bir belge Gedik Uygulamasının Kaldırılması * (1 Mart 1913) Erkan Turat * Osmanlı İmparatorluğu'nun 1854 yılından itibaren Batıdan büyük miktarlarda borç alması ilk önce 1875 yılında moratoryum ilanına 1881 yılında ise Muharrem Kararna­ mesini imzalamasına yol açmıştır. Osmanlı maliyesinin iflas bayrağı çekmesi aynı dö­ nemde benzer ekonomik krizler yaşayan Tunus ve Mısır gibi ülkelerde olduğu gibi bir yabancı işgalinin yaşanmasına yol açmamıştır. Yalnız bu iflasın acı sonuçları Duyun­ u Umumiye ve Reji İdaresi'nin kurulması gibi - imparatorluğun yakasını tarih sahnesin­ den silininceye değin bırakmamıştır. Örneğin 34 milyon altın lirayı bulan 1914-1915 mali yılı bütçesine göz atıldığında bütçenin 14 milyonu "devlet içinde devlet" olarak ad­ landırılan Duyun-u Umumiye'ye, kalan 20 milyonu devletin payına düşüyordu. Veriden de anlaşılacağı üzere bu durum II. Meşrutiyet döneminde de değişmemiştir. Anti-emperyalist söylemleri ile 1908 Temmuzunda meşruti-parlamenter sistemin ka­ aralayan Jön Türklerin en büyük endişesi, hedefledikleri reformların "Düvel-i muazzama" tarafından engellenmesiydi. Bununla beraber kendilerinin seleflerinden farklı bir ekonomi-politiği yoktu. Tanzimat'tan beri bürokrasiye adam yetiştiren eğitim kurumlarının iktisat müfredatının Manchester Ekonomisi başlığı ile taçlanan liberal fi­ kirlere göre düzenlenmesi, devlet yönetimini ele alan kişilerin de belli liberal politikala­ rı sorgusuz bir şekilde kabul etmesine neden oluyordu. Jön Türkler için de durum farklı olmamıştır. Liberal politikalar içersinde Duyun-u Umumiye'den kurtulup dış borç hesa­ bımn kapatılması, Jön Türklerin en önemli gündem maddeleriydi. Bu senaryo ya göre ülkenin düzene konması ve eskimiş bir yapının modern bir yapı ile değiştirilmesi yö­ nündeki ıslahat çabaları yabancı devletleri etkileyecek ve onlarda yatırımcılarını bu u­ mut vaad eden coğrafyaya yönlendireceklerdi. 1908 Devrimi'nden sonra ülke içindeki gelişmeleri kaygı ile takip eden Avrupa sermaye çevrelerinin yüreğine, Maliye Nazırı Cavit Bey şu cümleler ile su serpecekti: "Ülkemize yabancı sermayenin girmesini iste­ meyenlerin sayısı ... yabancıların sandıklarından çok daha azdır. " pısını • Düstur, i. Tertip, c. V, Der-Saadet, 1332 (1916), ss. 118·120 . •• TODAİE, Asistan. Çaldaş Yerel Yönetimler, Cüt J2 Sayı 2 Nisan 2003, s. 75-81. 76 ÇaldllŞ Yerel Yönetimler, 12 (2) Nisan 2003 Gelenek haline gelen dış borç alımı konusunda İttihatçılann tek yaptıkları, yabancı birbirileri ile rekabete sürüklemek olmuştur. Buna uygun bir zemin oluş­ turmak için sendika ve grev haklannın kısıtlanması ve banka reformu bunlardan sadece bir kaçıdır. Bununla beraber degişen bir bakış açısının burada belirtilmesi gerekir ki, o da Osmanlı devlet anlayışının ekonomiye olan yaklaşımının farklılaşmasıdır. Devletin mali nedenlerle, diger bir deyişle gelirini artırma düşüncesiyle iktisadi yaşama müdaha­ le etmesinin uzun dönemde ülke ekonomisi için sakıncalar dogurdugu aşar, agnam gibi öşri vergilerin üreticiyi caydırdıgı, sonuçta ülkenin giderek yoksullaştıgı vurgulanmış, hükümetlerin devlet kasası ötesinde tüm ulusun iktisadi çıkarını gözetmesi gerektigi sa­ vunulmuştur. Nitekim, II. Meşrutiyetle birlikte, İttihatçı çevrelerde "mali" devlet yerine "iktisadi" devlet görüşü belirginleşmişti (Toprak, 1982: 18-19). Bundan sonra devlet, hazineye azami gelir saglama gerekçesiyle iktisadi yaşama karışmayacaktı. Bu nedenle hareket alanı Duyun-u Umumiye ve Kapitülasyonlar tarafından sınırlandırılan İttihatçı­ lar, kendilerine yeni gelir kalemleri yaratma ya da eskilerini yeniden gözden geçirme yoluna gittiler (Ahmad, 1980: 334-335). ömegin 1910 tarihine kadar nakden veya be­ denen alınan Turuk ve Meabir Vergisi (yol yapımı ve bakımı vergisi) bu tarihten itiba­ ren nakdi mükellefiyete dönüşürken yeni bir emlak vergisi olarak da tanım1ayabilece­ gimiz Musakkafat Vergisi (çatı vergisi) ihdas edilmiştir. Aşagı yukarı aynı sıralarda im­ paratorluk içinde seyahati zorlaştıran iç pasaport (mürur tezkeresi) vb. yükümlülükler kaldırılarak serbest ticaretin önündeki engeller kaldırılmaya başlanmıştır. sermayedarları Aşagıda sundugumuz belge de bu söz konusu düzenlemelerden bir tanesidir. "Gedik­ lerin İlgası Hakkında Kanun-u Muvakkat" isimli düzenleme ile asırlık bir başka mües­ sese tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Kanunun miman Cavit Bey'dir. Bu nedenle de Cavit Bey'in düşünceleri kanunun özünü anlamanıız bakımından önem taşımaktadır. Meşrutiyetin ilanından önce yayınladıgı İlm-i İktisat isimli eserinde "usul-ü serbesti"nin ekonomi açısından diger yöntemlerin hepsinden daha üstün oldugunu vurgulayan Cavit Bey, Osmanlı ülkesinde iş özgürlügü ve sanayi üzerindeki sınırlamalar arasında özellik­ le esnaf yönetmelikleri ve gedik usulünün altını çizmiştir. Her tür zanaatın yapacagı iş­ lerin yönetmelik ile belirlendigi ve bunun da karmakanşık bir yönetmelikler yıgını meydana getirdigini söyleyen Cavit Bey, gedik uygulaması hakkındaki şikayetlerini şu şekilde sıralar: "Bu usule göre her zanaat yalnız gedik denilen araç ve gerecin bulundugu mahalde yapılırdı. Dolayısıyla zanaatın yapılmasına mahsus yerler belirli ve sınırlıydı. İş görme özgürlügüne bu sınırlama getirilmişti. Her yerde ekmekçi, her yerde bakkal, her yerde berber Berberlik edecek adam mutlaka bir berber gedigi, kahvecilik edecek adam mutlaka bir kahveci gedigi satın alacaktı. Oysaki bir gedik satın almak için çok para vermek gerekirdi. Gedikler mahdut (sınırlı) oldugundan sanayi bu suretle de adeta bir tekel haline geti­ rilmişti. Esasen görüldügü gibi masrafların azlıgı, sonra da tekelin neticesi olarak kötü kulla­ nırnların meydana gelmesi dogaldı. Bunu engellemek üzere de her şeye narh yani resmi fiyat konulmuştu. Buna karşı hareket edenler suçlarıyla, oranlanmayacak derecede şiddetli cezaya çarpılırdı. Bir yerin sahibi başkası, gedigi başkasının olabilirdi. Bir dükkanın mülküne tasarruf eden kimse o gedigin de sahibi olması gerekir ise de gediklerin ortaya çıkmasından beri uygu­ lanan gelenek başka bir biçime dönüşmüştü. Yani gedik için konan taşınmazın sahibinin aldıgı kira miktarı ne düzeyde ise o düzeyde kalır, hiç artmaz, bunlar belli ve sınırlı bir kira alırlar, gediklerin sahiplerine -gediklerin ait oldukları vakıfları tarafından kiracı bulunanlara- hiçbir su­ suretle önemli bir dükkanı açılamazdı. birbelge rette tasarruf olunamaz, dükkanın etmezdi." (Çavdar, 1992: 84-104) şeref ve hizmetinden taşınmazın sahibine hiçbir şey 77 isabet Cavit Bey tarafından kapitalistleşmenin önünde engelolarak görülen Gedikleri ilga etmek için hazırlanan tasan 1911 Nisanında Meclis-İ Mebusan'a getirilmiş ve kanunun gerekliligini bildiren mazbata okunmuştur. Söz konusu mazbata da gedik uygulamasının yürürlükten kaldırılması şu cümlelerle izah edilmiştir: "Esnaftan her birinin icra-yı sa­ nat eylemeleri ve efradının tahdidi ile her sanat müntesibinin (intisab eden, ilgili olan) mümtaz bir surette sanatlarından müstefit (faydalanma) olmaları için ewelce ihdas kı­ lınmış olan gedikler sonradan vakjiyyet suretile tasarruf olunmak üzere tamim (genel­ leştirme) olunmuştur Daha sonra yapılan bu düzenlemenin işleri daha da çıkmaza sü­ rükledigini belirten mazbata, ilga sürecine nasıl gelindigini ise şu şekilde açıklar: "Bu minval üzere mülk ve vakıf akaratta (gelir sağlayan mallar) ihdas olunan gedikler dola­ yısıyla akarat-ı mezkurenin (adı geçen gelirin) tasarrufları gedik eshabına (sahiplerine) intikal edip yer sahiplerinin menafi gedik mutasarrıflarından alınacak olan ve mülk ki­ rası tabir edilen icare- şehriyye veya seneviyyeye münhasır kalmıştır. Maksat ve şekli ihdasa göre suret-i tasarruf ve intifaı' bi 'l-külliyye tagayyür etmiş (malın tasarruf ve faydalanma şeklinin tamamen değişmesı) olan işbu gediklerin mahalli mülk anlaşılmaz bir muamma halini almış ve bu halin devamı ise gayr-ı caiz bulunmuş olduğundan Hü­ kümetten gönderilen emval-i gayr-i menkule kanun layıhasıyla gediklerin ilgası teklif edilmiştir". Mazbata devamla kanun ile hedeflenen yeni düzenlemeyi şu şekilde çiz­ mektedir: "Biri yer sahibinin hakkı diğeri de gedik sahibinin hakkı olmak üzere bu babdaki iki hak taaruz edip tekadüm-ü zaman (zaman aşımı) ile hakları icarat-ı şehriyye veya seneviyyeye (aylık ve yıllık kira) münhasır kalmış olmasına nazaran müs­ takar ile müstakırrın fihin (durulan yer ve yerleşilmiş yer-dükkan,arazı) mecmuunun gedik eshabı uhdelerinde (sorumluluğunda) cem'i ve yer sahiplerine verilmek üzere bunlardan bir miktar para ahzı (para kabulü) ile tasarruf senetlerinin müstakillen ve a­ sıl vakıflarına muzaafen (iki kat ) gedik eshabına itası tasvip kılınmıştır Kanunun ilk maddesinde de görülecegi üzere gediklerin ilgasını saglayacak olan kanunun İstanbul ve Eyüp- Galat ve Üsküdar ile sınırlandınlmış oldugu dikkat çekmektedir. Mazbatayı ka­ leme alan Encümen-i Mahsus bu duruma şu şekilde açıklık kazandırmaktadır: "Hükü­ metin layıha-yı kanuniyesinde buna ait olan fasıl ünvanı ale 'l-umum (genelolarak) ge­ diklerin ilgasına dair olduğu halde encümenimizce fasl-ı mezkur ahkamının istanbul ve Biladı Selase'deki gediklere mahsus olduğu anlaşılarak o suretle unvanı tahsis edilmiş ve hükümet dahi tahkikat icrası ile taşradaki gediklere dair ayrıca bir madde-i mahsusa kaleme alıp Meclise teklif edeceğini vaad etmiştir". (Meclis-i Mebusan, Levayıh ve Te­ kahf-i Kanuniye ve Encümen Mazbatalan, 1326-1327 (1910-1911» ii. ii. Encümen gerekçesini sundugumuz mazbatayı daha sonra kanun hakkında tavsiye etti­ gi düzeltmelerle beraber Meclis-İ Mebusan'a havale etmiştir. Fakat kanunun yasalaşma­ sı, bu sıralarda devam etmekte olan Trablusgarb Savaşı, aynı yılın sonbahannda patla­ yan Balkan Savaşlan ve birbirini kovalayan hükümet krizleri nedeniyle oldukça gecik­ miş ve nihayetinde 5 Mart 1913 tarihinde Mahmut Şevket Paşa Hükümeti tarafından meclisin kapalı olması nedeniyle muvakkat (geçici) kanun şeklinde uygulamaya kon­ muştur. 78 Çaldaş Yerel Yönetimler, 11 (2) Nisan 2003 Gediklerin İIgası Hakkında Kanun-u Muvakkat* 22 Rebi-ül-evveI133116 Şubat 1328 (Takvim-i Vekayi ile ra: 1392·) neşr ve ilanı: 27 Rebiyyü'l-evvel1331 21 Şubat 1328 - Numa­ Madde 1: İstanbul ve bilad-ı selasede mülkiyyet ve vakfiyyet vechle tasarruf olunub mülk ta'bir olunan mahallere mevzu' gedikler ilga olunmuş ve bunlara müteallik hukuk­ u tasarrufiye evvel mahallerin hukuk-u tasarrufiyesiyle birleştirilmiştir. Müsakkaiat ve müstegilat haricinde ve bazı çarşı ve sokak köşelerinde muhaddes ge­ dikler dahi bedel misaııeri şehr emanetince tesviye olunmak üzere bi 'l-külliye ilga e­ dilmiştir. Madde 2: Gedik ile müstakırr olduğu mülk bir şahsın uhdesinde ise kendisine tebdilen sened verilecektir. Madde 3: Gedik ile mülki başka başka eşhasın uhde-i tasarruflannda olduğu halde hukuk-u tasarrufiyenin mecmu'u gedik mutasamfına aid olacaktır. Mülk mutasamfının hukuk-u tasarrufiyesi madde-i atiye mucibince bedele inkılab edecek ve kendisi hazır olduğu halde takririnin ahzıyla ve bulunduğu surette doğrudan doğruya gedik mutasam­ fına keza tebdilen sened verilecektir. Madde 4: Mülk bedelinin tayini için nazar olunur: Mülk kirası ma 'hım ise icare-i seneviyenin her üç guruşu yüz guruş i'tibar edilir. Ma'hım değil ise kıymet-i tahririyyenin ve yeni tahrire dahil olmayan yerlerde kıymet-i muhammenenin otuzda bi­ ri mülk bedeli addolunur. işbu bedel gedik mutasamfı tarafından defaaten tesviye edil­ diği surette emaneten hıfz olunur ve tesviye edilmediği halde evvel mahallin heyet-i mecmuası bedel-i mezkfu mukabilinde merhftn addedilir. Madde 5: Mülk mutasamfının müracaatında bedel ahz olunmuş ise takrm alındıktan sonra teslim olunur, ahz olunmamış ise senedat-ı umumiyye idaresinden verilecek mezkfue üzerine icra' memuriyetince mahkum bih düyftn misillu gedik mutasamfının tahsil ve idare-İ mezkfueye tesir kılınır. Oraca dahi madde-i sabıka mucibince muamele edilir ve eğer mülk icare-i vahideli mahallerden ise bunun bedeli dahi icare-i müeccele olarak vakfına verilir. Madde 6: Gedik ile mustakırr olduğu mülkten her biri ber-vech-i mülkiyyet tasarruf olunan nev'iden ise ol mahall için bir mülk senedi verilecektir. Madde 7: Gedik ile müstakırr olduğu mülkden biri ber-vech-i mülkiyyet diğeri ber­ vakfiyyet tasarruf olunduğu surette vakfa aid icare-i müeccelenin tahsisine esas olmak üzere kema-kan kıyem-i mevzaadan sülüsanİ gedik ve sülüsü mülk için tefrik o­ lunacaktır. Eğer ber-vech-i mülkiyyet tasarruf olunan gedik ise mülkün İcaresi mukataa suretiyle tahsis kılınacaktır ve eğer ber-vech-İ mülkiyyet tasarruf olunan mülk ise gedi­ ğin merbut olduğu vakfa bila- icare tashih edilecek ve vakfa aid icare zaman-ı mahluliyyete değin kıymetin yalnız sülüsani nispetinde istiia' kılınacaktır. vech-İ • Ol-bdbda esbdb-! mikibe ıayıhas! 1392 numara1ıTakvim-i Vakayi'de münderiçtir. • Tashih. Numara: 1394. birbelge 79 Madde 8: Gedik ile müstakırr olduğu mülkten her biri ber-vech-i vakfiyyet tasarruf beraber başka başka vakıflara merbut olduğu surette vakıflara ait icareleri ta 'yin için madde-i sabıka vechle muamele olunacak ve hiç birinin tevsi-İ intikali icra' ettirilmemiş ve icare-İ kadimeleri binde on paradan noksan bulunmuş ise evvel mikdara iblağ edilecektir. Yalnız gediğin veya müstakırr olduğu mülkün hadd-İ intikali tevsi-i et­ tirilmiş ise diğeri de tevsi'i ettirilmiş addolunacak ve madde-İ sabıka mucibince kıymet­ i mevziladan isabet eden mikdar üzerinden resim tevsi'inin ilasına değin evvel mahallin heyet-i mecmuası merhun hükmünde tutulacaktır. olunmağla Madde 9: işbu kanunun tarih-İ neşrinden evvel mahhl1 olan gedikler ber-vech-i mülkiyyet tasarruf olunan nev'iden ise mülkleriyle birlikte Defter-i Hakani Nezareti mahımat idaresince ve ber-vech-i vakfiyyet tasarruf olunan nev'iden veya ber-vech-i mülkiyyet tasarruf olunub da tahriri canib-i evkafa aid terekattan ise keza mülkleriyle birlikte evkaf hazinesince müzayede ve ihale olunur ve mülklerin ber-vech-i mülkiyyet veya ber-vech-i vakfiyyet tasarruf olunduğuna göre yedinci madde mucibince ve mülk­ ü aherin uhde-i tasarrufunda bulunduğu halde dahi bedeli hakkında dördüncü madde mucibince muamele edilir. Madde 10: işbu kanunun neşr-i tarihinden mukaddem mahlul olan mülklerin hukuk-u tasarrufiyesi hakkında üçüncü ve dördüncü ve bunlann vakfiyyet ve mülkiyyet vechle tasarruf olunur nev'inden bulunmalanna göre de yedinci ve sekizinci maddeler ahkamı­ na tevfik-İ muamele olunur. Madde 11: işbu mevadd-ı kanuniyye ahkamı hilafına ikame edilecek deavinin istima' ından hükkam memnu' dur. Madde 12: işbu kanunun hükmü İrade-i seniyye tarihinden itibaren meri'yyü-l icradır. Madde 13: işbu kanunun icra-yı ahkamına Adliye ve Maliye ve Evkaf Nezaretleri me'murdur. işbu layıha-yı kanuniyyenin Mec1is-i Umumiyyenin küşadında kanuniyyeti teklif edilmek üzere muvakkaten mevki'i icraya vaz'ını ve kavanin-i devlete ilavesini irade eylerim. 22 Rebi-ül-evvel 1331 16 Şubat 1328 Mehmed Reşad Sadrazam AdHye Nazın ve EvkafNazın Vekili Mahmud Şevket Mini Sözlük Aher : Başka, diğer, gayrı Ahkdm : Emirler, hükümler Canib : Taraf, cihet, yan Dea vi : Mahkemeye başvurmalar, müdafaa edilen fikirler Hıfz : Saklama, ezberleme Maliye Nazın İbrahim Rıfat 80 Çaldili Yerel Yönetimler, 12 (2) Nisan 2003 Hükkam : Hakimler İblliğ : Vardırma, İcare : Kira, irat, gelir İrade : 1) Dilerne, isteme 2) Ferman, buyruk İstima : Dinleme, Kıyem : Degerler Küşad : Açılış MahlUl : Hallo1unmuş, Mecmu : Toplanmış, bir araya getirilmiş Memnu : Men edilmiş, yasak edilmiş Merhun : Rehin edilmiş, garanti olarak verilen şey vardınlma işitme çözülmüş Meri 'yyü-l icra : Yürürlüge girme Mezkur : Adı geçmiş, anılmış Misillu : Benzer gibi Muhaddes : Haber verilmiş Muhammene : Tahmin edilmiş veya edilen Müteallik : İlgili, ilişigi olan Tereke : Miras Tesviye : Düzleme, düz etme Tevfik : Uydurma, uydurulma, uygunluk Vaz' : Koyma, konulma Mini Kaynakça Ahmad, Feroz ( 1980 ), "'Vanguard of a Nascent Bourgeoisie: The Social and Economic Policy of the Young Turks 1908-1918", Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (l 071-1920), Meteksan Ltd. şti., Ankara çavdar, Tevfık (1992), Türkiye'de Liberalizm 1860-1990, İmge Kitabevi, Ankara. Eldem, Vedat (1994), Osmanlı İmparatorluğu 'nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tet­ kik, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara. Hatemi, Hüseyin, "Cumhuriyet'ten sonra Vakıflar", Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansik­ lopedisi, c.X., İletişim Yayınlan Hatemi, Hüseyin, "Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Vakıflar", Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi, c. VI., İletişim Yayınlan bir belge 81 Hershlag, Zvi Yehuda (1980), "The Late Otoman Finances: A Case Study in Guılt and Punishment", Türkiye 'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi ( 1071-1920), Meteksan Ltd. Şti., Ankara. Karaman, Deniz (2001), Cavid Bey ve Ulum-ı İktisadiye ve İçtimaiye Mecmuası, Liberte Yayınlan, Ankara. Keyder, Çaglar (1993), Türkiye'de Devlet ve Sınıflar, İletişim Yayınlan, İstanbuL. Owen, Roger (1993), The Middle East in the World Economy 1800-1914, I.B. & Tauns Co. Ltd., London. Parvus Efendi (1977), Türkiye 'nin Mali Tutsaklığı, May Yayınlan, İstanbuL. Shaw, Stanford J. - Ezel K. (1983), Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, c. II, E Yayınlan, İstanbuL. Toprak, Zafer (1982), Türkiye'de Milli İktisat 1908-1918, Yurt Yayınlan, Ankar. Toprak, Zafer, "Osmanlı Devleti 'nin Birinci Dünya Savaşı sı", ODTÜ Gelişme Dergisi 1979-1980 Özel Sayı. Finansmanı ve Para Politika­ Tunaya, Tank Zafer (1989), Türkiye 'de Siyasal Partiler, c.IlI, Hürriyet Vakfı Yayınlan, İstanbuL. Üçok, Coşkun - Mumcu, Ahmet (1982), Türk Hukuk Tarihi, A.Ü. Hukuk Fakültesi Ya­ yınıan, Ankara.