ÇOK PARTİLİ SİYASİ HAYATA GEÇİŞ SÜRECİNDE YOZGAT İsmigül ÇETİN1 Özet Türkiye Cumhuriyeti iki başarısız denemeden sonra 1945’te çok partili siyasi hayata geçmiştir. Bu değişim ülkenin bundan sonraki kaderini tamamen değiştirmiş ve etkileri günümüze kadar sürmüştür. Oldukça uzun süren Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek parti iktidarı toplumda ciddi hoşnutsuzluk yaratmış, CHP’ye muhalif olarak yine CHP içinden çıkan Demokrat Parti halk için yeni bir umut olmuştur. CHP ile DP arasındaki rekabet, hem Türk siyasal hayatında hem de toplumsal hayatta önemli değişimlere neden olmuştur. Bu iki parti arasındaki rekabet ülkenin en ücra köşelerine kadar yayılmış, dolayısıyla değişim bütün ülkeyi etkilemiştir. Yozgat da iki parti arasındaki rekabetten ve bu rekabetin ortaya çıkardığı değişimden etkilenmiştir. İki parti düzenledikleri kongreler ve parti müfettişleri sayesinde Yozgat’ta teşkilatları güçlendirmeye ve faaliyetlerini arttırmaya çalışmışlardır. İldeki üyelerini arttırmak için rekabet etmişler ve bu rekabet yerel gazeteye yansımıştır. Partiler arası rekabet şahıslara da yansımış ve zaman zaman aralarında tartışmalar yaşanmıştır. CHP, DP’nin çalışmaları nedeniyle halk ile yakınlaşma gereği hissetmiş, milletvekilleri ve parti bölge müfettişleri Yozgat’ı ziyaret etmiştir. CHP il teşkilatı hem iç çatışmalar yaşamış hem de Parti Genel Merkezi’nin müdahalesi ile karşılaşmıştır. Bu çalışmada çok partili hayata geçiş sürecinde Yozgat’ta neler yaşandığına, iki partinin şehirdeki çalışmalarına ve bu sürecin toplumdaki yansımalarına değinilmiştir. Anahtar sözcükler: Yozgat, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, Çok Partili Siyasi Hayat, Seçim Abstract Yozgat In The Process Of Transition To A Multi-Party System After the two failed attempts, Republic of Turkey passed a multiparty regime in 1945. This event completely changed the destinity of the country and its effects have been contuning until today. The single party rule of Republican People’s Party(CHP) that took a quite long time caused serious discountents in the society. As an opposition party against to CHP, Demokratck Party(DP) which came out from CHP was a new hope for the people. The competition between CHP and DP led to a significant change at the Turkish political life and social life. The competition between these two parties spreaded to the remotest places of the country. Therefore, the change affected the whole country. Yozgat was also affected by the competition and change orginated from the competition. The two parties tried to strengthen their organization and increase their activities with help of congresses and inspection of party inspectors in Yozgat. They competed to increase amount of their members and this competition reflected to the local newspaper. DP Chairman Celal Bayar who attended in the provencial congress in 1947 tried to strengthen with the participation to the congress in the province. The competition between these parties affected individuals and it caused arguments among them. Arabic-Turkish Azan controversy which one of the most important topics of the period experienced in Yozgat and it led to forensic cases. Yrd.Doç.Dr. Bozok Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, ismigul.cetin@bozok.edu.tr 1 351 CHP felt a need for rapprochement with the people due to DP’s works. As a result, deputies and region inspectors visited Yozgat. CHP Organization in Yozgat both experienced iner conflicts and faced with intervention of the party headquarters. 1. Giriş Osmanlı Devleti yaklaşık son iki yüzyılında zorunlu olarak Batı’ya yönelmiş, Avrupa ile çok yönlü ilişkiler geliştirmiştir. Dolayısıyla Batı Avrupa’da ortaya çıkan demokrasi ve çok partili parlamenter sistem gibi kavramlar yavaş yavaş Osmanlı siyasi hayatına girmiştir. Türkiye önce 1876’da bir meşrutiyet denemesi gerçekleştirmiş ama başarılı olamamıştır. Ancak 1908’de II. Meşrutiyetin ilanından sonra çok partili siyasi hayat ile tanışmış, İttihat ve Terakki, Ahrar, İttihad-ı Muhammedî, Hürriyet ve İtilaf gibi önemli partiler kurulmuştur. Bu dönem iç çatışmalar ve arka arkaya yaşanan savaşların sonucunda İttihat ve Terakki’nin tek parti iktidarıyla sonuçlanmış olsa da toplumda muhalefet ve çok partili siyasi hayat gibi kavramlar yerleşmeye başlamıştır2. Bunun sonucu Cumhuriyet tarihi içerisinden kendini göstermiş, 1923’te Halk Fırkası kurulduktan kısa bir süre sonra, Cumhuriyet döneminin ilk muhalefet partisi 1924’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adıyla ortaya çıkmıştır. Bu fırka daha çok Mustafa Kemal Paşa’ya karşı muhalefet amacıyla Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy gibi Millî Mücadele’nin önde gelen isimleri tarafından kurulmuştur3. Bu parti gerek Mustafa Kemal Paşa’ya gerekse Halk Fırkasına muhalefet edenleri bir araya topladığı gibi programında açıkça cumhuriyetçi olduğunu belirtmesine rağmen yeni rejime karşı olanlar için de bir sığınak olmuştur. Hükûmet tarafından dini siyasete alet etmek ve gericiliği körüklemekle suçlanmış, aynı dönemde çıkan Şeyh Sait İsyanı durumu daha karmaşık hâle getirmiş ve Fırka 5 Haziran 1925’te Bakanlar Kurulu kararıyla kapatılmıştır4. 1930’a kadar Cumhuriyet Halk Fırkası tek parti olarak Türkiye siyasetine hâkim olmuştur. Ancak dünyada ortaya çıkan ekonomik buhran Türkiye’yi de etkilemeye başlayınca TBMM’de devletçi ve liberal ekonomi fikirlerini savunanlar arasında çekişmeler ortaya çıkmış, Mustafa Kemal Paşa’nın isteği ile liberal ekonomiyi savunan Ali Fethi Okyar’ın başkanlığında 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası adıyla yeni bir parti kurulmuştur5.Ancak bu parti de kısa sürede rejim ve Mustafa Kemal Paşa karşıtları için bir sığınak hâline gelmeye başlamış, Ali Fethi Bey’in partililer ile birlikte gerçekleştirdiği İzmir gezisi ve ardından gerçekleşen belediye seçimler(i) oldukça olaylı geçmiş, bu durum Ali Fethi Bey’i Mustafa Kemal ile karşı karşıya bırakmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın iki parti arasında Cumhuriyet Halk Fırkasını tutacağını açıkça ifade etmesi, Ali Fethi Bey’i partiyi kapatmaya zorlamıştır. Kuruluşundan sadece üç ay sonra 17 Kasım 1930’da merkez heyeti kararıyla Serbest Cumhuriyet Fırkası feshedilmiştir6. Serbest Cumhuriyet Fırkası ile aynı dönemde iki parti denemesi daha gerçekleşmiştir. 29 Eylül 1930 tarihinde Adana’da kurulan Ahali Cumhuriyet Fırkası 21 Ocak 1931 günü Bakanlar Kurulu kararıyla kapatılırken, yine 29 Eylül 1930’da Edirne’de kurulmak istenen Türkiye Cumhuriyet Amele ve Çiftçi II. Meşrutiyet Dönemi siyasi partiler için bk. Tarık Zafer Tuna’ya, Türkiye’de Siyasal Partiler(II. Meşrutiyet Dönemi 1908-1918), I, İstanbul 2007. 3 Mustafa Ekincikli, “Türk Demokrasi Kültürünün Gelişim Sürecinde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın Kuruluşu”, Gazi Bakış, VI/11 (Kış 2012), s.161. 4 Cemalettin Taşkıran, “Atatürk Döneminde Demokrasi Denemeleri (1925-1930)”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu dergisi, 14(1994), s.259-260. 5 Taşkıran, s.260-261 6 Barış ERTEM, “Siyasal Bir Muhalefet Denemesi Olarak Serbest Cumhuriyet Fırkası”, Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Araştırmaları dergisi,I/ 2(2010), s. 71-89 2 352 Partisi’nin kurulmasına izin verilmemiştir7.Bu tarihten sonra Cumhuriyet Halk Fırkası’nın tek parti iktidarı yeniden kurulmuş ve daha da güçlenmiştir. Atatürk’ün ölümünden kısa bir süre sonra dünya’da yeni bir savaş dalgası ortaya çıkmıştır. Kuruluşundan beri yönünü Avrupa’ya çeviren Türkiye savaş öncesinde İngiltere ve Fransa ile problemlerini çözmüş ve savaşın arifesinde bu ülkelerle ittifak anlaşması imzalamıştı. Ancak İngiltere’nin ve Sovyetler Birliği’nin ısrarlarına rağmen savaşa katılmamış, tarafsızlığını ısrarla korumuştu. Hatta 1941’de Almanya ile bir dostluk anlaşması imzalamış, bu anlaşmayla sağ kanadını güvence altına alan Almanya Rusya’ya saldırmıştır. Ayrıca Türkiye 1944’te İngiltere ve ABD nota verinceye kadar Almanya’ya krom ihraç etmeye devam etmiştir. Türkiye’nin bu tavrı 1944’te savaşı kazanacaklarına kesin gözüyle bakılan müttefikler tarafından unutulmamıştır. İngiliz Başbakan Churchill, 24 Mayıs 1944 tarihinde Avam Kamarası’nda yaptığı bir konuşmada Türkiye’ye savaşa girme konusunda baskı yapmadıklarını, bu(nun) Türkiye’nin kendi kararı olduğunu söylemiş ama savaş bittiğinde Türkiye’nin durumunun, müttefiklere katılmış olması hâlindeki kadar kuvvetli olmayacağı uyarısında da bulunmuştur8.Daha da önemlisi 25 Nisan’da San Fransisco’da toplanacak ve Birleşmiş Milletler Cemiyeti’ni kuracak olan konferansa 1 Mart tarihine kadar Mihver Devletlere savaş ilan eden devletlerin katılması kararlaştırılmıştır. Bu, Mihver Devletlere karşı savaşan devletlerin Birleşmiş Milletler kurucu üyesi olabilecekleri anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Batı Devletleri ile ilişkilerini geliştirmek ve savaş sonrası dünya düzeninde yer edinebilmek için Türkiye 23 Şubat 1945’te Almanya’ya ve Japonya’ya savaş ilan ettiği gibi çok partili siyasi hayata geçiş sinyalleri vermeye başlamıştır. Bu sayede San Fransisco Konferansı’nda iyi bir izlenim bırakmaya çalışmıştır.9 Türkiye’yi Batı Devletleri’ne yakınlaşmaya, dolayısıyla Batı Devletleri’ndeki gibi bir siyasi rejimi benimseyemeye iten bir diğer sebep, savaş sonuna doğru kendisini hissettiren Sovyet Rusya tehdidi olmuştur. Daha 1939’da Boğazlar üzerinde ortak savunma isteğini duyuran Sovyetler Birliği hükûmeti 19 Mart 1945 tarihinde Türkiye ile Sovyetler arasında 1925(‘te) imzalanmış olan Dostluk ve Saldırmazlık Anlaşması’nın feshini talep etmiştir10. Türkiye bu talebe 4 Nisan tarihli bir deklarasyonla yeni bir anlaşma için Sovyetler Birliği’nin tekliflerini incelemeye hazır olduğunu bildirmiş ve 7 Haziran 1945’te iki taraf arasında yapılan görüşmede Sovyetler Birliği’nin Türkiye aleyhine genişleme amacı güttüğü ortaya çıkmıştır. Zira Sovyet hükûmeti 1921 antlaşmasıyla Türkiye’ye verilen Kars ve Ardahan’ı istediği gibi Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nde kendi lehine düzeltmeler yapılmasını hatta Boğazlarda kendisine üs verilmesini de istemiştir11. Türkiye’nin çok partili siyasi hayata geçişinin sebepleri sadece bahsettiğimiz dış etkenler değildir. Bu sürecin yaşanmasında ülke içi dinamikler de oldukça etkili olmuştur. Ülkenin içerisinde bulunduğu sosyal ve ekonomik şartlar CHP’nin tek parti iktidarına karşı bir muhalefetin ortaya çıkması için oldukça uygundur. Hedeflenilen çağdaş yaşam seviyesine ulaşılamadığı (gibi) refah seviyesi savaşın başladığı dönemden daha düşüktür. Köylüler hem devletin ürünlerini düşük fiyattan almasından, artan vergilerden hem de jandarma baskısından bunalmışlar, iktidardan soğumuşlardır. Yeni yeni oluşmaya başlayan işçi sınıfı sendika kurma, toplu sözleşme ve grev gibi temel hakların verilmemiş olmasından, fazla mesai angaryasından ve ellerine geçen ücretlerin savaş öncesinin %50-60 seviyesine inmesinden ve pahalılık, kıtlık ve karaborsa gibi genel sorunlardan dolayı CHP iktidarından uzaklaşmışlardır. Tüccar ve sanayiciler savaş sırasında çıkarılan Varlık Vergisi ve Milli Korunma Kanunu nedeniyle kazançlarının bir kısmını devlete vermek zorunda kalmalarından şikâyetçi oldukları gibi özel sektörün önünün açılmasını istedikleri için CHP’ye karşı bir tutum sergilemeye başlamışlardır. Toplumun pek çok kısmına göre daha rahat yaşayan memur ve bürokratlar Erol Tuncer, 1946 Seçimleri, Ankara 2008, s. 1. Cemil Kocak, Türkiye’de İki Partili Siyasi Sistemin Kuruluş Yılları (1945-1950) İkinci Parti, I, İstanbul 2010, s.73. 9 Kocak, İkinci Parti,I, s.73. 10 Koçak, İkinci Parti, s.112-114. 11 Mustafa Çufalı, “Cumhuriyet Döneminde Çok Partili Hayata Geçişte Rol Oynayan Dinamikler”, Liberal Düşünce, 38-39(BaharYaz 2005), s.58-59. 7 8 353 arasında da maaşlarındaki azalma ve toplumun içinde bulunduğu durumdan dolayı CHP’ye karşı muhalefet başlamıştır12. Toplumun içerisinde bulunduğu bu durumun farkında olan CHP lideri ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, muhtemel bir sosyal patlamadan hatta isyandan endişelenmiştir. Bu da çok partili siyasi hayata geçişi sağlamasının önemli sebeplerinden biri olmuştur13. Sonuçta çok partili siyasi hayat ve demokrasi lehine oluşan ortam gerek CHP içinde gerekse dışındaki muhalifler cesaretlenmiş, CHP milletvekilleri arasındaki düşünce ayrılıkları ortaya çıkmaya başlamış, muhalif milletvekilleri hem Meclis Genel Kurulu’nda hem de partinin Meclis Grubu’nda parti politikalarını eleştirmeye başlamışlardır. Bu süreç 18 Temmuz 1945’te Millî Kalkınma Partisi’nin kurulması ve CHP’den ayrılan veya partiden çıkarılan Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti’nin kurulması ile sonuçlanmıştır14. Bunların haricinde Sosyal Adalet Partisi, Çiftçi ve Köylü Partisi gibi partiler de Türk siyasal hayatına katılmışlardır15. Ancak CHP karşısındaki asıl güç Demokrat Parti olmuştur. 2. Yozgat’ta Çok Partili Hayata Geçiş Türkiye çok partili siyasi hayat ile tanıştığı sırada Yozgat’ta, ülkenin diğer bölgelerinde olduğu gibi CHP’nin tek parti iktidarı güçlü durumdadır ve devlet ile parti iç içe geçmiştir. Örneğin muhalif partilerin varlığına rağmen 28 Aralık 1946 tarihinde yapılan CHP Yozgat il kongresine Vali, Millî Eğitim Müdürü vb. gibi şehrin en önemli bürokratları katılmıştır16. Bu kongrede Sefer Eronat il idare kurulu başkanı seçilmiştir17. 1946 yılı kayıtlarına göre Yozgat il ve ilçelerinde bulunan CHP ocaklarına (mahalle ve köy teşkilatları) 63.783 kişi kayıtlıdır. Ancak 1945 Ocak kongrelerine katılan partili sayısı 34.743’te kalmıştır. Yani partililerin yaklaşık yüzde ellilik bir kısmı parti işleri ile ilgilenmemişlerdir18. Yozgat’ta Demokrat Parti Haşim Tatlıoğlu tarafından kurulmuştur. 1950 Seçimlerinde milletvekili seçilecek olan Haşim Tatlı, Akdağmadeni’ndendir ve birinci TBMM Yozgat Milletvekili Bahri Tatlıoğlu’nun kardeşidir ve özellikle Akdağmadeni’nde oldukça güçlüdür19. DP, Yozgat’taki teşkilatını kısa sürede kurarak 1946 Seçimlerine katılmıştır. DP kurucularının ünlü isimlerinden Osman Bölükbaşı, 21 Temmuz 1946’da yapılan seçimde Yozgat’tan aday gösterilmiştir20. 1946 Seçimleri öncesi Bölükbaşı, Yozgat Hamampanayırı’nda halkın “demokratik idare kurulunca ne olacak?” sorusuna şu dörtlükle cevap vermiştir: “Sesimiz gür olacak Vicdanlar hür olacak Efendi bir olacak O da millet olacak”21 Bölükbaşı’nın iddiasına göre seçimlerde 93 binin üzerinde oy aldığı hâlde milletvekili seçilememiştir. Çufalı, “Cumhuriyet Döneminde Çok Partili Hayata Geçişte Rol Oynayan Dinamikler”, s.61-62. Çufalı, “Cumhuriyet Döneminde Çok Partili Hayata Geçişte Rol Oynayan Dinamikler”, s.62. 14 Tuncer, 1946 Seçimleri, s.5. 15 Tuncer, 1946 Seçimleri, s.25 16 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA),Fon Kodu: 490.1.0.0 Yer No:194.769.2, s.33 17 BCA, Fon Kodu:490.1.0.0, Yer No: 194.773.1, s.207. 18 BCA, Fon Kodu: 490.1.0.0 Yer No:194.769.2, 19 BCA, Fon Kodu:490.1.0.0 Yer No:194.773.1 s.199. Belgede soy isimleri “Tatlı” olarak geçmektedir. Ancak TBMM albümünde Tatlıoğlu olarak kayıtlıdır. 20 Yaşar Özüçetin, “Çok Partili Hayata Geçiş Sürecinde Kırşehir (1)”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar dergisi, I/5(Sonbahar 2008) s.644. 21 Evren Ahyan, Osman Bölükbaşı’nın Siyasi Faaliyetleri, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2006(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), s.11. 12 13 354 Bunun nedeni, ona göre CHP etkisindeki yerel görevlilerin seçim sonuçlarını içeren mazbatalarını yakması ve seçimlerde tam bir yolsuzluk yapılmasıdır. Bölükbaşı, seçim sonuçlarına itiraz etmiştir. Bu sırada İnönü’ye hakaret ve Sorgun seçim komisyonunu tahkir suçlarından aleyhinde dava açılmış, tutuklanmış ve Sorgun Cezaevi’ne gönderilmiştir. Daha sonra Yozgat Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararı ile serbest kalmıştır22. 1946 Seçimlerinde yedi milletvekilliğinin yedisini de CHP kazanmıştır23. Elbette bu seçimin oldukça tartışmalı ve şaibeli bir seçim olduğu24 unutulmamalıdır. Yozgat’ta 1946 Seçimlerini CHP kazanmış olsa da seçim süreci bu parti için hiç kolay geçmemiştir. Seçim öncesi Şefaatli CHP Bucak Başkanı Kâzım Kapusuz, milletvekilliği için bağımsız adaylığını ilan etmiş ve beyanname yayınlamıştır. Beyannamesinde kendisini Yozgat’ın Battal köyünden Hacı Beyoğlu diye tanıtan Kazım Kapusuz, köylü olduğunu bu nedenle halkın istek ve dertlerini çok iyi bildiğini iddia ederek destek istemiştir. Ayrıca beyannamesinde ebedî şef Kemal Atatürk’ün ve millî şef İsmet İnönü’nün izinden yürüyeceğini vadetmiştir25. Kazım Kapusuz’un bu hareketi bucaktaki Halkodası Başkanlığı tarafından CHP genel merkezine bildirilmiş, genel merkez CHP Yozgat Bölge Müfettişi, Turhan Cemal Beriker’e Kapusuz’un Bucak başkanlığından çekildiğini bildirerek, yeni başkan seçilmesini istemiştir. Kısa sürede genel merkezin isteği yerine getirilmiştir26. CHP, 1946 Seçimleri için Yozgat milletvekilleri adaylarını belirlerken de sorun yaşamıştır. Bizzat üç Yozgat milletvekili tarafından Yozgat’taki adaylar ile ilgili uzun bir rapor tutulmuştur. Raporda; partinin il idare kurulu başkanı olan Kamil Erbek için “öteden beri menfi ruhlu ve büyük Ata’nın vefatında sevincini izhar eden bir adamdır” şeklinde kanaat belirtilmiştir. Ancak Milletvekili adayları tespit edildiği zaman aday hakkında raporun altına imza koyan milletvekillerinden ikisi aday gösterilmezken, Kamil Erbek aday gösterilmiştir27. Kuruluşundan itibaren DP’ye karşı yöneltilen en büyük suçlama, komünistlik olmuştur. Seçimden önde CHP Genel Merkezi bir tebliğ yayınlayarak muhaliflere karşı şu ya da bu yabancı devletten para almak şeklinde suçlamalarda bulunulmasını kesinlikle yasaklamasına rağmen CHP’liler ve bazı bürokratlar DP’nin Rus parasıyla kurulduğunu iddia etmişlerdir. Bunlardan biri de dönemin Yozgat valisi Sadri Aka’dır. Bu davranışından dolayı Sadri Aka hakkında dava açılmış ve üç gün hapis ve bir lira para cezasına çarptırılmış ancak cezası tecil edilmiştir28. 1946 Seçimleri sonrasında CHP’nin Yozgat teşkilatını bölge müfettişleri vasıtasıyla oldukça yakından takip etmiştir. 15 Mart 1947’de CHP Yozgat Bölge Müfettişi Emin Halim Ergün, parti genel sekreterliğine bir rapor göndererek Akdağmadeni’nde CHP İlçe Başkanı Necati Erdoğan’ın Belediye Başkanı seçildiğini ancak Necati Erdoğan’ın bu iki görevi de sürdürmesine izin verilmesini talep etmiştir. Zira Akdağmadenli olan DP il başkanı Haşim Tatlı , ilçede çok etkindir ve Necati Erdoğan ona karşı başarılı olabilecek bir isimdir29. 1948’e gelindiğinde Yozgat’ın siyasi partiler için önemi artmıştır. Çünkü Yozgat milletvekili Ahmet Sungur’un ölümünden30 dolayı boşalan milletvekilliği için ara seçim yapılması planlanmıştır. Bu nedenle 22 Âdem Çaylak, Osman Bölükbaşı ve Siyasal Hareketi, Ankara 2010, s.53. Yozgat Ağır Ceza Mahkemesi Yargıcı Bölükbaşı’nın kız kardeşinin eşidir. 23 Erol Tucer, 1946 Seçimleri, s.98 ve 278. 1946 seçimlerinde Yozgat milletvekilliğine seçilenler: Celal Arat, Ziya Arkant, Dr.Cenap Berksoy, Kamil Erberk, Sırrı İçöz, İhsan Olgun ve Ahmet Sungur. 24 Ensar Yılmaz, “1946 Seçimlerinde Öne çıkan Bazı Hususlar”, ODÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Araştırmaları dergisi, I/1(2010), s.181 vd. 25 BCA, Fon Kodu:490.1.0.0, Yer No: 194.769.1, s.6. 26 BCA, Fon Kodu:490.1.0.0, Yer No: 194.769.1, s.1, 3 ve 4. 27 Osman Akandere, “1946 Genel Seçimleri ve Sonuçları Üzerinde İktidar ve Muhalefet Partileri Arasında Yapılan Tartışmalar II”, Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, XXVI/76( Mart 2010), s. 28 Murat Burgaç, “1946 Genel Seçimlerinde Propaganda” Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları dergisi, XIII/26 (Bahar 2013, s.179. 29 BCA, Fon Kodu:490.1.0.0, Yer Kodu:194.773.1, s.199. 30 TBMM Albümü 1920-2010, C.I (1920-1950), Ankara 2010, s.508. 355 hem DP hem de CHP Yozgat’ta il kongrelerini seçimden önce yapılmışlardır31. 31 Ocak 1948’de DP il kongresi yapılmış ve bu kongreye bizzat Celal Bayar katılmıştır. Celal Bayar bir konuşma yaparak DP’nin Yozgat teşkilatının müşkülat içinde kurulduğunu anlatmış ve yeni bir devrin başlangıcında bulunulduğundan bahsederek şunları söylemiştir: “Biz idari tedbirler, sözler ve vaatlerden ziyade kanuni teminata inanıyoruz. Çünkü şahıslar fânidir. Cumhuriyet kanunları ise milletin malı olarak ebedidir. Bunun içindir ki biz bütün hareketimizde Kanun’u rehber ittihaz ettik. Hürriyet Misakı muhakkak tahakkuk edecektir. Kanunlar değişecektir. İdare amirleri muhakkak ve muhakkak surette her vatandaşın kanaatine kayıtsız şartsız riayetkâr olacaktır. Bunlar tahakkuk edecektir diye kuvvetle söylüyorum. Bunun sebebi ne olabilir. Mesela ekseriyeti onlarda, hükûmet onların elinde devlet otoritesi onlarla beraberken biz neye güvenerek ideallerimizin tahakkuk edeceğini bu kadar kuvvetle iddia edebiliyoruz. Unutmayınız ki bizim bütün bunların karşısında yenilmez bir kuvvetimiz var. O da milletin bize müzaheretidir. Bu kuvvete dayanarak diyoruz ki DP millet hakkındaki emellerini tahakkuka çıkaracaktır. Büyük kongreden aldığı salahiyetle mücehhez olan Genel İdare Kurulumuz şimdiye kadar hatt-ı hareketinde asla aldanmamıştır ve Allah’ın inayetiyle bundan sonra da aldanmayacaktır”. Celal Bayar konuşmasının devamında din konusuna da değinmiş “her ana baba evlatlarına din dersi vermekte muhtardır. Bunu ilk gününden itibaren kabul etmiş ve programımıza koymuş bulunuyoruz. Bu sahada ana ve babalara yardım etmek DP için bir borçtur. İktidara geldiğimiz zaman bu meseleyi ele alarak programımız dâhilinde ve vicdanımızın sesine tabi olarak elbette halledeceğiz” demiştir32. CHP İl Kongresi ise 3 Nisan 1948’de yapılmış ve oldukça olaylı geçmiştir. İl idare kurulu başkanı Sefer Eronat ile genel merkez tarafından kongreye müşahit olarak gönderilen S.Örgeevren arasında yaşananlar il başkanının değişmesine neden olmuştur. Örgeevren’in 13 Nisan 1948 tarihli raporuna göre il idare kurulu seçildiğinden beri üzerine düşen hiçbir yükümlülüğü yerine getirmemiş, haftalık toplantılarını dahi yapmamışlardır. İl dâhilindeki parti üyeleri dahi bilinmemektedir. Örgeevren iki kongre arasındaki işlere dair rapor istemiş, ama il başkanı böyle bir rapor hazırlamaya lüzum görmediği, merkeze bildirmeye değer işlerin yapılmadığı cevabını vermiştir. Aralarında yaşanan polemik sonrasında kongrenin açılışı esnasında Sefer Eronat, bir konuşma yaparak köylü meselesinden yola çıkarak hükûmeti eleştirmiştir. Kongre sonucunda İl İdare Kurulu Başkanlığına Hüsnü Cengiz seçilmiştir33. Bu seçimde Örgeevren’in etkisi olduğu muhakkaktır. Örgeevren, yeni idari kuruldan ve yeni başkandan oldukça ümitlidir. Ancak genel merkeze ildeki teşkilatın sık sık kontrol ve teşvik edilmesini tavsiye etmiştir. Ona göre bir defa düzen, muntazam ve ahenkli işler hâle konulduktan sonra verim kendiliğinden artacaktır34. CHP bölge müfettişi raporunda şehirdeki DP teşkilatı hakkında da yorum yapmıştır. Müfettişe göre şehirdeki DP idarecileri halka güven verici şahıslar değildir. Bu nedenle DP teşkilatı kuvvetlenmemiştir. Halk DP’den ziyade CHP’ye sempati duymakta ve partiye üye kayıtları artmaktadır35. Müfettiş Örgeevren bu düşüncelerinde samimi midir yoksa Genel Merkezi memnun etmek için mi yazmıştır bilemiyoruz. Ancak yanıldığı yaklaşık iki sene sonra yapılan genel seçimlerde ortaya çıkmıştır. 1948 Ara Seçimleri 17 Ekim 1948’de yapılmıştır. DP, seçim kanununda istediği değişikliklerin hükûmet tarafından yapılmaması nedeniyle bu seçimlere katılmama kararı almış36, sonuç olarak diğer illerde olduğu gibi Yozgat’ta da CHP adayı kazanmıştır37. BCA, Fon Kodu:490.1.0.0, Yer Kodu:194.769.2, s.27. Akşam, 1 Şubat 1948, s. 2 33 BCA, Fon Kodu:490.1.0.0, Yer Kodu:194.769.2, s.3-9. 34 BCA, Fon Kodu:490.1.0.0, Yer Kodu:194.769.2, s.9. 35 BCA, Fon Kodu:490.1.0.0, Yer Kodu:194.769.2, s.9-10 36 Erol Tuncer, 1950 Seçimleri, Ankara 2010, s.53. 37 BCA, Fon Kodu:30.10.0.0, Yer No:77.508.12, s.4. Ölen Ahmet Sungur’un yerine milletvekili seçilen Fahri Akgör’dür. 31 32 356 CHP Genel Merkezi ara seçimler sonrasında da Yozgat’a olan ilgisini kaybetmemiş, bölge müfettişinin isteği ile Yerköy ilçe başkanı Eşref Özayan, görevinden istifa etmiştir. Zira Özayan aynı zamanda İl Genel Kurul daimî üyeliğine seçilmiştir. Bölge müfettişine göre Yerköy parti teşkilatının hâli perişan ve acınacak durumdadır. Bunun sebebi de Özayan’ın ilgisizliğidir. Müfettişin isteği ile Özayan’ın istifası sonrasında ilçe başkanlığına Kazım Koçer seçilmiştir38. CHP Yozgat’ta yeni ocaklar açmaya devam etmiştir. Boğazlıyan’da yeni kurulan Yenidoğan Mahallesi’nde ve Kemaliye Mahallesi’nde birer ocak açmış ve üye adedini arttırmaya çalışmıştır39. Bu mahallelerden Yenidoğan, yeni kurulduğu için 6 Mart 1949’ta muhtar ve ihtiyar heyeti seçimleri yapılmıştır. Bu seçimde DP de aday çıkartmış ve propaganda yapmıştır. Ancak seçim sonucunda CHP adayları 270, DP adayları ise 70 oy almışlar, dolayısıyla seçimi CHP kazanmıştır40. 1949 yılı CHP’nin faaliyetlerini hızlandırdığı bir yıl olmuştur. 25 Mayıs 1949’da Diyarbakır Milletvekili Vedat Dicleli, Isparta Milletvekili Sait Köksali, Kırşehir Milletvekili Sahir Kurtuluoğlu ve Yozgat Milletvekili İhsan, Yozgat’a gelmişler ve CHP idaresinin verdiği davete katılmışlardır. Yemekte milletvekilleri partililerin sorularını cevaplandırıp birer konuşma yapmışlardır. Eski İl İdare Başkanı Sefer Eronat’ın hükûmetin ve partinin Türk köylüsü hakkında ne düşündüğünü sorması üzerine Vedat Dicleli yaptığı konuşmada önce demokrasi konusuna değinmiştir. Tek parti iktidarı ile demokrasinin yerleşmeyeceğini hatırlatmış, demokrasinin yerleşmesi için DP kurulduktan sonra zaman zaman DP’yi desteklediklerini, onları teşvik ettiklerini anlatmıştır. Dicleli’ye göre DP aynı şekilde davranmamış, normal mücadele etmemiştir. Bu nedenle CHP milletvekilleri vatandaşlar ile daha yakından temas etmeğe lüzum görmüşlerdir. Dicleli konuşmasına şu şekilde devam etmiştir: “Eğer muhalefet bizim kadar demokrasi yolculuğunda samimi ise onların da bizim gibi çalışmaları lazımdır. Şimdiye kadar tuttukları yolda devam ederler, meydanlarda şurada burada bize tecavüz ederlerse biz de oraya gidip derhâl kendilerine gereken cevabı verecek her şeyi umumi efkâra açık olarak arz edeceğiz”41. CHP’li milletvekili DP’yi demokrat davranmamakla suçlamış ama ayrıntı vermemiştir. Bu dönemde şehirde çıkan Yozgat adlı yerel gazete CHP yanlısı bir yayın sürdürmüştür. Gazetenin başyazılarını CHP İl Başkanı Hüsnü Cengiz yazmıştır. Bu nedenle gazete sık sık il genelinde DP’den istifa ederek CHP’ye kaydolanların isimlerini yayınlamıştır42. Özellikle Boğazlıyan’dan istifa haberlerine yer verilmesi Boğazlıyan DP Başkanı Mehmet Talas’ı harekete geçirmiş, gazeteye gönderdiği tekzip mektubunda DP’den istifa ettikleri yazılan bazı şahısların zaten DP’ye kayıtlı olmadıkları iddia edilmiştir. Talas, tekzip mektubunun gazetede yayınlanmasını talep etmiştir. Ancak gazete bu mektuptan bahsetmekle birlikte bu kişilerin DP’den istifa ederek CHP’ye kayıt yaptırdıklarına dair kanıtları olduğu ve haberin sadece şahısları alakadar ettiği gerekçesiyle yayınlamamıştır. Ama yine Boğazlıyan’dan DP’den istifa etmediklerine dair şahıslar tarafından gönderilen tekzipleri yayınlamıştır43. Bu dönem Türkiye’de Arapça-Türkçe Ezan tartışmalarının yaşandığı bir dönemdir. Bu konu ülke genelinde sık sık hadiselere neden olmuştur44. Bunlardan biri de 11 Şubat 1949’da Yozgat’ta geçekleşmiştir. Büyük Cami’de Cuma namazında Ali Bayraktar ve Ali Yurtsever adlı iki şahıs Arapça ezan okumuş ve kamet getirmişlerdir. O sırada Büyük Cami’de cemaat arasında bulunan emniyet memurları Bayraktar’ı yakalamış, Yurtsever ise birkaç gün sonra ele geçirilmiştir. Bayraktar, sorguda camide coşarak Arapça ezan okumaya BCA, Fon Kodu:490.1.0.0, Yer No:194.773.1, s.145. Yozgat, 13 Ocak 1949, s.1. Yozgat, 24 Şubat 1949, s.2 40 Yozgat, 31 Mart 1949, s.2 41 Yozgat, 26 Mayıs 1949, s.1-3. 42 Yozgat, 6 Ocak-24 Şubat-3 Mart-10 Mart 1949. 43 Yozgat, 17 Mart 1949, s.2. 44 Bk. Ali Dikici, “Millî Şef İsmet İnönü Dönemi Laiklik Uygulamaları”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu dergisi,42(Kasım 2008). 38 39 357 başladığını arkadaşıyla bu hususta aralarında bir anlaşma olmadığını, onun da her nasılsa Arapça kamete başlamış bulunduğunu iddia etmiştir. İlginç olan nokta ise dönemin en önemli tarikatlarından biri olan ve Arapça ezan yasağına karşı eylemleri ile tanınan Ticanilik’in45 lideri Kemal Pilavoğlu’yu tanıdıklarının ortaya çıkmasıdır. Şahıs Kemal Pilavoğlu’ndan icazet almak istediğini ancak Kemal Pilavoğlu mahkûm olduğundan alamadığını söylemiştir. İkisi de tutuklanarak mahkemeye sevk edilmişlerdir46. Yaşanan bu hadise karşısında Yozgat gazetesinde olayı kınayan yazılar yayınlanmıştır. Bunlardan biri Şaban Kayam imzasıyla “Ezancılara ve Müşevviklerine” başlığını taşıyan yazıdır. Yazar,hadiseyi Türk millî birliğine yapılmış bir saldırı olarak algılamış ve şöyle yazmıştır: “Birliğimizi ve dirliğimizi bozmak ve yıkmak isteyen dini, şeref ve millî haysiyetimizi incitmeğe kalkışanlar, ebedî Cumhuriyetimize karşı fena niyet ile pusuda yatan düşmanlarımız iyice bilmelidirler ki Türk milleti müttehit, birliğini hiç kaybetmemiş bir varlık olarak ilanihaye kuvvetiyle, kudretiyle yaşayacaktır. Türk milleti, hükûmetinin etrafında çok samimi ve asla irkilmez bir iman ile toplanmıştır”47. Gazetenin aynı nüshasında CHP Yozgat İl Başkanı Hüsnü Cengiz de konuyla ilgili bir yazı yazmıştır. “Bir Kere Daha Hatırlatıyoruz” başlıklı yazısında ezanın Türkçe okunmasında mahzur olmadığı, aksine fayda bulunduğuna dair vaktiyle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından karar verildiğini ve bütün müftülere bu hususta emir verildiğini hatırlatmıştır. Yazar Yozgat’taki hadise ile TBMM’de ve İstanbul’daki benzer olayların birbirleri ile bağlantılı olduğunu iddia etmiş, hatta Sovyetler Birliği’nin bir oyunu olabileceğini ima etmiştir48. Genel seçimler yaklaşırken CHP ile DP arasındaki rekabet, adli hadiselerin meydana gelmesine sebep olmuştur. 15 Ekim 1949 tarihinde Boğazlıyan’da iki hâkim, akşam çarşı içinden geçerken sarhoş olduğu anlaşılan bir şahıs tarafından yolları kesilmiştir. Hâkimler kahve teklifini reddedince şahıs “tabii biz Demokratız, siz demokratların kahvesini içmezsiniz” diyerek yargıçlardan birine saldırmış ancak orada bulunanlar tarafından engellenmiştir. Yargıçlar yollarına devam etmişler ama bir süre sonra şahıs yeniden yollarını keserek tekrar saldırmak istemiş, yine vatandaşlar tarafından engellenmiştir. Saldırgan ertesi gün yakalanarak tutuklanmıştır. Yozgat gazetesi olayı anlattığı yazıda saldırganın CHP’den atıldıktan sonra DP’ye geçmiş olduğunu özellikle belirtmiştir.49. 1950 Seçimlerinden önce DP İl Kongresi Haziran 1949’da yapılmış ve İl İdare Kurulu Başkanlığına Yusuf Karslıoğlu getirilirken, Haşim Tatlıoğlu Niğde, Kayseri ve Çorum illeri DP Müfettişliğine tayin olmuştur50. CHP İl Kongresi ise 27 Aralık 1949’da yapılmış İl İdare Kurulu Başkanlığına yine Hüsnü Cengiz seçilmiştir51. DP, 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimler için Yozgat’ta eski valilerden Baran Baran’ı, Maraş Asliye Hukuk Yargıcı Niyazi Ünal Alcılı’yı, Haşim Tatlıoğlu’nu, eski milletvekillerinden Hasan Üçöz’ü, tüccar Fuad Nizamoğlu’nu, DP İl Başkanı Yusuf Karslıoğlu’nu ve Yerköy İlçe Başkanı Faik Erbaş’ı milletvekili adayı olarak göstermiştir52. Bu adaylardan Baran Baran dışındakilerin tamamı seçimi kazanmıştır53. CHP ise eski milletvekillerinden Fahri Akgöl, Ziya Arkant ve İhsan Nuri Olgun ile Yozgat İl Başkanı Bk. Neşet Çağatay, Türkiye’de Gerici Eylemler, Ankara 1972, s.42. Ali Dikici, “Millî Şef İsmet İnönü Dönemi Laiklik Uygulamaları”, s. 173. 45 Yozgat, 17 Şubat 1949, s.1. Yozgat, 17 Şubat 1949, s.1. 48 Yozgat, 17 Şubat 1949, s.1 49 Yozgat, 20 Ekim 1949, s.1. 50 Yozgat, 16 Haziran 1949, s.1. 51 Yozgat, 29 Aralık 1949, s.1-3. 52 Tuncer, 1950 Seçimleri, s.291-292. 53 BCA, Fon Kodu: 30.10.0.0, Yer No:77.512.3, s.1-3. 46 47 358 Hüsnü Cengiz’i, Ankara Valisi Avni Doğan’ı, Adana Asliye Hukuk Yargıcı Kahraman Koç’u ve Boğazlıyan İlçe Başkanı Şevket Okay’ı milletvekili adayı olarak göstermiş54, ancak bu adaylardan sadece Avni Doğan seçilmiştir55. Seçim sonrası kurulan mazbataları tahkik komisyonu Yozgat’ta seçilen milletvekilleri arasından sadece bu milletvekilinin mazbatasını incelemeye almıştır. DP’li milletvekillerinin tahkikata lüzum görülmediği hâlde tek CHP’li vekilin soruşturulması, CHP’liler arasında tepkiye neden olmuştur56. 3. Sonuç Türkiye, II. Dünya Savaşı nedeniyle siyasi, toplumsal ve ekonomik değişimler yaşamış, bu değişimler sonucunda uzun yıllar devam eden tek parti iktidarının yerini çok partili siyasi hayat almıştır. Bu dönemde pek çok siyasi parti kurulmuş olsa da CHP iktidarını sarsan “DP” olmuştur. Kuruluşundan 1950 Seçimlerine kadarki sürede DP Türkiye genelinde yakaladığı ezici çoğunluğu Yozgat’ta da yakalamayı başarmış ve 1950 Seçimlerinde ilin yedi milletvekilinin altısını çıkarmayı başarmıştır. Ancak 1950’ye kadar olan bu süreç içerisinde Yozgat’ta CHP ile DP arasında ciddi bir siyasi rekabet yaşanmış, aynı zamanda bireysel rekabet ve şahıslar arasında tartışmalar da görülmüştür. 4. Kaynakça 4.1. Arşiv Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Fon Kodu: 490.1.0.0 Yer No:194.769.2 Fon Kodu:490.1.0.0, Yer No: 194.773.1 Fon Kodu:30.10.0.0, Yer No:77.508.12 Fon Kodu: 30.10.0.0, Yer No:77.512.3 4.2. Kitaplar ve Makaleler AKANDERE, Osman Akandere, “1946 Genel Seçimleri ve Sonuçları Üzerinde İktidar ve Muhalefet Partileri Arasında Yapılan Tartışmalar II”, Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, XXVI/76( Mart 2010). AYHAN, Evren, Osman Bölükbaşı’nın Siyasi Faaliyetleri, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2006(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi). BURGAÇ, Murat, “1946 Genel Seçimlerinde Propaganda” Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları dergisi, XIII/26 (Bahar 2013). ÇAĞATAY, Neşet, Türkiye’de Gerici Eylemler, Ankara 1972. ÇAYLAK, Âdem, Osman Bölükbaşı ve Siyasal Hareketi, Ankara 2010. ÇUFALI, Mustafa, “Cumhuriyet Döneminde Çok Partili Hayata Geçişte Rol Oynayan Dinamikler”, Liberal Düşünce, 38-39(Bahar-Yaz 2005). Tuncer, 1950 Seçimleri, s.272. BCA, Fon Kodu: 30.10.0.0, Yer No:77.512.3, s.1-3. 56 Akşam, 12 Temmuz 1950, s.3. 54 55 359 DİKİCİ, Ali, “Millî Şef İsmet İnönü Dönemi Laiklik Uygulamaları”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu dergisi, 42(Kasım 2008). EKİNCİKLİ, Mustafa, “Türk Demokrasi Kültürünün Gelişim Sürecinde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın Kuruluşu”, Gazi Bakış, VI/11 (Kış 2012). ERTEM, Barış, “Siyasal Bir Muhalefet Denemesi Olarak Serbest Cumhuriyet Fırkası”, Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Araştırmaları dergisi, I/ 2(2010). KOÇAK, Cemil, Türkiye’de İki Partili Siyasi Sistemin Kuruluş Yılları (1945-1950) İkinci Parti, I, İstanbul 2010. ÖZÜÇETİN, Yaşar, “Çok Partili Hayata Geçiş Sürecinde Kırşehir (1)”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar dergisi, I/5(Sonbahar 2008). TAŞKIRAN, Cemalettin, “Atatürk Döneminde Demokrasi Denemeleri (1925-1930)”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu dergisi, 14(1994). TBMM Albümü 1920-2010, C.I ve II (1920-1950), Ankara 2010. TUNAYA, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasal Partiler(II. Meşrutiyet Dönemi 1908-1918), I, İstanbul 2007. TUNCER, Erol, 1946 Seçimleri, Ankara 2008. TUNCER, Erol, 1950 Seçimleri, Ankara 2010. YILMAZ, Ensar, “1946 Seçimlerinde Öne çıkan Bazı Hususlar”, ODÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Araştırmaları dergisi, I/1(2010). 4.3. Gazeteler Akşam Yozgat 360