Güler Yarcı* Özet Nihaî hedefleri bağımsız bir Ermenistan Devleti kurmak olan Osmanlı tebaası Ermeni komiteciler, 19. yüzyıl sonlarında gerçekleştirdikleri etkili propagandalarla yurt dışında hatırı sayılır destek bulmuşlardır. Bu dönemde Ermeniler, yabancı bazı hükümet, diplomat, misyoner ve hayır kurumlarının yardımlarıyla, dünyadaki birçok devlet ordusunun hayalini dahi kuramadığı modern harp silahlarıyla donatılmışlardır. Anadolu’nun doğusunda, Vilâyât-ı Sitte’de muhtar veya müstakil bir Ermenistan Beyliği’nin kurulmak istenmesiyle başlayan Ermeni ihtilallerinin ilk safhası, Doksanüç Harbi’ne rastlar. Bu süreçte, Çarlık Rusyası’nın girişimleriyle Osmanlı Ermeni Cemaati arasında milliyetçilik duyguları kışkırtılmış, Ayastefanos Anlaşması’nın 16. maddesi Rusya’yı amacına yaklaştırmıştır. Ancak, Berlin Muahedenamesi ile Kıbrıs Sözleşmesi, Batı’nın an’anevi Şark Meselesi’ni Düvel-i Muazzama’nın menfaatleri yönünde yeni bir mecraya sürüklemiş; böyle bir zeminde, Ermeni Meselesi’nin de temelleri atılmıştır Kasım 1914’te Birinci Dünya Savaşı’na katılan ve yaklaşık 35 yıldır, içeride silahlı Ermenilerin isyanları, dışarıda isyancıları silah, finans ve diplomasi yoluyla destekleyen yabancı güçlerle meşgul olan Osmanlı yönetimi; Nisan 1915’te, nefs-i müdafaa gereği etkin önlemler almak mecburiyetinde kalmıştır. Bâbıâli, Ermeni tebaasını, yine yurt içinde, ancak savaş alanı olmayan bölgelere sevk etmek üzere bir Tehcir Kanunu’nu çıkarmıştır. Fakat, kanunun muhteva ve uygulaması kıyasıya istismar edilecektir. Savaş, 1918’de sona erdiğinde, Ermeni Meselesi, artık tamamen bir Avrupa Meselesi haline gelmiştir. Bu arada, Mondros Mütarekesi Ermeni komitelerinin cesaretini arttıracak, silahlanma faaliyetleri alabildiğine devam edecektir. 1920’li yılların başında, Avrupa siyasi mahfillerinin desteğiyle Lozan Konferans Görüşmeleri’ni etkilemeye çalışan Ermeni heyetlerinin başarısızlığı ihtilal komitelerini hayal kırıklığına uğratsa da, sözde Ermeni Meselesi Osmanlı Devleti’nin tasfiyesinden sonra da devam edecek ve Batı dünyasında kamuoyuna mâl edilecektir. İhtilâlcileri bu kadar cesaretlendiren, şüphesiz, son model silahlara sahip olmalarıdır. Bu araştırmada, çoğu Hınçak Partisi ya da Ermeni İhtilâl Cemiyetleri Birliği üyesi komitecilerin silahlanma faaliyeti incelenmekte; Avrupa devletleri, A.B.D., Rusya ve İran’dan sağladıkları silahların özellikleri, maliyeti, nakil yolları belirlenmekte; Bâbıâli’nin aldığı önlemler vurgulanırken, sevkiyat güzergâhı harita eşliğinde değerlendirilmektedir. 1 Anahtar Kelimeler: Ermeni Komiteleri, Silah, Finansman, Avrupa, A.B.D. Giriş 1909 yılında Adana’da meydana gelen Ermeni hadiseleri üzerine Adana Tahkik Heyeti’nin soruşturma raporları dikkate alınarak suçlu bulunanlar cezalandırılmış1, bu arada Cebel-i Bereket eski mutasarrıfı Mehmed Âsâf mahkûm edilmişti. Sadaret makamına gönderdiği bir istidanamesinde kendisini savunan mutasarrıf, ifadesinde yer yer şu sözlere yer veriyordu: (*) Yrd. Doç. Dr, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. (1) Cebel-i Bereket eski mutasarrıfı Mehmed Âsâf‘ın hâlâ tevkif edilmediğine dair Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa’nın imzasıyla Dahiliye Nezareti’ne gönderilen 24 Ca 1327/14 Haziran 1909 tarihli Sadaret tezkiresi: Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi [BOA], DH.MKT, nr. 2843/48. YENİ TÜRKİYE 60/2014 Ermeni Komitelerinin Silahlandırılması ve Finansmanı “Mahâret merkezi muhafaza ise, ben de yaptım. Bir hain yaptığı şeyi saklar, benim gibi açık yazmaz. Eğer maksad eli bombalı, kalbi boyalı, köyleri istihkâmlı bu vatandaşları ırzâ için Meşrutiyet mevlûdu birkaç memuru kurbân etmek ise, bu suret mukaddes memleketimizin selâmetine ve kendilerinin Osmanlılaşmasına hâdim ve Meşrutiyet’e muvâfık ise, ben bunların ser-firâzı olmakla iftihâr edeyim. 13 Ca 1327/ 2 Haziran 1909 Cebel-i Bereket sâbık mutasarrıfı bendeniz Mehmed Âsâf ” 2. YENİ TÜRKİYE 60/2014 2 Şüphesiz samimiyetle kaleme alınmış olan bu sözler, II. Meşrutiyet döneminin başlangıcında elleri bombalı, kalpleri boyalı, köyleri istihkâmlı Ermeni ihtilâlcilerine karşı Osmanlı mülkî idarecilerinin hissiyatını dile getirmekte idi. Saray ve Bâbıâli isyancıların yanı sıra kendi memurlarını yargılarken, tahrik mihrakları Hindistan’dan Amerika’ya uzanan Ermeniler, komite sandıklarını dolduran nakdî iâne, aidat ve hibelerle silahlanmaya devam ediyorlardı. Nihaî hedefleri Osmanlı Devleti’nden bağımsız bir Ermenistan kurmak olan komiteciler, Batılı hükümet, diplomat, misyoner ve hayır kurumlarından büyük yardım alıyor, dünyadaki birçok devlet ordusunun hayalini dahî kuramadıkları modern harp silah ve mühimmatı ile hızla teçhiz ediliyorlardı. Vilâyât-ı sitte’de muhtar ya da müstakil bir Ermenistan Beyliği’nin kurulmak istenmesiyle başlayan Ermeni ihtilâllerinin ilk safhası, Doksanüç Harbi sonrasına rastlar. Bu safha, Çarlık Rusyası’nın propaganda ve diplomatik girişimleri sonucu Osmanlı Ermeni cemaati arasında milliyetçilik duygularının kışkırtıldığı dönemi işaret eder. Savaş sonrasında imzalanan Ayastefanos Anlaşması’nın 16. maddesi Rusya’yı amacına daha da yakınlaştırır3. Bu anlaşmayı tâdil eden Berlin Muahedenamesi’nin 61. ve 62. maddeleri4 ve Kıbrıs Sözleşmesi5, Batı’nın an’anevi politikası Şark Meselesi’ni6 Düvel-i Muazzama’nın menfaatleri yönünde yeni bir mecraya sürükler7. Bu yeni mecranın teşekkül ettiği siyasî zeminde, Osmanlı diplomasisinde Ermeni Meselesi’nin temelleri atılır8. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Tehcir Kanunu’nun kabulü ve uygulanması ile ilgili gelişmeler, 1915’ten başlayarak kıyasıya istismar edilir9. Mondros Mütarekesi’nin hükümleri komitelerin cesaretini arttırır ve Mütareke yıllarında silahlanmaya devam ederler. Millî Mücadele’nin ardından Lozan Konferans Görüşmeleri’ni etkilemeye çalışan Avrupa’daki Ermeni heyetlerinin girişimleri ise bekledikleri neticeyi vermez10. Ancak şiddet taraftarı silahlı Ermeniler, sözde Ermeni Meselesi’ni Osmanlı Devleti’nin tasfiyesinden sonra da devam ettirecek ve Batı kamuoyuna mâledeceklerdir11. Bu araştırmada, T.C. Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgelerinden faydalanılarak, Osmanlı topraklarında ayrı bir devlet kurmaya çalışan ve büyük çoğunluğu Hınçak (2) BOA, DH.MKT, nr. 2849/10. (3) Anlaşma metni için, bkz.:Muahedat Mecmuası, c. IV, Dersaadet 1298/1880-1881, s. 177-183. (4) Londra’da yayınlanan bir dergide, 61. maddenin hâlen uygulanmadığı, Ermenilere Cebel-i Lübnan benzeri muhtariyet verilmesi gerektiğine dair bahisleri ihtiva eden 30 Haziran 1893 tarihli, Sadrazam ve Yâver-i Ekrem Cevad imzalı tahrirat: BOA, Y.A.HUS, nr. 276/89. Ermeniler, 1879’dan 1890 yılına kadar Berlin Anlaşması’nın maddelerini öne sürerek hiçbir talepte bulunmamışlar (Osman Nuri, Abdülhamid-i Sani ve Devr-i Saltanatı (muharriri Ahmed Rasim), III, İstanbul 1327, s. 819); 1890’dan sonra, ıslahat isteğiyle harekete geçmişlerdir (Ali Karaca, Anadolu Islahâtı ve Ahmed Şâkir Paşa (1838-1899), İstanbul 1993, s. 43). (5) 4 Haziran 1878’de Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında imzalanan bu sözleşme, Ermeni komiteleri tarafından her fırsatta istismar edilmiştir (Berlin ve Ayastefanos Anlaşmaları ile Kıbrıs Sözleşmesi’nden kaynaklanan vaadleri imzacı devletlere hatırlatarak, Ermeni Komitesi’nin Londra’da toplantı kararı almasına dair tahrirat: BOA, Y.A.HUS, nr. 278/61) . (6) Şark Meselesi ve Ermeniler hakkında ayrıntılı bilgi için, bkz.: Bayram Kodaman, Sultan II. Abdülhamid Devri Doğu Anadolu Politikası, Ankara 1987, s. 105-116; M. S. Anderson, The Eastern Question (1774-1923), New York 1966, s. 204 vd. (7) Berlin Anlaşması’nın 61. maddesi, Ermenilerin de yararlanabileceği bazı düzenlemeler yapılmasını; 62. madde ise, bütün dini âyinlerin açık ve serbestçe yapılabileceği (BOA, HR.SYS, 122/20, 1878)’ni hükme bağlıyordu. Anlaşma maddeleri için, bkz. Muahedat Mecmuası, c. V, s. 110, 178. (8) Geniş bilgi için, bkz. Cevdet Küçük, Osmanlı Diplomasisinde Ermeni Meselesi’nin Ortaya Çıkışı 1878-1897, İstanbul 1984. (9) Geniş bilgi için, bkz.: Ermeni Komiteleri’nin A’mal ve Harekâtı İhtilâliyesi, İ!lân-ı Meşrûtiyetten Evvel ve Sonra, İstanbul 1332( 1916); Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Ankara 1957; Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara 1990; İlber Ortaylı, “ Ermeni Sorunu: Soykırım İddialarının Arkasındaki Gerçekler “, Popüler Tarih, sayı 8 (Ocak 2001), s. 44 vd. (10)Bilgi için, bkz.: Ömer E. Lütem, “ 1919 Paris Barış Konferansı’nda Ermeni Talepleri “, Ermeni Araştırmaları, sayı 22 (AnkaraYaz 2006), s. 163-178. (11)Daha fazla bilgi için, bkz.: Süslü, a.g.e.; Ortaylı, Ermeni Sorunu. XIX. Yüzyılda Avrupa ve Amerika’da Silah Sanayii ve Ermeni Komiteleri’nin Silahlanmaya Başlamaları Komitelerin Silahlanmaya Teşvik Edilmeleri Ermeni komiteciler, XIX. yüzyılda sosyalistlerin bir düzine silah nakledecek çete, bir düzine programdan daha tesirlidir14, sözlerinden hareketle hızla silahlandılar. Berlin Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinden bir-iki yıl sonra, genellikle Doğu vilayetlerinden başlayarak Anadolu’da Ermenilerle meskûn şehir, kasaba ve köylerdeki Ermeni haneleri, mektep, kilise ve manastırları ile ticarethaneler, bunların civarındaki mezarlık, mağara ve benzeri yerleri silahhane ve mühimmat deposu haline getirdiler. Komitecileri destekleyen ecnebi misyoner evleri ve müesseseleri buralardan farklı değildi. İsviçre’de kurulan ve sosyalist umdeleri benimseyen Hınçak Ermeni Komitesi liderlerinden Avetis Nazar Begyan ve arkadaşları gibi, Ermenistan’ın kuruluşunun ancak ihtilâlle mümkün olacağına inanan Ermeni teşkilâtları, silahlı hareketin kaçınılmaz olduğuna parti programlarında da yer verdiler. İhtilâlciler, komite üyelerinden aidat, dünya üzerinde ulaşabildikleri bütün Ermenilerden de iâne topluyor, vermeyenleri cezalandırıyor; ecnebi hükümetlerden aynî ve nakdî yardımlar alıyor; ellerindeki paranın büyük bir kısmını silaha yatırıyorlardı. Paris’te ikamet eden Hınçak Partisi eski üyelerinden Susi Kokaryan ve arkadaşları, 8 Mayıs 1897’de, “Hınçakyan Refiklere ve Şubelere Son Söz ve Teklif“ başlığı altında bir mektup göndermişlerdi. Mektupta15, Ermeni komitelerinin gelecekteki ümit ve hayal kaynağının Amerika ihtilalcilerinin yardımları olduğu, isyanın maddi ve manevi rıza ile yardımlaşmaya dayanması gerektiği, malî gücü yerinde olanların silah satın alınmasına yardım etmeleri lüzumu, dile getiriliyordu. Mektubun (12)Hınçak Partisi Kafkasyalı Ermeni Avadis [Avetis] Nazarbekian ile eşi Maro [ Mariam Vardarian ] ve arkadaşları olan Kafkasyalı öğrenciler tarafından kuruldu. İsviçre’de teşkil edilen komitenin merkezi zamanla Londra’ya nakledildi. Başlangıçta, Rusya’nın himayesinde bir Ermenistan fikrini savunan Hınçaklar, Osmanlı Devleti’ne karşı ihtilal yanlısı bir program hazırladılar, her zaman silahlı hareket ve şiddet yanlısı oldular (Hınçakyan Serbestiyet Fırka-i İhtilâliyesi Programı: BOA, Y.PRK.AZN, 16/4, 1313/18951896: Dzragir Hunchakian Kusaktsuthian [ Program of the Hunchakian Party ] (2. ed.), London, 1897). (13)1872 yılından başlayarak Tiflis’te çıkartılan Mişak (Çiftçi) gazetesi taraftarları ile Hınçaklar’dan ayrılan bir gurup ve milliyetçi Ermeni’lerin ittifak suretiyle, 1890’da kuruldu. Taşnaklar, Osmanlı Devleti ve İran’da Ermeniler’e ait olduğunu iddia ettikleri yerlerde Büyük Ermenistan Devleti’ni kurmak istediler. 1904 yılında, bu projeye Kafkasya’yı da dahil ettiler. Hınçak ve Taşnaklar hakkında geniş bilgi için, bkz.: bkz., L. Nalbandian, The Armenian Revolutionary Movement: The Development of Armenian Political Parties Through the Nineteenth Century, Los Angeles 1963. (14)M Vartanyan, Taşnaksutyun Tarihi [ Ermenice ], s. 78-80, 85’ den naklen, Esat Uras, a.g.e., s. 442-445. (15)BOA, Y.PRK.TKM, nr. 38/62. Mektupta, Ermeni komitecilerinin kurduğu Arparyan Merkezi’nin masrafları emsal gösterilerek bu masrafların ileride daha da artacağı, amaçlarına ulaşabilmek için en kısa zamanda silahlanılması teklif ediliyordu. Arparyan Merkezi masraflarının 31 Kanunuevvel 1311/12 Şubat 1896 tarihine kadar 757, Umum Meclisler için 11 Teşrinievvel 1312/23 Ekim 1896’ya kadar 355, bu tarihten sonraki 2,5 ayda 402 İngiliz Lirası olduğu belirtiliyordu (BOA, Y.PRK.TKM, nr. 38/62) . 3 YENİ TÜRKİYE 60/2014 Partisi12 ile Ermeni İhtilâl Cemiyetleri Birliği (Taşnaksutyun)’ne13 mensup yerli ve yabancı uyruklu Ermeni komitecilerinin silahlanma faaliyetleri incelenmektedir. Bir taraftan, Avrupa ordularının terk ettiği ikinci el silahlar; diğer taraftan, Avrupa ve A.B.D.’ndeki modern silah fabrikalarından sağlanan yeni silah ve mühimmatla güçlendirilen Ermeni ihtilâlcilerinin bu malzemeleri hangi vasıta ve finans kaynaklarıyla temin ettikleri, Osmanlı sınırlarından nasıl geçirdikleri üzerinde durulmaktadır. Araştırmada ayrıca, ancak bir devlet otoritesi altındaki askerî güçler tarafından kullanılması mümkün olan eski ve yeni sistem yabancı silahların marka, miktar ve vasıfları, taklitlerinin imalat yer ve şartları ile Ermeni komitecilerine maliyeti tespit edilmeye çalışılmıştır. Saray ve Bâbıâli’nin bu nevî silahlanma karşısında yurt içi ve yurt dışı istihbarat faaliyetleri, ecnebi hükümetler nezdindeki girişimler, Osmanlı tebaası gayrimüslim unsurların resmî hâmisi sıfatıyla ortaya çıkan ve onlar adına hak talep eden Düvel-i Muazzama’nın, aslında devletler arası hukuku nasıl ihlâl ettiği, Bâbıâli’nin hangi idarî-adlî ve cezaî düzenlemelerle Osmanlı Devleti’nin birlik ve bekasını devam ettirmenin yollarını aradığı, yine Osmanlı Arşivi belgelerinden faydalanılarak açıklanmaya çalışılmaktadır. devamında, Ermeni isyan merkezlerinin her biri için yıllık 2.000 İngiliz Lirası (1897’de bu meblağ 50.000 Frank, 20.000 Ruble, 10.000 Dolar veya 500 Osmanlı Lirası demekti) masraf yapılmaktadır. Bir yılda iki merkez için harcanan 4.000 İngiliz Lirası ile yıllık yaklaşık 2.000 tüfek satın alınarak isyan hususu ciddi olarak uygulamaya konulur, deniyordu. Susi Kokaryan ve arkadaşları, kendi milletlerine şöyle sesleniyorlardı: “Hürriyet için Ermeni cemiyet ve şubbânına dâvet okuyun! Çabuk yekdiğerinize muâvenet ile isyan teşkilâtına takviyet verin! Vatan muhabbetini her Ermeni kalbinde alevlendirin ve mümkün mertebe silah tâliminde mahâret kesb edin. Her kim mâlen muktedir ise muâvenete yetişin. Tecemmû eden iânelerle eslihâ iştirâ edin! Eslihâ, yalnız eslihâ! Cerideler ve merkezler isyân icrâ edemezler!”16. Avrupa Silah Sanayii ve İhtilalci Ermeniler YENİ TÜRKİYE 60/2014 4 Paris’te kaleme alınan yukarıdaki satırlar, 1890’lı yılların sonuna doğru Ermeni komiteleri nezdinde silahlanmanın, basın yolu ile yapılan propagandaların önüne geçtiğini gösteriyordu. Osmanlı Ermenileri, aslında bu tarihten 20 yıl önce silahlanmaya başlamışlardı. Çarlık Rusyası, Doksanüç Harbi arefesinde Doğu Anadolu’da öncü kuvvet olarak faydalanacakları Osmanlı tebeası Ermeni’lere Rus yapımı silahlar dağıtmış, atış eğitimi yaptırmıştı. Bu tarihlerden başlayarak, Ermeni ve silah kelimesi her fırsatta yan yana getiriliyordu. İhtilal yanlısı Osmanlı Ermenileri, 1880’de Erzurum’da Silahlılar Cemiyeti’ni kurdular17. Rus ordusunun harp silah ve mühimmatını yakından tanıyan askerî eğitim almış Ermeniler, 1890’lardan başlayarak, bu defa Avrupa ve A.B.D. menşeli silahlara büyük ilgi gösterdiler. Osmanlı merkez ve taşrasında Ermeni isyanlarına sahne olan XIX. yüzyılın ikinci yarısı, Batı Avrupa’nın bütünü ile sanayi toplumu özelliklerini kazandığı bir dönemdir. Bu yüzyılda Avrupa silah sanayinde söz sahibi devletler Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, İngiltere, Fransa, Belçika ve İtalya olmuştur. Almanya’nın Ruhr havzasındaki silah fabrikaları yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti’ne yapılan ihracatta ilk sıralarda yer almış ve özellikle Krupp Fabrikaları imalatı büyük rağbet görmüştür18. Aynı dönemde Löewe ile Oberndorf ’taki Mauser Silah Fabrikası19 imalatı Karabine tüfek ve revolverler Osmanlı ordusu tarafından da tercih edilmiştir. Ermeni isyanlarının yoğunlaştığı 1894’de Alman Krupp ve Mauser firmaları, Avrupa’daki rakipleri İngiliz ve Fransız silah imalatçılarını Osmanlı pazarından nerede ise tasfiye edecektir. Avrupa silah sanayiinin devletler arası ortaklıklarla dünya çapında silah tekeli kurmaya başladıkları bu yıllarda20, Ermeni komiteleri, emekli Alman generallerinden bazılarının da yardımıyla, daha ucuza ve gizli yollardan satın alabilecekleri Belçika ve Avusturya silahlarına talip olurlar. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu silah fabrikaları, XIX. yüzyılın ikinci yarısında (16)Aynı yer. (17)Özlem Karasandıklı, “Ayrılıkçı Ermeni Siyasi Örgütlerine Karşı Osmanlı Devleti’nin İlk Önlemleri ve Eleştiriler“, Ermeni Araştırmaları, sayı 16-17 (Ankara- Kış 2004-İlkbahar 2005), s. 137. (18)BOA, Y.MTV, nr. 50/55, 19 L 1308/28 Mayıs 1891. Askerî ıslahat maksadıyla İstanbul’a davet edilen Alman subayı Von der Goltz, 1885’de Osmanlı ordusuna Krupp fabrikalarından 500 kadar ağır top aldırmış; ertesi yıl Krupp’tan çok sayıda sahra ve havan topu ile drednot ithal edilmişti. 1887’de Mauser ve Loewe firmalarından yarım milyon Karabine tüfek satın alınmıştır. İmparator II. Wilhelm’in 1889’da Osmanlı Devleti’ni ziyaretinden sonra da Almanya’ya büyük miktarda silah siparişi verilir (İlber Ortaylı, II. Abdülhamit Döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu, Ankara 1981, s. 68). Alman silahları hakkında, bkz.: Mehmet Beşirli, “ II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı Ordusunda Alman Silahları “, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 16 (2004/1), s. 121-139. (19)Mauser ve Heckler&Koch, Almanlar’ın en tanınmış tüfek firmalarıdır. Osmanlı arşiv belgelerinde mavzer olarak geçen mauser kelimesi, Alman İmparatorluğu’nun ürettiği ve Osmanlı Devleti’nde yaygın olarak kullanılan yivli tüfeğe Türkçe’de verilen genel isimdir. Silahın gerçek adı, Karabiner 98b (arşiv belgeleri ve literatürde Karabine olarak da kayıtlıdır)’dir. Genel olarak Model 98 (Gewehr 98) diye adlandırılan bu tüfek, dünya silah sanayiinin geçmişteki en başarılı sürgülü tüfeği kabul edilir. Mauser firması 1811 yılında Prusya ordusuna tüfek imal etmek amacıyla kurulmuştur. Üretilen ilk tüfek, Mauser Model 1811/Infanterie-Gewehr 71 olup, bu dönemde Almanya’da standart piyade tüfeği haline gelmiştir. Firmanın imal ettiği en meşhur tüfek, Wehrmacht’ın 1935 Envanteri’ne dâhil ettiği Kar 98k’dır. Mauser tüfekleri, 1871-1945 yılları arasında yoğun ilgi görmüştür. (20)Mesela 1889 yılında Liége’de kurulan FN Herstal (Fabrique National d’Herstal), 1898’de Amerikan Browning silah firması sahibi J. M. Browning ile anlaşmış ve birlikte çalışmışlardır. Mauser ve Heckler&Koch da büyük silah imalatçılarının ortaklığına emsal oluşturur. Fransa’da silah sanayiinin en tanınmış olanları Saint Etiénne Silah Fabrikası22, 1907’de Alman Krupp firması ile düşmanlık derecesinde rekabet ettiği bilinen Şneyder23, Osmanlı ordusunun kullandığı şeşhâne tâbir edilir ateşli silahları da imal eden Grizon24 ve Şanlaro Silah Fabrikası’dır25. Ermeni komiteleri, yüzyılın sonlarına doğru Fransa’dan yalnız silah satın almakla kalmamış, Marsilya ve Paris gibi iki önemli merkezi sevkiyat üssü haline getirmişlerdir. Böylece, Osmanlı topraklarına sevk edilecek Avrupa ve Amerika menşeli silahlar uygun bir fırsat bulununcaya kadar bu merkezlerde bekletilmişlerdir. Ermeni komiteleri, ateşli silahların önemli bir kısmını Belçika’nın Liége şehrindeki Millî Silah Fabrikası (Fabrique Nationale d’Arms de Guerre)(FN)’ndan tedarik ediyorlardı26. Bu firma, Osmanlı ordusuna da revolver, top ve benzeri silah satıyordu27. Belçika’da, karabine/karabiner ve Tersener tüfekleri28 imal edildiği gibi; süvari kılıcı, kama29 gibi yakın harp silahları da üretiliyordu. Belçikalı silah imalatçıları, vaktiyle Avrupa ordularında görev yapmış yüksek rütbeli bazı subaylar vasıtasıyla Ermeni’lere düşük fiyatla silah ve mühimmat temin ediyorlardı. İsviçre’nin Cenevre şehrinde ikamet eden Osmanlı ve Rus tabiiyetinden bazı Ermeniler ise, Avrupa menşeli tanınmış silahları ucuza mâletmenin başka bir yolunu bulmuşlardı. Onlar, şehrin muhtelif yerlerinde kurdukları imalâthanelerde bu silahların taklitlerini yapıyorlardı. İngilizler, genellikle kaliteli ve fazla bakım istemeyen tüfekler imal etmişlerdir. Bunlardan bazıları Bren LMG ve Lee-Enfield’dır. Londra’da ve İngiltere’nin diğer şehirlerinde komiteler kuran Ermeni’lerin en büyük silah tedarikçisi, Büyük Britanya Hükümeti olacaktır30. Komiteciler, buradan yalnız silah almamış; Londra hükümetinin desteğiyle A.B.D.’nden İngiltere’ye silah ve mühimmat getirmiş ve Osmanlı topraklarına nakletmişlerdir. Doğrudan Londra Hükümeti’nin yardımıyla Winchester marka tüfek31 ve revolverler, Henry Martini32 marka silah ve cephanesini satın alan Ermeni ihtilalciler, Osmanlı askeri ve diğer güvenlik güçlerine karşı bu silah ve mühimmatla üstünlük sağlamaya çalışmışlardır. Doğu Anadolu’da Ermeni isyancılarının elinde askerî top dahi bulunduğu (21)Wanzel Silah Fabrikası/Steyrwerks, 1854’te Avusturya’da kuruldu. Fabrika, Avusturya ordusuna silah üretiyordu (Robert W. D. Ball, Mauser Military Rifles of The World (fourth édition. S. 188 vd.). Avusturya ordusu daha önce de Lorenz tüfekleri kullanmıştı. Lorenz’i üreten firma, Wanzel gibi özel imalatçı idi. (22)BOA, A.MKT.MHM, nr. 285/83, 19 C 1280/1 Aralık 1863; BEO, nr. 1167/87476, 11 Ra 1316/ 30 Temmuz 1898. (23)Krupp ve Kane-Şnayder Top fabrikaları arasındaki rekabetin düşmanlığa dönüştüğüne dair tahrirat: BOA, Y.MTV, nr. 300/50, 9 Ca 1325/20 Haziran 1907. Fransız Şnayder’in fabrikasına yapılan askerî siparişler ve bir Şnayder tüfeğinin eşantiyon olarak İstanbul’a gönderilmesi hakkında yazışmalar: BOA, HR.SFR (3), nr. 117/20, 25.11.1866. Osmanlı Sarayı, Kruzo Fabrikası sahibi Mösyö Şnayder’i 1907 yılında taltif etmiş (BOA, İ.TAL, nr. 422/1325 R-090 25 R 1325 /7 Haziran 1907) ve firmasına her türlü kolaylığı göstermiştir (BOA, İ.HR, nr. 434/1332 Ş-10, 22 Ş 1332/1 Kasım 1904). (24)BOA, Y.MTV, nr. 50/55, 19 L 1308/28 Mayıs 1891. (25)BOA, HR.MKT, nr. 224/20, 4 C 1274/20 Ocak 1858. (26)Ermeniler’in Belçika’dan silah satın almalarına dair gönderilen malumat: BOA, HR.SYS, nr. 2745/37, 17.11.1896. (27)Osmanlı askeri, 1884’de Belçika yapımı revolverlerin yerine İngiliz yapımı Winchester revolverlerini kullanmaya başladı (İkinci Fırka’da bulunan emir ve zabitlerin elindeki. Belçika işi revolverlerin Winchester revolverleriyle değiştirilmesine dair yazı: BOA, Y.PRK. BŞK, nr. 9/80, 28 Z 1302 /8 Eylül 1885). (28)BOA, Y.A.HUS, nr. 364/92, 14 Ş 1314/18 Ocak 1897, lef 1. (29)BOA, HR.SYS, nr. 2828/15. (30)XIX. yüzyılın sonlarında Londra’da 9, Cambridge’de 1, İskoçya’da 1, İrlanda’da 2, Galler bölgesinde iki Ermeni komitesi faaliyet gösteriyordu (BOA, Y.A.HUS, nr. 391/5). (31)Ermeni silah tacirleri, Berlin Anlaşması’ndan önceki dönemde de muhtelif Avrupa silah ve cephanesinin ticaretini yapıyorlardı. Meselâ Azaryan’ın, 1874’te 87,5 milyon Martini fişeği ile kurşun satın aldığına dair Winchester Fabrikası tarafından gönderilen iki telgrafname bunu belgelemektedir (BOA, HR.TO, 551/62, 9.5.1874). (32)Avrupa menşeli Martini tüfekleri, gerek Osmanlı vilayetleri, gerek İran ve Bulgaristan’daki Ermeni komitecilerinin kurduğu imalathanelerde taklit ediliyor, daha ucuza mal oluyorlardı. 1906’da Erzurum’da Ermeni evlerinde yapılan bir aramada birkaç taklit Martini tüfeği ile cephanesi bulunmuştu (BOA, A.MKT.MHM, nr. 644/9, Mikrofilm nr.: Erzurum 21968, 3 R 1324/27 Mayıs 1906, lef 6). 5 YENİ TÜRKİYE 60/2014 ülkenin Almanya sınırına yakın kuzey bölgesinde toplanmıştır. Bu dönemde, gerek Avusturya, gerek Macaristan’daki silah fabrikaları yüzlerce yıllık silah tasarımı ve imalat tecrübesine sahiptir ve Avusturya yerli silah sanayii özel teşebbüsün elindedir. Öteden beri kendi silah sanayisinin ürünlerini kullanan Avusturya ordusu, 1860’lı yılların sonunda yine yerli fabrikalarda imal edilen yeni silahlarla techiz edilmeye başlanır. Viyana Hükümeti, imparatorluk ordusunun terk ettiği Avusturya yapımı Waenzel/Wanzel21 Sistemi askerî tüfekleri düşük fiyatlarla ve el altından satışa çıkardığında, Ermeni komiteleri de talipler arasındadır. görülmüştür. Komiteciler, nerede ise âsâkir-i şâhâne ile silahlanma yarışına girmişlerdir. Serî atışlı Winchester tüfeklerinin Avrupa’da ilk defa Doksanüç Harbi’nde Osmanlı ordusu tarafından Plevne’de Ruslar’a karşı kullanıldığı33 hatırlanacak olursa, komitelerin kısa zamanda nasıl modern silahlara sahip oldukları kolayca anlaşılacaktır. YENİ TÜRKİYE 60/2014 6 Ermeni tedhişinin Avrupa’daki diğer silah tedarikçileri küçük Balkan hükümetleri idi. 1830’da kurulan Yunanistan, Girit Meselesi’nde olduğu gibi kısa sürede Osmanlı aleyhtarı isyan hareketlerini teşvik etmiştir. Ermeni komitelerine, Atina Hükümeti’nin bilgisi dâhilinde Gıra tüfekleri verilmiş34; komitecilerin Rumeli ve Anadolu şehirlerine silah sevkiyatına yardım edilmiştir35. Romanya Hükümeti komitecilere silah ve patlayıcı madde sağlamış ve yine sevkiyata aracı olmuştur36. Sırbistan ile Karadağ, Avrupa marka silahların taklitlerinin imalinde İsviçre’ye benzer bir rol üstlenmiş; Ermeni komitecileri, ellerinde Karadağ revolverleri ile dolaşmaya başlamışlardır. 1878’den 1908 yılına kadar muhtariyetle idare edilen Bulgaristan Prensliği de, 1880’lerden başlayarak Avrupa silahların taklidine imkân hazırlamıştır. Sofya Hükümeti, Bulgaristan Komiserliği’nin denetimine rağmen taklit ve orijinal Avrupa silahlarının İstanbul ve Anadolu’ya sevkinde önemli rol oynamıştır. Küçük Balkan Hükümetleri’nin Ermeni ihtilâlcilerle işbirliği, özellikle Rusya ve İngiltere’nin direktifleri doğrultusunda gerçekleşmiştir. Rusya’ya gelince, 7 Nisan 1914’de Tiflis’deki Hükümet Tiyatrosu’nda, “Ermeni Meselesi ve Almanlar “ başlıklı bir konferans veren Prof. B. D. Pletneff, isabetli bir yaklaşımla, 1878 yılından sonra ortaya çıkan Ermeni Meselesi’ne Rus Meselesi de denilebileceğini37, ifade etmişti. Bu benzetme, Osmanlı diplomasisinde Ermeni Meselesi’nin zuhuru ve gelişmesi bakımından son derece doğru idi. Prof. Pletneff, konuşmasının devamında, Büyük Petro’nun hedeflerini gerçekleştirmek için bugün büyük bir fırsat doğduğunu, bunun için Ermeni’lerin Rus’larla el ele vermeleri gerektiğini, Osmanlı Devleti’nin Giritliler gibi Anadolu’daki Ermeni’lere de mutlaka muhtariyet vermesi icabettiğini, sözlerine ekliyordu38. Pletneff ’in konuşması, Tifliski Listok gazetesinin 9 Nisan 1914 tarihli nüshasında, M.B. imzasıyla, Vilâyât-ı Şarkıyye Islahatı ve Ermeni Meselesi başlıklı makale muhtevasında yayınlandı39. Makalede, Prof. Pletneff ’in konuşmasından alınarak, Bâbıâli’nin Petersburg ve Berlin siyasetini tahliline yardım edecek bazı ayrıntılar da naklediliyordu. Buna göre Pletneff, konferansta, Alman ricalinden Rohrbach’ın söylediği “ Anadolu Ermenileri kıt’ai mezkûreyi iktisâden temellük etmek emelinde olan Alman’ları çekemezler. Bunlar Rusya ile Osmanlı Devleti arasında bir savaş çıktığında hemen Rusya’nın yanında yer alırlar. Bir kısmı ElCezire’ye, diğer kısmı Bağdat Şimendiferi Güzergâhı’na sevk ve tebdil edilmelidir”,diyerek, Alman milletinden olup, Ermeni muhibbi bir zât addedilen ve ilâhiyat tahsil etmiş bulunan Rohrbach’ı Rus ve Ermeniler nezdinde eleştiriyordu. Daha da ileri giden hatip, Rohrbach’lar ve Lepsius’lar Alman pâyitahtında bu maksadları temin etmek için Alman-Ermeni Cemiyeti ihdas ediyorlar, derken; son çeyrek asırda Ermeni komitelerinin silahlanmasında gerek Almanya, gerek Rusya’nın hangi maksatlara hizmet ettikleri de görülüyordu. Çarlık Rusyasını temsilen önce Petersburg, 1917 sonbaharından itibaren Bolşevikler, Osmanlı Devleti’nin tebea-i sâdıkası Ermeniler’i ihtilal fikriyle silahlı harekete hazırlamış, doğrudan doğruya silahlandırmışlardır. Petersburg, hemen Doksanüç Harbi ön(33)Geniş bilgi için, bkz.: Ali Fuat Örenc-Ali İhsan Gencer-Metin Ünver, Türk Amerikan Silah Ticareti Tarihi, İstanbul 2008. (34)BOA, Y.PRK.MYD, nr. 4/64, 29 Z 1302/9 Ekim 1885. (35)BOA, Y.PRK.ASK, 41/67, 6 Z 1304/26 Ağustos 1887. Almanya tüccar bandıralı Çinos adlı gemiye Anvers’den dinamit yüklenerek Pire’ye getirildiğine dair tahrirat: BOA, Y.PRK.ASK, nr. 62/82, 11 Z 1307/29 Temmuz 1890. (36)BOA, HR.SYS, nr. 2747/4, 25.4.1892. (37)Tiflis Başşehbenderi Münir Süreyya Bey’in Hariciye Nezareti’ne gönderdiği 9 Nisan 1914 tarihli yazı: BOA, HR.SYS, nr. 2776/76. Yaklaşık yirmi yıl sonra Revue Internationale dergisi sahibi Mösyö Waly’nin takma adla yazdığı “ Küçük Asya’da Çarlık: Ermeni Meselesi “ başlıklı makale (BOA, HR.SYS, 2874/3) ise, propaganda maksadıyla hazırlanması ve haklı olarak tenkidi dışında Rusya’nın Ermeni Meselesi’ne tarihî bakışını hatırlatmaktadır. (38)BOA, HR.SYS, nr. 2776/76. (39)Aynı yer. ABD Silah Sanayii ve Ermeniler XIX. yüzyılda önemli bir gelişme gösteren Amerikan silah sanayiiAvrupa merkezlerinde yardım arayan Ermeni komitelerinin silahlanmasında hususi bir yere sahiptir. Vaktiyle A.B.D.’ne göç eden Ermeni’lerin çoğu, genellikle New York, Worcester, Boston, Providence, Lynn ve Chicago’da ikamet etmiş; bir kısmı, Osmanlı aleyhtarı cemiyetler kurmuşlar43; bazıları Osmanlı Devleti’nin eski tebaası ve A.B.D.’nin yeni vatandaşları olan ihtilâlci Ermeniler, Avrupa’da yaşayan ve Rusya, İsviçre ya da başka devletlere tâbi diğer Ermenilerle birlikte hareket etmişlerdir. Washington Hükümeti’nin de desteğini alan bu cemiyetler, 1890’larda, Anadolu’ya modern silah ve mühimmat sevkine başlamışlardır. Dünyada ilk defa elle taşınabilir otomatik tüfek M1918 Browning44 ve ilk yarı otomatik tüfek M1Garond’ı imal eden A.B.D.’nin gelişmiş silah fabrikaları, Ermeni’lere büyük kolaylıklar gösterirler. Aynı yıllarda, Sultan II. Abdülhamid’in tüfeklere şahsî ilgisini bilen ve Osmanlı hanedanına cüz’i miktarda değerli av ve ziynet silahı satmaya çalışan, C[Cristopher]. M [Miner]. Spencer’ın sahibi olduğu New York’taki The Spencer Arsm Co.45, Amerikan silah firmaları arasında önemli bir yere sahiptir. Ermeni komitecilerinin elinde yakalanan silahlara bakılacak olursa, Osmanlı ordusundan yüklü sipariş almayı başaran Amerikan firmalarından Spring ve Browning de komitelere silah satan firmalar arasındadır. Komitelerin Tedarik Ettikleri Yabancı Silahların Evsafı Osmanlı mahalli idarecileri, 4 Mart 1908’de Van’da Kobans kilisesi ile evlerde yaptıkları aramalarda Ermeni’lerin elinde çok sayıda harp aleti ve mühimmat ele geçirdiler. Kilise ve şehirde bulunan memnu’ emtia’dan 208.776’sı fişek olup; bunların 100.930 adedi memlû/doldurulmuş, 107.856 adedi fabrika malı kapsüllü ve kapsülsüz kovan idi. Diğerlerine gelince, 58 Mauser, 35 sürmeli, bir Martini, bir Manlicher ve Beylik Mauser, 172 adet mekanizması dahil Mauser, 22 adet yine mekanizması dahil Sürmeli Manlicher dahil, toplam 290 tüfek; 2’si muhtelif nevilerde 17 adet 10 atışlı Mauser Revolveri, 10 adet muhtelif sistemde dürbün, bir torba kalpazan ede(40)Ermeni gönüllü birliklerinin teşkilatlanması ve silahlandırılmasında Rus’ların büyük payı bulunuyordu. 1 Kasım 1914’te Osmanlı ordusuna karşı başlattıkları harekâtta, Ruslar, bölgedeki Müslüman halkın elindeki silahları almış ve Ermeni’lere vermişlerdi (Süleyman Beyoğlu, “Fahreddin Paşa’nın Ermeni Meselesindeki Rolü “, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni Sorunu, Editörler: Yrd. Doç. Dr. Bülent Bakar-Prof. Dr. Necdet Öztürk- Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu, İstanbul 2007, s. 74. (41)Bu tâbir, 1890’larda İran’daki Ermeni komitelerinin silahlanmadan sorumlu üyeleri arasında kullanılıyordu. Mesela, silah ustası Panos, Tebriz’de bu tüfeklerden imal ediyor, komite vasıtasıyla Rusya’ya götürerek 10 Osmanlı Lirası’na satıyordu. Aynı tarihte, Taşnak Komitesi’nde bunlardan 700 adet tüfek olup; komitecilerin ifadesiyle, beşeriyyet-perver tüfenk Rusya Hükümeti tarafında askere dağıtılan tüfeklerden idi (Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi, II, Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi, haz. Necati Aktaş-Mustafa Oğuz, Mustafa Küçük, II (Ankara 1998), s. 259-260). (42)Rus tüfekleri, genellikle uzun süre kullanılmışlardır. Mesela, 1891 yılında Osmanlı Devleti’nde hizmete konulan Mosin Nagant, Irak’ta 1998’e kadar, yani 107 yıl kullanıldıktan sonra terkedilmiştir. (43)BOA, İ.HUS, nr. 1312 C/109. Ermeniler’in A.B.D.’ye göç etmeleri hakkında, bkz.: Nurdan Şafak, “ Osmanlı Devleti’nden ABD’ye Ermeni Göçü (1860-1914) “, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, sayı 131 (Ermeni Meselesi Özel Sayısı) (Nisan 2001), İstanbul 2001, s. 91-92. (44)John Moses Browning, tanınmış bir ateşli silah tasarımcısıdır. Marka, bu tasarımcının adını taşımaktadır. (45)BOA, Y.PRK.SRN, nr. 2/16. 7 YENİ TÜRKİYE 60/2014 cesinde ve sonraki yıllarda40, Osmanlı, Rus ve İran Ermenileri’ne Rus silah sanayiinin kâr-ı kadim, beşeriyet-perver41 adı verilen tüfekleri ile muhtelif tabanca ve mühimmat, sonraları top vermiştir42. Rus Hükümeti, Ermeni komitecilerine yalnız eski silahlarını değil, Rus ordusunun kullanmakta olduğu modern silahlardan da vermiştir. Dönemin İran Şahı ise Hoy, Selmas, Heftvan, Tebriz gibi şehir, kasaba ve köylerde Acem, Rus ve Bulgar ustalara silah imal ettirmiş; aynı zamanda, Avrupa ve Rus silahlarını İran sınırından geçirerek Van ve civar mahallere naklettirmiştir. Yine İran, Rus menşeli silahlardan başka, İngiltere ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Ermeni ihtilâlcilere dağıtılmak üzere Osmanlı memleketlerinden transit olarak İran’a gönderdikleri silahları teslim almış, komitecilere dağıtmıştır. van, 10 kilo dinamit, 60 adet muhtelif nevi tüfek mekanizması, 39 kilo barut bulunuyordu46. Van’da yakalanan silah ve mühimmattan bazıları, ihtilâlcilerin olaylar esnasında kullandığı ve adlî kayıtlara girmiş malzeme idi. Ermeni komiteciler, henüz hafızalardan silinmemiş olan Galata’daki Osmanlı Bankası Baskını’nda revolver ve kamaların yanı sıra dinamitle doldurulmuş’ ve demirden mâmul birçok humbara kullanmışlardı47. Kısaca, Van’da ele geçirilen silahların bir kısmı âşina, bazıları ise, henüz iyi tanınmıyordu.48 YENİ TÜRKİYE 60/2014 8 Bâbıâli ve Seraskerlik, Doksanüç Harbi’nden sonra ihtilâlcilerin Avrupa ve Amerika’dan ithal ettiği yabancı menşeli silah ve mühimmattan, özellikle eczâ-yı nâriye ve patlayıcı maddelerin terkibini; yeni sistem ateşli silahların da teknik özelliklerini araştırmaya başladı. Bazı mühimmatın terkip ve özellikleri hakkındaki balistik ayrıntı taşradan geliyordu. Arabgir Kaymakamlığı tarafından, 11 Kasım 1895’te, Mâmuretülaziz vilayeti aracılığıyla Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen bir telgrafnamede, Ermeniler’in kışla, hükümet konağı, mirî cephanelik ve büyük binaları havaya uçurmak amacıyla kullanacakları muhtelif sıkletlerde kapsüllü el humbaraları hakkında bilgi verilmektedir49. Bir dinamit humbara üzerinde yapılan incelemeden, bunun çivili dinamit tabir edilen, ufak, beyaz, içi doldurulmuş, kapalı, fincan biçiminde ve merkezinde uzun ince çivileri bulunan bir patlayıcı madde olduğu rapor edilmektedir50. 1895 yılında, Bâbıâli, bu defa Halep vilayetinde meydana gelen hadiseler sebebiyle, olayların çıktığı yerlerde halkın bütün silahlarının toplanmasını istemişti. Dâhiliye Nezareti’nin 17 ve 18 Kasım 1895 tarihli iki telgrafnamesi üzerine, Halep vilayeti, bu emri Ermeni’lerin de oturduğu liva ve kazalarda ilân etmişti. Ermeniler son bir-iki yılda buraya çok sayıda silah getirmişlerdi. Aramalarda, Ermeni’lerden 1.000 kadar çakmaklı ve eczalı kâr-ı kadim tüfek, tabanca, bıçak, hançer gibi âdi silahlar, birkaç adet revolver toplanabildi51. Bâbıâli, komitelerin İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinden silah getirterek Ermeni’lere dağıttığını biliyordu; buna rağmen yetkililer, Halep’te aradıkları asıl silahlara ulaşamamışlardı. Zira Ermeniler, böyle dönemlerde bölgedeki yabancı diplomat ve misyonerlerin yardımıyla ellerindeki âdi silahları hükümete verirken; Avrupa silahları saklıyorlardı. Bunu bilen Dahiliye Nezareti, Halep valiliğine, beyânlara itibar etmeyip, Ermenilerin elinde Henry-Martini tüfeklerinin bulunup bulunmadığının araştırılması52, talimatını vermişti. Yabancı Menşeli Silahların Sevk Güzergâhı Osmanlı vilayetlerine silah ithal eden komiteci ve şahıslar, çoğu zaman belirli güzergâhları kullandılar. Güzergâh seçimi gelişigüzel olmayıp, getirilecek yabancı silahların ihraç merkezleri, imalatçı fabrikaların kendi hükümetleri ile irtibatı ve bu hükümetlerle Bâbıâli’nin zamanla değişen siyasî ilişkilerine uygun bir seyir izledi. Komiteler, başta (46)Van vilayetinden 20 Şubat 1323/ 4 Mart 1908 tarihinde gelen şifrenin sureti: BOA, HR.SYS, 2799/3. (47)BOA, Y.PRK.HR. 22/22. Komiteler, A.B.D.’nden ithal ettikleri dinamiti daha sonra Avrupa merkezleri, Rumeli ve Anadolu’da kendi imalâthanelerinde üretmişlerdir. Ermeni hadiselerinde dinamit kullanılması büyük tepki görmüş; Müslüman Osmanlı tebaası kadar yabancılar tarafından da eleştirilmiştir. Geniş bilgi için, bkz: Güler Yarcı, “ Lyonel Bondy’nin “ Dinamit ve Diplomatlar “ Başlıklı Makalesi ve Hınçak Ermenileri “, Osmanlı’dan Günümüze Eşkiyalık ve Terör, Editör: Doç. Dr. Osman KÖSE, Mart 2009-Samsun, s. 179-192, yay.: Samsun İlkadım Belediyesi. (48)Zaman zaman Ermeni’lerden ele geçirilen ve hem Osmanlı ordusu, hem de halkın elinde bulunan bazı silah ve harp malzemesinin çeşitleri ve özellikleri şöyle idi: Gıra tüfek (kapaklı, kısa ve uzun, mükerrer ateşli olabiliyordu, Yunan Gırası olarak bilinenleri vardı); Martini nevi tüfek; çift kırma ve tek kırma nevinden çift tüfeği; Mısırkâri, İngilizkâri, bir gözlü tüfek; Karadağ Revolveri, Mısırkâri Martini, mütenevvi revolver; bıçak-kama-pala; mütenevvî tek av tüfeği; Beylik kasatura; şeşhâne tüfek; Bulgar Manlicheri; Winchester; kapaklı Yunan taklidi, Mısır taklidi, Rus taklidi; kırma çifte; kundaksız kırma çifte; Harbî; Bulgar sarısı; barut; kapsül; fabrika malı barut; fişek makinesi, tüfek memesi, bomba kapsülü, fitil, dinamit mevadd-ı infilakiyesi (BOA, DH.EUM.2.Şb., nr. 11/48). (49)BOA, HR.SYS, nr. 2790/41. (50)Dinamit humbaralar, Kanadalı Balckmen tarafından icat edilmiştir (BOA, Y.PRK.HR, 22/30, 26 Ra 1314/ 4 Eylül 1896). 1894 yılında, Avrupa’da anarşistlerin baston, çanta ve diğer bazı şekillerde dinamit humbaraları imal ettikleri öğrenilmiş, bunların Osmanlı memleketlerine ithali yasaklanmıştır (BOA, BEO, nr. 363/27183, 15 Ş 1311/21 Şubat 1894). Bâbıâli, 1896 yılında II. Abdülhamid’e de dinamit humbaralarının imal şekli hakkında bilgi sunmuştur (BOA, Y.PRK.HR, 22/30, 26 Ra 1314/ 4 Eylül 1896). (51)BOA, Y.A.RES, nr. 77/52. (52)Aynı yer. Halep valisinin 20 Teşrinisani 1311/ 2 Aralık 1895 tarihli tahriri: BOA, Y.A.RES, nr. 77/52. 1878-1922 yıllarına arasına rastlayan yaklaşık yarım asırda, Ermeni komiteleri, genellikle şu sevk yollarını tercih etmişlerdir: Avusturya, Almanya, İngiltere, Fransa ve Belçika’dan alınan harp silah ve mühimmatı, ya Almanya’da Bremen ve Hamburg Limanları veya Belçika’da Anvers Limanı’ndan yola çıkartılarak deniz vasıtalarıyla Doğu Akdeniz’e, buradan Adana vilayeti ile İskenderun, Mersin53 ve Antalya limanlarından Anadolu’ya; Süveydiye ve Lazkiye Limanları’ndan Halep ve Suriye taraflarına nakledilmiştir. İngiltere’den Fransa’ya gönderilen İngiliz ve Amerikan yapımı silahlar ile Fransız ve Belçika menşeli silah ve mühimmatın bir kısmı Marsilya Limanı’ndan Doğu Akdeniz’e geçirilmiş; İngiltere’den Yunanistan yolu ile yapılan İngiliz-Amerikan silah ve cephanesinin sevkiyatında, genellikle Pire limanı kullanılmış; bu sevkiyatta Atina’daki Hınçak Komitesi üyeleri önemli rol üstlenmişlerdir. Yurt dışından getirilen Ermeni silahlarının Batı Anadolu’daki en mühim sevkiyat limanı, İzmir’dir. Bu liman, hemen bütün yabancı silah ve mühimmatın toplama ve dağıtım noktalarından birisidir. Mesela 1905 yılında, Rus gemilerinin devamlı surette uğradığı İzmir Limanı’nda, Rusya’ya petrol gazı sevk eden Burjon ve Scani adlı yüksek tonajlı iki gemi, manifestolarında beyan etmemekle beraber Ermenilere silah taşıyorlardı. Bunlardan 867 tonilâtoluk Burjon vapuru İskenderiye üzerinden İzmir’e, 832 tonilâtoluk Scani de düzenli olarak İstanbul, İzmir ve Selanik’e sefer yapmakta idi. Burjon’da gerçekleşen bir aramada humbara, tüfek, maden yağı fıçıları içinde revolverler, portakal kabukları arasında da hançerler ortaya çıkarılmıştı54. Silah sevkiyatının tartışmasız en önemli duraklarından biri, Kıbrıs idi. Doğu Akdeniz’de yer alan ve Anadolu’nun güney sahillerine bakan Kıbrıs Adası, 1878’de İngiltere’nin kontrolüne geçmişti. Ermeni firariler, İngiliz’lerin yardımıyla, 1880’lerden başlayarak sahil güvenliği bir hayli zayıf olan Kıbrıs Adası’na yerleştiler. Ada, 1900’lü yılların başında Doğu Akdeniz’deki yabancı menşeli Ermeni silahlarının ana depolarından biri oldu55. Firari Ermeniler ve komite ileri gelenleri, İskenderun ve Mersin dahil Anadolu’nun Ada’ya yakın sahillerinden kayıklarla Kıbrıs’ın Karpas nahiyesine, Tuzla iskelesine, oradan Lefkoşa civarına geçiyorlardı. Magosa Limanı da Ermenilerin uğrak yerlerinden olup, buradan Anadolu’ya silah sevk etmek kolaydı56. Başka bir ifadeyle, Yunanistan’ın (53)BOA, BEO, nr. 2244/168242, 14 L 1321/3 Ocak 1904. (54)BOA, HR.TO, nr.359/56, Orijinal nr.: TS. 105, Mikrofilm nr: Şehbender 305.6.10.1905. (55)Dahiliye Nezareti’nden 7 Eylül 1321/20 Eylül 1905 tarihli Sadaret tezkiresine cevaben gönderilen 24 Aralık 1905 tarihli tezkire: BOA, A.MKT.MHM, nr. 615/3, Mikrofilm nr.: Mütenevvia/21504, 1 Ş 1323/1 Ekim 1905. Yapılan istihbarata göre, komiteciler İskenderun ve Mersin Limanları ile Anadolu’nun Ada’ya yakın diğer sahillerinden kayıklarla Kıbrıs’ın Karpas nahiyesine, oradan posta vapurlarıyla Tuzla İskelesi’ne çıkıyor; bazıları civar köylere ve Lefkoşe civarındaki manastıra; bazıları da Kıbrıs üzerinden yabancı memleketlere gidiyorlardı (Aynı yer, lef 4). (56)Temmuz 1914’te, Lord Curzon Kıbrıs’ın bölgedeki İngiliz varlığı bakımından önemini belirtirken, şöyle diyordu: “ Kıbrıs, Port Said’ten 200, Suriye kıyılarından 65, İskenderun’dan 100, Mersin Limanı’ndan 80 ve Anadolu kıyısndaki Antalya’dan 150 mil uzaklıkta bulunmaktadır. Böylece Kıbrıs, gelecek yıllarda Doğu Akdeniz ve Ortadoğu egemenliği bakımından anahtar durumundadır “ (Ulvi Keser, Kıbrıs 1914-1923 Fransız Ermeni Kampları, İngiliz Esir Kampları ve Atatürkçü Kıbrıs Türkü, İstanbul, s. 33). 9 YENİ TÜRKİYE 60/2014 İstanbul olmak üzere Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları merkezlere, kademeli surette sevkiyat yaptılar. Sevkiyat plânlarında iki hususa önem verdiler. Öncelikle yurt dışından gelen silahların Osmanlı sınırlarından kolayca geçirilebileceği güvenliği zayıf liman, kasaba ve köylerin civarı tercih edildi. Ermeni ihtilâlciler, ikinci olarak, devletin resmî gümrük kapılarını kullandılar. Bunu yaparken, bir taraftan yabancı diplomat, misyoner ve şahıslar ile yabancıların hizmetinde çalışan bazı Osmanlı Ermenilerinden yardım aldılar; diğer taraftan, rüsumat idarelerinde görevli mahallî memurlar ve emniyet kuvvetlerinden bazılarını cebren ya da rüşvet vererek ikna suretiyle, çoğu defa amaçlarına ulaştılar. Sevkiyat için seçilen mahaller, silahların yurt içinde depolanması ve komiteler tarafından plânlanmış bir hadisenin başlamasından hemen önce, isyancılara silah ve cephane dağıtmaya elverişli mahallerdi. Komiteler, Bâbıâli ve Saray’ın sevkiyatı haber aldığından emin olduklarında, silah ve cephaneyi bir süre için ya Avrupa’daki ihracat merkezlerinde tutmakta; âcilen ihtiyaçları varsa, muvakkaten güzergâh değiştirmekte idiler. Pire şehri57 gibi, Kıbrıs Adası’nın şehir ve kasabaları da Ermeni komitecilerinin ileri karakolu olmuştu. Birinci Dünya Savaşı devam ederken, Kasım 1916’da, Ada’daki küçük bir Ermeni firari topluluğundan Doğu Lejyonu [ Légion d’Orient ] adı altında bir askerî birlik kuran Paris Hükümeti de58, Ada’daki ihtilâlcilerin Fransız silahlarıyla teçhizine büyük katkıda bulundu. Lejyon’u kurmakla görevli Albay Louis Romieu, Kıbrıs’a 600 tüfek getirtmişti59. YENİ TÜRKİYE 60/2014 10 Avrupa ve Amerikan silahlarının Osmanlı topraklarına sevkinde, şüphesiz son derece önemli başka bir güzergâh, Kuzey Afrika bölgesidir. Gerek Port Said, gerek Mısır’ın İskenderiye Limanı’na getirilen Ermeni silah ve mühimmatı60, buradan Habeşistan’a nakledilir, Fransa’nın kontrolündeki Cibuti Limanı vasıtasıyla Asya kıtasına geçirilirdi61. Asya tarafında, Arap Yarımadası’nın en güneyinde kalan Yemen sahiline deniz yoluyla ulaştırılan silahlar, buradan kuzeye doğru yol alırlar; Basra Körfezi’ne gelen silah denkleri ya Irak üzerinden Doğu Anadolu’ya veya İran yoluyla Kafkasya’ya geçirilir; ihtiyaca göre, bir kısmı İran’da bırakılırdı. İran, Kıbrıs’ta olduğu gibi, Ermeni komitelerinin satın veya hibe suretiyle ele geçirdikleri yabancı menşeli silahların Anadolu’ya intikal etmeden önce depolandığı stratejik merkezlerden bir diğeri idi. Batı’da, Avrupa ve Amerika’dan; kuzeyde, Çarlık Rusyasının merkezi Petrograd/Petersburg şehri ile Kırım Yarımadası62 ve Rusya’nın başka bölgelerinden sevk edilen silahlar, genellikle Batum, Tiflis, Revan, Tebriz, Tahran, Heftvan, Hoy ve Selmâs’a getirilirlerdi. 1828’de Türkmençay Anlaşması ile Kafkasya’yı hâkimiyetine alan Rusya, Nahcıvan ve Revan’ı tamamen kontrolü altında bulunduruyordu63. Bu bölgedeki diğer şehir ve kasabalar genellikle İran sınırları içinde kalsalar dahi, Petersburg Hükümeti’nin, gerek bölgedeki Ermeniler, gerek İran Hükümeti üzerindeki nüfuzu sebebiyle yine Rus Çarlığı tarafından kontrol ediliyordu. Avrupa, A.B.D. ve Rusya menşeli silahların taklitlerinin de imal edildiği İran’ın Hoy, Selmâs, Tebriz, Heftvan gibi şehir, kasaba, hatta bazı köyleri, Ermeni komitelerinin Anadolu’ya silah sevkiyatındaki mahreçleri olarak öne çıkıyorlardı. Adı geçen merkezlerden başlayan sevkiyat, Doğu Anadolu’da Van, Erzurum, Bitlis, Siirt taraflarına yöneliyordu. Rusya veya diğer Avrupa devletlerinden İran’a yapılan silah ve cephane sevkiyatının önemli bir kolu ise, Karadeniz’de Trabzon Limanı üzerinden Erzurum’a ulaşıyordu. Bu güzergâh, Rus ve İngiliz silahlarının yoğun surette nakline sahne oluyordu. Kırım veya Batum üzerinden gelen yabancı silahlar Trabzon, Giresun, Ordu, Sinop ve Samsun Limanları’na geçiriliyor; sonraki adımlarda Ankara, Yozgat, Tokat, Amasya, Konya, Kayseri64, Sivas65 taraflarına naklediliyordu66. Konya ve civarı nakliyata daha da açıktı; burası, Akdeniz sahilinde bulunan ve uzun zaman Konya vilayetine bağlı kalan Antalya’nın liman tarafından da silah sevkine maruz kalıyordu. Balkan Yarımadası’na Bulgaristan ve Romanya sahillerinden gelen Avrupa silah ve mühimmatı adı geçen Karadeniz Limanları’na yönlendirildiği gibi; Batı Karadeniz’de İzmit ve Adapazarı taraflarına, genellikle Adapazarı’nın Karasu sahillerine çıkartılıyordu. Romanya’da Rusçuk Limanı, Bulgaris(57)BOA, Y.A.HUS, nr. 295/85, 27 L 1311/1 Mayıs 1894). (58)Ada’da, Monarga’daki Lejyoner kampında bir ara 54 Ermeni bulunuyordu (Keser, a.g.e., s. 41 vd.; Mustafa Serdar Palabıyık, “ Fransız Arşiv Belgeleri Işığında Fransız Doğu Lejyonu’nun Kuruluşu ve Faaliyetleri (Kasım 1916-Mayıs 1917) “, Ermeni Araştırmaları, sayı 23-24 (Ankara-Nisan 2006), s. 207 vd.) (59)Gös. yer. (60)İskenderiye Ermeni komiteleri adına ayrı bir önemi haizdir. İsviçre’de kurulan Hınçak Partisi, Nazarbekyan ve arkadaşları arasındaki görüş ayrılıkları sebebiyle ikiye ayrıldığında, bir gurup, 1898’de İskenderiye’de Yeni Hınçak Partisi’ni kurmuş; sonraları Londra ve Avrupa’daki bazı merkezlerde teşkilâtlanmaya devam etmişlerdir (BOA, HR. SYS, nr. 2745/2, 15.1.1898). (61)BOA, A.MKT.MHM, nr. 544/16, Mikrofilm nr.: Müteferrika 14230, 18 Z 1315/10 Mayıs 1898. (62)BOA, ZB, nr. 597/44, 17 T 1323/ 30 Kasım 1907. (63)Türkmençay Anlaşması 10 Şubat 1828’de imzalanmış; daha önce Gülistan Anlaşması ile Rusya’ya karşı kuzey hanlıklarını kaybeden İran, bu defa Erivan ve Nahçıvan Hanlıkları’nı kaybetmiştir (Hatem Cabbarlı, “ Geçmişten Günümüze Ermenistan’da Azerbaycan Türkleri “, Ermeni Araştırmaları, sayı 4 (Ankara- Aralık 2001-Ocak-Şubat 2002), s. 126 vd.). (64)BOA, DH.EUM.2.Şb, nr. 6/1. (65)Ermeniler’in Sivas’ta çok sayıda silah, erzak ve mühimmat depoladıkları hakkında 3 Haziran 1916 tarihli şifre yazı: BOA, DH.ŞFR, nr. 64/194. (66)BOA, A.MKT.MHM, nr. 656/2, Mikrofilm nr: Kastamonu 6433, 18 R 1313/8 Ekim 1895. Şimendiferlerle taşınan Avrupa silahlarının yolculuğu, bazen Anadolu Demiryolu Şirketi vasıtasıyla doğu ve güney istikametinde devam ediyordu. Alman’lara verilen imtiyazla işletilen ve İstanbul’da Haydarpaşa İstasyonu’ndan başlayarak Eskişehir, Konya arazisini doğu-batı yönünde geçip OrtaDoğu’ya dönen demir raylar üzerindeki bu güvenli sevkiyat, Alman ve Avusturya-Macaristan silah sanayiikadar Alman bankalarının finanse ettiği Belçika silahlarının akışında da Berlin, Viyana ve Brüksel’e önemli bir rekabet üstünlüğü sağlıyordu. Bâbıâli’nin aldığı önlemlere gelince, Osmanlı güvenlik güçleri, yakaladıkları silah ve mühimmatı talimatlar doğrultusunda ilgili makamlara teslim ediyorlardı71. Bunlar, malzemenin özelliklerine uygun olarak askeri depolara72 veya barut, güherçile gibi maddeler askeri mühimmat fabrikalarına gönderiliyordu73 Batılı Devletler Arasında Rekabet: Avrupa Ordularının Modernleşme Sürecinde Ermeni Komitelerinin Silah ve Finansman Arayışı Ermenilerin Silahlanmasında Almanya ve Belçika’nın Rolü Brüksel’deki Osmanlı sefiri, Hariciye Nezareti’ne gönderdiği 11 Ekim 1893 tarihli bir telgrafnamesinde74, silah dolu bir sandığın 12 Ekim’de, Marsilya’dan Anadolu’ya sevk edileceğini bildiriyordu. Aynı sefaret, bu sevkiyatı Paris’teki Osmanlı Sefareti’ne de haber vermişti. Sandık, Ermeni tâcirlerden Serkiz Terziyan’ın Liége’de iki partide satın aldığı silah ve mühimmatla dolu idi. Burada Remington usulünde75 180 adet karabine ile 130.000 adet hartuc/kartuş, 500 süvari kılıcı, istihkâmlarda kullanılmak üzere 12 adet uzun tüfek ve 7/9 ve 12 cm. çapında 100 kadar revolver ile birçok eski silah bulunuyordu76. Brüksel Sefiri Karatodori Paşa’dan Hariciye Nazırı Said Paşa’ya gelen 10 Ekim1893 tarihli hususi bir yazıda da aynı havadise işaret ediliyordu. İstihbarata göre, Terziyan yeni bazı silahlar almıştı. Genç Ermeni tâciri iki defa Berlin ve Hamburg’a gitmek için Liége’de ortadan kaybolmuş; daha sonra, Paris’e gitmek üzere Belçika’yı terk ettiği öğrenilmişti77. Bâbıâli, Sefaret’ten, bahis konusu silahların isimlerinin, satıcısının, fabrika ve sisteminin öğrenilerek bildirilmesini istedi. Ertesi gün, Said Paşa’dan Rüstem Paşa’ya yazılan 11 Ekim 1893 tarihli yazıda Terziyan’ın Liége’deki silah aldığı bir defa daha teyid ediliyordu78. Bunun üzerine Bâbıâli, silahlarını Marsilya’dan sevk edemeyen Terziyan’ın, İngiltere’ye gitmişse Londra’ya (67)Sofya ve Sırbistan yoluyla Selanik, oradan da İzmir’e bomba nakleden Ermeni Karabet Hartek adlı şahsın Varna’dan Filibe’ye gittiğine dair tahrirat: BOA, A.MTZ(04), nr. 145/72, 20 C 1324/11 Ağustos 1916. (68)Ermeniler’in Bulgaristan’dan trenle İstanbul’a bomba, kundak ve saire nakletmelerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına dair yazı: BOA, A.MKT.MHM, nr. 633/1, 5 Ca 1315/1 Kasım 1897. (69)Edirne valisi Âdil [ Bey]’in Ermeniler hakkında hazırladığı rapor: BOA, DH.EUM, 2. Şb, nr. 7/21. (70)Polis Müidiriyeti’nin 6 Mayıs 1331/ 19 Mayıs 1915 tarihli tahriri : BOA, DH.EUM.2.Şb. 7/16. (71)Kudüs ve Kayseri’de müsadere edilen silahlar, Dördüncü Kolordu Komutanlığı’nın isteğiyle Menzil Müfettişliği’ne teslim edilmiş, patlayıcı maddeler güherçile fabrikasına gönderilmiştir (Gös. yer).. (72)Ermeniler’in elindeki silahların toplatılmasına dair Encümen-i Mahsâs-ı Vükelâ mazbatası sureti ve padişahın irade-i seniyesi: BOA, İ.DH, nr. 1328, 1313 Ca/71, 28 Ca 1313/16 Kasım 1895 . (73)BOA, DH.EUM. 2.Şb. 7/16. (74)BOA, HR.SYS, nr. 2761/41. (75)1793-1861 yılları arasında yaşayan A.B.D.’li bir silah tasarımcısının kurduğu Remington Arms Company, 1816 yılında faaliyete geçmiş, özellikle tabanca imal etmiştir. (76)BOA, HR.SYS, 2828/15. (77)29 Eylül 1893’te Hariciye Nezareti’nden Karatodori Paşa’ya gönderilen telgrafname: BOA, HR.SYS, 2761/38. (78)BOA, HR.SYS, 2761/41. 11 YENİ TÜRKİYE 60/2014 tan’da Varna Limanı67 silah sevkiyatında en çok tercih edilen duraklar arasında idi. Bulgaristan’ın Sofya, Varna ve Filibe şehirlerinde Ermeni’lerin silah ve patlayıcı madde imalathaneleri olup; burada yapılan silah ve mühimmat, Bulgar Hükümeti’nin yardımıyla ve bazen Rumeli Demiryolları68 vasıtasıyla Edirne üzerinden İstanbul’a getiriliyordu. Pâyitahta ulaşan silahlar69, ya burada gizleniyor70 veya Anadolu’ya gönderiliyordu. Kumkapı’ya kadar deniz yoluyla sevk edilen silahlar ise, sahile çıkartılarak İstanbul içlerine dağıtılabiliyordu. ulaşıp-ulaşmadığını, aldığı silahları ne yapacağının araştırılması talimatını verdi Şu gerçekti ki, 1890’lı yılların hemen başında, Bâbıâli, Ermeni komitelerinin nasıl silahlandığını ve Avrupa silah sanayiinin bu süreçteki gerçek rolünü henüz yeteri kadar bilmiyordu. Silahlı Ermeni komitelerinin en fazla görüldükleri Avrupa merkezi Brüksel’dir, denilebilir. 18 Ekim 1896’da Avrupa gazetelerinden biri, Ermeni’lerin yaşadığı Osmanlı vilayetleri için Belçika’dan bir hayli silah satın alındığını yazıyordu. Rivayete göre, o tarihe kadar Ermeniler, Osmanlı vilayetlerine Anvers yoluyla 100.000 tüfek ve 80 mitralyöz göndermişlerdi. Paris’te yayınlanan Le Soir gazetesi de, 18 Ekim 1896 tarihli nüshasında, aynı günlerde bir Ermeni komisyoncunun Brüksel’den doğuya göndermek üzere birkaç yüz bin Waenzl/Wanzel tüfegi satın aldığını yazmıştı79. YENİ TÜRKİYE 60/2014 12 Avrupa’daki Ermeni silahlanmasının ayrıntıları birkaç yıl sonra gittikçe netleşiyordu. Mesela, Ocak 1896’da Bâbıâli, Almanya ordusunun emekli subaylarından Fischbacher’in, Belçika ordusuna ait eski silahların bir kısmının Ermeni komitelerine satılarak Osmanlı memleketlerine ithali hususunda Belçika Harbiye Nezareti ile anlaştığını öğrendi. Bu vasıtayla Ermeniler, Belçika’dan ikinci el 5.000 adet Karabine tüfeği ve 6.000 adet Tersener usulü tüfek almışlardı80. Brüksel’deki Osmanlı Sefareti’nden gizli kaydıyla Hariciye Nezareti’ne gönderilen hususi bir yazıda81, Fischbacher’in hüviyeti hakkında bazı yeni bilgiler gelmişti. Fischbacher, Almanya’nın Bavyera ahalisinden olup; tüfeklere gelince, Belçika Hükümeti bunların araştırılmasından rahatsız olmuş, Harbiye eski nazırının tüfeklerin satışını yasakladığı anlaşılmıştı. Nihayet Bâbıâli, Museviler’in idaresi altında bulunan ve duruma göre bu işlere müdahil olan Karlsruhe’deki Banques Strauss ile Hamburg’daki Mario Cresta Bankası’nın hareket ve işlemlerinin dikkatli ve gizli bir şekilde izlenmesini istemiş; gelişmeler, 26 Kasım 1896’da Sadrazam, tarafından padişaha da arz edilmişti82. Bâbıâli, Belçika Harbiye Nezareti’nin Ermeni’lere silah satışını kesinlikle önlemek istiyordu. Bu maksatla, önce Berlin’deki Osmanlı sefarete talimat verilerek bir araştırma yapmaları istendi. II. Abdülhamid’e sunulan 17 Ocak 1897 tarihli bir Sadaret tezkeresi, Almanya’daki silah ticareti hakkında önemli bilgiler ihtiva ediyordu. Öyle ki, Almanya’da silah ticareti tamamen serbest ve meşru idi. Osmanlı sefiri, şüpheli satışların izini keşfetmenin çok zor olduğunu bildiriyordu. Yapılacak en doğru iş, tedbirli olmak ve bankaları izlemekti.83. Aslında Berlin sefiri, Aralık 1896’da, bölgede alınacak önlemler hususunda Hamburg Başşehbenderliği ile kayda değer bir görüş alış-verişinde bulunmuştu84. Başşehbender’e göre, Belçika’nın sattığı silahlar deniz yoluyla gönderilirse, limanların bulunduğu arazi sınırlı olduğundan buraları kontrol altında tutmak kolaydı. Başlatılacak bir silah sevkiyatının yollarını keşfetmek için en etkili çare, Brêm85 ve Hamburg limanlarını, özellikle Şark limanlarına gelip-giden gemilerin hareket noktası olan Hamburg Limanı’nı etkin surette gözetim altında tutmaktı. Ayrıca Kızıldeniz limanlarına yapılacak silah sevkiyatı hakkında da önceden istihbarat yapmaya gayret göstermek gerekiyordu. Hatta bu maksatla, Bremen ve Hamburg’daki Osmanlı Şehbenderlikleri gizlice uyarılmışlardı. Berlin Anlaşması’ndan sonra, 1880’lerden başlayarak Osmanlı Devleti’nin, Düvel-i Muazzama arasında belki de en fazla güvendiği, yeni imtiyazlar tanıdığı, dost ve samimi bulduğu Almanya, Ermeni’leri gerçekten silahlandırıyor olabilir miydi? (79)Hariciye Nezareti’ne gönderilen 22 Ekim 1896 tarihli Raguza Başşehbenderliği tahrirat tercümesi: BOA, HR.TO, nr. 354/20, Orijinal nr.: 451, Mikrofilm nr. : Şehbender 371, 9.10.1322/ 22 Ekim1896. (80)BOA, HR.SYS, nr. 2734/32, 26.11.1896/26 Kanunusani 1311/7 Şubat 1896: BOA, Y.A.HUS, nr. 364/92, 14 Ş 1314/18 Ocak 1897, lef 1, 3 (24 Kanunuevvel 1311/5 Ocak 1896 tarihi itibariyle Berlin Sefareti’nden Hariciye Nezareti’ne gelen 408 numaralı gizli yazının tercümesi). (81)Hariciye Nezareti’nden Sadaret makamına gönderilen 11 Ş 1314/15 Ocak 1897 tarihli tezkire: BOA, Y.A.HUS, nr. 364/92, 14 Ş 1314/18 Ocak 1897, lef 2. (82)Aynı yer. (83)BOA, Y.A.HUS, nr. 364/92, 14 Ş 1314/18 Ocak 1897, lef 1. (84)Gös. yer. (85)Almanya’nın Hamburg şehrine birkaç saat mesafedeki Bremen’e Fransızlar tarafından verilen addır Bâbıâli için asıl düşündürücü olan Belçika ve Almanya’nın gizli işbirliğidir88. Osmanlı Ermeni’lerine, Almanlar vasıtasıyla, ancak, Alman silahları yerine niçin Belçika silahları gönderilmektedir? Kısa süre sonra Viyana Hükümeti de Brüksel ve Berlin Hükümetleri’ne katılacak, Trieste’den yüklenen Avusturya yapımı eski silahlar Liége ve Hamburg’a doğru yola çıkacak, oradan Afrika ve Doğu Akdeniz limanlarına gönderilmeyi bekleyeceklerdir. Avrupa silah sanayiinin attığı adımlar, kıta Avrupa’sında değişen siyasî dengeler ve silah fabrikalarının dayanışması; tamamen kâr paylaşımıyla ilgili idi. Ermeni’lere silah satışında, Belçika harp sanayii mamullerini pazarlarken; Almanya, finansman ve güvenilir Alman subaylarının kefaletiyle teknik güvence veriyor; böylece Berlin hükümeti, dost Osmanlı Devleti’ne karşı kendi silahlarını kullandırmamış görünüyordu. Fakat, şurası gerçekti ki, XIX. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ve A.B.D. silah sanayiinin öncüleri, Osmanlı Ermeni’lerine silah satışında olduğu gibi, milletler arası gizli ortaklıklarla sermaye, tasarım, imalat ve satışta birlikte hareket ediyor, birlikte kan döküyor, birlikte kazanıyorlardı. Osmanlı Ermenilerine Silah Tedarikinde İngiltere’nin Rolü Berlin Anlaşması’nı müteakip Osmanlı Ermenilerini en fazla destekleyen devletlerden biri, İngiltere oldu. 1878’den Avrupa’da kurulan Osmanlı aleyhtarı teşkilâtlardan Londra Ermeni Komitesi’nde, James Bryce gibi İngiliz devlet adamları da kurucu ve üye sıfatıyla yer aldılar89. Temmuz 1890’da, İngiltere’nin, Londra Ermeni Komitesi’ni Rusya’yı Asya’da sıkıştırmak ve Osmanlı Devleti’ni İngiltere’nin emellerine itaat ettirmek için bir vasıta olarak kullandığı90 ileri sürüldü. Bu görüş, kesinlikle doğru olup; ancak, şunu da göz ardı etmemek gerekiyordu: Ermeni komitelerinin silahlanmasında Büyük Britanya Hükümeti’nin aktif rolü, iktidar partilerinin değişmesine bağlı olarak yoğunlaşıyor ya da yavaşlıyordu91. Me(86)BOA, DH.TMIK.M, nr. 17/78, orijinal kayıt nr. 1764, 29 R 1314/7 Ekim 1896. (87)Aynı yer. (88)İki devletin silah sanayicileri daha önce de işbirliği yapmış; Berlin’deki Ludwig Loewe&Co., Birinci Dünya Savaşı’nda Liége’le birlikte Belçika ordusu için Mauser tüfekleri imal etmiştir (Ball, a.g.e., 25). (89)BOA, Y.A.HUS, nr. 330/76. Aslında tarihçi olan Mösyö Bryce, daha önce Anadolu’ya gelmiş, Osmanlı Ermenileri hakkında özel bilgi ve birikime sahip olmuştur (BOA, HR.SYS, 2851/26) . (90)BOA, Y.PRK.TKM, nr. 18/19, 25 Za 1307/13 Temmuz 1890. (91)1880 yılında İngiltere’de Gladstone başkanlığında kurulan liberal hükümet, aynı yıl 4 Mayıs’ta Berlin, Viyana, Roma ve Petersburg’daki elçilerine, bulundukları ülke hükümetlerine başvurarak, Berlin Anlaşması hükümlerinin uygulatılması için Bâbıâli’yi uyarmaları ve birlikte hareket etmelerinin teklif olunmasını istemiş; Bâbıâli’yi baskı altında tutmak için de 28 Mayıs 1880 tarihinde Goschen’i Fevkalâde elçi sıfatıyla İstanbul’a tayin etmiştir (Karaca, a.g.e., s. 41-42). 1885’te Liberallerin yerine iktidar olan Lord Salisbury Hükümeti’nin yönetimi kısa sürdü. Ertesi yıl yeniden iktidara gelen Gladstone’un ilk işi, Ermeni Islahatı Meselesi’ne eğilmek oldu (Karaca, a.g.e., s. 43). Gladstone ve sonraki İngiliz hükümet başkanları, Osmanlı Devleti’nin tasfiyesine kadar Ermeni’lere silah temini ve benzeri konularda yardım ettiler. 13 YENİ TÜRKİYE 60/2014 Avrupa’daki Osmanlı diplomat ve muhbirleri, raporlarında, Alman silah fabrikalarından Ermeni’lere herhangi bir silah satışından bahsetmeseler de komitelerin diğer ülkelerden silah alımlarında Almanya’nın adı sürekli zikrediliyordu. Liége Şehbenderliği, 1896 Ekimi’nde, Rusya’dan hareket eden iki şahsın silah satın almak amacıyla Almanya üzerinden Belçika’ya gideceklerini bildirmişti86. Şehbenderlik raporunda bahsi geçenlerden biri, Renmar ahalisinden Ermeni asıllı Farem Denoga; diğeri, Rum asıllı Atinalı Melkan Gabrilen idi. Petersburg’dan Berlin yolu ile seyahat ederek 30 Eylül 1896 akşamı Liége’e gelen bu şahıslar, İngiltere tarafından verilen parayla silah alacak ve Paris’teki komite nezdinde gideceklerdi. Ayrıca Şehbenderlik, adı geçenlerin Habeş Kralı’nın Afrika’ya silah ithal etmek için başvurduğu vasıtaları kullanacakları yolunda görüş beyan ediyor; bunların, alacakları silah ve harp aletlerini nereye götüreceklerini öğrenerek; hükümete bildirecekleri87 kaydını ihmal etmiyordu. Anlaşıldığı kadarıyla, Belçika silah fabrikaları, yalnız Ermeni’lere değil, Afrika ve Asya ülkelerine gayrimeşru vasıtalarla silah satıyor, bu faaliyetini Brüksel Hükümeti’nin bilgisi dâhilinde gerçekleştiriyordu. Berlin Hükümeti’nin yakından izlediği alış-verişe bazı Almanlar aracılık ediyor; finansman meselesi, Musevi asıllı Alman bankerlere bırakılıyordu. sela, Londra Komitesi’ne bir süre başkanlık edip, Osmanlı aleyhtarı Mavi Kitap’ın92 hazırlanmasında da rol oynayan James Bryce’ın etkili olduğu dönemlerde, komite yardımları en üst düzeye çıkmıştı. YENİ TÜRKİYE 60/2014 14 Ermeni komiteleri, 1890’ların başında bilhassa Winchester tüfekleri ile ilgilendiler. İngiliz silahlarını Bombay/Hindistan üzerinden Kafkasya’ya, oradan Anadolu’ya ithal etmeyi plânlayan komiteciler; 1891 yılında biri Kafkasya, diğeri Karadeniz’den iki kişiyi bunun için görevlendirdiler. Kafkasya’daki Aleksandropol [Gence] şehri Ermeni’lerinden Artavul Ohancanyan ile Trabzon bölgesinden, müstear adı İrvan Menhaylof olan başka bir komiteci, Avrupa hükümet merkezlerindeki temaslarının ardından Londra’ya gideceklerdi. Adı geçenler önce Berlin’e geldiler; Osmanlı idarecileri hakkında Alman Hükümeti’ne bazı şikâyetlerde bulundular. Anlayışla karşılanan komiteciler, bir ihtilâl çıkardıkları takdirde Berlin Anlaşması’na uygun olarak kendilerine yardım edileceği hususunda sağlam vaatler aldıktan sonra İngiltere’ye geçtiler; burada iken, Londra Hükümeti’nin talimatıyla, Osmanlı askerî kuvvetlerinin zayıfladığını gördükleri bir zamanda isyana hazır olmak üzere 10.000’i İngiltere, 4.000’i Avusturya’dan, toplam 14.000 tüfek satın aldılar. Komiteciler bu silahları, önceden plânlandığı gibi, Hindistan’ın Bombay şehrinden Irak taraflarına geçirip, Basra Körfezi üzerinden İran yoluyla sözde Ermenistan’a ithal edeceklerdi. 2 Ekim 1891’de Yıldız Sarayı’na sunulan bir jurnalde, Artavul Ohancanyan’ın Viyana’dan Trieste’ye gittiği bildirildi93. Günümüzde İtalya sınırları içinde kalan Trieste, o tarihte Viyana’ya bağlı olup; Avusturya-Macaristan İmparatorluğu askerî silah depolarından bazıları burada bulunuyordu. Komiteciler de Avusturya’dan gizlice teslim aldıkları silah ve mühimmatı, genellikle Trieste Limanı üzerinden Anadolu’ya naklediyorlardı. Silah alımlarının yoğunlaştığı dönemlerde, komiteler arası muhaberatın ana maddesi nakit akışının nasıl sağlanacağı meselesi idi. Londra Sefiri Turhan Paşa, 20 Nisan 1895’te Hariciye Nazırı Rüstem Paşa’ya, Londra İhtilâlci Ermeni Komitesi’nin Rusçuk’taki Ermeni Komitesi’ne mektup yazarak kasalarındaki bütün parayı kendilerine göndermelerini istediğini bildirmişti. Sefaret, Ermenilerin yeni bir isyan hazırlığı içinde bulunduklarını, bu para ile silah alarak Osmanlı vilayetlerine sevk edeceklerini öğrenmişti. Belçika’daki gibi, İngiliz silahlarının da el altından satışını doğrulatmak kolay olmayacaktı. 10 Eylül 1895’te Turhan Paşa ile Rüstem Paşa arasındaki başka bir yazışmaya göre94, dedektifler de aynı kanaati paylaşıyorlardı. Sonunda beklenen olmuş, dedektifler, İngiliz Ermeni Derneği ve Grosvenor Hause Komitesi tarafından toplandığı öğrenilen paraların silah ve mühimmat alanında kullanılma ihtimalini çok zayıf bulmuşlardı. Onlara göre bu para, Londra’da propaganda mitingleri yaptırarak, halk arasında Ermeni Meselesi’ni tahrik etmek, kamuoyunu etkilemek veya bir yıl önce olayların çıktığı bölgelerdeki Ermeni’lerin zaruri ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılıyor olmalı idi. Dedektifler, Hınçak Komitesi’nin şüphe uyandırdığını, güvensizlik telkin ettiğini, bununla beraber Hınçak Gazetesi’ni yayınlayan Ermeni idarecilerinin o zamana kadar silah satın alımıyla meşgul olduklarına dair hiçbir faaliyetlerine rastlamadıklarını; fakat, komitecileri devamlı surette gözaltında bulunduracaklarını, bildiriyorlardı95. Kendilerine ne kadar güvenileceği belli olmayan dedektiflerin beyanları, Bâbıâli’yi ikna etmekten uzaktı96. Silah alış-verişlerinin çok gizli yapıldığından kimsenin şüphesi yoktu; ancak, Osmanlı Hariciyesi’nden yüklü maaş alan dedektifler de muhtemelen istihbaratlarının tamamını paylaşmıyorlar(92)Londra’daki Osmanlı sefiri Rüstem Paşa tarafından Hariciye Nezareti’ne gönderilen 21 Nisan 1892 tarihli tahrir: BOA, HR.SYS, nr. 2752/37). (93)BOA, Y.PRK.AZJ, nr. 20/38. (94)BOA, HR.SYS, nr. 2757/10. (95)Gös. yer. (96)Londra hükümeti Ermeni’lere silah satışını inkâr etmekle beraber, Londra İngiliz Ermeni Komitesi, 1894 yazında Yunanistan’a gönderilerek, Adana havalisi ve İstanbul’a silah ve mühimmat ithaline uygun mevkileri araştırmakla görevlendirilmişti (BOA, A.MKT. MHM, nr. 729/7, Mikrofilm nr: Esliha ve eşya-ı menu’a 2655, 27 M 1312/31 Temmuz 1894, lef 3, 8). Misal vermek gerekirse, İngiliz ve Rus menşeli harp silah ve mühimmatı Karadeniz yoluyla ithal ediliyorsa, çıkartıldıkları en önemli liman Trabzon97; Anadolu’daki büyük sevk merkezleri, Erzurum ve Van vilayetleri oluyordu. Ermeni komiteleri, işaret edilen güzergâhtaki İngiliz konsolos ve kançılaryasından hatırı sayılır yardımlar alıyorlardı. Van’daki postaneden kontrol için gönderilen mektuplar arasında çıkan ve K.V. Hallward imzasıyla 4 Kasım 1895 tarihinde Trabzon İngiliz Konsolosluğu Tercümanı Gomidas Hekimyan’a yazılmış olup; zarfının üzerinde İngiliz Konsolosluğu mührünün yer aldığı İngilizce bir mektupta şöyle deniliyordu: “ Sevgili dostum Mösyö Hekimyân, tüfek ve sâire bulunan sandığı ne zaman Erzurum’a gönderdiniz? Şu anda bir Laz veya bir Kürd’ün bu tüfeklerle keklik avladığını zannediyorum. Kısa süre önce İstanbul’dan benim için bir paket daha gönderilmişti. Trabzon Rüsûmat İdaresi’nin iki adet raporunu lütfen gönderiniz. Çünkü, bâzen burada bu raporlar sorulmaktadır. Gönderdiğiniz birinci rapor vasıtasıyla tüfek ve sâir şeyleri gümrükten geçirdiğinizi anladım “98. Jurnallere gelince, İngiliz ve Ruslar aleyhinde bu yolla toplanan malumat bir hayli fazladır. Bitlis halkından ve kadîm Süryani milletinden olup; Rusya’da ticaretle uğraşan Hüsrev adlı bir muhbir, 1893 Haziranı’nda, İngiliz Gladstone ve Salisbury’nin gizli emir- leri ve İran’ın muvafakatiyle Ermenilerin ihtilâle hazırlandığını bildiriyordu. Aynı muhbire göre, İngiltere’nin tertibiyle, 1893 yılına kadar sınır boyundaki vilayetlere 10.000’den fazla silah nakledilmiş; silahlar, ticarî eşyaların içinde geçirilmişlerdi99. Bu misaller Bâbıâli’nin Avrupa’daki dedektif ve muhbirlerinden hiç faydalanamadığı mânâsına gelmemelidir. Mesela, Londra’da oturan Lazar adlı bir şahıs100, İngiltere’deki Ermeni faaliyetleri ve komitelerin silahlanması hususunda Bâbıâli’ye yararlı olmuştu. Lazar, 1893’te Ermeni’lerin, Avusturya ordusu tarafından terk edilen eski model tüfeklerden 3.000 adedini ucuz fiyatla satın alabilmek amacıyla Trieste’de yetkililerle görüşeceklerini bildiriyordu. Ermeni’lerin bazı Türk idarecileri ve bunlara göz yuman gümrük memurları ile anlaştıklarını ifade eden Lazar, Osmanlı sınırlarından kahve oldukları beyanıyla geçirilecek silahların iskelelere kolayca çıkartılacağını; Osmanlı vilayetlerine çok sayıda tabanca ithal edildiğini; gelecek beş yılda sınırlardan yüklü miktarda barut ve mühimmat geçirileceğini haber veriyordu101. Bir süre sonra, Avusturya ordusunun eski tüfeklerinin satışıyla ilgili gelişmeler, Lazar’ın istihbaratını teyit ediyordu. Bu arada Lazar, Avrupa’daki Ermeni komitecilerini izlemek amacıyla, biri Paris, diğeri Belçika’da istihdam edilecek iki hafiyenin bu merkezlere yerleştirilmesini; kendilerine, ayda 500-600 Frank kadar maaş tahsisini öneriyor; istihbarat maksadıyla Venedik ve Trieste’ye seyahat edeceğini bildiriyordu102. (97)Ermeniler, 12 Şubat 1919’da Paris Konferansı’na sundukları muhtırada, bağımsız bir Ermeni Devleti’nin Van, Bitlis, Diyarbekir, Erzurum, Elazığ, Sivas ve Erzurum’dan başka, Karadeniz’e açılan kapı olması dolayısıyla Trabzon’un bir kısmını istiyorlardı (M. Hanefi Bostan, “ Trabzon Muhafaza-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti’nin Doğu Karadeniz Bölgesinde Yaşayanların Türk Olduğuna Dair Bir Muhtırası “, Millî Mücadele’de Giresun Sempozyumu (6-7 Mart 1999). Bildiriler, İstanbul 1999, s. 37-38; Zeynep Tüfekçi, Trabzon ve Çevresinde Yapılan Ermeni Tehcir ve Yargılamaları, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı, Yükseklisans Tezi, İstanbul 2001, s. 158). (98)BOA, Y.PRK.UM, nr. 33/99. (99)BOA, Y.PRK.DH, nr. 6/16. (100)Londra Sefiri Rüstem Paşa’dan Hariciye Nazırı Said Paşa’ya tahrirat: BOA, HR.SYS, 2761/26). (101)Aynı yer. (102)BOA, HR.SYS, 2761/26. 15 YENİ TÜRKİYE 60/2014 dı. Gerçek ortada idi. Londra Hükümeti, Ermeni’lere silah satışını sır gibi saklıyordu. Osmanlı hükümeti, diğer bilgi kaynakları ile karşılaştırdığında, dedektiflerin istihbaratına ihtiyatla yaklaşıyordu. Bâbıâli’nin daha gerçekçi haber kaynaklarından biri, doğruluğu ekseriyetle ispatlanan jurnaller; ikincisi, komitecilerden ele geçirilen haberleşme evrakı ve yakalananların itirafları; üçüncüsü, bazen ecnebi misyonlarının postasından çıkan yazılı muhteva idi. Son guruptakiler hiçbir şüpheye yer bırakmıyordu. Ayrıca bu misyonlar, yalnız silah ticaretinin sahihliğini değil, sevkiyatın seyrini ayrıntılı olarak biliyor;, bizzat rol üstleniyorlardı. Lazar’ın faaliyetlerini dikkatle takip ettiği Londra Hükümeti, Ermeni komitecilere İngiliz silahlarının yanı sıra A.B.D. ve muhtelif Avrupa devletleri imalatı silah ve mühimmat temin ediyordu. Paris’teki Osmanlı Sefareti, 11 Aralık 1895’te Hariciye Nazırı Tevfik Paşa’ya, Marsilya Başşehbenderliği’nden aldığı; ancak, henüz doğrulanmamış olan bir haber gönderdi. Burada, Londra Ermeni Komitesi’nin Avrupa’daki diğer Ermeni komitelerine mektuplar yazarak, Ermeni’lerin savaşmakta oldukları merkezlere sevk edilmek üzere silah satın almak istediklerini ve komiteleri adına iâne toplanarak gönderilmesi isteniyordu. Bunun üzerine Osmanlı Hariciyesi, Marsilya’daki Morel Bey’in bir inceleme yaptırarak, Londra’daki sefarete bildirilmesi talimatını vermişti.103. YENİ TÜRKİYE 60/2014 16 1896 yılı sonlarında, bir İngiliz şirketinin, Osmanlı vilayetlerindeki Ermeni’lere dağıtılmak üzere Liége’deki silah firmasından siparişte bulunduğu öğrenildi. Hariciye Nezareti’nin 29 Ekim 1896’da Londra’daki sefaretine gönderdiği telgrafname üzerine sefaretten gelen 13 Kasım 1896 tarihli cevabi yazıda, siparişin Londra’daki büyük bir dedektiflik şirketi vasıtasıyla incelendiği ifade ediliyordu. Charling ve Ortakları adlı dedektiflik şirketi, hazırladığı raporda, son zamanlarda Liége’e böyle bir sipariş verilmediğini kaydetmişti104. Bu arada Emin Efendi adlı bir Osmanlı şehbenderinin aynı husustaki araştırması üzerine, Londra’daki East and West India isimli limanlardan birçok ihbarname gelince; siparişi veren kimyevî madde şirketi ortaya çıkmış ve merkezi, gözetim altına alınmıştı105. 1900’lü yılların başında, Bâbıâli’yi en fazla endişelendiren hususlardan biri, İngiltere, Almanya, Avustuya ve Belçika gibi ülkelerde silah satışlarıyla ilgili hukukî mevzuattır. Muhbir Lazar’ın görüştüğü İngiliz Polis Dairesi gizli memurlarından bir şefe göre, İngiltere’de silah ticareti tamamen serbest olup, hiçbir sınırlama, denetim ve kontrole tâbi tutulmuyordu. Bundan faydalanan silah tacirleri, bir taraftan Güney Amerika Cumhuriyetleri’ndeki ihtilâlcilere; bazen de, kendi ülkeleri olmasına rağmen, İngiltere ile savaşanlara; hatta, bedelini ödemeye gücü yeten bütün Afrika kabilelerine silah ve mühimmat sağlıyorlardı. Dolayısıyla, İngiltere’de yoğun bir silah ticareti yapılıyor, Londra Limanı’na çok sayıda gemi gelip-gittiğinden, Ermeni’lerin silah sevkiyatı kontrol edilemiyordu. Şu halde, Ermeni silahlarının Anadolu’ya naklini izleyebilmek için, öncelikle gönderenin isim ve ikametgâhını öğrenmek; böylece, nereye sevk edilebileceklerini anlamak gerekirdi106. Avusturya Silah Sanayii ve Ermeni Komiteciler Avusturya, XIX. yüzyıl sonlarında Ermeni komitelerinin rahatlıkla silah satın alabildikleri devletlerden biri oldu. Viyana Hükümeti’nin muvafakatini almak için, uygun aracının bulunması yeterli idi. Bu aracı, bazen bir fabrikatör, sanayici; bazen gazeteci olabiliyordu. Mesela, 1890’larda Londra’da yayınlanan Daily News gazetesinin muhabiri ve Gladstone Fırkası’nın Şark’taki mürevvici efkârı Mösyö Fitzgerald107, bazı komitecilere, Avusturya’nın bir milyon kadar Pencil sisteminde satılık tüfekleri bulunduğunu ve çok düşük fiyatla satılmakta olduğunu söylediğinde, bir Ermeni kadını bu tüfeklere talip olmuştu. Viyana’da ikamet edip, Rusya uyruklu olan bu kadın; tüfeklerden 3.500 kadarını gerçekten satın almış ve Ermeni’lere dağıtılmak üzere Truşak [Bayrak] Şirketi’ne teslim etmişti. Avusturya’nın bu tüfekleri sattığı Cenevre’deki Ermeni Hınçak Komitesi (103)BOA, HR.SYS, nr. 2757/43. (104)BOA, HR.SYS, nr. 2828/44. (105)Liége Şehbenderliği, 9 Kasım 1896’da Brüksel’deki Osmanlı Sefareti’ne gönderdiği telgrafnamede, Londra Ermeni Komitesi’nin, Londra’daki Lombard Street’de bulunan ve bir Ermeni’ye ait olan Karling ve Şürekâsı adlı firmaya gönderilmek üzere Liége’den 1.300 tüfek sipariş ettiğini; tüfeklerin, Ermeniler’in yaşadığı Osmanlı vilayetlerine sevk edileceğini bildirmişti (BOA, DH.TMK.M, nr. 22/13, Orijinal nr.: 2134, 2 C 1314/8 Kasım 1896). (106)BOA, HR.SYS, 2828/12. (107)Londra Büyükelçiliği’nden Hariciye Nezareti’ne gönderilen 12 Ocak 1894 tarihli tahrirat tercümesi: BOA, Y.A.HUS, nr. 289/63). Fitzgerald ile Ermeni komitecilerinden sakınılması hakkında Londra’daki Osmanlı Sefareti’ne talimat verilmesine dair yazı: BOA, Y.A.HUS, nr. 289/63. Hariciye Nezareti’nden Sadaret’e gönderilen 23 Eylül 1893 tarihli bir yazıda109, Ermeni’lerin Trieste ve Liége’de çok uygun fiyatlarla satılmakta olan tüfek ve revolverlerden almak üzere buralara memur gönderdikleri bildiriliyordu. Nezaret, haberi alır almaz Viyana, Paris ve Brüksel’deki sefaretleri ile Trieste Başşehbenderliği’ne talimat göndererek, araştırma yapmalarını istedi. Trieste Başşehbenderliği’nden gelen bir malumatta, pazarlıkların şimdilik devam ettiği ve Ermeniler adına henüz başvuran kimsenin olmadığı, açıklanıyordu110. Anlaşıldığı kadarıyla silahların bir kısmı daha önce satılmıştı; devam eden pazarlıklar, geride kalanlar içindi. Avusturya Harbiye Nezareti, bu tüfekleri, gerçek değerinin hayli altında bir fiyata, yaklaşık bir-iki Florin’e satıyordu. Bâbıâli bu süreçte, Trieste’de oturan Tevrat adlı bir şahısla, Avusturya uyruklu Norad ve Londra İngiliz Ermeni Komitesi arasındaki yakınlığı araştırmaya başladı. Gelen ilk haberlerden111, Jacob Norad’ın büyük bir makine fabrikatörü olduğu, Viyana’da ikamet ettiği, Trieste’de bir vekil bulundurduğu öğrenildi. Avusturya vatandaşı ve muhtemelen Musevi asıllı olan Norad, Ermeni komitelerinin memuru olmasa dahi onlara silah tedarik ediyor; yine Musevi asıllı yardımcısı Tevrat da Trieste’de O’nu temsil ediyordu. Norad, Tevrat vasıtasıyla Viyana Hükümeti’nden ucuz fiyatla satın aldığı Avusturya ordusuna ait eski silahların bir kısmını Ermeni komitecilere; bir kısmını, hukuk dışı yollardan silah arayan yabancılara satıyordu. Ayrıca Norad, Ermeni komitelerinin tüfekler üzerinde yaptırmak istedikleri değişiklikleri kendi fabrikasında gerçekleştirecek imkânlara sahip bulunuyordu. Jacob Norad adı, Sadaret’in 25 Mart 1892 tarihli bir tahririnde de dikkati çekmiş ve bu dönemde Avusturya ordusunun Trieste deposundan Wanzel usulünde 18.000 eski tüfek satın aldığı tahakkuk etmişti112. Avusturya ve Macaristan’daki Hayrtter Silah Fabrikası’ndan Hamburg ve Liége şehirlerine yapılan ihracata bakılacak olursa, Norad’ın tüfeklerinin yeni istikameti kolaylıkla görülebilirdi. Buna rağmen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, ısrarla, Ermeni’lere gizli silah satışı olmadığını beyan ediyordu. Bâbıâli, ortada bu kadar delil varken meselenin mutlaka hallinden yana idi. Nihayet Viyana’daki Osmanlı Sefareti Maslahatgüzarı, Avusturya Hükümeti Hariciye Nezareti vasıtasıyla, silah satışı meselesini hükümet yetkilileriyle görüşmek talebinde bulundu. Gizli olarak yapılan görüşme sonunda Avusturya Harbiye Nezareti, birkaç yıl önce terk ettikleri Wanzel usulü eski tüfekleri satın alan Londra İngiliz Ermeni Cemiyeti görevlisinin aranması için Trieste valisine emir verilmesini sağladı113. İstanbul’daki Avusturya Sefareti, 18 Ekim 1893’te Osmanlı Hâriciyesi’ne, ilgili valiliğin araştırma yaparak gönderdiği raporda, Trieste’de böyle bir görevlinin olmadığının anlaşıldığını söylüyordu. Bu diplomatik cevap, inandırıcılıktan çok uzaktı. 17 Satılmış olan eski Wanzel tüfeklerine gelince, Sefaret meseleyi şu ifadelerle geçiştiriyordu: “Trieste silah tâcirlerinden Angelini ve Bernardo adlı kişilerin elinde bu tüfeklerden sadece 206 adet bulunmaktadır. Geride kalan çok sayıda tüfek Avusturya Tophane Deposu’nda saklıdır. Bunların ne bir kısmı, ne de tamamı denetimsiz ihraç edilemezler. Gerek Trieste Polis Müdürü, gerek Askerî Depo kumandanı, vilayetteki silah satışı veya ihrâcına dair düzenlenecek tezkireler hususunda alabilecekleri bilgiyi birbirlerine haber vermeyi kararlaştırmışlardır”. Avusturya Sefareti, ayrıca, “Viyana Hükü(108)Avusturya’nın Pencil sistemi tüfeklerinin bir kısmı, muhabir Fitzgerald tarafından Atina’daki Giritliler Komitesi’ne satılmış; kalanların büyük kısmını silah tacirleri almış ve Amerika’ya göndermişlerdir. (109)Gös. yer, lef 2. (110)BOA, Y.A.HUS, nr. 280/81, 13 Ra 1311/ 24 Eylül 1893, lef 1. (111)21 Eylül 1309/2 Ekim 1893 tarihi itibariyle, Viyana Sefareti Maslahatgüzarlığı’ndan Hariciye Nezareti’ne gönderilen 447 numaralı telgraf tercümesi: Gös. yer, lef 3, 5. (112)Gös. yer, lef 4. (113)Trieste valisine verilen emir üzerine oradan alınan rapora dair Avusturya Sefareti’nden gelen yazının tercümesi: BOA, HR.SYS, nr. 2828/16. YENİ TÜRKİYE 60/2014 reislerinden yine Rusya uyruklu Agnarkiyan’a bildirildiğinde, o da haberi doğrulamıştı108. meti’nin Osmanlı memleketlerine kaçak silah sevkiyatını yasakladığını”, bildiriyordu114. Bu yasak dahi, daha önceki sevkiyatın itirafı mahiyetinde idi. 18 Avusturya Hükümeti’nin samimiyetsizliğine bir defa daha şahit olan Osmanlı Hariciyesi, 26 Ekim 1893’te Viyana’daki sefaretine bir talimat göndererek, Trieste’de satışa çıkartılan 240.000 Wanzel tüfeği ile 30.000 fişeğin Osmanlı Devleti’nin Treste Başşehbenderliği vasıtasıyla veya özel bir hafiye görevlendirilerek takibe alınmasını istedi. 7 Kasım 1893’te Viyana Sefareti’nden Hariciye Nazırı Said Paşa’ya gizli kaydı ile gelen yazıda, komitelerin Osmanlı memleketlerine kaçak silah ithali nispeten aydınlanıyordu. Buna göre, Trieste’de Ermenilere silah satıldığı kesinleştiği gibi, silahlar muhtemelen önce İngiltere’ye götürülecek, Kıbrıs üzerinden Adana ve Konya’ya ithal edileceklerdi115. Sonunda, Wanzel tüfeklerinin bir kısmının Ermeni komitecilere satıldığı kesinlik kazanıyordu116. YENİ TÜRKİYE 60/2014 Fransız Silahları ve Ermeniler Fransa’nın Ermeni’lerin silahlanmasında oynadığı rol, diğer Avrupa devletlerinde olduğu gibi, genellikle Osmanlı sefir ve şehbenderlikleri vasıtasıyla izlenmiştir. Mes4ela Marsilya Başşehbenderliği, 17 Mart 1895’te Hariciye Nezareti’ne117, Ermeni komitecilerden Nazar [Avetis Nazarbekyan]’ın Pire’den Marsilya’ya gönderdiği silahlar hakkında bazı bilgiler vermiştir. Feresine adlı deniz ticaret kumpanyasına gönderilen bir mektuptan, Nazar’ın bu silahları Paris’te oturan Ohannes Usturçâ Doryan adına, O’nun da Marsilya’da Borsa Meydanı’ndaki silahçı Bone Biraderler namına gümrükten geçirdiği öğrenilmiştir. Bone Biraderler’e giderek, kaçak silahlarla ilgili bir görüşme yapan Başşehbenderin raporuna göre, şirket yetkilisi kendisine bazı açıklamalarda bulunmuştu. Şöyle ki, silahlar gerekirse Fransa’dan iâde suretiyle geri gönderilebilirdi; fakat, Madagaskar seferi için bazı ha- zırlıklar yaptıklarından ve Memalik-i Şarki’ye ile Aksâ-yı Şarkî’ye silah gönderilmesi yasak olduğundan, mesela İtalya yoluyla silah sevkinde birtakım güçlüklerle karşılaşılacaktı. Kısaca, Belçika’da yapılan işlemler Marsilya Limanları’ndaki mu’tad işlemlerden daha az olduğundan, bu silahların Şark memleketlerine ancak Belçika yoluyla gönderilebileceği, belirtilmişti. Diğer taraftan, silahların Osmanlı limanlarına iâdeten gönderilmesi hemen hemen mümkün değildi118. Başka bir ifadeyle, Hınçak Komitesi reisi Nazar’ın silahlarının izini Fransa’dan değil, Belçika’dan takip etmek gerekecekti. Fransa’nın Afrika’daki siyasî faaliyetleri sebebiyle Ermeni’lerin silahlanması esnasında Bâbıâli ve Paris Hükümetleri, Kızıldeniz kıyıları ya da Doğu Afrika limanlarının denetlenmesi meselesinde de karşı karşıya geldiler. Osmanlı Zabtiye Nezareti, 1898 Mayısı’nda Bâbıâli’ye, biri İstanbul Ermeni’lerinden, ikisi Rus uyruklu üç Ermeni ile Habeş memurlarından olup, Ermeni asıllı Serkiz adındaki birinin Avrupa fabrikalarından silah satın aldıklarını ve Habeş’in Harer şehrine getirmekte olduklarını bildirdi119. Bu silahlar Habeşistan’ın Fransa idaresindeki Cibuti İskelesi’nden Yemen tarafına geçirileceklerdi. Fransa Hükümeti, Yemen Araplarına silah satılmasını daha önce yasakladığı halde; mahallî memurların yakın bir tarihte bu yasağı kaldırmaları üzerine Cibuti’den deniz yoluyla Yemen içlerine peyderpey silah kaçırılmakta idi. Silah ticaretinin fazlasıyla yoğunlaştığı o günlerde, Ermeni’lerin Marsilya’daki bir komisyoncuya Gırra ve Martini tüfekleri siparişi verdikleri haber alınmıştı120. (114)Aynı yer. (115)BOA, HR.SYS, 2761/60. (116)Londra Osmanlı Sefareti’nden Hariciye Nezareti’ne gönderilen 3 Ekim 1893 tarihli hususi yazının tercümesi: BOA, HR.SYS, 2828/12. (117)5 Mart 1311/ 17 Mart 1895 tarihinde Marsilya Başşehbenderliği’nden Hariciye Nezareti’ne gelen tahriratın tercümesi: BOA, HR.TO, nr. 352/10, Orijinal nr.: 451, Mikrofilm nr.: Şehbender 83, 5.3.1311/17 Mart 1895. (118)BOA, HR.TO, nr. 352/10, Orijinal nr.: 451, Mikrofilm nr.: Şehbender 83, 5.3.1311/17 Mart 1895. (119)BOA, A.MKT.MHM, nr. 544/16, Mikrofilm nr.: Müteferrika 14230, 18 Z 1315/10 Mayıs 1898, lef 1 (17 Z 1315/9 Mayıs 1898 günü Hariciye ve Dahiliye Nezaretleri’ne gönderilen tahrirat). (120)Aynı yer. Silah kaçakçılığı sonraki yıllarda da devam etti. 1904’te, bir tacirinin, Fransa’dan ithal edip Cibuti’ye getirdiği silah ve patlayıcı maddeleri Osmanlı Devleti’nin Kızıldeniz sahillerinden Yemen ve Hicaz bölgesine sevk ettiği öğrenildi. Nihayet Bâbıâli, kaçak yollardan yapılan bu ithalatın durdurulması amacıyla, bölgede etkili olan Fransa ve İngiltere ile birer mukavelename imzalanması gerektiğine hükmetti123. Fransız harp silah ve mühimmatının Anadolu’ya kaçak surette ithali meselesi, 1900’lü yılların başında, genellikle Kıbrıs üzerinden ve aralıksız devam etti124. Ermeni Komitelerinin Silahlanma Yarışında Rusya’nın Rolü Rusya, 1828’de Türkmençay Anlaşması ile ele geçirdiği Revan ve civarına İran ve Anadolu’dan göçürdüğü Ermeni’leri yerleştirerek125, bölgede Osmanlı aleyhtarı faaliyet- lerde bulunmuştur. 1828’den önce ve sonraki dönemlerde nüfusları giderek artan ve Petersburg hükümeti tarafından her fırsatta kışkırtılan Ermeni’lerin Rusya’da kurdukları en önemli teşkilâtlardan biri, Tiflis Komitesi olup; başlıca amacı, Ermeni milletine silah ve cephane dağıtmaktan ibarettir. Rusya ve İran taraflarındaki Ermeni’leri silahlandıran Ruslar, Berlin Anlaşması’ndan sonraki yıllarda Osmanlı Ermeni’lerinin hemen her birine silah veriyordu. 1890’larda, Petersburg, Eleşkird [Toprakkale], Bâyezid, Pasin, Hınıs tarafları ve Van vilayetinin bazı yerlerine Rus yapımı Berdanka tüfeklerinden sevk etmiş; Rusya sınırındaki Yezidileri de Ermeniler ile ittifaka teşvik ederek, silah dağıtmıştır. Rus silahlarının sevkiyatına gelince, bu sevkiyat peyderpey gerçekleşiyordu. Genellikle, bahis konusu yerlerin ahalisi 10’ar20’şer kişilik guruplar halinde geceleri yola çıkıyor, sınırı geçiyor, hudut boylarındaki şehir ve köylerde bulunan şubelerden asıl kıymetinin çeyreği veya daha cüz’i bir fiyatla; bazen de bedelsiz olarak silah alıp, yine geceleri gizlice geri dönüyorlardı. Böylece herkes, kullanacağı silahları kendisi getiriyordu. 19 Ruslar, Ermenileri Osmanlı sınırından gelebilecek tehlikelere karşı bir tampon bölge ve iki devlet arasında ileri karakol görevi yapacak bir topluluk olarak görüyorlardı. Bu amaçla, Tiflis-Revan-Hoy bölgesi Ermenileri ile Van Ermenileri devamlı irtibat halinde bulunduruluyordu. Rus Çarı ve İran Şahı (121)Paris Sefareti’nden Hariciye Nezareti’ne gönderilen 12 Haziran 1314/24 Haziran 1898 tarihli tahrirat tercümesi: BOA, A.MKT. MHM, nr. 544/16, Mikrofilm nr.: Müteferrika 14230, 18 Z 1315/10 Mayıs 1898, lef 4. (122)Aynı yer. (123)BOA, DH.MKT, nr. 1142/62, 8 Z 1324/23 Ocak 1907. (124)Yine 1904’te, Dahiliye Nezareti’nden Adana vilayetine gönderilen bir tahrirde, Yazıcıyan adlı bir Ermeni’nin, bir Fransız’la birlikte Marsilya Silah Fabrikası’ndan Gırra tüfekleri satın aldığı ve bunları Anadolu’ya gönderecekleri bildiriliyordu. Tüfekler, Kıbrıs’ta bulunan ve Sivaslı nâmıyla bilinen Ermeni komiteciye teslim edilecek, o da Mersin civarından Anadolu sahillerine çıkaracaktı (BOA, BEO, nr. 2244/168242, Birleştirme nr. 167958, 13 L 1321/2 Ocak 1904, lef 1). (125)Geniş bilgi için, bkz.: Kemal Beydilli, “ 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler “, Türk Tarihi Belgeleri Dergisi, XIII/17 (Ankara 1987), s. 370-382. YENİ TÜRKİYE 60/2014 Hariciye Nezareti, 27 Mayıs 1898’de Paris’teki sefaretine gönderdiği talimatnamede meselenin incelenmesini istiyordu121. Fransa Hariciye Nezareti ile görüşen sefaret yetkilisi, Paris Hükümeti’nin Yemen’e silah gönderilmesini yasaklamak üzere Cibuti memurlarına kesin emir verilmesini talep etti. Bu arada sefaret, Marsilya Başşehbenderliği’nden, Gırra ve Henri Martini tüfeklerinin Marsilya’da hangi komisyoncuya sipariş edildiğinin araştırılmasını istemişti. Başşehbenderin verdiği cevabi bilgiye göre, aslında Habeşistan’da ikamet eden bir Ermeni silah ticareti ile meşgul olup, bu silahlar O’nun vasıtasıyla sevk ediliyordu. Başşehbender, Habeşistan’a silah gönderen Marsilya komisyoncularından Mösyö Ojesfer’e de başvurarak kendisinden bilgi almıştı. Ojesfer samimi ise, Habeşistan’daki Ermeni’nin durumunu araştırmış ve siparişini karşılamaktan vazgeçmişti. Fakat, Paris’teki Osmanlı Sefareti’nin istihbarat kaynakları, yasağın kaldırılmasından sonra Cibuti Limanı’ndan Osmanlı hâkimiyetindeki Yemen’e çok sayıda tüfek ithal edildiğini122, bildiriyorlardı. YENİ TÜRKİYE 60/2014 20 birlikte hareket ediyor; bu işbirliği sayesinde Rusya ve İran bölgelerine silah ve mühimmat taşıyan komiteciler sınırları rahatlıkla geçiyorlardı. Ermeni komitelerinin aynı maksatla kullandığı üç yoldan biri, Rusya’da Revan’dan başlıyor, Ah’dan geçerek İran’ın Pâyecik köyüne; oradan, sırasıyla Karadere, Yezidî Derveli, İsâ Bey, Kozluca dağı üzerinden Van’a ulaşıyordu. Bu yol, dört günde kat ediliyordu. İkinci yol, İran’da Van köyünden başlıyordu. Buradan hareket eden Ermeni komiteciler, yine sırasıyla Arvin, Gireberan, Ahta ve Arkav dağlarını aşarak beş gün içinde Van’a geliyorlardı. Üçüncü yol, İran’daki Hukanvan’dan başlayarak, Kalaser’e; sonra, Duşvan deresine; buradan, Kara hisar Abdullah Ağılı’na; Keşişgöl köyünden Sultan yaylasına; son menzilde Erek’den aşarak Van’a uzanıyor ve dört gece sonra komitelerin silah ve mühimmatı Van’a nakledilmiş oluyordu. Ermeni çeteciler bu yolları Kürt ya da Acem kıyafetleriyle, yani, ancak tebdil-i kıyafet suretiyle geçiyorlardı126. 14 Şubat 1884’te, dönemin Petersburg sefiri Şâkir Paşa127 tarafından, Hariciye Nazırı Ârifi Paşa’ya sunulan ve Tiflis’teki Ermeni Komitesi’nin faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi veren bir rapor, son derece önemlidir128. Buna göre, adı geçen komite gizli olarak bir gazete yayınlamakta, güvenilir kişilere dağıtmakta, komite adına toplanan nakdî yardımlarla Osmanlı vilayetlerine gönderilen silah ve mühimmat bu gazetede neşredilmekte idi. Tedarik edilen mühimmat Batum üzerinden Rize’ye sevk edilmekte, oradan Ho[di]çor Ermenileri’ne gönderilerek, aralarında paylaştırılmaktadır. Komitenin Tiflis’ten sonraki başlıca merkezleri Aleksandropol [Gence], İstanbul, Trabzon, Erzurum, Van, Revan ve Tebriz şehirleri olup129; görüldüğü gibi, İran’da dahi şubeleri bulunmaktadır. Osmanlı aleyhtarı Ermeni-Rus işbirliğinin hazin izlerini taşıyan Anadolu vilayetlerinden biri, şüphesiz Erzurum’dur. Erzurum Vilayeti Polis Başkomiserliği tarafından vilayet makamına sunulan 27 Şubat 1894 tarihli bir şifre telgrafnamede, kışlamak üzere daha önce Severin hududuna getirilmiş olan Rus ordusuna altı ateşli bir silah dağıtıldığı, orduya ait eski silahların da Rusya’ya göç eden Osmanlı Ermenilerine verildiği, bildiriliyordu. Rus subayları, Ermeni’lere dağıtılan silahları gelişigüzel tevzi etmeyip, defterlere kaydediyorlardı. Erzurum Vilayeti Rüsûmat Müdiriyeti tarafından ele geçirilen ve 23 Ocak 1894 günü valiliğe teslim edilen Ermenice bir mektupta ise, Ermeni’lerin yoğun olarak Rusya’ya göç ettikleri ve ilkbaharda isyan çıkaracakları yazılı idi. Bu mektup, Rus Genelkurmayı’nın elindeki eski silahları niçin Ermeni’lere dağıttığının açık bir delilidir130. Tiflis’te Başşehbenderliği, 18 Haziran 1895’te Petersburg’daki Osmanlı Sefareti’ne gönderdiği raporda131, Ermeni’lerin Avrupa’dan silah siparişlerine dair çok önemli bilgiler vermektedir. Başşehbenderlik, daha önce de yazdıkları gibi Eçmiyazin’de kilise menfaatine toplanan 100.000 Ruble’nin yalnız 1.000 Rublesinin kilise sandığına konulduğunu; kalan 99.000 Rubleyi, Ermeni Katogikosu Mıgırdiç Karimyan tarafından Osmanlı memleketlerindeki isyancı Ermeni’lere sevk edilmek üzere silah satın almak amacıyla kullanacaklarını, paranın bu sebeple İngiltere’ye gönderildiğini bildiriyordu. Osmanlı Asyası’na intikalleri sağlanacak bu silahlar, İran yoluyla Kafkasya’ya ithal edilecekti. Bâbıâli, Rus silahlarının zaptı için öncelikle Rus Hükümeti’ni uyaracak 132; Dahiliye Nezareti vasıtasıyla Erzurum, Van ve Trabzon vilayetlerine birer şifre telgraf gönderilerek, sınırlarda güvenliğin arttırılmasını istenecek; bu arada, Umum Kafkasya Valiliği’ne bilgi veri(126)Hasan Oktay, “ Ermeniler ve Van İhtilal Örgütü (1896-1915) “, Ermeni Araştırmaları, sayı 5 (Ankara-Bahar 2002), s. 89 (127)Yâver-i Ekrem Müşir Ahmed Şâkir Paşa’dır. 1878-1889 yılları arasında Petersburg’da sefaret görevinde bulunmuştur (Karaca, a.g.e., s. 21, 55). (128)BOA, Y.EE, nr. 97/89. (129)Aynı yer. (130)BOA, A.MKT.MHM, nr. 531/29, Mikrofilm nr: Müteferika 1331, 17 B 1311/24 Ocak 1894, lef 7. (131)BOA, A.MKT.MHM, nr. 729/8, Mikrofilm nr.: Esliha ve eşy-â-yı memnu’a/5719, 23 Z 1312/17 Haziran 1895, lef 3. (132)Zabtiye Nezareti’nden Sadaret’e yazılan 11 Temmuz 1895 tarihli tahrirat: BOA, A.MKT.MHM, nr. 729/8, Mikrofilm nr.: Esliha ve eşy-â-yı memnu’a/5719, 23 Z 1312/17 Haziran 1895, lef 4. yoluyla İran üzerinden Ermeni komitelerine silah ve mühimmat sevk ediyordu. Petersburg Sefareti, 3 Mart 1904’de Hariciye Nezareti’ne Ermeni bozguncuların Avrupa’da toplanarak Rusya’ya gönderilen para ile silah ve mühimmat satın aldıklarını, Rus tebaasından Melik Paşayef ’in Erzurum’a gelerek Ermeni’lere para ve silah dağıtıp, karışıklık çıkaracağını, haber verdi134. Umum Erkân-ı Harbiye Dairesi, 17 Ekim 1911’de, Muş’tan Kafkasya’ya geçen Ermeni komitecilerinin Rusya’dan çok sayıda tüfek getirdiklerini bildiriyordu135. O yıl Bâbıâli, Trablusgarp Savaşı gailesinden faydalanan Ermeni komitelerinin silahlanmasını önlemek için daha fazla mücadele edecektir. Şubat 1891’de İran hududunda Gülberan karyesi muhtarı Tahir, Bâyezid zabıtasına gönderdiği hususi bir yazıda, 50 yük tüfek ve cephanenin Revan tarafından gelip İran’ın Makü mülhakatından Osmanlı hudutlarına bir buçuk saat mesafedeki Teşmiş tepe adlı Ermeni köyüne gönderildiğini öğrendiklerini bildirdi. Silahlar, 20 kadar silahlı Ermeni süvarisinin muhafazası altında nakledilmişti. Hükümet, askerî ve mülkî makamlara talimat vererek, köyün civarına kolcular gönderilmesi, geceli-gündüzlü nöbet tutularak gelecek silahların beklenmesi ve yakalanmasını emretti138. Sonraki tarihlerde Doğu vilayetleri daha sıkı bir takibe alındı. 1915 yılında, Birinci Dünya Savaşı devam ederken Avrupa merkezlerinden gelen haberler de ihtilâlci Ermeni’lerin Rusya vasıtasıyla silahlandırıldığını gösteriyordu. Özellikle Avrupa basınına yansıyan haberler, Bâbıâli ve müttefiklerini tedirgin ediyordu. 1915 yılı Ocak ayının ilk günlerinde Cenevre Başşehbenderliği’nden Hariciye Nezareti’ne gönderilen malumat, birkaç ay sonra ilan edilecek Tehcir Kanunu’nun gerekçelerini de açıklar gibiydi. Zira, mesela Cenevre’de çıkan La Tribune de Genevie adlı gazete, yalnız bir-iki gün önce, Ermenilerin Rusya tarafından silahlandırılarak Osmanlı Devleti’ne karşı muharebeye sevk edildiklerine dair bir haber yayınlamıştı. Haberin mahreci, 31 Aralık 1914 günü Petersburg’dan çekilen ve İsviçre gazetelerinde yayınlanan bir telgrafnameden ibaretti136. Ermeni Komiteleri’nin Doğu Menşeli Bir Başka Silah Kaynağı: İran İran hem silah imal ediyor; hem de İngiliz ve Rus silahlarının ihtilalcilere ulaşmasında güvenli bir istasyon görevi üstleniyordu137. Ermeni isyanlarının yoğunlaştığı 1890’lı yılların başında Londra Hükümeti, bir taraftan Doğu Akdeniz, diğer taraftan Karadeniz İngiltere ve İran Hükümetleri Ermeni komitelerine her konuda yardım ediyor, bunu diplomatları aracılığıyla yapıyor, ortaya çıktığında inkâr yolunu tercih ediyorlardı. Kasım 1895’te Kars Şehbenderliği, İngiliz sistemi Martini Henry tüfekleri ile çok miktarda cephanenin Ermeniler tarafından İran yoluyla Osmanlı memleketlerine ithal edileceğini haber verdi139. İran’dan Doğu Anadolu’ya silah nakli sonraki yıllarda da devam etmiş; bu sebeple Bâbıâli, mahallî idarelerin Doğu vilayetlerinde görevli yabancı diplomatları yakından izlemesini istemiştir. 1 Mart 1898’de Van Vali Vekili Ferik Şemsi imzasıyla Dahiliye Nezareti’ne gönderilen şifre telgrafnamede, Van İngiliz konsolos vekilinin yardım dağıtmak ve avlanmak bahanesiyle vilayet dahilindeki seyahatlerini artırdığı, bu günlerde İran’a gideceği kayıtlı idi140. Osmanlı Hükümeti İn(133)BOA, A.MKT.MHM, nr. 729/8, Mikrofilm nr.: Esliha ve eşy-â-yı memnu’a 5719, 23 Z 1312/17 Haziran 1895, lef 1. (134)BOA, HR.SYS, nr. 2864/52, 25 Mart 1904. (135)BOA, DH.SYS, nr. 71-2/4, 23 L 132917 Ekim 1911. (136)BOA, HR.SYS, nr. 2882/7, 23.12.1915, Orijinal nr. D.108. (137)İran, XVI. yüzyıldan başlayarak İngiltere ve Rusya üzerinden Batı Avrupa ticaretine açılmıştı. 1906 yılında Hamburg-Amerika Denizcilik Şirketi’nin Basra Körfezi’ne sefer yapmaya başlamasıyla birlikte, Almanya, İran ticaretinde İngiltere, Rusya ve Osmanlı Devleti’nden sonra dördüncü önemli güç olmuştur (Ortaylı, a.g.e., s. 4). (138)BOA, Y.PRK.ASK, 69/43, 24 C 1308/4 Şubat 1891, lef 1, 3. (139)BOA, A.MKT.MHM, nr. 535/15, Mikrofilm nr: Müteferrika 6760, 15 Ca 1313/3 Kasım 1895, lef 1. (140)BOA, Y.PRK.UM, nr. 41/23. 21 YENİ TÜRKİYE 60/2014 lerek, silahlar geldiğinde derhal el konulması istenecektir133. giliz diplomatı buralardan uzak tutmaya çalışsa da İran’a gitmesini önleyemedi. 7 Kasım.1896’da, Kars Şehbender Vekili, Osmanlı vilayetlerine saldırmak fikriyle Heftvan civarında toplanan Ermeni ihtilâlcilerine gönderilmek istenen silah ve mühimmatın Rusya Hükümeti tarafından yakalandığını bildiriyordu. Bâbıâli, hadisenin ayrıntılarını öğrenmek istediğinde; şehbenderlik, İran’da kalan Heftvan ile Osmanlı Devleti’nin Van vilayeti hemhudud olup; Heftvan, İran’ın Hoy ve Selmas kasabaları civarında bulunduğundan, buranın memuriyet mahalline uzak olduğunu, istenilen tafsilatı vermelerinin mümkün olmadığı, cevabını vermişti.141. 1898 yazında İran’dan Doğu Anadolu’ya yapılan silah sevkiyatı devam ediyordu. Bitlis valisinin Ağustos ayında verdiği bilgiye göre, Ermeni eşkıyası İran’dan Van vilayetine, Van gölünde bulunan gemilerle de Bitlis’e silah ithal etmekte idi142. YENİ TÜRKİYE 60/2014 22 Osmanlı Ermeni’lerinin silahlandırılmasında İran’ın rolü bu hadiselerle sınırlı değildi. Dördüncü Ordu Müşirliği, Ağustos 1899’da Seraskerlik makamına, İran Devleti’nin Selmas ve civarındaki Şiiler ile Ermenilere 2.000 kadar sürmeli tüfek dağıttığını; bir hayli süvari askerini de buralara sevk ettiğini bildirdi. Ermeni’lere dağıtılan tüfekler, ara sıra İran Hükümeti adına Osmanlı gümrüklerine getirilip, transit yoluyla İran’a geçirilen Avrupa menşeli silahlardan olmalı idi. Sultan II. Abdülhamid, 7 Ağustos 1899 tarihli bir irade-i seniyye ile bundan sonra İran Hükümeti adına Osmanlı gümrüklerine getirilecek silahların geçişini yasakladı143. İran’daki Ermeniler, Doğu Anadolu vilayetlerine geçirdikleri silahların bir kısmını kendileri imal ediyorlardı. Silah imalathanelerinde Rus uyruklu bazı Ermeni ustalar bulunuyordu. Bölgede Taşnak Komitesi güçlü olup; Rus ve Bulgar subayları komitecilere atış eğitimi yaptırıyordu. Van’dan İran’a giden Ermeni komitecilerden Hakop’un bir arkadaşına yazdığı tarihsiz mektupta şöyle de- niliyordu144: “Buranın fabrikalarında dört usta bulunup, biri silah satın almak üzere gitti. Birisi de, 700 adet insaniyyet-perver tüfek borusu ve edevâtıyla yeni geldi. Bu defa insâniyyet-perver tüfeklerden “adedi bozuk“ tedarik olundu. Bu tüfenk yeni icad edilmiştir. Yeni tüfenkler üzerinde yeni bir bayrak ve kılınç ve üç harf hasredilmiştir. Bunu ben yaptım. Beğenir misin? Lâkin zannetmem. Sen benim yaptığım işi beğenmezsin. Tüfeklerin boyalarını burada yapıyorlar. Silahları Arasdakes, Salmast [Selmâs]’a götürdü. Bir denk tüfeği daha yoktur. Bundan sonra ” mösyone “ tâbir olunur tüfenkler kullanılacaktır. İmza, Hakop, Mr.” 1880’de Tebriz’den Van’a gönderilen ve komiteci Prenefor tarafından Abraham adlı birine hitaben kaleme alınmış mektupta145, Selmas’ta tüfek ustası komiteci Panos’un imal ettiği 31 adet tüfek, birkaç revolver ile bir adet beşeriyyet-perver denilen tüfekten bahsedilir. Prenefor’un anlattığına göre, Panos, Tiflis’e giderek, komiteciler aracılığıyla bu tüfeklerden bir kısmını 80 Tümen’e, yani 14 Osmanlı altınından daha fazlasına satmıştır. Taşnak Komitesi’ne mensup Arasdakes de Panos gibi meşhur bir beşeriyyet-perver tüfek ustasıdır. Arasdakes, tüfekleri İran Hükümeti’nin Tebriz’deki büyük silah fabrikasında imal etmekte; fabrikada Rus uyruklu 4 usta daimî olarak çalışmaktadır. Bulgaristan’dan gelen Yüzbaşı Bedros ile yanında getirdiği yardımcısı da fabrikadakilere destek vermektedir146. (141)Kars Şehbenderliği Vekâleti’nden Petersburg Osmanlı Sefareti’ne gönderilen yazı sureti: BOA, A.MKT.MHM, nr. 669/17, Mikrofilm nr: Van 10909, 18 B 1314/ 23 Aralık 1896, lef 4. (142)BOA, A.MKT.MHM, nr. 621/13, Mikrofilm nr.: Bitlis /14462, 19 R 1316/6 Eylül 1898, lef 2. (143)BOA, İ.HUS, nr. 76, orijinal nr.: Yıldız Başkitabeti 3074, 1317 Ra/69. 29 Ra 1317/7 Ağustos 1899. (144)Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi, II, s. 255-256. (145)Aynı eser, s. 256-258. (146)Tebriz’de oturan Bağdasaryan tarafından Van’daki Çeron Efendi’ye yazılan 1880 tarihli başka bir mektupta, İran menşeli silah çeşitleri ve fiyatları hakkında ayrıntılı bilgi mevcuttur. Mesela, kalbon denilen revolverler Tebriz’den Van’a kadar 2,5 Osmanlı Lirası; bildirik tâbir edilir revolverlerin âlâ cinsi 1 lira; büyük kalyon denilen revolver, 2,5; küçüğü, yine Van’a kadar 1 liraya maledilmektedir. Bağdasaryan, Rusya’ya Bakü’ye gitmek istiyorum. Orada Rusya’nın başka taraflarından gelen revolverler gâyet ucuz. Yani Van’da 10 Mecidi’ye satılır bir revolver, orada 3 Mecidi’ye alınabilir. Kaznin tâbir edilir büyük ve âlâ revolver oraya kadar [ Van vilayetine ] 2 Osmanlı Lirası’na gelebilir, demektedir (Aynı yer). Bulgaristan Prensliği, 1878’de elde ettiği muhtariyet statüsünü, Berlin Konferansı’nda Bâbıâli temsilcilerinin karşısına oturan Avrupalılara borçlu olduğunu hiçbir zaman unutmamıştı. XX. yüzyıl başlarında, hâlâ aynı statüyü muhafaza eden Sofya Hükümeti, Berlin Anlaşması’nı imzalayan devletlerin politikasına hizmet etmekte idi. 1900 yılında, Bâbıâli, Bulgar subaylarının Osmanlı’ya tâbi Hıristiyanlara tüfek dağıtıp, talim yaptırdığını, tâlimler Ermeni’lerle beraber 600 kişinin katıldığını öğrendi147. Bir taraftan Rumeli, diğer taraftan Anadolu vilayetleri ve payitaht bir hayli karışmış iken; Bulgaristan Komiserliği 14 Nisan 1903’te Sadaret’e, Burgaz’da hazırlanan 200 Martini tüfeğinden 45’inin Almanlara ait Deutsche Levante Linie Kumpanyası vapurlarından biriyle İstanbul’a gönderileceğini bildirdi. Manifestoya dahil edilmeden İstanbul’daki bir Ermeni adına yola çıkarılacak bu silahlar; oradan da Trabzon’a sevk edilecekti148. Amerikan Silah Sanayii, Washington Hükümeti ve Yeni Dünya’da Silahlanan Ermeniler Amerikan silah sanayi, 1870’lerden başlayarak hızlı bir gelişme kaydetmişti. Bu tarihten sonra A.B.D., Osmanlı Devleti’ne önemli miktarda silah ve mühimmat ihraç etti149. 1292/1875-1876’da Osmanlı padişahı, Henri-Martini [ Peabody-Martini ] tüfeği muayenesi için 18 kişiyi Amerika’ya gönderdi150. Bunlardan Ömer bin Mustafa, san’atı sayesinde Amerikan silah fabrikalarında istihdam edilirken; diğerleri, görevlerini tamamladıktan sonra İstanbul’a döndüler. Ömer bin Mustafa, Kasım 1889’da İstanbul’a gönderdiği mektubunda, 1876 yılından itibaren İstanbul’dan Amerika’ya gelen bazı şahısların burada Osmanlı aleyhtarlığı yaptıklarını, bun- ların yaklaşık 10 kişi olduğunu ve kiliselerde verdikleri nutuklarla Amerikalılar ile Prusyalıları kandırdıklarını; kısa süre önce İstanbul’dan Amerika’ya gelen bir Ermeni’nin de birtakım eczâlar satın aldığını, yani cerr-i eskâl tâbir edilen tüfek, tabanca ve çok miktarda fişek alan bu şahsın, bahis konusu malzemeyi İstanbul’a gönderdiğini, kaydediyordu151. Ömer bin Mustafa’ya göre, komitecilerin niyeti, yanıcı ve patlayıcı maddeleri önce saraya, sonra paşa konakları ve askerî kışlalara koymaktı152. Mektup muhtevası tamamen doğru idi. Hemen ertesi yıl, yani 1890’da Osmanlı memurları, Amerikan silahlarının gizlice Anadolu’ya çıkartılmasını önlemekle meşguldü. 21 Haziran 1890’da, gizli kaydıyla Adana vilayetine gönderilen bir yazıda, Zeytun Ermenilerine dağıtılmak üzere Amerika’dan silah gönderildiği bildiriliyordu. Amerikan yapımı 10.000 tüfek önce Yunanistan’a, oradan Yunan kayıklarıyla Adana ‘nın güney taraflarında ve Seyhan nehri sahilindeki Frenk ve Samarfatoğulları’nın çiftliklerine nakledilecek, buradan da Zeytun’a geçirilecekti. Bâbıâli, silahlara derhal el konulmasını emretti153. 23 1893’te Ermeni komiteciler New York ve Boston’da silahlı gösteri yaptılar154. Bu gösteri, Amerikan Hükümeti’nin komitecilere gösterdiği müsamahayı ispata gerek bırakmıyordu. Ancak, bazı Amerikalılar Ermenilerin gerçek niyetini öğrendiklerinde yardım etmekten vazgeçtiler155. Sultan II. Abdülhamid’in yâveri Derviş Paşa, 17 Nisan 1894’te Saray’a sunduğu bir mâruzasında, (147)BOA, A.MTZ (04), nr. 67/64, 26 Ca 1318/21 Eylül 1900 (148)Bulgaristan Komiserliği’nin, 20 Mart 1903 tarihli arizasına zeyl suretiyle 12 Nisan 1903 tarihinde Sadaret’e gönderdiği tahrirat: BOA, A.MTZ(04), nr. 92/5, 16.1.1321/14 Nisan 1903, lef 4. (149)Trabzon vilayetine gönderilen 28 Teşrinievvel 1309 tarihli şifre yazı: BOA, BEO, nr. 307/22984, 27 R 1311/7 Kasım 1893, Birleştirme nr. 168. (150)Geniş bilgi için, bkz.: Örenc-Gencer-Ünver, Türk Amerikan Silah Ticareti Tarihi. (151)BOA, HR.SYS, nr. 2735/14. (152)Washington Sefareti’nden Hariciye Nezareti’ne gönderilen 15 Temmuz 1895 tarihli tahrirat: BOA, HR.SYS, nr. 2857/23. (153)BOA, A.MKT.MHM, nr. 500/57. (154)Kemal Çiçek, “ Amerika’da Türk-Ermeni Çatışması ve Harry The Turk Cinayeti “, Ermeni Araştırmaları, sayı 20-21 (AnkaraKış 2005-İlkbahar 2006), s. 70. (155)Washington’daki Osmanlı Sefareti’nden Hariciye Nezareti’ne gelen 18 Kanunuevvel 1309/30 Aralık 1893 tarihli, hususi ve gizli tahriratın tercümesi: BOA, HR.SYS, nr. 2852/29. YENİ TÜRKİYE 60/2014 Büyük Devletler ve Ermeniler Arasında Kalan Balkanlılar: Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan, Romanya ve Karadağ Ermenilerin Amerika’da nasıl silahlandıklarını şöyle açıklıyordu156: Hınçaklar’ın Atina Merkez Cemiyeti, komite reislerinden Nişan Karabetyan’ı Ermenilerin yaşadığı ecnebi memleketlerini dolaşarak iâne toplama ve silahlanmaya memur etmiş; Amerika’ya gelen Karabetyan, buradaki Ermenileri Bâbıâli aleyhine kışkırtmış, nakdî yardım toplayarak silah alımı ve asker talimine sevk etmişti157. YENİ TÜRKİYE 60/2014 24 Karabetyan, Amerika’da 10.000 dolar para toplamış158; komite bu parayla, Amerikan silah fabrikalarından bir hayli silah ve cephane satın alıp, Anadolu’ya sevk etmişti. Osmanlı vilayetlerindeki silahlar Ermeni kiliseleri ve bazı evlerde muhafaza ediliyor; gizliliğe olağanüstü özen gösteren komitenin en muteberleri dışında hiç kimse, silahlardan haberdar edilmiyordu. Komiteciler, Amerika’dan memleketine dönen her Ermeni’yi beraberinde birkaç silah getirmeye teşvik ediyor, onlar da talimatlara harfiyen uyuyorlardı159. New York Şehbender Vekili, Amerikan silah ve mühimmatının Anadolu’ya sevk güzergâhını Bilan, İskenderun ve Adana arasında bulunan Karataş Limanı olarak işaret etmiştir. Silahlar, İzmir’deki bir şirket vasıtasıyla sevk ediliyor; şirket merkezi İstanbul olup, direktör Mıgırdiç Efendi160 İzmir’deki yetkililerle devamlı haberleşiyor; komite, silahları bir Yunan iskelesinden Serabe vapurlarıyla veya Tire’den aktarma suretiyle Karataş Limanı’na taşıyordu. 1890’larda Amerikan silah sanayiiile yeni tanışan Hınçaklar, bir süre sonra daha büyük siparişler vermişlerdi. Finansmanın bir kısmı İngiltere’den; bir kısmı, diğer Avrupa devletlerinden; hatta Anadolu’dan toplanmıştır. Amerikan hükümeti nezdinde görevli Osmanlı diplomatları, Bâbıâli’nin talimatıyla, komiteler adına para toplayanları adını Hariciye Nezareti’ne bildirmişlerdir. Bu dönemde, Amerika’da yaşayan Ermeniler, komiteye gönüllü ya da cebren kişi başına ayda 10’ar kş., ayrıca yılda bir defaya mahsus 2 lira iâne vermekte; paranın büyük kısmıyla silah alınmakta idi. Bir defasında, Hınçak yöneticisi Named eliyle Londra’dan Amerika’ya 20.000 lira gönderilmişti. Maraş’tan Amerika’ya gelen silah parası, 3.000; Haçin’den gelen, 2.800 lira idi. Komite bu paralarla, Amerika’dan 50.000 Martini, 75.000 Lovır, 2.000 adet Martini ve Lovır fişeği almıştı161. 1894 ilkbaharında Ermeni komiteleri, Amerika’dan dinamit de satın alıyorlardı162. Buraya yerleşmiş Ermenilerden 20-30 kadarı dinamit fabrikasında çalıştığından, komiteciler bu maddenin temininde güçlük çekmiyorlardı. Aynı yıl, Osmanlı makamları bir Ermeni’nin verdiği yeminli ifadeden, ihtilâlcilerin Amerika’daki fabrikadan bir ayda 750 liralık dinamit aldıklarını öğrenmiş163; Bâbıâli, derhal teyakkuza geçmişti. Kasım 1894’de, New York’taki Osmanlı Şehbender Vekâleti’nden Washington’daki Sefaret’e gönderilen yazıda, öncelikle Şehbenderler Nizamnamesi’nin güvenlikle ilgili 32. maddesine atıfta bulunularak, bu ülkedeki Ermenileri izlemek için Amerikalı bir hafiye memurunun istihdam edilmesi istenmiştir. Teklif muhtevasında, hafiyenin hiç olmazsa 4 ay kadar görev yapması, günde 8 dolar harcamasına izin verilmesi; Zaptiye Nezareti’nin böyle memuriyetler için bütçesinin olduğu da bilhassa kaydedilmiştir. Talep olumlu karşılanacak ve Sultan II. Abdülhamid’in 10 Kasım 1894 tarihli irade-i seniyyesi ile gerekli izin verilecektir164. Diğer taraftan, komitelerin bulundukları mahallerde yaşayan Müslüman halkın silahlarını ellerinden aldıkları, isyan hareketlerinde hükümet binalarını basarak silah tedarik ettikleri ve Osmanlı vilayetleri ile Rusya’daki askerî depolardan silah çaldıkları vâki idi. Tiflis Başşehbenderliği, 1902 yılında (156)BOA, Y.PRK.MYD, nr.14/85. (157)Aynı yer. (158)Bilâl N. Şimşir, “ Washington’da Osmanlı Elçisi Alexandre Mavroyeni (1887-1896) “, Ermeni Araştırmaları, sayı 4 (Ankara- Aralık 2001-Ocak-Şubat 2002), s. 45. (159)BOA, Y.PRK.MYD, nr.14/85. (160)BOA, A.MKT.MHM, nr. 729/3 . (161)Aynı yer. (162)Gös. yer. (163)BOA, A.MKT.MHM, nr. 729/3. (164)BOA), Y.PRK.MYD, nr.14/85. Komitelerin Silahlanması Karşısında Devletin Meşru Müdafaa Çabaları Bâbıâli’nin Silah Kaçakçılığını Önleme Faaliyetleri: Akdeniz ve Karadeniz’de Sahil Güvenliği Berlin Anlaşması’nın Osmanlı gayrimüslimlerini yakından ilgilendiren maddelerinde, Düvel-i Muazzama tarafından kabul, vaad ya da imâ edilmiş bazı hususlar167, bir süre sonra gelişen isyanlar sebebiyle devletin bekasını tehdit etmeye başlamıştı. Ermeni komitelerinin silahlanmasında açıkça görülen bu tehdit, devletin kara hudutları ve sahil güvenliğinin zayıflığını da ortaya çıkarmıştı. Tan gazetesi, 23 Nisan 1894 tarihli nüshasında Trabzon, Samsun, İzmir ve Anadolu’nun diğer noktalarına sevk edilerek, Ermeni komitecilerine dağıtılmak üzere birçok silah sandığının Trieste’de beklediğini, yakında vapura yükleneceğini yazmıştı168. Osmanlı memleketlerine silah sevki hakkında bu tarihe kadar yurtdışındaki sefaret ve başşehbenderliklerinden pek çok haber geldiği halde, silahların yakalandığına dair hiçbir bilgi alınamamıştı169. Şu halde, kara ve sahil güvenliğiyle ilgili önemli fizikî ve beşerî zayıflıklar bulunuyor; üstelik acilen önlem almak gerekiyordu. Bâbıâli, Ermeni ihtilâlcilerin Kıbrıs Adası’nı merkez haline getirerek buradan Anadolu ve Suriye sahillerine silah ve harp mühimmatı çıkardıklarını tespit ettiğinde, öncelikle güney sahillerinin korunması için bir komisyon kuruldu. Bu amaçla görevlendirilen Teftiş-i Umûmi-i Askerî Komisyonu, 5 Aralık 1905’te sahil güvenliğinin gambotlarla sağlanmasını; sipariş edilen gambotlar gelinceye kadar karada karakol ve kuleler inşa edilerek mevcut güvenlik önlemlerinin arttırılmasını teklif etti170. Çalışmalar, 1895 yazında hız kazandı. Sultan II. Abdülhamid, 6 Haziran 1895’te, Payas’dan Süveydiye’ye kadar uzanan sahillerin muhafazası için bölgede keşif yapılmasını istedi; keşif raporunda, bu kıyı şeridinde 10 adet karakolhane inşasının yeterli olacağı bildirildi. Bölgeden gelen haberler, daha geniş bir güvenlik önleminin gerektiğine işaret ediyordu. İlgili komisyon, inşası kesinleşmiş olanlardan başka, Halep vilayeti sahilinde bir karakolhane daha yapılmasını önerdi. Ayrıca, yapılacak karakolhanelerin güneyinde kalan son noktadan başlayarak, doğrudan Lazkiye Sancağı sahillerinin muhafazasına bakmak üzere 9 adet karakolhane, Adana vilayeti sahilinin muhafazası için de Mersin civarına kadar 13 adet kulenin inşası gerekiyordu. 25 Mart 1896 tarihli yeni bir irâde-i seniyye ile yapımına başlanan bu güvenlik kordonunun Ermenilerin silah sevkiyatını durdurması beklenirken; stratejik noktalarda görevli memurların liyakatı da müzakere konusu edildi. Padişahın emriyle, mesela Mersin ve İskenderun İskeleleri’ndeki hususi memurlar, polis ve diğer görevlilere mesailerinde dikkatli olmaları, özellikle silah ve benzeri yasak maddelerin ithali ve Ermeni komitecilerin geçişine kesinlikle izin verilmemesi tebliğ edildi171. 25 1905 yılında Halep ve Adana ve Havalisi Umum Kumandanlığı Vekâleti, İskenderun ve Mersin iskele memuriyetlerinden (165)BOA, Y.PRK.ASK, nr. 180/3, 12 Z 1319/22 Mart 1902 (166)BOA, Y.A.HUS, nr. 466/17, 16 Za 1321/3 Şubat 1904 (167)Anlaşmanın, Doğu Anadolu vilayetleriyle ilgili 61 ve 62. maddeleri, Ermeni Meselesi adı altında Anadolu Islahatı’na (Karaca, a.g..e.); Vilâyât-ı Selâse ile ilgili 23. maddesi, Rumeli Islahatı’na (Güler Yarcı, “ Osmanlı İdaresinde Makedonya 1371-1912 “, Uluslar arası Türkiye ve Balkan Ülkeleri Arasında Dostluğu ve İşbirliğini Geliştirme Konferansı (28-30 Ağustos 2008- İstanbul), Düzenleyen: Yeditepe Üniversitesi (yayınlanmamış bildiri), vesile olmuştur. (168)BOA, İ.HUS, nr. 23, 1311 L/30, 20 L 1311/26 Nisan 1894. (169)Aynı yer. (170)BOA, A.MKT.MHM, nr. 655/37, lef 3, Mikrofilm nr.: Hüdâvendigâr-İzmid 16951. (171)BOA, Y.MTV, nr. 281/52. YENİ TÜRKİYE 60/2014 Ermenilerin Aleksandropol’deki askerî silah deposundan büyük miktarda tüfek ve fişek çaldıklarını, bu silahların Osmanlı sınırlarından geçirilmemesi için dikkat edilmesini bildirmiş; Üçüncü Ordu Müşirliği’ne gönderilen şifre yazıyla bazı önlemler alınmıştı165. 1904’te, yine Aleksandropol silah deposundan çalınan 800.000 adet tüfek ile 800 sandık fişeği Ermenilerin aldığı zannediliyordu166. YENİ TÜRKİYE 60/2014 26 başka Lazkiye ve Silifke’nin Taşucu mevkilerinde birer iskele tesis edilerek, iskele memurları sayısının 4’e çıkartılmasını; henüz tamamlanamayan Karaağaç Gözetleme Kulesi’nin bir an önce yapılmasını istiyordu. 1905 yılı sonlarına doğru, incelemelerde bulunmak üzere bölgeye bir heyet gönderildi. 4 Aralık 1905 günü İbrahim Edhem bin Ferhad ve Ömer Rüşdi bin Mehmed imzasıyla sunulan müşterek arizada şu öneriler yer alıyordu: İskele memurları ve diğer görevliler, özellikle polis komiserleri ve efradı mahallî mizaclara vâkıf kimselerden tayin edilmelidir. Mersin, İskenderun, Taşucu ve Lazkiye mevkileri ve daireleri birer mıntıka kabul edilmeli, böylece meydana gelecek dört mıntıkadan her birinin idare ve nezareti, iskele memuru olan askerî ümera tarafından yapılmalıdır. Daima seyyar bulunmak ve yalnız sahillerin gözetimiyle meşgul olmak üzere Haleb ve Adana Fevkâlade Kumandanlığı tarafından seçilecek uygun ve muktedir biri müfettiş tayin edilmelidir. Bütün mıntıkalar bu müfettişin daimi nezareti altında bulundurulmalı, görevliler dindar ve devlete sadık kimselerden seçilerek dolgun maaş verilmeli ve haklarında gerekli incelemeler yapılmalıdır. Bunları temin için gerekli tahsisat önceden ayrılmıştı. Saray’a göre, mıntıkaların birbirleriyle ve kulelerle haberleşmesi sağlanır ve herkes görevini iyi yaparsa, Fransa’ya sipariş edilen gambotlar gelinceye kadar karadan yapılacak kontrollerden iyi sonuç alınabilirdi. Bâbıâli ve Seraskerlik makamının da ilgilileri uyarması gerekiyordu172. Sultan II. Abdülhamid, Teftiş-i Askerî Komisyonu üyeleri ve yâverlerden uygun birer kişinin bölgeye gönderilerek, mahalli ihtiyaçlara uygun inzibat temini için daha nelere ihtiyaç duyulduğunun araştırılmasını emretti. Ayrıca, gambotların gelmesine kadar denizden gözetleme yapmak üzere Tersane-i Âmire’nin yakın tarihte bir Fransa’dan satın aldığı vapurun gerekli donanımı yapılarak, buraya gönderilmesini istedi. Emir, 6 Aralık 1905’te Bâbıâli, Seraskeri ve Bahriye Nezareti’ne tebliğ edildi173. Yıldız Sarayı ve Bâbıâli, yalnız silah, mühimmat, hatta muzır yayın değil; yurtdışına giden ve gizlice memleketlerine dönerek isyan çıkaran Ermenilerin sınırlardan geçişini de kontrol etmeye çalışıyordu. Firariler, ya Kıbrıs ve Anadolu’ya yakın diğer adalar, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, İran, Rusya gibi Osmanlı ile hemhudut veya deniz ulaşımının kolay olduğu ülkelere kaçıyor veya sahte pasaportlarla sınırı geçiyorlardı. Bazı firariler, kendilerini himaye ve silahlandıran yabancı hükümetlerin verdiği pasaportlarla Osmanlı vilayetlerine geri dönüyor; silah kaçırıyor, isyanlara karışıyor, ecnebi diplomatların yardımıyla serbestçe dolaşıyorlardı. Karadeniz Sahil Güvenliği Karadeniz limanları, genellikle Rus silahlarının nakledildiği güzergâhta bulunuyordu. Akdeniz’de olduğu gibi, Karadeniz sahil şeridinin de öncelikle deniz tarafından korunması, önemli iskele ve limanlar civarında devamlı seyredecek karakol gemisi, istimbot veya sandalların temini gerekiyordu. 1900’lü yılların başında, Ermeniler, Karadeniz yoluyla Anadolu’ya büyük miktarda silah ve cephane sevk etmişlerdi. Mesela 1901’de, Batı Karadeniz’de Karasu sahillerinin güvenliği hususî önem kazanmıştı. 23 Mart 1901 tarihli bir şifre telgrafnamede, Ermenilere dağıtılmak üzere Karadeniz sahilinden Anadolu’ya ufak çaplı tüfek, revolver ve cephane ithal edildiği; komitelerin burayı zabıtanın az olması dolayısıyla tercih ettikleri; daha önce Romanya’dan getirilen 20 adet Martini tüfeğin bu civarda ele yakalandığı bildiriliyordu174. Haberi müteakip, İzmit Mutasarrıflığı ve Kumandanlığı bu sahilin muhafazası için bir yüzbaşı, bir mülâzım-ı sâni ile 30 askerin Karasu nahiyesine sevklerini emretmişti175. (172)Aynı yer. (173)Aynı yer. (174)23 Z 1318/ 13 Nisan 1901 tarihinde Mirliva Mahmud imzasıyla Mâbeyn-i Hümâyun Başkitabeti’ne gönderilen tahrirat: BOA, Y.MTV, nr. 213/138. (175)BOA, A.MKT.MHM, nr. 655/37, Mikrofilm nr.: Hüdâvendigârİzmid 16951, 18 M 1319/7 Mayıs 1901, lef 3. Osmanlı Rüsumat İdareleri: Silah Kaçakçılığına Karşı Alınan Hukukî Önlemler İthali Yasak Silahlar Meselesi ve Gümrük Mevzuatında Değişiklik Londra’daki Osmanlı Sefaretinin muhbiri Lazar, 1890’larda, Kafkasya’da Ermeni asıllı Rus subaylarından bir yarbay ile birkaç subayın, Ermenilerin iskân edildiği hudut boylarında isyan çıkarmak üzere hazır beklediklerini bildirmiş; Hariciye Nezareti de, komitecilerin sınırlardan geçirmeye çalışacağı her nevi silah ve mühimmata el konulmasını, gümrük memurlarının posta yoluyla getirilecek bu gibi emtiaya dikkat etmeleri talimatını vermişti. Aynı talimat, mülkî idare ve polislere de gönderilmişti177. Görüldüğü gibi, devlet, gerek meskûn bölgelerde, gerek sahillerdeki rüsumat ida- releri, mülkiye memurları ve zabıtanın, Ermenilerin silah ithaline karşı daima dikkatli davranmaları hususunda kendilerini defalarca uyarmıştı178. Buna rağmen, kaçakçılık tamamen önlenemiyor; Ermeniler, payitaht İstanbul’da, güvenliğin en üst seviyede kontrol edildiği semtlerde dahi silah ve mühimmat kaçırabiliyorlardı. Mesela Bâbıâli, İstanbul ve Anadolu’da Ermeni hadiselerinin yoğun olduğu 1894’te, Galata ve Beyoğlu’ndaki silahçı dükkânlarından alınıp Haydarpaşa’ya getirilen silahların trenlerle daha içerideki mahallere nakledildiğini öğrenmişti. Bu haber üzerine Dâhiliye Nezareti, Mart 1894’de Sadaret makamına, silah denkleri Haydarpaşa’da muayene edilirse şimendiferle silah naklinin durdurulacağını bildiriyordu179. Bu gibi nakliyat ilk defa yapılmadığına göre, memurlara yeni talimatlar göndermek, tenbihte bulunmaktansa, silah ticaretini gözden geçirmek gerekiyordu. Sadaret, bir taraftan yabancı devletlere tanınan silah ticareti imtiyazını; diğer taraftan, Avrupa devletlerinin hususa dair mevzuatını incelemeye başladı. Bu arada, Rüsûmat Emaneti’nden en kısa zamanda görüş bildirmeleri istendi. Dâhiliye Nezareti de Sadaret makamının talimatıyla, 1893 yılı sonlarında bazı vilayetlerden aynı suretle görüş istedi. Mesela Suriye ve Ankara vilayetlerine, gümrüklerden gizlice geçirilen revolverler hakkında ne gibi önlemler alınması gerektiği soruldu. Rüsûmat Emaneti, 27 Aralık 1893 tarihinde, av tüfeği ve ziynet silahlarının dışındaki silahların ithalinin yasak olduğunu, gerek yurt içinde imal edilmiş, gerek yurt dışından getirilmiş olan her nevi silah ve diğer harb mühimmatının gümrüklerce zabt edileceğinin ilânı hakkında hükümetin yazılı talimatı bulunduğunu bildirdi. (176)BOA, A.MKT.MHM, nr. 664/16, Mikrofilm nr.: Trabzon 19452, 26 B 1321/ 18 Ekim 1903. (177)BOA, HR.SYS, 2761/26. (178)BOA, BEO, nr. 372/27891, 5 N 1311/.12 Mart 1894. (179)Gös. yer. 27 YENİ TÜRKİYE 60/2014 1903 Nisanı’nda Ermeni ihtilâlcilerinin Rusya’dan denizyolu ile Trabzon sahillerine silah ve cephane nakletmekte oldukları öğrenildiğinde; Trabzon valiliği Dahiliye Nezareti’ne başvurarak, Karadeniz sahillerinin daha iyi muhafazası için Samsun, Trabzon ve Rize’de bulundurulmak üzere, saatte ortalama 12 mil mesafe alacak, gerektiğinde 25 kadar asker ve jandarma taşıyabilecek 3 çetaneye ihtiyaçları olduğunu bildirmişti. Aynı maksatla Dördüncü Ordu Müşirliği ile de görüşülerek, Seraskerlik makamından yardım istenmişti. Seraskerlik, denizlerde istimbot barınamayacağı gibi, bu sahilleri teftiş ve kontrol altında tutmak üzere zaten iki vapur bulunduğunu beyan etmişti. Sonunda vilayete, Tersane-i Âmire’de bu işe elverişli vapur ve istimbot olmadığı, diğer sahillerdeki karakol vapurlarının da bulundukları yerlerden kaldırılarak buraya gönderilmesinin doğru olmayacağı; karakol görevi yapmak üzere inşa edilecek yeni vapurlar için de Bahriye bütçesinde karşılık bulunmadığı cevabı verilmişti176. 28 Sadaret makamı, İstanbul’da bir de komisyon kurdu. Rüsûmat Emaneti Müsteşarı ve muhasebecisi, İstanbul’dan Emtia-i Dâhiliye ve Ecnebi Gümrükleri Nazırları ve rüsumat cemiyetlerinin ileri gelenlerinin bulunduğu komisyonun görevi, yabancı devletlerle yapılan ve hâlen yürürlükte olan ticaret muahedenamelerinin silah ticareti maddesine göre Bâbıâli’nin, hukukî hak ve yetkilerini müzâkereden ibaret idi180. Osmanlı Devleti’nin İngiltere, İtalya, Avusturya, Danimarka, Hükümet-i Müctemi’a-i Amerika (A.B.D.), İsveç, Norveç, İspanya, Belçika, Felemenk (Hollanda) Devletleri ile imzaladığı Ticaret Muahedenamesi’nin 15. maddesinde, Osmanlı Devleti barut, top, eslihâ ve mühimmât-ı harbiyyenin Osmanlı memleketlerine idhâlinin umûmen men’i-idhâli hak ve yetkisini muhafaza buyurur181, deniliyordu. Buna göre, Bâbıâli, Ermeni komitelerinin elinde yakalanan Avrupa ve A.B.D. menşeli silahların ithalini tamamen yasaklayabileceği gibi, muahedenameye taraf devletlerin hükümetlerini uyarmak yetkisine sahipti. YENİ TÜRKİYE 60/2014 Bâbıâli’nin komisyonda müzakere ettiği diğer madde, gümrüklerde veya ithal edildikten sonra yakalanan harp silah ve mühimmatına uygulanacak cezalarla ilgilidir. Rüsûmat Emaneti, 18 Şubat 1894’de bu hususta karar verilirken, ithali ahden memnu’ olan tuz, tütün ve barut hakkındaki uygulama emsal gösterilmiştir. Rüsûmat Emaneti’nin kanaatine göre, yasak silahlar gümrüklerden geçirilirken el konulacağı gibi, gümrükten geçtikten sonra serbest ve açıkça satılan silahlar da yakalananlara el konulmalı, kıymetinin iki misli nakdî ceza alınmalı, bu meblağ tezyid-i şevk ve gayretleri için muhbirlerine verilmeli, daha önce ithal edilmiş olan yasak silah ve mühimmat da belirli bir süre zarfında yabancı devletlere iade edilmeli idi182. Bâbıâli’nin silah kaçakçılığını önleme ve cezalandırmaya yönelik uygulamaları tepkiyle karşılandı. İlk tepkiler, Ermenilerin silah sevkiyatı yaptığı yerlerden geldi. Suriye vilayetinden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 19 Şubat 1894 tarihli yazıda, yasağın halka ilân edilmesinden önce bazı dükkân ve şahıslardan toplatılmış olan 28 adet revolverin cephanesiyle birlikte iâdesinin istendiği, bildirildi. Bahis konusu yasak bu tarihte yabancı devletlere henüz tebliğ edilmemişti. Yeni düzenlemeye dair Meclis-i Mahsus’un 25 Şubat 1894 tarihli zabıtname sureti, 12 Mart 1894 günü Hariciye Nezareti’ne gönderilerek, uygulamaya konulması istendi; Nezaret, Tecdid-i Muahedat Komisyonu tarafından yapılan inceleme sonucu kabul edilen hususları muahedenamelere taraf devletlere tebliğ etti. Almanya ile yeniden imzalanan ticaret muahedesinin silah ticaretine dair hükmü de hemen uygulanmaya başlandı183. Ceza-i Müeyyidelerin Arttırılması ve Dîvân-ı Harpler Sultan II. Abdülhamid döneminde, Ermenilerin silahlanmasını önlemek amacıyla muhtelif hukukî düzenlemeler yapıldı. 1908’de, silahlanma ve firar hadiselerine karışanların kürek cezasına çarptırılması maksadıyla Ceza Kanunnamesi’nin ilgili maddeleri değiştirildi. 16 Mart 1908 tarihli kanun layihasında, hâlen muhârebe ve edevât-ı cârhe mahsus âlât ve edevât ile muzır eşyayı merakeb-i bahriye ve berriye ile Osmanlı memleketlerine idhâl ve fesat erbâbının hâl ve sıfatlarını bilerek mealik-i muinesini gayr-ı mahalden ihrac eden ve bu gibi şahıslarla zikredilen muhârebe âlât ve edevâtı ile muzır eşyayı Osmanlı memleketlerinde bir yerden başka yere nakledenler buna vasıta olanlar, vapur, yelken ve sefine kaptanları ile sandalcılar ve kayıkçılar ile diğer şahıslar filleri derecesine göre muvakkaten küreğe konulur, deniliyordu. 30 Mart 1908’de çıkartılan padişah iradesiyle değişiklik onaylandı. Ceza Kanunnamesi’nin 58. maddesinin 2. zeyli yerine geçecek zeyl maddesine zeyl hükmündeki yeni kanun fıkrası yürürlüğe girdi184. Osmanlı hukukun suç kabul ettiği fiilleri işleyen Ermeni(180)Aynı yer. (181)BOA, BEO, nr. 372/27891, 5 N 1311/.12 Mart 1894. (182)Aynı yer. (183)Gös. yer. (184)BOA, İ.DUİT, nr. 79/7, Orijinal nr.: 49-3/36, 26 S 1326/30 Mart 1908, lef 4. Sonuç Osmanlı tebaası Ermenilerin silahlanmasına dair Osmanlı arşiv belgeleri, genellikle Sultan II. Abdülhamid dönemi ile sınırlıdır. Bu belgeler, 1890’lardan Meşrutiyet’in ikinci defa ilânına kadar meselenin takibine imkân vermekte; sonraki yıllarda yoğunluğunu kaybetmektedir. Daha açık bir ifadeyle, padişahın 1909 yılında tahttan indirilmesiyle başlayan yeni dönemde, mesele Osmanlı belgelerine yeteri kadar yansımamaktadır. XIX. yüzyılın son çeyreği ve XX. yüzyıl başlarında Ermeni komitelerinin eline geçen silahların model, marka, miktar ve maliyetlerini incelemek; bunları, aynı tarihlerde Osmanlı Devleti ve Batılı devletlerin ordularında mevcut silahlarla kıyaslamak; komitelerin silahlanmasından Avrupa Devletleri’nin maddî ve siyasî bakımdan nasıl faydalandıklarını ve silah satıcısı büyük devletlerin rekabetini takip etmek hayli güçtür. Osmanlı Devleti adına bakıldığında, 1880-1920 yılları arasında Osmanlı Sarayı ve Bâbıâli’nin Ermeni komitelerine ait silah ve mühimmat hakkında edinebildiği malumatın önemli bir kısmı yurt dışındaki diplomatik misyon ve hafiyelerden gelmiştir186. Bununla beraber, Hariciye Nezareti vasıtasıyla yapılan araştırmalar, meselenin bütün yönleriyle görülmesine her zaman imkân tanımamıştır. Özellikle yabancı silah fabrikalarının bugün dahi girilemeyen arşivlerinde muhafaza edilen gizli belgeler ve bu ülkelerdeki bazı bankacılık işlemlerine ulaşmak hiçbir zaman mümkün olmadığından, Ermeni komitelerinin silahlanmasında bu veche daima karanlıkta kalmıştır. Aynı suretle, ilgili Batı ya da Doğu devletlerinin o günkü hükümetleri, bu satışları en mahrem devlet sırrı kabilinden titizlikle saklamış; yürürlükteki Arşiv Kanunları’na rağmen, resmî evrakını, üzerinden 100 yılı aşkın süre geçtiği halde saklamaya devam etmektedirler. Bu itibarla, yabancı matbuat zaman zaman çok kıymetli bir istihbarat aracı olmuştur. Yurt içinde, öncelikle Yıldız Sarayı’na gelen jurnaller, Avrupa’da siyasî dengelerin değiştiği dönemlerde Bâbıâli’ye muvakkaten dostâne ilgi gösteren yabancı sefirlerin mahremâne açıklama ve tavsiyeleri, genellikle Seraskerlik makamı, Dâhiliye ve Zaptiye Nezaretleri ile Rüsûmat Emaneti’nde toplanan ihbarlar ve re’sen yapılan tahkikat sonuçları ile yakalanan Ermeni komitecilerden ele geçirilen silahların muayene raporları; komite defterleri gibi maddî deliller; nihayet şahsî itiraflar devletin başlıca bilgi kaynaklarını teşkil etmiştir. Mevcut kaynaklara göre, Ermeni komitelerinin 1890’lardaki silahlanma faaliyeti, komitelerin maddî gücü; Avrupa hükümet merkezleri ile A.B.D.’nden gördükleri ilgi ve yardımlar, Rusya, İran ve Balkanlar’daki küçük devletlerin Osmanlı Devleti ile siyasî münasebetlerinin derecesiyle sınırlıdır. Aynı dönemde komiteler, silahlanmayı parti programlarına da almışlar; deniz ya da kara yoluyla, Rumeli ve Anadolu’ya nakletmenin bütün yollarını denemişlerdir. Başlangıçta, genellikle Avrupa ordularının terk ettiği ikinci el silahları satın alan komiteciler; zamanla, tanınmış silah ve cephanenin taklitlerini imal etmişlerdir. Batı silah sanayinden daha ziyade sosyalist prensiplerle kurulan Hınçak Komiteleri faydalanırken; milliyetçi Ermenilerin meydana kurduğu Taşnak Komiteleri, genellikle Rusya ve İran’dan silah temin etmişlerdir. (185)Bern sefiri Fuad Selim’den Hariciye Nezareti’ne gönderilen 16 Şubat 1916 tarihli yazı: BOA, HR.SYS, nr. 2882/25-1, 2. (186)Ermeni asilerine silah temini ve hafiyelerin rüşvetle silah ithaline müsamaha ettiklerine dair yazı: BOA, Y.PRK.TKM, nr. 36/13, 14 R 1313/4 Ekim 1895. 29 YENİ TÜRKİYE 60/2014 ler ve kendilerine yardım eden diğer Osmanlı tebaası, Dersaadet Divan-ı Harbi ve muhtelif vilayetlerdeki benzer mahkemelerde yargılandılar. Bâbıâli, komitelerin silahlanması kadar, Ermenilerin yurt dışına para çıkarmalarını da sıkı bir denetim altına aldı185. 30 Birinci Dünya Savaşı’nın olağanüstü şartlarında birçok Osmanlı şehir, kasaba ya da köylerinde yaptıkları Müslüman halka reva gördükleri katliamla hatırlanan Ermeni ihtilâlciler; özellikle 1914-1922 yılları arasında daha fazla silahlanmışlardır. İtilâf Devletleri’nin cömertçe dağıttığı silahlarla, dünya üzerindeki bazı devletlerin ordularında dahi bulunmayan gelişmiş harp silah ve mühimmatına sahip olan Ermeni ihtilâlciler, devletin sâdık tebeası iken yollarını ayırmışlardır. Yıldız Evrakı: Y.A.HUS, Y.A.RES, Y.MTV, Y.PRK.ASK, Y.PRK.AZJ, Y.PRK.BŞK, Y.PRK.EŞA, Y.PRK.HR, Y.PRK.MYD, Y.PRK.SN, Y.PRK.TKM,Y. PRK.UM, Y.MTV. Bugün Osmanlı Devleti’nin bütün evrakı dünyaya açık olup; yol ayrımının hikâyesi, ancak, Osmanlı tebaası bütün Ermenileri ikna edemeseler de bir kısmını silahlandırarak isyanlar çıkartan yabancı bazı devletlerin malum arşivlerinden tamamlanabilir. Muahedat Mecmuası, c. IV- V, Dersaadet 1298/1880-1881. Bu belgeler, Nisan 1915’te meşru müdafaa amacıyla Tehcir Kanunu’nu çıkartan Osmanlı Devleti’nin hangi güçler tarafından istismar edildiğini de ortaya çıkaracak niteliktedir. Elde edilecek bilgiler, bugün dahî insafsızca tekrarlanan bazı Ermeni iddialarının, yalnız tarihi tahrip ve Osmanlı-Türk tarafına haksızlık olmayıp; silah-para-menfaat ilişkileri çerçevesinde tabii insan haklarını ve devletlerarası hukuku kimlerin hiçe saydığını lâyıkıyla ispatlayacak; 21. yüzyılda hızla gelişen ve büyüyen Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya devletleri arasındaki saygın konumuna katlanamayan güçlerin kimler olduğuna hükmedecektir. BEŞİRLİ, Mehmet, “ II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı Ordusunda Alman Silahları”, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 16 (2004/1), s. 121-139. Kaynakça A. Arşiv Vesikaları187: T. C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi (BOA)188, İstanbul. YENİ TÜRKİYE 60/2014 Bâb-ı Âlî Evrak Odası: BEO, Bâb-ı Âsafî: A.MKT.MHM. Dahiliye Nezareti: DH.EUM. 2. Şb., DH.MKT, DH.TMIK.M. Hariciye Nezareti: HR.MKT, HR.SFR (3), HR.SYS, HR.TO. İradeler: İ.DUİT, İ.DH, İ.HR, İ.TAL. Rumeli Müfettişliği Evrakı: A.MTZ (04). Zabtiye Nezareti: ZB. B. Yayınlanmış Belgeler Dzragir Hunchakian Kusaktsuthian [ Program of the Hunchakian Party ] (2. ed.), London, 1897. Hınçakyan Serbestiyet Fırka-i İhtilâliyesi Programı, 1313/1895-1896. C. Araştırma ve İnceleme Eserleri ANDERSON, M. S., The Eastern Question (1774-1923), New York 1966. BALL, Robert W. D., Mauser Military Rifles of The World, 2006 (fourth édition). BEYDİLLİ, Kemal, “ 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler”,Türk Tarihi Belgeleri Dergisi, XIII/17 (Ankara 1987), s. 370-382. BEYOĞLU, Süleyman Beyoğlu, “ Fahreddin Paşa’nın Ermeni Meselesindeki Rolü”,Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni Sorunu, Editörler: Yrd. Doç. Dr. Bülent Bakar-Prof. Dr. Necdet Öztürk- Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu, İstanbul 2007, s. 171-203. BOSTAN, M. Hanefi, “ Trabzon Muhafaza-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti’nin Doğu Karadeniz Bölgesinde Yaşayanların Türk Olduğuna Dair Bir Muhtırası”,Millî Mücadele’de Giresun Sempozyumu (6-7 Mart 1999). Bildiriler, İstanbul 1999. CABBARLI, Hatem, “ Geçmişten Günümüze Ermenistan’da Azerbaycan Türkleri”,Ermeni Araştırmaları, sayı 4 (Ankara- Aralık 2001-Ocak-Şubat 2002), s. 123-146. ÇİÇEK, Kemal, “Amerika’da Türk-Ermeni Çatışması ve Harry The Turk Cinayeti”,Ermeni Araştırmaları, sayı 20-21 (Ankara- Kış 2005-İlkbahar 2006). Ermeni Komiteleri’nin Â’mâl ve Harekât-ı İhtilâliyesi, İlân-ı Meşrûtiyetten Evvel ve Sonra, İstanbul 1332/1916. Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi, haz. Necati Aktaş-Mustafa Oğuz, Mustafa Küçük, II, Ankara 1998. (187)Vesika ve defter numaraları dipnotlarında gösterilmiştir. (188)Notlarda parantez içinde gösterilen kısaltmalar kullanılmıştır. KARASANDIKLI, Özlem, “ Ayrılıkçı Ermeni Siyasi Örgütlerine Karşı Osmanlı Devleti’nin İlk Önlemleri ve Eleştiriler”,Ermeni Araştırmaları, sayı 16-17 (Ankara- Kış 2004-İlkbahar 2005). KESER, Ulvi, Kıbrıs 1914-1923 Fransız Ermeni Kampları, İngiliz Esir Kampları ve Atatürkçü Kıbrıs Türkü, İstanbul, KODAMAN, Bayram, Sultan II. Abdülhamid Devri Doğu Anadolu Politikası, Ankara 1987. KÜÇÜK, Cevdet, Osmanlı Diplomasisinde Ermeni Meselesi’nin Ortaya Çıkışı 1878-1897, İstanbul 1984. LÜTEM, Ömer E., “1919 Paris Barış Konferansı’nda Ermeni Talepleri”, Ermeni Araştırmaları, sayı 22 (Ankara-Yaz 2006), s. 163-178. NALBANDİAN, L., The Armenian Revolutionary Movement: The Development of Armenian Political Parties Through the Nineteenth Century, Los Angeles 1963. OKTAY, Hasan, “Ermeniler ve Van İhtilal Örgütü (1896-1915)”, Ermeni Araştırmaları, sayı 5 (Ankara-Bahar 2002). ORTAYLI, İlber, “ Ermeni Sorunu: Soykırım İddialarının Arkasındaki Gerçekler” Popüler Tarih, sayı 8 (Ocak 2001). ______, II. Abdülhamit Döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu, Ankara 1981. Osman Nuri, Abdülhamid-i Sani ve Devr-i Saltanatı (muharriri Ahmed Rasim), III, İstanbul 1327/1909. ÖRENC, Ali Fuat – GENCER, Ali İhsan – ÜNVER, Metin, Türk Amerikan Silah Ticareti Tarihi, İstanbul 2008. PALABIYIK, Mustafa Serdar, “Fransız Arşiv Belgeleri Işığında Fransız Doğu Lejyonu’nun Kuruluşu ve Faaliyetleri (Kasım 1916-Mayıs 1917)”, Ermeni Araştırmaları, sayı 23-24 (Ankara-Nisan 2006), s. 205-225. SÜSLÜ, Azmi, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara 1990. ŞAFAK, Nurdan, “Osmanlı Devleti’nden ABD’ye Ermeni Göçü (1860-1914)”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, sayı 131 (Ermeni Meselesi Özel Sayısı) (Nisan 2001), İstanbul 2001, s. 89-98. TÜFEKÇİ, Zeynep, Trabzon ve Çevresinde Yapılan Ermeni Tehcir ve Yargılamaları, M.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı, Yükseklisans Tezi, İstanbul 2001 URAS, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Ankara 1957. YARCI, Güler Yarcı, “Lyonel Bondy’nin ‘Dinamit ve Diplomatlar’ Başlıklı Makalesi ve Hınçak Ermenileri”,Osmanlı’dan Günümüze Eşkiyalık ve Terör, Editör: Doç. Dr. Osman KÖSE, Mart 2009-Samsun, s. 179-192, yay.: Samsun İlkadım Belediyesi. ______, Osmanlı Diplomasisinde Makedonya Meselesi (1876-1913)”, ESBA (Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi/ Die Elektronische Zeitschrift für politikwissenschaftliche Studien Januar) Ocak 2013, c. 4 sayı 1, s. 70-114. 31 YENİ TÜRKİYE 60/2014 KARACA, Ali, Anadolu Islahâtı ve Ahmed Şâkir Paşa (1838-1899), İstanbul 1993. İngiltere ^ Fransa ^ İsviçre ^ İstanbul ^ ^^^ İzmir Korint ^ ^Pire ^^ Girit adası ^ Teselya Selanik Samsun ^ ^ ^ Yozgat Sivas Adana ^ Legend ^ ± Önemli Merkezler Id Osmanlı Tebaası 0 Başka ülkelerden gelenler 180 360 Elazığ ^ ^MuşSiirt^Van ^ 720 Kilometers ± 32 İngiltere ^ Fransa ^ Selanik Teselya Korint Legend ^ YENİ TÜRKİYE 60/2014 Samsun İstanbul YozgatSivas Muş Van Elazığ Siirt Adana ^ ^^^Pire İzmir ^ ^ ^^ Girit adası ^ Amerika Birleşik Devletleri ^ Önemli Merkezler Id 0 İsviçre ^ 380 760 1.520 Kilometers Osmanlı Tebaası Başka ülkelerden gelenler ^ ^ ^ ^^ ^^ ^