IRAK KÜRTLERİNİN DIŞ DESTEK AÇMAZI: BÜYÜK UMUTLAR VE

advertisement
>
>
42
Irak Kürt hareketi 20. yüzyıl boyunca varlığını ve mücadelesini dış destek sayesinde sürdürebildi.
İnceleme
>
Doç. Dr. Erol KURUBAŞ
Kırıkkale Üniversitesi
Uluslarararsı İlişkiler Bölümü
ekurubas@hotmail.com
IRAK KÜRTLERİNİN DIŞ DESTEK AÇMAZI:
BÜYÜK UMUTLAR VE HAYALKIRIKLIKLARI
The External Support Dilemma of Iraqi Kurds:
Great Expectations and Frustrations
Abstract
External support is crucial for separatist movements. No separatist movement can reach
its aim without having external support. This argument can also be applied for the Kurdish
movement in Iraq. However, the external support created a vicious cycle for Iraqi Kurds. In
this context, this paper will explain the reasons, forms and effects of external support on
separatist movements. Later, states that support the Iraqi Kurds and the leading motives
of this support will be discussed. Finally, we will explain how expectantly the Iraqi Kurds
embraced the external support and how it turned out to be a great disappointment for them.
OrtaDoğu Analiz
Mart’09 Cilt 1 - Sayı 3
42
>
43
İnceleme
Irak Kürtlerine yönelik uluslararası ilgi ve dış destek hemen her dönemde Irak Kürt hareketini güçlendirmenin yanısıra onları bağlı oldukları devletten uzaklaştırarak destekçi devletlerin dış politika araçlarına dönüştürmüştür.
Giriş
A
yrılıkçı hareketler açısından dış destek
vazgeçilmez bir zorunluluktur ve hatta denilebilir ki, hiçbir ayrılıkçı hareket
dış destek olmadan hedefine ulaşamaz. Bu durum Irak Kürt hareketi için de aynen geçerlidir.
Fakat bu destek aynı zamanda Kürtleri, içinden
çıkılmaz bir kısırdöngüye de mahkum etmiştir. “Dış destek-ayaklanma-anlaşma-dış desteğin
kesilmesi-hayal kırıklığı” biçiminde özetlenebilecek bu tarihsel kısırdöngü Irak Kürtleri açısından adeta bir kadere dönüşmüştür. 1917’den
1991’e değin güçlü dış desteklerle ve büyük
umutlarla birçok kez ayaklanan ve kimi zaman
Bağdat yönetimine taleplerini kabul ettirmeyi de
başaran Irak Kürt hareketi, hemen her seferinde dış destek sağlayan devletlerin Bağdat yönetimiyle anlaşması sonucu büyük bir hezimet ve
hayal kırıklığı yaşamıştır.
1991 sonrası da ABD desteğiyle kendine “hayat
sahası” oluşturan, 2003 sonrası fiilen ABD’yle
birlikte hareket ederek Saddam rejiminin devrilmesinde kilit rol oynayan Irak Kürtleri, Bush
dönemi boyunca güçlü bir biçimde desteklenmiş ve çok önemli kazanımlar elde etmiştir. Fakat ABD’nin Irak’ta istikrarlı bir yapı kurmada
zorlanması ve Kasım 2008 seçimlerini Demokrat aday Barack Obama’nın kazanmasıyla ABD
desteğinin geleceği ve niteliği belirsizleşmiştir.
Obama döneminde Irak’tan ABD askerlerinin
çekilmesiyle bu desteğin nasıl bir şekil alabileceğini bir başka yazıya bırakarak, burada daha genel bir çerçeve çizilmeye çalışılacaktır. Bunun
için öncelikle kuramsal olarak etnik ayrılıkçılık
karşısında yabancı aktörlerin ilgi ve destek sağlama nedenlerini, biçimlerini ve etkilerini ortaya
koymak açıklayıcı olacaktır. Ardından, başlangıçtan bu yana Irak Kürt hareketine hangi dev-
letlerin ne gibi güdülerle destek sağdıkları, bu
desteğin Irak Kürtlerini nasıl araçsallaştırdığı ve
sonunda büyük hayal kırıklıklarına sebep olduğu
tartışılacak, tüm bunlara rağmen Irak Kürt hareketinin neden her zaman temelde dış desteğe dayanarak hareket ettiği sorgulanacak, sonuçta da
bu tutumun Irak Kürtleri açısdan maliyeti ortaya konulacaktır.
Ayrılıkçı Hareketler, Yabancı Karışma ve Dış
Destek
Ayrılıkçı hareket; etnik köken, tarih, dil, kültür
gibi niteliklerle kendini çoğunluktan ayıran bir
topluluğun egemen, bağımsız bir siyasal birimden coğrafi ve idari olarak kopma ve kendi devletini kurma girişimi olarak tanımlanabilir. Ayrılıkçı hareketler, özellikle milliyetçilikler çağında uluslararası sistemde meydana gelen yapısal
değişim dönemlerinde sıklıkla karşılaşılan bir olgudur. 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başlarında imparatorlukların dağılma sürecinde, İkinci
Dünya Savaşı sonrası sömürgeciliğin tasfiyesiyle ve daha yakın zamanda sosyalist federasyonların dağılmasıyla çeşitli ayrılıkçı hareketler doğmuştur. Bunların bir kısmı dış destek yardımıyla amacına ulaşırken, bir kısmıysa -başarısız olsa
da- dış desteğin yardımıyla mücadelesini sürdürmektedir.
Birçok ayrılıkçı hareket özünde içsel nitelikli bir
sorun olarak doğsa da, ayrılıkçı grupların uluslararası düzeyde örgütlenmeleri ve etkinlikleri, yabancı aktörlerin karışması ve desteği, çatışmaların ülkesel bütünlüğü tehdit etmesi, terör, göç ve
mültecilik gibi sınır ötesi sorunlara yol açması
gibi nedenlerle kolayca uluslararası politikanın
parçasına dönüşebilmektedir.1
İlke olarak yabancı devletler etnik grupların selfdeterminasyon iddialarına karşı çıkarak ayrılık-
Ortadoğu Analiz
Mart’09 Cilt 1 - Sayı 3
>
44
İnceleme
kesel olarak ve ayrıca ekonomik, içsel ya da uluslararası kısıtlamalardan dolayı ayrılıkçı hareketleri desteklemekten kaçınırlar.3
Bununla birlikte yabancı aktörler çeşitli neden ve
güdülerle etnik ayrılıkçılık sorununa karışabilirler. Bunlardan ilki, stratejik çıkarlarını gerçekleştirme, rakip/düşman devleti zayıflatma veya belirli bir dış politika davranışına yönlendirme ya
da başka devletlerin rollerini dengeleme gibi “reelpolitik/araçsal” nedenlerdir. İkincisi, soydaşları koruma (himayeci), kullanma veya çatışma
yaşanan topraklar ile etnik gruplar üzerinde hak
iddia etme (irredentist) gibi “etnopolitik/duygusal” güdülerdir. Üçüncüsü, bir ülkede meydana gelen bölünmenin komşu ülkede yaşayan etnik akrabaları harekete geçireceği veya bölgesel
dengeleri bozacağı endişesini içeren “örnek olmayı” ya da “yayılmayı önleme” güdüsüdür. Dördüncüsü, “dinsel/ideolojik”, “emperyalist/yayılmacı” ya da “insancıl” nitelikteki diğer nedenlerdir.4 Ayrıca bu çatışmalar, bölgesel ve uluslararası güç dengelerinde meydana getirdiği istikrarsızlıkla veya sistemin hukuk normları ve davranış kurallarına olumsuz etkisi nedeniyle uluslararası sistemi kontrol eden büyük devletlerin de
soruna karışmasına yol açabilir.5
Ayrılıkçı hareketlerin dış destek olmadan başarıya
ulaşamayacağının belki de en iyi örneği Kosova’nın bağımsızlığıydı.
çılığın karşısında ve devletin yanında yer alırlar.
Bu tutumun temel nedeni, uluslararası hukukta
benimsenmiş olan “devlet ülkesinin bütünlüğü”
ilkesidir. Buna göre, farklı etnik özelliklere sahip
toplulukların yalnızca bu farklılık öğesine dayanarak devlet ülkesini parçalamalarına izin verilemez.2 Ayrıca “içişlerine karışmama” ilkesi de
devletleri bu tip sorunlardan uzak durmaya zorlayan bir etkendir. Bu normatif ilkelerin de etkisiyle devletler ayrılıkçı çatışmalar konusunda özel bir hassasiyet gösterirler. Ayrıca kapasite
yetersizliği, ekonomik ve diğer kayıpların ya da
risklerin potansiyel kazançlardan daha önemli
olacağı inancı gibi nedenler de devletlerin bu tutumunda etkilidir. Kısacası, devletler temelde il-
Bu açıdan bir ülkedeki etnik ayrılıkçı hareketlere
öncelikle komşu ve büyük devletlerin ilgi göstereceği açıktır. Çünkü etnik sorunlar yukarıda sayılan nedenlerden dolayı özellikle bu devletlerin
dış politikalarında anlamlı bir yere sahiptir ve etnik ayrılıkçı gruplar eğer bir dış destek arayacaklarsa öncelikle bu aktörlere yöneleceklerdir.
Öte yandan, her ne sebeple olursa olsun devletler ayrılıkçı etnik hareketlere destek vereceklerse normatif ilkenin de etkisiyle yani uluslararası
alanda gayrımeşru duruma düşmemek için bunu
resmi, açık ve doğrudan yapmak yerine gayrıresmi, gizli ve dolaylı yollarla yaparlar. Zaten yardım edenler de bunu genelde inkâr ettiklerinden
dış desteğin varlığı net bir biçimde ortaya konamaz, sadece hissedilebilir.
Yabancı devletlerin etnik çatışmalarda nasıl
(açık, kapalı, doğrudan, dolaylı, diplomatik, askeri vs.) ve ne düzeyde (destekçi, arabulucu, tarafsız vs.) rol alacağı birçok etkene bağlı olarak
Ortadoğu Analiz
Mart’09 Cilt 1 - Sayı 3
>
45
İnceleme
Irak Kürtleri pragmatik dış destek sağlama olgusunu özellikle büyük
devletlerle kurdukları ilişkiler açısından yanlış yorumlamışlardır. Onlardan
sağlanan desteğin adeta sonsuza dek süreceğini, hatta onların himayesine gireceklerini zannetmişlerdir.
şekillenir ve zamanla değişiklik gösterebilir. Alexis Heraclides, ayrılıkçı hareketlere yabancı karışmanın “araçsal”, “duygusal”, “karma” ya da
“belirsiz” nedenlerle “yaygın”, “çok sınırlı” veya
“nadir” sıklıkta, “yüksek, orta veya düşük düzeyde”, “somut” veya “siyasal/diplomatik ve moral destek” biçiminde olabileceğini belirtir. Fakat
bunun siyasal ve ekonomik birtakım sınırlılıkları
vardır ve çatışmadaki rolü “önemli, hayati, yararlı veya önemsiz” olabilir.6
Yabancı aktörlerin ayrılıkçı gruplara “somut
destek”leri silah, para, ilaç, gıda gibi maddi destek sağlama, iletişim ve ulaşım imkânlarından
yararlandırma, ayrılıkçı toprakların içinde veya
dışında askeri eğitim verme, kamp veya operasyon üssü kurma, danışmanlık, askeri personel
verme veya doğrudan askeri katılım gibi çeşitli
biçimlerde olabilir. Bu yardımlar düşük, orta ya
da üst düzeyde yapılabilir ve çatışmaya bağlı olarak tırmanabilir. “Siyasal/diplomatik destek”se
hükümetlerin sözlü açıklamaları, uluslararası örgütlerde destek olma, diplomatik baskı, ayrılıkçılığı destekleyen kampanyalar yapma veya
diplomatik tanıma biçiminde görülebilir. Diplomatik desteğin düzeyi de değişebilir ve zamanla ilgiyi ifade eden açıklamalardan, barış çağrılarına, bizatihi barış görüşmeleri başlatmaya veya
ayrılıkçı hareketin ulusal kurtuluş hareketi olarak nitelenmesi ya da ayrılıkçı birimin de facto ya
da de jure tanınmasına kadar tırmanabilir.7
Ayrılıkçı gruplar açısından bakıldığında, dış desteğin sağlanması adeta bir zorunluluktur. Çünkü her şeyden önce ayrılıkçı gruplar mücadelelerini yürütebilmek için somut desteğe ihtiyaç duyarlar. Bağımsızlığın sağlanması, uluslararası tanınmanın gerçekleşmesi ve bağımsızlığın başarılı biçimde sürdürülebilmesi gibi daha ileri aşamalar için de diplomatik ve siyasal desteğe ge-
rek vardır. Bu nedenlerle hiçbir ayrılıkçı hareket
güçlü bir dış destek sağlamadan başarıya ulaşamaz. Ayrılıkçı hareketin sağlayabileceği dış desteğin niteliği ve biçimi, büyük oranda bu hareketin dış destek sağlayan aktör açısından ne anlam ifade ettiğine göre değişecektir. Bu nedenle
ayrılıkçı grupların tamamen dış desteğe dayanmaları durumunda, amaçlarını ve yöntemlerini dış destek sağlayan aktörlerin taleplerine göre
biçimlendirmeleri, hatta daha kapsamlı bir devletler arası oyunun içine çekilmeleri ve bu çerçevede kullanılmaları ihtimali büyüktür. Buna rağmen ayrılıkçı gruplar bu riski göze alma eğilimindedirler.
Genel Olarak Yabancı Aktörlerin Irak Kürt
Hareketine İlgisi ve Desteği
Irak Kürt hareketi varolduğundan bu yana farklı yabancı devletlerin ilgisine ve desteğine mahzar olmuştur. Kürt hareketine yönelik bu ilgi ve
desteğin birçok genel ve özel nedeni vardır. Fakat her halükarda bu desteğin devletlerin reelpolitik çıkar algılamalarının bir ürünü olduğu
kuşkusuzdur. Genel olarak bunda Kürtlerin birden çok devlet çatısı altında, jeostratejik açıdan
problemli bir bölgede ve her devlette belli ölçüde sorunlu olarak yaşamalarının etkisi büyüktür.
Davutoğlu’nun deyişiyle Kürtlerin Ortadoğu’da
çoğunluk oluşturan Arap, Türk ve İran toplumlarından etnokültürel açıdan farklılık arz etmesi,
bölge dışı küresel güçlere ve bölge içi bazı devletlere hemen her dönemde politika üretme fırsatı
tanımakta, bu sayede Kürtlerin, yaşadıkları ülkelere yönelik bir baskı aracı olarak kullanılması mümkün olabilmektedir.8 Öte yandan, Kürtlerin beklenti ve taleplerinin yaşadıkları ülkelerce tatmin edilmemiş olmasına karşın, uluslararası topluluğun çekingen biçimde de olsa Kürtleri haklı görmesi ve bu çerçevede Kürtlerce yürütülen mağduriyete dayalı uluslararası etkinlik-
Ortadoğu Analiz
Mart’09 Cilt 1 - Sayı 3
>
46
İnceleme
Tablo: Yabancı Aktörlerin Irak Kürtlerine Destekleri ve Etkisi
Dış Destek
Sağlanan
Dönemler
Dış Destek
Sağlayan
Aktörler
Dış Destek Sağlama
Nedeni
Dış Destek Biçimi
Dış Desteğin
Düzeyi ve Rolü
Dış Desteğin Sonucu
1917-1919
İngiltere
Reelpolitik/Araçsal
Doğrudan Somut
Destek
Yüksek ve Hayati
Ayaklanma ve Berzenci’nin
Hindistan’a Sürgünü
1943-1946
SSCB
Reelpolitik/Araçsal
Dolaylı Somut
Destek
Yüksek ve Önemli
Ayaklanma ve Barzani’nin
SSCB’ye Sığınması
Yüksek ve Önemli
Ayaklanmalar Süreci ve
SSCB’nin Irak’la Anlaşması
1958-1970
SSCB
Reelpolitik/Araçsal
Doğrudan Siyasal/
Diplomatik Destek
Ve Dolaylı Somut
Destek
1972-1975
ABD, İran,
İsrail
Reelpolitik/Araçsal
Dolaylı Somut
Destek
Yüksek ve Hayati
Ayaklanma ve Barzani’nin
ABD’ye Sığınması
1980-1988
İran
Reelpolitik/Araçsal
Dolaylı Somut
Destek
Orta ve Önemli
İran’la İşbirliği ve EnfalOperasyonu/Halepçe Katliamı
Orta/ Yüksek ve
Hayati
Ayaklanma, Mülteci Krizi,
Kürt Bölgesinin Irak’tan Koparılması, İç Çatışma, (PKKKDP-KYB arası)
1991-1997
Türkiye,
ABD
Reelpolitik/Araçsal ve
Yayılmayı Önleme
Dolaylı Somut ve
Diplomatik/Siyasal
Destek
1998- 2003
ABD, İsrail
Reelpolitik/Araçsal
Dolaylı Somut
Destek, Doğrudan
Moral Destek
Yüksek ve Hayati
Kürt Bölgesinin Güçlenmesi,
KDP-KYB Barışı
Reelpolitik/Araçsal
Doğrudan Fiili
Somut ve Siyasal/
Diplomatik Destek
Çok Yüksek ve Hayati
ABD ile İşbirliği, Kürt Bölgesinin Siyasal Niteliğinin Güçlenmesi
2003-2009
ABD, İsrail
ler dünya kamuoyunda bu topluluğa karşı genel
bir sempatinin doğmasına da yol açmakta, böylece reelpolitik ilgi ve destek, moral bir boyut da
kazanabilmektedir. Son olarak, uluslararası sistemdeki köklü değişikliklerin bölgede sınır değişikliği beklentisine yol açmasıyla bu topluluğun
amaçlarına ulaşabilmek için küresel güçlerle ve
bazı bölge devletleriyle temas kurmaları da dış
desteğin ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır.
Özel olarak bakıldığında, Soğuk Savaş döneminde SSCB’nin Ortadoğu’ya yayılma ve ABD’nin
bunu engellemeye dönük Irak politikaları, 1990
sonrası Türkiye’nin PKK’nın Irak’ın kuzey bölgelerinden kendisine yönelik terörist eylemlerini önleme çabaları, yine 1991 sonrası ABD’nin
Ortadoğu’ya yerleşme çabasının bir ürünü olarak gelişen Irak politikası ve Saddam rejimini devirme planları, tüm bu aktörlerin Iraklı Kürtler-
den yararlanmaya çalışmalarını ve onlara belli oranda destek sağlamalarını beraberinde getirmiştir. Yine İran 1970’lerin ilk yarısında ve
1980’lerde, İsrail de 1960 ortalarından 2001’de
Saddam devrilene kadar Irak Kürt hareketini
desteklemiştir.
Tabloda da görülebileceği üzere, yabancı devletlerce sağlanan bu dış destek hemen her dönemde reelpolitik ve araçsal güdülerle, genelde
üst düzeyde, doğrudan ve dolaylı olarak yapılmış, somut destek biçimlerinin yanı sıra özellikle 1991 sonrası diplomatik/siyasal destek biçimlerini de kapsamıştır.
Dış Desteğin Irak Kürtleri Açısından
Sonuçları
Irak Kürtlerine yönelik bu uluslararası ilgi ve dış
destek hemen her dönemde Irak Kürt hareketi-
Ortadoğu Analiz
Mart’09 Cilt 1 - Sayı 3
>
47
İnceleme
Iraklı Kürtlerin sağladıkları dış destek, onlara belli dönemde güçlenme
ve bir büyük devletle işbirliği yapma imkânı sunsa da, aslında gerek Irak
içinde gerekse Ortadoğu bölgesinde yalnızlaşmalarına yol açmaktadır.
ni güçlendirmenin yanısıra onları bağlı oldukları
devletten uzaklaştırarak destekçi devletlerin dış
politika araçlarına dönüştürmüştür. Bu reelpolitiğin kaçınılmaz bir sonucu olduğu kadar, Iraklı
Kürt liderlerin dış desteği yabancı himayesi olarak algılamasının da bir ürünüdür. Gerçekten
de devletler ancak çıkarları gerektirdiği oranda
ve zamanda bu hareketi desteklemişler, çıkarları sona erdiğinde de verdikleri desteği çekmişlerdir. Öte yandan, Iraklı Kürt liderlerin dış destek sağlayan devletlere aşırı güvenerek adeta onların bu desteğini himayeleri altına girmek gibi
görmeleri belki de yaptıkları en büyük hatalardan biridir. Bu yanlış algı büyük umutlarla ayaklanan Irak Kürtlerinin, bu desteğin kaybedilmesiyle hem büyük hayal kırıklıkları hem de büyük
acılar yaşamalarına sebep olmuştur.
Tablodan da anlaşılabileceği üzere bu açıdan
Irak Kürtlerinin çok dramatik bir geçmişi vardır. Daha 1917’de Musul Vilayetini kontrol altında tutabilmek için Türklere karşı Kürtlerden yararlanmak isteyen İngilizler, Şeyh Mahmut Berzenci ile anlaşmışlar9, fakat daha sonra Berzenci İngiliz çıkarlarına aykırı hareket edince tutuklanarak ömür boyu hapis cezasıyla Hindistan’a
sürgün edilmiştir.10 Yine 1943’te Molla Mustafa
Barzani’nin başlattığı ve başarısızlıkla sonuçlanan ayaklanma büyük oranda SSCB tarafından
desteklenmiştir.11 Barzani daha sonra İran’a geçerek burada 1946’da SSCB’nin açık desteğiyle
ilan edilen “Mehabat Kürt Cumhuriyeti”nin askeri gücünü oluşturmuştur. Fakat SSCB desteğinin sona ermesiyle ve 1947 başlarında bu devletin yıkılmasıyla Barzani SSCB’ye sığınmak zorunda kalmıştır.12 1960 ortalarından itibaren
Barzani yine büyük oranda SSCB’nin desteğiyle birçok kez ayaklanmış, hatta SSCB’nin çabalarıyla Bağdat hükümetiyle anlaşma masasına
oturmayı da başarmıştır. Fakat 1972’de SSCB’nin
Irak’la “Dostluk ve İşbirliği Anlaşması” imzalamasıyla bir kez daha hayaller yıkılmıştır.13
Ardından Barzani bu kez de ABD’nin desteğini hatta açıkça himayesini aramıştır.14 ABD ise
Irak’ın SSCB ile anlaşması sonucu Doğu Bloku
yörüngesine kaymasını önlemek ve bu amaçla
Irak yönetimini sıkıştırmak için Kürtleri kullanabileceği düşüncesiyle Barzani’nin yardım talebine olumlu yaklaşmıştır. Öte yandan, ABD’nin
müttefiki İran da Şatt-ül Arap sorunu nedeniyle Bağdat’la Kürtler arasında çıkan anlaşmazlıktan yararlanarak Kürtleri desteklemiştir. Ayrıca
İsrail de, 1960 ortalarında başlattığı yardımlarını artırmıştır. Böylece İsrail-İran-ABD desteğini
arkasına alan Barzani büyük bir ayaklanma başlatmıştır. Fakat yine her dönemde olduğu gibi bu
kez de ayaklanma bu desteğin çekilmesiyle başarısız olmuştur. Çünkü kısa süre sonra bölge politikasının öznesi olan devletler arasında anlaşma
sağlandığından, yine bölge politikasının nesneleri/araçları olan Kürtler yüzüstü bırakılmıştır.15
Aslında 1972-75 sürecindeki gelişmeler, Irak
Kürt hareketinin nasıl çıkarları birbiriyle örtüşen üç devletin desteğinde ve yönlendirmesinde
politik bir araca dönüştüğünü göstermesi açısından çok tipik bir örnek oluşturmuştur.
1980-88 arasında da Irak’ın, İslam devrimiyle
ABD’nin bölgedeki en büyük düşmanı haline gelen İran’la savaşması, ABD’nin Kürtlerden uzak
durması ve Irak’ı desteklemesi için yeterli bir
neden olmuş, aynı güdülerle bu kez İran, Iraklı
Kürt grupları desteklemiştir. Fakat İran-Irak anlaşması olunca Iraklı Kürtler Saddam’ın başlattığı Enfal Operasyonu’yla bir kez daha büyük bir
dram yaşamışlardır.16
Son olarak, 1991’de Kürt ayaklanmasını teşvik
eden ABD, Saddam güçlerinin ülkenin kuzeyine
Ortadoğu Analiz
Mart’09 Cilt 1 - Sayı 3
>
48
İnceleme
girmesine sessiz kalarak büyük bir mülteci akınının doğmasına yol açmıştır. Ancak 1988’deki
acıların tekrar yaşanacağı korkusuyla başlayan
bu büyük mülteci akını, Türkiye’nin çabalarıyla Iraklı Kürtlere hiç değilse başlangıçta belki de
ilk kez insancıl nedenlerle bir yaklaşımın sergilenmesine (Huzur Operasyonları) yol açmıştır.17
Tabloda da görüleceği üzere bu desteğin şimdilik kaydıyla öncekilerden farklı birtakım sonuçları olduğu açıktır. Fakat bu süreçte sağlanan
ABD desteğinin ve himayesinin Iraklı Kürtlerin kaderinde bir değişikliğe yol açıp açmadığını ancak Irak’ta istikrarlı bir yapı doğduğunda ve
ABD koruması sona erdiğinde göreceğiz.
Irak Kürt Hareketi Açısından Dış Desteğin
Önemi
Buraya kadar anlatılanlar göstermektedir ki, bölgeye ilişkin politikalar geliştiren tüm aktörler hemen her zaman Kürtlerden politik bir araç olarak yararlanmışlardır. Fakat ne kadar ilginçtir ki,
politik bir araç olarak kullanıldıklarını bildikleri halde Iraklı Kürt liderler hiçbir zaman bu dış
destekten vazgeçmemişlerdir. Çünkü bu dış destek hemen her dönemde hayati bir rol oynamış,
Irak Kürt hareketi 20. yüzyıl boyunca bu dış destek sayesinde varlığını ve mücadelesini sürdürebilmiş, yine bu destek sayesinde büyük ayaklanmalara girişebilmiştir. Böyle bir desteğin olmadığı nadir zaman dilimlerinde de (1920’ler ve
30’lar) başkaldırılar olmuşsa da, bunların fazla
bir etkisi söz konusu değildir. Dolayısıyla denilebilir ki, Irak Kürt hareketinin etkinliği açısından
dış destek reelpolitik bir zorunluluktur.
Iraklı Kürt liderler için bu desteğin reelpolitik bir
zorunluluk olması sadece mücadelenin etkin biçimde sürdürülebilmesinden kaynaklanmamaktadır. Dış destek uzun vadede olası bir bağımsızlık halinde tanınmanın gerçekleşebilmesi (meşruiyetin sağlanması) açısından da zorunlu görülmektedir. Özellikle büyük güçlerin diplomatik
ve siyasal desteğinin alınması, uluslararası alanda meşrulaşmanın ve uzun vadede olası bir ayrılma halinde tanınmanın sağlanması için gereklidir. Çünkü ayrılma, bölge devletleri için kabul
edilebilir olmayacaktır. Ancak büyük devletlerin
baskısı ve zorlamasıyla bölge devletleri böyle bir
gelişmeyi gönülsüz de olsa kabul edecek ya da
katlanacaklardır. Dolayısıyla Iraklı Kürtler için
belirleyici ve hayati olan büyük güçlerin desteğidir. Onlar için bölgesel aktörlerden zaman zaman sağlanan destek yararlı, ama geçici bir nitelik arz etmektedir.
Irak Kürt hareketinin dış desteğe dayanması,
bu reelpolitik zorunlulukların dışında, hiç değilse son on yıla değin iç dinamiklerdeki zaafın
da bir sonucudur. Kürt hareketi uzun yıllar aşiret temelli ve bölünmüş bir hareket olarak kaldığı için güçlü ve bütüncül bir toplumsal tabandan destek alamamış, bu nedenle de hep dış desteğe dayanma zorunluluğu hissetmiştir. Gerçekten de başlangıçtan itibaren Irak Kürt hareketini
elinde tutan aşiret liderleri öncelikli olarak kendi aşiret çıkarlarının korunması ve genişletilmesi için mücadele etmişlerdir. Hâl böyle olunca bu
bölünmüşlük devam etmiş, dış destek arayışı da
süreklilik kazanmıştır.
Sonuç
Kısacası, Irak Kürt hareketi hemen her dönemde
dış desteğe ihtiyaç duymuş ve yabancı devletler
de Irak yönetimiyle ilgili politikalarının parçası
olarak onlara dış destek sağlamışlardır. Fakat, iki
önemli yanlış anlayış bu dış desteğin Irak Kürtlerine pahalıya mal olmasına yol açmıştır. İlk olarak, Irak Kürtleri pragmatik dış destek sağlama
olgusunu özellikle büyük devletlerle kurdukları
ilişkiler açısından yanlış yorumlamışlardır. Onlardan sağlanan desteğin adeta sonsuza dek süreceğini, hatta onların himayesine gireceklerini
zannetmişlerdir. Bu yanlış algı, onların gerçeklerden uzaklaşarak büyük umutlara kapılmalarına, ama aynı zamanda gerçeklerle yüzleştiklerinde de büyük hayal kırıklıkları yaşamalarına neden olmuştur.
İkinci yanlış, Iraklı Kürt liderlerin özellikle büyük devletlerden sağlanan dış desteği mücadelelerinin başlıca dayanağı haline getirmiş olmalarıdır. Bunun en önemli göstergesi, dış desteğin
kesilmesiyle Irak Kürt hareketinin etkisini yitirmesidir. Gerçi Iraklı Kürtler olabildiğince bu dış
destekten kendi amaçlarına uygun biçimde yararlanma çabasında olmuşlarsa da, yabancı devletler kendi dış politikalarının aracına dönüşmüş
böyle bir hareketi, kendi amaçlarına uygun bi-
Ortadoğu Analiz
Mart’09 Cilt 1 - Sayı 3
>
49
İnceleme
çimde yönlendirme potansiyeline de her zaman
sahiptir. Aslına bakılırsa bu tip hareketlerin belki
de kaçınılmaz en büyük zaafı budur.
Sonuçta bu iki yanlış, Irak Kürtlerinin bölgesel
dengelerden uzak ve biraz da maceraperest politikalar izlemelerine ve bölgede istikrarsızlık unsuru haline gelmelerine neden olmaktadır. Bu
ise her şeyden önce Irak Kürtlerinin bütün bölge devletleri açısından “tehdit” olarak algılanmasına yol açmaktadır. O nedenle bölge ülkeleri
Irak Kürtlerinin her hareketine ve talebine kuş-
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
kuyla bakmaktadır. Ayrıca bu dış destek anlayışı
Irak Kürtlerinin yıllarca dile getirdikleri, Irak’ın
parçası oldukları ve amaçlarının sadece özerklik olduğu iddialarını da zayıflatmaktadır. Bu durum Irak içindeki Arapların ve Türkmenlerin de
Kürtlerden ve taleplerinden kuşku duymalarına yol açarak olası iç barışı tehlikeye atmaktadır. Kısacası, Iraklı Kürtlerin sağladıkları dış destek, onlara belli dönemde güçlenme ve bir büyük
devletle işbirliği yapma imkânı sunsa da, aslında
gerek Irak içinde gerekse Ortadoğu bölgesinde
yalnızlaşmalarına yol açmaktadır.
Bkz. Rajat Ganguly and Ray Taras, Understanding Ethnic Conflict: The International Dimension, NY, Longman, 1998, ss. 68-91; Michael E. Brown, “Causes and Implications of Ethnic
Conflict”, Ethnic Conflict and International Security, Ed. Michael E. Brown, Princeton, Princeton University Press, 1993, ss. 16-22.
Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, I, Ankara, Turhan Kitabevi, 1993, ss. 9-10.
Alexis Heraclides, “Secessionist Minorities and External Involvement”, International Organizations, Vol 44, No. 3 (Summer 1990), ss. 353-354; Ganguly and Taras, ss. 79-80.
Ganguly and Taras, ss. 75-78.
Bkz. Ganguly and Taras, s. 114-116; Brown, ss. 21.
Heraclides, ss. 356-367.
Heraclides, ss. 368-370.
Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik: Türkiye’nin Uluslararası Konumu, İstanbul, Küre Yay., 2001,
s. 439.
Wadie Jwaideh, The Kurdish Nationalist Movement, It’s Origins and Development, Syracuse
University Press, 1961, s. 460.
Bkz. Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler: Bölgesel ve Bölge Dışı Güçler, İstanbul, Anka Yay., 2004, s.
114-116; Kemal Burkay, Kürdistan’ın Sömürgeleştirilmesi ve Kürt Ulusal Hareketleri, İstanbul,
Özgürlük Yolu Yay., 1978, ss. 135-137.
Bkz. Jwaideh, s. 423-584; M. Sıraç Bilgin, Barzani, İstanbul, Fırat Yay., 1992, ss. 48-62.
Bkz. Bilgin, s. 91-108; Turan Yavuz, ABD’nin Kürt Kartı, İstanbul, Milliyet Yayınları, 1993, s. 29.
Bkz. Bilgin, s. 241-246.
Barzani ABD’nin 51. eyaleti olmaya hazır olduklarını bildirmiştir. Bkz. Yavuz, s. 56.
Yavuz, s. 66-68; Bilgin, s. 284-285.
Attar, s. 177-194.
Baskın Oran, Kalkık Horoz: Çekiç Güç ve Kürt Devleti, 2.b., Ankara, Bilgi Yay., 1998, ss. 44-80.
Ortadoğu Analiz
Mart’09 Cilt 1 - Sayı 3
DİPNOTLAR
Download