AŞ Hisselerinin Devrinde Vergi - 2 07.09.2009 | Bumin Doğrusöz Geçen yazımızda aile şirketi veya kapalı anonim şirket olarak da adlandırılan anonim şirketlerde hisse senetlerinin devir kazancının vergilendirilmesini irdelemiştik. Ancak birçok kapalı anonim şirkette hisse senetleri bastırılmamış durumdadır. Bu gibi şirketlerde, iki durum söz konusu olabilmektedir. Birinci durumda, şirket "ilmühaber" adı verilen geçici hisse senedi çıkarmış olabilir. İkinci durumda ise şirketin hisseleri ne ilmühabere ne de hisse senedine bağlanmış olabilir. Yani paylar, senede bağlanmamış durumda, çıplak halde olabilir. Bu yazımızda da bu iki ihtimali irdelemeye çalışacağız. Gelir Vergisi Kanunu'nun, hisse devir kazançlarını kapsamına alan ve iktisaptan itibaren iki yıl geçtikten sonra satış kazancını verginin konusu dışına çıkaran mükerrer 80. maddesi hükmü, bu konuda devredilenin menkul kıymet olması koşulunu aramıştır. Zaten biz de önceki yazımızda hep, hissenin devri değil, hisse senedinin devri olarak konuyu aktardık. Anonim şirketlerin hisse senedi bastırmadan önce hisse senetlerini bastırıp dağıtıncaya kadar geçerli olmak üzere ilmühaber çıkarmaları da ihtimal dahilindedir. Pek çok şirket ilmühaber ihracının maliyetsiz olması, hisse senedi gibi tedavül olanağının bu şekilde de sağlanabiliyor olması ve her bir hissedar için birden fazla payı ihtiva eder şekilde birer adet düzenlenebilmesi ve devir için birden fazla payı ihtiva eden birkaç ilmühaberle değiştirilmesinin kolay olması gibi sebeplerle, ilmühaber ihracı yoluna gitmektedir. Doktrinde baskın görüşün ilmühaberlerin de kıymetli evrak niteliğinde olduğu yönündedir. Ayrıca Ticaret Kanunu'nun ilmühaberlerin hisse senetleri yerine çıkarılacağını kabul etmesi dolayısıyla, ilmühaberlerin devrinde elde edilen kazanç, aynı hisse senetleri gibi vergilendirilir. Bir başka anlatımla iki yıl veya daha fazla süreyle ilmühabere sahip olan bir kişinin, bu ilmühaberlerin devrinden sağladığı kazançlar, Gelir Vergisi'nin konusuna girmez. Ancak burada önemli olan ilmühabere sahip olunan süredir. Örneğin bir şirkette 20 yıldır ortak olmasına rağmen, devrinden 6 ay önce şirketçe çıkarılarak hissedarlara teslim edilmiş bulunan ilmühaberlerin devir kazancı, bize göre vergiye tabi olacaktır. Burada, hissedarlık süresi değil, hisse senedine veya onun yerine geçen ilmühabere sahip olma süresidir. Çünkü düzenlemenin (geçmişte bir yıllık, sonra üç aylık, şimdilerde iki yıllık vergi dışı bırakma süresinin) getiriliş amacı, hisse devrini teşvik değil, menkul kıymetleştirmeyi teşviktir. Bu madde paralelinde zamanın mevzuatlarında bu amaçlı pek çok düzenleme vardı, ancak bunların çoğu kaldırıldı. İlmühaberlerin devri, bu kıymetlerin hangi tür hisse senetlerinin yerine çıkarıldığına göre değişir. Nama yazılı hisse senetlerinin yerine çıkarılmış nama yazılı ilmühaberler, ciro (veya alacağın temliki) ve zilyetliğin nakli (kısaca teslim); hamiline yazılı hisse senetlerinin yerine çıkarılmış nama yazılı ilmühaberler alacağın temliki ve zilyetliğin nakli; hamiline yazılı hisse senetlerinin yerine çıkarılmış hamiline yazılı ilmühaberler ise sadece zilyetliğin nakli yolu ile devredilebilir. Nama yazılı ilmühaberlerin devrinde, devrin şirkete karşı ileri sürülebilmesi için ayrıca, pay defterine kayıt koşulu da aranmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi bir diğer olasılık da anonim şirketin hisse senetlerini veya ilmühaberlerini bastırmamış, yani hisselerin çıplak olması durumudur. Bu şekilde çıplak hisselerin devrinde, artık bir menkul kıymetin devrinden söz edilemeyeceği için, devir dolayısıyla elde edilen kazancın vergilendirilmesinde uygulanacak düzenleme mükerrer 80. Maddenin 1. değil, 4. bendidir. Bu bent ortaklık hak veya hisselerinin devrini vergiye tabi kılarken, 1. bentte söz konusu olan iki yıllık süre gibi bir süre getirmemiştir. Dolayısıyla anonim şirketlerin hisse senedi veya ilmühabere bağlanmış payların devrinde, kazancın vergiye tabi olmasında, iktisap tarihi ile devir arasında geçen süre önem taşımaz. Bu nedenle anonim şirketin hisselerinin devredilmesinin düşünüldüğü hallerde, kazancın vergi dışı kalması için, iki yıl öncesinden ilmühaber çıkarılarak hissedarlara dağıtılmasında fayda vardır. Aksi halde verginin doğumuna gereksiz yere sebebiyet verilmiş olunur. Satış kazancının vergiye tabi olduğu hallerde, Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 81. maddesine göre, satış kazancının tespitinde, maliyet bedelinin elden çıkarma işleminin yapıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsü'nce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırıp revize edilerek dikkate alınması gerekmektedir. Bu suretle, enflasyona tekabül ettiği kabul edilen kazanç kısmı vergi dışına çıkmakta, reel kazancın vergilendirilmesi sağlanmaktadır. Ancak bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının yüzde 10 veya daha fazla olması gerekmektedir. 2009 yılında elde edilecek değer artış kazançlarının vergilendirilmesinde kazancın 7.600 lirası vergiden istisnadır. Kaynak: Referans Gazetesi