ceza muhakemes hukukunda uzlaşma

advertisement
T.C.
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
KAMU HUKUKU ANABİLİM DALI
KAMU HUKUKU PROGRAMI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA
UZLAŞMA
Candide ŞENTÜRK
Danışman
Doç. Dr. Mustafa Ruhan ERDEM
2009
Yemin Metni
Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum ”Ceza Muhakemesi Hukukunda
Uzlaşma” adlı çalışmanın, tarafımdan, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek
bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım eserlerin kaynakçada
gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve
bunu onurumla doğrularım.
Tarih
..../..../.......
Adı SOYADI
İmza
ii
YÜKSEK LİSANS TEZ SINAV TUTANAĞI
Öğrencinin
Adı ve Soyadı
Anabilim Dalı
Programı
Tez Konusu
Sınav Tarihi ve Saati
: Candide ŞENTÜRK
: Kamu Hukuku
: Kamu Hukuku
: Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma
:
Yukarıda kimlik bilgileri belirtilen öğrenci Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün
…………………….. tarih ve ………. sayılı toplantısında oluşturulan jürimiz
tarafından Lisansüstü Yönetmeliği’nin 18. maddesi gereğince yüksek lisans tez
sınavına alınmıştır.
Adayın kişisel çalışmaya dayanan tezini ………. dakikalık süre içinde
savunmasından sonra jüri üyelerince gerek tez konusu gerekse tezin dayanağı olan
Anabilim dallarından sorulan sorulara verdiği cevaplar değerlendirilerek tezin,
BAŞARILI OLDUĞUNA
DÜZELTİLMESİNE
REDDİNE
ile karar verilmiştir.
OY BİRLİĞİ
OY ÇOKLUĞU
Ο
Ο*
Ο**
Jüri teşkil edilmediği için sınav yapılamamıştır.
Öğrenci sınava gelmemiştir.
Ο
Ο
Ο***
Ο**
* Bu halde adaya 3 ay süre verilir.
** Bu halde adayın kaydı silinir.
*** Bu halde sınav için yeni bir tarih belirlenir.
Tez burs, ödül veya teşvik programlarına (Tüba, Fulbright vb.) aday olabilir.
Tez mevcut hali ile basılabilir.
Tez gözden geçirildikten sonra basılabilir.
Tezin basımı gerekliliği yoktur.
Evet
Ο
Ο
Ο
Ο
JÜRİ ÜYELERİ
İMZA
……………………………
□ Başarılı
□ Düzeltme
□ Red
……………...
………………………………□ Başarılı
□ Düzeltme
□Red
………..........
…………………………...…□ Başarılı
□ Düzeltme
□ Red
……….……
iii
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma
Candide Şentürk
Dokuz Eylül Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Kamu Hukuku Anabilim Dalı
Kamu Hukuku Programı
Kanun koyucu mahkemelerin iş yükünü göz önüne alarak, gelişen ve
değişen hukuk yaklaşımlarından uzak kalmamak adına, önemsiz görünen
bazı uyuşmazlıkların mahkemelere intikal etmeden hakkaniyetin yerine
gelmesi, sosyal barışın tesisi için uzlaşma kurumunun 5237 sayılı TCK ile
hayatımıza girmesini sağlamıştır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 253. maddesinde
düzenlenen uzlaşma kurumu temelde; şikayete bağlı suçlarda fail ve
mağdurun
uzlaşması
ile
uyuşmazlığın
sona
erdirilmesi
esasına
dayanmaktadır.
Suçun yol açtığı zararın giderilmesi bakımından fail ile mağdurun
uzlaştırmacı aracılığı ile anlaşmaları durumunda suçla ilgili olarak başlatılan
soruşturma takipsizlik kararı ile sonuçlanacaktır. Kovuşturma aşamasında
ise uzlaşma sonucunda mahkeme düşme kararı verecektir.
Kurumun, hukuk dünyamıza girişinin 3. yılında olsak da iş bu kurum
hâlâ aydınlık yüzünü layığı ile gösterememiştir. Bu nedenle tezimizde, çok iyi
bilinmeyen 5560 sayılı Kanunla büyük yenilik ve değişikliğe uğramış
kurumun hukukumuzda başarılı biçimde uygulanabilmesi için, kimi
tartışmalı noktalarda fikirlerimizi beyan ederek bu konuda katkıda
bulunmaya çalışacağız.
iv
Uzlaşma kurumu üçüncü yılını doldurmasına karşın bir iki eserden
fazla kaynak bulunmamaktadır. Bu bakımdan da kurumun uygulanmasında
halen tereddütler mevcuttur.
Çalışmamız dört bölümden oluşmaktadır. Çalışmamızın birinci
bölümünde, uzlaşma kavramı, uzlaşmanın hukuki niteliği, tarihsel gelişimi
mukayeseli hukukta uzlaşma, uzlaşma ve ceza hukuku ilkeleri üzerinde
durulmuştur. İkinci bölüde, uzlaşmanın koşulları anlatılmıştır. Üçüncü
bölümde, uzlaşma muhakemesi (yöntemleri) başlığı altında, soruşturma,
kovuşturma ve kanun yolu muhakemesinde uzlaşma anlatılmıştır. Dördüncü
ve son bölümde ise, uzlaşmanın sonuçları ifade edilmiştir.
Tezin içeriğinde tartışmalı noktalarda yaptığımız açıklamaların, bu
konuda detaylı çalışmalara ve uygulamaya katkıda bulunmak adına küçükmütevazi girişimlerden ibaret olduğunu belirterek iş bu çalışmanın uzlaşma
kurumunun Türkiye’de yerleşmesine katkıda bulunmasını dileriz.
Anahtar Kelimeler: Uzlaşma, fail-mağdur uzlaşması, Ceza Muhakemesi
Hukukunda Uzlaşma, Uyuşmazlığın Uzlaşma Yoluyla Giderilmesi.
v
ABSTRACT
Master Thesis
The Conciliation in The Criminal Procedure Law
Candide Şentürk
Dokuz Eylül University
İnstitute of Social Scieces
Department of Public Law
Public Law Program
The Turkısh Legislator, for the purpose of not to diverge from improving
and changing law approaches- has provided the conciliation concept take part
in our lives, considering the courts’ workloads, to perform equity and to
institute social peace before transiation of inconsiderable controversies to the
courts, by TCK (Turkish Criminal Law) numbered 5237.
The conciliation consept, which has been regulated at the Article 253 f Code
Of Criminal Procedure, is based on the principle of the conciliation of
perpetrator with aggrived person fort he crimes depanded upon complaint.
The inquiry fort he crime would be concluded via quashed indictment as
regarding the effacement of the loss (damnum) which is performed conciliation
by the concilator between perpetrator and aggrived person.
That concept could not show its bright face despite being in effect for three
years in Turkish Law. Fort his reason, we will contribute in that subject by
declaring our opinions about controversial matters related with the concept
which has been improved and had major changes by the Law numbered 5560,
that is not well known as well.
Despite being in third year in our lives, there is not much written sources
which are elucidating the subject of the conciliation concept with its details
vi
except a few studies. On the occasion of this stituation, there are lots of
hesitations about application of this concept.
Our study is composed of four parts. The concept, legal character of
concilation, the concilation in the comparative law, the concilation and the
criminal law principles are mentioned at the first chapter. At the second
chapter, the rules of the concilation had been described. And at the third
chapter, the topics the concilation of investigation, final investigation, process of
law procedure had been defined under the “methods of concilation” headline.
At the fourth and final section of our study, the results of concilation had been
expressed .
We request acceptence of this study, by mentioning that our declarations
about the controversial matters are consist of modest enterprises and to
contribute for the detailed studies about the subject.
Key Words: The conciliation, The conciliation between perpetrator and aggrieved
person, The Conciliation in The Criminal Procedure Law, To settle a controversy by
the concilation
vii
øÇøNDEKøLER
YEMøN METNø……………………………………………………………………. ii
TUTANAK………………………………………………………………………… iii
ÖZET ……………………………………………………………………………… iv
ABSTRACT ………………………………………………………………………. vi
øÇøNDEKøLER…………………………………………………………………… viii
KISALTMALAR ……………………………………………………………….. xiii
GøRøù …………………………………………………………………………… xiv
BøRøNCø BÖLÜM
UZLAùMA KAVRAMI, HUKUKSAL NøTELøK, UZLAùMANIN
TARøHSEL GELøùøMø, MUKAYESELø HUKUKTA UZLAùMA,
UZLAùMA VE CEZA MUHAKEMESø HUKUKU øLKELERø
I. KAVRAM VE HUKUKSAL NøTELøK ………………………........................... 1
A- Kavram …………………………………………………….............. 1
B- Hukuksal Nitelik ...………………………………………………… 3
II. TARøHSEL GELøùøM……………………………………................................. 4
III. MUKAYESELø HUKUKTA UZLAùMA….…………………………………. 9
A. Alman Hukukunda…………………………………………………. 9
B. Fransız Hukukunda……….………………….……………….......... 12
C. øtalyan Hukukunda…………………………….………………....... 13
D. Amerikan Hukukunda ……………………………………………... 14
IV. UZLAùMA VE CEZA MUHAKEMESø HUKUKU øLKELERø.……………. 16
A. Genel Olarak…………………………………………………………. 16
B. Adil Yargılanma Hakkı ve Uzlaúma………………………………...... 17
C. Hak Arama Hürriyeti ve Uzlaúma…………………………………….. 18
D. Adalet ilkesi ve Uzlaúma……………………………………………...19
E. Aleniyet ølkesi ve Uzlaúma…………………………………………… 19
F. Eúitlik ølkesi ve Uzlaúma………………………………….……….... 20
G. Ba÷ımsız ve Tarafsız Hakim ølkesi ve Uzlaúma……………………. 21
viii
H. Masumluk Karinesi ve Uzlaúma…………………………………...... 21
I. Makul Sürede Yargılanma Hakkı ve Uzlaúma……………………....... 22
J. Silahların Eúitli÷i ølkesi ve Uzlaúma………………………………...... 22
K. Kamu Davasının Mecburili÷i ølkesi ve Uzlaúma…………………....... 23
L. Re’sen Araútırma ølkesi ve Uzlaúma…………………………………. 24
M. Maddi Gerçe÷in Araútırılması ølkesi ve Uzlaúma……………………. 24
øKøNCø BÖLÜM
UZLAùMANIN KOùULLARI
I. UZLAùMANIN KOùULLARI………………………………………………... 26
A. Suçun Uzlaúma Kapsamında Bulunması…………………………….. 26
1. Uzlaúmaya Tâbi Suçlar………………………………………… 27
a. ùikayete Tâbi Suçlar……………………………………….. 27
b.
ùikayete Tâbi Olup Olmadı÷ına Bakılmaksızın Türk Ceza
Kanunu’nda Yer Alan Suçlar………………..……………….. 28
c. Etkin Piúmanlık Hükümlerine Yer Verilen Suçlar øle Cinsel
Dokunulmazlı÷a Karúı Suçlar………………..……………...... 29
2. Özel Kanunlardaki Durumlar........................................................ 29
3. De÷erlendirme.............................................................................. 31
B. Muhakeme ve Cezalandırma ùartlarının Varlı÷ı…………………….. 31
C. Ma÷durun Gerçek Kiúi veya Tüzel Kiúi Olması……………………… 32
D. ùikayete Tâbi Suçlar Bakımından ùikayet Koúulu………………….. 33
1. ùikayet Hakkı ve Yetkisi………………………………………... 33
a. Küçükler Bakımından ùikayet Yetkisi……………………… 34
b. Küçükle Kanuni Temsilcisinin Menfaatinin Çatıúması……... 36
2. ùikayet Hakkının Kullanılıú Biçimi…………………………...... 37
3. ùikayetten Feragat ve Vazgeçme………………………………. 37
E. Uzlaúmanın Yetkili Kimse Tarafından Yapılması …………………… 39
1. Uzlaúma Hakkı ve Yetkisi ……………………………………… 39
aa. Genel Olarak …………………………………………….. 39
bb. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Küçük Olması
ix
Halinde………………………………………………… 39
aaa. ùikayete Tâbi Suçlar Bakımından ……………… 39
bbb. Re’sen Soruúturulan ve Kovuúturulan Suçlar
Bakımından ……………………………………. 40
cc. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Reúit Olması
Halinde …………………………………………………. 41
aaa. ùikayete Tâbi Suçlar Bakımından ……………… 41
bbb. Re’sen Soruúturulan ve Kovuúturulan Suçlar
Bakımından ……………………………………… 41
dd. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Ölmesi
Halinde …………………………………………………. 41
2. De÷erlendirme ............................................................................. 43
F. Zararın Giderilmesi Bakımından Anlaúmaya Varılması ……………. 43
G. Uzlaúmanın Hâkim veya Cumhuriyet Savcısı Tarafından Tespit
Edilmesi ……………………………………………………………... 46
H. Zararın Uzlaúmaya Uygun Olarak Giderilmesi ……………………... 46
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
UZLAùMA MUHAKEMESø (YÖNTEMø)
I. SORUùTURMA EVRESøNDE UZLAùMA ………………………………..
48
A. Uzlaúma Teklifi …………………………………………………………… 48
1. Uzlaúma Teklifinin Usul ve Esasları ……………………………… 48
2. Küçüklere ve Kısıtlılara Uzlaúma Teklifi …………………………. 49
3. Cumhuriyet Savcısının Uzlaúma Teklifi ………………………….. 51
4. Teklifin Tebligat veya østinabe Yoluyla Yapılması ………………. 52
5. Kollu÷un Uzlaúma Teklifi ………………………………………… 52
6. Uzlaúma Teklifinde Karar Verilmesi ……….……………………. 53
B. Cumhuriyet Savcısının Uzlaútırmayı Gerçekleútirmesi ……………………. 54
C. Uzlaútırmacı Vasıtasıyla Uzlaúma …………………………………………. 56
1. Uzlaútırmacının Atanması…………………………………………. 56
a. Uzlaútırmacı Olabilecek Kimseler ………………………. 56
x
b. Uzlaútırmacının Görevi ………………………………….. 58
2. Uzlaútırmacının Göreve Baúlaması ve Müzakereleri Yürütmesi.......... 59
3. Müzakerelerin Uzlaúmayla Sonuçlanması ………………………….. 60
4. Müzakerelerde Uzlaúmanın Sa÷lanamaması………………………. 61
D. Uzlaútırma Süresi …………………………………………………............... 62
E. Uzlaútırmacının Rapor Sunması……………………………………………... 62
F. Zamanaúımı …..……………………………...................................................63
G. Soruúturma Aúamasında Uzlaúmanın Sonuçları…………………………….. 64
II. KOVUùTURMA EVRESøNDE UZLAùTIRMA ………………………………65
A. Uzlaútırma Usulü ………………………………………………………........65
1. Uzlaútırmanın Hâkim Tarafından Yapılması …………………….. 65
2. Tarafların Uzlaúarak Mahkemeye Baúvurmaları…………………. 67
B. øddianamenin øadesi Nedeni Olarak Uzlaútırma ……………………….... 68
C. Mahkemede Uzlaútırmaya Baúvurulabilecek Haller……………………….. 69
1.Suçun Uzlaúmaya Tabi Oldu÷unun Mahkemede Anlaúılması ………69
a. Suçun Nitelik De÷iútirmesi Nedeniyle Uzlaútırma Uygulaması .... 69
b. Suçun Uzlaúmaya tâbi Oldu÷unun ølk Kez Kovuúturma Evresinde
Anlaúılması ........................................................................................ 69
2.Soruúturma
Evresinde
Taraflara
Ulaúılamadı÷ı
øçin
Uzlaútırma
Teklifinin Yapılamamıú Olması……………………………….............. 70
3. Dava Açıldıktan Sonra Kanun De÷iúikli÷i Nedeniyle Suçun Uzlaúma
Kapsamına Girmesi …………………………………………............... 70
4. Kovuúturma Aúamasında Uzlaúmanın Sonuçları ………………...... 71
a. Uzlaúmanın Gerçekleúmesi ……………………………………... 71
b. Uzlaúmanın Gerçekleúmemesi ………………………………….. 71
III. KANUN YOLU MUHAKEMESøNDE UZLAùMA ………………………… 72
xi
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
UZLAùMANIN SONUÇLARI
I. CEZA øLøùKøSøNøN SONA ERMESø………………………..…………...........75
II. TAZMøNAT TALEP EDøLEMEMESø………………………………………..76
III. DøöER SONUÇLARI ………………………………………………………..76
SONUÇ ……………………………………………………………………...........78
BøBLøYOGRAFYA ………………………………………………………………81
xii
KISALTMALAR
AB
: Avrupa Birli÷i
ADR
: Alternative Dispute Resolution (Alternatif Uyuúmazlık Çözümü)
AøHS
: Avrupa ønsan Hakları Sözleúmesi
Any
: Anayasa
bkz.
: bakınız
CMK
: Ceza Muhakemesi Kanunu
dn.
: dipnot
HFD.
: Hukuk Fakültesi Dergisi
øBK
: øçtihadı Birleútirme Kararı
øst.
: østanbul
m.
: madde
no.
: numara
p.
: paragraf
s.
: sayfa
S.
: Sayı
TCK
: Türk Ceza Kanunu
TMK
: Türk Medeni Kanunu
xiii
GøRøù
Uzlaúma, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve 5271 sayılı CMK ile
hayatımıza 2005 yılında girmiútir. Bu müessesen temelleri ilk olarak Amerika’da
atılmıú olup (mediation) mahkemeler önünde birikmiú davaları ve iú yükünü
azaltmayı amaçlayan bu müessese aynı zamanda ma÷duriyetin kısa süre içersinde
giderilmesini sa÷layan, toplumsal huzur ve asayiúi sa÷layıcı bir unsurdur.
Uzlaúma kurumu Amerika’da baúlamakla beraber zamanla Avrupa Konseyi
tarafından benimsenmiú ve 15 Eylül 1999 tarih, R(99)19 sayılı tavsiye kararı ile
Avrupa Birli÷i(AB) standartları arasında sayılmaya baúlamıútır. AB’nin kazanımları
arasında “uyuúmazlı÷ın saptırılması” olarak adlandırılmaktadır1.
CMK’da 5560 sayılı Kanunla (06/12/2006T.) yapılan de÷iúiklik sonrası
uzlaútırılma giriúiminde bulunulması gereken suçlar sayılmıútır. Bu kurumun
uygulanabilirli÷inin önündeki engeller 5560 sayılı Kanun ile büyük oranda giderilmiú
olup Uygulama Yönetmeli÷i ile ayrıntılar açıklanmıútır.
Uzlaúma kurumu her ne kadar soruúturma aúamasında çeúitli nedenlerle
(tebligat yapılması vs.) süreci uzatır görünse de gerçekte adlî iúleyiú bakımından
büyük yararlar sa÷lamaktadır. ùöyle ki; ma÷dur uzun dava süreci sonunda adaletin
sa÷lanmasını beklemek yerine sürecin içine katılmakta ve suçla ihlal edilmiú
hakkından dolayı tatmin edilmekte ve devlet uzun yargılama aúamasındaki
kırtasiyecilik ve iú yükünden kurtulmaktadır.
Uzlaúma sürecinin baúlatılabilmesi, failin suçu kabullenmesine ba÷lı olup
uzlaúmanın
olumlu
sonuçlanması
durumunda,
failin
suçlulu÷u
konusunda
mahkemece bir fikre sahip olunması kaçınılmazdır. Bu bakımdan da uzlaúma kurumu
ceza hukuku için önemini ve hassasiyetini göstermektedir.
1
Kunter Nurullah/Yenisey Feridun, Muhakeme Hukuku Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 13.
Bası, øst.2005, s. 388 p.(50.5).
xiv
Ça÷daú hukuk sistemlerinin vazgeçilmezi haline gelmiú bu kurum ile daha
adil bir hukuk düzenine ulaúılacak, iú yükü önemli oranda azaltılıp adli sistem
rahatlatılacaktır.
xv
BøRøNCø BÖLÜM
UZLAùMA KAVRAMI, HUKUKSAL NøTELøK, UZLAùMANIN TARøHSEL
GELøùøMø, MUKAYESELø HUKUKTA UZLAùMA, UZLAùMA VE CEZA
MUHAKEMESø HUKUKU øLKELERø
I. KAVRAM VE HUKUKSAL NøTELøK
A. Kavram
En basit úekliyle uzlaúma, ma÷dur, savunma ve iddianın belirli menfaatler
karúılı÷ında anlaúarak muhakemeyi sona erdirmeleridir2. Uzlaúmanın uygulanma úekli
ve metodu CMK’nın 253. maddesinde ayrıntıları ile düzenlenmiú bulunmaktadır.
Maddede uzlaútırmada uzlaútırıcının özellikleri ayrıntılı úekilde vurgulanmıú olup
kurumun adının “uzlaúma” mı yoksa “uzlaútırma” mı olması gerekti÷i konusunda bu
bakımdan farklı görüúler mevcuttur3.
Kanımızca kurumdan beklenen fayda, fail ile ma÷durun uzlaútırmacı vasıtası ile
uzlaúması oldu÷undan uzlaútırma, uzlaúma bakımından geri planda kalmaktadır. Bu
bakımdan kurumun “uzlaúma” baúlı÷ı altında düzenlenmesi yerindedir.
2
Yenisey Feridun, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, østanbul 2007, s.6; Centel Nur/Zafer
Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. bası, østanbul Kasım 2008, s.449; Zafer Hamide, Türk Ceza
Hukuku’nda Fail-Ma÷dur Uzlaúması, Maltepe Üniversitesi HFD, 2006/2 Maltepe Üniversitesi
Yayınları, øst. 2006, s.19 vd.; Zafer Hamide, “Ceza Muhakemesi Hukukunda Özelleúme E÷ilimi:
Uzlaúma”, Prof. Dr. Ergun Önen’e Arma÷an, øst. 2003, s.728; Özbek Veli Özer, CMK øzmir ùerhi,
Yeni CMK’nın Anlamı, øzmir 2005, (Kısaltma: CMK), s.993. ; Özbek Veli Özer, Yeni Türk Ceza
Kanununun Anlamı-øzmir ùerhi, Ankara 2005, (Kısaltma: YTCK), s.638; Özbek Mustafa, Ceza
Muhakemesi Kanununda Uzlaútırma (Kısaltma: Uzlaútırma) Ankara Üniversitesi HFD, C.54, S.3,
Ankara 2005, s.290 vd.; østanbul Barosu Bülteni, “Kolcuo÷lu: Uzlaúma Kurumunun Altyapısı Tam
Oluúmadı”, Yıl:3 S:25, Aralık 2005, s.1; Hafızo÷ulları Zeki, “5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
Davanın ve Cezanın Düúürülmesi”, Ankara Barosu Dergisi, 2006/3, s.32; Yıldırım Zeynep, “Türk Ceza
Hukukunda Uzlaúma”, Legal Hukuk Dergisi, ùubat 2007, s.461; Albayrak Mustafa, “Son Yasal
Düzenlemeler Iúı÷ında Uzlaúma Kurumu Üzerine Düúünceler”, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Yıl 2, S.10,
Haziran 2007, s.132; Ersoy U÷ur, “Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Hukuk Gündemi, S.2, A÷ustos 2005,
s.64-65.
3
Gökcan Hasan Tahsin/Kaymaz Seydi, Uzlaúma ve Önödeme, Ankara 2007, s.46; Özbek M.,
Uzlaútırma, s.294-295.
1
Ceza Muhakemesi Kanununa Göre Uzlaútırmanın Uygulanmasına øliúkin
Yönetmelik’in 4. maddesinde uzlaúma; “uyuúmazlı÷ın taraflarının …. anlaútırılmaları
veya anlaúmaları” olarak tanımlanmıútır.
Uzlaúma, yargılamaya iliúkin bir uyuúmazlık hakkında fail ile ma÷durun iúbirli÷i
yapması suretiyle ma÷duriyetin giderilerek belli bir sonca varılması olarak da ifade
edilebilir. Ancak uzlaúmanın kanun metninden çok daha geniú bir anlama sahip oldu÷u
genel olarak kabul görmektedir4. Nitekim ma÷duriyetin giderilmesi için çeúitli
aúamalarda savcı, kolluk, uzlaútırmacı, fail, ma÷dur devreye girmektedir.
CMK’da
düzenlenmiú olan uzlaúma kurumu, ma÷dur-fail arasındaki uyuúmazlık çözüm sürecine
tarafsız üçüncü kiúinin (neutral third party) katılımını öngörmektedir.
Muhakeme dıúı, muhakeme içi sistem bakımından uzlaúmayı de÷erlendirecek
olursak:
-
Muhakeme içi sistem (Klasik Ceza Muhakemesi Sistemi): Bu sistemde,
uyuúmazlı÷ın çözümünde yargılama hukuku kuralları uygulanmakta fakat, failin
ma÷duriyeti gidermesi durumunda davanın/cezanın ertelenmesi, cezada indirim
yapılması gibi durumlar söz konusu olmaktadır5.
-
Muhakeme dıúı sistem (Diversion): Fail-ma÷dur uzlaúmasını ifade etmektedir. Bu
sistemde fail ile ma÷dur uzlaúarak uyuúmazlık sonlandırılır. Günümüz Ceza
Muhakemesi Hukukunda faili cezalandırmak yerine fail-ma÷dur arasındaki
ihtilafı ceza muhakemesi dıúında karúılıklı anlaúarak çözmek geleneksel ceza
muhakemesine önemli bir alternatiftir. Fail ma÷dur uzlaúması birbirini izleyen
iki aúamadan oluúur:-suçun iúlenmesiyle fail-ma÷dur arasında meydana gelen
ihtilafı ortadan kaldırmak,- ma÷duriyeti gidermek. Bu yönteme göre, fail ile
ma÷dur mümkün olan en kısa sürede, soruúturmanın sona ermesinden sonra ve
fakat kovuúturmanın baúlamasından önce tarafsız bir aracının6 huzurunda iradi
4
Gökcan/Kaymaz, s.47.; ùahin Cumhur, CMK Uygulamasının Bir Yılı, Hukuki Perspektif Dergisi,
2006, s.222 vd.
5
Gökcan/Kaymaz, s.48; ÖzbekV, s.638-639; Özbek M., Uzlaútırma, s.293.
6
Günümüz ceza muhakemesi hukukunda aracılık kiúisel özellikler gerektirmektedir. Tarafsızlık,
2
olarak bir araya gelirler suçun sebep ve sonuçlarını müzakere ederler ve
uzlaúırlar7. Bu yöntem ile uyuúmazlı÷ın çözümü bir anlamda özelleútirilmiútir8.
Uzlaúmanın sa÷lanmıú olması durumunda, taraflar mahkemeye ma÷duriyetin
giderilmesi hususunda bir tür öneri sunarlar. Mahkeme, ma÷duriyetin giderilmesi
edimine ya tek baúına bir yaptırım olarak ya da baúka uygun gördü÷ü di÷er bir
ceza ile tamamlanmıú bir yaptırım olarak hükmeder. Uzlaúma sonucunda en sık
karúılaúılan sonuç, maddi zararın tazminidir. Ancak uzlaúma sonucunda elde
edilebilecek tek sonuç bununla sınırlı de÷ildir. Kamuya faydalı bir müessese için
çalıúma, özür dileme gibi çözümlerle de karúılaúılmaktadır9.
B. Hukuksal Nitelik
Fail-ma÷dur uzlaúmasında taraflar olayla ba÷lantısı olmayan bir üçüncü kiúi
önünde iradelerine uygun olarak ceza uyuúmazlı÷ını gidermektedirler. Uzlaúma
kurumunda, önödemeden farklı olarak ma÷dur, úüpheli veya sanıkla uzlaúarak ceza
muhakemesinin ilerlemesine engel olmaktadır. Bu yönüyle uzlaúmaya muhakeme engeli
de denilebilir. Nitekim uzlaúma halinde soruúturma safhasında bulunuluyor ise
Cumhuriyet Savcılı÷ınca kovuúturmaya yer olmadı÷ına karar verilmekte iken
kovuúturma aúamasında davanın düúürülmesine karar verilmektedir. Uzlaúmada
ma÷durun zararının giderilmesi halinde úikayetten vazgeçilmesi söz konusu olmaktadır.
Bu úekilde failin cezalandırılma olana÷ı ortadan kaldırıldı÷ından uzlaúma ceza iliúkisini
düúüren bir hal olarak da nitelenebilmektedir. Bu bakımdan uzlaúma hem ceza hukuku
kurumu hem de yargılama hukuku kurumu olarak görünmektedir10. Ancak Zafer’e göre,
yargılamaya iliúkin Kanunlar failin lehine veya aleyhine oldu÷una bakılmaksızın
ønsan psikolojisinden anlama, olaylara objektif bakabilme, ikna edicilik bu özelliklerin baúında
sayılmaktadır.
7
Fail-ma÷dur uzlaúması barıúmanın bir türüdür. Ancak uzlaúma, fail ile ma÷durun durumu psikolojik
olarak kabulünden daha çok uzlaúma için tarafların aktif katılımını gerektirir. Dolayısı ile fail-ma÷dur
uzlaúması failin bir edimini zorunlu kılar.
8
Gökcan/Kaymaz, s.47; Özbek V.Ö., Açıklamalı YTCK, s. 638.
9
Özbek V.Ö., YTCK, s.640-641, Özbek M., Uzlaútırma, s.293, 314.
10
Yenisey, s.5; Centel/Zafer, s.450-451; Zafer, s.124; ùahin Cumhur, “CMK Uygulamasının Bir Yılı”,
Hukuki Perspektifler Dergisi, S. 07, Temmuz 2006, s.2; Gökcan/Kaymaz, s.50; Ildır Gülgün,
Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, Ankara 2003, s.165.
3
uygulama alanı bulaca÷ından uzlaúma bir muhakeme iúlemidir ve muhakemenin akıúını
etkilemektedir11. Uzlaúma kurumu, alternatif uyuúmazlık çözüm yöntemlerinden
biridir12. Bizce de uzlaúma, ceza muhakemesi hukukuna iliúkin özelliklerin a÷ır bastı÷ı
bir kurumdur. Uzlaúmada amaçlananlardan biri de kamu davası açılmadan soruúturma
aúamasında, uyuúmazlı÷ın çözümlenmesidir. Bu bakımdan úikayete tabi suçlar
bakımından, Cumhuriyet Savcısının uzlaúma yoluna baúvurması zorunlu olup aksi hal
CMK’nın 174. maddesi gere÷ince iddianamenin iadesini gerektiren bir nedendir.
Uzlaúmanın sa÷lanması halimde Savcının soruúturmaya devam ederek kamu davası
açma imkanı yoktur. Bu nedenle, uzlaúma soruúturmanın bir úartı ise de soruúturmanın
yürütülmesine engel bir hal de÷ildir. Uzlaúma kovuúturma aúaması baúlamadan evvel
uygulanması gereken ve bu nedenle kovuúturma aúamasını engelleyebilen bir kurumdur.
Bu nitelikleri itibariyle uzlaúma, ceza muhakemesi kurumlarındandır. Ancak uzlaúma
kurumunun hukuki niteli÷i sadece ceza muhakemesi kurumu olması ile sınırlı de÷ildir.
5560 sayılı Kanun ile TCK’nın 73/8. maddesinin yürürlükten kaldırılması sonrasında
uzlaúma kurumu tümüyle CMK bünyesinde varlı÷ını devam ettirmiútir. Uzlaúma, birey
ile devlet arasındaki ceza iliúkisinin sona ermesini sa÷ladı÷ından maddi ceza hukuku
karakterini haizdir. Bu nedenle uzlaúma karma nitelikte bir hukuki yapıya sahiptir.
II.
TARøHSEL GELøùøM
Uzlaúma kurumu tarihsel açıdan, özel hukuk ve idare hukukundaki
geliúmeler ile ceza hukukundaki geliúmeler olmak üzere iki farklı yol izlemiútir.
Uyuúmazlıkların çözümü bakımından tüm ülkelerde benzer metotlar
uygulanmaktadır. Tüm toplumlarda uygulanan ilk yöntemlerden biri mahkeme dıúı
yöntemlerdir. Mahkeme dıúı yöntemlerle uyuúmazlık, usul hukuku bakımından daha kısa
sürede çözümlenmektedir.
11
12
Centel/Zafer, s.451; Zafer, s.125.
Gökcan/Kaymaz, s.49.
4
Mahkeme dıúı yöntemler, ilk olarak Amerika Birleúik Devletleri’nde 1940
yılından itibaren toplu iú sözleúmelerinden do÷an uyuúmazlıklarda arabulucuların
devreye girmesiyle baúlamıútır. 1960’lı yıllara de÷in arabuluculuk aile hukukuna iliúkin
uyuúmazlıklar ile bazı cürümlerde boy göstermiútir. 1960 yılı sonlarında “alternatif
uyuúmazlık çözümü” (Alternative Dispute Resolution) ABD’de kavram olarak
geliúmeye baúlamıútır. Texas ve New York’ta 1980 yılından itibaren çok tercihli
mahkeme teúkilatları kurulmaya baúlanmıútır13.
Dünya
barıúı
için
ülkeler
arası
çıkan
uyuúmazlıklar
barıúçı
yollarla
çözümlenmeye çalıúılmıútır. Nitekim Birleúmiú Milletler Antlaúması’nın 33. maddesi,
1982 tarihli “Uyuúmazlıkların Barıúçı Çözümü Hakkında Manila Bildirgesi” ve Avrupa
Konseyi’nin R99/19 Sayılı Tavsiye Kararında belirtildi÷i gibi üye ülkelerin iç
hukuklarını uzlaúma yapacak biçimde de÷iútirmeleri genel düzenlemeler olarak
görülmektedir14.
1990 yılında ise alternatif uyuúmazlık çözümü ødari Uyuúmazlık Çözüm Kanunu
le kanunlaúmıú, 1998 yılında ise Alternative Dispute Resolution(ADR) Act kabul
edilerek her bir federal bölge mahkemesine kendi programlarını uygulama yetkisi
vermiútir15. ADR özellikle Anglo-Amerikan Hukuk Sisteminde ABD’de do÷muú ve
geliúmiútir. Zamanla Avrupa ülkelerinde geliúmeler baúlamıútır. Avrupa Konseyi
14/05/1981 tarihli oturumunda “Adalete Ulaúmayı Kolaylaútırma Tedbirleri” adlı tavsiye
kararı almıútır. Nitekim AøHS’nin 6. maddesi dikkate alınarak Bakanlar Komitesi
tarafından, mahkemelerde yargılamanın uzun süreli olması, yargılama giderlerinin
13
Gökcan/Kaymaz, s.54; Özbay øbrahim, “Alternatif Uyuúmazlık Çözüm Yöntemleri”, Erzincan Hukuk
Fakültesi Dergisi, C.X, S.3-4, Erzincan 2006, s.462.
14
Yenisey, s.42; Kunter/Yenisey, s.388; Gökcan/Kaymaz, s.54; Özbek M.,Uzlaútırma, s.290.
15
Gökcan/Kaymaz, s.54; Özbay, s.493. ABD’de ADR’ye ( Alternative Dispute Resolution), hız veren en
önemli etken,1990 tarihli Medeni Yargı Reform Kanunu’dur (28 USC, † 471-482.) Söz konusu Kanun,
medeni yargıdaki gecikme ve masrafların azaltılması amacıyla bütün federal bölge mahkemelerinin özel
bir bölge planı geliútirmelerini gerekli kılmasının yanında, ADR’yi dava yönetim ilkelerinden bir
olarak tavsiye etmiútir. Detaylı bilgi için bkz; Yenisey, s.94.
5
yüksek oluúu gibi nedenlerle yargılama usulünde basitleútirme çalıúmaları yapılmasına
karar verilmiútir16.
Mahkeme dıúı çözüm yolları genel olarak daha kısa sürede ve tarafların iradelerine
uygun olarak sonuçlandı÷ından daha tatmin edicidir. Ceza Hukuku, ülkede yaúayanların
özgürlük ve güvencelerinin temini niteli÷indedir. Dolayısı ile ceza hukuku hem
cezalandırmayı hem de suçlunun topluma yeniden uyum sa÷lamasını temin edici nitelik
arz etmek durumundadır. Ma÷durun haklarının korunması ve ma÷duriyetin giderilmesi
(viktimoloji) özellikle II. Dünya Savaúı sonrasında geliúen yeni yaklaúımlar ve yeni
yöntemler ile mümkün olmuútur17. Ma÷dur ile ilgili endiúeler faillerin tekrar topluma
uyumlu bir birey haline getirilmesini amaçlayan görüúlerin, suçtan do÷an zararın tazmini
düúüncesiyle bir araya getirilmesi sonucunda ceza hukuku alanına bir tür arabuluculuk
geliúmiútir. Bu programlar özellikle Kuzey Amerika, Birleúik Krallık ve Avrupa’nın
birçok yerinde oluúturulmuútur18. Ceza Hukuku anlayıúında ve ma÷durun korunması
konusundaki geliúmeler sonucunda fail ile ma÷dur ve yargılama makamları iúbirli÷i
yaparak uzlaúma ve di÷er alternatif uyuúmazlık çözüm yolları hukuk sistemlerine
girmiútir. Alternatif Uyuúmazlık Çözüm yollarında genel olarak ma÷durun suçtan dolayı
u÷radı÷ı zararların giderilmesi üzerinde durulmuútur.
Uzlaúma kurumunun temelinde onarıcı-denkleútirici adalet sistemi yatmaktadır.
Klasik Ceza Adaleti Sistemi, kanun hükmünü ihlal eden suçlunun, ma÷durla birlikte
Devletin kural ve düzeni bozması dolayısıyla suçlunun yargılanarak cezalandırılması ve
cezanın çektirilmesi sonrasında yeniden topluma kazandırılması için uygun yöntemlerin
kullanılması esasına dayanmaktadır19.
16
Gökcan/Kaymaz, s.55; Özbek M.,Uzlaútırma, s.290; Özbek Mustafa, “Dünya Çapındaki Adalete
Ulaúım Hareketinin Ortaya Çıkardı÷ı Geliúmeler ve Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2002, S.2, (Kısaltma: Alternatif Uyuúmazlık Çözümü) s.149.
17
Yenisey, s.95; Özbek Veli Özer, Ceza Hukukunda Suçtan Do÷an Ma÷duriyetin Giderilmesi (Kısaltma:
Suçtan Do÷an Ma÷duriyet), Seçkin Yayınevi, Ankara, s.34 vd; Gökcan/Kaymaz, s.57.
18
Yenisey, s.95; Gökcan/Kaymaz, s.59.
19
Demirbaú Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2. Bası, Ankara 2005, s.66 vd.; Özbek V.Ö., YTCK,
s.639 vd.; Zehr-Mika, 1998, 49 nakleden: Yılmaz Ömer, “Onarıcı Adalet Sistemi: Birey-ToplumDevlet øliúkilerinde Yeni Bir Mücadele Alanı” (Suç Ma÷durları, Editör: Halil øbrahim Bahar), Ankara
6
Onarıcı
adalet
programları
tazminata
yönelik
müzakereler,
ma÷dur-fail
uzlaúması/arabuluculu÷u, küçük suçlu projeleri, topluluk kurulları veya mahkemeleri
olarak sayılabilir20. Ma÷dur- Fail Uzlaúma Programı ise ilk olarak Kanada’da 1974
yılına bir mahkeme tarafından uygulanmıú olup21 fail-ma÷dur uzlaúması sivil toplum
kuruluúlarının yardımı ile sistemli uzlaúma programı halinde ABD’de uygulanmaya
devam olunmuútur.
Medeni hukuk ve idare hukukunda uzun zamandır uygulanmakta olan, feragat,
sulh, hakem ve tahkim yöntemleri alternatif uyuúmazlık çözüm yöntemlerindendir.
TMK’nın 195/2. maddesi uyarınca eúler arasındaki uyuúmazlı÷ın aile mahkemelerince
uzlaútırma yöntemiyle çözülmesi kabul edilmiútir. HUMK’un 213. maddesinde; taraflar
arasındaki uyuúmazlı÷ı“sulh” yoluyla çözmesi konusunda hâkime yetki verilmiútir.
Bunun dıúında, hukuk davalarında, mahkeme dıúında tarafların sulh olmaları ve bunu
tutana÷a yazdırmaları mümkündür (HUMK m.151/son). 5521 sayılı øú Mahkemeleri
Kanununun 7. maddesi uyarınca, ilk oturumda mahkeme tarafları sulha davet eder.
Taraflar uzlaúamazlarsa yargılamaya baúlanır. 2822 sayılı Toplu øú Sözleúmesi, Grev ve
Lokavt Kanununda arabuluculuk kurumu kabul edilmiútir (m.21-23, 69). Benzeri bir
düzenleme, Patent Haklarının Korunması Hakkında 551 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 104. maddesin de yer almaktadır. øcra øflas Kanununun 309/m-ü
maddesinde düzenlenen “semaye úirketleri ve kooperatiflerin uzlaúma yoluyla yeniden
yapılandırılması” baúlı÷ı altında bir düzenleme yapılmıútır. Benzer olarak Avukatlık
Kanununun 35/A maddesinde, avukatların müvekkilleriyle karúı yan arasındaki
uyuúmazlı÷ı uzlaútırma yoluyla gidermek için giriúimde bulunabilece÷i belirtilmektedir.
2006, s.295; Gökcan/Kaymaz, s.57; Özbek M., Uzlaútırma, s.290-291; Yıldırım, s.460.
Özbek Mustafa, “Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulunun Ceza Uyuúmazlıklarında Arabuluculuk Konulu
Tavsiye Kararı”, DEÜHFD, 2005, (Kısaltma: Tavsiye Kararı), s.127-140; Yılmaz Zekeriya, NotluGerekçeli-Genel Açıklamalı Yeni TCK, Ankara 2004, s.299-302.
21
Olayda, úartlı tahliye görevlisi úiddet suçundan haklarında kovuúturma devam eden genç faillere ceza
olarak, sebep oldukları zararı ödemeleri konusunda hakimi ikna etmesi ile uygulanmıú ve baúarılı
olmuútur (Kitchener Deneyi); Gökcan/Kaymaz, s.61; Peachey, 1989, 14-26; nakleden Yılmaz, s.300.
20
7
ødare hukuku alanında da 4501 sayılı Kanun22 ile, uyuúmazlıkların özel hakem
vasıtasıyla çözümlenmesi yöntemi kabul edilmiútir. Bu yöntem, uzlaúma mahiyetindedir.
Yine vergi hukuku bakımından uzlaúma adı altında 1963 yılından itibaren, tahakkuk
edecek vergi miktarı konusunda uzlaúma görüúmeleri yürütülmektedir. 213 sayılı Vergi
Usul Kanununun Ek 1 vd. Maddeleri uyarınca uzlaúma uygulanmaktadır23.
Uzlaúma kavramı, Türk Ceza Adalet sistemimize, “Dönmezer Tasarısı” ile girmiútir.
Uzlaúma, tasarının 39/2. madde gerekçesinde: “... Ülkemizde bugüne kadar ma÷durlara
karúı gösterilen özel dikkat sadece bazı adam öldürme, terör ve örgütlü suçlar
bakımından söz konusu oluyordu. Bununla beraber ça÷daú ceza kanunlarında di÷er bir
kısım suçlar bakımından da koruma ilkeleri meydana çıkmaya baúlamıútır. 21. yüzyıl
adalet sistemi, ma÷durun tatmin edilmesini de ön plana çıkarmıú bulunmaktadır. Bugün
anlaúılmıútır ki suça karúı salt ceza yaptırımı yeterli de÷ildir. Zararın giderilmesi ve
onarım, hiç úüphesiz adaletin temel amacını oluúturmaktadır. Ancak bu tek görünüm
de÷ildir. Uzlaúmanın hedefi, suçun iúlenmesinden sonra fail ve ma÷dur arasında
meydana gelen çekiúmeyi bir arabulucunun giriúimini sa÷layarak çözmek ve adaleti
sa÷lamaktır.” úeklinde ifade edilmiútir24. Bu geliúmeler sonucunda 1 Mart 1926 tarihli ve
765 sayılı TCK’yı yürürlükten kaldıran, 1 haziran 2005 tarihinde yürürlü÷e giren 5237
sayılı TCK ile 1 Nisan 1929 tarih ve 1412 sayılı CMK’yı yürürlükten kaldıran, 1
Haziran 2005 tarihinde yürürlü÷e giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda
uzlaúma ile ilgili düzenlemeler yapılmıú ve 5560 sayılı Kanun ile TCK’da uzlaúma ile
ilgili
olan
düzenlemeler
kaldırılarak
uzlaúma
kurumu,
tamamıyla
CMK’da
düzenlenmiútir.
22
Kamu Hizmetleri ile ølgili ømtiyaz ùartlaúma ve Sözleúmelerinden Do÷an Uyuúmazlıklarda Tahkim
Yoluna Baúvurulması Halinde Uyulması Gereken ølkelere Dair Kanun.
23
Gökcan/Kaymaz, s.55-56.
24
Çulha Rıfat, “Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan: Feridun
Yenisey, østanbul 2005, s.44
8
III. MUKAYESELø HUKUKTA UZLAùMA
A. Alman Hukukunda
Alman Ceza Hukukunda 1980-1990 yıllarında fail-ma÷dur uzlaúması
bakımından çeúitli hizmetler geliútirilmiútir. Arabulucu önce fail ile görüúüp usul
hakkında bilgi vermekte, onun olumlu görüúü üzerine ma÷dur ile görüúme yapmaktadır.
Yapılan istatistiklere göre, faillerin onda dokuzu, ma÷durların ise beúte dördü iúbirli÷ini
kabul etmektedir. Görüúmeyi kabul edenlerin ise yüzde sekseni gibi bir oran
uzlaúmaktadır25. 1999 yılında Alman Ceza Usul Kanununda de÷iúiklik yapılarak
arabuluculuk “kurum” olarak Kanuna iúlenmiútir. Alman Ceza Usul Kanunu uyarınca
arabuluculuk alanında belirlenen standartlar úöyledir:
-
Soruúturma sonucunda takipsizlik kararı verilebilecek hallerde bu yola
baúvurulamaz.
-
Arabulucu-uzlaútırmacı tarafsız olmalı, zararın giderilmesi aúaması için etik
kurallara uygun davranmalıdır.
-
Uzlaúma için fail ile ma÷dur gönüllü olmalıdır ve fail muhakkak suçunu ikrar
etmiú olmalıdır.
Barıútırma mercii Almanya’nın kuzey eyaletlerinde; hakem iken güney
eyaletlerinde belediye baúkanları ya da muhtarlıklar olarak düzenlenmiútir26.
Alman Ceza Usul Kanununun 380. maddesi “Barıútırma Teúebbüsü” baúlı÷ını
taúımaktadır.
Alman Ceza Usul Kanunu “Madde 380 (Barıútırma Teúebbüsü):
25
Gökcan/Kaymaz, s.70; Çolak Haluk, “Yeni Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda
Cezai Uyuúmazlıkların Alternatif Çözüm Yolu Olarak; Uzlaúma (Mediation)”, Türkiye Barolar Birli÷i
Dergisi, S. 62, Mart/Nisan 2006, s.128.
26
Özbek Veli Özer, Suçtan Do÷an Ma÷duriyet, s.298; Gökcan/Kaymaz, s.71 vd.
9
1- Mesken masuniyetini ihlal, sövme, mektup gizlili÷inin ihlali, müessir
fiil, tehdit, nas-ı ızrar suçlarından úahsi davanın açılması, Eyalet Adli
ødaresi tarafından görevlendirilen “barıútırma merciinin” barıútırma
teúebbüsü neticesiz kaldıktan sonra kabul edilmiútir. Davacı bu
konuya iliúkin bir belgeyi dilekçesine eklemelidir.
2- Eyalet Adli ødaresi, Barıútırma Merciinin yapaca÷ı iúlemi, uygun bir
masraf avansı ödenmesi úartına ba÷layabilmesi müsaade edebilir.
3- E÷er resmi amir, Ceza Kanununun 194’üncü maddesinin 3’üncü
fıkrası veya 232’inci maddesinin 2’inci fıkrası uyarınca úikâyette
bulunmaya yetkili ise, bir ve ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz.
4- Taraflar aynı ilçede ikamet etmedikleri takdirde, eyalet Adli
ødaresinin kararı ile barıútırma teúebbüsünden sarfınazar edilebilir.”
Bu maddeye göre, konut dokunulmazlı÷ını ihlal, hakaret, mektup gizlili÷inin
ihlali, müessir fiil, tehdit ve mala zarar verme suçlarından úahsi dava açılması için
öncelikle ilgili mercii tarafından barıútırmaya teúebbüs edilmesi ve bu teúebbüsün
neticesiz kalması úarttır. Maddenin 2’inci fıkrasında belirtildi÷i gibi, barıútırma
teúebbüsü masraf için avans ödenmesi úartına ba÷lı tutulabilmektedir. Alman Ceza
Kanununun 46/a maddesi uzlaúmayla ilgili genel hüküm mahiyeti arz etmektedir.
Maddenin ilk fıkrası uyarınca, failin fiilinden do÷an zararları bütünüyle veya büyük
kısım itibariyle gidermesi veya bu hususta ciddi giriúimlerde bulunması gerekmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise failin zararı gidermek üzere kiúisel bazda fedakârlıkta
veya edimde bulunması gerekmekte ise, zararın bütünüyle veya büyük bir kısım
itibariyle giderilmesi için çaba göstermesi düzenlenmiútir. Birinci fıkra ile ikinci fıkra
arasındaki temel fark úudur: Birinci fıkrada, fail ile ma÷dur arasında arabulucu var iken
ikinci fıkrada failin, zararı maddi olarak gidermesi esas alınmıútır. Her iki halde de
hükmedilebilecek cezanın bir yıldan az hürriyeti ba÷layıcı ceza olması ve para cezasının
da 360 gün para cezasını aúmaması gerekmektedir. Savcılık söz konusu maddenin
úartları sa÷landı÷ında, usul Kanununun 153. maddesi gere÷ince, mahkeme kararı ile
10
kamu davası açmaktan vazgeçebilir. Dava açılmıúsa, mahkeme savcılı÷ın kararı ile
duruúmaların baúlamasından önce dosyayı kapatabilir27.
Alman Ceza Usul Kanununun 155/a maddesi28 uyarınca yargılamanın her
aúamasında savcılık makamı ile mahkemenin fail ile ma÷dur arasındaki uzlaúma
olana÷ını araútırması ve uzlaúma koúullarını oluúturmaya çalıúması gerekmektedir.
Alman Ceza Usul Kanunu 155/b maddesinde29 uzlaúma usulüyle ilgili düzenlemeler yer
almaktadır. Bu madde uyarınca savcılık ve mahkeme, fail ve ma÷dur arasındaki
dengenin kurulmasında veya verilen zararın iyileútirilmesinde uzlaúmayla ilgili mercie
gerekli bilgileri talep üzerine veya resen verir. Alman Ceza Usul Kanunun 153.
maddesine30 göre, kabahatlerde savcı, mahkemenin kararı ve úüphelinin rızası ile suçun
takibinden vazgeçebilmektedir. Maddenin ikinci cümlesindeki halde savcının takipsizlik
kararı için mahkemenin kararına da gerek bulunmamaktadır. Alman Ceza Usul
Kanununda aynı yönde bir düzenleme de madde 153/a’da yer almaktadır. Bu madde
uyarınca; savcılık, hafif sayılan suçlarda mahkemenin kararı ve úüphelinin rızası ile
úüphelinin üstlenece÷i bazı yükümlülükler karúılı÷ında, soruúturma yapılmasında kamu
bakımından yarar sa÷lanamayaca÷ı kanaatinin oluúması ve failin durumunun a÷ırlı÷ı da
bu yönde karar verilmesi bakımından bir engel oluúturmadı÷ında soruúturmaya son
verebilir31.
27
Gökcan/Kaymaz, s.71.
Alman Ceza Usul Kanunu “Madde 155/a: Savcılık veya mahkeme her aúamada ma÷dur ve sanık
arasında uzlaúma olana÷ını araútırır ve uygun olan hallerde onları etkiler. Ancak ma÷durun iradesinin
aksine iúlem yapılamaz.”
29
Alman Ceza Usul Kanunu “Madde 155/b: Savcılık ve mahkeme, fail ve ma÷dur arasındaki dengenin
kurulmasında veya verilen zararın iyileútirilmesinde uzlaúmayla ilgili mercie gerekli bilgileri talep
üzerine veya resen verir. Bu bilgilerin verilmesinde zaman veya di÷er bir yönden sorun varsa mahkeme
veya savcılık ilgili yere dosyayı da gönderebilir. ølgili yer, verilen bilgilerin sadece bu amaçla
kullanılaca÷ı konusunda uyarılır. ølgili yer, birinci fıkrada belirtilen bilgileri sadece uzlaúma amacıyla
ve sadece ilgililerin yararı gerektirdi÷i ölçüde kullanılır. Çalıúma sonunda yapılan iúleri bir rapor
olarak savcılık veya mahkemeye verirler. Görevlendirilen yer e÷er kamusal yapı de÷ilse, verilerin
korunmasıyla ilgili kanunun üçüncü bölümü geçerlidir. økinci fıkrada söylenen kiúilere dair veriler
çalıúma sonunda yok edilir. Savcılık veya mahkeme ilgili yere çalıúmanın ne zaman bitece÷ini bildirir.”
30
Alman Ceza Usul Kanunu “ Madde 153: Küçük suçlarda (kabahat) savcı mahkemenin ve úüphelinin
karar ve rızaları ile suçun takibinden vazgeçebilir. Suç ve suçlunun iúledi÷i fiil kamuoyunun ilgisini
çekmeyecek kadar önemsiz bir konuya iliúkin ise, savcı takibe gerek görmeyebilir.”
31
ùüpheliye yüklenecek yükümlülükler, suçtan do÷an zararların giderilmesi için belirli bir maddi edimde
bulunulması, kamu yararına çalıúan kuruluúlarda çalıúılması gibi yükümlülüklerdir.
28
11
B. Fransız Hukukunda Uzlaúma
Fransız Ceza Usul Kanununun (Le Code de Procedure Penale) 41/1
maddesine32 göre, kamu davası açılmasına karar verilmesinden önce, savcı, tarafların
rıza göstermeleri halinde uzlaúmaya (La mediation) baúvurabilir.
5237 Sayılı TCK düzenlenirken uzlaúma müessesesi bakımından bu
maddeden yararlanılmıútır. Anılan maddeye göre, uzlaúma/arabuluculu÷un amacı,
verilen zararın tazmin edilmesi, failin yeniden topluma kazandırılması ve bozulan sosyal
barıúın teminidir. Fransız Ceza Hukukunda hafif cezayı gerektiren basit suçlarda
uzlaúma yoluna gidilebilmektedir. Bu yöntem ile ihtilaf; özür dilenmesi, verilen zararın
tazmini, failin bazı kamu hizmetlerinde çalıútırılması, az miktarda bi para cezasının
ödenmesi suretiyle giderilmektedir. Fransız Ceza Hukukunda uzlaúmanın mahkeme
tarafından yürütülmesi úart olmayıp, savcılık, kolluk, úartlı tahliyenin söz konusu oldu÷u
hallerde faili gözlemleyen kuruluú veya ba÷ımsız topluluk kökenli bir kuruluú tarafından
da uzlaúmanın sa÷lanabilmesi mümkündür33.
32
Fransız Ceza Usul Kanunu “Madde 41/1 : Ma÷durun u÷radı÷ı zararı tazmin etmeye, suçun bozdu÷u
kamu düzeninin yeniden temin etmeye ya da failin tekrar topluma kazandırılmasına yardımcı olmaya
iliúkin böyle bir tedbirin yerinde görülmesi halinde, kamu davasına iliúkin kararın öncesinde,
Cumhuriyet Savcısı do÷rudan do÷ruya veya adli kollu÷un bir görevlisi, yetkililerinden birisi veya
Cumhuriyet savcılı÷ı uzlaútırmacısı aracılı÷ıyla;
1- Kanundan kaynaklanan yükümlülüklerin faile hatırlatılmasına giriúilme,
2- Mesleki, sosyal veya sa÷lıkla ilgili bir kuruluúa failin yönlendirilmesi; bu önlem masrafları fail
tarafından karúılanmak üzere bir staj veya bir hizmette formasyon tamamanması ya da bir mesleki
sosyal veya sa÷lık kuruluúunda bulunmaktan ibarettir ve özelliklede karayolundaki motorlu bir
aracın kullanımı sebebiyle suç iúlenmesi durumunda vatandaúlık stajı yapılır ki bu önlem,
masrafları faile karúılattırılarak trafik gvenli÷i hassasiyetine yönelik bir staj görmekten ibarettir.
3- Kanun ya da düzenleyici iúlemler karúısında failin durumunu hukuka uygun hale getirmesinin talep
edilmesi,
4- Belirtilen hususlardan kaynaklanan zararın tazmininin failden talep edilebilmesi,
5- Tarafların uzlaúmasıyla ma÷dur ile fail arasında uzlaúma fonksiyonunun baúlatılması, istenir.
Fil, ma÷durun zarar ve çıkarlarını tazmin etme yükümlülü÷ü altında ise bu husus tutanak uyarınca
Medeni Yargılama Usulü Kanununda öngörülen kurallara uygun bir úekilde para cezasının ödenmesi
yöntemi izlenerek tahsili talep edilebilir.
Failin tutum ve davranıúı sonucunda önlem uygulanamamıú ise Cumhuriyet Savcısı yeni durumlar
hariç iddianameyi hazırlar veya takibatın devamını sa÷lar.”
33
Özbek M., Tavsiye Kararı, s.141; Özbek M., Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, s.148 vd;
Gökcan/Kaymaz, s.68.
12
Fransa’da 18 Aralık 1998 tarihinde kabul edilen
“Adli Baúvuru ve
Uyuúmazlıkların Dostça Çözümüne Dair Kanun” da açıkça uzlaúmanın ne úekilde
uygulanaca÷ı kurala ba÷lanmıútır34. Arabuluculuk birimleri Fransa’da 2001 yılından beri
faaliyet göstermektedir35. Cezai uyuúmazlıklarda arabuluculuk bölümünde, hafif cezayı
gerektiren basit suçlar söz konusu oldu÷unda Cumhuriyet Savcılı÷ı bir arabulucu
görevlendirmektedir. Arabulucu tarafları dinleyip olayı özelli÷ine göre, tarafların özür
dilemesi, zararın giderilmesi gibi yöntemlerle ma÷durun úikayetten vazgeçmesi için
gayret göstermektedir. Uzlaúmanın sa÷lanamaması durumunda, Adalet ve Hukuk Evi
görevlisi, ma÷dura hukuki danıúmanlık yapmakta ya da ma÷dura bu konuda yardımcı
olabilecek kuruluúa yönlendirmektedir36.
C. øtalyan Hukukunda Uzlaúma
øtalyan Ceza Usul Kanununda uzlaúma ile ilgili hükümler bulunmaktadır.
øtalyan Ceza Usul Kanunu 444. vd maddeleri uyarınca, üç yıla kadar hürriyeti ba÷layıcı
cezayı gerektiren suçlarda fail ve savcının anlaúması suretiyle isnat belirlenir. øtalyan
Ceza Hukukunda sanı÷ın uzlaúma önerisi ikrar olarak kabul edilmemektedir. Duruúma
aúamasına kadar anlaúma sa÷lanabilmektedir. Taraflardan birinin uzlaúma talebini karúı
taraf henüz kabul etmemiú ise, hâkim bu tarafın görüúünü açıklaması için süre
vermektedir. Amaç soruúturmanın sona ermesini sa÷lamaktır. Uzlaúma halinde ceza
miktarında en çok 1/3 oranında indirim yapılabilmektedir. Bu nedenle talep edilecek
ceza hürriyeti ba÷layıcı ceza ise, iki yılı aúmaması gerekmektedir. Uzlaúma ile para
cezasına da hükmedilebilmektedir. Uzlaúma sonucunda kararı hâkim vermektedir.
Ancak øtalyan Ceza Usul Kanunu uyarınca hâkim, uzlaúma sonucu talep edilen cezaya
hükmetme ya da talebi reddedip yargılama yapma seçeneklerinden birini tercih
34
Hekimo÷lu Fahrettin, Fransa’da Hukuki Danıúmanlık ve Arabuluculuk Uygulaması”, Ankara Barosu
Dergisi, 2002/2, s.34 vd.; Gökcan/Kaymaz, s.69; Çolak, s.138.
35
Arabuluculuk birimleri, Bölgesel Adli Yardım ve Baúvuru Konseyleri ile Adalet ve Hukuk Evi olarak
adlandırılan birimlerdir.
36
Hekimo÷lu, s.38; Gökcan/Kaymaz, s.70.
13
edebilmektedir. Ancak uzlaúma usulünde, hâkim delil ikamesi yoluna gidilemedi÷inden
mevcut deliller do÷rultusunda kararını açıklamaktadır37.
øtalyan sisteminde, uzlaúmaya yakın bir müessese olarak “ceza kararnamesi”
uygulaması mevcuttur. (øtalyan Ceza Usul Kanunu madde 461 uyarınca) Savcı, cezanın
türü ve miktarını belirterek talepte bulunur. Hâkim, sanı÷a ceza vermemek, talep
do÷rultusunda ceza kararnamesi ile ceza tayin etmek veya dosyayı do÷rudan karar
vermeksizin savcıya iade etmek seçeneklerine sahiptir. Sanık ceza kararnamesine itiraz
etmek hakkına sahip olup bu yolu tercih etti÷inde normal yargılama usulünü talep etmiú
olmaktadır38.
D. Amerikan Hukukunda Uzlaúma
Amerikan Ceza Hukukunda uzlaúma kurumu, 30/01/1998 tarihli “Alternatif
Uyuúmazlık Çözümü Kanunu”nun yürürlü÷e girmesi ile kanunlaúmıútır. Bu Kanun ile
Federal Bölge Mahkemeleri arabuluculuk ve benzeri yöntemleri hukuk davalarında da
uygulamaktadır39.
Amerikan Ceza Muhakemesi Hukukunda amaç, maddi gerçe÷e ulaúmak de÷il
uyuúmazlı÷ın çözümlenmesi sa÷lanarak sosyal barıúın tesisi olarak ortaya çıkmaktadır40.
Polisin ön araútırması sonucunda úüpheyi yo÷unlaútıracak bulgular elde edilmiúse kiúi
yakalanır ve hemen hâkim önüne çıkartılarak fiile uyabilecek suç tespit edilir. Uzlaúma
görüúmelerinde sadece isnadın kapsamı veya ceza miktarı de÷il, duruma göre
tutuklamanın sona erdirilmesi, özel bir infaz úekli, úartlı salıverme, sanı÷ın yakınları
veya arkadaúlarının kovuúturulmaması gibi hususlar da gündeme gelebilmektedir.
37
ùahin, s.284-286, Gökcan/Kaymaz, s.74; Taúkın, s.132,133.
ùahin, s.258; Gökcan/Kaymaz, s.74; Yıldırım, s.462 vd.
39
Özbek M., Tavsiye Kararı, s.127 vd.; Özbek M., Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, s.137;
Gökcan/Kaymaz, s.74; Yıldırım, s.463.
40
ùahin, s.264; Gökcan/Kaymaz, s.74; Özbek M., Uyuúmazlık, s.292; Taúkın, s.136 vd.; Yıldırım,
s.463; Taylor Susan C., Victim – Offender Reconciliation Program A New Paradigm Toward Justice
(The University of Memphis Law Review 1996, Vol.26, s.1187-1195), s.1188.
38
14
Uzlaúma sırasında fail ile savcı yüz yüze gelmemekte uzlaúma görüúmeleri müdafi ile
savcı arasında yapılmaktadır. Do÷rudan faille uzlaúma yapılması geçersiz kabul
edilmektedir. Uzlaúmanın konusu suç de÷il cezanın türü ve miktarı noktasındadır41.
Suçlama Pazarlı÷ı (Charge bargaining) olarak ifade edilebilen uzlaúma usulünde,
savcı isnat edebilece÷i suçu kesin olarak belirledikten sonra, fail ikrarda bulunup
bulunmayaca÷ına karar verir. Sanık bu usulde ikrarı ile ba÷lı olup kanun yoluna
gidemez. Hâkim cezanın belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Hüküm Pazarlı÷ı
(Sentence Bargaining) olarak ifade edilebilen uzlaúma usulünde, isnat edilen suç de÷il
ceza uzlaúmanın konusu olmaktadır. Bu usul úu úekilde gerçekleútirilebilmektedir: Ya
cezanın belirlenmesi aúamasında uzlaúma görüúmelerine hâkim de katılır ya da hâkim
ceza tayin yetkisinden vazgeçer ve tarafların ortak önerileri olan cezayı kabul eder. Bu
sitemin karma biçimi Federal Yüksek Mahkeme’de uygulanmakta olup, burada hâkim
uzlaúma görüúmelerinde yer almamakta taraflar anlaútıkları konuları duruúma esnasında
hâkimin muvafakatine sunmaktadırlar. Önerilen ceza hâkim tarafından uyun bulunmazsa
fail uzlaúma önerisini geri alarak yargılama talep edebilmektedir.42.
Son yıllarda Amerikan Ceza Hukukunda “Fastrack” adlı bir usul uygulanmakta
olup fail ve ma÷durların büyük bölümü tarafından kabul görmektedir43. Bu usulde eyalet
savcısı tutuklama tarihinden itibaren yedi gün içerisinde úüpheli hakkında düzenledi÷i
tutuklama raporunu failin avukatına göndermekte ve ceza önerisinde bulunmaktadır. Bu
ceza önerisi fail ve avukatı tarafından kabul görür ayrıca fail temyiz hakkından
vazgeçerek suçunu ikrar eder ise öneri yazılı hale getirilmekte, úüpheli ile avukatı
tarafından imzalanan öneri mahkemeye sunulmaktadır. Uygulamada genel olarak failin
yargılama süreci sonunda alabilece÷i ceza miktarından daha düúük ceza belirlenmekte
ve bu durumda failin yararına olmaktadır44.
41
ùahin, s.267 vd.; Gökcan/Kaymaz, s.75; Taylor, s.1189.
Çolak, s.136 vd.; Çolak Haluk/Taúkın Mustafa, Açıklamalı- Karúılaútırılmalı- Uygulamalı Ceza
Muhakemesi Kanunu, Ankara 2005, s.729; ùahin, s.268; Gökcan/Kaymaz, s.75; Özbek M., Tavsiye
Kararı, s.136 vd.
43
Bu program sadece eyaletlerde geçerli olup federal mahkemelerde uygulanmamaktadır.
44
Gökcan/Kaymaz, s.76.
42
15
Amerikan Ceza Usul Hukukunda uzlaúma her suçta uygulanabilmektedir.
Uzlaúma sürecinde, ma÷dura bilgi verilir ve ma÷dur da dinlenilir. Ma÷duru tatmin
edebilecek ceza hususunda özen gösterilir. Ancak uzlaúma için ma÷durun onayı
beklenmez.
Amerika’da
çeúitli
eyaletlerde
çok
sayıda
uzlaúma
programları
uygulanmaktadır. Programlardan bazıları özel kiúi kuruluúlarca, bazıları mahkeme ve
polis tarafından yürütülmektedir. Bu programlarda önce uzlaútırmacı taraflarla
görüúmekte sonra fail ile ma÷duru buluúturmaktadır. Bu görüúme ile ma÷duriyet
giderilmeye çalıúılmaktadır. Görüúmeler sonunda edim üzerinde anlaúıldı÷ı takdirde,
uzlaúma görüúmeleri yazılı anlaúma ile sonuçlanır45.
IV. UZLAùMA VE CEZA MUHAKESø HUKUKU øLKELERø
A. Genel Olarak
Ceza hukuku, kuralı ihlal eden kiúiye ceza verilmesini amaçlamakla birlikte
di÷er yandan da kiúinin yeniden topluma kazandırılmasını hedeflemektedir. Kısaca Ceza
Hukukunun amacı, yasaklayıcı ve cezalandırıcı hükümleri ile toplum kurallarının ihlal
edilmesini önlemek ve ihlal halinde bozulan hukuki barıúı yeniden sa÷lamaktır. Ceza
muhakemesi gerçe÷i araútırırken faili, ma÷duru ve yargılamaya katılan di÷er kiúiler ile
toplumu koruyucu tedbirleri almak ve uygulamak zorundadır. Günümüzde kabul gören
anlayıú úudur: suçlunun bulunup cezalandırılması için gereken süre içerisinde toplum
barıúını sa÷layıcı, bireylerin hak ve özgürlüklerini koruyucu ilkelere uyulmasıdır46.
Yukarıda belirtti÷imiz nedenlerden ötürü uzlaúma ile ceza muhakemesi ilkelerini
birlikte de÷erlendirmek gerekmiútir.
45
46
Özbek V., Suçtan Do÷an Ma÷duriyet, s.129 vd.; Gökcan/Kaymaz, s.77, Çolak/Taúkın, s.728-729.
Kunter/Yenisey, s.24 vd.; Öztürk M., s.32; Özbek V., CMK, s.51,52; Gökcan/Kaymaz, s.82
16
B. Adil Yargılanma Hakkı ve Uzlaúma
Adil yargılanma hakkı, Anayasa m.36/f.1 ile tarafı oldu÷umuz ve iç
hukukumuzun parçası haline gelen AøHS’nin 6. maddesinde düzenlenmiútir. Adil
yargılanma hakkı úu alt ilkelerden oluúmaktadır: Bir yargı yerine baúvuru hakkı, davanın
hakkaniyete uygun dinlenilmesini isteme hakkı, ba÷ımsız-tarafsız ve yasal bir
mahkemeye eriúim hakkı, aleni duruúmada yargılanma hakkı, duruúmada bulunma
hakkı, silahların eúitli÷i, makul sürede yargılanma hakkı, çekiúmeli yargı hakkı,
gerekçeli karar hakkıdır47.
AøHS 6. maddesinde ve Anayasamızın 36/f.1 de düzenlenmiú bulunan adil
yargılanma hakkının uzlaúma ile çeliúmedi÷i kabul görülmektedir48. Bunun yanında,
konu ma÷duriyetin giderilmesi ve yöntemleri bakımından de÷erlendirildi÷inde uzlaúma
kurumunun adil yargılanma hakkını ihlal etti÷ine dair görüúler de mevcuttur49. AøHM,
Sözleúme hükümlerinde tanınan usuli haklardan feragat etmenin kural olarak mümkün
oldu÷unu kabul etmekte ve bu hakların önemine uygun düúen asgari güvencelerin
tanınmıú olması gerekti÷ini belirtmektedir50.
Mahkemenin Deweer kararında51; mahkemeye baúvurma hakkından feragat
etmenin hem hukuk hem ceza davalarında mümkün oldu÷u kabul edilmekle birlikte
47
Gözübüyük ùeref/Gölcüklü Feyyaz,, Avrupa ønsan Hakları Sözleúmesi ve Uygulaması, Ankara 2003,
s.267; ønceo÷lu Sibel, Avrupa ønsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, østanbul
2002, s.4-5; Tezcan Durmuú/Erdem Mustafa Ruhan/Sancakdar O÷uz/Önok Rıfat Murat, Avrupa
ønsan Hakları Sözleúmesi El Kitabı, Ankara 2006, s.151 vd.; Gökcan/Kaymaz, s.83.
48
Özbek M., Tavsiye Kararı, s.154.
49
Yenisey Feridun, Suçların Azaltılması ve Ceza Hukuku Ultima Ratio, øBD 1994, C.68, S.10-11, s. 382;
Özbek V., Suçtan Do÷an Ma÷duriyet, s.329; Gökcan/Kaymaz, s.87.
50
AøHM, Oberschlick/Avusturya Kararı, p. 51-52 ( http://ihami.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id= );
ønceo÷lu, s.203; Gökcan/Kaymaz, s.84.
51
Deweer Kararına konu olayda, kasap olan baúvurucu, et fiyatlarını belirleyen kurallara uymadı÷ı
gerekçesiyle iúyerinin 48 saat süreyle geçici olarak kapatılmasına karar verilmiútir.Savcılık tarafından
baúvurucuya gönderilmiú olan yazıda 8 gün içinde 10.000 Frank önödeme yapılması halinde ertesi gün
iúyerinin açılabilece÷i bildirilmiútir. Hükümet savunmasında, önödeme teklifinin uzlaúma teklifi
oldu÷unu ve kendi içerisinde bir zorlamayı barındırmasının normal oldu÷unu belirtmiútir; AøHM,
Deweer/Belçika Kararı , 27.02.1980; Karar metni için bkz. Do÷ru Osman, ønsan Hakları Avrupa
Mahkemesi øçtihatları, C.1, østanbul 2002,s.346 vd ve http://ihami.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id=37
17
uzlaúmanın bir zorlama ürünü olmaması gerekti÷i benimsenmiútir. Mahkeme davaya
konu olayda, önödeme uygulamasının 48 saat içinde iúyeri kapatma kararı baskısı
altında kalması nedeniyle baúvurucunun iradesinin zorlandı÷ına karar vermiútir.
Mahkeme, bundan sonra olayda adil yargılanma hakkının kurucu unsurlarından biri
olarak gördü÷ü “mahkemeye baúvurma hakkının” ihlal edilip edilmedi÷ini incelemiútir.
Mahkemeye göre, cezai konularda mahkemeye baúvurma hakkı, kiúisel haklar
konusunda oldu÷undan daha kesin olmadı÷ından örtülü sınırlamalara tabidir52.
Demokratik bir toplumda mahkemeye baúvuru hakkı önemli bir hak olarak ön
plana çıktı÷ından söz konusu hakkın ihlali iddiasını taúıyan bir tedbir, karar ya da
uygulama özel bir dikkatele incelenmelidir. Deweer Kararında Mahkeme, baúvurucunun
adil yargılanma hakkından feragat etmesinin zorlama altında gerçekleútirildi÷inden
bahisle baúvurma hakkının ihlal edildi÷ine karar vermiútir. Sonuç olarak AøHM, atılı bir
suçlamayla karúı karúıya kalan kiúinin, yargılama sürecinin uzun oluúu ve bürokrasi
nedeniyle baúvuru hakkından feragat edip uzlaúma yoluna gitmesinin zorlama ve baskı
olmaması halinde Sözleúmeye aykırılık teúkil etmeyece÷i görüúündedir53. Kanaatimizce,
uzlaúma kurum olarak ceza muhakemesi ilkeleri ile aynı amaca hizmet etti÷inden ve adil
yargılanma hakkının içinde barınan alt derece haklara zorlama ve baskı olmadı÷ı sürece
paralellik arz eder mahiyettedir. Dolayısı ile adil yargılanma hakkı ve uzlaúma kurumu
birbiriyle çeliúir nitelikte de÷ildir.
C. Hak Arama Hürriyeti ve Uzlaúma
Hak arama özgürlü÷ü ve mahkemeye eriúim hakkı Anayasamızın
36.,
Birleúmiú Milletler ønsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 8. ve 10. maddelerinde
düzenlenmiútir. Uzlaúma kurumu özünde hak arama hürriyeti ile çeliúmemektedir54.
ùöyle ki; hak arama özgürlü÷ü ve mahkemeye eriúim hakkının temelinde hak sahibinin
52
AøHM Deweer/Belçika Kararı, prg.48-49. ( http://ihami.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id=37 )
Detaylı bilgi için bkz. Gökcan/Kaymaz, s.85.
54
Gökcan/Kaymaz, s.87; Özbek M., Tavsiye Kararı, s.154.
53
18
yararı yatmaktadır. Bizce de, hak sahibinin üstün yararı bakımından yargılamadan
vazgeçmesi hakkın özüne aykırılık teúkil etmeyecektir.
D. Adalet ølkesi ve Uzlaúma
Adalet ilkesi hukuk düzeninin bütününe iliúkin de÷erler ölçüsü olarak toplum ve
hakimin vicdanında ortaya çıkmaktadır. Genel anlamda adalet ilkesinin alt baúlıkları
úöyledir: Hakkaniyet, hak ve nesafet. Toplum barıúı ancak adalet ilkesine uygun
davranıldı÷ında sa÷lanabilmektedir. Toplumsal barıúı bozan kiúinin cezalandırılması,
bozulan düzenin yeniden kurulması ve adaletin sa÷lanması amacı taúımaktadır. Uzlaúma
kurumu ise bozulan toplumsal barıú ve düzeninin yeniden tesisi için adaletin
çabuklaútırılmıú hali olarak varsayılabilir. Zararı kısmen veya tamamen gideren fail,
ma÷duru tatmin etmekle birlikte iúledi÷i fiilin sonuçlarını kabul edip zararı ve
ma÷duriyeti gidererek toplum düzenine uygun davranaca÷ına dair bir anlamda söz
vermiú olmaktadır. Bu nedenlerle uzlaúma, adalet ilkesiyle çeliúmemektedir55.
E. Aleniyet ølkesi ve Uzlaúma
Yargılamanın aleni olması, duruúma düzeninin ve fiziki úartların verdi÷i
olanaklar çerçevesinde, isteyenin hazır bulunması ve yapılanları ve gösterilenleri
göremesi kadar söylenenleri iúitmesi anlamına gelmektedir. Aleniyet ile kamunun
bilgisine açıklık sonucu “saydamlık” sa÷lanmakta, kamu denetimi gerçekleútirilerek
“keyfilik” önlenmekte ve insanlar gizli yargılamaya karúı korunmaktadır. Adil
yargılanma ilkesinin gerçekleúmesi bakımından alenilik demokratik toplumların
vazgeçilmez ilkesidir56.
AøHS’nin 6/1. maddesi uyarınca davanın aleni surette dinlenmesi ve hükmün
aleni úekilde verilmesi gerekmektedir. Anayasamızın 141/1. maddesinde “duruúmalar
55
56
Gökcan/Kaymaz, s.90; ùahin, s.252.
Kunter/Yenisey, s.455; Tezcan /Erdem/Sancakdar/Önok, s.154; Gökcan/Kaymaz, s.90.
19
herkese açıktır” denilmektedir. 5271 Sayılı CMK’nın 182. maddesinde de aleniyet ilkesi
“duruúmanın açıklı÷ı” adı altında düzenlenmiútir.
Aleniyet ilkesinin uzlaúma kurumu ile ba÷lantısı bakımından farklı iki görüú
mevcuttur: Birinci görüú uyarınca, uzlaúmanın duruúma dıúında gerçekleúmesi
durumunda aleniyet ilkesi ihlal edilmiú olmaktadır. Uzlaúma kural olarak soruúturma
esnasında savcının teklifi üzerine baúlatıldı÷ından ve soruúturma esnasında gizlilik esas
oldu÷undan uzlaúma görüúmeleri aleniyet ilkesini ihlal eder nitelik taúımaktadır57.
Karúı görüú uyarınca, aleniyet sadece duruúmada sa÷lanması gereken bir ilkedir.
Duruúma dıúında, soruúturma safhasında yapılacak uzlaúma görüúmeleri aleniyet ilkesini
ihlal etmeyecektir. Uzlaúma görüúmeleri muhakemenin zorunlu bir unsuru de÷ildir. Bu
nedenle duruúmaya ait iúlemler bakımından aleniyet ilkesinin koúullarının sa÷lanması
yeterlidir58. Kanımızca, uzlaúma görüúmeleri esnasında yargılama yapılmadı÷ından
aleniyet ilkesinin ihlali gibi bir durum söz konusu de÷ildir.
F. Eúitlik ølkesi ve Uzlaúma
Eúitlik ilkesi, yargılama makamlarının aynı durumdaki úüpheli veya sanıklara
aynı muamelede bulunmaları anlamına gelmektedir. Eúit olanların eúitli÷i yargılamanın
olmazsa olmazlarındandır. Anayasamızın 10. maddesi uyarınca, Devlet organlarının ve
idarenin herkese kanun önünde eúitlik ilkesine uygun davranması gerekmektedir.
Eúitli÷in sa÷lanması ise, tarafların usulüne uygun úekilde görüúmelere ça÷ırılması, eúit
olarak söz verilmesi, görüúlerini açıklama olana÷ının tanınması, belge ve delilleri
inceleme imkanının verilmesi ile mümkün olmaktadır. Uzlaúma teklifinin kabul edilmesi
halinde yargılama safhasının olumsuz ve eúitli÷e aykırı yönleri kendili÷inden ortadan
kalkmıú olacak ve fail bozulan toplumsal düzeni sa÷lamakta edim üstlenecek ma÷dur da
57
58
ùahin, s.247; Ildır, s.49.
Özbek V., Suçtan Do÷an Ma÷duriyet, s.328; Gökcan/Kaymaz, s.90.
20
uzlaúma görüúmeleri sonunda tatmin olmuú olacaktır59. Bizce de uzlaúma kurumu, eúitlik
ilkesinin uygulanmasında olumlu bir fonksiyon görmektedir.
G. Ba÷ımsız ve Tarafsız Hâkim ølkesi ve Uzlaúma
Ba÷ımsız ve tarafsız hakim ile kastedilen hakimin objektifli÷i, tarafsızlı÷ı ve
kiúili÷inden sıyrılarak karar vermesidir. Hakimin taraflar karúısında herhangi bir menfaat
ba÷ı içerisinde olmaması kiúisel de÷er yargılarından sıyrılması ve duygusallı÷ını bir
kenara bırakması gereklili÷ini ifade etmektedir60. 5560 sayılı Yasanın yürürlü÷e
girmesinden evvel uzlaúmanın úartlarından biri, failin suçunu ikrar etmiú olması idi.
Suçunu ikrar ederek, uzlaúma teklifini kabul etmiú olan sanı÷ın yargılanması esnasında
hakimin bu ikrardan etkilenmesi olasılı÷ı bulunmaktaydı. Ancak 5560 sayılı Yasa ile
ikrar zorunlulu÷u yasa metninden çıkarılmıútır. Böylelikle, tarafsızlık ilkesi bakımından
önemli bir handikap ortadan kaldırılmıútır.
Dosyada failin uzlaúma teklifini kabul etti÷i ancak uzlaúmanın herhangi bir
nedenle gerçekleúmedi÷ine iliúkin bir bilgininolması halinde bu bilginin hakime tesir
etmemesi gerekmektedir. Ancak kural olarak hakimlerin ba÷ımsız ve tarafsız oldu÷unu
kabul etmek gerekmektedir. Çünkü hükmü veren hakimin, böyle bir bilgiden etkilenip
etkilenmedi÷ini denetlemek mümkün de÷ildir. Uzlaúmanın hukuka uygun olması hakim
ile savcı veya uzlaútırmacının ba÷ımsız ve tarafsız davranmalarına ba÷lı olup aksi halde
uzlaúma hukuka aykırı olacaktır.
H. Masumluk Karinesi ve Uzlaúma
Yargılama
hukukunun
genel
ilkelerinden
olan
masumluk
karinesi
Anayasamızın 38/4. maddesinde düzenlenmiú bulunmaktadır. Bu ilke uyarınca, yetkili
ve görevli mahkeme tarafından yapılan yargılama sonunda suçlu olundu÷una dair karar
59
ùahin, s.252; Ildır, s.51; Gökcan/Kaymaz, s.91; Aybay Rona, “AøHM’in øú Yükünün Azaltılması øçin
Bir Öneri: Zorunlu Uzlaútırma”, Türkiye Barolar Birli÷i Dergisi, S.67, 2006, s.116.
60
Kunter/Yenisey, s.326-327; Gökcan/Kaymaz, s.91.
21
verilmedikçe kimse suçlu sayılamayacaktır. 5560 sayılı Yasa ile ikrarı zorunlu kılan
TCK’nın 73/8. maddesinin yürürlükten kaldırılması ve aynı kanunla de÷iúik CMK 253.
maddesinde böyle bir úartın olmaması nedeniyle uzlaúma ile ilgili yeni düzenlemenin
masumluk karinesi bakımından daha uygun oldu÷u söylenebilir. Failin yargılanarak
aklanma hakkından vazgeçmesi kendi iradesine ba÷lı bulundu÷undan masumluk karinesi
ile uzlaúma kurumunun çeliúmedi÷i kanaatindeyiz.
Gerçekten de beraat etmesi
muhtemel bir çok úüpheli ve sanı÷ın uzlaúma yolunu tercih etmekte oldu÷u araútırmalar
neticesinde saptanmıútır61.
I. Makul Sürede Yargılanma Hakkı ve Uzlaúma
Makul sürede yargılanma hakkı, adil yargılanma hakkı içerisinde yer alan ve
soruúturma aúamasından kanun yolları aúamasına kadar yargılamayı bir bütün olarak
kapsamına alan bir ilkedir62. AøHM Kararlarında söz konusu ilke úu úekilde izah
edilmiútir: “... tüm hak arayanlar için geçerli olan bu hükmün amacı, bu kiúileri
yargılama iúlemlerinin sürüncemede kalmasına karúı korumak ve özellikle ceza
davalarında suçlanan kiúinin uzun süre davasının nasıl sonuçlanaca÷ı endiúesi ile
yaúamasını önlemektir.”63. Uzlaúma halinde uyuúmazlık yargılamaya kıyasla çok daha
kısa sürede, fail ve ma÷durun anlaúmaları ile sona ermektedir. Bu nedenlerle uzlaúmanın
makul sürede yargılanma hakkı ve ilkesinin hizmetinde oldu÷u ifade edilmelidir64.
J. Silahların Eúitli÷i ølkesi ve Uzlaúma
Soruúturma safhasında fail ve ma÷durun müdafii ve avukat yardımından
yararlanma, kendi lehine olan delillerin toplanmasını isteme, dosyayı inceleme, belge
örne÷i alma gibi hakları bulunmaktadır. Uzlaúma giriúiminde bulunuldu÷unda fail ve
61
Gökcan/Kaymaz, s.88; ùahin, s.250.
Detaylı bilgi için bkz. ønceo÷lu, s.356.
63
AøHM, Stögmüller/Avusturya Kararı, 10/11/1969, p.5;
http://ihami.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id=10, Gölcüklü/Gözübüyük, s.285.
64
Aynı yönde; Gökcan/Kaymaz, s.93; Ildır, s.52.
62
22
ma÷durun paralel hakları bulunmaktadır. Fail zararı gidermek karúılı÷ında ceza
almaktan
kurtulmaktadır.Ma÷dur
ise
zararın
giderilmesi
karúısında
failin
cezalandırılması manevi tatminminden vazgeçmektedir.Uzlaúma ile silahların eúitli÷i
ilkesi birbirine uygun düúmektedir65. Uzlaúma kurumu bu bakımdan de÷erlendirildi÷inde
fail ile ma÷durun menfaatine daha yakın gelen uzlaúma ile ihtilafın çözümlenmesine rıza
göstermeleri silahların eúitli÷i ilkesine uygun düúmektedir.
K. Kamu Davasının Mecburili÷i ølkesi ve Uzlaúma
Cumhuriyet Savcısı,baúlangıç úüphesi
ile soruúturmaya baúlar ve
soruúturma sonunda dava açma konusunda savcının yetkisi farklı hukuk düzenlerinde
uygulanan sistemlere göre de÷iúiklik arz etmektedir. Bu sistemler; mecburilik ve kamu
yararıdır (takdiriliktir). Ülkemizde mecburilik sistemi esastır66. Ancak CMK bakımından
kamu davası açmanın istisnaları vardır: Önödemenin varlı÷ı, uzlaúmanın varlı÷ı, cezanın
ortadan kaldırılmasını gerektiren úahsi sebep olarak etkin piúmanlık hükümlerinin
uygulanmasını gerektiren koúulların varlı÷ı, úahsi cezasızlık sebebinin varlı÷ıdır.
CMK’nın 170/2. maddesinde “Soruúturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun
iúlendi÷i hususunda yeterli úüphe oluúturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame
düzenler.” Denilmektedir. CMK m.253 de uzlaúma bir istisna olarak düzenlenmiú
bulunmaktadır. Uzlaúma kurum olarak ve sonuçları bakımından de÷erlendirildi÷inde
kamu davasının mecburili÷i ilkesi ile çeliúmedi÷i anlaúılmaktadır. Nitekim uzlaúma
görüúmelerinde ma÷dur ile fail rızai olarak biraraya gelmekte ve rızai olarak
uzlaúmaktadırlar bu bakımdan uzlaúmanın kamu davası mecburili÷i ile çeliúmedi÷i
açıktır.
65
66
Gökcan/Kaymaz, s.93.
Mecburilik sisteminin detayları için bkz. Özbek V., CMK, s.727 vd; Gökcan/Kaymaz, s.94.
23
L. Re’sen Araútırma ølkesi ve Uzlaúma
Ceza Muhakemesi kuralları uyarınca savcı ve hakim maddi gerçe÷i
araútırmak maksadıyla delilleri re’sen araútırmakla yükümlüdürler. Tarafların dosyaya
sundu÷u deliller, yargılama makamlarının delil ikame etme hakkını engellemez.
Uzlaúma görüúmeleri esnasında esas olan tarafların uzlaúabilmeleri ve toplumsal düzenin
tekrar sa÷lanması oldu÷undan bu aúamada delillerin toplanması veya ikamesi gibi bir
durum olmayacaktır.
Uzlaúma halinde delillerin de÷erlendirilmesine gerek kalmaksızın uzlaúılan
hususa göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenden ötürü uzlaúmanın re’sen
araútırma ilkesine aykırı oldu÷una dair görüúler bulunmaktadır67. Ancak masumluk
karinesi, silahların eúitli÷i, kamu davasının mecburili÷i ilkelerinde yürüttü÷ümüz mantık
do÷rultusunda uzlaúma kurumunun re’sen araútırma ilkesi ile çeliúmedi÷i söylenebilir.
Çünkü uzlaúma görüúmelerinde, fail ile ma÷dur kendi menfaatlerine en yakın sonuç
üzerinde mutabık kalmaktadırlar. Dolayısı ile delillerin ikamesi ve de÷erlendirilmesi
gibi bir safha söz konusu olmadı÷ından re’sen araútırma ilkesine yakırılıktan
bahsedilemeyecektir.
M. Maddi Gerçe÷in Araútırılması ølkesi ve Uzlaúma
Ceza Muhakemesinin amacı, gerçekte var olanı bulmak ve belirledi÷i bu
maddi gerçekli÷i hukuki sonuca ba÷lamaktır. Bu nedenle soruúturma ve yargılama
makamları maddi gerçe÷i araútırmakla yükümlüdür. CMK’nın 160/2. maddesinde bu
ilkeye yer verilmiú ve savcının maddi gerçe÷in araútırılması için úüphelinin lehine ve
aleyhine olan delilleri toplamakla yükümlüdür. Ancak uzlaúma kurumunun uygulanması
halinde, fail ile savcının uzlaúmaları halinde savcı ya da hakimin maddi gerçe÷i
araútırmadan uzlaúma do÷rultusunda karar vermeleri gerekmektedir. Bu nedenden ötürü
uzlaúma kurumunun maddi gerçe÷i araútırma ilkesine aykırılık teúkil etti÷i ileri
67
Gökcan/Kaymaz, s.94-95.
24
sürülebilir68. Her suçun toplum düzenini ve toplumsal barıúı bozma derecesi aynı
de÷ildir. Bu durumda etkisi daha az olan
ve úikayete ba÷lı tutulan kimi suçlar
bakımından aslında ma÷durun tatmin edilmesi daha önemlidir. Bu nedenlerle kanun
koyucu maddi gerçe÷in araútırılması ilkesine bir istisna getirilmiú olarak kabul
edilmelidir69. Dikkat edilecek olursa, uzlaúma görüúmeleri sonunda bozulan toplumsal
barıú ve düzenin tesis edilmesi sa÷lanmaktadır. Dolayısıyla maddi gerçe÷in araútırılması
suretiyle sonuca varılması ile uzlaúma görüúmeleri sonucunda mutabık kalınması
arasında toplumsal barıúın tekrar sa÷lanması bakımından fark yoktur. Bu nedenle maddi
gerçe÷in araútırılması ilkesi ile uzlaúma kurumu temelde aynı amaca hizmet etti÷inden
birbirleriyle çeliúmemektedirler.
68
69
ùahin, s.248.
Gökcan/Kaymaz, s.96; Koç Cihan, Gerekçeli Karúılaútırma Tablolu 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu & Gerekçeli 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin ønfazı Hakkında Kanun, Ankara
2005, s.331.
25
øKøNCø BÖLÜM
UZLAùMANIN KOùULLARI
I. UZLAùMANIN KOùULLARI
Uzlaúmanın hangi úartlara ba÷lı tutuldu÷u CMK’nın 253. maddesinde gösterilmiútir.
CMK’nın 253. maddesi incelendi÷inde, uzlaúma úartları úunlardır70:
1- Suçun uzlaúma kapsamında bulunması
2- Muhakeme ve Cezalandırma ùartlarının Varlı÷ı (Fiilin kovuúturulabilir olması)
3- Ma÷durun Gerçek Kiúi veya Tüzel Kiúi Olması
4- ùikayete Tâbi Suçlar Açısından ùikayet Koúulu
5- Uzlaúmanın Yetkili Kimse Tarafından Yapılması
6- Zararın Giderilmesi Bakımından Anlaúmaya Varılması
7- Zararın Uzlaúmaya Uygun Olarak Giderilmesi
Uzlaúmanın uygulanabilmesi için yukarıda belirtti÷imiz koúullar ayrıntılı olarak
incelenecektir.
A. Suçun Uzlaúma Kapsamında Bulunması
CMK’nın 253. maddesinde hangi suçların uzlaúma hükümlerine tabi oldu÷u
açıklanmıútır. Soruúturulması ve kovuúturulması úikayete ba÷lı suçlar ile úikayete tabi
olup olmadı÷ına bakılmaksızın TCK’da yer alan; kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç
m.86, m.88), taksirle yaralama (m.89), konut dokunulmazlı÷ının ihlali (m.116), çocu÷un
70
Yurtcan Erdener, CMK ùerhi, østanbul 2005, s.723; Öztürk Bahri/Erdem Mustafa Ruhan,
Uygulamalı Yeni Ceza Muhakemesi Hukuku, 12. baskı, Ankara 2008, (Ceza Muhakemesi), s.1124 vd;
Yaúar Osman, Uygulamalı ve Yorumlu 5271 Sayılı Yeni Ceza Muhakemesi Kanunu, Ankara 2005,
s.1127; Arslan Çetin/Azizo÷lu Bahattin, Yeni Türk Ceza Kanunu ùerhi, Ankara Kasım 2004,s.263264; Özbek M.,Uzlaútırma, s.308 vd.;Gökcan/Kaymaz, s.99; Çolak, s.140; Hafızo÷ulları, s.35;
Albayrak, s.134; Yıldırım, s.470 vd.
26
kaçırılması ve alıkonulması (m.234), ticari sır, bankacılık sırrı veya müúteri sırrı
niteli÷indeki bilgi ve belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç m.239). Ayrıca
soruúturulması ve kovuúturulması úikayete ba÷lı olanlar hariç olmak üzere di÷er
kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaútırma yoluna gidilebilmesi için kanunda
açık hüküm bulunması gerekmektedir.
1. Uzlaúmaya Tâbi Suçlar
a. ùikayete Tâbi Suçlar
Ceza Kanunumuzda yer alan ve úikayete tabi olan suçlar, ceza miktarı veya
suçun niteli÷i dikkate alınmaksızın uzlaúmaya tabi kılınmıútır. Ayrıca CMK’nın 253/1-b
maddesinde TCK’da yer alan bazı suçlar úikayete tabi olmasa da uzlaúma kapsamına
alınmıútır.
ùikayet kovuúturma úartıdır. Uzlaúmanın söz konusu olabilmesi için suçtan
zarar görenin úikayet hakkını kullanmıú olması gerekmektedir. Soruúturulması úikayete
ba÷lı suçun, genel veya özel ceza kanunlarında yer almasının herhangi bir öndemi
bulunmamaktadır. Nitekim øcra øflas Kanununda, Çek Kanununda , Fikir ve Sanat
Eserleri Kanununda takibi úikayete ba÷lı suçlar bulunmaktadır. TCK’da yer verilen
takibi úikayete tabi suçlar; basit yaralama (m.86), taksirle yaralama(m.89), cinsel taciz
(m.105), tehdit (m.106), konut dokunulmazlı÷ının ihlali (m.116), iú ve çalıúma
hürriyetinin ihlali (m.117), kiúilerin huzur ve sükununu bozma (m.123), hakaret (m.125),
kiúinin hatırasına hakaret (m.130-131), haberleúmenin gizlili÷ini ihlal (m.132), özel
hayatın gizlili÷ini ihlal (m.134), basit hırsızlık (m.144), kullanma hırsızlı÷ı (m.146),
mala zarar verme (m.151), güveni kötüye kullanma (m.155), bedelsiz senedi kullanma
(m.156), kaybolmuú veya hata sonucu ele geçmiú eúya üzerinde tasarruf (m.160), açı÷a
imzanın kötüye kullanılması (m.209), aile hukukundan kaynaklanan yükümlülü÷ün
ihlali (m.233), sırrın açıklanması (m.239).
27
ùikâyetin usulüne uygun úekilde gerçekleúmiú olması gerekmektedir.
Cumhuriyet savcısı ya da mahkeme, úüpheli veya sanı÷a uzlaúmak isteyip istemedi÷ini
sormadan önce úikâyetin usulüne uygun yapılıp yapılmadı÷ını kontrol etmelidir. Suçun
kovuúturma aúamasında uzlaúmaya tabi oldu÷u anlaúılır ise, ma÷durun yaptı÷ı ihbar
úikâyete dönüútürülür ve ma÷dur úikâyetten vazgeçmedi÷i takdirde uzlaúma söz konusu
olabilir71(CMK m.158/6).
b. ùikayete Tâbi Olup Olmadı÷ına Bakılmaksızın Türk Ceza Kanunu’nda
Yer Alan Suçlar
Kanun koyucu uzlaúmayı kural olarak úikayete tabi suçlar için kabul etmekle
birlikte, re’sen soruúturma ve kovuúturmaya tabi sınırlı úekilde sayılmıú suçların da
uzlaúma hükümlerine tabi olaca÷ını benimsemiútir ( CMK m.253/1-b).
TCK’da yer alan üçüncü fıkra hariç kasten yaralama (m.86, 88), taksirle
yaralama (m.89), konut dokunulmazlı÷ının ihlali (m.116), çocu÷un kaçırılması ve
alıkonulması (m.234), ticari sır ve bankacılık sırrı veya müúteri sırrı niteli÷indeki bilgi
veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç m.239) úikayete tabi olup
olmadıklarına bakılmaksızın uzlaúmaya tabidirler. Resen soruúturulan suçların uzlaúma
kapsamında sayılması o suçların úikayete tabi suç olaca÷ı gibi bir anlam
çıkarılmamalıdır. Nitekim re’sen soruúturulan suçlar bakımından suçtan zarar görenin
úikayetinden vazgeçmesi halinde düúme kararı verilemez72. Bu bakımdan uzlaúma iste÷i,
71
72
Centel/Zafer, s.452; Zafer, s.128.
Nitekim Yargıtay Çocuk Koruma Kanunu’nun 24. maddesinin 5560 sayılı Kanun ile de÷iútirilmesinden
evvel, iúlenen bir suçla ilgili bahsedilen yönü vurgulayan bir karar vermiútir : “Sanı÷a atılı silahla
kasten yaralama suçu, soruúturulması ve kovuúturulması úikayete ba÷lı suçlardan olmayıp ancak; 5395
sayılı Çocuk Koruma Kanununun 24. maddesi uyarınca çocukların iúledi÷i bu suçun da çocukların
yararı gözetilerek uzlaúma kapsamına alındı÷ı, sanı÷ın çocuk olması nedeni ile suçun uzlaúma
kapsamına girmesi, eylemi úikayete tabi suç haline dönüútürmeyece÷inden 5395 sayılı Çocuk Koruma
Kanununun 24 ve 5271 sayılı CMK’nın 253, 254. maddeleri gere÷ince usulüne uygun uzlaútırma
iúlemleri yapılmadan, soruúturulması ve kovuúturulması úikayete ba÷lı olmadı÷ı halde, yalnız Çocuk
Koruma Kanunu uyarınca ayrıksı olarak uzlaúma kapsamına giren bu suçun úikayet ba÷lı suç gibi kabul
edilerek, yakınanın úikayetten vazgeçmesi nedeniyle, uzlaúmanın fiilen gerçekleúti÷i úeklindeki yasal
olmayan gerekçe ile kamu davasının düúürülmesine karar verilmesi, bozmayı gerektirmiútir.” Y. 2.CD,
25.01.2007, 2006/6919E., 2007/899K, (Gökcan/Kaymaz, s.101.)
28
úikayetten vazgeçme olarak anlamlandırılmamalıdır. Bundan ötürü úikayetten vazgeçmiú
olmak ya da úikayetçi olmamak uzlaúma iradesinin varlı÷ını göstermeyecektir.
c. Etkin Piúmanlık Hükümlerine Yer Verilen Suçlar ile Cinsel
Dokunulmazlı÷a Karúı Suçlar
ùikayete tabi olsa da etkin piúmanlık hükümlerine yer verilen suçlar
uzlaúmaya tabi de÷ildir. TCK’da etkin piúmanlık hükümlerine yer verilen suçlar: organ
ve doku ticareti suçu (m.91, 93), hırsızlık (m.141-147), ya÷ma (m.148-149), mala zarar
verme (m.151-152), güveni kötüye kullanma (m.155), dolandırıcılık (m.157-159), hileli
iflas (m.161), taksirli iflas (m.162), karúılıksız yararlanma suçları (m.163), malvarlı÷ına
karúı suçlar (m.168), uyuúturucu ve uyarıcı maddelerle ilgili suçlar (m.188-192), para ve
kıymetli damgalarda sahtecilik suçları (m.197-201), suç iúleme amacıyla örgüt kurma
(m.220,221), zimmet (m.247, 248), rüúvet (m.252-254), iftira (m.267, 269), yalan
tanıklık (m.272, 274), hükümlü ve tutuklunun kaçması (m.292, 293).
Cinsel dokunulmazlı÷a karúı suçlar úikayete tabi olsalar dahi haklarında
uzlaúma hükümleri uygulanamaz. TCK’nın 102-105 maddeleri arasında cinsel
dokunulmazlı÷a karúı suçlar düzenlenmiútir. CMK’nın 253/3. maddesi gere÷i cinsel
dokunulmazlı÷a karúı suçlarda uzlaútırma yoluna gidilemez. Ancak uygulamada, lehe
yasa ve müktesep hak kavramlarına iliúkin olarak ayrıksı durumlar söz konusu
olabilmektedir73.
2. Özel Kanunlardaki Durumlar
Soruúturulması úikâyete ba÷lı suçun, genel veya özel ceza kanunlarında yer
almasının herhangi bir önemi bulunmamaktadır. TCK dıúındaki kanunlarda yer alan
suçların takibinin, úikâyete ba÷lı bulunması bu suçlarda uzlaúmaya gidilebilmesi için
yeterlidir. Bu kanunlarda, uzlaúma yoluna gidilebilece÷ine iliúkin açık bir hükme yer
73
Y. 5CD., 2006/455E., 2007/2634K., 5/4/2007 (Legal Hukuk Dergisi, Temmuz 2007, s.2305.)
29
verilmiú olması aranmaz. Örne÷in, øcra ve øflas Kanunu, Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu ile Çocuk Koruma Kanunu gibi özel kanunlarda takibi úikâyete ba÷lı suçlar
bulunmaktadır. Aynı úekilde, 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname’de ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname’de de birçok suçun takibi, úikâyet úartına ba÷lanmıútır74.
øcra ve øflas Kanunu’nda úikâyete tâbi olan suçlar:
Aczine kendi fiilleriyle
sebebiyet veren ve vaziyetinin fenalı÷ını bilerek a÷ırlaútıran borçlunun cezası (m.332),
ticari iúletmede yöneticinin sorumlulu÷u (m.333/a), konkordatoda ve sermaye úirketi ile
kooperatiflerin uzlaúa yoluyla yeniden yapılandırılmasında yetkili kimseleri hataya
düúüren ya da konkordato veya uzlaúma yoluyla yeniden yapılandıra koúullarına
uymayan borçlunun cezası (m.334), yükümlülüklerin yerine getirilmemesi (m.337),
ticareti terk edenlerin cezası (m.337/a), hakikate muhalif beyanda bulunanların cezası
(m.338), beyandan sonra mal ve kazançta olan tezayüdü bildirmeyen borçlunun cezası
(m.339), borçlunun ödeme úartını ihlal halinde ceza (m.340), çocuk teslimi emrine
muhalefetin cezası (m.341), 30 ve 31. maddeler hükmüne muhalefet edenlerin cezası
(m.343), nafakaya iliúkin kararlara uymayanların cezası (m.344), sermaye úirketlerinin
iflasını istemek mecburiyetinde olanların cezası (m.345/a). Bu suçların iúlenmesi halinde
uzlaúma mümkün olabilecektir.
Çocuk Koruma Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca, CMK’nın uzlaúmaya iliúkin
hükümleri suça sürüklenen çocuklar bakımından uygulanabilecektir. 06.12.2006 tarihli
ve 5560 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile de÷iútirilen 24. maddenin eski hali úöyledir: “
(1) Suça sürüklenen çocuklarla ilgili olarak uzlaúma, soruúturulması ve kovuúturulması
úikayete ba÷lı olan veya kasten iúlenen ve alt sınırı 2 ylı aúmayan hapis veya adli para
cezasını gerektiren veya taksirle iúlenen suçlarda uygulanır. (2) Suç tarihinde 15 yaúını
doldurmayan çocuklar bakımından, birinci fıkrada öngörülen hapis cezasının alt sınırı
üç yıl olarak uygulanır.”
74
Centel/Zafer, s.452.
30
Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında
Kanun’un 16. maddesinde düzenlenen karúılıksız çek keúide etmek suçu úikâyete tâbi
oldu÷undan suçun iúlenmesi halinde uzlaúma hükümleri uygulama alanı bulabilecektir.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 75. maddesi uyarınca, kanunun 71 ve 72.
maddelerinde sayılan suçlar úikâyete tâbidir. Dolayısıyla bu suçların iúlenmesi halinde,
uzlaúma hükümleri uygulanabilecektir.
3. De÷erlendirme
Soruúturulması ve kovuúturulması úikâyete ba÷lı suçlar ile úikâyete tabi olup
olmadı÷ına bakılmaksızın TCK’da yer alan; kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç m.86,
m.88), taksirle yaralama (m.89), konut dokunulmazlı÷ının ihlali (m.116), çocu÷un
kaçırılması ve alıkonulması (m.234), ticari sır, bankacılık sırrı veya müúteri sırrı
niteli÷indeki bilgi ve belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç m.239) suçları
uzlaúmaya tâbi suçlardandır. TCK dıúındaki di÷er kanunlarda yer alan ve takibi úikâyete
tâbi olmamakla birlikte kanunda açıkça uzlaúma yoluna gidilebilece÷i gösterilen suçlar
uzlaúma kapsamındadır (m.253/2). 5560 sayılı kanun ile de÷iúik 253. maddenin 3. fıkrası
uyarınca, úikâyete ba÷lı olsa bile etkin piúmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile
cinsel dokunulmazlı÷a karúı suçlarda uzlaúma yoluna gidilemez. Bu de÷iúikli÷in
yapılması ile ceza adalet sistemimizde olumlu bir adım atılmıútır. De÷iúiklik öncesinde
cinsel dokunulmazlı÷a karúı suçların, uzlaúma kapsamında sayılması çok kere
eleútirilmiútir. 5560 sayılı Kanun ile eleútirilen bu durum, ortadan kaldırılmıútır.
B. Muhakeme ve Cezalandırma ùartlarının Varlı÷ı
Uzlaúma kurumunun bir suça uygulanabilmesi için öncelikle eylemin
soruúturulabilir veya kovuúturulabilir olması gerekmektedir. Eylemin kovuúturulabilir
olmasından maksat, yargılama úartlarının (úikayet, izin, talep, karar) bulunmasıdır.
31
ùikâyete tabi suçlar bakımından úikâyetin varlı÷ı kovuúturulabilme için
zorunludur. ùikâyet úartı gerçekleúmeden kural olarak úüpheli yakalanamaz ve isnat
teúkil eden iúlemler yapılamaz75. øzne tabi bir suç bakımından da izin úartının
gerçekleúmiú olması gerekmektedir76. øzin alınır ve soruúturma baúlatılırsa ancak bu
takdirde uzlaúma hükümleri uygulama alanı bulabilecektir.
Bir fiilin soruúturulabilir olması uzlaúma hükümlerinin uygulanabilmesi için tek
baúına yeterli de÷ildir. Cezalandırılabilme úartlarının da var olması gerekmektedir. Failin
yaúının küçüklü÷ü (TCK m.31), sa÷ır ve dilsiz olması (TCK m.33), akıl hastası (TCK
m.32) olması halinde iúledi÷i suç nedeniyle faile ceza verilemeyecektir. Bu kiúilere ceza
verilemeyece÷inden uzlaúma hükümlerinin de uygulanabilmesi mümkün olmayacaktır77.
C. Ma÷durun Gerçek Kiúi veya Tüzel Kiúi Olması
5560 Sayılı Kanunla de÷iúik CMK’nın 253/1. maddesinde; “úüpheli ile
ma÷dur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kiúisinin uzlaútırılması
giriúiminde bulunulur” ifadesi yer almaktadır. Suçtan zarar görenin kamu hukuku tüzel
kiúisi olması durumunda fiil uzlaúma kapsamında bulunsa dahi uzlaúma hükümleri
uygulanamayacaktır78. Bu baúlık altında ma÷dur ve suçtan zarar gören kavramlarını
açıklamak gerekmektedir. Ma÷dur, ceza hukuku anlamında suç teúkil eden eyleme
75
Centel/Zafer, s.452; Zafer, s.129; Gökcan/Kaymaz, s.104; Öztürk Yavuz, “Uygulayıcı Gözüyle
Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul
2005, s.168.
76
Örne÷in 4483 sayılı Kanun gere÷i izin alınması gerekli bir suç iúlenmiú ise öncelikle yetkili idari
merciin soruúturma izni vermiú olması gerekmektedir.
77
Gökcan/Kaymaz, s.105.
78
Ma÷durun ancak gerçek kiúi olabilece÷i, özel hukuk tüzel kiúisinin ise suçtan zarar gören sıfatını haiz
olabilece÷i ifade edilmektedir: Artuk Mehmet Emin/ Ahmet Gökcen/ Yenidünya Caner, Ceza
Hukuku Özel Hükümler, 7. Bası, Ankara 2006, s.23; Gökcan/Kaymaz, s.106; Özgenç øzzet, Türk Ceza
Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2006, s.190 vd; Yıldırım, s.474.
32
maruz kalan kiúidir. Suçtan zarar gören ise, suç teúkil eden fiil ile hak veya menfaati
zarar gören kiúidir. Ma÷dur aynı zamanda suçtan zarar gören kiúidir79.
D. ùikâyete Tabi Suçlar Bakımından ùikâyet Koúulu
TCK’nın
73.
maddesi
ile
CMK’nın
158.
maddesinde
“úikâyet”
düzenlenmiútir. Suçtan zarar görenin, suçun soruúturulması ve failin cezalandırılması
konusundaki iradenin yetkili makama açıklanması úikayettir. ùikayet, soruúturması ve
kovuúturması úikayete ba÷lı bir fiilden dolayı, úikayete yetkili kiúinin, süresi içinde
yazılı olarak, yetkili makamlardan birine ilgili fiil hakkında kovuúturma yapılmasını
istemesidir80. CMK’nın 223/8. maddesinde soruúturma veya kovuúturma úartından
bahsedilmiútir. ùikâyetin bulunmaması halinde baúlanmıú soruúturmanın devam
ettirilebilmesi mümkün de÷ildir. ùikâyet muhakeme úartı oldu÷undan, ma÷dur
kolluktaki ifadesinde açıkça úikâyetçi olmadı÷ını ifade etmiúse; artık uzlaúma olana÷ı
ortadan kalkmıú olacaktır. Uzlaúma kurumunun iúleyebilmesi için úikâyete tabi suçlar
bakımından úikâyetin varlı÷ı úarttır.
1. ùikâyet Hakkı ve Yetkisi
Soruúturulması úikâyete ba÷lı bir fiilden dolayı úikâyete yetkili kiúinin altı
aylık süre içerisinde yetkili makamlara baúvurarak úikâyet iradesini beyan etmelidir.
ùikâyet, suçtan zarar görenin yetkili makamlara o suçun soruúturulması veya
kovuúturulması iradesini açıklamasıdır81. Suçtan zarar görme úu úekilde ifade edilebilir:
Belirli bir suç tarafından zarara veya tehlikeye u÷ratılan hak ve yararın sahibini ifade
eder82. ùikâyetin konusu suça konu eylem olup, ma÷durca failin kimli÷inin bilinmesi
79
Artuk/Gökcen/Yenidünya, s.23; Özbek V., CMK, s.894; Gökcan/Kaymaz, s.107; Yıldız Ali Kemal,
“Uzlaúma-ùikayet øliúkisi (YTCK m.73)”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına
Hazırlayan:Feridun Yenisey, østanbul 2005, s.264.
80
Öztürk /Erdem, Ceza Muhakemesi, s.90.
81
øçel Kayıhan/Sokullu Akıncı Füsun/Özgenç øzzet/Sözüer Adem/Mahmuto÷lu Fatih/ Ünver Yener;
øçel Suç Teorisi, 3. Bası, østanbul 2004, s.24; Yıldız, s.261; Gökcan/Kaymaz, s.110.
82
Öztürk Bahri/Erdem Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku,
Ankara 2008, (Ceza Hukuku), s. 152.
33
zorunlu de÷ildir. Bir eylem hakkında úikâyette bulunulması halinde tüm fail ve
iútirakçileri hakkında úikâyetin var oldu÷u kabul edilir83.
ùikâyete hakkı olanlar, kural olarak suçtan zarar gören kiúilerdir. ùikâyet
hakkı, kiúiye sıkı sıkıya ba÷lı haklardandır. Bu nedenle kural olarak miras yoluyla
geçmez84. Ancak úikâyet yetkisini ma÷durun veya yasal temsilcinin avukatı da
kullanabilmektedir85. Birden fazla kiúinin aynı suçtan ma÷dur olması halinde, her birinin
birbirinden ba÷ımsız olarak úikâyet hakkı bulunmaktadır. Böyle bir durumda, úikâyete
konu haklar arasında ba÷lantı bulunması halinde suçtan zarar görenlerden sadece birinin
úikâyeti soruúturmaya baúlanması bakımından yeterlidir. Suç oluúturan eylem tek eylem
olup birden fazla kiúiye karúı iúlenmiú ise ihlal edilen haklar arasında da ba÷lantı
bulunmaz ise soruúturma, úikâyet eden kiúi bakımından baúlatılacaktır. Bir kiúi veya
birden fazla kiúiye karúı suçun iúlenmesi ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilir
oldu÷u hallerde her bir suç ve suçtan zarar gören kiúi bakımından úikâyet koúulunun ayrı
ayrı gerçekleúmesi sa÷lanmaya çalıúılacaktır86.
Tüzel kiúilere karúı suç iúlenmesi halinde úikâyet hak ve yetkisi tüzel kiúinin
yetkili organlarında olacaktır.
a. Küçükler Bakımından ùikâyet Yetkisi
TCK’nın
31.
maddesinde
12
yaúın
altındaki
küçüklerin
cezai
sorumluluklarının bulunmadı÷ı, 12 yaúından büyük 15 yaúından küçük çocukların
“iúledi÷i fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak
83
Buna úikâyetin sirayeti kuralı denmektedir. Dönmezer/Erman, no.466; Öztürk/Erdem, Ceza Hukuku,
s.154; Öztürk /Erdem, Ceza Muhakemesi, s.92. Nitekim bu kural TCK’nın 73/5. maddesinde
vazgeçmenin sirayeti kuralının getirilmesi ile dolaylı olarak kabul edilmiútir.
84
Ancak istisnai haller mevcuttur: Ma÷durun úikâyet edemeden ölmesi veya suçun ölmüú olan kiúinin
hatırasına karúı iúlenmiú olması halinde ölenin ikinci dereceye kadar üst soy ve alt soyu, eú ve
kardeúlerinin úikâyette bulunma hakları mevcuttur. Kunter Nurullah, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak
Ceza Muhakemesi Hukuku, østanbul 1989, no.47 VI, Öztürk/Erdem, s.152.
85
Kunter Nurullah/Yenisey Feridun/ Nuho÷lu Ayúe, Ceza Muhakemesi Hukuku, 15. bası, østanbul
2006, s.84; Gökcan/Kaymaz, s.111.
86
Yıldız, s.266.
34
davranıúlarını yönlendirme yetene÷inin varlı÷ı halinde” cezalandırılacakları, ancak
cezalarında indirim yapılaca÷ı hüküm altına alınmıútır. øúledi÷i fiilin hukuki anlam ve
sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranıúlarını yönlendirme yetene÷i yok
ise, küçü÷ün cezai sorumlulu÷u olmayacaktır. 15 yaúını doldurmuú, fakat 18 yaúını
henüz bitirmemiú küçükler bakımından ise, davranıúlarını yönlendirebilme yetene÷ine
bakılmaksızın cezalarında indirim yoluna gidilmektedir. Türk Medeni Kanununun 16/1.
maddesinde, ayırt etme gücüne sahip küçüklerin karúılıksız kazanma ve kiúiye sıkı
sıkıya ba÷lı hakları kullanmada yasal temsilcinin rızası gerekli de÷ildir. 12 yaúından
büyük 15 yaúından küçük olan kiúiler bakımından temyiz kudretleri var ise úikâyet
haklarının da var oldu÷u kabul edilmelidir. TCK’nın 31/3.maddesinde 15 yaúından
büyük olan küçüklerin temyiz kudretlerini ortadan kaldıran bir hal olmadıkça úikâyet
haklarının mevcut oldu÷u kabul edilmektedir87.
15.04.1942 tarih ve 14/9 sayılı øBK’ da CMUK’da küçüklerin úikâyet hakkına
sahip olup olmadıkları konusunda bir açıklı÷ın olmadı÷ı belirtilerek, “Kanunu
Medeni’nin on altıncı maddesinde úahsa merbut olan haklarından dolayı mümeyyiz olan
küçüklerin dava hakkına malik bulundukları tasrih edilmek suretiyle suçtan zarar gören
mümeyyiz küçüklerin kendi kendilerine dava ve úikâyette bulunmaları kanunen tecviz
edilmiú” denmektedir88. Yargıtay bu úekilde mümeyyiz küçüklerin úikâyet hakkına sahip
oldu÷unu ifade etmiútir. Mümeyyiz küçüklerin, kanuni temsilcilerinin rızası olsun veya
olmasın kendilerine karúı iúlenmiú suçtan úikâyet hakkına sahip oldukları kabul
edildi÷ine göre, úikâyette bulunmama hak ve yetkisi de bulunmaktadır. Bu nedenle
küçüklerin úikâyette bulunmama yetkisinin kabul edilmesi, küçüklere úikâyet yetkisi
tanınmasındaki gerekçe ile uyumlu görünmemektedir89.
87
Özbek V., s.636; Yıldız, s.265; Kunter/Yenisey/Nuho÷lu, s.284; Yargıtay’da bu yönde kararlar
vermiútir. Örne÷in: “ Mümeyyiz küçükler, kanuni mümessillerinin rızası olsun olmasın do÷rudan
do÷ruya úahıslarına karúı iúlenmiú suçlardan úikayet hakkına sahiptir. 15 yaúını bitirmeyen küçüklerin
úikayetinin geçerli sayılması ancak mümeyyiz olduklarının raporla saptanmasına ba÷lıdır.1 (Y. 5CD.
2003/6183E., 2004/7208K. 09/11/2004, ( Gökcan/Kaymaz, s.114)
88
Gökcan/Kaymaz, s.114.
89
Kunter/Yenisey/Nuho÷lu, s.285; Gökcan/Kaymaz, s.114.
35
Anlama ve isteme yetene÷i olmayan, yani mümeyyiz olmayan küçüklerin
úikâyet etme yetkileri bulunmamaktadır. Bu durumda küçükler adına úikâyet yetkisi
kanuni temsilcileri tarafından kullanılacaktır. Bu durumda úikâyet hakkının sahibi küçük
olmakla beraber yasal temsilcisi onun adına hareket etmektedir.
b. Küçükle Kanuni Temsilcinin Menfaatinin Çatıúması
Suçun ma÷duru olan küçü÷ün menfaati ile kanuni temsilcinin menfaatinin
çatıúması durumunda kanuni temsilci mümeyyiz olan küçük adına úikâyet hakkını
kullanamayacaktır. Yargıtay içtihatlarına göre bu durumda menfaatin korunması gere÷i
küçü÷e kayyım tayini gerekmektedir90. Yargıtay, soruúturma evresinde úikâyet hakkının
kullanılması konusunda mümeyyiz küçü÷ün irade beyanına önem vermektedir. Bu
aúamada mümeyyiz küçük, úikâyetçi olmadı÷ını beyan eder ise bu beyanla yetinilecektir.
Ancak mümeyyiz küçük úikâyet konusunda suskun kalır ise velayet hakkı sahibi olan
velinin beyanı esas alınmaktadır91. Yargıtay, 15 yaúından küçüklerin mümeyyiz
olduklarının raporla belirlenmesini istemektedir92. Rapor sonucunda mümeyyiz oldukları
anlaúılır ise, úikâyet haklarını bizzat kullanmaları gerekecektir. Aksi halde kanuni
temsilcilerine yönelinmektedir.
Önemle belirtmek gerekir ki, 18 yaúından küçüklerin yargılama sırasında bu yaúı
doldurmaları durumunda úikâyet haklarını bizzat kullanmaları gerekecektir93.
90
“ Ma÷durun sanıkların müúterek çocukları oldu÷u ve sanık Meryem’in, su ısıtmakta kullandıkları
elektrik kablosu ile ma÷duru, doktor raporunda belirtilen úekilde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek
nitelikte yaraladı÷ı mahkemenin kabulünde olmasına ra÷men ma÷dur ile sanıklar arasında suç-eylem
ba÷ı yönünden menfaat çatıúması bulundu÷undan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 16, 426/2.
maddeleri gere÷ince ma÷dura kayyım atanması ve úikayet konusunun bu surette tespiti ile yargılamaya
devam edilmesi gerekirken, yanılgı ile yazılı úekilde karar verilmesi yasaya aykırıdır.” (Y. 2.CD.
8/2/2007, 9044/1736). Benzer yönde kararlar: Y. 2.CD. 24169/30095, 20/12/2005; Y. 2.CD.
22750/29435, 15/12/2005. (Gökcan/Kaymaz, s.115)
91
Y. 9. CD., 2006/1108-2631, 10/5/2006 (Gökcan/Kaymaz, s.116, dn.38)
92
Y. 2. CD. 2006/10943-8813, 1/5/2006; Y. 5. CD. 2006/4358-3112, 12/3/2006 ; Y. 5. CD. 2003/6183E.,
2004/7208K., 09/11/2004 (Gökcan/Kaymaz, s.117, dn.40)
93
Y. 2.CD. 2006/2743-1274; 06/02/2006 (Gökcan/Kaymaz, s.117, dn.41)
36
2. ùikâyet Hakkının Kullanılıú Biçimi
ùikâyet, hak ve yetkisi bulunan kiúi tarafından süresinde usulüne uygun
olarak yapılmalıdır. Ergin olan herkes kendisine karúı iúlenmiú suçlara iliúkin olarak
úikâyet hak ve yetkisine sahiptir. Mümeyyiz ve 15 yaúını doldurmuú küçükler ile
mümeyyiz ve 15 yaúından küçüklerin úikâyet haklarının var oldu÷unu yukarıda izah
etmiútik. ùikâyet süresi; TCK’nın 73/1. maddesi uyarınca 6 aydır. Bu süre, úikâyet
hakkı olan kiúinin fiili ve faili ö÷rendi÷i tarihten itibaren baúlar. ùikâyet süresi, hak
düúürücü süre olmakla beraber CMK m.40 uyarınca, ma÷dur veya suçtan zarar görenin,
kusuru olmaksızın geçirdi÷i sürenin eski hale getirilmesini isteme hakkı bulunmaktadır.
ùikâyet hakkının ne úekilde kullanılaca÷ına CMK’nın 158. maddesinde açıklık
getirilmiútir. Buna göre úikâyet, Cumhuriyet Baúsavcılı÷ı, kolluk makamları, valilik,
kaymakamlık ve mahkemeler ile yurt dıúında elçilik ve konsolosçuklara yapılabilir.
ùikâyet,
belirtilen
makamlardan
birine
ve
usulünce
yapılmaz
ise
hüküm
do÷urmayacaktır94. ùikâyet hakkı, tutana÷a geçirilecek bir beyanla veya yazılıp
imzalanan bir dilekçe ile kullanılabilir. ùikâyet, yetki verilmek kaydı ile vekil aracılı÷ı
ile kullanılabilecektir. Ma÷dura karúı birden fazla úikâyete tabi suç iúlenmiú ve birlikte
soruúturma yapılmakta ise, úikâyetin tüm suçları kapsamasına dikkat edilmelidir. Çünkü
úikâyet, her suç bakımından olması gereken bir unsurdur95.
3. ùikâyetten Feragat ve Vazgeçme
ùikâyetten vazgeçme, önceden yapılmıú olan bir úikâyetin geri alınması ve
geçersiz sayılmasının talep edilmesidir. Soruúturma aúamasında vazgeçme hakkı,
úüphelinin kabulüne ba÷lı olmaksızın kullanılabilmekle birlikte, kural olarak vazgeçme,
kabule ba÷lı ve iki taraflı bir iúlemdir. (TCK m.73)
94
Nitekim bu yönde, Yargıtay’ın kararları da bulunmaktadır: Y.5. CD. 1996/1205-1642, 14/5/1996
(Gökcan/Kaymaz, s.119, dn.47); Öztürk/Erdem, Ceza Hukuku, s.151 vd.
95
“ Sanı÷ın zorlama suçundan yakınmasının bulunması, ancak sövme suçundan yakınmasının
bulunmaması karúısında, yakınmaya ba÷lı sövme suçundan hükümlülük kararı verilemeyece÷inin
düúünülmemesi yasaya aykırıdır.” Y. 4.CD. 2000/4942-5521, 21/06/2000, (Gökcan/Kaymaz, s.119,
dn.49).
37
ùikâyetten feragat ise, süresi geçmemiú ve henüz yapılmamıú olan bir úikâyetin
yapılmayaca÷ının açıklanmasıdır. Feragat, tek taraflı irade beyanıdır. 765 sayılı TCK
zamanında, kanunda düzenlenmemesine karúın, doktrinde96 ve uygulamada97 feragatin
vazgeçme gibi sonuç do÷uraca÷ı kabul edilmekteydi. Nitekim Yeni TCK döneminde de
doktrin aynı yönde seyretmektedir98.
Vazgeçme iradesi de úikâyet iradesi gibi, açıkça ve anlaúılır, úüpheye yol
açmayacak úekilde, kayıtsız-úartsız olarak beyan edilmelidir. Vazgeçme hakkı, hükmün
kesinleúmesinden önceki herhangi bir aúamada kullanılabilir. ùikâyetten vazgeçilmesi
durumunda kamu davasının düúürülmesine karar verilir (TCK m.73/4, CMK m.223/8).
ùikâyet hakkı, sahibi tarafından kullanıldıktan sonra soruúturma veya kovuúturma
aúamasında úikâyet edenin ölmesi durumunda mirasçıların vazgeçmesi mümkün
de÷ildir99.
Kural olarak úikâyet hakkı ve yetkisine sahip olanların vazgeçmeye de yetkili
olmaları gerekmektedir. Buna karúın Yargıtay eski TCK döneminde, küçüklerin
úikâyetten vazgeçmelerinin geçerli olması için kanuni temsilcilerinin onayının olması
gerekti÷ine karar vermekteydi100. Bu düúünceye gerekçe olarak, úikâyetten vazgeçme
halinde suçtan zarar gören küçü÷e bazı yükümlülükler getirebilece÷i ve hak kaybına
neden olabilece÷i görüúü ileri sürülmekteydi. Nitekim halen bu görüú benimsenmeye
96
Dönmezer Sulhi/Erman Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Cilt III, østanbul 1983, no.2077 vd.,
s.294-296; Önder Ayhan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, C.II, østanbul 1989, s. 246; Yaúar Osman,
Uygulamalı Türk Ceza Yasası Genel Hükümler, Ankara 2000, s.1449.
97
Y. 4.CD, 1980/1755-1746, 19/03/1980; Y. 5 CD. 1985/372-431, 07/02/1985; Y. 2CD. 2003/14447412664, 20/10/2003 (Gökcan/Kaymaz, s.120, dn.52)
98
Toroslu Nevzat, Ceza Hukuku, Ankara 2005, s.309; Hakeri Hakan, Yeni Türk Ceza Hukukunun
Temel Kavramları, Ankara 2005, s.71; Gökcan/Kaymaz, s.121.
99
Gökcan/Kaymaz, s.122.
100
Y. 2.CD. 2002/5076-14076, 16/09/2002 (Gökcan/Kaymaz, s.123, dn.66)
38
devam etmektedir101. Yeni TCK döneminde Yargıtay, úikâyetten vazgeçme konusunda
mümeyyiz küçü÷ün iradesini temel almaktadır102.
E. Uzlaúmanın Yetkili Kimse Tarafından Yapılması
1. Uzlaúma Hakkı ve Yetkisi
aa. Genel Olarak
ùikâyet hakkında oldu÷u gibi uzlaúma hakkı da ma÷dur veya suçtan
zarar görene aittir. Ma÷dur veya suçtan zarar görenin küçük olması bu sonucu
de÷iútirmeyecektir. 5560 sayılı Yasayla de÷iúik CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrası ile
aynı maddenin 4. fıkrasının ilk cümlesinde uzlaúma teklifinin ma÷dur veya suçtan zarar
görene yapılaca÷ı belirtilmektedir. Aynı maddede úüphelinin, ma÷durun veya suçtan
zarar görenin reúit olmaması halinde uzlaúma teklifinin kanuni temsilcisine yapılaca÷ı
açıklanmıútır.
bb. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Küçük Olması Halinde
aaa. ùikâyete Tabi Suçlar Bakımından
CMK’nın 253. maddesinin 4. fıkrasında, “... ùüphelinin, ma÷durun veya
suçtan zarar görenin reúit olmaması halinde uzlaúma teklifi kanuni temsilcilerine
yapılır” denilmektedir. Bu durumda mümeyyiz olan küçük úikâyet hak ve yetkisine
sahip oldu÷u halde, úikâyete tabi suçlar bakımından uzlaúma için yetki sahibi
101
Centel Nur/Zafer Hamide/Çakmut Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriú, østanbul 2005, s.657;
Gökcan/Kaymaz, s.123
102
“ Suçtan do÷rudan do÷ruya zarar gören, hazırlık aúamasında úikayetçi oldu÷unu bildiren ve suç tarihi
itibariyle 14 yaúında bulunan Tayfun’un úikayet hakkını kullanmaya ehil bulunup bulunmadı÷ı
araútırılmaksızın ve úikayet hakkını kullanma yetene÷i bulunuyor ise halen úikayetinin devam edip
etmedi÷i belirlenmeden annesi ma÷dur Bahriye’nin úikayetçi olmadı÷ına dair beyanına dayanılarak
yazılı úekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiútir.” Y. 2CD. 2007/8906-1859, 12/02/2007
(Gökcan/Kaymaz, s.124, dn.70)
39
olamayacaktır. 5560 sayılı Yasa ile de÷iúik CMK’nın 253/13. maddesinde “... úüpheli,
ma÷dur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanuni temsilcisi ya da vekilin
müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaúmayı kabul etmemiú sayılır”
denilmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, suçtan zarar görenin iradesine aykırı olarak
yapılacak bir uzlaúma, bu kurumun kabul ediliú amacına aykırı olacaktır. Ancak suçtan
zarar gören kendini ifade edemeyecek ya da uzlaúmanın sonuçlarını anlayamayacak
kadar küçük yaúta ise, uzlaúma hak ve yetkisi kanuni temsilcisinde olaca÷ından kanuni
temsilcinin açık irade beyanına önem verilmelidir103.
Mümeyyiz küçü÷ün úikâyetten vazgeçmesi mümkün de÷ilse uzlaúma,
yasal temsilciye teklif edilecektir. 5560 sayılı yasayla de÷iúik CMK’nın 253/19.
maddesine göre: “Uzlaúmanın sa÷lanması halinde, soruúturma konusu suç nedeniyle
tazminat
davası
açılamaz;
açılmıú
olan
davadan
feragat
edilmiú
sayılır.”
Gökcan/Kaymaz’a göre, uzlaúmanın bir tazminat istenmemesi sonucunu do÷urdu÷u
hallerde uzlaúma teklifi ma÷dur veya suçtan zarar gören mümeyyiz küçü÷e yapılmalı ve
TMK’nın 16. maddesi ile paralellik sa÷lanması bakımından kanuni temsilcinin rızası
aranmalıdır104.
bbb. Re’sen Soruúturulan ve Kovuúturulan Suçlar Bakımından
ùikâyete tabi suçlarda oldu÷u gibi, re’sen soruúturulan ve kovuúturulan
suçlar bakımından uzlaúma hakkı küçü÷e aittir. CMK’nın 253/4. maddesinde suçtan
zarar görenin reúit olmaması halinde uzlaúma teklifinin yasal temsilcisine yapılaca÷ı
belirtilmektedir.
103
Yargıtayın görüúü de bu yöndedir: Y. 5.CD. 2006/13251 E., 2007/1498K., 22.02.2007 (Legal Hukuk
Dergisi, A÷ustos 2007, s.2684.)
104
Gökcan/Kaymaz, s.131.
40
cc. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Reúit Olması Halinde
aaa. ùikâyete Tabi Suçlar Bakımından
Suçun ma÷duru veya suçtan zarar görenin reúit olması, anlama ve isteme
yetene÷ini ortadan kaldıran bir halin bulunmaması ve suçun ma÷duru veya zarar
göreninin úikâyetçi olması halinde uzlaúma teklifi kendisine yapılmalıdır. Ma÷dur veya
suçtan zarar gören úikâyetçi olmaz ise ortada soruúturulabilir suç olmadı÷ından
uzlaúmanın uygulanabilmesi söz konusu olamayacaktır. Ayrıca, hakaret suçları hariç
olmak kaydıyla, suçtan zarar gören veya ma÷durun úikâyet hakkını kullanmadan ölmesi
halinde úikâyet hakkı mirasçılarına geçmeyece÷inden fiilin soruúturulması mümkün
olmayaca÷ından uzlaúma hükümlerinin de uygulanabilmesi mümkün olmayacaktır105.
bbb. Re’sen Soruúturulan ve Kovuúturulan Suçlar Bakımından
Yukarıda izah etti÷imiz gibi, ma÷durun veya suçtan zarar görenin reúit
olması ve anlama-isteme yetene÷ini ortadan kaldıran bir halin bulunmaması durumunda
uzlaúma teklifi kendisine yapılmalıdır.
dd. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Ölmesi Halinde
Ma÷dur veya suçtan zarar görenin ölmesi halinde uzlaúmanın ne úekilde
uygulanaca÷ı, kimin hak ve yetki sahibi olaca÷ı hususunda açık bir düzenleme mevcut
de÷ildir. Bu sorunun genel hükümler dikkate alınarak çözümlenebilmesi mümkün
görünmektedir. Suçun ma÷durunun veya zarar görenin ölmesi halinde úikâyet hakkının
mirasçılara geçece÷ine dair bir hüküm bulunmamaktadır. TCK’nın 131/2. maddesinde
istisnai bir düzenleme mevcuttur. Buna göre kiúinin hatırasına karúı suçun iúlenmesi
halinde ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eú ve kardeúleri úikâyet hakkına sahip
105
TCK’nın 131/2. maddesinde: “Ma÷dur, úikayet etmeden önce ölürse veya suç ölmüú olan kiúinin
hatırasına karúı iúlenmiú ise ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eú ve kardeúleri tarafından
úikayette bulunulabilir” denilmektedir.
41
bulunmaktadır. Kimi yazarlar, ma÷durun ölümü nedeniyle mirasçılarının úikâyet
haklarını kullanmasının yasal yönden olanaklı bulundu÷u hallerde uzlaúma teklifinin
mirasçılara yapılması gerekti÷ini düúünmektedirler106. Bizce ma÷dur veya suçtan zarar
gören úikâyet etmeden ölürse bu takdirde uzlaúma hükümlerinin uygulanabilmesi
mümkün olmadı÷ından zaten sorun yoktur. ùikâyet üzerine soruúturma veya kovuúturma
baúlar ise uzlaúma teklifinin ma÷dur veya suçtan zarar görenin mirasçılarına yapılması
gerekmektedir. Nitekim fail bakımından uzlaúma hükümlerinin uygulanabilir duruma
getirilmesi öncelikli olarak gerekmektedir.
Adam öldürme suçu ile ilgili olarak Yargıtay’ın görüúü úu úekildedir: Ölenin
yakınları suçtan zarar gören kiúiler oldu÷undan davaya müdahil olarak katılabilirler, bu
nedenle
uzlaúma
teklifinin
bu
kiúilere
yapılması
mümkün
görünmektedir107.
Kanaatimizce suçtan zarar gören ile ma÷dur farklı kiúiler ise ve ma÷dur ölmüúse
uzlaúma teklifi suçtan zarar gören kiúi/kiúilere yöneltilmelidir.
ùikâyete tabi bir suç nedeniyle baúlatılan soruúturma aúamasında ma÷dur veya
suçtan zarar görene uzlaúma teklifinde bulunulmuú ise ortada sorun bulunmamaktadır.
Ancak ma÷dur ile suçtan zarar gören sıfatının tek bir kiúide birleúti÷i durumlarda kiúi
davaya katılmadan ölmüú ise davaya mirasçıları katılamayaca÷ından uzlaúma teklifinin
mirasçılara yöneltilmesi mümkün de÷ildir. Ma÷dur veya suçtan zarar gören davaya
katılmıú ve daha sonra vefat etmiúse, mirasçıları CMK’nın 243. maddesine göre,
katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler. Nitekim katılanın ölmesinden
önce taraflara uzlaúma teklifinde bulunulmamıú ise davaya katılan mirasçılara uzlaúma
teklifinde bulunulmalıdır. Re’sen kovuúturulan suçlar bakımından da ma÷dur veya
suçtan zarar gören kiúi davaya müdahil olmadan ölmüú ise mirasçıları davaya müdahil
olamayaca÷ından uzlaúma teklifinde bulunulabilmesi mümkün de÷ildir108.
106
Gökcan/Kaymaz, s.134.
Gökcan/Kaymaz, s.135.
108
Gökcan/Kaymaz, s.136.
107
42
Ölen ma÷dur küçük ise, CMK’nın 253/4. maddesi uyarınca, ma÷durun veya suçtan
zarar görenin reúit olmaması halinde uzlaúma teklifi yasal temsilciye yöneltilece÷inden,
ma÷dur küçü÷ün úikâyet hakkını kullanıp ölmesi halinde uzlaúma teklifinin muhatabını
belirlemek bakımından sorun bulunmamaktadır.
Nitekim her halükarda kanunun açık
hükmü gere÷i uzlaúma teklifi küçü÷ün yasal temsilcisine yöneltilecektir.
2. De÷erlendirme
Uzlaúma hakkı, ma÷dur veya suçtan zarar görene aittir. ùüphelinin, ma÷durun
veya suçtan zarar görenin reúit olmaması halinde uzlaúma teklifinin kanuni temsilcisine
yapılaca÷ı belirtilmiútir. Ancak failin, ma÷durun kanuni temsilcisi olması halinde ne
olaca÷ına dair Kanun’da açıklık bulunmamaktadır. Böyle bir durumda, failin uzlaúma
hak ve yetkisine sahip olmayaca÷ı açıktır. Çocuk Koruma Kanununun 7. maddesi
uyarınca, korunmaya muhtaç veya suça sürüklenen çocuklar hakkında koruyucu ve
destekleyici tedbir alınması gereken hallerde, hâkim, koruyucu ve destekleyici tedbir
kararları yanında, TMK hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kiúisel
iliúki kurulması hususlarında da karar vermeye yetkilidir (m.7/7). Dolayısı ile failin,
ma÷durun kanuni temsilci olması halinde mahkeme eliyle, küçük ma÷durun velayet
hakkı bakımından karar alınması yerinde olacaktır.
F. Zararın Giderilmesi Bakımından Anlaúmaya Varılması
CMK’nın 253. maddesinin 17. fıkrasında: “Cumhuriyet savcısı, uzlaúmanın,
tarafların özgür iradelerine dayandı÷ını ve edimin hukuka uygun oldu÷unu belirlerse
raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruúturma dosyasında muhafaza
eder.”, 19. fıkrasında: “Uzlaúma sonucunda úüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi
halinde, hakkında kovuúturmaya yer olmadı÷ı kararı verilir...”. denmektedir. Görüldü÷ü
üzere, Kanun maddesinde “edim”den söz edilmiútir. Uzlaúma Yönetmeli÷inin 20.
43
maddesinde “edimin konusu” baúlı÷ı altında uzlaúmaya konu edimler açıklanmıútır.
Uzlaúmanın konusu olan edim, maddi ve manevi zararlardır.
Maddi zarar, ma÷durun fiilden önceki ekonomik durumu ile fiilden sonraki
durumu arasındaki farktan meydana gelmektedir. Maddi zararın pek çok alt baúlı÷ı
bulunmaktadır. Fiili zarar, malvarlı÷ında meydana gelen azalmayı; yoksun kalınan kâr
ise malvarlı÷ının artma imkânının kaybını ifade eder. Malvarlı÷ının azalması,
malvarlı÷ının aktifinin azalması veya pasifinin artması úeklinde de tezahür eder. Kârdan
yoksun kalma tarzındaki zarar ise, alacaklının malvarlı÷ının aktifinde ço÷alma veya
pasifinde azalma imkânının kaybedilmiú olmasıdır. Dolayısı ile yoksun kalınan kâr,
olayların normal akıúına, genel hayat tecrübelerine göre, malvarlı÷ında meydana
gelebilecek artıúların zarar verici fiil nedeniyle kısmen ya da tamamen önlenmesi sonucu
meydana gelen azalmayı ifade eder. Manevi zarar ise bir kiúinin kiúilik haklarında irade
dıúında meydana gelen eksilmedir. Bir úahsın kiúili÷ini oluúturan hukuki de÷erlerin ihlali
dolayısıyla u÷radı÷ı objektif eksilme ve kayıplar manevi zararı meydana getirir. Manevi
zarar, malvarlı÷ında bir azalmayı de÷il, úahsiyet haklarına yapılan tecavüz dolayısıyla
bir kimsenin duydu÷u manevi acıyı ve böylece yaúama zevkinde bir azalmayı ifade eder.
Kiúilik haklarına saldırı nedeniyle duyulan acı, elem, ızdırap manevi zararı
oluúturmaktadır109.
Maddi zarar, görüúmeler sonunda taraflarca kararlaútırılan maddi tazminatın
ödenmesi, suç nedeniyle elde edilmiú malın iade edilmesi, iktisap edilen de÷erlerin iade
edilmesi, eski hale iade suretiyle tazmin edilebilir. Maddi zararın tümüyle veya büyük
ölçüde tazmini gibi bir koúul 5560 sayılı Kanun de÷iúikli÷i sonrasında aranmamaktadır.
Yönetmeli÷in 20/1-a,b maddesinde maddi ve manevi zararın kısmen tazmini yeterli
görülmüútür. Manevi zarar karúılı÷ında ise, manevi tazminat verilebilece÷i gibi karúılıklı
mutabakat sa÷lanması halinde baúka türlü bir edimle tazmin de sa÷lanabilmektedir.
109
Zevkliler Aydın/Havutçu Ayúe/Gürpınar Damla, Medeni Hukuk Temel Bilgiler, 6. Bası, Ankara
2008, s.123;O÷uzman Kemal/Öz Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, østanbul 2000, s.327 vd.
Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. baskı, østanbul 2001, s.491 vd; Dural
Mustafa/Ö÷üz Tufan, Türk Özel Hukuku Cilt II, Kiúiler Hukuku, østanbul 2006, s.149.
44
Örne÷in, özür yazısı yayınlatma, sözlü özür dileme, hayır kurumuna para ba÷ıúı
yaptırma gibi110.
Uzlaúma kurumunun amaçlarından biri de ma÷durun tatmin edilmesini
sa÷lamaktır. Dolayısı ile ma÷dur maddi bir zararının manevi tazmin yoluyla
giderilebilece÷ine inanıp uzlaúma teklifini kabul ederse ortada sorun bulunmamaktadır.
Yönetmelikte, tazmin ve iade gibi klasik ifa yöntemlerinden ayrı olarak úu
edimlerin mümkün oldu÷u belirtilmiútir (m.20/1-c,ç,d):
1. Bir kamu kurumu veya kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluú ile yardıma
muhtaç kiúi ya da kiúilere ba÷ıú yapmak gibi edimlerde bulunulması,
2. Ma÷dur veya suçtan zarar görenin gösterece÷i bir kamu kurumunun ya da kamu
yararına hizmet veren özel bir kuruluúun bazı hizmetlerini belirli bir süreyle
yerine getirmesi veya ıslah olmasını sa÷layıcı bir program ya da faaliyete
katılmasını sa÷lamaya yönelik yükümlülükler altına girilmesi,
3. Ma÷durdan veya suçtan zarar görenden özür dilenmesidir.
Fail ile ma÷durun özgür iradeleri ile uzlaúma teklifini kabul etmesi
gerekmektedir. Bunun için de tarafların uzlaúmanın hüküm ve sonuçları bakımından
aydınlatılmıú olması gerekmektedir. Yine tarafların uzlaúma iradesini açık ve
duraksamasız olarak beyan etmeleri gerekmektedir.
Birden fazla suçtan zarar görenin olması halinde ve bu kiúilerden sadece biri
uzlaúmaya yanaúırsa, uzlaúma, uzlaúmayı kabul eden suçtan zarar gören ile fail arasında
sa÷lanacak olup di÷er suçtan zarar görenlerin úikâyetleri varlı÷ını koruyacaktır. Bu
nedenle, uzlaúmaya yanaúmayan suçtan zarar görenler ve fail bakımından, soruúturma
110
Özbek V., Suçtan Do÷an Ma÷duriyet, s.117.
45
veya kovuúturma kaldı÷ı yerden devam edecektir. Birden fazla failin olması halinde ise,
suçtan zarar görenin faillerden biriyle uzlaúmayı kabul etmesi mümkündür. Böyle bir
durumda, uzlaúma, ilgili fail ile suçtan zarar gören arasında gerçekleúecektir. Di÷er
failler bakımından, soruúturma veya kovuúturma kaldı÷ı yerden devam edecektir.
G. Uzlaúmanın Hâkim veya Cumhuriyet Savcısı Tarafından Tespit Edilmesi
CMK’nın 253. maddesinin 17. fıkrasında: “C. Savcısı, uzlaúmanın tarafların
özgür iradelerine dayandı÷ını ve edimin hukuka uygun oldu÷unu belirlerse raporu veya
belgeyi mühür ve imza altına alarak soruúturma dosyasında muhafaza eder.”
denilmektedir. Görüldü÷ü üzere kanunda açıkça uzlaúmanın hâkim veya savcının
gözetim ve denetiminde gerçekleútirilmesi gerekti÷i belirtilmiútir. Dolayısı ile hâkim ve
savcının uzlaúmanın úartlarının oluúup oluúmadı÷ını denetleme yetki ve görevleri
bulunmaktadır. Hâkim ve savcının, uzlaúma teklifini yaptıkları esnada uzlaúmanın
hüküm ve sonuçları bakımından fail ve ma÷duru bilgilendirmeleri gerekmektedir111.
Aydınlatmadan maksat úudur: Soruúturmaya devam edildi÷inde karúılaúmaları muhtemel
durumlar, fail ve ma÷durun yasal olanakları, bunları nasıl kullanabilecekleri, avukat
yardımından yararlanabilecekleri gibi konularda bilgi verilmesidir. CMK’nın 253/17.
maddesi uyarınca uzlaúma, Cumhuriyet Savcısı veya hâkim, tarafların özgür iradelerine
binaen oluútu÷unu ve edimin hukuka uygun oldu÷unu tespit ederse geçerli kabul
edilecektir112.
H. Zararın Uzlaúmaya Uygun Olarak Giderilmesi
Uzlaúma, en genel ifadeyle ma÷dur ve failin belirli bir edim konusunda
karúılıklı anlaúarak ihtilafın ortadan kaldırılmasını istemeleri iradesidir. Uzlaúma
görüúmeleri neticesinde taraflar bir edim konusunda anlaúmıú iseler, uzlaúmanın, hukuki
111
112
Yenisey, s.7; Özbek M., Uzlaútırma, s.310; Çolak, s.142-143.
Yenisey, s.10; Centel/Zafer, s.457; Zafer, s.134-135; Yurtcan, s.724; Gökcan/Kaymaz, s.188, 197;
Yıldırım, s.477; Ersoy, s.66.
46
neticelerini do÷urabilmesi için failin uzlaúma ile belirlenen edimi yerine getirmesi
úarttır.
CMK’nın 253. maddesinin 19. fıkrası úöyledir: “ 19- Uzlaúma sonucunda,
úüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuúturmaya yer
olmadı÷ı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside
ba÷lanması veya süreklilik arz etmesi halinde, 171. maddedeki úartlar aranmaksızın,
úüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir… .” CMK’nın
253/19. maddesinde edimin def’aten yerine getirilmesi halinde, kamu davasının
açılmasının ertelenmesine karar verilece÷i belirtilmiútir. Edimin def’aten yerine
getirilmesi, failin kararlaútırılan edimi bir defada ifa etmesidir113. Sonuç itibariyle
meydana gelmiú zararın, uzlaúma görüúmeleri neticesinde anlaúıldı÷ı úekliyle giderilmesi
uzlaúmanın hukuki sonuçlarını do÷urabilmesi için mecburidir.
113
Gökcan/Kaymaz, s.145; Albayrak, s.135, Yıldırım, s.474.
47
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
UZLAùMA MUHAKEMESø (YÖNTEMø)
I. SORUùTURMA EVRESøNDE UZLAùMA
A. Uzlaúma Teklifi
1. Uzlaúma Teklifinin Usul ve Esasları
Uzlaúma teklifinin nasıl yapılaca÷ı konusunda Yönetmeli÷in 8-12. maddeleri
arasında ayrıntılı açıklamalara yer verilmiútir. Soruúturma konusu suçun uzlaúmaya tabi
olması ve iúlendi÷i hususunda yeterli úüphenin bulunması halinde; Cumhuriyet savcısı,
úüpheli ile ma÷dur veya suçtan zarar görene uzlaúma teklifinde bulunur. Buna göre,
uzlaúma teklifi ilgilinin huzurda bulunması durumunda sözlü olarak yapılacaktır.
Cumhuriyet savcısı veya savcının yazılı ya da acil hallerde sözlü talimatı üzerine adli
kolluk tarafından uzlaúma teklifi yapılabilir. Cumhuriyet Savcısı veya adli kolluk
görevlilerince yapılacak uzlaúma teklifi, Yönetmeli÷in ekinde yer alan Ek 1/a, Ek 1/b
sayılı uzlaúmanın mahiyeti, uzlaúmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçlarının
bulundu÷u uzlaúma teklif formlarının hazır bulunan ilgiliye imzalattırılarak verilmesi ve
formda yer alan bilgilerin açıklanması suretiyle yapılır. Kollu÷un, savcının talimatı
üzerine harekete geçmesi halinde yeterli suç úüphesinin varlı÷ının tespit edilebilmesi
tartıúmaya açıktır. Tarafların huzurda hazır bulunması halinde sorun bulunmamaktadır.
Ancak taraflar huzurda de÷il ise úüphenin yeterli olup olmadı÷ı savcı tarafından nasıl
de÷erlendirilecek
ve
kollu÷a
verilen
talimat
ne
derecede
sa÷lıklı
sonuçlar
do÷urabilecektir? Bu konuda Yönetmelikte, Kanundaki boúlu÷u dolduracak bir hüküm
bulunmamaktadır. Böyle bir durumda yeterli suç úüphesinin varlı÷ının kabul edilmesinin
ne derecede sa÷lıklı olaca÷ı belirsizdir.
48
Yargıtay tarafların uzlaúmanın hüküm ve sonuçları konusunda aydınlatılmaması
halinde teklifin hukuka aykırı olaca÷ını kabul etmektedir114. CMK’nın 253/1.
maddesinde de÷iúiklik yapılmadan önce, uzlaúma teklifi için failin bu kanundaki usule
uygun olarak davet edilece÷inin ifade edilmesi, fail bakımından zorla getirmenin
mümkün olup olmadı÷ı sorununu ortaya çıkarmıútır. Ancak, uzlaúmanın onarıcı adalet
sistemine uygun olarak toplumun yararına, tarafların özgür iradelerine dayanan yargısal
bir çözüm olması itibariyle uzlaúma teklifi için savcılı÷ın zorla getirme veya zorla
getirilmesini talep etme yetkisinin bulunmadı÷ının kabulü gerekir115. Kimi yazarlara
göre, tanıkların ça÷ırılmasına iliúkin Kanun düzenlemesi (CMK m.43) dikkate alınarak
ilgili telefon, faks, elektronik posta veya bir görevli ile bildirilmek suretiyle davet
edilebilecektir116.
Nitekim
bu
durum
Yönetmeli÷in
8/4.
maddesinde
açıkça
düzenlendi÷inden uzlaúma teklifi için ça÷rı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi
araçlardan yararlanılarak yapılabilir. Ancak bu ça÷rı uzlaúma teklifi anlamına
gelmemektedir.
2. Küçüklere ve Kısıtlılara Uzlaúma Teklifi
CMK’nın 253. maddesinin 4.fıkrasında úüphelinin, ma÷durun veya suçtan zarar
görenin reúit olmaması halinde teklifin kanuni temsilcisine yapılaca÷ı belirtilmiútir.
Maddede küçüklere iliúkin bir düzenleme mevcut olup kısıtlılara iliúkin bir düzenlemeye
ise yer verilmemiútir. Kanun koyucu 5560 sayılı Kanun ile 253. maddeyi de÷iútirerek
uzlaúma teklifinin kanuni temsilcilere yapılabilece÷ini kabul etmiútir. Demek ki kanun
koyucu,
uzlaúma
konusunda
kanuni
temsilcinin
iradesinin
yeterli
oldu÷unu
benimsemiútir.
114
“Kendisine uzlaútırma müessesesi tüm sonuçları ile anlatılıp açıklanmayan sanı÷ın suçu ısrarla inkar
etti÷i gerekçesiyle uzlaútırma iúlmelerinin yapılmasına gerek bulunmadı÷ına dair tebli÷namedeki
düúünceyle iútirak edilmemiú...” Y. 2.CD. 2007/6404-9808, 02/07/2007 (Gökcan/Kaymaz, s.163, dn.4.)
115
Ancak unutulmamalıdır ki, soruúturma aúamasında ifade alınması geerekti÷inden fail zorla getirtilmiú
ise ifade alındıktan sonra uzlaúma teklifinin yapılması yukarıda izah edilen duruma aykırılık teúkil
etmeyecektir.
116
Gökcan/Kaymaz, s.164-165.
49
Kanaatimizce kısıtlılara iliúkin olarak kanunda boúluk vardır. Nitekim fail veya
ma÷durun ayırt etme gücüne sahip olmaması nedeni ile uzlaútırmanın etkilerini ve
sonuçlarını anlayamayacak, uzlaútırmaya açık rıza gösteremeyecek olması halinde
uzlaútırmaya baúvurulmaması sonucuna varanlar mevcuttur117. Bu boúluk TMK’daki
sulh müessesesi dikkate alınarak kanunkoyucu tarafından doldurulabilir. ùöyle ki,
TMK’nın 451. maddesinde, “ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kiúi,
vasisinin açık ve örtülü izni veya sonraki onamasıyla yükümlülük altına girebilir veya
bir haktan vazgeçebilir.” hükmü yer almaktadır. Buna karúın TMK’nın 462/8. maddesi
uyarınca kısıtlanan kiúi adına dava açılması veya sulh olunması ya da tahkime gidilmesi
için vesayet makamının izni gerekmektedir. Uzlaúma kurum olarak HUMK’da
düzenlenmiú olan sulh müessesesine benzemektedir. Ancak Ceza Hukukunda kıyas
yasa÷ı ve kanunilik ilkeleri esas oldu÷undan bu müessesenin kıyas yoluyla uzlaúma
bakımından uygulanabilmesi de mümkün de÷ildir. Dolayısı ile kanun koyucu tarafından
kanuni bir düzenleme ile bu boúluk doldurulmalıdır. Ceza Kanunumuzdaki suç tipleri
bakımından ayrıma gidilerek kısıtlılar bakımından bazı suç tiplerinde uzlaúma teklifinin
yapılabilmesi ve kabul edilmesi için kanuni temsilcinin irade beyanı yeterli görülürken
bazı suç tipleri bakımından vesayet makamının onayı aranmalıdır. Örne÷in hırsızlık
úüphesinin oldu÷unu ve kısıtlının da ma÷dur oldu÷unu düúünürsek, úüpheli çaldı÷ı
eúyayı yakalandı÷ı esnada teslim etmiú ise, artık kanuni temsilcinin uzlaúma teklifini
kabul etmesinin kısıtlı ma÷dur bakımından herhangi bir hak kaybına yol açması imkânı
bulunmamaktadır. Ancak kiúili÷e karúı bir suç iúlenmesi halinde durum de÷iúecektir.
Kısıtlı ma÷durun manevi olarak elem ve ızdırap içinde olması ile acı duyması hallerinde
kanuni temsilci, uzlaúma teklifini kabul ederse ma÷dur bakımından hak kaybı gündeme
gelebilecektir. Bu bakımdan vesayet makamının onayının aranması daha yerinde
olacaktır. Kanunkoyucunun bu yönde kanun boúlu÷unu doldurmasının yararlı olaca÷ı
kanaatindeyiz.
Velayet hakkı bakımından küçü÷ün durumunu de÷erlendirecek olursak; velayet
hakkı TMK’nın 336. maddesine göre ana-baba tarafından birlikte kullanılır. Velayet,
117
Özbek M., Uzlaútırma, s.310.
50
ana-babadan birinin ölümü halinde sa÷ kalana, boúanmada ise çocuk kendisine
bırakılana ait olmaktadır. (TMK m.337). TMK’nın 342. maddesine göre, ana ve baba,
velayetleri çerçevesinde üçüncü kiúilere karúı çocuklarının yasal temsilcisidirler. Bu
nedenle uzlaúma teklifinin ana ve babaya birlikte yapılması gerekmektedir. Yargıtay,
çocuk yararına açılacak davalarda velayet hakkını kullanan ana ve babanın davayı
birlikte açmaları gerekti÷ini, ancak açılmıú olan davaya bir velinin sonradan icazet
vermesinin mümkün oldu÷unu ifade etmektedir118.
TMK’nın 183. maddesi úöyledir:
“Ana veya babanın baúkasıyla evlenmesi, baúka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni
olguların zorunlu kılması halinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi
üzerine gerekli önlemleri alır.” Görüldü÷ü üzere hâkimin de÷iúen durumların zorunlu
kılması halinde gerekli önemlerin alınması hususunda takdir yetkisi bulunmaktadır.
Dolayısı ile boúanmıú anne ve babanın müúterek çocu÷unun suçtan zarar gören olması
halinde, anne ve babanın uzlaúma konusunda farklı düúünmeleri söz konusu olur ise
durumun ne olaca÷ına dair Kanun’da açıklık bulunmamaktadır. Böyle bir durumda,
uzlaúma konusunda karar verilebilmesi için yetkili ve görevli aile mahkemesine
baúvurulması ve bu konuda karar alınması yerinde olacaktır.
3. Cumhuriyet Savcısının Uzlaúma Teklifi
Cumhuriyet savcısı soruúturmadan elde etti÷i delilleri de÷erlendirdikten sonra
suçun iúlendi÷i hususunda yeterli úüphe bulundu÷una kanaat getirir ise, uzlaúma
giriúiminde bulunur (Yön. m.8/1). Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacak uzlaúma
teklifinin huzurda veya açıklamalı tebligat yoluyla yapılması mümkündür. Bu konuda
yukarıda yaptı÷ımız açıklamalara atıf yapmakla yetiniyoruz119.
Belirtmek gerekir ki, 5560 sayılı Kanun de÷iúikli÷i sonrasında uzlaúma
teklifinin öncelikle kime yapıldı÷ının bir önemi kalmamıútır. Teklif, artık sıra
gözetilmeksizin her iki yana da yapılmaktadır. Savcı uzlaúma teklifi karúısında ma÷dur
118
119
Y. 18 HD. 2006/5100-5945, 13/7/2006, Y.18 HD. 2004/8816-9835, 20/12/2004 (Gökcan/Kaymaz,
s.165, dn.7)
Bkz. Üçüncü Bölüm, I- A, 1 numaralı konu baúlı÷ı altındaki açıklamalar.
51
ile failin verdi÷i cevabı tutana÷a geçirmelidir. Yönetmelikte, uzlaúma teklifinin
yapılabilmesi için ilgililerin telefon, faks, e-posta gibi yollarla ça÷rılabilece÷i, ancak
ça÷rının teklif anlamına gelmeyece÷i belirtildikten sonra, ilgiliye içeri÷ini açıklamak
suretiyle imza karúılı÷ı uzlaúmanın mahiyetini açıklayan form verilece÷i belirtilmiútir.
4. Teklifin Tebligat veya østinabe Yoluyla Yapılması
CMK’nın 253/4. maddesinde, uzlaúma teklifinin Cumhuriyet Savcısı tarafından
açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla yapılabilece÷i öngörülmüútür. Bu durum,
Yönetmeli÷in 9/1. maddesinde de düzenlenmiútir. østinabe yoluyla yapılan teklifin
Yönetmeli÷in 8. ve 9. maddelerine uygun olması gerekmektedir. ùu halde Cumhuriyet
savcısı, huzurunda olmayan ilgiliye uzlaúma teklifini, uzlaúmanın içeri÷i, hüküm ve
sonuçlarını açıklayan bir yazı ile birlikte tebligat yoluyla gönderebilecektir120.
Adli yargı çevresi dıúında bulunan kiúilere karúı uzlaúma teklifinin istinabe
yoluyla yapılması mümkündür. Cumhuriyet savcısı ilgilinin oturdu÷u yer savcılı÷ına
talimat yazmak suretiyle teklifin yapılmasını isteyebilecektir. østinabe edilen yer savcısı
ilgiliyi telefon, faks veya görevli ile davet ederek huzuruna ça÷ırabilir. Ancak gelmeyen
kiúi zorla getirilemeyece÷inden, açıklamalı davetiye tebli÷ edilerek uzlaúma teklifinde
bulunulacaktır.
5. Kollu÷un Uzlaúma Teklifi
Adli kolluk görevlileri uzlaúma teklifinde bulunabilir, ancak bu durum önkoúula
ba÷lıdır. Cumhuriyet savcısı tarafından yazılı ya da acele hallerde sözlü talimat verilirse
adli kolluk görevlileri fail, ma÷dur veya suçtan zarar görene uzlaúma teklifinde
bulunabilirler (Yönetmelik m.8). Uzlaúma teklifinde bulunulurken, taraflara uzlaúmanın
içeri÷i, hüküm ve sonuçları bakımından aydınlatıcı bilgi verme yükümlülü÷ü adli kolluk
görevlileri için de geçerlidir. Dolaylı olarak denilebilir ki taraflar hazır olmadıkça kolluk
120
Gökcan/Kaymaz, s.167 ; Özen, s.24.
52
tarafından uzlaúma teklifinde bulunulması mümkün olamayacaktır. O halde istinabe
veyahut tebligat yoluyla uzlaúma teklif edilmesi halinde, uzlaúma, Cumhuriyet savcısı
tarafından gerçekleútiriliyor demektir. Yönetmelik 8/3. madde uyarınca ilgili form
açıklanmak ve imzalatılmak suretiyle ilgili úahsa verilir. Kolluk tarafından düzenlenecek
formun úekli Yönetmeli÷in ekinde (Ek 1/a) yer almaktadır. Uzlaúma teklifini yüze karúı
yapan kolluk görevlileri, Yönetmeli÷in 8. maddesinin 4. fıkrası uyarınca ilgiliyi telefon,
faks, telgraf ile ça÷ırabilecektir. Ancak bu ça÷rı yukarıda belirtti÷imiz üzere teklif
anlamına gelmeyecektir121.
6. Uzlaúma Teklifinde Karar Verilmesi
Öncelikle belirtmek gerekir ki, uzlaúma teklifinden sonra belirli bir süre içinde
karar verilmesi gerekmektedir. Uzlaúma teklifinde bulunulanlardan herhangi biri, en geç
üç gün içinde teklifi yapan adli kolluk görevlisine ya da görevli savcıya kararını
bildirmekle yükümlüdür. Teklifin tebligat yoluyla yapılması mümkün oldu÷undan,
cevabın yazılı olarak verilmesi zorunlu olmadı÷ı gibi, ilgilinin savcılı÷a gelerek beyanda
bulunması da yeterlidir. Kararını bu süre içerisinde bildirmez ise, uzlaúma teklifini
reddetmiú sayılır (CMK m.253/4, Yön. m.10). Bir tarafa usulüne uygun olarak uzlaúma
teklif edilmiú ve üç gün içinde olumlu veya olumsuz cevap verilmemiú ise, uzlaúma
teklifi reddedilmiú sayılmakla birlikte, tarafların sonradan anlaúarak Cumhuriyet
Savcısına uzlaúma belgesini ibraz etmeleri mümkündür (CMK m.253/16, Yön. m.17/2)
Uzlaúma teklifinde bulunan taraf, teklifi reddederse bu beyanının tutana÷a yazılıp
imzalanması gerekmektedir. Bu durumda soruúturmaya devam edilerek gereken karar
tesis edilecektir.
Uzlaúma teklifinin taraflardan biri tarafından reddedilmesi halinde uzlaúma di÷er
tarafa teklif edilmek zorunda mıdır? Bu sorunun cevabı açıkça Yönetmeli÷in 10.
121
Yenisey, s.7; Gökcan/Kaymaz, s.169; Yıldırım, s.478.
53
maddesinde verilmiútir. Buna göre, Kanunun 255. maddesi122 hükmü maddesi saklı
kalmak kaydıyla di÷er kiúilere uzlaúma teklifinde bulunulmayacaktır. Unutulmamalıdır
ki, aralarında iútirak iliúkisi olsun veya olmasın, birçok kiúi tarafından iúlenen suçlarda,
ancak uzlaúan kiúi uzlaúmadan yararlanır. øútirak halinde iúlenen suçlarda, iútirakçilerin
uzlaúma hükümlerinden yararlanabilmeleri için, neden oldukları zararı birlikte ortadan
kaldırmıú, maddi-manevî zararları ödemiú bulunmaları gerekmektedir. Nitekim Yargıtay
økinci Ceza Dairesinin 5560 sayılı de÷iúiklik öncesinde verdi÷i kararlarda, önce úüpheli
veya sanı÷a uzlaúma teklifinde bulunulması, úüpheli veya sanık tarafından teklifin kabul
edilmemesi halinde uzlaúma teklifinin ma÷dura yapılmayabilece÷i belirtilmiútir123.
Gerçekten de bir tarafın açıkça uzlaúmayaca÷ını beyan etmesi halinde, uzlaúmanın
gerçekleúmesi mümkün olmayaca÷ından di÷er tarafa uzlaúma teklif edilmesi anlamsız
olacaktır.
Uzlaúma teklifini kabul eden taraf, bundan daha sonra geri dönebilecek midir?
Pek tabiidir ki uzlaúma teklifini kabul eden taraf, uzlaúma görüúmeleri esnasında karúı
taraf ile herhangi bir nedenden ötürü anlaúamaz ise kararından geri dönebilecektir.
Gerek CMK’da gerekse Yönetmelikte, uzlaúma kararından geri dönmeyi engelleyen
herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Yapılacak bir yorumla, uzlaúma teklifini kabul
eden tarafın, daha sonra bu kararından dönmesi mümkündür denilebilir.
B. Cumhuriyet Savcısının Uzlaútırmayı Gerçekleútirmesi
Tarafların uzlaúma teklifini kabul etmesi durumunda, Cumhuriyet Savcısı
uzlaútırmayı kendisi de gerçekleútirebilmektedir (Yön. m.13/1). Teklifin kabulü üzerine
uzlaúma görüúmeleri baúlayacaktır. Her ne kadar 5560 sayılı Kanunla yapılan de÷iúiklik
122
“Birden çok fail bulunması hâlinde uzlaúma
Madde 255 – (1) Aralarında iútirak iliúkisi olsun veya olmasın birden çok kiúi tarafından iúlenen suçlarda,
ancak uzlaúan kiúi uzlaúmadan yararlanır.”
123
Y 2.CD, 2006/4102-18153, 13/11/2006 (Gökcan/Kaymaz, s.171, dn.11), Yenisey, s.7.
54
sonrasında failin suçu ikrar etmesi úartı aranmamıú olsa da failin bu yönde açıklamalarda
bulunması ve savcının söz konusu ortamda bulunması hali adil yargılanma hakkı
bakımından tereddütler uyandırmaktadır. Her ne kadar uzlaútırma sürecinde yapılan
açıklamalar soruúturma, kovuúturma ya da dava aúamasında delil olarak kullanılamasa
da uygulamanın yine de sakıncaları olabilecektir. Savcının kayıtsız kalamayaca÷ı ya da
görmezden gelemeyece÷i açıklamaların yapılması halinde savcının soruúturmaya devam
etmesi durumunda úüpheli bakımından aleyhe bir durum ortaya çıkacaktır. Dolayısı ile
uzlaúma görüúmelerini yürüten savcıdan farklı bir savcı tarafından, dava açılması çözüm
olarak önerilebilir. Görüúmeler gizli olarak yürütülecektir. Taraflardan biri, kanuni
temsilcisi veya vekili görüúmelere katılmaz ise uzlaúmayı reddetmiú sayılmaktadır.
Savcı, uzlaútırmayı kendisi gerçekleútirebilece÷i gibi bir avukatın uzlaútırmacı
olarak görevlendirilmesini barodan isteyebilir ya da Yönetmelikte nitelikleri belirtilen
hukuk ö÷renimi görmüú bir kimseyi görevlendirebilir. Savcının uzlaúmanın úartlarının
oluúup oluúmadı÷ını denetleme yetki ve görevi bulunmaktadır. Savcının uzlaúma
teklifinin yapıldı÷ı esnada veya sonrasında görüúmelerden önce muhakkak uzlaúmanın
hüküm ve sonuçları bakımından fail ve ma÷duru bilgilendirmesi gerekmektedir.
Soruúturma dosyasında yer alan suç veya suça iliúkin belgelerden savcı tarafından uygun
görülenlerin bir örne÷i savcı tarafından uzlaútırmacıya verilir (Yön. m.16/1).
Cumhuriyet savcısı, en geç otuz gün içinde uzlaútırma iúlemlerini sonuçlandırır (Yön.
m.17/1-3)124.
Uzlaútırma Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleútirilirse, Yönetmelikte
belirtilen forma uygun raporun doldurulup imza altına alınması gerekmektedir (Yön.
m.21/5). Uzlaúmanın gerçekleúmesi halinde tarafların imzalarını içeren raporda ne
suretle uzlaúıldı÷ının açıkça belirtilmesi gerekmektedir (Yön.m.21/2).
Cumhuriyet
savcısı uzlaúmanın tarafların özgür iradelerine dayandı÷ını ve edimin hukuka uygun
124
Donay Süheyl, Açıklamalı Ceza Muhakemesi Kanunu, østanbul 2005, s.324; Yenisey, s.14;
Gökcan/Kaymaz, s.173-174; Koç, s.332; Yaúar, s.1127; Özbek M., Uzlaútırma, s.312 vd; Çolak,
s.143; Yıldırım, s.479; Özen Atilla, “Yeni Düzenlemeler Iúı÷ında Uzlaúma”, østanbul Barosu Dergisi,
C:81, S.1, 2007, s.27.
55
oldu÷unu tespit ederse raporu mühür ve imza altına alır. Aksi halde raporu
onaylamayacaktır. Onaylamama gerekçesini de rapora yazar (Yön. m.21/4).
ùüphelinin uzlaúmayı kabul etmemesi halinde, Cumhuriyet savcısı, uzlaúmaya
geçme imkânı kalmadı÷ından soruúturmayı sürdürecektir Bunun üzerine savcı, duruma
göre kamu davasını açacak veya davanın açılmasının ertelenmesine karar verecek ya da
takipsizlik kararı verecektir. Cumhuriyet savcısı uzlaúmayı kabul etmeyen úüpheliyi ikna
etme yoluna gitmemelidir. ùüpheliye açıklamaları, kanunun müsaade etti÷i ölçüyle
sınırlı kalmalıdır. Aksi halde uzlaúmanın kabulü yönünde úüpheli üzerinde baskı
oluúturmuú olacaktır.
Tarafların uzlaúarak Cumhuriyet Savcısına baúvurmaları da mümkündür.
CMK’nın 253/16. maddesi uyarınca taraflar kendi aralarında uzlaúıp savcıya
baúvurabilmektedirler. Uzlaúma teklifi taraflardan biri veya her ikisi tarafından
reddedilmiú olmasına karúın kendi aralarında uzlaúırlar ve bunu imzalı-yazılı bir belge
haline getirirlerse bu anlaúma metnini iddianamenin düzenlendi÷i tarihe kadar savcıya
sunarak uzlaútıklarını bildirebilirler.
C. Uzlaútırmacı Vasıtasıyla Uzlaúma
1. Uzlaútırmacının Atanması
a.
Uzlaútırmacı Olabilecek Kimseler
CMK’nın 253/9. maddesi uyarınca uzlaúma Cumhuriyet Savcısı veya
savcının talebi halinde barodan bir avukat ya da hukuk ö÷renimi görmüú bir kiúi
tarafından yapılabilmektedir. Görüldü÷ü üzere savcı dıúında uzlaútırmacı, barodan bir
avukat ya da hukuk ö÷renimi görmüú bir kiúi olabilmektedir125.
125
Yenisey, s.7; Donay, s.324; Gökcan/Kaymaz, s.175.
56
Avukat, bir baroya ba÷lı olarak ve avukat sıfatıyla çalıúma ruhsatına sahip olan
kiúidir (1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.3 vd.). Tarafların üzerinde anlaútı÷ı avukatın
soruúturmanın yapıldı÷ı yer barosuna kayıtlı olması gerekmemektedir (Yön.m.14/2).
Baro tarafından yapılacak görevlendirmede tarafların üzerinde anlaútı÷ı ve uzlaútırma
üzerine e÷itim almıú avukatların tercih edilmesine dikkat edilmelidir (Yön. m.13-14).
Hukuk ö÷renimi gören kiúi ise Yönetmelikte, hukuk fakültesi ile programlarında
yeterince hukuk bilgisine yer veren siyasal bilimler, iktisadi idari bilimler, maliye
alanlarında en az dört yıllık yüksek ö÷renim görmüú ya da hukuk dalında yüksek lisans
ya da doktora yapmıú ve baroya kayıtlı avukat olmayan kiúi olarak tanımlanmıútır
(m.15). Hukuk ö÷renimi görmüú kiúinin ayrıca, taksirli suçlar hariç olmak üzere,
TCK’nın 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiú ve affa u÷ramıú, ertelenmiú ya da
paraya çevrilmiú olsa bile kesinleúmiú bir kararla veya devletin güvenli÷ine, anayasal
düzene, bu düzenin iúleyiúine, milli savunmaya, Devlet sırlarına karúı suçlar ve casusluk
suçları ile yabancı devletlerle olan iliúkilere karúı suçlardan ya da zimmet, irtikâp,
rüúvet, hırsızlık, ya÷ma, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas,
ihaleye fesat karıútırma, edimin ifasına fesat karıútırma, suçtan kaynaklanan malvarlı÷ı
de÷erlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılı÷ı, gerçe÷e aykırı bilirkiúilik yapma, yalan
tanıklık, haksız mal edinme suçlarından biriyle hüküm giymemiú olması gerekmektedir
(Yön.m.15,1-d). Hukuk ö÷renimi görmüú kiúiler, a÷ır ceza merkezi Cumhuriyet
Baúsavcılıkları tarafından belirlenen listeye kayıtlı olanlar arasından seçilirler.
Uzlaútırmacının atanmasında önemli bir konuda, tarafsızlı÷ın gözetilmesidir.
Baro görevlendirece÷i avukatın tarafsız bir kimse olmasına dikkat etmelidir. Nitekim bu
durumda Yönetmeli÷in 13. maddesinin 4. fıkrasında da iúaret edilmiútir: “ Bu kanunda
belirlenen hâkimin davaya bakamayaca÷ı ile tarafsızlı÷ını úüpheye düúürecek
sebeplerden dolayı reddini gerektiren haller126, uzlaútırmacı görevlendirilmesi ile ilgili
126
Hakim suçtan zarar görmüú veya sonradan kalksa bile úüpheli, sanık veya ma÷dur ile aralarında evlilik,
vesayet veya kayyımlık iliúkisi bulunmuúsa veya úüpheli sanık veya ma÷durun kan veya kayın
hısımlı÷ından üstsoy veya altsoyundan biri ise veya evlilik sona ermiú olsa bile, úüpheli, sanık veya
57
olarak göz önünde bulundurulur. Uzlaútırmacı, bu hallerin varlı÷ı halinde durumu
bildirir; ancak tarafların rızası halinde görev yapabilir.”
b. Uzlaútırmacının Görevi
Uzlaútırmacı, savunma veya yargılama yapmamaktadır. Uzlaútırmacı
araútırma yapmadı÷ı gibi uyuúmazlı÷ı çözen yargılama makamı gibi hareket eder
durumda da de÷ildir. Uzlaútırmacı kiúi, taraflar arasındaki uyuúmazlı÷ı barıú ortamı
sa÷layarak gidermeye çalıúmaktadır127. Uzlaútırıcıya görevine baúlarken uyuúmazlı÷ın
niteli÷i ve kapsamı hakkında bilgi verilmelidir. Uyuúmazlık hakkında bilgi sahibi
olmayan uzlaútırıcı görevini sa÷lıklı biçimde yerine getiremeyecektir.
Uzlaútırmacı, bir muhakeme hukuku kurumu olan uzlaúmanın yürütülüp
sonuçlandırılması maksadıyla görevlendirilmektedir. Tarafların menfaatlerine ve
uyuúmazlı÷a karúı tarafsız olmalıdır. Uzlaútırmacı görevlendirildi÷inde öncelikle
uyuúmazlı÷ın hukuki, cezai boyutu, kapsamı hakkında bilgi vererek iúe baúlamalıdır.
Uzlaútırmacı tarafları ve varsa vekillerini davet ederek uzlaúmanın usulü, zararın
giderilme biçiminin ne olabilece÷i, uzlaútırmanın sonuçları konusunda tarafları
bilgilendirecektir. Bilgilendirme sürecinde uzlaútırmacı faile, eyleminin niteli÷i ile ilgili
bilgi verebilmeli ancak bu úüpheliyi uzlaúma yapmaya yönelik tehdit edici nitelikte
davranmamalıdır. Bununla birlikte uzlaútırmacı tarafları uzlaútırırken úu noktalara dikkat
etmelidir:
— Uzlaútırmacı ve uzlaútırıcı avukat, uyuúmazlıkta hâkim gibi hareket etmemelidir.
Kararı taraflar verecektir.
— Uzlaútırmacı ve uzlaútırıcı avukatın maddi gerçe÷i araútırma ve bulma yükümlülü÷ü
yoktur.
ma÷dur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlı÷ı gibi haller var ise söz konusu dava ile ilgili
hâkimlik görevini yapamayacaktır (CMK m.22).
127
Gökcan/Kaymaz, s.176; Yıldırım, s.481; Ersoy, s.66.
58
— Uzlaútırmacı ve uzlaútırıcı avukat, avukat gibi de hareket etmemelidir. Uzlaútırıcı,
“tarafsız üçüncü kiúi” konumundadır.
— Uzlaútırmacı ve uzlaútırıcı avukat, tarafları sabırla dinlemeli ve onlara karar
verebilmeleri için seçenekler oluúturabilmelidir.
— Uzlaútırma müzakereleri gizli olarak yürütüldü÷ünden uzlaútırmacı uzlaútırma
sürecinde yapılan açıklamaları kendisine aktarılan veya di÷er bir úekilde ö÷rendi÷i
olguları gizli tutmakla yükümlüdür.
91 Müzakere
2. Uzlaútırmacının Göreve Baúlaması ve Müzakereleri Yürütmesi
Müzakerelerin yönetimi uzlaútırmacıya aittir (Yön. m.4). Uzlaútırmacı yerine ve
durumuna göre, taraflarla ayrı ayrı temasa geçmelidir. Tarafları görüúmelerde izlenecek
yöntem ve görüúme ortamı hakkında bilgilendirmelidir. Müzakerelerde izlenecek
yöntem konusunda Yönetmeli÷in 18/3. maddesinde düzenleme mevcuttur: “...
müzakereler, taraflarla birlikte veya ayrı ayrı Gerçekleútirilecek toplantılarla
yürütülebilir”. Müzakereler görüntülü ve sesli iletiúim tekni÷inin kullanılması suretiyle
de yapılabilmektedir (Yön. m.18/4). Ne yazık ki günümüzde, müzakerelerin görüntülüsesli iletiúim araçlarıyla yürütülebilmesi için fiziki imkânlar yeterli de÷ildir.
Görüúmelerin nerede yapılaca÷ı konusunda sınırlama bulunmamaktadır. Görüúmenin
tarafsız bir ortamda yürütülmesi gerekmektedir. Adliye binasında, uzlaútırmacının
bürosunda, kamu kurum kuruluúlarını tahsis etti÷i yerde, taraflara uygun olabilecek
herhangi bir baúka yerde görüúmeler yapılabilmektedir (Yön. m.29)128.
Bilgilendirme sürecinden sonra, uzlaútırıcı tarafları dinleyerek görüúlerini
açıklamalarını sa÷lar. Bu aúamadan sonra, tarafların iddialarını ve karúı taraftan
beklentilerini tespit eder. Uzlaútırmacının görüúmeler süresince bir tarafın yararını
gözetiyor gibi görünmemesi esastır. Anlaúmazlık uzlaúılan zararın giderilme biçimi veya
tazminat miktarı olaca÷ından uzlaútırıcı tarafları anlaúmaya ikna etmeye çalıúmalıdır.
Ancak soruúturma dosyasında mevcut bulunan veya tarafların ibraz edece÷i belgelerle
128
Çulha, s.53; Yıldırım, s.481.
59
yetinmeli her iki tarafı bu biçimde uzlaútırmalıdır. Uzlaútırmacı, tarafsızlı÷ını koruyarak
görüúmeleri sürdürmelidir. Tarafsızlı÷ın getirisi olarak da, belirli bir çözüm yolunu
empoze etmekten uzak durmalıdır. Uzlaúma ile verilecek kararın tamamen tarafların
serbest iradelerinin ürünü olması úarttır129.
Zararın tazmini bakımından ölçülülük ilkesinin gözetilmesi gerekir. Tazminatın
miktarı ve úekli konusunda uzlaútırmacı hukuka uygun olmayan yön tespit eder iseörne÷in ahlaka aykırı bir edim önerilmiúse bu edim ahlaka aykırı dolayısıyla hukuka
aykırı olacaktır- teklifin hukuka uygun olmadı÷ını belirterek yönlendirme yapmalıdır130.
Zararın miktarının tespiti konusunda bilirkiúi incelemesi gerekli olabilecektir. Ancak
uzlaútırmacı kiúi veya avukatın, bilirkiúi incelemesi yaptırması mümkün de÷ildir. Çünkü
bu durum, uzlaútırmacının tarafsızlı÷ını etkiler nitelik arz etmektedir. O halde,
uzlaútırmacı, bilirkiúi incelemesine baúvurulmasını gerekli görür ise savcıyı harekete
geçirebilmelidir.
3. Müzakerelerin Uzlaúmayla Sonuçlanması
Müzakereler, uzlaútırmacının yönetiminde yürütülmüú ve tarafların birbirlerini
anlayarak yol almaları sa÷lanmıú ve taraflar hukuka uygun bir edim üzerinde anlaúmıúlar
ise görüúmeler uzlaúma ile sonuçlanmıú demektir.
Uzlaúmanın olumlu sonuçlanması halinde, uzlaúmanın son aúamasına gelinmiú
olacaktır. Uzlaúma aracısız olarak sa÷lanmıú ise Cumhuriyet Savcısı veya hâkim bu
durumu tutanakla tespit edecektir.
Uzlaúmanın, bir uzlaútırıcı aracılı÷ı ile gerçekleúmesi halinde ise; uzlaútırma
faaliyetini yürüten kiúi veya avukat, anlaúma hükümlerini bir tutana÷a ba÷layarak
tarafların imzalarını almalı ve kendisi de bu tutana÷ı imzalamalıdır. Uzlaúma metninin
129
130
Gökcan/Kaymaz, s.183; Çolak, s.143.
Gökcan/Kaymaz, s.183; Parlak Engin, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, (Yayınlanmıú Yüksek
Lisans Tezi), Kocaeli 2006, s.90.
60
yazılmasında, edimin ifa zamanının, biçiminin ve miktarının ayrıntıları ile kayda
geçirilmesi gerekmektedir. Uzlaúma konusu edim takside ba÷lanırsa taksit aralıkları ve
miktarı açık úekilde yazılmalıdır. Uzlaútırmacı, tarafların anlaúmasından itibaren on gün
içerisinde yapmıú oldu÷u iúlemleri içeren raporu Cumhuriyet savcısına sunar ( CMK m.
253/7)131.
CMK’nın
253/8.
maddesi
uyarınca
zarar
uzlaúmaya
uygun
olarak
giderildi÷inde, Cumhuriyet Savcısı kovuúturmaya yer olmadı÷ına dair karar verecektir.
Bu nedenle Cumhuriyet savcısı tazminatın ödenmesi, vadelere ba÷lanmıú olsa da zararın
tamamen giderilmesini bekleyecektir. Uzlaúmada öngörülen sürede zarar karúılanmamıú
ise Cumhuriyet savcısı iddianameden hemen önce uzlaúma teklifinde bulunmuú
oldu÷undan soruúturmaya aldı÷ı yerden devam edecek, ya kamu davasını açacak ya
davanın açılmansın ertelenmesine karar verecek ya da takipsizlik kararı verecektir.
Ayrıca
uzlaútırmacı
görevlendirilmeden
önce veya uzlaúma
teklifinin
reddedilmesinden sonra, úüpheli ile ma÷dur veya suçtan zarar görenin aralarında
uzlaúmaları halinde taraflarca Yönetmeli÷in ekinde yer alan (Ek–2) uzlaútırma raporu
örne÷ine uygun bir uzlaúma belgesi düzenlenir. Cumhuriyet savcısı bu belgeyi
Yönetmeli÷in 21. maddesinde belirtilen kıstaslara göre inceler ve de÷erlendirir (Yön.
m.22/1).
4. Müzakerelerde Uzlaúmanın Sa÷lanamaması
Uzlaúma görüúmelerinin, tarafların ortak iradeleri ile yürütülmesi ve sonuca
ba÷lanması gerekmektedir. Bununla birlikte taraflar birbirlerinin teklifleri üzerinde
anlaúmaya varamamıú olabilirler. Bu durumda, uzlaútırmacı ne zaman kimlerle
görüúmeler yaptı÷ını ve neden anlaúmanın sa÷lanamadı÷ını belirtir rapor düzenleyerek
savcıya sunmalıdır. Uzlaútırmanın Cumhuriyet savcısı tarafından yapıldı÷ı hallerde,
131
Centel/Zafer, s.459; Öztürk/Erdem, Ceza Muhakemesi, s.1126; Zafer, s.134; Gökcan/Kaymaz,
s.184; Parlak, s.92; Albayrak, s.135; Özen, s.27 vd.
61
raporun ilgili kısımları doldurularak mühür ve imza altına alınır ve soruúturma
dosyasında muhafaza edilir132.
D. Uzlaútırma Süresi
CMK’nın 253/12. maddesine göre, uzlaútırmacı olarak atanan kiúinin uzlaúmayı
sonuçlandırmak bakımından belirli bir süresi vardır. Uzlaútırmacı, soruúturma
dosyasındaki belgelerin örne÷i kendisine verildikten sonra 30 gün içerisinde
uzlaútırmayı sonuçlandırmalıdır. Bu süre yetmez ise, savcıdan talep edilmesi halinde
savcı süreyi en çok 20 gün daha uzatabilmektedir. Yönetmeli÷in 17/3. maddesinde,
Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından yapılacak uzlaútırmada da 30 ve 20 günlük
sürenin geçerli bulundu÷u ifade edilmiútir133. Ancak bilirkiúinin rapor düzenlemesi
halinde sürelerde de÷iúiklik olup olmayaca÷ına dair Kanun ve Yönetmelikte açıklık
bulunmamaktadır. Dolayısı ile böyle bir durumda, bilirkiúinin rapor düzenlemesi için
gerekli olan süre, CMK’da belirtilen maksimum 50 günlük süreye dahilmiú gibi
düúünülmelidir. Söz konusu süre içerisinde bilirkiúi tarafından rapor düzenlenmiú
olmalıdır.
E. Uzlaútırmacının Rapor Sunması
Uzlaútırmacı görüúmelerin tamamlanması halinde uzlaúma sa÷lansın ya da
sa÷lanmasın yaptı÷ı çalıúmaları rapora ba÷layarak savcıya sunmalıdır. Uzlaútırmacı
Yönetmeli÷in 21/1. maddesi uyarınca, Yönetmelik ekindeki rapor örne÷ine uygun olarak
ve tarafların sayısından bir fazla olacak úekilde düzenleyece÷i raporu kendisine verilen
belge örnekleri ile masrafları gösterir faturalarla birlikte Cumhuriyet savcısına
sunmalıdır.
132
133
Yenisey, s.8; Öztürk/Erdem, Ceza Muhakemesi, s.1126; Çolak, s.144; Gökcan/Kaymaz, s.184.
Gökcan/Kaymaz, s.187; Çolak, s.143; Yıldırım, s.482; Özen, s.26.
62
Uzlaúma sa÷lanmıú ise, raporda kimlerle hangi tarihlerde görüúüldü÷ü, edimin cinsi,
miktarı, ifa zamanı gibi konularda bilgiler yer almalıdır. Uzlaúma sa÷lanamamıú ise,
raporda hangi tarihlerde kimlerle görüúüldü÷ü ve uzlaúmanın niçin sa÷lanamadı÷ı
hususu yer almalıdır134.
F. Zamanaúımı
CMK’nın 253/21. maddesine göre, úüpheli, ma÷dur veya suçtan zarar görenden
birine uzlaúma teklifinde bulunuldu÷u tarihten itibaren uzlaútırma giriúiminin sonuçsuz
kaldı÷ı ve en geç uzlaútırmacının rapor düzenleyerek Cumhuriyet savcısına verdi÷i
tarihe kadar dava zamanaúımı ile kovuúturma koúulu olan dava süresi iúlemeyecektir.
Dava zamanaúımı, suçun iúlendi÷i gün iúlemeye baúlayan kesilme ve durmaya ra÷men
mahkûmiyet hükmü kesinleúmeden tamamlanan ve tamamlama anından itibaren kamu
davasının
hiç
açılmamasını
veya
açılmıúsa
ortadan
kaldırılmasını
gerektiren
sürelerdir135. Uzlaútırmanın aúamaları aynı maddede sürelerle sınırlandırılmıútır.
Uzlaútırmacı belge örnekleri kendisine verildikten sonra 30 gün içerisinde uzlaútırma
iúlemlerini sonuçlandırmak zorundadır. Cumhuriyet savcısı bu süreyi en fazla yirmi gün
daha uzatabilecektir. Uzlaútırma toplam 50 gün içerisinde sona erecektir. Bu sürede
zamanaúımı duracaktır136.
Dava zamanaúımının durmasının en önemli sonucu, soruúturma ve kovuúturmanın
yapılmamasıdır137. Uzlaútırma giriúimin sonuçsuz kaldı÷ı veya en geç uzlaútırmacının
rapor düzenleyerek savcılı÷a teslim etti÷i tarihe kadar dava zamanaúımı iúlemeyecektir.
Ancak uzlaútırma giriúimin sonuçsuz kaldı÷ı veya uzlaútırmacının raporu telsi etti÷i
andan itibaren zamanaúımı iúlemeye baúlayacaktır.
134
Zafer, s.134; Öztürk/Erdem, Ceza Muhakemesi, s.1126; Gökcan/Kaymaz, s.188; Albayrak, s.135.
Öztürk/Erdem, Ceza Hukuku, s.437.
136
Özbek M., Uzlaútırma, s.315; Gökcan/Kaymaz, s.158; Yıldırım, s.487.
137
Öztürk/Erdem, Ceza Hukuku, s.443.
135
63
G. Soruúturma Aúamasında Uzlaúmanın Sonuçları
Cumhuriyet savcısı, uzlaúmanın ve uzlaúılan hususun hukuka uygunlu÷unu ve
edimin def’aten yerine getirildi÷ini tespit eder ise, uzlaúmanın gerçekleúmesi nedeniyle
kovuúturmaya yer olmadı÷ı kararı verir. Raporun savcıya sunuldu÷u anda edimin ifa
edilmiú olması úart de÷ildir. Savcılıkça henüz karar verilmeden önce edimin ifa edilmiú
olması halinde de kovuúturmaya yer olmadı÷ına dair karar verir (CMK m.253/19, Yön.
m.23).
Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside ba÷lanması veya
süreklilik arz etmesi halinde CMK 171. maddedeki úartlar aranmaksızın úüpheli
hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme sürecinde
zamanaúımı iúlemez. O halde, zamanaúımını durduran erteleme kararının kalktı÷ı yerden
itibaren zamanaúımı kaldı÷ı yerden iúlemeye devam edecektir. Kamu davasının
açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaúmanın gereklerinin yerine getirilmemesi
halinde, 171. maddenin 4. fıkrasındaki úartlar aranmaksızın kamu davası açılacaktır.
CMK’nın 171/4. maddesi úöyledir: “(4) Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç
iúlenmedi÷i takdirde, kovuúturmaya yer olmadı÷ına karar verilir. Erteleme süresi içinde
kasıtlı bir suç iúlenmesi halinde kamu davası açılır. Erteleme süresince zamanaúımı
iúlemez. ”. Dolayısı ile uzlaúmanın gerekleri yerine getirilmez ise, kasıtlı suç iúlenme
úartı aranmaksızın kamu davası açılacaktır. Uzlaúmanın sa÷lanması halinde soruúturma
konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmıú olan davadan feragat edilmiú
sayılır (Yön. m.23, CMK m.253).
Uzlaútırmanın
sonuçsuz
kalması
halinde
ise,
tekrar
uzlaútırma
yoluna
gidilemeyecektir (CMK m.253/18). Uzlaúmanın sonuçsuz kalmasından maksat, uzlaúma
teklifinin olumlu karúılanmasından sonra tarafların uzlaúmadan vazgeçmeleri veya
görüúmelere katılmaktan imtina etmeleri veyahut görüúmeler sonunda uzlaúmanın
sa÷lanamaması hallerini ifade etmektedir. Bu sebeplerle uzlaúma sonuçsuz kalır ise savcı
bir kez daha uzlaútırma giriúiminde bulunamayacaktır.
64
Uzlaútırmacıya Cumhuriyet savcısı tarafından çalıúma ve masraflarıyla orantılı bir
ücret takdir edilerek ödenir. Uzlaútırmacı ücreti ve di÷er uzlaútırma giderleri, yargılama
giderlerinden sayılır. Uzlaúmanın sa÷lanması halinde bu giderler Devlet Hazinesi
tarafından karúılanır. Taraflardan biri, Türkçeye hakim de÷il ise tercüme masrafları
uzlaútırma giderlerinden sayılacak mıdır? AøHS’nin 6. maddesinde düzenlenen adil
yargılanma hakkı gere÷ince tercüman gereksinimi do÷du÷u hallerde, tercüman
masrafının uzlaúma gideri olarak nitelenerek yargılama giderlerinden sayılması lazım
gelmektedir.
II. KOVUùTURMA EVRESøNDE UZLAùMA
A. Uzlaútırma Usulü
1. Uzlaútırmanın Hâkim Tarafından Yapılması
Mahkeme, önödemeye veya uzlaúmaya tabi oldu÷u soruúturma dosyasından
açıkça anlaúılan iúlerde önödeme veya uzlaúma usulü uygulanmaksızın düzenlenen
iddianamenin Cumhuriyet Baúsavcılı÷ına iadesine karar verir (CMK m.174/1-c). Kamu
davasının açılması halinde uzlaútırma iúlemleri mahkeme tarafından yapılır. CMK’nın
254. maddesi uyarınca kamu davası açıldıktan sonra yapılacak uzlaútırma iúlemleri
Kanunun 253. maddesinde belirtilen usule göre yürütülür. Uzlaúma teklifi, teklifin
reddedilmesi, uzlaútırmacı atanması, uzlaútırmanın gizlili÷i, delil yasa÷ı, tarafların
aralarında uzlaúarak baúvurmaları, ilgili di÷er kurallar mahkeme tarafından yapılacak
uzlaútırma için de geçerlidir. CMK’nın 253. maddesinde Cumhuriyet savcısının sahip
oldu÷u yetkileri kovuúturma evresinde hâkim kullanacaktır138.
138
Yenisey, s.7-8; Zafer, s.135; Öztürk/Erdem, Ceza Muhakemesi, s.1127; Gökcan/Kaymaz, s.197;
Soysal Tamer, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına
Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul 2005, s.229.
65
Mahkeme tarafından uzlaútırma yapılması sınırlı bir çerçevede mümkündür.
Gerçekten CMK’nın 254. maddesinin ilk fıkrasında, kamu davası açıldıktan sonra suçun
uzlaúmaya tabi oldu÷unun anlaúılması halinde mahkemece uzlaútırma hükümlerinin
uygulanaca÷ı belirtilmektedir. Ayrıca suç uzlaúmaya tabi olmakla birlikte Cumhuriyet
Savcısının uzlaúma hükümlerini uygulamadı÷ı ve hâkimin de gözünden kaçması halinde
iddianame kabul edilir ise, uzlaúmanın mahkemece uygulanması mümkün olacaktır139.
Bazı durumlarda suçun yargılama esnasında nitelik de÷iútirmesi mümkündür.
Örne÷in, kasıtlı olarak iúlendi÷i iddia olunan bir yaralama suçunun taksirle iúlendi÷i
kanaatine varılabilir. Bu durumda mahkeme, yargılama sırasında suçun nitelik
de÷iútirerek uzlaúmaya konu oldu÷u kanısına varır ise uzlaútırma yoluna gidecektir140.
Hâkim önünde uzlaútırma, görüúmeler sırasında olaya iliúkin olarak yapılan
açıklamaları duyaca÷ı için hâkimin tarafsızlı÷ı ilkesi ile çeliúecek niteliktedir141. Böyle
bir durumda, aynı kıdem ve derecede baúka bir hâkim tarafından uzlaútırmanın
yapılması ile sorun giderilebilecektir. Bunun dıúında, tarafların anlaúarak belge ile
hâkime baúvurmaları halinde, uzlaúmanın özgür iradeye dayandı÷ı ve edimin hukuka
uygun oldu÷u belirlendi÷inde hâkim uzlaúılan husus do÷rultusunda karar vermelidir.
Bir di÷er önemli husus úudur: Fail, uzlaúmaya tâbi bir suçla uzlaúmaya tâbi
olmayan bir suçu birlikte iúlerse acaba iki ayrı yol iúletilebilir mi? Ya da usul ekonomisi
bakımından daha faydalı olan yol hangisi olacaktır? Uzlaútırmaya konu bir suçun varlı÷ı
halinde uzlaútırma yolunun tercih edilmesi gerekmektedir. Failin hem uzlaúmaya tâbi
olan hem de uzlaúmaya tâbi olmayan suçu birlikte iúlemesi halinde usul ekonomisi
bakımından akla úunlar gelmektedir: øki suçun birlikte iúlenmesi halinde aralarındaki
ba÷lantı itibariyle tek bir davada yargılamanın yapılması mümkün olabilece÷i gibi
uzlaúmaya tâbi olan suç için uzlaúmaya baúvurulması ve di÷er suç için yargılamanın
yapılması söz konusu olabilecektir. ølk bakıúta usul ekonomisi bakımından, tek bir
139
Özbek V., YTCK, s.1033; Gökcan/Kaymaz, s.193; Parlak, s.93.
Gökcan/Kaymaz, s.194; Parlak, s.92.
141
Gökcan/Kaymaz, s.197.
140
66
yargılamanın yapılmasının daha uygun olaca÷ı ve uzlaúma prosedürünün baúlatılmaması
gerekti÷i düúünülebilir. Yargılamanın ne kadar süre devam edece÷i belirsizdir. Oysa
uzlaúma prosedürü maksimum 50 günlük süre içerisinde son bulmaktadır. Bu bakımdan
usul ekonomisi bakımından de÷erlendirme yaptı÷ımızda böyle bir durumda iki ayrı
yolun izlenmesi yerinde olacaktır. Nitekim gerek CMK’da gerekse Yönetmelikte, böyle
bir
durumda
uzlaúma
prosedürünün
uygulanmayaca÷ını
bildirir
bir
hüküm
bulunmamaktadır. Dolayısı ile úüphelinin lehine olan yol tercih edilerek, uzlaúmaya tâbi
olan suç bakımından uzlaúma yoluna gidilmeli ve di÷er suç bakımından yargılamaya
geçilmelidir.
Uzlaútırma görüúmeleri ve sürecinin baúarısız sonuçlanması halinde mahkeme
uzlaúmanın sa÷lanamadı÷ını tespit ederek duruúmanın devamına karar verecektir.
2. Tarafların Uzlaúarak Mahkemeye Baúvurmaları
CMK’nın 253/16. maddesi uyarınca, soruúturma evresinde, uzlaúma teklifinin
reddedilmesine ra÷men, úüpheli ile ma÷dur veya suçtan zarar gören uzlaútıklarını
gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendi÷i tarihe kadar Cumhuriyet savcısına
baúvurarak uzlaútıklarını beyan edebilirler142. CMK’nın 254. maddesinde, mahkemenin
uzlaútırma iúlemlerini 253. maddede belirtilen esas ve usule göre yapaca÷ı belirtilmiútir.
Bu bakımdan 16. fıkrada yer alan düzenlemeyi mahkeme tarafından uzlaúmaya
baúvuruldu÷unda da uygulanacaktır.
Mahkemenin
uzlaúma
teklifinin
taraflarca
reddedilmesi
halinde
kovuúturmaya devam edilerek hüküm kurulabilecektir. Fakat bu durumda taraflar
uzlaútıklarını belgelerse ve mahkemeye baúvururlar ise hâkimin uzlaúmayı tespit edip
uygun bulması durumunda uzlaúma do÷rultusunda hüküm kurulması gerekecektir.
142
Yenisey, s.7; Gökcan/Kaymaz, s.197.
67
Tartıúılabilecek husus úudur; soruúturma evresinde en geç iddianamenin
düzenlendi÷i tarihe kadar mümkün olan uzlaúma, kovuúturma evresinde ne zamana
kadar mümkün olabilecektir? Bizce yargılamanın son bulma anına kadar tarafların
uzlaútıklarını bildirmeleri mümkün olmalıdır. Gerçekten uzlaúmanın muhakemeyi
kısaltan ve suçtan do÷an zararın giderilmesini sa÷layan iúlevleri itibariyle kovuúturma
aúamasında taraflara son bir úans verilmesi yerinde olacaktır. Kararın temyiz
edilmesinden sonra, Yargıtay kararın bozulmasına karar verir ise bu aúamadan sonra da
uzlaúma uygulanabilecek midir? Yargıtay’ın bozmasından sonra, dosyanın yerel
mahkemeye gelmesi durumunda, Kanunda uzlaúmaya gidilmesini engelleyici bir
düzenleme olmadı÷ından hareketle uzlaúmanın uygulanabilece÷inin kabulü gerekir.
Aksine bir yorum, uzlaúma kurumunun uygulanmasının engellenmesi ile iú yükünün
artmasına neden olaca÷ı gibi, usul ekonomisi ilkesiyle çatıúacak ve uzlaúma kurumunun
getiriliú amacına aykırılık teúkil edecektir.
B. øddianamenin øadesi Nedeni Olarak Uzlaútırma
CMK’nın 174/1-c maddesi uyarınca, önödemeye veya uzlaúmaya tâbi oldu÷u
soruúturma dosyasından açıkça anlaúılan hallerde önödeme ve uzlaúma usulü
uygulanmaksızın iddianame düzenlenmesi, iddianamenin iadesi nedenidir. Bu nedenle
soruúturma aúamasında uzlaúma kurumu uygulanmaksızın kovuúturma aúamasına
geçilemeyecektir. Dolayısı ile Cumhuriyet Savcısı iddianameyi uzlaúma kapsamındaki
bir suça iliúkin olarak düzenlemesine karúın, uzlaúma giriúiminde bulunmamıúsa,
iddianame iade edilecektir143. øddianamenin iade edilmesinden sonra Cumhuriyet savcısı
giriúimde bulunacak, bu giriúim sonuçsuz kalırsa kamu davası açabilecektir.
143
Özbek V., YTCK, s.742; Gökcan/Kaymaz, s.193; Parlak, s.92; Ersoy, s.66; Özen, s.25.
68
C. Mahkemede Uzlaútırmaya Baúvurulabilecek Haller
1. Suçun Uzlaúmaya Tabi Oldu÷unun Mahkemede Anlaúılması
a. Suçun Nitelik De÷iútirmesi Nedeniyle Uzlaútırma Uygulanması
Savcı, soruúturulan suçun niteli÷ini tayin ve takdir ederek fiilin uzlaúmaya tabi
suçlardan
olmadı÷ı
nitelendirilmesi,
kanaatiyle
iddianamenin
iddianameyi
iadesi
sebebi
mahkemeye
sunabilir.
sayılamayaca÷ından
Fiilin
mahkeme
iddianameyi kabul ederek yargılamayı sürdürecektir144 (CMK m.174/2).
Bazı durumlarda suçun yargılama esnasında nitelik de÷iútirmesi mümkündür.
Örne÷in, fiilin TCK’nın 106/1. maddesindeki tehdit suçunu oluúturdu÷u kabul
edilerek açılmıú bir kamu davasında fiilin, aynı fıkranın 2. cümlesindeki úikâyete tâbi
sair kötülük tehdidi niteli÷inde bulundu÷u kanaatine varılabilir. Bu durumda
mahkeme, uzlaútırma yoluna gidecektir.
b. Suçun Uzlaúmaya Tâbi Oldu÷unun ølk Kez Kovuúturma Evresinde
Anlaúılması
Savcı, fiilin uzlaúmaya tabi bir suç oldu÷unu gözden kaçırarak uzlaúma
hükümlerini tatbik etmeksizin iddianameyi hazırlayıp mahkemeye sunmuú ve hâkimin
iddianameyi, eksikli÷i fark etmeksizin kabul etmiú olması halinde suçun uzlaúmaya tâbi
oldu÷u anlaúıldı÷ı takdirde, uzlaúma hükümlerinin mahkeme tarafından uygulanması
gerekmektedir145.
144
145
Gökcan/Kaymaz, s.194; Parlak, s.92.
Özbek V., YTCK, s.1033; Gökcan/Kaymaz, s.193; Parlak, s.93.
69
2. Soruúturma Evresinde Taraflara Ulaúılamadı÷ı øçin Uzlaútırma Teklifinin
Yapılamamıú Olması
CMK’nın 253/6. maddesi uyarınca; “Resmi mercilere beyan edilmiú olup da
soruúturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dıúında olma ya da baúka
bir nedenle ma÷dura, suçtan zarar görene, úüpheliye veya bunların kanuni temsilcisine
ulaúılamaması halinde, uzlaútırma yoluna gidilmeksizin soruúturma sonuçlandırılır.”
Buna göre, belirtilen adreste bulunamama ya da baúka bir nedenle ulaúılamama halinde
taraflardan birine uzlaúma teklif edilemez ise, Cumhuriyet savcısı uzlaúma hükümlerini
uygulamadan soruúturmayı bitirir ve iddianameyi mahkemeye sunar. Bundan sonra
uzlaúma ile ilgili hükümler, bu kiúilere ulaúılması halinde mahkeme tarafından tatbik
edilecektir146. Mahkemenin bu kiúilere ulaúamaması da ihtimal dâhilindedir. Sanı÷a
ulaúılamaması halinde, Kanun gere÷i zaten yargılama yapılamayacaktır. Ma÷dura
ulaúılamaz ise, kovuúturmaya devam edilecek, mahkeme uzlaúma hükümlerini
uygulamadan hüküm verecektir.
3. Dava Açıldıktan Sonra Kanun De÷iúikli÷i Nedeniyle Suçun Uzlaúma
Kapsamına Girmesi
øddianamenin kabul edilmesinden sonra suçun, kanun de÷iúikli÷i sonucunda
uzlaúmaya tabi kılınması durumunda uzlaúma hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Bu bakımdan suçun, kanun de÷iúikli÷i ile uzlaúma kapsamına giren bir suç haline
gelmesi durumunda uzlaúma hükümleri mahkeme tarafından tatbik edilmez ise bu
durum temyiz incelemesi esnasında bozma nedeni olabilecektir147.
146
147
Gökcan/Kaymaz, s.195.
Gökcan/Kaymaz, s.195.
70
4. Kovuúturma Aúamasında Uzlaúmanın Sonuçları
a. Uzlaúmanın Gerçekleúmesi
Bu evrede yapılan uzlaúma müzakereleri sonucunda iki olasılık ortaya çıkacaktır:
Uzlaúma gerçekleúir ise mahkeme tarafından davanın düúmesine ya da úartları oluútu÷u
takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilecektir148.
Suçun nitelik de÷iútirmesi veya yukarıda sözü edilen di÷er nedenlerle uzlaúma
mahkemece sa÷lanmıú ve edim def’aten yerine getirilmiú ise, mahkemenin CMK’nın
254/2. madde uyarınca davanın düúmesine karar vermesi gerekecektir. Ancak
uzlaúmanın sa÷lanmasına karúın, edimin ifasının süreklilik arz etmesi veya takside
ba÷lanması, ileri bir tarihe atılması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilecektir. Sanık hakkında, CMK’nın 231 inci maddesindeki úartlar aranmaksızın
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Örne÷in tazminatın birer aylık
24 eúit taksit halinde ödenmesine karar verilmiúse, taksitlerden birinin süresinde
ödenmemesi halinde hükmün açıklanmasına karar verilece÷ine dair hüküm kurulacaktır.
Mahkeme, tüm unsurlarıyla bir mahkûmiyet kararı kurmakta, sadece hükmün
açıklanmasını geri bırakmaktadır. Bu karar üzerine, edim ifa edilmez ise, mahkûmiyet
hükmü açıklanacaktır. Edim ifa edildi÷i takdirde geri bırakılan hüküm ortadan
kaldırılarak davanın düúmesine karar verilecektir (CMK 254/2)149.
b.Uzlaúmanın Gerçekleúmemesi
Uzlaúma sürecinin baúarısız sonuçlanması halinde, uzlaútırma iúlemleri
mahkeme, uzlaúmanın baúarısız sonuçlandı÷ını tespit ederek, duruúmanın devamına
148
Centel/Zafer, s.459; Özbek V., YTCK, s.1033; Özbek M., Uzlaútırma, s.317; Gökcan/Kaymaz,
s.198 vd; Hafızo÷ulları, s.36-37.
149
Gökcan/Kaymaz, s.198-199; Albayrak, s.135; Özen, 29.
71
karar verecektir. Dolayısı ile, uzlaúma müzakereleri sonunda úartlar gerçekleúmez ise
yargılamaya devam edilecek ve hükümle yargılamaya son verilecektir150.
II. KANUN YOLU MUHAKEMESøNDE UZLAùMA
Uzlaúmanın gerçekleúmesi halinde mahkemece verilecek düúme kararları
aleyhine istinaf yolu açıktır. Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve baúlama tarihine
kadar 1402 sayılı CMUK’un temyize iliúkin 305 ila 326. maddeleri yürürlü÷ünü
sürdürecektir151.
Bu bakımdan Bölge Adliye Mahkemeleri göreve baúlayana kadar, yerel
mahkemenin uzlaúma nedeniyle verdi÷i düúme kararına karúı yalnızca temyiz yolu açık
bulunmaktadır. Düúme kararının temyizi ile ilgili olarak akla úu soru gelebilir: Taraflar
aralarında anlaúarak uzlaúmıúlar ise kararı temyiz etmekte herhangi bir hukuki yararları
var mıdır? Taraflar, aralarında uzlaúmıúlar ise, görünüúte temyiz yoluna gitmekte hukuki
yaraları bulunmamaktadır. Buna karúın, Kanun’da, tarafların uzlaúmalarından sonra
temyiz yoluna gitmelerini engeller hüküm bulunmamaktadır. Taraflar, uzlaútıktan sonra,
herhangi bir nedenle haksızlı÷a u÷radıklarına kanaat getirerek kararı temyiz
edebileceklerdir. Bu gibi durumlarda, kararı temyiz etmekte hukuki yararlarının varlı÷ı
kabul edilmelidir. Ancak unutulmamalıdır ki Cumhuriyet savcısı, tarafların iradelerinin
özgür olmadı÷ını, uzlaúmanın bu iradeye dayanılarak verildi÷ini veya edimin hukuka
aykırı oldu÷u iddiası ile temyiz yoluna baúvurabilecektir. Ancak Yargıtay’ımızın bu
yönde ilginç bazı kararları bulunmaktadır. Buna göre Yargıtay, uzlaútırma kurumunun
sanık yararına usul hükümleri oldu÷u görüúüyle bu kurallara aykırılı÷ın Cumhuriyet
Savcısına temyiz yetkisi vermedi÷i görüúündedir152. Kural olarak, Yargıtayın kararlarına
katılmakla birlikte, savcı, iúin niteli÷ini de÷iúik görerek mahkemenin görevli olmadı÷ı
kanaatine varır ise temyiz yetkisine yine sahip olacaktır.
150
Centel/Zafer, s.459; Zafer, s. 135; Özbek V., YTCK, s.1033; Özbek M., Uzlaútırma, s.317;
Gökcan/Kaymaz, s.198 vd; Hafızo÷ulları, s.37.
151
5320 Sayılı CMK Yürürlük ve Uygulama ùekli Hakkında Kanun madde 8/1.
152
Y. 6. CD 2006/18842E. 2007/6393K., 23/05/2007 (Gökcan/Kaymaz, s.201, dn.25)
72
Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve baúlaması halinde kanun yolu bakımından
farklı bir uygulama yürürlü÷e girmiú olacaktır. Böylece do÷rudan temyiz yolu
kapanacak, kararlar için öncelikle istinaf yoluna baúvurulacaktır. CMK’nın 272/1.
maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karúı istinaf yoluna
baúvurulabilece÷i için, uzlaúmaya dayalı düúme kararlarına karúı istinaf yoluna gidilmesi
mümkün olacaktır
153
. Bölge Adliye Mahkemesi yaptı÷ı inceleme neticesinde, kararın
yerinde oldu÷u kanısına varır ise, istinaf baúvurusunun esastan reddine karar verecektir
(CMK m.280/a). Ancak Bölge Adliye Mahkemesi, baúvurunun kabulüne karar verir ise,
ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak davanın yeniden görülmesine karar verecektir
(CMK m.280/c)154.
Bölge Adliye Mahkemesi duruúma sonunda fiilin uzlaúmaya tabi oldu÷unu
tespit eder ise, CMK’nın 253 ve 254. maddeleri gere÷ince uzlaúma giriúiminde
bulunmak durumundadır. Mahkemenin uzlaúma giriúimi olumlu sonuçlanır ise, uzlaúma
nedeniyle davanın düúürülmesine veya kesin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilecektir. Buna karúın uzlaúma giriúimi olumsuz sonuçlanır ise, ilgili ceza
dairesi tarafından, fiilin niteli÷ine uygun olarak sanı÷ın cezasını tayin edilerek
hükümlülük kararı verilecektir155.
Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından uzlaúma hükümleri uygulanarak verilen
düúme kararlarına karúı istisnalar156 saklı kalmak üzere, temyiz yolu açıktır.
153
Genel kural bu olmakla beraber, CMK’nın 272/3. maddesi uyarınca bazı hallerde yerel mahkemece
verilen hükümler kesin olup isitinaf yoluna gidilemez. østinaf yolunun kapalı oldu÷u hükümler:
a- Sonuç olarak belirlenen ikibin lira dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümleri,
b- Üst sınırı beúyüz günü geçmeyen adli para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümleri,
c- Kanunlarda kesin oldu÷u belirtilmiú hükümler.
154
Gökcan/Kaymaz, s.203; Özbek M., Uzlaútırma, s.320.
155
Gökcan/Kaymaz, s.203.
156
østisnalar, CMK’nın 286/2. maddesinde belirtilmiútir. Buna göre: “Ancak;
73
Uzlaúma teklifinin taraflarca soruúturma
yahut kovuúturma aúamasında
reddedilmesi üzerine hüküm kurulmuú ise istinaf evresinde uzlaútırma hükümlerinin
istisnalar
dıúında
uygulanıp
uygulanamayaca÷ı
konusunda,
CMK’nın
254/1.
maddesinden yola çıkarak uzlaútırma yetkisi hâkim ya da savcı tarafından kullanılmıú
ise, bizce de yerinde olarak artık kanun yolu incelemesi yapan üst mahkemelerde tekrar
kullanılma olana÷ının olmadı÷ı kanaati bulunmaktadır157.
a) ølk derece mahkemelerinden verilen beú yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa
olsun adlî para cezalarına karúı istinaf baúvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi
kararları,
b) ølk derece mahkemelerinden verilen beú yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye
mahkemesi kararları,
c) Sulh ceza mahkemesinin görevine giren suçlarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerinden verilen
hükümlere iliúkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
d) Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere iliúkin suç
niteli÷ini de÷iútirmeyen bölge adliye mahkemesi kararları,
e) Sadece eúya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadı÷ına iliúkin ilk derece
mahkemesi kararlarını de÷iútirmeyen bölge adliye mahkemesi kararları,
f) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece
mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen beraat kararları
ile istinaf baúvurusunun esastan reddine dair kararları,
g) Davanın düúmesine, ceza verilmesine yer olmadı÷ına, güvenlik tedbirine iliúkin ilk derece
mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen davanın düúmesine, ceza
verilmesine yer olmadı÷ına, güvenlik tedbirine veya istinaf baúvurusunun reddine dair kararlar,
h) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koúuluyla aynı hükümde, cezalardan ve
kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları,
Temyiz edilemez.”
157
Zafer, s.138; Gökcan/Kaymaz, s.204.
74
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
UZLAùMANIN SONUÇLARI
I. CEZA øLøùKøSøNøN SONA ERMESø
Uzlaúma ile fail ve ma÷dur zararın giderilmesi konusunda anlaúmıú olmaktadırlar.
Uzlaúılan karar gere÷i, zarar kararlaútırılan tazminatın ödenmesi ya da edimin yerine
getirilmesi suretiyle giderildi÷inde ceza davası açılmamakta ya da açılan dava
düúürülmektedir. Böylelikle fail ile devlet arasındaki ceza iliúkisi sona ermekte ve
cezalandırılmaktan kurtulmaktadır. Soruúturma aúamasında, Cumhuriyet savcısı,
uzlaúmanın ve uzlaúılan hususun hukuka uygunlu÷unu ve edimin def’aten yerine
getirildi÷ini tespit eder ise, uzlaúmanın gerçekleúmesi nedeniyle kovuúturmaya yer
olmadı÷ı kararı verir. Kovuúturma aúamasında ise, uzlaúma gerçekleúir ise mahkeme
tarafından davanın düúmesine ya da úartları oluútu÷u takdirde hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilecektir ya da uzlaúma gerçekleúmez ve hükümde açıklık
bulunmaz ise yargılama devam edecektir158. Uzlaúmanın sa÷lanmasına karúın, edimin
ifasının süreklilik arz etmesi veya takside ba÷lanması, ileri bir tarihe atılması halinde
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilecektir.
Uzlaúma, uyuúmazlı÷ı hukuki ve cezai tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırmaktadır.
Zarar anlaúılan úekilde giderildi÷inden iúlenen suç nedeniyle tazminat davası
açılamayacaktır (Yön. m.23/7). Uzlaúma nedeniyle davanın düúürülmesi halinde,
CMK’nın 253/19. maddesi uyarınca uzlaúma kurumunun yasal sonucu olarak ma÷dur
hukuk mahkemesinde dava açamaz ve daha önceden açtı÷ı bir dava var ise uzlaúma
nedeniyle davacının feragat etti÷i varsayılır. Nitekim Kanuna aykırı olarak hakkında
koruma tedbirleri uygulananların, CMK’nın 144/1-c maddesi gere÷ince uzlaúmaları
halinde tazminat isteyemeyecekleri açık úekilde ifade edilmiútir. Ancak, tazminat davası
açılamayaca÷ı mutlak bir sonuç mudur? Zarar, sonradan ortaya çıkmıú ise tazminat
158
Özbek V., YTCK, s.1033; Gökcan/Kaymaz, s.198 vd.
75
davasının açılabilmesi gerekmektedir. Taraflar uzlaútıklarında görünüúte ortada tazminat
davası açmaları için hukuki yararları bulunmamaktadır. Ancak, uzlaúma anında
öngörülemeyen birtakım zararların ileri tarihte ortaya çıkması durumunda ma÷durun,
tazminat davası açması mümkün olmalıdır
II. TAZMøNAT TALEP EDøLEMEMESø
CMK’nın 253/19. maddesinde uzlaúma sa÷lanması halinde, soruúturma konusu suç
nedeniyle tazminat davası açılamayaca÷ı veya açılmıú olan davadan feragat edilmiú
sayılaca÷ı belirtilmiútir. Ayrıca úüphelinin edimini yerine getirmemesi halinde uzlaúma
raporu veya belgesi øcra øflas Kanunu’nun 38. maddesinde yazılı ilam niteli÷ini haiz
belgelerden sayılacaktır. Uzlaúmanın sa÷landı÷ı an, belgenin imzalandı÷ı an olmakla
birlikte uzlaúma raporu veya belgesinin ilam niteli÷ini haiz bir belge sayılabilmesi için
savcının onaylaması úarttır. Böylelikle, edim ifa edilmez ise alacaklı, ilamlı icra yoluyla
takip yapabilecektir159.
III. DøöER SONUÇLARI
Uzlaúma ile úüpheli veya sanık ile Devlet arasındaki ceza iliúkisi sona erdi÷inden
úüpheli ya da sanı÷ın yargılanmasından vazgeçilmekte, söz konusu fiili gerçekten iúleyip
iúlemedi÷i tartıúma konusu olmaktan çıkarılmıú olmaktadır. Dolayısı ile úüpheli veya
sanı÷ın üzerine atılı suçta kullanılan, suçun iúlenmesi için tahsis edilen veya suç
dolayısıyla ele geçen eúya hakkında TCK’nın 54/1. maddesinde ifade edilen eúya
müsaderesine gidilmesi olana÷ı bulunmamaktadır. Çünkü uzlaúma ile müsaderenin
zorunlu koúulu olan mahkûmiyet úartının gerçekleúmiú olması olana÷ı ortadan kalkmıú
bulunmaktadır. Yeni TCK’nın yürürlü÷e girmesinden itibaren, mahkûmiyet úartının olup
159
Gökcan/Kaymaz, s.207.
76
olmadı÷ı ö÷retide tartıúmalıdır160. Aynı durum kazanç müsaderesi (TCK m.55) için de
geçerlidir. Uzlaúmaya benzer kurumlardan olan önödemede, TCK’nın 75. maddesinde
müsadere ile ilgili özel hüküm getirilmiútir: “Bu madde gere÷ince kamu davasının
açılmaması veya ortadan kaldırılması, kiúisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına
ve müsadereye iliúkin hükümleri etkilemez.” Uzlaúmada da böyle özel bir düzenleme
yapılması yerinde olacaktır. Uzlaúma ile yargılama yapılmaksızın ya da yargılama
yapılmakta ise dava düúürülerek veyahut hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar
verilerek uyuúmazlık sona erdirildi÷inden uzlaúmaya konu suçu oluúturan fiil tekerrüre
esas olmayacaktır. Nitekim TCK’nın 58. maddesinden de tekerrür uygulaması için bir
mahkûmiyet hükmünün bulunması gerekti÷i anlaúılmaktadır.
Tarafların uzlaúması halinde, uzlaúmaya konu suç nedeniyle, yeniden dava
açılamayacaktır. Bunun yanında, asıl fail bakımından uzlaúma yoluna gidilmiú ise, tüzel
kiúiler bakımından da güvenlik tedbirlerinin uygulanabilmesi gerekmektedir. Nitekim
TCK’nın 60. maddesi uyarınca, bir kamu kurumun verdi÷i izne dayalı olarak, faaliyette
bulunan özel hukuk tüzel kiúisinin organ ya da temsilcisinin katılımıyla, iznin verdi÷i
yetkinin kötüye kullanılması yoluyla tüzel kiúi yararına iúlenen kasıtlı suçlardan
mahkûmiyet halinde güvenlik tedbirlerine hükmolunabilecektir.
160
TCK bakımından müsadere için, failin asıl suçtan mahkûm olmuú bulunması gerekmektedir
(Öztürk/Erdem, Ceza Hukuku, s.394), Karúı Görüú: Özgenç øzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi ùerhi,
Ankara 2005, s.697; Toroslu, s.290.
77
SONUÇ
Anglo Amerikan Hukuku’nda do÷an ve Anglo Amerikan Hukuku’nun etkisiyle
Kıta Avrupası Hukuku’na da giren uzlaúma, hem suçtan do÷an ma÷duriyetin giderilmesi
hem toplum barıúının sa÷lanması hem de yargı yükünün azaltılması amacıyla getirilen
bir kurumdur. Baúta ABD olmak üzere Anglo-Sakson hukuk anlayıúının geliútirdi÷i ve
Avrupa’da gitgide daha çok yayılmakta olan alternatif uyuúmazlık çözüm yöntemlerinin
ayrı bir kanunla düzenlenerek kurumsallaútırılmasının sa÷lanması, etkinli÷in ve iúlerli÷in
kazanılması ve devamının sa÷lanması bakımından önemli bir iúlev görebilecektir. Türk
Ceza Hukukunda yeni bir müessese olan uzlaúma, bir yandan alternatif uyuúmazlık
çözüm yöntemlerinde meydana gelen geliúmeler di÷er yandan ceza hukuku
sistemlerindeki felsefe de÷iúiminin bir sonucudur.
Türk Ceza Hukukunda kabul edilen uzlaúma kurumu bir yandan alternatif
uyuúmazlık çözüm yöntemleri bir yandan da ceza hukuku alanında ön plana çıkan
onarıcı adalet anlayıúına paralel úekilde kabul edilmiútir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlü÷e girdi÷i 1 Haziran 2005
tarihinden bu yana uzlaúma müessesesinin getiriliú amacına uygun bir sonuca
ulaúılamamıútır. Uzlaúmadan sa÷lanmak istenen faydaya ulaúılamamasında, müessesenin
yeni ceza yasalarıyla beraber yürürlü÷e girmesi, ceza yasalarının getirmiú oldu÷u baúka
yeni düzenlemelerin öncelik kazanmıú olmasının payı bulunmaktadır. Bunun yanında
yargılama hukuku bakımından öneme haiz bu kurumun ülkemizde ilk defa uygulama
alanı bulması ve yeterli alt yapıya sahip olmaması uygulanabilirli÷ini oldukça
güçleútirmiútir. Uzlaúmanın uygulanmamasının temelinde yatan bir neden de, toplumda
uzlaúma kültürünün yeterince yerleúememiú olmasıdır. Uzlaúma kurumuna, ülkemizde
halen so÷uk bakılmaktadır. Bunun nedenlerinden biri uzlaúmanın yargı dıúı bir çözüm
olarak kabul görüyor olmasıdır. Oysa ki uzlaúma, yargı makamları aracılı÷ı ile
sa÷landı÷ından, tam anlamıyla yargı dıúı bir çözüm yöntemi de÷ildir. Bu durumun
bilinilirli÷inin sa÷lanması amacı ile topluma yönelik konferans, panel, sempozyum
çalıúmaları yürütülmelidir. Ülkemizde ma÷dur, genel olarak failin cezalandırılması
78
yöntemi ile tatmin edilmektedir. Bu durum, uzlaúmanın uygulanabilirli÷inin önündeki
psikolojik engeldir. Bu nedenlerden ötürü, uzlaúma kurumunun uygulanmasına so÷uk
bakılmasının sosyolojik boyutu gözden uzak tutulmamalıdır.
Uzlaúma, yargının yükünü bir nebze olsun azaltabilmek maksadıyla düzenlenmiú
bir kurumdur. Ancak uygulamada uygulayıcıların ve hak sahiplerinin yeterli bilgiye
sahip olmamaları nedeni ile aksaklıklar yaúanmakta ve uzlaúma kurumu gerekti÷i gibi
uygulanamamaktadır. Alternatif uyuúmazlık çözümleri ile ilgili yasal düzenleme yapmak
kadar bu çözüm yöntemlerinin uygulanabilirli÷ini sa÷lamak da oldukça önemlidir. Bu
bakımdan Adalet Bakanlı÷ı, Türkiye Barolar Birli÷i ve Barolar ile birlikte interaktif
e÷itimler
yapılarak
kurumun
uygulanabilirli÷ini
sa÷layabilecektir.
Uzlaúmanın
sa÷lanamaması halinde, yargılamaya devam edilece÷inden yargı makamlarının iú yükü
beklenilenin aksine artmıú olacaktır. Bu durum uzlaúmanın handikapıdır. Bu durumun
önüne geçilebilmesi için Kanun’da alternatifler sunulmalıdır. Uzlaúmanın olumsuz
sonuçlanması halinde yargının iú yükünün artmamsı için ara modellerin geliútirilmesi
yararlı olacaktır. Örne÷in, CMK ile yürürlükten kalkan CMUK’taki úahsi dava,
uzlaúmanın olumsuz sonuçlanması hali için geri getirilerek do÷rudan kamu davası açma
zorunlulu÷u kaldırılmalıdır. Böylelikle, savcıların iú yükünün azaltılarak adaletin hızlı
iúlemesi sa÷lanabilecektir.
Anglo-Sakson kökenli bu müessesenin ülkemizde yeterince iúlevsel hale
getirilmesi, uygulamada karúılaúılacak boúlukların zamanla doldurulması ile mümkün
olacaktır. Çalıúmamız her ne kadar teoriye yönelik bir çalıúma olsa da uygulamada
ortaya çıkması muhtemel birçok sorun ile karúılaútık. Ülkemizde bu konuda daha önce
yapılmıú çalıúmaların azlı÷ı uygulayıcılar için ayrı bir sorun teúkil etmektedir.
Kanunumuzdaki düzenlemeler ile uzlaúma kurumu bir alt yapıya oturtulmuútur
ancak Kanundaki boúluklar varlı÷ını sürdürmekte olup uygulamada sıkça uzlaúmaya
baúvurulmadı÷ından bu konuda Yargıtay øçtihatları da netleúmiú de÷ildir. Ancak
bunların yanında uzlaúma kurumu ceza muhakemesi hukukunda birçok yenilik ve
79
kolaylık getirmektedir: Uzlaúma uygulanır ise, mahkemelerin is yükü oldukça
hafifleyecek, taraflar ispat yükümlülü÷ü altına girmeyecek, son yıllarda ortaya çıkan
ispatı güç ekonomik ve teknolojik suçların ispat zorunlulu÷u ortadan kalkacak,
ma÷durun tatmin edilmesi ve failin piúmanlık göstermesi ile adalet sa÷lanarak toplumsal
barıú tesis edilecektir.
80
BøBLøYOGRAFYA
•
Albayrak Mustafa, “Son Yasal Düzenlemeler Iúı÷ında Uzlaúma Kurumu
Üzerine Düúünceler”, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Yıl 2, S.10, Haziran 2007
•
Arslan Çetin/Azizo÷lu Bahattin, Yeni
Türk Ceza Kanunu ùerhi, Ankara
Kasım 2004
•
Artuk Mehmet Emin/ Ahmet Gökcen/ Yenidünya Caner, Ceza Hukuku Özel
Hükümler, 7. Bası, Ankara 2006
•
Aybay Rona, “AøHM’in øú Yükünün Azaltılması øçin Bir Öneri: Zorunlu
Uzlaútırma”, Türkiye Barolar Birli÷i Dergisi, S.67, 2006
•
Centel Nur/Zafer Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. Bası, østanbul Kasım
2008
•
Centel Nur/Zafer Hamide/Çakmut Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriú,
østanbul 2005
•
Çolak Haluk, “Yeni Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda
Cezai Uyuúmazlıkların Alternatif Çözüm Yolu Olarak; Uzlaúma (Mediation)”,
Türkiye Barolar Birli÷i Dergisi, S. 62, Mart/Nisan 2006
•
Çolak Haluk/Taúkın Mustafa, Açıklamalı- Karúılaútırılmalı- Uygulamalı Ceza
Muhakemesi Kanunu, Ankara 2005
81
•
Çulha Rıfat, “Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına
Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul 2005
•
Demirbaú Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2. Bası, Ankara 2005
•
Do÷ru Osman, ønsan Hakları Avrupa Mahkemesi øçtihatları, C.1, østanbul 2002
•
Donay Süheyl, Açıklamalı Ceza Muhakemesi Kanunu, østanbul 2005
•
Dönmezer Sulhi/Erman Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Cilt III,
østanbul 1983
•
Dural Mustafa/Ö÷üz Tufan, Türk Özel Hukuku Cilt II, Kiúiler Hukuku,
østanbul 2006
•
Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. baskı, østanbul 2001.
•
Ersoy U÷ur, “Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Hukuk Gündemi, S.2, A÷ustos 2005
•
Gökcan Hasan Tahsin/Kaymaz Seydi, Uzlaúma ve Önödeme, Ankara 2007
•
Gözübüyük ùeref/Gölcüklü Feyyaz,, Avrupa ønsan Hakları Sözleúmesi ve
Uygulaması, Ankara 2003
•
Hafızo÷ulları Zeki, “5237 sayılı Türk Ceza Kanununda Davanın ve Cezanın
Düúürülmesi”, Ankara Barosu Dergisi, 2006/3
•
Hakeri Hakan, Yeni Türk Ceza Hukukunun Temel Kavramları, Ankara 2005
82
•
Hekimo÷lu Fahrettin, Fransa’da Hukuki Danıúmanlık ve Arabuluculuk
Uygulaması”, Ankara Barosu Dergisi, 2002/2
•
Ildır Gülgün, Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, Ankara 2003
•
øçel Kayıhan/Sokullu Akıncı Füsun/Özgenç øzzet/Sözüer Adem/Mahmuto÷lu
Fatih/ Ünver Yener; øçel Suç Teorisi, 3. Bası, østanbul 2004
•
ønceo÷lu Sibel, Avrupa ønsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma
Hakkı, østanbul 2002
•
østanbul Barosu Bülteni, “Kolcuo÷lu: Uzlaúma Kurumunun Altyapısı Tam
Oluúmadı”, Yıl:3 S:25, Aralık 2005
•
Koç Cihan, Gerekçeli Karúılaútırma Tablolu 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu & Gerekçeli 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin ønfazı
Hakkında Kanun, Ankara
•
2005
Kunter Nurullah/Yenisey Feridun, Muhakeme Hukuku Olarak Ceza
Muhakemesi Hukuku, 13. Bası, øst.2005
•
Kunter Nurullah/Yenisey Feridun/Nuho÷lu Ayúe, Ceza Muhakemesi Hukuku,
15. bası, østanbul 2006
•
Legal Hukuk Dergisi, Temmuz 2007
•
Legal Hukuk Dergisi, A÷ustos 2007
83
•
O÷uzman Kemal/Öz Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, østanbul 2000.
•
Önder Ayhan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, C.II, østanbul 1989
•
Özbay øbrahim, “Alternatif Uyuúmazlık Çözüm Yöntemleri”, Erzincan Hukuk
Fakültesi Dergisi, C.X, S.3-4, Erzincan 2006
•
Özbek Mustafa, “Dünya Çapındaki Adalete
Ulaúım Hareketinin Ortaya
Çıkardı÷ı Geliúmeler ve Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, (Kısaltma:Alternatif
Uyuúmazlık Çözümü) Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2002, S.2
•
Özbek Mustafa, Ceza Muhakemesi Kanununda Uzlaútırma (Kısaltma:
Uzlaútırma) Ankara Üniversitesi HFD, C.54, S.3, Ankara 2005
•
Özbek
Mustafa,
“Avrupa
Konseyi
Bakanlar
Uyuúmazlıklarında Arabuluculuk Konulu Tavsiye
Kurulunun
Ceza
Kararı”, (Kısaltma: Tavsiye
Kararı) DEÜHFD, 2005
•
Özbek Veli Özer, CMK øzmir ùerhi, Yeni CMK’nın
Anlamı, øzmir 2005,
(Kısaltma: CMK)
•
Özbek Veli Özer, Yeni Türk Ceza Kanununun Anlamı-øzmir ùerhi, Ankara
2005, (Kısaltma: YTCK)
•
Özbek Veli Özer, Ceza Hukukunda Suçtan Do÷an Ma÷duriyetin Giderilmesi,
Seçkin Yayınevi, Ankara (Kısaltma: Suçtan Do÷an Ma÷duriyet).
84
•
Özen Atilla, “Yeni Düzenlemeler Iúı÷ında Uzlaúma”, østanbul Barosu Dergisi,
C:81, S.1, 2007.
•
Özgenç øzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi ùerhi, Ankara 2005.
•
Özgenç øzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2006.
•
Öztürk Bahri/Erdem Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik
Tedbirleri Hukuku, 10. bası, Ankara 2008 (Ceza Hukuku).
•
Öztürk Bahri/Erdem Mustafa Ruhan, Uygulamalı Yeni Ceza Muhakemesi
Hukuku, 12.baskı, Ankara 2008 (Ceza Muhakemesi).
•
Öztürk Yavuz, “Uygulayıcı Gözüyle Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda
Uzlaúma, Yayına Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul 2005.
•
Parlak Engin, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, (Yayınlanmıú Yüksek Lisans
Tezi), Kocaeli 2006.
•
Soysal Tamer, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi
Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul 2005.
•
ùahin Cumhur, “CMK Uygulamasının Bir Yılı”, Hukuki Perspektifler Dergisi,
S. 07, Temmuz 2006.
•
Taylor Susan C., Victim – Offender Reconciliation Program A New Paradigm
Toward Justice (The University of Memphis Law Review 1996, Vol.26, s.11871195).
85
•
Tezcan Durmuú/Erdem Mustafa Ruhan/Sancakdar O÷uz/Önok Rıfat
Murat, Avrupa ønsan Hakları Sözleúmesi El Kitabı, Ankara 2006.
•
Toroslu Nevzat, Ceza Hukuku, Ankara 2005.
•
Yaúar Osman, Uygulamalı Türk Ceza Yasası Genel Hükümler, Ankara 2000.
•
Yaúar Osman, Uygulamalı ve Yorumlu 5271 Sayılı Yeni Ceza Muhakemesi
Kanunu, Ankara 2005.
•
Yenisey Feridun, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, østanbul 2007.
•
Yenisey Feridun, Suçların Azaltılması ve Ceza Hukuku Ultima Ratio, øBD
1994, C.68, S.10-11.
•
Yıldırım Zeynep, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Legal Hukuk Dergisi,
ùubat 2007.
•
Yıldız Ali Kemal, “Uzlaúma-ùikayet øliúkisi (YTCK m.73)”, Ceza Muhakemesi
Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan:Feridun Yenisey, østanbul 2005.
•
Yılmaz Ömer, “Onarıcı Adalet Sistemi: Birey-Toplum-Devlet øliúkilerinde Yeni
Bir Mücadele Alanı” (Suç Ma÷durları, Editör: Halil øbrahim Bahar), Ankara
2006.
•
Yılmaz Zekeriya, Notlu-Gerekçeli-Genel Açıklamalı Yeni TCK, Ankara
2004.
•
Yurtcan Erdener, CMK ùerhi, østanbul 2005.
86
•
Zafer Hamide, Türk Ceza Hukuku’nda
Fail-Ma÷dur Uzlaúması, Maltepe
Üniversitesi HFD, 2006/2 Maltepe Üniversitesi Yayınları, øst. 2006.
•
Zafer Hamide, “Ceza Muhakemesi Hukukunda Özelleúme E÷ilimi: Uzlaúma”,
Prof. Dr. Ergun Önen’e Arma÷an, øst. 2003.
•
Zevkliler Aydın/Havutçu Ayúe/Gürpınar Damla, Medeni Hukuk Temel
Bilgiler, 6. Bası, Ankara 2008.
•
http://ihami.anadolu.edu.tr
87
Download