,. Jfutuftun Vstün[üğü ve İs[am Jfu~uk,u I. Hukukun Üstünlüğü Kavramı Küreselleşen dünyada birçok alanda olduğu gibi hukuk alaronda da bir kısun ortak değerlerin beniınsen­ mesine doğru bir temaytil söz konusudur. "Hukukun Üstünlüğü" kavramı da bu ortak değerler manzumesinden olarak kabul edilmektedir. Hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ve insan haldan kavraınlanyla iç içedir. 21.11.1990 tariiili AGİK antlaşması, "Kimse hukukun üstünde olanıaz": 29.6.1990 tarihli Kopenhag belgesi. "Hukuk devleti d~vletten değil bireyden yola çıkar. İnsan varlığının üstün değerini korur. Yani devlet insan içindir. insan devlet için değildir." der. Konun pratik ve teorik olarak iki yönü olup. pratikte "Hukukun Üstünlüğü" kavramı. çoğu kez açık bir adalet ilkesinin iltlali durumunda pasif elirenişi sembolize eden hu.kuki bir refleks gibi tezalıtir etmektedir. Bu. tarihte de böyle olmuştur. Osmanlı döneıniııde gerek askeri ayaklanmalarda~ gerekse elıl-i örfün yaptığı zulümlere isyan eden sivil halkın "şeriat isterüz" şeklindeki sloganlaşan ifadelerinin altında yatan gerçek, "mutlak adalet istemi" veya "hukukun üstünlü" ilkesinin hakim kılırunası arzusundan başka bir şey değildi. Günümüzde de kuvvetler aynlığı ilkesinin veya yargı .bağımsızlığuun zedelerunesinde, ya da hukukun siyasallaşması gibi durumlarda, veyalmt da açık bir insan haklan ihlali durumunda benzer bir hukuki refleksin oluştuğunu müşahede etmekteyiz. "Hukukun üstünlüğü" kavranurun teorik yönüne gelince, bunun doğal hukuk öğretisiyle yakın bir iliş­ kisinin olduğu görülmektedir. İnsarun yaradılışı ve tabiatı itibaoyla bazı ezeli ve evrensel haklara salıip oldugu düşüncesine dayalı dolan doğal hukuk ö~tisine göre. doğal hukuk. düşünen aklın insan doğasından çıkardığı (belki de Tannrun insan doğa~ına yerleştinniş olduğu) * Doç. Dr., Çukurova Oniversit.esi İl3hiynt Fakültesi 252 Nasi ASLAN* yasalardan ibarettir. Doğal hukuk ve ona dayanan doğal haklar öğretisi özellikle Jolın Locke' da (1632-1704). siyasal iktidan sırurlama düşüncesini haklı göstennek için başvurulan bir araç olarak işlev göm1üş alınası bakımın­ dan modem anayasacılık ve hukuk devleti kavranuna da esas teşkil etıniştir. ı Lock'a göre. insaniann "doğa ~uru­ mu"unda saltip olduklan doğal haklar (başlıca hayat, özgürlük ve mülkiyet haklan) kişilere devlet karşısında korunmuş bir özel alan sağlamaktadır. Bir başka ifade ile insanlann doğuştan salıip olduklan bu haklan, değil lıüküınet parlemento bile ihlal edemez. Siyasal iktidann bu temel ve vazgeçilmez birey haklannı sistematik olarak çiğnemesi durumunda. bireylerin "direnme hakkı" doğ­ maktadır. Locke'in bu görüşü. 1789 Fransız İnsan ve Vatandaş Haklan demecillde bulunan "zulme karşı direnme hakkı" şeklinde teorik ve alılaki bir ilkeye dönüşmüştür) Çağuıuzda da doğal hakiann devrum mahiyetinde -~ olan insan haklan öğretisi. hukukun üstünlüğü düşüncesinin hakim kılınınasında en etkin esaslardan birini teşkil etmektedir. Bu esasa dayalı olarak, devlet karşısında bireylere güvenceli ve dokunulmaz bir alan tarunarak iktidarın tasarruflanrun sırurlandırılması gereği üzerinde duruJınaktadır. İnsan haklan düşüncesi, günümüzde milletlerarası caıniada gördüğü teveccühüu neticesinde "hukukun üstünlüğü" ya da "hukukun hakim kılırunası" prensibinin önemli bir ayağını oluştunnak­ tadır. Sonuç olarak, doğal hukukun, insanoğlunun adaletin mutlak bir standardım aramasının ürünü olduğu kabul edilince, "Hukukun Üstünlüğü" ilkesiııin de felsefi bağlaında bu öğretiyle yakın bir ilişkisinin olması tabiidir. Diğer taraftan "Hukuk devleti" kavraııurun. son 1 Mustafa Erdo~an, Anayasal D~ıııokmsi . 3. Baskı. Siyasal Kiıabevi, Ankara, 1999, s. 10 2 Adnan GO riz, Hukuk Felsefesi. 4. Baskı. A.Ü.H.F. Yayın lan. Aııkanı, 1996, s. 206 JOURNAL OF ISLAlvliC RESEARCH. VOL: 14, NO: 2. 2001 HUKUKUN ÜS'fÜNLÜGÜ VE İSLAM HUKUKU yüzyılın en etkili fıldr akımlanndan olan Liberalizınin mihenk taşını oluşturduğunu hatırlatınakla yetineceğiz. Günümüzde "Hukuk Devleti" kavramı . "Hukukun üstünlüğü" kavramıyla eşanlaınlı kullanılmaktadır. Bu iki kavramdan her birinin. Kıta Avrupa'sı ve AngioSakson gibi değişik hukuk çevrelerince kullanılınası ve bu çevrelerin geçirdiği siyasi tecrübelerin farklılığından hareketle ayn anlaın taşıdığını bel.ijten yazarlar olmakla beraber3 genel kanaat bu iki kavram arasında büyük bir farkın olmadığı yönündedir. Hukuk devleti ya da hukukun üstünlüğü kavraıru, en anlamda, bütün fertlerin hukuk kurallanna uyınasıru ve bu kurnHar tarafından yöneilimesini ifade eder. Oysa siyasi ve hukuki teori bağlaırıında. bu kavraıtı dalıa dar anlamda kullanılmakta olup. buna göre hukuk devleti. devletin hukuki kurallara uyması ve bu kuraHarca yönetilınesini ifade eder. Geniş anlamda hukuk devleti mefhwnunun hakim olması. devletin keyfi işlemlerine karşı güvence teşkil eder. Buradaki "keyfilik" kavramı hukukun üstünlüğünü belli kişi ve züınrelerin üstünlüğünden ayırnn önemli bir kavramdır. Böylece hukukun üstünlüğü "genellik" ve "adalet" i sağlayarak keyf'ıliği yok euneyi runaçlayan bir ilkedir.4 geniş Böylece "hukuk deyleti" ya da "hukukun üstünlüğü" kav~yla daha çok hukukun adil olarak uygularınıası kasted.ilmektedir. Çünkü "adalet" hukukun esasını teşkil etmekte olup, fertler arası ilişkilerin düzenlenınesinde "adalet ilkesi" olarak tabir olunan bu ilke, devletle birey ilişkisi ve bundan doğan sorunlara uygulandığında "hukuk devleti ilkesi" olarak adlandınlmaktadır. Bir başka ifade ile devlet-birey ilişkisindeki "adalet" "hukuk devleti" olarak tarumlarunaktadır. s Bu anlayışa göre "adalet" kavraırıı ve buna dayalı "hukukun üstünlüğü ilkesi" "hukuk devleti" ilkesine nazaran daha geniş bir içeriğe saltip gözükmektedir. 3 Sami Selçuk, Konuşnı:ı .. 1999-2000 Adli Yılı açış konuşması. Ankar.ı. Liberte. 1999. ss.35-38: Hüseyin Hatemi'nin de belirttiği. "hukuk Devleti" ka\·r.ınıı 19. YOzyıl başlarında ve ilk defa Alııuın Imktık çevreluinde telaffuz edilmiş olup, Köbler. bunu şu şekilde tanımlar: "Hukuk Devleti, bi linçli olnrnk hukukun gerçddeştirilnıesi onıacuıa yönelik olar:ık kunılnıuş ve örgütlenmiş devlettir. Ona göre Hukuk devletinin şekli ve maddi anlamları olup şekli kıstaslan şöyk belirlenir: Devlet gücü huk'lıkn \'e kanuna bağlaıııııış, bunlarla kayıt­ laMUŞ ise ve devletin tasamınarı bağımsız nıalıkeıııelerce gözden geçirilebiliyorsa, kanun yollanııu başvunna imkanı varsa bütün bunlar şekli açıdan hukuk devletinin varlığuu gösterir. Maddi bakııııd:ın ise Huk'llk Devleti, k:ııııu gOcOnOn "adalet"i icra Ye gerçe.kleştimıe yükünıü altında olduğu devleıtir. Bkz. ~öbler, Juristisches \Vörterbuch. 4 Auflage, 1\lünchen 1986; .Hüseyin H:ıteıııi, Hukuk Devleti Öğr~tisi, işaret yayın lan. Istanbul 1989, s. 19 4 Zolıtü Atsl:ın, "Devletin Hukuku, Hukuk Devleti ve ÖzgOrlOk Sark:ıcı". Doğu B:ıtı. Sayı 13. Ankar:ı 2000. ş. 77 5 Alunet Ulvi Türkbağ, Postmodernile ve Huk'ltk Idealleri; Adnl.:ı. Hukuk Devleti". Doğu Batı. Sayı 13. Ankara 2000. s. 203 İSLAMI ARA.STIRMALAR DERGİSİ, CİLT: 14. SA YI: 2, 2001 Anayasamızda da "hukukun üstünlüğü" kavramı kullarulmamakla beraber "hukuk devleti" kavraım ve bu ilkenin değişmezliği 2. ve 4. maddelerle teminat altına alınınıştır. ll. madde ile de Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı dile getirilıniştir. Gerek 1961 ve gerekse 1982 Anayasalan umumi anlamda "hukukun genel ilkelerine bağlılıktan" söz etıneseler bile-ki bununla hukukun üstünlüğünün gerekleri malıiyetinde olan hiçbir hüküm içermedikleri aniarnını kastetmiyoruz- 1961 Anayasasının 132.ve 1982 Anayasasırun 138. maddeleri bu ilkelerin hakim tarafından kullanılabileceğini ima etmektedir. 1982 Anayasasırun 138. maddesine göre "hakimler... Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vİcdani kanaatlerine göre hüküm verirler". Burada, Anayasa ve kanunun yanında "hukuk"tan aynca söz edilmiş olması salt kanuncu anlayıştan öte. hukukun üstünlüğü ilkesine atıfta buJunma şeKlinde algılanabilir. Buna göre her hakim, hükmünde anayasa ve kanun gibi yazı lı hukuk kurallarının yanında gru açıdan hukukun genel ilkelerini de gözetınek durumundadır. doğrudan Konunun İslam Hukukundaki yerine gelince, lafız olarak İslam Hukukunda "hukukun üstünlüğü" kavrnnunın yaygın bir kullarunu olmasa da Kur'aıt ve Sünnet'te hukukun üstünlüğü ilkesine referans teşkil edebilecek pek çok nass bulunmaktadır. Bu temel referanslara dalıa sonra temas edeceğiz, ancak burada İslaınl literatürde "hukukun üstünlüğü" mefhuınuna tekabül edebilecek "mutlak adalet" anlayışından söz etmek istiyoruz. Biz bu kavraııun kapsam ve içerik itibanyla ,;hukukun üstünlüğü" kavraınından daim geniş olduğunu düşünüyoruz. Batının "adalet" kavrnııu yerine "hukukun üstünlüğü" kavrarrum tercih etinesinin bazı nedenleri olabilir. Bir kısım batılı filozofun görüşlerinden de anlaşılacağı üzere "adalet" kavraırıı göreceli bir kaYraıu olup onun içerik ve tarunu düşünür ve düşünce sistenline göre değişmektedir.ô Oysa İslam'daki adalet anlayışının belli bir kısun objektif ölçütlerle nesnel bir yapıya saltip olduğunu, istikrar ve kararlılık itibarıyla da mutlaklık ve kesinlik arzettiğini söyleyebiliriz. Kur'an'a göre adaletin ölçüsü yahut dayanağı Hidayete hakk sayesinde uJaşılabileceği gibi, adalet de ancak hakka tabi olmakla sağlarur. 7 Şu ayetler bu gerçeğe ışık tutmaktadır: "Yarattıklanıruz içinde daima hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir millet buJunur. (A'raf7/l81); "Musa'nın kavminden de Jıakka götüren ve o hak ile adaleti tatbik eden bir topluJuk vardır. (A'raf 7/159) Böylece hak ve bakkaniyetin hakim kılınınası esas olup Kur'an, kayıtsız bir çoğunl.uğa tabi Jıakkaniyettir. 6 Bkz. Anıl Çeçen, Adal~t 1\.avr:ııııı. 2. Baskı. Güııdo!ıuı Yayınları, A.nknnı 1993. ss. 83-188 7 Mustafa Çağrıcı, "Adalet" ıı;d .. DlA, d , s.342 .· NASİASLAN olmarun da gerçeğe ulaşınada bir ölçü olmayacağım beyan eunektedir. (En'aın 6/1 lG) Noınan Barry'n.in de belirttiği gibi "Yine de İslam'da sırf sayısal olarak anlaşıl­ ınamak kaydıyla "demokratik" bir unsur vardır: esasen şfırii. Peygamberin Medine'deki yönetim.in.in önemli bir özeliği idi. Yöneticinin vatandaşların kanaatlerini göz önünde bulundurmak gibi bir yükümlülüğü buluıunak­ tadır. Bu. çoğunlukçuğun mekanik yöntemlerine indirgenemez ise de hükümetin bir şekilde nzaya dayanınasım temin eder. "S gerek idari alanda ve gerekse yargı ve yasaırın alanlannda "şfmi kurumu" gerçeğe ulaşma yolunda bir araç mesabesinde olup çoğunluğun egemenliği ifade için değildir. Kur'an'da adaletin. ihsan anlayışı ile desteklerunek suretiyle ahlaki bir zemine otunulduğunu görmekteyiz. Konuyla ilgili ayette şöyle buyurulınaktadır: "Allah. adaleti. ilısaru. akrabaycı venneyi emreder. falışıi (edepsizlikJen) dan. ınünker (fenalık) den ve bağy (azgınlık) den ıneneder... " (Na !ıl 16/90) Bu iki kavram arasındaki bağa işaret eden isfelıani. şu taıumlamayı yapar: "Adalet iyilik ve kötülükte denk ve eşit davrarunak: ihsan ise iyiliğe daha fazlasıy la. kötülüğe ise daha azıyla karşılık vermektir. Yine adalet. borcunu vennek. alacağım istemek. yüküınlülüğünü yerine getirmek ve lıakkııu alınaktır. İlısan ise borcundan daha fazlasım vennek, alacağından daha azına razı olınaktır".9 Yukandaki ayetin tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır da bu iki kavrnın üzerinde dunır ve şu tahlillerde bulunur: "Adalet. her şeyi layık olduğu yere yerleştinnek, hakkı yerine koymaktır ki haksızlık ve zulınün zıddıdır. Adl (adalet). insaf ve hakkaniyet ve istikamet ınefhuınlannı içine alan bir denkleştinnedir ki: ternzinin dili gibi ifnıt ile tefrit arnsında birleştione noktası. iki tarafınd,a denkliği bulundurun bir denl<Ieşıneyi ifade eder. Bundan dolayı adalet ve adalet düsturlaruıa nıizan dendiği de olur" .ıo Nitekim şu ayette de bu noktaya işaret edilmektedir:" Andolsun biz elçileriınizi açık kanıt­ larla gönderdik ve onlarla beraber kitabı ve adalet ölçüsünü indirdik ki insanlar adaleti yerine getirsinler" (Hadid 57/25) Elınalılı, ilısan kavnıınıyla ilgili olarnk da. ilısan'ın iyilik etmek anlamındaki yaygın kuJiammırun yaıunda, Cibri.I hadisinde 11 de işare.t edildiği gibi "ilısan" bir görevi en güzel tarzda yapmak1l demek olduğunu belirtir. Bu iki kavrnın arasındaki bağdan hareketle 8 N. Barry. "Sivil toplum Din v~ Islam" Lib~nıl DfL~ünc.:, Sayı 12. Ank:ır.ı. 1998. s. 90 9 Ragıh <!l-lsl'c:hani, el-l\·!Olredıit". "Adi" ve "Hnsn" md., Kalıraınan Y:ıyınlan, Istanbul 1986 !Oeımalılı Hanıdi Yazır. Hak Dini Kur'an Dili, c. V, s. 3117 adaletin ancak ilısanla yani görevlerin en iyi söyleyebiliriz. İslam adalet anlayışında denge esas olup -adalet, genellikle verilen ile lı<ık edilen arasındaki dengeyi ifade eder. Bu denge bazı hallerde eşitlikle gerçekleşir, ancak adalet eşitlik değil dengedir. Diyet ve tazminat yoluyla adaletin sağlanmasında da denge esası gözetilir. 13 Bu husus. "...ve şayet lıüküın verirsen arnlannda kıstiadalet ile lıüküın ver. Çünkü Allalı adil (ölçü ile lıüküın veren) leri sever." (Maide 5/42) mealindeki ayette de vurgulanmaktadır. Çünkü Nadir kabilesi. kendilerinin Kurnyza kabilesinden daha şerefli olduklarını ileri sürerek. bu üstünlükleriıı.i aralanndaki katil olaylanyla ilgili diyet ve kısasa da yansıtmak istediler. Zikri geçen ayet, on.lann bu isteklerinin kabul edilemez olduğunu açıklayanık diyet ve kısa s meselelerinde denk ve adil davrnnılınası gereği ne vurguda bulurunaktadır. ı4 Zim daha sonra inen "... yoksa calıilin:e hükmünü mü anyorlar?" (Maide 5/50) mealindeki ayette daha önce vuku bulan cıdil olmayan uygulaınaları arzu edenler kınaıunaktadır. Çünkü Yalıudiler had cezalannı zayıf ve fakiriere uyguluyorlar. güçlü.,ve zenginlere uygulaımyorlardı. Onlann bu davraruşlan calıiliyye uygulaınalanna benzetilınektedir.l 5 Adalet. Kur'an- Kerim'de "kıst" terimi ile de ifade olup (Maide 5f.ı2: Hadid 57/25) "kıst kelimesi, adi, hisse, pay. ornn, ölçü ve miktar anlamianna gelmektedir. Adalet ölçeği olan ıniz.an da "kıst" diye isiın­ Ieııdirilmiştir. 16 Bilindiği üzere objektiflik ölçüsü ve Kur'an'da da ölçülerin en sıhhatli ve ınazbut olaıu için kııJianıtan "kıstas" terimi (İsrn 17/35: Şuara 26/ 182) "kıst" ile aynı kökten gelmekte olup. bu da adaletin objektif esasiarn bağlanınası gereğine işaret etmektedir. edilmiş - Kur'an'da valıye dayalı doğru öğreti ile "kıst" arasında ilişki kurulmakta ve kıstiadalet ölçüsü peygamberlerle birlikte gönderilen kitap ve mizana bağlaıunaktadır. Çüııkü valıye dayalı doğru öğreti alımıdan adil davrnnnıaıun ölçüleri bilineınez.l1 Bunun için AJlalL Kur'an'da çiğnennıenıesi gereken bir kısım hadler ve ahlaki sınırlan beyan ederek bunlan, uyulımısı gereken pozitif hukukun da değişmez esaslan kılnuştır. Nitekim Allalı'ın Tevraı ve İncil'de indirdiği hükümlerle lıüknıetmeyen -yani mevcut/pozitifhukuku adil bir şekilde uygulamaktan kaçınan­ yahudi ve lınstiyanların bu tuttunlan Kuranda şiddetli 13 Hayr.:ttiıı K:ır:ıııı:ııı, "Adıılet" ıııd .• DİA, c. I. s.343: "Çocuklanmza v.:rdikl<!riııiıde adil davraııııı". (13uhari. Hib<!. 12) ııı<!aliııdeki Ünılis't~ is.: knstedileıı :ıdal~t eşitlik!.! g~rçekleşir. 14 Kıırtubi. Ebiı Abdiilah l\lııhaııım~ıl b. A.hııı.:ıl, ei-C:i.ıııi' li Alıkilini'l· Kıır':iıı, Danı'l-Hndis. Knhire 1994, c. VI. s. 182 ll Had isı.: ilısan "Allah' ı görüyonııuş gibi ona kulluk ,.~ ibadet e und>" olarak ı:ıııııııl:ıııınakıaılır. Bkz. Bulıari. lınan 37. Müsliın. lman. 57 15 Kurtubi. a.g.e .. .:. VI. s.205 12y:ızır. a.g.ı: .. .:.\". s.3117 17 H:lıı:ıni. a.g.e.. s. 102 254 şekilde yapılmasıyla gerçekleşeceğini l6 .:1-Müııciıl d-Ebc~di. 9.Bnskı. D:inı'l-1\·l.:şrik.. BeynıL ıy.. s.798·799 JOURNAL OF ISLAlvfiC RESEARCI-l VOL: 14. NO: 2. 2001 -ı HUKUKUN ÜSTONLÜGÜ VE İSLAM HUKUKU (Maide 5/44-47) Allah'ın indirdiği esaslarla hükmetmeyen Yahudi ve lınstiyanlann bu davraruşlan küfür, zulüm ve fısk/inanç adalet ve alıla- · ki değerlerden sapma olarak değerlend.irilınektedir. Söz konusu ayellerin nüzul sebepleri k.-utsal kitaplanndaki hükümleri uygulamayan elıl-i kitaba özel olsa da, hükümler genellik ifade edipıs· müslümaniann da -hukukun neliği bir tarafa- mevcut hukuku tatbik ederken Allah'ın indirdiği hüküın (adalet ilkesi) )le hüküm venueleri üzerinde ısrarla durulınaktadtr. Netice olarak ister "hukukun üstünlüğü" ilkesi diyelim. ister "mutlak adalet" diyeliın İsianti referanslar, bunun en önemli ölçütlerinden biri olarak "uygulaınarun" hukukun genelliği ilkesi içerisinde ıti.J.ratlbirlik arzetmesini ve eşit bir şekilde tatbik edilmesini gerekli gönnektedir. bir şekilde eleştirilınektedir: Yukanda izalıa çalışi.J.ğunız hususu. pozitif hukuk gerekir. Pozitif lıukuk açısından adalet, var olan hukuk ile değerlendirilir. Buna göre hukukun en iyi biçiınde uygularunası adaletin gerçekleşmesini sağlar. Yürürlükteki hukukun gereği gibi uygularunası adalet demektir. Her hukuk düzeni kendi adaletini kendi kuralları aracılığı ile gerçekleştirir. Böylece pozitif hukuk adaletin, göreli/sübjektif olduğunu beniınse­ mektedir. t9 Buna karşı yer, zaman. sırurve şart tanunayan "mutlak adalet" anlayışı adale6n hak, görev ve eşitlik gibi evrensel ilkeleri temel alınasım gerektirir. Bu evrensel ilkeler ise yer ve zamana göre değişmez. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), temel hak ve lıürriye!lerden faydalanma açısından bütün insaniann tarağın dişleri gibi eşit olduklarını beyan ederken:ıo kamu görevleriılİn paylaşınundu bu eşitlikçi anlayış terkedilıniş, yerine "kıst" (oran ve liyakat) adaleti esas alınarak işlerin elıline verilmesi (Nisa .f/58) ilkesi beniınsenntiştir. Çünkü bilenlerle bilınevenler bir tutulaınai. (Züı:ner 39/9) Eski Yünan felsefesinde de bir çok düşünür bu görüşü benimsemiş ,.e bunun eşitlik ilkesiyle çelişmediğini izaha çalışnuşlar­ dır. ~ı İslam Hukuk Düşüncesi'ndeki "kıst adalet"l"liyakat anlayışından ayımıak ilkesi" günümüz hukuk felsefesinde "dağıucı adalet kuranu" şeklinde ifade edilmekte olup bu teoriye göre değişik olay ve bireylerin varlığında, her olay ve herkesin eşit bir işleme değil, tarn tersine değişik işleıniere tabi tutulması. ancak ayru durumda olanlara eşit olarun verilmesi eşitlik düşüncesine uygun düşecektir. Burada söz . konusu olan eşitlik. salt ve aritmetik bir eşitlik olmayıp bireylerin ihtiyaç. yetenek ve imkanianna uyan orannlı bir eşitliktir. 2 ~ İslam. değişik ölçütleri belirten adalet ilkelerinden!l birini kabul. diğerlerini reddetme yerine şartlara göre eklektik bir a~ayış ortaya koyar. Mesela temel lıaklaıdan faydalarunada "herkese ayıu şeyi/eşit­ likçi";. kaınu görevlerinin dağılunında "herkese liyakatine. göre": daha fazla nimetlerden İstifadede "herkese ortaya koyduklanna göre/el-lıarıic bi'd-d~ımin (nimet külfet oranınca)": meşru kazanım ve ınükteseplerde "herkese yasal hakianna göre": örf ve şartiann geliştirdiği yeni durumlarda da ınaruf gereği "herkese ihtiyaçlanna ve sosyal konumuna göre" verıneyi yeğleyerek "hukukun üstünlü~ıü " kavramını dengeli ve gerçekçi bir anlayışa dayandınnaktadır. IL Hukukun Üstünlüğü İlkesinin Dayandığı Temel Referanslar "Hukukun üstünlüğü" ilkesinin günümüzde doğal hakiann devamı mahiyetinde olan insan haklan eksenli bir öğretiye dayandığını yukarda açıklanuşi.J.k. Burada ise İslam boyutunda konuya temel teşkil edebilecek referanslar üzerinde dunuak istiyoruz. Hukuk bağianunda İslam'ın gayesi. her insana hakkını verınek ve bu hakkı_ diğerlerine karşı korumakur.:ı.ı Hayat hakkı. mülkiyet hakkı ... gibi günümüzde temel insan hak ve hürriyetleri olarak fonuüle edilen hususlar. daha önceki ilalıi dinlerde olduğu gibi İslam'ın da öncelikli olarak gözettiği temel hedefleri arasında yer almaktadır. Çünkü İslam. dinin. carun. malın. aklın (düşünce ve fikir hürriyetiıtin) ,.e ırzın (nesil ve ailenin) muhafazasını. "zarüri" olarak korunınası gereken temel değerler manzumesinden saynuşlır.:ıs 18 Hnıenıi, n.g.e .. s.l04 19 Aıul Çeı;en, a.g.e .. s.124 20 ~lüuak.i el-Hi ndi. 1\:~nzii'I-Uııuu:il, c.IX. s. 38 21 Plaıoıı (ıııö. 4227-347) devleti yönetecek kinıs.:krin, soylu veya zengin olııınlanııı değil bilge kişi olıııalanııı isteyerek, yöııeıi.:ilikte liyakat csasııı ı şart koşınaktııdır. Aristo (ıııö.384-322) da "dağıtıcı" ve "deııkleştirici" adalet ka\Tnmlanııı birbirinden ayırarak, herkesin s:ılıip olduğu yetenek ve toplum içindeki konııımuıa gör.e şer.ef ve maliann payl~ııııındmı farklı oranlarda istifude edeceğini belirtmiştir. Dolayısıyla Aristo d:ı. oran adaletini benimsemiş ve insanların eşitsizlikleri oranında eşit pay alnıalarını savunıııııştıır. Buna gör.:, eğer insanlar eşit y.etenekte değilse, onlara eşi tımınınele yapıl­ nıası eşitlik ilkesinin ihlnli aııl:ıınınn gelir. 1\:nııııı göre\•lerinin d:ığıtılııııısıııda da kişikrin sahip olduğu yetenekierin (liyakatiıı) dikkate ulınıııası da bu anl:ıyışııı bir gereğidir. Bkz. Gnriz. a.g.e.. s.l67,174: Çe<;.:ıı. a.g ..:.. s. 95-100 iSLAMİ ARAŞTIRMALAR DERG!Sl. CİLT: 14, SA YI: 2. 2001 L Mustafa Erdoğan'run da belirttiği gibi, "şu halde insan haklarına salıip çıkmak hususunda özel olarak müslümanların da herhangi bir problemi bulunmamak 22 Bkz. Vecdi Aral. Hukuki Dc~er Olar.ık Adalet" Çağd:ış Hukuk telselesi ve Hukuk 1\:ur.ııııı lnc<!kmderi. Alkını Yayın.:vi. Istanbul 1997. s.355: Ç~çeıı. a.g..:., s.35-36 23 Süz konusu adalet ilkeleri hakkında geniş bilgi için bkz. Chaini P<!rdımuı, "Yeniden Sonışııırulaıı Adalet". o;c,·. i\·lııraı Oııdcnıımı. Çağdaş Hukuk Fd~clesi ,.e Hukuk 1\:ur:ııııı İnccleıııcleri. s.389 24 Zuh:ıyli, i\luhaııın.ı~d. T:i.rilııı'I·K:ız:ii'l-fsl:inıi. D:ını'l-Fikr, Dınıe.~k 1995. s.24 25 Ş;itıbi. Ebiılslıak (ö. 790 H.), d-:-ıuv:if:ık:it li ll~iıli'I-A.Iık;iııı. D:inı'l· Fikr. ıy. yy.. di. ~.3·4 255 . 11 ,. / NASl ASLAN gerekir... müslümanlar için de doğru olan bu konuda -bir kısnu haklı olan- politik önyargılann etkisinden sıynlarak "insan onuru"nun İslam'ın da temel irısani değeri olduğunu haurlaınalandır. Keza batılı insan hakları teorisinin genellikle dinden bağımsız olarak -laik bir temelde- meşrulaşunlınası da müslümanlan bu konuda çekingenliğe hele karşıtlığa itıneınelidir... müslümanlar da pekala ilahi doğal hukuk gibi gerekçelerle insan baklan nı teıuellendirebilirler... ":!6 Nonnan Barry de ".. .İslam, doğal hukukun altiald icaplarına uyma konusunda en az Hnsliyanlık kadar kesindir."27 diyerek benzer ifadeler kullanmaktadır. Burada hemen şu kadanın belirtelim ki İslam, valıye dayalı ve tahrif edilmeıniş bir öğreti olması hasebiyle onun. ilahi doğal hukuk düşüncesine Hnsıiyanlıktan daha yakın olacağı ınuhak.l(akur. Nitekim pratikte de böyle olmuş olup. İslam hukukçulanrun masialıata dayalı verdikleri hüküınlerde. insanın özünde bulunan ve İslam'ın genel ilkeleri ile somutlaşan hak ve adalet düşüncesinden hareket etlikleri görülmektedir. İslam'ın. ."hukukun üstünlüğü ilkesi"ne temel teşkil edebilecek en önemli prensibi insan merkezli "hürriyet" ilkesidir.:!s İnsan merkezli diyoruz çünkü Allah ademoğlunu değer itibaoyla en şerefli bir varlık olarak tanıınlanuş ve diğer varlıklann bir çoğundan üstün kıl mJ ştır. (Bkz. İsm 17170) İslam, hiçbir dini inanç ve pratiğin zorla benimsenmesi ve uygulanması taraftan olmayıp; bu hürri~·etçi tavnn kendi lehine yorumlanarak, bunun dini bir totaliteryenizıne dönüşmesini de tasvip etmez. (Bkz. Krui:n1n 109/6) Böylece İslaıJI, dlıü bağlılık ve mensubiyetlerin korunmasından yana olmakla beraber; gerek kendisinin ve gerekse diğer dinlerden herhangi birinin, bir diğerine talıakküm etmesini de yeğlemez. Dalıa açık ifadeyle İslam'ın kendi düşünce ve değerlerini müntesipleri dışındaki insanlara zorla beniıusetıne ve uygulatma yönünde -antideınokratik- hiçbir talebi yoktur. (Bkz. ~akııra 2/256) Bu durum teori boyutunda kalınanuş. hukuk uygulamalannda da varlık alaıu bulmuş ve gayrimüsliınlere kendi aralannda dini lıukuklannı uygulan1a hususunda kazili muhtariyetiyargısal özerklik ıanınıruştır. 29 İslaın. insan haklannın mihenk taşını oluşturan "ha26 l\I.Erdo!\an. "lns~n Haklarına K:l\'r.ınısal Bir Yaklaşuıı" Liberal Düşünce, c.lll. Sayılı, Ankara. 1998. s.l::! 2? B:tıT)', :ı.g.m .. s. 90 28 islam'ın kOlelik sistemini bir kısım suçl:ıra karşılık önerdiği keff:ıretlerle her fırsnıı:ı kaldırınayı hedeOediği biliımıekte olup bugun bu amaca ulaşılıııış olmasında onun büyük payının olduğu da bir gerçektir. 29 Geniş bilgi için bkz. Hayr.miıı Karnıııuıı. Mukayeseli İslam Hukuku. Nesil Ynvınları. lsınııbııl 1991. c. III. s.298·302: !vf. Akif Aydın. fslııııı ve o:~ııı:uılı Hukuku Am~tımıa ları, İz yayınları, istanbul. 1996. s.233-234 256 yatın dokunulmazlJğı" esasıru mutlak olarak beniınse­ mekte ve güvence altına almaktadır. Konuyla ilgili olarak Kur'anda şu hüküınler yer almaktadır: "Haksız yere Allall'ın yasakladığı cana kıymayıruz." (En'am 6/151): "Kim katil olmayan ve yer yüıünde fesat çıkannayan bir kişiyi öldürürse bütün insanlan öldürmüş gibi olur, kim de bir kimsenin bayatını kurtarusa sanki bütün insaniann hayatını kurtarmış gibi olur." (Maide 5/32) Bu ayetlerde, müsliın-gayriınüslim. erkek-kadın ve hür-köle ayınnu yapılmaksızın ınsan lıayatırun dokunulmaz olduğu açık bir şekilde vurgulanınaktadrr. İslam, müslümacılann olduğu gibi ülkede yaşayan gayrimüsliın azırılıklann da hak ve hukukunun korurunasına büyük önem venniş ve teminat altına alınmasım sağlamıştır. Hz. Peygaınber (s.a.v): "Kim bir zinutılyi haksız yere öldürürse Cennetin kokusunu dahi bulaınaz."30. buyunnak suretiyle konunun lıassasiyelini dile getinnektedir. İslam Hukukunda. genelde hak ve ödevler arasında simetrik bir bağ alınakla beraber. özellikle yukarda sözünü ettiğimiz hayal ve mülkiyet haklan gibi temel lıaklara saltip olma lıususu -usul aliınlerince "vüg,ub elıliyeti" olarak taruınlanınış- yükümlülüklerden bağım­ sız. sııf insan olınaınızdan kaynaklanan baklanmız olarak telakki edilmiştir. Bu haklardan yararlamna. Batı Hukukunda doğumla başlarken İsianıhukukunda doğuın­ dan önce cenin döneminde başlamaktadır. ill. Hukukun Üstünlüğü İlkesinin Şekli ve Maddi Gerekleri "Hukukun üstünlüğü" ilkesinin egemen kılınınası için gerek fonuel olarak, gerekse maddi olarak belirli ölçütlerin bulurumısı gerekir. bu ölçütlerden birisi günümüzde üzeri?de . sıkça ~-urulan "an~~asa~ılı~" km~~nudır~ Anayasacıltk, "sınırlı devlet" demek olup bunun asli fonksiyonu keyfi yönetimin tersine. siyasal yönetimi hukuki yoldan sırurlaınaktır. Bir başka ifadeyle anayasal devleL devielin hukukla ~ağlı bir devlet olarak, hukuk devieli olarak kurulması gereğini ifade eder. Dolayısıyla "anayasa! devlet" ile "hukuk devleti"nin amacı temelde aynıdır. Çünkü anayasa yapmanın amacı, devleti sınırla­ mak, yönetenlerin hukuka ve kurallara uymasuu temin etmektir. Dal1a açık ifade ile anayasacılık devletin asli işlevlerinin farklı organiara dağıtılınasının yamnda. temel lıakların anayasal olarak tanınıp. güvence altına alın­ masını ve bunlann nihai güvencesi olarak da bağımsız ınaltkemelerin kurulmasını gerektirir. Bu itibarta "anayasa! devlet" ile "anayasaya saltip olan devlet" birbirinden farldı şeylerdir. Yazili kuralJan olan her devlet · hukuk devleti olamayacağı gibi, anayasası olan her devlet de anayasal devlet değildir. Hukuk devleti bir ideali. 30 Bulıari. Diydt, 30 JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH; VOL: 14, NO: 2, 2001 HUKUKUN üSTONLüöü VE iSLAM HUKUKU anayasal devlet kavranu ise bit resıniyeti çağnştırsa da anayasal devlet. anayasarun bireylerin dokunulmaz alan7 lanru korumak üzere siyasal yönetiın üzerinde etkin bir sınır olarak işlev gördüğü devlettir. Bir ülkede anayasa bu fonksiyonu gönnüyorsa ve sadece devletin teşkilat yapısım gösteriyorsa. o qlkede anayasallıktan söz edileınez.3 1 Burada anayasarun maddi yönü de önemli olup bir anayasa nitelik olarak ne denli evrensel esaslar içeriyorsa. hukukun üstünlüğü ilkesine o denli. hizmet edecektir. Böylece anayasa. adaletin maddi ve şekli olarak de önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzde Kıta Avrupa'sında hukuk devleti ve anayasal denetimin belirlenmesinde etkili olan Hans Kelsen'in kurucusu olduğu Nonnativisl öğretiye göre adalet anlayışı , anayasadan başlayıp karara kadar uzanan kurallar silsilesi içinde çözülür. Bu ınanada adalet iki şekilde ortaya çıkar. Birincisi her hangi bir hukuki düzenlemenin adil olması. kurallar kademesinde kendisinin üzerindeki nonn'a (mesela yönetmeliğin. dayandığı tüzüğe: ya da kanun hükmünde karamaınenin. yetki kanununa) uygun olmasına bağlıdır. İkincisi ise mahkeme ka ran ya da idari bir karann adilliği (doğruluğu/Iıaklılığı) o karann mevzuattan ve uygulamalardan çıkanlnuş ve söz konusu uyuş­ mazlık veya olaya uygularuıuş olmasına bağlıdır.32 gerçekleşmesinde Hukukun üstünlüğü ve bunun hayata geçirilmesinde etkili olacak kurumsal zorunluluklar şu şekilde sırala­ nai:>ilir: 1. Anayasa şeklinde bir üst hukuk ve bunun değişmez evrensel hukukla ilgili genel esaslan içeriyor olması.33 Diğer taraftan çıkanlan yasalann da bu üst hukuka uygun 9Iması ve bununla ilgili denetimin sağlruunası. Bu husus. İslrun Hukıı.kunda -Şatıbi'run de sık sık vurguladığı gibiKitap ve Sünnet'ten özel hüküm çıkanlması sırasında. çıkanlacak bu cüzi hükümlerin. yine Kur'an ve Sünnet'te yer alan külli lıüküm(genel ilke)lere uygunluğunun gözetilmesi meselesinde de böyledir. 2. Yasalann genel olınası..>-ı Bunun anlanu benzer durumlann aynı çözümlere bağlarunasıdır. Bu meseleye çok önceleri işaret etıruş olan Hz. Ömer, kadılara gönderdiği ınektuplarda. benzer olaylarda ayıu hükınün verilmesiru sıkı bir şekilde öğütlemektedir.35 196 I 31 lvl.ErdoğaıL a.g..: .. s.5.14 32 Nom1ath·iz.m için bkz. Vecdi Aral. "Kelsen'in S:ıfHul(uk Teorisinin Uetodu ve Degeri". i.O.H.F. Yayınlnn.lst:ırıbul. 1978 33 ~!.Erdoğan, a.g.e., s . l5 34 A. Şeref GöıübOyflk, Aııayasa Hukuku, Turhan Kitabevi, Auknrıı 1997, s . l52 35 Ser.ılısi, ŞeııısOddin. d-~lebsüd. BeynıL ıy.. c.X\'l. s.65-66: Kasani. Eb(ı Bekr. Bed:iiu's-S:ımii'. BeynıL ty.. c. V.. s.9: Fahrettin Atnr. lsl:un Adiiye Teşkil:ıtı. Diyaneı Işleri Başk:uılığı Yayııılan. Ankara 1991. s. 75 İSLAMi ARAŞTIRMALAR DERGiSi, ClLT: 14. SA Yl: 2. 2001 Anayasasında bu durum. kanun önünde eşitlik olarak 1982 Anayasası ise bunu "devlet organlan ve idare makamlan bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek" şeklinde düzenlemiştir. (Any. md. 10/3) belirtilmiş. 3. Temel İnsan hak ve hürriyetlerinin güvence altına aluunası.36 4. Hukuk devleti: devletin bütün işlem ve eylemlerinde Mil ve evrensel hukuk kurallanna bağlı kalmasıdır. Hukuk devleti burada keyfi yönetimin karşıtı olup. kısaca yönetimin hukuka bağlılığıdır. Hukuk devleti varlığını ve meşruluğunu hukuk ve adalet'ten alan devlettir.37 5. Kuvvetler Aynlığı : Yasama, yürütıııe ve yargı gibi güç'lerin devletin farklı organlannda toplanınası ve bağımsız olmasıdır. Konumuz açısından arzettiği önem nedeniyle son iki madde üzerinde biraz dumıak istiyoruz. A. Hukuk Devleti Hukuk devleti ilkesi, her şeyden önce hukuki nonnlan ve kanunlan "doğal hukıı.kun" ilkeleri doğrultusunda fomüle ederi ve devletleri bu kurallarla sırurlayan bir anlayışa dayruunaktadır. Bu manada hukuk devletinde mutlak anlamda kanun hakimiyeti ilkesi esas alırur. 38 Ancak Sami Selçuk'un da belirttiği gibi "hukuk devleti farklı. yasa devleti farklıdır. Çünkü yasallık adına hukukun çiğnendiği, yasa devletinin yasal haksızlıklar de\"leti haline gelebileceği ve bunun devlet terörüne dönüşebileceği milyonlarca insanın ölümüyle tecrübe edilmiştir. "39 Bu itibarla hukukun yazılı kurallara dönüşümünde adalet ölçütünün esas alııunası gerekir. Şayet hukuk. yazılı kurallara dönüşürken adalet gözetilnıezse yasal zorbalık hakim olacaktır. Hukuk devleti. devletin luı.kuka dayanınası ve hukuk çerçevesinde yönetilıuesidir. Bu ilke. devletin hukuk çeıçe\·esine alınmasını, hukuk.la bağlanmasım ve yönetinıde keyfiliğin yerine kurallann hakiın olmasını gerektirir. Hukuk devleti, hukuku olan devlet değil, hukukun egemen olduğu devlet demektir. Diğer taraftan burada sözü edilen "hukuk" herhangi bir hukuk anlruıuna gelmez. Çünkü pozitif olarak yürürlüğe konnlUŞ ve devletin yapUnm gücü ile destekleıuniş kurallar sistemi anıanunda her devletin bir "lıukuk"u vardır. Fakat böyle bir hukuk. 36 Gözübüyük, a.g ..:., s.l52 37 ~I.Erdoğ:ııı. a.g.e .. s. 15-16 38 Ö mer Ç:ıha. "Ideoloji .iie 11ukuk .-\rasında De,·let". 14. Ankara 2000. s . I07 Doğu-Baıı. S:ıyı 39 S.Selçuk. "Hukukun (lsılınlii!iii". Zorba D<!,·letten liuJ.;ukuıı Osıiin­ IO!iilne. Yeni Türkiye Yayınlan 1998, s.320 257 ,. NASİASLAN devleti sırurlama yerine sadece mevcut iktidara yasallık kazandıuna amacını taşıyan: hak ve adalet gibi evrensel ideallerle pek ilgisi bulurunayan bir yasalar sistemi niteliğinde olabilir. Oysa bir hukuk devletinde hakim olması gereken hukuk. vatandaşlar için "hukuk güvenliği" sağlayan ve evrensel değerlerle uyumlu olan bir lıukı.iktur. 40 · Hukuk devielinin önemli bir özelliği devletin hukuktan almasıdır. Hukuk devleti ilkesi bakımından hukuku kinlin yapacağından çok. hukukun kay nağırun ne olacağı önemlidir. Bu da, hukuk devletindeki kuralların, tabii hukuktan doğan temel hak ve hürriyetlere ay kın olmayan kanunlar olmasını zorunlu kılar. Böylece hukuk devletinde meşruiyelin kaynağının devlet iradesi ya da çoğunluğun tercilıi anianunda milli irade değil tabü hukuk olduğu söylenebilir. Zaten hukuk devletini ideolojik devletten ayıran temel özellik budur.·U Hukuk devleti anlayışında çoğulculuk esası , adalet ve doğruluk ölçütü olamaz. Parlamentolarda, yargı organlannda ve toplu yargılamam n olduğu diğer yerlerde göıüş aynlıklan çoğunluk esasına göre çözüınlenir. Ancak bu durnın ihtilafı gidenneye yönelik hal çaresi olup, gerçekte yüz kişinin kauldığı bir oylamada doksan dokuz kişi yanılıınş olabilir. Böylece uyuşınazlığı çözmek için bulunan çoğunluk oyu. haklılığın ve gerçeğin ölçüsü değildir:~:! Diğer taraftan hukuk devletinde önemli bir kunnn olan "demokrasi" tek başına "hukuk devleti 11 ne olan il1tiyacı karşılamada yeterli değildir. Demokrasi. hukuk devleti amacına ulaşmak için ileri süıülen fonnel şartlardan birisidir. Başka güvencelerle destekleıuneyen bir demokrasi, çoğunluk diktatörlüğüne yol açabilir ve hukuk devleti ile hiçbir ilişkisi kalınaııuş olabilir: Eğer çoğunluk. azınlığı Yaratıcının kendi~i~e verdiii haklardan yoksun kılıyorsa bu, zulüm demektir: bunu çoğun­ luğun yapıyor olması onu zulüm olmaktan çıkammz. Bu itibarla Yaratıcuun insanoğluna lütfetmiş olduğu haklar lıiçbir şekilde ilga edilemez.43 meşruiyet kaynağını Açıkladığıııuz nedenden dolayı yüzyılmuz hukukçulanndan birçoğu hukuk devleti olma özelliğini . devlet yapısıyla doğrudan ilgili görmemektedir. Bu hukukçulara göre, nonnlar hiyerarşisinin bulunduğu bir yasal sisteme sahip olan her dedet hukuk devleti olabilir. Nitekim Liberal Hukuk düşüncesinin önde g·:!len savunucuların­ dan Friedriclı A. Hayek'in de belirttiği gibi "Hukuk devleti ilkesinin etkinliği için. istisnasız bir şekilde herkese uygulanan kuralların olması. bu kurallann ne olduğırndan herkese eşit içeriklerinin ne olduğu dalıa. az öneıni haizdir.44 Nitekim Kur'an da kurallann herkese eşit bir şekilde uygulanınası üzerinde dunnakta (Mrude 5/44-47) ve kutsal kitaplannda yer alan hükümleri uygularken eşitlik ilkesini gözetmeyen Yalmdi ve Hnstiyanlan şiddetli bir şekilde kınamaktadır:~5 çok daha öneınlidir... Kanunlann şekilde uygulanınası şartıyla, B. Kuvvetler Aynlığı İlkesi Hukuk devleti anlayışı. bir ülkede yerleşmiş hukuk düzenine yalnız bireylerin değil. yönetimin de uyıımsıru gerektiren bir ilkedir. Hukuk devleti ilkesillin bir anlam kazanabilmesi için. ülkede egemen olan hukukun yönetilenlere, devlete karşı da hukuk güvenliği sağlaması gerekir. Bunun için de yasanw ve yürütme güçlerine bazı sınırlamalar getirilmesi ve hukuktın herhangi bir sınıf egemenliğinin aracı olmaması gerekir:~6 Bireysel özgürlüğe anayasalıeıninatlar sağlama an1acı "hukukun üstünlüğü" ilkesi bağianunda önemli bir amaçur. Ancak bu amacın gerçekleşmesi için, beniınsenen kuvYet.ler aynlığı ilkesinin söz konusu beklentiye tam anlamıyla cevap verdiği söylenemez. Bir başka deyişle. kuvveller aynhğı prensibi de bu amacın gerçekleşmesini sağlayamadı. Çünkü pratikte birçok ülkede hükümetler kendi uhdelerinde bulurunaması gereken yetkileri anayasal yollarla ele geçinnektedirler. "Deınokrasi"den başka huk-ı.ık devleti için öngörülen fonnel ilkelerden biri olan "k'Uvvetler aynlığı" prensibi, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü prensibi için yeterli değildir. Bu esas da nitekim bir araç hükmünde olup, kuvvetlerden birisinin belli bir çıkar gurubuna hizmet etmesi her zaman mümkündür. Dolayısıyla kuvvetler ayrılığı prensibinin bulunduğuJıeLdevleteJmkuk de.y leti_ deneınez. Diğer taraftan bu prensibin şeklen mevcut olmadığı döneın1erde·11 bile hukuk ve adaletin hakim kılınabildiğini biliyoruz, dolayısıyla burada insan unsurunun da önemli bir faktör olduğu görülmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) yasama (teşri) icrfı ve yargı görevlerini birlikte yürütınüş olmakla beraber, bu görev44 T;uıd Demirel. "Hayek'in Dilşfıııc.:~ind.: Hukuk Devlo!ti Kavmnıı". Libo!ral DfL~Onc.:. c.ll. Sayı 5. Aıık:ır:ı _1997. s. 113. 118 .u lbııu'l-Arabi. Eblı Bekr (ö. 543 H.). Alık:iıııu'J Kur'an. Beynıt, c.Jl, 624 46 Göziıbiıyiık, a.g.e., s.1 5 1 47 Kuw ctkr aynlığı ilkesini ilk onay:ı atan Joluı Lo.:k olmakla b~r:ıber asıl gcliştir~ıı l\lontesqui~u olnıuştıır. Ona gör.: siyasal özgurliı!\011 ve devlet karşısında birey özgfırlfıklo!riııi gov.:ııce allıııa almak için y:ıs:ııııa, yiın"\tnıe ve yargı gibi güçlerin. d~vlctiıı f.ırklı org:uılarıııda toplanması g.:rekir. 1789 Fransız İnsan v~ Yurııaş Haklan Bildirgesi'nde d~ bu dOşilıı.:eye yer verilıniş ve Bildirge'nio 16. !\laddesinde kuvvetler aynlığı ilkesi bir anayasaya sahip olnı:ıııııı ön şartı olarak benimsenmiştir. Bkz. A. Güriz. Hukuk Felsefesi, s.204; Erdoğan, a.g.e., s. 12,13 ı.:ıııiıı i 40 ~tErdoğan. a.g.l!., s.83 -84 41 ö. ç.ıha. a.g.nı._ s. 14 42 S.Selçuk. a.g.e., 324 43 H. Hat.:nıi, a.g.e.. s.J3-14 258 JOURNAL Of ISLAlviiC RESEARCH. VOL: 14, NO: 2. 2001 HUKUKUN ÜSTÜNLÜGÜ VE İSLAM HUKUKU !erin birbirinden bağımsız olduğuna da işaret etmekte özellikle de yargı erki'ne ayn bir önem atfetınekteydi.4 ~ Gerek Hz. Peygamber ve gerekse Hz.· Ebu Bekr döneminde valilik ve hakimlik görevleri aynı kimseye tevdi olunurdu. Hz. Ömer zamarnnda da bir müddet böyle devam etti, daha sonra yargı görevi ay n ldı ve gerekli yer'lere müstakil kadılar tayin olunınaya başladı.49 Osmanlılarda da hem yargı ve hem de idari işlere bakan kadılar bu .iki görevi birbirinden bağımsız bir şe­ kilde yerine gelinneyi başarabilınekıeydiler. Bu ayınımı Osmanlı Sultanlan da özen göstenniş oJup, onla! idari ,.e mali işlerde kadı la ra emir ve fennan buyunırken; yargıya intikal etıniş bir davaya müdahil olmaktan da azami ölçüde sakırunışlardtr. Merkezden kadılara gelmiş olan fennanlar araşunldığında bu durum açık bir şekilde görülmektedir. Yasama. yürütme ve yargı güçlerinin şeklen farklı organlarda toplarumısı kadar. bu vazuelerin huh.'Uk bilinci içerisinde yerine getiriliyor olması da hukukun üstünlüğü açısından ayn bir önem taşır. Şimdi de bunun üzerinde dunnale istiyoruz. !.Yasama "Hukukw1 Üstünlüğü". yasaımı açısından söz konusu olduğunda. yasaımı orgaıurun her türlü tesirden uzak ve çıkar gruplanndan bağımsız. hukuk bilinci ile cihanşüınul iidil davranış kurallamu koyması anlaşılmaktadır. Yasaına orgaru. bu işlevini görürken onun yürüllne orgaıu ile olan münasebeti hassas bir noktayı teşkil eder. Kanun koyma yetkisi ile hükümete ait emirler çıkar­ ına yetkisinin ayıu meclisierin eline verilmesi, zorunlu olarak yüksek hükümet otoritesinin zaınarun belirli amaÇlaoru en iyi Şekilde elde etmek için." hangi kanun işine yanyorsa onu çıkartmakta serbest hale gelmesine neden olacaktır. Bu da hukuka tabi hükümet ilkesinin sonu anlanuna gelir. Sadece yasaıuarun değil ayru zamanda hükümet tedbirlerinin de demokratik usullerle belirlerunesi, makul gibi gözükse de her iki güç (erk)'ün de ayru meclisin eline verilmesi gerçekte sıntrlamnaınış hükümete dönüş demektir. Yine böyle bir meclisin. kamu yaranru gözeten genel kurallar çıkannası gerekirken -oy kaygısıyla- sürekli bir şekilde özel avantajlar ilısan ederek farklı gruplarm desteğini ödüllendione mecburiyeünde kalınası her zaman olası bir durumdur. so Bu nedenle yasama ve yürütme faaliyetinin bir birinden bağımsız aynı meclislerde yerjne getirilmesi 48 Eblı Davud. Akdiyı: 1-3 49 Ali Hikmet B~rki. islanıda Kaza, .-\ııkar:ı. 1962. s. 11 SO F.riedrich A. Hayı:k, Hukuk Yasama \"e Özgürlük, çev. Mı:hıııı:ı Öz. İş Bankası Yayın lun, 1997, s. 152 İSLAMi ARAŞTIRMALAR DERGİSİ. CİLT: 14. SA YI: 2. 2001 daha makul gözükmektedir. İslam Hukukuna gelince. ana çerçevesi KUtan ve Siiıınet'le şekilleruniş olan teşrilyasaına faaliyeti. kurum olup. hukuk uzmaru müçtelıidler tarafından yeni ihtiyaçlar gereği sürekli işletilınek durumundadır. İslam'da yasama alanında tam bir hürriyet ortanurun hakim olduğu görülür. Kuranda yer alan düşünce ve akıl yürütmeye yöneiten çok sayıda ayet (mesela bkı.. Haşr 59/2) bu onanun teessüs eunesine referans teşkil eder. Özellikle Hz. Peygamber (s.a.v.)'in. hüküm çıkaran (yasama faaliyetinde bulunan) ınüçtelıid hukukçunun, ortaya koyduğu hüküınde isabet eunesi durumunda iki sevap alacağınıs ı belirtıuesi. yasama faaJiyelinde bulunan hukukçuların. Allah nzası hariç her türlü endişeden uzak ve bağımsız düşünmelerini ve ulaşuklan hükümlerde sadece hakkı ve doğruyu gözetıuelerini gerektirir. Bu da. hukukun üstünlüğü ilkesi açısından özlenen ve hedeflenen bir noktadır. olarak dinamik bir yapıya salıip Hukukun üstünlüğü ilkesi bağlamında, hukukun meselesi de önemli bir husus olup. vaz edilen kanunlarda adalet olgusunup gözetilmesi zorunludur. İslam düşünürlerine göre. toplumu nhlak kurallanna ve sosyal düzene uygun yaşamaya sevketme amacıyla konan kanunların. aşınlıklardan uzaklık aıılanuna gelen "adalet" esasına uygun olması gerekir. Bundan dolayı kanunlar ne çok sert ne de çok yumuşak olınayacı.ık şekilde bir denge (itidal) taşımalıdır. Böylece etiınolojik olarak ?Yru olan "adalet" ve "itidal" kavraınJanrun pratikte de özdeşleşnıe­ si52 İslam FıkJu'nda "hu.lmkun üstünlüğü" anlayışırun bir bütünlük arzettiğiıli göstem1ektedir. neliği Tekrar hatırlatmak gerekirse. İslam FıkJuna göre, ilmin yaıunda yaşant ısında d inin ahlaki uınde~erine uygun ve aşınlıklardan uzak itidal içerisinde bir hayat tarzımı salıip olan müslüman her iiliınin, hüküm çıkannal yasaına facıliyetinde buluruna özgürlüğü vardır. Bu. uygulamada da böyle olmuş olup. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefatından itibaren hükümet teşri/yasama faaliyetini bütünüyle kendi ulıdesine alına yoluna gitıneınişti. Bilakis her ii liın bağım­ sız ve özgür bir şekilde hüküm çıkanıbiliyordu. Bu da içt ilıada dayalı görüş ay nlıklanru arıırınakıaydı. Bu sebepten olsa gerek. Abbiisi haJifesi Mansur. uygulamada birliği sağlamak amacıyla devrinin ınüçlehiı imaınıann­ dan huh.'Uk alanından yazılı bir kitap ister. Bu teklife Ebu Hanife ve Evziii olumlu cevap vermedikleri gibi onun uy gulaınalarıru eleştirirler. Halife bu konuda ima ın Malik'in daha yumuşak ve uysal olduh'Unu düşünerek şöyle der: "Bana fıkıh/İslam Hukuku konusunda genel bir 51 Bkz. Bulı:iri. l'ıisiiın, 20.21: ~lüslinı, Akdiyı:, 15: Ebü D:mıd, Akdiye, 2 52 M. Çağncı. "Adnld' ıııd .. DiA. c.J. s.343 259 / NASİ ASLAN kitap yaz da onu Kabe'ye asayım, hakiınierin ve müftülerin sadece ona göre hükınetmeleri için bütün bölgelere göndereyim". bwıun ÜZerine İmam Malik: "Bwıu yapma. ben belki yanıimm gerçek başkasında olabilir. İlıtilafhür­ riyeti ile ilim gelişecektir "53 diyerek yargı alanında tek bir mÜçtehit hukukçunUn derlediği esere bağlı kalırunası­ na v~ lıakikatin tek bir alimin göıüşüyle sırurlandınlınası­ na karşı çıkıruş, diğer taraftan bu alandaki görüş ayniık­ lannın da doğruya ulaşınada bir vasıta olduğuna işaret euniştir. Böylece o, yasama faaliyetinin tek elde toplanması yerine, farklı hukuk uzmanlannca hür bir şekilde yapılmasını ve hukukun üstünlüğünü savunınuştur. Hamidullah'ın da belirttiği gibi söz konusu teklif Ebu Hanife'ye de yapıldı. Fakat o. halifelerin yasama faaliyetine müdahele etmelerinden çekinerek bu alanı. orılann arzulanndan kurtannayı ve İslam hukukçulannın içtihad özgürlüğüne saltip olmalanru istedi. Bunun için kırk büyük öğrencisini seçti ve bir hukuk akademisi kurdu.s.ı Ebu Hanife hukukun farklı dallannda uzman olan bu hukuk bilginleriyle özgür bir ortaında tartışıyor ve yasama açısından "hukukun neliği" meselesine cevap anyordu. Böylece fıklu alanda hüküm koyma işlevinin uzmarılannca üstlenilmesi suretiyle bu alan. yürütme erki'ni elinde bulunduran idarecilerin etkisinden de kurtanlarak hukukun üstünlüğü hakiın kılınmak istenınişti. 2. Yürütme Temel hak ve hürriyetlere yönelik ihJaller. genelde "yürütme" gücünü elinde bulunduranlar tarafından yapıldığı için "yürütme erki"nin sınırlandınlınası, yönetimin tasarruf ve eylenılerinin hukuki denetime tabi tutulması, hukukwı üstünlüğü ilkesi açısından büyük önemi haizdir. ·Tarilü süreç içerisinde ··özellikle - İdarecilerin. "hikmet-i hükümet" veya "idare-i ınaslahat" gibi gerekçelere sığınmalan. orılann keyfi uygulamalanna mesnet teşkil etmiştir. Hayek'in de belirttiği gibi özgürlükler çoğu zaman idare-i masiahat yolu izlenerek taluip edilıniştir.Ss Bu itibarla "idare-i maslahat" anlayışı hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşaınaz. Çünkü birinde keyfılik, diğerinde hukuk hakimdir. Burada biz. idare-i maslalıatla, kamu işlemlerinin yöneldiği nilıai amaç olan kanıu yaranru da kastetıniyoruz. Yönetim elbette icraatlannda kamu yarannı gözetecektir, ama hukukla kayıtlı kalmak şar­ tıyla. Günümüzde hukuk devleti veya hukukun üstünlüğü 53 l\I.Hamidullalı. "Aııavasa Tarilıi-.-\bbiisiler" ;;e,·. V.:cdi .-\!.:yüz. islam Anayasa Hukuk~ı. Beyan Yayııılnn. !stmıb~ıl. 199:5. s.58 54 Bkz. Hanıidullah. n.g.nı .. s.59-60 55 Hayek, Hukuk Yıısaııı:ı w Özgürlük. ı;ev.Atilla Yayhı. iş Baııkıısı Yayınları. d. s.86 260 deoilince, ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yüıütme işleınJerinin yargı denetimi altında bulwıması akla gelmektedir. Nitekim yasama organının kazai/yargısal denetimi, bazı demokratik ülkelerde henÜZ kabul edilmemjş olduğu halde. yüıütmenin yargısal denetimi bütün demokratik ülkelerde benimsenmiş bir kuraldır. 56 Konunun · İslam Hukuku boyutuna gelince. İslam devlet yöneticilerinin uynıalan gereken temel ilkeleri (mesela bkz. Al-i Lnran 3/159; Şüra 42/38) açıklamakla beraber yönetim ve hükümet biçinıleriyle ilgili kesin bir ıavsiyede bulunınanuştır. İşte İslam'da siyasi anlamda devlet şeklinin tayin edilmeyişi. bununla beraber önceliğin hukuka ve mutlak adalete verilmesi. onun siyasi anlayışında "hukukWl de,·lete üstünlüğü" gibi bir esasın olduğunu göstennektedir. Nom1an Barry'nin de ifade ettiği gibi "İslam'ın en karakteristik özelliği. onun -kim olurlarsa olsunlar- yöneticiler dalili herkesi bağlayıcı olınasıdır." 57 İslami arılayıştaki "hükümdar" batılı siyaset bilgin:. lerinin hükümdar arılayışından farklıdır. İslaıru öğretiye göre hiçbir kimse otokral (ınüstebid) hükümdar olamaz. Onun yetki ve otorile·si sınırlı olup yaptığı haksız ve yanlış uygulamalardan sorunıludur. Siyasi iktidar (yüıütıne erki)ın kendisine dayandığı "vilayet" ıneflmmu büyük bir sorunıluluk anlayışını gerektirir5s ve emanet lıük­ mündedir.59 Konuyla ilgili ayette "Allall size emanetleri elıline venuenizi. irısanJar arasında hükıuettiğiniz zaman adaletle hükınetmenizi emreder." (Nisa 4/58) buyrularak eınanetlerin edası ile adaletle hüküm venne arasında önenıli bir bağ kurulmaktadır. E manetin yerine getirilmesi ve adil hüküm vem1e ayn ayn eınredilınekte, ancak eınanetin edası adil hükme takdiın edilmektedir. Çünkü önce görevler layık ,·e ehil olanlara verilmeli, SOilf!l adalet beklenmelidir. Bu ayette belirtilen emanet anlayışı geniş kapsamlı olup60 sadece yürütmeyle sınırlı değildir. Gerek 56 Ergun ÖZbudun. Anııy:ı~a Hukuku. Yetkin yay., Ankara 1995. s.91 57 N. Barry, a.g.m., s.89 5~ Harun Han Şirvruıi. Islam'da Siyasi Düşünce ve Idare. çev. Kemal Kuşçu. Ankara, 1965. s.3Jl 59 İbuu'l-Arabi, a.g.ı: .. c. I. s.450 60 Eıııanetin .:dası esasıııı, önemli bir vazife nıesabesind.: gören El malılı Hruııdi Yazır, bunu üçe ayınr. Birincisi, insanın Rabbine k:ırşı olan emnnete riayet etmesi ki bıı, ibadet ve kulluk vazifesini yerine getinııesidir. Ikincisi kendine k;ırşı olan emaııeti. Bu da y:ışantısında dognı ve faydalı olaııı tercih edip yapması, kötü şeyler­ den kaçmarak kendine zar.ır vemıeıiıesidir. Üçüncüsü ise halka karşı eıııanı:ti olup bu da, onlnnıı huk"llkıuıu göıctıııek. onları ald:ıtmanı:ık ve onlara zarar venııcmektir. Mesela. yöneticinin tebasını adil bir şdcilde yönelmesi, uliııılerin halka do!inı yolu göstemı.:si. ailede eşierin birbirine sndııkat göstenııesi de tıııııa dulıildir. Bkz. Hak Dini Kur'an Dili c.JI. s.l372 Şirv:ini, a.g.e .. s.31 1 JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH, VOL: 14, NO: 1, 2001 HUKUKUN ÜSTÜNLÜGÜVE İSLAM HUKUKU özel hukuk alarundaki sözleşme :ve akitlerin yerine getirilmesi, gerekse kamu hukukuna dair bir kısm1 görev ve yetkilerin dağıulması ve devlet işleriyle ilgili yapılan düzenlemeleı:in hepsi, emanet anlayışı kapsamına girer. İşt~ bu emanet arilayışı hukukun üstünlüğü ilkesinin alıla­ ki ayağıru oluştumıaktadır. Konunun yürütme boyutuna tekrar atıfta bulunmak gerekirse. siyasi iktidan elinde bulunduran kimseler. Kur'an tarafından açıklanan adalet ilkelerini ve ahlaki esaslan kabul etinek ve saltip olduğu iktidara bir emanet gibi bakıp iyi icraaılarda bulurunak zorundadı rlar.6l Kur'an'da haddi aşan (hukuku çiğneyen) kimselere tabi olmamayı belirten ayetler (İııesela bkz. Kelıf 18/28) ve "iyiliği eınretme ve kötülükten alıkoyına" ilkesiyle ilgili ayetler (Al-i İmrnın 3/104; Milide 5/79) yöneticilerin tasarruflannın hukuka uygun olması gerektiğine işaret eder. Meşvereti emreden ayetler çerçevesinde bu denetim, kuruınsaUaştınlabilir. "İş hususunda onlarla ıuüşa­ vere et" (Al-i iınran 3/159); "Onlann işleri, aralannda istişare iledir." (Şüra 42/38) mealindeki ayetler, damşma meclisleri ihdas edilerek karar alına aşamasında yürütmenin icraatlarının, hukuka uygun olup olrnayacağırun denetlenmesini mümkün kılmaktadır. Ancak yürütmenin yargı denetimine tabi tutulmasıru emreden en açık ifade Nisa suresinin 59. ayetinde yer almaktadır. İlgili ayeıte "Ey iınan edenler! Allalı'a itaat edin. Peygan1bere ve sizden olan ülillemre (idarecilere) de itaat ediıl. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allalı'a ,.e Ahireı'e gerçekten inaruyorsaruz- onu AllaJı'a ,.e Rasul'e götürün (onlann taliınaomı göre halledin): bu hem hayırlı hem de netice bakınundan daha güzeldir." buy rularak yöneticilerIc yönetilenler arasındaki anlaşınazlıklann Kur'an ve Sünnet'te yer alan genel ilkeler çerçevesinde çözüiıılen­ ınesi ve dolayısıyla yürüU11enin tasarruflanrun da bu esaslar çerçevesiılde denetlerunesini hükıne bağlamak­ tadır.61 Mecelle'de "Raiyye yani tebaa üzerine tasarruf maslahata ınenuttur." (md. 58) denilerek, hukukun üstünlüğü ilkesi en veciz bir şekilde ifade edilmektedir. Çünkü bu esas gereği, yöneticileri~ halkı yönetıne ile ilgili tasarruflarının bütününün. masialıata (yani halkın faydası. esenliği ve salaluna) dayalı olması gerekir. Böylece devlet başkaru , vali ve diğer yöneticiler. yönetim işlerinde: hakim. hükmünde: veli ,·eya vasi sorumluluğu altındaki kimselerin işlerinde maslahatı yani hakkı ve 61 Şirvaıı.i. :ı.g..:.. s.JI I 62 Söz konusu ay.:ue y.:r :ıl:ın "ülül.:nır" kavramı yaygm kıına:ıt.: gör.: h.:ııı yüriitnı.: gü.:!ini\ dind.: tutan yön.:ticileri için.: alııı:ıkıa. hem d.: yasama f:ıaliyetini g.:rçdd.:ştir.:n mi\~tehid :ılinıl.:ri k:ıps:ını:ıkıadır. Bu dunııııdl yı1ıillnıc'niıı yanınd:ı yasama faaliyetinin d.: 1\:ur':ın \'e Sünnet'teki evrensel esasl;ıra :ırzediler.:k d.:ııeıinıin sağlanınası aıııac,:laıııııakındır. İSLAMİ ARAŞTIRMALAR DERGlSt. CİLT: 14. SA YI: 2. 2001 hukuku gözetmek zorundadırlar.63 Bu kimseler. tasarruflannda keyfi davranamazlar. Kaidede özne zikredilmediği için. anlam yönüyle genellik ifade edilmekte ve yetki salıibi herkesi içiıle almaktadır. Buna göre yasama, yürüOne ve yargı erkini elinde bulunduranlar, yetki alanlanyla ilgili tasarruflannda masialıatı gözetmek durumunda olup. keyfi davranamazlar ve hukukla kayıllıdırlar. 3-Yargı Yargı bağlaınında lince. hukukun üstünlüğünden baJısedi­ adalet dağıtan yargı kurumunun olması akla gelir. Çünkü yargırun bağunsız bir yerde hukukun üstünlüğünden balısedile­ lıiç şüphesiz bağunsız olmadığı ınez. Yargı bağıınsızlığı. hukuk devletinin de önemli unsurlanndan birini teşkil eder. YürüOne veya yasama işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetleyecek olan yargı organlanrun. hukukuP.. üstünlüğü ilkesi gereği. yüru011e ve yasama organlan karşısında tam bir bağım­ sızlığa sahip olmalan gerekir, yoksa denetimden beklenen faydalar elde edilemez.~ Hangi sistem içinde olursa olsun yargırun, baskı guye nüfuzlu kişilerden etkileruneyecek şe­ kilde örgütlerunesi, hukuk/adalet devletinin başlıca güvencelerinden birisidir.65 İnsan unsunınun da önemli olduğu yargıd<ı. kanunlan konuşturacak olan hakimierin belli ahlaki niteliklere ve bilgi birikimine saltip olmalan gerekir.66 Çünkü iyi kanun yapmaktan ziyade. kanuniann iyi uyguJarunası hususu. hukukun üstünlüğünü tesis edecek önemli faktörlerden biridir. Kur'aı1-ı Kerim de. bu gerçeğe vurguda bulurunakta olup Allah TeatiL Millde suresinin 44. Ayetinde hüküm verme durumunda olan bilimlerin, hüküm veririerken "insanlardan korkmamalannı, sadece kendisiılden korkınaJannı" belirterek. JıakimJerin hakkın ve hukukun üstünlüğü bilinci içerisiılde hareket eonelerini tavsiye etmektedir. Yine hüküm verirken," Allah'ın indirdiği (adalet ilkesi) ile lıüknıplanndan 63 Ali H:ıyd:ır Efendi. Di\rcerü'I-Hi\kkaın Şcerlı!i ~leL-elleıi'I·Aiıkam. B.:ynıL ty. c.l. s.51-52 64 E. Özbuduıı, a.g..:.. s.94 65 H. Hatemi. a.g..:.. s.-151 66 Hakimlerde bıılııııınnsı gereken vasıfl:ırla ilgi li ~le.:dlt'dc şu hO· künılı:r yer 3lır: • Hakim, hakim. fehiııı. miısınkim v.: emin. ınekiıı, metin (yani. bil· gin. zeki, doj!nı. güvenilir, temkinli ve sebaıkar) olmalıdır. (md.l792) • Hıikim. tasalı. Ozgtln, açlık \'<: uykusuzluk gibi sağlıiJı diışiınıııe· sine engel olabiltc.:k bir ruh hali ile ziluıi d:ıgınık iken hüküm vere· mez (md. ı 81 2) ' • Hıikinı, tanıfl:ırdruı hediye alruıı:ız. (ıııd. 1796) • Hıikinı. d;l\'asınn baktığı ıarnflardan hiçbirinin ziyafetine gidenıez. (nıd. l 797) 261 1 ~ / ,. NASİ ASLAN met, onlann keyiflerine uyma ... " (Mfude 5/49) ve Hz. Davud'a hitaben ".. .insanlar arasmda adaletle hülanet: beva ve lıevese uyına... " (Sad 38/26) ınealindeki ayetler aynı gerçeği teyit etınekte67 ve lıakiınlerin hissi ve sübjektif karar vennelerini yasaklamaktadır. "Kanun önünde eşitlik ilkesi" de hukukun üstünlüğü önemli bir diğer esas olup. bunun hayata geçirilmesinde etkili olacak kurum yargı kurumu. dolayısıyla da hakimler olacak1u.6s Bu ınesele. benzer durunuann benzer ınuaıneleye tabi tutulması. ya da yasaların eşit şe­ kilde uygularumısı noktasında temerküz eder. Bu noktaya Hz. Peygamber çok önceleri dikkal çekmiş ve şöyle buyunnuştur: "Sizden önceki_ler içlerinden _ b ir asilzade lursızlık yaptığı zaman oimn yakası nı bıraktıklan ve kimsesiz biri lursızlık yaptığı zaman ise onu cezalandırdıklan için helak olmuşlardır. Hayır vallahi. eğer Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapıruş olsaydı, onun da elini keserdim.~' 69 açısından İslam'ın belki de yargı alanında en belirgin özelliği. uk, renk. din, inanç ve sınıf ayrıını gözetmeksizin bütün insa.nlara karşı adil ve hakkaniyetli davranınasıdır. Kur'an'da suçsuz.olduğu halde. suç işlemiş olmakla itlıaın edilen bir Yalıüdi'yi savunan ayetler hukukun üstünlüğünü karnkterize eden ve bütün insanlığa örnek olabilecek yazılı adalet abideleri mesabesindedir. Kur'an. görünürde müslüman olan bu iftiracılan eleşlinniş ,.e suçladıklan Yalıüdi'yi tarihte eşine rastlamlmaz bir şe­ kilde savurunuştur. Olay. ilgili ayetlerde şu şekilde anlatılır: - "İnsanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin diye Biz sana Kiıab'ı gerçeğin ta kendisi olarak indirdik. Artık hail!lerin·savunucusu (avukatı) alına" - "Ve Allalı'tan bağışlaruna bağışlayıcı, iste. çünkü ziyadesiyle esirgeyicidir." All<ılı çok - "Kendilerine lıaiıllik edenlerden yana uğraşmaya kalkma, Allalı, hainlikte direnen suçluyu sevmez." - İnsanlardan gizlerler de Allalı'tan gizlemezler. Halbuki geceleyin onun razı olmadığı sözü düiüp kurarken O. onlarla beraberdi. Allah yaptıklannı kuşatıcıdır. (onun ihninden hiçbir şeyi 'gizleyeınezler." 67 C;ıssas. söz konusu ayeıl.:rıl.! :\ Ilah'ın yöııdicikr ve y:ırgıı;larhı ilgili olarak onl;ııın şu üç şeye riayet c:ııııderi gereği Ozcrinde durduğunu belirtir. Bunlar da: n.!fsi h.:v:ı ve arzulıınnıı uynıanıalan; hOkfun verirl.!rkeıı insanlardan d.ığil k.:ndisiııden korkınal an: omuı ayc:tleriııi kişis.ıl çıkar uğrun:ı s:ıımam:ıhın . Bkz. Cassas, Ebiı B.!kr (ii.370H.), Alık:imu'I-Kur'nn. Beynıt, ıy. c.Il. s.210 68 Hakim yargılama esnasında da dava lı iki ıar:ıf arasında eşiı v.ı adil dnvrruıııınk zonında olup bu husus. Mcc.:ll.:'de şu şekilde ifiıde .:dilir: "H:ikiııı beyn d-Hnsıııeyn ndi ile ıııe'nıurdıır." (nıd.J799) 69 ~lüsliııı, Hudüd, 16&; İbn M:ice, Hııd('ıd, 6 262 - "Haydi siz dünya hayatında taraf çıkıp savundunuz, ya kıyamet günü Allah'a karşı onla n kim savunacak yalıut onlara kim vekil olacak... " - "Kim kasıtlı veya kasıtsız bir suç (işleyip) günalı da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa muhakkak ki. büyük bir iftira ve apaçık bir günalı yükleruniş olur." kazanır - "Allah'ın sana lütfu ve esirgemesi olmasaydı onlardan bir güruh seni sapunmıya yeltenınişli. Onlar yalnızca kendilerini saptırırlar sana hiçbir zarar veremezler..." (Nisa 4/105-109. ll2-ll3)7o AycUerde anlatılan bu olay. İslam'ın birçok alanda gibi hukuk alaıunda da evrensel ve adaleti gerçekleşticici objektif ilkeler getirdiğinin öneınli bir kaıutıdır. Çünkü di ndaşlık ve müslümanlık adına adaletin ve hakkın gerçekleşmesine engel olacak her türlü istisman ve tezviratı Kur'an şiddetle kınamaktadır. Böylece Kur'an. adaletin geı:çekleşıiıesi ve hukukun üstünlüğünü. ınüsliın gayrimüsliın ayınnu gözelmeksizin sırurlar ötesi evrensel bir değer olarak beyan etmektedir. olduğu - . lbnü'l-Arabi, yukanda zikri geçen ilk ayetteki " ... hainterin savunucusu olma" ifadesiyle Allah'ın Hz. Peygamber (s.a.v.)'in tölunet altında olan bir tarafı deslekleınesini yasakladığını belirterek bunun, haksız bir davaya vekiliavukat olunaınayacağına delil teşkil ettiğini söyler.7ı Elınalılı Hamdi Yazır da bu ayetlerden hareketle haldnllerin, şalıitlerin ve ııvukatlann ilgili davalarda büyük sorunlluluk üslendiklerini. onların yanıltıcı, ı.alıiri ve yüzeysel bilgilere dayanarak haksıziann lehine, suçsuz kimselerin aleyhine olınıımalan gerektiğini ve bunu yapınanın büyük günalı olduğunu belirtir. n Bu açıklamalardan sonra "hukukun-üstünlüğü" ilkesinin hakim kılınmasında etkili olacak temel bir noktaya geliyonız ki o da "hukuka saygı" dır. Hukuka saygı 70 Bu ay~ılerin gdiş sebebi şu şekilde :ınlntılır: Beni Z:ıfer kabilesinden Tu'ıııe adlı bir kişi. komşusu 1\.aı:id.:'nin zırhmı çalar. onu bir un dnğarcığının içine koyarak götiln1r. Zeyd adlı bir Yahudi'nin .,.,.;n.: gizler. Katade, Tu'nı.:'den şilphe lendiğini söyler. O ise çalıııadığımı yo:ıııiıı eder. evi araııır. zırh bulunnınnz. Sonr:ı ıııı izinin J.:atade'nin evinden Zeyd'in .:viııe giııiği tespit edilir. Zırh. Zeyd'in e\•indeıı çıkmen Zeyd zırhı kendisine Tıı'ınc'nin Iııraktığııı ı söylese de delil. Tıı'm.:'nin aleyhineılir. Bazı Yahudiler şahitlik edip Zeyd'in sııçsııı olduğunu söylerler. Beni Zafer kıılıil.:si. konuyu onur ıııesdesi yapıp. Tu'ıııe'ye i!lirn edildiğini. hırsızın Zeyd olduğwııı. delilluin de bunu ıeyit .:ttiğini ikri sürerek davayı Hz. l'eygaııılıere gölütilrlu ve ondan Tu'nı.:'yi ~ra;ıı etiinnesini isterler. Hz. Peygamber. Tu'me'niıı yeıııinine, Beni Zafer gibi nınsl!hn:ın bir kabile mensuphınnın ıezkiyelerine (suçluyu aklam:ılanıııı) ve z:ılıiri dclillerı: bakarak, Tu'ıııc'nin suçsıız olduğuna temnyiil .:der gibi olur. Işte: bunun Ozerine yukandaki ayetler ıınil olur. Bkz. Kurtııbi. a.g.e., c. VI. s.375-380: Yazır. a.g..:.. dil, s.l358 · 71 lbnO'I- Arabi, :ı.g.e .. c.J, s. 498 72 Yıızır, o.g.c., c.IJI, s. 1459 JOURNAL OF ISLAWC RESEARCH, VOL: 14, NO: 2, 2001 HUKUKUN ÜSTÜNLÜGÜ VE İSLAM HUKUKU bilinci ile herkes: asgari ahlaki planda hukukun üstünlüğü ilkesine katkıda bulunmalıdır. Hukuka saygı, İslam'da bir veeibe olup Hz. Peygamber (s.a.v.), konunun hassasiyeti-· ni bir hadisinde şöyle ifade etmektedir.: "Kim Allalı'ın koyduğu hadlerden bir haddin (cezanın) uygularunasına (aracılık yaparak) engel olursa. Allah'a kafa tutmuş olur \le kim bir davanın biitıl olduğunu bilerek davacı olursa Allah'ın Juşmına uğrar. ta ki o haksız davadan vazgeçinceye kadar." Başka bir rivayette ise "Kim bir davaya zulmen yardım ederse Allalı'ın gazabına uğrar. "73 haklara saygı" esası teminat altına alın­ Kur'an'da borçlarunaların şaltiUer huzurunda yazılınasının emredilınesiyle (Bakara 2/282) de mali haklan koruma altına alnıaya dair fomıel tedbirler çok erken bir zamanda başlatılmış bulunmaktadır. "Alıde vefa" ilkesine gelince. İslam'da akit ve sözleşmelere bağlılık imarun gereği olarak kabul edilmiştir. (Bkz. Maide 5/1) Bu kurallara bakıldığında. hemen ilk etapta bunlann büyük çoğunluğunun İslami kaynaklarda dahıı kapsaınlı bir şekilde yer aldığı kolayca görülür. Çünkü bu kurallar uluslararası yargı ınerdlerince kabul edilmeden önce bile Kur'an, Sünnet ve İslam Hukukuna dair yazılı eserlerde ınevcuttu. Ancak bunlar. kaviiid kitaplan ve Mecelle hariç dağıruk bir şekilde bulunmaktaydı. Mesela "iyi niyet" kuralı, Hadiste "Ameller niyetiere göredir... "7 5 şeklinde özlü bir aniatınıla ifade edilıniş. Mecelle'de ise "Bir işten maksat ne ise hüküm ona göredir." (ınd.2) şek­ linde kurallaşınışlır. Buna göre bir kimsenin fiill veya sözlü tasarruflannın ya da onun eylenılerinin neticeleri ve bunlara lerettüp edecek hükünL o kimsenin maksadına göre değişir. Mesela meşru bir sebep olmaksızın biriılİ kasıtlı olarak öldürene ay n bir hüküm, hata yolla öldürene ay n bir hüküm uygulanır.76 Kur'an'da "Mallannızı aranız­ da haksız sebeplerle yemeyin... " (Bakara 2/188) buyru- ginniş (bkz. md. 19) ve birçok alt kaideye de kaynaklık et nu ştir. Bu ilkeye göre zarar genel olsun özel olsun mutlak olamk yasaklanınış olup. bu da zarann vukuundan önce ondan korunmak suretiyle onu defetıneyi içine aldiı.ğı gibi vukuundan sonra da zaran ve onun izlerini ortadan kaldıncı tazııune yönelik tedbirleri de içine almaktadır. Diğeryandan zarar gören tarafın intikam hissi ile karşı tarafa, zararla karşılık vennesi de yasak olup; bu durum ancak zarann dairesini genişletmekten öteye gitmez_79 Bu gibi durumlarda başlangıçta resnü nıakamıa·m müracaat suretiyle hukuktm korunınası esastır. yoksa zarara uğrayan kişi kendi kendine ınukabelede bulunaınaz. S(l Mesela malı telef edilen kimsenin. ınisilleınede bulunanık karşı tarafın ınalını telef etınesi zaran daha da genişletir. Bu nedenle o, ancak malın lazminini isteyebilir. 73 Ebfı Davud, Akdiye, 14: Alımed b. Hanbel, Ili70 77 Bkz. Zerk:i, a.g.e .. c.l!.s. 981 74 1-.l. Erdoğan, a.g.e., s.98 78 İbn Mace Alık.-lın. 17; Muvaıt:ı, Akdi ye, 3 l 75 Buhari," !tk, 6, Talak, ı 1; Müslim.lmaret, 155: Ebü Danıd, Talak. ı ı 79 Zek:i, a.g.e .. c.ll, s.968 • 76 Zerkıi, l..-!tıstafa AluneL el-Jvledhalü'I-Fıldıi, Danı'l-Fikr. Dımeşk. 1968, c.II, s.965 80 Alımed Ziya Efendi, J.:av:i[d-i Kiilliye Şerhi, Nşr., Ali Osman laıak "kazanılnuş nuştır. Yirıe Yukarda zikri geçen "haksız zarann tazınini" meselesi üzerinde. biraz dunnak istiyoruz. Zarann tazıılİni genel bir ilke olmakla beraber bu husus Mecelle'de "Zarar izale C. Hukukun Üstünlüğü İlkesinin Hakim olunur" (md.20) ve "Zarar bi-kaderi'l-imkan def olunur." (md.31) şeklinde iki farklı ifade ile anlatılınakla olup. Kılınmasında Etkili Olabilecek Evrensel Hukuk özellikle ikinci ifadeyi hukukun üstünlüğü açısından daha Kurallan önemli buluyoruz. Buna göre mümkün ınertebe zarann Burada daha önce konunun akışı içerisinde zaman ortadan kaldıruması esastır. Nasıl ki tıpta korunmak. zaman temas ettiğimiz kişilerin dokunulmaz alanlannın ilaçlı tedaviden daha iyi ise. bu kaide gereği de zarann güvence altına alırunasına dair anayasal haklar. hürriyet vukuundan önce -mesiilih-i mürsele ve sedd-i zerayi prensibi ve eşitlik ilkesi (hukuk önünde eşitlik ve hak esasına uygun olarak- zarara götüren bütün etkenierin eşitliği) gibi evrensel ilkelerden tekrar balısetıneyecet;,riz. ortadan kaldınlıp, alman tedbirlerle zammı önlenmesi, Hukuk'Ull üstünlüğü ilkesinin gereklerinden olarak ortaya çıkmış olan zarann taznlİıunden dalıa iyidir. İşte sayılabilecek uluslararası düzeyde kabul gönnüş evrensel sefih (savurgan ve tedbirsiz davranan) ve ınüflisin mali hukuk kurallanndan bazılanru şu şekilde sıralayabiliriz: tasarruflannın hacr (kısıtlı! ık) altına alırumısı ve yine alaİyi niyet alıde vefa. kazanılmış haklara saygı. hakiann calduann talebi üzerine lıakinun, borçlu kimsenin yurt kötüye kullarulınaınası. haksız olarak verilen zarann · dışına çıkmasını yasaklaması gibi hakiann korurunasına tazınini. soruınluluğun kusura dayanması. kesin hükme dair birçok hüküm yukandaki ka ideden doğmuştur. n saygı, hak arama özgürlüğü, savuruna hakianna saygı. Hukukun üstünlüğü açısından belki de İslam'ın en kimsenin kendi davasında yargıç olrunaması. zaman şümullü evrensel ilkelerinden birisi "Iii darara velfi aşınu, mücbir sebep. sebepsiz zenginleşme. idarenin dırar/zarar vennek ve zarara zararla mukabelede bulunkanuniliği , idarenin takdir yetkisinin sınırİılı ğı. H mak yoktur"7S hadisidir. Bu dalıa sonra Mecelle'ye de İSLAMI ARAŞTIRMALAR DERGiSi, CİLT: 14, SA YI: 2, 2001 leşkil Hukukun üstünlüğü açısından önemli bulduğumuz Koçkuzu, Konya, 1996, s.59 263 . , ... NASİ ASLAN İslam Hukukundaki bir diğer genel kural da "Izdııiir gayri n hakkını iptal etmez." (Mecelle md.33) Yani bir kimsenin çaresizlik içinde (muzdar) kalııuş olması başkalannın hakioru hüküınsüz kılınayı gerektinuez. "Zamretler menınü (yasaklannuş) olan şeyi mübah kılar." (md.21) Ancak, zorda kalan kimsenin durumu, başkasının malını ıaruret miktaniölmeyecek kadar yemesi için mazeret teşkil etse bile onu. tazmin yüküınlillüğünü ortadan kaldınnaz. Buradan hareketle, günümüzdeki bir meseleye pannak basmak istiy oruz. Hak aramak için gösteri yapanIann durumlan ve mağduriyetleri ne olursa olsun -bu noktada ileri süreceği bahaneler- kendilerinin gerek kamuya gerekse şaluslara ait mallara zarar vennelerine mazeret teşkil edemez. Çünkü zor durumda kalma başkasının hakkını iptal edemez. Suç ve cezalann kanüniliği yani "kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesiyle" suçlarm geçmişe yürüınezliği" ilkesi de konumuz açıst11dan önem arzeder. Karrünilik ilkesi gereği, suç olduğu kanunda belirtilmeyen bir eylemden dolayı kimse cezalandınlamaz. "Suçlann geçmişe yüıiimezliği" ilkesi gereği de, işlenildiği zaman kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı kimse cezalandınlamaz. Cezalandınnada keyfiliği ve haksızlığı önlerneyi hedefleyen bu ilkeler hiç şüphesiz hukukun hakim kılın­ masına hizmet edecektir. Milletlerarası camiada evrensel hukuk kurallan olarak kabul edilen bu ilkeler Avnıpa insan Haklan Sözleşmesi 7. maddesinde de zikredilıniştir. sı İslam Hukukunda da had. kısas ve diyeti gerektiren suçlann cezalannın nasslarla önceden tay in edilmesi ve hakimin bu cezalarla hükıneune zorunluluğu . kanüniliğin ve hukukun üstünlüğü ilkesinin teessüs etmesine yöneliktir. -. "Cezai sorumluluğun şahsiliği" prensibi de_evrensel bir hukuk kuralı. olup, bu prensip hukukun üstünlüğü ilkesinin bir gereğidir. İslam bu prensibi asırlar önce benimsemişs~ ve uygulamada da bu prensibe titizlikle riayet etmiştir. Burada İslam tarihinden konuyla ilgili yaşaruıuş bir olayı nakletmek istiyoruz. "Halife Mansur ile Bizans imparatoru arasında Musul'da bir antlaşma yapılnuştı . İınparator Bizanslı bazı rehineler verdi. Mansur da bazı müslümanlan relıine olarak verdi. Antlaşınada açık bir hüküm vardı . Taraflardan biri elindeki rehineleri öldürürse, öteki taraf da elindeki reluneleri öldürür. İınparator vefasızlık edip Müslüman rehinelen öldürdü. Mansur. Ebü Hanife ve diğer büyük ~Hi mlerden bu konuda fetva istedi. Onlar fetvalannda görüş birliği ile şöyle dediler: kusur ve suç imparatordan geldi. Bizanslı rehinelerden değil. Kur'an şöyle der: "Kimse kimsenin suçunu üstlenınez" (En'am 6/164) bunun için Bizanslı rehinelere kısas uygulanamaz. Ülkelerine dönüşleri. müslüman rehinelerin ülkelerine dönüşüne bağlı olduğuna göre. bu rehineler ülkemizde kalırlar ve eltli-zirnıuet olurlar. İslam ülkesinden aynlaınazlar.s3 Bu olay. devletlerarası hukukta mütekabiliyet ya da misillemede bulunma hakkım doğunnakta iken ruimler. "sorumluluğun şahsiliği" prensibini esas alarak. verdikleri fetvada hukukun üstünlüğünü hakiın kılnuşlardu. Halbuki antlaş­ ma gereği Biıanslı rehinelerin öldürülmeleri de mümkündü. Son olarak hukukun birçok alanında geçerliliği olan "Beraet-i zimmet asıldtr" (Mecelle md.8) ilkesi üzerinde duruıak istiyoruz. Bu ilkeye göre asıl olan kişinin borçsuz ve suçsuz olmasıdır. Bu anlam genel olup, söz konusu ilke ceza hukukunda "Kişinin suçsuzluğunun asıl olması" , borçlar hukukunda "Kişinin aksine birdelil bul u; nuncaya kadar borçsuzluğunun esas olması8 4 ınulıakeıne hukukunda ise "Delille ispat edilmediği sürece zan1ıya suçlu gözüyle bakılmaması" gibi hukukun üstünlüğünü gözeten önemli kaideleri içine almaktadır. Günümüzde bu prensipierin çoğu kez dikkate aluunadığı ve zan ile hareket edildiği görülmekte olup. zaman zaman bazı . medyanın zanni bilgilere dayananık kamuoyunu çeşitli kişi ve gruplan n aleyiline yönlendirdiği ve yargısız infazda bulunduğu göılenılerunektedir. Sonuç . "Hukuk devleti" ya_c!!l ~h.u~n üs!Qı}!i_,!@~~\~m­ Ianyla, hukukun nesnel ve evrensel ölçütlerinin belirlenerek adaletin hakim kılnunası anıaçlanınaktadır. Bu amacın gerçekleşmesinde İslam'ın ortaya koyduğu hak. hakkaniyet, eşitlik. denge, kıstioran ve liyakat gibi kıs­ taslar. hukuktın üstünlüğü ilkesini de uygulanabilir kıla­ cak objektif ölçütlerdir. Siyasal otoritenin (gerekirse çoğunluğuh) sımr~ kalaniann da hak ve hürriyetlerini konınıayı anıaçiayan hukukun üstünlüğü anlayışı, ölçü olarak azınlık ya da çoğunluğa değil, mutlak hakikate tabi olmayı gerektiren İslami anlayışla örtüşmektedir. Jandınlarak. azınlıkta İslam'ın da öncelikleri arasında yer ahın din. ca11: mal, 8ı Bu hususla ilgili An;ıyas;ııııızda şu ~saslar· y~r alıııııktadır: "Kiıııs~ işlı!diği z:uııan yürtırlOktı! bulunan kanıııuın suç saymadığı bir fıildı:n dol:l\ı cı:zalarıdınlanıaz: Kiıııse\'e suçu işl~diği z;uııan kıınunda o suç için konulmuş o lan c~zada;ı daha ~gır bir c~za vı:rileıııı:z ...." (Any. ıııd.38) 82 Bu ilke Kur'an'da "Hı:rkesin kazandığı kendisiııindir. Hiçbir kimse başkasının günahını lıstlerııııez." şeklinde ifade edilir. Bkz. Nisa, 4/11 1; Eıı'mıı 6/164: Necııı 53/38 264 akıl \'e neslin korunınası gibi insan hakianna temel teşkil eden hususlar, hukukun üstünlüğü ilkesi gereği dokunulmaz bireysel alanlar olarak anayasal güvence altına alın- 83 M. Hanıidullnh, n.g.ııı., s. 61-62 84 Ali Bardııkoğlu, Sernet ıııd. DiA, ı:. V, s.471 JOURNAL OF ISLAMJ.C RESEARCH. VOL: 14. NO: 2. 2001 HUKUKUN ÜSTÜNLÜGÜ VE !SLAM HUKUKU malı ve hiçbir şekilde ihlal edilmeinelidir. Tarihten bu yana temel hak ve hürriyetlere yönelik ihlallerin genelde yürütme gücünü elinde bulunduran yöneticilerden gelmesi nedeniyle yürütmenin. eylem ve tasanutlanıun yargı denetimine tabi tutulması. huku1.-un üstünlüğü ilkesinin bir gereği olarak kabul edilmektedir. İslam. yönetiınde keyfiliğin önlenmesine yönelik bu denetimi benimsediği gibi yürütme erk'ini de bir emanet kapsaımnda telakki etmektedir. İslam'da önceliğin hukuka ,.e mutlak adıılete verilmesi. onun idari anlayışında "hukukun devlete üstünlüğü" gibi bir esası ön plana çıkar­ maktadır. Yasaımı alanında İslam ınüçtehitleıin.in her türlü hür bir şekilde hüküm çıkarına faaliyetinde olmaları . hukukun üstünlüğü açısından önemli baskıdan uzıık buluıunuş tarihi bir vakıadır. renk. din, inanç \'e sıruf ayrıını gözetilıneksizin herkese eşit. adil ve hakkaniyetli bir şe­ kilde uygulaıunası belki de İslaın'ın. yargı alaıunda "hukukun üstünlüğü ilkesini sembolize eden en karakteristik özelliğidir. Kanunlann. ırk. İslaıu'ın, hukukun üstünlüğü ilkesinin hayata geçirilmesinde etkin obıbilecek çok sayıda evrensel lıuktık kuralııu içerdiği ve bunlann, emsallerine nıızaran daha kapsamlı olduğu görülmektedir. Netice olarak forınel ve biçimsel unsurlardan ziyade. ınahiyet ve özde arıınınası gereken hukukun üstünlüğü anlayışı. yasalar ötesi bir ka\'raın olup. daiımı özlenen ve hedeflenen adalet ülkiisünden başka bir şey değildir. Bunun için de fonnet olarak hukuki nonnlara uyan (legal) birçok uygulama. gerçekte lıuktıkun üstünlüğü ilkesini ihlal etmekten öteye gitmemişlir. Bu bağlan1da zahirde meşru olan birçok şeyin. İslam'da diyanet yönüyle veya ahlaki açıdan meşru olmayabileceği cuılay ışına dayalı "hukuk/fetva-takva" boyutu, bu adalet ülküsünün gerçekleşmesinde İslam'ın saltip olduğu önemli bir avantaj olarak gözükmektedir. Bir diğer ifade ile gerçekte haksız bir fiilin zahiren meşru görurunesi onun ulırevi soruınlu­ lu[,runu kaldırınayacağı inancı, İslrun'daki lıuktıkun üstünlüğü anlayışının "takva (Allah'tan sakınınar esasıyla yakın bir ilgisinin olduğu sonucuna götünnektedir. Kayoakça AHMED ZİY A EFENDİ. Kavıiid-i Külliye Şerhi. Nşr.. Ali Osman Koçktızu. Konya. 1996 ALİ HAYDAR EFENDi. Mecelleti'I-Aiıkam, Beyruı. ty. Dürcıii'I-Hükkam Şerhü ARAL. Vecdi. "Kelsen'in Saf Hukul< Teorisinin Metodu ve Değeri". İ.Ü.H.F. Yayınları. İstanbuL 1978 lSLAlvÜ ARAŞTIRMALAR DERGiSl. CİLT: 14. SA YI: 2, 200 1 - Hukuki Değer Olarak Adalet" Çağdaş Hukuk Felsefesi ve Hukuk Kurrum İncelemeleri. Alkım Yayınevi.. İstanbul 1997 ARSLAN. Zülıtü. "Devletin Hukuku. Hukuk Devleti ve Özgürlük Sarkacı". Do[,su Batı. Sayı 13. Ankara 2000 ATAR. Falı.rettin. İslam Adliye Teşkilatı. İşleri Başkanlığı Yayınları. Ankara 1991 Diyanet AYDIN. M.Akif. İslam ve Osmanlı Arnştınnalan. İz Yayınlan. İstanbul. 1996 Hukuku BARDAKOGLU. Ali. Beraet md. DİA. c.V BARRY. Nonnan. "Sivil Toplum Din ve Libeml Düşünce, Sayı 12. Ankara, 1998 İslam" BERKİ. Ali Hikmet. İslaında Kazcı. Ankara. 1962 BUHAAİ. Ebü Abdullah Muhammed b. İsmail. Sahilıu'I-Buhiiri. Çağn Yayınlan, İstanbul, CASSAS. Ebu Bekr (ö.370H.). ty. 1992 Alıkıiınu'1-Kur'an. Beynıt. ÇAGRlCI. M.. "Adalet" ınd.. DİA. c. I ÇAHA, Ömer. "İdeoloji ile Hukuk Arasında Devlet". Ankara 2000 Doğu Batı. Sayı 1-ı.. ÇEÇEN, Anıl. Yayınlan. Ankanı Adalet 1993 Kavraııu. 2. Baskı. Gündoğan DEMiREL. Tane!. "Hayek'in Düşüncesinde Huktık Devleti Kavraıru". Liberal Düşünce. c.ll. Sayı 5. Ankara 1997 EBÜ DA VUD. Süleyman b. el-Eş'as. Sünenu Ebi Dfıvud. Çağn Yayınları. l-V. İstanbul. 1992. ERDOÖAN. Mustafa .. "İnsan Hakianna Kavramsal Bir Yaklaşım" Libenıl Düşünce. c.III. Sayıl2. Ankara. 1998 - Anayasal Demokrasi. 3. 1999 Baskı. Siyasal Kitabevi. Ankanı. GÖZÜBÜYÜK. A. Şeref. Anayasa Hukuku. Turhan Kitabevi. Ankaıcı 1997 GÜRİZ. Adnan. Hukı.ık Felsefesi. .:ı. Baskı. A.Ü.H.F. Yayınlan. Ankara, 1996 HAMİDULLAH. M.. "Anayasa Tarilti-Abbasiler" çev. Vecdi Akyü:r.. İslam Anayasa Hukuku. Beyan Yayınları. İstanbul. 1995 HATEMİ, Hüseyin, Hukak Devleti Öğretisi. İşaret Yayuılan. İstanbul 1989 HA YEK. Friedrich A.. Hukuk Yasnma ,.c Özgürlük. çev. Melunel Ö7_ iş B ilnkası Yayuılan. 1997 -Hukuk Yasama ve Özgürlük. çev. Aliila Yayla, İş Bankası Yayınları 265 .1 i~ ,; ,. 1 NASİASLAN IDNDL Müttaki, Kenzü'I-Ununal İBN MACE. Ebü Abdilialı Muhanuned b. Yezid. Sünenu İbn Mace, Çağn Yayınlar. İstanbul. 1992 İBNU'L-ARABİ. Ebü Bekr (ö.543 H.). Ahkaınu'l­ Kur'an. Beyruı İSFEHANİ. Ragıb. ei-Müfredat". "Ad.l" ve "Hüsn" md.. Kah.raınan Yayınlan. İstanbul 1986 KARAMAN. Hayrettin. Mukayeseli İslam Hukuku. Nesil Yayınlan. İstanbul 1991 KASANi Ebü Bekr. Bedıiiu's-Sanfu'. Beyrut. ty. KÖBLER, Juristisches Wörterbuclı. 4 Auflage. Müncben 1986 KURTUBi, Ebu Abdiilah Muhammed b. Ahmed. elCami' li Alıkaıni'I-Kur'an. Daru'I-Hadis. Kalıire 1994 -Müncid el-Ebcedi. 9.BaskL Daru'l-Meşrik. Beyrut. ty. MÜSLİM. Ebu'l-Hüseyn Mistim b. Hacdic. Salıihıı Müslinı. Çağn Yayınlar. isıaiıbul. 1992. ÖZBUDUN. Ergun. Anayasa Hukuku. Ankara ı 995 266 SELÇUK. S.. "Hukukun Üstünlüğü". Zorba De\'letten Hukukun Üstünlüğüne. Yeni Türkiye Yayınlan 1998 -Konuşıua.1999-2000 Adli Yılı Açış Konuşması. Ankara, Liberte. 1999 SERAHSİ. Şemsüddin. el-Mebsuı. Beyrut ty. ŞATIBİ. Ebü İshak (ö. 790 H.). ei-Muvafakat fi -"Adalet" md.. DİA. c.l Yayınlan. PERELMAN. Clıaiın. "Yeniden Soruştu.rulan Adalet". çev. Murat Öndennan. Çağdaş Hukuk Felsefesi ve Hukuk Kuratm İncelemeleri. Alkmı Yayınevi. İstanbul 1997 Yetkin Usüli't-Ahkaın. Daru'l-Fikr. ıy .. yy. ŞİRVANİ. Harun Han, İslam'da Siyasi Düşünce ve İdare. çev. Kemal Kuşçu. Ankara, 1965 TÜRK.BAÖ. Alunet Ulvi. "Poslınodernite ve Hukuk İdealleri: Adalet. Hukuk Devleıi 11 • Doğu Batl. Sayı 13. Ankara 2000 Y AZlR. Elıııalılı Haıııdi. Hak Dini Kur'an Dili ZERKA. Mustafa Ahmet. ei-Mcd.lıalü'l-Fıklü. Daru'lFikr. Dııneşk. 1968 ., ZUHAYLi. Muhammed. Tarihu'I-Kaziii'l-İslaıni. JOURNAL OF ISLAMIC lffiSEARCH. VOL: 14. NO: 2. 2001