaşı Bitiren Antlaşmalar: Dünya savaşı yıllarının sonlarına doğru bütün milletlerin artık barışı hecelemeye başladıkları bir zamanda Amerika devlet başkanı Wilson bir takım barış tekliflerini dünya kamuoyuna sundu. Hemen hemen tüm milletler tarafından olumlu karşılandı. Wilson ilkeleri genelde yenilen devletlerin lehine gibi görünüyordu. İngiltere ve yandaşları ABD’yi yanına çekebilmek için bu barış tekliflerine olumlu bakarken, Almanya ve yandaşları da yenilmek üzere oldukları için barış teklifine sıcak baktılar. Wilson’un teklifleri 14 ilke olarak da adlandırılır. Almanya ile Versay Antlaşması (28 Haziran 1919): Fransa’ya bazı topraklarını vermiş, sömürgelerini kaybetmiş, askeri-ekonomik sınırlamaları kabul etmiştir. Bu antlaşma II. Dünya Savaşı nın çıkmasına neden olacaktır. Avusturya ile Sen-Germen Antlaşması (10 Eylül 1919): Avusturya ile Macaristan ayrılmıştır. Bu ülke topraklarında Yugoslavya, Çekoslovakya, Polonya devletleri kurulmuştur. 53 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Önemli maddeleri; olduğuna dair sahte belgeler düzenlemişlerdir. Ayrıca bölgedeki Rumların katledilmekte olduğu yalanını yayarak İzmir’in işgalini haklı göstermeye çalışmışlardır. Bütün barış antlaşmaları açık yapılacak, gizli antlaşmalar yapılmayacak. Savaş sonunda yenen devletler yenilen devletlerden toprak almayacak. MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI (30 EKİM 1918) Dünya barışını sağlamak üzere uluslararası bir barış örgütü kurulacak. Bulgaristan’ın teslim olmasından sonra Almanya ile Osmanlı arasında kara bağlantısı kesildi. Böylece Almanların Türklere vaat ettiği yardımın gelme ihtimali de almadı. Devletin başında bulunan İttihat ve Terakki liderleri ki, başta Enver, Cemal ve Talat paşalar olmak üzere gizlice, ülkeyi terk ettiler. Alsas - Loren Fransa’ya verilecek. Romanya, Karadağ, Sırbistan, Polonya ve Rusya’nın sınırları yeniden belirlenecek Boğazlar tüm dünya ticaret gemilerine açık tutulacak Ahmet İzzet Paşa başkanlığında yeni bir hükümet kuruldu. Devlet adamlarının çoğunluğu Wilson ilkelerine güvendikleri için İngilizlerle ateşkes görüşmelerine, başladılar. Antlaşmayı itilaf Devletleri adına General Calthorpe, Osmanlı’yı temsilen de Bahriye Nazırı Rauf Bey imzaladılar. Osmanlı devletinde Türklerin çoğunlukla olduğu yerlere kesin hakimiyet hakkı tanınacak, başta azınlıkların yaşadığı topraklarda halk kendi geleceğine kendi karar verecek. Antlaşmaya göre: Wilson ilkeleri amacına ulaşamamıştır. Nedeni; Boğazlar açılacak ve bölgedeki istihkamlar Anlaşma devletlerine teslim edilecek. İngiliz, Fransız ve İtalyanların çıkarlarına ters düşmesidir. Bu devletler, işgallerini gizleyebilmek Yorum: Bu madde ile İstanbul’un işgaline zemin hazırlanmıştır. için “Manda ve Himaye” rejimini icat ettiler, Böylece Wilson ilkelerine açıkça ters düşülmemiş Anlaşma devletleri güvenlikleri açısından tehlikeli gördükleri yerleri işgal edecekler. (7. madde) olacak ve gizli antlaşmalar uygulanabilecekti. ABD bu gelişmelere göz yumdu. Yer yer destekledi. Yorum: Anadolu’da başlayacak işgallerin hukuksal dayanağını oluşturmaktır. PARİS KONFERANSI Vilayet-i Sitte (Van. Bitlis, Erzurum, Diyarbakır, Elazığ ve Sivas) bir karışıklık durumunda anlaşma devletlerince işgal edilebilecek Wilson İlkeleri’ne rağmen İtilaf Devletleri ve Yunanistan, Osmanlı Devleti’ni paylaşmanın yollarını aramışlardır. Bunun için büyük bir propaganda ve mücadeleye girmişlerdir. Paris Konferansı, bu mücadelenin diplomatik sahnesi olarak 32 devletin katılımıyla 18 Ocak 1919’da açılmıştır. Konferansa ABD. İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya egemen olmuştur. İtilaf Devletleri daha sonra sırasıyla Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Macaristan ile anlaşma imzalamışlardır Fakat Osmanlı Devleti’yle yapılacak barış antlaşması sonraya bırakılmıştır. (Nedeni, itilaf Devletleri’nin Osmanlı topraklarını nasıl paylaşacakları konusunda aralarında henüz anlaşamamış olmaları idi.) Yorum: Doğu Anadolu’da bir ermeni Devleti’nin kurulması amaçlanmaktadır. Bütün haberleşme istasyonları (telsiz, telgraf, posta) İtilaf Devletleri’nin kontrolüne verilecek. Yorum: İşgal sırasında halkın, olaylardan haberdar olmasını engellemektir. Osmanlı ordusu terhis edilecek, cephaneleri Anlaşma Devletleri’ne teslim edilecek. Yorum: İşgaller sırasında halkı savunmasız bırakmak ve direniş hareketlerine karşı önlem almaktır. Fransa ile İngiltere, Yunanistan’ı destekleyerek Doğu Trakya ve İzmir çevresinin Yunanistan’a verilmesini sağlamışlardır. İngiltere, İtalya’nın güçlenmesinin kendi sömürge yolları için bir tehdit oluşturabileceğini düşünüyordu. Bu durum İtalya’yı huzursuz etmiştir. İtalya, sonraki yıllarda Kurtuluş mücadelesini destekleyerek İngiltere ve Yunanistan’dan intikam alacaktır. Osmanlı Devleti’nin elindeki savaş esirleri serbest bırakılacak ancak, Osmanlı esirleri Anlaşma Devletleri’nin kontrolünde kalacak. Iran ve Kafkasya’ya giren Türk orduları geri çekilecek. Bütün tersane ve limanlardan Anlaşma Devletleri yararlanacak. İtilaf Devletleri, sahte belgelerle bazı gerçekleri çarpıtarak konferansı yönlendirmişlerdir. Yunanistana verilmesi kararlaştırılan yerlerde nüfus çoğunluğunun Rum Bütün demiryolları ve geçitler itilaf devletlerinin kontrolüne verilecek. 54 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Anlaşma Devletleri kömür, akaryakıt gibi ihtiyaç maddelerini Türkiye’den karşılıksız sağlayacak. olduğuna dair Paris Konferansı’na yanlış bilgi verilmiştir. Mondros Ateşkes Antlaşması kayıtsız şartsız bir teslim antlaşmasıdır. Yunan ordusunun derhal geri çekilmesi ve yerlerine İtilaf kuvvetlerinin kuvvet göndermesi gerekir. Osmanlı devleti fiilen sona erdi. İzmir ve havalisinin, milliyet prensiplerine göre Yunanistan’a katılması söz konusu olamaz. Çünkü bu yerlerde Türk çoğunluğu hakimdir. Anlaşma devletleri Wilson ilkelerine ters düşmeden Osmanlı topraklarını işgal edebileceklerdi. Boğazların anlaşma Devletlerine verilmesi ile Anadolu ve Rumeli toprakları arasındaki ilişkiler zorlaşmıştır. Mondros sonrası, işgallerin haksız olduğunu dünyaya duyuran ilk resmi belgedir. Bir Ermeni Devleti’nin kurulması için tüm şartlar hazırlandı. (24. madde) MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI’NDAN SONRA GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK İŞGALLER: Osmanlı Devleti savunmasız bir hale getirildi. 3 Kasım 1918 İngilizler, Musul’u işgal ettiler. 4 Kasım 1918 Fransızlar; Hatay, Dörtyol ve Çukurova’yı işgal ettiler. Anadolu’da Mondros’a ilk tepkiler Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurularak dile getirilmiştir. 6 Kasım 1918 İtalyanlar; Antalya, Marmaris, Bodrum ve Kuşadası’nı işgal ettiler. Kurtuluş Savaşı, Mondros Ateşkes Antlaşmasına bir tepki olarak başladı. 13 Kasım 1918 İtilaf Devletleri donanması İstanbul’a geldi. Ateşkes Antlaşması, Barış antlaşması imzalanıncaya kadar silahların susmasıdır. Geçici sözleşmedir. Eğer barış sağlanamaz ise bu ateşkes bozulur ve savaş tekrar başlar. Barış Antlaşması; ateşkesin sağladığı ortamda, KUVAY-Î MİLLİYE geniş kapsamlı görüşmeler sonucunda imzalanır. Savaşın resmen sona ermesini sağlayan Kuva-i Milliye halk tarafından oluşturulmuş düzensiz birliklerdir. Gerilla taktiğiyle savaşmışlardır. Düşman ilerleyişini tam anlamıyla durduramamışlardır. antlaşmadır. Düzenli ordunun kurulmasına ve TBMM nin açılmasına zaman kazandırmıştır. İZMiR’iN İŞGALİ VE AMİRAL BRiSTOL RAPORU TBMM’nin açılmasından sonra çıkan isyanlarda TBMM’nin otoritesini sağlamak için mücadele etmişlerdir. Paris Konferansı gereği Yunanistan 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmiştir. Amaçları Büyük Yunanistan (Megalo-ldea) olan Yunanlılar bölgede korkunç zulüm ve katliamlar yapmışlardır. Türklük ve milliyetçilik duygularıyla hareket eden insanlar tarafından kurulmuştur. İzmir’in işgali, bütün yurtta büyük bir nefretle karşılanmıştır, Anadoluda ki Kuvay-î Milliye hareketleri hız kazanmıştır. Bölgesel amaçlıdırlar. İhtiyaçlarını halktan karşılamaktaydılar. Bazen yargısız infaz yaptıkları da olurdu. Bu nokta, halkın da tepkisini çekmiştir. Anadolu’daki Yunan zulmü Avrupa kamuoyunu harekete geçirmiştir. Osmanlı Hükümeti’nin başvurusu üzerine bölgedeki katliamları araştırmak üzere bir soruşturma komisyonu gönderilmiştir. İşgallere İstanbul Hükümeti tepkisiz kaldığı için kurulmuşlardır. Amerikalı, Amiral BRiSTOL başkanlığında İngiliz, Fransız ve İtalyan generallerinden oluşan komisyonun hazırladığı raporda özetle şöyle deniyordu (11 Ekim 1919): Düzenli ordu kurulunca misyonunu tamamlamıştır. İlk işgal edilen yer Musul’dur. (3 Kasım 1918). Sonuçları açısından en önemlisi İstanbul’un işgali olmuştur (16 Mart 1920). İzmir ve havalisindeki katliamlardan Yunanistan sorumludur. İzmir ve havalisinde Hıristiyan halkın tehlikede 55 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net ÜLKENİN İÇ DURUMU VE CEMİYETLER Zararlı cemiyetlerin ortak özelliği: Osmanlı Devleti’nin artık bağımsız bir devlet olarak yaşayamayacağı, varlığını ancak bir himaye/manda ile koruyabileceği ve direnmenin gereksizliğine inanmalarıdır. Savaş sonrasında Osmanlı Hükümeti çaresiz kalmıştır. Devlet otoritesi yok olmuş, çöküşü hızlandıracak birçok zararlı cemiyet ortaya çıkmıştır. Zararlı Cemiyetler: Zararlı Cemiyetler Azınlıkların Kurduğu Zararlı Cemiyetler İşgallerin başlamasıyla, İngiliz ve Fransızlardan destek alan azınlık Rum ve Ermeniler siyasi emellerini gerçekleştirebilmek için çeşitli dernekler kurmaya başlamışlardır. Türklerin Kurduğu Milli Varlığa Zararlı Cemiyetler Mavri Mira Cemiyeti İstanbul Rum Patrikhanesi kurmuştu. Amacı Bizans’ı tekrar diriltmekti. Cemiyet, Yunanistan’dan destek alıyordu. Yunan Kızılhaçı, Göçmenler Komisyonu ve Rum İzcilik teşkilatları yan kuruluşlarıydı. Ege ve Trakya’da faaliyet gösteriyordu. Pontus Rum Cemiyeti Rum Patrikhanesine bağlı olup Yunan emellerine hizmet için kurulmuştu. Trabzon, Samsun çevresinde bir Rum devleti kurmak için çalışıyordu. Taşnak ve Hınçak Dernekleri Doğu Anadolu’da, Ermenistan Devleti kurmak amacıyla oluşturulmuşlardı. ABD’nin desteğini sağlamaya çalışıyorlardı. Bu cemiyetler, ayrıca Türk halkına karşı şiddet eylemleri ve işkencelerde yapıyorlardı. Etnik-i Eterya Cemiyeti İlk kuruluş amacı, Yunanistan’a bağımsızlığını kazandırmaktır. I. Dünya Savaşında ise, Rumların yaşadığı tüm toprakları Yunanistan’a katarak eski Bizans’ı canlandırmayı hedeflemiştir. Alyans İsrailit Cemiyeti İstanbul’daki Yahudi gençler tarafından kurulmuştur. Filistin’den Elazığ’a kadar uzanan topraklarda Büyük İsrail’i kurmayı hedeflemiştir. Sulh ve Selamet-i Osmaniye Fırkası İstanbul Hükümeti’nin destekçisiydi. Padişah ve Halife yanlısı idi. Direnmenin gereksizliğini ve kurtuluşun padişahın buyruklarına bağlı kalmakla gerçekleşebileceğini savunuyordu. Kürt Teâl-i Cemiyeti Wilson İlkeleri doğrultusunda bağımsız bir Kürdistan Devleti kurmayı amaçlıyordu. Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine katılmayı reddetmiştir. Kürdistan ve Jin adlı gazeteler yayınlamıştır. Teâl-i İslam Cemiyeti Halifeye ve şeriata bağlılığı savunuyordu. Milli Mücadeleyi engellemek için İstanbul’daki bazı müderrisler tarafından kurulmuştur. İngiliz Muhipler Cemiyeti ve Hürriyet ve İtilaf Fırkası ile işbirliği yapmıştır. İngiliz Muhipleri Cemiyeti İngiliz mandasını savunmuşlardır. İstanbul’da kurulmuş ve Osmanlı Devleti tarafından desteklenmiştir. Wilson (Prensipler) Cemiyeti Amerikan mandasını sağlamaya çalışıyordu. Cemiyetin kurucularından bir kısmı kurtuluş savaşı mücadelesine katılmıştır. Hürriyet ve İtilaf Fırkası İttihat ve Terakki’nin en büyük karşıtlarındandır. Mondros’tan sonra milli mücadeleye karşı iç ayaklanmalarda öncü olmuşlardır. 56 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Milli Cemiyetler: İstanbul Hükümetlerinin sessizliği ve işgallerin ilerlemesi karşısında Türk halkı tarafından kurulan cemiyetlerdir. Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri olarak faaliyet göstermişlerdir. Milli Cemiyetler: Milli Cemiyetler İlk milli direniş örgütüdür. Edirne’de kurulmuştur. Trakya’yı, Yunanistan’a karşı Trakya Paşaeli Cemiyeti korumayı amaçlamıştır. Gerekirse bağımsız devlet kurmak düşüncesindedir. Lüleburgaz ve Edirne Kongrelerini düzenlemiştir. İzmir ve Ege Bölgesi’nin Yunanistan’a katılmasını önlemek amacıyla kurulmuştur. İzmir Müdafaâ-i Hukuk-ı Oluşturduğu İzmir Reddi İlhak Cemiyeti vasıtasıyla halkı direnişe çağırmış, işgallere Osmaniye Cemiyeti karşı ilk direniş hareketlerini başlatmıştır. Balıkesir ve Alaşehir Kongrelerini düzenlemiştir. Adana ve civarını işgallerden korumak ve Ermeni faaliyetlerine karşı yöredeki milli Kilikyalılar Cemiyeti hareketi örgütlemek amacıyla kurulmuştur. Pozantı Kongresini düzenlemiştir. Şark Vilayetleri (Doğu İstanbul’da kurulmuş ve kısa bir süre sonra çalışmalarına Erzurum’da başlamıştır. Doğu Anadolu) Müdafaa-i Hukuk-ı Anadolu’nun bölünmezliğini savunmuş, Ermeni emellerine engel olmayı amaçlamış, Milliye Cemiyeti bölgeden göçü engellemeye çalışmıştır. Vatan ve Hadisat gazetelerini çıkarmıştır. Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Doğu Karadeniz bölgesindeki Pontus Rum faaliyetlerine karşı kurulmuştur. İstikbal Milliye Cemiyeti gazetesini çıkarmıştır. Partiler üstü bir cemiyet olup İstanbul’da kurulmuştur, Amacı basın-yayın yoluyla Türk Milleti’nin haklı davasını dünyaya duyurmaktı. Diğer milli cemiyetlerden farklı olarak, Milli Kongre Cemiyeti milli mücadeleye bir bütün olarak bakmış; bölgesel düşünmemiştir. Kuvay-ı Milliye ifadesini ilk defa kullanan cemiyettir. Yorum: Mondros’tan sonra başlayan işgallere karşı Türk Doğu Anadolu’daki faydalı cemiyetler Erzurum Kong- halkının ilk tepkileridir. resi’nde tek bir çatı altında toplanmıştır. Milli mücadeleye zemin hazırlamışlardır. Cemiyetlerin metodu, olabilecek İşgallerin haksız ol- Yararlı cemiyetler ulusal değil bölgesel amaçlıdır- duğunu dünyaya basın yayın yoluyla duyurmaktır. Bu lar. noktada silahlı direniş örgütleri olan Kuva-i Milli- Bulundukları bölgelerin Türklüklerini ispatlamak ye’den ayrılırlar. için kurulmuşlardır. “Anadolu’nun Türkler tarafından yurt edinilmesin- Olabilecek İşgallere karşı halkı bilinçlendirmeyi he- den sonra geçen 800 yıllık sürede Anadolu Türk def almışlardır. egemenliği bu ölçüde tehdit altında kalmamıştı. Amaç olarak silahlı direnişe geçmeyi ve gerekirse yabancı devletlerden faydalanmayı ilke edinmişler- Tüm Milli Cemiyetler, 11 Eylül 1919 tarihinde Sivas di. Kongresinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Halkın cemiyetler etrafında birleşmesini sağlamak Cemiyeti adı altında birleşmiştir. istemişler, göç edilmemesi için mücadele etmişler, halkı azınlıklar karşısında siyasi dini, ilmi, iktisadi Not: Kuva-i Milliye, Kuvay-i Milliye veya Kuvayı Milliye yönden geliştirmek istemişlerdir. aynı anlama gelen, TDK’ya göre aynı anlamda kullanılan Sivas Kongresi’nde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i terimlerdir. Hukuk Cemiyeti adı altında birleşmişlerdir. 57 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Geçmiş yıllarda bu konuyla ilgili sorulan KPSS soruları (KPSS - 2000) Osmanlı Devleti hangi savaş sırasında, kapitülasyonları tek taraflı olarak kaldırdığını ilan etmiştir? A) Birinci Dünya Savaşı B) Trablusgarp Savaşı C) Osmanlı – Rus Savaşı D) Kırım Savaşı E) Balkan Savaşları Yanıt: A (KPSS - 2002) I. I. Dünya Savaşı II. Trablusgarp Savaşı III. Dömeke Savaşı Mustafa Kemal’in Türk kamuoyunda tanınmasında yukarıdaki savaşların hangileri etkili olmuştur? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III Yanıt: A (KPSS - 2006) Mustafa Kemal’in komutanlığını yaptığı, I. Derne, II. Anafartalar, III. Conkbayırı savaşlarından hangilerinin kazanılması İstanbul’un işgalini önlemiştir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) II ve III Yanıt: E (KPSS - 2007) Osmanlı İmparatorluğu Makedonya’yı aşağıdakilerden hangisinin sonucunda kaybetmiştir? A) I. Dünya Savaşı B) Trablusgarp Savaşı C) Balkan Savaşları D) Kurtuluş Savaşı D) 1877–78 Osmanlı Rus Savaşı Yanıt: C (KPSS - 2011) Aşağıdakilerden hangisinin Osmanlı Devletinin ve Almanya’nın Kafkas Cephesinin açılmasıyla elde etmeyi planladıkları kazanımlardan biri olduğu savunulamaz? A) Bakü petrollesini ele geçirmek B) Kafkaslar üzerinden Hindistan’a ulaşmak C) Rusya’nın güneye inmesini önlemek D) Kafkaslardaki bağımsızlık mücadelesini desteklemek E) Süveyş kanalını ele geçirerek İngilizlerin sömürgelerine giden yolu kapatmak Yanıt: E (KPSS - 2011) I. İslam Teali Cemiyeti II. İngiliz Muhipler Cemiyeti III. Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası Yukarıdakilerden hangileri ulusal mücadeleye karşı çıkmıştır? A) I, II ve III B) II ve III C) I ve II D) Yalnız III E) Yalnız I Yanıt: A 58 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 6. Bölüm. KURTULUŞ SAVAŞI KURTULUŞ SAVAŞI (Hazırlık Dönemi) İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali haksızlıktır ve bu haksız İşgal kabul edilemez. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Çıkışı: Türk Milleti, milli hâkimiyet ve milli bağımsızlık arzusundadır. Mondros’tan sonra İstanbul’a dönen Osmanlı subaylarından bazıları (Başta Kazım Karabekir olmak üzere) İtilaf Devletleri tarafından Anadolu’nun işgali ve İstanbul’da kalınarak yapılabilecek her hangi bir şeyin olmaması karşısında çeşitli bahanelerle Anadolu’ya geçerk halkı işgallere karşı teşkilatlandırmaya başladılar. Samsun Raporu, milli mücadelenin ilk raporudur. Mustafa Kemal’in İstanbul Hükümeti ile görüş ayrılığına düştüğünü gösteren ilk belgedir. Mustafa Kemal İstanbul’da kaldığı süre içersinde önce hükümette görev alarak siyasi yönden vatanın kurtuluşuna hizmet etmeyi düşünmüş, ancak İstanbul hükümeti üzerindeki İtilaf Devletleri baskısı karşısında hükümetin çaresizliğini gördükten sonra bu fikrinden vazgeçmiştir Havza Genelgesi (28 Mayıs 1919) Amacı: İzmir’in işgalini tüm Anadolu halkına duyurmak, halkta oluşmaya başlayan ulusal bilinci, işgallere karşı tepkiye dönüştürmektir. Bu sırada Doğu Karadeniz’e Pontus Cemiyeti’nin çıkardığı karışıklıklar ciddi boyutlara ulaşmış ve halk arasında yer yer mücadeleler baş göstermiştir. İngilizler bögedeki karışıklıkların önlenememesi durumunda Merzfon ve Samsun’da kendilerine karşı bir halk hareketinin başlamasından korkar iken İstanbul Hükümeti de karışıklıklar bir an önce bastırılmazsa Mondros’un devreye girmesinden endişe ediyordu. Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıktıktan sonra, derhal askeri birliklerle ilişki kurmuştur. Bir yandan yerel örgütlerin birleştirilmesi için çalışırken öte yandan da İzmir’in işgali ile büyüyen tepkileri yönlendirmek istemiştir. Bu amaçla Kazım Karabekir, Refet Bele ve Ali Fuat Paşa gibi komutanlarla temasa geçmiştir. İstanbul Hükümeti ve İngilizler yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı Karadeniz bölgesinde huzurun sağlanmasından yana idiler. Bölgede huzuru sağlamak amacı ile Sultan Vahdettin, Mustafa Kemal’i Dokuzuncu Ordu Müfettişi sıfatıyla Karadeniz bölgesine gönderdi. 28 Mayıs’ta yayınladığı Havza Tamimi (Genelgesi) ile miting ve protesto hareketlerini başlatmıştır. Böylece milli direniş bilincini uyandırmak istemiştir. Önemli maddeleri: Anadolu’nun her köşesinde işgalleri protesto mitingleri yapılmalıdır. Trabzon. Samsun, Sivas, Erzurum, Erzincan ve Van bölgesinde huzur ve asayişi sağlamakla görevlendirilen Mustafa Kemal, 16 Mayıs’ta Bandırma vapuru ile beraberinde 17 kişilik mahiyetiyle birlikte olduğu halde İstanbul’dan ayrıldı. Üç günlük bir yolculuktan sonra Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsuna çıkması ile Milli Mücadele başladı. Mustafa Kemal’e Sultan Vahdettin Anadolu’daki tüm mülki amir ve askeri komutanlara emretme yetkisi vermişti. İstanbul hükümetinin emirlerine bile uymakla yükümlü olmayıp direk Padişah’tan gelen emirler kendisini bağlayabiliyordu. Milli tehlikeye karşı millet uyarılmalı. Gösteriler sırasında düzenin korunmasına dikkat edilmeli, Hıristiyan azınlığa karşı saldırı yapılmamaya özen gösterilmelidir. Not: Amaç; Mondros’un 7. ve 24. maddelerinin uygulamaya geçmesini engellemektir. Samsun’a çıktıktan sonra Mustafa Kemal görevi gereği bölgede durum değerlendirmesi yaptıktan sonra bir rapor hazırlayarak bu raporu İstanbul’a telgrafla göndermiştir. Yorumlar: Milli mücadele için atılan ilk adımdır. Milli mücadelenin ilk genelgesidir. Samsun Raporu olarak adlandırılan bu raporda Mustafa Kemal düşüncelerini özetle şöyle ifade etmiştir: Halkı işgallere karşı protesto etmeye çağıran ilk belgedir. Bölgedeki karışıklıkların sorumlusu Rumlardır. Eğer Rumlar siyasi emellerinden vazgeçerlerse bölgede huzur ve asayiş kendiliğinden sağlanır. Türk halkı, Kuvay-ı Milliye’yi benimseyerek etrafında toplanmaya başlamıştır. Mustafa Kemal, ilk kez İstanbul’a geri çağrılmıştır. Türklüğün yabancı mandası ve kontrolüne tahammülü yoktur. 59 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net AMASYA GENELGESİ (22 Haziran 1919) 3. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Amasya Genelgesi, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele ve Mustafa Kemal’in imzalarıyla Kazım Karabekir Paşa ile Cemal Paşa’nın telgraf imzalarıyla yayınlanmış olup Milli Mücadelenin amacını, yöntemini ve gerekçesini belirleyen temel bir belgedir. Yorum: Kurtuluş Savaşı’mızın yöntemi belirtilmiştir. İleride yönetim şeklinin değiştirileceği ve milli egemenlik için önemli bir adım atılmıştır. Kurtuluş çaresi olarak padişah, halife, manda ve himaye düşüncesinde olanların yerine milliyetçilik, milli egemenlik ve milli bağımsızlık düşüncesi konmuştur. Not: Genelgenin çok imza ile yayımlanmasının nedenleri: 1. Genelgenin, halk üzerindeki etkisini arttırmak. 2. Mustafa Kemal’in tutuklanması halinde genelgenin geçerliliğini devam ettirmek. 3. Milli mücadeleyi kişisellikten kurtarmak. 4. Milli mücadeleyi, orduya dayandırmak. Hem padişaha, hem de işgalci güçlere karşı çıkılmıştır. 4. Her türlü etki ve denetimden uzak milli bir kurul oluşturulmalıdır. Yorum: Kurtuluş mücadelesi kişisellikten çıkarılarak kurumsallaştırılmaya çalışılmıştır. Amasya Genelgesinin Maddeleri: 1. Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir. Temsilciler Kurulunun oluşturulması ile ileride TBMM’nin açılacağına vurgu yapılmıştır. Yorum: 5. Anadolu’nun her bakımdan en güvenli yeri olan Sivas’ta milli bir kongre toplanacaktır. Vatanın içinde bulunduğu kötü durum, millete duyurulmuştur. Kurtuluş Savaşı’nın gerekçesi belirtilmiştir. Yorum: Bölgesel kurtuluşu çare olarak gören vatanseverlere uyarı yapılmıştır. Milli bir kongre toplayarak milli birlik ve beraberlik sağlanması istenmiştir. Vatanın kurtuluşu için milletçe milli birlik ve beraberlik içinde çalışmaların yapılmasının gereği ortaya konulmuştur. Milli cemiyetlerin tek çatı altında birleştirilmesi hedeflenmiştir. Türk milletinin geleceğinin, Türk milletinin seçtiği temsilciler tarafından kararlaştırılması istenmiştir. Türk Milleti, milli bağımsızlık ve egemenlik mücadelesine çağırılmıştır. İstanbul hükümetine karşı milli bir hükümetin kurulmasına ortam hazırlamıştır. 2. İstanbul hükümeti, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi yok gibi göstermektedir. 6. Bütün sancaklardan, halkın güvenini kazanmış üç delegenin Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetleri ile belediyelerce seçimi gerçekleştirilmesi istenmiştir. Yorum: İstanbul hükümetine ilk defa karşı çıkılarak hükümetin görevini yerine getiremediği açıkça millete gösterilmiştir. Yorum: Kararların, halkın istekleri doğrultusunda alınmasının önemi belirtilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın gerekçelerinden biri de İstanbul hükümetinin, millete karşı olan görevini yerine getiremediği olarak millete gösterilmiştir. Milli birlik ve beraberliğin ve Milli mücadelenin, toplumun bütün kesimlerine açık olduğu gösterilmiştir. Milli Cemiyetler ve yerel idareler etkin duruma getirilmiştir. 60 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 7. Bu genelge, ulusal bir sır olarak tutulacaktır. Mustafa Kemal, 8 Temmuz 1919 tarihinde görevinden alınacağını öğrenince bütün görevlerinden ve askerlik hayatından istafa ederek bir sivil olarak halıkın arasına katılmıştır. Yorum: İşgal güçleri ve İstanbul hükümetinin, Sivas Kongresi’ni engellemeye yönelik faaliyetlerine karşı önlem alınmıştır. ERZURUM KONGRESİ (23 TEMMUZ 1919) Milli mücadele hareketini, azınlıklar ve İstanbul hükümetinden saklanmaya çalışılmıştır. Bu kongrenin toplanmasında Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Kazım Karabekir Paşa’nın büyük rolleri olmuştur. Doğu Anadolu’nun bazı illerinin Ermenilere verileceği iddiası ve Trabzon ve havalisinde bir Pontus Rum Devleti kurulacağı bilgisi üzerine Kazım Karabekir’in desteği ile 23 Temmuz -7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum’da toplanan bu kongreyi, Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti toplamıştır. 8. Doğu illeri adına 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacak ve Erzurum Kongresi’nde seçilecek olan delegeler, Sivas’ta yapılacak olan milli kongreye katılacaklardır. 9. Askeri ve milli örgütler, hiçbir şekilde dağıtılmayacak; askerler terhis edilmeyecek; askeri komutanlar görevlerini bırakmayacak ve başkalarına devretmeyecektir. Kongreye, Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis ve Sivas-tan 64 delege katılmıştır. Amasya Genelgesi’nde 10 Temmuz’da toplanması kararlaştırılan kongre, bazı delegelerin gecikmesinden dolayı 23 Temmuz 1919’da toplanabilmiştir. Erzurum delegesi istifa ettirilerek Mustafa Kemal de kongreye Erzurum delegesi olarak katılmış ve oy birliği ile kongre başkanlığına seçilmiştir. Yorum: Alınan kararların uygulanması için ordu görevlendirilmiştir. Mustafa Kemal, kendisine verilen yetkilerin dışına çıkarak padişaha ve İstanbul hükümetine karşı çıkmıştır. Erzurum Kongresinde Alınan Kararlar: 1. Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez. Mondros Ateşkes Antlaşması’na karşı çıkılmıştır. Yorum: Kurulacak olan devletin milli sınırları belirlenmiştir. Amasya Genelgesinin Sonuçları: Padişah iradesinin yerine ulusal irade geçmiştir. Mondros Ateşkesi ve işgaller reddedilmiş. Türk inkılabının ihtilal programıdır. İlk defa milli sınırlar belirtilmiştir. Milli mücadelenin amaç, gerekçe ve yöntemini belirlemiştir. Bölgesel bir kongre olmasına rağmen bütün Türk Ulusunu ilgilendiren bir karar alınmıştır. Türk milletine bağımsızlık ve egemenlik yolunda yapılan ilk çağrıdır. Erzurum Kongresi’nin bu maddesi Misak-ı milli içinde yer almıştır. Kurtuluş Savaşı’nın resmen ilanı olup bir ihtilal beyannamesidir. 2. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı Osmanlı Hükümeti dağılırsa millet birleşerek karşı koyacaktır. Türk tarihinde ilk defa milli egemenlik kavramı dile getirilmiştir. Yönetim biçimini değiştirme düşüncesi ilk defa belirtilmiştir. Yorum: İşgalere karşı bölgesel kurtuluş anlayışı terk edilmiş. İstanbul hükümetine ilk kez toplu bir tepki dile getirilmiştir. Direniş hareketinin, bir halk hareketi olduğu vurgulanmıştır. Mustafa Kemal, “Artık İstanbul, Anadolu’ya hakim değil; hadim olmak zorundadır.” Diyerek Anadolu’da yeni ve milli bir hükümetin kurulacağını bildirmiştir. 61 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 3. Vatanın bağımsızlığına İstanbul Hükümeti’nin gücü yetmezse, geçici bir hükümet kurulacak, bu hükümetin üyelerini milli kongre seçecektir. 8. Ulusal irade ve toplanan ulusal güçler, padişahlık ve halifelik makamını kurtaracaktır. Yorum: Yorum: Ulusal egemenlik anlayışına ters düşen bu kararın alınmasının temel nedeni, milli birliğin bozulmamasını sağlamaktır. İlk defa İstanbul hükümeti dışında yeni bir hükümetin kurulmasından bahsedilmiştir. Amasya Genelgesi’ndeki devlet kurma bilinci, yeni bir devlet kurma kararına dönüşmüştür. 9. Devlet ve ulusumuzun içeriden ve dışarıdan bağımsızlığı ve yurdumuzun bütünlüğü saklı kalmak koşulu ile dışarıdan yardım kabul edilecektir. Yeni kurulacak olan hükümetin demokratik yollardan oluşacağı belirtilmiştir. Yorum: 4. Manda ve himaye kabul edilemez. Yabancı devletlerle kurulacak ilişkilere dair ilkeler belirlenmiştir. Yorum: İlk kez manda ve himaye reddedilmekte ve tam bağımsızlık hedeflenmektedir. 10. Bütün direniş cemiyetleri her türlü particilik akımından tamamen uzaktır. 5. Hiristiyan azınlıklara siyasi hâkimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozacak haklar verilemez. Yorum: Bu madde ile ulusal birliği zedeleyen particilik çekişmelerinden uzak kalınarak halkın bütün kesimlerinin milli mücadele etrafında birleştirilmesi amaçlanmıştır. Yorum: Azınlıkların devlet kurma ve Anadolu’yu parçalama girişimlerine karşı çıkılmış. Kapitülasyonların kaldırılacağı belirtilmiştir. Erzurum Kongresinin Önemi: 6. Milli meclis derhal toplanmalı, hükümetin çalışma-ları meclis denetimine verilmelidir. Erzurum Kongresi toplanma yönüyle bölgesel, aldığı kararlar yönünden ulusaldır. Yorum: İlk defa milli sınırlar belirtilerek vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı ilan edildi. Mebusan Meclisi’nin açılması kararlaştırılmış ve meclis eliyle İstanbul hükümetinin faaliyetleri denetim altına alınmaya çalışılmıştır. İlk defa milli egemenliğin gerçekleşmesi ve demokrasi fikrinden söz edilmektedir. Milli egemenliğe önem verildiği gösterilmiştir. Mustafa Kemal 9 kişilik Temsil Kurulu oluşturarak, mücadeleyi millete mal etmiştir. İlk defa manda fikrine karşı çıkılmıştır. 7. Kuva-i Milliye’yi etkin ve Milli iradeyi hakim kılmak esastır. Kurtuluş Savaşı’mızın ana programı niteliğindedir. Yorum: Kuva-i Milliye’den kastedilen birlik, halkın içinden çıkacak olan milli bir ordudur. İlk defa milli bir devletten bahsedilmiştir. Milli iradeden kasıt; millet iradesine dayalı yeni bir yönetim anlayışıdır. İlk kez silahlı mücadeleden bahsedilmiştir. İlk kez kapitülasyonlara karşı çıkılmıştır. İstanbul hükümeti, Mustafa Kemal ve Rauf Orbay hakkında tutuklama kararı çıkarmıştır. Saltanat sistemi yerine millet egemenliğine dayalı bir yönetim önerilmiştir. Amasya Genelgesi’nde belirtilen düşünceler, ilk defa milli bir karara dönüştürülmüştür. Yeni kurulacak olan yönetimin Cumhuriyet olacağına ve millet egemenliğinin koşulsuz gerçekleştirileceğine vurgu yapılmıştır. 62 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net BALIKESİR - ALAŞEHİR KONGRELERİ Sivas Kongresi’nde Alınan Kararlar: (Temmuz-Ağustos 1919) 1. Erzurum Kongresi kararları aynen kabul edilmiştir. Yorum: Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı silahlı direnişin örgütlenmesi ve Batı cephesinin kurulmasına dair karar alınması nedeniyle önemlidir. Bölgesel karakterlidir. Amasya Genelgesi kararları benimsenmiştir. Erzurum Kongresi kararları bölgesellikten çıkarılmıştır. Alınan kararlar, milli mücadelenin ve Misak-ı Milli’nin temellerini oluşturmuştur. Bölgesel bir kongre olan Erzurum Kongresi’nin kararları, milli bir kongre tarafından onaylanarak bütün ulusa mal edilmiştir. Kongre’ye çağrı Mustafa Kemal Paşa tarafından, Amasya Genelgesi ile yapılmıştı. Erzurum Kongresi kararlarının tüm yurda mal edilmesi kongrenin özünü oluşturur. 2. Ulusal direnişi gerçekleştirmek için kurulan dernekler, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla birleştirilmiştir. ALAŞEHİR KONGRESİ (16-25 Ağussos 1919) Yorum: Erzurum ve Balıkesir kararları görüşülmüştür. Yunanlılara karşı savaş kararı alınmış, silah ve asker toplama işlemine başlanmıştır. Amasya Genelgesi kararlarına uymakla birlikte, Sivas Kongresine katılmama kararı alınmıştır. Ulusal güçler birleştirilerek tek elde toplanmış ve milli mücadelenin başına Mustafa Kemal, milli irade ile seçilmiştir. İşgale karşı bölgesel savunma yerine milletçe savunma kararı alınmıştır. SİVAS KONGRESİ (4 Eylül 1919) 3. Manda ve himaye düşüncesi kesin olarak reddedilmiştir. Sivas Kongresi Mustafa Kemal’in çağrısı üzerine toplandı. Bu çağrı Amasya Genelgesinde yayımlanmıştı. İstanbul Hükümeti, Sivas Kongresi’ni engellemek amacıyla Elazığ Valisi Ali Galip’i görevlendirmiştir. Ayrıca İtilaf Devletleri kongre toplandığı takdirde Sivas’ın işgal edileceği tehdidinde bulundular. Mustafa Kemal milletin gücüne güvenerek bu tehditlerin hiçbirine aldırmamıştır. 29 Ağustos’ta Erzurumdan ayrılan Mustafa Kemal, 2 Eylül 1919’da Sivas’a gelerek 4 Eylül 1919’da kongreyi topladı. Yorum: Sivas Kongresi’nde bilhassa amerikan mandası istemi en fazla tartışılan konu olmuş, kongreye katılan 38 delegeden 25’i manda sistemini istemiş olmalarına rağmen yapılan görüşmeler sonucunda manda yönetimi ulusal bağımsızlığa ve egemenliğe ters düştüğü için kesin olarak reddedilmiştir. Sivas Kongresi, Anadolu’dan gelen delegelerle (38 kişi) Erzurum’da seçilen temsil kurulunun katılımıyla 4 Eylül 1919’da açıldı ve çalışmalarına başladı. Önce başkanlık seçimi yapıldı. Büyük bir çoğunluğun oyu ile Mustafa Kemal kongre başkanı seçildi. Bu red kararı, Türk milletinin tam bağımsızlık istediğini ve bunun millet gücüyle gerçekleştirileceğine olan inancını ortaya koymuştur. 4. Temsil Heyeti üye sayısı ve yetkileri arttırılarak “Temsil Heyeti, vatanın bütününü temsil eder.” Şeklinde değiştirilerek kabul edilmiştir. Kongrenin toplanması, Amasya Gnelgesi’nde karar altına alınmış; bu kongrenin amacı ise tüm milli güçleri tek bir çatı altında toplayıp Erzurum’da alınan kararları, milli kongre kararları haline getirerek milli direniş hareketini millete mal etmektir. Yorum: Bu gelişme ile Mustafa Kemal, milli mücadelenin lideri olarak bütün yurda emir verebilme yetkisine sahip olmuştur. Kongrenin toplanmasını önlemek amacıyla İstanbul hükümeti, Mustafa Kemal’in ittihatçı olduğu söylentisini yayarak Elazığ valisi Ali Galip Bey’i, Mustafa Kemal’i tutuklamakla görevlendirmiş, ayrıca İngilizlerin, Karadeniz Birlikleri komutanı General Milne tarafından da ortaya atılan Milne Hattı Projesi ile direniş hareketi kırılarak kongrenin yapılmasına gerek bırakılmayacağı düşüncesine rağmen kongre toplanmıştır. Sivas Kongresi’nde en önemli iki sorun ise; kongre başkanlığı sorunu ile manda ve himaye sorunu olarak karşımıza çıkmıştır. Temsil Heyeti, ilk defa yürütme yetkisini kullanarak Ali Fuat Paşa’yı Batı Cephesi komutanlığına tayin etmiştir. Temsil Heyeti, TBMM açılıncaya kadar hükümet gibi görev yapmıştır. İstanbul hükümeti, Temsil Heyeti’ni Amasya Görüşmeleri ile fiilen ve hukuken tanımıştır. 63 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 5. Gayrimüslimlere hiçbir ayrıcalık verilmeyeceği belirtilmiştir. AMASYA GÖRÜŞMESİ (20-22 Ekim 1919) Ali Rıza Paşa hükümeti ayakta kalabilmek için Anadolu harekatı temsilcileri ile bir görüşme yapmak üzere Bahriye Nazırı Salih Paşa’yı Amasya’ya gönderdi. Temsil Kurulu adına Mustafa Kemal, Rauf Bey ve Bekir Sami Bey katıldılar. Amasya’da Mus tafa Kemal ile Salih Paşa bazı protokollere imza attı. Yorum: Kapitülasyonların kaldırılması kararı alınmıştır. 6. Osmanlı Mebusan Meclisi’nin toplanması için çalışmalara devam edilmesi kararlaştırılmıştır. Birlikte alınan bu kararlar kısaca şöyledir: Yorum: Türk beldeleri asla düşmana terk edilmeyecek, manda ve himaye kabul olunmayacaktır. Halk iradesine ihtiyaç duyulmuştur. Osmanlı yönetimi ile milli irade birleştirilmeye çalışılmıştır. Gayri Müslim azınlıklara toplum dengesini bozacak ayrıcalıklar verilmeyecektir. Alınan kararların, meclis kararı haline dönüştürülmesi istenmiştir. Mebuslar Meclisinin İstanbul’da toplanmasının Meclis’in özgür iradesini kısıtlayacağı, barış sağlanana kadar hükümetin seçeceği güvenli bir yerde toplanması, istenmiştir. Sivas Kongresinin Önemi: Ayrıca alınan gizli kararlara göre ise: (İzmir kurtarılmaya çalışılacak. Milli iradeye karşı olan ve yabancı devletlerin çıkarlarına hizmet eden cemiyetler ve gazetelerin çalışmalarına son verilecektir.) Fakat Salih Paşa bu verdiği sözleri yerine getirememiştir. Milli bir kongredir. Ulusal egemenlik ilkesini kabul etmiştir. İstanbul hükümetine bağlı olmadığını göstermek için Anadolu’ya atanan vali ve kaymakamları, göreve başlatmayarak İstanbul’u memleketsiz bir hükümet haline getirmiştir. Sonuç: İrade-i Milliye gazetesini çıkarmıştır. İstanbul Hükümeti ilk kez Milli Mücadeleyi ve Temsil Kurulunu tanımış oluyordu. İstanbul ile haberleşme ve ilişkileri keserek Damat Ferit hükümetini istifa ettirmiş, yerine Ali Rıza Paşa hükümeti kurulmuştur. İstanbul Hükümeti’nin Milli Mücadele’ye karşı olan olumsuz tutumu bir süre engellenmiştir. Meclis-i Mebusan’ın toplanması sağlanmış, Misak-ı Milli Meclisinin onayından geçmiştir. Bağımsızlık yolunda atılan en önemli adımdır. Temsil Kurulu’nun Ankara’ya Gelmesi (27 Aralık 1919) Sivas Kongresine Tepkiler: İstanbul’da toplanacak olan Meclis-i Mebusan’ın çalışmalarını daha yakından takip edebilmek amacıyla Temsil Heyeti Ankara’ya geldi. Bu iş için Ankara’nın seçilmesinin nedenleri şunlardır: İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Anadolu’da başlayan Ulusal Kurtuluş hareketini isyancı ve kanunsuz bir kuruluş olarak değerlendiriyordu. Sivas Kongresi’nin başarılı geçmesi üzerine Padişah’a milletin Sadrazam Damat Ferit’e güveni kalmadığını bildiren telgraflar çekildi. Sadrazam bunların padişaha ulaşmasını engelleyince Mustafa Kemal Paşa da Sivas Kongresi adına İstanbul’la her türlü posta-telgraf haberleşmesinin kesilmesini bildirdi. Bunun üzerine 2 Ekim 1919’da Damat Ferit is-tifa etti. Sadrazamlığa Ali Rıza Paşa getirildi. Anadolu’nun ortasında merkezi bir konumda bulunması, bu nedenle güvenlikte olması. Milli Mücadelede en önemli cephe olan Batı Cephesi’ne yakın olması. Ulaşım ve haberleşme imkanlarının fazlalığı. Bu arada seçimler de yapılıyordu. Birçok yerde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin adayları kazanmış, Mustafa Kemal Erzurum Milletvekili seçilmiştir. Not: Mustafa Kemal, Ankara’da Milli Mücadele taraftarı mebuslarla yaptığı görüşmelerde şu toleplerde bulundu. Ali Fuat Paşa’nın Batı Anadolu Kuva-i Milliye komutanlığına getirilmesi ile Temsil Kurulu ilk yürütme yetkisini kullanmıştır. Kendisinin gıyaben meclis başkanı seçilmesi. Temsil Heyeti’nin İstanbul Hükümeti üzerindeki ilk etkisi Damat Ferit Paşa hükümetinin istifasıdır. Ali Rıza Paşa Hükümetine güvenoyu verilmesi. Sivas Kongresi’nden etkilenen kadınlar; “Anadolu Kadınları Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”ni kurmuştur. Mecliste bir Müdafaa-i Hukuk Grubu’nun oluşturulması. Misak-ı Milli kararlarının alınması. 64 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net SON MEBUSAN MECLiSİNİN AÇILMASI Sonuçları: (12 Ocak 1920) Ulusal ve bölünmez bir Türk ülkesinin sınırlarını çizmiştir. Türkler, tam bağımsızlık bilincine erişmişler ve en doğal haklarını istemişlerdir. Osmanlı Meclis-i Mebusan son defa I. Dünya Savaşı sırasında kapatılmıştı. Mustafa Kemal her fırsatta meclisin açılması gerektiğini dile getiriyordu. Amasya görüşmesinde Salih Paşa da bu fikri kabul etmiştir. İşgal güçleri de kendi istedikleri kararları çıkartabileceklerini düşünerek meclisin açılmasına ses çıkarmadılar. Mecliste Felah-ı Vatan Grubu’nun hazırladığı Misak-ı Milli kararları kabul edilmiştir. Mustafa Kemal’in düşünceleri, Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından da kabul edilmiştir. Bundan sonra yapılacak tüm görüşme, toplantı ve savaşların merkezinde hep Misak-ı Milli yer alacaktır. Temel amaç, Misak-ı Milli’ye ulaşmaktır. Anadolu’daki ulusal hareket daha da güçlenmiştir. MİSAK-I MİLLİ KARARLARI (28 Ocak 1920) İtilaf Devletlerine, Türk Ulusunun geleceğini diledikleri gibi belirleyemeyecekleri yolunda sert bir uyarıda bulunulmuştur. Misak-ı Milli ülkenin kurtulması için alınan kararlar ve Milli Ant’tır. İşgal Kuvvetleri siyasi baskıyla bu kararları geri çektiremeyince İstanbul’u işgal etmişler ve Meclisi dağıtmışlardır. Kararlar: Mondros Mütarekesi imzalandığı anda işgal edilmemiş olan Osmanlı Devleti sınırları içerisindeki her yer Türk vatanıdır, bölünemez. Türk milletinin kabul edebileceği barış şartları belirlenmiştir. İstanbul’un, Halifenin ve Boğazların güvenliği sağlanması şartı ile Boğazlar dünya ticaretine açılabilir. 3 Şubat 1920’de Mustafa Kemal Paşa’nın askerlik görevinden kendi isteği ile ayrıldığı açıklanarak nişan, rütbe ve madalyaları geri verilmiştir. Kars, Ardahan ve Batum’un geleceği halk oylaması ile belirlenmelidir. Misak-ı Milli’de ulusal egemenlikten söz edilmemiş, bununla birlikte ulusal devletten söz edilmiş ve ümmetçi anlayış çözülmeye başlamıştır. Arap toprakları ve Batı Trakya’nın geleceği halk oylaması ile belirlenmelidir. Azınlıklara tanınan haklar, diğer ülkelerde Müslümanlara tanınan haklar kadar olacaktır. Kapitülasyonlar kaldırılmalı, dış borçlarımız bizim istediğimiz şekilde bir planla ödenmelidir. İSTANBUL’UN İŞGALİ (16 Mart 1920) Misak-ı Milli Kararlarının Yorumu: Mebusan Meclisini susturmanın tek yolunun İstanbul’u işgal etmek olduğunu anlayan İtilaf Devletleri İstanbul’u işgal ettiler. Halka işgalin geçici olduğunu ve halifeye itaat etmeleri gerektiği duyurusunu yaptılar. Son Osmanlı Meclis-i Mebusa’nın yaptığı, en önemli çalışmadır. Kapitülasyonlara tepki gösterilmiştir. (7. Madde) Milli mücadelenin hedefi kesin olarak tespit edilmiştir. İstanbul’un işgali ile; Osmanlı Parlamentosu tarihe karışmıştır. İtilaf Devletleri’nin doğrudan önlem almasına neden olmuştur. Kaçabilen mebus, asker ve siyasiler Anadolu’da milli mücadeleye katılmışlardır. Erzurum ve Sivas Kongresi kararlarını Mebusan Meclisi onaylamıştır. TBMM’nin açılmasına ortam hazırlanmıştır. Hedeflenen yeni sınırlar açıklanmıştır. Milli mücadelede Mebusan Meclisi’nin desteği alınmıştır. 65 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net İşgalden Sonra Temsil Kurulunun Aldığı Kararlar ve Önlemler: Kurucu Meclis: Yeni bir devlet kurmak amacıyla kuruluş için gerekli kararları alan yeni anayasayı yapan ve yeni devletin esaslarını belirleyen halk temsilciliklerinden oluşan bir meclistir. Önemlileri şunlardır: İstanbul ile telefon ve telgraf görüşmelerinin kesilecektir. Güçler Birliği: Tüm güçlerin aynı çatı altında toplanmasıdır. 1921 Anayasasında ilk TBMM “Güçler Birliği” ilkesine yer verilmiştir. 1924 Anayasasından itibaren, “Güçler Ayrılığı” ilkesine yumuşak bir geçiş başlamıştır. İstanbul’a para ve mal gidişi durdurulacak, Anadolu’daki banka ve defterdarlıklara el konulacaktır. Anadolu’da bulunan itilaf devletleri subayları tutuklanarak, silahları alınacaktır. TEŞKİLAT-I ESASİYE (İLK ANAYASA) Anadolu’da Temsil Kurulu dışında herhangi bir makamın sözünü dinleyen olursa cezalandırılacaktır. (20 Ocak1921) Açılan yeni Mecliste Mustafa Kemal ve arkadaşlarının çalışmaları ile ilk anayasa hazırlanmıştır. Uyarı: İstanbul’un işgali ve Meclis-i Mebusan’ın dağıtılması iki olumlu gelişmeye ortam hazırlamıştır. Maddeleri: Bunlar: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. TBMM’nin açılması için uygun bir ortam oluştu ve yeni bir meclis gerekli hale geldi. Halkın geleceğine yine kendi yönetimi karar verecektir. Mustafa Kemal, Milli Mücadeleyi padişah adına da yürüttüğünü söyleme olanağı buldu. Bu durum halk desteğinin artmasına neden olmuştur. Yasama-yürütme-yargı gücü TBMM’nindir. TBMM halkın seçtiği üyelerden meydana gelir. Devleti yönetir. Seçimler iki yılda bir yapılır. Teşkilat-ı Esasiye’nin Özellikleri: TBMM’NİN AÇILMASI (23 Nisan 1920) Yeni bir devletin kuruluşunu hukuki ve siyasi yönden belgelemiştir. Mustafa Kemal ve yakın arkadaşları, İstanbul’da Mebusan Meclisi’nin kapatılması üzerine Ankara da TBMM’yi açma kararını verdiler. TBMM’nin açılması ile de Erzurum Kongresi’nde kurulmuş olan Temsil Heyeti görevini tamamlamış oldu. Milli egemenliği esas kılarak yönetimi hanedandan halka vermiştir. Amasya Tamiminden başlayan harekete resmi bir kimlik kazandırmıştır. Demokratik ve ihtilalci bir yapıya sahiptir. İlk TBMM’nin Özellikleri: Geçiş dönemi ve uyum anayasasıdır. Kurucu bir meclistir ve yeni Türk Devleti’nin kurulmasını sağlamıştır. Güçler birliği sistemini belirler. Devletin resmi dinini belirtmiştir. Milli egemenlik ilkesini benimsemiş bir ihtilal meclisidir. Yasama-yürütme-yargı erkini elinde bulunduran, olağanüstü yetkilere sahip bir meclistir. Bu sırada İstanbul Hükümeti de bazı karşı hareketlerin içine girmiştir. Milli birliğin temini için padişahlık ve halifelik müesseselerine dokunmamıştır. Bunlar: Mustafa Kemal ve arkadaşlarını gıyabında yargılayarak ölüm cezasına çarptırılması, Değişik düşünceli insanlardan meydana gelen kozmopolit bir yapıya sahiptir. Ortak amaç vatanın kurtarılmasıdır. TBMM’ye karşı ayaklanmaları başlatması, İşgalci devletlerle işbirliği yapması Başlangıçta Kurucu Meclis adı verilmesine rağmen tepkilerden çekindiği için yeni kurulan bu meclise Olağanüstü Meclis adı verildi. Hakimiyet-i Milliye gazetesi bu TBMM’nin yarı resmi gazetesidir. olarak sıralanabilir. dönemde 66 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net TBMM’NE KARŞI AYAKLANMALAR TBMM açıldığı günden itibaren bir taraftan yurt içinde otorite ve güvenliği sağlamaya, bir taraftan da cepheleri oluşturmak için düzenli ordu oluşturmaya çalışıyordu. İşgal güçlerinin de desteğini alan azınlıkların, bağımsız devletler kurma yolunda mücadeleye girişmeleri. Ayaklanmaların Nedenleri: Ayaklanmalar, 1919’da ulusal direniş belirince ortaya çıkmaya başlamış, TBMM’nin açılmasıyla yoğunlaşmıştır. I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Antlaşması ile ortuların dağıtılmış olması ülkenin her tarafından düzen ve güvenliği bozmuştur. Bu durum ayaklanmalara ortam hazırlamıştır. TBMM’ye karşı ortaya çıkan ayaklanmalar, dört ana başlık altında toplanabilir: İşgal güçlerinin İstanbul Hükümeti’ni yönlendirmeleri ve İstanbul Hükümeti’nin merkezi otoritesini kurma çabaları bu isyanların öncelikli nedenlerindendir. Bazı Kuvay-ı Milliye şeflerinin, kurulan yeni düzenli orduya karşı çıkması, farklı yönü olan isyanlara neden olmuştur. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının vatan haini olduklarını, padişaha başkaldırdıklarını ve bu hareketin dinsizlik olduğunu ileri süren İstanbul Hükümetinin, Anadolu milli hareketini ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaları Anadolu halkının ayaklanmasına ortam hazırlamıştır. 1. İstanbul Hükümetinin çıkardığı ayaklanmalar 2. Kuvay-ı Milliye Yanlısı olup sonradan ayaklananlar 3. İstanbul Hükümeti ve işgalci devletlerin ortaklaşa çıkardığı ayaklanmalar 4. Azınlıkların çıkardığı ayaklanmalar 5. TBMM’ye Karşı Ayaklanmalar TBMM’nin askerliği zorunlu hale getirmesi sonucu, asker kaçaklarının çoğalması ve bunların da eşkiyalarla işbirliği yapmaları. İstanbul Hükümetinin Çıkardığı Ayaklanmalar Bazı Kuvay-ı Milliye şeflerinin bulundukları yerlerdeki halka kötü muamele yapmaları ve ulusal mücadele bilincini tam olarak kavrayamamaları bazı yurttaşların hareketten kopmalarına neden olmuştur. Kuvay-ı Milliye Yanlısı Olup Sonradan Ayaklananlar İstanbul Hükümeti ve İşgalcilerin Birlikte Çıkardığı Ayaklanmalar Azınlıkların Çıkardığı Ayaklanmalar 67 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net TBMM’ye Karşı Çıkan Ayaklanmalar İngilizler boğazların güvenliği için bu ayaklanmada rol oynamıştır. İstanbul Hükümetinin Anzavur Aznavur isimli şahıs Paşalığa getirilerek 2 Kasım 1919 da ayaklanmayı Ayaklanması başlattı. Ayaklanma 16 Nisan 1920 de Çerkez Ethem kuvvetleri tarafından bastırıldı. Çıkardığı Ayaklanmalar Halifelik Ordusu (Kvay-ı İnzibatiye) İngilizlerin desteği ile Geyve dolaylarında başlamıştır. Ali Fuat Paşa tarafından bastırılmıştır. Bazı Kuvay-ı İnzibatiye askerleri ulusal kuvvetler tarafına geçmiştir. Düzenli orduya karşı çıkıp, kendi emrinde bulunan Kuva-i Seyyare (Gezici Kuvvetler) ile bağımsız hareket etmek istemiştir. 1920’de Kuvay-ı Milliye Yanlısı Çerkez Ethem Kütahya civarında isyan eden Çerkez Ethem, 1921’de İsmet Bey Ayaklanması komutasındaki birliklerle yoğun çarpışmaya girmiş, I. İnünü Savaşı Olup Sonradan sürerken bu ayaklanma bastırılmış, Çerkez Ethem Yunanlılara Ayaklananlar sığınmıştır. Demirci Mehmet Efe Ayaklanması Bolu-DüzceHendekAdapazarı Ayaklanmaları 1920 Aralık ayında düzenli ordunun gereksiz olduğu düşüncesiyle ayaklanan Demirci Mehmet Efe, aynı ay içerisinde Refet Bey tarafından bastırılmıştır. Boğazları elinde tutmak isteyen İngilizler, Adapazarı’ndan başlayan ve doğuda Bolu’ya kadar olan bölgede karışıklık çıkarmak istemiş, Osmanlı Hükümeti’nin ajanları halkı ayaklandırmayı başarmışlardır. Ali Fuat Paşa ve Refet Bey komutasındaki ulusal güçler tarafından ayaklanma bastırılmıştır. Bölgede uzun süredir yarı bağımsız hayat sürmeye alışmış olan Yozgat Çapanoğlu ailesi, TBMM karşısında yerel üstünlüğünü yitirme Ayaklanması kaygısıyla halkı kışkırtmıştır. Çerkez Ethem emrindeki Kuvay-ı Seyyare tarafından bastırılmıştır. İstanbul Hükümeti ve İşgal Devletlerinin Birlikte Çıkardığı Ayaklanmalar Afyon Ayaklanması İstanbul Hükümeti ve işgalci güçlerin, halkı “din elden gidiyor” kışkırtmasına bağlı olarak çıkardığı bir isyandır. İsyana önderlik eden Çopur Musa, Kuvay-ı Milliye’ye yenilerek Yunanlılara sığınmıştır. Konya-Bozkır- Delibaş Mehmet adında birisi tarafından başlatılan bu ayaklanma, dini Çumra kışkırtmalarla çıkmıştır. Yeni kurulan düzenli ordu tarafından Ayaklanması bastırılmıştır. Milli Aşireti, Fransızların Urfa’yı işgali sırasında yararlı işler yapmış Urfa Milli Aşireti olmasına karşın, bir süre sonra Fransız ajanların kışkırtmaları sonucu Ayaklanması TBMM’ye karşı ayaklanmıştır. Ulusal kuvvetlere karşı yaptığı savaşı kaybetmiş ve geri çekilmiştir. Fransızların desteğiyle başta Adana olmak üzere güney illerinde Ermeni Ayaklanması Azınlıkların Çıkardığı başlayan ayaklanmalardır. Bunun yanı sıra, doğuda Türkiye sınırında bulunan Ermeniler’de Doğu Anadolu’da karışıklıklar çıkartmışlardır. Doğu’da düzenli ordu, güneyde Kuvay-ı Milliyeciler bu ayaklanmaları bastırmıştır. Ayaklanmalar Doğu Karadeniz Rumlarının Pontus Devleti’ni kurmak için işgal Pontus devletlerinin desteğiyle 1920’de Samsun, Bafra, Amasya, Merzifon, Ayaklanması Tokat ve Trabzon’da başlattıkları bu ayaklanma ancak 1923’te bastırılabilmiştir. 68 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net TBMM’nin Ayaklanmalara Karşı Aldığı Önlemler: Suriye, Fransa’ya bırakılacak, Sivas’a kadar olan bölge Fransız nüfuzu altında kalacaktı. 29 Nisan 1920’de Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarılmış, isyancılar vatan haini ilan edilmiştir, bu kanununun rahat işleyebilmesi için İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur. Antalya ve Konya yöresi İtalya’ya veriliyordu. Anadolu’daki yeraltı zenginlik kaynaklarının bulunduğu yerler ve Musul İngiltere’ye bırakılacaktı. Anadolu ile İstanbul’un tüm haberleşmesi kesilmiştir. İstanbul Hükümeti’yle resmi haberleşmenin kesilmesi kararlaştırılmıştır. Boğazlar, savaş zamanlarında bile bütün devletlerin gemilerine açık olacaktı. Yönetimi Boğazlar Komisyonunun elinde bulunacaktı. İstanbul Hükümeti’nin tüm işlemleri geçersiz sayılmıştır. Doğu Anadolu topraklarında bağımsız bir Kürdistan ve bağımsız bir Ermenistan kurulacaktı. İstanbul’da Şeyh-ül İslam’ın fetvalarına karşılık Ankara Müftüsü karşı fetva vermeye başlamıştır. Osmanlı ordusu 50.000 kişiyle sınırlanacak ve ağır silahlar bulunmayacaktı. Mustafa Kemal’in emriyle Anadolu Ajansı kurulmuş, bu yolla milli mücadele aleyhine çıkan iç ve dış yayınlara karşı halk uyarılmıştır. Arap ülkeleri İngiliz ve Fransız mandasına bırakılacaktı. Ayaklanmaları sona erdiren TBMM’nin gücü ve otoritesi artmıştır. Osmanlı Devleti’ne İstanbul ve dolayları ile Anadolu’nun küçük bir bölümü bırakılacaktı. Kapitülasyonlar, bütün devletlere verilecekti. Ayaklanmaları bastırmak için kullanılan para, silah ve asker gücü Milli Mücadelede başarının gecikmesine neden olmuştur. Sevr Antlaşması’na Gösterilen Tepkiler: Osmanlı Devleti fiilen parçalanarak Anadoluda küçük bir toprak parçasında yaşamayı kabul etmişti. SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920) Birçok isteklerini gerçekleştiren azınlıklar Sevr Antlaşmasını memnuniyetle karşıladılar. Hazırlık: Osmanlı Devleti’nin imzaladığı halde uygulamaya konulamayan iki antlaşmadan biridir (diğeri Ayastefanos). Antlaşmayı Meclis-i Mebusan’ın onaylaması gerekiyordu. Ama meclis Misak-ı Milli’yi ilan ettiği için dağıtılmıştı. Meclis onaylamadığı için Sevr Antlaşması hukuken geçersiz bir antlaşma olarak kalmıştır. Sevr Antlaşması’nın hazırlıkları Paris Konferansında yapılmıştır. Buna göre Anadolu toprakları İtilaf Devletleri arasında paylaştırılmış ve azınlıkların istekleri dikkate alınmıştır. Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın anlaşma şartlarını yumuşatma teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Sonuç olarak barışın esasları San Remo’da belirlenerek Osmanlı delegelerine verilmiştir. Antlaşma, Paris’in Sevr kasabasında 10 Ağustos 1920’de imzalanmıştır. TBMM, 19 Ağustos 1920’de ki toplantıda Sevr’i imzalayan ve onaylayanları vatan haini ilan etmiştir. TBMM, Sevr’e karşılık Misak’ı Milliyi uygulamaya koymaya karar vermiştir. TBMM ise, anlaşmanın imzalanmasından önce, Misak-ı Milli’ye dayanarak Türk topraklarının paylaşılmasına müsaade etmeyeceğini ilan etmiştir (18 Haziran 1920). Bu olaydan sonra düzenli ordunun kurulması çalışmalarına hız verildi. Sevr Antlaşması’nın Önemli Maddeleri: İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacaktı. Ancak Osmanlı Devleti, antlaşma şartlarına uymazsa İstanbul da ele geçirilecekti. Doğu Trakya’nın büyük bir kısmı, Yunanistan’a bırakılacaktı. İmroz, Bozcaada ve İzmir, Türklerde kalmakla beraber yönetme hakkı Yunanistan’a verilecekti. 69 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net KURTULUŞ SAVAŞI’NDA CEPHELER Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920): DOĞU CEPHESİ (Ermenistan Sorunu) TBMM Hükümeti ile Ermenistan arasında imzalanan Gümrü Antlaşması’na göre Ermeniler işgal ettikleri yerleri boşaltmışlardır. Ayrıca Doğu Anadolu sınırı, Ardahan’ın bir bölümüyle Artvin dışında bugünkü şeklini almıştır. Daha sonra Gürcülerden Artvin ve Ardahan alınmış (Şubat 1921), Batum Türkiye’ye katılmıştır (Mart 1921). Türkiye ile Gürcistan arasındaki sorunlar 13 Ekim 1921’deki Kars Antlaşmasıyla çözüme ulaştırılmıştır. I. Dünya Savaşı’na kadar çeşitli olaylarla süre gelen Ermeni sorunu, Rusların Sarıkamış Muharebesinin ardından Ermenileri ayaklandırmasıyla yeniden alevlenmiştir. Osmanlı Devleti bu durum karşısında 1915 yılında çıkardığı Tehcir (Zorunlu göç) Yasasıyla böl-gedeki Ermenileri Suriye ve Adana bölgelerine zorunlu göçe tabii tutmuştur. Sonuçları; TBMM’nin uluslararası alandaki ilk siyasi başarısıdır. Ermeniler iddialarını Wilson Prensipleri, Paris Konferansı, Mondros Ateşkes Antlaşması, Sevr Antlaşmasındaki ilgili maddelere dayandırıyordu. TBMM’yi ve Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk devlet Ermenistan’dır. 1917 Bolşevik ihtilalinden sonra Ermenistan bağımsız devlet olarak kurulmuştur. Ermenistan, Sevr Antlaşması’nı reddetmiştir. Ermenilerin Doğu’daki işgal ve Türk halkına yönelik öldürme eylemleri karşısında TBMM, 9 Haziran 1920’de Doğu’da geçici seferberlik ilan etmiş, Kazım Karabekir komutasındaki Türk ordusu 30 Ekim 1920’de Kars’a girmiş, Arpaçay’a kadar olan bölgeyi ve Gümrü’yü ele geçirmiştir. Türk ordusunun bu başarısı karşısında Ermeniler barış istemiştir. Ermeniler Doğu Anadolu’daki isteklerinden vazgeçmişlerdir. Ermeni sınırı güvence altına alınınca buradaki birlikler batıya kaydırılmıştır. İtilaf Devletleri TBMM’nin gücü hakkında fikir sahibi olmuştur. GÜNEY CEPHESİ 3 Aralık 1920’de TBMM ile Gümrü Antlaşması’nı imzalayarak Misak-ı Milli’yi tanımıştır. Güney Cephesi’nde asıl mücadele Fransızlar’la olmuştur. Mondros Mütarekesi’nden sonra Adana, Antep, Maraş, Urfa yörelerine önce İngilizler girmiş, sonra buraları Fransızlar’a bırakmışlardır. Lozan Antlaşması ile Ermeni sorunu Misak-ı Milli esas alınarak çözüme kavuşturulmuştur. 70 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Fransızlar yöredeki Ermenilerden “İntikam Alayları” oluşturarak Türk halkına karşı kullanmışlardır. Bölge halkı ve Kuva-i Milliye birliklerinin işbirliğiyle işgalcilere karşı büyük bir mücadele başlatılmıştır. Böylece: Düzenli ordu ilk zaferini kazanmış, TBMM Hükümetinin otoritesi ve gücü artmıştır. Milli mücadelenin kazanılacağına olan inanç artmış, orduya katılım hızlanmıştır. Fransızlar Şubat 1920’de Maraş’tan, Nisan 1920de de Urfa’dan çıkarılmış, Antep bir yıl direnmesine rağmen 9 Şubat 192l’de teslim olmak zorunda kalmıştır. Bu nedenle “Gazi” ünvanını alacaktır. Güney Cephesi’nde ki çarpışmalar Fransızlarla imzalanan Ankara Antlaşması ile son bulmuştur (20 Ekim 1921). İtilaf Devletleri’nin Milli mücadeleye bakış açısı değişmiş, TBMM’yi siyasi bir oluşum olarak kabul etme düşüncesi ağır basmaya başlamıştır. İsmet İnönü generalliğe terfi ettirilmiştir. LONDRA KONFERANSI (23 Şubat 1921) Güney cephesinde daha ziyade Kuva-i Milliye birlikleri mücadele etmiştir. I. İnönü Zaferi ile Milli Mücadele’nin basit bir olay olmadığını gören İtilaf Devletleri, durumu yeniden gözden geçirmek için Türklerle Londra’da bir konferans toplamaya karar vermişlerdir. Mücadele şehir savunması şeklinde geçmiştir. 192l’de imzalanan Ankara Antlaşması ile güney sınırlarında savaş hali sona erdirilmiştir. Sevr Antlaşması’nın koşullarını yumuşatma bahanesiyle İstanbul Hükümeti’ni Londra Konferansı’na çağırırken TBMM’den de bir temsilcinin bulunabileceğini belirtmiş, TBMM Hükümeti’ni muhatap almak istememişlerdir. Bunun üzerine TBMM Hükümeti, konferansa doğrudan çağrılmadığı takdirde katılmayacağını, alınan kararları da tanımayacağını bildirmiştir. Antalya cephesinde ise İtalyanlar’la bir silahlı çatışmaya girilmemiştir. Çünkü İtalyanlar, Anadolu’da kendilerine bırakılan toprakların büyük bölümünü Paris Konferansı’nda Yunanlılara kaptırmışlardı. Bu yüzden de işgal ettikleri yerlerde halka iyi davranmışlar ve Yunan ordusuna karşı Kuva-i Milliye’yi desteklemiş, II. İnönü Savaşı’ndan sonra da Anadolu’dan ayrılmışlardır. İtilaf Devletleri, İtalya aracılığıyla TBMM Hükümetini de konferansa davet etmek zorunda kalmış-lardır. Konferansta İtilaf Devletleri’yle bir anlaşma sağlanamadı. Bunun üzerine Yunanistan’a bir şans daha tanınarak Yunan ordusunun ileri harekatına devam etmesi kararlaştırılmıştır. BATI CEPHESİ 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal eden Yunanlılar Batı Anadolu’ya yayılarak katliamlara başlamışlardır. Yunanlılara karşı milli kuvvetlerin direnişi şiddetlenirken Ayvalık, Salihli, Bergama, Soma, Aydın ve Nazilli cepheleri kurulmuştur. Yorum: Londra Konferansına katılan TBMM, Misak-ı Milli’yi dünya kamuoyuna anlatma imkanına sahip olmuştur. Bu direnişte Çerkez Ethem kuvvetlerinin büyük katkıları olmuştur. Ancak bir müddet sonra bölgede başına buyruk hareket eden bu kuvvetler problem olmaya başlamıştır. Düzenli orduyu kuran TBMM Hükümeti, Çerkez Ethem’e karşı harekete geçmiştir. Çerkez Ethem’in 5 Ocak 1921’de Yunan tarafına sığınmasıyla problem çözülmüştür. TBMM Hükümeti’ni Londra Konferansı’na çağıran İtilaf Devletleri, hukuken Anadolu hareketini tanımış oluyordu. Türk Milleti savaşmaktan başka çözüm üretemiyor şeklindeki İngiliz tezi çürütülmüş olmuştur. TBMM temsilcisi Bekir Sami Bey, İtilaf Devletleri’yle esir değişimi konularında antlaşmalar imzalamış, ama eşitlik ilkesi gözetilmediği için TBMM tarafından bu antlaşmalar geçersiz sayılmıştır. I. İNÖNÜ SAVAŞI (6–10 Ocak 1921) Çerkez Ethem olayını fırsat bilen Yunanlılar 6 Ocak 192l’de Bursa bölgesinden saldırıya geçerek Eskişehir’i almak istemişlerdir. Amaçları Anadolu demiryollarının önemli bir merkezini ele geçirmek ve Ankara üzerine yürümekti. Çerkez Ethem kuvvetleri de Kütahya’da direniyordu. Bütün bunlara rağmen düzenli ordu Yunanlıları püskürtmüştür. Yunan ordusu geri çekilmek zorunda kalmıştır. Londra Konferansı’nda İtilaf Devletleri Sevr Antlaşması’nı biraz değiştirerek TBMM heyetine kabul ettirmek istediği için anlaşma sağlanamamış ve konferans dağılmıştır. 71 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net MOSKOVA ANTLAŞMASI (16 Mart 1921) II. İNÖNÜ SAVAŞI (23–31 Mart 1921) Rusya, Bolşevik İhtilalinden sonra I. Dünya Savaşı’ndan çekilmişti. Bu ülkede kurulan komünist rejimin kendi ülkelerine de sıçramasından çekinen Batılı devletler Rusya ile ilişkilerini kesmişlerdi ve Komünist Rusya ile İtilaf Devletleri’nin arası açıktı. İç savaşta İtilaf Devletleri eski rejim yanlılarını desteklemişlerdi. Bu nedenle Rusya, İtilaf Devletleri ile savaşmakta olan TBMM Hükümeti ne yakınlık duymuştur. Çünkü Boğazların İtilaf Devletleri’nin eline geçmesi, Rusya için büyük bir tehlikeydi. Bu yüzden Rusya’nın TBMM Hükümeti ile dost olması çıkarlarına da uygundu. Fakat yeni hükümetin gücüne güvenmediğinden çekingen davranmaktaydı. Londra Konferansı’ndaki barış şartları TBMM Hükümeti tarafından reddedilince İngilizler, Yunanlıları yeni bir saldırı için kışkırtıp desteklemişlerdir. Yunanlılar 23 Marttan itibaren Eskişehir ve Afyon üzerine saldırmışlardır. Güneyde Afyon’u alan Yunan kuvvetleri, kuzeyde İnönü’de durdurulunca işgal ettikleri yerlerde tutunamamışlardır. Yorum: Türk ordusu henüz saldırı gücüne kavuşamamıştır. İkinci savunma savaşıdır. Doğuda Ermenilere, batıda da I. İnönü Savaşı’yla Yunanlılara karşı kazanılan zaferler Rusya’nın tutumunu değiştirmiş ve Rusya ile TBMM Hükümeti arasında Moskova Antlaşması imzalanmıştır. Sonuç: II. İnönü zaferi milletin TBMM’ye ve yeni kurulan düzenli orduya güvenini artırmıştır. Mustafa Kemal Paşa, İsmet Bey’e çektiği telgrafta “Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus (ters) talihini de yendiniz” demiştir. Buna göre: Sovyet Birliği Misak-ı Milli’yi tanıyacaktır. İki taraftan birinin tanımadığı devletlerarası bir belgeyi diğeri de tanımayacaktı. (Böylece Rusya Sevr Antlaşması’nı tanımadığını ilan etmiştir.) Önemi: Yunanlılar giderek Batı’nın desteğini yitirmeye başlamış, İtalya Antalya’dan, Fransa Zonguldak’tan çekilmiştir. Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya arasında imzalanmış olan anlaşmalar geçersiz sayılacaktır. KÜTAHYA-ESKİŞEHİR SAVAŞLARI (10–24 Temmuz 1921) İnönü Savaşlarıyla Anadolu’yu işgal etmenin kolay olmayacağını anlayan Yunanlılar, buna rağmen İtilaf Devletleri’nin azalan desteğini tamamen kaybetmemek için Yunanistan’dan yeni kuvvetler getirerek saldırıya geçmişlerdir. Yunan Kralı İzmir’e gelip ordusuna cesaret vermiştir. Sovyet Rusya, kapitülasyonların kaldırılmasını kabul edecektir. Her iki ülke diplomatik alanda birbirini destekleyecekti. Ayrıca Sovyet Rusya, TBMM Hükümeti ne ekonomik yardımda bulunacaktır. Batum, Gürcistan’a geri verilecekti. (Misak-ı Milli’den ilk kez taviz verilmiştir). 10 Temmuz 1921 ‘de Yunan taarruzu başlamış ve hızla gelişmiştir. Kütahya ve Eskişehir Yunanlıların eline geçmiştir. Türk birlikleri henüz tam anlamıyla toparlanamamıştı. Yunanlıların ilerleyişi karşısında Türk ordusuna Sakarya’nın doğusuna kadar çekilme emri verilmiştir. Moskova Antlaşmasının Önemi: Bu anlaşma ile ilk kez büyük bir devlet TBMM’yi ve onun kurduğu düzeni tanımıştır. Böylece; Doğu sınırımız belirlenmiş ve Ruslar Misak-ı Milli’yi kabul etmiştir. Kayıplar az olacak ve toparlanmak için zaman kazanılacaktı. Her iki devlet birbirinin yönetimlerine saygı duyacaklardır. Yunan ordusu mevzilerinden uzaklaşacaktı. TBMM Hükümeti’yle Sovyetler Birliği siyasal alanda birlikte hareket etme kararı vermiştir. Sakarya ırmağı iki ordu arasında doğal engel olacaktı. Ayrıca Milli Mücadele için gerekli silah ve araç sağlanmıştır. Bu yenilgi bütün yurtta ve TBMM’de geniş yankılara sebep oldu. Hükümet merkezinin ve Meclis’in Kayseri’ye taşınması tartışıl-mıştır. I. İnönü Savaşı’ndan sonraki bazı gelişmeler: Savunma için Alınan Önlemler: 20 Ocak 1921‘de ilk Anayasa (Teşkilat-ı Esasiye) kabul edilmiştir. Meclisten 15 kişilik bir heyetin cepheye gönderilerek ordunun durumu yakından görülmüştür. 1 Mart 1921‘de Afganistan’la dostluk antlaşması yapılmıştır. Mustafa Kemal Paşa’ya Başkomutanlık Kanunu ile Meclis’in tüm yetkileri verilmiştir. (5 Ağustos 1921). Böylece kararlar süratle alınacak ve uygulanacaktı. 12 Mart 1921‘de İstiklal Marşı kabul edilmiştir. TBMM’yi tanıyan ilk Müslüman ülke Afganistan’dır. 72 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net M. Kemal Paşa tarafından 7-8 Ağustos 1921de Tekalif-i Milliye (Milli Yükümlülükler) kanunları çıkarılmıştır. Bu emirlerin uygulanması için çeşitli yerlere İstiklal Mahkemeleri gönderilmiştir. Böylece; ordunun araç gereç, yiyecek-giyecek gibi ihtiyaçları halkın elindeki imkanların yüzde kırkına el konarak karşılanmıştır. Kars Antlaşması (13 Ekim 1921) Sakarya Zaferi, Rusya’ya bağlı olan Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’ı TBMM ile temas kurmaya itmiştir. Daha önce Sovyet Rusya ile imzalanan Moskova Antlaşması doğrultusunda adı geçen üç Sovyet cumhuriyeti ile 13 Ekim 1921‘de Kars Antlaşması imzalanmıştır. Böylece doğu sınırımız kesin biçimini almıştır. Tekalif-i Milliye Emirleri halkın topyekün savaşa katılmasını sağlayan genel seferberlik niteliğindedir. Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) Sakarya Zaferi, Türk Devleti’nin haklılığını ve gücünü göstermişti. Bu durum Fransa’yı TBMM ile Ankara Antlaşması’nı imzalamaya mecbur bıraktır-mıştı. SAKARYA MEYDAN SAVAŞI (23 Ağustos–12 Eylül 1921) Kütahya-Eskişehir Savaşları’nı kazanan Yunanlıların amacı Ankara’ya ulaşabilmekti. Bu nedenle yeniden saldırıya geçmişlerdir. Buna göre: Taraflar arasındaki savaş hali sona ermiştir. Hatay dışındaki Türkiye-Suriye sınırı çizilmiştir. 100 km’lik bir cephe boyunca yapılan Sakarya Meydan Muharebesi, Türkler için bir ölüm-kalım savaşı olmuştur. Savaşın sloganı “Ya istiklal, ya ölüm”dü. Cephenin yarılması üzerine Mustafa Kemal Paşa orduya “Hattı müdafaa yok, sathı müd-afaa vardır. O satıh bütün vatandır.” taktiğini verdi. Böylece cepheye bağlı savaş kuramı bir yana bırakılmıştır. İki ay içinde Türk kuvvetleri sınırın kuzeyine, Fransızlar güneyine çekilecekti. Tarafların çekildiği topraklarda genel af ilan edilecekti. İskenderun ve Hatay’da özerk bir yönetim kurulacaktır. Sakarya Zaferi’nin Önemi ve Sonuçları: Önemi: İtilaf devletleri arasındaki ayrılıklar belirginleşmiştir. Fransa, TBMM ile olan savaşını bitirme kararı almıştır. Antlaşma Devletleri’nin Türkiye’ye karşı kurdukları cephe parçalanmış, Fransa, TBMM Hükümeti’ni resmen tanıyan ilk İtilaf Devleti olmuştur. Savaşı kaybeden Yunanistan İtilaf Devletlerinin desteğini de kaybetmiştir. Güney cephesinin kapanmasıyla buradaki kuvvetler Batı’ya kaydırılmıştır. TBMM, kazandığı zaferle düşmanın taarruz gücünü kırmış ve saldırı gücü Türk ordusuna geçmiştir. Hatay’ın Suriye’ye bırakılması Misak-ı Milli Kararları ile çelişmiştir. TBMM, Mustafa Kemal Paşa’ya gazilik ünvanı vermiştir. Rütbesi mareşalliğe terfi ettirilmiştir. BÜYÜK TAARRUZ (26 AĞUSTOS 1922) Türk-İngiliz esir değişimi anlaşması imzalanmıştır. Malta’ya sürülen Türklerin yurda dönmesi sağlanmıştır. Yunanlılar Sakarya’nın doğusunda savunma hattı oluştururken Türk ordusu da taarruz hazırlıklarına başlamıştı. Doğu ve güney cephesindeki kuvvetler Batı cephesine gönderilmiştir. Ordu araç-gereç ve eğitim bakımından güçlendirilmiştir. Türk milletinin 1683’ten beri sürekli geri çekilmesi son bulmuştur. Yunanlılar bu savaştan sonra savunma mevzileri kurmaya başlamışlardır. Artık amaçları Anadolu’yu ele geçirmek değil, Anadolu’da ele geçirdikleri yerleri ellerinde tutmaktı. 6 Ağustos 1922’de ordu komutanlarına taarruz hazırlıklarını tamamlamaları emri verilmiştir. 20 Ağustos’ta Akşehir’de komutanlarla yapılan toplantıda 26 Ağustos tarihi, taarruz günü olarak kararlaştırılmıştır. Taarruzun planı, düşmanı geri çekilmeye mecbur etmek olmayıp ani bir baskınla yok etmektir. Mustafa Kemal ilk kez başkomutan sıfatı ile savaşı yönetmiştir. Sakarya Savaşı’ndan sonra İtilaf Devletleri barış önerisinde bulundu ama öneride yer alan “Her iki tarafın orduları İtilaf Devletlerinin denetimine bırakılacaktır.” maddesi TBMM açısından bağımsızlığa ve egemenliğe aykırı olduğu için kabul edilmemiştir. 26 Ağustos taarruzuyla Yunan savunma hatları yarıldı. 29 Ağustos’a gelindiğinde düşman kuvvetleri sarılmış ve İzmir’e kaçış yolları kapatılmıştı (Aslıhanlar ve Dumlupınar savaşları). Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği Başkumandan Meydan Muharebesi ile (30 Ağustos) düşman ordusunun büyük bir kısmı yok edilmiştir. 73 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 31 Ağustos’ta Çal köyünde ordu komutanlarıyla yapılan toplantıda düşmanın hızla takibine karar verildi. Mustafa Kemal Paşa; “Ordular ilk hedefimiz Akdeniz’dir, ileri!” emrini vermiştir. Türk ordusu 2 Eylül’de Uşak’ı kurtarmış, 9 Eylül’de İzmir’e girmiştir. Yunan başkomutanı Trikopis kurmay heyetiyle birlikte teslim olmuştur. 18 Eylül’e kadar Batı Anadolu’daki bütün Yunan kuvvetleri temizlenmiştir. Batı cephesi kapanmıştır. Mudanya Ateşkes Anlaşması, İngiltere ve Yunanistan’da iktidar değişikliğine neden olmuştur. Refet Bele “Başkomutan Temsilcisi” sıfatıyla İstanbul yönetimini devralmıştır. Edirne ve Doğu Trakya savaş yapmaksızın işgalden kurtarılmış oluyordu. Boğazlar ve İstanbul’un TBMM Hükümeti yönetimine bırakılmasıyla ermiş oluyordu. Ayrıca siyasi otorite ile dini otorite birbirinden ayrıldığı için laikliğe adım atılmıştır. KURTULUŞ SAVAŞI’NIN SİYASİ DÖNEMİ MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI (11 Ekim 1922) SALTANATIN KALDIRILMASI-1 Kasım 1922 Batı Anadolu’nun düşmandan temizlenmesinden sonra sıra Boğazlar‘a, İstanbul’a ve Trakya’ya gelmişti. Bu yöreler geri alınmadan yurdumuz tam anlamıyla kurtulmuş sayılmazdı. 27 Ekim 1922’de Lozan Barış Konferansına TBMM ile İstanbul hükümeti de çağrılır. Amaç, Türk tarafını bölmektir. TBMM’nin kararı ile 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırılır. 17 Kasım’da Vahdettin İngilizler’e sığınır ve “Malaya” zırhlısı ile Türkiye’den kaçar. 18 Kasım 1922’de TBMM veliaht Abdülmecid’i halife seçti. TBMM’nin Abdülmecid’i halife seçmesinin amacı: İngilizlere sığınan Vahdetin’in Halifeliğinin İngilizler tarafından kullanılmasını önlemektir. Bu nedenle ordularımızın Boğazlar ve İstanbul üzerine yürümesi İtilaf Devletleri’ni şaşkına çevirmiştir. İngiltere ile çatışma durumu ortaya çıkmıştı. İngiltere bu yerleri savunmayı düşünüyordu; ancak İngiliz halkı ve sömürgeleri savaştan bıkmıştı. Üstelik Fransa ve İtalya aynı görüşte değillerdi. M. Kemal böyle bir savaşta Rusya’nın da Türkiye’yi destekleyeceğini söylemiştir. Sonunda İtilaf devletleri; İstanbul, Boğazlar ve Trakya üzerindeki Türk hakla-rını görüşmeyi kabul etmişlerdir. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla Osmanlı saltanatı sona ermiş, Cumhuriyete geçiş hızlanmıştır. Halifelik makamı, sembol durumuna düşmüştür. Refet Paşa, TBMM adına İstanbul’daki idareye el koyduğunu itilaf devletlerine bildirmiştir. 4 Kasım 1922’de İstanbul hükümetinde Teyfik Paşanın istifası ile Ankara Hükümeti İstanbul’a tamamen hakim olmuştur. Görüşmeler 3 Ekim 1922’de Mudanya’da başladı. Heyetimizin başkanlığını İsmet Paşa yapmıştır. Konferansta karşı tarafı Fransız, İngiliz ve İtalyan generalleri temsil etmiş, Yunanlılar ise görüşmelere katılmayıp, Mudanya açıklarındaki bir gemide sonucu beklemişlerdir. 11 Ekim’de antlaşma imzalanmıştır. 16 Mart 1920’de İstanbul’un resmen işgal edilmesiyle saltanat işlerliğini tamamen kaybetmişti. 23 Nisan 1920’de ilk TBMM açılmış, yasama, yürütme yetkilerini üzerine almıştı. 1921 Anayasasındaki “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” ifadesi de saltanatı yok sayıyordu. Buna göre: Ateşkes yürürlüğe girdiği andan itibaren Türk ve Yunan kuvvetleri arasındaki silahlı çatışma duracaktı. Mudanya Ateşkes Antlaşması’yla İstanbul Hükümeti hukuken yok sayılmış olmasına rağmen İtilaf Devletleri (özellikle İngilizler) Lozan’da yapılacak olan barış görüşmelerine TBMM Hükümetinin yanında İstanbul Hükümetini de çağırmışlardı. Böylece iki hükümet arasında ihtilaf çıkarıp daha çok taviz koparmayı düşünmüşlerdi. Yunanlılar 15 gün içinde Edirne dahil olmak üzere Doğu Trakya’yı boşaltacaklardı. Mütarekenin imzalanmasından sonra İstanbul ve Boğazlar TBMM Hükümeti’nin idaresine bırakılacaktı. Ancak, İtilaf Devletleri barışın imzalanmasına kadar İstanbul’da kalacaktı. Devlette ve yönetimde görülen bu ikiliği sona erdirebilmek için TBMM, 1 Kasım 1922’de çıkardığı bir kanunla saltanatı kaldırmıştır. Barış imzalanıncaya kadar, Türkler Doğu Trakyada 8000 jandarma bulunduracaktı. Boğazlar ve patrikhane ile ilgili karar ulusal egemenlik ve bağımsızlığımızı zedeleyici niteliktedir. 17 Kasım 1922’de Sultan Vahdettin İngiltere’ye sığınmıştır. TBMM Abdülmecit Efendi’yi halife seçmiştir (20 Kasım 1922). Böylece İngiltere’nin, Vahdettin’in şahsında “Halifelik” kurumunu istismar etmesi önlenmiştir. Mudanya Ateşkesinin Önemi: Kurtuluş Savaşının askeri safhası sona ermiş, diplomatik safhası başlamıştır. 74 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI (24 Temmuz 1923) kiye’ye, diğer Ege adaları ise silahsızlandırılmak şartıyla Yunanistan’a bırakılacaktı. Davet Edenler: İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve gözlemci sıfatıyla ABD. Kıbrıs’ın İngiliz toprağı olduğu kabul edilmiştir. Azınlıklar; Türk vatandaşı oldukları ve hiçbir ayrıcalıklarının bulunmadığı kabul edilmiştir. Tanzimat ve Islahat Fermanlarıyla ayrıcalıklı bir konum elde eden azınlıklar tekrar normal bir halk statüsüne döndüler. Türkiye’deki Rumlarla Yunanistandaki Türkler mübadele edileceklerdi. Bu mübadeleden Batı Trakya Türkleriyle, İstanbul Rumları hariç tutulmuşlardır. Davet Edilenler: TBMM, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya, Boğazlarla ilgili olarak da Sovyet Rusya ve Bulgaristan katılmıştır. Bazı konularla ilgili olarak da Belçika ve Portekiz katılmıştır. İtilaf Devletleri, Lozan’da yapılacak konferansa TBMM Hükümetini resmen davet etmişlerdir (28 Ekim 1922). Konferans 20 Kasım 1922’de toplanmıştır. TBMM’nin temsilciliğini İsmet Paşa yapmıştır. Rauf Bey, Mondros Ateşkesi’ni imzaladığı için Lozan’a gönderilmemiştir. Türk heyeti; kapitülasyonlar, Ermeni sorunu ve Misak-ı Milli’den taviz vermemeye kararlı idiler. Boğazlar; Bir Boğazlar Komisyonu kurulacak, başkanı Türk olan bu uluslararası komisyon Boğazlardaki geliş-gidişi kontrol edecekti. Ayrıca Boğazların iki yakası da askerden arındırılacaktı. Konferansın ilk aşamasında borçlar meselesi, kapitülasyonlar, azınlıklar, Irak ile sınırlarımızın tespiti ve Boğazlar konusunda İtilaf Devletleriyle anlaşma temin edilemedi. Bunun üzerine görüşmeler 4 Şubat 1923’de kesilmiştir. Türkiye’nin görüşlerine en çok İngiltere, Fransa, İtalya karşı çıkmıştır. Osmanlı dış borçları, Osmanlı’dan ayrılan diğer devletlere bölüştürülüyor, hissemize düşen miktarın, kağıt para esasına göre taksitle ödenmesi kararlaştırılmıştır. Kapitülasyonlar bütünüyle kaldırılmıştır. Yabancı okullar, Türk Milli Eğitiminin belirleyeceği esaslara göre çalışacaktı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile tüm yabancı okullar, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanarak bu sorun çözülmüştür. Türk ordusunun Boğazlar ve Musul’a yürümeye hazırlanması üzerine 23 Nisan 1923’de görüşmeler yeniden başlamıştır. Bu kez taraflar daha yapıcı bir tutum sergilemişler ve 24 Temmuz 1923’de Lozan Antlaşması imzalanmıştır. Rum Patrikhanesi, İstanbul’da kalacaktı ancak, siyasi etkinliği ve yargılama yetkisi olmayacaktı. Buna göre: Savaş tazminatı olarak Yunanistan, Karaağaç ve çevresini Türkiye’ye bırakmıştır. Suriye Sınırı; Ankara Antlaşması’nda çizildiği gibi kalmıştır. 20 Ekim 1921 tarihli Sakarya Savaşı’ndan sonra Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşması’nda belirtilen sınırlar kabul edilmiş; Lozan’da Süleyman Şah’ın Caber Kalesi’ndeki mezarının Türk toprağı olduğu kabul edilmiştir. Lozan’da Çözümlenemeyen Sorunlar: 1. Musul Sorunu: 1926 Ankara Antlaşmasıyla çözümlenmiştir. 2. Hatay Sorunu: TürkiyeSuriye sınırı Ankara Antlaşmasındaki haliyle benimsenmiş, Hatay sınırlarımız dışında kalmıştır. Kısa bir süre Hatay Cumhuriyeti olarak devam etmiş, yapılan halkoylamasıyla 1939’da Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına katılmıştır. 3. Boğazlar Sorunu: Lozan’da Boğazlarla ilgili olarak alınan kararlar, Türkiye’nin egemenliğine aykırıydı. 1936’da imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesiyle Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenliği sağlanmıştır. 4. Ege Adaları Sorunu: Lozan Antlaşması ile Bozcaada, İmroz ve Tavşan Adası dışındaki diğer Ege Adaları Yunanistan’a verilmiştir. Sorun İsmet Paşa tarafından 1947’deki Paris Antlaşmasıyla bir kez daha gündeme getirildiyse de, bu durum değişmemiştir. Not: Misak-ı Milli’de yer almasına rağmen Hatay ili, sınırlarımız dışında kalmıştır. Hatay, 23 Haziran 1939 tarihinde anavatana katılmıştır. Irak Sınırı; Musul meselesinin çözümü daha sonraya bırakılmıştır. Türkiye-Irak sınırının, Türkiye ve İngiltere arasında yapılacak ikili görüşmeler yoluyla 5 ay içerisinde çözümlenmeye çalışılması; eğer çözülemezse Milletler Cemiyeti’ne götürülmesi kararlaştırılmış; 5 Haziran 1926 tarihinde yapılan An-kara Antlaşması ile Musul, Irak’a bırakılmıştır. Batı Sınırı; Doğu Trakya ve Edirne Türkiye’de kalacak; Karaağaç ise, savaş tazminatı olarak Türkiye’ye bırakılacaktı. Bozcaada ve Gökçeada Tür- 75 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Geçmiş yıllarda bu konuyla ilgili sorulan KPSS soruları (KPSS - 2007 Amasya Görüşmelerinde İstanbul Hükümeti ile Temsilciler Kurulu aşağıdaki konuların hangisinde anlaşmaya varamamıştır? A) Ali Rıza Paşa’nın sadrazamlığa getirilmesi B) Mebuslar Meclisinin toplanacağı yerin belirlenmesi C) Barışın en kısa zamanda sağlanması D) Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin hukuki bir kuruluş olarak kabul edilmesi E) Seçimlerin en kısa sürede yapılması Yanıt: B (KPSS - 2008) Erzurum Kongresi kararlarının aşağıdakilerin hangisinde etkili olduğu savunulamaz? A) Sivil ve askerî yöneticilerin işgallere karşı mitingler düzenlemeleri için genelgeler yayımlanması B) Lozan Antlaşması’nın bağımsızlığı savunan ruhu C) TBMM’nin toplanış ve açılış gerekçesi D) Sivas Kongresi kararları E) Amasya Protokolleri Yanıt: A (KPSS - 2008) Sivas Kongresi’nden sonra, Temsilciler Kurulunun girişimleriyle Damat Ferit Paşa Kabinesi düşürülmüş ve Kabineyi Ali Rıza Paşa kurmuştur. Bu duruma göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) İstanbul Hükûmeti ile Anadolu arasında ilişkilerin yeniden kurulduğu B) Padişahın Anlaşma Devletlerinin etkisinden kurtulduğu C) İstanbul Hükûmetinin Anadolu’nun gücünü tanıdığı D) Damat Ferit Paşa Kabinesinin Temsilciler Kurulu çalışmalarına karşı olduğu E) Ali Rıza Paşa Kabinesinin Sivas Kongresi’nde seçilen Temsilciler Kurulunun isteklerine uymak zorunda kalabileceği Yanıt: B (KPSS - 2007) Kurtuluş Savaşı’nda Gürcistan, Ermenistan Hükûmetleriyle Kars Antlaşması yapılmıştır. Bu antlaşmanın yapılmasında aşağıdakilerin hangisinin etkili olduğu savunulabilir? A) Anlaşma Devletlerinin 22 Mart 1922’de barış için yeni koşullar önermesi B) Rodos ve On İki Ada’nın İtalya’ya bırakılması C) Mudanya Anlaşması’nın imzalanması D) Musul’un Irak’a bırakılması E) Sakarya Savaşı’nın kazanılması Yanıt: E (KPSS - 2009) Kurtuluş Savaşı’nda, TBMM Hükûmetinin yarı resmî yayın organı hâline gelen gazete aşağıdakilerden hangisidir? A) Hakimiyet-i Milliye B) Peyam-ı Sabah C) İrade-i Milliye D) Yenigün E) İkdam Yanıt: A (KPSS - 2009) Kurtuluş Savaşı’nın bütün şiddetiyle devam ettiği bir ortamda ara seçimlere gidilerek TBMM’nin çalışmalarını sürdürmesi sağlanmıştır. Bu bilgiyle aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Halk egemenliğinin sürekliliğine önem verildiğine B) TBMM Hükûmetiyle İstanbul Hükûmeti arasında görüş ayrılığı olduğuna C) TBMM’ye Mebuslar Meclisinden katılım olduğuna D) Ulusal güçlerin birleştirilmek istendiğine E) Mecliste görüş ayrılıklarının olduğuna Yanıt: A 76 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net (KPSS - 2009) Kurtuluş Savaşı’nda, Birinci İnönü Zaferi’nden sonra Anlaşma Devletlerinin Londra’da konferans düzenlemesi ve TBMM’yi davet etmesi Sakarya Zaferi’nden sonra Fransa’nın TBMM’yle Ankara Antlaşması’nı yapması gelişmeleriyle aşağıdakilerden hangisine ulaşıldığı savunulabilir? A) Anlaşma Devletlerinin TBMM’yi Sakarya Savaşı’ndan sonra tanıdığına B) İngiltere’nin savaşın sonuna kadar Yunanlıları desteklediğine C) Halkların dış politikada etkili olduğuna D) Uluslararası antlaşmaları uygulamak zorunluluğu olduğuna E) Askerî başarıların Anlaşma Devletlerini TBMM’yle antlaşma yapmaya zorladığına Yanıt: E (KPSS - 2009) Lozan Antlaşması’yla, I. Boğazlar Komisyonunun kurulması, II. İstanbul’daki Rumlarla Batı Trakya’daki Türklerin mübadele dışında bırakılması, III. Yunanistan’ın savaş tazminatı karşılığı Karaağaç’ı, Türkiye’ye vermesi konularından hangileri Türk-Yunan ilişkilerinde uygulamalardan kaynaklanan sorunlara neden olmuştur? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III Yanıt: B (KPSS - 2010) Mustafa Kemal, “Hattı müdafaa yoktur; sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunmaz.” emriyle aşağıdaki savaşlardan hangisinin kaderini belirlemiştir? A) I. İnönü B) Sakarya C) II. İnönü D) Eskişehir ve Kütahya E) Başkomutanlık Yanıt: B (KPSS - 2010) Aşağıdakilerden hangisi, Erzurum ve Sivas Kongresi’nin ortak kararlarından biri değildir? A) Mustafa Kemal’in kongre başkanlığına getirilmesi B) Millî kuvvetlerin etken, millî iradenin hâkim kılınması C) Vatanın parçalanmaz bir bütün olduğunun dile getirilmesi D) Temsilciler Kurulunun doğu illerinin tamamını temsil ettiğinin kabul edilmesi E) Azınlıklara, siyasi egemenliği ve sosyal dengeyi bozacak imtiyazlar verilmesine karşı çıkılması Yanıt: D (KPSS - 2011) İstanbul’un Anlaşma Devletleri tarafından işgal edilmesi ve Mebuslar Meclisinin dağılmasına aşağıdakilerden hangisinin neden olduğu savunulabilir? A) İstanbul Hükümetiyle Temsilciler Kurulunun görüşme yapması B) Ali Fuat Paşanın Kuvayı Milliye Komutanlığına atanması C) Hükümet üyelerinin Meclis dışından seçilmesi D) Misak-ı Millinin ilan edilmesi E) Erzurum’da kongre toplanması Yanıt: D (KPSS - 2011) Atatürk; “Bu anlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış, büyük bir suikastın yıkılışını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir yasal zafer yapıtıdır.” sözünü aşağıdakilerden hangisi için kullanmıştır? A) Mudanya Ateşkes Anlaşması B) Moskova Antlaşması C) Ankara Antlaşması D) Lozan Antlaşması E) Montrö Boğazlar antlaşması Yanıt: D 77 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 7. Bölüm. ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARI ATATÜRK İLKELERİ CUMHURİYETÇİLİK MİLLİYETÇİLİK HALKÇILIK LAİKLİK DEVLETÇİLİK İNKILAPÇILIK 1. CUMHURİYETÇİLİK Milliyetçilik ilkesi ise; milletin varlığını sürdürmek ve yüceltmek için diğer fertlerle birlikte çalışmak ve bu bilinci diğer kuşaklara da yansıtmaktır. Cumhuriyet bir yönetim biçimidir. Mustafa Kemal, cumhuriyeti demokrasi içinde işleyen en ideal rejim olarak görmüştür. Demokrasi halkın kendi kendini yönetmesidir. Cumhuriyetlerde halk, yöneticileri belli süreler için seçer ve böylece yönetimde söz sahibi olur. Ayrıca cumhuriyet yönetiminde halk ile devlet arasında kaynaşma sağlanır. Milliyetçilik; ulusal sınırlar içinde yaşayan Türk milletinin, Türk ülkesinin bütünlüğü için kader birliği yapan herkesi Türk sayar. Milliyetçilik; din, mezhep ayrımı yapmaz. Bu tür bölünmelere yol açacak her davranışın karşısında yer alır. Bu ilke milli egemenlik ve halkçılıkla doğrudan ilgilidir. Atatürk’ün kesinlikle ödün vermediği ve her türlü tartışmanın dışında tuttuğu iki temel ilke cumhuriyetçilik ve laikliktir. Milliyetçilik ilkesinin toplumsal, siyasal, kültürel içeriği yanında ekonomik içeriği de vardır. Ülkenin, devletin, yeraltı, yer üstü zenginliklerinin işletilmesinde, sanayinin kurulup geliştirilmesinde, iç ve dış ticaretin yapılmasında milli çıkarlar korunmalıdır. Cumhuriyetçilik İlkesi İle İlgili İnkılaplar: Atatürk, milliyetçiliği akılcı ve insancıldır. Irk ve din esası üzerine oturtulmamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılması Cumhuriyetin ilanı Milliyetçilik İlkesi İle İlgili İnkılaplar: Saltanatın kaldırılması Misak-ı Milli’nin ilan edilmesi 1921 ve 1924 Anayasalarının hazırlanması Erzurum Kongresinde “Ulusal sınırlar içerisinde vatan bir bütündür, bölünemez.” kararı alınması Çok partili hayata geçilmesi Yeni Türk alfabesinin kabul edilmesi 2. MİLLİYETÇİLİK Bu ilkeyi anlamak için önce milletin tanımını yapmak gerekir: Tevhid-i Tedrisat Kabul edilmesi Türk Dil Kurumunun ve Türk Tarih Kurumunun kurulması Millet: Geçmişte bir arada yaşamış, şimdi bir arada yaşayan, gelecekte de birlikte yaşama istek ve kararında olan, vatan, tarih, kültür ve duygu birliği olan insanlar topluluğudur. Kabotaj Kanununun kabul edilmesi Kapitülasyonların kaldırılması Yabancıların kurmuş olduğu bazı işletmelerin millileştirilmesi 78 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 3. HALKÇILIK Halkçılık ilkesi Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik ilkesinin zorunlu sonucudur. Halkçılık, devletin millet içindeki bütün grupların çıkarına ve faydasına yönelik bir siyaset izlenmesi, sınıf ve zümre farkı gözetilmemesidir. Böylece hiçbir şahıs, zümre ve sınıf topluma egemen olamaz. Halkçılık; sosyal adaleti ve fırsat eşitliğini öngörür. Halkçılık İlkesi İle İlgili İnkılaplar: Aşar vergisinin kaldırılması Medeni Kanunun kabul edilmesi Şapka Kanunu ve Kılık Kıyafet Kanununun kabul edilmesi Soyadı Kanununun kabul edilmesi Kadınlara siyasal hakların verilmesi İlköğretimin zorunlu hale getirilmesi Sosyal devlet anlayışının benimsenmesi Devletçilik İlkesi İle İlgili İnkılaplar: Sümerbank, Etibank ve Denizbank’ın kurulması 1933’te planlı kalkınmaya geçilmesi Birinci ve İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarının hazırlanması Milli Koruma Kanununun çıkarılması Özel girişimcilere ait kurumların millileştirilmesi 6. İNKILAPÇILIK İnkılap, bir toplumun önemli kurumları kökten değiştirip, kendini yenilemesi atılımıdır. İnkılap ihtilalden daha geniş kapsamlıdır. İnkılap: Modemleşmek ve çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak için yapılmalıdır. Ayrıca inkılapların korunması, geliştirilmesi ve ilerletilmesi şarttır. Bu ilke sürekli dinamizm ve yenileşme ve atılımcılık demektir. İlkelerin Ortak Özellikleri Türk toplumunun ihtiyaçlarından doğmuştur. Gücünü köklü Türk tarihi ve Türk töresinden alır. Akıl mantık ve bilimsel doğrulara aykırı değildir. İlkeler bir bütündür. Ayrı ayrı değerlendirilemez. Türk milletini çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmayı amaçlar. 4. LAİKLİK Türk ve yabancı bilim adamları Atatürk’ün ilkelerinin en temel öğesi olarak laikliği kabul ederler. İlkelerin iki temel öğesi, Laiklik ve Milliyetçiliktir. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Bu ilke ile din ve devlet işleri birbirinden ayrılır, vatandaşa da inanç hürriyeti tanınır. Devlet, din konusunda tarafsız kalır ve insanlar arasında ayırım yapmaz. Laiklik, devlet yönetiminde dinin yerine akıl ve bilim kurallarını esas almaktır. Laiklik, din ve ibadet özgürlüğünü güvence altına alır. Laiklik İlkesi İle İlgili İnkılaplar: Halifeliğin kaldırılması Saltanatın kaldırılması Tevhid-i Tedrisat Kanununun kabul edilmesi Şer’iye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılması Tekke ve zaviyelerin kapatılması Medreselerin kapatılması Maarif Teşkilatı Hakkında Kanunun kabul edilmesi Kılık Kıyafet kanununun kabul edilmesi Peçe ve çarşaf giymenin yasaklanması Türk Medeni Kanununun kabul edilmesi Anayasa’da yer alan “Devletin dini İslamdır” ibaresinin 1928’de yapılan değişiklikle Anayasadan çıkarılması Laiklik ilkesinin 1937’de Anayasaya girmesi BÜTÜNLEYİCİ İLKELER Bütünleyici İlkeler Egemenliğin, devleti kuran, yöneten gücün kişi veya zümrelere değil, Milli doğrudan doğruya millete ait oluşudur. Egemenlik Bu yardımcı ilke Cumhuriyetçilik ilkesini bütünler. Milli Birlik, Milliyetçilik ilkesinin zorunlu Beraberlik ve bütünleyici ilkesidir. Ülke Millet, ülkesiyle bölünmez bir Bütünlüğü bütündür. Atatürk ilkeleri hür ve bağımsız bir Hürriyet ve devlette anlam kazanır.Vatandaşların Bağımsızlık rahat ve hür yaşaması da cumhuriyet ve demokrasi yönetimiyle sağlanabilir. Yurtta sulh, milli birlik ve beraberliğin bir sonucudur. Kalkınma ve demokraYurtta Sulh, sinin en önemli şartıdır. Cihanda barış, Cihanda Sulh devletlerin aralarındaki anlaşmazlıktarı görüşerek, anlaşarak çözümlemesidir. İnsanlık ideali bununla gerçekleşir. Akıl ve bilim her türlü gelişmenin Akılcılık ve kaynağıdır. Türk milleti akıl ve bilim Bilimsellik yolu ile ilerleyip gelişecektir. Türk milletinin, modemleşip gelişmesi için yaşanılan çağda en gelişmiş Çağdaşçılık kurumları çekinmeden benimsemesi ve gerekmekteydi. Çağdaş kurumlar ise Batılılaşmak batıdaydı. Öyleyse Batıya yönelmeliydi. Ancak bu taklitçiliği gerektirmemelidir. İnsan ve Bütün insanları tek bir vücut kabul etİnsanlık mek, onları birbirlerine yakınlaştırmak, Sevgisi kardeşçe ve barış içinde yaşamaktır. 5. DEVLETÇİLİK Devletçilik, temel anlamıyla devletin ekonomik hayatın içine girmesidir. Bu yapılırken Sosyalist model benimsenmez. Devletçilik, özel teşebbüsün yapamadığı ve toplumu ilgilendiren sahalarda devletin rol almasıdır. Devlet müteşebbislere engel olmadığı gibi tedbirler alarak müteşebbisin işlerini kolaylaştırır. Kişileri üretim ve ticaret işlerine özendirir. Atatürk’ün devletçilik anlayışı “karma ekonomi” olarak tanımlanabilir, 79 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Geçmiş yıllarda bu konuyla ilgili sorulan KPSS soruları (KPSS - 2006) I. Devletçilik ilkesinin uygulanması II. İzmir’de İktisat Kongresi’nin toplanması III. Milletler Cemiyeti’ne üye olunması Türkiye Cumhuriyeti’nde özel girişimde sermaye birikiminin ve gerekli kadronun yeterli olmamasının yukarıdakilerden hangilerini gerekli hale getirdiği savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III Yanıt: A (KPSS - 2007) • Menemen Olayı’nın bastırılması, • Terakkiperver Cumhuriyet Partisinin kapatılması gelişmeleri aşağıdaki ilkelerden hangisiyle doğrudan ilgilidir? A) Halkçılık B) Cumhuriyetçilik C) Laiklik D) Milliyetçilik E) Devletçilik Yanıt: C (KPSS - 2008) Atatürkçü milliyetçilik anlayışı laiktir. Bu yargıyı aşağıdakilerden hangisi destekler? A) Milleti oluşturan unsurlar arasında ırk ve köken birliğinin temel alınması B) Vatandaşların istedikleri dini ve mezhebi seçmesi C) Toplumun ırk, din ve mezhep çizgileriyle bölünmesi D) Devletin resmî bir dininin olması E) Ümmetçi düşünce yapısı Yanıt: B (KPSS - 2009) Kapitülasyonların kaldırılması Kabotaj Kanunu’nun çıkarılması Yukarıdaki gelişmelerde aşağıdaki ilkelerden hangisinin temel alındığı savunulabilir? A) Bağımsızlık B) Laiklik C) Halkçılık D) Devletçilik E) İnkılapçılık Yanıt: A (KPSS - 2010) Türk Devriminin “Cumhuriyetçilik ilkesi saltanat ve hilafete karşıdır.” yargısının, I. egemenliğin millete ait olması, II. yönetimin din kurallarına dayandırılmaması, III. azınlık okullarının öğretime devam etmesine izin verilmesi durumlarından hangileriyle ilgili olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: A (KPSS - 2010) 1961 Anayasası’nda Türk milletini, bütün fertleriyle kaderde, kıvançta ve tasada ortak kılmak, bölünmez bir bütün hâlinde millî bilinç ve ülkü etrafında toplamak biçiminde ifade edilen ilke, aşağıdakilerden hangisidir? A) Milliyetçilik B) Halkçılık C) Laiklik D) Devletçilik E) Cumhuriyetçilik Yanıt: B (KPSS - 2011) Soyadı Kanununun kabul edilmesi Medreselerin kapatılması Medeni Kanunun kabul edilmesi Yukarıdaki gelişmeler aşağıda verilen Atatürk ilkelerinden hangisiyle ilişkilendirilemez? A) Laiklik B) Devletçilik C) Milliyetçilik D) Halkçılık E) İnkılapçılık 80 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Yanıt: B Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net İNKILAPLAR HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Atatürk İnkılaplarının Anlamı: İnkılap sözcük olarak yenileşme, değişme anlamına gelir. Osmanlı devleti kurulduğu günden itibaren Şer’i ve örfi hukuku kullanıyordu. Devlet büyüyüp geliştikçe yeni kanunlar yürürlüğe girmiştir. Devletin gerileme ve çöküş yıllarında adil uygulanamayan hukuk da tam manası ile bir çöküş yaşıyordu. Tanzimat, Islahat Fermanı ve Meşrutiyet ile getirilen yenilikler durumu karıştırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Son dönemlerde hukukun temelini “Mecelle” oluşturuyordu ancak; Atatürk’ün inkılap anlayışında radikal ve köklü değişiklikler yapmak vardır. Özellikle Türk Milleti’ni son yüzyıllarda geri bırakan kurumları kaldırmak, yerine çağdaş kurumlar getirmek istiyordu. Zaten ulusal egemenlik anlayışına uygun kurulan bir devletin de yeni kurumlara ihtiyacı vardı. Bu nedenle değişik alanlarda birbirini takip eden çeşitli inkılaplar yapılmıştır. Osmanlı devletinde hukuk birliğinin olmaması. Atatürk inkılaplarının hedefi; Çağdaş hayatın ihtiyaçlarına cevap verememesi. Türkiye’yi çağdaş batı uygarlıkları düzeyinin üzerine çıkartmak. Avrupa ile bütünleşmek. Osmanlı döneminden kalma, yeni ihtiyaçlara cevap veremeyen kurumların yerine çağa uygun kurumlar ve sistemler getirmek. İnsanca yaşamak için gerekli olan koşulları oluşturmak. Demokrasinin Türkiye’de yerleşmesini sağlamak. Ekonomik Alandaki Gelişmeler Eğitim Alanındaki İnkılaplar Toplumsal Alandaki İnkılaplar Hukuk Alanındaki İnkılaplar Siyasi Alandaki İnkılaplar Alan Batı medeniyetini ülkeye getirmek için batı hukukuna yönelme. Devlete laik bir kimlik kazandırma isteği. Ceza ve yargılama usullerinin yetersizliği vb. konular hukuk alanında yenilikler yapma ihtiya-cını doğurmuştur. Hukuki Alanda Laikleşme Çabaları Osmanlı Hukuk sistemi hem şeriata hem de örfe dayanıyordu. Tanzimat döneminde Batı örnek alınarak bazı hukuksal düzenlemeler yapılmıştı. Bir hukuk karmaşası söz konusuydu. Türkiye Cumhuriyeti’nde çağdaş hukuk düzenine geçmek için bazı yasa değişiklikleri yapıldı. Yapılan İnkılaplar Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923) Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) 1924 Anayasası Çok Partili hayata geçiş denemeleri (1925– 1930) 1924 ANAYASASI 1921 Anayasası olağanüstü şartlarda hazırlandığı için ihtilalci özelliği ağır basmış ve hukuk alanında yeni düzenlemelerin yapılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Medeni Kanunun kabulü Avrupa’dan değişik alanlarda kanunlar alınması Türk kadınlarına siyasal hakların verilmesi Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Seçmen yaşı on sekiz, seçilme yaşı erkekler için otuzdur. Seçimler dört yılda bir yapılır. Tekke ve zaviyelerin kapatılması. Şapka kanunu Miladi takvimin kabulü. Ölçü ve tartı sisteminin değişmesi Soyadı kanunu 4 Mart 1925 tarihinde çıkartılan Takrir-i Sükun Yasası ile; Hükümetin eleştirilmesi yasaklandı. Basına sansür kondu. Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kapatıldı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924) Latin Harflerinin kabulü (1 Kasım 1928) Türk Tarih Kurumu’nun Kurulması (15 Nisan 1931) Türk Dil Kurumu’nun Kurulması (12 Temmuz 1932) İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat 1923) Aşar Vergisinin kaldırılması (17 Şubat 1925) Teşvik-i Sanayi Kanunu (1926) Kabotaj Kanunu Tarım Kredi Kooperatiflerinin Kurulması Meclis, hükümeti üç yolla denetleyebilir. Soru, gensoru ve meclis soruşturması Cumhurbaşkanı, meclis üyeleri arasından dört yılda bir seçilir. Bir kişi isterse üst üste cumhurbaşkanı seçilebilir. Başbakan ve meclis başkanı meclis üyeleri tarafından cumhurbaşkanınca seçilir. Değişiklikler: 10 Nisan 1928’de “Türkiye Devleti’nin dini İslamdır” cümlesi anayasadan çıkartılmıştır. 5 Aralık 1934’te seçmen yaşı 18’den 22 ye çıkartılmıştır. 5 Şubat 1937’de Atatürk ilkeleri anayasanın 2. maddesine eklenmiş böylece laiklik anayasaya girmiştir. 1924 Anayasası, 1961 Anayasası yürürlüğü girinceye kadar geçerli olmuştur. 81 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net MEDENİ KANUN’UN KABULÜ (17 Şubat 1926) SOSYAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR Hukuk düzenini laikleştirmek amacıyla, Avrupa’nın en son düzenlenmiş kanunu olan ve Türk milletinin yapısına uygun bulunan İsviçre Medeni Kanunu’nun alınması uygun görülmüştür. TBMM’nin 17 Şubat 1926 tarihli oturumunda bu kanun “Türk Medeni Kanunu” olarak kabul edilmiştir. KILIK-KIYAFETİN DEĞİŞTİRİLMESİ (25 KASIM 1925) Nedenleri: Osmanlılarda her azınlık grubunun, her din ve meslek topluluğunun kendine özgü ayrı bir kıyafeti vardı; ülkede kıyafet birliği yoktu. II. Mahmut, asker ve memurlara fes giydirerek kıyafet birliği getirmişti. Halk ise bu konuda serbest bırakılmıştı. Mustafa Kemal Paşa, uygar milletlerin giydiği şapkanın giyilmesi gerektiğini düşünmüştü. Medeni Kanun’un getirdiği yenilikler: Kadınla erkek arasında sosyal ve ekonomik eşitlik sağlanmıştır. Kadınların her meslekte çalışabileceği kabul edilmiştir. Kanun: Bu nedenle Ağustos 1925’de Kastamonu’ya yaptığı geziye başındaki şapkasıyla çıkarak bunu halka tanıtmıştır. Ardından 25 Kasım 1925’de Şapka Kanunu çıkarılmıştır. Ailede eşler arasında eşitlik getirilmiştir. Tek kadınla evlilik esas alınmıştır. Evlenmede kadının da rızası şart koşulmuştur. Aralık 1934’de çıkarılan kanunla da din adamları dışında herkesin aynı kıyafeti giymesi sağlanmıştır. Din adamları kıyafetlerini ancak ibadet yerlerinde giyebileceklerdi. Boşanma hakkı kadına da tanınmıştır. Ana ve babaya ailevi yükümlülükler getirilmiştir. Resmi nikâh sistemi esas alınırken dini nikâh isteğe bağlanmıştır. TEKKE VE ZAVİYELERİN KAPANMASI (30 KASIM 1925) Nedenleri: Mirasta ve şahitlikte eşitlik getirilmiştir. Vatandaşlar din, mezhep, hak ve yükümlülük bakımından eşit duruma getirilmiştir. Tekke ve zaviyeler, Osmanlı döneminde tarikatların faaliyet yaptıkları yerlerdi. Bazı tekke ve zaviyeler hurafe ve çıkar ocağı haline gelmişti. Patrikhane ve elçiliklerin azınlık haklarıyla ilgilenme ve mahkeme kurma yetkisi kaldırılmıştır. Kanun: Laik anlayışla bağdaşmayan bu kuruluşlar 30 Kasım 1925’te çıkarılan bir kanunla kapatılmıştır. Bunlarla ilgili giysi, tören ve unvanlar (şeyh, derviş, mürid) yasaklanmıştır. Türk Medeni Kanunu 1926’da yürürlüğe girmiştir. Bu yasaları uygulayacak yargıç ve savcılar yetiştirmek amacıyla Ankara Hukuk Fakültesi açılmıştır. Ayrıca İsviçre, Fransa ve İtalya’dan Ceza Kanunu, Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu alınmıştır. TAKVİM-SAAT VE ÖLÇÜLERDE DEĞİŞİKLİK Nedenleri: Osmanlılar döneminde diğer uluslardan farklı bir takvim, saat, rakam ve ölçü birimi kullanılmıştır. Hafta tatili Cuma günü idi. Bu durum batı dünyasıyla olan ticari ve resmi ilişkilerde karışıklığa yol açıyor ve bazı güçlükler doğuruyordu. KADINLARA SİYASAL HAKLAR VERİLMESİ Medeni Kanunla bir takım sosyal ve ekonomik haklara sahip olan kadınlara; 1 Nisan 1930 yılında kabul edilen kanunla Belediye Meclisi’ne üye seçme ve seçilme, Kanunlar: l933’te muhtarlıklara seçilme hakkı, Uluslararası ilişkileri kolaylaştırmak için 26 Aralık 1925’te Miladi Takvim’in kullanılması kararlaştırılmıştır. Uygulama 1 Ocak 1926 da başlamıştır. 5 Aralık 1934’de milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Aynı gün yerel saat terk edilerek, uluslararası saat sistemine geçilmiştir. Diğer değişiklikler şunlardır: İtalya’dan Ceza Kanununun alınması.1926 24 Mayıs l928de Latin rakamları kabul edilmiştir. İsviçre’den Borçlar Kanununun alınması. l926 1 Nisan 1931‘de de ağırlık, uzunluk ölçüleri değiştirilerek tüm dünyanın kullandığı ölçü birimleri kabul edilmiştir. Eskiden uzunluk ölçüsü olarak kullanılan arşın ve endaze yerine metre getirilmiştir. Ağırlık ölçüsü olarak kullanılan okka, batman yerine de kilo esası benimsendi. Böylece ticari ilişkilerde önemli kolaylıklar sağlanmıştır. İsviçre’den, Hukuk Mahkemeleri Usulü Kanununun alınması. 1927 Almanya’dan Ceza Kanununun alınması. 1929 İsviçre’den İcra ve İflas Kanununun alınması. 1932 Kadın ve erkek arasındaki siyasi eşitsizlik iki aşamada giderildi. Belediye seçimlerine katılma 1930’da, 5 Aralık 1934’te de milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Ayrıca resmi tatil, cuma gününden pazar gününe alınmıştır (1935). 82 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net SOYADI KANUNU’NUN KABULÜ (21 Haziran 1934) Nedeni: Mustafa Kemal Paşa, Türkçe’nin diğer yabancı dillerin etkisinden kurtulması ve dilimizin zenginleştirilmesi amacıyla 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu’nu kurmuştur. Osmanlı toplumunda soyadı yoktu. Bu durum, resmi işlemlerin sağlıklı biçimde yürütülmesini engelliyordu. Çünkü kişileri birbirinden ayırmak zorlaşıyordu. Bu çalışmalarla Türk dili; akıcı, sade ve işlek bir dil haline gelmiştir. Kanun: LATİN HARFLERİNİN KABULÜ (1 Kasım 1928) Nedeni: Karışıklıkları önlemek amacıyla 21 Haziran 1934'de Soyadı Yasası çıkarılmıştır. Bu yasayla eskiden beri kullanılan ve sınıfsal ayrıcalık yaratan bazı ünvanların kullanılması da yasaklanmıştır. (Molla, Hafız, Hacı, Bey, Paşa, Hanım vs…) Arap alfabesi ses uyumu bakımından Türkçe’ye uygun düşmüyordu. Okuma ve yazma güçlüğü doğuruyordu. Ayrıca Arap kültürünün etkisi altında kalınıyordu. Kanun: Mustafa Kemal Paşa Türk dilinin okunup yazılmasının kolaylaşması eğitim ve öğretimin yaygınlaştırılması ve çağdaş uygarlığın kaynağı olan Batı ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi için harf değişikliğini gerekli görüyordu. Latin Alfabesi 1 Kasım 1928’de bazı değişiklikler yapılarak Yeni Türk Harfleri olarak kabul edilmiştir. EĞİTİM ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU (3 Mart 1924) Nedeni: Osmanlı Devletinde temel eğitim kurumu merdeselerdi. 19. yy’da ve Tanzimat döneminde Batı tarzı okullar açılmıştı. Ayrıca azınlık okulları vardı. Eğitimde çok başlılık ve karmaşa hakimdi. Bu durum kültür çatışmasına yol açıyordu. Yeni harfler sayesinde okuma yazma kolaylaşmış, okuryazar oranı artmış, eğitim ve öğretimde önemli gelişmeler olmuştur. EKONOMİK ALANDAKİ GELİŞMELER Kanunlar: 3 Mart 1924de kabul edilen Tevhid-i Tedrisat (Öğretimin Birleştirilmesi) Kanunu’yla tüm eğitim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı. Medreseler kapatıldı. I. İZMİR İKTİSAT KONGRESİ (17 Şubat 1923) Cumhuriyet’in ilanından önce toplanan bu kongre, yeni devletin ekonomik kalkınmaya verdiği önemi gösterir. Kongreye çiftçi, tüccar, sanayici ve işçi kesiminden pek çok kişi katılmıştır. 1926’da Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun çıkarılarak eğitim çağdaş, ulusal, demokratik ve laik esaslara göre yeniden düzenlenmiştir. İlköğretime önem verildi; ortaokul, lise ve meslek okulları çoğaltıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüksek okulu olan Hukuk Mektebi Ankara’da açıldı. Onu yine Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fa-kültesi ve Yüksek Ziraat Enstitüsü izledi. İstan-bul’da ise, Güzel Sanatlar Akademisi ile Devlet Konservatuarı açılmıştır. Kongrede Misak-ı İktisadi (Ekonomi Andı) kabul edilmiştir (4 Mart1923). Buna göre, ulusal bağımsızlığın ancak ekonomik bağımsızlıkla sağlanabileceği belirtilmiştir. İzmir İktisat Kongresi Kararları: Hammaddesi ülkemizde bulunan sanayi dalları kurulmalıdır. Üniversiteler Kanunu çıkarılarak Darülfünün kapatılmış ve yerine İstanbul Üniversitesi açılmıştır. Nazi Almanya’sından kaçan bilim adamları bu üniversitelerde görev almışlar. Küçük işletmelerden hızla büyük işletmelere ve fabrikalara geçilmelidir. Özel teşebbüse kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulmalıdır. Yabancı tekellerden kaçınılmalıdır. TÜRK TARİH KURUMU’NUN KURULUŞU (15 Nisan 1931) Nedeni: Sanayi özendirilmeli ve ulusal bankalar kurulmalıdır. Osmanlı Devletinde Türk Tarihi, yalnızca İslamdan sonraki Türk Tarihi olarak öğretiliyordu. Oysa yeni nesillere ümmetçi tarih anlayışının yerine ulusçu tarih öğretilmesi gerekiyordu. Dış rekabete dayanabilmek için sanayi her alanda geliştirilmelidir. Devlet, ekonomik görevleri olan bir organ haline gelmelidir. Kuruluş: Mustafa Kemal Paşa, yaptırdığı çalışmalarla Türk tarihinin, Osmanlı öncesinin aydınlatılmasını sağladı. Türklerin eski ve köklü bir uygarlığa dayandığını ortaya koymak amacıyla 15 Nisan 1931‘de Türk Tarih Kurumu’nu oluşturmuştur. Not: Bu kararlar ekonomik politikanın temellerini oluşturmuş, ekonomide “Devletçilik” ilkesi benimsenmiştir TİCARET ALANINDAKİ GELİŞMELER TÜRK DİL KURUMU’NUN KURULUŞU (12 Temmuz 1932) Nedeni: Lozan’da kapitülasyonlar kaldırılarak ekonomik alandaki en önemli engel yok edilmiştir. Osmanlı Devleti’nde dil birliği yoktu. Türk dili, Arapça ve Farsça’nın etkisi altında kalmıştı. Türk müteşebbislerine kredi sağlamak amacıyla ilk özel Türk Bankası olan İş Bankası kurulmuştur (1924). Kuruluş: 83 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 1925 yılında Ticaret ve Sanayi Odaları kurulmuştur. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kuruldu (1935). Maden Mühendislik mektepleri açılmıştır. Madenciliğimizi desteklemek için Etibank kurulmuştur. SAĞLIK ALANINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR I. Dünya Savaşı sırasında salgın hastalıklar milleti kasıp kavurmuştu. Devlet bu gibi sağlık sorunlarını kökünden çözebilmek için şu tedbirleri almıştır; Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kurulmuştur. Sağlık Şurası oluşturulmuştur. Hıfzısıhha Enstitüsü kurulmuştur. Salgın hastalıklara (sıtma, verem, trahom, frengi vs.) karşı mücadele başlatılmıştır. Hastahane ve dispanserler açılmıştır. Sağlık uzmanı yetiştiren okullar açılmıştır. Tüm İnkılaplar Kızılay, Çocuk Esirgeme, Yeşilay ve Verem Savaş Derneği gibi sosyal kuruluşlar oluşturulmuştur. 84 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Bütünleyici İlke Ulusal Egemenlik Ulusal birlik ve beraberlik İnsan ve insanlık sevgisi Ülke bütünlüğü ve kalkınma 1933 yılında devlet eliyle sanayileşmeyi öngören Birinci Beş yıllık Kalkınma Planı kabul edilmiştir. Bu plan başarıyla uygulanarak Sümerbank, Paşabahçe Cam, Beykoz Deri, İzmit Kağıt Sanayi, Karabük Demir-Çelik işletmeleri gibi temel sanayi kuruluşları açılmıştır. Akılcılık, bilimsellik ve çağdaşlaşma 1929’da sanayiyi korumak için gümrük vergileri yükseltilmiştir. Türk Medeni Kanunu Soyadı Kanunu Kılık Kıyafet Kanunu Şapka Kanunu Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi İlköğretimin kız çocuklarına da zorunlu olması Teşvik-i Sanayi Kanunu İzmir İktisat Kongresi (Alınan kararlar olarak) Kapitülasyonların kaldırılması Kabotaj Kanunu Aşar vergisinin kaldırılması Kabotaj Kanunu Bankaların açılması Beş yıllık kalkınma planı Devletleştirme ve millileştirme Saltanatın kaldırılması Hilafetin kaldırılması Şeriyye ve Evkaf Vekâletinin kaldırılması Tevhid-i Tedrisat Kanunu Tekke ve Zaviyelerin kaldırılması Türbelerin kapatılması Medeni Kanunun kabulü Hukukun laikleştirilmesi “Devletin dini İslamdır” maddesinin kaldırılması Laiklik ilkesinin Anayasaya girmesi Çağdaşlaşma ve değişim Siyasal Alan 1926da Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıştır. Ancak halkta yeterli sermaye olmadığından istenilen sonuca ulaşılamamıştır. Kültür-Eğitim SANAYİ ALANINDAKİ GELİŞMELER Sosyal Devlet Üretme Çiftlikleri ve Tohum Islah İstasyonları açılmıştır. Devletçilik 1929’da Toprak Reformu Kanunu çıkarılmıştır. Ancak uygulanamamıştır. Ekonomi Yeni Türk Devletinin kurulması İzmir İktisat Kongresi (Toplanış amacı olarak) Ekonomide millileştirme Tevhid-i Tedrisat Kanunu Medreselerin Kaldırılması Maarif Kanunu Yeni Türk harflerinin kabulü Millet Mekteplerinin açılması Türk Tarih ve Dil Kurumlarının kurulması Laiklik Tarım Kredi Kooperatifleri kurularak köylünün kooperatifleşmesi sağlanmıştır (1928). Ankara’da Yüksek Ziraat ve Baytar (veteriner) Enstitüleri açılmıştır. Burada yetişen uzmanlar vasıtasıyla şekerpancarı, turunçgil ve çay tarımı başlatılmıştır. Hukuk Köylüye ucuz kredi verebilmek için Ziraat Bankası’nın imkânları arttırılmıştır. İnkılapçılık Aşar vergisi kaldırılarak köylüye ekonomik rahatlık sağlanmıştır (17 Şubat 1925). Saltanatın kaldırılması Cumhuriyetin ilanı Halifeliğin kaldırılması Kadınlara siyasal hakların verilmesi TBMM’nin açılması 1921 Anayasası Siyasi Partilerin kurulması Ordunun siyasetten ayrılması Çağdaşlaşma TARIM ALANINDAKİ GELİŞMELER Cumhuriyetçilik İnkılaplar Milliyetçilik Lozan’da kapitülasyonların kaldırılmasının bir sonucu olarak 1 Temmuz 1926’da Kabotaj Kanunu yürürlüğe girmiştir. Denizlerimizde gemi işletme hakkının yalnızca Türkiye’ye ait olduğu belirlenmiştir. Böylece milli denizciliğimizin gelişmesi sağlanmıştır. Halkçılık Şirketçilik ve sigortacılık yeni esaslara bağlanmış ve borsalar açılmıştır. Temel İlke ATATIRK İLKELERİ İLE İNKILAPLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Geçmiş yıllarda bu konuyla ilgili sorulan KPSS soruları (KPSS - 2006) I. Yabancı şirketler tarafından çalıştırılan bazı demiryollarının devletleştirilmesi II. Türk karasularında gemi işletme hakkının yalnız Türkiye’ye ait olması III. Kooperatifleşmenin yurt çapında yaygınlaştırılması Yukarıdaki gelişmelerin hangilerinde ulusallaştırma amacı vardır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: D (KPSS - 2006) Şapka İnkılabı, I. toplumda kadın-erkek eşitliğini sağlamak, II. topluma çağdaş görünüm kazandırmak, III. resmi işlemlerin takibini kolaylaştırmak amaçlarından hangilerine yöneliktir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: B (KPSS - 2006) I. Kadınlara oy hakkının verilmesi II. Toplumsal ayrıcalık ifade eden unvanların kaldırılması III. Tek kadınla evlilik esasının getirilmesi Yukarıdakilerden hangileri, 1926 yılında çıkarılan Medeni Kanun’un kapsamındadır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III Yanıt: C (KPSS - 2006) Batılı devletlerle ticaretin kolaylaşmasında, I. arşın ve endaze yerine metrenin kullanılması, II. hafta tatilinin cumadan pazar gününe alınması, III. herkesin resmi bir soyadının olması konularından hangileriyle ilgili kanunların çıkarılmasının etkili olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III Yanıt: D (KPSS - 2007) I. Azınlık okulları II. Millet mektepleri III. Yabancı okullar Yukarıdakilerden hangileri, Osmanlı Döneminde olmayıp Atatürk Döneminde ilk kez açılmıştır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III Yanıt: B (KPSS - 2007) I. Hicri ve Rumi takvim yerine miladi takvimin kabul edilmesi II. Arşın, endaze ve kulaç gibi uzunluk ölçülerinin yerine metre sisteminin kabul edilmesi III. İki dereceli seçim sisteminden tek dereceli seçim sistemine geçilmesi Yukarıdakilerin hangilerinde, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki uygulamalarda birlik sağlama amacı olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: D (KPSS - 2009) Aşağıdakilerden hangisi, cumhuriyetin ilanının doğurduğu sonuçlardan biri değildir? A) Hükûmet kurmanın yeni yönteme bağlanması B) Devletin rejiminin adının konması C) İstiklal Marşı’nın kabul edilmesi D) Devletin başkanının belirlenmesi E) Halifeliğin kaldırılması 85 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Yanıt: C Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net (KPSS – 2008) Soyadı Kanunu’yla tüm vatandaşlara, aile ismi olarak öz adları yanında soyadı kullanma zorunluluğu getirilmiştir. Bu zorunluluğun, I. sınıf farklılıklarının isim olarak kullanılması, II. isim benzerliklerinin bazı karışıklıklara neden olması, III. toplumda azınlık olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bulunması durumlarının hangilerinden kaynaklandığı savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) II ve III Yanıt: C (KPSS - 2008) 1923-1928 yılları arasında önemli atılımlar yapıldığı hâlde, harf inkılabı ancak 1928 yılında gerçekleştirilebilmiştir. Bu gecikmede, I. harf inkılabına çok önem verilmesi ve başarısının rastlantıya bırakılmak istenmemesi, II. daha önce bu konuda yapılmış olan çalışmaların sonuçsuz kalması, III. Arap alfabesinin harf sayısının sayıca fazla olması durumlarından hangilerinin etkili olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) I, II ve III Yanıt: C (KPSS - 2009) I. Hilafet II. Şeriye ve Evkâf Bakanlığı III. Erkânı Harbiye Bakanlığı 1924 yılında, yukarıdakilerden hangilerinin yönetim birliğini güçlendirmek amacıyla kaldırıldığı savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III Yanıt: D (KPSS - 2009) I. Atatürk ilkelerinin Türkiye Devleti’nin temel nitelikleri olarak kabul edilmesi II. Milletvekili yeminlerinin “Vallahi.” yerine “Namusum üzerine söz veriyorum.’’ şeklinde değiştirilmesi III. Anayasa Mahkemesinin kurulması Yukarıdakilerden hangileri Atatürk Dönemi gelişmeleri arasındadır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) I, II ve III Yanıt: C (KPSS - 2010) 1929-1930 yılları arasında dünyada ekonomik bunalım baş göstermiş, bu durum Türk Devleti’nin ekonomisine yeni bir yön vermesini gerektirmiştir. Bu gereksinim, I. devletçilik ilkesinin uygulanması, II. ilk beş yıllık sanayi planının hazırlanması, III. Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun çıkarılması gelişmelerinden hangilerini sağlamıştır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: D (KPSS - 2011) Aşağıdakilerden hangisi, Atatürk döneminde tarımı geliştirmek amacıyla yapılan çalışmalardan biri değildir? A) Aşar vergisinin kaldırılması B) Ziraat Bankasının kurulması C) Numune çiftliklerinin kurulması D) Yüksek Ziraat Enstitüsünün kurulması E) Tarım satış kooperatiflerinin kurulması Yanıt: B (KPSS - 2011) Aşağıdakilerden hangisinin sosyal hayattaki ayrıcalıkları önlemek amaçlı olduğu savunulamaz? A) Tekke ve zaviyelerin kapatılması B) Hacı, ağa, hafız, molla gibi ünvanların kaldırılması C) Medeni Kanunun kabul edilmesi D) Devlet İstatistik Enstitüsünün kurulması E) Dini giysilerin mabetler dışında giyilmesinin yasaklanması 86 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Yanıt: D Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 8. Bölüm. ATATÜRK DÖNEMĠ ĠÇ VE DIġ POLĠTĠKA TATÜRK DÖNEMĠ ĠÇ VE DIġ POLĠTĠKA demokratik esaslara göre çalıĢmaktaydı. Ancak, KurtuluĢ SavaĢı sırasında milli birliği bozmamak için rejim tartıĢmalarına girilmemiĢti. Artık kesin zafer II. TBMM‟nin açılması kazanılmıĢ, saltanat kaldırılmıĢ, Lozan AntlaĢması Cumhuriyetin ilanı imzalanmıĢtı. Halifeliğin Kaldırılması Saltanat yanlıları da eski düzenin devam etmesi Çok Partili Hayata GeçiĢ Denemeleri için yoğun propagandalar yapıyorlardı. Artan mu- Cumhuriyet Halk Fırkası halefet Meclis‟e dayalı hükümet sistemini iĢlemez Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası hale getirmiĢti. Yürütme görevi aksıyordu. ġeyh Sait Ayaklanması Serbest Cumhuriyet Fırkası Menemen Olayı Cumhuriyetin Ġlanının Nedenleri: Ulus iradesini tam olarak gerçekleĢtirmek Yabancı Okullar Sorunu Hükümet bunalımlarını sona erdirmek Musul Sorunu Türk ve dünya basınındaki rejim tartıĢmala- Nüfus Mübadelesi rına son vermek Milletler Cemiyetine GiriĢ Ġnkılaplara zemin hazırlamak Balkan Paktı (Antantı) Devlet Montrö SözleĢmesi amacıyla, Sadabat Paktı Mustafa Kemal PaĢa “Asıl savaĢımız Ģimdi Hatay Sorunu baĢlıyor” diyerek cumhuriyetin ilanı için ge- II. Dünya SavaĢı rekli hazırlıkları baĢlattı: BirleĢmiĢ Milletler ve Natoya GiriĢ Ġlk olarak seçimlerin yenilenmesine karar ve- baĢkanlığı sorununu çözümlemek rilmiĢtir (1 Nisan 1923). 9 Ağustos 1923‟te Türkiye‟nin ilk siyasal parII. TBMM’NĠN AÇILMASI tisi olan Halk Fırkası kurulmuĢtur. II. TBMM açılmıĢtır (11 Ağustos 1923). Birinci Mecliste muhalefetin artması, yeni rejim Meclis 1 Ekim 1927‟ye kadar çalıĢmıĢ ve inkı- ve inkılapları göğüsleyecek yeni bir meclis ihtiyacı lap meclisi olarak anılmıĢtır. üzerine 1 Nisan 1923‟de, seçimlerin yenilenmesine 13 Ekim 1923‟de Ankara resmen baĢkent ilan karar vermiĢtir. 11 Ağustos 1923 de açılan Ġkinci edilmiĢtir. Meclis Yeni Türk Devleti‟nin karakterini belirleyen in- Hükümet bunalımı çıkınca 27 Ekim 1923 de kılapları yapmıĢ ve 1 Ekim 1927‟ye kadar çalıĢmıĢ- Fethi (Okyar) Bey Hükümeti istifa etmiĢtir. tır. Bu Meclis‟e “Ġnkılap Meclisi” de denilir. Bunun üzerine Mustafa Kemal PaĢa, cumhu- Ġkinci Meclis döneminin baĢlangıcında; riyetin ilanı için zamanın geldiğine karar ver- Lozan AntlaĢması onaylandı miĢtir. Ġstanbul, Ġtilaf Devletlerinden teslim alındı Uzun tartıĢmalardan sonra cumhuriyet ilan Ankara baĢkent yapıldı edilmiĢtir (29 Ekim 1923). Cumhuriyet ilan edildi Anayasa değiĢtirilerek “Türkiye Devleti’nin hükümet Ģekli Cumhuriyet’tir” denilmiĢtir. CUMHURĠYETĠN ĠLANI (29 Ekim 1923) Ġlk CumhurbaĢkanı seçilen Mustafa Kemal PaĢa cumhuriyetin ilk kabinesini kurma göre- Kongreler döneminde çeĢitli vesilelerle “Cumhu- vini Ġsmet PaĢa‟ya vermiĢtir. Fethi Bey de riyete” vurgu yapılmıĢtı. Meclis de baĢından beri TBMM baĢkanlığına seçilmiĢti. 87 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Cumhuriyetin Ġlanının Önemi ve Sonuçları: 3 Mart 1924’te kabul edilen diğer kanunlar Devletin rejiminin adı konulmuĢ oldu. Ģunlardır: Rejim tartıĢmaları sona erdirilerek, 1921 Ana- Eğitim kurumlarının bir çatı altında toplan- yasasına da devletin rejiminin cumhuriyet ol- ması ve eğitimde laikliğe geçilmesi amacıyla duğu hükmü konuldu. Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarılmıĢtır. Tüm Devlet baĢkanlığı sorunu çözümlendi. okullar Maarif Vekâleti‟ne bağlanmıĢtır. Meclis Hükümeti sisteminden Kabine siste- ġer‟iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine mine geçildi. Diyanet iĢleri BaĢkanlığı, Erkan-ı Harbiye Ve- TBMM, CumhurbaĢkanını kâleti kaldırılarak yerine Genel Kurmay BaĢ- CumhurbaĢkanı, baĢbakanı kanlığı kurulmuĢtur. BaĢbakan ise bakanları belirleyecektir. Türkiye Cumhuriyetinin ilk baĢbakanı Ġsmet Halifeliğin Kaldırılmasının Önemi: PaĢa‟dır. Laiklik ilkesinin en önemli aĢaması gerçekleĢ- Mustafa Kemal CumhurbaĢkanı seçilerek miĢtir. devlet baĢkanlığı sorunu çözümlendi. Ġnkılapların önündeki en önemli engel orta- Yeni devletin adı, Türkiye Cumhuriyeti Dev- dan kaldırılmıĢtır. leti oldu. Cumhuriyetin ilanı, Atatürk ilkelerinden “Cumhuriyetçilik” yolunda yapılan önemli bir inkılap ÇOK PARTĠLĠ HAYATA GEÇĠġ DENEMELERĠ hareketidir. Yapılacak yeni inkılaplar için ortam hazırlamıĢtır. CUMHURĠYET HALK FIRKASI Mustafa Kemal‟in CumhurbaĢkanı seçilme- (9 Ağustos 1923) siyle boĢalan Meclis baĢkanlığına Fethi Bey I. Meclis‟te siyasal gruplar yoktu; o günkü ortam getirilmiĢtir. Cumhuriyetin ilk Meclis BaĢkanı buna elveriĢli değildi. Tüm üyelerin tek amacı yur- Fethi Bey‟dir. dun kurtarılmasıydı. SavaĢın sonlarına doğru üyeler arasındaki görüĢ ayrılığı artmıĢ ve Mustafa Kemal PaĢa‟ya ve inkılaplara muhalif bir grup oluĢmuĢtur. HALĠFELĠĞĠN KALDIRILMASI (3 Mart 1924) Bunun üzerine TBMM, 1 Nisan 1923‟te seçimlerin yapılmasına karar vermiĢtir. Bu arada Halk Fırkası kurulmuĢtur (9 Ağustos 1923). Yapılan seçimler so- Sebepler: Halifelik Ġslam dünyasındaki etkinliğini yitir- nunda II. TBMM 11 Ağustos 1923 te açılmıĢtır. miĢti. Yeni rejime karĢı olanlar, „Halife meclisin, TERAKKĠPERVER CUMHURĠYET FIRKASI meclis halifenindir‟ görüĢünü yaymaya baĢla- (17 Kasım 1924) mıĢlardı. KurtuluĢ SavaĢı‟nın kahramanlarından Kazım Ka- Halife Abdülmecit TBMM‟nin koyduğu kural- rabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, Adnan Adı- lara uymuyor, sultan gibi hareket ediyordu. var, Refet Bele gibi Ģahsiyetler Terakkiperver Cum- Bu da yönetimde ikiliğe yol açıyordu. huriyet Fırkası‟nı kurmuĢlardır. Bazı Ġttihatçılarla Eski rejime dönüĢ yollarını kapatmak ve yeni Halk fırkasından ayrılanlar da bu partide yer almıĢ- inkılaplara ortam hazırlamak isteniyordu. lardır. Parti tüzüğünde “Dini inançlara saygılıyız” cümlesi yer almıĢtı. Kanunlar: Halifelik 3 Mart 1924‟te çıkarılan bir yasayla Bir süre sonra çıkan ġeyh Said Ayaklanması‟nda kaldırılmıĢtır. rolü olduğu iddia edilen Terakkiperver Cumhuriyet 5 Mart 1924‟te de Osmanlı ailesinin yurt dıĢı- Fırkası, Takrir-i Sükün Yasası‟na dayanılarak 5 Ha- na çıkarılmasına karar verilmiĢtir. ziran 1925 te kapatılmıĢtır. Ancak „Devletin dini Ġslam‟dır cümlesi Anayasa‟ya konulmuĢtur 88 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net ġEYH SAĠT AYAKLANMASI (13 ġubat 1925) ve yapılan ihbar üzerine suikastçılar yakalanmıĢlardır. Suçlu görülenler Ġstiklal Mahkemeleri‟nde yargı- Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası‟nın kurulmasın- lanarak cezalandırılmıĢlardır. Böylece ittihatçılar ta- dan cesaret alan rejim muhalifleri derhal harekete mamen tasfiye edilmiĢtir. Terakkiperver Parti yöneti- geçmiĢlerdir. cileri ise delil yetersizliğinden serbest bırakılmıĢ- ġeyh Sait‟in öncülüğünde Ergani‟nin Piran köyün- lardır. de baĢlayan ayaklanma kısa sürede Diyarbakır dolaylarına yayılmıĢtır. Musul‟u almaya çalıĢan Ġngiliz- SERBEST CUMHURĠYET FIRKASI ler de bu isyanı kıĢkırtmıĢlardır. (12 Ağustos 1930) 1929 yıllarında dünyada görülen ekonomik buna- ġeyh Sait isyanına karĢı alınan önlemler ve lım Türkiye‟yi de etkilemiĢti. Ġktidarda olan Cumhuri- sonuçları: yet Halk Fırkası‟nın ekonomik politikası bazı millet- ġeyh Sait Ayaklanmasının çıkmasında ve vekillerince beğenilmiyor ve eleĢtiriliyordu. Liberal bastırılmasında ihmali görülen Fethi Bey Hü- sistemle memleketin ekonomik yönden kalkınacağı kümeti istifaya davet edilerek Ġsmet PaĢa Hü- düĢüncesinde olan bu milletvekilleri Mustafa Kemal kümeti iĢ baĢına getirilmiĢtir. PaĢa‟nın yönlendirmesiyle Serbest Cumhuriyet Fır- Kısmi seferberlik ilan edilerek isyanın bastırıl- kası‟nı kurdular (12 Ağustos 1930). Partinin baĢkanı ması orduya bırakılmıĢtır. ise Atatürk‟ün yakın arkadaĢı olan Fethi Okyar Bey- Hıyanet-i Vataniye Kanunu‟na bir madde ek- di. Programında Laikliğe bağlılık belirtilmesine rağ- lenmek suretiyle dinsel nedenlerle halkı ayak- men rejime karĢı olanlar partiyi ele geçirmiĢlerdi. Gi- landırmaya teĢvik eden kiĢilerin vatan haini diĢi tehlikeli gören Fethi Bey, 18 Aralık 1930‟da par- sayılacakları bildirilmiĢtir. tiyi kapatmıĢtır. 4 Mart 1925‟te Takrir-i Sükün (Huzuru Sağlama) kanunu çıkarıldı ve 4 yıl yürürlükte kal- Not: mıĢtır. Serbest Cumhuriyet Fırkası ile Cumhuriyet Halk Fır- Ayaklanma bölgesinde Ġstiklal Mahkemeleri kası arasındaki temel ayrılık ekonomi politikasıdır. kurulmuĢtur. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ayaklanmada rol oynadığı gerekçesiyle kapatılmıĢtır. MENEMEN OLAYI (23 Aralık 1930) (5 Haziran 1925) ġeyh Said ve arkadaĢları Diyarbakır Ġstiklal Serbest Fırkanın kurulmasından cesaret alan re- Mahkemesinde yargılandıktan sonra idam jim karĢıtları harekete geçmiĢlerdir. NakĢibendî ta- edilmiĢlerdir. rikatından DerviĢ Mehmet ve müritleri kendilerine Ayaklanmada rolü olan Ġngilizler Musul mese- katılan bir kısım halkla Menemen‟de ayaklanmıĢlar- lesini gündeme getirmiĢlerdir. Devlet, ayak- dır (23 Aralık 1930). Olayı bastırmaya gelen Asteğ- lanmanın bastırılmasıyla uğraĢtığından ko- men Kubilay öldürülmüĢtür. Ġsyan güçlükle bastırıl- nuyla yeterince ilgilenememiĢtir. Sonuçta mıĢtır. Ġsyancıların çoğu ölüme mahkûm edilmiĢtir. 1926‟da Musul elden çıkmıĢtır. Not: MUSTAFA KEMAL’E SUĠKAST TEġEBBÜSÜ ġeyh Said ve Menemen olaylarından sonra (16 Haziran 1926) çok partili siyasal yaĢama geçiĢ denemeleri bir süre ertelenmiĢtir. Çünkü Türk halkı, he- Cumhuriyet yönetimine karĢı olanlar ve Terakki- nüz çok partili sisteme geçecek siyasi olgun- perver Parti içindeki eski Ġttihatçılar Mustafa Kemal luğa eriĢmemiĢti. PaĢa‟ya karĢı bir suikast hazırlamıĢlardır. Ancak, Çok partili yaĢama, ancak 1946‟da Demokrat Mustafa Kemal‟in Ġzmir‟e geliĢinin bir gün gecikmesi Parti‟nin kurulması ile geçilebilmiĢti. 89 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net cak barıĢçı politika ile sorun çözülmüĢtür. Daha son- YABANCI OKULLAR SORUNU (1926) raki 4 yıl içinde mübadele gerçekleĢti. (10 Haziran Türkiye‟deki yabancı okulların bağlı olacakları re- 1930) jim Lozan‟da bir esasa bağlanmıĢtı. Buna göre bu okullar Türkiye‟nin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine uyacaklardı. Türkiye bu okulların öğreti- MĠLLETLER CEMĠYETĠNE GĠRĠġ mini düzenleyecekti. (18 Temmuz 1932) Türk hükümeti bu okullarda Türkçe, Tarih ve Coğrafya derslerinin Türk öğretmenlerince okutulması Türkiye Cumhuriyeti bir dizi antlaĢmalarla sınırla- ve okulların Türk müfettiĢlerince denetlenmesi esa- rını belirlemiĢti. Bağımsız ve güvenlik içerisinde var- sını belirlemiĢtir. Bu esaslara uymak istemeyen ya- lığını devam ettirmek istemiĢti. Türkiye “Yurtta Sulh bancı okullar kapatıldı. Bazı batılı devletlerin konuyu Cihanda Sulh ” ilkesi ile iç ve dıĢ politikasını belirle- görüĢme istekleri, iç sorun olduğu gerekçesiyle red- miĢ ve sorunlarını bu ilke doğrultusunda çözmüĢtü. dedilmiĢtir. Bu nedenle Türkiye‟nin Milletler Cemiyetinde yerini alması gerekmekteydi. Nitekim 1932 yılında Türkiye resmen, Milletler Cemiyeti‟ne çağrılmıĢtır. 18 Temmuz 1932’de Milletler Cemiyetine girmiĢ- MUSUL SORUNU (5 Haziran 1926) tir. Ġngilizler Mondros AteĢkes AntlaĢması‟na dayanarak Musul çevresini iĢgal etmiĢlerdi. Milli Mücadele yıllarında TBMM Musul çevresiyle ilgilenememiĢtir. BALKAN ANTANTI (9 ġubat 1934) Lozan‟da, Ġngiltere‟ye burasının Misak-ı Milli sınırlarımız içinde bulunduğu belirtilmiĢtir. Ġngiltere Musul Türkiye KurtuluĢ savaĢı sonrasında Yunanistan‟la meselesini Lozan‟dan sonraya erteletti. barıĢ antlaĢması imzalamıĢ, pek çok devletle dost- Lozan‟dan sonra Musul‟u istediğimizde, “Musul luk antlaĢmaları yapmıĢtı. 1933‟te Avrupa‟ da Al- Irak toprakları içindedir. Irak da İngiliz mandasın- manya ve Ġtalya tehlikesi baĢ gösterdi. Ġtalya‟nın dadır.” gerekçesiyle vermek istememiĢtir. ġeyh Sait Balkanlarda, Almanya‟nın da Doğu Avrupa‟da gözü isyanı yüzünden Türkiye konuyla ilgilenememiĢtir. vardı. Daha sonra Musul meselesi Milletler Cemiyetine ĠĢte bu durum Balkan ülkelerinin aralarındaki ufak götürülmüĢtür. Burada da çözüm bulunamamıĢtır. tefek anlaĢmazlıkları bir yana bırakıp Türkiye ve Yu- 1926 yılında Ġngilizlerle Ankara‟da yapılan görüĢme- nanistan yanında yer almalarına vesile olmuĢtur. 9 ler sonunda Ankara AntlaĢması yapılmıĢtır (5 Ha- ġubat 1934‟te Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve ziran 1926). Bu antlaĢmayla bugünkü Türkiye sınırı Romanya delegeleri Atina‟da bir araya gelerek Bal- belirlenmiĢtir. Buna göre, Musul ırak sınırları içinde kan Antantı‟na imza koydular. Türkiye batı sınırla- kalacak, Hakkâri, Türkiye‟de bırakılacaktı. Ancak rını güvenceye almıştır. Musul petrollerinin kârından 25 yıl süreyle % 10 hisse Türkiye‟ye verilecekti. MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEġMESĠ (20 Temmuz 1936) NÜFUS MÜBADELESĠ (10 Haziran 1930) Boğazlar ve çevresi Lozan‟da kurulan Boğazlar Lozan BarıĢ AntlaĢması‟na göre Ġstanbul Rumları Komisyonu‟nca idare edilmekteydi. Bu durum Türki- ile Batı Trakya Türkleri dıĢında, Türkiye‟de yaĢayan ye‟nin milli bütünlüğünü sınırlayıcı bir hüküm taĢı- Rumlar, Yunanistan‟daki Türklerle karĢılıklı olarak yordu. değiĢtirileceklerdi. Ancak, 1926‟ya kadar bu mesele Ġtalya ve Almanya‟nın saldırgan tutumu (Ġtalya‟nın tam halledilememiĢtir. HabeĢistan‟ı, Almanya‟nın da Ren bölgesini iĢgal et- Yunanistan Ġstanbul‟da daha çok Rum bırakmak mesi) karĢısında Türkiye Boğazlar üzerinde Türk isteyince Türk-Yunan iliĢkileri gerginleĢmiĢtir. An- hakimiyetinin geçerli olması için ilgili devletlere 90 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net baĢvurmuĢ ve 20 Temmuz 1936‟da Montrö SözleĢ- Il. DÜNYA SAVAġI VE TÜRKĠYE mesi imzalanmıĢtır. Büyük devletler arasındaki çıkar çatıĢmalarının Bu sözleĢmeyle; yarattığı gerginlik, Almanya ve Ġtalya‟nın yayılmacı Boğazlar Komisyonu kaldırılmıĢ, komisyonun ve saldırgan politikası sonucunda bir dünya sava- görevi Türkiye‟ye devredilmiĢtir. Ģına dönüĢmüĢtür. Boğazların iki yakasına Türkiye asker yerleĢ- 1 Eylül 1939‟da Almanya‟nın Polonya‟ya saldır- tirebilecek ve tahkimat yapabilecekti. ması ile baĢlayan Il. Dünya SavaĢı, Mayıs 1945‟e Yabancı ticaret gemileri serbestçe boğazlar- kadar devam etmiĢtir. dan geçebilecek, ancak savaĢ gemilerinin ge- SavaĢ Almanya, Ġtalya ve Japonya‟nın oluĢturdu- çiĢleri sınırlanacaktı. Türkiye bir savaĢa girer- ğu Mihver devletler ile Ġngiltere Fransa ve sonradan se ya da bir savaĢ tehlikesiyle karĢılaĢırsa ABD‟nin katıldığı Müttefik devletler arasında olmuĢ- boğazları istediği gibi kapatabilecekti. tur. Müttefikler ünlü Normandiya çıkartması ile Almanları Fransa‟dan attıktan sonra Japonya‟yı bom- Bu anlaĢma ile ulusal egemenliğimizi sınırlayıcı balayarak Mihver grubunu mağlup etmiĢlerdir. engeller kaldırılmıĢ ve boğazlar üzerinde Türkiye Türkiye, savaĢa girmemekte kararlı olduğu halde yetki sahibi olmuĢtur. savaĢ boyunca dört milyon askerini silah altında tutmuĢtur. Bütün ekonomik gücünü askeri amaçlara ayırmak zorunda kalmıĢtır. Bunun sonucunda Türkiye‟nin kalkınma ve sanayileĢme çabaları oldukça yavaĢlamıĢtır. Üretim düĢmüĢ ve temel gıda madde- SADABAT PAKTI (19 Temmuz 1937) leri bile güç temin edilir hale gelmiĢtir. Ġtalya‟nın Ortadoğu‟ya yönelik tehditleri karĢısında Türkiye‟nin stratejik önemi nedeniyle gerek Müt- bölgede barıĢ ve güvenliği sağlamak amacıyla Tür- tefikler, gerekse Mihver Devletleri Türkiye‟nin kendi kiye-Ġran-Irak ve Afganistan arasında Sadabat Paktı yanlarında savaĢması için çaba harcamıĢlardır. kurulmuĢtur. Bu antlaşmayla Türkiye doğu sınırlarını Ġngiliz BaĢbakanı Churchill, 1943‟te Adana‟da güvenlik altına almıştır. CumhurbaĢkanı Ġnönü ile görüĢerek Türkiye‟nin en geç 1943 sonunda savaĢa katılmasını istemiĢtir. 1943 Tahran Konferansı‟nda Sovyetler, Türkiye‟nin savaĢa girmesinde ısrar etmiĢtir. Bu nedenle HATAY SORUNU (30 Haziran 1939) Churchill 1943‟te Kahire‟de Ġsmet Ġnönü ile yeniden TBMM Hükümeti ile Fransa arasında imzalanan görüĢmüĢtür. Ġnönü, prensib olarak savaĢa girmeyi 1921 Ankara AntlaĢmasıyla Hatay, Fransa manda- kabul etmekle birlikte Türkiye‟nin ihtiyacı olan savaĢ sındaki Suriye‟ye bırakılmıĢtı. Ancak, 1936 yılında araç ve gereçleri temin edilmedikçe savaĢa girile- Fransa, Suriye ve Lübnan üzerindeki manda yöne- meyeceğini belirtmiĢtir. timini kaldırmıĢtı. Bu durumda Hatay çevresi Suriye‟de kalıyordu. Müttefiklerin baskılarının giderek artması ve Türkiye durumun düzelmesi için Milletler Cemiye- Almanya’nın yenilgisinin kesinleĢmesi üzerine ti‟ne baĢvurmuĢtur. Halkın kendi geleceğini kendi- Türkiye diplomatik bir jest olmak üzere 23 ġubat sinin belirlemesini istemiĢtir. Bu durum Milletler Ce- 1945’te Almanya ve Japonya’ya savaĢ açmıĢtır. miyetinin tüzüğüne de uymaktaydı. Türkiye’nin bu savaĢ ilanının bir nedeni de sa- Milletler Cemiyeti temsilcileri gözetiminde yapılan vaĢ sonrası oluĢturulacak uluslararası kuruluĢ- halk oyu ile Hatay Bağımsız Devleti kurulmuĢtur (2 lara kolayca girebilmekti. Eylül 1938). 10 ay sonra Hatay Meclisi oy çoğunluğu ile Türkiye‟ye iltihak etmiĢtir. (30 Haziran 1939). 91 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER VE NATOYA GĠRĠġ ANKARA HUKUK FAKÜLTESĠ (5 Aralık 1925) Il. Dünya SavaĢı süreci içinde baĢlayan uluslara- Gazi Mustafa Kemal'de 1922 yılında meclisi açıĢ rası bir örgüt kurma çalıĢmaları 24 Ocak 1945’de konuĢmasında Ankara'da bir hukuk mektebinin açıl- BirleĢmiĢ Milletler Bildirisi‟nin yayımlanması ve ması gereğini belirtmiĢtir. Bu çabalar sonucunda, 5 BirleĢmiĢ Milletler TeĢkilatı’nın kurulması ile so- Aralık 1925 tarihinde, "Ankara Adliye Hukuk Mekte- nuçlanmıĢtır. TeĢkilat‟ın kuruluĢ amacı dünya barıĢı- bi" adıyla kurulmuĢtur. nı ve güvenliğini korumak, ülkeler arasında ekono- Ankara Adliye Hukuk Mektebi, Cumhuriyet Dö- mik, sosyal ve kültürel iliĢkileri geliĢtirmekti. nemi'nin ilk yükseköğrenim kurumudur. Okula uygun bir bina bulunamadığı için açılıĢı, Büyük Türkiye, 15 Ağustos 1945’te BirleĢmiĢ Milletler Millet Meclisi'nin toplantı salonunda yapılmıĢtır. anayasasını kabul ederek örgütün tam üyesi Fakültenin açılıĢ konuĢmasını Gazi Mustafa Ke- olmuĢtur. mal yapmıĢ ve ilk dersi de Ahmet Bey (Ağaoğlu) vermiĢtir. Hukuk Mektebi 1927 yılında Bakanlar K- Sovyetler Birliği‟nin Doğu Avrupa‟daki etkinlikleri urulu Kararı ile "Ankara Hukuk Fakültesi" Ġsmini al- üzerine güvenliklerinin tehlikeye düĢtüğünü belirten mıĢtır. Fransa, Ġngiltere, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg savunma örgütü oluĢturmayı kabul etmiĢlerdir. ABD- ANKARA ORMAN ÇĠFTLĠĞĠ (5 Mayıs 1925) Atatürk bozkır ortasına kurulmuĢ olan Ankara'da nin de bu örgüte katılmasıyla 4 Nisan 1949’da yaĢayan halkının, rahatlıkla gezebileceği, nefes ala- Kuzey Atlantik AntlaĢması imzalandı ve NATO cağı, yaz ve kıĢ yeĢil kalabilecek bir yer, bir doğa kuruldu. güzelliği oluĢturmak istemiĢtir. 17 Mart 1945‟te Brüksel AntlaĢması ile ortak bir Bu kararını gerçekleĢtirmek için 1925 yılının ilkbaharında, ülkenin tanınmıĢ tarımcılarını köĢke çağır- Türkiye de bu örgüte 18 ġubat 1952’de res- tarak, Ankara civarında modern bir çiftlik kurmak men üye olmuĢtur. istediğini söyler ve bu amaca uygun bir arazi bulmaları emrini verir. Bu uzmanlar çiftlik yeri için fazla araĢtırma yapmaz ve hemen buldukları yeri Atatürk'e bildirirler. ATATÜRK’ÜN KURDUĞU KURUMLAR Çünkü toprakları çok kıraç olan, ağacın ve suyun ANADOLU AJANSI (6 Nisan 1920) olmadığı bu Ģehirde uygun koĢullar taĢıyan bir yer Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluĢ hazırlıkları bulmak oldukça zordur. Atatürk karar kendisine için Ankara'da bulunan Mustafa Kemal Atatürk, Ulu- bildirildiğinde bu günkü çiftlik yerinin bulunduğu yeri sal KurtuluĢ Hareketinin haklılığını tüm dünyaya du- iĢaret etmiĢ ve orayı gezip gezmediklerini sormuĢ- yurmak için haber ajansı kurulması düĢüncesini tur. Oysa gösterdiği yer çiftlik kurmak için uygun önce dönemin aydınlarından, Halide Edip Hanım'a hiçbir özelliği hemen hemen barındırmamaktadır. Buna rağmen Atatürk çiftliğin buraya kurulması (Adıvar) açmıĢtır. emrini vermiĢ, bu batak ve çorak toprağın ıslah Ajansa "Anadolu" adının verilmesi fikrininde ilk kez edilmesini istemiĢtir. Halide Hanım tarafından önerildiği söylenmektedir. Anadolu Ajansı, alınan bu kararla 6 Nisan 1920'de BURSA MERĠNOS HALI FABRĠKASI doğmuĢtur. (2 ġubat 1938) Osmanlı Bankası'ndan temin edilen bir daktilo ve sapiograf adı verilen ilkel bir teksir makinası ile ilk Sümerbank Merinos Yünlü Sanayii Müessesesi- haberini o gün, "Hey'et-i Temsiliye Reisi Mustafa nin (Bursa) temeli 28 Kasım 1935 tarihinde atıldı. ĠĢ- Kemal" imzası ile yayımlamıĢtır. letme, 2 ġubat 1938 tarihinde Atatürk tarafından iĢletmeye açıldı. 92 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net ÇOCUK ESĠRGEME KURUMU DEVLET ĠSTATĠSTĠK ENSTĠTÜSÜ (1926) Çocuk Esirgeme Kurumu, eski adıyla Himaye-i Toplumların geleceğini görebilmesi, planlayabil- Eftal Cemiyeti Atatürk'ün öncülüğünde kuruldu. Ön- mesi ve geliĢmesi için istatistiki bilgiler büyük önem celeri KurtuluĢ SavaĢına katılanların çocuklarını taĢır. Cumhuriyetimizin ilk yılllarında, çok önemli esirgeme ve eğitmeyi amaç edindi. Sonraları muh- sorunlar olmasına rağmen, istatistiki bilginin bu denli taç çocuklara yiyecek, giyecek ve okul malzemesi önem taĢıması nedeniyle, bu iĢlevi yerine getire- yardımı yapmak, kimsesiz çocukların yönetimini bilmek için bir istatistik örgütünün kurulmasına karar üzerine almak, doğumevleri ve çocuk yuvaları, ço- verilmiĢtir. cuklar için hastane, prevantoryum, sanatoryum, din- SavaĢtan çıkmıĢ bir toplumda, bilgi yoksulluğuyla, lenme kampları kurmak, doğum ve çocuk sağlığı çözümü gereken çeĢitli sorunlar olmasına rağmen, konularında annelere öğüt vermek gibi görevler yük- bütün bu sorunlar içinde, her Ģeyi zamana ve meka- lendi. na göre değerlendirmenin bilincinde olan büyük devlet adamı Mustafa Kemal, istatistiği de düĢünmüĢtür. DEMĠRYOLLARI VE LĠMANLAR GENEL Demiryollarının yapımı ve iĢletmesi için kurulan ETĠBANK (14 Haziran 1935) KurtuluĢ SavaĢı'nın sonrasında yapılan Ġzmir Ġkti- ve Nafıa Vekaleti'ne bağlı olarak çalıĢan müdürlük- sat Kongresi'nde alınan kararla madencilik önce ler 1927'de birleĢtirilerek Devlet Demiryolları ve Li- özel Ģirketlere bırakılmıĢtır. MÜDÜRLÜĞÜ (1927) manları Ġdare-i Umumiyesi olarak kuruldu. Bu kuru- Bu ilk dönemde yabancı sermayenin elindeki luĢun adı, 1929'da Devlet Demiryolları ve Limanları madencilikte herhangi bir ilerleme kaydedilemeyince Umum Müdürlüğüdür. Bugünkü adını aldığı 1953'e bu alanda da ulusalcı politikaların uygulanması gün- değin katma bütçeli devlet kuruluĢu iken, o yıl Ġkti- deme alınmıĢtır. Bundan sonra, Cumhuriyetin ilk yıllarında ulusal sadi Devlet TeĢekkülüne dönüĢtürüldü. 1984'te ise devlet politikaları ile madencilik sektöründe önemli Kamu Ġktisadi KuruluĢu konumuna getirildi. geliĢmeler sağlanmıĢtır. 1933'te Petrol Arama ve ĠĢletme Ġdaresi, Altın DEVLET HAVA YOLLARI (1933) Ġlk ulusal hava yolu Ģirketimiz olan Devlet Hava Arama Ġdaresi kuruldu. 14 Haziran 1935'te MTA ve Etibank ve 24 Haziran Yolları Milli Müdafaa Vekaleti (Milli Savunma Bakan- 1935'te EĠE (Elektrik ĠĢleri Etüt Ġdaresi) kuruldu. lığı) bünyesinde 20 Mayıs 1933 yılında kurulmuĢ ve Bu kurumlaĢma, enerji ve madencilik alanlarında 1935 yılında Nafia Vekaletine (Bayındırlık Bakanlığı) nasıl bir bütünlüklü ulusal politikanın baĢlatıldığının bağlanmıĢtır. Air France'tan devralınan YeĢilköy te- göstergesi oldu. sisleri yanı sıra Ankara'da da bir terminal ve hava alanı yapılmıĢtır. MADEN TETKĠK ARAMA ENSTĠTÜSÜ (MTA) (22 Haziran 1935) Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, kalkınma HALKEVLERĠ (19 ġubat 1932) Halkın eğitimine ve kültürel geliĢmesine yardımcı çabaları içerisinde madencilik konusu da ele alın- olmak üzere 19 ġubat 1932'de kuruldu. mıĢ, yeraltı kaynaklarımızın devlet eliyle çıkarılması Ankara'da yapılan açılıĢ töreninde Atatürk teĢeb- ve değerlendirilmesi amacıyla, 1933 yılında Ekono- büsün amacını Ģöyle açıkladı: mi Bakanlığı'na bağlı "Petrol Arama ve ĠĢletme" ile "Gençlik, geliĢen ve yetiĢtiren bir çalıĢmanın için- "Altın Arama ve ĠĢletme Ġdaresi" adıyla iki bağımsız de yaĢatılmalıdır. Millet, Ģuurlu, birbirini anlayan, bir- kurum kurulmuĢtur. Daha sonra madenlerimizin ge- birini seven, ideale bağlı bir halk kitlesi halinde teĢ- rekli jeoloji ve madencilik yöntemleriyle sistemli ola- kilatlandırılmalıdır. En kuvvetli ders vasıtalarına ye- rak araĢtırılması, çıkartılması, daha iyi duruma geti- tiĢkin muallim olduklarına malik olmak kafi değildir. rilmesi, iĢletilmesi ve faaliyet konusuyla ilgili eleman- Halkı yetiĢtirmek, halkı bir kitle haline getirmek için ları yetiĢtirmek amacıyla 22 Haziran 1935 tarihinde ayrıca bir milli halk mesaisinin tanzimini ihmal et- Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kurulmuĢtur. memeliyiz." 93 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net TÜRK DĠL KURUMU (12 Temmuz 1932) Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla Türkçe'nin incelenmesi, özleĢtirilmesi, geliĢtirilmesi amacıyla ve Atatürk'ün teĢviki ve himayesiyle, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmıĢ edebiyatçıları olan; Semih Rıfat, RuĢen EĢref (Ünaydın), Celal Sahir (Erozan), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) tarafından kurulmuĢtur. MERKEZ BANKASI (1931) Cumhuriyet'in ilk yıllarında siyasal yönetimin ana düĢüncesi, bir merkez bankası oluĢturmaktan çok, ulusal ticaret bankaları yaratmaktı. Bunun için 1924te, önce Türkiye ĠĢ Bankası oluĢturuldu. Merkez Bankası‟nın yolunu açmak için Türk parasının kıymetini koruma hakkında kanun çıkarıldı. Haziran 1930'da kabul edilen bir yasayla Türkiye Birinci Türk Dil Kurultayı, kurumun çalıĢma prog- Cumhuriyeti Merkez Bankası Ekim 1931'de 15 Mil- ramı olarak Ģu maddeler belirlenmiĢtir: yon sermaye ile karma bir anonim Ģirket olarak ku- Türkçe bir sözlük hazırlanması, ruldu. Ocak 1932'de çalıĢmaya baĢladı. Kurumun organı olarak bir derginin yayımlanması, MERKEZ HIFSIZSIHHA ENSTĠTÜSÜ (1928) Türk dili üstüne yazılmıĢ yerli ve yabancı Türkiye'de koruyucu hekimliğin gerektirdiği tahlil, eserlerin toplanması ve gerekenlerin çevril- kontrol, üretim ve araĢtırma görevlerini yürütmek mesi, üzere, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı Terimlerin TürkçeleĢtirilmesi. olarak 27 Haziran 1928 yılında kuruldu. 1267 sayılı Türk dilinin baĢka dil aileleriyle karĢılaĢtırıl- kanuna göre "Türkiye Cumhuriyeti Merkez Hıfzısıh- ması, ha Müessesesi" adıyla çalıĢmaya baĢladı. Türk dilinin tarihi ve karĢılaĢtırmalı gramerlerinin yazılması, SAĞLIK VE SOSYAL YARDIM BAKANLIĞI (1920) Koruyucu ve tedavi edici hekimlik hizmetlerini Anadolu ve Rumeli ağızlarından kelimelerin derlenmesi, Osmanlıca kelimelere Türkçe karĢılıklar bulunması, düzenlemek, sosyal yardım çalıĢmalarını yürütmek, serbest hekimlik ve eczacılık faaliyetini denetlemek TÜRK TARĠH KURUMU (15 Nisan 1931) amacıyla kurulan Sıhhat ve Ġçtimai Muavenet Vekaleti adı altında 1920'de kuruldu. 1945'te Anayasa Atatürk'ün direktifleriyle, Türk Tarihini bilimin en terimlerinin TürkçeleĢtirme sırasında, adı Sağlık ve yeni verilerine dayanarak yeniden incelemek ve Tür- Sosyal Yardım Bakanlığı olarak değiĢtirildi. kiye'nin dünya medeniyetine olan katkısını meydana çıkarmak amacıyla 15 Nisan 1931'de "Türk Tarihi SÜMERBANK (1933) Tetkik Cemiyeti" adı altında Türk Ocakları Merkez Sümerbank, Sanayi Bakanlığına bağlı, Ġktisadi Heyetine bağlı olarak kurulan Kurum, 3 Ekim Devlet TeĢekkülü olarak 1933 yılında kuruldu. O dö- 1935'te Türk Tarih Kurumu adını almıĢtır. Atatürk'ün nem verimlilik ve karlılık ilkelerini göz önünde tuta- kurucusu ve koruyucusu olduğu Türk Tarih Kuru- rak, imalat sanayii kurdu, iĢletmecilik, sınaî mamul- mu'nun amacı; Türk Tarihi ile Türkiye Tarihini ve lerini pazarlama, bankacılık iĢleriyle meĢgul oldu. bunlarla ilgili konuları incelemek ve elde edilen sonuçları her türlü yollarla yaymaktır. SANAYĠ VE MAADĠN BANKASI (1925) Ülkede bol miktarda bulunan ve mamul hale TÜRKĠYE ġEKER FABRĠKALARI (19.4.1923) getirilemeyerek ihraç edilen hammaddelerin, daha sonra iĢlenmiĢ Ģekliyle ithal edildiği anlaĢılmıĢtır. Büyük sermaye ve teknik bilgi ile teçhiz edilmiĢ fabrikalar kurma ve devam ettirme zarureti, önce sanayi bankalarının kurulmasını gündeme getirmiĢ, bu amaçla ilk olarak 19.04.1925 tarihinde, "Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası" kurulmuĢtur. 94 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net Ġlk ciddi giriĢim UĢak'lı Molla Ömeroğlu Nuri (ġeker) adında bir çiftçi tarafından baĢlatılmıĢtır. UĢak'ta mahalli birçok müteĢebbisin iĢtiraki ile kurulan "UĢak Terakki Ziraat TAġ." 6.11.1925 tarihinde ilk ġeker Fabrikasının temelini atmıĢ ve fabrika 17.12.1926 tarihinde iĢletmeye açılmıĢtır. Ġġ BANKASI (26 Ağustos 1924) Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası, Atatürk'ün direktifleriyle Ġzmir Birinci Ġktisat Kongresi'nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu. ĠĢ Bankası ilk Genel Müdürü Celal Bayar'ın liderliğinde 2 Ģube ve 37 personel ile hizmete baĢladı. ZĠRAAT BANKASI Midhat PaĢa'nın Rusçuk kasabasının Pirot köyünde kurduğu bir tür tarım kredi kooperatifi olan Memleket Sandığı uygulaması 1867'den sonra resmi nitelik kazandı ve yaygınlaĢtı. 1883'ten sonra aĢar vergisine yapılan %10 oranındaki "Menafi Hissesi" zammı sandıklara gelir olarak bağlandı. Böylece Menafi Sandıkları adını alan kurum 1888'de merkezi Ġstanbul'da bulunan, 10 milyon Osmanlı lirası sermayeli Ziraat Bankası'na dönüĢtürüldü. 1914'te bankanın yapısında ve çalıĢma ilkelerinde yapılan yeni düzenlemeler, 1916'da yasallaĢtı. 1937'de çıkarılan Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası kanunuyla kendi yasası dıĢında özel hukuk hükümlerine bağlı, tüzel kiĢiliği olan bir devlet kuruluĢuna dönüĢtü. ZĠRAAT OKULLARI VE YÜKSEK ZĠRAAT OKULLARI Ġzmir Ġktisat Kongresi‟nde alınan kararların ıĢığında tarımda bilgili ve bilinçli teknisyenler yetiĢtirmek, çeĢitli bölgelerin zirai yapılarını ve özellikleri hakkında incelemeler yapmak amacıyla ziraat okulları açıldı ve bir de Ankara' da "Yüksek Ziraat Enstitüsü" kuruldu. 95 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net GeçmiĢ yıllarda bu konuyla ilgili sorulan KPSS soruları (KPSS - 2008) I. Boğazların Türk egemenliğine geçmesi II. Ġtalya‟nın Rodos ve On Ġki Ada‟yı Yunanistan‟a bırakması III. Ege adalarının silahsızlandırılması Yukarıdakilerden hangileri Atatürk Dönemi geliĢmeleri arasındadır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I, II ve III Yanıt: D (KPSS - 2008) AĢağıdakilerden hangisi Sadabad Paktının kurulmasına neden olan geliĢmelerden biridir? A) Ġtalya‟nın Asya ve Afrika‟ya doğru yayılma siyaseti izlemesi B) Boğazlardan geçmek isteyen yabancı savaĢ gemilerinin Türkiye‟den izin almak durumunda olması C) 1929 yılında Amerika‟nın ekonomik kriz yaĢaması D) BirleĢmiĢ Milletler TeĢkilatının kurulması E) Ġngiltere‟nin Kıbrıs‟ı iĢgal etmesi Yanıt: A (KPSS - 2009) I. Atatürk ilkelerinin Türkiye Devleti‟nin temel nitelikleri olarak kabul edilmesi II. Milletvekili yeminlerinin “Vallahi.” yerine “Namusum üzerine söz veriyorum.‟‟ Ģeklinde değiĢtirilmesi III. Anayasa Mahkemesinin kurulması Yukarıdakilerden hangileri Atatürk Dönemi geliĢmeleri arasındadır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) I, II ve III Yanıt: C (KPSS - 2010) Türkiye’de demokrasinin yerleĢmesi amacıyla, I. Atatürk ilkelerinin Anayasa‟ya girmesi, II. Demokrat Partinin kurulması, III. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurulması geliĢmelerinden hangileri Atatürk döneminde sağlanmıĢtır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III Yanıt: C (KPSS - 2010) AĢağıdakilerden hangisi Atatürk döneminde yaĢanan dıĢ olaylardan biri değildir? A) Türk-Amerikan iliĢkilerinin geliĢmesi B) Mısır‟ın Ġngiliz yönetimine geçmiĢ olduğunun kabul edilmesi C) Türkiye‟nin Milletler Cemiyetine üye olması D) Boğazların Türk egemenliğine girmesi E) Türkiye‟nin Kore SavaĢı‟na asker göndermesi Yanıt: E (KPSS - 2011) I. Mudanya AteĢkes AnlaĢmasıyla ilgili görüĢmelerdeki baĢarısı II. EskiĢehir-Kütahya SavaĢları III. Genelkurmay BaĢkanı olduğu sırada yaptığı baĢarılı hizmetleri Ġsmet Ġnönü’nün Lozan Konferansına gönderilen heyete baĢkan olarak seçilmesinde yukarıdakilerden hangilerinin etkili olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III Yanıt: D 96 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır. Diğer kitaplar ve testler için aşağıdaki linki tıklayınız. www.izmirkpsskursu.net 97 EBİM KPSS Kurslarının öğretmen adaylara armağanıdır.