Original Paper / Araştırma DOI: 10.5455/jmood.20150303044822 Dikkat Eksikliği / Hiperaktivite Bozukluğu ve Major Depresif Bozukluk Tanılı Erişkin Hastalarda Bağlanma Biçimlerinin Karşılaştırılması: Kontrollü Bir Ön Çalışma Eylem Özten1, Evren Ali Tufan2, Gökben Hızlı Sayar1, Gül Eryılmaz1, Dilara Aloğlu1, Sibel Işık3 ÖZET: ABS­TRACT: Dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu ve major depresif bozukluk tanılı erişkin hastalarda bağlanma biçimlerinin karşılaştırılması: Kontrollü bir ön çalışma Comparison of attachment styles in adult patients with attention deficit hyperactivity disorder and major depressive disorder: a controlled preliminary study Amaç: Yapılmış çalışmaların sonucunda bağlanma örüntüsünün erişkinlerde hem dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) hem de majör depresif bozukluk (MDB) gelişimi ve gidişinde önemli rol oynadığı gösterilmiştir. Bu araştırmada DEHB ve MDB tanısı alan erişkin bireylerde bağlanma biçimleri ve ilişkili etmenlerin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Bu araştırma Haziran 2014 - Ekim 2014 tarihleri arasında İstanbul’da ikinci basamak bir tedavi merkezinin psikiyatri polikliniğinde yürütülmüştür. Belirtilen zaman aralıkları içerisinde ilk kez polikliniğe başvuran SCID-I (DSM-IV Eksen I Bozuklukları İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme) uygulanarak MDB tanısı konan 31, DEHB tanısı konan 33 kişi ve yaş, cinsiyet, eğitim ve medeni durumları bakımından eşlenmiş 31 sağlıklı kontrol araştırmaya dâhil edilmiştir. MDB ve DEHB tanılı gruplar klinisyen tarafından doldurulan Klinik Global Değerlendirme Ölçeği (CGI-S) puanlarına göre eşlenmiştir. Katılımcılara DSM-IV’e Dayalı Erişkin DEB/DEHB Tanı ve Değerlendirme Envanteri (E-DEHB) doldurtulmuştur. E-DEHB’de 1. veya 2. bölümdeki 9’ar sorudan en az altı tanesine 2 veya 3 puan verenlere tekrar klinik görüşme yapılarak DEHB tanısı araştırılmış ve DSM-IV-TR ölçütlerine göre erişkin DEHB tanısı konulmuştur. Ayrıca klinisyen tarafından Hamilton Depresyon Ölçeği (HAM-D) uygulanmıştır. Tüm katılımcılara Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri (YİYE) doldurtulmuştur. Bulgular: Üç grup arasında YİYE ile saptanan kaygılı bağlanma alt tipi puanları açısından anlamlı farklılık bulunmuştur. MDB grubunun sağlıklı kontrollerden kaygılı bağlanma puanlarında anlamlı fark gösterdiği ancak DEHB grubundan farklılık göstermediği saptanmıştır. Üç grupta kaygılı, kaçıngan ve güvenli bağlanan kişi sayıları arasında istatistiki olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır. Kaygılı bağlanma oranları ile E-DEHB hiperaktivite alt ölçek (E-DEHB-HA) puanları (p= 0.007, r= 0.463) ve HAM-D puanlarının (p= 0.046, r= 0.361) anlamlı pozitif korelasyon gösterdiği görülmüştür. Buna karşılık kaçıngan bağlanma oranları ise E-DEHB dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ile ilişkili özellikler puanları (E-DEHB-İÖ) ile (p= 0.002, r= 0.402) anlamlı ve pozitif korelasyon göstermektedir. Sonuç: Bu araştırmada geçmiş çalışmaların aksine DEHB tanılı grup, MDB grubu ve sağlıklı kontrol grubundan bağlanma örüntüleri bakımından farklı bulunmamıştır. Bu bulgu kullanılan ölçeklere, seçilen yaş grubuna veya örneklemde kadınların baskınlığına bağlı olabilir. Ancak MDB grubunun sağlıklı kontrol grubuna göre kaygılı bağlanma örüntüsünü daha sık sergilediği sonucuna ulaşılmıştır. Güvensiz bağlanmanın MDB tanısının gelişimini kolaylaştırabileceği, gelişmiş olan bozukluğun devamını sağlayabileceği ve terapiyi olumsuz etkileyebileceği söylenebilir. Aim: As a result of previous studies, it was demonstrated that attachment patterns in adults play an important role in the development and course of both attention deficit hyperactivity disorder (ADHD) and major depressive disorder (MDD). The aim of this study is to compare the attachment styles and related factors in the adults diagnosed with ADHD and MDD. Method: This study was carried out in psychiatry outpatient clinic of a second stage treatment center between June 2014 and October 2014 in Istanbul. The study included 33 ADHD patients, 31 MDD patients who first time admitted to the clinic within the specified time intervals and were applied SCID-I (Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders), and 31 healthy controls matched in terms of age, gender and marital status. MDB and ADHD groups were matched according to their Clinical Global Impression Scale (CGI-S) scores which have been applied by clinicians. DSM-IV-based Adult ADD/ADHD Diagnosis and Assessment Inventory (E-ADHD) has been filled by the participants. Those who gave 2 or 3 points to at least six of the nine questions of 1st or 2nd sections of E-ADHD were once again interviewed clinically in terms of ADHD, and were diagnosed with adult ADHD according to DSM-IV-TR criteria. Additionally, Hamilton Depression Scale (HAM-D) was applied by the clinician. All of the participants filled Experiences in Close Relationships (ECR) Inventory. Results: Significant differences were found between the three groups in terms of anxious attachment subtype scores determined through ECR. A significant difference in anxious attachment scores was found in MDD group when compared with healthy controls, whereas there wasn’t any difference between ADHD group and healthy controls. There weren’t any statistically significant differences between the number of people in terms of anxious, avoidant and secure attachment in three groups. There was a significant positive correlation between anxious attachment rates and E-ADHD hyperactivity subscale (E-ADHD-HA) scores (p= 0.007, r= 0.463) and HAM-D scores (p= 0.046, r= 0.361). There was a significant positive correlation between avoidant attachment rates and E-ADHD attention deficit hyperactivity disorder related features scores (E-ADHD-RF) (p= 0.002, r= 0.402). Conclusion: In this study, in contrast to previous studies, there weren’t any differences in terms of attachment patterns between the ADHD group, the MDD group and healthy controls. This finding might depend on the scale used, the age of the group or the predominance of women in the sample. However, it was concluded that MDD group exhibited anxious attachment pattern more frequently than the healthy control group. It can be said that insecure attachment may facilitate the development of MDD, may lead to progression of the disorder, and may affect the therapy negatively. Anahtar sözcükler: major depresif bozukluk, erişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, bağlanma Journal of Mood Disorders 2015;5(3):126-33 Key words: major depressive disorder, adult attention deficit hyperactivity disorder, attachment Journal of Mood Disorders 2015;5(3):126-33 126 1 Üsküdar Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Psikoloji Bölümü, NPİ Hastanesi, İstanbul-Türkiye 2 Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD, Bolu-Türkiye 3 Türk Kızılayı Sağlık Grubu, Altıntepe Tıp Merkezi, Psikiyatri, İstanbul-Türkiye Ya­zış­ma Ad­re­si / Add­ress rep­rint re­qu­ests to: Eylem Özerten, Türk Kızılayı Sağlık Grubu, Altıntepe Tıp Merkezi, Psikiyatri, İstanbul-Türkiye Elekt­ro­nik pos­ta ad­re­si / E-ma­il add­ress: eylemozerten@yahoo.com Ka­bul ta­ri­hi / Da­te of ac­cep­tan­ce: 3 Mart 2015 / March 3, 2015 Bağıntı beyanı: E.Ö., E.A.T., A.T., G.H.S., G.E., D.A., S.I.: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemişlerdir. Declaration of interest: E.Ö., E.A.T., A.T., G.H.S., G.E., D.A., S.I.: The authors reported no conflict of interest related to this article. Journal of Mood Disorders Volume: 5, Number: 3, 2015 - www.jmood.org E. Özten, E. A. Tufan, G. Hızlı Sayar, G. Eryılmaz, D. Aloğlu, S. Işık GİRİŞ daha sık olduğunu saptamıştır. Ülkemizde de DEHB tanısı alan erişkinlerle yapılan bir çalışmada semptomatik DEHB “Bağlanma kuramı” John Bowlby tarafından geliştirilmiş grubunun diğer gruplara göre güvensiz bağlanma biçimi ile ve Mary Ainsworth’un çalışmaları ile güncellenmiştir. Bu anlamlı derecede daha fazla ilişkili olduğu bulunmuştur kurama göre; bebek ve bakım vereni arasındaki ilişkide göz- (13). lenen yakınlık, yanıtlılık ve eş güdüm zamanla “içsel çalışma modelleri” olarak içselleştirilmektedir. Bebeklik ve erken süredir araştırılmakta olan bir konudur. Carnelley ve arka- çocukluk dönemlerinin bağlanma açısından yaşamsal öne- daşları, Major Depresif Bozukluk (MDB) tanısı alan ve alma- mi olsa da, yaşam boyu diğer kişilerle yaşanan deneyimler yan üniversite öğrencileri üzerinde yürütmüş oldukları bir bağlanma örüntüsünü etkileyebilmektedir (1). çalışmada; kaygılı-kararsız ve kaygılı-kaçıngan bağlanma Depresif bozuklukların bağlanma biçimi ile ilişkisi uzun Bağlanma sistemi, bebek ve bakım veren arasındaki iliş- biçimine sahip bireylerin kendilikleri ile ilgili olumsuz bir kilerde gözlenen temel dört davranış örüntüsü ile kendini zihinsel temsile sahip olduklarını ve depresif belirtiler gös- göstermektedir ki bunlar; yakınlık arayışı ve yakınlığı koru- terdiklerini aktarmıştır (14). Bu araştırmacılara göre özellik- ma ihtiyacı, ayrılığı protesto etme, keşfetme etkinlikleri için le kaygılı-kaçıngan bağlanma biçimi depresyona yatkınlıkla bakıcıyı güvenli bir üs olarak kullanma ve destek ve güvenlik ilişkili olabilir (14). Saplantılı (kaygılı-kararsız) ve korkulu için bakıcıyı sağlam bir sığınak olarak kullanmadır (1-3). (kaygılı-kaçıngan) bağlanma biçimine sahip üniversite İçsel çalışma modellerinin erişkinlikte yakın ilişkilerde göz- öğrencilerinin, güvenli bağlanma biçimine sahip olan lenen davranış tarzıyla yakından ilişkili olduğu düşünül- öğrencilerden depresif belirtiler açısından anlamlı düzeyde mektedir (4). farklılık gösterdiği diğer bir araştırmada da gösterilmiştir Hazan ve Shaver (5) Ainsworth’un ortaya koymuş oldu- (15). Wei ve arkadaşlarına göre (16) bağlanma örüntüsü yük- ğu üçlü bağlanma biçiminin yetişkinlikte yakın kişiler arası sek düzeyde kaygı içeren kişiler, diğerlerinden daha sık ilişkilerde, özellikle de romantik ilişkilerde etkilerini göster- güvence arayışına girebilir ve bu davranışları da reddedilme diğini öne sürmüştür. Geliştirdikleri öz bildirim ölçeği ile duyarlılığı yaratabilir. Strodl ve Noller (17); panik bozukluğu romantik ilişkilerde bağlanmayı değerlendiren araştırmacı- ve agorafobisi olan 44 erişkin kadını bağlanma örüntüleri lar; yetişkinlikte bağlanmanın “güvenli”, “kaygılı- kararsız” bakımından MDB tanılı 25 ve sağlıklı 53 kadınla karşılaştır- ve “kaygılı- kaçıngan” olarak sınıflanabileceğini saptamıştır mıştır. Bu araştırmanın bulgularına göre güvensiz bağlanma (5). Bu araştırmacılara göre; güvenli bağlanma geliştirmiş içerisindeki onaylanma gereksinimi ve yakın ilişkiler hak- yetişkinler kendilerine güvenli, toplumsal açıdan girişken ve kında saplantılı düşünce tarzı MDB tanısı ile ilişkilidir ve yakın ilişkilerinde rahat bireylerdir. Kaygılı - kararsız bağ- kişinin kendisini genel olarak yetersiz algılaması onaylanma lanma geliştirmiş yetişkinler kendilerine güvensiz, reddedil- ihtiyacına ve MDB gelişimine aracılık edebilir. Diğer bir me ve terk edilme çekinceleri olan bireylerken; kaygılı- araştırmada da MDB tanısı alan erişkin bireylerin güvensiz kaçıngan yetişkinler toplumsal açıdan baskılanmış, kendile- ve kaygılı bağlanma biçimine sahip oldukları ve bu bağlan- rini açmaktan çekinen ve yakın ilişkilerden kaçınan bir ma örüntüsünün terapötik ittifak gelişiminden bağımsız örüntü sergilemektedir. Ayrıca bu örüntülerin daha ergen- olarak tedaviyi olumsuz etkilediği bildirilmiştir (18). likten itibaren birbirinden ayrışabileceği de öne sürülmüş- tür (6). %75’lere varan yüksek oranlarda bildirilmiştir (19,20). Genç- DEHB ile duygudurum bozukluklarının komorbiditesi Çocuklar üzerinde yürütülmüş olan araştırmalarda lerde DEHB tanısı alanlarda MDB gelişme riski, DEHB alma- güvensiz bağlanma ile Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozuk- yanlara göre 5 kat daha fazla bulunmuştur (21,22). DEHB ve luğu (DEHB) gelişimi arasında bir ilişki olduğu, bağlanma ile MDB’nin sık birlikteliği her iki bozukluğun etyopatogene- ilgili sorunların aynı zamanda DEHB gelişimine katkıda zinde ortak mekanizmalar olabileceğini düşündürmektedir. bulunabileceği bildirilmiştir (7-9). Diğer araştırmacılar bağ- Sayılan veriler göz önüne alındığında bağlanma örüntüsü- lanma biçiminin, DEHB’nun klinik özellikleri ve gidişi üze- nün erişkinlerde hem DEHB hem de MDB gelişimi ve gidi- rinde de etkisi olduğunu, ileride DEHB gelişimi için öncül şinde önemli rol oynayabileceği söylenebilir. Diğer yandan bir etken olabileceğini belirtmişlerdir (10,11). Storebo ve DEHB varlığı kaygılı- güvensiz bağlanma gelişimini kolay- arkadaşları (12) gerçekleştirdiği meta-analizde DEHB tanılı laştırabilir ve kişiler arası ilişkilerde yaşanan sorunlarla erişkin bireylerde de güvensiz bağlanmanın anlamlı ölçüde MDB gelişimine neden olabilir. Journal of Mood Disorders Volume: 5, Number: 3, 2015 - www.jmood.org 127 Dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu ve major depresif bozukluk tanılı erişkin hastalarda bağlanma biçimlerinin karşılaştırılması:... Bu araştırmada DEHB ve MDB tanısı alan erişkin birey- nilirliğini artırır. SCID-I’in Türkiye için uyarlama ve güve- lerde bağlanma biçimleri, depresif ve DEHB ile uyumlu nirlik çalışmaları Çorapçıoğlu ve arkadaşları (23) tarafından belirtilerin düzeyleri sağlıklı kontrollerle karşılaştırılmıştır. yapılmıştır. YÖNTEM Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri (YİYE): Brennan ve Shaver (27) tarafından geliştirilen ölçek, bağlanmada Araştırma Merkezi ve Örneklem temel iki boyut olan yakın ilişkilerde yaşanan kaygıyı ve başkalarından kaçınmayı ölçmektedir. Her bir boyut için 18 Bu araştırma Haziran 2014-Ekim 2014 tarihleri arasında madde olmak üzere toplam 36 madde içermektedir. Katı- İstanbul’da ikinci basamak bir tedavi merkezinin psikiyatri lımcılar her bir maddenin kendilerini ne derece tanımladı- polikliniğinde yürütülmüştür. Belirtilen zaman aralıkları ğını yedi basamaklı Likert ölçeği kullanarak değerlendir- içerisinde polikliniğe ilk kez başvuran, daha önce psikiyatrik mektedirler (1: beni hiç tanımlamıyor; 7: tamamıyla beni tanı/ tedavi öyküsü olmayan ve SCID-I (DSM-IV Eksen I tanımlıyor). Brennan ve Shaver (27) faktör analizleri sonu- Bozuklukları İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme, (23) cunda yetişkin bağlanma davranışlarının yakın ilişkilerde uygulanarak MDB tanısı konan 31, DEHB tanısı konan 33 yaşanan kaygı ve başkalarıyla yakınlaşmaktan kaçınma kişi ve yaş, cinsiyet, eğitim ve medeni durumları bakımın- olmak üzere iki temel boyutta tanımlandığını göstermişler dan eşlenmiş 31 sağlıklı kontrol araştırmaya dâhil edilmiştir. ve dört bağlanma stilinin bu iki boyut üzerinde yapılan Onsekiz yaş altında veya 60 yaşın üzerinde olan, iç görüsü küme analizi yöntemi ile oluşturulmasını önermişlerdir. kısıtlı olarak değerlendirilen, zeka geriliği olan, nörolojik Yaptığımız çalışmada yer alan hastalar, kişileri dört bağlan- hastalığı bulunanlar ve okuma yazma bilmeyen kişiler çalış- ma stiline göre ayırdığımızda istatistiksel olarak anlamlı kar- madan dışlanmıştır. Çalışmaya alınan kişilerin demografik şılaştırmalar yapmamızı sağlayacak sayıda olmadığından ve klinik verileri kaydedilmiştir. Katılımcılara DSM-IV’e dörtlü bağlanma modeli oluşturulmamış, bağlanma özellik- Dayalı Erişkin DEB/ DEHB Tanı ve Değerlendirme Envante- leri kaygı ve kaçınma boyutlarında ele alınmıştır. YİYE’nin ri (E-DEHB) (24,25) doldurtulmuştur. Ayrıca klinisyen tara- bu şekilde de kullanılabileceği ve anlamlı sonuçlar vereceği, fından Hamilton Depresyon Ölçeği uygulanmıştır. ölçeği dilimize kazandıran araştırmacılar tarafından da E-DEHB’de 1. veya 2. bölümdeki dokuzar sorudan en az altı belirtilmektedir (28,29). Ölçeğin Türkçe geçerlik ve güveni- tanesine 2 veya 3 puan verenlerle tekrar klinik görüşme lirlik çalışması yapılmıştır (28). yapılarak DEHB tanısı araştırılmış ve DSM-IV-TR ölçütlerine göre erişkin DEHB tanısı konulmuştur. MDB ve DEHB tanılı gruplar klinisyen tarafından doldurulan Klinik Global dirme Envanteri (E-DEHB) Turgay tarafından geliştirilen DSM-IV’e Dayalı Erişkin DEB/ DEHB Tanı ve Değerlen- Değerlendirme Ölçeği (CGI-S) puanlarına göre eşlenmiştir. (24) ölçeğin standardizasyon çalışması 2004 yılında Günay Onamı alınan katılımcılara yakın ilişkilerde yaşantılar ve arkadaşları (25) tarafından gerçekleştirilmiştir. E-DEHB envanteri (YİYE) doldurtulmuştur. geliştirilirken DSM-IV tanı ölçütlerindeki 18 belirti alınarak ölçeğin birinci dikkat eksikliği (E-DEHB-DE) ve ikinci aşırı Veri Toplama Araçları hareketlilik (E-DEHB-HA) bölümü oluşturulmuştur. Üçüncü bölüm hazırlanırken DSM-IV’e girmeyen ama konu ile Sosyodemografik Veri Formu: Araştırmacılar tarafın- ilgili yapılan ve çeşitli yayınlarda sözü edilen belirtiler taran- dan hazırlanan bu veri formunda kimlik bilgileri, yaş, cinsi- mış ve DEHB ile ilişkili özellikler alt ölçeği (E-DEHB-İÖ) yet, eğitim, medeni durum, tanı bilgileri alınmıştır. oluşturulmuştur. Puanlamada birinci bölümdeki (E-DEHB- DE) toplam 9 sorudan en az altı tanesine 2 veya 3 cevabı DSM-IV Eksen I bozuklukları için yapılandırılmış kli- alınmışsa “bireyde dikkat eksikliği olabileceği”, ikinci nik görüşme (SCID-I): Ana DSM–IV Eksen I tanılarının bölümde (E-DEHB-HA) toplam 9 sorudan en az altısına 2 konması için geliştirilmiş, yapılandırılmış bir klinik görüş- veya 3 cevabı alınmışsa “bireyde aşırı hareketlilik/ dürtüsel- me ölçeğidir (23,26). Değerlendirmenin standart bir biçim- lik olabileceği” bildirilmiştir. Üçüncü bölümdeki (E-DEHB- de uygulanmasını ve DSM-IV tanı ölçütlerinin sistematik İÖ) sorulara verilen cevaplar toplanarak DEB/ DEHB ile iliş- olarak taranmasını sağlayarak tanıların geçerlilik ve güve- kili özellikler puanı bulunmaktadır. 128 Journal of Mood Disorders Volume: 5, Number: 3, 2015 - www.jmood.org E. Özten, E. A. Tufan, G. Hızlı Sayar, G. Eryılmaz, D. Aloğlu, S. Işık Hamilton Depresyon Ölçeği (HDÖ): Ölçek, Hamilton gruptan kaynaklandığını araştırmak için alt grup karşılaştır- tarafından geliştirilmiştir (30). Hastada depresyonun düze- malarında Tukey çoklu karşılaştırma testi kullanılmıştır. yini ölçer. 17 sorudan oluşur. En yüksek 53 puan alınır. 14 Sosyodemografik değişkenler ve klinik ölçek puanları ara- puan ve üzeri depresyona işaret eder. Türkçe formunun sındaki ilişki Pearson korelasyon testi ile araştırılmıştır. geçerlilik ve güvenilirliği Akdemir ve arkadaşları (31) tarafın- Güvensiz bağlanmanın yordayıcıları lojistik regresyon ana- dan yapılmıştır. lizi ile değerlendirilmiştir. Tüm verilerin değerlendirilmesinde istatistiksel anlamlılık p<0.05 güven aralığı olacak Klinik Global Değerlendirme Ölçeği (KGİ-Ciddiyet): Guy ve arkadaşları (32) tarafından, her yaşta tüm psikiyatrik şekilde tasarlanmış ve karşılaştırmalar çift yönlü olarak yapılmıştır. bozuklukların klinik araştırma amaçlı olarak seyrini değer BULGULAR rulduğu sıradaki rahatsızlığının şiddetine göre 1 ile 7 puan Çalışmaya toplam 95 denek alınmıştır. Deneklerden arasında değerlendirilir (1=Normal, hasta değil, ile 7=En 33’ü erişkin DEHB, 31’i MDB tanısı almıştır. Sağlıklı kontrol ağır derecede hasta arasında). Araştırmamızdaki DEHB ve grubu 31 kişidir. DEHB grubunun yaş ortalaması 29.6±6.8, MDB tanılı hastaların hastalık şiddetlerinin 4 (Orta Derece- MDB grubunun yaş ortalaması 32.4±9.3 sağlıklı grubun yaş de Hasta) olması şartı aranmıştır. ortalaması ise 32.1±9.1 yıldır. DEHB grubunun %75.8’i lendirmek amacıyla geliştirilmiştir. Toplam yedi değerlikli bir ölçektir. Psikiyatrik bozukluğu olan kişi, ölçeğin doldu- (n=25), MDB grubunun %80.6’sı (n= 25) kadındır. Kontrol İstatistiksel Analiz grubunda kadınların oranı %74.2 (n= 23) olarak saptanmıştır. Üç grup arasında yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim Araştırmanın planlama safhasında etki boyutu küçük düzeyi açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptan- (0.3) olan bir farkın üç grupta (df=2) Ki Kare testi ile 0.05 mamıştır. Grupların sosyodemografik ve klinik özellikleri ve anlamlılık düzeyinde ve %95 güçte saptanabilmesi için 172 istatistiksel anlamlılık düzeyleri Tablo 1’de sunulmuştur. kişilik bir örneklemin gerektiği saptanmıştır. Ancak araştır- ma için geçerli zaman aralığında 94 kişiye ulaşılabildiğinden ve İÖ alt ölçeklerinin tümünde gruplar arası anlamlı fark araştırma gücü %75 olarak bulunmuştur (33). saptanmıştır. Tukey analizi ile DE ve İÖ alt ölçeği puanları Üç grubun E-DEHB puanları karşılaştırıldığında DE, HA bakımından DEHB alt grubunun anlamlı ölçüde farklılaştıİstatistiksel değerlendirme için SPSS (Statistical Package ğı, MDB ve Kontrol gruplarının ise benzer olduğu görülmüş- for Social Sciences) 15.0 programı kullanılmıştır. Veriler tür. HA alt ölçeğinde ise MDB ve DEHB grupları benzerken öncelikle yüzdeler ve ortalamalar olarak hesaplanarak sağlıklı kontroller anlamlı ölçüde fark göstermektedir. HDÖ tanımlayıcı istatistikler şeklinde sunulmuştur. Her üç gru- puanları ise DEHB ve kontrol gruplarında benzerken, MDB bun ortalaması arasındaki farkın değerlendirilmesinde tek grubunda anlamlı ölçüde yüksektir. YİYE puanları ANOVA yönlü ANOVA ve Ki kare testi uygulanmıştır. Farkın hangi ile karşılaştırıldığında kaygılı bağlanma alt tipi puanları açı- Tab­lo 1: Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Majör Depresif Bozukluk tanılarını alan erişkinler ve sağlıklı kontrollerin sosyodemografik özellikleri DEHB (n=33) MDB (n=31) Kontrol (n=31) p Yaş (yıl) (Ort±SD) Cinsiyet (n, %) Erkek Kadın 29.6±6.8 32.4±9.3 32.1±9.1 >0.05 8, %24.2 25, %75.8 6, %19.4 25, %80.6 8, %25.8 23, %74.2 >0.05 13.1±2.1 12.4±2.7 12.8±2.0 >0.05 13, %39.4 18, %54.5 2, %6.1 18, %58.1 8, %25.8 5, %16.1 21, %67.7 8, %25.8 2, %6.5 >0.05 Eğitim yılı (Ort±SD) Medeni durum (n,%) Bekar Evli Boşanmış Journal of Mood Disorders Volume: 5, Number: 3, 2015 - www.jmood.org 129 Dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu ve major depresif bozukluk tanılı erişkin hastalarda bağlanma biçimlerinin karşılaştırılması:... Tab­le 2: Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Majör Depresif Bozukluk tanılarını alan erişkinler ve sağlıklı kontrollerin Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Hamilton- Depresyon ve Yakın İlişkilerde Yaşantılar Ölçeklerinden aldıkları puanlar E-DEHB-DE E-DEHB-HA E-DEHB-İÖ E-DEHB-TOPLAM HDÖ YİYE-Kaygılı YİYE-Kaçıngan YİYE-Güvenli DEHB (n=33) MDB (n=31) Kontrol (n=31) p 15.2±6.9 13.6±5.7 41.1±13.3 69.9±21.6 4.9±1.6 70.7±20.6 53.8±17.7 64.2±14.8 11.5±2.7 14.3±4.5 25.7±4.2 51.3±7.7 18.9±5.6 76.1±19.6 60.4±18.3 56.6±15.2 9.1±4.1 10.4±4.6 21.7±4.3 41.2±11.1 4.8±1.7 60.7±21.2 56.7±14.7 62.0±13.2 <0.001 0.01 <0.001 <0.001 <0.001 0.01 >0.05 >0.05 *Tek Yönlü ANOVA testi ve post-hoc Tukey Testi, E-DEHB-DE: Erişkin DEHB Ölçeği Dikkat Eksikliği, E-DEHB-HA: Erişkin DEHB Ölçeği- Hiperaktivite ve Dürtüsellik, E-DEHB-İÖ: Erişkin DEHB Ölçeği- İlişkili Özellikler, HDÖ: Hamilton Depresyon Ölçeği, YİYE: Yakın İlişkilerde Yaşantılar Ölçeği Tab­le 3: DEHB, MDB ve sağlıklı kontrol gruplarının YİYE ile saptanan bağlanma örüntüleri Bağlanma Tipleri Kaygılı Bağlanma (n, %) Kaçıngan Bağlanma (n; %) Güvenli Bağlanma (n, %) DEHB (n=33) MDB (n=31) Kontrol (n=31) 15, %45.5 6, %18.2 12, %36.4 16, %51.6 8, %25.8 7, %22.6 8, %25.8 8, %25.8 15, %48.4 p 0.065 Tab­le 4: DEHB, MDB ve sağlıklı kontrol gruplarının YİYE ile saptanan bağlanma örüntüleri Adım Değişken p O.R. %95 G.A. 0 1 1 1 1 1 1 1 1 Sabit Sabit DEHB MDB Erkek E-DEHB-DE E-DEHB-HA E-DEHB-İÖ HDÖ 0.01 <0.001 >0.05 >0.05 >0.05 >0.05 0.03 >0.05 0.08 0.6 37.4 02.Şub 06.Nis 02.Nis 0.9 0.9 1.0 0.8 0.5 - 10.8 0.4 - 97.2 0.7 - 8.2 0.8 - 1.1 0.8 - 1.0 0.9 - 1.0 0.7 - 1.0 sından anlamlı fark olduğu saptanmıştır. Tukey analizi ile nın (p= 0.046, r= 0.361) anlamlı pozitif korelasyon gösterdiği MDB tanılı erişkinlerin sağlıklı kontrollerden anlamlı fark görülmüştür. Buna karşılık kaçıngan bağlanma oranları ise gösterdiği ancak DEHB tanılı erişkinlerden farklılık göster- E-DEHB-İÖ puanları ile (p= 0.002, r= 0.402) anlamlı ve pozi- mediği saptanmıştır (p=0.001). tif korelasyon göstermektedir. Lojistik regresyon analizine tanı grubu (DEHB, MDB, Kontrol), cinsiyet, E-DEHB alt ölçek YİYE puanlarına göre bağlanma örüntülerinin kategorik olarak ayrımı Tablo 3’te sunulmuştur. ve HDÖ puanları dahil edilmiş ve Enter metodu uygulanmış- Üç grupta bağlanma kategorileri arasında anlamlı fark tır. Analizin ilk basamağında güvensiz bağlananların tümü olup olmadığı değerlendirilmiştir. Kaygılı, kaçıngan ve doğru, güvenli bağlananların ise tümü yanlış olarak sınıflan- güvenli bağlanan kişi sayılarına bakıldığında üç grup arasın- dırılmış, modelin ortalama uygunluğu %64.2 olarak saptan- da istatistiki olarak anlamlı faklılık saptanmamıştır. mıştır. İkinci basamakta model güvensiz bağlananların Son olarak psikometrik değerlendirmeler ve bağlanma %86.9’unu, güvenli bağlananların ise %55.9’unu doğru ola- oranları arası ilişki için korelasyon analizi uygulanmış ve rak sınıflayabilmiş ve varyansın %39.0’unu açıklamıştır. güvensiz bağlanmanın yordayıcıları lojistik regresyon analizi Modelin birinci basamağında sadece E-DEHB- HA puanları- ile değerlendirilmiştir. Kaygılı bağlanma oranları ile E-DEHB- nın anlamlı düzeye eriştiği, HDÖ puanlarının ise önemli HA alt ölçek puanları (p= 0.007, r= 0.463) ve HDÖ puanları- olma eğiliminde olduğu görülmüştür (Tablo 4). 130 Journal of Mood Disorders Volume: 5, Number: 3, 2015 - www.jmood.org E. Özten, E. A. Tufan, G. Hızlı Sayar, G. Eryılmaz, D. Aloğlu, S. Işık TARTIŞMA elde edilebilmesi için ek araştırmalara ihtiyaç duyulduğu YİYE ile bağlanma örüntüleri değerlendirildiğinde MDB söylenebilir. Depresif bozuklukların güvensiz bağlanma biçimi ile tanılı erişkinlerin kaygılı bağlanma puanlarının sağlıklı ilişkisi uzun süredir araştırılmaktadır (14-17). Eldeki verilere kontrollerden anlamlı fark gösterdiği ancak DEHB tanılı göre güvensiz bağlanmanın MDB tanısının gelişimini kolay- erişkinlerden farklılık göstermediği saptanmıştır. Üç grup laştırabileceği, gelişmiş olan bozukluğun devamını sağlaya- arasında kategorik bağlanma örüntüleri bakımından fark bileceği ve terapiyi olumsuz etkileyebileceği söylenebilir saptanamamıştır. DEHB grubunda kaygılı bağlanma puan- (18). Bizim verilerimiz de MDB tanılı erişkinlerde kaygılı ları hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri ile kaçıngan bağ- bağlanma puanlarının sağlıklı kontrollere göre daha yüksek lanma ise E-DEHB-İÖ puanları ile ilişkili bulunmuştur. MDB olduğunu ve MDB ölçek puanları ile doğru orantılı olduğu- grubunda ise depresif belirtiler ile kaygılı bağlanma puanla- nu göstermektedir. Araştırmamız kesitsel tasarımda oldu- rı ilişki göstermektedir. Lojistik regresyon analizinde ğundan kaygılı- güvensiz bağlanma ve MDB gelişiminin E-DEHB ile değerlendirilen hiperaktivite ve dürtüsellik ve zamansal ilişkisi hakkında net veriler elde edilememiştir. Bu HDÖ ile değerlendirilen depresif belirtiler ve yakınmaların ilişkiyi daha iyi değerlendirebilmek için MDB tanılı erişkin- güvensiz bağlanmayı anlamlı derecede yordadığı saptanmış lerin tanıyı karşıladıkları sırada ve tedavi sonrası remisyon ancak bulguların % 95 Güven Aralıkları 1.0’i içerdiğinden dönemlerinde bağlanma biçimleri ve puanları açısından klinik olarak önemli olmadıkları düşünülmüştür. değerlendirilmeleri önerilebilir. Güvensiz bağlanma ve Farklı yaş gruplarında yapılmış olan araştırmalar DEHB MDB arasındaki ilişkiye düşük benlik saygısı, aşırı güvence tanısı ile güvensiz bağlanma arasında bir ilişki olabileceğini arayışı ve reddedilme duyarlılığının aracılık edebileceği öne düşündürmektedir (7-10, 12). Ülkemizde de DEHB tanısı sürülmüştür (14-17). Dolayısıyla araştırmamızdaki MDB alan erişkinlerde güvensiz bağlanmanın anlamlı derecede tanılı erişkinlerin gösterdikleri atipik belirtilerin ve reddedil- daha sık olduğu saptanmıştır (13). Araştırmamızda ise geç- me duyarlılığının ayrıca değerlendirilmesi, benlik saygısını miş bulguların aksine DEHB tanılı grup ve kontrol grubu değerlendirebilmek için ölçek uygulanması halinde sonuç- arasında YİYE puanları ve kategorik olarak sınıflandırılan larımızın farklılaşabileceği ve MDB tanılı erişkinlerle DEHB bağlanma örüntüleri bakımından anlamlı fark saptanama- tanılı erişkinlerin birbirinden daha net ayrışabileceği öne mıştır. Bu bulgu kullanılan ölçeklere veya örnekleme biçimi- sürülebilir. Bu önermelerin değerlendirilebilmesi için daha ne bağlı olabilir. Nitekim Pazvantoğlu ve arkadaşlarının (13) geniş örneklemlerle ve her iki cinsiyetten deneklerle yürütü- araştırması DEHB tanısı alan çocukların ebeveynlerinde lecek, MDB tanısının yanı sıra alt tiplerin de belirlendiği ve Erişkin Bağlanma Ölçeği ile yürütülmüştür. Araştırmamız bağlanma örüntüsünü değerlendirebilmek için farklı yön- ise polikliniğe ilk kez başvuran, daha önce tanı/ tedavi alma- temlerin bir arada kullanıldığı ek araştırmalara ihtiyaç mış erişkin olguları YİYE ile değerlendirmiştir. duyulmaktadır. Geçmiş araştırmalar çevresel (ebeveynlerle ve diğer aile Araştırmamızın kısıtlılıkları arasında kesitsel doğada üyeleri ile ilişkiler) ve kalıtımsal (DRD4 polimorfizmi) olması, bağlanma örüntüsünün tek bir ölçekle değerlendi- etmenlerin DEHB ile güvensiz bağlanma arasındaki ilişkiye rilmesi, aracılık edebilecek bilişsel şemaların ve geçmiş aile aracılık edebileceğini düşündürmektedir (12, 34-36). Dola- içi ilişkilerin değerlendirilmemesi, MDB tanısının alt tiplere yısıyla örneklemimizde DEHB tanılı bireylerde erişkinlikteki göre ayrılmaması sayılabilir. Yapılandırılmış bir şekilde yakın ilişkilere ek olarak, geçmişte ebeveynler ve diğer aile DSM-IV ölçütlerine göre tanı konulması, istatistiksel gücü, üyeleri ile ilişkilerin doğası veya genetik polimorfizmler geçerli ve güvenilir ölçeklerin kullanılması, DEHB tanısının hakkında da bilgi toplanmış olması halinde farklı sonuçların yanı sıra MDB tanılı erişkinlerin ve sağlıklı kontrollerin de elde edilebileceği öne sürülebilir. değerlendirilmesi ise araştırmanın güçlü yanları arasında- DEHB grubunda hiperaktivite/ dürtüsellik puanları ile dır. Sonuç olarak araştırmamız hem DEHB hem de MDB kaygılı bağlanma, DEHB ile ilişkili özellik puanları ile kaçın- tanılı erişkinlerde kaygılı bağlanma puanlarının kontrollere gan bağlanma arasındaki pozitif korelasyon ise örtüşen göre anlamlı ölçüde yüksek olabileceğini ve patolojilere maddelere bağlı olabilir (örn. Huzursuzluk hissi, düşük ben- özgü değerlendirme ölçeklerinin puanları ile pozitif korelas- lik saygısı, kendine güvensizlik vb.). DEHB tanısı alan eriş- yon gösterebileceğini göstermektedir. Bulgularımızın ek kinlerde bağlanma örüntüleri hakkında daha net verilerin araştırmalarla yinelenmesine ihityaç duyulmaktadır. Journal of Mood Disorders Volume: 5, Number: 3, 2015 - www.jmood.org 131 Dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu ve major depresif bozukluk tanılı erişkin hastalarda bağlanma biçimlerinin karşılaştırılması:... KAYNAKLAR: 1. Egeland B, Carlson EA. Attachment and psychopathology. Attachment Issues in Psychopathology & Intervention içinde. Atkinson L, Goldberg S (Editörler). Lawrence Erlbaum Associates Publishers, Mahwah, NJ 2004; 27-48. 2. Mikulincer M, Erev I. Attachment styles and the structure of romantic love. Br J Soc Psychol. 1991;30:273-91. 3. Shaver PR, Mikulincer M. Attachment theory and research: resurrection of the psychodynamic approach to personality. J Res Pers. 2004;39:22-45. 4. Fraley RC, Shaver PR. Adult romantic attachment: Theoretical developments, emerging controversies and unanswered questions. Rev Gen Psychol. 2000; 4:132-54. 5. Hazan C, Shaver P. Romantic love conceptualized as an attachment process. J Pers Soc Psychol. 1987;52:511-24. 18.Ruiter CD, Van Ijzendoorn MH. Agoraphobia and anxiousambivalent attachment: An integrative review. J Anxiety Disord. 1992;6:365-81. 19.Elia J, Ambrosini P, Berrettini W. ADHD characteristics: I. Concurrent co-morbidity patterns in children & adolescents. Child and Adolescent Psychiatry and Mental Health. 2008;2.15. 20. Daviss W, Diler R, Birmaher B. Associations of lifetime depression with trauma exposure, other environmental adversities, and impairment in adolescents with ADHD. Journal of Abnormal Child Psychology. 2009;37:857-71. 21. Angold A, Costello E, Erkanli A, Worthman C. Pubertal changes in hormone levels and depression in girls. Psychological Medicine. 1999;29:1043–53. 6. Cooper ML, Shaver PR, Collins NL. Attachment styles, emotion regulation and adjustment in adolescence. J Pers Soc Psychol. 1998;74:1380-97. 22.Chronis-Tuscano A, Molina BG, Pelham WE, Applegate B, Dahlke A, Overmyer M, et al. Very early predictors of adolescent depression and suicide attempts in children with attentiondeficit/hyperactivity disorder. Archives of General Psychiatry. 2010;67:1044-51. 7. Clarke L, Ungerer J, Chahoud K, Johnson S, Stiefel I. Attention deficit hyperactivity disorder is associated with attachment insecurity. Clin Child Psychol Psychiatry. 2002;7:179-98. 23. Çorapçıoğlu A, Aydemir Ö, Yıldız M, Esen A, Köroğlu E. DSM-IV Eksen I Bozuklukları (SCID-I) için Yapılandırılmış Klinik Görüşme, Klinik Versiyon. Ankara: Hekimler Yayın Birliği, 1999. 8. Pinto C, Turton P, Hughes P, White S, Gillberg C. ADHD and infant disorganized attachment: a prospective study of children nextborn after stillbirth. J Attention Disord. 2006;10:83-91. 24. Turgay A. DSM-IV’e Dayalı Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Tanı ve Değerlendirme Envanteri. Toronto, İntegratif Terapi Enstitüsü, 1995. 9. Green J, Stanley C, Peters S. Disorganized attachment representation and atypical parenting in young school age children with externalizing disorder. Attach Human Dev. 2007;9:207-22. 25.Günay, Ş, Savran, C, Aksoy UM, Maner F, Turgay A, Yargıç İ. “Erişkin Dikkat Esikliği Hiperaktivite Ölçeğinin (Adult ADD/ ADHD DSM IV-Based Diagnostic Screening and Rating Scale) Dilsel Eşdeğerlik, Geçerlik Güvenirlik ve Norm Çalışması”, 40. Ulusal Psikiyatri Kongresi, 2004. 10.Finzi-Dottan R, Manor I, Tyano S. ADHD, temperament and parental style as predictors of the child’s attachment patterns. Child Psychiatry Hum Dev. 2006;37:103-14. 11.Franc N, Maury M, Purper-Ouakil D. ADHD and attachment processes: are they related? Encephale. 2009;35:256-61. 12.Storebo OJ, Darling Rasmussen P, Simonsen E. Association between Insecure Attachment and ADHD: Environmental Mediating Factors. J Atten Disord. 2013 (in press). 13.Pazvantoğlu O, Karabekiroğlu K, Sarısoy G, Baykal S, Zabun Korkmaz I, Akbaş S, et al. Erişkin DEHB ve bağlanma biçimi ilişkisi. Anatolian Journal of Psychiatry. 2011;12:274-9. 14.Carnelley KB, Pietromonaco PR, Jaffe K. Depression, working models of others and relationship functioning. J Pers Soc Psychol. 1994;66:127-40. 15. Murphy B, Bates GW. Adult attachment style and vulnerability to depression. Pers Individ Dif. 1997;22:835-44. 16. Wei M, Mallinckrodt B, Larson LM, Zakalik RA. Adult attachment, depressive symptoms, and validation from self versus others. J Couns Psychol. 2005;52:368-77. 17. Strodl E, Noller P. The relationship of adult attachment dimensions to depression and agoraphobia. Pers Relatsh. 2003;10:171-85. 132 26. First MB, Spitzer RL, Gibbon M, et al. Structured Clinical Interview for DSM- IV Axis I Disorders (SCID-I). Clinical Version. American Psychiatric Press Inc., WashingtonD.C. 1997. 27.Brennan KA, Shaver PR. Self-report measurement of adult attachment: an integrative overview. Attachment Theory and Close Relationships, Simpson JA, Rholes WS (editors). First ed., New York: Guilford Press 1998: 46-76. 28. Sümer N, Güngör D. Yetişkin bağlanma sitilleri ölçeklerinin Türk örneklemi üzerinde psikometrik değerlendirmesi ve kültürlerarası bir karşılaştırma. Türk Psikoloji Dergisi. 1999;14:71-106. 29. Sümer N. Yetişkin Bağlanma Ölçeklerinin Kategoriler ve Boyutlar Düzeyinde Karşılaştırılması. Türk Psikoloji Dergisi. 2006;21:1-24. 30.Williams BW. A Structured Interview Guide For Hamilton Depression Rating Scale. Arch Gen Psychiatry. 1978;45:742-7. 31.Akdemir A, Örsel S, Dağ İ ve ark. Hamilton depresyon derecelendirme ölçeği (HDDÖ)’nin geçerliliği, güvenilirliği ve klinikte kullanımı. Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji Dergisi. 1996;4: 251-9. 32.Guy W. ECDEU Assessment Manual for Psychopharmacology. Revised US Dept Health, Education and Welfare publication (ADM), Rockville, Md; National Institude of Mental Health 1976;76-338. Journal of Mood Disorders Volume: 5, Number: 3, 2015 - www.jmood.org E. Özten, E. A. Tufan, G. Hızlı Sayar, G. Eryılmaz, D. Aloğlu, S. Işık 33. Faul F, Erdfelder E, Lang AG, Buchner A. G*Power 3: a flexible statistical power analysis program for the social, behavioral, and biomedical sciences. Behav Res Methods. 2007;39:175-91. 34. Gervai J, Novak A, Lakatos K, Toth I, Danis I, Ronai Z, et al. Infant genotype may moderate sensitivity to maternal affective communications: Attachment disorganization, quality of care, and the DRD4 polymorphism. Soc Neurosci. 2007;2:307-19. Journal of Mood Disorders Volume: 5, Number: 3, 2015 - www.jmood.org 35. Lakatos K, Nemoda Z, Toth I, Ronai Z, Ney K, Sasvari- Szekely M, et al. Further evidence for the role of the dopamine D4 receptor (DRD4) gene in attachment disorganization: interaction of the exon III 48- bp repeat and the -521 C/ T promoter polymorphisms. Mol Psychiatry. 2002;7: 27-31. 36.Berger A. Self-regulation: Brain, cognition, and development. American Psychological Association, Washington D.C. 2011: 6190. 133