T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU HUKUKU ANABİLİM DALI KAMU HUKUKU PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA UZLAŞMA Candide ŞENTÜRK Danışman Doç. Dr. Mustafa Ruhan ERDEM 2009 Yemin Metni Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum ”Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma” adlı çalışmanın, tarafımdan, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım eserlerin kaynakçada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım. Tarih ..../..../....... Adı SOYADI İmza ii YÜKSEK LİSANS TEZ SINAV TUTANAĞI Öğrencinin Adı ve Soyadı Anabilim Dalı Programı Tez Konusu Sınav Tarihi ve Saati : Candide ŞENTÜRK : Kamu Hukuku : Kamu Hukuku : Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma : Yukarıda kimlik bilgileri belirtilen öğrenci Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün …………………….. tarih ve ………. sayılı toplantısında oluşturulan jürimiz tarafından Lisansüstü Yönetmeliği’nin 18. maddesi gereğince yüksek lisans tez sınavına alınmıştır. Adayın kişisel çalışmaya dayanan tezini ………. dakikalık süre içinde savunmasından sonra jüri üyelerince gerek tez konusu gerekse tezin dayanağı olan Anabilim dallarından sorulan sorulara verdiği cevaplar değerlendirilerek tezin, BAŞARILI OLDUĞUNA DÜZELTİLMESİNE REDDİNE ile karar verilmiştir. OY BİRLİĞİ OY ÇOKLUĞU Ο Ο* Ο** Jüri teşkil edilmediği için sınav yapılamamıştır. Öğrenci sınava gelmemiştir. Ο Ο Ο*** Ο** * Bu halde adaya 3 ay süre verilir. ** Bu halde adayın kaydı silinir. *** Bu halde sınav için yeni bir tarih belirlenir. Tez burs, ödül veya teşvik programlarına (Tüba, Fulbright vb.) aday olabilir. Tez mevcut hali ile basılabilir. Tez gözden geçirildikten sonra basılabilir. Tezin basımı gerekliliği yoktur. Evet Ο Ο Ο Ο JÜRİ ÜYELERİ İMZA …………………………… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red ……………... ………………………………□ Başarılı □ Düzeltme □Red ……….......... …………………………...…□ Başarılı □ Düzeltme □ Red ……….…… iii ÖZET Yüksek Lisans Tezi Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma Candide Şentürk Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Programı Kanun koyucu mahkemelerin iş yükünü göz önüne alarak, gelişen ve değişen hukuk yaklaşımlarından uzak kalmamak adına, önemsiz görünen bazı uyuşmazlıkların mahkemelere intikal etmeden hakkaniyetin yerine gelmesi, sosyal barışın tesisi için uzlaşma kurumunun 5237 sayılı TCK ile hayatımıza girmesini sağlamıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 253. maddesinde düzenlenen uzlaşma kurumu temelde; şikayete bağlı suçlarda fail ve mağdurun uzlaşması ile uyuşmazlığın sona erdirilmesi esasına dayanmaktadır. Suçun yol açtığı zararın giderilmesi bakımından fail ile mağdurun uzlaştırmacı aracılığı ile anlaşmaları durumunda suçla ilgili olarak başlatılan soruşturma takipsizlik kararı ile sonuçlanacaktır. Kovuşturma aşamasında ise uzlaşma sonucunda mahkeme düşme kararı verecektir. Kurumun, hukuk dünyamıza girişinin 3. yılında olsak da iş bu kurum hâlâ aydınlık yüzünü layığı ile gösterememiştir. Bu nedenle tezimizde, çok iyi bilinmeyen 5560 sayılı Kanunla büyük yenilik ve değişikliğe uğramış kurumun hukukumuzda başarılı biçimde uygulanabilmesi için, kimi tartışmalı noktalarda fikirlerimizi beyan ederek bu konuda katkıda bulunmaya çalışacağız. iv Uzlaşma kurumu üçüncü yılını doldurmasına karşın bir iki eserden fazla kaynak bulunmamaktadır. Bu bakımdan da kurumun uygulanmasında halen tereddütler mevcuttur. Çalışmamız dört bölümden oluşmaktadır. Çalışmamızın birinci bölümünde, uzlaşma kavramı, uzlaşmanın hukuki niteliği, tarihsel gelişimi mukayeseli hukukta uzlaşma, uzlaşma ve ceza hukuku ilkeleri üzerinde durulmuştur. İkinci bölüde, uzlaşmanın koşulları anlatılmıştır. Üçüncü bölümde, uzlaşma muhakemesi (yöntemleri) başlığı altında, soruşturma, kovuşturma ve kanun yolu muhakemesinde uzlaşma anlatılmıştır. Dördüncü ve son bölümde ise, uzlaşmanın sonuçları ifade edilmiştir. Tezin içeriğinde tartışmalı noktalarda yaptığımız açıklamaların, bu konuda detaylı çalışmalara ve uygulamaya katkıda bulunmak adına küçükmütevazi girişimlerden ibaret olduğunu belirterek iş bu çalışmanın uzlaşma kurumunun Türkiye’de yerleşmesine katkıda bulunmasını dileriz. Anahtar Kelimeler: Uzlaşma, fail-mağdur uzlaşması, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma, Uyuşmazlığın Uzlaşma Yoluyla Giderilmesi. v ABSTRACT Master Thesis The Conciliation in The Criminal Procedure Law Candide Şentürk Dokuz Eylül University İnstitute of Social Scieces Department of Public Law Public Law Program The Turkısh Legislator, for the purpose of not to diverge from improving and changing law approaches- has provided the conciliation concept take part in our lives, considering the courts’ workloads, to perform equity and to institute social peace before transiation of inconsiderable controversies to the courts, by TCK (Turkish Criminal Law) numbered 5237. The conciliation consept, which has been regulated at the Article 253 f Code Of Criminal Procedure, is based on the principle of the conciliation of perpetrator with aggrived person fort he crimes depanded upon complaint. The inquiry fort he crime would be concluded via quashed indictment as regarding the effacement of the loss (damnum) which is performed conciliation by the concilator between perpetrator and aggrived person. That concept could not show its bright face despite being in effect for three years in Turkish Law. Fort his reason, we will contribute in that subject by declaring our opinions about controversial matters related with the concept which has been improved and had major changes by the Law numbered 5560, that is not well known as well. Despite being in third year in our lives, there is not much written sources which are elucidating the subject of the conciliation concept with its details vi except a few studies. On the occasion of this stituation, there are lots of hesitations about application of this concept. Our study is composed of four parts. The concept, legal character of concilation, the concilation in the comparative law, the concilation and the criminal law principles are mentioned at the first chapter. At the second chapter, the rules of the concilation had been described. And at the third chapter, the topics the concilation of investigation, final investigation, process of law procedure had been defined under the “methods of concilation” headline. At the fourth and final section of our study, the results of concilation had been expressed . We request acceptence of this study, by mentioning that our declarations about the controversial matters are consist of modest enterprises and to contribute for the detailed studies about the subject. Key Words: The conciliation, The conciliation between perpetrator and aggrieved person, The Conciliation in The Criminal Procedure Law, To settle a controversy by the concilation vii øÇøNDEKøLER YEMøN METNø……………………………………………………………………. ii TUTANAK………………………………………………………………………… iii ÖZET ……………………………………………………………………………… iv ABSTRACT ………………………………………………………………………. vi øÇøNDEKøLER…………………………………………………………………… viii KISALTMALAR ……………………………………………………………….. xiii GøRøù …………………………………………………………………………… xiv BøRøNCø BÖLÜM UZLAùMA KAVRAMI, HUKUKSAL NøTELøK, UZLAùMANIN TARøHSEL GELøùøMø, MUKAYESELø HUKUKTA UZLAùMA, UZLAùMA VE CEZA MUHAKEMESø HUKUKU øLKELERø I. KAVRAM VE HUKUKSAL NøTELøK ………………………........................... 1 A- Kavram …………………………………………………….............. 1 B- Hukuksal Nitelik ...………………………………………………… 3 II. TARøHSEL GELøùøM……………………………………................................. 4 III. MUKAYESELø HUKUKTA UZLAùMA….…………………………………. 9 A. Alman Hukukunda…………………………………………………. 9 B. Fransız Hukukunda……….………………….……………….......... 12 C. øtalyan Hukukunda…………………………….………………....... 13 D. Amerikan Hukukunda ……………………………………………... 14 IV. UZLAùMA VE CEZA MUHAKEMESø HUKUKU øLKELERø.……………. 16 A. Genel Olarak…………………………………………………………. 16 B. Adil Yargılanma Hakkı ve Uzlaúma………………………………...... 17 C. Hak Arama Hürriyeti ve Uzlaúma…………………………………….. 18 D. Adalet ilkesi ve Uzlaúma……………………………………………...19 E. Aleniyet ølkesi ve Uzlaúma…………………………………………… 19 F. Eúitlik ølkesi ve Uzlaúma………………………………….……….... 20 G. Ba÷ımsız ve Tarafsız Hakim ølkesi ve Uzlaúma……………………. 21 viii H. Masumluk Karinesi ve Uzlaúma…………………………………...... 21 I. Makul Sürede Yargılanma Hakkı ve Uzlaúma……………………....... 22 J. Silahların Eúitli÷i ølkesi ve Uzlaúma………………………………...... 22 K. Kamu Davasının Mecburili÷i ølkesi ve Uzlaúma…………………....... 23 L. Re’sen Araútırma ølkesi ve Uzlaúma…………………………………. 24 M. Maddi Gerçe÷in Araútırılması ølkesi ve Uzlaúma……………………. 24 øKøNCø BÖLÜM UZLAùMANIN KOùULLARI I. UZLAùMANIN KOùULLARI………………………………………………... 26 A. Suçun Uzlaúma Kapsamında Bulunması…………………………….. 26 1. Uzlaúmaya Tâbi Suçlar………………………………………… 27 a. ùikayete Tâbi Suçlar……………………………………….. 27 b. ùikayete Tâbi Olup Olmadı÷ına Bakılmaksızın Türk Ceza Kanunu’nda Yer Alan Suçlar………………..……………….. 28 c. Etkin Piúmanlık Hükümlerine Yer Verilen Suçlar øle Cinsel Dokunulmazlı÷a Karúı Suçlar………………..……………...... 29 2. Özel Kanunlardaki Durumlar........................................................ 29 3. De÷erlendirme.............................................................................. 31 B. Muhakeme ve Cezalandırma ùartlarının Varlı÷ı…………………….. 31 C. Ma÷durun Gerçek Kiúi veya Tüzel Kiúi Olması……………………… 32 D. ùikayete Tâbi Suçlar Bakımından ùikayet Koúulu………………….. 33 1. ùikayet Hakkı ve Yetkisi………………………………………... 33 a. Küçükler Bakımından ùikayet Yetkisi……………………… 34 b. Küçükle Kanuni Temsilcisinin Menfaatinin Çatıúması……... 36 2. ùikayet Hakkının Kullanılıú Biçimi…………………………...... 37 3. ùikayetten Feragat ve Vazgeçme………………………………. 37 E. Uzlaúmanın Yetkili Kimse Tarafından Yapılması …………………… 39 1. Uzlaúma Hakkı ve Yetkisi ……………………………………… 39 aa. Genel Olarak …………………………………………….. 39 bb. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Küçük Olması ix Halinde………………………………………………… 39 aaa. ùikayete Tâbi Suçlar Bakımından ……………… 39 bbb. Re’sen Soruúturulan ve Kovuúturulan Suçlar Bakımından ……………………………………. 40 cc. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Reúit Olması Halinde …………………………………………………. 41 aaa. ùikayete Tâbi Suçlar Bakımından ……………… 41 bbb. Re’sen Soruúturulan ve Kovuúturulan Suçlar Bakımından ……………………………………… 41 dd. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Ölmesi Halinde …………………………………………………. 41 2. De÷erlendirme ............................................................................. 43 F. Zararın Giderilmesi Bakımından Anlaúmaya Varılması ……………. 43 G. Uzlaúmanın Hâkim veya Cumhuriyet Savcısı Tarafından Tespit Edilmesi ……………………………………………………………... 46 H. Zararın Uzlaúmaya Uygun Olarak Giderilmesi ……………………... 46 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM UZLAùMA MUHAKEMESø (YÖNTEMø) I. SORUùTURMA EVRESøNDE UZLAùMA ……………………………….. 48 A. Uzlaúma Teklifi …………………………………………………………… 48 1. Uzlaúma Teklifinin Usul ve Esasları ……………………………… 48 2. Küçüklere ve Kısıtlılara Uzlaúma Teklifi …………………………. 49 3. Cumhuriyet Savcısının Uzlaúma Teklifi ………………………….. 51 4. Teklifin Tebligat veya østinabe Yoluyla Yapılması ………………. 52 5. Kollu÷un Uzlaúma Teklifi ………………………………………… 52 6. Uzlaúma Teklifinde Karar Verilmesi ……….……………………. 53 B. Cumhuriyet Savcısının Uzlaútırmayı Gerçekleútirmesi ……………………. 54 C. Uzlaútırmacı Vasıtasıyla Uzlaúma …………………………………………. 56 1. Uzlaútırmacının Atanması…………………………………………. 56 a. Uzlaútırmacı Olabilecek Kimseler ………………………. 56 x b. Uzlaútırmacının Görevi ………………………………….. 58 2. Uzlaútırmacının Göreve Baúlaması ve Müzakereleri Yürütmesi.......... 59 3. Müzakerelerin Uzlaúmayla Sonuçlanması ………………………….. 60 4. Müzakerelerde Uzlaúmanın Sa÷lanamaması………………………. 61 D. Uzlaútırma Süresi …………………………………………………............... 62 E. Uzlaútırmacının Rapor Sunması……………………………………………... 62 F. Zamanaúımı …..……………………………...................................................63 G. Soruúturma Aúamasında Uzlaúmanın Sonuçları…………………………….. 64 II. KOVUùTURMA EVRESøNDE UZLAùTIRMA ………………………………65 A. Uzlaútırma Usulü ………………………………………………………........65 1. Uzlaútırmanın Hâkim Tarafından Yapılması …………………….. 65 2. Tarafların Uzlaúarak Mahkemeye Baúvurmaları…………………. 67 B. øddianamenin øadesi Nedeni Olarak Uzlaútırma ……………………….... 68 C. Mahkemede Uzlaútırmaya Baúvurulabilecek Haller……………………….. 69 1.Suçun Uzlaúmaya Tabi Oldu÷unun Mahkemede Anlaúılması ………69 a. Suçun Nitelik De÷iútirmesi Nedeniyle Uzlaútırma Uygulaması .... 69 b. Suçun Uzlaúmaya tâbi Oldu÷unun ølk Kez Kovuúturma Evresinde Anlaúılması ........................................................................................ 69 2.Soruúturma Evresinde Taraflara Ulaúılamadı÷ı øçin Uzlaútırma Teklifinin Yapılamamıú Olması……………………………….............. 70 3. Dava Açıldıktan Sonra Kanun De÷iúikli÷i Nedeniyle Suçun Uzlaúma Kapsamına Girmesi …………………………………………............... 70 4. Kovuúturma Aúamasında Uzlaúmanın Sonuçları ………………...... 71 a. Uzlaúmanın Gerçekleúmesi ……………………………………... 71 b. Uzlaúmanın Gerçekleúmemesi ………………………………….. 71 III. KANUN YOLU MUHAKEMESøNDE UZLAùMA ………………………… 72 xi DÖRDÜNCÜ BÖLÜM UZLAùMANIN SONUÇLARI I. CEZA øLøùKøSøNøN SONA ERMESø………………………..…………...........75 II. TAZMøNAT TALEP EDøLEMEMESø………………………………………..76 III. DøöER SONUÇLARI ………………………………………………………..76 SONUÇ ……………………………………………………………………...........78 BøBLøYOGRAFYA ………………………………………………………………81 xii KISALTMALAR AB : Avrupa Birli÷i ADR : Alternative Dispute Resolution (Alternatif Uyuúmazlık Çözümü) AøHS : Avrupa ønsan Hakları Sözleúmesi Any : Anayasa bkz. : bakınız CMK : Ceza Muhakemesi Kanunu dn. : dipnot HFD. : Hukuk Fakültesi Dergisi øBK : øçtihadı Birleútirme Kararı øst. : østanbul m. : madde no. : numara p. : paragraf s. : sayfa S. : Sayı TCK : Türk Ceza Kanunu TMK : Türk Medeni Kanunu xiii GøRøù Uzlaúma, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve 5271 sayılı CMK ile hayatımıza 2005 yılında girmiútir. Bu müessesen temelleri ilk olarak Amerika’da atılmıú olup (mediation) mahkemeler önünde birikmiú davaları ve iú yükünü azaltmayı amaçlayan bu müessese aynı zamanda ma÷duriyetin kısa süre içersinde giderilmesini sa÷layan, toplumsal huzur ve asayiúi sa÷layıcı bir unsurdur. Uzlaúma kurumu Amerika’da baúlamakla beraber zamanla Avrupa Konseyi tarafından benimsenmiú ve 15 Eylül 1999 tarih, R(99)19 sayılı tavsiye kararı ile Avrupa Birli÷i(AB) standartları arasında sayılmaya baúlamıútır. AB’nin kazanımları arasında “uyuúmazlı÷ın saptırılması” olarak adlandırılmaktadır1. CMK’da 5560 sayılı Kanunla (06/12/2006T.) yapılan de÷iúiklik sonrası uzlaútırılma giriúiminde bulunulması gereken suçlar sayılmıútır. Bu kurumun uygulanabilirli÷inin önündeki engeller 5560 sayılı Kanun ile büyük oranda giderilmiú olup Uygulama Yönetmeli÷i ile ayrıntılar açıklanmıútır. Uzlaúma kurumu her ne kadar soruúturma aúamasında çeúitli nedenlerle (tebligat yapılması vs.) süreci uzatır görünse de gerçekte adlî iúleyiú bakımından büyük yararlar sa÷lamaktadır. ùöyle ki; ma÷dur uzun dava süreci sonunda adaletin sa÷lanmasını beklemek yerine sürecin içine katılmakta ve suçla ihlal edilmiú hakkından dolayı tatmin edilmekte ve devlet uzun yargılama aúamasındaki kırtasiyecilik ve iú yükünden kurtulmaktadır. Uzlaúma sürecinin baúlatılabilmesi, failin suçu kabullenmesine ba÷lı olup uzlaúmanın olumlu sonuçlanması durumunda, failin suçlulu÷u konusunda mahkemece bir fikre sahip olunması kaçınılmazdır. Bu bakımdan da uzlaúma kurumu ceza hukuku için önemini ve hassasiyetini göstermektedir. 1 Kunter Nurullah/Yenisey Feridun, Muhakeme Hukuku Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 13. Bası, øst.2005, s. 388 p.(50.5). xiv Ça÷daú hukuk sistemlerinin vazgeçilmezi haline gelmiú bu kurum ile daha adil bir hukuk düzenine ulaúılacak, iú yükü önemli oranda azaltılıp adli sistem rahatlatılacaktır. xv BøRøNCø BÖLÜM UZLAùMA KAVRAMI, HUKUKSAL NøTELøK, UZLAùMANIN TARøHSEL GELøùøMø, MUKAYESELø HUKUKTA UZLAùMA, UZLAùMA VE CEZA MUHAKEMESø HUKUKU øLKELERø I. KAVRAM VE HUKUKSAL NøTELøK A. Kavram En basit úekliyle uzlaúma, ma÷dur, savunma ve iddianın belirli menfaatler karúılı÷ında anlaúarak muhakemeyi sona erdirmeleridir2. Uzlaúmanın uygulanma úekli ve metodu CMK’nın 253. maddesinde ayrıntıları ile düzenlenmiú bulunmaktadır. Maddede uzlaútırmada uzlaútırıcının özellikleri ayrıntılı úekilde vurgulanmıú olup kurumun adının “uzlaúma” mı yoksa “uzlaútırma” mı olması gerekti÷i konusunda bu bakımdan farklı görüúler mevcuttur3. Kanımızca kurumdan beklenen fayda, fail ile ma÷durun uzlaútırmacı vasıtası ile uzlaúması oldu÷undan uzlaútırma, uzlaúma bakımından geri planda kalmaktadır. Bu bakımdan kurumun “uzlaúma” baúlı÷ı altında düzenlenmesi yerindedir. 2 Yenisey Feridun, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, østanbul 2007, s.6; Centel Nur/Zafer Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. bası, østanbul Kasım 2008, s.449; Zafer Hamide, Türk Ceza Hukuku’nda Fail-Ma÷dur Uzlaúması, Maltepe Üniversitesi HFD, 2006/2 Maltepe Üniversitesi Yayınları, øst. 2006, s.19 vd.; Zafer Hamide, “Ceza Muhakemesi Hukukunda Özelleúme E÷ilimi: Uzlaúma”, Prof. Dr. Ergun Önen’e Arma÷an, øst. 2003, s.728; Özbek Veli Özer, CMK øzmir ùerhi, Yeni CMK’nın Anlamı, øzmir 2005, (Kısaltma: CMK), s.993. ; Özbek Veli Özer, Yeni Türk Ceza Kanununun Anlamı-øzmir ùerhi, Ankara 2005, (Kısaltma: YTCK), s.638; Özbek Mustafa, Ceza Muhakemesi Kanununda Uzlaútırma (Kısaltma: Uzlaútırma) Ankara Üniversitesi HFD, C.54, S.3, Ankara 2005, s.290 vd.; østanbul Barosu Bülteni, “Kolcuo÷lu: Uzlaúma Kurumunun Altyapısı Tam Oluúmadı”, Yıl:3 S:25, Aralık 2005, s.1; Hafızo÷ulları Zeki, “5237 sayılı Türk Ceza Kanununda Davanın ve Cezanın Düúürülmesi”, Ankara Barosu Dergisi, 2006/3, s.32; Yıldırım Zeynep, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Legal Hukuk Dergisi, ùubat 2007, s.461; Albayrak Mustafa, “Son Yasal Düzenlemeler Iúı÷ında Uzlaúma Kurumu Üzerine Düúünceler”, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Yıl 2, S.10, Haziran 2007, s.132; Ersoy U÷ur, “Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Hukuk Gündemi, S.2, A÷ustos 2005, s.64-65. 3 Gökcan Hasan Tahsin/Kaymaz Seydi, Uzlaúma ve Önödeme, Ankara 2007, s.46; Özbek M., Uzlaútırma, s.294-295. 1 Ceza Muhakemesi Kanununa Göre Uzlaútırmanın Uygulanmasına øliúkin Yönetmelik’in 4. maddesinde uzlaúma; “uyuúmazlı÷ın taraflarının …. anlaútırılmaları veya anlaúmaları” olarak tanımlanmıútır. Uzlaúma, yargılamaya iliúkin bir uyuúmazlık hakkında fail ile ma÷durun iúbirli÷i yapması suretiyle ma÷duriyetin giderilerek belli bir sonca varılması olarak da ifade edilebilir. Ancak uzlaúmanın kanun metninden çok daha geniú bir anlama sahip oldu÷u genel olarak kabul görmektedir4. Nitekim ma÷duriyetin giderilmesi için çeúitli aúamalarda savcı, kolluk, uzlaútırmacı, fail, ma÷dur devreye girmektedir. CMK’da düzenlenmiú olan uzlaúma kurumu, ma÷dur-fail arasındaki uyuúmazlık çözüm sürecine tarafsız üçüncü kiúinin (neutral third party) katılımını öngörmektedir. Muhakeme dıúı, muhakeme içi sistem bakımından uzlaúmayı de÷erlendirecek olursak: - Muhakeme içi sistem (Klasik Ceza Muhakemesi Sistemi): Bu sistemde, uyuúmazlı÷ın çözümünde yargılama hukuku kuralları uygulanmakta fakat, failin ma÷duriyeti gidermesi durumunda davanın/cezanın ertelenmesi, cezada indirim yapılması gibi durumlar söz konusu olmaktadır5. - Muhakeme dıúı sistem (Diversion): Fail-ma÷dur uzlaúmasını ifade etmektedir. Bu sistemde fail ile ma÷dur uzlaúarak uyuúmazlık sonlandırılır. Günümüz Ceza Muhakemesi Hukukunda faili cezalandırmak yerine fail-ma÷dur arasındaki ihtilafı ceza muhakemesi dıúında karúılıklı anlaúarak çözmek geleneksel ceza muhakemesine önemli bir alternatiftir. Fail ma÷dur uzlaúması birbirini izleyen iki aúamadan oluúur:-suçun iúlenmesiyle fail-ma÷dur arasında meydana gelen ihtilafı ortadan kaldırmak,- ma÷duriyeti gidermek. Bu yönteme göre, fail ile ma÷dur mümkün olan en kısa sürede, soruúturmanın sona ermesinden sonra ve fakat kovuúturmanın baúlamasından önce tarafsız bir aracının6 huzurunda iradi 4 Gökcan/Kaymaz, s.47.; ùahin Cumhur, CMK Uygulamasının Bir Yılı, Hukuki Perspektif Dergisi, 2006, s.222 vd. 5 Gökcan/Kaymaz, s.48; ÖzbekV, s.638-639; Özbek M., Uzlaútırma, s.293. 6 Günümüz ceza muhakemesi hukukunda aracılık kiúisel özellikler gerektirmektedir. Tarafsızlık, 2 olarak bir araya gelirler suçun sebep ve sonuçlarını müzakere ederler ve uzlaúırlar7. Bu yöntem ile uyuúmazlı÷ın çözümü bir anlamda özelleútirilmiútir8. Uzlaúmanın sa÷lanmıú olması durumunda, taraflar mahkemeye ma÷duriyetin giderilmesi hususunda bir tür öneri sunarlar. Mahkeme, ma÷duriyetin giderilmesi edimine ya tek baúına bir yaptırım olarak ya da baúka uygun gördü÷ü di÷er bir ceza ile tamamlanmıú bir yaptırım olarak hükmeder. Uzlaúma sonucunda en sık karúılaúılan sonuç, maddi zararın tazminidir. Ancak uzlaúma sonucunda elde edilebilecek tek sonuç bununla sınırlı de÷ildir. Kamuya faydalı bir müessese için çalıúma, özür dileme gibi çözümlerle de karúılaúılmaktadır9. B. Hukuksal Nitelik Fail-ma÷dur uzlaúmasında taraflar olayla ba÷lantısı olmayan bir üçüncü kiúi önünde iradelerine uygun olarak ceza uyuúmazlı÷ını gidermektedirler. Uzlaúma kurumunda, önödemeden farklı olarak ma÷dur, úüpheli veya sanıkla uzlaúarak ceza muhakemesinin ilerlemesine engel olmaktadır. Bu yönüyle uzlaúmaya muhakeme engeli de denilebilir. Nitekim uzlaúma halinde soruúturma safhasında bulunuluyor ise Cumhuriyet Savcılı÷ınca kovuúturmaya yer olmadı÷ına karar verilmekte iken kovuúturma aúamasında davanın düúürülmesine karar verilmektedir. Uzlaúmada ma÷durun zararının giderilmesi halinde úikayetten vazgeçilmesi söz konusu olmaktadır. Bu úekilde failin cezalandırılma olana÷ı ortadan kaldırıldı÷ından uzlaúma ceza iliúkisini düúüren bir hal olarak da nitelenebilmektedir. Bu bakımdan uzlaúma hem ceza hukuku kurumu hem de yargılama hukuku kurumu olarak görünmektedir10. Ancak Zafer’e göre, yargılamaya iliúkin Kanunlar failin lehine veya aleyhine oldu÷una bakılmaksızın ønsan psikolojisinden anlama, olaylara objektif bakabilme, ikna edicilik bu özelliklerin baúında sayılmaktadır. 7 Fail-ma÷dur uzlaúması barıúmanın bir türüdür. Ancak uzlaúma, fail ile ma÷durun durumu psikolojik olarak kabulünden daha çok uzlaúma için tarafların aktif katılımını gerektirir. Dolayısı ile fail-ma÷dur uzlaúması failin bir edimini zorunlu kılar. 8 Gökcan/Kaymaz, s.47; Özbek V.Ö., Açıklamalı YTCK, s. 638. 9 Özbek V.Ö., YTCK, s.640-641, Özbek M., Uzlaútırma, s.293, 314. 10 Yenisey, s.5; Centel/Zafer, s.450-451; Zafer, s.124; ùahin Cumhur, “CMK Uygulamasının Bir Yılı”, Hukuki Perspektifler Dergisi, S. 07, Temmuz 2006, s.2; Gökcan/Kaymaz, s.50; Ildır Gülgün, Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, Ankara 2003, s.165. 3 uygulama alanı bulaca÷ından uzlaúma bir muhakeme iúlemidir ve muhakemenin akıúını etkilemektedir11. Uzlaúma kurumu, alternatif uyuúmazlık çözüm yöntemlerinden biridir12. Bizce de uzlaúma, ceza muhakemesi hukukuna iliúkin özelliklerin a÷ır bastı÷ı bir kurumdur. Uzlaúmada amaçlananlardan biri de kamu davası açılmadan soruúturma aúamasında, uyuúmazlı÷ın çözümlenmesidir. Bu bakımdan úikayete tabi suçlar bakımından, Cumhuriyet Savcısının uzlaúma yoluna baúvurması zorunlu olup aksi hal CMK’nın 174. maddesi gere÷ince iddianamenin iadesini gerektiren bir nedendir. Uzlaúmanın sa÷lanması halimde Savcının soruúturmaya devam ederek kamu davası açma imkanı yoktur. Bu nedenle, uzlaúma soruúturmanın bir úartı ise de soruúturmanın yürütülmesine engel bir hal de÷ildir. Uzlaúma kovuúturma aúaması baúlamadan evvel uygulanması gereken ve bu nedenle kovuúturma aúamasını engelleyebilen bir kurumdur. Bu nitelikleri itibariyle uzlaúma, ceza muhakemesi kurumlarındandır. Ancak uzlaúma kurumunun hukuki niteli÷i sadece ceza muhakemesi kurumu olması ile sınırlı de÷ildir. 5560 sayılı Kanun ile TCK’nın 73/8. maddesinin yürürlükten kaldırılması sonrasında uzlaúma kurumu tümüyle CMK bünyesinde varlı÷ını devam ettirmiútir. Uzlaúma, birey ile devlet arasındaki ceza iliúkisinin sona ermesini sa÷ladı÷ından maddi ceza hukuku karakterini haizdir. Bu nedenle uzlaúma karma nitelikte bir hukuki yapıya sahiptir. II. TARøHSEL GELøùøM Uzlaúma kurumu tarihsel açıdan, özel hukuk ve idare hukukundaki geliúmeler ile ceza hukukundaki geliúmeler olmak üzere iki farklı yol izlemiútir. Uyuúmazlıkların çözümü bakımından tüm ülkelerde benzer metotlar uygulanmaktadır. Tüm toplumlarda uygulanan ilk yöntemlerden biri mahkeme dıúı yöntemlerdir. Mahkeme dıúı yöntemlerle uyuúmazlık, usul hukuku bakımından daha kısa sürede çözümlenmektedir. 11 12 Centel/Zafer, s.451; Zafer, s.125. Gökcan/Kaymaz, s.49. 4 Mahkeme dıúı yöntemler, ilk olarak Amerika Birleúik Devletleri’nde 1940 yılından itibaren toplu iú sözleúmelerinden do÷an uyuúmazlıklarda arabulucuların devreye girmesiyle baúlamıútır. 1960’lı yıllara de÷in arabuluculuk aile hukukuna iliúkin uyuúmazlıklar ile bazı cürümlerde boy göstermiútir. 1960 yılı sonlarında “alternatif uyuúmazlık çözümü” (Alternative Dispute Resolution) ABD’de kavram olarak geliúmeye baúlamıútır. Texas ve New York’ta 1980 yılından itibaren çok tercihli mahkeme teúkilatları kurulmaya baúlanmıútır13. Dünya barıúı için ülkeler arası çıkan uyuúmazlıklar barıúçı yollarla çözümlenmeye çalıúılmıútır. Nitekim Birleúmiú Milletler Antlaúması’nın 33. maddesi, 1982 tarihli “Uyuúmazlıkların Barıúçı Çözümü Hakkında Manila Bildirgesi” ve Avrupa Konseyi’nin R99/19 Sayılı Tavsiye Kararında belirtildi÷i gibi üye ülkelerin iç hukuklarını uzlaúma yapacak biçimde de÷iútirmeleri genel düzenlemeler olarak görülmektedir14. 1990 yılında ise alternatif uyuúmazlık çözümü ødari Uyuúmazlık Çözüm Kanunu le kanunlaúmıú, 1998 yılında ise Alternative Dispute Resolution(ADR) Act kabul edilerek her bir federal bölge mahkemesine kendi programlarını uygulama yetkisi vermiútir15. ADR özellikle Anglo-Amerikan Hukuk Sisteminde ABD’de do÷muú ve geliúmiútir. Zamanla Avrupa ülkelerinde geliúmeler baúlamıútır. Avrupa Konseyi 14/05/1981 tarihli oturumunda “Adalete Ulaúmayı Kolaylaútırma Tedbirleri” adlı tavsiye kararı almıútır. Nitekim AøHS’nin 6. maddesi dikkate alınarak Bakanlar Komitesi tarafından, mahkemelerde yargılamanın uzun süreli olması, yargılama giderlerinin 13 Gökcan/Kaymaz, s.54; Özbay øbrahim, “Alternatif Uyuúmazlık Çözüm Yöntemleri”, Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C.X, S.3-4, Erzincan 2006, s.462. 14 Yenisey, s.42; Kunter/Yenisey, s.388; Gökcan/Kaymaz, s.54; Özbek M.,Uzlaútırma, s.290. 15 Gökcan/Kaymaz, s.54; Özbay, s.493. ABD’de ADR’ye ( Alternative Dispute Resolution), hız veren en önemli etken,1990 tarihli Medeni Yargı Reform Kanunu’dur (28 USC, 471-482.) Söz konusu Kanun, medeni yargıdaki gecikme ve masrafların azaltılması amacıyla bütün federal bölge mahkemelerinin özel bir bölge planı geliútirmelerini gerekli kılmasının yanında, ADR’yi dava yönetim ilkelerinden bir olarak tavsiye etmiútir. Detaylı bilgi için bkz; Yenisey, s.94. 5 yüksek oluúu gibi nedenlerle yargılama usulünde basitleútirme çalıúmaları yapılmasına karar verilmiútir16. Mahkeme dıúı çözüm yolları genel olarak daha kısa sürede ve tarafların iradelerine uygun olarak sonuçlandı÷ından daha tatmin edicidir. Ceza Hukuku, ülkede yaúayanların özgürlük ve güvencelerinin temini niteli÷indedir. Dolayısı ile ceza hukuku hem cezalandırmayı hem de suçlunun topluma yeniden uyum sa÷lamasını temin edici nitelik arz etmek durumundadır. Ma÷durun haklarının korunması ve ma÷duriyetin giderilmesi (viktimoloji) özellikle II. Dünya Savaúı sonrasında geliúen yeni yaklaúımlar ve yeni yöntemler ile mümkün olmuútur17. Ma÷dur ile ilgili endiúeler faillerin tekrar topluma uyumlu bir birey haline getirilmesini amaçlayan görüúlerin, suçtan do÷an zararın tazmini düúüncesiyle bir araya getirilmesi sonucunda ceza hukuku alanına bir tür arabuluculuk geliúmiútir. Bu programlar özellikle Kuzey Amerika, Birleúik Krallık ve Avrupa’nın birçok yerinde oluúturulmuútur18. Ceza Hukuku anlayıúında ve ma÷durun korunması konusundaki geliúmeler sonucunda fail ile ma÷dur ve yargılama makamları iúbirli÷i yaparak uzlaúma ve di÷er alternatif uyuúmazlık çözüm yolları hukuk sistemlerine girmiútir. Alternatif Uyuúmazlık Çözüm yollarında genel olarak ma÷durun suçtan dolayı u÷radı÷ı zararların giderilmesi üzerinde durulmuútur. Uzlaúma kurumunun temelinde onarıcı-denkleútirici adalet sistemi yatmaktadır. Klasik Ceza Adaleti Sistemi, kanun hükmünü ihlal eden suçlunun, ma÷durla birlikte Devletin kural ve düzeni bozması dolayısıyla suçlunun yargılanarak cezalandırılması ve cezanın çektirilmesi sonrasında yeniden topluma kazandırılması için uygun yöntemlerin kullanılması esasına dayanmaktadır19. 16 Gökcan/Kaymaz, s.55; Özbek M.,Uzlaútırma, s.290; Özbek Mustafa, “Dünya Çapındaki Adalete Ulaúım Hareketinin Ortaya Çıkardı÷ı Geliúmeler ve Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2002, S.2, (Kısaltma: Alternatif Uyuúmazlık Çözümü) s.149. 17 Yenisey, s.95; Özbek Veli Özer, Ceza Hukukunda Suçtan Do÷an Ma÷duriyetin Giderilmesi (Kısaltma: Suçtan Do÷an Ma÷duriyet), Seçkin Yayınevi, Ankara, s.34 vd; Gökcan/Kaymaz, s.57. 18 Yenisey, s.95; Gökcan/Kaymaz, s.59. 19 Demirbaú Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2. Bası, Ankara 2005, s.66 vd.; Özbek V.Ö., YTCK, s.639 vd.; Zehr-Mika, 1998, 49 nakleden: Yılmaz Ömer, “Onarıcı Adalet Sistemi: Birey-ToplumDevlet øliúkilerinde Yeni Bir Mücadele Alanı” (Suç Ma÷durları, Editör: Halil øbrahim Bahar), Ankara 6 Onarıcı adalet programları tazminata yönelik müzakereler, ma÷dur-fail uzlaúması/arabuluculu÷u, küçük suçlu projeleri, topluluk kurulları veya mahkemeleri olarak sayılabilir20. Ma÷dur- Fail Uzlaúma Programı ise ilk olarak Kanada’da 1974 yılına bir mahkeme tarafından uygulanmıú olup21 fail-ma÷dur uzlaúması sivil toplum kuruluúlarının yardımı ile sistemli uzlaúma programı halinde ABD’de uygulanmaya devam olunmuútur. Medeni hukuk ve idare hukukunda uzun zamandır uygulanmakta olan, feragat, sulh, hakem ve tahkim yöntemleri alternatif uyuúmazlık çözüm yöntemlerindendir. TMK’nın 195/2. maddesi uyarınca eúler arasındaki uyuúmazlı÷ın aile mahkemelerince uzlaútırma yöntemiyle çözülmesi kabul edilmiútir. HUMK’un 213. maddesinde; taraflar arasındaki uyuúmazlı÷ı“sulh” yoluyla çözmesi konusunda hâkime yetki verilmiútir. Bunun dıúında, hukuk davalarında, mahkeme dıúında tarafların sulh olmaları ve bunu tutana÷a yazdırmaları mümkündür (HUMK m.151/son). 5521 sayılı øú Mahkemeleri Kanununun 7. maddesi uyarınca, ilk oturumda mahkeme tarafları sulha davet eder. Taraflar uzlaúamazlarsa yargılamaya baúlanır. 2822 sayılı Toplu øú Sözleúmesi, Grev ve Lokavt Kanununda arabuluculuk kurumu kabul edilmiútir (m.21-23, 69). Benzeri bir düzenleme, Patent Haklarının Korunması Hakkında 551 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 104. maddesin de yer almaktadır. øcra øflas Kanununun 309/m-ü maddesinde düzenlenen “semaye úirketleri ve kooperatiflerin uzlaúma yoluyla yeniden yapılandırılması” baúlı÷ı altında bir düzenleme yapılmıútır. Benzer olarak Avukatlık Kanununun 35/A maddesinde, avukatların müvekkilleriyle karúı yan arasındaki uyuúmazlı÷ı uzlaútırma yoluyla gidermek için giriúimde bulunabilece÷i belirtilmektedir. 2006, s.295; Gökcan/Kaymaz, s.57; Özbek M., Uzlaútırma, s.290-291; Yıldırım, s.460. Özbek Mustafa, “Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulunun Ceza Uyuúmazlıklarında Arabuluculuk Konulu Tavsiye Kararı”, DEÜHFD, 2005, (Kısaltma: Tavsiye Kararı), s.127-140; Yılmaz Zekeriya, NotluGerekçeli-Genel Açıklamalı Yeni TCK, Ankara 2004, s.299-302. 21 Olayda, úartlı tahliye görevlisi úiddet suçundan haklarında kovuúturma devam eden genç faillere ceza olarak, sebep oldukları zararı ödemeleri konusunda hakimi ikna etmesi ile uygulanmıú ve baúarılı olmuútur (Kitchener Deneyi); Gökcan/Kaymaz, s.61; Peachey, 1989, 14-26; nakleden Yılmaz, s.300. 20 7 ødare hukuku alanında da 4501 sayılı Kanun22 ile, uyuúmazlıkların özel hakem vasıtasıyla çözümlenmesi yöntemi kabul edilmiútir. Bu yöntem, uzlaúma mahiyetindedir. Yine vergi hukuku bakımından uzlaúma adı altında 1963 yılından itibaren, tahakkuk edecek vergi miktarı konusunda uzlaúma görüúmeleri yürütülmektedir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek 1 vd. Maddeleri uyarınca uzlaúma uygulanmaktadır23. Uzlaúma kavramı, Türk Ceza Adalet sistemimize, “Dönmezer Tasarısı” ile girmiútir. Uzlaúma, tasarının 39/2. madde gerekçesinde: “... Ülkemizde bugüne kadar ma÷durlara karúı gösterilen özel dikkat sadece bazı adam öldürme, terör ve örgütlü suçlar bakımından söz konusu oluyordu. Bununla beraber ça÷daú ceza kanunlarında di÷er bir kısım suçlar bakımından da koruma ilkeleri meydana çıkmaya baúlamıútır. 21. yüzyıl adalet sistemi, ma÷durun tatmin edilmesini de ön plana çıkarmıú bulunmaktadır. Bugün anlaúılmıútır ki suça karúı salt ceza yaptırımı yeterli de÷ildir. Zararın giderilmesi ve onarım, hiç úüphesiz adaletin temel amacını oluúturmaktadır. Ancak bu tek görünüm de÷ildir. Uzlaúmanın hedefi, suçun iúlenmesinden sonra fail ve ma÷dur arasında meydana gelen çekiúmeyi bir arabulucunun giriúimini sa÷layarak çözmek ve adaleti sa÷lamaktır.” úeklinde ifade edilmiútir24. Bu geliúmeler sonucunda 1 Mart 1926 tarihli ve 765 sayılı TCK’yı yürürlükten kaldıran, 1 haziran 2005 tarihinde yürürlü÷e giren 5237 sayılı TCK ile 1 Nisan 1929 tarih ve 1412 sayılı CMK’yı yürürlükten kaldıran, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlü÷e giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda uzlaúma ile ilgili düzenlemeler yapılmıú ve 5560 sayılı Kanun ile TCK’da uzlaúma ile ilgili olan düzenlemeler kaldırılarak uzlaúma kurumu, tamamıyla CMK’da düzenlenmiútir. 22 Kamu Hizmetleri ile ølgili ømtiyaz ùartlaúma ve Sözleúmelerinden Do÷an Uyuúmazlıklarda Tahkim Yoluna Baúvurulması Halinde Uyulması Gereken ølkelere Dair Kanun. 23 Gökcan/Kaymaz, s.55-56. 24 Çulha Rıfat, “Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul 2005, s.44 8 III. MUKAYESELø HUKUKTA UZLAùMA A. Alman Hukukunda Alman Ceza Hukukunda 1980-1990 yıllarında fail-ma÷dur uzlaúması bakımından çeúitli hizmetler geliútirilmiútir. Arabulucu önce fail ile görüúüp usul hakkında bilgi vermekte, onun olumlu görüúü üzerine ma÷dur ile görüúme yapmaktadır. Yapılan istatistiklere göre, faillerin onda dokuzu, ma÷durların ise beúte dördü iúbirli÷ini kabul etmektedir. Görüúmeyi kabul edenlerin ise yüzde sekseni gibi bir oran uzlaúmaktadır25. 1999 yılında Alman Ceza Usul Kanununda de÷iúiklik yapılarak arabuluculuk “kurum” olarak Kanuna iúlenmiútir. Alman Ceza Usul Kanunu uyarınca arabuluculuk alanında belirlenen standartlar úöyledir: - Soruúturma sonucunda takipsizlik kararı verilebilecek hallerde bu yola baúvurulamaz. - Arabulucu-uzlaútırmacı tarafsız olmalı, zararın giderilmesi aúaması için etik kurallara uygun davranmalıdır. - Uzlaúma için fail ile ma÷dur gönüllü olmalıdır ve fail muhakkak suçunu ikrar etmiú olmalıdır. Barıútırma mercii Almanya’nın kuzey eyaletlerinde; hakem iken güney eyaletlerinde belediye baúkanları ya da muhtarlıklar olarak düzenlenmiútir26. Alman Ceza Usul Kanununun 380. maddesi “Barıútırma Teúebbüsü” baúlı÷ını taúımaktadır. Alman Ceza Usul Kanunu “Madde 380 (Barıútırma Teúebbüsü): 25 Gökcan/Kaymaz, s.70; Çolak Haluk, “Yeni Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Cezai Uyuúmazlıkların Alternatif Çözüm Yolu Olarak; Uzlaúma (Mediation)”, Türkiye Barolar Birli÷i Dergisi, S. 62, Mart/Nisan 2006, s.128. 26 Özbek Veli Özer, Suçtan Do÷an Ma÷duriyet, s.298; Gökcan/Kaymaz, s.71 vd. 9 1- Mesken masuniyetini ihlal, sövme, mektup gizlili÷inin ihlali, müessir fiil, tehdit, nas-ı ızrar suçlarından úahsi davanın açılması, Eyalet Adli ødaresi tarafından görevlendirilen “barıútırma merciinin” barıútırma teúebbüsü neticesiz kaldıktan sonra kabul edilmiútir. Davacı bu konuya iliúkin bir belgeyi dilekçesine eklemelidir. 2- Eyalet Adli ødaresi, Barıútırma Merciinin yapaca÷ı iúlemi, uygun bir masraf avansı ödenmesi úartına ba÷layabilmesi müsaade edebilir. 3- E÷er resmi amir, Ceza Kanununun 194’üncü maddesinin 3’üncü fıkrası veya 232’inci maddesinin 2’inci fıkrası uyarınca úikâyette bulunmaya yetkili ise, bir ve ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz. 4- Taraflar aynı ilçede ikamet etmedikleri takdirde, eyalet Adli ødaresinin kararı ile barıútırma teúebbüsünden sarfınazar edilebilir.” Bu maddeye göre, konut dokunulmazlı÷ını ihlal, hakaret, mektup gizlili÷inin ihlali, müessir fiil, tehdit ve mala zarar verme suçlarından úahsi dava açılması için öncelikle ilgili mercii tarafından barıútırmaya teúebbüs edilmesi ve bu teúebbüsün neticesiz kalması úarttır. Maddenin 2’inci fıkrasında belirtildi÷i gibi, barıútırma teúebbüsü masraf için avans ödenmesi úartına ba÷lı tutulabilmektedir. Alman Ceza Kanununun 46/a maddesi uzlaúmayla ilgili genel hüküm mahiyeti arz etmektedir. Maddenin ilk fıkrası uyarınca, failin fiilinden do÷an zararları bütünüyle veya büyük kısım itibariyle gidermesi veya bu hususta ciddi giriúimlerde bulunması gerekmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında ise failin zararı gidermek üzere kiúisel bazda fedakârlıkta veya edimde bulunması gerekmekte ise, zararın bütünüyle veya büyük bir kısım itibariyle giderilmesi için çaba göstermesi düzenlenmiútir. Birinci fıkra ile ikinci fıkra arasındaki temel fark úudur: Birinci fıkrada, fail ile ma÷dur arasında arabulucu var iken ikinci fıkrada failin, zararı maddi olarak gidermesi esas alınmıútır. Her iki halde de hükmedilebilecek cezanın bir yıldan az hürriyeti ba÷layıcı ceza olması ve para cezasının da 360 gün para cezasını aúmaması gerekmektedir. Savcılık söz konusu maddenin úartları sa÷landı÷ında, usul Kanununun 153. maddesi gere÷ince, mahkeme kararı ile 10 kamu davası açmaktan vazgeçebilir. Dava açılmıúsa, mahkeme savcılı÷ın kararı ile duruúmaların baúlamasından önce dosyayı kapatabilir27. Alman Ceza Usul Kanununun 155/a maddesi28 uyarınca yargılamanın her aúamasında savcılık makamı ile mahkemenin fail ile ma÷dur arasındaki uzlaúma olana÷ını araútırması ve uzlaúma koúullarını oluúturmaya çalıúması gerekmektedir. Alman Ceza Usul Kanunu 155/b maddesinde29 uzlaúma usulüyle ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Bu madde uyarınca savcılık ve mahkeme, fail ve ma÷dur arasındaki dengenin kurulmasında veya verilen zararın iyileútirilmesinde uzlaúmayla ilgili mercie gerekli bilgileri talep üzerine veya resen verir. Alman Ceza Usul Kanunun 153. maddesine30 göre, kabahatlerde savcı, mahkemenin kararı ve úüphelinin rızası ile suçun takibinden vazgeçebilmektedir. Maddenin ikinci cümlesindeki halde savcının takipsizlik kararı için mahkemenin kararına da gerek bulunmamaktadır. Alman Ceza Usul Kanununda aynı yönde bir düzenleme de madde 153/a’da yer almaktadır. Bu madde uyarınca; savcılık, hafif sayılan suçlarda mahkemenin kararı ve úüphelinin rızası ile úüphelinin üstlenece÷i bazı yükümlülükler karúılı÷ında, soruúturma yapılmasında kamu bakımından yarar sa÷lanamayaca÷ı kanaatinin oluúması ve failin durumunun a÷ırlı÷ı da bu yönde karar verilmesi bakımından bir engel oluúturmadı÷ında soruúturmaya son verebilir31. 27 Gökcan/Kaymaz, s.71. Alman Ceza Usul Kanunu “Madde 155/a: Savcılık veya mahkeme her aúamada ma÷dur ve sanık arasında uzlaúma olana÷ını araútırır ve uygun olan hallerde onları etkiler. Ancak ma÷durun iradesinin aksine iúlem yapılamaz.” 29 Alman Ceza Usul Kanunu “Madde 155/b: Savcılık ve mahkeme, fail ve ma÷dur arasındaki dengenin kurulmasında veya verilen zararın iyileútirilmesinde uzlaúmayla ilgili mercie gerekli bilgileri talep üzerine veya resen verir. Bu bilgilerin verilmesinde zaman veya di÷er bir yönden sorun varsa mahkeme veya savcılık ilgili yere dosyayı da gönderebilir. ølgili yer, verilen bilgilerin sadece bu amaçla kullanılaca÷ı konusunda uyarılır. ølgili yer, birinci fıkrada belirtilen bilgileri sadece uzlaúma amacıyla ve sadece ilgililerin yararı gerektirdi÷i ölçüde kullanılır. Çalıúma sonunda yapılan iúleri bir rapor olarak savcılık veya mahkemeye verirler. Görevlendirilen yer e÷er kamusal yapı de÷ilse, verilerin korunmasıyla ilgili kanunun üçüncü bölümü geçerlidir. økinci fıkrada söylenen kiúilere dair veriler çalıúma sonunda yok edilir. Savcılık veya mahkeme ilgili yere çalıúmanın ne zaman bitece÷ini bildirir.” 30 Alman Ceza Usul Kanunu “ Madde 153: Küçük suçlarda (kabahat) savcı mahkemenin ve úüphelinin karar ve rızaları ile suçun takibinden vazgeçebilir. Suç ve suçlunun iúledi÷i fiil kamuoyunun ilgisini çekmeyecek kadar önemsiz bir konuya iliúkin ise, savcı takibe gerek görmeyebilir.” 31 ùüpheliye yüklenecek yükümlülükler, suçtan do÷an zararların giderilmesi için belirli bir maddi edimde bulunulması, kamu yararına çalıúan kuruluúlarda çalıúılması gibi yükümlülüklerdir. 28 11 B. Fransız Hukukunda Uzlaúma Fransız Ceza Usul Kanununun (Le Code de Procedure Penale) 41/1 maddesine32 göre, kamu davası açılmasına karar verilmesinden önce, savcı, tarafların rıza göstermeleri halinde uzlaúmaya (La mediation) baúvurabilir. 5237 Sayılı TCK düzenlenirken uzlaúma müessesesi bakımından bu maddeden yararlanılmıútır. Anılan maddeye göre, uzlaúma/arabuluculu÷un amacı, verilen zararın tazmin edilmesi, failin yeniden topluma kazandırılması ve bozulan sosyal barıúın teminidir. Fransız Ceza Hukukunda hafif cezayı gerektiren basit suçlarda uzlaúma yoluna gidilebilmektedir. Bu yöntem ile ihtilaf; özür dilenmesi, verilen zararın tazmini, failin bazı kamu hizmetlerinde çalıútırılması, az miktarda bi para cezasının ödenmesi suretiyle giderilmektedir. Fransız Ceza Hukukunda uzlaúmanın mahkeme tarafından yürütülmesi úart olmayıp, savcılık, kolluk, úartlı tahliyenin söz konusu oldu÷u hallerde faili gözlemleyen kuruluú veya ba÷ımsız topluluk kökenli bir kuruluú tarafından da uzlaúmanın sa÷lanabilmesi mümkündür33. 32 Fransız Ceza Usul Kanunu “Madde 41/1 : Ma÷durun u÷radı÷ı zararı tazmin etmeye, suçun bozdu÷u kamu düzeninin yeniden temin etmeye ya da failin tekrar topluma kazandırılmasına yardımcı olmaya iliúkin böyle bir tedbirin yerinde görülmesi halinde, kamu davasına iliúkin kararın öncesinde, Cumhuriyet Savcısı do÷rudan do÷ruya veya adli kollu÷un bir görevlisi, yetkililerinden birisi veya Cumhuriyet savcılı÷ı uzlaútırmacısı aracılı÷ıyla; 1- Kanundan kaynaklanan yükümlülüklerin faile hatırlatılmasına giriúilme, 2- Mesleki, sosyal veya sa÷lıkla ilgili bir kuruluúa failin yönlendirilmesi; bu önlem masrafları fail tarafından karúılanmak üzere bir staj veya bir hizmette formasyon tamamanması ya da bir mesleki sosyal veya sa÷lık kuruluúunda bulunmaktan ibarettir ve özelliklede karayolundaki motorlu bir aracın kullanımı sebebiyle suç iúlenmesi durumunda vatandaúlık stajı yapılır ki bu önlem, masrafları faile karúılattırılarak trafik gvenli÷i hassasiyetine yönelik bir staj görmekten ibarettir. 3- Kanun ya da düzenleyici iúlemler karúısında failin durumunu hukuka uygun hale getirmesinin talep edilmesi, 4- Belirtilen hususlardan kaynaklanan zararın tazmininin failden talep edilebilmesi, 5- Tarafların uzlaúmasıyla ma÷dur ile fail arasında uzlaúma fonksiyonunun baúlatılması, istenir. Fil, ma÷durun zarar ve çıkarlarını tazmin etme yükümlülü÷ü altında ise bu husus tutanak uyarınca Medeni Yargılama Usulü Kanununda öngörülen kurallara uygun bir úekilde para cezasının ödenmesi yöntemi izlenerek tahsili talep edilebilir. Failin tutum ve davranıúı sonucunda önlem uygulanamamıú ise Cumhuriyet Savcısı yeni durumlar hariç iddianameyi hazırlar veya takibatın devamını sa÷lar.” 33 Özbek M., Tavsiye Kararı, s.141; Özbek M., Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, s.148 vd; Gökcan/Kaymaz, s.68. 12 Fransa’da 18 Aralık 1998 tarihinde kabul edilen “Adli Baúvuru ve Uyuúmazlıkların Dostça Çözümüne Dair Kanun” da açıkça uzlaúmanın ne úekilde uygulanaca÷ı kurala ba÷lanmıútır34. Arabuluculuk birimleri Fransa’da 2001 yılından beri faaliyet göstermektedir35. Cezai uyuúmazlıklarda arabuluculuk bölümünde, hafif cezayı gerektiren basit suçlar söz konusu oldu÷unda Cumhuriyet Savcılı÷ı bir arabulucu görevlendirmektedir. Arabulucu tarafları dinleyip olayı özelli÷ine göre, tarafların özür dilemesi, zararın giderilmesi gibi yöntemlerle ma÷durun úikayetten vazgeçmesi için gayret göstermektedir. Uzlaúmanın sa÷lanamaması durumunda, Adalet ve Hukuk Evi görevlisi, ma÷dura hukuki danıúmanlık yapmakta ya da ma÷dura bu konuda yardımcı olabilecek kuruluúa yönlendirmektedir36. C. øtalyan Hukukunda Uzlaúma øtalyan Ceza Usul Kanununda uzlaúma ile ilgili hükümler bulunmaktadır. øtalyan Ceza Usul Kanunu 444. vd maddeleri uyarınca, üç yıla kadar hürriyeti ba÷layıcı cezayı gerektiren suçlarda fail ve savcının anlaúması suretiyle isnat belirlenir. øtalyan Ceza Hukukunda sanı÷ın uzlaúma önerisi ikrar olarak kabul edilmemektedir. Duruúma aúamasına kadar anlaúma sa÷lanabilmektedir. Taraflardan birinin uzlaúma talebini karúı taraf henüz kabul etmemiú ise, hâkim bu tarafın görüúünü açıklaması için süre vermektedir. Amaç soruúturmanın sona ermesini sa÷lamaktır. Uzlaúma halinde ceza miktarında en çok 1/3 oranında indirim yapılabilmektedir. Bu nedenle talep edilecek ceza hürriyeti ba÷layıcı ceza ise, iki yılı aúmaması gerekmektedir. Uzlaúma ile para cezasına da hükmedilebilmektedir. Uzlaúma sonucunda kararı hâkim vermektedir. Ancak øtalyan Ceza Usul Kanunu uyarınca hâkim, uzlaúma sonucu talep edilen cezaya hükmetme ya da talebi reddedip yargılama yapma seçeneklerinden birini tercih 34 Hekimo÷lu Fahrettin, Fransa’da Hukuki Danıúmanlık ve Arabuluculuk Uygulaması”, Ankara Barosu Dergisi, 2002/2, s.34 vd.; Gökcan/Kaymaz, s.69; Çolak, s.138. 35 Arabuluculuk birimleri, Bölgesel Adli Yardım ve Baúvuru Konseyleri ile Adalet ve Hukuk Evi olarak adlandırılan birimlerdir. 36 Hekimo÷lu, s.38; Gökcan/Kaymaz, s.70. 13 edebilmektedir. Ancak uzlaúma usulünde, hâkim delil ikamesi yoluna gidilemedi÷inden mevcut deliller do÷rultusunda kararını açıklamaktadır37. øtalyan sisteminde, uzlaúmaya yakın bir müessese olarak “ceza kararnamesi” uygulaması mevcuttur. (øtalyan Ceza Usul Kanunu madde 461 uyarınca) Savcı, cezanın türü ve miktarını belirterek talepte bulunur. Hâkim, sanı÷a ceza vermemek, talep do÷rultusunda ceza kararnamesi ile ceza tayin etmek veya dosyayı do÷rudan karar vermeksizin savcıya iade etmek seçeneklerine sahiptir. Sanık ceza kararnamesine itiraz etmek hakkına sahip olup bu yolu tercih etti÷inde normal yargılama usulünü talep etmiú olmaktadır38. D. Amerikan Hukukunda Uzlaúma Amerikan Ceza Hukukunda uzlaúma kurumu, 30/01/1998 tarihli “Alternatif Uyuúmazlık Çözümü Kanunu”nun yürürlü÷e girmesi ile kanunlaúmıútır. Bu Kanun ile Federal Bölge Mahkemeleri arabuluculuk ve benzeri yöntemleri hukuk davalarında da uygulamaktadır39. Amerikan Ceza Muhakemesi Hukukunda amaç, maddi gerçe÷e ulaúmak de÷il uyuúmazlı÷ın çözümlenmesi sa÷lanarak sosyal barıúın tesisi olarak ortaya çıkmaktadır40. Polisin ön araútırması sonucunda úüpheyi yo÷unlaútıracak bulgular elde edilmiúse kiúi yakalanır ve hemen hâkim önüne çıkartılarak fiile uyabilecek suç tespit edilir. Uzlaúma görüúmelerinde sadece isnadın kapsamı veya ceza miktarı de÷il, duruma göre tutuklamanın sona erdirilmesi, özel bir infaz úekli, úartlı salıverme, sanı÷ın yakınları veya arkadaúlarının kovuúturulmaması gibi hususlar da gündeme gelebilmektedir. 37 ùahin, s.284-286, Gökcan/Kaymaz, s.74; Taúkın, s.132,133. ùahin, s.258; Gökcan/Kaymaz, s.74; Yıldırım, s.462 vd. 39 Özbek M., Tavsiye Kararı, s.127 vd.; Özbek M., Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, s.137; Gökcan/Kaymaz, s.74; Yıldırım, s.463. 40 ùahin, s.264; Gökcan/Kaymaz, s.74; Özbek M., Uyuúmazlık, s.292; Taúkın, s.136 vd.; Yıldırım, s.463; Taylor Susan C., Victim – Offender Reconciliation Program A New Paradigm Toward Justice (The University of Memphis Law Review 1996, Vol.26, s.1187-1195), s.1188. 38 14 Uzlaúma sırasında fail ile savcı yüz yüze gelmemekte uzlaúma görüúmeleri müdafi ile savcı arasında yapılmaktadır. Do÷rudan faille uzlaúma yapılması geçersiz kabul edilmektedir. Uzlaúmanın konusu suç de÷il cezanın türü ve miktarı noktasındadır41. Suçlama Pazarlı÷ı (Charge bargaining) olarak ifade edilebilen uzlaúma usulünde, savcı isnat edebilece÷i suçu kesin olarak belirledikten sonra, fail ikrarda bulunup bulunmayaca÷ına karar verir. Sanık bu usulde ikrarı ile ba÷lı olup kanun yoluna gidemez. Hâkim cezanın belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Hüküm Pazarlı÷ı (Sentence Bargaining) olarak ifade edilebilen uzlaúma usulünde, isnat edilen suç de÷il ceza uzlaúmanın konusu olmaktadır. Bu usul úu úekilde gerçekleútirilebilmektedir: Ya cezanın belirlenmesi aúamasında uzlaúma görüúmelerine hâkim de katılır ya da hâkim ceza tayin yetkisinden vazgeçer ve tarafların ortak önerileri olan cezayı kabul eder. Bu sitemin karma biçimi Federal Yüksek Mahkeme’de uygulanmakta olup, burada hâkim uzlaúma görüúmelerinde yer almamakta taraflar anlaútıkları konuları duruúma esnasında hâkimin muvafakatine sunmaktadırlar. Önerilen ceza hâkim tarafından uyun bulunmazsa fail uzlaúma önerisini geri alarak yargılama talep edebilmektedir.42. Son yıllarda Amerikan Ceza Hukukunda “Fastrack” adlı bir usul uygulanmakta olup fail ve ma÷durların büyük bölümü tarafından kabul görmektedir43. Bu usulde eyalet savcısı tutuklama tarihinden itibaren yedi gün içerisinde úüpheli hakkında düzenledi÷i tutuklama raporunu failin avukatına göndermekte ve ceza önerisinde bulunmaktadır. Bu ceza önerisi fail ve avukatı tarafından kabul görür ayrıca fail temyiz hakkından vazgeçerek suçunu ikrar eder ise öneri yazılı hale getirilmekte, úüpheli ile avukatı tarafından imzalanan öneri mahkemeye sunulmaktadır. Uygulamada genel olarak failin yargılama süreci sonunda alabilece÷i ceza miktarından daha düúük ceza belirlenmekte ve bu durumda failin yararına olmaktadır44. 41 ùahin, s.267 vd.; Gökcan/Kaymaz, s.75; Taylor, s.1189. Çolak, s.136 vd.; Çolak Haluk/Taúkın Mustafa, Açıklamalı- Karúılaútırılmalı- Uygulamalı Ceza Muhakemesi Kanunu, Ankara 2005, s.729; ùahin, s.268; Gökcan/Kaymaz, s.75; Özbek M., Tavsiye Kararı, s.136 vd. 43 Bu program sadece eyaletlerde geçerli olup federal mahkemelerde uygulanmamaktadır. 44 Gökcan/Kaymaz, s.76. 42 15 Amerikan Ceza Usul Hukukunda uzlaúma her suçta uygulanabilmektedir. Uzlaúma sürecinde, ma÷dura bilgi verilir ve ma÷dur da dinlenilir. Ma÷duru tatmin edebilecek ceza hususunda özen gösterilir. Ancak uzlaúma için ma÷durun onayı beklenmez. Amerika’da çeúitli eyaletlerde çok sayıda uzlaúma programları uygulanmaktadır. Programlardan bazıları özel kiúi kuruluúlarca, bazıları mahkeme ve polis tarafından yürütülmektedir. Bu programlarda önce uzlaútırmacı taraflarla görüúmekte sonra fail ile ma÷duru buluúturmaktadır. Bu görüúme ile ma÷duriyet giderilmeye çalıúılmaktadır. Görüúmeler sonunda edim üzerinde anlaúıldı÷ı takdirde, uzlaúma görüúmeleri yazılı anlaúma ile sonuçlanır45. IV. UZLAùMA VE CEZA MUHAKESø HUKUKU øLKELERø A. Genel Olarak Ceza hukuku, kuralı ihlal eden kiúiye ceza verilmesini amaçlamakla birlikte di÷er yandan da kiúinin yeniden topluma kazandırılmasını hedeflemektedir. Kısaca Ceza Hukukunun amacı, yasaklayıcı ve cezalandırıcı hükümleri ile toplum kurallarının ihlal edilmesini önlemek ve ihlal halinde bozulan hukuki barıúı yeniden sa÷lamaktır. Ceza muhakemesi gerçe÷i araútırırken faili, ma÷duru ve yargılamaya katılan di÷er kiúiler ile toplumu koruyucu tedbirleri almak ve uygulamak zorundadır. Günümüzde kabul gören anlayıú úudur: suçlunun bulunup cezalandırılması için gereken süre içerisinde toplum barıúını sa÷layıcı, bireylerin hak ve özgürlüklerini koruyucu ilkelere uyulmasıdır46. Yukarıda belirtti÷imiz nedenlerden ötürü uzlaúma ile ceza muhakemesi ilkelerini birlikte de÷erlendirmek gerekmiútir. 45 46 Özbek V., Suçtan Do÷an Ma÷duriyet, s.129 vd.; Gökcan/Kaymaz, s.77, Çolak/Taúkın, s.728-729. Kunter/Yenisey, s.24 vd.; Öztürk M., s.32; Özbek V., CMK, s.51,52; Gökcan/Kaymaz, s.82 16 B. Adil Yargılanma Hakkı ve Uzlaúma Adil yargılanma hakkı, Anayasa m.36/f.1 ile tarafı oldu÷umuz ve iç hukukumuzun parçası haline gelen AøHS’nin 6. maddesinde düzenlenmiútir. Adil yargılanma hakkı úu alt ilkelerden oluúmaktadır: Bir yargı yerine baúvuru hakkı, davanın hakkaniyete uygun dinlenilmesini isteme hakkı, ba÷ımsız-tarafsız ve yasal bir mahkemeye eriúim hakkı, aleni duruúmada yargılanma hakkı, duruúmada bulunma hakkı, silahların eúitli÷i, makul sürede yargılanma hakkı, çekiúmeli yargı hakkı, gerekçeli karar hakkıdır47. AøHS 6. maddesinde ve Anayasamızın 36/f.1 de düzenlenmiú bulunan adil yargılanma hakkının uzlaúma ile çeliúmedi÷i kabul görülmektedir48. Bunun yanında, konu ma÷duriyetin giderilmesi ve yöntemleri bakımından de÷erlendirildi÷inde uzlaúma kurumunun adil yargılanma hakkını ihlal etti÷ine dair görüúler de mevcuttur49. AøHM, Sözleúme hükümlerinde tanınan usuli haklardan feragat etmenin kural olarak mümkün oldu÷unu kabul etmekte ve bu hakların önemine uygun düúen asgari güvencelerin tanınmıú olması gerekti÷ini belirtmektedir50. Mahkemenin Deweer kararında51; mahkemeye baúvurma hakkından feragat etmenin hem hukuk hem ceza davalarında mümkün oldu÷u kabul edilmekle birlikte 47 Gözübüyük ùeref/Gölcüklü Feyyaz,, Avrupa ønsan Hakları Sözleúmesi ve Uygulaması, Ankara 2003, s.267; ønceo÷lu Sibel, Avrupa ønsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, østanbul 2002, s.4-5; Tezcan Durmuú/Erdem Mustafa Ruhan/Sancakdar O÷uz/Önok Rıfat Murat, Avrupa ønsan Hakları Sözleúmesi El Kitabı, Ankara 2006, s.151 vd.; Gökcan/Kaymaz, s.83. 48 Özbek M., Tavsiye Kararı, s.154. 49 Yenisey Feridun, Suçların Azaltılması ve Ceza Hukuku Ultima Ratio, øBD 1994, C.68, S.10-11, s. 382; Özbek V., Suçtan Do÷an Ma÷duriyet, s.329; Gökcan/Kaymaz, s.87. 50 AøHM, Oberschlick/Avusturya Kararı, p. 51-52 ( http://ihami.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id= ); ønceo÷lu, s.203; Gökcan/Kaymaz, s.84. 51 Deweer Kararına konu olayda, kasap olan baúvurucu, et fiyatlarını belirleyen kurallara uymadı÷ı gerekçesiyle iúyerinin 48 saat süreyle geçici olarak kapatılmasına karar verilmiútir.Savcılık tarafından baúvurucuya gönderilmiú olan yazıda 8 gün içinde 10.000 Frank önödeme yapılması halinde ertesi gün iúyerinin açılabilece÷i bildirilmiútir. Hükümet savunmasında, önödeme teklifinin uzlaúma teklifi oldu÷unu ve kendi içerisinde bir zorlamayı barındırmasının normal oldu÷unu belirtmiútir; AøHM, Deweer/Belçika Kararı , 27.02.1980; Karar metni için bkz. Do÷ru Osman, ønsan Hakları Avrupa Mahkemesi øçtihatları, C.1, østanbul 2002,s.346 vd ve http://ihami.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id=37 17 uzlaúmanın bir zorlama ürünü olmaması gerekti÷i benimsenmiútir. Mahkeme davaya konu olayda, önödeme uygulamasının 48 saat içinde iúyeri kapatma kararı baskısı altında kalması nedeniyle baúvurucunun iradesinin zorlandı÷ına karar vermiútir. Mahkeme, bundan sonra olayda adil yargılanma hakkının kurucu unsurlarından biri olarak gördü÷ü “mahkemeye baúvurma hakkının” ihlal edilip edilmedi÷ini incelemiútir. Mahkemeye göre, cezai konularda mahkemeye baúvurma hakkı, kiúisel haklar konusunda oldu÷undan daha kesin olmadı÷ından örtülü sınırlamalara tabidir52. Demokratik bir toplumda mahkemeye baúvuru hakkı önemli bir hak olarak ön plana çıktı÷ından söz konusu hakkın ihlali iddiasını taúıyan bir tedbir, karar ya da uygulama özel bir dikkatele incelenmelidir. Deweer Kararında Mahkeme, baúvurucunun adil yargılanma hakkından feragat etmesinin zorlama altında gerçekleútirildi÷inden bahisle baúvurma hakkının ihlal edildi÷ine karar vermiútir. Sonuç olarak AøHM, atılı bir suçlamayla karúı karúıya kalan kiúinin, yargılama sürecinin uzun oluúu ve bürokrasi nedeniyle baúvuru hakkından feragat edip uzlaúma yoluna gitmesinin zorlama ve baskı olmaması halinde Sözleúmeye aykırılık teúkil etmeyece÷i görüúündedir53. Kanaatimizce, uzlaúma kurum olarak ceza muhakemesi ilkeleri ile aynı amaca hizmet etti÷inden ve adil yargılanma hakkının içinde barınan alt derece haklara zorlama ve baskı olmadı÷ı sürece paralellik arz eder mahiyettedir. Dolayısı ile adil yargılanma hakkı ve uzlaúma kurumu birbiriyle çeliúir nitelikte de÷ildir. C. Hak Arama Hürriyeti ve Uzlaúma Hak arama özgürlü÷ü ve mahkemeye eriúim hakkı Anayasamızın 36., Birleúmiú Milletler ønsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 8. ve 10. maddelerinde düzenlenmiútir. Uzlaúma kurumu özünde hak arama hürriyeti ile çeliúmemektedir54. ùöyle ki; hak arama özgürlü÷ü ve mahkemeye eriúim hakkının temelinde hak sahibinin 52 AøHM Deweer/Belçika Kararı, prg.48-49. ( http://ihami.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id=37 ) Detaylı bilgi için bkz. Gökcan/Kaymaz, s.85. 54 Gökcan/Kaymaz, s.87; Özbek M., Tavsiye Kararı, s.154. 53 18 yararı yatmaktadır. Bizce de, hak sahibinin üstün yararı bakımından yargılamadan vazgeçmesi hakkın özüne aykırılık teúkil etmeyecektir. D. Adalet ølkesi ve Uzlaúma Adalet ilkesi hukuk düzeninin bütününe iliúkin de÷erler ölçüsü olarak toplum ve hakimin vicdanında ortaya çıkmaktadır. Genel anlamda adalet ilkesinin alt baúlıkları úöyledir: Hakkaniyet, hak ve nesafet. Toplum barıúı ancak adalet ilkesine uygun davranıldı÷ında sa÷lanabilmektedir. Toplumsal barıúı bozan kiúinin cezalandırılması, bozulan düzenin yeniden kurulması ve adaletin sa÷lanması amacı taúımaktadır. Uzlaúma kurumu ise bozulan toplumsal barıú ve düzeninin yeniden tesisi için adaletin çabuklaútırılmıú hali olarak varsayılabilir. Zararı kısmen veya tamamen gideren fail, ma÷duru tatmin etmekle birlikte iúledi÷i fiilin sonuçlarını kabul edip zararı ve ma÷duriyeti gidererek toplum düzenine uygun davranaca÷ına dair bir anlamda söz vermiú olmaktadır. Bu nedenlerle uzlaúma, adalet ilkesiyle çeliúmemektedir55. E. Aleniyet ølkesi ve Uzlaúma Yargılamanın aleni olması, duruúma düzeninin ve fiziki úartların verdi÷i olanaklar çerçevesinde, isteyenin hazır bulunması ve yapılanları ve gösterilenleri göremesi kadar söylenenleri iúitmesi anlamına gelmektedir. Aleniyet ile kamunun bilgisine açıklık sonucu “saydamlık” sa÷lanmakta, kamu denetimi gerçekleútirilerek “keyfilik” önlenmekte ve insanlar gizli yargılamaya karúı korunmaktadır. Adil yargılanma ilkesinin gerçekleúmesi bakımından alenilik demokratik toplumların vazgeçilmez ilkesidir56. AøHS’nin 6/1. maddesi uyarınca davanın aleni surette dinlenmesi ve hükmün aleni úekilde verilmesi gerekmektedir. Anayasamızın 141/1. maddesinde “duruúmalar 55 56 Gökcan/Kaymaz, s.90; ùahin, s.252. Kunter/Yenisey, s.455; Tezcan /Erdem/Sancakdar/Önok, s.154; Gökcan/Kaymaz, s.90. 19 herkese açıktır” denilmektedir. 5271 Sayılı CMK’nın 182. maddesinde de aleniyet ilkesi “duruúmanın açıklı÷ı” adı altında düzenlenmiútir. Aleniyet ilkesinin uzlaúma kurumu ile ba÷lantısı bakımından farklı iki görüú mevcuttur: Birinci görüú uyarınca, uzlaúmanın duruúma dıúında gerçekleúmesi durumunda aleniyet ilkesi ihlal edilmiú olmaktadır. Uzlaúma kural olarak soruúturma esnasında savcının teklifi üzerine baúlatıldı÷ından ve soruúturma esnasında gizlilik esas oldu÷undan uzlaúma görüúmeleri aleniyet ilkesini ihlal eder nitelik taúımaktadır57. Karúı görüú uyarınca, aleniyet sadece duruúmada sa÷lanması gereken bir ilkedir. Duruúma dıúında, soruúturma safhasında yapılacak uzlaúma görüúmeleri aleniyet ilkesini ihlal etmeyecektir. Uzlaúma görüúmeleri muhakemenin zorunlu bir unsuru de÷ildir. Bu nedenle duruúmaya ait iúlemler bakımından aleniyet ilkesinin koúullarının sa÷lanması yeterlidir58. Kanımızca, uzlaúma görüúmeleri esnasında yargılama yapılmadı÷ından aleniyet ilkesinin ihlali gibi bir durum söz konusu de÷ildir. F. Eúitlik ølkesi ve Uzlaúma Eúitlik ilkesi, yargılama makamlarının aynı durumdaki úüpheli veya sanıklara aynı muamelede bulunmaları anlamına gelmektedir. Eúit olanların eúitli÷i yargılamanın olmazsa olmazlarındandır. Anayasamızın 10. maddesi uyarınca, Devlet organlarının ve idarenin herkese kanun önünde eúitlik ilkesine uygun davranması gerekmektedir. Eúitli÷in sa÷lanması ise, tarafların usulüne uygun úekilde görüúmelere ça÷ırılması, eúit olarak söz verilmesi, görüúlerini açıklama olana÷ının tanınması, belge ve delilleri inceleme imkanının verilmesi ile mümkün olmaktadır. Uzlaúma teklifinin kabul edilmesi halinde yargılama safhasının olumsuz ve eúitli÷e aykırı yönleri kendili÷inden ortadan kalkmıú olacak ve fail bozulan toplumsal düzeni sa÷lamakta edim üstlenecek ma÷dur da 57 58 ùahin, s.247; Ildır, s.49. Özbek V., Suçtan Do÷an Ma÷duriyet, s.328; Gökcan/Kaymaz, s.90. 20 uzlaúma görüúmeleri sonunda tatmin olmuú olacaktır59. Bizce de uzlaúma kurumu, eúitlik ilkesinin uygulanmasında olumlu bir fonksiyon görmektedir. G. Ba÷ımsız ve Tarafsız Hâkim ølkesi ve Uzlaúma Ba÷ımsız ve tarafsız hakim ile kastedilen hakimin objektifli÷i, tarafsızlı÷ı ve kiúili÷inden sıyrılarak karar vermesidir. Hakimin taraflar karúısında herhangi bir menfaat ba÷ı içerisinde olmaması kiúisel de÷er yargılarından sıyrılması ve duygusallı÷ını bir kenara bırakması gereklili÷ini ifade etmektedir60. 5560 sayılı Yasanın yürürlü÷e girmesinden evvel uzlaúmanın úartlarından biri, failin suçunu ikrar etmiú olması idi. Suçunu ikrar ederek, uzlaúma teklifini kabul etmiú olan sanı÷ın yargılanması esnasında hakimin bu ikrardan etkilenmesi olasılı÷ı bulunmaktaydı. Ancak 5560 sayılı Yasa ile ikrar zorunlulu÷u yasa metninden çıkarılmıútır. Böylelikle, tarafsızlık ilkesi bakımından önemli bir handikap ortadan kaldırılmıútır. Dosyada failin uzlaúma teklifini kabul etti÷i ancak uzlaúmanın herhangi bir nedenle gerçekleúmedi÷ine iliúkin bir bilgininolması halinde bu bilginin hakime tesir etmemesi gerekmektedir. Ancak kural olarak hakimlerin ba÷ımsız ve tarafsız oldu÷unu kabul etmek gerekmektedir. Çünkü hükmü veren hakimin, böyle bir bilgiden etkilenip etkilenmedi÷ini denetlemek mümkün de÷ildir. Uzlaúmanın hukuka uygun olması hakim ile savcı veya uzlaútırmacının ba÷ımsız ve tarafsız davranmalarına ba÷lı olup aksi halde uzlaúma hukuka aykırı olacaktır. H. Masumluk Karinesi ve Uzlaúma Yargılama hukukunun genel ilkelerinden olan masumluk karinesi Anayasamızın 38/4. maddesinde düzenlenmiú bulunmaktadır. Bu ilke uyarınca, yetkili ve görevli mahkeme tarafından yapılan yargılama sonunda suçlu olundu÷una dair karar 59 ùahin, s.252; Ildır, s.51; Gökcan/Kaymaz, s.91; Aybay Rona, “AøHM’in øú Yükünün Azaltılması øçin Bir Öneri: Zorunlu Uzlaútırma”, Türkiye Barolar Birli÷i Dergisi, S.67, 2006, s.116. 60 Kunter/Yenisey, s.326-327; Gökcan/Kaymaz, s.91. 21 verilmedikçe kimse suçlu sayılamayacaktır. 5560 sayılı Yasa ile ikrarı zorunlu kılan TCK’nın 73/8. maddesinin yürürlükten kaldırılması ve aynı kanunla de÷iúik CMK 253. maddesinde böyle bir úartın olmaması nedeniyle uzlaúma ile ilgili yeni düzenlemenin masumluk karinesi bakımından daha uygun oldu÷u söylenebilir. Failin yargılanarak aklanma hakkından vazgeçmesi kendi iradesine ba÷lı bulundu÷undan masumluk karinesi ile uzlaúma kurumunun çeliúmedi÷i kanaatindeyiz. Gerçekten de beraat etmesi muhtemel bir çok úüpheli ve sanı÷ın uzlaúma yolunu tercih etmekte oldu÷u araútırmalar neticesinde saptanmıútır61. I. Makul Sürede Yargılanma Hakkı ve Uzlaúma Makul sürede yargılanma hakkı, adil yargılanma hakkı içerisinde yer alan ve soruúturma aúamasından kanun yolları aúamasına kadar yargılamayı bir bütün olarak kapsamına alan bir ilkedir62. AøHM Kararlarında söz konusu ilke úu úekilde izah edilmiútir: “... tüm hak arayanlar için geçerli olan bu hükmün amacı, bu kiúileri yargılama iúlemlerinin sürüncemede kalmasına karúı korumak ve özellikle ceza davalarında suçlanan kiúinin uzun süre davasının nasıl sonuçlanaca÷ı endiúesi ile yaúamasını önlemektir.”63. Uzlaúma halinde uyuúmazlık yargılamaya kıyasla çok daha kısa sürede, fail ve ma÷durun anlaúmaları ile sona ermektedir. Bu nedenlerle uzlaúmanın makul sürede yargılanma hakkı ve ilkesinin hizmetinde oldu÷u ifade edilmelidir64. J. Silahların Eúitli÷i ølkesi ve Uzlaúma Soruúturma safhasında fail ve ma÷durun müdafii ve avukat yardımından yararlanma, kendi lehine olan delillerin toplanmasını isteme, dosyayı inceleme, belge örne÷i alma gibi hakları bulunmaktadır. Uzlaúma giriúiminde bulunuldu÷unda fail ve 61 Gökcan/Kaymaz, s.88; ùahin, s.250. Detaylı bilgi için bkz. ønceo÷lu, s.356. 63 AøHM, Stögmüller/Avusturya Kararı, 10/11/1969, p.5; http://ihami.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id=10, Gölcüklü/Gözübüyük, s.285. 64 Aynı yönde; Gökcan/Kaymaz, s.93; Ildır, s.52. 62 22 ma÷durun paralel hakları bulunmaktadır. Fail zararı gidermek karúılı÷ında ceza almaktan kurtulmaktadır.Ma÷dur ise zararın giderilmesi karúısında failin cezalandırılması manevi tatminminden vazgeçmektedir.Uzlaúma ile silahların eúitli÷i ilkesi birbirine uygun düúmektedir65. Uzlaúma kurumu bu bakımdan de÷erlendirildi÷inde fail ile ma÷durun menfaatine daha yakın gelen uzlaúma ile ihtilafın çözümlenmesine rıza göstermeleri silahların eúitli÷i ilkesine uygun düúmektedir. K. Kamu Davasının Mecburili÷i ølkesi ve Uzlaúma Cumhuriyet Savcısı,baúlangıç úüphesi ile soruúturmaya baúlar ve soruúturma sonunda dava açma konusunda savcının yetkisi farklı hukuk düzenlerinde uygulanan sistemlere göre de÷iúiklik arz etmektedir. Bu sistemler; mecburilik ve kamu yararıdır (takdiriliktir). Ülkemizde mecburilik sistemi esastır66. Ancak CMK bakımından kamu davası açmanın istisnaları vardır: Önödemenin varlı÷ı, uzlaúmanın varlı÷ı, cezanın ortadan kaldırılmasını gerektiren úahsi sebep olarak etkin piúmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koúulların varlı÷ı, úahsi cezasızlık sebebinin varlı÷ıdır. CMK’nın 170/2. maddesinde “Soruúturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun iúlendi÷i hususunda yeterli úüphe oluúturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenler.” Denilmektedir. CMK m.253 de uzlaúma bir istisna olarak düzenlenmiú bulunmaktadır. Uzlaúma kurum olarak ve sonuçları bakımından de÷erlendirildi÷inde kamu davasının mecburili÷i ilkesi ile çeliúmedi÷i anlaúılmaktadır. Nitekim uzlaúma görüúmelerinde ma÷dur ile fail rızai olarak biraraya gelmekte ve rızai olarak uzlaúmaktadırlar bu bakımdan uzlaúmanın kamu davası mecburili÷i ile çeliúmedi÷i açıktır. 65 66 Gökcan/Kaymaz, s.93. Mecburilik sisteminin detayları için bkz. Özbek V., CMK, s.727 vd; Gökcan/Kaymaz, s.94. 23 L. Re’sen Araútırma ølkesi ve Uzlaúma Ceza Muhakemesi kuralları uyarınca savcı ve hakim maddi gerçe÷i araútırmak maksadıyla delilleri re’sen araútırmakla yükümlüdürler. Tarafların dosyaya sundu÷u deliller, yargılama makamlarının delil ikame etme hakkını engellemez. Uzlaúma görüúmeleri esnasında esas olan tarafların uzlaúabilmeleri ve toplumsal düzenin tekrar sa÷lanması oldu÷undan bu aúamada delillerin toplanması veya ikamesi gibi bir durum olmayacaktır. Uzlaúma halinde delillerin de÷erlendirilmesine gerek kalmaksızın uzlaúılan hususa göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenden ötürü uzlaúmanın re’sen araútırma ilkesine aykırı oldu÷una dair görüúler bulunmaktadır67. Ancak masumluk karinesi, silahların eúitli÷i, kamu davasının mecburili÷i ilkelerinde yürüttü÷ümüz mantık do÷rultusunda uzlaúma kurumunun re’sen araútırma ilkesi ile çeliúmedi÷i söylenebilir. Çünkü uzlaúma görüúmelerinde, fail ile ma÷dur kendi menfaatlerine en yakın sonuç üzerinde mutabık kalmaktadırlar. Dolayısı ile delillerin ikamesi ve de÷erlendirilmesi gibi bir safha söz konusu olmadı÷ından re’sen araútırma ilkesine yakırılıktan bahsedilemeyecektir. M. Maddi Gerçe÷in Araútırılması ølkesi ve Uzlaúma Ceza Muhakemesinin amacı, gerçekte var olanı bulmak ve belirledi÷i bu maddi gerçekli÷i hukuki sonuca ba÷lamaktır. Bu nedenle soruúturma ve yargılama makamları maddi gerçe÷i araútırmakla yükümlüdür. CMK’nın 160/2. maddesinde bu ilkeye yer verilmiú ve savcının maddi gerçe÷in araútırılması için úüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplamakla yükümlüdür. Ancak uzlaúma kurumunun uygulanması halinde, fail ile savcının uzlaúmaları halinde savcı ya da hakimin maddi gerçe÷i araútırmadan uzlaúma do÷rultusunda karar vermeleri gerekmektedir. Bu nedenden ötürü uzlaúma kurumunun maddi gerçe÷i araútırma ilkesine aykırılık teúkil etti÷i ileri 67 Gökcan/Kaymaz, s.94-95. 24 sürülebilir68. Her suçun toplum düzenini ve toplumsal barıúı bozma derecesi aynı de÷ildir. Bu durumda etkisi daha az olan ve úikayete ba÷lı tutulan kimi suçlar bakımından aslında ma÷durun tatmin edilmesi daha önemlidir. Bu nedenlerle kanun koyucu maddi gerçe÷in araútırılması ilkesine bir istisna getirilmiú olarak kabul edilmelidir69. Dikkat edilecek olursa, uzlaúma görüúmeleri sonunda bozulan toplumsal barıú ve düzenin tesis edilmesi sa÷lanmaktadır. Dolayısıyla maddi gerçe÷in araútırılması suretiyle sonuca varılması ile uzlaúma görüúmeleri sonucunda mutabık kalınması arasında toplumsal barıúın tekrar sa÷lanması bakımından fark yoktur. Bu nedenle maddi gerçe÷in araútırılması ilkesi ile uzlaúma kurumu temelde aynı amaca hizmet etti÷inden birbirleriyle çeliúmemektedirler. 68 69 ùahin, s.248. Gökcan/Kaymaz, s.96; Koç Cihan, Gerekçeli Karúılaútırma Tablolu 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu & Gerekçeli 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin ønfazı Hakkında Kanun, Ankara 2005, s.331. 25 øKøNCø BÖLÜM UZLAùMANIN KOùULLARI I. UZLAùMANIN KOùULLARI Uzlaúmanın hangi úartlara ba÷lı tutuldu÷u CMK’nın 253. maddesinde gösterilmiútir. CMK’nın 253. maddesi incelendi÷inde, uzlaúma úartları úunlardır70: 1- Suçun uzlaúma kapsamında bulunması 2- Muhakeme ve Cezalandırma ùartlarının Varlı÷ı (Fiilin kovuúturulabilir olması) 3- Ma÷durun Gerçek Kiúi veya Tüzel Kiúi Olması 4- ùikayete Tâbi Suçlar Açısından ùikayet Koúulu 5- Uzlaúmanın Yetkili Kimse Tarafından Yapılması 6- Zararın Giderilmesi Bakımından Anlaúmaya Varılması 7- Zararın Uzlaúmaya Uygun Olarak Giderilmesi Uzlaúmanın uygulanabilmesi için yukarıda belirtti÷imiz koúullar ayrıntılı olarak incelenecektir. A. Suçun Uzlaúma Kapsamında Bulunması CMK’nın 253. maddesinde hangi suçların uzlaúma hükümlerine tabi oldu÷u açıklanmıútır. Soruúturulması ve kovuúturulması úikayete ba÷lı suçlar ile úikayete tabi olup olmadı÷ına bakılmaksızın TCK’da yer alan; kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç m.86, m.88), taksirle yaralama (m.89), konut dokunulmazlı÷ının ihlali (m.116), çocu÷un 70 Yurtcan Erdener, CMK ùerhi, østanbul 2005, s.723; Öztürk Bahri/Erdem Mustafa Ruhan, Uygulamalı Yeni Ceza Muhakemesi Hukuku, 12. baskı, Ankara 2008, (Ceza Muhakemesi), s.1124 vd; Yaúar Osman, Uygulamalı ve Yorumlu 5271 Sayılı Yeni Ceza Muhakemesi Kanunu, Ankara 2005, s.1127; Arslan Çetin/Azizo÷lu Bahattin, Yeni Türk Ceza Kanunu ùerhi, Ankara Kasım 2004,s.263264; Özbek M.,Uzlaútırma, s.308 vd.;Gökcan/Kaymaz, s.99; Çolak, s.140; Hafızo÷ulları, s.35; Albayrak, s.134; Yıldırım, s.470 vd. 26 kaçırılması ve alıkonulması (m.234), ticari sır, bankacılık sırrı veya müúteri sırrı niteli÷indeki bilgi ve belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç m.239). Ayrıca soruúturulması ve kovuúturulması úikayete ba÷lı olanlar hariç olmak üzere di÷er kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaútırma yoluna gidilebilmesi için kanunda açık hüküm bulunması gerekmektedir. 1. Uzlaúmaya Tâbi Suçlar a. ùikayete Tâbi Suçlar Ceza Kanunumuzda yer alan ve úikayete tabi olan suçlar, ceza miktarı veya suçun niteli÷i dikkate alınmaksızın uzlaúmaya tabi kılınmıútır. Ayrıca CMK’nın 253/1-b maddesinde TCK’da yer alan bazı suçlar úikayete tabi olmasa da uzlaúma kapsamına alınmıútır. ùikayet kovuúturma úartıdır. Uzlaúmanın söz konusu olabilmesi için suçtan zarar görenin úikayet hakkını kullanmıú olması gerekmektedir. Soruúturulması úikayete ba÷lı suçun, genel veya özel ceza kanunlarında yer almasının herhangi bir öndemi bulunmamaktadır. Nitekim øcra øflas Kanununda, Çek Kanununda , Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda takibi úikayete ba÷lı suçlar bulunmaktadır. TCK’da yer verilen takibi úikayete tabi suçlar; basit yaralama (m.86), taksirle yaralama(m.89), cinsel taciz (m.105), tehdit (m.106), konut dokunulmazlı÷ının ihlali (m.116), iú ve çalıúma hürriyetinin ihlali (m.117), kiúilerin huzur ve sükununu bozma (m.123), hakaret (m.125), kiúinin hatırasına hakaret (m.130-131), haberleúmenin gizlili÷ini ihlal (m.132), özel hayatın gizlili÷ini ihlal (m.134), basit hırsızlık (m.144), kullanma hırsızlı÷ı (m.146), mala zarar verme (m.151), güveni kötüye kullanma (m.155), bedelsiz senedi kullanma (m.156), kaybolmuú veya hata sonucu ele geçmiú eúya üzerinde tasarruf (m.160), açı÷a imzanın kötüye kullanılması (m.209), aile hukukundan kaynaklanan yükümlülü÷ün ihlali (m.233), sırrın açıklanması (m.239). 27 ùikâyetin usulüne uygun úekilde gerçekleúmiú olması gerekmektedir. Cumhuriyet savcısı ya da mahkeme, úüpheli veya sanı÷a uzlaúmak isteyip istemedi÷ini sormadan önce úikâyetin usulüne uygun yapılıp yapılmadı÷ını kontrol etmelidir. Suçun kovuúturma aúamasında uzlaúmaya tabi oldu÷u anlaúılır ise, ma÷durun yaptı÷ı ihbar úikâyete dönüútürülür ve ma÷dur úikâyetten vazgeçmedi÷i takdirde uzlaúma söz konusu olabilir71(CMK m.158/6). b. ùikayete Tâbi Olup Olmadı÷ına Bakılmaksızın Türk Ceza Kanunu’nda Yer Alan Suçlar Kanun koyucu uzlaúmayı kural olarak úikayete tabi suçlar için kabul etmekle birlikte, re’sen soruúturma ve kovuúturmaya tabi sınırlı úekilde sayılmıú suçların da uzlaúma hükümlerine tabi olaca÷ını benimsemiútir ( CMK m.253/1-b). TCK’da yer alan üçüncü fıkra hariç kasten yaralama (m.86, 88), taksirle yaralama (m.89), konut dokunulmazlı÷ının ihlali (m.116), çocu÷un kaçırılması ve alıkonulması (m.234), ticari sır ve bankacılık sırrı veya müúteri sırrı niteli÷indeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç m.239) úikayete tabi olup olmadıklarına bakılmaksızın uzlaúmaya tabidirler. Resen soruúturulan suçların uzlaúma kapsamında sayılması o suçların úikayete tabi suç olaca÷ı gibi bir anlam çıkarılmamalıdır. Nitekim re’sen soruúturulan suçlar bakımından suçtan zarar görenin úikayetinden vazgeçmesi halinde düúme kararı verilemez72. Bu bakımdan uzlaúma iste÷i, 71 72 Centel/Zafer, s.452; Zafer, s.128. Nitekim Yargıtay Çocuk Koruma Kanunu’nun 24. maddesinin 5560 sayılı Kanun ile de÷iútirilmesinden evvel, iúlenen bir suçla ilgili bahsedilen yönü vurgulayan bir karar vermiútir : “Sanı÷a atılı silahla kasten yaralama suçu, soruúturulması ve kovuúturulması úikayete ba÷lı suçlardan olmayıp ancak; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 24. maddesi uyarınca çocukların iúledi÷i bu suçun da çocukların yararı gözetilerek uzlaúma kapsamına alındı÷ı, sanı÷ın çocuk olması nedeni ile suçun uzlaúma kapsamına girmesi, eylemi úikayete tabi suç haline dönüútürmeyece÷inden 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 24 ve 5271 sayılı CMK’nın 253, 254. maddeleri gere÷ince usulüne uygun uzlaútırma iúlemleri yapılmadan, soruúturulması ve kovuúturulması úikayete ba÷lı olmadı÷ı halde, yalnız Çocuk Koruma Kanunu uyarınca ayrıksı olarak uzlaúma kapsamına giren bu suçun úikayet ba÷lı suç gibi kabul edilerek, yakınanın úikayetten vazgeçmesi nedeniyle, uzlaúmanın fiilen gerçekleúti÷i úeklindeki yasal olmayan gerekçe ile kamu davasının düúürülmesine karar verilmesi, bozmayı gerektirmiútir.” Y. 2.CD, 25.01.2007, 2006/6919E., 2007/899K, (Gökcan/Kaymaz, s.101.) 28 úikayetten vazgeçme olarak anlamlandırılmamalıdır. Bundan ötürü úikayetten vazgeçmiú olmak ya da úikayetçi olmamak uzlaúma iradesinin varlı÷ını göstermeyecektir. c. Etkin Piúmanlık Hükümlerine Yer Verilen Suçlar ile Cinsel Dokunulmazlı÷a Karúı Suçlar ùikayete tabi olsa da etkin piúmanlık hükümlerine yer verilen suçlar uzlaúmaya tabi de÷ildir. TCK’da etkin piúmanlık hükümlerine yer verilen suçlar: organ ve doku ticareti suçu (m.91, 93), hırsızlık (m.141-147), ya÷ma (m.148-149), mala zarar verme (m.151-152), güveni kötüye kullanma (m.155), dolandırıcılık (m.157-159), hileli iflas (m.161), taksirli iflas (m.162), karúılıksız yararlanma suçları (m.163), malvarlı÷ına karúı suçlar (m.168), uyuúturucu ve uyarıcı maddelerle ilgili suçlar (m.188-192), para ve kıymetli damgalarda sahtecilik suçları (m.197-201), suç iúleme amacıyla örgüt kurma (m.220,221), zimmet (m.247, 248), rüúvet (m.252-254), iftira (m.267, 269), yalan tanıklık (m.272, 274), hükümlü ve tutuklunun kaçması (m.292, 293). Cinsel dokunulmazlı÷a karúı suçlar úikayete tabi olsalar dahi haklarında uzlaúma hükümleri uygulanamaz. TCK’nın 102-105 maddeleri arasında cinsel dokunulmazlı÷a karúı suçlar düzenlenmiútir. CMK’nın 253/3. maddesi gere÷i cinsel dokunulmazlı÷a karúı suçlarda uzlaútırma yoluna gidilemez. Ancak uygulamada, lehe yasa ve müktesep hak kavramlarına iliúkin olarak ayrıksı durumlar söz konusu olabilmektedir73. 2. Özel Kanunlardaki Durumlar Soruúturulması úikâyete ba÷lı suçun, genel veya özel ceza kanunlarında yer almasının herhangi bir önemi bulunmamaktadır. TCK dıúındaki kanunlarda yer alan suçların takibinin, úikâyete ba÷lı bulunması bu suçlarda uzlaúmaya gidilebilmesi için yeterlidir. Bu kanunlarda, uzlaúma yoluna gidilebilece÷ine iliúkin açık bir hükme yer 73 Y. 5CD., 2006/455E., 2007/2634K., 5/4/2007 (Legal Hukuk Dergisi, Temmuz 2007, s.2305.) 29 verilmiú olması aranmaz. Örne÷in, øcra ve øflas Kanunu, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile Çocuk Koruma Kanunu gibi özel kanunlarda takibi úikâyete ba÷lı suçlar bulunmaktadır. Aynı úekilde, 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de de birçok suçun takibi, úikâyet úartına ba÷lanmıútır74. øcra ve øflas Kanunu’nda úikâyete tâbi olan suçlar: Aczine kendi fiilleriyle sebebiyet veren ve vaziyetinin fenalı÷ını bilerek a÷ırlaútıran borçlunun cezası (m.332), ticari iúletmede yöneticinin sorumlulu÷u (m.333/a), konkordatoda ve sermaye úirketi ile kooperatiflerin uzlaúa yoluyla yeniden yapılandırılmasında yetkili kimseleri hataya düúüren ya da konkordato veya uzlaúma yoluyla yeniden yapılandıra koúullarına uymayan borçlunun cezası (m.334), yükümlülüklerin yerine getirilmemesi (m.337), ticareti terk edenlerin cezası (m.337/a), hakikate muhalif beyanda bulunanların cezası (m.338), beyandan sonra mal ve kazançta olan tezayüdü bildirmeyen borçlunun cezası (m.339), borçlunun ödeme úartını ihlal halinde ceza (m.340), çocuk teslimi emrine muhalefetin cezası (m.341), 30 ve 31. maddeler hükmüne muhalefet edenlerin cezası (m.343), nafakaya iliúkin kararlara uymayanların cezası (m.344), sermaye úirketlerinin iflasını istemek mecburiyetinde olanların cezası (m.345/a). Bu suçların iúlenmesi halinde uzlaúma mümkün olabilecektir. Çocuk Koruma Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca, CMK’nın uzlaúmaya iliúkin hükümleri suça sürüklenen çocuklar bakımından uygulanabilecektir. 06.12.2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile de÷iútirilen 24. maddenin eski hali úöyledir: “ (1) Suça sürüklenen çocuklarla ilgili olarak uzlaúma, soruúturulması ve kovuúturulması úikayete ba÷lı olan veya kasten iúlenen ve alt sınırı 2 ylı aúmayan hapis veya adli para cezasını gerektiren veya taksirle iúlenen suçlarda uygulanır. (2) Suç tarihinde 15 yaúını doldurmayan çocuklar bakımından, birinci fıkrada öngörülen hapis cezasının alt sınırı üç yıl olarak uygulanır.” 74 Centel/Zafer, s.452. 30 Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un 16. maddesinde düzenlenen karúılıksız çek keúide etmek suçu úikâyete tâbi oldu÷undan suçun iúlenmesi halinde uzlaúma hükümleri uygulama alanı bulabilecektir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 75. maddesi uyarınca, kanunun 71 ve 72. maddelerinde sayılan suçlar úikâyete tâbidir. Dolayısıyla bu suçların iúlenmesi halinde, uzlaúma hükümleri uygulanabilecektir. 3. De÷erlendirme Soruúturulması ve kovuúturulması úikâyete ba÷lı suçlar ile úikâyete tabi olup olmadı÷ına bakılmaksızın TCK’da yer alan; kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç m.86, m.88), taksirle yaralama (m.89), konut dokunulmazlı÷ının ihlali (m.116), çocu÷un kaçırılması ve alıkonulması (m.234), ticari sır, bankacılık sırrı veya müúteri sırrı niteli÷indeki bilgi ve belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç m.239) suçları uzlaúmaya tâbi suçlardandır. TCK dıúındaki di÷er kanunlarda yer alan ve takibi úikâyete tâbi olmamakla birlikte kanunda açıkça uzlaúma yoluna gidilebilece÷i gösterilen suçlar uzlaúma kapsamındadır (m.253/2). 5560 sayılı kanun ile de÷iúik 253. maddenin 3. fıkrası uyarınca, úikâyete ba÷lı olsa bile etkin piúmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlı÷a karúı suçlarda uzlaúma yoluna gidilemez. Bu de÷iúikli÷in yapılması ile ceza adalet sistemimizde olumlu bir adım atılmıútır. De÷iúiklik öncesinde cinsel dokunulmazlı÷a karúı suçların, uzlaúma kapsamında sayılması çok kere eleútirilmiútir. 5560 sayılı Kanun ile eleútirilen bu durum, ortadan kaldırılmıútır. B. Muhakeme ve Cezalandırma ùartlarının Varlı÷ı Uzlaúma kurumunun bir suça uygulanabilmesi için öncelikle eylemin soruúturulabilir veya kovuúturulabilir olması gerekmektedir. Eylemin kovuúturulabilir olmasından maksat, yargılama úartlarının (úikayet, izin, talep, karar) bulunmasıdır. 31 ùikâyete tabi suçlar bakımından úikâyetin varlı÷ı kovuúturulabilme için zorunludur. ùikâyet úartı gerçekleúmeden kural olarak úüpheli yakalanamaz ve isnat teúkil eden iúlemler yapılamaz75. øzne tabi bir suç bakımından da izin úartının gerçekleúmiú olması gerekmektedir76. øzin alınır ve soruúturma baúlatılırsa ancak bu takdirde uzlaúma hükümleri uygulama alanı bulabilecektir. Bir fiilin soruúturulabilir olması uzlaúma hükümlerinin uygulanabilmesi için tek baúına yeterli de÷ildir. Cezalandırılabilme úartlarının da var olması gerekmektedir. Failin yaúının küçüklü÷ü (TCK m.31), sa÷ır ve dilsiz olması (TCK m.33), akıl hastası (TCK m.32) olması halinde iúledi÷i suç nedeniyle faile ceza verilemeyecektir. Bu kiúilere ceza verilemeyece÷inden uzlaúma hükümlerinin de uygulanabilmesi mümkün olmayacaktır77. C. Ma÷durun Gerçek Kiúi veya Tüzel Kiúi Olması 5560 Sayılı Kanunla de÷iúik CMK’nın 253/1. maddesinde; “úüpheli ile ma÷dur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kiúisinin uzlaútırılması giriúiminde bulunulur” ifadesi yer almaktadır. Suçtan zarar görenin kamu hukuku tüzel kiúisi olması durumunda fiil uzlaúma kapsamında bulunsa dahi uzlaúma hükümleri uygulanamayacaktır78. Bu baúlık altında ma÷dur ve suçtan zarar gören kavramlarını açıklamak gerekmektedir. Ma÷dur, ceza hukuku anlamında suç teúkil eden eyleme 75 Centel/Zafer, s.452; Zafer, s.129; Gökcan/Kaymaz, s.104; Öztürk Yavuz, “Uygulayıcı Gözüyle Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul 2005, s.168. 76 Örne÷in 4483 sayılı Kanun gere÷i izin alınması gerekli bir suç iúlenmiú ise öncelikle yetkili idari merciin soruúturma izni vermiú olması gerekmektedir. 77 Gökcan/Kaymaz, s.105. 78 Ma÷durun ancak gerçek kiúi olabilece÷i, özel hukuk tüzel kiúisinin ise suçtan zarar gören sıfatını haiz olabilece÷i ifade edilmektedir: Artuk Mehmet Emin/ Ahmet Gökcen/ Yenidünya Caner, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7. Bası, Ankara 2006, s.23; Gökcan/Kaymaz, s.106; Özgenç øzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2006, s.190 vd; Yıldırım, s.474. 32 maruz kalan kiúidir. Suçtan zarar gören ise, suç teúkil eden fiil ile hak veya menfaati zarar gören kiúidir. Ma÷dur aynı zamanda suçtan zarar gören kiúidir79. D. ùikâyete Tabi Suçlar Bakımından ùikâyet Koúulu TCK’nın 73. maddesi ile CMK’nın 158. maddesinde “úikâyet” düzenlenmiútir. Suçtan zarar görenin, suçun soruúturulması ve failin cezalandırılması konusundaki iradenin yetkili makama açıklanması úikayettir. ùikayet, soruúturması ve kovuúturması úikayete ba÷lı bir fiilden dolayı, úikayete yetkili kiúinin, süresi içinde yazılı olarak, yetkili makamlardan birine ilgili fiil hakkında kovuúturma yapılmasını istemesidir80. CMK’nın 223/8. maddesinde soruúturma veya kovuúturma úartından bahsedilmiútir. ùikâyetin bulunmaması halinde baúlanmıú soruúturmanın devam ettirilebilmesi mümkün de÷ildir. ùikâyet muhakeme úartı oldu÷undan, ma÷dur kolluktaki ifadesinde açıkça úikâyetçi olmadı÷ını ifade etmiúse; artık uzlaúma olana÷ı ortadan kalkmıú olacaktır. Uzlaúma kurumunun iúleyebilmesi için úikâyete tabi suçlar bakımından úikâyetin varlı÷ı úarttır. 1. ùikâyet Hakkı ve Yetkisi Soruúturulması úikâyete ba÷lı bir fiilden dolayı úikâyete yetkili kiúinin altı aylık süre içerisinde yetkili makamlara baúvurarak úikâyet iradesini beyan etmelidir. ùikâyet, suçtan zarar görenin yetkili makamlara o suçun soruúturulması veya kovuúturulması iradesini açıklamasıdır81. Suçtan zarar görme úu úekilde ifade edilebilir: Belirli bir suç tarafından zarara veya tehlikeye u÷ratılan hak ve yararın sahibini ifade eder82. ùikâyetin konusu suça konu eylem olup, ma÷durca failin kimli÷inin bilinmesi 79 Artuk/Gökcen/Yenidünya, s.23; Özbek V., CMK, s.894; Gökcan/Kaymaz, s.107; Yıldız Ali Kemal, “Uzlaúma-ùikayet øliúkisi (YTCK m.73)”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan:Feridun Yenisey, østanbul 2005, s.264. 80 Öztürk /Erdem, Ceza Muhakemesi, s.90. 81 øçel Kayıhan/Sokullu Akıncı Füsun/Özgenç øzzet/Sözüer Adem/Mahmuto÷lu Fatih/ Ünver Yener; øçel Suç Teorisi, 3. Bası, østanbul 2004, s.24; Yıldız, s.261; Gökcan/Kaymaz, s.110. 82 Öztürk Bahri/Erdem Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Ankara 2008, (Ceza Hukuku), s. 152. 33 zorunlu de÷ildir. Bir eylem hakkında úikâyette bulunulması halinde tüm fail ve iútirakçileri hakkında úikâyetin var oldu÷u kabul edilir83. ùikâyete hakkı olanlar, kural olarak suçtan zarar gören kiúilerdir. ùikâyet hakkı, kiúiye sıkı sıkıya ba÷lı haklardandır. Bu nedenle kural olarak miras yoluyla geçmez84. Ancak úikâyet yetkisini ma÷durun veya yasal temsilcinin avukatı da kullanabilmektedir85. Birden fazla kiúinin aynı suçtan ma÷dur olması halinde, her birinin birbirinden ba÷ımsız olarak úikâyet hakkı bulunmaktadır. Böyle bir durumda, úikâyete konu haklar arasında ba÷lantı bulunması halinde suçtan zarar görenlerden sadece birinin úikâyeti soruúturmaya baúlanması bakımından yeterlidir. Suç oluúturan eylem tek eylem olup birden fazla kiúiye karúı iúlenmiú ise ihlal edilen haklar arasında da ba÷lantı bulunmaz ise soruúturma, úikâyet eden kiúi bakımından baúlatılacaktır. Bir kiúi veya birden fazla kiúiye karúı suçun iúlenmesi ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilir oldu÷u hallerde her bir suç ve suçtan zarar gören kiúi bakımından úikâyet koúulunun ayrı ayrı gerçekleúmesi sa÷lanmaya çalıúılacaktır86. Tüzel kiúilere karúı suç iúlenmesi halinde úikâyet hak ve yetkisi tüzel kiúinin yetkili organlarında olacaktır. a. Küçükler Bakımından ùikâyet Yetkisi TCK’nın 31. maddesinde 12 yaúın altındaki küçüklerin cezai sorumluluklarının bulunmadı÷ı, 12 yaúından büyük 15 yaúından küçük çocukların “iúledi÷i fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak 83 Buna úikâyetin sirayeti kuralı denmektedir. Dönmezer/Erman, no.466; Öztürk/Erdem, Ceza Hukuku, s.154; Öztürk /Erdem, Ceza Muhakemesi, s.92. Nitekim bu kural TCK’nın 73/5. maddesinde vazgeçmenin sirayeti kuralının getirilmesi ile dolaylı olarak kabul edilmiútir. 84 Ancak istisnai haller mevcuttur: Ma÷durun úikâyet edemeden ölmesi veya suçun ölmüú olan kiúinin hatırasına karúı iúlenmiú olması halinde ölenin ikinci dereceye kadar üst soy ve alt soyu, eú ve kardeúlerinin úikâyette bulunma hakları mevcuttur. Kunter Nurullah, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, østanbul 1989, no.47 VI, Öztürk/Erdem, s.152. 85 Kunter Nurullah/Yenisey Feridun/ Nuho÷lu Ayúe, Ceza Muhakemesi Hukuku, 15. bası, østanbul 2006, s.84; Gökcan/Kaymaz, s.111. 86 Yıldız, s.266. 34 davranıúlarını yönlendirme yetene÷inin varlı÷ı halinde” cezalandırılacakları, ancak cezalarında indirim yapılaca÷ı hüküm altına alınmıútır. øúledi÷i fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranıúlarını yönlendirme yetene÷i yok ise, küçü÷ün cezai sorumlulu÷u olmayacaktır. 15 yaúını doldurmuú, fakat 18 yaúını henüz bitirmemiú küçükler bakımından ise, davranıúlarını yönlendirebilme yetene÷ine bakılmaksızın cezalarında indirim yoluna gidilmektedir. Türk Medeni Kanununun 16/1. maddesinde, ayırt etme gücüne sahip küçüklerin karúılıksız kazanma ve kiúiye sıkı sıkıya ba÷lı hakları kullanmada yasal temsilcinin rızası gerekli de÷ildir. 12 yaúından büyük 15 yaúından küçük olan kiúiler bakımından temyiz kudretleri var ise úikâyet haklarının da var oldu÷u kabul edilmelidir. TCK’nın 31/3.maddesinde 15 yaúından büyük olan küçüklerin temyiz kudretlerini ortadan kaldıran bir hal olmadıkça úikâyet haklarının mevcut oldu÷u kabul edilmektedir87. 15.04.1942 tarih ve 14/9 sayılı øBK’ da CMUK’da küçüklerin úikâyet hakkına sahip olup olmadıkları konusunda bir açıklı÷ın olmadı÷ı belirtilerek, “Kanunu Medeni’nin on altıncı maddesinde úahsa merbut olan haklarından dolayı mümeyyiz olan küçüklerin dava hakkına malik bulundukları tasrih edilmek suretiyle suçtan zarar gören mümeyyiz küçüklerin kendi kendilerine dava ve úikâyette bulunmaları kanunen tecviz edilmiú” denmektedir88. Yargıtay bu úekilde mümeyyiz küçüklerin úikâyet hakkına sahip oldu÷unu ifade etmiútir. Mümeyyiz küçüklerin, kanuni temsilcilerinin rızası olsun veya olmasın kendilerine karúı iúlenmiú suçtan úikâyet hakkına sahip oldukları kabul edildi÷ine göre, úikâyette bulunmama hak ve yetkisi de bulunmaktadır. Bu nedenle küçüklerin úikâyette bulunmama yetkisinin kabul edilmesi, küçüklere úikâyet yetkisi tanınmasındaki gerekçe ile uyumlu görünmemektedir89. 87 Özbek V., s.636; Yıldız, s.265; Kunter/Yenisey/Nuho÷lu, s.284; Yargıtay’da bu yönde kararlar vermiútir. Örne÷in: “ Mümeyyiz küçükler, kanuni mümessillerinin rızası olsun olmasın do÷rudan do÷ruya úahıslarına karúı iúlenmiú suçlardan úikayet hakkına sahiptir. 15 yaúını bitirmeyen küçüklerin úikayetinin geçerli sayılması ancak mümeyyiz olduklarının raporla saptanmasına ba÷lıdır.1 (Y. 5CD. 2003/6183E., 2004/7208K. 09/11/2004, ( Gökcan/Kaymaz, s.114) 88 Gökcan/Kaymaz, s.114. 89 Kunter/Yenisey/Nuho÷lu, s.285; Gökcan/Kaymaz, s.114. 35 Anlama ve isteme yetene÷i olmayan, yani mümeyyiz olmayan küçüklerin úikâyet etme yetkileri bulunmamaktadır. Bu durumda küçükler adına úikâyet yetkisi kanuni temsilcileri tarafından kullanılacaktır. Bu durumda úikâyet hakkının sahibi küçük olmakla beraber yasal temsilcisi onun adına hareket etmektedir. b. Küçükle Kanuni Temsilcinin Menfaatinin Çatıúması Suçun ma÷duru olan küçü÷ün menfaati ile kanuni temsilcinin menfaatinin çatıúması durumunda kanuni temsilci mümeyyiz olan küçük adına úikâyet hakkını kullanamayacaktır. Yargıtay içtihatlarına göre bu durumda menfaatin korunması gere÷i küçü÷e kayyım tayini gerekmektedir90. Yargıtay, soruúturma evresinde úikâyet hakkının kullanılması konusunda mümeyyiz küçü÷ün irade beyanına önem vermektedir. Bu aúamada mümeyyiz küçük, úikâyetçi olmadı÷ını beyan eder ise bu beyanla yetinilecektir. Ancak mümeyyiz küçük úikâyet konusunda suskun kalır ise velayet hakkı sahibi olan velinin beyanı esas alınmaktadır91. Yargıtay, 15 yaúından küçüklerin mümeyyiz olduklarının raporla belirlenmesini istemektedir92. Rapor sonucunda mümeyyiz oldukları anlaúılır ise, úikâyet haklarını bizzat kullanmaları gerekecektir. Aksi halde kanuni temsilcilerine yönelinmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki, 18 yaúından küçüklerin yargılama sırasında bu yaúı doldurmaları durumunda úikâyet haklarını bizzat kullanmaları gerekecektir93. 90 “ Ma÷durun sanıkların müúterek çocukları oldu÷u ve sanık Meryem’in, su ısıtmakta kullandıkları elektrik kablosu ile ma÷duru, doktor raporunda belirtilen úekilde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaraladı÷ı mahkemenin kabulünde olmasına ra÷men ma÷dur ile sanıklar arasında suç-eylem ba÷ı yönünden menfaat çatıúması bulundu÷undan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 16, 426/2. maddeleri gere÷ince ma÷dura kayyım atanması ve úikayet konusunun bu surette tespiti ile yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yanılgı ile yazılı úekilde karar verilmesi yasaya aykırıdır.” (Y. 2.CD. 8/2/2007, 9044/1736). Benzer yönde kararlar: Y. 2.CD. 24169/30095, 20/12/2005; Y. 2.CD. 22750/29435, 15/12/2005. (Gökcan/Kaymaz, s.115) 91 Y. 9. CD., 2006/1108-2631, 10/5/2006 (Gökcan/Kaymaz, s.116, dn.38) 92 Y. 2. CD. 2006/10943-8813, 1/5/2006; Y. 5. CD. 2006/4358-3112, 12/3/2006 ; Y. 5. CD. 2003/6183E., 2004/7208K., 09/11/2004 (Gökcan/Kaymaz, s.117, dn.40) 93 Y. 2.CD. 2006/2743-1274; 06/02/2006 (Gökcan/Kaymaz, s.117, dn.41) 36 2. ùikâyet Hakkının Kullanılıú Biçimi ùikâyet, hak ve yetkisi bulunan kiúi tarafından süresinde usulüne uygun olarak yapılmalıdır. Ergin olan herkes kendisine karúı iúlenmiú suçlara iliúkin olarak úikâyet hak ve yetkisine sahiptir. Mümeyyiz ve 15 yaúını doldurmuú küçükler ile mümeyyiz ve 15 yaúından küçüklerin úikâyet haklarının var oldu÷unu yukarıda izah etmiútik. ùikâyet süresi; TCK’nın 73/1. maddesi uyarınca 6 aydır. Bu süre, úikâyet hakkı olan kiúinin fiili ve faili ö÷rendi÷i tarihten itibaren baúlar. ùikâyet süresi, hak düúürücü süre olmakla beraber CMK m.40 uyarınca, ma÷dur veya suçtan zarar görenin, kusuru olmaksızın geçirdi÷i sürenin eski hale getirilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. ùikâyet hakkının ne úekilde kullanılaca÷ına CMK’nın 158. maddesinde açıklık getirilmiútir. Buna göre úikâyet, Cumhuriyet Baúsavcılı÷ı, kolluk makamları, valilik, kaymakamlık ve mahkemeler ile yurt dıúında elçilik ve konsolosçuklara yapılabilir. ùikâyet, belirtilen makamlardan birine ve usulünce yapılmaz ise hüküm do÷urmayacaktır94. ùikâyet hakkı, tutana÷a geçirilecek bir beyanla veya yazılıp imzalanan bir dilekçe ile kullanılabilir. ùikâyet, yetki verilmek kaydı ile vekil aracılı÷ı ile kullanılabilecektir. Ma÷dura karúı birden fazla úikâyete tabi suç iúlenmiú ve birlikte soruúturma yapılmakta ise, úikâyetin tüm suçları kapsamasına dikkat edilmelidir. Çünkü úikâyet, her suç bakımından olması gereken bir unsurdur95. 3. ùikâyetten Feragat ve Vazgeçme ùikâyetten vazgeçme, önceden yapılmıú olan bir úikâyetin geri alınması ve geçersiz sayılmasının talep edilmesidir. Soruúturma aúamasında vazgeçme hakkı, úüphelinin kabulüne ba÷lı olmaksızın kullanılabilmekle birlikte, kural olarak vazgeçme, kabule ba÷lı ve iki taraflı bir iúlemdir. (TCK m.73) 94 Nitekim bu yönde, Yargıtay’ın kararları da bulunmaktadır: Y.5. CD. 1996/1205-1642, 14/5/1996 (Gökcan/Kaymaz, s.119, dn.47); Öztürk/Erdem, Ceza Hukuku, s.151 vd. 95 “ Sanı÷ın zorlama suçundan yakınmasının bulunması, ancak sövme suçundan yakınmasının bulunmaması karúısında, yakınmaya ba÷lı sövme suçundan hükümlülük kararı verilemeyece÷inin düúünülmemesi yasaya aykırıdır.” Y. 4.CD. 2000/4942-5521, 21/06/2000, (Gökcan/Kaymaz, s.119, dn.49). 37 ùikâyetten feragat ise, süresi geçmemiú ve henüz yapılmamıú olan bir úikâyetin yapılmayaca÷ının açıklanmasıdır. Feragat, tek taraflı irade beyanıdır. 765 sayılı TCK zamanında, kanunda düzenlenmemesine karúın, doktrinde96 ve uygulamada97 feragatin vazgeçme gibi sonuç do÷uraca÷ı kabul edilmekteydi. Nitekim Yeni TCK döneminde de doktrin aynı yönde seyretmektedir98. Vazgeçme iradesi de úikâyet iradesi gibi, açıkça ve anlaúılır, úüpheye yol açmayacak úekilde, kayıtsız-úartsız olarak beyan edilmelidir. Vazgeçme hakkı, hükmün kesinleúmesinden önceki herhangi bir aúamada kullanılabilir. ùikâyetten vazgeçilmesi durumunda kamu davasının düúürülmesine karar verilir (TCK m.73/4, CMK m.223/8). ùikâyet hakkı, sahibi tarafından kullanıldıktan sonra soruúturma veya kovuúturma aúamasında úikâyet edenin ölmesi durumunda mirasçıların vazgeçmesi mümkün de÷ildir99. Kural olarak úikâyet hakkı ve yetkisine sahip olanların vazgeçmeye de yetkili olmaları gerekmektedir. Buna karúın Yargıtay eski TCK döneminde, küçüklerin úikâyetten vazgeçmelerinin geçerli olması için kanuni temsilcilerinin onayının olması gerekti÷ine karar vermekteydi100. Bu düúünceye gerekçe olarak, úikâyetten vazgeçme halinde suçtan zarar gören küçü÷e bazı yükümlülükler getirebilece÷i ve hak kaybına neden olabilece÷i görüúü ileri sürülmekteydi. Nitekim halen bu görüú benimsenmeye 96 Dönmezer Sulhi/Erman Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Cilt III, østanbul 1983, no.2077 vd., s.294-296; Önder Ayhan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, C.II, østanbul 1989, s. 246; Yaúar Osman, Uygulamalı Türk Ceza Yasası Genel Hükümler, Ankara 2000, s.1449. 97 Y. 4.CD, 1980/1755-1746, 19/03/1980; Y. 5 CD. 1985/372-431, 07/02/1985; Y. 2CD. 2003/14447412664, 20/10/2003 (Gökcan/Kaymaz, s.120, dn.52) 98 Toroslu Nevzat, Ceza Hukuku, Ankara 2005, s.309; Hakeri Hakan, Yeni Türk Ceza Hukukunun Temel Kavramları, Ankara 2005, s.71; Gökcan/Kaymaz, s.121. 99 Gökcan/Kaymaz, s.122. 100 Y. 2.CD. 2002/5076-14076, 16/09/2002 (Gökcan/Kaymaz, s.123, dn.66) 38 devam etmektedir101. Yeni TCK döneminde Yargıtay, úikâyetten vazgeçme konusunda mümeyyiz küçü÷ün iradesini temel almaktadır102. E. Uzlaúmanın Yetkili Kimse Tarafından Yapılması 1. Uzlaúma Hakkı ve Yetkisi aa. Genel Olarak ùikâyet hakkında oldu÷u gibi uzlaúma hakkı da ma÷dur veya suçtan zarar görene aittir. Ma÷dur veya suçtan zarar görenin küçük olması bu sonucu de÷iútirmeyecektir. 5560 sayılı Yasayla de÷iúik CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrası ile aynı maddenin 4. fıkrasının ilk cümlesinde uzlaúma teklifinin ma÷dur veya suçtan zarar görene yapılaca÷ı belirtilmektedir. Aynı maddede úüphelinin, ma÷durun veya suçtan zarar görenin reúit olmaması halinde uzlaúma teklifinin kanuni temsilcisine yapılaca÷ı açıklanmıútır. bb. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Küçük Olması Halinde aaa. ùikâyete Tabi Suçlar Bakımından CMK’nın 253. maddesinin 4. fıkrasında, “... ùüphelinin, ma÷durun veya suçtan zarar görenin reúit olmaması halinde uzlaúma teklifi kanuni temsilcilerine yapılır” denilmektedir. Bu durumda mümeyyiz olan küçük úikâyet hak ve yetkisine sahip oldu÷u halde, úikâyete tabi suçlar bakımından uzlaúma için yetki sahibi 101 Centel Nur/Zafer Hamide/Çakmut Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriú, østanbul 2005, s.657; Gökcan/Kaymaz, s.123 102 “ Suçtan do÷rudan do÷ruya zarar gören, hazırlık aúamasında úikayetçi oldu÷unu bildiren ve suç tarihi itibariyle 14 yaúında bulunan Tayfun’un úikayet hakkını kullanmaya ehil bulunup bulunmadı÷ı araútırılmaksızın ve úikayet hakkını kullanma yetene÷i bulunuyor ise halen úikayetinin devam edip etmedi÷i belirlenmeden annesi ma÷dur Bahriye’nin úikayetçi olmadı÷ına dair beyanına dayanılarak yazılı úekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiútir.” Y. 2CD. 2007/8906-1859, 12/02/2007 (Gökcan/Kaymaz, s.124, dn.70) 39 olamayacaktır. 5560 sayılı Yasa ile de÷iúik CMK’nın 253/13. maddesinde “... úüpheli, ma÷dur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanuni temsilcisi ya da vekilin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaúmayı kabul etmemiú sayılır” denilmektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, suçtan zarar görenin iradesine aykırı olarak yapılacak bir uzlaúma, bu kurumun kabul ediliú amacına aykırı olacaktır. Ancak suçtan zarar gören kendini ifade edemeyecek ya da uzlaúmanın sonuçlarını anlayamayacak kadar küçük yaúta ise, uzlaúma hak ve yetkisi kanuni temsilcisinde olaca÷ından kanuni temsilcinin açık irade beyanına önem verilmelidir103. Mümeyyiz küçü÷ün úikâyetten vazgeçmesi mümkün de÷ilse uzlaúma, yasal temsilciye teklif edilecektir. 5560 sayılı yasayla de÷iúik CMK’nın 253/19. maddesine göre: “Uzlaúmanın sa÷lanması halinde, soruúturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmıú olan davadan feragat edilmiú sayılır.” Gökcan/Kaymaz’a göre, uzlaúmanın bir tazminat istenmemesi sonucunu do÷urdu÷u hallerde uzlaúma teklifi ma÷dur veya suçtan zarar gören mümeyyiz küçü÷e yapılmalı ve TMK’nın 16. maddesi ile paralellik sa÷lanması bakımından kanuni temsilcinin rızası aranmalıdır104. bbb. Re’sen Soruúturulan ve Kovuúturulan Suçlar Bakımından ùikâyete tabi suçlarda oldu÷u gibi, re’sen soruúturulan ve kovuúturulan suçlar bakımından uzlaúma hakkı küçü÷e aittir. CMK’nın 253/4. maddesinde suçtan zarar görenin reúit olmaması halinde uzlaúma teklifinin yasal temsilcisine yapılaca÷ı belirtilmektedir. 103 Yargıtayın görüúü de bu yöndedir: Y. 5.CD. 2006/13251 E., 2007/1498K., 22.02.2007 (Legal Hukuk Dergisi, A÷ustos 2007, s.2684.) 104 Gökcan/Kaymaz, s.131. 40 cc. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Reúit Olması Halinde aaa. ùikâyete Tabi Suçlar Bakımından Suçun ma÷duru veya suçtan zarar görenin reúit olması, anlama ve isteme yetene÷ini ortadan kaldıran bir halin bulunmaması ve suçun ma÷duru veya zarar göreninin úikâyetçi olması halinde uzlaúma teklifi kendisine yapılmalıdır. Ma÷dur veya suçtan zarar gören úikâyetçi olmaz ise ortada soruúturulabilir suç olmadı÷ından uzlaúmanın uygulanabilmesi söz konusu olamayacaktır. Ayrıca, hakaret suçları hariç olmak kaydıyla, suçtan zarar gören veya ma÷durun úikâyet hakkını kullanmadan ölmesi halinde úikâyet hakkı mirasçılarına geçmeyece÷inden fiilin soruúturulması mümkün olmayaca÷ından uzlaúma hükümlerinin de uygulanabilmesi mümkün olmayacaktır105. bbb. Re’sen Soruúturulan ve Kovuúturulan Suçlar Bakımından Yukarıda izah etti÷imiz gibi, ma÷durun veya suçtan zarar görenin reúit olması ve anlama-isteme yetene÷ini ortadan kaldıran bir halin bulunmaması durumunda uzlaúma teklifi kendisine yapılmalıdır. dd. Ma÷dur veya Suçtan Zarar Görenin Ölmesi Halinde Ma÷dur veya suçtan zarar görenin ölmesi halinde uzlaúmanın ne úekilde uygulanaca÷ı, kimin hak ve yetki sahibi olaca÷ı hususunda açık bir düzenleme mevcut de÷ildir. Bu sorunun genel hükümler dikkate alınarak çözümlenebilmesi mümkün görünmektedir. Suçun ma÷durunun veya zarar görenin ölmesi halinde úikâyet hakkının mirasçılara geçece÷ine dair bir hüküm bulunmamaktadır. TCK’nın 131/2. maddesinde istisnai bir düzenleme mevcuttur. Buna göre kiúinin hatırasına karúı suçun iúlenmesi halinde ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eú ve kardeúleri úikâyet hakkına sahip 105 TCK’nın 131/2. maddesinde: “Ma÷dur, úikayet etmeden önce ölürse veya suç ölmüú olan kiúinin hatırasına karúı iúlenmiú ise ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eú ve kardeúleri tarafından úikayette bulunulabilir” denilmektedir. 41 bulunmaktadır. Kimi yazarlar, ma÷durun ölümü nedeniyle mirasçılarının úikâyet haklarını kullanmasının yasal yönden olanaklı bulundu÷u hallerde uzlaúma teklifinin mirasçılara yapılması gerekti÷ini düúünmektedirler106. Bizce ma÷dur veya suçtan zarar gören úikâyet etmeden ölürse bu takdirde uzlaúma hükümlerinin uygulanabilmesi mümkün olmadı÷ından zaten sorun yoktur. ùikâyet üzerine soruúturma veya kovuúturma baúlar ise uzlaúma teklifinin ma÷dur veya suçtan zarar görenin mirasçılarına yapılması gerekmektedir. Nitekim fail bakımından uzlaúma hükümlerinin uygulanabilir duruma getirilmesi öncelikli olarak gerekmektedir. Adam öldürme suçu ile ilgili olarak Yargıtay’ın görüúü úu úekildedir: Ölenin yakınları suçtan zarar gören kiúiler oldu÷undan davaya müdahil olarak katılabilirler, bu nedenle uzlaúma teklifinin bu kiúilere yapılması mümkün görünmektedir107. Kanaatimizce suçtan zarar gören ile ma÷dur farklı kiúiler ise ve ma÷dur ölmüúse uzlaúma teklifi suçtan zarar gören kiúi/kiúilere yöneltilmelidir. ùikâyete tabi bir suç nedeniyle baúlatılan soruúturma aúamasında ma÷dur veya suçtan zarar görene uzlaúma teklifinde bulunulmuú ise ortada sorun bulunmamaktadır. Ancak ma÷dur ile suçtan zarar gören sıfatının tek bir kiúide birleúti÷i durumlarda kiúi davaya katılmadan ölmüú ise davaya mirasçıları katılamayaca÷ından uzlaúma teklifinin mirasçılara yöneltilmesi mümkün de÷ildir. Ma÷dur veya suçtan zarar gören davaya katılmıú ve daha sonra vefat etmiúse, mirasçıları CMK’nın 243. maddesine göre, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler. Nitekim katılanın ölmesinden önce taraflara uzlaúma teklifinde bulunulmamıú ise davaya katılan mirasçılara uzlaúma teklifinde bulunulmalıdır. Re’sen kovuúturulan suçlar bakımından da ma÷dur veya suçtan zarar gören kiúi davaya müdahil olmadan ölmüú ise mirasçıları davaya müdahil olamayaca÷ından uzlaúma teklifinde bulunulabilmesi mümkün de÷ildir108. 106 Gökcan/Kaymaz, s.134. Gökcan/Kaymaz, s.135. 108 Gökcan/Kaymaz, s.136. 107 42 Ölen ma÷dur küçük ise, CMK’nın 253/4. maddesi uyarınca, ma÷durun veya suçtan zarar görenin reúit olmaması halinde uzlaúma teklifi yasal temsilciye yöneltilece÷inden, ma÷dur küçü÷ün úikâyet hakkını kullanıp ölmesi halinde uzlaúma teklifinin muhatabını belirlemek bakımından sorun bulunmamaktadır. Nitekim her halükarda kanunun açık hükmü gere÷i uzlaúma teklifi küçü÷ün yasal temsilcisine yöneltilecektir. 2. De÷erlendirme Uzlaúma hakkı, ma÷dur veya suçtan zarar görene aittir. ùüphelinin, ma÷durun veya suçtan zarar görenin reúit olmaması halinde uzlaúma teklifinin kanuni temsilcisine yapılaca÷ı belirtilmiútir. Ancak failin, ma÷durun kanuni temsilcisi olması halinde ne olaca÷ına dair Kanun’da açıklık bulunmamaktadır. Böyle bir durumda, failin uzlaúma hak ve yetkisine sahip olmayaca÷ı açıktır. Çocuk Koruma Kanununun 7. maddesi uyarınca, korunmaya muhtaç veya suça sürüklenen çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir alınması gereken hallerde, hâkim, koruyucu ve destekleyici tedbir kararları yanında, TMK hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kiúisel iliúki kurulması hususlarında da karar vermeye yetkilidir (m.7/7). Dolayısı ile failin, ma÷durun kanuni temsilci olması halinde mahkeme eliyle, küçük ma÷durun velayet hakkı bakımından karar alınması yerinde olacaktır. F. Zararın Giderilmesi Bakımından Anlaúmaya Varılması CMK’nın 253. maddesinin 17. fıkrasında: “Cumhuriyet savcısı, uzlaúmanın, tarafların özgür iradelerine dayandı÷ını ve edimin hukuka uygun oldu÷unu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruúturma dosyasında muhafaza eder.”, 19. fıkrasında: “Uzlaúma sonucunda úüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuúturmaya yer olmadı÷ı kararı verilir...”. denmektedir. Görüldü÷ü üzere, Kanun maddesinde “edim”den söz edilmiútir. Uzlaúma Yönetmeli÷inin 20. 43 maddesinde “edimin konusu” baúlı÷ı altında uzlaúmaya konu edimler açıklanmıútır. Uzlaúmanın konusu olan edim, maddi ve manevi zararlardır. Maddi zarar, ma÷durun fiilden önceki ekonomik durumu ile fiilden sonraki durumu arasındaki farktan meydana gelmektedir. Maddi zararın pek çok alt baúlı÷ı bulunmaktadır. Fiili zarar, malvarlı÷ında meydana gelen azalmayı; yoksun kalınan kâr ise malvarlı÷ının artma imkânının kaybını ifade eder. Malvarlı÷ının azalması, malvarlı÷ının aktifinin azalması veya pasifinin artması úeklinde de tezahür eder. Kârdan yoksun kalma tarzındaki zarar ise, alacaklının malvarlı÷ının aktifinde ço÷alma veya pasifinde azalma imkânının kaybedilmiú olmasıdır. Dolayısı ile yoksun kalınan kâr, olayların normal akıúına, genel hayat tecrübelerine göre, malvarlı÷ında meydana gelebilecek artıúların zarar verici fiil nedeniyle kısmen ya da tamamen önlenmesi sonucu meydana gelen azalmayı ifade eder. Manevi zarar ise bir kiúinin kiúilik haklarında irade dıúında meydana gelen eksilmedir. Bir úahsın kiúili÷ini oluúturan hukuki de÷erlerin ihlali dolayısıyla u÷radı÷ı objektif eksilme ve kayıplar manevi zararı meydana getirir. Manevi zarar, malvarlı÷ında bir azalmayı de÷il, úahsiyet haklarına yapılan tecavüz dolayısıyla bir kimsenin duydu÷u manevi acıyı ve böylece yaúama zevkinde bir azalmayı ifade eder. Kiúilik haklarına saldırı nedeniyle duyulan acı, elem, ızdırap manevi zararı oluúturmaktadır109. Maddi zarar, görüúmeler sonunda taraflarca kararlaútırılan maddi tazminatın ödenmesi, suç nedeniyle elde edilmiú malın iade edilmesi, iktisap edilen de÷erlerin iade edilmesi, eski hale iade suretiyle tazmin edilebilir. Maddi zararın tümüyle veya büyük ölçüde tazmini gibi bir koúul 5560 sayılı Kanun de÷iúikli÷i sonrasında aranmamaktadır. Yönetmeli÷in 20/1-a,b maddesinde maddi ve manevi zararın kısmen tazmini yeterli görülmüútür. Manevi zarar karúılı÷ında ise, manevi tazminat verilebilece÷i gibi karúılıklı mutabakat sa÷lanması halinde baúka türlü bir edimle tazmin de sa÷lanabilmektedir. 109 Zevkliler Aydın/Havutçu Ayúe/Gürpınar Damla, Medeni Hukuk Temel Bilgiler, 6. Bası, Ankara 2008, s.123;O÷uzman Kemal/Öz Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, østanbul 2000, s.327 vd. Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. baskı, østanbul 2001, s.491 vd; Dural Mustafa/Ö÷üz Tufan, Türk Özel Hukuku Cilt II, Kiúiler Hukuku, østanbul 2006, s.149. 44 Örne÷in, özür yazısı yayınlatma, sözlü özür dileme, hayır kurumuna para ba÷ıúı yaptırma gibi110. Uzlaúma kurumunun amaçlarından biri de ma÷durun tatmin edilmesini sa÷lamaktır. Dolayısı ile ma÷dur maddi bir zararının manevi tazmin yoluyla giderilebilece÷ine inanıp uzlaúma teklifini kabul ederse ortada sorun bulunmamaktadır. Yönetmelikte, tazmin ve iade gibi klasik ifa yöntemlerinden ayrı olarak úu edimlerin mümkün oldu÷u belirtilmiútir (m.20/1-c,ç,d): 1. Bir kamu kurumu veya kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluú ile yardıma muhtaç kiúi ya da kiúilere ba÷ıú yapmak gibi edimlerde bulunulması, 2. Ma÷dur veya suçtan zarar görenin gösterece÷i bir kamu kurumunun ya da kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluúun bazı hizmetlerini belirli bir süreyle yerine getirmesi veya ıslah olmasını sa÷layıcı bir program ya da faaliyete katılmasını sa÷lamaya yönelik yükümlülükler altına girilmesi, 3. Ma÷durdan veya suçtan zarar görenden özür dilenmesidir. Fail ile ma÷durun özgür iradeleri ile uzlaúma teklifini kabul etmesi gerekmektedir. Bunun için de tarafların uzlaúmanın hüküm ve sonuçları bakımından aydınlatılmıú olması gerekmektedir. Yine tarafların uzlaúma iradesini açık ve duraksamasız olarak beyan etmeleri gerekmektedir. Birden fazla suçtan zarar görenin olması halinde ve bu kiúilerden sadece biri uzlaúmaya yanaúırsa, uzlaúma, uzlaúmayı kabul eden suçtan zarar gören ile fail arasında sa÷lanacak olup di÷er suçtan zarar görenlerin úikâyetleri varlı÷ını koruyacaktır. Bu nedenle, uzlaúmaya yanaúmayan suçtan zarar görenler ve fail bakımından, soruúturma 110 Özbek V., Suçtan Do÷an Ma÷duriyet, s.117. 45 veya kovuúturma kaldı÷ı yerden devam edecektir. Birden fazla failin olması halinde ise, suçtan zarar görenin faillerden biriyle uzlaúmayı kabul etmesi mümkündür. Böyle bir durumda, uzlaúma, ilgili fail ile suçtan zarar gören arasında gerçekleúecektir. Di÷er failler bakımından, soruúturma veya kovuúturma kaldı÷ı yerden devam edecektir. G. Uzlaúmanın Hâkim veya Cumhuriyet Savcısı Tarafından Tespit Edilmesi CMK’nın 253. maddesinin 17. fıkrasında: “C. Savcısı, uzlaúmanın tarafların özgür iradelerine dayandı÷ını ve edimin hukuka uygun oldu÷unu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruúturma dosyasında muhafaza eder.” denilmektedir. Görüldü÷ü üzere kanunda açıkça uzlaúmanın hâkim veya savcının gözetim ve denetiminde gerçekleútirilmesi gerekti÷i belirtilmiútir. Dolayısı ile hâkim ve savcının uzlaúmanın úartlarının oluúup oluúmadı÷ını denetleme yetki ve görevleri bulunmaktadır. Hâkim ve savcının, uzlaúma teklifini yaptıkları esnada uzlaúmanın hüküm ve sonuçları bakımından fail ve ma÷duru bilgilendirmeleri gerekmektedir111. Aydınlatmadan maksat úudur: Soruúturmaya devam edildi÷inde karúılaúmaları muhtemel durumlar, fail ve ma÷durun yasal olanakları, bunları nasıl kullanabilecekleri, avukat yardımından yararlanabilecekleri gibi konularda bilgi verilmesidir. CMK’nın 253/17. maddesi uyarınca uzlaúma, Cumhuriyet Savcısı veya hâkim, tarafların özgür iradelerine binaen oluútu÷unu ve edimin hukuka uygun oldu÷unu tespit ederse geçerli kabul edilecektir112. H. Zararın Uzlaúmaya Uygun Olarak Giderilmesi Uzlaúma, en genel ifadeyle ma÷dur ve failin belirli bir edim konusunda karúılıklı anlaúarak ihtilafın ortadan kaldırılmasını istemeleri iradesidir. Uzlaúma görüúmeleri neticesinde taraflar bir edim konusunda anlaúmıú iseler, uzlaúmanın, hukuki 111 112 Yenisey, s.7; Özbek M., Uzlaútırma, s.310; Çolak, s.142-143. Yenisey, s.10; Centel/Zafer, s.457; Zafer, s.134-135; Yurtcan, s.724; Gökcan/Kaymaz, s.188, 197; Yıldırım, s.477; Ersoy, s.66. 46 neticelerini do÷urabilmesi için failin uzlaúma ile belirlenen edimi yerine getirmesi úarttır. CMK’nın 253. maddesinin 19. fıkrası úöyledir: “ 19- Uzlaúma sonucunda, úüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuúturmaya yer olmadı÷ı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside ba÷lanması veya süreklilik arz etmesi halinde, 171. maddedeki úartlar aranmaksızın, úüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir… .” CMK’nın 253/19. maddesinde edimin def’aten yerine getirilmesi halinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilece÷i belirtilmiútir. Edimin def’aten yerine getirilmesi, failin kararlaútırılan edimi bir defada ifa etmesidir113. Sonuç itibariyle meydana gelmiú zararın, uzlaúma görüúmeleri neticesinde anlaúıldı÷ı úekliyle giderilmesi uzlaúmanın hukuki sonuçlarını do÷urabilmesi için mecburidir. 113 Gökcan/Kaymaz, s.145; Albayrak, s.135, Yıldırım, s.474. 47 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM UZLAùMA MUHAKEMESø (YÖNTEMø) I. SORUùTURMA EVRESøNDE UZLAùMA A. Uzlaúma Teklifi 1. Uzlaúma Teklifinin Usul ve Esasları Uzlaúma teklifinin nasıl yapılaca÷ı konusunda Yönetmeli÷in 8-12. maddeleri arasında ayrıntılı açıklamalara yer verilmiútir. Soruúturma konusu suçun uzlaúmaya tabi olması ve iúlendi÷i hususunda yeterli úüphenin bulunması halinde; Cumhuriyet savcısı, úüpheli ile ma÷dur veya suçtan zarar görene uzlaúma teklifinde bulunur. Buna göre, uzlaúma teklifi ilgilinin huzurda bulunması durumunda sözlü olarak yapılacaktır. Cumhuriyet savcısı veya savcının yazılı ya da acil hallerde sözlü talimatı üzerine adli kolluk tarafından uzlaúma teklifi yapılabilir. Cumhuriyet Savcısı veya adli kolluk görevlilerince yapılacak uzlaúma teklifi, Yönetmeli÷in ekinde yer alan Ek 1/a, Ek 1/b sayılı uzlaúmanın mahiyeti, uzlaúmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçlarının bulundu÷u uzlaúma teklif formlarının hazır bulunan ilgiliye imzalattırılarak verilmesi ve formda yer alan bilgilerin açıklanması suretiyle yapılır. Kollu÷un, savcının talimatı üzerine harekete geçmesi halinde yeterli suç úüphesinin varlı÷ının tespit edilebilmesi tartıúmaya açıktır. Tarafların huzurda hazır bulunması halinde sorun bulunmamaktadır. Ancak taraflar huzurda de÷il ise úüphenin yeterli olup olmadı÷ı savcı tarafından nasıl de÷erlendirilecek ve kollu÷a verilen talimat ne derecede sa÷lıklı sonuçlar do÷urabilecektir? Bu konuda Yönetmelikte, Kanundaki boúlu÷u dolduracak bir hüküm bulunmamaktadır. Böyle bir durumda yeterli suç úüphesinin varlı÷ının kabul edilmesinin ne derecede sa÷lıklı olaca÷ı belirsizdir. 48 Yargıtay tarafların uzlaúmanın hüküm ve sonuçları konusunda aydınlatılmaması halinde teklifin hukuka aykırı olaca÷ını kabul etmektedir114. CMK’nın 253/1. maddesinde de÷iúiklik yapılmadan önce, uzlaúma teklifi için failin bu kanundaki usule uygun olarak davet edilece÷inin ifade edilmesi, fail bakımından zorla getirmenin mümkün olup olmadı÷ı sorununu ortaya çıkarmıútır. Ancak, uzlaúmanın onarıcı adalet sistemine uygun olarak toplumun yararına, tarafların özgür iradelerine dayanan yargısal bir çözüm olması itibariyle uzlaúma teklifi için savcılı÷ın zorla getirme veya zorla getirilmesini talep etme yetkisinin bulunmadı÷ının kabulü gerekir115. Kimi yazarlara göre, tanıkların ça÷ırılmasına iliúkin Kanun düzenlemesi (CMK m.43) dikkate alınarak ilgili telefon, faks, elektronik posta veya bir görevli ile bildirilmek suretiyle davet edilebilecektir116. Nitekim bu durum Yönetmeli÷in 8/4. maddesinde açıkça düzenlendi÷inden uzlaúma teklifi için ça÷rı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılarak yapılabilir. Ancak bu ça÷rı uzlaúma teklifi anlamına gelmemektedir. 2. Küçüklere ve Kısıtlılara Uzlaúma Teklifi CMK’nın 253. maddesinin 4.fıkrasında úüphelinin, ma÷durun veya suçtan zarar görenin reúit olmaması halinde teklifin kanuni temsilcisine yapılaca÷ı belirtilmiútir. Maddede küçüklere iliúkin bir düzenleme mevcut olup kısıtlılara iliúkin bir düzenlemeye ise yer verilmemiútir. Kanun koyucu 5560 sayılı Kanun ile 253. maddeyi de÷iútirerek uzlaúma teklifinin kanuni temsilcilere yapılabilece÷ini kabul etmiútir. Demek ki kanun koyucu, uzlaúma konusunda kanuni temsilcinin iradesinin yeterli oldu÷unu benimsemiútir. 114 “Kendisine uzlaútırma müessesesi tüm sonuçları ile anlatılıp açıklanmayan sanı÷ın suçu ısrarla inkar etti÷i gerekçesiyle uzlaútırma iúlmelerinin yapılmasına gerek bulunmadı÷ına dair tebli÷namedeki düúünceyle iútirak edilmemiú...” Y. 2.CD. 2007/6404-9808, 02/07/2007 (Gökcan/Kaymaz, s.163, dn.4.) 115 Ancak unutulmamalıdır ki, soruúturma aúamasında ifade alınması geerekti÷inden fail zorla getirtilmiú ise ifade alındıktan sonra uzlaúma teklifinin yapılması yukarıda izah edilen duruma aykırılık teúkil etmeyecektir. 116 Gökcan/Kaymaz, s.164-165. 49 Kanaatimizce kısıtlılara iliúkin olarak kanunda boúluk vardır. Nitekim fail veya ma÷durun ayırt etme gücüne sahip olmaması nedeni ile uzlaútırmanın etkilerini ve sonuçlarını anlayamayacak, uzlaútırmaya açık rıza gösteremeyecek olması halinde uzlaútırmaya baúvurulmaması sonucuna varanlar mevcuttur117. Bu boúluk TMK’daki sulh müessesesi dikkate alınarak kanunkoyucu tarafından doldurulabilir. ùöyle ki, TMK’nın 451. maddesinde, “ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kiúi, vasisinin açık ve örtülü izni veya sonraki onamasıyla yükümlülük altına girebilir veya bir haktan vazgeçebilir.” hükmü yer almaktadır. Buna karúın TMK’nın 462/8. maddesi uyarınca kısıtlanan kiúi adına dava açılması veya sulh olunması ya da tahkime gidilmesi için vesayet makamının izni gerekmektedir. Uzlaúma kurum olarak HUMK’da düzenlenmiú olan sulh müessesesine benzemektedir. Ancak Ceza Hukukunda kıyas yasa÷ı ve kanunilik ilkeleri esas oldu÷undan bu müessesenin kıyas yoluyla uzlaúma bakımından uygulanabilmesi de mümkün de÷ildir. Dolayısı ile kanun koyucu tarafından kanuni bir düzenleme ile bu boúluk doldurulmalıdır. Ceza Kanunumuzdaki suç tipleri bakımından ayrıma gidilerek kısıtlılar bakımından bazı suç tiplerinde uzlaúma teklifinin yapılabilmesi ve kabul edilmesi için kanuni temsilcinin irade beyanı yeterli görülürken bazı suç tipleri bakımından vesayet makamının onayı aranmalıdır. Örne÷in hırsızlık úüphesinin oldu÷unu ve kısıtlının da ma÷dur oldu÷unu düúünürsek, úüpheli çaldı÷ı eúyayı yakalandı÷ı esnada teslim etmiú ise, artık kanuni temsilcinin uzlaúma teklifini kabul etmesinin kısıtlı ma÷dur bakımından herhangi bir hak kaybına yol açması imkânı bulunmamaktadır. Ancak kiúili÷e karúı bir suç iúlenmesi halinde durum de÷iúecektir. Kısıtlı ma÷durun manevi olarak elem ve ızdırap içinde olması ile acı duyması hallerinde kanuni temsilci, uzlaúma teklifini kabul ederse ma÷dur bakımından hak kaybı gündeme gelebilecektir. Bu bakımdan vesayet makamının onayının aranması daha yerinde olacaktır. Kanunkoyucunun bu yönde kanun boúlu÷unu doldurmasının yararlı olaca÷ı kanaatindeyiz. Velayet hakkı bakımından küçü÷ün durumunu de÷erlendirecek olursak; velayet hakkı TMK’nın 336. maddesine göre ana-baba tarafından birlikte kullanılır. Velayet, 117 Özbek M., Uzlaútırma, s.310. 50 ana-babadan birinin ölümü halinde sa÷ kalana, boúanmada ise çocuk kendisine bırakılana ait olmaktadır. (TMK m.337). TMK’nın 342. maddesine göre, ana ve baba, velayetleri çerçevesinde üçüncü kiúilere karúı çocuklarının yasal temsilcisidirler. Bu nedenle uzlaúma teklifinin ana ve babaya birlikte yapılması gerekmektedir. Yargıtay, çocuk yararına açılacak davalarda velayet hakkını kullanan ana ve babanın davayı birlikte açmaları gerekti÷ini, ancak açılmıú olan davaya bir velinin sonradan icazet vermesinin mümkün oldu÷unu ifade etmektedir118. TMK’nın 183. maddesi úöyledir: “Ana veya babanın baúkasıyla evlenmesi, baúka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” Görüldü÷ü üzere hâkimin de÷iúen durumların zorunlu kılması halinde gerekli önemlerin alınması hususunda takdir yetkisi bulunmaktadır. Dolayısı ile boúanmıú anne ve babanın müúterek çocu÷unun suçtan zarar gören olması halinde, anne ve babanın uzlaúma konusunda farklı düúünmeleri söz konusu olur ise durumun ne olaca÷ına dair Kanun’da açıklık bulunmamaktadır. Böyle bir durumda, uzlaúma konusunda karar verilebilmesi için yetkili ve görevli aile mahkemesine baúvurulması ve bu konuda karar alınması yerinde olacaktır. 3. Cumhuriyet Savcısının Uzlaúma Teklifi Cumhuriyet savcısı soruúturmadan elde etti÷i delilleri de÷erlendirdikten sonra suçun iúlendi÷i hususunda yeterli úüphe bulundu÷una kanaat getirir ise, uzlaúma giriúiminde bulunur (Yön. m.8/1). Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacak uzlaúma teklifinin huzurda veya açıklamalı tebligat yoluyla yapılması mümkündür. Bu konuda yukarıda yaptı÷ımız açıklamalara atıf yapmakla yetiniyoruz119. Belirtmek gerekir ki, 5560 sayılı Kanun de÷iúikli÷i sonrasında uzlaúma teklifinin öncelikle kime yapıldı÷ının bir önemi kalmamıútır. Teklif, artık sıra gözetilmeksizin her iki yana da yapılmaktadır. Savcı uzlaúma teklifi karúısında ma÷dur 118 119 Y. 18 HD. 2006/5100-5945, 13/7/2006, Y.18 HD. 2004/8816-9835, 20/12/2004 (Gökcan/Kaymaz, s.165, dn.7) Bkz. Üçüncü Bölüm, I- A, 1 numaralı konu baúlı÷ı altındaki açıklamalar. 51 ile failin verdi÷i cevabı tutana÷a geçirmelidir. Yönetmelikte, uzlaúma teklifinin yapılabilmesi için ilgililerin telefon, faks, e-posta gibi yollarla ça÷rılabilece÷i, ancak ça÷rının teklif anlamına gelmeyece÷i belirtildikten sonra, ilgiliye içeri÷ini açıklamak suretiyle imza karúılı÷ı uzlaúmanın mahiyetini açıklayan form verilece÷i belirtilmiútir. 4. Teklifin Tebligat veya østinabe Yoluyla Yapılması CMK’nın 253/4. maddesinde, uzlaúma teklifinin Cumhuriyet Savcısı tarafından açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla yapılabilece÷i öngörülmüútür. Bu durum, Yönetmeli÷in 9/1. maddesinde de düzenlenmiútir. østinabe yoluyla yapılan teklifin Yönetmeli÷in 8. ve 9. maddelerine uygun olması gerekmektedir. ùu halde Cumhuriyet savcısı, huzurunda olmayan ilgiliye uzlaúma teklifini, uzlaúmanın içeri÷i, hüküm ve sonuçlarını açıklayan bir yazı ile birlikte tebligat yoluyla gönderebilecektir120. Adli yargı çevresi dıúında bulunan kiúilere karúı uzlaúma teklifinin istinabe yoluyla yapılması mümkündür. Cumhuriyet savcısı ilgilinin oturdu÷u yer savcılı÷ına talimat yazmak suretiyle teklifin yapılmasını isteyebilecektir. østinabe edilen yer savcısı ilgiliyi telefon, faks veya görevli ile davet ederek huzuruna ça÷ırabilir. Ancak gelmeyen kiúi zorla getirilemeyece÷inden, açıklamalı davetiye tebli÷ edilerek uzlaúma teklifinde bulunulacaktır. 5. Kollu÷un Uzlaúma Teklifi Adli kolluk görevlileri uzlaúma teklifinde bulunabilir, ancak bu durum önkoúula ba÷lıdır. Cumhuriyet savcısı tarafından yazılı ya da acele hallerde sözlü talimat verilirse adli kolluk görevlileri fail, ma÷dur veya suçtan zarar görene uzlaúma teklifinde bulunabilirler (Yönetmelik m.8). Uzlaúma teklifinde bulunulurken, taraflara uzlaúmanın içeri÷i, hüküm ve sonuçları bakımından aydınlatıcı bilgi verme yükümlülü÷ü adli kolluk görevlileri için de geçerlidir. Dolaylı olarak denilebilir ki taraflar hazır olmadıkça kolluk 120 Gökcan/Kaymaz, s.167 ; Özen, s.24. 52 tarafından uzlaúma teklifinde bulunulması mümkün olamayacaktır. O halde istinabe veyahut tebligat yoluyla uzlaúma teklif edilmesi halinde, uzlaúma, Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleútiriliyor demektir. Yönetmelik 8/3. madde uyarınca ilgili form açıklanmak ve imzalatılmak suretiyle ilgili úahsa verilir. Kolluk tarafından düzenlenecek formun úekli Yönetmeli÷in ekinde (Ek 1/a) yer almaktadır. Uzlaúma teklifini yüze karúı yapan kolluk görevlileri, Yönetmeli÷in 8. maddesinin 4. fıkrası uyarınca ilgiliyi telefon, faks, telgraf ile ça÷ırabilecektir. Ancak bu ça÷rı yukarıda belirtti÷imiz üzere teklif anlamına gelmeyecektir121. 6. Uzlaúma Teklifinde Karar Verilmesi Öncelikle belirtmek gerekir ki, uzlaúma teklifinden sonra belirli bir süre içinde karar verilmesi gerekmektedir. Uzlaúma teklifinde bulunulanlardan herhangi biri, en geç üç gün içinde teklifi yapan adli kolluk görevlisine ya da görevli savcıya kararını bildirmekle yükümlüdür. Teklifin tebligat yoluyla yapılması mümkün oldu÷undan, cevabın yazılı olarak verilmesi zorunlu olmadı÷ı gibi, ilgilinin savcılı÷a gelerek beyanda bulunması da yeterlidir. Kararını bu süre içerisinde bildirmez ise, uzlaúma teklifini reddetmiú sayılır (CMK m.253/4, Yön. m.10). Bir tarafa usulüne uygun olarak uzlaúma teklif edilmiú ve üç gün içinde olumlu veya olumsuz cevap verilmemiú ise, uzlaúma teklifi reddedilmiú sayılmakla birlikte, tarafların sonradan anlaúarak Cumhuriyet Savcısına uzlaúma belgesini ibraz etmeleri mümkündür (CMK m.253/16, Yön. m.17/2) Uzlaúma teklifinde bulunan taraf, teklifi reddederse bu beyanının tutana÷a yazılıp imzalanması gerekmektedir. Bu durumda soruúturmaya devam edilerek gereken karar tesis edilecektir. Uzlaúma teklifinin taraflardan biri tarafından reddedilmesi halinde uzlaúma di÷er tarafa teklif edilmek zorunda mıdır? Bu sorunun cevabı açıkça Yönetmeli÷in 10. 121 Yenisey, s.7; Gökcan/Kaymaz, s.169; Yıldırım, s.478. 53 maddesinde verilmiútir. Buna göre, Kanunun 255. maddesi122 hükmü maddesi saklı kalmak kaydıyla di÷er kiúilere uzlaúma teklifinde bulunulmayacaktır. Unutulmamalıdır ki, aralarında iútirak iliúkisi olsun veya olmasın, birçok kiúi tarafından iúlenen suçlarda, ancak uzlaúan kiúi uzlaúmadan yararlanır. øútirak halinde iúlenen suçlarda, iútirakçilerin uzlaúma hükümlerinden yararlanabilmeleri için, neden oldukları zararı birlikte ortadan kaldırmıú, maddi-manevî zararları ödemiú bulunmaları gerekmektedir. Nitekim Yargıtay økinci Ceza Dairesinin 5560 sayılı de÷iúiklik öncesinde verdi÷i kararlarda, önce úüpheli veya sanı÷a uzlaúma teklifinde bulunulması, úüpheli veya sanık tarafından teklifin kabul edilmemesi halinde uzlaúma teklifinin ma÷dura yapılmayabilece÷i belirtilmiútir123. Gerçekten de bir tarafın açıkça uzlaúmayaca÷ını beyan etmesi halinde, uzlaúmanın gerçekleúmesi mümkün olmayaca÷ından di÷er tarafa uzlaúma teklif edilmesi anlamsız olacaktır. Uzlaúma teklifini kabul eden taraf, bundan daha sonra geri dönebilecek midir? Pek tabiidir ki uzlaúma teklifini kabul eden taraf, uzlaúma görüúmeleri esnasında karúı taraf ile herhangi bir nedenden ötürü anlaúamaz ise kararından geri dönebilecektir. Gerek CMK’da gerekse Yönetmelikte, uzlaúma kararından geri dönmeyi engelleyen herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Yapılacak bir yorumla, uzlaúma teklifini kabul eden tarafın, daha sonra bu kararından dönmesi mümkündür denilebilir. B. Cumhuriyet Savcısının Uzlaútırmayı Gerçekleútirmesi Tarafların uzlaúma teklifini kabul etmesi durumunda, Cumhuriyet Savcısı uzlaútırmayı kendisi de gerçekleútirebilmektedir (Yön. m.13/1). Teklifin kabulü üzerine uzlaúma görüúmeleri baúlayacaktır. Her ne kadar 5560 sayılı Kanunla yapılan de÷iúiklik 122 “Birden çok fail bulunması hâlinde uzlaúma Madde 255 – (1) Aralarında iútirak iliúkisi olsun veya olmasın birden çok kiúi tarafından iúlenen suçlarda, ancak uzlaúan kiúi uzlaúmadan yararlanır.” 123 Y 2.CD, 2006/4102-18153, 13/11/2006 (Gökcan/Kaymaz, s.171, dn.11), Yenisey, s.7. 54 sonrasında failin suçu ikrar etmesi úartı aranmamıú olsa da failin bu yönde açıklamalarda bulunması ve savcının söz konusu ortamda bulunması hali adil yargılanma hakkı bakımından tereddütler uyandırmaktadır. Her ne kadar uzlaútırma sürecinde yapılan açıklamalar soruúturma, kovuúturma ya da dava aúamasında delil olarak kullanılamasa da uygulamanın yine de sakıncaları olabilecektir. Savcının kayıtsız kalamayaca÷ı ya da görmezden gelemeyece÷i açıklamaların yapılması halinde savcının soruúturmaya devam etmesi durumunda úüpheli bakımından aleyhe bir durum ortaya çıkacaktır. Dolayısı ile uzlaúma görüúmelerini yürüten savcıdan farklı bir savcı tarafından, dava açılması çözüm olarak önerilebilir. Görüúmeler gizli olarak yürütülecektir. Taraflardan biri, kanuni temsilcisi veya vekili görüúmelere katılmaz ise uzlaúmayı reddetmiú sayılmaktadır. Savcı, uzlaútırmayı kendisi gerçekleútirebilece÷i gibi bir avukatın uzlaútırmacı olarak görevlendirilmesini barodan isteyebilir ya da Yönetmelikte nitelikleri belirtilen hukuk ö÷renimi görmüú bir kimseyi görevlendirebilir. Savcının uzlaúmanın úartlarının oluúup oluúmadı÷ını denetleme yetki ve görevi bulunmaktadır. Savcının uzlaúma teklifinin yapıldı÷ı esnada veya sonrasında görüúmelerden önce muhakkak uzlaúmanın hüküm ve sonuçları bakımından fail ve ma÷duru bilgilendirmesi gerekmektedir. Soruúturma dosyasında yer alan suç veya suça iliúkin belgelerden savcı tarafından uygun görülenlerin bir örne÷i savcı tarafından uzlaútırmacıya verilir (Yön. m.16/1). Cumhuriyet savcısı, en geç otuz gün içinde uzlaútırma iúlemlerini sonuçlandırır (Yön. m.17/1-3)124. Uzlaútırma Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleútirilirse, Yönetmelikte belirtilen forma uygun raporun doldurulup imza altına alınması gerekmektedir (Yön. m.21/5). Uzlaúmanın gerçekleúmesi halinde tarafların imzalarını içeren raporda ne suretle uzlaúıldı÷ının açıkça belirtilmesi gerekmektedir (Yön.m.21/2). Cumhuriyet savcısı uzlaúmanın tarafların özgür iradelerine dayandı÷ını ve edimin hukuka uygun 124 Donay Süheyl, Açıklamalı Ceza Muhakemesi Kanunu, østanbul 2005, s.324; Yenisey, s.14; Gökcan/Kaymaz, s.173-174; Koç, s.332; Yaúar, s.1127; Özbek M., Uzlaútırma, s.312 vd; Çolak, s.143; Yıldırım, s.479; Özen Atilla, “Yeni Düzenlemeler Iúı÷ında Uzlaúma”, østanbul Barosu Dergisi, C:81, S.1, 2007, s.27. 55 oldu÷unu tespit ederse raporu mühür ve imza altına alır. Aksi halde raporu onaylamayacaktır. Onaylamama gerekçesini de rapora yazar (Yön. m.21/4). ùüphelinin uzlaúmayı kabul etmemesi halinde, Cumhuriyet savcısı, uzlaúmaya geçme imkânı kalmadı÷ından soruúturmayı sürdürecektir Bunun üzerine savcı, duruma göre kamu davasını açacak veya davanın açılmasının ertelenmesine karar verecek ya da takipsizlik kararı verecektir. Cumhuriyet savcısı uzlaúmayı kabul etmeyen úüpheliyi ikna etme yoluna gitmemelidir. ùüpheliye açıklamaları, kanunun müsaade etti÷i ölçüyle sınırlı kalmalıdır. Aksi halde uzlaúmanın kabulü yönünde úüpheli üzerinde baskı oluúturmuú olacaktır. Tarafların uzlaúarak Cumhuriyet Savcısına baúvurmaları da mümkündür. CMK’nın 253/16. maddesi uyarınca taraflar kendi aralarında uzlaúıp savcıya baúvurabilmektedirler. Uzlaúma teklifi taraflardan biri veya her ikisi tarafından reddedilmiú olmasına karúın kendi aralarında uzlaúırlar ve bunu imzalı-yazılı bir belge haline getirirlerse bu anlaúma metnini iddianamenin düzenlendi÷i tarihe kadar savcıya sunarak uzlaútıklarını bildirebilirler. C. Uzlaútırmacı Vasıtasıyla Uzlaúma 1. Uzlaútırmacının Atanması a. Uzlaútırmacı Olabilecek Kimseler CMK’nın 253/9. maddesi uyarınca uzlaúma Cumhuriyet Savcısı veya savcının talebi halinde barodan bir avukat ya da hukuk ö÷renimi görmüú bir kiúi tarafından yapılabilmektedir. Görüldü÷ü üzere savcı dıúında uzlaútırmacı, barodan bir avukat ya da hukuk ö÷renimi görmüú bir kiúi olabilmektedir125. 125 Yenisey, s.7; Donay, s.324; Gökcan/Kaymaz, s.175. 56 Avukat, bir baroya ba÷lı olarak ve avukat sıfatıyla çalıúma ruhsatına sahip olan kiúidir (1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.3 vd.). Tarafların üzerinde anlaútı÷ı avukatın soruúturmanın yapıldı÷ı yer barosuna kayıtlı olması gerekmemektedir (Yön.m.14/2). Baro tarafından yapılacak görevlendirmede tarafların üzerinde anlaútı÷ı ve uzlaútırma üzerine e÷itim almıú avukatların tercih edilmesine dikkat edilmelidir (Yön. m.13-14). Hukuk ö÷renimi gören kiúi ise Yönetmelikte, hukuk fakültesi ile programlarında yeterince hukuk bilgisine yer veren siyasal bilimler, iktisadi idari bilimler, maliye alanlarında en az dört yıllık yüksek ö÷renim görmüú ya da hukuk dalında yüksek lisans ya da doktora yapmıú ve baroya kayıtlı avukat olmayan kiúi olarak tanımlanmıútır (m.15). Hukuk ö÷renimi görmüú kiúinin ayrıca, taksirli suçlar hariç olmak üzere, TCK’nın 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiú ve affa u÷ramıú, ertelenmiú ya da paraya çevrilmiú olsa bile kesinleúmiú bir kararla veya devletin güvenli÷ine, anayasal düzene, bu düzenin iúleyiúine, milli savunmaya, Devlet sırlarına karúı suçlar ve casusluk suçları ile yabancı devletlerle olan iliúkilere karúı suçlardan ya da zimmet, irtikâp, rüúvet, hırsızlık, ya÷ma, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıútırma, edimin ifasına fesat karıútırma, suçtan kaynaklanan malvarlı÷ı de÷erlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılı÷ı, gerçe÷e aykırı bilirkiúilik yapma, yalan tanıklık, haksız mal edinme suçlarından biriyle hüküm giymemiú olması gerekmektedir (Yön.m.15,1-d). Hukuk ö÷renimi görmüú kiúiler, a÷ır ceza merkezi Cumhuriyet Baúsavcılıkları tarafından belirlenen listeye kayıtlı olanlar arasından seçilirler. Uzlaútırmacının atanmasında önemli bir konuda, tarafsızlı÷ın gözetilmesidir. Baro görevlendirece÷i avukatın tarafsız bir kimse olmasına dikkat etmelidir. Nitekim bu durumda Yönetmeli÷in 13. maddesinin 4. fıkrasında da iúaret edilmiútir: “ Bu kanunda belirlenen hâkimin davaya bakamayaca÷ı ile tarafsızlı÷ını úüpheye düúürecek sebeplerden dolayı reddini gerektiren haller126, uzlaútırmacı görevlendirilmesi ile ilgili 126 Hakim suçtan zarar görmüú veya sonradan kalksa bile úüpheli, sanık veya ma÷dur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık iliúkisi bulunmuúsa veya úüpheli sanık veya ma÷durun kan veya kayın hısımlı÷ından üstsoy veya altsoyundan biri ise veya evlilik sona ermiú olsa bile, úüpheli, sanık veya 57 olarak göz önünde bulundurulur. Uzlaútırmacı, bu hallerin varlı÷ı halinde durumu bildirir; ancak tarafların rızası halinde görev yapabilir.” b. Uzlaútırmacının Görevi Uzlaútırmacı, savunma veya yargılama yapmamaktadır. Uzlaútırmacı araútırma yapmadı÷ı gibi uyuúmazlı÷ı çözen yargılama makamı gibi hareket eder durumda da de÷ildir. Uzlaútırmacı kiúi, taraflar arasındaki uyuúmazlı÷ı barıú ortamı sa÷layarak gidermeye çalıúmaktadır127. Uzlaútırıcıya görevine baúlarken uyuúmazlı÷ın niteli÷i ve kapsamı hakkında bilgi verilmelidir. Uyuúmazlık hakkında bilgi sahibi olmayan uzlaútırıcı görevini sa÷lıklı biçimde yerine getiremeyecektir. Uzlaútırmacı, bir muhakeme hukuku kurumu olan uzlaúmanın yürütülüp sonuçlandırılması maksadıyla görevlendirilmektedir. Tarafların menfaatlerine ve uyuúmazlı÷a karúı tarafsız olmalıdır. Uzlaútırmacı görevlendirildi÷inde öncelikle uyuúmazlı÷ın hukuki, cezai boyutu, kapsamı hakkında bilgi vererek iúe baúlamalıdır. Uzlaútırmacı tarafları ve varsa vekillerini davet ederek uzlaúmanın usulü, zararın giderilme biçiminin ne olabilece÷i, uzlaútırmanın sonuçları konusunda tarafları bilgilendirecektir. Bilgilendirme sürecinde uzlaútırmacı faile, eyleminin niteli÷i ile ilgili bilgi verebilmeli ancak bu úüpheliyi uzlaúma yapmaya yönelik tehdit edici nitelikte davranmamalıdır. Bununla birlikte uzlaútırmacı tarafları uzlaútırırken úu noktalara dikkat etmelidir: — Uzlaútırmacı ve uzlaútırıcı avukat, uyuúmazlıkta hâkim gibi hareket etmemelidir. Kararı taraflar verecektir. — Uzlaútırmacı ve uzlaútırıcı avukatın maddi gerçe÷i araútırma ve bulma yükümlülü÷ü yoktur. ma÷dur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlı÷ı gibi haller var ise söz konusu dava ile ilgili hâkimlik görevini yapamayacaktır (CMK m.22). 127 Gökcan/Kaymaz, s.176; Yıldırım, s.481; Ersoy, s.66. 58 — Uzlaútırmacı ve uzlaútırıcı avukat, avukat gibi de hareket etmemelidir. Uzlaútırıcı, “tarafsız üçüncü kiúi” konumundadır. — Uzlaútırmacı ve uzlaútırıcı avukat, tarafları sabırla dinlemeli ve onlara karar verebilmeleri için seçenekler oluúturabilmelidir. — Uzlaútırma müzakereleri gizli olarak yürütüldü÷ünden uzlaútırmacı uzlaútırma sürecinde yapılan açıklamaları kendisine aktarılan veya di÷er bir úekilde ö÷rendi÷i olguları gizli tutmakla yükümlüdür. 91 Müzakere 2. Uzlaútırmacının Göreve Baúlaması ve Müzakereleri Yürütmesi Müzakerelerin yönetimi uzlaútırmacıya aittir (Yön. m.4). Uzlaútırmacı yerine ve durumuna göre, taraflarla ayrı ayrı temasa geçmelidir. Tarafları görüúmelerde izlenecek yöntem ve görüúme ortamı hakkında bilgilendirmelidir. Müzakerelerde izlenecek yöntem konusunda Yönetmeli÷in 18/3. maddesinde düzenleme mevcuttur: “... müzakereler, taraflarla birlikte veya ayrı ayrı Gerçekleútirilecek toplantılarla yürütülebilir”. Müzakereler görüntülü ve sesli iletiúim tekni÷inin kullanılması suretiyle de yapılabilmektedir (Yön. m.18/4). Ne yazık ki günümüzde, müzakerelerin görüntülüsesli iletiúim araçlarıyla yürütülebilmesi için fiziki imkânlar yeterli de÷ildir. Görüúmelerin nerede yapılaca÷ı konusunda sınırlama bulunmamaktadır. Görüúmenin tarafsız bir ortamda yürütülmesi gerekmektedir. Adliye binasında, uzlaútırmacının bürosunda, kamu kurum kuruluúlarını tahsis etti÷i yerde, taraflara uygun olabilecek herhangi bir baúka yerde görüúmeler yapılabilmektedir (Yön. m.29)128. Bilgilendirme sürecinden sonra, uzlaútırıcı tarafları dinleyerek görüúlerini açıklamalarını sa÷lar. Bu aúamadan sonra, tarafların iddialarını ve karúı taraftan beklentilerini tespit eder. Uzlaútırmacının görüúmeler süresince bir tarafın yararını gözetiyor gibi görünmemesi esastır. Anlaúmazlık uzlaúılan zararın giderilme biçimi veya tazminat miktarı olaca÷ından uzlaútırıcı tarafları anlaúmaya ikna etmeye çalıúmalıdır. Ancak soruúturma dosyasında mevcut bulunan veya tarafların ibraz edece÷i belgelerle 128 Çulha, s.53; Yıldırım, s.481. 59 yetinmeli her iki tarafı bu biçimde uzlaútırmalıdır. Uzlaútırmacı, tarafsızlı÷ını koruyarak görüúmeleri sürdürmelidir. Tarafsızlı÷ın getirisi olarak da, belirli bir çözüm yolunu empoze etmekten uzak durmalıdır. Uzlaúma ile verilecek kararın tamamen tarafların serbest iradelerinin ürünü olması úarttır129. Zararın tazmini bakımından ölçülülük ilkesinin gözetilmesi gerekir. Tazminatın miktarı ve úekli konusunda uzlaútırmacı hukuka uygun olmayan yön tespit eder iseörne÷in ahlaka aykırı bir edim önerilmiúse bu edim ahlaka aykırı dolayısıyla hukuka aykırı olacaktır- teklifin hukuka uygun olmadı÷ını belirterek yönlendirme yapmalıdır130. Zararın miktarının tespiti konusunda bilirkiúi incelemesi gerekli olabilecektir. Ancak uzlaútırmacı kiúi veya avukatın, bilirkiúi incelemesi yaptırması mümkün de÷ildir. Çünkü bu durum, uzlaútırmacının tarafsızlı÷ını etkiler nitelik arz etmektedir. O halde, uzlaútırmacı, bilirkiúi incelemesine baúvurulmasını gerekli görür ise savcıyı harekete geçirebilmelidir. 3. Müzakerelerin Uzlaúmayla Sonuçlanması Müzakereler, uzlaútırmacının yönetiminde yürütülmüú ve tarafların birbirlerini anlayarak yol almaları sa÷lanmıú ve taraflar hukuka uygun bir edim üzerinde anlaúmıúlar ise görüúmeler uzlaúma ile sonuçlanmıú demektir. Uzlaúmanın olumlu sonuçlanması halinde, uzlaúmanın son aúamasına gelinmiú olacaktır. Uzlaúma aracısız olarak sa÷lanmıú ise Cumhuriyet Savcısı veya hâkim bu durumu tutanakla tespit edecektir. Uzlaúmanın, bir uzlaútırıcı aracılı÷ı ile gerçekleúmesi halinde ise; uzlaútırma faaliyetini yürüten kiúi veya avukat, anlaúma hükümlerini bir tutana÷a ba÷layarak tarafların imzalarını almalı ve kendisi de bu tutana÷ı imzalamalıdır. Uzlaúma metninin 129 130 Gökcan/Kaymaz, s.183; Çolak, s.143. Gökcan/Kaymaz, s.183; Parlak Engin, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, (Yayınlanmıú Yüksek Lisans Tezi), Kocaeli 2006, s.90. 60 yazılmasında, edimin ifa zamanının, biçiminin ve miktarının ayrıntıları ile kayda geçirilmesi gerekmektedir. Uzlaúma konusu edim takside ba÷lanırsa taksit aralıkları ve miktarı açık úekilde yazılmalıdır. Uzlaútırmacı, tarafların anlaúmasından itibaren on gün içerisinde yapmıú oldu÷u iúlemleri içeren raporu Cumhuriyet savcısına sunar ( CMK m. 253/7)131. CMK’nın 253/8. maddesi uyarınca zarar uzlaúmaya uygun olarak giderildi÷inde, Cumhuriyet Savcısı kovuúturmaya yer olmadı÷ına dair karar verecektir. Bu nedenle Cumhuriyet savcısı tazminatın ödenmesi, vadelere ba÷lanmıú olsa da zararın tamamen giderilmesini bekleyecektir. Uzlaúmada öngörülen sürede zarar karúılanmamıú ise Cumhuriyet savcısı iddianameden hemen önce uzlaúma teklifinde bulunmuú oldu÷undan soruúturmaya aldı÷ı yerden devam edecek, ya kamu davasını açacak ya davanın açılmansın ertelenmesine karar verecek ya da takipsizlik kararı verecektir. Ayrıca uzlaútırmacı görevlendirilmeden önce veya uzlaúma teklifinin reddedilmesinden sonra, úüpheli ile ma÷dur veya suçtan zarar görenin aralarında uzlaúmaları halinde taraflarca Yönetmeli÷in ekinde yer alan (Ek–2) uzlaútırma raporu örne÷ine uygun bir uzlaúma belgesi düzenlenir. Cumhuriyet savcısı bu belgeyi Yönetmeli÷in 21. maddesinde belirtilen kıstaslara göre inceler ve de÷erlendirir (Yön. m.22/1). 4. Müzakerelerde Uzlaúmanın Sa÷lanamaması Uzlaúma görüúmelerinin, tarafların ortak iradeleri ile yürütülmesi ve sonuca ba÷lanması gerekmektedir. Bununla birlikte taraflar birbirlerinin teklifleri üzerinde anlaúmaya varamamıú olabilirler. Bu durumda, uzlaútırmacı ne zaman kimlerle görüúmeler yaptı÷ını ve neden anlaúmanın sa÷lanamadı÷ını belirtir rapor düzenleyerek savcıya sunmalıdır. Uzlaútırmanın Cumhuriyet savcısı tarafından yapıldı÷ı hallerde, 131 Centel/Zafer, s.459; Öztürk/Erdem, Ceza Muhakemesi, s.1126; Zafer, s.134; Gökcan/Kaymaz, s.184; Parlak, s.92; Albayrak, s.135; Özen, s.27 vd. 61 raporun ilgili kısımları doldurularak mühür ve imza altına alınır ve soruúturma dosyasında muhafaza edilir132. D. Uzlaútırma Süresi CMK’nın 253/12. maddesine göre, uzlaútırmacı olarak atanan kiúinin uzlaúmayı sonuçlandırmak bakımından belirli bir süresi vardır. Uzlaútırmacı, soruúturma dosyasındaki belgelerin örne÷i kendisine verildikten sonra 30 gün içerisinde uzlaútırmayı sonuçlandırmalıdır. Bu süre yetmez ise, savcıdan talep edilmesi halinde savcı süreyi en çok 20 gün daha uzatabilmektedir. Yönetmeli÷in 17/3. maddesinde, Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından yapılacak uzlaútırmada da 30 ve 20 günlük sürenin geçerli bulundu÷u ifade edilmiútir133. Ancak bilirkiúinin rapor düzenlemesi halinde sürelerde de÷iúiklik olup olmayaca÷ına dair Kanun ve Yönetmelikte açıklık bulunmamaktadır. Dolayısı ile böyle bir durumda, bilirkiúinin rapor düzenlemesi için gerekli olan süre, CMK’da belirtilen maksimum 50 günlük süreye dahilmiú gibi düúünülmelidir. Söz konusu süre içerisinde bilirkiúi tarafından rapor düzenlenmiú olmalıdır. E. Uzlaútırmacının Rapor Sunması Uzlaútırmacı görüúmelerin tamamlanması halinde uzlaúma sa÷lansın ya da sa÷lanmasın yaptı÷ı çalıúmaları rapora ba÷layarak savcıya sunmalıdır. Uzlaútırmacı Yönetmeli÷in 21/1. maddesi uyarınca, Yönetmelik ekindeki rapor örne÷ine uygun olarak ve tarafların sayısından bir fazla olacak úekilde düzenleyece÷i raporu kendisine verilen belge örnekleri ile masrafları gösterir faturalarla birlikte Cumhuriyet savcısına sunmalıdır. 132 133 Yenisey, s.8; Öztürk/Erdem, Ceza Muhakemesi, s.1126; Çolak, s.144; Gökcan/Kaymaz, s.184. Gökcan/Kaymaz, s.187; Çolak, s.143; Yıldırım, s.482; Özen, s.26. 62 Uzlaúma sa÷lanmıú ise, raporda kimlerle hangi tarihlerde görüúüldü÷ü, edimin cinsi, miktarı, ifa zamanı gibi konularda bilgiler yer almalıdır. Uzlaúma sa÷lanamamıú ise, raporda hangi tarihlerde kimlerle görüúüldü÷ü ve uzlaúmanın niçin sa÷lanamadı÷ı hususu yer almalıdır134. F. Zamanaúımı CMK’nın 253/21. maddesine göre, úüpheli, ma÷dur veya suçtan zarar görenden birine uzlaúma teklifinde bulunuldu÷u tarihten itibaren uzlaútırma giriúiminin sonuçsuz kaldı÷ı ve en geç uzlaútırmacının rapor düzenleyerek Cumhuriyet savcısına verdi÷i tarihe kadar dava zamanaúımı ile kovuúturma koúulu olan dava süresi iúlemeyecektir. Dava zamanaúımı, suçun iúlendi÷i gün iúlemeye baúlayan kesilme ve durmaya ra÷men mahkûmiyet hükmü kesinleúmeden tamamlanan ve tamamlama anından itibaren kamu davasının hiç açılmamasını veya açılmıúsa ortadan kaldırılmasını gerektiren sürelerdir135. Uzlaútırmanın aúamaları aynı maddede sürelerle sınırlandırılmıútır. Uzlaútırmacı belge örnekleri kendisine verildikten sonra 30 gün içerisinde uzlaútırma iúlemlerini sonuçlandırmak zorundadır. Cumhuriyet savcısı bu süreyi en fazla yirmi gün daha uzatabilecektir. Uzlaútırma toplam 50 gün içerisinde sona erecektir. Bu sürede zamanaúımı duracaktır136. Dava zamanaúımının durmasının en önemli sonucu, soruúturma ve kovuúturmanın yapılmamasıdır137. Uzlaútırma giriúimin sonuçsuz kaldı÷ı veya en geç uzlaútırmacının rapor düzenleyerek savcılı÷a teslim etti÷i tarihe kadar dava zamanaúımı iúlemeyecektir. Ancak uzlaútırma giriúimin sonuçsuz kaldı÷ı veya uzlaútırmacının raporu telsi etti÷i andan itibaren zamanaúımı iúlemeye baúlayacaktır. 134 Zafer, s.134; Öztürk/Erdem, Ceza Muhakemesi, s.1126; Gökcan/Kaymaz, s.188; Albayrak, s.135. Öztürk/Erdem, Ceza Hukuku, s.437. 136 Özbek M., Uzlaútırma, s.315; Gökcan/Kaymaz, s.158; Yıldırım, s.487. 137 Öztürk/Erdem, Ceza Hukuku, s.443. 135 63 G. Soruúturma Aúamasında Uzlaúmanın Sonuçları Cumhuriyet savcısı, uzlaúmanın ve uzlaúılan hususun hukuka uygunlu÷unu ve edimin def’aten yerine getirildi÷ini tespit eder ise, uzlaúmanın gerçekleúmesi nedeniyle kovuúturmaya yer olmadı÷ı kararı verir. Raporun savcıya sunuldu÷u anda edimin ifa edilmiú olması úart de÷ildir. Savcılıkça henüz karar verilmeden önce edimin ifa edilmiú olması halinde de kovuúturmaya yer olmadı÷ına dair karar verir (CMK m.253/19, Yön. m.23). Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside ba÷lanması veya süreklilik arz etmesi halinde CMK 171. maddedeki úartlar aranmaksızın úüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme sürecinde zamanaúımı iúlemez. O halde, zamanaúımını durduran erteleme kararının kalktı÷ı yerden itibaren zamanaúımı kaldı÷ı yerden iúlemeye devam edecektir. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaúmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171. maddenin 4. fıkrasındaki úartlar aranmaksızın kamu davası açılacaktır. CMK’nın 171/4. maddesi úöyledir: “(4) Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç iúlenmedi÷i takdirde, kovuúturmaya yer olmadı÷ına karar verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç iúlenmesi halinde kamu davası açılır. Erteleme süresince zamanaúımı iúlemez. ”. Dolayısı ile uzlaúmanın gerekleri yerine getirilmez ise, kasıtlı suç iúlenme úartı aranmaksızın kamu davası açılacaktır. Uzlaúmanın sa÷lanması halinde soruúturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmıú olan davadan feragat edilmiú sayılır (Yön. m.23, CMK m.253). Uzlaútırmanın sonuçsuz kalması halinde ise, tekrar uzlaútırma yoluna gidilemeyecektir (CMK m.253/18). Uzlaúmanın sonuçsuz kalmasından maksat, uzlaúma teklifinin olumlu karúılanmasından sonra tarafların uzlaúmadan vazgeçmeleri veya görüúmelere katılmaktan imtina etmeleri veyahut görüúmeler sonunda uzlaúmanın sa÷lanamaması hallerini ifade etmektedir. Bu sebeplerle uzlaúma sonuçsuz kalır ise savcı bir kez daha uzlaútırma giriúiminde bulunamayacaktır. 64 Uzlaútırmacıya Cumhuriyet savcısı tarafından çalıúma ve masraflarıyla orantılı bir ücret takdir edilerek ödenir. Uzlaútırmacı ücreti ve di÷er uzlaútırma giderleri, yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaúmanın sa÷lanması halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karúılanır. Taraflardan biri, Türkçeye hakim de÷il ise tercüme masrafları uzlaútırma giderlerinden sayılacak mıdır? AøHS’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gere÷ince tercüman gereksinimi do÷du÷u hallerde, tercüman masrafının uzlaúma gideri olarak nitelenerek yargılama giderlerinden sayılması lazım gelmektedir. II. KOVUùTURMA EVRESøNDE UZLAùMA A. Uzlaútırma Usulü 1. Uzlaútırmanın Hâkim Tarafından Yapılması Mahkeme, önödemeye veya uzlaúmaya tabi oldu÷u soruúturma dosyasından açıkça anlaúılan iúlerde önödeme veya uzlaúma usulü uygulanmaksızın düzenlenen iddianamenin Cumhuriyet Baúsavcılı÷ına iadesine karar verir (CMK m.174/1-c). Kamu davasının açılması halinde uzlaútırma iúlemleri mahkeme tarafından yapılır. CMK’nın 254. maddesi uyarınca kamu davası açıldıktan sonra yapılacak uzlaútırma iúlemleri Kanunun 253. maddesinde belirtilen usule göre yürütülür. Uzlaúma teklifi, teklifin reddedilmesi, uzlaútırmacı atanması, uzlaútırmanın gizlili÷i, delil yasa÷ı, tarafların aralarında uzlaúarak baúvurmaları, ilgili di÷er kurallar mahkeme tarafından yapılacak uzlaútırma için de geçerlidir. CMK’nın 253. maddesinde Cumhuriyet savcısının sahip oldu÷u yetkileri kovuúturma evresinde hâkim kullanacaktır138. 138 Yenisey, s.7-8; Zafer, s.135; Öztürk/Erdem, Ceza Muhakemesi, s.1127; Gökcan/Kaymaz, s.197; Soysal Tamer, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul 2005, s.229. 65 Mahkeme tarafından uzlaútırma yapılması sınırlı bir çerçevede mümkündür. Gerçekten CMK’nın 254. maddesinin ilk fıkrasında, kamu davası açıldıktan sonra suçun uzlaúmaya tabi oldu÷unun anlaúılması halinde mahkemece uzlaútırma hükümlerinin uygulanaca÷ı belirtilmektedir. Ayrıca suç uzlaúmaya tabi olmakla birlikte Cumhuriyet Savcısının uzlaúma hükümlerini uygulamadı÷ı ve hâkimin de gözünden kaçması halinde iddianame kabul edilir ise, uzlaúmanın mahkemece uygulanması mümkün olacaktır139. Bazı durumlarda suçun yargılama esnasında nitelik de÷iútirmesi mümkündür. Örne÷in, kasıtlı olarak iúlendi÷i iddia olunan bir yaralama suçunun taksirle iúlendi÷i kanaatine varılabilir. Bu durumda mahkeme, yargılama sırasında suçun nitelik de÷iútirerek uzlaúmaya konu oldu÷u kanısına varır ise uzlaútırma yoluna gidecektir140. Hâkim önünde uzlaútırma, görüúmeler sırasında olaya iliúkin olarak yapılan açıklamaları duyaca÷ı için hâkimin tarafsızlı÷ı ilkesi ile çeliúecek niteliktedir141. Böyle bir durumda, aynı kıdem ve derecede baúka bir hâkim tarafından uzlaútırmanın yapılması ile sorun giderilebilecektir. Bunun dıúında, tarafların anlaúarak belge ile hâkime baúvurmaları halinde, uzlaúmanın özgür iradeye dayandı÷ı ve edimin hukuka uygun oldu÷u belirlendi÷inde hâkim uzlaúılan husus do÷rultusunda karar vermelidir. Bir di÷er önemli husus úudur: Fail, uzlaúmaya tâbi bir suçla uzlaúmaya tâbi olmayan bir suçu birlikte iúlerse acaba iki ayrı yol iúletilebilir mi? Ya da usul ekonomisi bakımından daha faydalı olan yol hangisi olacaktır? Uzlaútırmaya konu bir suçun varlı÷ı halinde uzlaútırma yolunun tercih edilmesi gerekmektedir. Failin hem uzlaúmaya tâbi olan hem de uzlaúmaya tâbi olmayan suçu birlikte iúlemesi halinde usul ekonomisi bakımından akla úunlar gelmektedir: øki suçun birlikte iúlenmesi halinde aralarındaki ba÷lantı itibariyle tek bir davada yargılamanın yapılması mümkün olabilece÷i gibi uzlaúmaya tâbi olan suç için uzlaúmaya baúvurulması ve di÷er suç için yargılamanın yapılması söz konusu olabilecektir. ølk bakıúta usul ekonomisi bakımından, tek bir 139 Özbek V., YTCK, s.1033; Gökcan/Kaymaz, s.193; Parlak, s.93. Gökcan/Kaymaz, s.194; Parlak, s.92. 141 Gökcan/Kaymaz, s.197. 140 66 yargılamanın yapılmasının daha uygun olaca÷ı ve uzlaúma prosedürünün baúlatılmaması gerekti÷i düúünülebilir. Yargılamanın ne kadar süre devam edece÷i belirsizdir. Oysa uzlaúma prosedürü maksimum 50 günlük süre içerisinde son bulmaktadır. Bu bakımdan usul ekonomisi bakımından de÷erlendirme yaptı÷ımızda böyle bir durumda iki ayrı yolun izlenmesi yerinde olacaktır. Nitekim gerek CMK’da gerekse Yönetmelikte, böyle bir durumda uzlaúma prosedürünün uygulanmayaca÷ını bildirir bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısı ile úüphelinin lehine olan yol tercih edilerek, uzlaúmaya tâbi olan suç bakımından uzlaúma yoluna gidilmeli ve di÷er suç bakımından yargılamaya geçilmelidir. Uzlaútırma görüúmeleri ve sürecinin baúarısız sonuçlanması halinde mahkeme uzlaúmanın sa÷lanamadı÷ını tespit ederek duruúmanın devamına karar verecektir. 2. Tarafların Uzlaúarak Mahkemeye Baúvurmaları CMK’nın 253/16. maddesi uyarınca, soruúturma evresinde, uzlaúma teklifinin reddedilmesine ra÷men, úüpheli ile ma÷dur veya suçtan zarar gören uzlaútıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendi÷i tarihe kadar Cumhuriyet savcısına baúvurarak uzlaútıklarını beyan edebilirler142. CMK’nın 254. maddesinde, mahkemenin uzlaútırma iúlemlerini 253. maddede belirtilen esas ve usule göre yapaca÷ı belirtilmiútir. Bu bakımdan 16. fıkrada yer alan düzenlemeyi mahkeme tarafından uzlaúmaya baúvuruldu÷unda da uygulanacaktır. Mahkemenin uzlaúma teklifinin taraflarca reddedilmesi halinde kovuúturmaya devam edilerek hüküm kurulabilecektir. Fakat bu durumda taraflar uzlaútıklarını belgelerse ve mahkemeye baúvururlar ise hâkimin uzlaúmayı tespit edip uygun bulması durumunda uzlaúma do÷rultusunda hüküm kurulması gerekecektir. 142 Yenisey, s.7; Gökcan/Kaymaz, s.197. 67 Tartıúılabilecek husus úudur; soruúturma evresinde en geç iddianamenin düzenlendi÷i tarihe kadar mümkün olan uzlaúma, kovuúturma evresinde ne zamana kadar mümkün olabilecektir? Bizce yargılamanın son bulma anına kadar tarafların uzlaútıklarını bildirmeleri mümkün olmalıdır. Gerçekten uzlaúmanın muhakemeyi kısaltan ve suçtan do÷an zararın giderilmesini sa÷layan iúlevleri itibariyle kovuúturma aúamasında taraflara son bir úans verilmesi yerinde olacaktır. Kararın temyiz edilmesinden sonra, Yargıtay kararın bozulmasına karar verir ise bu aúamadan sonra da uzlaúma uygulanabilecek midir? Yargıtay’ın bozmasından sonra, dosyanın yerel mahkemeye gelmesi durumunda, Kanunda uzlaúmaya gidilmesini engelleyici bir düzenleme olmadı÷ından hareketle uzlaúmanın uygulanabilece÷inin kabulü gerekir. Aksine bir yorum, uzlaúma kurumunun uygulanmasının engellenmesi ile iú yükünün artmasına neden olaca÷ı gibi, usul ekonomisi ilkesiyle çatıúacak ve uzlaúma kurumunun getiriliú amacına aykırılık teúkil edecektir. B. øddianamenin øadesi Nedeni Olarak Uzlaútırma CMK’nın 174/1-c maddesi uyarınca, önödemeye veya uzlaúmaya tâbi oldu÷u soruúturma dosyasından açıkça anlaúılan hallerde önödeme ve uzlaúma usulü uygulanmaksızın iddianame düzenlenmesi, iddianamenin iadesi nedenidir. Bu nedenle soruúturma aúamasında uzlaúma kurumu uygulanmaksızın kovuúturma aúamasına geçilemeyecektir. Dolayısı ile Cumhuriyet Savcısı iddianameyi uzlaúma kapsamındaki bir suça iliúkin olarak düzenlemesine karúın, uzlaúma giriúiminde bulunmamıúsa, iddianame iade edilecektir143. øddianamenin iade edilmesinden sonra Cumhuriyet savcısı giriúimde bulunacak, bu giriúim sonuçsuz kalırsa kamu davası açabilecektir. 143 Özbek V., YTCK, s.742; Gökcan/Kaymaz, s.193; Parlak, s.92; Ersoy, s.66; Özen, s.25. 68 C. Mahkemede Uzlaútırmaya Baúvurulabilecek Haller 1. Suçun Uzlaúmaya Tabi Oldu÷unun Mahkemede Anlaúılması a. Suçun Nitelik De÷iútirmesi Nedeniyle Uzlaútırma Uygulanması Savcı, soruúturulan suçun niteli÷ini tayin ve takdir ederek fiilin uzlaúmaya tabi suçlardan olmadı÷ı nitelendirilmesi, kanaatiyle iddianamenin iddianameyi iadesi sebebi mahkemeye sunabilir. sayılamayaca÷ından Fiilin mahkeme iddianameyi kabul ederek yargılamayı sürdürecektir144 (CMK m.174/2). Bazı durumlarda suçun yargılama esnasında nitelik de÷iútirmesi mümkündür. Örne÷in, fiilin TCK’nın 106/1. maddesindeki tehdit suçunu oluúturdu÷u kabul edilerek açılmıú bir kamu davasında fiilin, aynı fıkranın 2. cümlesindeki úikâyete tâbi sair kötülük tehdidi niteli÷inde bulundu÷u kanaatine varılabilir. Bu durumda mahkeme, uzlaútırma yoluna gidecektir. b. Suçun Uzlaúmaya Tâbi Oldu÷unun ølk Kez Kovuúturma Evresinde Anlaúılması Savcı, fiilin uzlaúmaya tabi bir suç oldu÷unu gözden kaçırarak uzlaúma hükümlerini tatbik etmeksizin iddianameyi hazırlayıp mahkemeye sunmuú ve hâkimin iddianameyi, eksikli÷i fark etmeksizin kabul etmiú olması halinde suçun uzlaúmaya tâbi oldu÷u anlaúıldı÷ı takdirde, uzlaúma hükümlerinin mahkeme tarafından uygulanması gerekmektedir145. 144 145 Gökcan/Kaymaz, s.194; Parlak, s.92. Özbek V., YTCK, s.1033; Gökcan/Kaymaz, s.193; Parlak, s.93. 69 2. Soruúturma Evresinde Taraflara Ulaúılamadı÷ı øçin Uzlaútırma Teklifinin Yapılamamıú Olması CMK’nın 253/6. maddesi uyarınca; “Resmi mercilere beyan edilmiú olup da soruúturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dıúında olma ya da baúka bir nedenle ma÷dura, suçtan zarar görene, úüpheliye veya bunların kanuni temsilcisine ulaúılamaması halinde, uzlaútırma yoluna gidilmeksizin soruúturma sonuçlandırılır.” Buna göre, belirtilen adreste bulunamama ya da baúka bir nedenle ulaúılamama halinde taraflardan birine uzlaúma teklif edilemez ise, Cumhuriyet savcısı uzlaúma hükümlerini uygulamadan soruúturmayı bitirir ve iddianameyi mahkemeye sunar. Bundan sonra uzlaúma ile ilgili hükümler, bu kiúilere ulaúılması halinde mahkeme tarafından tatbik edilecektir146. Mahkemenin bu kiúilere ulaúamaması da ihtimal dâhilindedir. Sanı÷a ulaúılamaması halinde, Kanun gere÷i zaten yargılama yapılamayacaktır. Ma÷dura ulaúılamaz ise, kovuúturmaya devam edilecek, mahkeme uzlaúma hükümlerini uygulamadan hüküm verecektir. 3. Dava Açıldıktan Sonra Kanun De÷iúikli÷i Nedeniyle Suçun Uzlaúma Kapsamına Girmesi øddianamenin kabul edilmesinden sonra suçun, kanun de÷iúikli÷i sonucunda uzlaúmaya tabi kılınması durumunda uzlaúma hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu bakımdan suçun, kanun de÷iúikli÷i ile uzlaúma kapsamına giren bir suç haline gelmesi durumunda uzlaúma hükümleri mahkeme tarafından tatbik edilmez ise bu durum temyiz incelemesi esnasında bozma nedeni olabilecektir147. 146 147 Gökcan/Kaymaz, s.195. Gökcan/Kaymaz, s.195. 70 4. Kovuúturma Aúamasında Uzlaúmanın Sonuçları a. Uzlaúmanın Gerçekleúmesi Bu evrede yapılan uzlaúma müzakereleri sonucunda iki olasılık ortaya çıkacaktır: Uzlaúma gerçekleúir ise mahkeme tarafından davanın düúmesine ya da úartları oluútu÷u takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilecektir148. Suçun nitelik de÷iútirmesi veya yukarıda sözü edilen di÷er nedenlerle uzlaúma mahkemece sa÷lanmıú ve edim def’aten yerine getirilmiú ise, mahkemenin CMK’nın 254/2. madde uyarınca davanın düúmesine karar vermesi gerekecektir. Ancak uzlaúmanın sa÷lanmasına karúın, edimin ifasının süreklilik arz etmesi veya takside ba÷lanması, ileri bir tarihe atılması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilecektir. Sanık hakkında, CMK’nın 231 inci maddesindeki úartlar aranmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Örne÷in tazminatın birer aylık 24 eúit taksit halinde ödenmesine karar verilmiúse, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi halinde hükmün açıklanmasına karar verilece÷ine dair hüküm kurulacaktır. Mahkeme, tüm unsurlarıyla bir mahkûmiyet kararı kurmakta, sadece hükmün açıklanmasını geri bırakmaktadır. Bu karar üzerine, edim ifa edilmez ise, mahkûmiyet hükmü açıklanacaktır. Edim ifa edildi÷i takdirde geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düúmesine karar verilecektir (CMK 254/2)149. b.Uzlaúmanın Gerçekleúmemesi Uzlaúma sürecinin baúarısız sonuçlanması halinde, uzlaútırma iúlemleri mahkeme, uzlaúmanın baúarısız sonuçlandı÷ını tespit ederek, duruúmanın devamına 148 Centel/Zafer, s.459; Özbek V., YTCK, s.1033; Özbek M., Uzlaútırma, s.317; Gökcan/Kaymaz, s.198 vd; Hafızo÷ulları, s.36-37. 149 Gökcan/Kaymaz, s.198-199; Albayrak, s.135; Özen, 29. 71 karar verecektir. Dolayısı ile, uzlaúma müzakereleri sonunda úartlar gerçekleúmez ise yargılamaya devam edilecek ve hükümle yargılamaya son verilecektir150. II. KANUN YOLU MUHAKEMESøNDE UZLAùMA Uzlaúmanın gerçekleúmesi halinde mahkemece verilecek düúme kararları aleyhine istinaf yolu açıktır. Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve baúlama tarihine kadar 1402 sayılı CMUK’un temyize iliúkin 305 ila 326. maddeleri yürürlü÷ünü sürdürecektir151. Bu bakımdan Bölge Adliye Mahkemeleri göreve baúlayana kadar, yerel mahkemenin uzlaúma nedeniyle verdi÷i düúme kararına karúı yalnızca temyiz yolu açık bulunmaktadır. Düúme kararının temyizi ile ilgili olarak akla úu soru gelebilir: Taraflar aralarında anlaúarak uzlaúmıúlar ise kararı temyiz etmekte herhangi bir hukuki yararları var mıdır? Taraflar, aralarında uzlaúmıúlar ise, görünüúte temyiz yoluna gitmekte hukuki yaraları bulunmamaktadır. Buna karúın, Kanun’da, tarafların uzlaúmalarından sonra temyiz yoluna gitmelerini engeller hüküm bulunmamaktadır. Taraflar, uzlaútıktan sonra, herhangi bir nedenle haksızlı÷a u÷radıklarına kanaat getirerek kararı temyiz edebileceklerdir. Bu gibi durumlarda, kararı temyiz etmekte hukuki yararlarının varlı÷ı kabul edilmelidir. Ancak unutulmamalıdır ki Cumhuriyet savcısı, tarafların iradelerinin özgür olmadı÷ını, uzlaúmanın bu iradeye dayanılarak verildi÷ini veya edimin hukuka aykırı oldu÷u iddiası ile temyiz yoluna baúvurabilecektir. Ancak Yargıtay’ımızın bu yönde ilginç bazı kararları bulunmaktadır. Buna göre Yargıtay, uzlaútırma kurumunun sanık yararına usul hükümleri oldu÷u görüúüyle bu kurallara aykırılı÷ın Cumhuriyet Savcısına temyiz yetkisi vermedi÷i görüúündedir152. Kural olarak, Yargıtayın kararlarına katılmakla birlikte, savcı, iúin niteli÷ini de÷iúik görerek mahkemenin görevli olmadı÷ı kanaatine varır ise temyiz yetkisine yine sahip olacaktır. 150 Centel/Zafer, s.459; Zafer, s. 135; Özbek V., YTCK, s.1033; Özbek M., Uzlaútırma, s.317; Gökcan/Kaymaz, s.198 vd; Hafızo÷ulları, s.37. 151 5320 Sayılı CMK Yürürlük ve Uygulama ùekli Hakkında Kanun madde 8/1. 152 Y. 6. CD 2006/18842E. 2007/6393K., 23/05/2007 (Gökcan/Kaymaz, s.201, dn.25) 72 Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve baúlaması halinde kanun yolu bakımından farklı bir uygulama yürürlü÷e girmiú olacaktır. Böylece do÷rudan temyiz yolu kapanacak, kararlar için öncelikle istinaf yoluna baúvurulacaktır. CMK’nın 272/1. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karúı istinaf yoluna baúvurulabilece÷i için, uzlaúmaya dayalı düúme kararlarına karúı istinaf yoluna gidilmesi mümkün olacaktır 153 . Bölge Adliye Mahkemesi yaptı÷ı inceleme neticesinde, kararın yerinde oldu÷u kanısına varır ise, istinaf baúvurusunun esastan reddine karar verecektir (CMK m.280/a). Ancak Bölge Adliye Mahkemesi, baúvurunun kabulüne karar verir ise, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak davanın yeniden görülmesine karar verecektir (CMK m.280/c)154. Bölge Adliye Mahkemesi duruúma sonunda fiilin uzlaúmaya tabi oldu÷unu tespit eder ise, CMK’nın 253 ve 254. maddeleri gere÷ince uzlaúma giriúiminde bulunmak durumundadır. Mahkemenin uzlaúma giriúimi olumlu sonuçlanır ise, uzlaúma nedeniyle davanın düúürülmesine veya kesin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilecektir. Buna karúın uzlaúma giriúimi olumsuz sonuçlanır ise, ilgili ceza dairesi tarafından, fiilin niteli÷ine uygun olarak sanı÷ın cezasını tayin edilerek hükümlülük kararı verilecektir155. Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından uzlaúma hükümleri uygulanarak verilen düúme kararlarına karúı istisnalar156 saklı kalmak üzere, temyiz yolu açıktır. 153 Genel kural bu olmakla beraber, CMK’nın 272/3. maddesi uyarınca bazı hallerde yerel mahkemece verilen hükümler kesin olup isitinaf yoluna gidilemez. østinaf yolunun kapalı oldu÷u hükümler: a- Sonuç olarak belirlenen ikibin lira dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümleri, b- Üst sınırı beúyüz günü geçmeyen adli para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümleri, c- Kanunlarda kesin oldu÷u belirtilmiú hükümler. 154 Gökcan/Kaymaz, s.203; Özbek M., Uzlaútırma, s.320. 155 Gökcan/Kaymaz, s.203. 156 østisnalar, CMK’nın 286/2. maddesinde belirtilmiútir. Buna göre: “Ancak; 73 Uzlaúma teklifinin taraflarca soruúturma yahut kovuúturma aúamasında reddedilmesi üzerine hüküm kurulmuú ise istinaf evresinde uzlaútırma hükümlerinin istisnalar dıúında uygulanıp uygulanamayaca÷ı konusunda, CMK’nın 254/1. maddesinden yola çıkarak uzlaútırma yetkisi hâkim ya da savcı tarafından kullanılmıú ise, bizce de yerinde olarak artık kanun yolu incelemesi yapan üst mahkemelerde tekrar kullanılma olana÷ının olmadı÷ı kanaati bulunmaktadır157. a) ølk derece mahkemelerinden verilen beú yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karúı istinaf baúvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları, b) ølk derece mahkemelerinden verilen beú yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları, c) Sulh ceza mahkemesinin görevine giren suçlarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere iliúkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları, d) Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere iliúkin suç niteli÷ini de÷iútirmeyen bölge adliye mahkemesi kararları, e) Sadece eúya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadı÷ına iliúkin ilk derece mahkemesi kararlarını de÷iútirmeyen bölge adliye mahkemesi kararları, f) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen beraat kararları ile istinaf baúvurusunun esastan reddine dair kararları, g) Davanın düúmesine, ceza verilmesine yer olmadı÷ına, güvenlik tedbirine iliúkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen davanın düúmesine, ceza verilmesine yer olmadı÷ına, güvenlik tedbirine veya istinaf baúvurusunun reddine dair kararlar, h) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koúuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları, Temyiz edilemez.” 157 Zafer, s.138; Gökcan/Kaymaz, s.204. 74 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM UZLAùMANIN SONUÇLARI I. CEZA øLøùKøSøNøN SONA ERMESø Uzlaúma ile fail ve ma÷dur zararın giderilmesi konusunda anlaúmıú olmaktadırlar. Uzlaúılan karar gere÷i, zarar kararlaútırılan tazminatın ödenmesi ya da edimin yerine getirilmesi suretiyle giderildi÷inde ceza davası açılmamakta ya da açılan dava düúürülmektedir. Böylelikle fail ile devlet arasındaki ceza iliúkisi sona ermekte ve cezalandırılmaktan kurtulmaktadır. Soruúturma aúamasında, Cumhuriyet savcısı, uzlaúmanın ve uzlaúılan hususun hukuka uygunlu÷unu ve edimin def’aten yerine getirildi÷ini tespit eder ise, uzlaúmanın gerçekleúmesi nedeniyle kovuúturmaya yer olmadı÷ı kararı verir. Kovuúturma aúamasında ise, uzlaúma gerçekleúir ise mahkeme tarafından davanın düúmesine ya da úartları oluútu÷u takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilecektir ya da uzlaúma gerçekleúmez ve hükümde açıklık bulunmaz ise yargılama devam edecektir158. Uzlaúmanın sa÷lanmasına karúın, edimin ifasının süreklilik arz etmesi veya takside ba÷lanması, ileri bir tarihe atılması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilecektir. Uzlaúma, uyuúmazlı÷ı hukuki ve cezai tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırmaktadır. Zarar anlaúılan úekilde giderildi÷inden iúlenen suç nedeniyle tazminat davası açılamayacaktır (Yön. m.23/7). Uzlaúma nedeniyle davanın düúürülmesi halinde, CMK’nın 253/19. maddesi uyarınca uzlaúma kurumunun yasal sonucu olarak ma÷dur hukuk mahkemesinde dava açamaz ve daha önceden açtı÷ı bir dava var ise uzlaúma nedeniyle davacının feragat etti÷i varsayılır. Nitekim Kanuna aykırı olarak hakkında koruma tedbirleri uygulananların, CMK’nın 144/1-c maddesi gere÷ince uzlaúmaları halinde tazminat isteyemeyecekleri açık úekilde ifade edilmiútir. Ancak, tazminat davası açılamayaca÷ı mutlak bir sonuç mudur? Zarar, sonradan ortaya çıkmıú ise tazminat 158 Özbek V., YTCK, s.1033; Gökcan/Kaymaz, s.198 vd. 75 davasının açılabilmesi gerekmektedir. Taraflar uzlaútıklarında görünüúte ortada tazminat davası açmaları için hukuki yararları bulunmamaktadır. Ancak, uzlaúma anında öngörülemeyen birtakım zararların ileri tarihte ortaya çıkması durumunda ma÷durun, tazminat davası açması mümkün olmalıdır II. TAZMøNAT TALEP EDøLEMEMESø CMK’nın 253/19. maddesinde uzlaúma sa÷lanması halinde, soruúturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayaca÷ı veya açılmıú olan davadan feragat edilmiú sayılaca÷ı belirtilmiútir. Ayrıca úüphelinin edimini yerine getirmemesi halinde uzlaúma raporu veya belgesi øcra øflas Kanunu’nun 38. maddesinde yazılı ilam niteli÷ini haiz belgelerden sayılacaktır. Uzlaúmanın sa÷landı÷ı an, belgenin imzalandı÷ı an olmakla birlikte uzlaúma raporu veya belgesinin ilam niteli÷ini haiz bir belge sayılabilmesi için savcının onaylaması úarttır. Böylelikle, edim ifa edilmez ise alacaklı, ilamlı icra yoluyla takip yapabilecektir159. III. DøöER SONUÇLARI Uzlaúma ile úüpheli veya sanık ile Devlet arasındaki ceza iliúkisi sona erdi÷inden úüpheli ya da sanı÷ın yargılanmasından vazgeçilmekte, söz konusu fiili gerçekten iúleyip iúlemedi÷i tartıúma konusu olmaktan çıkarılmıú olmaktadır. Dolayısı ile úüpheli veya sanı÷ın üzerine atılı suçta kullanılan, suçun iúlenmesi için tahsis edilen veya suç dolayısıyla ele geçen eúya hakkında TCK’nın 54/1. maddesinde ifade edilen eúya müsaderesine gidilmesi olana÷ı bulunmamaktadır. Çünkü uzlaúma ile müsaderenin zorunlu koúulu olan mahkûmiyet úartının gerçekleúmiú olması olana÷ı ortadan kalkmıú bulunmaktadır. Yeni TCK’nın yürürlü÷e girmesinden itibaren, mahkûmiyet úartının olup 159 Gökcan/Kaymaz, s.207. 76 olmadı÷ı ö÷retide tartıúmalıdır160. Aynı durum kazanç müsaderesi (TCK m.55) için de geçerlidir. Uzlaúmaya benzer kurumlardan olan önödemede, TCK’nın 75. maddesinde müsadere ile ilgili özel hüküm getirilmiútir: “Bu madde gere÷ince kamu davasının açılmaması veya ortadan kaldırılması, kiúisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına ve müsadereye iliúkin hükümleri etkilemez.” Uzlaúmada da böyle özel bir düzenleme yapılması yerinde olacaktır. Uzlaúma ile yargılama yapılmaksızın ya da yargılama yapılmakta ise dava düúürülerek veyahut hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilerek uyuúmazlık sona erdirildi÷inden uzlaúmaya konu suçu oluúturan fiil tekerrüre esas olmayacaktır. Nitekim TCK’nın 58. maddesinden de tekerrür uygulaması için bir mahkûmiyet hükmünün bulunması gerekti÷i anlaúılmaktadır. Tarafların uzlaúması halinde, uzlaúmaya konu suç nedeniyle, yeniden dava açılamayacaktır. Bunun yanında, asıl fail bakımından uzlaúma yoluna gidilmiú ise, tüzel kiúiler bakımından da güvenlik tedbirlerinin uygulanabilmesi gerekmektedir. Nitekim TCK’nın 60. maddesi uyarınca, bir kamu kurumun verdi÷i izne dayalı olarak, faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kiúisinin organ ya da temsilcisinin katılımıyla, iznin verdi÷i yetkinin kötüye kullanılması yoluyla tüzel kiúi yararına iúlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde güvenlik tedbirlerine hükmolunabilecektir. 160 TCK bakımından müsadere için, failin asıl suçtan mahkûm olmuú bulunması gerekmektedir (Öztürk/Erdem, Ceza Hukuku, s.394), Karúı Görüú: Özgenç øzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi ùerhi, Ankara 2005, s.697; Toroslu, s.290. 77 SONUÇ Anglo Amerikan Hukuku’nda do÷an ve Anglo Amerikan Hukuku’nun etkisiyle Kıta Avrupası Hukuku’na da giren uzlaúma, hem suçtan do÷an ma÷duriyetin giderilmesi hem toplum barıúının sa÷lanması hem de yargı yükünün azaltılması amacıyla getirilen bir kurumdur. Baúta ABD olmak üzere Anglo-Sakson hukuk anlayıúının geliútirdi÷i ve Avrupa’da gitgide daha çok yayılmakta olan alternatif uyuúmazlık çözüm yöntemlerinin ayrı bir kanunla düzenlenerek kurumsallaútırılmasının sa÷lanması, etkinli÷in ve iúlerli÷in kazanılması ve devamının sa÷lanması bakımından önemli bir iúlev görebilecektir. Türk Ceza Hukukunda yeni bir müessese olan uzlaúma, bir yandan alternatif uyuúmazlık çözüm yöntemlerinde meydana gelen geliúmeler di÷er yandan ceza hukuku sistemlerindeki felsefe de÷iúiminin bir sonucudur. Türk Ceza Hukukunda kabul edilen uzlaúma kurumu bir yandan alternatif uyuúmazlık çözüm yöntemleri bir yandan da ceza hukuku alanında ön plana çıkan onarıcı adalet anlayıúına paralel úekilde kabul edilmiútir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlü÷e girdi÷i 1 Haziran 2005 tarihinden bu yana uzlaúma müessesesinin getiriliú amacına uygun bir sonuca ulaúılamamıútır. Uzlaúmadan sa÷lanmak istenen faydaya ulaúılamamasında, müessesenin yeni ceza yasalarıyla beraber yürürlü÷e girmesi, ceza yasalarının getirmiú oldu÷u baúka yeni düzenlemelerin öncelik kazanmıú olmasının payı bulunmaktadır. Bunun yanında yargılama hukuku bakımından öneme haiz bu kurumun ülkemizde ilk defa uygulama alanı bulması ve yeterli alt yapıya sahip olmaması uygulanabilirli÷ini oldukça güçleútirmiútir. Uzlaúmanın uygulanmamasının temelinde yatan bir neden de, toplumda uzlaúma kültürünün yeterince yerleúememiú olmasıdır. Uzlaúma kurumuna, ülkemizde halen so÷uk bakılmaktadır. Bunun nedenlerinden biri uzlaúmanın yargı dıúı bir çözüm olarak kabul görüyor olmasıdır. Oysa ki uzlaúma, yargı makamları aracılı÷ı ile sa÷landı÷ından, tam anlamıyla yargı dıúı bir çözüm yöntemi de÷ildir. Bu durumun bilinilirli÷inin sa÷lanması amacı ile topluma yönelik konferans, panel, sempozyum çalıúmaları yürütülmelidir. Ülkemizde ma÷dur, genel olarak failin cezalandırılması 78 yöntemi ile tatmin edilmektedir. Bu durum, uzlaúmanın uygulanabilirli÷inin önündeki psikolojik engeldir. Bu nedenlerden ötürü, uzlaúma kurumunun uygulanmasına so÷uk bakılmasının sosyolojik boyutu gözden uzak tutulmamalıdır. Uzlaúma, yargının yükünü bir nebze olsun azaltabilmek maksadıyla düzenlenmiú bir kurumdur. Ancak uygulamada uygulayıcıların ve hak sahiplerinin yeterli bilgiye sahip olmamaları nedeni ile aksaklıklar yaúanmakta ve uzlaúma kurumu gerekti÷i gibi uygulanamamaktadır. Alternatif uyuúmazlık çözümleri ile ilgili yasal düzenleme yapmak kadar bu çözüm yöntemlerinin uygulanabilirli÷ini sa÷lamak da oldukça önemlidir. Bu bakımdan Adalet Bakanlı÷ı, Türkiye Barolar Birli÷i ve Barolar ile birlikte interaktif e÷itimler yapılarak kurumun uygulanabilirli÷ini sa÷layabilecektir. Uzlaúmanın sa÷lanamaması halinde, yargılamaya devam edilece÷inden yargı makamlarının iú yükü beklenilenin aksine artmıú olacaktır. Bu durum uzlaúmanın handikapıdır. Bu durumun önüne geçilebilmesi için Kanun’da alternatifler sunulmalıdır. Uzlaúmanın olumsuz sonuçlanması halinde yargının iú yükünün artmamsı için ara modellerin geliútirilmesi yararlı olacaktır. Örne÷in, CMK ile yürürlükten kalkan CMUK’taki úahsi dava, uzlaúmanın olumsuz sonuçlanması hali için geri getirilerek do÷rudan kamu davası açma zorunlulu÷u kaldırılmalıdır. Böylelikle, savcıların iú yükünün azaltılarak adaletin hızlı iúlemesi sa÷lanabilecektir. Anglo-Sakson kökenli bu müessesenin ülkemizde yeterince iúlevsel hale getirilmesi, uygulamada karúılaúılacak boúlukların zamanla doldurulması ile mümkün olacaktır. Çalıúmamız her ne kadar teoriye yönelik bir çalıúma olsa da uygulamada ortaya çıkması muhtemel birçok sorun ile karúılaútık. Ülkemizde bu konuda daha önce yapılmıú çalıúmaların azlı÷ı uygulayıcılar için ayrı bir sorun teúkil etmektedir. Kanunumuzdaki düzenlemeler ile uzlaúma kurumu bir alt yapıya oturtulmuútur ancak Kanundaki boúluklar varlı÷ını sürdürmekte olup uygulamada sıkça uzlaúmaya baúvurulmadı÷ından bu konuda Yargıtay øçtihatları da netleúmiú de÷ildir. Ancak bunların yanında uzlaúma kurumu ceza muhakemesi hukukunda birçok yenilik ve 79 kolaylık getirmektedir: Uzlaúma uygulanır ise, mahkemelerin is yükü oldukça hafifleyecek, taraflar ispat yükümlülü÷ü altına girmeyecek, son yıllarda ortaya çıkan ispatı güç ekonomik ve teknolojik suçların ispat zorunlulu÷u ortadan kalkacak, ma÷durun tatmin edilmesi ve failin piúmanlık göstermesi ile adalet sa÷lanarak toplumsal barıú tesis edilecektir. 80 BøBLøYOGRAFYA • Albayrak Mustafa, “Son Yasal Düzenlemeler Iúı÷ında Uzlaúma Kurumu Üzerine Düúünceler”, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Yıl 2, S.10, Haziran 2007 • Arslan Çetin/Azizo÷lu Bahattin, Yeni Türk Ceza Kanunu ùerhi, Ankara Kasım 2004 • Artuk Mehmet Emin/ Ahmet Gökcen/ Yenidünya Caner, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7. Bası, Ankara 2006 • Aybay Rona, “AøHM’in øú Yükünün Azaltılması øçin Bir Öneri: Zorunlu Uzlaútırma”, Türkiye Barolar Birli÷i Dergisi, S.67, 2006 • Centel Nur/Zafer Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. Bası, østanbul Kasım 2008 • Centel Nur/Zafer Hamide/Çakmut Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriú, østanbul 2005 • Çolak Haluk, “Yeni Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Cezai Uyuúmazlıkların Alternatif Çözüm Yolu Olarak; Uzlaúma (Mediation)”, Türkiye Barolar Birli÷i Dergisi, S. 62, Mart/Nisan 2006 • Çolak Haluk/Taúkın Mustafa, Açıklamalı- Karúılaútırılmalı- Uygulamalı Ceza Muhakemesi Kanunu, Ankara 2005 81 • Çulha Rıfat, “Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul 2005 • Demirbaú Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2. Bası, Ankara 2005 • Do÷ru Osman, ønsan Hakları Avrupa Mahkemesi øçtihatları, C.1, østanbul 2002 • Donay Süheyl, Açıklamalı Ceza Muhakemesi Kanunu, østanbul 2005 • Dönmezer Sulhi/Erman Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Cilt III, østanbul 1983 • Dural Mustafa/Ö÷üz Tufan, Türk Özel Hukuku Cilt II, Kiúiler Hukuku, østanbul 2006 • Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. baskı, østanbul 2001. • Ersoy U÷ur, “Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Hukuk Gündemi, S.2, A÷ustos 2005 • Gökcan Hasan Tahsin/Kaymaz Seydi, Uzlaúma ve Önödeme, Ankara 2007 • Gözübüyük ùeref/Gölcüklü Feyyaz,, Avrupa ønsan Hakları Sözleúmesi ve Uygulaması, Ankara 2003 • Hafızo÷ulları Zeki, “5237 sayılı Türk Ceza Kanununda Davanın ve Cezanın Düúürülmesi”, Ankara Barosu Dergisi, 2006/3 • Hakeri Hakan, Yeni Türk Ceza Hukukunun Temel Kavramları, Ankara 2005 82 • Hekimo÷lu Fahrettin, Fransa’da Hukuki Danıúmanlık ve Arabuluculuk Uygulaması”, Ankara Barosu Dergisi, 2002/2 • Ildır Gülgün, Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, Ankara 2003 • øçel Kayıhan/Sokullu Akıncı Füsun/Özgenç øzzet/Sözüer Adem/Mahmuto÷lu Fatih/ Ünver Yener; øçel Suç Teorisi, 3. Bası, østanbul 2004 • ønceo÷lu Sibel, Avrupa ønsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, østanbul 2002 • østanbul Barosu Bülteni, “Kolcuo÷lu: Uzlaúma Kurumunun Altyapısı Tam Oluúmadı”, Yıl:3 S:25, Aralık 2005 • Koç Cihan, Gerekçeli Karúılaútırma Tablolu 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu & Gerekçeli 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin ønfazı Hakkında Kanun, Ankara • 2005 Kunter Nurullah/Yenisey Feridun, Muhakeme Hukuku Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 13. Bası, øst.2005 • Kunter Nurullah/Yenisey Feridun/Nuho÷lu Ayúe, Ceza Muhakemesi Hukuku, 15. bası, østanbul 2006 • Legal Hukuk Dergisi, Temmuz 2007 • Legal Hukuk Dergisi, A÷ustos 2007 83 • O÷uzman Kemal/Öz Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, østanbul 2000. • Önder Ayhan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, C.II, østanbul 1989 • Özbay øbrahim, “Alternatif Uyuúmazlık Çözüm Yöntemleri”, Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C.X, S.3-4, Erzincan 2006 • Özbek Mustafa, “Dünya Çapındaki Adalete Ulaúım Hareketinin Ortaya Çıkardı÷ı Geliúmeler ve Alternatif Uyuúmazlık Çözümü, (Kısaltma:Alternatif Uyuúmazlık Çözümü) Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2002, S.2 • Özbek Mustafa, Ceza Muhakemesi Kanununda Uzlaútırma (Kısaltma: Uzlaútırma) Ankara Üniversitesi HFD, C.54, S.3, Ankara 2005 • Özbek Mustafa, “Avrupa Konseyi Bakanlar Uyuúmazlıklarında Arabuluculuk Konulu Tavsiye Kurulunun Ceza Kararı”, (Kısaltma: Tavsiye Kararı) DEÜHFD, 2005 • Özbek Veli Özer, CMK øzmir ùerhi, Yeni CMK’nın Anlamı, øzmir 2005, (Kısaltma: CMK) • Özbek Veli Özer, Yeni Türk Ceza Kanununun Anlamı-øzmir ùerhi, Ankara 2005, (Kısaltma: YTCK) • Özbek Veli Özer, Ceza Hukukunda Suçtan Do÷an Ma÷duriyetin Giderilmesi, Seçkin Yayınevi, Ankara (Kısaltma: Suçtan Do÷an Ma÷duriyet). 84 • Özen Atilla, “Yeni Düzenlemeler Iúı÷ında Uzlaúma”, østanbul Barosu Dergisi, C:81, S.1, 2007. • Özgenç øzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi ùerhi, Ankara 2005. • Özgenç øzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2006. • Öztürk Bahri/Erdem Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, 10. bası, Ankara 2008 (Ceza Hukuku). • Öztürk Bahri/Erdem Mustafa Ruhan, Uygulamalı Yeni Ceza Muhakemesi Hukuku, 12.baskı, Ankara 2008 (Ceza Muhakemesi). • Öztürk Yavuz, “Uygulayıcı Gözüyle Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul 2005. • Parlak Engin, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, (Yayınlanmıú Yüksek Lisans Tezi), Kocaeli 2006. • Soysal Tamer, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan: Feridun Yenisey, østanbul 2005. • ùahin Cumhur, “CMK Uygulamasının Bir Yılı”, Hukuki Perspektifler Dergisi, S. 07, Temmuz 2006. • Taylor Susan C., Victim – Offender Reconciliation Program A New Paradigm Toward Justice (The University of Memphis Law Review 1996, Vol.26, s.11871195). 85 • Tezcan Durmuú/Erdem Mustafa Ruhan/Sancakdar O÷uz/Önok Rıfat Murat, Avrupa ønsan Hakları Sözleúmesi El Kitabı, Ankara 2006. • Toroslu Nevzat, Ceza Hukuku, Ankara 2005. • Yaúar Osman, Uygulamalı Türk Ceza Yasası Genel Hükümler, Ankara 2000. • Yaúar Osman, Uygulamalı ve Yorumlu 5271 Sayılı Yeni Ceza Muhakemesi Kanunu, Ankara 2005. • Yenisey Feridun, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, østanbul 2007. • Yenisey Feridun, Suçların Azaltılması ve Ceza Hukuku Ultima Ratio, øBD 1994, C.68, S.10-11. • Yıldırım Zeynep, “Türk Ceza Hukukunda Uzlaúma”, Legal Hukuk Dergisi, ùubat 2007. • Yıldız Ali Kemal, “Uzlaúma-ùikayet øliúkisi (YTCK m.73)”, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaúma, Yayına Hazırlayan:Feridun Yenisey, østanbul 2005. • Yılmaz Ömer, “Onarıcı Adalet Sistemi: Birey-Toplum-Devlet øliúkilerinde Yeni Bir Mücadele Alanı” (Suç Ma÷durları, Editör: Halil øbrahim Bahar), Ankara 2006. • Yılmaz Zekeriya, Notlu-Gerekçeli-Genel Açıklamalı Yeni TCK, Ankara 2004. • Yurtcan Erdener, CMK ùerhi, østanbul 2005. 86 • Zafer Hamide, Türk Ceza Hukuku’nda Fail-Ma÷dur Uzlaúması, Maltepe Üniversitesi HFD, 2006/2 Maltepe Üniversitesi Yayınları, øst. 2006. • Zafer Hamide, “Ceza Muhakemesi Hukukunda Özelleúme E÷ilimi: Uzlaúma”, Prof. Dr. Ergun Önen’e Arma÷an, øst. 2003. • Zevkliler Aydın/Havutçu Ayúe/Gürpınar Damla, Medeni Hukuk Temel Bilgiler, 6. Bası, Ankara 2008. • http://ihami.anadolu.edu.tr 87