Ermeni Komitelerinin Silahlandırılması ve Finansmanı

advertisement
Güler Yarcı*
Özet
Nihaî hedefleri bağımsız bir Ermenistan
Devleti kurmak olan Osmanlı tebaası Ermeni komiteciler, 19. yüzyıl sonlarında gerçekleştirdikleri etkili propagandalarla yurt dışında hatırı sayılır destek
bulmuşlardır. Bu dönemde Ermeniler, yabancı bazı
hükümet, diplomat, misyoner ve hayır kurumlarının
yardımlarıyla, dünyadaki birçok devlet ordusunun
hayalini dahi kuramadığı modern harp silahlarıyla
donatılmışlardır.
Anadolu’nun doğusunda, Vilâyât-ı Sitte’de
muhtar veya müstakil bir Ermenistan Beyliği’nin
kurulmak istenmesiyle başlayan Ermeni ihtilallerinin ilk safhası, Doksanüç Harbi’ne rastlar. Bu
süreçte, Çarlık Rusyası’nın girişimleriyle Osmanlı
Ermeni Cemaati arasında milliyetçilik duyguları
kışkırtılmış, Ayastefanos Anlaşması’nın 16. maddesi
Rusya’yı amacına yaklaştırmıştır. Ancak, Berlin Muahedenamesi ile Kıbrıs Sözleşmesi, Batı’nın an’anevi
Şark Meselesi’ni Düvel-i Muazzama’nın menfaatleri
yönünde yeni bir mecraya sürüklemiş; böyle bir zeminde, Ermeni Meselesi’nin de temelleri atılmıştır
Kasım 1914’te Birinci Dünya Savaşı’na katılan ve yaklaşık 35 yıldır, içeride silahlı Ermenilerin
isyanları, dışarıda isyancıları silah, finans ve diplomasi yoluyla destekleyen yabancı güçlerle meşgul
olan Osmanlı yönetimi; Nisan 1915’te, nefs-i müdafaa gereği etkin önlemler almak mecburiyetinde kalmıştır. Bâbıâli, Ermeni tebaasını, yine yurt içinde,
ancak savaş alanı olmayan bölgelere sevk etmek üzere bir Tehcir Kanunu’nu çıkarmıştır. Fakat, kanunun
muhteva ve uygulaması kıyasıya istismar edilecektir.
Savaş, 1918’de sona erdiğinde, Ermeni Meselesi, artık tamamen bir Avrupa Meselesi haline
gelmiştir. Bu arada, Mondros Mütarekesi Ermeni
komitelerinin cesaretini arttıracak, silahlanma faaliyetleri alabildiğine devam edecektir. 1920’li yılların başında, Avrupa siyasi mahfillerinin desteğiyle
Lozan Konferans Görüşmeleri’ni etkilemeye çalışan
Ermeni heyetlerinin başarısızlığı ihtilal komitelerini
hayal kırıklığına uğratsa da, sözde Ermeni Meselesi
Osmanlı Devleti’nin tasfiyesinden sonra da devam
edecek ve Batı dünyasında kamuoyuna mâl edilecektir. İhtilâlcileri bu kadar cesaretlendiren, şüphesiz, son model silahlara sahip olmalarıdır.
Bu araştırmada, çoğu Hınçak Partisi ya da
Ermeni İhtilâl Cemiyetleri Birliği üyesi komitecilerin silahlanma faaliyeti incelenmekte; Avrupa devletleri, A.B.D., Rusya ve İran’dan sağladıkları silahların özellikleri, maliyeti, nakil yolları belirlenmekte;
Bâbıâli’nin aldığı önlemler vurgulanırken, sevkiyat
güzergâhı harita eşliğinde değerlendirilmektedir.
1
Anahtar Kelimeler: Ermeni Komiteleri, Silah, Finansman, Avrupa, A.B.D.
Giriş
1909 yılında Adana’da meydana gelen
Ermeni hadiseleri üzerine Adana Tahkik Heyeti’nin soruşturma raporları dikkate alınarak
suçlu bulunanlar cezalandırılmış1, bu arada
Cebel-i Bereket eski mutasarrıfı Mehmed
Âsâf mahkûm edilmişti. Sadaret makamına
gönderdiği bir istidanamesinde kendisini savunan mutasarrıf, ifadesinde yer yer şu sözlere yer veriyordu:
(*) Yrd. Doç. Dr, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü.
(1) Cebel-i Bereket eski mutasarrıfı Mehmed Âsâf‘ın hâlâ tevkif edilmediğine dair Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa’nın imzasıyla Dahiliye Nezareti’ne gönderilen 24 Ca 1327/14 Haziran 1909 tarihli
Sadaret tezkiresi: Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
Osmanlı Arşivi [BOA], DH.MKT, nr. 2843/48.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
Ermeni Komitelerinin
Silahlandırılması ve
Finansmanı
“Mahâret merkezi muhafaza ise, ben de
yaptım. Bir hain yaptığı şeyi saklar, benim gibi
açık yazmaz. Eğer maksad eli bombalı, kalbi
boyalı, köyleri istihkâmlı bu vatandaşları ırzâ
için Meşrutiyet mevlûdu birkaç memuru kurbân etmek ise, bu suret mukaddes memleketimizin selâmetine ve kendilerinin Osmanlılaşmasına hâdim ve Meşrutiyet’e muvâfık ise, ben
bunların ser-firâzı olmakla iftihâr edeyim. 13
Ca 1327/ 2 Haziran 1909
Cebel-i Bereket sâbık mutasarrıfı bendeniz Mehmed Âsâf ” 2.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
2
Şüphesiz samimiyetle kaleme alınmış
olan bu sözler, II. Meşrutiyet döneminin
başlangıcında elleri bombalı, kalpleri boyalı,
köyleri istihkâmlı Ermeni ihtilâlcilerine karşı
Osmanlı mülkî idarecilerinin hissiyatını dile
getirmekte idi. Saray ve Bâbıâli isyancıların yanı sıra kendi memurlarını yargılarken,
tahrik mihrakları Hindistan’dan Amerika’ya
uzanan Ermeniler, komite sandıklarını dolduran nakdî iâne, aidat ve hibelerle silahlanmaya devam ediyorlardı. Nihaî hedefleri
Osmanlı Devleti’nden bağımsız bir Ermenistan kurmak olan komiteciler, Batılı hükümet,
diplomat, misyoner ve hayır kurumlarından
büyük yardım alıyor, dünyadaki birçok devlet
ordusunun hayalini dahî kuramadıkları modern harp silah ve mühimmatı ile hızla teçhiz
ediliyorlardı.
Vilâyât-ı sitte’de muhtar ya da müstakil
bir Ermenistan Beyliği’nin kurulmak istenmesiyle başlayan Ermeni ihtilâllerinin ilk safhası,
Doksanüç Harbi sonrasına rastlar. Bu safha,
Çarlık Rusyası’nın propaganda ve diplomatik
girişimleri sonucu Osmanlı Ermeni cemaati
arasında milliyetçilik duygularının kışkırtıldığı dönemi işaret eder. Savaş sonrasında imzalanan Ayastefanos Anlaşması’nın 16. maddesi
Rusya’yı amacına daha da yakınlaştırır3. Bu
anlaşmayı tâdil eden Berlin Muahedenamesi’nin 61. ve 62. maddeleri4 ve Kıbrıs Sözleşmesi5, Batı’nın an’anevi politikası Şark Meselesi’ni6 Düvel-i Muazzama’nın menfaatleri
yönünde yeni bir mecraya sürükler7. Bu yeni
mecranın teşekkül ettiği siyasî zeminde, Osmanlı diplomasisinde Ermeni Meselesi’nin temelleri atılır8. Birinci Dünya Savaşı yıllarında
Tehcir Kanunu’nun kabulü ve uygulanması ile
ilgili gelişmeler, 1915’ten başlayarak kıyasıya
istismar edilir9. Mondros Mütarekesi’nin hükümleri komitelerin cesaretini arttırır ve Mütareke yıllarında silahlanmaya devam ederler.
Millî Mücadele’nin ardından Lozan Konferans Görüşmeleri’ni etkilemeye çalışan Avrupa’daki Ermeni heyetlerinin girişimleri ise
bekledikleri neticeyi vermez10. Ancak şiddet
taraftarı silahlı Ermeniler, sözde Ermeni Meselesi’ni Osmanlı Devleti’nin tasfiyesinden
sonra da devam ettirecek ve Batı kamuoyuna
mâledeceklerdir11.
Bu araştırmada, T.C. Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgelerinden faydalanılarak,
Osmanlı topraklarında ayrı bir devlet kurmaya çalışan ve büyük çoğunluğu Hınçak
(2) BOA, DH.MKT, nr. 2849/10.
(3) Anlaşma metni için, bkz.:Muahedat Mecmuası, c. IV, Dersaadet
1298/1880-1881, s. 177-183.
(4) Londra’da yayınlanan bir dergide, 61. maddenin hâlen uygulanmadığı, Ermenilere Cebel-i Lübnan benzeri muhtariyet verilmesi
gerektiğine dair bahisleri ihtiva eden 30 Haziran 1893 tarihli, Sadrazam ve Yâver-i Ekrem Cevad imzalı tahrirat: BOA, Y.A.HUS,
nr. 276/89. Ermeniler, 1879’dan 1890 yılına kadar Berlin Anlaşması’nın maddelerini öne sürerek hiçbir talepte bulunmamışlar
(Osman Nuri, Abdülhamid-i Sani ve Devr-i Saltanatı (muharriri
Ahmed Rasim), III, İstanbul 1327, s. 819); 1890’dan sonra, ıslahat
isteğiyle harekete geçmişlerdir (Ali Karaca, Anadolu Islahâtı ve Ahmed Şâkir Paşa (1838-1899), İstanbul 1993, s. 43).
(5) 4 Haziran 1878’de Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında imzalanan bu sözleşme, Ermeni komiteleri tarafından her fırsatta
istismar edilmiştir (Berlin ve Ayastefanos Anlaşmaları ile Kıbrıs
Sözleşmesi’nden kaynaklanan vaadleri imzacı devletlere hatırlatarak, Ermeni Komitesi’nin Londra’da toplantı kararı almasına dair
tahrirat: BOA, Y.A.HUS, nr. 278/61) .
(6) Şark Meselesi ve Ermeniler hakkında ayrıntılı bilgi için, bkz.:
Bayram Kodaman, Sultan II. Abdülhamid Devri Doğu Anadolu
Politikası, Ankara 1987, s. 105-116; M. S. Anderson, The Eastern
Question (1774-1923), New York 1966, s. 204 vd.
(7) Berlin Anlaşması’nın 61. maddesi, Ermenilerin de yararlanabileceği bazı düzenlemeler yapılmasını; 62. madde ise, bütün dini
âyinlerin açık ve serbestçe yapılabileceği (BOA, HR.SYS, 122/20,
1878)’ni hükme bağlıyordu. Anlaşma maddeleri için, bkz. Muahedat Mecmuası, c. V, s. 110, 178.
(8) Geniş bilgi için, bkz. Cevdet Küçük, Osmanlı Diplomasisinde
Ermeni Meselesi’nin Ortaya Çıkışı 1878-1897, İstanbul 1984.
(9) Geniş bilgi için, bkz.: Ermeni Komiteleri’nin A’mal ve Harekâtı İhtilâliyesi, İ!lân-ı Meşrûtiyetten Evvel ve Sonra, İstanbul 1332(
1916); Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Ankara
1957; Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara 1990;
İlber Ortaylı, “ Ermeni Sorunu: Soykırım İddialarının Arkasındaki
Gerçekler “, Popüler Tarih, sayı 8 (Ocak 2001), s. 44 vd.
(10)Bilgi için, bkz.: Ömer E. Lütem, “ 1919 Paris Barış Konferansı’nda Ermeni Talepleri “, Ermeni Araştırmaları, sayı 22 (AnkaraYaz 2006), s. 163-178.
(11)Daha fazla bilgi için, bkz.: Süslü, a.g.e.; Ortaylı, Ermeni Sorunu.
XIX. Yüzyılda Avrupa ve Amerika’da
Silah Sanayii ve
Ermeni Komiteleri’nin Silahlanmaya
Başlamaları
Komitelerin Silahlanmaya Teşvik
Edilmeleri
Ermeni komiteciler, XIX. yüzyılda
sosyalistlerin bir düzine silah nakledecek çete,
bir düzine programdan daha tesirlidir14, sözlerinden hareketle hızla silahlandılar. Berlin
Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinden bir-iki
yıl sonra, genellikle Doğu vilayetlerinden
başlayarak Anadolu’da Ermenilerle meskûn
şehir, kasaba ve köylerdeki Ermeni haneleri,
mektep, kilise ve manastırları ile ticarethaneler, bunların civarındaki mezarlık, mağara
ve benzeri yerleri silahhane ve mühimmat deposu haline getirdiler. Komitecileri destekleyen ecnebi misyoner evleri ve müesseseleri
buralardan farklı değildi. İsviçre’de kurulan
ve sosyalist umdeleri benimseyen Hınçak
Ermeni Komitesi liderlerinden Avetis Nazar
Begyan ve arkadaşları gibi, Ermenistan’ın kuruluşunun ancak ihtilâlle mümkün olacağına
inanan Ermeni teşkilâtları, silahlı hareketin
kaçınılmaz olduğuna parti programlarında da
yer verdiler. İhtilâlciler, komite üyelerinden
aidat, dünya üzerinde ulaşabildikleri bütün
Ermenilerden de iâne topluyor, vermeyenleri
cezalandırıyor; ecnebi hükümetlerden aynî
ve nakdî yardımlar alıyor; ellerindeki paranın
büyük bir kısmını silaha yatırıyorlardı.
Paris’te ikamet eden Hınçak Partisi
eski üyelerinden Susi Kokaryan ve arkadaşları, 8 Mayıs 1897’de, “Hınçakyan Refiklere
ve Şubelere Son Söz ve Teklif“ başlığı altında
bir mektup göndermişlerdi. Mektupta15, Ermeni komitelerinin gelecekteki ümit ve hayal
kaynağının Amerika ihtilalcilerinin yardımları
olduğu, isyanın maddi ve manevi rıza ile yardımlaşmaya dayanması gerektiği, malî gücü
yerinde olanların silah satın alınmasına yardım
etmeleri lüzumu, dile getiriliyordu. Mektubun
(12)Hınçak Partisi Kafkasyalı Ermeni Avadis [Avetis] Nazarbekian
ile eşi Maro [ Mariam Vardarian ] ve arkadaşları olan Kafkasyalı
öğrenciler tarafından kuruldu. İsviçre’de teşkil edilen komitenin
merkezi zamanla Londra’ya nakledildi. Başlangıçta, Rusya’nın
himayesinde bir Ermenistan fikrini savunan Hınçaklar, Osmanlı
Devleti’ne karşı ihtilal yanlısı bir program hazırladılar, her zaman
silahlı hareket ve şiddet yanlısı oldular (Hınçakyan Serbestiyet
Fırka-i İhtilâliyesi Programı: BOA, Y.PRK.AZN, 16/4, 1313/18951896: Dzragir Hunchakian Kusaktsuthian [ Program of the Hunchakian Party ] (2. ed.), London, 1897).
(13)1872 yılından başlayarak Tiflis’te çıkartılan Mişak (Çiftçi) gazetesi
taraftarları ile Hınçaklar’dan ayrılan bir gurup ve milliyetçi Ermeni’lerin ittifak suretiyle, 1890’da kuruldu. Taşnaklar, Osmanlı
Devleti ve İran’da Ermeniler’e ait olduğunu iddia ettikleri yerlerde Büyük Ermenistan Devleti’ni kurmak istediler. 1904 yılında,
bu projeye Kafkasya’yı da dahil ettiler. Hınçak ve Taşnaklar hakkında geniş bilgi için, bkz.: bkz., L. Nalbandian, The Armenian
Revolutionary Movement: The Development of Armenian Political
Parties Through the Nineteenth Century, Los Angeles 1963.
(14)M Vartanyan, Taşnaksutyun Tarihi [ Ermenice ], s. 78-80, 85’ den
naklen, Esat Uras, a.g.e., s. 442-445.
(15)BOA, Y.PRK.TKM, nr. 38/62. Mektupta, Ermeni komitecilerinin
kurduğu Arparyan Merkezi’nin masrafları emsal gösterilerek bu masrafların ileride daha da artacağı, amaçlarına ulaşabilmek için en kısa
zamanda silahlanılması teklif ediliyordu. Arparyan Merkezi masraflarının 31 Kanunuevvel 1311/12 Şubat 1896 tarihine kadar 757,
Umum Meclisler için 11 Teşrinievvel 1312/23 Ekim 1896’ya kadar
355, bu tarihten sonraki 2,5 ayda 402 İngiliz Lirası olduğu belirtiliyordu (BOA, Y.PRK.TKM, nr. 38/62) .
3
YENİ TÜRKİYE 60/2014
Partisi12 ile Ermeni İhtilâl Cemiyetleri Birliği
(Taşnaksutyun)’ne13 mensup yerli ve yabancı
uyruklu Ermeni komitecilerinin silahlanma
faaliyetleri incelenmektedir. Bir taraftan,
Avrupa ordularının terk ettiği ikinci el silahlar; diğer taraftan, Avrupa ve A.B.D.’ndeki
modern silah fabrikalarından sağlanan yeni
silah ve mühimmatla güçlendirilen Ermeni
ihtilâlcilerinin bu malzemeleri hangi vasıta
ve finans kaynaklarıyla temin ettikleri, Osmanlı sınırlarından nasıl geçirdikleri üzerinde durulmaktadır. Araştırmada ayrıca, ancak
bir devlet otoritesi altındaki askerî güçler tarafından kullanılması mümkün olan eski ve
yeni sistem yabancı silahların marka, miktar
ve vasıfları, taklitlerinin imalat yer ve şartları ile Ermeni komitecilerine maliyeti tespit
edilmeye çalışılmıştır. Saray ve Bâbıâli’nin
bu nevî silahlanma karşısında yurt içi ve yurt
dışı istihbarat faaliyetleri, ecnebi hükümetler
nezdindeki girişimler, Osmanlı tebaası gayrimüslim unsurların resmî hâmisi sıfatıyla ortaya çıkan ve onlar adına hak talep eden Düvel-i
Muazzama’nın, aslında devletler arası hukuku
nasıl ihlâl ettiği, Bâbıâli’nin hangi idarî-adlî
ve cezaî düzenlemelerle Osmanlı Devleti’nin
birlik ve bekasını devam ettirmenin yollarını
aradığı, yine Osmanlı Arşivi belgelerinden
faydalanılarak açıklanmaya çalışılmaktadır.
devamında, Ermeni isyan merkezlerinin her
biri için yıllık 2.000 İngiliz Lirası (1897’de bu
meblağ 50.000 Frank, 20.000 Ruble, 10.000
Dolar veya 500 Osmanlı Lirası demekti) masraf
yapılmaktadır. Bir yılda iki merkez için harcanan 4.000 İngiliz Lirası ile yıllık yaklaşık 2.000
tüfek satın alınarak isyan hususu ciddi olarak
uygulamaya konulur, deniyordu. Susi Kokaryan ve arkadaşları, kendi milletlerine şöyle
sesleniyorlardı: “Hürriyet için Ermeni cemiyet
ve şubbânına dâvet okuyun! Çabuk yekdiğerinize muâvenet ile isyan teşkilâtına takviyet verin!
Vatan muhabbetini her Ermeni kalbinde alevlendirin ve mümkün mertebe silah tâliminde
mahâret kesb edin. Her kim mâlen muktedir ise
muâvenete yetişin. Tecemmû eden iânelerle eslihâ iştirâ edin! Eslihâ, yalnız eslihâ! Cerideler
ve merkezler isyân icrâ edemezler!”16.
Avrupa Silah Sanayii ve
İhtilalci Ermeniler
YENİ TÜRKİYE 60/2014
4
Paris’te kaleme alınan yukarıdaki satırlar, 1890’lı yılların sonuna doğru Ermeni komiteleri nezdinde silahlanmanın, basın yolu
ile yapılan propagandaların önüne geçtiğini
gösteriyordu. Osmanlı Ermenileri, aslında bu
tarihten 20 yıl önce silahlanmaya başlamışlardı. Çarlık Rusyası, Doksanüç Harbi arefesinde Doğu Anadolu’da öncü kuvvet olarak
faydalanacakları Osmanlı tebeası Ermeni’lere Rus yapımı silahlar dağıtmış, atış eğitimi
yaptırmıştı. Bu tarihlerden başlayarak, Ermeni ve silah kelimesi her fırsatta yan yana getiriliyordu. İhtilal yanlısı Osmanlı Ermenileri,
1880’de Erzurum’da Silahlılar Cemiyeti’ni
kurdular17. Rus ordusunun harp silah ve mühimmatını yakından tanıyan askerî eğitim
almış Ermeniler, 1890’lardan başlayarak, bu
defa Avrupa ve A.B.D. menşeli silahlara büyük ilgi gösterdiler.
Osmanlı merkez ve taşrasında Ermeni
isyanlarına sahne olan XIX. yüzyılın ikinci yarısı, Batı Avrupa’nın bütünü ile sanayi toplumu özelliklerini kazandığı bir dönemdir. Bu
yüzyılda Avrupa silah sanayinde söz sahibi
devletler Almanya, Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu, İngiltere, Fransa, Belçika ve
İtalya olmuştur.
Almanya’nın Ruhr havzasındaki silah
fabrikaları yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı
Devleti’ne yapılan ihracatta ilk sıralarda yer
almış ve özellikle Krupp Fabrikaları imalatı
büyük rağbet görmüştür18. Aynı dönemde
Löewe ile Oberndorf ’taki Mauser Silah Fabrikası19 imalatı Karabine tüfek ve revolverler
Osmanlı ordusu tarafından da tercih edilmiştir. Ermeni isyanlarının yoğunlaştığı 1894’de
Alman Krupp ve Mauser firmaları, Avrupa’daki rakipleri İngiliz ve Fransız silah imalatçılarını Osmanlı pazarından nerede ise tasfiye
edecektir. Avrupa silah sanayiinin devletler
arası ortaklıklarla dünya çapında silah tekeli
kurmaya başladıkları bu yıllarda20, Ermeni
komiteleri, emekli Alman generallerinden
bazılarının da yardımıyla, daha ucuza ve gizli
yollardan satın alabilecekleri Belçika ve Avusturya silahlarına talip olurlar.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu
silah fabrikaları, XIX. yüzyılın ikinci yarısında
(16)Aynı yer.
(17)Özlem Karasandıklı, “Ayrılıkçı Ermeni Siyasi Örgütlerine Karşı
Osmanlı Devleti’nin İlk Önlemleri ve Eleştiriler“, Ermeni Araştırmaları, sayı 16-17 (Ankara- Kış 2004-İlkbahar 2005), s. 137.
(18)BOA, Y.MTV, nr. 50/55, 19 L 1308/28 Mayıs 1891. Askerî ıslahat
maksadıyla İstanbul’a davet edilen Alman subayı Von der Goltz,
1885’de Osmanlı ordusuna Krupp fabrikalarından 500 kadar ağır
top aldırmış; ertesi yıl Krupp’tan çok sayıda sahra ve havan topu
ile drednot ithal edilmişti. 1887’de Mauser ve Loewe firmalarından yarım milyon Karabine tüfek satın alınmıştır. İmparator II.
Wilhelm’in 1889’da Osmanlı Devleti’ni ziyaretinden sonra da
Almanya’ya büyük miktarda silah siparişi verilir (İlber Ortaylı, II.
Abdülhamit Döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu,
Ankara 1981, s. 68). Alman silahları hakkında, bkz.: Mehmet Beşirli, “ II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı Ordusunda Alman Silahları “, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 16 (2004/1), s. 121-139.
(19)Mauser ve Heckler&Koch, Almanlar’ın en tanınmış tüfek firmalarıdır. Osmanlı arşiv belgelerinde mavzer olarak geçen mauser kelimesi, Alman İmparatorluğu’nun ürettiği ve Osmanlı Devleti’nde
yaygın olarak kullanılan yivli tüfeğe Türkçe’de verilen genel isimdir. Silahın gerçek adı, Karabiner 98b (arşiv belgeleri ve literatürde
Karabine olarak da kayıtlıdır)’dir. Genel olarak Model 98 (Gewehr
98) diye adlandırılan bu tüfek, dünya silah sanayiinin geçmişteki
en başarılı sürgülü tüfeği kabul edilir. Mauser firması 1811 yılında
Prusya ordusuna tüfek imal etmek amacıyla kurulmuştur. Üretilen
ilk tüfek, Mauser Model 1811/Infanterie-Gewehr 71 olup, bu dönemde Almanya’da standart piyade tüfeği haline gelmiştir. Firmanın imal ettiği en meşhur tüfek, Wehrmacht’ın 1935 Envanteri’ne
dâhil ettiği Kar 98k’dır. Mauser tüfekleri, 1871-1945 yılları arasında yoğun ilgi görmüştür.
(20)Mesela 1889 yılında Liége’de kurulan FN Herstal (Fabrique National d’Herstal), 1898’de Amerikan Browning silah firması sahibi
J. M. Browning ile anlaşmış ve birlikte çalışmışlardır. Mauser ve
Heckler&Koch da büyük silah imalatçılarının ortaklığına emsal
oluşturur.
Fransa’da silah sanayiinin en tanınmış olanları Saint Etiénne Silah Fabrikası22,
1907’de Alman Krupp firması ile düşmanlık
derecesinde rekabet ettiği bilinen Şneyder23,
Osmanlı ordusunun kullandığı şeşhâne tâbir
edilir ateşli silahları da imal eden Grizon24 ve
Şanlaro Silah Fabrikası’dır25. Ermeni komiteleri, yüzyılın sonlarına doğru Fransa’dan
yalnız silah satın almakla kalmamış, Marsilya
ve Paris gibi iki önemli merkezi sevkiyat üssü
haline getirmişlerdir. Böylece, Osmanlı topraklarına sevk edilecek Avrupa ve Amerika
menşeli silahlar uygun bir fırsat bulununcaya
kadar bu merkezlerde bekletilmişlerdir.
Ermeni komiteleri, ateşli silahların
önemli bir kısmını Belçika’nın Liége şehrindeki Millî Silah Fabrikası (Fabrique Nationale
d’Arms de Guerre)(FN)’ndan tedarik ediyorlardı26. Bu firma, Osmanlı ordusuna da revolver, top ve benzeri silah satıyordu27. Belçika’da, karabine/karabiner ve Tersener tüfekleri28 imal edildiği gibi; süvari kılıcı, kama29 gibi
yakın harp silahları da üretiliyordu. Belçikalı
silah imalatçıları, vaktiyle Avrupa ordularında görev yapmış yüksek rütbeli bazı subaylar vasıtasıyla Ermeni’lere düşük fiyatla silah
ve mühimmat temin ediyorlardı. İsviçre’nin
Cenevre şehrinde ikamet eden Osmanlı ve
Rus tabiiyetinden bazı Ermeniler ise, Avrupa
menşeli tanınmış silahları ucuza mâletmenin
başka bir yolunu bulmuşlardı. Onlar, şehrin
muhtelif yerlerinde kurdukları imalâthanelerde bu silahların taklitlerini yapıyorlardı.
İngilizler, genellikle kaliteli ve fazla
bakım istemeyen tüfekler imal etmişlerdir.
Bunlardan bazıları Bren LMG ve Lee-Enfield’dır. Londra’da ve İngiltere’nin diğer
şehirlerinde komiteler kuran Ermeni’lerin
en büyük silah tedarikçisi, Büyük Britanya
Hükümeti olacaktır30. Komiteciler, buradan
yalnız silah almamış; Londra hükümetinin
desteğiyle A.B.D.’nden İngiltere’ye silah ve
mühimmat getirmiş ve Osmanlı topraklarına
nakletmişlerdir. Doğrudan Londra Hükümeti’nin yardımıyla Winchester marka tüfek31 ve
revolverler, Henry Martini32 marka silah ve
cephanesini satın alan Ermeni ihtilalciler, Osmanlı askeri ve diğer güvenlik güçlerine karşı
bu silah ve mühimmatla üstünlük sağlamaya
çalışmışlardır. Doğu Anadolu’da Ermeni isyancılarının elinde askerî top dahi bulunduğu
(21)Wanzel Silah Fabrikası/Steyrwerks, 1854’te Avusturya’da kuruldu.
Fabrika, Avusturya ordusuna silah üretiyordu (Robert W. D. Ball,
Mauser Military Rifles of The World (fourth édition. S. 188 vd.).
Avusturya ordusu daha önce de Lorenz tüfekleri kullanmıştı. Lorenz’i üreten firma, Wanzel gibi özel imalatçı idi.
(22)BOA, A.MKT.MHM, nr. 285/83, 19 C 1280/1 Aralık 1863; BEO,
nr. 1167/87476, 11 Ra 1316/ 30 Temmuz 1898.
(23)Krupp ve Kane-Şnayder Top fabrikaları arasındaki rekabetin düşmanlığa dönüştüğüne dair tahrirat: BOA, Y.MTV, nr. 300/50, 9
Ca 1325/20 Haziran 1907. Fransız Şnayder’in fabrikasına yapılan
askerî siparişler ve bir Şnayder tüfeğinin eşantiyon olarak İstanbul’a gönderilmesi hakkında yazışmalar: BOA, HR.SFR (3), nr.
117/20, 25.11.1866. Osmanlı Sarayı, Kruzo Fabrikası sahibi Mösyö Şnayder’i 1907 yılında taltif etmiş (BOA, İ.TAL, nr. 422/1325
R-090 25 R 1325 /7 Haziran 1907) ve firmasına her türlü kolaylığı
göstermiştir (BOA, İ.HR, nr. 434/1332 Ş-10, 22 Ş 1332/1 Kasım
1904).
(24)BOA, Y.MTV, nr. 50/55, 19 L 1308/28 Mayıs 1891.
(25)BOA, HR.MKT, nr. 224/20, 4 C 1274/20 Ocak 1858.
(26)Ermeniler’in Belçika’dan silah satın almalarına dair gönderilen
malumat: BOA, HR.SYS, nr. 2745/37, 17.11.1896.
(27)Osmanlı askeri, 1884’de Belçika yapımı revolverlerin yerine İngiliz yapımı Winchester revolverlerini kullanmaya başladı (İkinci Fırka’da bulunan emir ve zabitlerin elindeki. Belçika işi revolverlerin
Winchester revolverleriyle değiştirilmesine dair yazı: BOA, Y.PRK.
BŞK, nr. 9/80, 28 Z 1302 /8 Eylül 1885).
(28)BOA, Y.A.HUS, nr. 364/92, 14 Ş 1314/18 Ocak 1897, lef 1.
(29)BOA, HR.SYS, nr. 2828/15.
(30)XIX. yüzyılın sonlarında Londra’da 9, Cambridge’de 1, İskoçya’da 1, İrlanda’da 2, Galler bölgesinde iki Ermeni komitesi faaliyet gösteriyordu (BOA, Y.A.HUS, nr. 391/5).
(31)Ermeni silah tacirleri, Berlin Anlaşması’ndan önceki dönemde de
muhtelif Avrupa silah ve cephanesinin ticaretini yapıyorlardı. Meselâ Azaryan’ın, 1874’te 87,5 milyon Martini fişeği ile kurşun satın
aldığına dair Winchester Fabrikası tarafından gönderilen iki telgrafname bunu belgelemektedir (BOA, HR.TO, 551/62, 9.5.1874).
(32)Avrupa menşeli Martini tüfekleri, gerek Osmanlı vilayetleri, gerek
İran ve Bulgaristan’daki Ermeni komitecilerinin kurduğu imalathanelerde taklit ediliyor, daha ucuza mal oluyorlardı. 1906’da
Erzurum’da Ermeni evlerinde yapılan bir aramada birkaç taklit
Martini tüfeği ile cephanesi bulunmuştu (BOA, A.MKT.MHM, nr.
644/9, Mikrofilm nr.: Erzurum 21968, 3 R 1324/27 Mayıs 1906,
lef 6).
5
YENİ TÜRKİYE 60/2014
ülkenin Almanya sınırına yakın kuzey bölgesinde toplanmıştır. Bu dönemde, gerek Avusturya, gerek Macaristan’daki silah fabrikaları
yüzlerce yıllık silah tasarımı ve imalat tecrübesine sahiptir ve Avusturya yerli silah sanayii
özel teşebbüsün elindedir. Öteden beri kendi
silah sanayisinin ürünlerini kullanan Avusturya ordusu, 1860’lı yılların sonunda yine
yerli fabrikalarda imal edilen yeni silahlarla
techiz edilmeye başlanır. Viyana Hükümeti,
imparatorluk ordusunun terk ettiği Avusturya yapımı Waenzel/Wanzel21 Sistemi askerî
tüfekleri düşük fiyatlarla ve el altından satışa
çıkardığında, Ermeni komiteleri de talipler
arasındadır.
görülmüştür. Komiteciler, nerede ise âsâkir-i
şâhâne ile silahlanma yarışına girmişlerdir.
Serî atışlı Winchester tüfeklerinin Avrupa’da
ilk defa Doksanüç Harbi’nde Osmanlı ordusu tarafından Plevne’de Ruslar’a karşı kullanıldığı33 hatırlanacak olursa, komitelerin kısa
zamanda nasıl modern silahlara sahip oldukları kolayca anlaşılacaktır.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
6
Ermeni tedhişinin Avrupa’daki diğer
silah tedarikçileri küçük Balkan hükümetleri
idi. 1830’da kurulan Yunanistan, Girit Meselesi’nde olduğu gibi kısa sürede Osmanlı
aleyhtarı isyan hareketlerini teşvik etmiştir.
Ermeni komitelerine, Atina Hükümeti’nin
bilgisi dâhilinde Gıra tüfekleri verilmiş34;
komitecilerin Rumeli ve Anadolu şehirlerine
silah sevkiyatına yardım edilmiştir35. Romanya Hükümeti komitecilere silah ve patlayıcı
madde sağlamış ve yine sevkiyata aracı olmuştur36. Sırbistan ile Karadağ, Avrupa marka silahların taklitlerinin imalinde İsviçre’ye
benzer bir rol üstlenmiş; Ermeni komitecileri, ellerinde Karadağ revolverleri ile dolaşmaya başlamışlardır. 1878’den 1908 yılına
kadar muhtariyetle idare edilen Bulgaristan
Prensliği de, 1880’lerden başlayarak Avrupa
silahların taklidine imkân hazırlamıştır. Sofya Hükümeti, Bulgaristan Komiserliği’nin
denetimine rağmen taklit ve orijinal Avrupa
silahlarının İstanbul ve Anadolu’ya sevkinde
önemli rol oynamıştır. Küçük Balkan Hükümetleri’nin Ermeni ihtilâlcilerle işbirliği,
özellikle Rusya ve İngiltere’nin direktifleri
doğrultusunda gerçekleşmiştir.
Rusya’ya gelince, 7 Nisan 1914’de
Tiflis’deki Hükümet Tiyatrosu’nda, “Ermeni Meselesi ve Almanlar “ başlıklı bir konferans veren Prof. B. D. Pletneff, isabetli bir
yaklaşımla, 1878 yılından sonra ortaya çıkan
Ermeni Meselesi’ne Rus Meselesi de denilebileceğini37, ifade etmişti. Bu benzetme, Osmanlı
diplomasisinde Ermeni Meselesi’nin zuhuru
ve gelişmesi bakımından son derece doğru
idi. Prof. Pletneff, konuşmasının devamında,
Büyük Petro’nun hedeflerini gerçekleştirmek
için bugün büyük bir fırsat doğduğunu, bunun
için Ermeni’lerin Rus’larla el ele vermeleri gerektiğini, Osmanlı Devleti’nin Giritliler gibi
Anadolu’daki Ermeni’lere de mutlaka muhtariyet vermesi icabettiğini, sözlerine ekliyordu38.
Pletneff ’in konuşması, Tifliski Listok gazetesinin 9 Nisan 1914 tarihli nüshasında, M.B.
imzasıyla, Vilâyât-ı Şarkıyye Islahatı ve Ermeni
Meselesi başlıklı makale muhtevasında yayınlandı39. Makalede, Prof. Pletneff ’in konuşmasından alınarak, Bâbıâli’nin Petersburg ve
Berlin siyasetini tahliline yardım edecek bazı
ayrıntılar da naklediliyordu. Buna göre Pletneff, konferansta, Alman ricalinden Rohrbach’ın söylediği “ Anadolu Ermenileri kıt’ai mezkûreyi iktisâden temellük etmek emelinde olan
Alman’ları çekemezler. Bunlar Rusya ile Osmanlı Devleti arasında bir savaş çıktığında hemen Rusya’nın yanında yer alırlar. Bir kısmı ElCezire’ye, diğer kısmı Bağdat Şimendiferi Güzergâhı’na sevk ve tebdil edilmelidir”,diyerek,
Alman milletinden olup, Ermeni muhibbi bir
zât addedilen ve ilâhiyat tahsil etmiş bulunan
Rohrbach’ı Rus ve Ermeniler nezdinde eleştiriyordu. Daha da ileri giden hatip, Rohrbach’lar ve Lepsius’lar Alman pâyitahtında bu
maksadları temin etmek için Alman-Ermeni
Cemiyeti ihdas ediyorlar, derken; son çeyrek
asırda Ermeni komitelerinin silahlanmasında
gerek Almanya, gerek Rusya’nın hangi maksatlara hizmet ettikleri de görülüyordu.
Çarlık Rusyasını temsilen önce Petersburg, 1917 sonbaharından itibaren Bolşevikler, Osmanlı Devleti’nin tebea-i sâdıkası
Ermeniler’i ihtilal fikriyle silahlı harekete hazırlamış, doğrudan doğruya silahlandırmışlardır. Petersburg, hemen Doksanüç Harbi ön(33)Geniş bilgi için, bkz.: Ali Fuat Örenc-Ali İhsan Gencer-Metin Ünver, Türk Amerikan Silah Ticareti Tarihi, İstanbul 2008.
(34)BOA, Y.PRK.MYD, nr. 4/64, 29 Z 1302/9 Ekim 1885.
(35)BOA, Y.PRK.ASK, 41/67, 6 Z 1304/26 Ağustos 1887. Almanya
tüccar bandıralı Çinos adlı gemiye Anvers’den dinamit yüklenerek
Pire’ye getirildiğine dair tahrirat: BOA, Y.PRK.ASK, nr. 62/82, 11
Z 1307/29 Temmuz 1890.
(36)BOA, HR.SYS, nr. 2747/4, 25.4.1892.
(37)Tiflis Başşehbenderi Münir Süreyya Bey’in Hariciye Nezareti’ne
gönderdiği 9 Nisan 1914 tarihli yazı: BOA, HR.SYS, nr. 2776/76.
Yaklaşık yirmi yıl sonra Revue Internationale dergisi sahibi Mösyö
Waly’nin takma adla yazdığı “ Küçük Asya’da Çarlık: Ermeni Meselesi “ başlıklı makale (BOA, HR.SYS, 2874/3) ise, propaganda
maksadıyla hazırlanması ve haklı olarak tenkidi dışında Rusya’nın
Ermeni Meselesi’ne tarihî bakışını hatırlatmaktadır.
(38)BOA, HR.SYS, nr. 2776/76.
(39)Aynı yer.
ABD Silah Sanayii ve Ermeniler
XIX. yüzyılda önemli bir gelişme gösteren Amerikan silah sanayiiAvrupa merkezlerinde yardım arayan Ermeni komitelerinin
silahlanmasında hususi bir yere sahiptir. Vaktiyle A.B.D.’ne göç eden Ermeni’lerin çoğu,
genellikle New York, Worcester, Boston,
Providence, Lynn ve Chicago’da ikamet etmiş; bir kısmı, Osmanlı aleyhtarı cemiyetler
kurmuşlar43; bazıları Osmanlı Devleti’nin
eski tebaası ve A.B.D.’nin yeni vatandaşları
olan ihtilâlci Ermeniler, Avrupa’da yaşayan
ve Rusya, İsviçre ya da başka devletlere tâbi
diğer Ermenilerle birlikte hareket etmişlerdir. Washington Hükümeti’nin de desteğini
alan bu cemiyetler, 1890’larda, Anadolu’ya
modern silah ve mühimmat sevkine başlamışlardır.
Dünyada ilk defa elle taşınabilir otomatik tüfek M1918 Browning44 ve ilk yarı
otomatik tüfek M1Garond’ı imal eden
A.B.D.’nin gelişmiş silah fabrikaları, Ermeni’lere büyük kolaylıklar gösterirler. Aynı
yıllarda, Sultan II. Abdülhamid’in tüfeklere
şahsî ilgisini bilen ve Osmanlı hanedanına
cüz’i miktarda değerli av ve ziynet silahı satmaya çalışan, C[Cristopher]. M [Miner].
Spencer’ın sahibi olduğu New York’taki The
Spencer Arsm Co.45, Amerikan silah firmaları arasında önemli bir yere sahiptir. Ermeni
komitecilerinin elinde yakalanan silahlara bakılacak olursa, Osmanlı ordusundan yüklü sipariş almayı başaran Amerikan firmalarından
Spring ve Browning de komitelere silah satan
firmalar arasındadır.
Komitelerin Tedarik Ettikleri Yabancı
Silahların Evsafı
Osmanlı mahalli idarecileri, 4 Mart
1908’de Van’da Kobans kilisesi ile evlerde
yaptıkları aramalarda Ermeni’lerin elinde çok
sayıda harp aleti ve mühimmat ele geçirdiler.
Kilise ve şehirde bulunan memnu’ emtia’dan
208.776’sı fişek olup; bunların 100.930 adedi memlû/doldurulmuş, 107.856 adedi fabrika
malı kapsüllü ve kapsülsüz kovan idi. Diğerlerine gelince, 58 Mauser, 35 sürmeli, bir
Martini, bir Manlicher ve Beylik Mauser, 172
adet mekanizması dahil Mauser, 22 adet yine
mekanizması dahil Sürmeli Manlicher dahil,
toplam 290 tüfek; 2’si muhtelif nevilerde 17
adet 10 atışlı Mauser Revolveri, 10 adet muhtelif sistemde dürbün, bir torba kalpazan ede(40)Ermeni gönüllü birliklerinin teşkilatlanması ve silahlandırılmasında Rus’ların büyük payı bulunuyordu. 1 Kasım 1914’te Osmanlı
ordusuna karşı başlattıkları harekâtta, Ruslar, bölgedeki Müslüman halkın elindeki silahları almış ve Ermeni’lere vermişlerdi (Süleyman Beyoğlu, “Fahreddin Paşa’nın Ermeni Meselesindeki Rolü
“, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni Sorunu, Editörler:
Yrd. Doç. Dr. Bülent Bakar-Prof. Dr. Necdet Öztürk- Prof. Dr.
Süleyman Beyoğlu, İstanbul 2007, s. 74.
(41)Bu tâbir, 1890’larda İran’daki Ermeni komitelerinin silahlanmadan sorumlu üyeleri arasında kullanılıyordu. Mesela, silah ustası
Panos, Tebriz’de bu tüfeklerden imal ediyor, komite vasıtasıyla
Rusya’ya götürerek 10 Osmanlı Lirası’na satıyordu. Aynı tarihte,
Taşnak Komitesi’nde bunlardan 700 adet tüfek olup; komitecilerin ifadesiyle, beşeriyyet-perver tüfenk Rusya Hükümeti tarafında
askere dağıtılan tüfeklerden idi (Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi, II, Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi, haz.
Necati Aktaş-Mustafa Oğuz, Mustafa Küçük, II (Ankara 1998), s.
259-260).
(42)Rus tüfekleri, genellikle uzun süre kullanılmışlardır. Mesela, 1891
yılında Osmanlı Devleti’nde hizmete konulan Mosin Nagant,
Irak’ta 1998’e kadar, yani 107 yıl kullanıldıktan sonra terkedilmiştir.
(43)BOA, İ.HUS, nr. 1312 C/109. Ermeniler’in A.B.D.’ye göç etmeleri hakkında, bkz.: Nurdan Şafak, “ Osmanlı Devleti’nden ABD’ye
Ermeni Göçü (1860-1914) “, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, sayı 131 (Ermeni Meselesi Özel Sayısı) (Nisan 2001), İstanbul
2001, s. 91-92.
(44)John Moses Browning, tanınmış bir ateşli silah tasarımcısıdır.
Marka, bu tasarımcının adını taşımaktadır.
(45)BOA, Y.PRK.SRN, nr. 2/16.
7
YENİ TÜRKİYE 60/2014
cesinde ve sonraki yıllarda40, Osmanlı, Rus ve
İran Ermenileri’ne Rus silah sanayiinin kâr-ı
kadim, beşeriyet-perver41 adı verilen tüfekleri
ile muhtelif tabanca ve mühimmat, sonraları
top vermiştir42. Rus Hükümeti, Ermeni komitecilerine yalnız eski silahlarını değil, Rus
ordusunun kullanmakta olduğu modern silahlardan da vermiştir. Dönemin İran Şahı ise
Hoy, Selmas, Heftvan, Tebriz gibi şehir, kasaba ve köylerde Acem, Rus ve Bulgar ustalara
silah imal ettirmiş; aynı zamanda, Avrupa ve
Rus silahlarını İran sınırından geçirerek Van
ve civar mahallere naklettirmiştir. Yine İran,
Rus menşeli silahlardan başka, İngiltere ile
Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu’nun
Ermeni ihtilâlcilere dağıtılmak üzere Osmanlı memleketlerinden transit olarak İran’a
gönderdikleri silahları teslim almış, komitecilere dağıtmıştır.
van, 10 kilo dinamit, 60 adet muhtelif nevi
tüfek mekanizması, 39 kilo barut bulunuyordu46.
Van’da yakalanan silah ve mühimmattan bazıları, ihtilâlcilerin olaylar esnasında
kullandığı ve adlî kayıtlara girmiş malzeme
idi. Ermeni komiteciler, henüz hafızalardan
silinmemiş olan Galata’daki Osmanlı Bankası Baskını’nda revolver ve kamaların yanı
sıra dinamitle doldurulmuş’ ve demirden mâmul birçok humbara kullanmışlardı47. Kısaca,
Van’da ele geçirilen silahların bir kısmı âşina,
bazıları ise, henüz iyi tanınmıyordu.48
YENİ TÜRKİYE 60/2014
8
Bâbıâli ve Seraskerlik, Doksanüç Harbi’nden sonra ihtilâlcilerin Avrupa ve Amerika’dan ithal ettiği yabancı menşeli silah ve
mühimmattan, özellikle eczâ-yı nâriye ve patlayıcı maddelerin terkibini; yeni sistem ateşli
silahların da teknik özelliklerini araştırmaya
başladı. Bazı mühimmatın terkip ve özellikleri hakkındaki balistik ayrıntı taşradan geliyordu. Arabgir Kaymakamlığı tarafından,
11 Kasım 1895’te, Mâmuretülaziz vilayeti
aracılığıyla Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen
bir telgrafnamede, Ermeniler’in kışla, hükümet konağı, mirî cephanelik ve büyük binaları
havaya uçurmak amacıyla kullanacakları muhtelif sıkletlerde kapsüllü el humbaraları hakkında bilgi verilmektedir49. Bir dinamit humbara
üzerinde yapılan incelemeden, bunun çivili
dinamit tabir edilen, ufak, beyaz, içi doldurulmuş, kapalı, fincan biçiminde ve merkezinde
uzun ince çivileri bulunan bir patlayıcı madde
olduğu rapor edilmektedir50.
1895 yılında, Bâbıâli, bu defa Halep
vilayetinde meydana gelen hadiseler sebebiyle, olayların çıktığı yerlerde halkın bütün
silahlarının toplanmasını istemişti. Dâhiliye
Nezareti’nin 17 ve 18 Kasım 1895 tarihli
iki telgrafnamesi üzerine, Halep vilayeti, bu
emri Ermeni’lerin de oturduğu liva ve kazalarda ilân etmişti. Ermeniler son bir-iki yılda
buraya çok sayıda silah getirmişlerdi. Aramalarda, Ermeni’lerden 1.000 kadar çakmaklı
ve eczalı kâr-ı kadim tüfek, tabanca, bıçak,
hançer gibi âdi silahlar, birkaç adet revolver
toplanabildi51. Bâbıâli, komitelerin İngiltere
ve diğer Avrupa ülkelerinden silah getirterek
Ermeni’lere dağıttığını biliyordu; buna rağmen yetkililer, Halep’te aradıkları asıl silahlara ulaşamamışlardı. Zira Ermeniler, böyle
dönemlerde bölgedeki yabancı diplomat ve
misyonerlerin yardımıyla ellerindeki âdi silahları hükümete verirken; Avrupa silahları
saklıyorlardı. Bunu bilen Dahiliye Nezareti, Halep valiliğine, beyânlara itibar etmeyip,
Ermenilerin elinde Henry-Martini tüfeklerinin
bulunup bulunmadığının araştırılması52, talimatını vermişti.
Yabancı Menşeli Silahların
Sevk Güzergâhı
Osmanlı vilayetlerine silah ithal eden
komiteci ve şahıslar, çoğu zaman belirli güzergâhları kullandılar. Güzergâh seçimi gelişigüzel olmayıp, getirilecek yabancı silahların
ihraç merkezleri, imalatçı fabrikaların kendi
hükümetleri ile irtibatı ve bu hükümetlerle
Bâbıâli’nin zamanla değişen siyasî ilişkilerine uygun bir seyir izledi. Komiteler, başta
(46)Van vilayetinden 20 Şubat 1323/ 4 Mart 1908 tarihinde gelen şifrenin sureti: BOA, HR.SYS, 2799/3.
(47)BOA, Y.PRK.HR. 22/22. Komiteler, A.B.D.’nden ithal ettikleri
dinamiti daha sonra Avrupa merkezleri, Rumeli ve Anadolu’da
kendi imalâthanelerinde üretmişlerdir. Ermeni hadiselerinde dinamit kullanılması büyük tepki görmüş; Müslüman Osmanlı tebaası kadar yabancılar tarafından da eleştirilmiştir. Geniş bilgi için,
bkz: Güler Yarcı, “ Lyonel Bondy’nin “ Dinamit ve Diplomatlar
“ Başlıklı Makalesi ve Hınçak Ermenileri “, Osmanlı’dan Günümüze Eşkiyalık ve Terör, Editör: Doç. Dr. Osman KÖSE, Mart
2009-Samsun, s. 179-192, yay.: Samsun İlkadım Belediyesi.
(48)Zaman zaman Ermeni’lerden ele geçirilen ve hem Osmanlı ordusu, hem de halkın elinde bulunan bazı silah ve harp malzemesinin çeşitleri ve özellikleri şöyle idi: Gıra tüfek (kapaklı, kısa ve
uzun, mükerrer ateşli olabiliyordu, Yunan Gırası olarak bilinenleri
vardı); Martini nevi tüfek; çift kırma ve tek kırma nevinden çift tüfeği;
Mısırkâri, İngilizkâri, bir gözlü tüfek; Karadağ Revolveri, Mısırkâri
Martini, mütenevvi revolver; bıçak-kama-pala; mütenevvî tek av tüfeği; Beylik kasatura; şeşhâne tüfek; Bulgar Manlicheri; Winchester;
kapaklı Yunan taklidi, Mısır taklidi, Rus taklidi; kırma çifte; kundaksız kırma çifte; Harbî; Bulgar sarısı; barut; kapsül; fabrika malı barut;
fişek makinesi, tüfek memesi, bomba kapsülü, fitil, dinamit mevadd-ı
infilakiyesi (BOA, DH.EUM.2.Şb., nr. 11/48).
(49)BOA, HR.SYS, nr. 2790/41.
(50)Dinamit humbaralar, Kanadalı Balckmen tarafından icat edilmiştir (BOA, Y.PRK.HR, 22/30, 26 Ra 1314/ 4 Eylül 1896). 1894
yılında, Avrupa’da anarşistlerin baston, çanta ve diğer bazı şekillerde dinamit humbaraları imal ettikleri öğrenilmiş, bunların Osmanlı
memleketlerine ithali yasaklanmıştır (BOA, BEO, nr. 363/27183,
15 Ş 1311/21 Şubat 1894). Bâbıâli, 1896 yılında II. Abdülhamid’e
de dinamit humbaralarının imal şekli hakkında bilgi sunmuştur
(BOA, Y.PRK.HR, 22/30, 26 Ra 1314/ 4 Eylül 1896).
(51)BOA, Y.A.RES, nr. 77/52.
(52)Aynı yer. Halep valisinin 20 Teşrinisani 1311/ 2 Aralık 1895 tarihli
tahriri: BOA, Y.A.RES, nr. 77/52.
1878-1922 yıllarına arasına rastlayan
yaklaşık yarım asırda, Ermeni komiteleri, genellikle şu sevk yollarını tercih etmişlerdir:
Avusturya, Almanya, İngiltere, Fransa
ve Belçika’dan alınan harp silah ve mühimmatı, ya Almanya’da Bremen ve Hamburg Limanları veya Belçika’da Anvers Limanı’ndan
yola çıkartılarak deniz vasıtalarıyla Doğu
Akdeniz’e, buradan Adana vilayeti ile İskenderun, Mersin53 ve Antalya limanlarından
Anadolu’ya; Süveydiye ve Lazkiye Limanları’ndan Halep ve Suriye taraflarına nakledilmiştir. İngiltere’den Fransa’ya gönderilen
İngiliz ve Amerikan yapımı silahlar ile Fransız
ve Belçika menşeli silah ve mühimmatın bir
kısmı Marsilya Limanı’ndan Doğu Akdeniz’e
geçirilmiş; İngiltere’den Yunanistan yolu ile
yapılan İngiliz-Amerikan silah ve cephanesinin sevkiyatında, genellikle Pire limanı kullanılmış; bu sevkiyatta Atina’daki Hınçak Komitesi üyeleri önemli rol üstlenmişlerdir.
Yurt dışından getirilen Ermeni silahlarının Batı Anadolu’daki en mühim sevkiyat
limanı, İzmir’dir. Bu liman, hemen bütün
yabancı silah ve mühimmatın toplama ve
dağıtım noktalarından birisidir. Mesela 1905
yılında, Rus gemilerinin devamlı surette uğradığı İzmir Limanı’nda, Rusya’ya petrol gazı
sevk eden Burjon ve Scani adlı yüksek tonajlı
iki gemi, manifestolarında beyan etmemekle
beraber Ermenilere silah taşıyorlardı. Bunlardan 867 tonilâtoluk Burjon vapuru İskenderiye üzerinden İzmir’e, 832 tonilâtoluk Scani
de düzenli olarak İstanbul, İzmir ve Selanik’e
sefer yapmakta idi. Burjon’da gerçekleşen bir
aramada humbara, tüfek, maden yağı fıçıları
içinde revolverler, portakal kabukları arasında da hançerler ortaya çıkarılmıştı54.
Silah sevkiyatının tartışmasız en
önemli duraklarından biri, Kıbrıs idi. Doğu
Akdeniz’de yer alan ve Anadolu’nun güney
sahillerine bakan Kıbrıs Adası, 1878’de İngiltere’nin kontrolüne geçmişti. Ermeni firariler, İngiliz’lerin yardımıyla, 1880’lerden
başlayarak sahil güvenliği bir hayli zayıf olan
Kıbrıs Adası’na yerleştiler. Ada, 1900’lü yılların başında Doğu Akdeniz’deki yabancı menşeli Ermeni silahlarının ana depolarından biri
oldu55. Firari Ermeniler ve komite ileri gelenleri, İskenderun ve Mersin dahil Anadolu’nun Ada’ya yakın sahillerinden kayıklarla
Kıbrıs’ın Karpas nahiyesine, Tuzla iskelesine,
oradan Lefkoşa civarına geçiyorlardı. Magosa Limanı da Ermenilerin uğrak yerlerinden
olup, buradan Anadolu’ya silah sevk etmek
kolaydı56. Başka bir ifadeyle, Yunanistan’ın
(53)BOA, BEO, nr. 2244/168242, 14 L 1321/3 Ocak 1904.
(54)BOA, HR.TO, nr.359/56, Orijinal nr.: TS. 105, Mikrofilm nr:
Şehbender 305.6.10.1905.
(55)Dahiliye Nezareti’nden 7 Eylül 1321/20 Eylül 1905 tarihli Sadaret tezkiresine cevaben gönderilen 24 Aralık 1905 tarihli tezkire: BOA, A.MKT.MHM, nr. 615/3, Mikrofilm nr.: Mütenevvia/21504, 1 Ş 1323/1 Ekim 1905. Yapılan istihbarata göre, komiteciler İskenderun ve Mersin Limanları ile Anadolu’nun Ada’ya
yakın diğer sahillerinden kayıklarla Kıbrıs’ın Karpas nahiyesine,
oradan posta vapurlarıyla Tuzla İskelesi’ne çıkıyor; bazıları civar
köylere ve Lefkoşe civarındaki manastıra; bazıları da Kıbrıs üzerinden yabancı memleketlere gidiyorlardı (Aynı yer, lef 4).
(56)Temmuz 1914’te, Lord Curzon Kıbrıs’ın bölgedeki İngiliz varlığı
bakımından önemini belirtirken, şöyle diyordu: “ Kıbrıs, Port Said’ten 200, Suriye kıyılarından 65, İskenderun’dan 100, Mersin
Limanı’ndan 80 ve Anadolu kıyısndaki Antalya’dan 150 mil uzaklıkta bulunmaktadır. Böylece Kıbrıs, gelecek yıllarda Doğu Akdeniz ve Ortadoğu egemenliği bakımından anahtar durumundadır “
(Ulvi Keser, Kıbrıs 1914-1923 Fransız Ermeni Kampları, İngiliz Esir
Kampları ve Atatürkçü Kıbrıs Türkü, İstanbul, s. 33).
9
YENİ TÜRKİYE 60/2014
İstanbul olmak üzere Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları merkezlere, kademeli surette
sevkiyat yaptılar. Sevkiyat plânlarında iki hususa önem verdiler. Öncelikle yurt dışından
gelen silahların Osmanlı sınırlarından kolayca
geçirilebileceği güvenliği zayıf liman, kasaba
ve köylerin civarı tercih edildi. Ermeni ihtilâlciler, ikinci olarak, devletin resmî gümrük
kapılarını kullandılar. Bunu yaparken, bir taraftan yabancı diplomat, misyoner ve şahıslar
ile yabancıların hizmetinde çalışan bazı Osmanlı Ermenilerinden yardım aldılar; diğer
taraftan, rüsumat idarelerinde görevli mahallî
memurlar ve emniyet kuvvetlerinden bazılarını cebren ya da rüşvet vererek ikna suretiyle, çoğu defa amaçlarına ulaştılar. Sevkiyat
için seçilen mahaller, silahların yurt içinde
depolanması ve komiteler tarafından plânlanmış bir hadisenin başlamasından hemen
önce, isyancılara silah ve cephane dağıtmaya elverişli mahallerdi. Komiteler, Bâbıâli ve
Saray’ın sevkiyatı haber aldığından emin olduklarında, silah ve cephaneyi bir süre için ya
Avrupa’daki ihracat merkezlerinde tutmakta;
âcilen ihtiyaçları varsa, muvakkaten güzergâh
değiştirmekte idiler.
Pire şehri57 gibi, Kıbrıs Adası’nın şehir ve kasabaları da Ermeni komitecilerinin ileri karakolu olmuştu.
Birinci Dünya Savaşı devam ederken,
Kasım 1916’da, Ada’daki küçük bir Ermeni
firari topluluğundan Doğu Lejyonu [ Légion
d’Orient ] adı altında bir askerî birlik kuran
Paris Hükümeti de58, Ada’daki ihtilâlcilerin
Fransız silahlarıyla teçhizine büyük katkıda
bulundu. Lejyon’u kurmakla görevli Albay
Louis Romieu, Kıbrıs’a 600 tüfek getirtmişti59.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
10
Avrupa ve Amerikan silahlarının Osmanlı topraklarına sevkinde, şüphesiz son
derece önemli başka bir güzergâh, Kuzey Afrika bölgesidir. Gerek Port Said, gerek Mısır’ın İskenderiye Limanı’na getirilen Ermeni
silah ve mühimmatı60, buradan Habeşistan’a
nakledilir, Fransa’nın kontrolündeki Cibuti
Limanı vasıtasıyla Asya kıtasına geçirilirdi61.
Asya tarafında, Arap Yarımadası’nın en güneyinde kalan Yemen sahiline deniz yoluyla
ulaştırılan silahlar, buradan kuzeye doğru yol
alırlar; Basra Körfezi’ne gelen silah denkleri
ya Irak üzerinden Doğu Anadolu’ya veya İran
yoluyla Kafkasya’ya geçirilir; ihtiyaca göre, bir
kısmı İran’da bırakılırdı.
İran, Kıbrıs’ta olduğu gibi, Ermeni komitelerinin satın veya hibe suretiyle ele geçirdikleri yabancı menşeli silahların Anadolu’ya
intikal etmeden önce depolandığı stratejik
merkezlerden bir diğeri idi. Batı’da, Avrupa
ve Amerika’dan; kuzeyde, Çarlık Rusyasının
merkezi Petrograd/Petersburg şehri ile Kırım
Yarımadası62 ve Rusya’nın başka bölgelerinden sevk edilen silahlar, genellikle Batum,
Tiflis, Revan, Tebriz, Tahran, Heftvan, Hoy
ve Selmâs’a getirilirlerdi. 1828’de Türkmençay Anlaşması ile Kafkasya’yı hâkimiyetine
alan Rusya, Nahcıvan ve Revan’ı tamamen
kontrolü altında bulunduruyordu63. Bu bölgedeki diğer şehir ve kasabalar genellikle
İran sınırları içinde kalsalar dahi, Petersburg
Hükümeti’nin, gerek bölgedeki Ermeniler,
gerek İran Hükümeti üzerindeki nüfuzu sebebiyle yine Rus Çarlığı tarafından kontrol
ediliyordu.
Avrupa, A.B.D. ve Rusya menşeli silahların taklitlerinin de imal edildiği İran’ın
Hoy, Selmâs, Tebriz, Heftvan gibi şehir, kasaba, hatta bazı köyleri, Ermeni komitelerinin
Anadolu’ya silah sevkiyatındaki mahreçleri
olarak öne çıkıyorlardı. Adı geçen merkezlerden başlayan sevkiyat, Doğu Anadolu’da Van,
Erzurum, Bitlis, Siirt taraflarına yöneliyordu.
Rusya veya diğer Avrupa devletlerinden İran’a
yapılan silah ve cephane sevkiyatının önemli
bir kolu ise, Karadeniz’de Trabzon Limanı
üzerinden Erzurum’a ulaşıyordu. Bu güzergâh, Rus ve İngiliz silahlarının yoğun surette
nakline sahne oluyordu. Kırım veya Batum
üzerinden gelen yabancı silahlar Trabzon, Giresun, Ordu, Sinop ve Samsun Limanları’na
geçiriliyor; sonraki adımlarda Ankara, Yozgat, Tokat, Amasya, Konya, Kayseri64, Sivas65
taraflarına naklediliyordu66. Konya ve civarı
nakliyata daha da açıktı; burası, Akdeniz sahilinde bulunan ve uzun zaman Konya vilayetine bağlı kalan Antalya’nın liman tarafından
da silah sevkine maruz kalıyordu.
Balkan Yarımadası’na Bulgaristan ve
Romanya sahillerinden gelen Avrupa silah
ve mühimmatı adı geçen Karadeniz Limanları’na yönlendirildiği gibi; Batı Karadeniz’de
İzmit ve Adapazarı taraflarına, genellikle
Adapazarı’nın Karasu sahillerine çıkartılıyordu. Romanya’da Rusçuk Limanı, Bulgaris(57)BOA, Y.A.HUS, nr. 295/85, 27 L 1311/1 Mayıs 1894).
(58)Ada’da, Monarga’daki Lejyoner kampında bir ara 54 Ermeni bulunuyordu (Keser, a.g.e., s. 41 vd.; Mustafa Serdar Palabıyık, “ Fransız Arşiv Belgeleri Işığında Fransız Doğu Lejyonu’nun Kuruluşu ve
Faaliyetleri (Kasım 1916-Mayıs 1917) “, Ermeni Araştırmaları, sayı
23-24 (Ankara-Nisan 2006), s. 207 vd.)
(59)Gös. yer.
(60)İskenderiye Ermeni komiteleri adına ayrı bir önemi haizdir. İsviçre’de kurulan Hınçak Partisi, Nazarbekyan ve arkadaşları
arasındaki görüş ayrılıkları sebebiyle ikiye ayrıldığında, bir gurup,
1898’de İskenderiye’de Yeni Hınçak Partisi’ni kurmuş; sonraları
Londra ve Avrupa’daki bazı merkezlerde teşkilâtlanmaya devam
etmişlerdir (BOA, HR. SYS, nr. 2745/2, 15.1.1898).
(61)BOA, A.MKT.MHM, nr. 544/16, Mikrofilm nr.: Müteferrika
14230, 18 Z 1315/10 Mayıs 1898.
(62)BOA, ZB, nr. 597/44, 17 T 1323/ 30 Kasım 1907.
(63)Türkmençay Anlaşması 10 Şubat 1828’de imzalanmış; daha önce
Gülistan Anlaşması ile Rusya’ya karşı kuzey hanlıklarını kaybeden İran, bu defa Erivan ve Nahçıvan Hanlıkları’nı kaybetmiştir
(Hatem Cabbarlı, “ Geçmişten Günümüze Ermenistan’da Azerbaycan Türkleri “, Ermeni Araştırmaları, sayı 4 (Ankara- Aralık
2001-Ocak-Şubat 2002), s. 126 vd.).
(64)BOA, DH.EUM.2.Şb, nr. 6/1.
(65)Ermeniler’in Sivas’ta çok sayıda silah, erzak ve mühimmat
depoladıkları hakkında 3 Haziran 1916 tarihli şifre yazı: BOA,
DH.ŞFR, nr. 64/194.
(66)BOA, A.MKT.MHM, nr. 656/2, Mikrofilm nr: Kastamonu 6433,
18 R 1313/8 Ekim 1895.
Şimendiferlerle taşınan Avrupa silahlarının yolculuğu, bazen Anadolu Demiryolu
Şirketi vasıtasıyla doğu ve güney istikametinde devam ediyordu. Alman’lara verilen
imtiyazla işletilen ve İstanbul’da Haydarpaşa
İstasyonu’ndan başlayarak Eskişehir, Konya arazisini doğu-batı yönünde geçip OrtaDoğu’ya dönen demir raylar üzerindeki bu
güvenli sevkiyat, Alman ve Avusturya-Macaristan silah sanayiikadar Alman bankalarının
finanse ettiği Belçika silahlarının akışında da
Berlin, Viyana ve Brüksel’e önemli bir rekabet üstünlüğü sağlıyordu.
Bâbıâli’nin aldığı önlemlere gelince,
Osmanlı güvenlik güçleri, yakaladıkları silah
ve mühimmatı talimatlar doğrultusunda ilgili
makamlara teslim ediyorlardı71. Bunlar, malzemenin özelliklerine uygun olarak askeri depolara72 veya barut, güherçile gibi maddeler
askeri mühimmat fabrikalarına gönderiliyordu73
Batılı Devletler Arasında Rekabet:
Avrupa Ordularının Modernleşme
Sürecinde Ermeni Komitelerinin
Silah ve Finansman Arayışı
Ermenilerin Silahlanmasında
Almanya ve Belçika’nın Rolü
Brüksel’deki Osmanlı sefiri, Hariciye
Nezareti’ne gönderdiği 11 Ekim 1893 tarihli
bir telgrafnamesinde74, silah dolu bir sandığın
12 Ekim’de, Marsilya’dan Anadolu’ya sevk
edileceğini bildiriyordu. Aynı sefaret, bu sevkiyatı Paris’teki Osmanlı Sefareti’ne de haber
vermişti. Sandık, Ermeni tâcirlerden Serkiz
Terziyan’ın Liége’de iki partide satın aldığı
silah ve mühimmatla dolu idi. Burada Remington usulünde75 180 adet karabine ile 130.000
adet hartuc/kartuş, 500 süvari kılıcı, istihkâmlarda kullanılmak üzere 12 adet uzun tüfek
ve 7/9 ve 12 cm. çapında 100 kadar revolver
ile birçok eski silah bulunuyordu76.
Brüksel Sefiri Karatodori Paşa’dan
Hariciye Nazırı Said Paşa’ya gelen 10
Ekim1893 tarihli hususi bir yazıda da aynı
havadise işaret ediliyordu. İstihbarata göre,
Terziyan yeni bazı silahlar almıştı. Genç Ermeni tâciri iki defa Berlin ve Hamburg’a gitmek için Liége’de ortadan kaybolmuş; daha
sonra, Paris’e gitmek üzere Belçika’yı terk
ettiği öğrenilmişti77. Bâbıâli, Sefaret’ten, bahis konusu silahların isimlerinin, satıcısının,
fabrika ve sisteminin öğrenilerek bildirilmesini istedi. Ertesi gün, Said Paşa’dan Rüstem
Paşa’ya yazılan 11 Ekim 1893 tarihli yazıda
Terziyan’ın Liége’deki silah aldığı bir defa
daha teyid ediliyordu78. Bunun üzerine Bâbıâli, silahlarını Marsilya’dan sevk edemeyen
Terziyan’ın, İngiltere’ye gitmişse Londra’ya
(67)Sofya ve Sırbistan yoluyla Selanik, oradan da İzmir’e bomba nakleden Ermeni Karabet Hartek adlı şahsın Varna’dan Filibe’ye gittiğine dair tahrirat: BOA, A.MTZ(04), nr. 145/72, 20 C 1324/11
Ağustos 1916.
(68)Ermeniler’in Bulgaristan’dan trenle İstanbul’a bomba, kundak ve
saire nakletmelerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına dair yazı: BOA, A.MKT.MHM, nr. 633/1, 5 Ca 1315/1 Kasım
1897.
(69)Edirne valisi Âdil [ Bey]’in Ermeniler hakkında hazırladığı rapor:
BOA, DH.EUM, 2. Şb, nr. 7/21.
(70)Polis Müidiriyeti’nin 6 Mayıs 1331/ 19 Mayıs 1915 tarihli tahriri :
BOA, DH.EUM.2.Şb. 7/16.
(71)Kudüs ve Kayseri’de müsadere edilen silahlar, Dördüncü Kolordu
Komutanlığı’nın isteğiyle Menzil Müfettişliği’ne teslim edilmiş,
patlayıcı maddeler güherçile fabrikasına gönderilmiştir (Gös.
yer)..
(72)Ermeniler’in elindeki silahların toplatılmasına dair Encümen-i
Mahsâs-ı Vükelâ mazbatası sureti ve padişahın irade-i seniyesi:
BOA, İ.DH, nr. 1328, 1313 Ca/71, 28 Ca 1313/16 Kasım 1895 .
(73)BOA, DH.EUM. 2.Şb. 7/16.
(74)BOA, HR.SYS, nr. 2761/41.
(75)1793-1861 yılları arasında yaşayan A.B.D.’li bir silah tasarımcısının kurduğu Remington Arms Company, 1816 yılında faaliyete
geçmiş, özellikle tabanca imal etmiştir.
(76)BOA, HR.SYS, 2828/15.
(77)29 Eylül 1893’te Hariciye Nezareti’nden Karatodori Paşa’ya gönderilen telgrafname: BOA, HR.SYS, 2761/38.
(78)BOA, HR.SYS, 2761/41.
11
YENİ TÜRKİYE 60/2014
tan’da Varna Limanı67 silah sevkiyatında en
çok tercih edilen duraklar arasında idi. Bulgaristan’ın Sofya, Varna ve Filibe şehirlerinde
Ermeni’lerin silah ve patlayıcı madde imalathaneleri olup; burada yapılan silah ve mühimmat, Bulgar Hükümeti’nin yardımıyla ve
bazen Rumeli Demiryolları68 vasıtasıyla Edirne üzerinden İstanbul’a getiriliyordu. Pâyitahta ulaşan silahlar69, ya burada gizleniyor70
veya Anadolu’ya gönderiliyordu. Kumkapı’ya
kadar deniz yoluyla sevk edilen silahlar ise,
sahile çıkartılarak İstanbul içlerine dağıtılabiliyordu.
ulaşıp-ulaşmadığını, aldığı silahları ne yapacağının araştırılması talimatını verdi Şu
gerçekti ki, 1890’lı yılların hemen başında,
Bâbıâli, Ermeni komitelerinin nasıl silahlandığını ve Avrupa silah sanayiinin bu süreçteki
gerçek rolünü henüz yeteri kadar bilmiyordu.
Silahlı Ermeni komitelerinin en fazla görüldükleri Avrupa merkezi Brüksel’dir,
denilebilir. 18 Ekim 1896’da Avrupa gazetelerinden biri, Ermeni’lerin yaşadığı Osmanlı
vilayetleri için Belçika’dan bir hayli silah satın
alındığını yazıyordu. Rivayete göre, o tarihe
kadar Ermeniler, Osmanlı vilayetlerine Anvers yoluyla 100.000 tüfek ve 80 mitralyöz
göndermişlerdi. Paris’te yayınlanan Le Soir
gazetesi de, 18 Ekim 1896 tarihli nüshasında, aynı günlerde bir Ermeni komisyoncunun
Brüksel’den doğuya göndermek üzere birkaç
yüz bin Waenzl/Wanzel tüfegi satın aldığını
yazmıştı79.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
12
Avrupa’daki Ermeni silahlanmasının
ayrıntıları birkaç yıl sonra gittikçe netleşiyordu. Mesela, Ocak 1896’da Bâbıâli, Almanya
ordusunun emekli subaylarından Fischbacher’in, Belçika ordusuna ait eski silahların bir
kısmının Ermeni komitelerine satılarak Osmanlı memleketlerine ithali hususunda Belçika Harbiye Nezareti ile anlaştığını öğrendi.
Bu vasıtayla Ermeniler, Belçika’dan ikinci
el 5.000 adet Karabine tüfeği ve 6.000 adet
Tersener usulü tüfek almışlardı80. Brüksel’deki
Osmanlı Sefareti’nden gizli kaydıyla Hariciye
Nezareti’ne gönderilen hususi bir yazıda81,
Fischbacher’in hüviyeti hakkında bazı yeni
bilgiler gelmişti. Fischbacher, Almanya’nın
Bavyera ahalisinden olup; tüfeklere gelince,
Belçika Hükümeti bunların araştırılmasından
rahatsız olmuş, Harbiye eski nazırının tüfeklerin satışını yasakladığı anlaşılmıştı. Nihayet
Bâbıâli, Museviler’in idaresi altında bulunan
ve duruma göre bu işlere müdahil olan Karlsruhe’deki Banques Strauss ile Hamburg’daki
Mario Cresta Bankası’nın hareket ve işlemlerinin dikkatli ve gizli bir şekilde izlenmesini
istemiş; gelişmeler, 26 Kasım 1896’da Sadrazam, tarafından padişaha da arz edilmişti82.
Bâbıâli, Belçika Harbiye Nezareti’nin
Ermeni’lere silah satışını kesinlikle önlemek
istiyordu. Bu maksatla, önce Berlin’deki Osmanlı sefarete talimat verilerek bir araştırma
yapmaları istendi. II. Abdülhamid’e sunulan
17 Ocak 1897 tarihli bir Sadaret tezkeresi,
Almanya’daki silah ticareti hakkında önemli
bilgiler ihtiva ediyordu. Öyle ki, Almanya’da
silah ticareti tamamen serbest ve meşru idi. Osmanlı sefiri, şüpheli satışların izini keşfetmenin çok zor olduğunu bildiriyordu. Yapılacak
en doğru iş, tedbirli olmak ve bankaları izlemekti.83. Aslında Berlin sefiri, Aralık 1896’da,
bölgede alınacak önlemler hususunda Hamburg Başşehbenderliği ile kayda değer bir görüş alış-verişinde bulunmuştu84. Başşehbender’e göre, Belçika’nın sattığı silahlar deniz
yoluyla gönderilirse, limanların bulunduğu
arazi sınırlı olduğundan buraları kontrol altında tutmak kolaydı. Başlatılacak bir silah
sevkiyatının yollarını keşfetmek için en etkili
çare, Brêm85 ve Hamburg limanlarını, özellikle Şark limanlarına gelip-giden gemilerin
hareket noktası olan Hamburg Limanı’nı etkin surette gözetim altında tutmaktı. Ayrıca
Kızıldeniz limanlarına yapılacak silah sevkiyatı hakkında da önceden istihbarat yapmaya gayret göstermek gerekiyordu. Hatta bu
maksatla, Bremen ve Hamburg’daki Osmanlı Şehbenderlikleri gizlice uyarılmışlardı.
Berlin Anlaşması’ndan sonra, 1880’lerden başlayarak Osmanlı Devleti’nin, Düvel-i
Muazzama arasında belki de en fazla güvendiği, yeni imtiyazlar tanıdığı, dost ve samimi
bulduğu Almanya, Ermeni’leri gerçekten silahlandırıyor olabilir miydi?
(79)Hariciye Nezareti’ne gönderilen 22 Ekim 1896 tarihli Raguza
Başşehbenderliği tahrirat tercümesi: BOA, HR.TO, nr. 354/20,
Orijinal nr.: 451, Mikrofilm nr. : Şehbender 371, 9.10.1322/ 22
Ekim1896.
(80)BOA, HR.SYS, nr. 2734/32, 26.11.1896/26 Kanunusani 1311/7
Şubat 1896: BOA, Y.A.HUS, nr. 364/92, 14 Ş 1314/18 Ocak
1897, lef 1, 3 (24 Kanunuevvel 1311/5 Ocak 1896 tarihi itibariyle
Berlin Sefareti’nden Hariciye Nezareti’ne gelen 408 numaralı gizli
yazının tercümesi).
(81)Hariciye Nezareti’nden Sadaret makamına gönderilen 11 Ş
1314/15 Ocak 1897 tarihli tezkire: BOA, Y.A.HUS, nr. 364/92,
14 Ş 1314/18 Ocak 1897, lef 2.
(82)Aynı yer.
(83)BOA, Y.A.HUS, nr. 364/92, 14 Ş 1314/18 Ocak 1897, lef 1.
(84)Gös. yer.
(85)Almanya’nın Hamburg şehrine birkaç saat mesafedeki Bremen’e
Fransızlar tarafından verilen addır
Bâbıâli için asıl düşündürücü olan
Belçika ve Almanya’nın gizli işbirliğidir88.
Osmanlı Ermeni’lerine, Almanlar vasıtasıyla,
ancak, Alman silahları yerine niçin Belçika
silahları gönderilmektedir? Kısa süre sonra
Viyana Hükümeti de Brüksel ve Berlin Hükümetleri’ne katılacak, Trieste’den yüklenen
Avusturya yapımı eski silahlar Liége ve Hamburg’a doğru yola çıkacak, oradan Afrika ve
Doğu Akdeniz limanlarına gönderilmeyi bekleyeceklerdir.
Avrupa silah sanayiinin attığı adımlar,
kıta Avrupa’sında değişen siyasî dengeler ve
silah fabrikalarının dayanışması; tamamen
kâr paylaşımıyla ilgili idi. Ermeni’lere silah
satışında, Belçika harp sanayii mamullerini
pazarlarken; Almanya, finansman ve güvenilir
Alman subaylarının kefaletiyle teknik güvence
veriyor; böylece Berlin hükümeti, dost Osmanlı Devleti’ne karşı kendi silahlarını kullandırmamış görünüyordu. Fakat, şurası gerçekti ki, XIX. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa
ve A.B.D. silah sanayiinin öncüleri, Osmanlı
Ermeni’lerine silah satışında olduğu gibi, milletler arası gizli ortaklıklarla sermaye, tasarım,
imalat ve satışta birlikte hareket ediyor, birlikte kan döküyor, birlikte kazanıyorlardı.
Osmanlı Ermenilerine Silah
Tedarikinde İngiltere’nin Rolü
Berlin Anlaşması’nı müteakip Osmanlı
Ermenilerini en fazla destekleyen devletlerden biri, İngiltere oldu. 1878’den Avrupa’da
kurulan Osmanlı aleyhtarı teşkilâtlardan
Londra Ermeni Komitesi’nde, James Bryce
gibi İngiliz devlet adamları da kurucu ve üye
sıfatıyla yer aldılar89. Temmuz 1890’da, İngiltere’nin, Londra Ermeni Komitesi’ni Rusya’yı
Asya’da sıkıştırmak ve Osmanlı Devleti’ni İngiltere’nin emellerine itaat ettirmek için bir vasıta
olarak kullandığı90 ileri sürüldü. Bu görüş, kesinlikle doğru olup; ancak, şunu da göz ardı
etmemek gerekiyordu: Ermeni komitelerinin
silahlanmasında Büyük Britanya Hükümeti’nin
aktif rolü, iktidar partilerinin değişmesine bağlı
olarak yoğunlaşıyor ya da yavaşlıyordu91. Me(86)BOA, DH.TMIK.M, nr. 17/78, orijinal kayıt nr. 1764, 29 R
1314/7 Ekim 1896.
(87)Aynı yer.
(88)İki devletin silah sanayicileri daha önce de işbirliği yapmış; Berlin’deki Ludwig Loewe&Co., Birinci Dünya Savaşı’nda Liége’le
birlikte Belçika ordusu için Mauser tüfekleri imal etmiştir (Ball,
a.g.e., 25).
(89)BOA, Y.A.HUS, nr. 330/76. Aslında tarihçi olan Mösyö Bryce,
daha önce Anadolu’ya gelmiş, Osmanlı Ermenileri hakkında özel
bilgi ve birikime sahip olmuştur (BOA, HR.SYS, 2851/26) .
(90)BOA, Y.PRK.TKM, nr. 18/19, 25 Za 1307/13 Temmuz 1890.
(91)1880 yılında İngiltere’de Gladstone başkanlığında kurulan liberal hükümet, aynı yıl 4 Mayıs’ta Berlin, Viyana, Roma ve Petersburg’daki elçilerine, bulundukları ülke hükümetlerine başvurarak,
Berlin Anlaşması hükümlerinin uygulatılması için Bâbıâli’yi uyarmaları ve birlikte hareket etmelerinin teklif olunmasını istemiş;
Bâbıâli’yi baskı altında tutmak için de 28 Mayıs 1880 tarihinde
Goschen’i Fevkalâde elçi sıfatıyla İstanbul’a tayin etmiştir (Karaca, a.g.e., s. 41-42). 1885’te Liberallerin yerine iktidar olan Lord
Salisbury Hükümeti’nin yönetimi kısa sürdü. Ertesi yıl yeniden
iktidara gelen Gladstone’un ilk işi, Ermeni Islahatı Meselesi’ne
eğilmek oldu (Karaca, a.g.e., s. 43). Gladstone ve sonraki İngiliz
hükümet başkanları, Osmanlı Devleti’nin tasfiyesine kadar Ermeni’lere silah temini ve benzeri konularda yardım ettiler.
13
YENİ TÜRKİYE 60/2014
Avrupa’daki Osmanlı diplomat ve
muhbirleri, raporlarında, Alman silah fabrikalarından Ermeni’lere herhangi bir silah satışından bahsetmeseler de komitelerin diğer
ülkelerden silah alımlarında Almanya’nın adı
sürekli zikrediliyordu. Liége Şehbenderliği,
1896 Ekimi’nde, Rusya’dan hareket eden iki
şahsın silah satın almak amacıyla Almanya
üzerinden Belçika’ya gideceklerini bildirmişti86. Şehbenderlik raporunda bahsi geçenlerden biri, Renmar ahalisinden Ermeni asıllı
Farem Denoga; diğeri, Rum asıllı Atinalı Melkan Gabrilen idi. Petersburg’dan Berlin yolu
ile seyahat ederek 30 Eylül 1896 akşamı Liége’e gelen bu şahıslar, İngiltere tarafından verilen parayla silah alacak ve Paris’teki komite
nezdinde gideceklerdi. Ayrıca Şehbenderlik,
adı geçenlerin Habeş Kralı’nın Afrika’ya silah
ithal etmek için başvurduğu vasıtaları kullanacakları yolunda görüş beyan ediyor; bunların,
alacakları silah ve harp aletlerini nereye götüreceklerini öğrenerek; hükümete bildirecekleri87
kaydını ihmal etmiyordu. Anlaşıldığı kadarıyla, Belçika silah fabrikaları, yalnız Ermeni’lere değil, Afrika ve Asya ülkelerine gayrimeşru
vasıtalarla silah satıyor, bu faaliyetini Brüksel
Hükümeti’nin bilgisi dâhilinde gerçekleştiriyordu. Berlin Hükümeti’nin yakından izlediği alış-verişe bazı Almanlar aracılık ediyor;
finansman meselesi, Musevi asıllı Alman bankerlere bırakılıyordu.
sela, Londra Komitesi’ne bir süre başkanlık
edip, Osmanlı aleyhtarı Mavi Kitap’ın92 hazırlanmasında da rol oynayan James Bryce’ın
etkili olduğu dönemlerde, komite yardımları
en üst düzeye çıkmıştı.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
14
Ermeni komiteleri, 1890’ların başında
bilhassa Winchester tüfekleri ile ilgilendiler.
İngiliz silahlarını Bombay/Hindistan üzerinden Kafkasya’ya, oradan Anadolu’ya ithal
etmeyi plânlayan komiteciler; 1891 yılında
biri Kafkasya, diğeri Karadeniz’den iki kişiyi bunun için görevlendirdiler. Kafkasya’daki
Aleksandropol [Gence] şehri Ermeni’lerinden Artavul Ohancanyan ile Trabzon bölgesinden, müstear adı İrvan Menhaylof olan
başka bir komiteci, Avrupa hükümet merkezlerindeki temaslarının ardından Londra’ya gideceklerdi. Adı geçenler önce Berlin’e
geldiler; Osmanlı idarecileri hakkında Alman
Hükümeti’ne bazı şikâyetlerde bulundular.
Anlayışla karşılanan komiteciler, bir ihtilâl çıkardıkları takdirde Berlin Anlaşması’na uygun
olarak kendilerine yardım edileceği hususunda sağlam vaatler aldıktan sonra İngiltere’ye
geçtiler; burada iken, Londra Hükümeti’nin
talimatıyla, Osmanlı askerî kuvvetlerinin zayıfladığını gördükleri bir zamanda isyana hazır
olmak üzere 10.000’i İngiltere, 4.000’i Avusturya’dan, toplam 14.000 tüfek satın aldılar.
Komiteciler bu silahları, önceden plânlandığı
gibi, Hindistan’ın Bombay şehrinden Irak
taraflarına geçirip, Basra Körfezi üzerinden
İran yoluyla sözde Ermenistan’a ithal edeceklerdi. 2 Ekim 1891’de Yıldız Sarayı’na sunulan bir jurnalde, Artavul Ohancanyan’ın
Viyana’dan Trieste’ye gittiği bildirildi93. Günümüzde İtalya sınırları içinde kalan Trieste,
o tarihte Viyana’ya bağlı olup; Avusturya-Macaristan İmparatorluğu askerî silah depolarından bazıları burada bulunuyordu. Komiteciler de Avusturya’dan gizlice teslim aldıkları
silah ve mühimmatı, genellikle Trieste Limanı
üzerinden Anadolu’ya naklediyorlardı.
Silah alımlarının yoğunlaştığı dönemlerde, komiteler arası muhaberatın ana maddesi nakit akışının nasıl sağlanacağı meselesi
idi. Londra Sefiri Turhan Paşa, 20 Nisan
1895’te Hariciye Nazırı Rüstem Paşa’ya,
Londra İhtilâlci Ermeni Komitesi’nin Rusçuk’taki Ermeni Komitesi’ne mektup yazarak kasalarındaki bütün parayı kendilerine
göndermelerini istediğini bildirmişti. Sefaret,
Ermenilerin yeni bir isyan hazırlığı içinde
bulunduklarını, bu para ile silah alarak Osmanlı vilayetlerine sevk edeceklerini öğrenmişti. Belçika’daki gibi, İngiliz silahlarının
da el altından satışını doğrulatmak kolay olmayacaktı. 10 Eylül 1895’te Turhan Paşa ile
Rüstem Paşa arasındaki başka bir yazışmaya
göre94, dedektifler de aynı kanaati paylaşıyorlardı. Sonunda beklenen olmuş, dedektifler,
İngiliz Ermeni Derneği ve Grosvenor Hause
Komitesi tarafından toplandığı öğrenilen paraların silah ve mühimmat alanında kullanılma
ihtimalini çok zayıf bulmuşlardı. Onlara göre
bu para, Londra’da propaganda mitingleri
yaptırarak, halk arasında Ermeni Meselesi’ni
tahrik etmek, kamuoyunu etkilemek veya
bir yıl önce olayların çıktığı bölgelerdeki Ermeni’lerin zaruri ihtiyaçlarını karşılamak için
kullanılıyor olmalı idi. Dedektifler, Hınçak
Komitesi’nin şüphe uyandırdığını, güvensizlik
telkin ettiğini, bununla beraber Hınçak Gazetesi’ni yayınlayan Ermeni idarecilerinin o zamana kadar silah satın alımıyla meşgul olduklarına dair hiçbir faaliyetlerine rastlamadıklarını;
fakat, komitecileri devamlı surette gözaltında
bulunduracaklarını, bildiriyorlardı95.
Kendilerine ne kadar güvenileceği belli olmayan dedektiflerin beyanları, Bâbıâli’yi
ikna etmekten uzaktı96. Silah alış-verişlerinin çok gizli yapıldığından kimsenin şüphesi yoktu; ancak, Osmanlı Hariciyesi’nden
yüklü maaş alan dedektifler de muhtemelen
istihbaratlarının tamamını paylaşmıyorlar(92)Londra’daki Osmanlı sefiri Rüstem Paşa tarafından Hariciye Nezareti’ne gönderilen 21 Nisan 1892 tarihli tahrir: BOA, HR.SYS,
nr. 2752/37).
(93)BOA, Y.PRK.AZJ, nr. 20/38.
(94)BOA, HR.SYS, nr. 2757/10.
(95)Gös. yer.
(96)Londra hükümeti Ermeni’lere silah satışını inkâr etmekle beraber,
Londra İngiliz Ermeni Komitesi, 1894 yazında Yunanistan’a gönderilerek, Adana havalisi ve İstanbul’a silah ve mühimmat ithaline
uygun mevkileri araştırmakla görevlendirilmişti (BOA, A.MKT.
MHM, nr. 729/7, Mikrofilm nr: Esliha ve eşya-ı menu’a 2655, 27
M 1312/31 Temmuz 1894, lef 3, 8).
Misal vermek gerekirse, İngiliz ve Rus
menşeli harp silah ve mühimmatı Karadeniz yoluyla ithal ediliyorsa, çıkartıldıkları en
önemli liman Trabzon97; Anadolu’daki büyük
sevk merkezleri, Erzurum ve Van vilayetleri
oluyordu. Ermeni komiteleri, işaret edilen
güzergâhtaki İngiliz konsolos ve kançılaryasından hatırı sayılır yardımlar alıyorlardı.
Van’daki postaneden kontrol için gönderilen
mektuplar arasında çıkan ve K.V. Hallward
imzasıyla 4 Kasım 1895 tarihinde Trabzon
İngiliz Konsolosluğu Tercümanı Gomidas
Hekimyan’a yazılmış olup; zarfının üzerinde İngiliz Konsolosluğu mührünün yer aldığı
İngilizce bir mektupta şöyle deniliyordu: “
Sevgili dostum Mösyö Hekimyân, tüfek ve sâire
bulunan sandığı ne zaman Erzurum’a gönderdiniz? Şu anda bir Laz veya bir Kürd’ün bu tüfeklerle keklik avladığını zannediyorum. Kısa süre
önce İstanbul’dan benim için bir paket daha
gönderilmişti. Trabzon Rüsûmat İdaresi’nin iki
adet raporunu lütfen gönderiniz. Çünkü, bâzen
burada bu raporlar sorulmaktadır. Gönderdiğiniz birinci rapor vasıtasıyla tüfek ve sâir şeyleri
gümrükten geçirdiğinizi anladım “98.
Jurnallere gelince, İngiliz ve Ruslar
aleyhinde bu yolla toplanan malumat bir hayli fazladır. Bitlis halkından ve kadîm Süryani
milletinden olup; Rusya’da ticaretle uğraşan
Hüsrev adlı bir muhbir, 1893 Haziranı’nda,
İngiliz Gladstone ve Salisbury’nin gizli emir-
leri ve İran’ın muvafakatiyle Ermenilerin
ihtilâle hazırlandığını bildiriyordu. Aynı muhbire göre, İngiltere’nin tertibiyle, 1893 yılına
kadar sınır boyundaki vilayetlere 10.000’den
fazla silah nakledilmiş; silahlar, ticarî eşyaların içinde geçirilmişlerdi99.
Bu misaller Bâbıâli’nin Avrupa’daki dedektif ve muhbirlerinden hiç faydalanamadığı mânâsına gelmemelidir. Mesela,
Londra’da oturan Lazar adlı bir şahıs100, İngiltere’deki Ermeni faaliyetleri ve komitelerin
silahlanması hususunda Bâbıâli’ye yararlı olmuştu. Lazar, 1893’te Ermeni’lerin, Avusturya ordusu tarafından terk edilen eski model
tüfeklerden 3.000 adedini ucuz fiyatla satın
alabilmek amacıyla Trieste’de yetkililerle görüşeceklerini bildiriyordu. Ermeni’lerin bazı
Türk idarecileri ve bunlara göz yuman gümrük memurları ile anlaştıklarını ifade eden
Lazar, Osmanlı sınırlarından kahve oldukları
beyanıyla geçirilecek silahların iskelelere kolayca çıkartılacağını; Osmanlı vilayetlerine
çok sayıda tabanca ithal edildiğini; gelecek
beş yılda sınırlardan yüklü miktarda barut ve
mühimmat geçirileceğini haber veriyordu101.
Bir süre sonra, Avusturya ordusunun eski tüfeklerinin satışıyla ilgili gelişmeler, Lazar’ın
istihbaratını teyit ediyordu. Bu arada Lazar,
Avrupa’daki Ermeni komitecilerini izlemek
amacıyla, biri Paris, diğeri Belçika’da istihdam edilecek iki hafiyenin bu merkezlere
yerleştirilmesini; kendilerine, ayda 500-600
Frank kadar maaş tahsisini öneriyor; istihbarat maksadıyla Venedik ve Trieste’ye seyahat
edeceğini bildiriyordu102.
(97)Ermeniler, 12 Şubat 1919’da Paris Konferansı’na sundukları
muhtırada, bağımsız bir Ermeni Devleti’nin Van, Bitlis, Diyarbekir, Erzurum, Elazığ, Sivas ve Erzurum’dan başka, Karadeniz’e açılan kapı olması dolayısıyla Trabzon’un bir kısmını
istiyorlardı (M. Hanefi Bostan, “ Trabzon Muhafaza-i Hukuk-i
Milliye Cemiyeti’nin Doğu Karadeniz Bölgesinde Yaşayanların
Türk Olduğuna Dair Bir Muhtırası “, Millî Mücadele’de Giresun
Sempozyumu (6-7 Mart 1999). Bildiriler, İstanbul 1999, s. 37-38;
Zeynep Tüfekçi, Trabzon ve Çevresinde Yapılan Ermeni Tehcir ve
Yargılamaları, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı, Yükseklisans Tezi, İstanbul 2001, s. 158).
(98)BOA, Y.PRK.UM, nr. 33/99.
(99)BOA, Y.PRK.DH, nr. 6/16.
(100)Londra Sefiri Rüstem Paşa’dan Hariciye Nazırı Said Paşa’ya tahrirat: BOA, HR.SYS, 2761/26).
(101)Aynı yer.
(102)BOA, HR.SYS, 2761/26.
15
YENİ TÜRKİYE 60/2014
dı. Gerçek ortada idi. Londra Hükümeti,
Ermeni’lere silah satışını sır gibi saklıyordu.
Osmanlı hükümeti, diğer bilgi kaynakları ile
karşılaştırdığında, dedektiflerin istihbaratına
ihtiyatla yaklaşıyordu. Bâbıâli’nin daha gerçekçi haber kaynaklarından biri, doğruluğu
ekseriyetle ispatlanan jurnaller; ikincisi, komitecilerden ele geçirilen haberleşme evrakı
ve yakalananların itirafları; üçüncüsü, bazen
ecnebi misyonlarının postasından çıkan yazılı
muhteva idi. Son guruptakiler hiçbir şüpheye
yer bırakmıyordu. Ayrıca bu misyonlar, yalnız
silah ticaretinin sahihliğini değil, sevkiyatın
seyrini ayrıntılı olarak biliyor;, bizzat rol üstleniyorlardı.
Lazar’ın faaliyetlerini dikkatle takip ettiği Londra Hükümeti, Ermeni komitecilere
İngiliz silahlarının yanı sıra A.B.D. ve muhtelif Avrupa devletleri imalatı silah ve mühimmat temin ediyordu. Paris’teki Osmanlı
Sefareti, 11 Aralık 1895’te Hariciye Nazırı
Tevfik Paşa’ya, Marsilya Başşehbenderliği’nden aldığı; ancak, henüz doğrulanmamış
olan bir haber gönderdi. Burada, Londra
Ermeni Komitesi’nin Avrupa’daki diğer Ermeni komitelerine mektuplar yazarak, Ermeni’lerin savaşmakta oldukları merkezlere sevk
edilmek üzere silah satın almak istediklerini ve
komiteleri adına iâne toplanarak gönderilmesi
isteniyordu. Bunun üzerine Osmanlı Hariciyesi, Marsilya’daki Morel Bey’in bir inceleme
yaptırarak, Londra’daki sefarete bildirilmesi
talimatını vermişti.103.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
16
1896 yılı sonlarında, bir İngiliz şirketinin, Osmanlı vilayetlerindeki Ermeni’lere
dağıtılmak üzere Liége’deki silah firmasından siparişte bulunduğu öğrenildi. Hariciye
Nezareti’nin 29 Ekim 1896’da Londra’daki
sefaretine gönderdiği telgrafname üzerine sefaretten gelen 13 Kasım 1896 tarihli cevabi
yazıda, siparişin Londra’daki büyük bir dedektiflik şirketi vasıtasıyla incelendiği ifade
ediliyordu. Charling ve Ortakları adlı dedektiflik şirketi, hazırladığı raporda, son zamanlarda Liége’e böyle bir sipariş verilmediğini
kaydetmişti104. Bu arada Emin Efendi adlı bir
Osmanlı şehbenderinin aynı husustaki araştırması üzerine, Londra’daki East and West
India isimli limanlardan birçok ihbarname
gelince; siparişi veren kimyevî madde şirketi
ortaya çıkmış ve merkezi, gözetim altına alınmıştı105.
1900’lü yılların başında, Bâbıâli’yi en
fazla endişelendiren hususlardan biri, İngiltere, Almanya, Avustuya ve Belçika gibi ülkelerde silah satışlarıyla ilgili hukukî mevzuattır. Muhbir Lazar’ın görüştüğü İngiliz Polis
Dairesi gizli memurlarından bir şefe göre,
İngiltere’de silah ticareti tamamen serbest
olup, hiçbir sınırlama, denetim ve kontrole
tâbi tutulmuyordu. Bundan faydalanan silah
tacirleri, bir taraftan Güney Amerika Cumhuriyetleri’ndeki ihtilâlcilere; bazen de, kendi
ülkeleri olmasına rağmen, İngiltere ile savaşanlara; hatta, bedelini ödemeye gücü yeten
bütün Afrika kabilelerine silah ve mühimmat
sağlıyorlardı. Dolayısıyla, İngiltere’de yoğun
bir silah ticareti yapılıyor, Londra Limanı’na
çok sayıda gemi gelip-gittiğinden, Ermeni’lerin silah sevkiyatı kontrol edilemiyordu. Şu
halde, Ermeni silahlarının Anadolu’ya naklini
izleyebilmek için, öncelikle gönderenin isim
ve ikametgâhını öğrenmek; böylece, nereye
sevk edilebileceklerini anlamak gerekirdi106.
Avusturya Silah Sanayii ve
Ermeni Komiteciler
Avusturya, XIX. yüzyıl sonlarında
Ermeni komitelerinin rahatlıkla silah satın
alabildikleri devletlerden biri oldu. Viyana
Hükümeti’nin muvafakatini almak için, uygun aracının bulunması yeterli idi. Bu aracı,
bazen bir fabrikatör, sanayici; bazen gazeteci
olabiliyordu. Mesela, 1890’larda Londra’da
yayınlanan Daily News gazetesinin muhabiri
ve Gladstone Fırkası’nın Şark’taki mürevvici efkârı Mösyö Fitzgerald107, bazı komitecilere, Avusturya’nın bir milyon kadar Pencil
sisteminde satılık tüfekleri bulunduğunu ve
çok düşük fiyatla satılmakta olduğunu söylediğinde, bir Ermeni kadını bu tüfeklere
talip olmuştu. Viyana’da ikamet edip, Rusya
uyruklu olan bu kadın; tüfeklerden 3.500 kadarını gerçekten satın almış ve Ermeni’lere
dağıtılmak üzere Truşak [Bayrak] Şirketi’ne
teslim etmişti. Avusturya’nın bu tüfekleri sattığı Cenevre’deki Ermeni Hınçak Komitesi
(103)BOA, HR.SYS, nr. 2757/43.
(104)BOA, HR.SYS, nr. 2828/44.
(105)Liége Şehbenderliği, 9 Kasım 1896’da Brüksel’deki Osmanlı
Sefareti’ne gönderdiği telgrafnamede, Londra Ermeni Komitesi’nin, Londra’daki Lombard Street’de bulunan ve bir Ermeni’ye
ait olan Karling ve Şürekâsı adlı firmaya gönderilmek üzere Liége’den 1.300 tüfek sipariş ettiğini; tüfeklerin, Ermeniler’in yaşadığı Osmanlı vilayetlerine sevk edileceğini bildirmişti (BOA,
DH.TMK.M, nr. 22/13, Orijinal nr.: 2134, 2 C 1314/8 Kasım
1896).
(106)BOA, HR.SYS, 2828/12.
(107)Londra Büyükelçiliği’nden Hariciye Nezareti’ne gönderilen
12 Ocak 1894 tarihli tahrirat tercümesi: BOA, Y.A.HUS, nr.
289/63). Fitzgerald ile Ermeni komitecilerinden sakınılması hakkında Londra’daki Osmanlı Sefareti’ne talimat verilmesine dair
yazı: BOA, Y.A.HUS, nr. 289/63.
Hariciye Nezareti’nden Sadaret’e gönderilen 23 Eylül 1893 tarihli bir yazıda109,
Ermeni’lerin Trieste ve Liége’de çok uygun
fiyatlarla satılmakta olan tüfek ve revolverlerden almak üzere buralara memur gönderdikleri bildiriliyordu. Nezaret, haberi alır almaz
Viyana, Paris ve Brüksel’deki sefaretleri ile
Trieste Başşehbenderliği’ne talimat göndererek, araştırma yapmalarını istedi. Trieste
Başşehbenderliği’nden gelen bir malumatta,
pazarlıkların şimdilik devam ettiği ve Ermeniler
adına henüz başvuran kimsenin olmadığı, açıklanıyordu110. Anlaşıldığı kadarıyla silahların
bir kısmı daha önce satılmıştı; devam eden
pazarlıklar, geride kalanlar içindi. Avusturya
Harbiye Nezareti, bu tüfekleri, gerçek değerinin hayli altında bir fiyata, yaklaşık bir-iki
Florin’e satıyordu.
Bâbıâli bu süreçte, Trieste’de oturan
Tevrat adlı bir şahısla, Avusturya uyruklu Norad ve Londra İngiliz Ermeni Komitesi arasındaki yakınlığı araştırmaya başladı. Gelen
ilk haberlerden111, Jacob Norad’ın büyük bir
makine fabrikatörü olduğu, Viyana’da ikamet
ettiği, Trieste’de bir vekil bulundurduğu öğrenildi. Avusturya vatandaşı ve muhtemelen
Musevi asıllı olan Norad, Ermeni komitelerinin memuru olmasa dahi onlara silah tedarik
ediyor; yine Musevi asıllı yardımcısı Tevrat
da Trieste’de O’nu temsil ediyordu. Norad,
Tevrat vasıtasıyla Viyana Hükümeti’nden
ucuz fiyatla satın aldığı Avusturya ordusuna
ait eski silahların bir kısmını Ermeni komitecilere; bir kısmını, hukuk dışı yollardan silah
arayan yabancılara satıyordu. Ayrıca Norad,
Ermeni komitelerinin tüfekler üzerinde yaptırmak istedikleri değişiklikleri kendi fabrikasında gerçekleştirecek imkânlara sahip bulunuyordu.
Jacob Norad adı, Sadaret’in 25 Mart
1892 tarihli bir tahririnde de dikkati çekmiş
ve bu dönemde Avusturya ordusunun Trieste deposundan Wanzel usulünde 18.000
eski tüfek satın aldığı tahakkuk etmişti112.
Avusturya ve Macaristan’daki Hayrtter Silah
Fabrikası’ndan Hamburg ve Liége şehirlerine
yapılan ihracata bakılacak olursa, Norad’ın
tüfeklerinin yeni istikameti kolaylıkla görülebilirdi. Buna rağmen Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu, ısrarla, Ermeni’lere gizli silah
satışı olmadığını beyan ediyordu. Bâbıâli,
ortada bu kadar delil varken meselenin mutlaka hallinden yana idi. Nihayet Viyana’daki
Osmanlı Sefareti Maslahatgüzarı, Avusturya
Hükümeti Hariciye Nezareti vasıtasıyla, silah
satışı meselesini hükümet yetkilileriyle görüşmek talebinde bulundu. Gizli olarak yapılan
görüşme sonunda Avusturya Harbiye Nezareti, birkaç yıl önce terk ettikleri Wanzel usulü
eski tüfekleri satın alan Londra İngiliz Ermeni Cemiyeti görevlisinin aranması için Trieste valisine emir verilmesini sağladı113. İstanbul’daki Avusturya Sefareti, 18 Ekim 1893’te
Osmanlı Hâriciyesi’ne, ilgili valiliğin araştırma yaparak gönderdiği raporda, Trieste’de böyle
bir görevlinin olmadığının anlaşıldığını söylüyordu. Bu diplomatik cevap, inandırıcılıktan
çok uzaktı.
17
Satılmış olan eski Wanzel tüfeklerine
gelince, Sefaret meseleyi şu ifadelerle geçiştiriyordu: “Trieste silah tâcirlerinden Angelini ve
Bernardo adlı kişilerin elinde bu tüfeklerden sadece 206 adet bulunmaktadır. Geride kalan çok
sayıda tüfek Avusturya Tophane Deposu’nda
saklıdır. Bunların ne bir kısmı, ne de tamamı
denetimsiz ihraç edilemezler. Gerek Trieste Polis
Müdürü, gerek Askerî Depo kumandanı, vilayetteki silah satışı veya ihrâcına dair düzenlenecek tezkireler hususunda alabilecekleri bilgiyi
birbirlerine haber vermeyi kararlaştırmışlardır”.
Avusturya Sefareti, ayrıca, “Viyana Hükü(108)Avusturya’nın Pencil sistemi tüfeklerinin bir kısmı, muhabir
Fitzgerald tarafından Atina’daki Giritliler Komitesi’ne satılmış;
kalanların büyük kısmını silah tacirleri almış ve Amerika’ya göndermişlerdir.
(109)Gös. yer, lef 2.
(110)BOA, Y.A.HUS, nr. 280/81, 13 Ra 1311/ 24 Eylül 1893, lef 1.
(111)21 Eylül 1309/2 Ekim 1893 tarihi itibariyle, Viyana Sefareti Maslahatgüzarlığı’ndan Hariciye Nezareti’ne gönderilen 447 numaralı telgraf tercümesi: Gös. yer, lef 3, 5.
(112)Gös. yer, lef 4.
(113)Trieste valisine verilen emir üzerine oradan alınan rapora dair
Avusturya Sefareti’nden gelen yazının tercümesi: BOA, HR.SYS,
nr. 2828/16.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
reislerinden yine Rusya uyruklu Agnarkiyan’a
bildirildiğinde, o da haberi doğrulamıştı108.
meti’nin Osmanlı memleketlerine kaçak silah
sevkiyatını yasakladığını”, bildiriyordu114. Bu
yasak dahi, daha önceki sevkiyatın itirafı mahiyetinde idi.
18
Avusturya Hükümeti’nin samimiyetsizliğine bir defa daha şahit olan Osmanlı
Hariciyesi, 26 Ekim 1893’te Viyana’daki sefaretine bir talimat göndererek, Trieste’de
satışa çıkartılan 240.000 Wanzel tüfeği ile
30.000 fişeğin Osmanlı Devleti’nin Treste
Başşehbenderliği vasıtasıyla veya özel bir hafiye görevlendirilerek takibe alınmasını istedi. 7 Kasım 1893’te Viyana Sefareti’nden Hariciye Nazırı Said Paşa’ya gizli kaydı ile gelen
yazıda, komitelerin Osmanlı memleketlerine
kaçak silah ithali nispeten aydınlanıyordu.
Buna göre, Trieste’de Ermenilere silah satıldığı kesinleştiği gibi, silahlar muhtemelen
önce İngiltere’ye götürülecek, Kıbrıs üzerinden Adana ve Konya’ya ithal edileceklerdi115.
Sonunda, Wanzel tüfeklerinin bir kısmının
Ermeni komitecilere satıldığı kesinlik kazanıyordu116.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
Fransız Silahları ve Ermeniler
Fransa’nın Ermeni’lerin silahlanmasında oynadığı rol, diğer Avrupa devletlerinde
olduğu gibi, genellikle Osmanlı sefir ve şehbenderlikleri vasıtasıyla izlenmiştir. Mes4ela
Marsilya Başşehbenderliği, 17 Mart 1895’te
Hariciye Nezareti’ne117, Ermeni komitecilerden Nazar [Avetis Nazarbekyan]’ın Pire’den
Marsilya’ya gönderdiği silahlar hakkında bazı
bilgiler vermiştir. Feresine adlı deniz ticaret
kumpanyasına gönderilen bir mektuptan,
Nazar’ın bu silahları Paris’te oturan Ohannes
Usturçâ Doryan adına, O’nun da Marsilya’da
Borsa Meydanı’ndaki silahçı Bone Biraderler
namına gümrükten geçirdiği öğrenilmiştir.
Bone Biraderler’e giderek, kaçak silahlarla
ilgili bir görüşme yapan Başşehbenderin raporuna göre, şirket yetkilisi kendisine bazı
açıklamalarda bulunmuştu. Şöyle ki, silahlar
gerekirse Fransa’dan iâde suretiyle geri gönderilebilirdi; fakat, Madagaskar seferi için bazı ha-
zırlıklar yaptıklarından ve Memalik-i Şarki’ye
ile Aksâ-yı Şarkî’ye silah gönderilmesi yasak
olduğundan, mesela İtalya yoluyla silah sevkinde birtakım güçlüklerle karşılaşılacaktı. Kısaca,
Belçika’da yapılan işlemler Marsilya Limanları’ndaki mu’tad işlemlerden daha az olduğundan, bu silahların Şark memleketlerine ancak
Belçika yoluyla gönderilebileceği, belirtilmişti.
Diğer taraftan, silahların Osmanlı limanlarına
iâdeten gönderilmesi hemen hemen mümkün
değildi118. Başka bir ifadeyle, Hınçak Komitesi reisi Nazar’ın silahlarının izini Fransa’dan
değil, Belçika’dan takip etmek gerekecekti.
Fransa’nın Afrika’daki siyasî faaliyetleri sebebiyle Ermeni’lerin silahlanması esnasında Bâbıâli ve Paris Hükümetleri, Kızıldeniz kıyıları ya da Doğu Afrika limanlarının
denetlenmesi meselesinde de karşı karşıya
geldiler. Osmanlı Zabtiye Nezareti, 1898 Mayısı’nda Bâbıâli’ye, biri İstanbul Ermeni’lerinden, ikisi Rus uyruklu üç Ermeni ile Habeş memurlarından olup, Ermeni asıllı Serkiz
adındaki birinin Avrupa fabrikalarından silah
satın aldıklarını ve Habeş’in Harer şehrine
getirmekte olduklarını bildirdi119. Bu silahlar
Habeşistan’ın Fransa idaresindeki Cibuti İskelesi’nden Yemen tarafına geçirileceklerdi.
Fransa Hükümeti, Yemen Araplarına silah
satılmasını daha önce yasakladığı halde; mahallî memurların yakın bir tarihte bu yasağı
kaldırmaları üzerine Cibuti’den deniz yoluyla
Yemen içlerine peyderpey silah kaçırılmakta
idi. Silah ticaretinin fazlasıyla yoğunlaştığı o
günlerde, Ermeni’lerin Marsilya’daki bir komisyoncuya Gırra ve Martini tüfekleri siparişi
verdikleri haber alınmıştı120.
(114)Aynı yer.
(115)BOA, HR.SYS, 2761/60.
(116)Londra Osmanlı Sefareti’nden Hariciye Nezareti’ne gönderilen
3 Ekim 1893 tarihli hususi yazının tercümesi: BOA, HR.SYS,
2828/12.
(117)5 Mart 1311/ 17 Mart 1895 tarihinde Marsilya Başşehbenderliği’nden Hariciye Nezareti’ne gelen tahriratın tercümesi: BOA,
HR.TO, nr. 352/10, Orijinal nr.: 451, Mikrofilm nr.: Şehbender
83, 5.3.1311/17 Mart 1895.
(118)BOA, HR.TO, nr. 352/10, Orijinal nr.: 451, Mikrofilm nr.: Şehbender 83, 5.3.1311/17 Mart 1895.
(119)BOA, A.MKT.MHM, nr. 544/16, Mikrofilm nr.: Müteferrika
14230, 18 Z 1315/10 Mayıs 1898, lef 1 (17 Z 1315/9 Mayıs 1898
günü Hariciye ve Dahiliye Nezaretleri’ne gönderilen tahrirat).
(120)Aynı yer.
Silah kaçakçılığı sonraki yıllarda da
devam etti. 1904’te, bir tacirinin, Fransa’dan
ithal edip Cibuti’ye getirdiği silah ve patlayıcı maddeleri Osmanlı Devleti’nin Kızıldeniz
sahillerinden Yemen ve Hicaz bölgesine sevk
ettiği öğrenildi. Nihayet Bâbıâli, kaçak yollardan yapılan bu ithalatın durdurulması amacıyla, bölgede etkili olan Fransa ve İngiltere
ile birer mukavelename imzalanması gerektiğine hükmetti123. Fransız harp silah ve mühimmatının Anadolu’ya kaçak surette ithali
meselesi, 1900’lü yılların başında, genellikle
Kıbrıs üzerinden ve aralıksız devam etti124.
Ermeni Komitelerinin Silahlanma
Yarışında Rusya’nın Rolü
Rusya, 1828’de Türkmençay Anlaşması ile ele geçirdiği Revan ve civarına İran ve
Anadolu’dan göçürdüğü Ermeni’leri yerleştirerek125, bölgede Osmanlı aleyhtarı faaliyet-
lerde bulunmuştur. 1828’den önce ve sonraki dönemlerde nüfusları giderek artan ve
Petersburg hükümeti tarafından her fırsatta
kışkırtılan Ermeni’lerin Rusya’da kurdukları
en önemli teşkilâtlardan biri, Tiflis Komitesi
olup; başlıca amacı, Ermeni milletine silah ve
cephane dağıtmaktan ibarettir.
Rusya ve İran taraflarındaki Ermeni’leri silahlandıran Ruslar, Berlin Anlaşması’ndan
sonraki yıllarda Osmanlı Ermeni’lerinin hemen her birine silah veriyordu. 1890’larda,
Petersburg, Eleşkird [Toprakkale], Bâyezid,
Pasin, Hınıs tarafları ve Van vilayetinin bazı
yerlerine Rus yapımı Berdanka tüfeklerinden
sevk etmiş; Rusya sınırındaki Yezidileri de
Ermeniler ile ittifaka teşvik ederek, silah dağıtmıştır.
Rus silahlarının sevkiyatına gelince,
bu sevkiyat peyderpey gerçekleşiyordu. Genellikle, bahis konusu yerlerin ahalisi 10’ar20’şer kişilik guruplar halinde geceleri yola
çıkıyor, sınırı geçiyor, hudut boylarındaki
şehir ve köylerde bulunan şubelerden asıl
kıymetinin çeyreği veya daha cüz’i bir fiyatla;
bazen de bedelsiz olarak silah alıp, yine geceleri gizlice geri dönüyorlardı. Böylece herkes,
kullanacağı silahları kendisi getiriyordu.
19
Ruslar, Ermenileri Osmanlı sınırından
gelebilecek tehlikelere karşı bir tampon bölge ve iki devlet arasında ileri karakol görevi
yapacak bir topluluk olarak görüyorlardı. Bu
amaçla, Tiflis-Revan-Hoy bölgesi Ermenileri ile Van Ermenileri devamlı irtibat halinde
bulunduruluyordu. Rus Çarı ve İran Şahı
(121)Paris Sefareti’nden Hariciye Nezareti’ne gönderilen 12 Haziran
1314/24 Haziran 1898 tarihli tahrirat tercümesi: BOA, A.MKT.
MHM, nr. 544/16, Mikrofilm nr.: Müteferrika 14230, 18 Z
1315/10 Mayıs 1898, lef 4.
(122)Aynı yer.
(123)BOA, DH.MKT, nr. 1142/62, 8 Z 1324/23 Ocak 1907.
(124)Yine 1904’te, Dahiliye Nezareti’nden Adana vilayetine gönderilen bir tahrirde, Yazıcıyan adlı bir Ermeni’nin, bir Fransız’la
birlikte Marsilya Silah Fabrikası’ndan Gırra tüfekleri satın aldığı
ve bunları Anadolu’ya gönderecekleri bildiriliyordu. Tüfekler,
Kıbrıs’ta bulunan ve Sivaslı nâmıyla bilinen Ermeni komiteciye
teslim edilecek, o da Mersin civarından Anadolu sahillerine çıkaracaktı (BOA, BEO, nr. 2244/168242, Birleştirme nr. 167958, 13
L 1321/2 Ocak 1904, lef 1).
(125)Geniş bilgi için, bkz.: Kemal Beydilli, “ 1828-1829 Osmanlı-Rus
Savaşı’nda Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler “,
Türk Tarihi Belgeleri Dergisi, XIII/17 (Ankara 1987), s. 370-382.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
Hariciye Nezareti, 27 Mayıs 1898’de
Paris’teki sefaretine gönderdiği talimatnamede meselenin incelenmesini istiyordu121.
Fransa Hariciye Nezareti ile görüşen sefaret
yetkilisi, Paris Hükümeti’nin Yemen’e silah
gönderilmesini yasaklamak üzere Cibuti memurlarına kesin emir verilmesini talep etti.
Bu arada sefaret, Marsilya Başşehbenderliği’nden, Gırra ve Henri Martini tüfeklerinin Marsilya’da hangi komisyoncuya sipariş
edildiğinin araştırılmasını istemişti. Başşehbenderin verdiği cevabi bilgiye göre, aslında
Habeşistan’da ikamet eden bir Ermeni silah
ticareti ile meşgul olup, bu silahlar O’nun vasıtasıyla sevk ediliyordu. Başşehbender, Habeşistan’a silah gönderen Marsilya komisyoncularından Mösyö Ojesfer’e de başvurarak
kendisinden bilgi almıştı. Ojesfer samimi ise,
Habeşistan’daki Ermeni’nin durumunu araştırmış ve siparişini karşılamaktan vazgeçmişti. Fakat, Paris’teki Osmanlı Sefareti’nin istihbarat
kaynakları, yasağın kaldırılmasından sonra
Cibuti Limanı’ndan Osmanlı hâkimiyetindeki
Yemen’e çok sayıda tüfek ithal edildiğini122, bildiriyorlardı.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
20
birlikte hareket ediyor; bu işbirliği sayesinde
Rusya ve İran bölgelerine silah ve mühimmat taşıyan komiteciler sınırları rahatlıkla geçiyorlardı. Ermeni komitelerinin aynı
maksatla kullandığı üç yoldan biri, Rusya’da
Revan’dan başlıyor, Ah’dan geçerek İran’ın
Pâyecik köyüne; oradan, sırasıyla Karadere,
Yezidî Derveli, İsâ Bey, Kozluca dağı üzerinden Van’a ulaşıyordu. Bu yol, dört günde kat
ediliyordu. İkinci yol, İran’da Van köyünden
başlıyordu. Buradan hareket eden Ermeni
komiteciler, yine sırasıyla Arvin, Gireberan,
Ahta ve Arkav dağlarını aşarak beş gün içinde Van’a geliyorlardı. Üçüncü yol, İran’daki
Hukanvan’dan başlayarak, Kalaser’e; sonra,
Duşvan deresine; buradan, Kara hisar Abdullah Ağılı’na; Keşişgöl köyünden Sultan yaylasına; son menzilde Erek’den aşarak Van’a
uzanıyor ve dört gece sonra komitelerin silah
ve mühimmatı Van’a nakledilmiş oluyordu.
Ermeni çeteciler bu yolları Kürt ya da Acem
kıyafetleriyle, yani, ancak tebdil-i kıyafet suretiyle geçiyorlardı126.
14 Şubat 1884’te, dönemin Petersburg
sefiri Şâkir Paşa127 tarafından, Hariciye Nazırı Ârifi Paşa’ya sunulan ve Tiflis’teki Ermeni
Komitesi’nin faaliyetleri hakkında ayrıntılı
bilgi veren bir rapor, son derece önemlidir128.
Buna göre, adı geçen komite gizli olarak bir
gazete yayınlamakta, güvenilir kişilere dağıtmakta, komite adına toplanan nakdî yardımlarla Osmanlı vilayetlerine gönderilen silah
ve mühimmat bu gazetede neşredilmekte idi.
Tedarik edilen mühimmat Batum üzerinden
Rize’ye sevk edilmekte, oradan Ho[di]çor
Ermenileri’ne gönderilerek, aralarında paylaştırılmaktadır. Komitenin Tiflis’ten sonraki
başlıca merkezleri Aleksandropol [Gence],
İstanbul, Trabzon, Erzurum, Van, Revan
ve Tebriz şehirleri olup129; görüldüğü gibi,
İran’da dahi şubeleri bulunmaktadır.
Osmanlı aleyhtarı Ermeni-Rus işbirliğinin hazin izlerini taşıyan Anadolu vilayetlerinden biri, şüphesiz Erzurum’dur. Erzurum Vilayeti Polis Başkomiserliği tarafından
vilayet makamına sunulan 27 Şubat 1894
tarihli bir şifre telgrafnamede, kışlamak üzere daha önce Severin hududuna getirilmiş olan
Rus ordusuna altı ateşli bir silah dağıtıldığı,
orduya ait eski silahların da Rusya’ya göç eden
Osmanlı Ermenilerine verildiği, bildiriliyordu.
Rus subayları, Ermeni’lere dağıtılan silahları
gelişigüzel tevzi etmeyip, defterlere kaydediyorlardı. Erzurum Vilayeti Rüsûmat Müdiriyeti tarafından ele geçirilen ve 23 Ocak 1894
günü valiliğe teslim edilen Ermenice bir mektupta ise, Ermeni’lerin yoğun olarak Rusya’ya
göç ettikleri ve ilkbaharda isyan çıkaracakları
yazılı idi. Bu mektup, Rus Genelkurmayı’nın
elindeki eski silahları niçin Ermeni’lere dağıttığının açık bir delilidir130.
Tiflis’te Başşehbenderliği, 18 Haziran
1895’te Petersburg’daki Osmanlı Sefareti’ne
gönderdiği raporda131, Ermeni’lerin Avrupa’dan silah siparişlerine dair çok önemli
bilgiler vermektedir. Başşehbenderlik, daha
önce de yazdıkları gibi Eçmiyazin’de kilise
menfaatine toplanan 100.000 Ruble’nin yalnız 1.000 Rublesinin kilise sandığına konulduğunu; kalan 99.000 Rubleyi, Ermeni Katogikosu Mıgırdiç Karimyan tarafından Osmanlı memleketlerindeki isyancı Ermeni’lere
sevk edilmek üzere silah satın almak amacıyla
kullanacaklarını, paranın bu sebeple İngiltere’ye gönderildiğini bildiriyordu. Osmanlı
Asyası’na intikalleri sağlanacak bu silahlar,
İran yoluyla Kafkasya’ya ithal edilecekti. Bâbıâli, Rus silahlarının zaptı için öncelikle Rus
Hükümeti’ni uyaracak 132; Dahiliye Nezareti
vasıtasıyla Erzurum, Van ve Trabzon vilayetlerine birer şifre telgraf gönderilerek, sınırlarda güvenliğin arttırılmasını istenecek; bu
arada, Umum Kafkasya Valiliği’ne bilgi veri(126)Hasan Oktay, “ Ermeniler ve Van İhtilal Örgütü (1896-1915) “,
Ermeni Araştırmaları, sayı 5 (Ankara-Bahar 2002), s. 89
(127)Yâver-i Ekrem Müşir Ahmed Şâkir Paşa’dır. 1878-1889 yılları
arasında Petersburg’da sefaret görevinde bulunmuştur (Karaca,
a.g.e., s. 21, 55).
(128)BOA, Y.EE, nr. 97/89.
(129)Aynı yer.
(130)BOA, A.MKT.MHM, nr. 531/29, Mikrofilm nr: Müteferika
1331, 17 B 1311/24 Ocak 1894, lef 7.
(131)BOA, A.MKT.MHM, nr. 729/8, Mikrofilm nr.: Esliha ve eşy-â-yı
memnu’a/5719, 23 Z 1312/17 Haziran 1895, lef 3.
(132)Zabtiye Nezareti’nden Sadaret’e yazılan 11 Temmuz 1895 tarihli
tahrirat: BOA, A.MKT.MHM, nr. 729/8, Mikrofilm nr.: Esliha ve
eşy-â-yı memnu’a/5719, 23 Z 1312/17 Haziran 1895, lef 4.
yoluyla İran üzerinden Ermeni komitelerine
silah ve mühimmat sevk ediyordu.
Petersburg Sefareti, 3 Mart 1904’de
Hariciye Nezareti’ne Ermeni bozguncuların
Avrupa’da toplanarak Rusya’ya gönderilen para
ile silah ve mühimmat satın aldıklarını, Rus
tebaasından Melik Paşayef ’in Erzurum’a gelerek Ermeni’lere para ve silah dağıtıp, karışıklık
çıkaracağını, haber verdi134. Umum Erkân-ı
Harbiye Dairesi, 17 Ekim 1911’de, Muş’tan
Kafkasya’ya geçen Ermeni komitecilerinin
Rusya’dan çok sayıda tüfek getirdiklerini bildiriyordu135. O yıl Bâbıâli, Trablusgarp Savaşı
gailesinden faydalanan Ermeni komitelerinin
silahlanmasını önlemek için daha fazla mücadele edecektir.
Şubat 1891’de İran hududunda Gülberan karyesi muhtarı Tahir, Bâyezid zabıtasına gönderdiği hususi bir yazıda, 50 yük tüfek
ve cephanenin Revan tarafından gelip İran’ın
Makü mülhakatından Osmanlı hudutlarına
bir buçuk saat mesafedeki Teşmiş tepe adlı
Ermeni köyüne gönderildiğini öğrendiklerini bildirdi. Silahlar, 20 kadar silahlı Ermeni
süvarisinin muhafazası altında nakledilmişti.
Hükümet, askerî ve mülkî makamlara talimat
vererek, köyün civarına kolcular gönderilmesi, geceli-gündüzlü nöbet tutularak gelecek
silahların beklenmesi ve yakalanmasını emretti138. Sonraki tarihlerde Doğu vilayetleri
daha sıkı bir takibe alındı.
1915 yılında, Birinci Dünya Savaşı
devam ederken Avrupa merkezlerinden gelen haberler de ihtilâlci Ermeni’lerin Rusya
vasıtasıyla silahlandırıldığını gösteriyordu.
Özellikle Avrupa basınına yansıyan haberler,
Bâbıâli ve müttefiklerini tedirgin ediyordu.
1915 yılı Ocak ayının ilk günlerinde Cenevre
Başşehbenderliği’nden Hariciye Nezareti’ne
gönderilen malumat, birkaç ay sonra ilan
edilecek Tehcir Kanunu’nun gerekçelerini de
açıklar gibiydi. Zira, mesela Cenevre’de çıkan La Tribune de Genevie adlı gazete, yalnız
bir-iki gün önce, Ermenilerin Rusya tarafından silahlandırılarak Osmanlı Devleti’ne karşı
muharebeye sevk edildiklerine dair bir haber
yayınlamıştı. Haberin mahreci, 31 Aralık
1914 günü Petersburg’dan çekilen ve İsviçre
gazetelerinde yayınlanan bir telgrafnameden
ibaretti136.
Ermeni Komiteleri’nin Doğu Menşeli
Bir Başka Silah Kaynağı: İran
İran hem silah imal ediyor; hem de
İngiliz ve Rus silahlarının ihtilalcilere ulaşmasında güvenli bir istasyon görevi üstleniyordu137. Ermeni isyanlarının yoğunlaştığı 1890’lı
yılların başında Londra Hükümeti, bir taraftan Doğu Akdeniz, diğer taraftan Karadeniz
İngiltere ve İran Hükümetleri Ermeni komitelerine her konuda yardım ediyor,
bunu diplomatları aracılığıyla yapıyor, ortaya çıktığında inkâr yolunu tercih ediyorlardı.
Kasım 1895’te Kars Şehbenderliği, İngiliz sistemi Martini Henry tüfekleri ile çok miktarda
cephanenin Ermeniler tarafından İran yoluyla Osmanlı memleketlerine ithal edileceğini
haber verdi139. İran’dan Doğu Anadolu’ya
silah nakli sonraki yıllarda da devam etmiş;
bu sebeple Bâbıâli, mahallî idarelerin Doğu
vilayetlerinde görevli yabancı diplomatları yakından izlemesini istemiştir. 1 Mart 1898’de
Van Vali Vekili Ferik Şemsi imzasıyla Dahiliye
Nezareti’ne gönderilen şifre telgrafnamede,
Van İngiliz konsolos vekilinin yardım dağıtmak ve avlanmak bahanesiyle vilayet dahilindeki seyahatlerini artırdığı, bu günlerde İran’a
gideceği kayıtlı idi140. Osmanlı Hükümeti İn(133)BOA, A.MKT.MHM, nr. 729/8, Mikrofilm nr.: Esliha ve eşy-â-yı
memnu’a 5719, 23 Z 1312/17 Haziran 1895, lef 1.
(134)BOA, HR.SYS, nr. 2864/52, 25 Mart 1904.
(135)BOA, DH.SYS, nr. 71-2/4, 23 L 132917 Ekim 1911.
(136)BOA, HR.SYS, nr. 2882/7, 23.12.1915, Orijinal nr. D.108.
(137)İran, XVI. yüzyıldan başlayarak İngiltere ve Rusya üzerinden Batı
Avrupa ticaretine açılmıştı. 1906 yılında Hamburg-Amerika Denizcilik Şirketi’nin Basra Körfezi’ne sefer yapmaya başlamasıyla
birlikte, Almanya, İran ticaretinde İngiltere, Rusya ve Osmanlı
Devleti’nden sonra dördüncü önemli güç olmuştur (Ortaylı,
a.g.e., s. 4).
(138)BOA, Y.PRK.ASK, 69/43, 24 C 1308/4 Şubat 1891, lef 1, 3.
(139)BOA, A.MKT.MHM, nr. 535/15, Mikrofilm nr: Müteferrika
6760, 15 Ca 1313/3 Kasım 1895, lef 1.
(140)BOA, Y.PRK.UM, nr. 41/23.
21
YENİ TÜRKİYE 60/2014
lerek, silahlar geldiğinde derhal el konulması
istenecektir133.
giliz diplomatı buralardan uzak tutmaya çalışsa da İran’a gitmesini önleyemedi.
7 Kasım.1896’da, Kars Şehbender Vekili, Osmanlı vilayetlerine saldırmak fikriyle
Heftvan civarında toplanan Ermeni ihtilâlcilerine gönderilmek istenen silah ve mühimmatın Rusya Hükümeti tarafından yakalandığını bildiriyordu. Bâbıâli, hadisenin ayrıntılarını öğrenmek istediğinde; şehbenderlik,
İran’da kalan Heftvan ile Osmanlı Devleti’nin
Van vilayeti hemhudud olup; Heftvan, İran’ın
Hoy ve Selmas kasabaları civarında bulunduğundan, buranın memuriyet mahalline uzak
olduğunu, istenilen tafsilatı vermelerinin mümkün olmadığı, cevabını vermişti.141. 1898 yazında İran’dan Doğu Anadolu’ya yapılan silah sevkiyatı devam ediyordu. Bitlis valisinin
Ağustos ayında verdiği bilgiye göre, Ermeni
eşkıyası İran’dan Van vilayetine, Van gölünde
bulunan gemilerle de Bitlis’e silah ithal etmekte
idi142.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
22
Osmanlı Ermeni’lerinin silahlandırılmasında İran’ın rolü bu hadiselerle sınırlı
değildi. Dördüncü Ordu Müşirliği, Ağustos
1899’da Seraskerlik makamına, İran Devleti’nin Selmas ve civarındaki Şiiler ile Ermenilere 2.000 kadar sürmeli tüfek dağıttığını; bir
hayli süvari askerini de buralara sevk ettiğini
bildirdi. Ermeni’lere dağıtılan tüfekler, ara
sıra İran Hükümeti adına Osmanlı gümrüklerine getirilip, transit yoluyla İran’a geçirilen
Avrupa menşeli silahlardan olmalı idi. Sultan
II. Abdülhamid, 7 Ağustos 1899 tarihli bir
irade-i seniyye ile bundan sonra İran Hükümeti adına Osmanlı gümrüklerine getirilecek silahların geçişini yasakladı143.
İran’daki Ermeniler, Doğu Anadolu
vilayetlerine geçirdikleri silahların bir kısmını kendileri imal ediyorlardı. Silah imalathanelerinde Rus uyruklu bazı Ermeni ustalar
bulunuyordu. Bölgede Taşnak Komitesi güçlü
olup; Rus ve Bulgar subayları komitecilere
atış eğitimi yaptırıyordu. Van’dan İran’a giden Ermeni komitecilerden Hakop’un bir arkadaşına yazdığı tarihsiz mektupta şöyle de-
niliyordu144: “Buranın fabrikalarında dört usta
bulunup, biri silah satın almak üzere gitti. Birisi
de, 700 adet insaniyyet-perver tüfek borusu ve
edevâtıyla yeni geldi. Bu defa insâniyyet-perver
tüfeklerden “adedi bozuk“ tedarik olundu. Bu
tüfenk yeni icad edilmiştir. Yeni tüfenkler üzerinde yeni bir bayrak ve kılınç ve üç harf hasredilmiştir. Bunu ben yaptım. Beğenir misin?
Lâkin zannetmem. Sen benim yaptığım işi beğenmezsin. Tüfeklerin boyalarını burada yapıyorlar. Silahları Arasdakes, Salmast [Selmâs]’a
götürdü. Bir denk tüfeği daha yoktur. Bundan
sonra ” mösyone “ tâbir olunur tüfenkler kullanılacaktır. İmza, Hakop, Mr.”
1880’de Tebriz’den Van’a gönderilen
ve komiteci Prenefor tarafından Abraham
adlı birine hitaben kaleme alınmış mektupta145, Selmas’ta tüfek ustası komiteci Panos’un imal ettiği 31 adet tüfek, birkaç revolver ile bir adet beşeriyyet-perver denilen
tüfekten bahsedilir. Prenefor’un anlattığına
göre, Panos, Tiflis’e giderek, komiteciler
aracılığıyla bu tüfeklerden bir kısmını 80 Tümen’e, yani 14 Osmanlı altınından daha fazlasına satmıştır. Taşnak Komitesi’ne mensup
Arasdakes de Panos gibi meşhur bir beşeriyyet-perver tüfek ustasıdır. Arasdakes, tüfekleri
İran Hükümeti’nin Tebriz’deki büyük silah
fabrikasında imal etmekte; fabrikada Rus
uyruklu 4 usta daimî olarak çalışmaktadır.
Bulgaristan’dan gelen Yüzbaşı Bedros ile yanında getirdiği yardımcısı da fabrikadakilere
destek vermektedir146.
(141)Kars Şehbenderliği Vekâleti’nden Petersburg Osmanlı Sefareti’ne gönderilen yazı sureti: BOA, A.MKT.MHM, nr. 669/17,
Mikrofilm nr: Van 10909, 18 B 1314/ 23 Aralık 1896, lef 4.
(142)BOA, A.MKT.MHM, nr. 621/13, Mikrofilm nr.: Bitlis /14462, 19
R 1316/6 Eylül 1898, lef 2.
(143)BOA, İ.HUS, nr. 76, orijinal nr.: Yıldız Başkitabeti 3074, 1317
Ra/69. 29 Ra 1317/7 Ağustos 1899.
(144)Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi, II, s. 255-256.
(145)Aynı eser, s. 256-258.
(146)Tebriz’de oturan Bağdasaryan tarafından Van’daki Çeron Efendi’ye yazılan 1880 tarihli başka bir mektupta, İran menşeli silah
çeşitleri ve fiyatları hakkında ayrıntılı bilgi mevcuttur. Mesela,
kalbon denilen revolverler Tebriz’den Van’a kadar 2,5 Osmanlı
Lirası; bildirik tâbir edilir revolverlerin âlâ cinsi 1 lira; büyük kalyon denilen revolver, 2,5; küçüğü, yine Van’a kadar 1 liraya maledilmektedir. Bağdasaryan, Rusya’ya Bakü’ye gitmek istiyorum.
Orada Rusya’nın başka taraflarından gelen revolverler gâyet ucuz.
Yani Van’da 10 Mecidi’ye satılır bir revolver, orada 3 Mecidi’ye alınabilir. Kaznin tâbir edilir büyük ve âlâ revolver oraya kadar [ Van
vilayetine ] 2 Osmanlı Lirası’na gelebilir, demektedir (Aynı yer).
Bulgaristan Prensliği, 1878’de elde
ettiği muhtariyet statüsünü, Berlin Konferansı’nda Bâbıâli temsilcilerinin karşısına oturan
Avrupalılara borçlu olduğunu hiçbir zaman
unutmamıştı. XX. yüzyıl başlarında, hâlâ
aynı statüyü muhafaza eden Sofya Hükümeti, Berlin Anlaşması’nı imzalayan devletlerin
politikasına hizmet etmekte idi. 1900 yılında,
Bâbıâli, Bulgar subaylarının Osmanlı’ya tâbi
Hıristiyanlara tüfek dağıtıp, talim yaptırdığını, tâlimler Ermeni’lerle beraber 600 kişinin
katıldığını öğrendi147. Bir taraftan Rumeli,
diğer taraftan Anadolu vilayetleri ve payitaht
bir hayli karışmış iken; Bulgaristan Komiserliği 14 Nisan 1903’te Sadaret’e, Burgaz’da
hazırlanan 200 Martini tüfeğinden 45’inin
Almanlara ait Deutsche Levante Linie Kumpanyası vapurlarından biriyle İstanbul’a gönderileceğini bildirdi. Manifestoya dahil edilmeden İstanbul’daki bir Ermeni adına yola
çıkarılacak bu silahlar; oradan da Trabzon’a
sevk edilecekti148.
Amerikan Silah Sanayii,
Washington Hükümeti ve
Yeni Dünya’da Silahlanan Ermeniler
Amerikan silah sanayi, 1870’lerden
başlayarak hızlı bir gelişme kaydetmişti. Bu
tarihten sonra A.B.D., Osmanlı Devleti’ne
önemli miktarda silah ve mühimmat ihraç
etti149. 1292/1875-1876’da Osmanlı padişahı, Henri-Martini [ Peabody-Martini ] tüfeği
muayenesi için 18 kişiyi Amerika’ya gönderdi150. Bunlardan Ömer bin Mustafa, san’atı
sayesinde Amerikan silah fabrikalarında istihdam edilirken; diğerleri, görevlerini tamamladıktan sonra İstanbul’a döndüler. Ömer
bin Mustafa, Kasım 1889’da İstanbul’a gönderdiği mektubunda, 1876 yılından itibaren
İstanbul’dan Amerika’ya gelen bazı şahısların
burada Osmanlı aleyhtarlığı yaptıklarını, bun-
ların yaklaşık 10 kişi olduğunu ve kiliselerde
verdikleri nutuklarla Amerikalılar ile Prusyalıları kandırdıklarını; kısa süre önce İstanbul’dan
Amerika’ya gelen bir Ermeni’nin de birtakım
eczâlar satın aldığını, yani cerr-i eskâl tâbir edilen tüfek, tabanca ve çok miktarda fişek alan bu
şahsın, bahis konusu malzemeyi İstanbul’a gönderdiğini, kaydediyordu151. Ömer bin Mustafa’ya göre, komitecilerin niyeti, yanıcı ve patlayıcı maddeleri önce saraya, sonra paşa konakları
ve askerî kışlalara koymaktı152.
Mektup muhtevası tamamen doğru
idi. Hemen ertesi yıl, yani 1890’da Osmanlı
memurları, Amerikan silahlarının gizlice Anadolu’ya çıkartılmasını önlemekle meşguldü.
21 Haziran 1890’da, gizli kaydıyla Adana vilayetine gönderilen bir yazıda, Zeytun Ermenilerine dağıtılmak üzere Amerika’dan silah
gönderildiği bildiriliyordu. Amerikan yapımı
10.000 tüfek önce Yunanistan’a, oradan Yunan kayıklarıyla Adana ‘nın güney taraflarında ve Seyhan nehri sahilindeki Frenk ve Samarfatoğulları’nın çiftliklerine nakledilecek,
buradan da Zeytun’a geçirilecekti. Bâbıâli,
silahlara derhal el konulmasını emretti153.
23
1893’te Ermeni komiteciler New
York ve Boston’da silahlı gösteri yaptılar154.
Bu gösteri, Amerikan Hükümeti’nin komitecilere gösterdiği müsamahayı ispata gerek
bırakmıyordu. Ancak, bazı Amerikalılar Ermenilerin gerçek niyetini öğrendiklerinde
yardım etmekten vazgeçtiler155. Sultan II.
Abdülhamid’in yâveri Derviş Paşa, 17 Nisan
1894’te Saray’a sunduğu bir mâruzasında,
(147)BOA, A.MTZ (04), nr. 67/64, 26 Ca 1318/21 Eylül 1900
(148)Bulgaristan Komiserliği’nin, 20 Mart 1903 tarihli arizasına zeyl
suretiyle 12 Nisan 1903 tarihinde Sadaret’e gönderdiği tahrirat:
BOA, A.MTZ(04), nr. 92/5, 16.1.1321/14 Nisan 1903, lef 4.
(149)Trabzon vilayetine gönderilen 28 Teşrinievvel 1309 tarihli şifre
yazı: BOA, BEO, nr. 307/22984, 27 R 1311/7 Kasım 1893, Birleştirme nr. 168.
(150)Geniş bilgi için, bkz.: Örenc-Gencer-Ünver, Türk Amerikan Silah
Ticareti Tarihi.
(151)BOA, HR.SYS, nr. 2735/14.
(152)Washington Sefareti’nden Hariciye Nezareti’ne gönderilen 15
Temmuz 1895 tarihli tahrirat: BOA, HR.SYS, nr. 2857/23.
(153)BOA, A.MKT.MHM, nr. 500/57.
(154)Kemal Çiçek, “ Amerika’da Türk-Ermeni Çatışması ve Harry
The Turk Cinayeti “, Ermeni Araştırmaları, sayı 20-21 (AnkaraKış 2005-İlkbahar 2006), s. 70.
(155)Washington’daki Osmanlı Sefareti’nden Hariciye Nezareti’ne
gelen 18 Kanunuevvel 1309/30 Aralık 1893 tarihli, hususi ve gizli
tahriratın tercümesi: BOA, HR.SYS, nr. 2852/29.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
Büyük Devletler ve Ermeniler Arasında
Kalan Balkanlılar: Bulgaristan,
Yunanistan, Sırbistan, Romanya ve
Karadağ
Ermenilerin Amerika’da nasıl silahlandıklarını şöyle açıklıyordu156: Hınçaklar’ın Atina
Merkez Cemiyeti, komite reislerinden Nişan
Karabetyan’ı Ermenilerin yaşadığı ecnebi
memleketlerini dolaşarak iâne toplama ve
silahlanmaya memur etmiş; Amerika’ya gelen Karabetyan, buradaki Ermenileri Bâbıâli
aleyhine kışkırtmış, nakdî yardım toplayarak
silah alımı ve asker talimine sevk etmişti157.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
24
Karabetyan, Amerika’da 10.000 dolar
para toplamış158; komite bu parayla, Amerikan silah fabrikalarından bir hayli silah ve
cephane satın alıp, Anadolu’ya sevk etmişti. Osmanlı vilayetlerindeki silahlar Ermeni
kiliseleri ve bazı evlerde muhafaza ediliyor;
gizliliğe olağanüstü özen gösteren komitenin
en muteberleri dışında hiç kimse, silahlardan
haberdar edilmiyordu. Komiteciler, Amerika’dan memleketine dönen her Ermeni’yi
beraberinde birkaç silah getirmeye teşvik
ediyor, onlar da talimatlara harfiyen uyuyorlardı159.
New York Şehbender Vekili, Amerikan silah ve mühimmatının Anadolu’ya sevk
güzergâhını Bilan, İskenderun ve Adana arasında bulunan Karataş Limanı olarak işaret
etmiştir. Silahlar, İzmir’deki bir şirket vasıtasıyla sevk ediliyor; şirket merkezi İstanbul
olup, direktör Mıgırdiç Efendi160 İzmir’deki
yetkililerle devamlı haberleşiyor; komite, silahları bir Yunan iskelesinden Serabe vapurlarıyla veya Tire’den aktarma suretiyle Karataş Limanı’na taşıyordu.
1890’larda Amerikan silah sanayiiile
yeni tanışan Hınçaklar, bir süre sonra daha
büyük siparişler vermişlerdi. Finansmanın bir
kısmı İngiltere’den; bir kısmı, diğer Avrupa
devletlerinden; hatta Anadolu’dan toplanmıştır. Amerikan hükümeti nezdinde görevli
Osmanlı diplomatları, Bâbıâli’nin talimatıyla,
komiteler adına para toplayanları adını Hariciye Nezareti’ne bildirmişlerdir. Bu dönemde, Amerika’da yaşayan Ermeniler, komiteye
gönüllü ya da cebren kişi başına ayda 10’ar
kş., ayrıca yılda bir defaya mahsus 2 lira iâne
vermekte; paranın büyük kısmıyla silah alınmakta idi. Bir defasında, Hınçak yöneticisi
Named eliyle Londra’dan Amerika’ya 20.000
lira gönderilmişti. Maraş’tan Amerika’ya
gelen silah parası, 3.000; Haçin’den gelen,
2.800 lira idi. Komite bu paralarla, Amerika’dan 50.000 Martini, 75.000 Lovır, 2.000
adet Martini ve Lovır fişeği almıştı161.
1894 ilkbaharında Ermeni komiteleri,
Amerika’dan dinamit de satın alıyorlardı162.
Buraya yerleşmiş Ermenilerden 20-30 kadarı
dinamit fabrikasında çalıştığından, komiteciler bu maddenin temininde güçlük çekmiyorlardı. Aynı yıl, Osmanlı makamları bir Ermeni’nin verdiği yeminli ifadeden, ihtilâlcilerin
Amerika’daki fabrikadan bir ayda 750 liralık
dinamit aldıklarını öğrenmiş163; Bâbıâli, derhal teyakkuza geçmişti. Kasım 1894’de, New
York’taki Osmanlı Şehbender Vekâleti’nden
Washington’daki Sefaret’e gönderilen yazıda, öncelikle Şehbenderler Nizamnamesi’nin
güvenlikle ilgili 32. maddesine atıfta bulunularak, bu ülkedeki Ermenileri izlemek için
Amerikalı bir hafiye memurunun istihdam
edilmesi istenmiştir. Teklif muhtevasında, hafiyenin hiç olmazsa 4 ay kadar görev yapması, günde 8 dolar harcamasına izin verilmesi;
Zaptiye Nezareti’nin böyle memuriyetler için
bütçesinin olduğu da bilhassa kaydedilmiştir.
Talep olumlu karşılanacak ve Sultan II. Abdülhamid’in 10 Kasım 1894 tarihli irade-i seniyyesi ile gerekli izin verilecektir164.
Diğer taraftan, komitelerin bulundukları mahallerde yaşayan Müslüman halkın
silahlarını ellerinden aldıkları, isyan hareketlerinde hükümet binalarını basarak silah
tedarik ettikleri ve Osmanlı vilayetleri ile
Rusya’daki askerî depolardan silah çaldıkları
vâki idi. Tiflis Başşehbenderliği, 1902 yılında
(156)BOA, Y.PRK.MYD, nr.14/85.
(157)Aynı yer.
(158)Bilâl N. Şimşir, “ Washington’da Osmanlı Elçisi Alexandre Mavroyeni (1887-1896) “, Ermeni Araştırmaları, sayı 4 (Ankara- Aralık 2001-Ocak-Şubat 2002), s. 45.
(159)BOA, Y.PRK.MYD, nr.14/85.
(160)BOA, A.MKT.MHM, nr. 729/3 .
(161)Aynı yer.
(162)Gös. yer.
(163)BOA, A.MKT.MHM, nr. 729/3.
(164)BOA), Y.PRK.MYD, nr.14/85.
Komitelerin Silahlanması Karşısında
Devletin Meşru Müdafaa Çabaları
Bâbıâli’nin Silah Kaçakçılığını Önleme
Faaliyetleri: Akdeniz ve
Karadeniz’de Sahil Güvenliği
Berlin Anlaşması’nın Osmanlı gayrimüslimlerini yakından ilgilendiren maddelerinde, Düvel-i Muazzama tarafından kabul,
vaad ya da imâ edilmiş bazı hususlar167, bir
süre sonra gelişen isyanlar sebebiyle devletin
bekasını tehdit etmeye başlamıştı. Ermeni komitelerinin silahlanmasında açıkça görülen
bu tehdit, devletin kara hudutları ve sahil güvenliğinin zayıflığını da ortaya çıkarmıştı. Tan
gazetesi, 23 Nisan 1894 tarihli nüshasında
Trabzon, Samsun, İzmir ve Anadolu’nun diğer
noktalarına sevk edilerek, Ermeni komitecilerine dağıtılmak üzere birçok silah sandığının
Trieste’de beklediğini, yakında vapura yükleneceğini yazmıştı168. Osmanlı memleketlerine
silah sevki hakkında bu tarihe kadar yurtdışındaki sefaret ve başşehbenderliklerinden
pek çok haber geldiği halde, silahların yakalandığına dair hiçbir bilgi alınamamıştı169. Şu
halde, kara ve sahil güvenliğiyle ilgili önemli
fizikî ve beşerî zayıflıklar bulunuyor; üstelik
acilen önlem almak gerekiyordu.
Bâbıâli, Ermeni ihtilâlcilerin Kıbrıs
Adası’nı merkez haline getirerek buradan
Anadolu ve Suriye sahillerine silah ve harp
mühimmatı çıkardıklarını tespit ettiğinde,
öncelikle güney sahillerinin korunması için
bir komisyon kuruldu. Bu amaçla görevlendirilen Teftiş-i Umûmi-i Askerî Komisyonu, 5
Aralık 1905’te sahil güvenliğinin gambotlarla
sağlanmasını; sipariş edilen gambotlar gelinceye kadar karada karakol ve kuleler inşa
edilerek mevcut güvenlik önlemlerinin arttırılmasını teklif etti170. Çalışmalar, 1895 yazında hız kazandı. Sultan II. Abdülhamid, 6
Haziran 1895’te, Payas’dan Süveydiye’ye kadar uzanan sahillerin muhafazası için bölgede
keşif yapılmasını istedi; keşif raporunda, bu
kıyı şeridinde 10 adet karakolhane inşasının
yeterli olacağı bildirildi.
Bölgeden gelen haberler, daha geniş
bir güvenlik önleminin gerektiğine işaret
ediyordu. İlgili komisyon, inşası kesinleşmiş
olanlardan başka, Halep vilayeti sahilinde bir
karakolhane daha yapılmasını önerdi. Ayrıca,
yapılacak karakolhanelerin güneyinde kalan
son noktadan başlayarak, doğrudan Lazkiye
Sancağı sahillerinin muhafazasına bakmak
üzere 9 adet karakolhane, Adana vilayeti
sahilinin muhafazası için de Mersin civarına
kadar 13 adet kulenin inşası gerekiyordu. 25
Mart 1896 tarihli yeni bir irâde-i seniyye ile
yapımına başlanan bu güvenlik kordonunun
Ermenilerin silah sevkiyatını durdurması
beklenirken; stratejik noktalarda görevli memurların liyakatı da müzakere konusu edildi.
Padişahın emriyle, mesela Mersin ve İskenderun İskeleleri’ndeki hususi memurlar, polis ve diğer görevlilere mesailerinde dikkatli
olmaları, özellikle silah ve benzeri yasak maddelerin ithali ve Ermeni komitecilerin geçişine
kesinlikle izin verilmemesi tebliğ edildi171.
25
1905 yılında Halep ve Adana ve Havalisi Umum Kumandanlığı Vekâleti, İskenderun ve Mersin iskele memuriyetlerinden
(165)BOA, Y.PRK.ASK, nr. 180/3, 12 Z 1319/22 Mart 1902
(166)BOA, Y.A.HUS, nr. 466/17, 16 Za 1321/3 Şubat 1904
(167)Anlaşmanın, Doğu Anadolu vilayetleriyle ilgili 61 ve 62. maddeleri, Ermeni Meselesi adı altında Anadolu Islahatı’na (Karaca,
a.g..e.); Vilâyât-ı Selâse ile ilgili 23. maddesi, Rumeli Islahatı’na
(Güler Yarcı, “ Osmanlı İdaresinde Makedonya 1371-1912 “,
Uluslar arası Türkiye ve Balkan Ülkeleri Arasında Dostluğu ve
İşbirliğini Geliştirme Konferansı (28-30 Ağustos 2008- İstanbul),
Düzenleyen: Yeditepe Üniversitesi (yayınlanmamış bildiri), vesile
olmuştur.
(168)BOA, İ.HUS, nr. 23, 1311 L/30, 20 L 1311/26 Nisan 1894.
(169)Aynı yer.
(170)BOA, A.MKT.MHM, nr. 655/37, lef 3, Mikrofilm nr.: Hüdâvendigâr-İzmid 16951.
(171)BOA, Y.MTV, nr. 281/52.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
Ermenilerin Aleksandropol’deki askerî silah
deposundan büyük miktarda tüfek ve fişek
çaldıklarını, bu silahların Osmanlı sınırlarından geçirilmemesi için dikkat edilmesini
bildirmiş; Üçüncü Ordu Müşirliği’ne gönderilen şifre yazıyla bazı önlemler alınmıştı165.
1904’te, yine Aleksandropol silah deposundan çalınan 800.000 adet tüfek ile 800 sandık
fişeği Ermenilerin aldığı zannediliyordu166.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
26
başka Lazkiye ve Silifke’nin Taşucu mevkilerinde birer iskele tesis edilerek, iskele memurları sayısının 4’e çıkartılmasını; henüz
tamamlanamayan Karaağaç Gözetleme Kulesi’nin bir an önce yapılmasını istiyordu. 1905
yılı sonlarına doğru, incelemelerde bulunmak
üzere bölgeye bir heyet gönderildi. 4 Aralık
1905 günü İbrahim Edhem bin Ferhad ve
Ömer Rüşdi bin Mehmed imzasıyla sunulan
müşterek arizada şu öneriler yer alıyordu: İskele memurları ve diğer görevliler, özellikle
polis komiserleri ve efradı mahallî mizaclara
vâkıf kimselerden tayin edilmelidir. Mersin,
İskenderun, Taşucu ve Lazkiye mevkileri ve
daireleri birer mıntıka kabul edilmeli, böylece meydana gelecek dört mıntıkadan her birinin idare ve nezareti, iskele memuru olan
askerî ümera tarafından yapılmalıdır. Daima
seyyar bulunmak ve yalnız sahillerin gözetimiyle meşgul olmak üzere Haleb ve Adana
Fevkâlade Kumandanlığı tarafından seçilecek uygun ve muktedir biri müfettiş tayin
edilmelidir. Bütün mıntıkalar bu müfettişin
daimi nezareti altında bulundurulmalı, görevliler dindar ve devlete sadık kimselerden
seçilerek dolgun maaş verilmeli ve haklarında gerekli incelemeler yapılmalıdır. Bunları
temin için gerekli tahsisat önceden ayrılmıştı. Saray’a göre, mıntıkaların birbirleriyle ve
kulelerle haberleşmesi sağlanır ve herkes
görevini iyi yaparsa, Fransa’ya sipariş edilen
gambotlar gelinceye kadar karadan yapılacak
kontrollerden iyi sonuç alınabilirdi. Bâbıâli ve
Seraskerlik makamının da ilgilileri uyarması
gerekiyordu172.
Sultan II. Abdülhamid, Teftiş-i Askerî
Komisyonu üyeleri ve yâverlerden uygun birer kişinin bölgeye gönderilerek, mahalli ihtiyaçlara uygun inzibat temini için daha nelere
ihtiyaç duyulduğunun araştırılmasını emretti.
Ayrıca, gambotların gelmesine kadar denizden gözetleme yapmak üzere Tersane-i Âmire’nin yakın tarihte bir Fransa’dan satın aldığı
vapurun gerekli donanımı yapılarak, buraya
gönderilmesini istedi. Emir, 6 Aralık 1905’te
Bâbıâli, Seraskeri ve Bahriye Nezareti’ne
tebliğ edildi173.
Yıldız Sarayı ve Bâbıâli, yalnız silah,
mühimmat, hatta muzır yayın değil; yurtdışına giden ve gizlice memleketlerine dönerek
isyan çıkaran Ermenilerin sınırlardan geçişini
de kontrol etmeye çalışıyordu. Firariler, ya
Kıbrıs ve Anadolu’ya yakın diğer adalar, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, İran, Rusya
gibi Osmanlı ile hemhudut veya deniz ulaşımının kolay olduğu ülkelere kaçıyor veya
sahte pasaportlarla sınırı geçiyorlardı. Bazı
firariler, kendilerini himaye ve silahlandıran
yabancı hükümetlerin verdiği pasaportlarla
Osmanlı vilayetlerine geri dönüyor; silah kaçırıyor, isyanlara karışıyor, ecnebi diplomatların yardımıyla serbestçe dolaşıyorlardı.
Karadeniz Sahil Güvenliği
Karadeniz limanları, genellikle Rus silahlarının nakledildiği güzergâhta bulunuyordu. Akdeniz’de olduğu gibi, Karadeniz sahil
şeridinin de öncelikle deniz tarafından korunması, önemli iskele ve limanlar civarında
devamlı seyredecek karakol gemisi, istimbot
veya sandalların temini gerekiyordu. 1900’lü
yılların başında, Ermeniler, Karadeniz yoluyla
Anadolu’ya büyük miktarda silah ve cephane
sevk etmişlerdi. Mesela 1901’de, Batı Karadeniz’de Karasu sahillerinin güvenliği hususî
önem kazanmıştı. 23 Mart 1901 tarihli bir
şifre telgrafnamede, Ermenilere dağıtılmak
üzere Karadeniz sahilinden Anadolu’ya ufak
çaplı tüfek, revolver ve cephane ithal edildiği;
komitelerin burayı zabıtanın az olması dolayısıyla tercih ettikleri; daha önce Romanya’dan
getirilen 20 adet Martini tüfeğin bu civarda
ele yakalandığı bildiriliyordu174. Haberi müteakip, İzmit Mutasarrıflığı ve Kumandanlığı bu sahilin muhafazası için bir yüzbaşı, bir
mülâzım-ı sâni ile 30 askerin Karasu nahiyesine sevklerini emretmişti175.
(172)Aynı yer.
(173)Aynı yer.
(174)23 Z 1318/ 13 Nisan 1901 tarihinde Mirliva Mahmud imzasıyla
Mâbeyn-i Hümâyun Başkitabeti’ne gönderilen tahrirat: BOA,
Y.MTV, nr. 213/138.
(175)BOA, A.MKT.MHM, nr. 655/37, Mikrofilm nr.: Hüdâvendigârİzmid 16951, 18 M 1319/7 Mayıs 1901, lef 3.
Osmanlı Rüsumat İdareleri:
Silah Kaçakçılığına Karşı Alınan
Hukukî Önlemler
İthali Yasak Silahlar Meselesi ve
Gümrük Mevzuatında Değişiklik
Londra’daki Osmanlı Sefaretinin
muhbiri Lazar, 1890’larda, Kafkasya’da Ermeni asıllı Rus subaylarından bir yarbay ile
birkaç subayın, Ermenilerin iskân edildiği
hudut boylarında isyan çıkarmak üzere hazır
beklediklerini bildirmiş; Hariciye Nezareti
de, komitecilerin sınırlardan geçirmeye çalışacağı her nevi silah ve mühimmata el konulmasını, gümrük memurlarının posta yoluyla
getirilecek bu gibi emtiaya dikkat etmeleri
talimatını vermişti. Aynı talimat, mülkî idare
ve polislere de gönderilmişti177.
Görüldüğü gibi, devlet, gerek meskûn
bölgelerde, gerek sahillerdeki rüsumat ida-
releri, mülkiye memurları ve zabıtanın, Ermenilerin silah ithaline karşı daima dikkatli
davranmaları hususunda kendilerini defalarca uyarmıştı178. Buna rağmen, kaçakçılık tamamen önlenemiyor; Ermeniler, payitaht İstanbul’da, güvenliğin en üst seviyede kontrol
edildiği semtlerde dahi silah ve mühimmat
kaçırabiliyorlardı. Mesela Bâbıâli, İstanbul
ve Anadolu’da Ermeni hadiselerinin yoğun
olduğu 1894’te, Galata ve Beyoğlu’ndaki silahçı dükkânlarından alınıp Haydarpaşa’ya
getirilen silahların trenlerle daha içerideki
mahallere nakledildiğini öğrenmişti. Bu haber üzerine Dâhiliye Nezareti, Mart 1894’de
Sadaret makamına, silah denkleri Haydarpaşa’da muayene edilirse şimendiferle silah
naklinin durdurulacağını bildiriyordu179. Bu
gibi nakliyat ilk defa yapılmadığına göre, memurlara yeni talimatlar göndermek, tenbihte
bulunmaktansa, silah ticaretini gözden geçirmek gerekiyordu.
Sadaret, bir taraftan yabancı devletlere tanınan silah ticareti imtiyazını; diğer
taraftan, Avrupa devletlerinin hususa dair
mevzuatını incelemeye başladı. Bu arada,
Rüsûmat Emaneti’nden en kısa zamanda görüş bildirmeleri istendi. Dâhiliye Nezareti de
Sadaret makamının talimatıyla, 1893 yılı sonlarında bazı vilayetlerden aynı suretle görüş
istedi. Mesela Suriye ve Ankara vilayetlerine,
gümrüklerden gizlice geçirilen revolverler
hakkında ne gibi önlemler alınması gerektiği
soruldu.
Rüsûmat Emaneti, 27 Aralık 1893 tarihinde, av tüfeği ve ziynet silahlarının dışındaki
silahların ithalinin yasak olduğunu, gerek yurt
içinde imal edilmiş, gerek yurt dışından getirilmiş olan her nevi silah ve diğer harb mühimmatının gümrüklerce zabt edileceğinin ilânı hakkında hükümetin yazılı talimatı bulunduğunu
bildirdi.
(176)BOA, A.MKT.MHM, nr. 664/16, Mikrofilm nr.: Trabzon 19452,
26 B 1321/ 18 Ekim 1903.
(177)BOA, HR.SYS, 2761/26.
(178)BOA, BEO, nr. 372/27891, 5 N 1311/.12 Mart 1894.
(179)Gös. yer.
27
YENİ TÜRKİYE 60/2014
1903 Nisanı’nda Ermeni ihtilâlcilerinin Rusya’dan denizyolu ile Trabzon sahillerine silah ve cephane nakletmekte oldukları
öğrenildiğinde; Trabzon valiliği Dahiliye Nezareti’ne başvurarak, Karadeniz sahillerinin
daha iyi muhafazası için Samsun, Trabzon
ve Rize’de bulundurulmak üzere, saatte ortalama 12 mil mesafe alacak, gerektiğinde
25 kadar asker ve jandarma taşıyabilecek
3 çetaneye ihtiyaçları olduğunu bildirmişti. Aynı maksatla Dördüncü Ordu Müşirliği
ile de görüşülerek, Seraskerlik makamından
yardım istenmişti. Seraskerlik, denizlerde istimbot barınamayacağı gibi, bu sahilleri teftiş ve kontrol altında tutmak üzere zaten iki
vapur bulunduğunu beyan etmişti. Sonunda
vilayete, Tersane-i Âmire’de bu işe elverişli
vapur ve istimbot olmadığı, diğer sahillerdeki
karakol vapurlarının da bulundukları yerlerden kaldırılarak buraya gönderilmesinin doğru olmayacağı; karakol görevi yapmak üzere
inşa edilecek yeni vapurlar için de Bahriye
bütçesinde karşılık bulunmadığı cevabı verilmişti176.
28
Sadaret makamı, İstanbul’da bir de
komisyon kurdu. Rüsûmat Emaneti Müsteşarı ve muhasebecisi, İstanbul’dan Emtia-i
Dâhiliye ve Ecnebi Gümrükleri Nazırları ve
rüsumat cemiyetlerinin ileri gelenlerinin bulunduğu komisyonun görevi, yabancı devletlerle yapılan ve hâlen yürürlükte olan ticaret
muahedenamelerinin silah ticareti maddesine
göre Bâbıâli’nin, hukukî hak ve yetkilerini
müzâkereden ibaret idi180. Osmanlı Devleti’nin İngiltere, İtalya, Avusturya, Danimarka,
Hükümet-i Müctemi’a-i Amerika (A.B.D.),
İsveç, Norveç, İspanya, Belçika, Felemenk
(Hollanda) Devletleri ile imzaladığı Ticaret
Muahedenamesi’nin 15. maddesinde, Osmanlı Devleti barut, top, eslihâ ve mühimmât-ı
harbiyyenin Osmanlı memleketlerine idhâlinin
umûmen men’i-idhâli hak ve yetkisini muhafaza buyurur181, deniliyordu. Buna göre, Bâbıâli,
Ermeni komitelerinin elinde yakalanan Avrupa ve A.B.D. menşeli silahların ithalini tamamen yasaklayabileceği gibi, muahedenameye
taraf devletlerin hükümetlerini uyarmak yetkisine sahipti.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
Bâbıâli’nin komisyonda müzakere ettiği diğer madde, gümrüklerde veya ithal edildikten sonra yakalanan harp silah ve mühimmatına uygulanacak cezalarla ilgilidir. Rüsûmat
Emaneti, 18 Şubat 1894’de bu hususta karar
verilirken, ithali ahden memnu’ olan tuz, tütün
ve barut hakkındaki uygulama emsal gösterilmiştir. Rüsûmat Emaneti’nin kanaatine göre,
yasak silahlar gümrüklerden geçirilirken el konulacağı gibi, gümrükten geçtikten sonra serbest
ve açıkça satılan silahlar da yakalananlara el
konulmalı, kıymetinin iki misli nakdî ceza alınmalı, bu meblağ tezyid-i şevk ve gayretleri için
muhbirlerine verilmeli, daha önce ithal edilmiş
olan yasak silah ve mühimmat da belirli bir süre
zarfında yabancı devletlere iade edilmeli idi182.
Bâbıâli’nin silah kaçakçılığını önleme
ve cezalandırmaya yönelik uygulamaları tepkiyle karşılandı. İlk tepkiler, Ermenilerin silah
sevkiyatı yaptığı yerlerden geldi. Suriye vilayetinden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 19
Şubat 1894 tarihli yazıda, yasağın halka ilân
edilmesinden önce bazı dükkân ve şahıslardan
toplatılmış olan 28 adet revolverin cephanesiyle birlikte iâdesinin istendiği, bildirildi. Bahis
konusu yasak bu tarihte yabancı devletlere
henüz tebliğ edilmemişti. Yeni düzenlemeye
dair Meclis-i Mahsus’un 25 Şubat 1894 tarihli zabıtname sureti, 12 Mart 1894 günü Hariciye Nezareti’ne gönderilerek, uygulamaya
konulması istendi; Nezaret, Tecdid-i Muahedat Komisyonu tarafından yapılan inceleme
sonucu kabul edilen hususları muahedenamelere taraf devletlere tebliğ etti. Almanya ile
yeniden imzalanan ticaret muahedesinin silah
ticaretine dair hükmü de hemen uygulanmaya
başlandı183.
Ceza-i Müeyyidelerin Arttırılması ve
Dîvân-ı Harpler
Sultan II. Abdülhamid döneminde,
Ermenilerin silahlanmasını önlemek amacıyla muhtelif hukukî düzenlemeler yapıldı.
1908’de, silahlanma ve firar hadiselerine karışanların kürek cezasına çarptırılması maksadıyla Ceza Kanunnamesi’nin ilgili maddeleri değiştirildi. 16 Mart 1908 tarihli kanun
layihasında, hâlen muhârebe ve edevât-ı cârhe
mahsus âlât ve edevât ile muzır eşyayı merakeb-i
bahriye ve berriye ile Osmanlı memleketlerine
idhâl ve fesat erbâbının hâl ve sıfatlarını bilerek
mealik-i muinesini gayr-ı mahalden ihrac eden
ve bu gibi şahıslarla zikredilen muhârebe âlât
ve edevâtı ile muzır eşyayı Osmanlı memleketlerinde bir yerden başka yere nakledenler buna
vasıta olanlar, vapur, yelken ve sefine kaptanları
ile sandalcılar ve kayıkçılar ile diğer şahıslar filleri derecesine göre muvakkaten küreğe konulur,
deniliyordu. 30 Mart 1908’de çıkartılan padişah iradesiyle değişiklik onaylandı. Ceza Kanunnamesi’nin 58. maddesinin 2. zeyli yerine
geçecek zeyl maddesine zeyl hükmündeki yeni
kanun fıkrası yürürlüğe girdi184. Osmanlı hukukun suç kabul ettiği fiilleri işleyen Ermeni(180)Aynı yer.
(181)BOA, BEO, nr. 372/27891, 5 N 1311/.12 Mart 1894.
(182)Aynı yer.
(183)Gös. yer.
(184)BOA, İ.DUİT, nr. 79/7, Orijinal nr.: 49-3/36, 26 S 1326/30
Mart 1908, lef 4.
Sonuç
Osmanlı tebaası Ermenilerin silahlanmasına dair Osmanlı arşiv belgeleri, genellikle Sultan II. Abdülhamid dönemi ile sınırlıdır. Bu belgeler, 1890’lardan Meşrutiyet’in
ikinci defa ilânına kadar meselenin takibine
imkân vermekte; sonraki yıllarda yoğunluğunu kaybetmektedir. Daha açık bir ifadeyle,
padişahın 1909 yılında tahttan indirilmesiyle
başlayan yeni dönemde, mesele Osmanlı belgelerine yeteri kadar yansımamaktadır.
XIX. yüzyılın son çeyreği ve XX. yüzyıl
başlarında Ermeni komitelerinin eline geçen
silahların model, marka, miktar ve maliyetlerini incelemek; bunları, aynı tarihlerde Osmanlı Devleti ve Batılı devletlerin ordularında mevcut silahlarla kıyaslamak; komitelerin
silahlanmasından Avrupa Devletleri’nin maddî ve siyasî bakımdan nasıl faydalandıklarını
ve silah satıcısı büyük devletlerin rekabetini
takip etmek hayli güçtür.
Osmanlı Devleti adına bakıldığında,
1880-1920 yılları arasında Osmanlı Sarayı ve
Bâbıâli’nin Ermeni komitelerine ait silah ve
mühimmat hakkında edinebildiği malumatın
önemli bir kısmı yurt dışındaki diplomatik
misyon ve hafiyelerden gelmiştir186. Bununla
beraber, Hariciye Nezareti vasıtasıyla yapılan
araştırmalar, meselenin bütün yönleriyle görülmesine her zaman imkân tanımamıştır.
Özellikle yabancı silah fabrikalarının
bugün dahi girilemeyen arşivlerinde muhafaza edilen gizli belgeler ve bu ülkelerdeki
bazı bankacılık işlemlerine ulaşmak hiçbir
zaman mümkün olmadığından, Ermeni komitelerinin silahlanmasında bu veche daima
karanlıkta kalmıştır. Aynı suretle, ilgili Batı ya
da Doğu devletlerinin o günkü hükümetleri,
bu satışları en mahrem devlet sırrı kabilinden
titizlikle saklamış; yürürlükteki Arşiv Kanunları’na rağmen, resmî evrakını, üzerinden 100
yılı aşkın süre geçtiği halde saklamaya devam
etmektedirler. Bu itibarla, yabancı matbuat
zaman zaman çok kıymetli bir istihbarat aracı
olmuştur.
Yurt içinde, öncelikle Yıldız Sarayı’na
gelen jurnaller, Avrupa’da siyasî dengelerin
değiştiği dönemlerde Bâbıâli’ye muvakkaten
dostâne ilgi gösteren yabancı sefirlerin mahremâne açıklama ve tavsiyeleri, genellikle
Seraskerlik makamı, Dâhiliye ve Zaptiye Nezaretleri ile Rüsûmat Emaneti’nde toplanan
ihbarlar ve re’sen yapılan tahkikat sonuçları
ile yakalanan Ermeni komitecilerden ele geçirilen silahların muayene raporları; komite
defterleri gibi maddî deliller; nihayet şahsî
itiraflar devletin başlıca bilgi kaynaklarını teşkil etmiştir.
Mevcut kaynaklara göre, Ermeni komitelerinin 1890’lardaki silahlanma faaliyeti,
komitelerin maddî gücü; Avrupa hükümet
merkezleri ile A.B.D.’nden gördükleri ilgi
ve yardımlar, Rusya, İran ve Balkanlar’daki küçük devletlerin Osmanlı Devleti ile siyasî münasebetlerinin derecesiyle sınırlıdır.
Aynı dönemde komiteler, silahlanmayı parti
programlarına da almışlar; deniz ya da kara
yoluyla, Rumeli ve Anadolu’ya nakletmenin
bütün yollarını denemişlerdir. Başlangıçta,
genellikle Avrupa ordularının terk ettiği ikinci el silahları satın alan komiteciler; zamanla, tanınmış silah ve cephanenin taklitlerini
imal etmişlerdir. Batı silah sanayinden daha
ziyade sosyalist prensiplerle kurulan Hınçak
Komiteleri faydalanırken; milliyetçi Ermenilerin meydana kurduğu Taşnak Komiteleri,
genellikle Rusya ve İran’dan silah temin etmişlerdir.
(185)Bern sefiri Fuad Selim’den Hariciye Nezareti’ne gönderilen 16
Şubat 1916 tarihli yazı: BOA, HR.SYS, nr. 2882/25-1, 2.
(186)Ermeni asilerine silah temini ve hafiyelerin rüşvetle silah ithaline
müsamaha ettiklerine dair yazı: BOA, Y.PRK.TKM, nr. 36/13, 14
R 1313/4 Ekim 1895.
29
YENİ TÜRKİYE 60/2014
ler ve kendilerine yardım eden diğer Osmanlı
tebaası, Dersaadet Divan-ı Harbi ve muhtelif
vilayetlerdeki benzer mahkemelerde yargılandılar. Bâbıâli, komitelerin silahlanması
kadar, Ermenilerin yurt dışına para çıkarmalarını da sıkı bir denetim altına aldı185.
30
Birinci Dünya Savaşı’nın olağanüstü
şartlarında birçok Osmanlı şehir, kasaba ya
da köylerinde yaptıkları Müslüman halka
reva gördükleri katliamla hatırlanan Ermeni
ihtilâlciler; özellikle 1914-1922 yılları arasında daha fazla silahlanmışlardır. İtilâf Devletleri’nin cömertçe dağıttığı silahlarla, dünya
üzerindeki bazı devletlerin ordularında dahi
bulunmayan gelişmiş harp silah ve mühimmatına sahip olan Ermeni ihtilâlciler, devletin
sâdık tebeası iken yollarını ayırmışlardır.
Yıldız Evrakı: Y.A.HUS, Y.A.RES, Y.MTV,
Y.PRK.ASK, Y.PRK.AZJ, Y.PRK.BŞK, Y.PRK.EŞA,
Y.PRK.HR, Y.PRK.MYD, Y.PRK.SN, Y.PRK.TKM,Y.
PRK.UM, Y.MTV.
Bugün Osmanlı Devleti’nin bütün evrakı dünyaya açık olup; yol ayrımının hikâyesi, ancak, Osmanlı tebaası bütün Ermenileri
ikna edemeseler de bir kısmını silahlandırarak isyanlar çıkartan yabancı bazı devletlerin
malum arşivlerinden tamamlanabilir.
Muahedat Mecmuası, c. IV- V, Dersaadet
1298/1880-1881.
Bu belgeler, Nisan 1915’te meşru müdafaa amacıyla Tehcir Kanunu’nu çıkartan
Osmanlı Devleti’nin hangi güçler tarafından
istismar edildiğini de ortaya çıkaracak niteliktedir. Elde edilecek bilgiler, bugün dahî insafsızca tekrarlanan bazı Ermeni iddialarının,
yalnız tarihi tahrip ve Osmanlı-Türk tarafına
haksızlık olmayıp; silah-para-menfaat ilişkileri
çerçevesinde tabii insan haklarını ve devletlerarası hukuku kimlerin hiçe saydığını lâyıkıyla ispatlayacak; 21. yüzyılda hızla gelişen
ve büyüyen Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya
devletleri arasındaki saygın konumuna katlanamayan güçlerin kimler olduğuna hükmedecektir.
BEŞİRLİ, Mehmet, “ II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı Ordusunda Alman Silahları”, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 16 (2004/1), s. 121-139.
Kaynakça
A. Arşiv Vesikaları187:
T. C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi (BOA)188, İstanbul.
YENİ TÜRKİYE 60/2014
Bâb-ı Âlî Evrak Odası: BEO,
Bâb-ı Âsafî: A.MKT.MHM.
Dahiliye Nezareti: DH.EUM. 2. Şb.,
DH.MKT, DH.TMIK.M.
Hariciye Nezareti: HR.MKT, HR.SFR (3),
HR.SYS, HR.TO.
İradeler: İ.DUİT, İ.DH, İ.HR, İ.TAL.
Rumeli Müfettişliği Evrakı: A.MTZ (04).
Zabtiye Nezareti: ZB.
B. Yayınlanmış Belgeler
Dzragir Hunchakian Kusaktsuthian [ Program of
the Hunchakian Party ] (2. ed.), London, 1897.
Hınçakyan Serbestiyet Fırka-i İhtilâliyesi Programı, 1313/1895-1896.
C. Araştırma ve İnceleme Eserleri
ANDERSON, M. S., The Eastern Question
(1774-1923), New York 1966.
BALL, Robert W. D., Mauser Military Rifles of
The World, 2006 (fourth édition).
BEYDİLLİ, Kemal, “ 1828-1829 Osmanlı-Rus
Savaşı’nda Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen
Ermeniler”,Türk Tarihi Belgeleri Dergisi, XIII/17 (Ankara 1987), s. 370-382.
BEYOĞLU, Süleyman Beyoğlu, “ Fahreddin
Paşa’nın Ermeni Meselesindeki Rolü”,Tarihi Gerçekler
ve Bilimin Işığında Ermeni Sorunu, Editörler: Yrd. Doç.
Dr. Bülent Bakar-Prof. Dr. Necdet Öztürk- Prof. Dr.
Süleyman Beyoğlu, İstanbul 2007, s. 171-203.
BOSTAN, M. Hanefi, “ Trabzon Muhafaza-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti’nin Doğu Karadeniz
Bölgesinde Yaşayanların Türk Olduğuna Dair Bir
Muhtırası”,Millî Mücadele’de Giresun Sempozyumu (6-7
Mart 1999). Bildiriler, İstanbul 1999.
CABBARLI, Hatem, “ Geçmişten Günümüze
Ermenistan’da Azerbaycan Türkleri”,Ermeni Araştırmaları, sayı 4 (Ankara- Aralık 2001-Ocak-Şubat 2002), s.
123-146.
ÇİÇEK, Kemal, “Amerika’da Türk-Ermeni Çatışması ve Harry The Turk Cinayeti”,Ermeni Araştırmaları, sayı 20-21 (Ankara- Kış 2005-İlkbahar 2006).
Ermeni Komiteleri’nin Â’mâl ve Harekât-ı İhtilâliyesi, İlân-ı Meşrûtiyetten Evvel ve Sonra, İstanbul
1332/1916.
Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi,
haz. Necati Aktaş-Mustafa Oğuz, Mustafa Küçük, II,
Ankara 1998.
(187)Vesika ve defter numaraları dipnotlarında gösterilmiştir.
(188)Notlarda parantez içinde gösterilen kısaltmalar kullanılmıştır.
KARASANDIKLI, Özlem, “ Ayrılıkçı Ermeni
Siyasi Örgütlerine Karşı Osmanlı Devleti’nin İlk Önlemleri ve Eleştiriler”,Ermeni Araştırmaları, sayı 16-17
(Ankara- Kış 2004-İlkbahar 2005).
KESER, Ulvi, Kıbrıs 1914-1923 Fransız Ermeni
Kampları, İngiliz Esir Kampları ve Atatürkçü Kıbrıs Türkü, İstanbul,
KODAMAN, Bayram, Sultan II. Abdülhamid
Devri Doğu Anadolu Politikası, Ankara 1987.
KÜÇÜK, Cevdet, Osmanlı Diplomasisinde Ermeni Meselesi’nin Ortaya Çıkışı 1878-1897, İstanbul
1984.
LÜTEM, Ömer E., “1919 Paris Barış Konferansı’nda Ermeni Talepleri”, Ermeni Araştırmaları, sayı
22 (Ankara-Yaz 2006), s. 163-178.
NALBANDİAN, L., The Armenian Revolutionary Movement: The Development of Armenian Political
Parties Through the Nineteenth Century, Los Angeles
1963.
OKTAY, Hasan, “Ermeniler ve Van İhtilal Örgütü (1896-1915)”, Ermeni Araştırmaları, sayı 5 (Ankara-Bahar 2002).
ORTAYLI, İlber, “ Ermeni Sorunu: Soykırım
İddialarının Arkasındaki Gerçekler” Popüler Tarih, sayı
8 (Ocak 2001).
______, II. Abdülhamit Döneminde Osmanlı
İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu, Ankara 1981.
Osman Nuri, Abdülhamid-i Sani ve Devr-i Saltanatı (muharriri Ahmed Rasim), III, İstanbul 1327/1909.
ÖRENC, Ali Fuat – GENCER, Ali İhsan –
ÜNVER, Metin, Türk Amerikan Silah Ticareti Tarihi,
İstanbul 2008.
PALABIYIK, Mustafa Serdar, “Fransız Arşiv
Belgeleri Işığında Fransız Doğu Lejyonu’nun Kuruluşu
ve Faaliyetleri (Kasım 1916-Mayıs 1917)”, Ermeni Araştırmaları, sayı 23-24 (Ankara-Nisan 2006), s. 205-225.
SÜSLÜ, Azmi, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı,
Ankara 1990.
ŞAFAK, Nurdan, “Osmanlı Devleti’nden
ABD’ye Ermeni Göçü (1860-1914)”, Türk Dünyası
Araştırmaları Dergisi, sayı 131 (Ermeni Meselesi Özel Sayısı) (Nisan 2001), İstanbul 2001, s. 89-98.
TÜFEKÇİ, Zeynep, Trabzon ve Çevresinde Yapılan Ermeni Tehcir ve Yargılamaları, M.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalı Yakınçağ
Tarihi Bilim Dalı, Yükseklisans Tezi, İstanbul 2001
URAS, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Ankara 1957.
YARCI, Güler Yarcı, “Lyonel Bondy’nin ‘Dinamit ve Diplomatlar’ Başlıklı Makalesi ve Hınçak
Ermenileri”,Osmanlı’dan Günümüze Eşkiyalık ve Terör,
Editör: Doç. Dr. Osman KÖSE, Mart 2009-Samsun, s.
179-192, yay.: Samsun İlkadım Belediyesi.
______, Osmanlı Diplomasisinde Makedonya
Meselesi (1876-1913)”, ESBA (Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi/ Die Elektronische Zeitschrift für
politikwissenschaftliche Studien Januar) Ocak 2013, c. 4
sayı 1, s. 70-114.
31
YENİ TÜRKİYE 60/2014
KARACA, Ali, Anadolu Islahâtı ve Ahmed Şâkir
Paşa (1838-1899), İstanbul 1993.
İngiltere
^
Fransa
^
İsviçre
^
İstanbul
^
^^^
İzmir
Korint
^
^Pire
^^
Girit adası
^
Teselya
Selanik
Samsun
^
^ ^
Yozgat Sivas
Adana
^
Legend
^
±
Önemli Merkezler
Id
Osmanlı Tebaası
0
Başka ülkelerden gelenler
180 360
Elazığ
^ ^MuşSiirt^Van
^
720 Kilometers
±
32
İngiltere
^
Fransa
^
Selanik Teselya
Korint
Legend
^
YENİ TÜRKİYE 60/2014
Samsun
İstanbul
YozgatSivas
Muş Van
Elazığ
Siirt
Adana
^
^^^Pire İzmir
^
^
^^ Girit
adası
^
Amerika Birleşik Devletleri
^
Önemli Merkezler
Id
0
İsviçre
^
380 760
1.520 Kilometers
Osmanlı Tebaası
Başka ülkelerden gelenler
^
^ ^ ^^
^^
^
Download