13/05/16 Küreselleşme Ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin değiş-tokuşundan KÜRESEL SİYASET doğan bir uluslararası bütünleşme süreci. 20 yy sonu, dünyanın “küresel köy” olduğunun kabulü. Küreselleşme siyaset anlayışını ve siyasi etkileşimi kökünden değiştirmiştir. Küreselleşme bir yandan ekonomik büyümenin artışı, zengin fakir yaşam standartlarını yükselmesi; ancak diğer taraftan ulus devletlerin, yerel kültür ve geleneklerin kaybolması anlamına gelmektedir. Küreselleşme Kürselleşmenin Dinamikleri Geleneksel siyaset görüşü devlet merkezli Kaygan ve kavranılması güç bir kavram Devlet ana siyasal aktör Ulusal düzeydeki devlet faaliyetleri inceleme konusu Ulus-devletin içinde ne olup bittiği ile dışında olup bitenler arasında keskin ayrımın kabülü Kürselleşme dünya toplumunun ortaya çıkmasına yol açarak ‘iç’ ve ‘dış’ arasındaki ayrımı zayıflatmış hatta tamamen yıkmış olduğu iddia edilmektedir. Ancak yakın zamanda yaşanan ulus tartışmalarına dikkat etmek gerek (ör: BREXIT) Ulus devletler en önemli aktör olmaya devam etmekle beraber ‘ulus-üstü’ kurumların ve ‘ulus-aşırı’ grup ve örgütlerin etkisi artmıştır Tek bir meseleye indirgemek güçtür “Sınırsız dünya fikri”, zaman ve yer ayrımının ortadan kalkması Sınırlar üstü (superterritorial) ilişkiler Dünya çapında (transworld) veya sınır aşan (transborder) ilişkiler Bilgisayar ortamında yüksek miktardaki paraların dünyanın diğer ucuna transferi. “İşlem sanal sonuç gerçek” Döviz ve finansal piyasalar Kablo ve uydu teknolojisi, telefonlar, internet Karşılıklı bağlantılılık (interconnectedness) 1 13/05/16 Kürselleşmenin Dinamikleri Kürselleşmenin Dinamikleri Tek küresel sistemin kurulması ve bunun sonucunda yukarıdan aşağı doğru bir süreç: Küresel, ulusal, yerel Hepimizin aynı Tv programlarını izlediği, aynı ürünleri aldığı, aynı giyindiği, aynı ünlülere, sporculara hayran olduğu bir dünya Ekonomik ve siyasal çeşitliliğin kaybolup homojenleşmesi Kürselleşme Ancak bu durumun ters etkileri de sözkonusu: Ulusal ve siyasal milliyetçlik temelinde bağlılıklar erirken Onun yerini yerel bölgelere, dini ve etnik kimliklere bağlılık alır (Örn: Dini fundamentalizm küreselleşmeye bir tepki olarak görülür) Ayrıca bazı durumlarda homojenleşme korkusu, emperyalizm şeklinde Ekonomik Kültürel Siyasal algılanarak kültürel siyasi direnişi artırabilir (anti-kapitalist, anti-küresel akımlar) Öte yandan, Batı ülkeleri de artan şekilde batı-dışı kültürel, dini, sanatsal, edebi akımlardan etkilenmektedir. Kürselleşmenin Dinamikleri Ekonomik Küreselleşme: Az ya da çok derecede içiçe geçmiş bir küresel ekonomi. Sermayenin serbest dolaşımı, serbest gümrük politikaları vb. Kültürel Kürselleşme: Dünyanın bir bölgesinde üretilen bilgi, mal ve imajların milletler, bölgeler ve bireyler arasındaki kültürel farkları ‘düzleştirme’ eğilimi. McDonaldslaşma (George Ritzer). Örn: Holywood filmleri, ayakkabı markaları, Sturbucks cafe. Siyasal Küreselleşme: Uluslararası örgütlerin öneminin artması. BM, NATO, AB, IMF, OECD, Dünya Ticaret Örgütü vs. Küreselleşme: Teoriler, Tartışmalar Küreselleşme oldukça tartışmalı bir süreçler setidir. Hem onun ne olup olmadığı hakkında hem de onu besleyen güçler hakkında tartışma vardır. Küreselleşme taraftarları onun demokratikleşmeyi desteklediği (Tarihin Sonu), zenginliği ve gelişmeyi artırdığı, seçenek ve fırsatları genişlettiğini ileri sürer. Karşıtları ise artan eşitsizlikten, şirketlerin demokratik kontrolden kaçabilme yeteneklerinden ve çevresel felaketten onu sorumlu tutarlar. “Risk faktörü”. “Demokratik açık” Kazananlar: ABD Kaybedenler: Ucuz işgücü ve hammadde sağlayan her yer 2 13/05/16 Bölgeselleşme Dünya Siyasetini Anlamak Bölgeselleşme küreselleşme yolunda ilk basamak olabilir. Veya bölgesel bütünleşme trendleri küreselleşmeyi dengeleybilir. Bölgeselleşme, stratejik (SEATO, NATO, Varşova paktı) Siyasetin uluslararası boyutunun varlığı çok eskiye gider (Eski Ekonomik (AET-AB, NAFTA, ŞİÖ) Kültürel faktörlerce beslenebilir. Avrupa Birliği siyasal birliğin yanısıra ekonomik birliğin de bir örneği olarak bölgesel bütünleşmede en ileri deneydir. Egemenliği sınırlamakta büyük mesafe katetmekle birlikte henüz Avrupa süper devleti olmaktan uzaktır. Huntington “Medeniyetler Çatışması”: 21 yy. çatışmalar ekonomik veya Yunan’ın şehir devletleri arasındaki çatışma ve savaş anlatıları) Ancak 16. ve 17. yüzyıllarda merkezi devletlerin ortaya çıkışına kadar, modern uluslararası sistemden bahsedemeyiz Süreç, 30 yıl savaşları sonunda, Vestfalya Ant. (1648) ve Avrupa güçlerinin her devletin egemen bağımsızlığını tanıması ile sona ermiştir ideolojik değil farklı medeniyetlerin ve kültürlerin çatışması olacak. Büyük medeniyetler (Batı, Çin, Japon, Hint İslam, Budist, Latin Amerikan ve Ortodoks Hıristiyan) küreselleşmeye tepki olarak dünya meselelerinde ana aktör olacaklar. Gelecek dünya savaşı Çin-Batı veya Batı- İslam medeniyetleri arasında olacak. Dünya Siyasetini Anlamak Dünya Siyasetini Anlamak 1898’de ABD’nin İspanya’yı mağlup etmesi 20 yy. devletler ve uluslararası örgütler arasındaki çatışma ve Japonya’nın Rusya üzerindeki 1904-1905 tarihli zaferi sonunda Bu işbirliğinin bütün küreye yayılması anlamında “dünya siyasetinin” ortaya çıkışına sahne olmuştur I. Dünya Savaşı (1914-1918) II. Dünya Savaşı (1939-1945) Devamında Soğuk Savaş dönemi dünya siyasetinin 20. yy. daki en tüyler ürpetici şekilleri. iki devletin Büyük Güçler olarak kabul edilmesi Emperyalizm 19. yy. sonlarında Avrupa devletlerinin Afrika ve Asya’da koloniler oluşturmak için kapışması uluslararası sisteme tam bir küresel boyut vermiştir 3 13/05/16 Dünya Siyasetini Anlamak İdealizm Dünya siyasetindeki bu değişme ve gelişmeleri analiz edebilmek Uluslararası siyaseti ahlaki değerler ve yasal normlar için uluslararası siyasetin kendileri vasıtasıyla incelendiği perspektifleri anlamak gerekir Başlıca uluslararası siyaset teorisi ‘okulları’ şunlardır: perpektifinden görür ‘Normatif yargılarla’ daha fazla ilgilenir. “Ne olduğunu” değil “ne olmalı” durumunu açıklar Uluslararası aktörlerin ‘nasıl davrandığının’ analizinden ziyade ‘nasıl davranmalıdır’ konusuyla ilgilenir Bazen ütopyacılığın bir türü olarak görülür Savaşın devletler arasındaki meseleleri çözmek için gereksiz ve modası geçmiş bir yol olduğunu düşünür. İdealizm (liberalizm) Realizm Pluralizm Marksizm İdealizm İdealizm Köklü bir teorik geleneğe dayanmaktadır İdealizmin merkezinde barışı koruyacak ve gerektiğinde devletler Orta Çağ’da T. Aquinas (1224-1274) ‘adil savaşın’ doğasını arası ilişkileri düzenleyecek bir uluslararası örgütün kurulması fikri yer almaktaydı Bu düşünce ile 1919 da Milletler Cemiyeti kurulmuş ancak Cemiyet II. Dünya savaşını çıkmasını engelleyememiştir. Bu savaşın ardından savaşın galipleri 1945 yılında bu kez Birleşmiş Milletler teşkilatını kurmuşlardır tartışmıştır. Savaşın üç koşuda meşru olabileceğini ileri sürmüştür. Meşru bir otorite tarafından ilan edilmesi (ör: devlet başkanı) Meşru bir gerekçeyle, zararın ve mağduriyetin giderilmesi Meşru bir niyetle, iyiliği savunup kötülükten sakınmak I. Kant (1724-1804), dünya devletinin ilk versiyonu geliştirmiş. Ahlak ve akılın birleşerek savaşın olmaması gerektiğini söylemiş. İnsanlığın geleceği ‘evrensel ve sürekli barış’ üzerine temellenecekti. 4 13/05/16 İdealizm İdealizm ikinci versiyonu uluslararasıcılık (internationalizm) Uluslararasıcılık: Devletler arası doğal düzen demokrat olmayan devlet başkanları ve modası geçmiş güç dengesi politikaları tarafından bozulmaktadır İnsan ilişkilerinin ulusal presnsiplere göre değil evrensel prensiplere göre de düzenlenmesi gerektiği inancı. Dünya toplumları arasında ticaret ve seyahat münasebetiyle meydana gelecek etkileşimin daha barışçıl bir U.A.İ. Sisteminin oluşmasına yol açacağı görüşü Neo-idealizm Realist teorisyenler elinde uzun süre aşağılanma ve alay konusu olan idealizmin 20. yy. sonunda yeniden canlanmış hali Soğuk savaş (süper güç) döneminin ahlaka kayıtsız ‘güç siyaseti’ anlayışını tenkit eder Doğu ve batı bloku arasında yıllar süren silahlanma yarışı ve sonunda toptan yokoluş ihtimaline karşı İnsan haklarına vurgu yapılması Pasifizm ile bağlantılandırılan geniş anlamda uluslararasıcı bir barış hareketi Pasifizm: savaşın ve her türlü şiddetin kökten reddi Neo-idealist duruş öncüsü Avustralyalı diplomat John Burton (1972) Bir dünya toplumu görüşü. Modası geçmiş egemen ulus devleti görüşü yerine örümcek ağı imajıyla tasvir ettiği karşılıklı bağımlılığa dayalı kompleks yapı. İdealizm En etkili idealizm biçimlerinden biri liberalizmde bulunur Liberal ulusu ana siyasl örgütlenme olarak kabul eder ancak savaşın kimseye yaramayacağını, karşılıklı bağımlılık ve serbest ticaretin önemini vurgular Bu uluslararasıcılık görüşü BM gibi örgütlerde vücüt bulan uluslararası hukuk ve kollektif güvene duyulan ihtiyaçla belirginleşir W. Wilson: I. Dünya Savaşı, imparatorluk geleneği ve yayılmacılıktan kaynaklanmıştır, savaşın en iyi panzehiri fetih ve yağma yapmak istemeyen devletlerin oluşturduğu ulus-devletler dünyasının inşaasıdır. Realizm En eski uluslararası siyaset teorisi Thucydides’in Peloponnes Savaşı (MÖ 431) ve aynı dönemde Çin de yazılmış olan Sun Tzu’nun eserlerine kadar götürülür Realist gelenekdeki diğer önemli kişiler Thomas Hobbes ve Machieavelli. Asıl ivmesini I. ve II. Dünya savşlarında almış ve 20 yy. baskın uluslararası perspektif olmuştur Uluslararası ilişkilerin ahlaki değerler tarfından yönlendirilmesine değil, güç siyaseti ve ulusal çıkarların takibine vurgu yapar ve bunu üstüne yükselir. Devletler arasında dostluk, güven, onur vb. değerlerin kıymeti yoktur 5 13/05/16 Realizm Realizm Üç temel varsayımı vardır Merkezi varsayımı: Devletler, dünya sahnesinde ana aktördür, sahip 1. Uluslararası sistemin temel aktörü “devlettir” 2. Bütün devletlerin hedefi hayatta kalmak ve varlığını devam ettirmektir 3. Devletler varlığını devam ettirirken başka hiç bir devlete dayanamazlar Devletlerin birbirleriyle ilişkilerinde birincil konular/öncelikler güvenlik, savunma ve dış politikadır. Onun dışındaki konular “alçak politika” alanlarını teşkil eder (ör: ekonomi, siyaset, teknik işbirliği vb.) olduğu egemenliği sayesinde otonom bir varlık olarak eylemde bulunma kabiliyetine sahiptir. Egemen devletten daha yüksek bir otorite olmadığı için uluslararası siyaset bir “doğa durumunda” gerçekleşir, harmoni ve uyum değil, anarşi ile karakterize edilir. Anarşik uluslararası sistemde her devlet kendi başını çaresine bakacak, devletin ve ülkenin devamı için kendi çıkarına öncelik verecektir. Ancak bu sürekli ve bitmek bilmeyen bir savaş demek değildir. Güç dengesi önemli Realizm Neo-realizm Uluslararası ilişkilerde gücün rolüne önem verir ve gücü de askeri 1980’ler boyunca gelişmiştir kapasite/güç olarak görür Güç dengesi sağlanırsa uzun süreli barışlar ve istikrar sağlanabilir. Gücün merkezi önemini kabul etmekle beraber, olayları bireysel Ör: Dehşet Dengesi Teorisi (Mutual Assured Destruction MAD) Güç dengesi bozulduğunda savaş kaçınılmazdır. Büyük (süper) güçler ve devlet hiyerarşisini kabul eder Ortaya çıkan bu devletler hiyerarşisi uluslarası siteme düzen devletlerin amaçları ve oluşumları ile açıklamaktan ziyade uluslarası sistemin yapısı aracılığyla açıklama eğilimindedirler Relizm ve neo-realizm çok şiddetli eleştiriler almıştır: Siyaseti ahlaktan soyutlaması, askeri yarış, büyük güçlerin hegomonyasını meşrulaştırma vs. empoze eder. Soğuk Svaş döneminde bu durum iki kutuplu dünyanın ortaya çıkmasına sebep olmuştur 6 13/05/16 Pluralizm 1960-70’lerde ABD’de ortaya çıkmıştır Liberal fikirler ve temeller üzerine inşa edilmiştir Birbiri ile yarışan çok sayıda grubun arasında güç dağılımını vurgulayan sosyopolitik teori Devletin geçirgenliğini vurgular Realist perpspektifin bir alternatifidir Realizm’de devlet merkezci yaklaşım, bilardo masası örneğiye (J.Burton) resmedilir: Devletler birbirlerini dış baskıyla etkiler, geçirgen olmayan, içe kapalı birimler. Uluslararası anarşi sisteminde devletler birbirleri ile çarpışarak ilerler Pluralistler bu benzetmeyi yanlış bulur: Hem çok uluslu şirketleri, hem STK gibi uluslararası aktörleri hem de devletlerin ekonomik anlamda birbirine bağımlıklarını gözardı ediyor der. Marksizm Pluralizm Ulus devleti göz ardı etmeden uluslararası siyasetin çok daha geniş bir çıkarlar ve gruplar yelpazesi tarafından şekillendirildiğini vurgulayan bir karma-aktör modeli önerir. Realizm için çok önemli olan egemenlik vurgusu yumuşatılarak otonomluk (özerklik) kavramı ile yer değiştirir. Bu durum Greenpeace,Coca Cola, Papalık gibi kurumları da etkileri yönüyle aynı ulus devlet gibi uluslar arası bir aktör görmeyi mümkün kılar Tüm aktörlerin (devlet veya devlet dışı) belirli sınırlılıklar içinde hareketine dikkat çeken otonom aktör fikrini savunur Gittikçe karmaşıklaşan uluslararası sistemde işbirliği ve bütünleşme kaçınılmazdır (Avrupa örneğinde olduğı gibi). Neo-Marksizm Ekonomik güce ve uluslararası sermaye tarafından oynanan role vurgu yapar Dünya Sistemi Teorisi bu gelenekten esinlenen en bilinen teoridir. Marks’ın sınıf bağlılığı ulusal ayrılıkları aşar: ‘Dünya işçileri birleşin’. Immanuel Wallerstein (1930-) tarafından geliştirilen teoride 1600 yıllardan itibaren Liberal ve realist teoriler dünyanın bağımsız devletlere bölünmesini yansıtan gücün dikey örgütlenmesini öngörürken, Marksizm uluslararası sınıf temelinde bir yatay örgütlenme teorisi öne sürer şekillenen dünya ekonomisinin günümüz küresel kapitalist sistemini oluşturan en önemli faktör olduğunu savunur. Temel varsayımları: Dünya savaşının aslında kolonileri kontrol etmek için yapılan bir savaş olduğunu iddia eder. Neo-marksizm devletin göreceli otonomisini kabul ederek dünya sahnesinde pek çok kurumun (ulus-üstü veya ulus-altı) etkisini kabul eden pluralist düşünceye yaklaşır. Küresel kapitalist sistemin gelişimine dikkat çeker. Dünya genelinde uluslararası bir işbölümü mevcuttur 1. 1. Lenin emperyal yayılmanın büyük kapitalist güçleri birbiri ile çatışmaya ittiğini, I. 2. 3. 2. 3. Merkez (core) ülkeleri: sömüren Çevre (periferi) ülkeleri: Sömürülen Yarı çevre ülkeler: İkisi arasında istasyon rolü gören Her ülke kendi içerisinde sosyal sınıflara bölünmüş ve varlıklılar mevcut düzenin devam etmesi adına birbiriyle işbirliği içerisindedir Kurulan bu sistem uluslararası bir finans sistemi tarafından baskı altındadır. 7 13/05/16 Değişen Dünya Düzeni Soğuk Savaşın Yükselişi ve Çöküşü İki farklı dönemden bahsedebiliriz: Soğuk Savaşın Başlangıcı: Nasıl başladığı konusunda geleneksel açıklama SSCB’nin Rus 1. Soğuk Savaşın Yükselişi ve Çöküşü emperyal arzularının bir sonucu olarak Doğu Avrupa’ya yayılması şeklindedir. Sovyet komünizminin saldırganlığı, komünist yayılmacılık anlayışı. Buna karşılık olarak da Truman’dan itibaren ABD politikasında değişiklik olması. 1946, Marshall Planı, Avrupa’nın ekonomik yeniden inşaası ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO)’nun kuruluşu. 1946-1989 yılları arasında devam ettiği kabul edilmektedir. 2. 21.Yüzyıl Dünya Düzeni Soğuk Savaşın Yükselişi ve Çöküşü Soğuk Savaşın başlangıcı konusunda G.Kalko (1988) daha revizyonist bir görüş ileri sürer: Bu görüş, soğuk savaşı sovyet saldırganlığının bir sonucu olarak görmekten ziyade SSCB’nin kendisi ile düşman olan Batı ile arasına bir tampon bölge çekme ve zayıflamış bir Almanya görme arzusunun sonucu olduğunu iddia eder Bu yaklaşım aynı zamanda ABD’nin yayılmacı siyasetine de dikkat çeker. ABD dünya pazarlarını kendi kapitalizmine açık tutatacak bir siyasa izlmeketedir der. ABD’nin ekonomik hakimiyet arzusu komunist düşmanlığı ile gizlenmiştir görüşünü savunur. Soğuk Savaşın Yükselişi ve Çöküşü Soğuk Savaşın ilk etabında, Sovyet Kızılordusunun doğudan ABD, İngiltere ve müttefiklerin Batı’dan bastırması sonucunda Almanya’nın yenilmesi ve ikiye bölünmesi gerçekleşmiş, Bu bölünme ile W. Churchill’in ifadesiyle Doğu ile Batı arasına ‘demir perde’ inmiştir. İki Almanya’nın doğuşu, 1949 NATO’nun kuruluşu, 1949 Varşova Paktı’nın tesisi, 1955 Daha sonra soğuk savaş küresel hale gelmiştir Çin Devrimi, 1949 Kore Savaşları, 1950-53 Dünyanın farklı yerlerinde çıkan krizler sonucu ABD veya SSCB’ye eklemlenmeler Ve…. İki Kutuplu bir dünya 8 13/05/16 Soğuk Savaşın Yükselişi ve Çöküşü İki kutuplu model 1960’lardan itibaren belirsizleşme eğiliminde Moskova ve Pekin arasında derinleşen düşmanlıklar Almanya ve Japonya’nın ekonomik süper güçler olarak yeniden dünya sahnesine çıkmaları Gelişmekte olan çok kutupluluğa paralel olarak bir detente (düşman olan devletler arası gerilimin azalması, gevşeme) durumu Nixon’un Çin ziyaretleri (Ping Pong/ Masa Tenisi Diplomasisi) SALT-I ve SALT-II anlaşmaları (Strategic Arms Limitation Talks) R.Reagan tarafından yenilenmiş bir Amerikan yığınağına başlanması (ikinci soğuk savaş) SSCB ekonomisinin kırılganlığının bu silahlanmayı kaldıramaması Batı tipi tüketim ve Batı tipi özgürlük anlayışını tatmin edemeyn SSCB ve bağlı Doğu Avrupa rejimlerinin meşruiyetinin zayıflaması Gorbaçov’un reform hareketleri 9 Kasım 1989’da Berlin Duvarının yıkılması 1990’da Varşova Paktı ve Nato’nun düşmanlığın sona erdiğini açıklaması 21. Yüzyıl Dünya Düzeni Ancak, dünya polisi olmak için emperyal aşırı genişleme eğiliminde bir ABD ABD’nin bu yükü kaldıramayacağı görüşü, ‘bir numara olmanın bedeli’ Devamında “tecritcilik” anlayışı 11 Eylül olayları G. Bush yönetiminde yeni ABD Yeni dünya düzeni (düzensizliği) Dış tehdit ve güvenlik algısında değişim Haydut devletler kavramı İnsani Müdahale Yaklaşımı: İnsani amaçlar güderek gerçekleştirilen askeri müdahale Büyük sayıda savunmasız insanın öldürülmesi, sürülmesi ve bu tür ihlallerin komşu devletleri tehdit etmesi Demokrasinin yokluğu, diplomatik yolların tükenmesi Eleştiriler: ulus devletin dokunulmazlığı, askeri müdahalenin işi kötüleştirmesi, gerekçenin sübjektifliği (saldırganlarda aynı gerekçeyi kull.) 21. Yüzyıl Dünya Düzeni Soğuk Savaş sonrası dönemin ABD hakimiyetindeki tek kutuplu bir dünya düzeni mi yoksa yeni bir çok kutuplu dünya düzeni mi olacağı belli değildir SSCB’nin çökmesi ile ‘tek sesle konuşan’ ‘tek bir dünya’ gerçekleşiyor görüntüsü Anlaşmazlıkları saldırganlıkla ve yayılmacılıkla değil barışçıl biçimde çözme ve silahsızlanmayı teşfik etme ihtiyaçlarının kabul görmesi ve umudu ABD’nin tek süper güç olarak dünyanın polisi olması şeklinde bir algı/temenni 21. Yüzyıl Dünya Düzeni Çok kutupluluğun ortaya çıkışı Entellektüel sermaye, ileri teknoloji Ve devamında ABD’nin yanında ana aktörler olarak Çin, Almanya, AB, Japonya, Rusya, Brezilya, Hinditsan gibi önemli oyunucların ortaya çıkışı Dünya Bankası verilerine göre şu anki hılza Çin 2020’de dünyanın en büyük ekonomisi haline gelecektir Japonya dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahiptir Asya Kaplanları denilen ülkelerin gelişimi AB’nin genişlemesi Çok kutuplu dünyanın yansımları henüz belirsizdir Kötümser bir kargaşa öngörüsü yanında iyimser barış ve istikrar öngörüleri…. 9 13/05/16 Avrupa Birliği Tek Avrupa fikri 1945’ten çok eskilere dayanır Avrupa Birliği ve B.M. 16. yy. Reform hareketlerinden önce Roma’ya yönelik ortak bağlılık ve Papalığın Avrupa üstü bir otoriteye sahip olması Rousseau, Saint Simon ve Mazzini gibi düşünürler Avrupa genelinde siyasal kurumlar kurmanın savunucuları olmuştur 1946’dan itibaren tarihsel olarak eşi görülmemiş bir bütünleşme süreci Avrupa Birliği Avrupa Birliği 1945 sonrası Avrupa Birliğini hazırlayan tarihsel koşullardan önemlileri: Savaş sonrası yıkıma uğramış bir Avrupa’nın işbirliği ile yeniden ayaklandırılması ihtiyacı 1870-71 Fransa-Prusya savaşında itibaren süregeln Fransız-Alman rekabetinin ortadan kaldırılması ve barışın sağlanması ‘Alman sorunu’ ancak merkezi ve güçlü bir Avrupa’ya entegrasyonu ile çözülebileceği düşüncesi Sovyet yayılmacılığına karşı Avrupa’yı koruma, bağımsız bir kimlik ve rol kazandırma ABD’nin hem pazar olarak hem de SSCB’ye karşı set olarak müreffeh bir Avrupa yaratma arzusu Ulus-devlet düşüncesinin kıta Avrupa’sında barış ve refah için tehdit oluşturması ve buna dair yaygın kanaat. Bütünleşme yolunda işlevsel bir yol izlenmiştir. Tedrici adımlarla ilerlme. İlk etapta en az tartışmalı ve fakat en gerekli bütünleşme biçimi olan ekonomik işbirliği üzerine AKÇT (Avrupa Kömür Çelik Topluluğu)-1952 Roma Antlaşması altında AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu)-1957 Ortak Pazar yaratılması ve Avrupalı topluluklar arasında daha yakın birlik kurulması Bu gelişmeler sonrası yeni-işlevselcilik (bölgesel bütünleşme teorisi) 10 13/05/16 Avrupa Birliği AKÇT, AET ve Euratom’ın (Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu), AT’yi (Avrupa Topluluğu) oluşturmak üzere birleşmesi-1967 Kurucu Altılar: Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg 1973-İngiltere, İrlanda, Danimarka’nın katılımı 1970’lerde duraklama 1986-Tek Avrupa Senedi (TES). Malların, hizmetlerin ve insanların sınırsız dolaşımı (1993’te uygulanmak üzere) ABA –Avrupa Birliği Antlaşması (Maastricht Antlaşması) Avrupa Birliği’nin kuruluşunu ilan etmiştir. (1992’de imzalanmış, 93’te yürürlüğe girmiştir) AB’nin 15 üyesine hem siyasal hem de para birliğine bağlamıştır. 1981-Yunainstan, 1986-Portekiz, İspanya, 1995-Avusturya, Finlandiya, İsveç 1999-Euro’nun yaratulması ve 2002’den itibaren tedavile girmesi Avrupa Birliği AB tarif etmesi güç bir siyasal örgütlenmedir Devletlerarasıcılık temelinde işleyen bir bağımsız devletler konfederasyonu değildir Üye devletlerin egemenlikleri kayıt altındadır Bakanlar Konseyi’nde oy birliği uygulaması Ulusal çıkarları tehdit eden meselelerde veto hakkı Bazı konularda nitelikli çoğunluk Öte yandan; AB hukukunun tüm üye devletleri bağlaması Belli AB organlarının gücünün ulusal devletlerin önüne geçmesi Sonuç: Hem devletlerarasıcılık hem de ulus-üstücülük Avrupa Birliği Avrupa Birliği Organlar ve İşleyişi (s. 558): Sorunlar Avrupa Komisyonu AB fonlarının kullanımı konusu (rekabetçi olmayan çiftçiliği Bakanlar Konseyi sübvanse etmesi) Demokratik açık (hesap verme konusunda eksiklikler) 12 yeni dveletin katılımıyla büyümesi ve karar alma sürecinin iyice karmaşıklaşması Avrupa Birliği Konseyi Avrupa Parlamentosu Avrupa Adalet Mahkemesi 11 13/05/16 Dünya Devletine Doğru Dünya devletleri kurma hayalı altında yatan mantık: sosyal MC hiçbir zaman kendinde beklendiği gibi olmamıştır sözleşme teorisi Farklı şahıslar arasında çatışmaları çözmek için ‘egemen devlet’ kurma anlayışının devletlere uygulanması düşüncesi Bu düşünce 20 yy.’da daha baskın hale gelmeye başlamıştır 1919-Milletler Cemiyeti’nin kurulması Dünyanın ilk uluslararası örgütü ABD başkanı Wilson’un çabalarına rağmen Kongre üyeliği onaylamamıştır Almanya 1926’da kabul edilmiş, ancak 1933’te Hitler üyelikten çekmiştir Başta uzak olan SSCB, Almanya ve Japonya ayrılınca 1934’de üye olmuştur 1930-Büyük Depresyon Ekonomik milliyetçiliğin, siyasal milliyetçiliği ateşlemesi ve otarşi (kendi kendine yeterlilik) ve imparatorluk hayallerinin canlanması Birleşmiş Milletler 1944-İtilaf güçleriyle savaşan 44 ülke ABD, New Hampshire eyaletinde Bretton Woods’ta bir araya gelmesi. Uluslararası ticaret ve para sistemi üzerine. Bretton Woods Sistemi istikrarlı ve işbrilikçi bir para sistemi inşa etmek için: IMF, WB ve GATT (WTO) oluşturmuştur. 2. Dünya Savaşı’nın son günlerinde San Francisco Konferansı (Nisan-Haziran 1945) ve BM’nin kurulması MC’nin Almanya, İtalya ve Japonya’nın yayılmacı politkalarından kaynaklanan başarısızlıklardan ders çıkarmış ve kaçınmış Realizm ve İdealizm’in karışımından doğmuştur BM şart, örgüte katılmak isteyen ülkelere yüksek uluslararası eylem standartları getirmiştir Bu standartlar: güç kullanımını reddetmeyi, uluslararası anlaşmazlıkların barışçıl yollarla aşılmasını kabul etmeyi, insan hakları ve özgürlüklere sayggı doğrultusunda işbirliği yapmayı, ulusal egemenliği ve kendi kaderini tayin hakkını tanımayı içerir 12 13/05/16 Birleşmiş Milletler Birleşmiş Milletler Her biri tek oya sahip üye ülkelerin tümünü içeren Genel Kurul BM’nin şöhreti daha çok GK’un Ekonomik ve Soyal Konseyi Önemli kararlar 2/3 çoğunlukla alınır Ancak bu kararlar uygulanabilir hukuk olmaktan ziyade tavsiye niteliğindedir BM etkin bir parlamento olmaktan ziyade bir propaganda arenası En önemli organı BM Güvenlik Konseyi Barış ve güvenliği sağlamakla görevli Büyük Beşler’in (ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa) veto hakkı. Geçici 10 üye 2 yıllığını GK tarafından seçilir tarafından koordine edilen uzman ögrütleri WHO UNICEF UNESCO UNHCR UNDP Uluslararası sistemdeki doğa durumunu ortadan kaldırmaya yönelik olarak, BM’nin dünya devleti olma rolünü oynama kapasitesi, devletlerin kaynak ayırmada isteksizlikleri, sorumlulukları eşit olarak paylaşmamaları ve iki kutuplu dünyanın yok olmasıyla birlikte zayıflamıştır. • BM artık yeni rol bulma güçlüğü çekmektedir. 13