KÜRESEL SİYASET Küreselleşme Küreselleşme

advertisement
13/05/16 Küreselleşme
—  Ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin değiş-tokuşundan
KÜRESEL SİYASET
doğan bir uluslararası bütünleşme süreci.
—  20 yy sonu, dünyanın “küresel köy” olduğunun kabulü.
—  Küreselleşme siyaset anlayışını ve siyasi etkileşimi kökünden
değiştirmiştir.
—  Küreselleşme bir yandan ekonomik büyümenin artışı, zengin fakir yaşam
standartlarını yükselmesi; ancak diğer taraftan ulus devletlerin, yerel kültür
ve geleneklerin kaybolması anlamına gelmektedir.
Küreselleşme
Kürselleşmenin Dinamikleri
—  Geleneksel siyaset görüşü devlet merkezli
—  Kaygan ve kavranılması güç bir kavram
—  Devlet ana siyasal aktör
—  Ulusal düzeydeki devlet faaliyetleri inceleme konusu
—  Ulus-devletin içinde ne olup bittiği ile dışında olup bitenler arasında
keskin ayrımın kabülü
—  Kürselleşme dünya toplumunun ortaya çıkmasına yol açarak ‘iç’ ve
‘dış’ arasındaki ayrımı zayıflatmış hatta tamamen yıkmış olduğu
iddia edilmektedir. Ancak yakın zamanda yaşanan ulus
tartışmalarına dikkat etmek gerek (ör: BREXIT)
—  Ulus devletler en önemli aktör olmaya devam etmekle beraber
‘ulus-üstü’ kurumların ve ‘ulus-aşırı’ grup ve örgütlerin etkisi
artmıştır
—  Tek bir meseleye indirgemek güçtür
—  “Sınırsız dünya fikri”, zaman ve yer ayrımının ortadan kalkması
—  Sınırlar üstü (superterritorial) ilişkiler
—  Dünya çapında (transworld) veya sınır aşan (transborder) ilişkiler
—  Bilgisayar ortamında yüksek miktardaki paraların dünyanın diğer
ucuna transferi. “İşlem sanal sonuç gerçek”
—  Döviz ve finansal piyasalar
—  Kablo ve uydu teknolojisi, telefonlar, internet
—  Karşılıklı bağlantılılık (interconnectedness)
1 13/05/16 Kürselleşmenin Dinamikleri
Kürselleşmenin Dinamikleri
—  Tek küresel sistemin kurulması ve bunun sonucunda yukarıdan aşağı doğru
bir süreç: Küresel, ulusal, yerel
—  Hepimizin aynı Tv programlarını izlediği, aynı ürünleri aldığı, aynı
giyindiği, aynı ünlülere, sporculara hayran olduğu bir dünya
—  Ekonomik ve siyasal çeşitliliğin kaybolup homojenleşmesi
Kürselleşme
—  Ancak bu durumun ters etkileri de sözkonusu:
—  Ulusal ve siyasal milliyetçlik temelinde bağlılıklar erirken
—  Onun yerini yerel bölgelere, dini ve etnik kimliklere bağlılık alır (Örn: Dini
fundamentalizm küreselleşmeye bir tepki olarak görülür)
—  Ayrıca bazı durumlarda homojenleşme korkusu, emperyalizm şeklinde
Ekonomik
Kültürel
Siyasal
algılanarak kültürel siyasi direnişi artırabilir (anti-kapitalist, anti-küresel akımlar)
—  Öte yandan, Batı ülkeleri de artan şekilde batı-dışı kültürel, dini, sanatsal, edebi
akımlardan etkilenmektedir.
Kürselleşmenin Dinamikleri
—  Ekonomik Küreselleşme: Az ya da çok derecede içiçe geçmiş bir
küresel ekonomi. Sermayenin serbest dolaşımı, serbest gümrük
politikaları vb.
—  Kültürel Kürselleşme: Dünyanın bir bölgesinde üretilen bilgi, mal ve
imajların milletler, bölgeler ve bireyler arasındaki kültürel farkları
‘düzleştirme’ eğilimi. McDonaldslaşma (George Ritzer). Örn:
Holywood filmleri, ayakkabı markaları, Sturbucks cafe.
—  Siyasal Küreselleşme: Uluslararası örgütlerin öneminin artması. BM,
NATO, AB, IMF, OECD, Dünya Ticaret Örgütü vs.
Küreselleşme: Teoriler, Tartışmalar
—  Küreselleşme oldukça tartışmalı bir süreçler setidir.
—  Hem onun ne olup olmadığı hakkında hem de onu besleyen güçler
hakkında tartışma vardır.
—  Küreselleşme taraftarları onun demokratikleşmeyi desteklediği
(Tarihin Sonu), zenginliği ve gelişmeyi artırdığı, seçenek ve
fırsatları genişlettiğini ileri sürer.
—  Karşıtları ise artan eşitsizlikten, şirketlerin demokratik kontrolden
kaçabilme yeteneklerinden ve çevresel felaketten onu sorumlu tutarlar.
“Risk faktörü”. “Demokratik açık”
—  Kazananlar: ABD Kaybedenler: Ucuz işgücü ve hammadde sağlayan her
yer
2 13/05/16 Bölgeselleşme
Dünya Siyasetini Anlamak
—  Bölgeselleşme küreselleşme yolunda ilk basamak olabilir.
—  Veya bölgesel bütünleşme trendleri küreselleşmeyi dengeleybilir.
—  Bölgeselleşme, stratejik (SEATO, NATO, Varşova paktı)
—  Siyasetin uluslararası boyutunun varlığı çok eskiye gider (Eski
—  Ekonomik (AET-AB, NAFTA, ŞİÖ)
—  Kültürel faktörlerce beslenebilir.
—  Avrupa Birliği siyasal birliğin yanısıra ekonomik birliğin de bir örneği olarak
bölgesel bütünleşmede en ileri deneydir.
—  Egemenliği sınırlamakta büyük mesafe katetmekle birlikte henüz Avrupa süper
devleti olmaktan uzaktır.
—  Huntington “Medeniyetler Çatışması”: 21 yy. çatışmalar ekonomik veya
Yunan’ın şehir devletleri arasındaki çatışma ve savaş anlatıları)
—  Ancak 16. ve 17. yüzyıllarda merkezi devletlerin ortaya çıkışına
kadar, modern uluslararası sistemden bahsedemeyiz
—  Süreç, 30 yıl savaşları sonunda, Vestfalya Ant. (1648) ve Avrupa
güçlerinin her devletin egemen bağımsızlığını tanıması ile sona
ermiştir
ideolojik değil farklı medeniyetlerin ve kültürlerin çatışması olacak. Büyük
medeniyetler (Batı, Çin, Japon, Hint İslam, Budist, Latin Amerikan ve
Ortodoks Hıristiyan) küreselleşmeye tepki olarak dünya meselelerinde ana
aktör olacaklar. Gelecek dünya savaşı Çin-Batı veya Batı- İslam medeniyetleri
arasında olacak.
Dünya Siyasetini Anlamak
Dünya Siyasetini Anlamak
—  1898’de ABD’nin İspanya’yı mağlup etmesi
—  20 yy. devletler ve uluslararası örgütler arasındaki çatışma ve
—  Japonya’nın Rusya üzerindeki 1904-1905 tarihli zaferi sonunda Bu
işbirliğinin bütün küreye yayılması anlamında “dünya siyasetinin”
ortaya çıkışına sahne olmuştur
—  I. Dünya Savaşı (1914-1918)
—  II. Dünya Savaşı (1939-1945)
—  Devamında Soğuk Savaş dönemi
dünya siyasetinin 20. yy. daki en tüyler ürpetici şekilleri.
iki devletin Büyük Güçler olarak kabul edilmesi
—  Emperyalizm
—  19. yy. sonlarında Avrupa devletlerinin Afrika ve Asya’da koloniler
oluşturmak için kapışması
uluslararası sisteme tam bir küresel boyut vermiştir
3 13/05/16 Dünya Siyasetini Anlamak
İdealizm
—  Dünya siyasetindeki bu değişme ve gelişmeleri analiz edebilmek
—  Uluslararası siyaseti ahlaki değerler ve yasal normlar
için uluslararası siyasetin kendileri vasıtasıyla incelendiği
perspektifleri anlamak gerekir
—  Başlıca uluslararası siyaset teorisi ‘okulları’ şunlardır:
perpektifinden görür
—  ‘Normatif yargılarla’ daha fazla ilgilenir. “Ne olduğunu” değil “ne
olmalı” durumunu açıklar
—  Uluslararası aktörlerin ‘nasıl davrandığının’ analizinden ziyade
‘nasıl davranmalıdır’ konusuyla ilgilenir
—  Bazen ütopyacılığın bir türü olarak görülür
—  Savaşın devletler arasındaki meseleleri çözmek için gereksiz ve
modası geçmiş bir yol olduğunu düşünür.
—  İdealizm (liberalizm)
—  Realizm
—  Pluralizm
—  Marksizm
İdealizm
İdealizm
—  Köklü bir teorik geleneğe dayanmaktadır
—  İdealizmin merkezinde barışı koruyacak ve gerektiğinde devletler
—  Orta Çağ’da T. Aquinas (1224-1274) ‘adil savaşın’ doğasını
arası ilişkileri düzenleyecek bir uluslararası örgütün kurulması fikri
yer almaktaydı
—  Bu düşünce ile 1919 da Milletler Cemiyeti kurulmuş ancak
Cemiyet II. Dünya savaşını çıkmasını engelleyememiştir. Bu
savaşın ardından savaşın galipleri 1945 yılında bu kez Birleşmiş
Milletler teşkilatını kurmuşlardır
tartışmıştır. Savaşın üç koşuda meşru olabileceğini ileri
sürmüştür.
—  Meşru bir otorite tarafından ilan edilmesi (ör: devlet başkanı)
—  Meşru bir gerekçeyle, zararın ve mağduriyetin giderilmesi
—  Meşru bir niyetle, iyiliği savunup kötülükten sakınmak
—  I. Kant (1724-1804), dünya devletinin ilk versiyonu geliştirmiş.
Ahlak ve akılın birleşerek savaşın olmaması gerektiğini söylemiş.
İnsanlığın geleceği ‘evrensel ve sürekli barış’ üzerine
temellenecekti.
4 13/05/16 İdealizm
—  İdealizm ikinci versiyonu uluslararasıcılık (internationalizm)
—  Uluslararasıcılık:
—  Devletler arası doğal düzen demokrat olmayan devlet başkanları ve
modası geçmiş güç dengesi politikaları tarafından bozulmaktadır
—  İnsan ilişkilerinin ulusal presnsiplere göre değil evrensel prensiplere
göre de düzenlenmesi gerektiği inancı.
—  Dünya toplumları arasında ticaret ve seyahat münasebetiyle meydana
gelecek etkileşimin daha barışçıl bir U.A.İ. Sisteminin oluşmasına
yol açacağı görüşü
Neo-idealizm
—  Realist teorisyenler elinde uzun süre aşağılanma ve alay konusu olan
idealizmin 20. yy. sonunda yeniden canlanmış hali
—  Soğuk savaş (süper güç) döneminin ahlaka kayıtsız ‘güç siyaseti’ anlayışını
tenkit eder
—  Doğu ve batı bloku arasında yıllar süren silahlanma yarışı ve sonunda toptan
yokoluş ihtimaline karşı
—  İnsan haklarına vurgu yapılması
—  Pasifizm ile bağlantılandırılan geniş anlamda uluslararasıcı bir barış hareketi
—  Pasifizm: savaşın ve her türlü şiddetin kökten reddi
—  Neo-idealist duruş öncüsü Avustralyalı diplomat John Burton (1972)
—  Bir dünya toplumu görüşü. Modası geçmiş egemen ulus devleti
görüşü yerine örümcek ağı imajıyla tasvir ettiği karşılıklı
bağımlılığa dayalı kompleks yapı.
İdealizm
—  En etkili idealizm biçimlerinden biri liberalizmde bulunur
—  Liberal ulusu ana siyasl örgütlenme olarak kabul eder ancak savaşın
kimseye yaramayacağını, karşılıklı bağımlılık ve serbest ticaretin
önemini vurgular
—  Bu uluslararasıcılık görüşü BM gibi örgütlerde vücüt bulan uluslararası
hukuk ve kollektif güvene duyulan ihtiyaçla belirginleşir
—  W. Wilson: I. Dünya Savaşı, imparatorluk geleneği ve yayılmacılıktan
kaynaklanmıştır, savaşın en iyi panzehiri fetih ve yağma yapmak
istemeyen devletlerin oluşturduğu ulus-devletler dünyasının inşaasıdır.
Realizm
—  En eski uluslararası siyaset teorisi
—  Thucydides’in Peloponnes Savaşı (MÖ 431) ve aynı dönemde Çin de
yazılmış olan Sun Tzu’nun eserlerine kadar götürülür
—  Realist gelenekdeki diğer önemli kişiler Thomas Hobbes ve
Machieavelli.
—  Asıl ivmesini I. ve II. Dünya savşlarında almış ve 20 yy. baskın
uluslararası perspektif olmuştur
—  Uluslararası ilişkilerin ahlaki değerler tarfından yönlendirilmesine değil,
güç siyaseti ve ulusal çıkarların takibine vurgu yapar ve bunu
üstüne yükselir.
—  Devletler arasında dostluk, güven, onur vb. değerlerin
kıymeti yoktur
5 13/05/16 Realizm
Realizm
—  Üç temel varsayımı vardır
—  Merkezi varsayımı: Devletler, dünya sahnesinde ana aktördür, sahip
1.  Uluslararası sistemin temel aktörü “devlettir”
2.  Bütün devletlerin hedefi hayatta kalmak ve varlığını devam
ettirmektir
3.  Devletler varlığını devam ettirirken başka hiç bir devlete
dayanamazlar
Devletlerin birbirleriyle ilişkilerinde birincil konular/öncelikler
güvenlik, savunma ve dış politikadır. Onun dışındaki konular “alçak
politika” alanlarını teşkil eder (ör: ekonomi, siyaset, teknik işbirliği vb.)
olduğu egemenliği sayesinde otonom bir varlık olarak eylemde
bulunma kabiliyetine sahiptir.
—  Egemen devletten daha yüksek bir otorite olmadığı için
uluslararası siyaset bir “doğa durumunda” gerçekleşir,
harmoni ve uyum değil, anarşi ile karakterize edilir.
—  Anarşik uluslararası sistemde her devlet kendi başını çaresine
bakacak, devletin ve ülkenin devamı için kendi çıkarına öncelik
verecektir.
—  Ancak bu sürekli ve bitmek bilmeyen bir savaş demek değildir.
Güç dengesi önemli
Realizm
Neo-realizm
—  Uluslararası ilişkilerde gücün rolüne önem verir ve gücü de askeri
—  1980’ler boyunca gelişmiştir
kapasite/güç olarak görür
—  Güç dengesi sağlanırsa uzun süreli barışlar ve istikrar sağlanabilir.
—  Gücün merkezi önemini kabul etmekle beraber, olayları bireysel
—  Ör: Dehşet Dengesi Teorisi (Mutual Assured Destruction MAD)
—  Güç dengesi bozulduğunda savaş kaçınılmazdır.
—  Büyük (süper) güçler ve devlet hiyerarşisini kabul eder
—  Ortaya çıkan bu devletler hiyerarşisi uluslarası siteme düzen
devletlerin amaçları ve oluşumları ile açıklamaktan ziyade
uluslarası sistemin yapısı aracılığyla açıklama eğilimindedirler
—  Relizm ve neo-realizm çok şiddetli eleştiriler almıştır: Siyaseti
ahlaktan soyutlaması, askeri yarış, büyük güçlerin hegomonyasını
meşrulaştırma vs.
empoze eder.
—  Soğuk Svaş döneminde bu durum iki kutuplu dünyanın ortaya
çıkmasına sebep olmuştur
6 13/05/16 Pluralizm
—  1960-70’lerde ABD’de ortaya çıkmıştır
—  Liberal fikirler ve temeller üzerine inşa edilmiştir
—  Birbiri ile yarışan çok sayıda grubun arasında güç dağılımını vurgulayan sosyopolitik
teori
—  Devletin geçirgenliğini vurgular
—  Realist perpspektifin bir alternatifidir
—  Realizm’de devlet merkezci yaklaşım, bilardo masası örneğiye (J.Burton) resmedilir:
Devletler birbirlerini dış baskıyla etkiler, geçirgen olmayan, içe kapalı birimler.
Uluslararası anarşi sisteminde devletler birbirleri ile çarpışarak ilerler
—  Pluralistler bu benzetmeyi yanlış bulur: Hem çok uluslu şirketleri, hem STK gibi
uluslararası aktörleri hem de devletlerin ekonomik anlamda birbirine bağımlıklarını
gözardı ediyor der.
Marksizm
Pluralizm
—  Ulus devleti göz ardı etmeden uluslararası siyasetin çok daha geniş bir
çıkarlar ve gruplar yelpazesi tarafından şekillendirildiğini vurgulayan bir
karma-aktör modeli önerir.
—  Realizm için çok önemli olan egemenlik vurgusu yumuşatılarak
otonomluk (özerklik) kavramı ile yer değiştirir.
—  Bu durum Greenpeace,Coca Cola, Papalık gibi kurumları da etkileri
yönüyle aynı ulus devlet gibi uluslar arası bir aktör görmeyi mümkün
kılar
—  Tüm aktörlerin (devlet veya devlet dışı) belirli sınırlılıklar içinde
hareketine dikkat çeken otonom aktör fikrini savunur
—  Gittikçe karmaşıklaşan uluslararası sistemde işbirliği ve bütünleşme
kaçınılmazdır (Avrupa örneğinde olduğı gibi).
Neo-Marksizm
—  Ekonomik güce ve uluslararası sermaye tarafından oynanan role vurgu yapar
—  Dünya Sistemi Teorisi bu gelenekten esinlenen en bilinen teoridir.
—  Marks’ın sınıf bağlılığı ulusal ayrılıkları aşar: ‘Dünya işçileri birleşin’.
—  Immanuel Wallerstein (1930-) tarafından geliştirilen teoride 1600 yıllardan itibaren
—  Liberal ve realist teoriler dünyanın bağımsız devletlere bölünmesini yansıtan gücün
dikey örgütlenmesini öngörürken,
—  Marksizm uluslararası sınıf temelinde bir yatay örgütlenme teorisi öne sürer
şekillenen dünya ekonomisinin günümüz küresel kapitalist sistemini oluşturan en
önemli faktör olduğunu savunur. Temel varsayımları:
Dünya savaşının aslında kolonileri kontrol etmek için yapılan bir savaş olduğunu iddia
eder.
—  Neo-marksizm devletin göreceli otonomisini kabul ederek dünya sahnesinde pek çok
kurumun (ulus-üstü veya ulus-altı) etkisini kabul eden pluralist düşünceye yaklaşır.
Küresel kapitalist sistemin gelişimine dikkat çeker.
Dünya genelinde uluslararası bir işbölümü mevcuttur
1. 
1. 
—  Lenin emperyal yayılmanın büyük kapitalist güçleri birbiri ile çatışmaya ittiğini, I.
2. 
3. 
2. 
3. 
Merkez (core) ülkeleri: sömüren
Çevre (periferi) ülkeleri: Sömürülen
Yarı çevre ülkeler: İkisi arasında istasyon rolü gören
Her ülke kendi içerisinde sosyal sınıflara bölünmüş ve varlıklılar mevcut düzenin devam
etmesi adına birbiriyle işbirliği içerisindedir
Kurulan bu sistem uluslararası bir finans sistemi tarafından baskı altındadır.
7 13/05/16 Değişen Dünya Düzeni
Soğuk Savaşın Yükselişi ve Çöküşü
— İki farklı dönemden bahsedebiliriz:
—  Soğuk Savaşın Başlangıcı:
—  Nasıl başladığı konusunda geleneksel açıklama SSCB’nin Rus
1.  Soğuk Savaşın Yükselişi ve Çöküşü
emperyal arzularının bir sonucu olarak Doğu Avrupa’ya yayılması
şeklindedir.
—  Sovyet komünizminin saldırganlığı, komünist yayılmacılık anlayışı.
—  Buna karşılık olarak da Truman’dan itibaren ABD politikasında
değişiklik olması.
—  1946, Marshall Planı, Avrupa’nın ekonomik yeniden inşaası ve
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO)’nun kuruluşu.
—  1946-1989 yılları arasında devam ettiği kabul edilmektedir.
2.  21.Yüzyıl Dünya Düzeni
Soğuk Savaşın Yükselişi ve Çöküşü
—  Soğuk Savaşın başlangıcı konusunda G.Kalko (1988) daha
revizyonist bir görüş ileri sürer:
—  Bu görüş, soğuk savaşı sovyet saldırganlığının bir sonucu olarak
görmekten ziyade SSCB’nin kendisi ile düşman olan Batı ile
arasına bir tampon bölge çekme ve zayıflamış bir Almanya görme
arzusunun sonucu olduğunu iddia eder
—  Bu yaklaşım aynı zamanda ABD’nin yayılmacı siyasetine de dikkat
çeker. ABD dünya pazarlarını kendi kapitalizmine açık tutatacak bir
siyasa izlmeketedir der.
—  ABD’nin ekonomik hakimiyet arzusu komunist düşmanlığı ile
gizlenmiştir görüşünü savunur.
Soğuk Savaşın Yükselişi ve Çöküşü
—  Soğuk Savaşın ilk etabında,
—  Sovyet Kızılordusunun doğudan
—  ABD, İngiltere ve müttefiklerin Batı’dan bastırması sonucunda Almanya’nın
yenilmesi ve ikiye bölünmesi gerçekleşmiş,
—  Bu bölünme ile W. Churchill’in ifadesiyle Doğu ile Batı arasına ‘demir perde’
— 
— 
— 
— 
— 
— 
— 
— 
inmiştir.
İki Almanya’nın doğuşu, 1949
NATO’nun kuruluşu, 1949
Varşova Paktı’nın tesisi, 1955
Daha sonra soğuk savaş küresel hale gelmiştir
Çin Devrimi, 1949
Kore Savaşları, 1950-53
Dünyanın farklı yerlerinde çıkan krizler sonucu ABD veya SSCB’ye eklemlenmeler
Ve…. İki Kutuplu bir dünya
8 13/05/16 Soğuk Savaşın Yükselişi ve Çöküşü
—  İki kutuplu model 1960’lardan itibaren belirsizleşme eğiliminde
—  Moskova ve Pekin arasında derinleşen düşmanlıklar
—  Almanya ve Japonya’nın ekonomik süper güçler olarak yeniden dünya sahnesine
— 
— 
— 
— 
— 
— 
— 
— 
— 
çıkmaları
Gelişmekte olan çok kutupluluğa paralel olarak bir detente (düşman olan devletler
arası gerilimin azalması, gevşeme) durumu
Nixon’un Çin ziyaretleri (Ping Pong/ Masa Tenisi Diplomasisi)
SALT-I ve SALT-II anlaşmaları (Strategic Arms Limitation Talks)
R.Reagan tarafından yenilenmiş bir Amerikan yığınağına başlanması (ikinci soğuk
savaş)
SSCB ekonomisinin kırılganlığının bu silahlanmayı kaldıramaması
Batı tipi tüketim ve Batı tipi özgürlük anlayışını tatmin edemeyn SSCB ve bağlı Doğu
Avrupa rejimlerinin meşruiyetinin zayıflaması
Gorbaçov’un reform hareketleri
9 Kasım 1989’da Berlin Duvarının yıkılması
1990’da Varşova Paktı ve Nato’nun düşmanlığın sona erdiğini açıklaması
21. Yüzyıl Dünya Düzeni
— 
— 
— 
— 
— 
— 
— 
— 
— 
Ancak, dünya polisi olmak için emperyal aşırı genişleme eğiliminde bir ABD
ABD’nin bu yükü kaldıramayacağı görüşü, ‘bir numara olmanın bedeli’
Devamında “tecritcilik” anlayışı
11 Eylül olayları
G. Bush yönetiminde yeni ABD
Yeni dünya düzeni (düzensizliği)
Dış tehdit ve güvenlik algısında değişim
Haydut devletler kavramı
İnsani Müdahale Yaklaşımı: İnsani amaçlar güderek gerçekleştirilen askeri
müdahale
—  Büyük sayıda savunmasız insanın öldürülmesi, sürülmesi ve bu tür ihlallerin komşu
devletleri tehdit etmesi
—  Demokrasinin yokluğu, diplomatik yolların tükenmesi
—  Eleştiriler: ulus devletin dokunulmazlığı, askeri müdahalenin işi kötüleştirmesi,
gerekçenin sübjektifliği (saldırganlarda aynı gerekçeyi kull.)
21. Yüzyıl Dünya Düzeni
—  Soğuk Savaş sonrası dönemin ABD hakimiyetindeki tek kutuplu bir
dünya düzeni mi yoksa yeni bir çok kutuplu dünya düzeni mi
olacağı belli değildir
—  SSCB’nin çökmesi ile ‘tek sesle konuşan’ ‘tek bir dünya’
gerçekleşiyor görüntüsü
—  Anlaşmazlıkları saldırganlıkla ve yayılmacılıkla değil barışçıl
biçimde çözme ve silahsızlanmayı teşfik etme ihtiyaçlarının kabul
görmesi ve umudu
—  ABD’nin tek süper güç olarak dünyanın polisi olması şeklinde bir
algı/temenni
21. Yüzyıl Dünya Düzeni
—  Çok kutupluluğun ortaya çıkışı
—  Entellektüel sermaye, ileri teknoloji
—  Ve devamında ABD’nin yanında ana aktörler olarak Çin, Almanya, AB,
Japonya, Rusya, Brezilya, Hinditsan gibi önemli oyunucların ortaya çıkışı
—  Dünya Bankası verilerine göre şu anki hılza Çin 2020’de dünyanın en büyük
ekonomisi haline gelecektir
—  Japonya dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahiptir
—  Asya Kaplanları denilen ülkelerin gelişimi
—  AB’nin genişlemesi
—  Çok kutuplu dünyanın yansımları henüz belirsizdir
—  Kötümser bir kargaşa öngörüsü yanında iyimser barış ve istikrar
öngörüleri….
9 13/05/16 Avrupa Birliği
—  Tek Avrupa fikri 1945’ten çok eskilere dayanır
Avrupa Birliği ve B.M.
—  16. yy. Reform hareketlerinden önce Roma’ya yönelik ortak
bağlılık ve Papalığın Avrupa üstü bir otoriteye sahip olması
—  Rousseau, Saint Simon ve Mazzini gibi düşünürler Avrupa
genelinde siyasal kurumlar kurmanın savunucuları olmuştur
—  1946’dan itibaren tarihsel olarak eşi görülmemiş bir bütünleşme
süreci
Avrupa Birliği
Avrupa Birliği
1945 sonrası Avrupa Birliğini hazırlayan tarihsel koşullardan önemlileri:
—  Savaş sonrası yıkıma uğramış bir Avrupa’nın işbirliği ile yeniden
ayaklandırılması ihtiyacı
—  1870-71 Fransa-Prusya savaşında itibaren süregeln Fransız-Alman
rekabetinin ortadan kaldırılması ve barışın sağlanması
—  ‘Alman sorunu’ ancak merkezi ve güçlü bir Avrupa’ya entegrasyonu ile
çözülebileceği düşüncesi
—  Sovyet yayılmacılığına karşı Avrupa’yı koruma, bağımsız bir kimlik ve
rol kazandırma
—  ABD’nin hem pazar olarak hem de SSCB’ye karşı set olarak müreffeh
bir Avrupa yaratma arzusu
—  Ulus-devlet düşüncesinin kıta Avrupa’sında barış ve refah için tehdit
oluşturması ve buna dair yaygın kanaat.
—  Bütünleşme yolunda işlevsel bir yol izlenmiştir. Tedrici adımlarla
ilerlme.
—  İlk etapta en az tartışmalı ve fakat en gerekli bütünleşme biçimi
olan ekonomik işbirliği üzerine
—  AKÇT (Avrupa Kömür Çelik Topluluğu)-1952
—  Roma Antlaşması altında AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu)-1957
—  Ortak Pazar yaratılması ve Avrupalı topluluklar arasında daha yakın
birlik kurulması
—  Bu gelişmeler sonrası yeni-işlevselcilik (bölgesel bütünleşme
teorisi)
10 13/05/16 Avrupa Birliği
—  AKÇT, AET ve Euratom’ın (Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu), AT’yi (Avrupa
Topluluğu) oluşturmak üzere birleşmesi-1967
—  Kurucu Altılar: Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg
—  1973-İngiltere, İrlanda, Danimarka’nın katılımı
—  1970’lerde duraklama
—  1986-Tek Avrupa Senedi (TES). Malların, hizmetlerin ve insanların sınırsız
dolaşımı (1993’te uygulanmak üzere)
—  ABA –Avrupa Birliği Antlaşması (Maastricht Antlaşması) Avrupa
Birliği’nin kuruluşunu ilan etmiştir. (1992’de imzalanmış, 93’te
yürürlüğe girmiştir)
—  AB’nin 15 üyesine hem siyasal hem de para birliğine bağlamıştır.
—  1981-Yunainstan, 1986-Portekiz, İspanya, 1995-Avusturya, Finlandiya, İsveç
—  1999-Euro’nun yaratulması ve 2002’den itibaren tedavile girmesi
Avrupa Birliği
—  AB tarif etmesi güç bir siyasal örgütlenmedir
—  Devletlerarasıcılık temelinde işleyen bir bağımsız devletler
konfederasyonu değildir
—  Üye devletlerin egemenlikleri kayıt altındadır
—  Bakanlar Konseyi’nde oy birliği uygulaması
—  Ulusal çıkarları tehdit eden meselelerde veto hakkı
—  Bazı konularda nitelikli çoğunluk
—  Öte yandan;
—  AB hukukunun tüm üye devletleri bağlaması
—  Belli AB organlarının gücünün ulusal devletlerin önüne geçmesi
—  Sonuç: Hem devletlerarasıcılık hem de ulus-üstücülük
Avrupa Birliği
Avrupa Birliği
—  Organlar ve İşleyişi (s. 558):
—  Sorunlar
—  Avrupa Komisyonu
—  AB fonlarının kullanımı konusu (rekabetçi olmayan çiftçiliği
—  Bakanlar Konseyi
sübvanse etmesi)
—  Demokratik açık (hesap verme konusunda eksiklikler)
—  12 yeni dveletin katılımıyla büyümesi ve karar alma sürecinin iyice
karmaşıklaşması
—  Avrupa Birliği Konseyi
—  Avrupa Parlamentosu
—  Avrupa Adalet Mahkemesi
11 13/05/16 Dünya Devletine Doğru
—  Dünya devletleri kurma hayalı altında yatan mantık: sosyal
—  MC hiçbir zaman kendinde beklendiği gibi olmamıştır
sözleşme teorisi
—  Farklı şahıslar arasında çatışmaları çözmek için ‘egemen devlet’
kurma anlayışının devletlere uygulanması düşüncesi
—  Bu düşünce 20 yy.’da daha baskın hale gelmeye başlamıştır
—  1919-Milletler Cemiyeti’nin kurulması
—  Dünyanın ilk uluslararası örgütü
—  ABD başkanı Wilson’un çabalarına rağmen Kongre üyeliği
onaylamamıştır
—  Almanya 1926’da kabul edilmiş, ancak 1933’te Hitler üyelikten
çekmiştir
—  Başta uzak olan SSCB, Almanya ve Japonya ayrılınca 1934’de üye
olmuştur
—  1930-Büyük Depresyon
—  Ekonomik milliyetçiliğin, siyasal milliyetçiliği ateşlemesi ve
otarşi (kendi kendine yeterlilik) ve imparatorluk hayallerinin
canlanması
Birleşmiş Milletler
—  1944-İtilaf güçleriyle savaşan 44 ülke ABD, New Hampshire
eyaletinde Bretton Woods’ta bir araya gelmesi. Uluslararası ticaret
ve para sistemi üzerine.
—  Bretton Woods Sistemi istikrarlı ve işbrilikçi bir para sistemi inşa
etmek için: IMF, WB ve GATT (WTO) oluşturmuştur.
—  2. Dünya Savaşı’nın son günlerinde San Francisco Konferansı (Nisan-Haziran 1945) ve
BM’nin kurulması
—  MC’nin Almanya, İtalya ve Japonya’nın yayılmacı politkalarından kaynaklanan
başarısızlıklardan ders çıkarmış ve kaçınmış
—  Realizm ve İdealizm’in karışımından doğmuştur
—  BM şart, örgüte katılmak isteyen ülkelere yüksek uluslararası eylem standartları
getirmiştir
—  Bu standartlar:
—  güç kullanımını reddetmeyi,
—  uluslararası anlaşmazlıkların barışçıl yollarla aşılmasını kabul etmeyi,
—  insan hakları ve özgürlüklere sayggı doğrultusunda işbirliği yapmayı,
—  ulusal egemenliği ve
—  kendi kaderini tayin hakkını tanımayı içerir
12 13/05/16 Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletler
—  Her biri tek oya sahip üye ülkelerin tümünü içeren Genel Kurul
—  BM’nin şöhreti daha çok GK’un Ekonomik ve Soyal Konseyi
—  Önemli kararlar 2/3 çoğunlukla alınır
—  Ancak bu kararlar uygulanabilir hukuk olmaktan ziyade tavsiye
niteliğindedir
—  BM etkin bir parlamento olmaktan ziyade bir propaganda arenası
—  En önemli organı BM Güvenlik Konseyi
—  Barış ve güvenliği sağlamakla görevli
—  Büyük Beşler’in (ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa) veto hakkı.
—  Geçici 10 üye 2 yıllığını GK tarafından seçilir
tarafından koordine edilen uzman ögrütleri
—  WHO
—  UNICEF
—  UNESCO
—  UNHCR
—  UNDP
—  Uluslararası sistemdeki doğa durumunu ortadan kaldırmaya
yönelik olarak,
—  BM’nin dünya devleti olma rolünü oynama kapasitesi,
—  devletlerin kaynak ayırmada isteksizlikleri,
—  sorumlulukları eşit olarak paylaşmamaları ve
—  iki kutuplu dünyanın yok olmasıyla birlikte zayıflamıştır.
•  BM artık yeni rol bulma güçlüğü çekmektedir.
13 
Download