Sağlığa Gündoğdu

advertisement
Sağlığa Gündoğdu
1
SAĞLIĞA GÜNDOĞDU DERGİSİ
İmtiyaz Sahibi
Prof. Dr. Behzat ÖZKAN
Güney Genel Sekreteri
Yazı İşleri Müdürü
Op. Dr. Aydın ER
Tıbbi Hizmetler Başkanı
Genel Yayın Yönetmeni
Nurgül ŞENOL ÖNDER
Yayın Danışma Kurulu
A. İrfan YAVUZ
Aysel BARIŞ
Canan YAVUZGÜL
Demet HAYALİ YILDIRIM
Döndü KARADUMAN
Fatma GÜNTÜRKÜN
Hülya UZUNOĞLU
İsmet OZAN
M. Oytun HASTÜRK
Nurgül KOCAKOÇ
Nurgül ŞENOL ÖNDER
Recep ÖNAL
Rengin DEĞİMLİ
Serap TOKSOY
Sevil UNCU
Timuçin BAHAR
Haber Merkezi
Recep ÖNAL
Nurgül ŞENOL ÖNDER
Arzu BALKAN
Akif KESKİN
Cüneyt CEYLAN
Grafik Tasarım
Arzu BALKAN
Yönetim Yeri
Adres: 123/11 Sok. Poligon Mah.
Karabağlar/İZMİR
Tel: 0232 232 32 32
Dahili: 2211
Faks: 224 55 44
E-Posta: khb35g.gundogdu@saglik.gov.tr
Yayın Türü
İzmir İli Güney Bölgesi Kamu Hastaneler Birliği Genel
Sekreterliği, Sağlığa Gündoğdu Dergisi 3 ayda bir
yayınlanır. Dergimizde yayınlanan makalelerin
sorumluluğu yazarlarına aittir. Dergimizde yayınlanan
yazı ve resimlerin izin almadan kullanılması yasaktır.
2
Sağlığa Gündoğdu
editörden
Amaç İnsana
Hizmet Etmekse
Her Mevkii
Bir Makamdır
Her nasip vaktine esirdir. Bugün buradayım.
Mensubu olmaktan şeref duyduğum bir teşkilatın
bir başka kademesindeyim. Sayın Prof. Dr.
Behzat Özkan’ın liderliğinde başarılı hizmetler
ve projeler ile çıtasını çok yükseklere taşımış,
Bölgesinde ve Türkiye’de adından övgüyle söz edilen; İzmir İli Güney Bölgesi
Genel Sekreterliği’nde Sayın Dr. Murat Türkyılmaz’dan bayrağı devralarak
Tıbbi Hizmetler Başkanı olarak çalışmaya başladım. Bir önceki görevimde
mahiyetinde huzurla çalıştığım İ.K.Ç.Ü Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Yöneticisi Sayın Prof. Dr. Enver Altaş’ı şükran ile anarken, yüksek bir hizmet
seviyesinde görevi devraldığım Sayın Türkyılmaz’a da yeni görevinde
başarılarının devamını dilerim.
Hakkıyla yapılan her vazife kutsaldır ve amaç insana hizmet etmek ise her
mevki bir makamdır diyerek geçmişte olduğu gibi bugün de bu doğrultuda;
kibirden uzak, bir önceki günden daha fazla çalışarak, köklerine bağlı ama
yeniliklere açık, kendini tekrardan kaçınarak maksimum gayret ve ‘sükunet’
içinde hizmet vermeye devam edeceğim.
İnsanlar sükunetlerini kaybettiklerinde birbirlerine öfke ile bağırırlar.
Karşısındaki insana söylemek istediklerini daha alçak bir ses tonu ile
aktarabilecekken bağırmak zorunda kalırlar. İki insan birbirine öfkelendiği
zaman kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine
seslerini duyurabilmek için bağırmaya başlarlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse
arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.
Oysa iki insan birbirini sevdiğinde bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü
kalpleri birbirine çok yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Genel
Sekreterliğimizde, kalpleri birbirine yakın, güler yüzlü, çalışkan, üretken, dinamik,
vefakâr, böylesine muhteşem bir ekibin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
Bu sayımızda Genel Sekreterliğimizin bilimsel temellere dayalı proje, sunum,
akademik ve dijitalleşmeye verdiğimiz desteği bir kez daha vurgulamış olacağız.
Op. Dr. Aydın ER
Tıbbi Hizmetler Başkanı
Sağlığa Gündoğdu
3
SEVGİLİ
İZMİRLİLER
B
ir hastaneye veya sağlık kuruluşuna başvurduğunuzda sizi en çok meşgul eden konunun
kırtasiye işleri veya getir-götür işleri olduğunu hepimiz biliriz. Şuraya dilekçe ver, radyolojiye
git, ismini yazdır, çekilen filmi al doktora götür, tekrar sıra bekle vb. Oysa bir hasta olarak
beklentimiz şikayetlerimizin doğrudan dinlenmesi, hekimle daha fazla vakit geçirebilmemiz ve
kafamızdaki sağlığımızla ilgili soruların cevabını kısa sürede alabilmektir. Diğer yandan hekimin de
istediği hasta ile ilgili tüm tetkiklere bir tuş üzerinden bütüncül olarak ulaşabilmektir. Bu anlamda her
işlemin elektronik ortamda gerçekleştiği dijital hastaneler (kağıtsız hastaneler) ön plana çıkmaktadır.
Uluslararası kabul görmüş bir ölçüt olarak dijital hastane kavramı bilişim teknolojilerinin hasta ve çalışan
yararına kullanıldığı bir hastanecilik hizmetini ön görmektedir. Bununla birlikte bir hastanenin bilişim
teknolijilerini kullanıyor olması o hastanenin kağıtsız hastane olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir.
4
Sağlığa Gündoğdu
Dijital hastane; idari, mali ve tıbbi süreçlerde askari düzeyde bilişim teknolojileri kullanılan bir hastanede her türlü
iletişimin aracı ve tıbbi cihazın birbirleriyle ve diğer bilgi sistemleriyle entegre olduğu, bir network oluşturmaktadır.
Diğer yandan sağlık çalışanları ve hastaların tele tıp ve mobil tıp uygulamaları konusunda hastane içinde
ve dışından veri alışverişinde kullanabildiği bir hastanecilik modelidir. Burada esas faktör gelişmiş bilişim
teknolojisi olduğu kadar sağlık çalışanların ve hastaların motive olmalarıdır.
Ülkemizde kamu hastanelerinde dijital hastane çalışmaları 2012 yılında pilot olarak seçilen Ankara Gazi
Mustafa Kemal Devlet Hastanesinde başladı. Sonrasında HIMSS Avrupa ve Sağlık Bakanlığı arasında
imzalanan protokol kampasında kamuya bağlı tüm hastaneler bu sürece dahil edildi. Hastane ve hasta bakımı
ile ilgili tüm parametrelerin kağıt kullanılmadan elektronik ortamda kayıt altına alındığı ve değerlendirildiği
son sistem olan stage 7 (seviye) hastane ünvanını İzmir Tire Devlet Hastanesi almaya hak kazanmıştır.
İzmir Güney Genel Sekreterliğine bağlı hastanelerinden birisi olan Tire Devlet Hastanesi Başhekimi Op.
Dr. Fatih Hayali olmak üzere katkı veren tüm ekibe kalbi duygularla tebrik eder, başarılarının devamını
dilerim. Güney Genel Sekreterliğine bağlı olan Urla Devlet Hastanemizde sondan bir önceki seviye olan
stage 6 almaya hak kazanmıştır.
Hedefimiz Güney Genel Sekreterliğini tüm bağlı sağlık birimleriyle dijital ortamda hizmet sunduğu bir
kurum haline getirmektir. Bu yolda katkı yapanlara Genel Sekterlik olarak en derin saygılarımı sunarım.
Prof. Dr. Behzat ÖZK AN
İzmir İli Güney Bölgesi
Kamu Hastaneleri Birliği
Genel Sekreteri
Sağlığa Gündoğdu
5
26
Şifa Veren Eller
Fidan Dikti
50
Hayatınızın İlk
Şaplağını Atan
Fedakar Eller
20
Türkiye’nin
İlk Sağlık Festivali
6
30
Tire Devlet
Hastanemizden
Büyük Başarı...
36
Çocukların
Dili Oyuncak…
Sağlığa Gündoğdu
28
14
46
Narlıdere Ağız ve Diş
Hemşireliğin Gücü:
Sağlığı Merkezimize
Bakım
“Üç Yıldızlı Kırmızı Bayrak”
BAĞIŞLAYIN
Bedeniniz
Tıp Eğitiminde
Yaşasın
54
Dikkat Et Yanarsın...
Sağlığa Gündoğdu
7
Genel Sekreterlik Haber
HEMŞİRELİKTE
HASTA GÜVENLİĞİ
SEMPOZYUMU
G
enel Sekreterliğimiz Tıbbi
Hizmetler Başkanlığı Eğitim
Ar-Ge Birimi, Hemşireler
Derneği İzmir Şubesi ve İKÇÜ
Atatürk Eğitim ve Araştırma
Hastanesi işbirliği ile hasta güvenliği
kültürünün oluşturulması, tıbbi
hatalar
konusunda
farkındalık
oluşturmak, tıbbi hata bildirimlerinin
düzenli
yapılmasını
sağlamak,
güvenlik raporlama sisteminin aktif
kullanımını sağlamak ve böylece tıbbi
hataların oluşmaması için alınacak
düzeltici ve önleyici faaliyetlere katkı
sağlamak üzere 11-12 Nisan tarihlerinde
“Hemşirelikte
Hasta
Güvenliği
Sempozyumu” düzenlenmiştir.
Sempozyuma
farklı
hastanelerimizde
çalışmakta
olan yaklaşık 200 meslektaşımız
katılmıştır. Sempozyum bilimsel
içeriğine THD 2015 Genel Başkanı
emekli öğretim üyesi Prof. Dr.
Saadet ÜLKER, Hemşirelikte
Eğitim Derneği Başkanı emekli
öğretim üyesi Prof. Dr. Gülseren
KOCAMAN, DEÜ Hemşirelikte
Yönetim
Anabilim
Dalı
Başkanı Doç Dr. Şeyda SEREN
İNTEPELER, Araş. Gör. Veysel
KARANİ BARIŞ, Araş. Gör.
Yasemin AYHAN, DEÜ Cerrahi
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd.
Doç. Dr. Fatma VURAL, Katip
Çelebi Üniversitesi Hemşirelik
Bölümü
Çocuk
Sağlığı
ve
Hastalıkları Hemşireliği Öğretim
8
Üyesi Doç Dr. Hatice YILDIRIM
SARI, Öğr. Gör. Beste ÖZGÜVEN
ÖZTORNACI, Cerrahi Hastalıklar
Hemşireliği Öğr. Gör. Deniz
ŞANLI, Tıp Fakültesi Farmokoloji
Anabilim Dalı Başkanlığı Doç Dr.
Yusuf Cem KAPLAN, DEÜ Adli
Tıp Anabilim Dalı Doç. Dr. İsmail
Özgür CAN, Adli Tıp Kurumu
İzmir Grup Başkanlığı Dr. Dilek
SUNMAZ, DEÜ Çocuk Cerrahi
Kliniği Sorumlu Hemşiresi Aysun
ÜNAL, Güney Sekreterliği Tıbbi
Hizmetler Başkanlığından Dr.
Nurgül KARAKOÇ, Uzm. Demet
HAYALİ YILDIRIM, Hem. Şefika
YİĞİT, Hem. Berrin KOÇAK, Hem.
Selma KOÇ katkı sağlamışlardır.
Sempozyumun
düzenlenmesinde
emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Sağlığa Gündoğdu
Genel Sekreterlik Haber
PALYATİF BAKIM HEMŞİRELİĞİ
SERTİFİKALI KURS PROGRAMI
İnsan ömrünün uzamasıyla birlikte yaşlı nüfus dünyada
ve ülkemizde hızla artmaktadır. Yaşam kalitesini
geliştirmek üzere yapılan çalışmalar özellikle malignite
gibi kronik ölümcül hastalarda ve yaşlı bireylerde
yoğunlaşmaktadır. Bireylerin yaşamlarının son
dönemlerinde ortaya çıkan gerek hasta gerekse hasta
yakınının fizyolojik, psikolojik, sosyolojik ve ekonomik
yönden yaşadıkları sıkıntılar yaşam kalitesi üzerine
olumsuz etki yapmaktadır. Bu tür hastalarda yaşam
kalitesini arttırmaya yönelik yaklaşımların tümünü
kapsayan palyatif bakım hizmetleri önem kazanmaktadır.
Son yıllarda gerek dünyada gerekse ülkemizde palyatif
bakım üzerine bilimsel çalışmalar yapılmakta, ‘ideal
bir palyatif bakım nasıl olmalı’ sorusuna yanıtlar
aranmaktadır. Bu doğrultuda hemşirelerin palyatif
bakım konusunda farkındalığını, bilgi ve becerilerini
arttırmak amacı ile Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri
Genel Müdürlüğü tarafından Palyatif Bakım Hemşireliği
Sertifikalı Eğitim programları standartları belirlenmiş
olup illerdeki kurs merkezlerinde programlar
yürütülmektedir.
Birliği Genel Sekreterliği Kâtip Çelebi Üniversitesi
Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi ve Bozyaka Eğitim
Araştırma Hastanesi işbirliği ile 25 Nisan-13 Mayıs 2016
tarihleri arasında “Palyatif Bakım Hemşireliği Kursu”
düzenlenmiştir. 15 kursiyer programa katılmıştır. Kurs
programının kapanışı 12 Mayıs 2016 tarihinde Kamu
Hastaneleri Kurumu Eğitim Ar-ge Daire Başkanlığı’ndan
Sayın Fevziye CANSEVER ve Perihan AÇIK,
Kuzey Genel Sekreterliği, Katip Çelebi Üniversitesi
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticileri
ve Üniversite Öğretim Üyeleri Genel Sekreterliğimiz,
klinisyen eğitimcilerimiz ve kursiyerlerin katılımı ile
gerçekleştirilmiştir. Kursiyerlerimize palyatif bakım
merkezlerindeki çalışma hayatlarında başarılar dileriz.
İzmir de ilk defa Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri
Sağlığa Gündoğdu
9
Genel Sekreterlik Haber
Ürojinekoloji
Hemşireliği
Sempozyumu
2. Ebe G-Ebelik
ve Doğum
Kongresi
Genel Sekreterliğimiz, Ege Üniversitesi Ebelik Bölümü,
İzmir İl Halk Sağlığı Müdürlüğü, Türk Ebeler Derneği,
Jinekoloji ve Obstetri Derneği organizasyonunda
“2. EBE G-EBELİK ve DOĞUM KONGRESİ” 4-6
Mayıs 2016 tarihinde Tepekule Kongre Merkezinde
gerçekleşmiştir. Genel Sekreterliğimiz Tıbbi Hizmetler
Başkanlığı Eğitim Ar-Ge Birimimiz kongre düzenleme
kurulunda görev almış, kongreye 2 poster bildiri ile katılım
sağlamış ve Genel Sekreterliğimize bağlı yürütülmekte
olan Gebe Okullarını tanıtıcı bir sunum yapmıştır.
Kadın sağlığı açısından oldukça önemli bir konu olan
Ürojinekoloji, gelişmiş ülkelerin sağlık sistemlerinde
jinekolojinin bir üst uzmanlık dalı olarak yaklaşık
25 yıldır yer almaktadır. Ortalama yaşam süresinin
gittikçe uzaması, yaşam kalitesinin arttırılması
konusundaki
çalışmalar;
Ürojinekoloji’nin
günden güne önem kazanmasına aracı olmuştur.
İzmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel
Sekreterliği, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk
Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ürojinekoloji Derneği
ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesi Hemşirelik Bölümü Kadın Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı ile ortaklaşa düzenlenen
Ürojinekoloji Hemşireliği Sempozyumu 29 Nisan 2016
tarihinde gerçekleştirilmiştir. Ülkemizin dört bir yanından
Ürojinekoloji'nin hızla değişimine öncü hocalarımızın ve emeği
geçen herkese sempozyuma katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
10
Kongreye Türkiye’nin farklı illerin toplam 700
katılımcı ile kurumlarımızda çalışmakta olan ebe
meslektaşlarımızın katılımı sağlanmış olup EFT,
refleksoloji, gebe okulu eğitici kursu ve araştırma
kurslarına tam günlük katılım sağlanmıştır.
Sağlığa Gündoğdu
Genel Sekreterlik Haber
İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ
Yazılım Sunumu
Genel Sekreterliğimiz İdari
Hizmetler
Başkanlığı
İş
Sağlığı ve Güvenliği Birimi
koordinasyonuyla;
04.05.2016
tarihinde
İdari
Hizmetler
Başkanımız
Dr.
Eşref
OKUNAKOL, İş Güvenliği Birim
Sorumlusu Safiye COŞKUN,
Genel
Sekreterliğimize
bağlı sağlık tesislerimizin İş
Güvenliği Uzmanları ve İş Yeri
Hekimleriyle birlikte “İş Sağlığı
Güvenliği Yazılım Sunumu
Toplantısı” gerçekleştirildi.
İş Güvenliği Risk Değerlendirme
İyileştirme Çalışmaları
Genel Sekreterliğimize bağlı sağlık tesislerimizde
İdari Hizmetler Başkanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği
Birimimiz; 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
uygulamaları
kapsamında;
Proaktif
yaklaşımla
çalışanlarımıza sağlıklı ve güvenli bir ortam temin
etmek için 16/05/2016 ve 02/06/2016 tarihleri arasında
Risk Değerlendirme ile belirlenen riskli alanlarda
iyileştirme çalışmalarının denetimini gerçekleştirmiştir.
Sağlığa Gündoğdu
11
Genel Sekreterlik Haber
Okullarda
“DİYABETLİ ÇOCUKLA YAŞAM”
Eğitimi Üçüncü Kurs Programı
“Diyabetimi Yönetiyorum”
projesi kapsamında İzmir İli Güney
Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği
Genel Sekreterliği, İzmir Halk Sağlığı
Müdürlüğü ve İzmir İl Milli Eğitim
Müdürlüğü işbirliği ile okullarda
“DİYABETLİ ÇOCUKLA YAŞAM”
eğitimi üçüncü kurs programı 02
Haziran 2016 tarihinde İzmir İli Güney
Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği
Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat
ÖZKAN, Tıbbi Hizmetler Başkanı
Op. Dr. Aydın ER, İzmir İli Halk
Sağlığı Müdür Yardımcısı Dr. Fatma
ALPAY ve İzmir ili ve ilçe okullardaki
42 rehber öğretmenin katılımı ile
gerçekleştirilmiştir.
Proje kapsamında rehber öğretmenlere yönelik düzenlenen kurs
programı ile; diyabetli çocukların okuldaki yaşamlarının desteklenmesi,
okul yöneticisi ve öğretmenlerinin eğitimlerinin sağlanması, diyabetli
çocukların sağlıklı bireyler olarak gelişmelerinin ve sosyal desteğin
sağlanması hedeflenmektedir. Diyabetli çocukların okuldaki takibi,
komplikasyonların tanınması ve erken müdahale gerekliliği konusunda,
rehber öğretmenlerin öncülüğünde tüm öğretmenlerin diyabet ve
yönetimi konusunda bilinçlendirilmelerinin önemi büyüktür. Kurs
programına katkılarından dolayı değerli eğitimcilerimize ve emeği
geçen herkese teşekkür ederiz.
“KALİTE ANLIK DEĞİL SÜREKLİ İSE
DEĞER İFADE EDER”
Urla Eğitim Merkezinde Sağlıkta Kalite Standartları
Versiyon- 5.1 eğitimi; Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk
Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir Bozyaka Eğitim
ve Araştırma Hastanesi, Ödemiş Devlet Hastanesi,
Bayındır Devlet Hastanesi, Kiraz Devlet Hastanesi,
Seferihisar Devlet Hastanesi, Çeşme Devlet Hastanesi,
Selçuk Devlet Hastanesi, Dr. Behcet Uz Çocuk Hastalıkları
ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanelerimizden 38
kişinin katılımı ile gerçekleşmiştir. Katılımcılara başarı
belgesini Tıbbi Hizmetler Başkanımız Sayın Op. Dr.
Aydın ER vermiştir. Tıbbi Hizmetler Başkanımız
12
“Genel Sekreterliğimiz sürekli, sürdürülebilir kaliteli
sağlık hizmetinin başarılı bir temsilcisidir. Sayın Genel
Sekreterim Prof. Dr. Behzat ÖZKAN adına emeği geçen tüm
katılımcılara teşekkür ederim.” dileklerinde bulunmuştur.
Sağlığa Gündoğdu
Sağlığa Gündoğdu
13
HE
Şİ
M
R
EL
İĞ
İN GÜCÜ
BAKIM
17 Mayıs 2016 tarihinde Hemşirelik Haftası etkinlikleri kapsamında, İKÇÜ Atatürk
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü, TKHK İzmir
İli Güney Genel Sekreterliği Sağlık Bakım Hizmetleri Koordinatörlüğü ve İzmir
Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü işbirliği ile
''Hemşireliğin Gücü: Bakım'' temalı sempozyum gerçekleştirilmiştir.
İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri
Müdürü Zehra GENCEL EFE’ nin açılış konuşması ile program başlamış
ve İKÇÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı
Başkanı Doç. Dr. Esra AKIN KORHAN, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bumin Nuri DÜNDAR, TKHK
İzmir Güney Bölgesi Genel Sekreterliği İdari Hizmetler Başkanı Dr. Eşref
OKUNAKOL açılış konuşmalarını yapmışlardır.
14
Uzm. Hemşire Fatma SUSAM ÖZSAYIN
İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü/
Süpervizör
Sağlığa Gündoğdu
Sempozyum
TKHK İzmir Güney Bölgesi
Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat
ÖZKAN, İKÇÜ Atatürk Eğitim
ve Araştırma Hastanesi Hastane
Yöneticisi Prof. Dr. Enver
ALTAŞ ve İzmir Katip Çelebi
Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesi Dekan Yardımcısı
Doç. Dr. Yasemin TOKEM’
in de katıldığı sempozyuma,
Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu Sağlık Bakım ve Hasta
Hizmetleri Daire Başkanı Sayın
Yıldız DEMİRBA’da e-mail ile
iyi dileklerini göndermiştir.
Sempozyum 250’ nin üzerinde
katılımcı ile oldukça verimli
geçmiştir. Hemşirelik Bakımı ve
Güç, Sağlık Bakım Teknolojileri
ve
Hemşirelik
Bilişimi,
Hemşirelik Bakımında Karar
Verme ve Hemşirelik Bakımında
Bütünleştirici
Uygulama
Örnekleri temalı dört oturum
şeklinde gerçekleştirilmiştir.
Sempozyum programı dahilinde Ödemiş Devlet
Hastanesi’ ne ‘’Hemşirelik Bakım Değerlendirme
Sistemi (HBDS)’’ 2015 yılı birinciliği ve Urla Devlet
Hastanesi çalışanlarından Ebe Elif DUMAN’ a yılın
ebesi ödülleri, İzmir İli Güney Genel Sekreteri Prof.
Dr. Behzat ÖZKAN tarafından verilmiştir. Uluslararası Sağlık
Bilgi ve Yönetim Sistemleri Topluluğu (HIMSS) tarafından
Türkiye’nin ilk Stage 7 seviyesinde onayını alan Tire Devlet
Hastanesi, bu sürece ait bilgilerini paylaşmışlardır. Program
kapsamında Uzman Hemşire Fatma SUSAM ÖZSAYIN
‘ın ‘’Hemşireliğin Gücü: Bakım’’ temalı fotoğraf sergisi
yoğun ilgi görmüş ve İzmir Devlet Klasik Türk Müziği
Korosu’ nun değerli sanatçıları Türk Musikisinden
örnekler sunmuşlardır.
Sağlığa Gündoğdu
İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık
Bakım Hizmetleri Müdürlüğü poster çalışmaları ile
sempozyuma bilimsel katkı sağlamıştır. “Huzurevinde
yaşayan Yaşlılarda Aroma Terapinin Anksiyete ve
Yaşam Bulgularına Etkisi” konulu poster çalışması
birincilik ödülünü 21 poster arasından kazanmıştır.
Tüm katılımcılara ve sempozyumun düzenlenmesinde
emeği geçenlere teşekkürlerimizi sunarız...
15
Etkinlik
KÜÇÜK KAHRAMANLAR
DİŞ TARAMASINDA
G
enel Sekreterliğimize bağlı Narlıdere Ağız Diş Sağlığı Merkezi,
Rıza Özmenoğlu İlköğretim Okulu 22’ nci sınıf öğrencilerini
diş taramaları ve eğitimleri için merkezinde ağırladı. Narlıdere
Ağız ve Diş Sağlığı Çocuk Diş Kliniği hekimlerinden Dt. Gizem
ALPTÜRKAN, Dt. Banu ALTINOVA, Dt. Füsun İrem TOTU tarafından
çizgi film eşliğinde yapılan taramadan sonra çocuklara diş fırçası ve
macunu ile birlikte çeşitli hediyeler verildi. Ardından öğrencilere, dev
çene maketinde diş bakımının nasıl yapılacağı uygulamalı gösterilerek
kendilerine "Kahramanlık Belgesi " verilmiştir.
16
Sağlığa Gündoğdu
Hastanemizden Haberler
Mc Donald’s
Çocuk Vakfı’ndan
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları
Hastanesi’ne Kreş
Mc Donald’s Çocuk Vakfı,
geçtiğimiz yıl çocuk polikliniğini
yenilediği İzmir Dr. Behçet Uz
Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi
Eğitim Araştırma Hastanesi’ne
bu yıl da personelinin en büyük
ihtiyaçlarından biri olan kreş
binasını kazandırdı. 31 Mayıs 2016
tarihinde açılışı gerçekleştirilen
kreşin açılış kurdelesini İ.K.H.B.
Güney Genel Sekreterliği İdari
Hizmetler Başkanı Dr. Eşref
OKUNAKOL, Dr. Behçet Uz Çocuk
Hastalıkları Hastanesi Başhekimi
Doç. Dr. Hurşit APA, McDonald's
Türkiye Genel Müdürü Oğuz
UÇANLAR, sağlık çalışanları
ve kreşten faydalanacak çocuklar
Sağlığa Gündoğdu
birlikte kesti. Mc. Donalds Türkiye
Genel Müdürü Oğuz UÇANLAR,
Ege Bölgesi'nin en eski ve bilinen
çocuk hastanesi olan Dr. Behçet Uz
Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ne,
bugün açılışı yapılan hastane kreş
binasının inşaatı ve tefrişini yaparak
katkıda
bulunmuş
olmaktan
gurur ve mutluluk duyduklarını
belirterek, "McDonald's Çocuk
Vakfı olarak, geçtiğimiz sene
çocuk
poliklinik
binasının
yenilenmesi ve tefrişi projesini
tamamladık. Vakfımız, çocukların
sağlığı ve mutluluğu için projeler
geliştirmek ve oluşturmak misyonu
ile faaliyetlerini gerçekleştirmeye
devam ediyor." dedi.
17
Etkinlik
23 Nisan Çocuk Şenliği’nin İkincisi
Dr. Behçet Uz Hastanesi’nde
Gerçekleştirildi
İzmir Kamu Hastaneleri Birliği Güney Genel
Sekreterliğine bağlı Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve
Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin geleneksel
hale getirdiği “23 Nisan Çocuk Şenliği’nin 2’cisi hastane
bahçesinde gerçekleştirildi. Mustafa Kemal Atatürk’ün
ülkemiz ve tüm dünya çocuklarına armağan ettiği 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı her yıl
coşkuyla kutlanmaktadır. Ancak tedavileri nedeniyle bu
etkinliklere katılamayan hasta çocuklarımızın hem bu
etkinliklerden mahrum kalmaması hem de tedavilerinin
önemli bir parçası olan morali sağlamak için düzenlenen
etkinlik çeşitli gösterileri, aktiviteleri, eğlenceleri ve
hediyeleri ile çocuklarımızı ve yakınlarını mutlu etti.
18
Sağlığa Gündoğdu
Etkinlik
Şenliğe, dönemin İzmir Valisi Sn. Mustafa TOPRAK,
Konak Kaymakamı Sn. Mustafa ÇEK, İl Emniyet
Müdürü Sn. Celal UZUNKAYA, İl Sağlık Müdürü
Ayhan İZZETTİNOĞLU, İKHB Güney Genel Sekreteri
Prof. Dr. Behzat ÖZKAN, hastane yöneticileri,
personel, birçok toplum sivil örgütü, vakıf, spor kulübü,
üniversite, kamu kurumu, özel okul, özel işletme,
vatandaşlar ve minik yavruların yoğun katılımları ile
coşkulu bir şekilde gerçekleşti.
Kahramanlar
Mustafa
Öğütveren
İlkokulu
öğrencilerinin hastanede yatan ve muayene olmaya
gelen çocuklara yönelik hazırladığı ritim dansı,
Oğuzhan Özkaya Okulları ana sınıfı öğrencilerinin
hazırladığı dans gösteri ve Ulusal Down Sendromu
Derneği çocuklarının hastanede yatan arkadaşları için
hazırladığı dans gösterileri sergilendi. Çocukların
gönüllerince eğlenebilmeleri için düzenlenen etkinlik
ve ikram alanında çocuklara çeşitli hediyeler ve
oyuncaklar dağıtıldı. Geçtiğimiz aylarda Kemeraltı’nda
bir esnaf tarafından yere vurularak darp edilen 6
yaşındaki Suriye’li Hasan Hantumi de eğlenen çocuklar
arasındaydı. Şenlik alanına gelemeyecek durumda
olan çocuklarımız Valimiz Sn. TOPRAK ve Genel
Sekreterlimiz Prof. Dr. Behzat ÖZKAN tarafından
odalarında ziyaret edildi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan etkinlik, Vali
Sn. TOPRAK, İzmir Güney Kamu Hastaneleri Birliği
Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat ÖZKAN ve Hastane
Başhekimi Doç. Dr. Hurşit APA’nın konuşmalarıyla
devam etti. Hastanenin onkoloji kliniğinde yatmakta
olan Rabia Baysoy’a temsili Başhekimlik Makamı
devir teslim töreni yapılarak doktor önlüğü giydirildi.
Hastanenin çocuk kliniklerinde yatmakta olan Rabia
Baysoy, Gülsüm Bige Yıldırım ve Furkan Serim 23
Nisan şiirini okudular.
Sağlığa Gündoğdu
19
TÜRKİYE’NİN
İLK
SAĞLIK FESTİVALİ
“
TÜRKİYE’NİN
SAĞLIK VE
KARDEŞLİK
TEMASIYLA
DÜZENLENEN
İLK SAĞLIK
FESTİVALİ İZMİR’DE
GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
“
İ
Cumhuriyet Meydanı'ndan Gündoğdu Meydanı'na kadar
yapılan kortej yürüyüşüyle başlayan festivalde Güney Genel
Sekreterliğine bağlı 16 hastanenin temsili sağlık çalışanları,
bando takımı, İZKOD(İzmir Klasik Otomobilciler Derneği)
yönetimi tarafından sergilenen klasik arabalar, birçok çizgi
film karakteri animatörleri, tahta bacak ve dans ekipleri de renk
kattı . Büyük bir ilgiyle gerçekleştirilen yürüyüşte sağlık çalışanları
ellerinde tuttukları pankartlarla birçok sağlık mesajı verdi.
zmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri
Genel Sekreterliği’nce sağlık alanında
farkındalık
oluşturmak
ve
halkı
bilinçlendirmek amacıyla sağlık ve kardeşlik
teması ile gerçekleştirilen ve bir ilk olma
özelliğini de taşıyan festival 14 Mayıs 2016
tarihinde gerçekleştirildi. Düzenlenen Sağlık
ve Kardeşlik Festivaline; dönemin İzmir
Valisi Sn. Mustafa TOPRAK, İl Emniyet
Müdürü Sn. Celal UZUNKAYA, İzmir Güney
Bölgesi Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri
Prof Dr. Behzat ÖZKAN, İl Sağlık Müdürü
Dr. Ayhan İZZETTİNOĞLU, Halk Sağlığı
Müdürü Uzman Dr. Bediha SALNUR, sağlık
çalışanları yetkilileri ve birçok vatandaş katıldı.
20
Sağlığa Gündoğdu
Etkinlik
Yürüyüş
kortejinden
sonra
Gündoğdu Meydanında Genel
Sekreterliğe bağlı 16 hastanenin
kurmuş olduğu 16 standa, Halk
Sağlığı tarafından kurulan 1 standa
ve 112 Acil’in 1 standı olmak
üzere toplamda 18 standa İzmir
Valisi TOPRAK ve Güney Genel
Sekreteri ÖZKAN tarafından tek
tek ziyaret gerçekleştirildi.
Güney Genel Sekreteri Prof.
Dr. Behzat ÖZKAN, ilk kez
düzenlenen festivali geleneksel
hale getireceklerini belirterek,
“Türkiye ‘de ilk olan bu etkinlikle
sağlığımız
için
farkındalık
oluşturmayı amaçladık” ifadesini
kullandı. Festival alanında Mustafa
Öğütveren
İlkokulu
Çocuk
Sağlığa Gündoğdu
Dans Topluluğunun “Dünya’nın
Renkleri” dans gösterisi, sihirbazlık
gösterisi ve Yetenek Sizsiniz 2015
yılı 2.’si Burak ve Erdal TOPRAK
kardeşlerin
gerçekleştirdiği
rap gösterisi ile eğlenceli vakit
geçirildi. Tüm gün boyunca alanda
kurulan şişme oyun alanında,
langırt oynayan, kaydırakdan
kayan ve bol bol fotoğraf çektiren
çocuklar, festivalin tadını çıkardı.
Akşam saatlerine kadar devam eden
festivalde, katılımcılara binlerce
diş macunu ve diş fırçasının yanı
sıra süt, meyve, ağaç fidesi, şapka,
balon, uçurtma, yararlı bilgilerin
olduğu broşürler dağıtıldı. Ayrıca
isteyen vatandaşlarımızın beden
yağ-kas oranı ve şeker ölçümü
gerçekleştirildi.
21
Hastanemizden Haberler
TÜRK HEMŞİRELER DERNEĞİ (THD)
İZMİR ŞUBESİ’NİN 2016 YILI
Nevbahar YAŞAR
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi
Enfeksiyon Birimi
LEMAN BİROL-İNCİ EREFE
HEMŞİRELİKTE ARAŞTIRMA ÖDÜLLERİ
Dünya verileri hastane enfeksiyonları sıklığının %3 % 17 arasında olduğunu göstermektedir. Yoğun bakım
birimleri, yanık üniteleri gibi birimlerde bu oranlar
daha yüksek olup %20-40 gibi oranlarda görülmektedir.
Gelişmiş ülkelerde hastane enfeksiyonları ile ilişkili
ölümler ilk 10 ölüm nedeni içinde yer alır. ABD'de
yılda 2 milyondan fazla kişide hastane enfeksiyonu
görülmekte, 90.000'den fazla ölüme neden olmaktadır,
yani her 6 dakikada 1 kişi hastane enfeksiyonları
nedeniyle ölmektedir.
Peki, sağlık hizmeti ile ilişkili
enfeksiyonları önleyebilir miyiz?
Gelişmiş ülkelerde hastane enfeksiyonlarıyla uzun
yıllardır etkin şekilde mücadele edilmektedir.
SHİİ’ların yaklaşık %40’ı önlenebilir. 21. Yüzyılda ise
aksi ispat edilmediği sürece her hastane enfeksiyonu,
temel enfeksiyon kontrol kurallarına uyulduğu
takdirde önlenmesi mümkün olan bir tıbbi hata
olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Hastane kaynaklı
enfeksiyonların önlenmesi; yoğun bir emek, enfeksiyon
kontrol önlemlerinin etkin kullanımı, multidisipliner
yaklaşım ve yönetim desteği gerektirmektedir.
Biz Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Cerrahisi
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Kontrol
Komitesi olarak tüm çalışanlarımızla birlikte, “hastane
enfeksiyonlarını önlemek tedavi etmekten daha kolay!”
gerçeğini benimsemekte ve tüm çalışmalarımızı bu
slogan çerçevesinde yürütmekteyiz.
22
Türk Hemşireler Derneği İzmir
Şubesi’nin 2016 Yılı Leman Birol-İnci
Erefe Hemşirelikte Araştırma
Ödülleri İkinciliği:
“
ONKOLOJİ HASTALARINDA
PORT KATETER İLİŞKİLİ
KAN DOLAŞIMI
İNFEKSİYONLARININ
ÖNLENMESİNDE BAKIM
PAKETİ (CARE BUNDLE)
UYGULAMALARININ
ETKİSİ
Giriş
“
S
ağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonlar, diğer
adıyla hastane enfeksiyonları, bir hastanın sağlık
kuruluşundaki bakım sürecinde gelişen ve hasta
sağlık kuruluşuna başvurduğu sırada var olmayan veya
kuluçka döneminde olmayan, refakatçi, personel ve
ziyaretçilerde de görülebilen enfeksiyonlardır. Hastane
enfeksiyonları tüm dünyada sağlık sisteminin önemli
sorunlarından birisidir. Hastalık ve ölüm oranını
artırır, hastanede yatış süresini uzatır, hastanın yaşam
kalitesini bozar, masrafları artırır; iş gücü ve üretkenlik
kaybına ve hukuki sorunlara neden olur.
Onkoloji hastalarında; uzun süreli kemoterapi,
sık kan transfüzyonu ve kan örneklemesi, agresif
kombinasyon kemoterapileri ve sürekli parenteral
beslenme ihtiyacı nedeniyle tamamen implante edilen
santral kateterler (port) kullanılmaktadır. Port kateter
yerleştirilmesi hekim tarafından yapılmaktadır
ancak kateter yerleştirildikten sonra katetere yapılan
girişimlerden ve kateterin bakımından primer olarak
hemşire sorumludur, dolayısıyla hemşirelerin sağladığı
port kateter bakımı, port kateter ilişkili kan dolaşımı
enfeksiyon hızını
direkt olarak etkilemektedir.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, etkinliği bilimsel
olarak kanıtlanmış önlemlerin eş zamanlı olarak
(paket yaklaşımı) uygulamaya konulması ile çoğu
sağlık hizmetiyle ilişkili enfeksiyonun önlenmesinin
mümkün olduğunu göstermiştir. Bakım paketi
(care bundle), her biri tek tek uygulandığında
hastanın iyileşme sürecini ve sonuçları olumlu
yönde etkileyen, hepsi birlikte uygulandığında ise
teker teker uygulanmalarına oranla daha iyi bir
sonuca ulaşılmasını sağlayan birkaç girişimin veya
müdahalenin bir araya gelmesinden oluşur.
Sağlığa Gündoğdu
Hastanemizden Haberler
Amaç
Bu çalışma, Hastanemiz Onkoloji hemşirelerinin kateter
bakımında uyguladığı bakım paketi uygulamalarının,
port kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonları hızının
düşürülmesine olan etkisinin belirlenmesi amacıyla
yapılmıştır.
Yöntem
01.08.2014 tarihinden itibaren Hastanemiz HematolojiOnkoloji Kliniğinde kateter ilişkili kan dolaşımı
enfeksiyonlarının önlenmesine yönelik kanıta dayalı
4 parametreden oluşan bakım paketi uygulamasına
başlanmıştır.
Bundle içerisinde; port iğnesi takılırken
cilt hazırlığında ve kateter yeri
bakımında antiseptik solüsyon olarak
%2 klorheksidin glukonat kullanımı,
iğnesiz girişim aparatı olarak split
septum özelliğindeki ven valflerinin
kullanımı, port kateterlerin düzenli
olarak yıkanması ve sürekli
eğitim yer almıştır:
•
•
•
Çalışma öncesinde port iğnesi takılırken
cilt hazırlığında ve kateter yeri bakımında
antiseptik solüsyon olarak %10 povidon iyot
kullanılmaktayken, uygulamaya başlandıktan sonra
%2 klorheksidin glukonat kullanımına geçilmiştir.
Çalışma öncesinde iğnesiz girişim aparatı olarak
üç yollu musluk kullanılmaktayken, uygulamaya
başlandıktan sonra split septum özelliğindeki ven
valfleri kullanılmaya başlanmıştır.
Çalışma ile birlikte düzenli olarak kateter yıkaması
yapılmaya başlanmıştır. Kateterin yıkanması
hemşireler tarafından her enjeksiyon/infüzyondan
önce ve sonra, kan alma ve tranfüzyon işlemlerinden
önce ve sonra düzenli olarak yapılmıştır. Hemşireler,
kateterlerin yıkanmasında 10 cc’lik enjektör
kullanılmışlar (en uygun basıncı sağladığından) ve
her yıkama işleminde % 0,9 NaCl içeren 100-500
cc’lik serumlardan aseptik şartlarda kateter yıkama
solüsyonu hazırlamışlardır. 01.07.2015 tarihinden
itibaren kateterin yıkanmasında tek kullanımlık
yıkama solüsyonları kullanılmaya başlanmıştır.
Hemşireler kateter yıkama işleminde pulsatil (kesik
kesik, vuruşlu) yıkama tekniğini kullanılmışlardır.
Sağlığa Gündoğdu
•
Hemşirelere çalışma başlamadan önce ve çalışma
süresince, bakım paketi uygulama pratikleri
anlatılmış, eğitimler aralıklı olarak tekrarlanmıştır.
Bunun yanı sıra bakım paketine uyum oranları
ve kateter ilişkili enfeksiyon hızları konularında
geri bildirimde bulunulmuştur. Bakım paketi
uygulamasına başlamadan önce tüm parametreleri
içeren kontrol listeleri oluşturulmuş ve pakette yer
alan parametreler uygulanırken gözlemlemek üzere
her gün klinik içinden hemşireler görevlendirilmiştir.
Görevlendirilen hemşireler yapılan uygulamaları
her gün düzenli olarak, kontrol listeleri üzerinden
adım adım kontrol etmişler ve kaydetmişlerdir.
Bulgularımız
Port kateter günlerinde artış olmasına rağmen (Figür
1), port kateter ilişkili kan dolaşımı infeksiyon hızında
kayda değer bir azalma görülmektedir (Figür 2).
Fiğür 1
Fiğür 2
23
Hastanemizden Haberler
Sonuç Olarak
Amaç
Çalışmamız, özellikle yüksek riskli hasta grubu olan
pediatrik hematoloji/onkoloji hastalarında bakım paketi uygulamasının enfeksiyon hızlarını azalttığını
göstermiştir. Ayrıca kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonlarının önlenmesi, enfeksiyon ilişkili mortalite
ve morbiditeyi azaltmada dolayısıyla sağlık hizmetleri
ilişkili masrafları azaltmada önemli bir strateji olarak
göze çarpmaktadır. Ancak bakım paketi uygulamalarının başarılı olabilmesi için çalışmamızda da görüldüğü
gibi bakım paketi parametrelerinin hasta/çalışan popülasyonuna ve gereksinimlere uygun seçilmesi ve tüm
basamakların eksiksiz uygulanması gerekmektedir.
Çalışmamızın amacı, hastanemizin Yenidoğan
Kliniği’ndeki çalışanların el hijyeni uyumlarının
artırılması ve hemşire-hasta oranının yoğun bakım
standartlarına uygun hale getirilmesinin SHİİ hızlarına
etkisini saptamaktı.
Önerilerilerimiz
Port kateter onkoloji hastalarının, tedavileri süresince
yaşamla bağlantısını sağlayan bir köprünün ayağı gibidir. Hastaların tedavi bitimlerine kadar bu köprünün
ayağının korunması için onkoloji hemşirelerinin primer
görevi olan port kateter bakımının kalitesi, bakım paketi uygulamaları ile arttırılmalıdır. Hemşirelere bakım
paketi uygulamaları ve uygulamalardaki güncel kılavuzlar, gelişmeler konusunda düzenli olarak eğitimler
verilmeli, bakım paketi uygulamalarına uyum sürekli
takip edilmeli ve bakım paketi uygulamalarının kalitesini optimum düzeyde tutmaları sağlanmalıdır.
THD İzmir Şubesi’nin 2016 Yılı Leman
Birol-İnci Erefe Hemşirelikte Araştırma
Ödülleri Üçüncülüğü:
“
YENİDOĞAN KLİNİĞİNDE
EL HİJYENİ UYUMU
VE HEMŞİRE/HASTA
ORANLARININ
SAĞLIK HİZMETİ İLE
İLİŞKİLİ İNFEKSİYONLARA
ETKİSİ
“
Giriş
Yöntem
Hastanemizin 46 yataklı ikinci basamak yoğun bakım
hizmeti veren Yenidoğan Kliniği’nde yürütüldü.
Çalışmaya 2012 yılı verileri (el hijyeni uyum oranları,
SHİİ hızları, hemşire-hasta oranları) referans alınarak
başlandı. SHİİ tespitinde, CDC tanı kriterleri kullanıldı.
01.01.2013 tarihinden itibaren kliniğin el hijyeni
uyumlarını artırmaya yönelik çalışmalara ağırlık
verildi. Çalışanlara düzenli olarak el hijyeni konulu
planlı ya da plansız eğitimler yapıldı. Eğitimlerin çoğu
hasta başında ve uygulamalı olarak verildi. Çalışanların
el hijyeni uyum oranları, mesai saatleri içerisinde el
hijyeni uyum gözlemleri yapılarak belirlendi. Kliniğin
uygun alanlarına el hijyeni ile ilgili görseller asıldı. Üç
ayda bir el hijyeni uyum oranları ile ilgili çalışanlara
geri bildirimde bulunuldu. Hemşire-hasta oranları
aylık olarak düzenli bir şekilde takip edildi. Hemşire
sayısının artırılmasına yönelik Sağlık Bakım Hizmetleri
Müdürlüğü (SBHM) ile birlikte hareket edildi.
Bulgularımız
Kliniğimizde her yıl bir önceki yıla göre el hijyeni
uyum oranlarının arttığı, hemşire/hasta oranının yoğun
bakım standartlarına daha uygun hale geldiği ve SHİİ
sayılarının ve hızlarının düştüğü görülmüştür
Tablo 1
El hijyeni sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonlar
(SHİİ)’ın önlenmesinde geçerliliğini koruyan, en etkili
ve en ucuz yöntemdir. El hijyeni sağlanarak SHİİ’lerin
%30’u önlenebilir. Yenidoğan kliniklerinde el hijyeni
uyumunun artırılması ve hemşire-hasta oranının
mevzuat ve yoğun bakım standartlarına uygun hale
getirilmesi enfeksiyon kontrolünün temel elemanları
arasında yer almaktadır
24
Sağlığa Gündoğdu
Hastanemizden Haberler
Sonuç Olarak
Önerilerimiz
Yıllara göre çalışanların el hijyeni uyum oranları
artırılmış ve hemşire/hasta oranı mevzuatlara ve yoğun
bakım standartlarına uygun hale getirilmiştir. SHİİ
hızlarında düşme görülmüştür. Bu başarılı sonucu
infeksiyon kontrol ekibi olarak Yenidoğan Kliniği’nin
tüm çalışanları ve SBHM ile yakın işbirliği içinde ve ekip
ruhuyla hareket ederek elde ettiğimizi düşünmekteyiz.
Enfeksiyon kontrolü dinamik ve sürekli devam eden
bir süreçtir. Yenidoğan kliniklerinde enfeksiyon
kontrolünün temelleri arasında yer alan el hiyeni ve
standartlara uygun hemşire hasta oranı, sürekliliği
sağlanması gereken konulardır. Enfeksiyon kontrol
ekibi üyeleri, Yenidoğan Kliniği’nin tüm çalışanları ve
SBHM ile yakın işbirliği içinde ve ekip ruhu ile çalışarak
enfeksiyon kontrolünü sürekli ve dinamik bir süreç
haline getirmeli ve sıfır enfeksiyonu amaç edinmeliyiz.
Ödül Alanlar
Serpil ŞEKER - Yeliz Yaman ORUÇ
Nevbahar YAŞAR(soldan-sağa)
Sağlığa Gündoğdu
25
ŞİFA VEREN ELLER
FİDAN DİKTİ
İzmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneler Birliği Genel
Sekreterliği’ne bağlı Gaziemir Nevvar Salih İşgören
Devlet Hastane yöneticisi Dr. Ömer KOÇAK, hastane
meclisi ve ağaç gönüllüsü sağlık personelinin katkılarıyla
Limontepe'de geçtiğimiz yıl oluşturulan Hatıra Ormanı
ağaç dikme ikincisini gerçekleştirdi. Gaziemir Nevvar
Salih İşgören Devlet Hastanesi çalışanları ve Gaziemir
Kaymakamlığının birlikte fidan diktiği alanda, orman
bakımı yapılarak yeni fidanlar dikildi. Fidan dikimini
gelenek hale getirdiklerini söyleyen Dr. KOÇAK, "Her
yıl ormanlarımızı genişletmeyi planlıyoruz. Gelecek için
bırakabileceğimiz en iyi miras ormandır" dedi. Gaziemir
Kaymakamı Sn. Yaşar DÖNMEZ’de fidan dikiminin
önemine vurgu yaparak, "Ağaçlandırma kutsal bir görevdir.
Doğayı seven herşeyi sever" diye konuştu. Sağlık çalışanları
fidan dikiminin ardından ormanlık alanda piknik yaptılar.
26
Sağlığa Gündoğdu
Hastanemizden Haberler
İZMİR EĞİTİM DİŞ HASTANESİ’NDEN
BİR İLK DAHA!
DİŞ PROTEZ YARDIMCI PERSONEL
SERTİFİKA TÖRENİ GERÇEKLEŞTİ
G
enel Sekreterliğimize bağlı İzmir Eğitim Diş
Hastanesi ve Konak Halk Eğitim Merkezi
işbirliği ile düzenlenen “Diş Protez Yardımcı
Personel Eğitim Programının” sertifika töreni 5 Nisan
2016 tarihinde gerçekleştirildi. Törene Genel Sekreterliğe bağlı
hastane yöneticileri, Konak Halk Eğitim Müdür ve Yardımcısı,
İzmir Eğitim Diş Hastanesini çalışanları katıldılar.
Törende; Diş Protez Yardımcı Personel Eğitim
Programında emeği geçen tüm hocalara; Sn. Doç. Dr.
Tennure YAZANEL’e, Sn. Uzm. Dr. Ebru EKMEKÇİ’ ye,
Sn. Uzm. Dr. Duygu KÜRKLÜ’ ye, Ortodonti Laboratuvar
Sağlığa Gündoğdu
Sorumlusu Pınar EKREN ve Protez Laboratuvar Sorumlusu
Gürsel Taşkın’a , Öğretmenlere; Murat DEMİR ve Necati
KIYAR’ a; plaket ve çiçekleri takdim edildi.
Diş Protez Yardımcı Personel Eğitim Programında
Sertifika almaya hak kazanmış olan kişilere sertifikaları;
Torbalı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Başhekimi Sn.
Hüseyin AKÇAOĞLU, Torbalı Devlet Hastanesi
Başhekimi Sn. Şenol TOPÇU, Bozyaka Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Başhekim Yrd. Sn. Atıl BİROL, Sn. Doç. Dr.
Tennure YAZANEL ve İzmir Eğitim Diş Hastanesi Yöneticisi
Sn. Doç. Dr. M. Sinan EVCİL tarafından takdim edildi.
27
Hastanemizden Haberler
NARLIDERE AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİMİZ
“ÜÇ YILDIZLI KIRMIZI BAYRAK”
ALMAYA HAK KAZANMIŞTIR
G
enel
Sekreterliğimize
bağlı
Narlıdere Ağız ve Diş Sağlığı
Merkezimiz, İzmir Büyükşehir
Belediyesi Engelsiz İzmir Kırmızı Bayrak
Komisyonunca değerlendirmeye alınmış
ve engelli vatandaşların erişimine uygun
olduğu görülerek "Kırmızı Bayrak"
almaya hak kazanmıştır.
Narlıdere Kaymakamımız Sayın Hayrettin
ÇİFTÇİ, Narlıdere Belediye Başkanı
Sayın Abdül BATUR ve tüm hazirun'un
katıldığı tören ile sağlık tesisimize ait
"Kırmızı Bayrak" ödülü tarafımıza
takdim edilmiştir. Bu özverili ve başarılı
çalışmalarından ötürü Narlıdere Ağız ve
Diş Sağlığı Merkezi Başhekimimiz Sayın
Dolunay HAMAMİZADE'ye ve tüm
ekibine teşekkürlerimizi sunarız.
28
Sağlığa Gündoğdu
SAĞLIK ÇALIŞANLARI
SURİYELİ HASAN’IN
YANINDA
İ
zmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği
Genel Sekreterliği’ne Bağlı Narlıdere ADSM ve Dr.
Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde görevli çalışanlar
Kemeraltı’nda bir esnaf tarafından darp edilen Suriye’li Hasan
Hantumani ve ailesi için yardım kampanyası düzenledi.
Güney Genel Sekreterlik çalışanları, Behçet Uz Çocuk
Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hurşit APA,
Narlıdere Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Başhekimi Dt.
Dolunay HAMAMİZADE, Başhekim Yardımcıları ve
sağlıkçılarından oluşan gönüllü heyet Hasan’ı evinde
ziyaret etti. Gönüllü sağlık çalışanları ile yardım
kampanyası düzenleyen çalışanlar Hasan ve ailesine
giyim, gıda, temizlik, sağlık malzemeleri ile oyuncak ve
çeşitli hediyeleri teslim etti. Narlıdere Ağız ve Diş Sağlığı
Merkezi Başhekimi Dolunay Hamamizade, “Türk halkı
Osmanlı’dan beri zor durumda olan halklara kucak
açmıştır ve her zaman mazlumun yanında olacaktır.
Suriyeliler bizim misafirlerimizdir, keşke hepsine gidip
yardım edebilsek. Hasan’ın yaşadığı olay bizim içimizi
acıttı bu tarz münferit yanlışlar topluma mal edilmemeli,
bizim halkımız cömertkar ve vicdan sahibidir, bizde bir
nebze de olsa bunu göstermek istedik” dedi.
Sağlığa Gündoğdu
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi
Doç. Dr. Hurşit APA ise; “Suriyeli sığınmacılarımıza
vatandaşımız gözüyle bakıyoruz. Onların çocuklarını
bizim çocuklarımız olarak görüyoruz. Bugün Hasan ve
ailesini ziyaret edip gönüllerini almak istedik. Sorumlu
Türk halkının ve sağlık çalışanlarının ailenin arkasında
olduğunu hissetmelerini istedik bütün çocuklar özeldir
Hasan bizim için artık daha özel bir çocuktur.” dedi.
Ziyaretten ve kendilerinin bu kadar seviliyor olmasından
çok mutlu olduğunu belirten Hasan ve ailesine her hangi
bir zamanda sağlık sorunlarıyla karşılaşması durumunda
yardımcı olunacağı, ilerleyen günlerde de sağlıkları
konusunda bir çalışma yürütüleceği belirtildi.
29
TİRE
DEVLET HASTANEMİZ’DEN
BÜYÜK BAŞARI...
“
Genel Sekreterliğimize
bağlı Tire Devlet
Hastanemiz Dijital
Hastane olma yönünde
çok büyük ve özverili bir
adım atarak Avrupa da
4. Türkiye'de İlk Sağlık
Tesisi olarak "Stage 7"
belgesini almaya hak
kazanmıştır.
“
Stage 7 belgesi Sağlık Bakanlığı ve HIMSS
Avrupa işbirliğiyle 26-27 Mayıs 2016
tarihlerinde İstanbul Green Park Pendik
Hotel’de gerçekleşen HIMSS Türkiye Emram
Eğitim Konferansı ve Sağlık Bilişim Fuarında,
HIMSS Başkanı ve Ceo’su H. Stephen LİEBER
tarafından Genel Sekreterimiz Sn. Prof. Dr.
Behzat ÖZKAN ve Tire Devlet Hastanesi
Yöneticisi/Başhekimi Op. Dr. Fatih Hayali'ye
takdim edilmiştir. Hastane Başhekimimiz
Sayın Fatih HAYALİ başta olmak üzere
STAGE 7 belgesini almamızda emeği geçen
tüm personellerimize, meslektaşlarımıza,
çalışanlarımıza teşekkürlerimizi sunarız.
Herşey SAĞLIK için...
Herşey İZMİR için...
30
DİJİTAL-KAĞITSIZ HASTANE NEDİR?
Dijital hastane derecelendirmesi, sağlık alanında bilişim
teknolojileri
kullanımının
yaygınlaşmasıyla,
sağlık
kuruluşlarını karşılaştırmada kullanılan ölçütler arasına
girmiştir. Uluslararası kabul görmüş bir ölçüt olarak dijital
hastane kavramı, bilişim teknolojilerinin hasta ve çalışan
yararına kullanıldığı bir hastane örneğini öngörüyor. Ancak, bir
hastanede bilişim teknolojilerinin kullanılıyor olması o hastanenin
dijital hastane olarak nitelendirilmesi için yeterli olmamaktadır.
Dijital hastane; idari, mali ve tıbbi süreçlerde asgari düzeyde
bilişim teknolojilerinin kullanıldığı bir bilişim teknolojilerinin
Sağlığa Gündoğdu
Hastanemizden Haberler
bilişim teknolojilerinin kullanıldığı bir hastaneden
her türlü iletişim aracı ve tıbbi cihazın birbiriyle
ve diğer bilgi sistemleriyle entegre olduğu, sağlık
çalışanları ve hastaların tele tıp ve mobil tıp
uygulamalarıyla hastane içinden veya dışından veri
alışverişinde bulunabildiği hastaneye kadar geniş
bir yelpazede tanımlanabilir. Türkiye’deki kamu
hastanelerinde “dijital hastane” çalışmaları 2012
yılında pilot olarak seçilen Ankara Gazi Mustafa
Kemal Devlet Hastanesi ile başladı. Sonrasında
HIMSS Avrupa ve Sağlık Bakanlığı arasında
imzalanan protokol kapsamında kamuya bağlı
tüm hastaneler bu sürece dahil edildi.
Hastane, tüm kurumsal hizmetleri (ayaktan hasta, yatan
hasta, acil hasta, ambulans hastası) için veri devamlılığını
sağlar. Klinik bilgi, standart elektronik işlemler vasıtasıyla
(örnek; bakım dokümanlarının devamı) hastaya müdahale
etmeye yetkisi olan tüm birimler ile ya da bir sağlık bilgi
paylaşım sistemi ile (diğer hastaneler, ambulans hizmetleri,
yoğun bakımlar, çalışanlar, ödeme sistemleri ve veri akışının
içindeki hastalar vb.) anında paylaşılabilir.
Hastanelerimizin dijital olmasının getirileri
şu şekilde sıralanabilir;
•
•
•
•
•
SEVİYE 7 NEDİR?
Hastane, hasta bakımını yönetmek için artık
kağıt ortam kullanmamaktadır ve elektronik
sağlık kayıt sisteminde gizli bilgi, doküman,
görüntü ve tıbbi görüntülerden oluşan bir veri
bileşkesi vardır. Klinik verilerin şemalarının
sağlık bakım kalitesinin iyileştirilmesi ve hasta memnuniyetinin arttırılması doğrultusunda
analiz edilmesi için klinik veri depoları kullanımdadır, kalite güvenliği ve iş zekası işlemektedir.
Sağlığa Gündoğdu
•
•
•
Dijital hastanelerde hekimlerimiz ve hemşirelerimiz
hastalarına ait bilgilere zaman ve mekân kısıtlaması
olmadan erişebileceğinden; vatandaşlarımızın hastanede
bekleme ve yatış süreleri en aza inecek, hastaya ayrılan
vakit artacaktır.
İnsanın mekanik çalışmasına ihtiyaç azalacak, tıbbi ve
idari hatalar en aza inecektir.
Dijital hastanelerde kâğıt ve röntgen filmi kullanımı
azalacağından film ve kırtasiye maliyetleri asgari
seviyeye düşecektir. Ayrıca radyolojik görüntüler CD
ve dijital ortamlar üzerinden verileceği için çevre de
korunmuş olacaktır.
Dijital hastanelerde elektronik sağlık kayıtlarının
güvenilir bir şekilde tutulması, saklanması ve rapor
edilmesine imkân sağlanarak, hastaların tedavi süreçleri
bir bütün olarak takip edilmekte, bu uygulama, teşhiste ve
hasta işlemlerinde hız kazandıracak, değerlendirmelerde
doğruluk ve kaliteyi artıracaktır.
İlaç takip sistemleri kullanımı; akılcı ilaç kullanımı,
bütün eczanelerde iki boyutlu barkod ve barkod okuyucu
kullanımı, üretici şirket tarafından ambalajın diğer
tarafına ürün kodu, seri numarası, her seri için yeniden
başlayan sıra numarası, üretim tarihi ve son kullanma
tarihi bilgilerini içeren kare kod uygulamasına imkân
vermektedir. Dijital hastanelerde, farklı ilaçların aynı
anda uygulanmasıyla ortaya çıkabilecek yan etkiler, karar
destek sistemlerinin uyarılarıyla tespit edilebilmektedir.
Dijital hastanelerde, hastanın herhangi bir ilaca alerjisi
varsa bu ilacın uygulanması isteminde sistem uyarı
vererek hastaya yanlış ilaç verilmesini engellemektedir.
Dijital hastanelerde yöneticilerimiz performans izlemi ve
değerlendirmesini daha kolay ve hızlı yapabileceklerdir.
Böylece, finansal kaynakların etkin ve verimli kullanımı
sağlanacak ve kayıt dışı giderler önlenecektir.
Kesin envanter yönetimi sağlanır, veri madenciliği ve
istatistiksel veri analizlerinin yapılması mümkün olur.
31
İNANMAK
BAŞARMAKTIR
Hemşirelik, uğraş alanı insan olan ve hemşirelik bakımına temellenmiş bir
meslektir. Sağlık çalışanları içinde en büyük grubu oluşturan ve hasta ile uzun
süreli ilişkiye sahip olan hemşireler, gizli güçlere sahiptirler. Sihirli elleri ile
dokunduğu her hastaya şefkat verir, iyileştirirler. Mesleki pozisyonları gereği de
hizmet verdikleri bireylerin gereksinimlerini bilen hemşireler, bu bilgilerini hastanede
bireylerin gereksinimlerinin karşılanması için politikalar, standartlar geliştirmede
kullanabilirler. Eğer hemşireler hasta merkezli çalışma ve bunun savunuculuğu için
harekete geçerlerse, sağlık sisteminde köklü ve anlamlı değişikliklere sebep olabilirler.
İşte bu bağlamda 2014 yılında Sekreterliğimizin öncülüğünde çıktığımız bu yolda
amacımız sağlık bakımında profesyonel bir dokunuş sağlamaktı.
32
Emel ÇEKKİN
Ödemiş Devlet Hastanesi
Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi
HBDS Koordinatörü
Sağlığa Gündoğdu
Hastanemizden Haberler
Vizyonumuz
Hemşirelik Bakım Değerlendirme Sisteminin en mükemmel
uygulayıcısı ve hasta bakımında lider hastane olmak.
Misyonumuz
Hastalarımıza Hemşirelik Bakım Değerlendirme Sistemi
ışığında en profesyonel bakımı sunmak.
Hemşirelik hizmetlerinin kalitesinin ölçümü, diğer
meslek alanlarında kullanılan yöntemlerden çok da
farklı değildir. Ölçebilmek için ise belli standartların
oluşturulması, bu standartlara ulaşma durumunun
belirlenmesi, denetlenmesi ve değerlendirilmesi
gerekir. Nihayetinde ölçemezsek değerlendiremez,
değerlendiremezsek yönetemeyiz. “Hemşirelik Bakım
Standartları” kitabımız bu yönde bize ışık tutan yegane
kılavuz oldu.
Bakım yalnızca hemşireliğe özgü değildir, ancak
bakım hemşirelik için özgündür. Bakım özü itibarıyla
toplumdaki her bireye ahlaki bir sorumluluk yüklemekle
birlikte, hemşirelik için özgün ve vazgeçilmez bir kavram
olduğundan hemşirelere özel bir ahlaki sorumluluk
yüklemektedir. Her tür zorluğa rağmen içimizde
barındırdığımız iyileştirme duygusu ve arzusu da mesleğimizin
bizi çeken ve karakterimize yön veren bir kavramdır.
Biz de Ödemiş Devlet Hastanesi olarak, perifer
hastanelerde de bakıma önem verildiğini ve bakım
odaklı çalışıldığını göstermek amacıyla 2015 kupasını
alarak bunu ispatlamak istedik ve yola çıkış parolamızı
belirledik: “İNANMAK BAŞARMAKTIR”
Sağlığa Gündoğdu
5 kişilik küçük bir ekiple çıktığımız bu yolda
başarı için alanlarda olmanın önemini kavradık.
İşimiz zordu: Türkiye'nin en iyi Kamu Hastaneleri
Birliğinde, en iyi hastanelerle dostça bir rekabet
halindeydik. Bu sebeple bakım verilen tüm
kliniklerden birer temsilci ile ekibimizi genişlettik.
Öncelikle Mavi Kelebeğin anlamını bilmeli ve
benimsemeliydik. Karşılaştığımız zorluklar bizi
yıldırmamalıydı. Servislerde yaşanan direnç,
bilinmezlik, kayıtsız kalma, sistemsel hatalar…
Değişim kolay olmuyordu. Bu da öncelikle eğitime
dayanıyordu. Eğitim, hemşirelerin gücünü ve
bilincini arttırmada en önemli faktördü, dinamik
bir süreçti ve devamlılık şarttı.
Öğrenmek akıntıya
karşı yüzmek gibidir,
ilerleyemediğiniz
takdirde gerilersiniz.
(Çin Atasözü)
33
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Öncelikle görev tanımları üzerinde durularak,
çalışanlar üzerinde farkındalık yaratıldı.
Eğitimlerin özellikle ekip üyeleri arasında konuların
alanlarına göre dağıtılıp, araştırma esas alınarak
verilmesi planlandı.
Her birimin kendisi ile ilgili konularda branşlaşması
ve aktivasyonu sağlandı.
Klinik içi eğitimler, o birimde çalışan ekip üyeleri
tarafından birebir olacak şekilde verilmesi sağlandı.
SBHM tarafından düzenli toplantılar yapılarak
iyileştirmeler üzerinde duruldu.
Kullanılan tüm dökümanlar revize edildi, eksiklikler
üzerinde çalışıldı.
Farklı konularda broşürler, farklı alanlarda kitapçıklar
hazırlanarak halkın bilgilenmesine ışık tutuldu.
Bilgi işlem olmazsa olmazımızdı, sürekli iletişim
halinde farklı bir çalışma ekibi oluşturuldu.
Uzak masaüstü ile evden HBYS’ye bağlanılarak
sürekli kontroller sağlandı.
Oluşturulan WhatsApp ekibinin etkin kullanımı ile
sürekli iletişim ve işbirliği sağlandı.
Facebook sayfasının aktif kullanımı ile güncel
oluşumlar takip edildi.
Hasta bakım malzemeleri temin edilerek bakımın
kalitesine destek sağlandı.
Tüm çalışmalarımızda hastane yönetimi tam destek
arkamızdaydı.
34
Tüm bu çalışmalarımızda gözardı edilmemesi gereken
yegane gerçek ekip ruhu ve ekip çalışmasıydı. Başarı
ancak bir ekip ruhu oluşursa kaçınılmazdı ve biz bunu
başarmıştık. ‘’İNANMAK BAŞARMAKTIR’’ diye
çıktığımız yolda ‘’İNANDIK BAŞARDIK’’ sonucuna
ulaşmıştık.
Hemşirelik; bilimsel, kanıta dayalı ve duyarlı bir
bakım verme sanatı olarak algılanırsa, bizler de en iyi
sanatçılarız. Gerek sosyal sorumluluk projelerinde
gerekse sanatsal alanlarda gösterdiğimiz başarılar bunun
en güzel örnekleridir.
Sağlığa Gündoğdu
DİJİTAL DERGİMİZE
www.igkh.gov.tr
ADRESİNDEN
ULAŞABİLİRSİNİZ
Sağlığa Gündoğdu
35
36
Sağlığa Gündoğdu
Nurgül Şenol ÖNDER
Güney Genel Sekreterliği
Grafik Tasarım ve Basım
Yayın Birimi
ÇOCUKLARIN
DİLİ
OYUNCAK…
Söz konusu çocuklar olunca en doğal ve kendilerini rahat ifade
edebildikleri ortam, oyunlarıdır. Oyun ve oyuncaklar kullanarak
çocukların iletişim kurmalarına, duygu ve düşüncelerini ifade
etmelerine, zihinsel ve fiziksel becerilerini geliştirmelerine, etkili
sosyal beceriler oluşturmalarına yardımcı olunur. Biz de bu düşünceden
yola çıkarak dergimizin bu sayısında Kamu Hastaneleri içinde Ege
Bölgesi’nde tek, Ülkemizde ikinci olarak hizmet veren Oyun Terapi
Odasını çocuk psikiyatrisi Uzm. Dr. Ayşe Kutlu ve Psikolog M. Duygu
Özcanlı ile yaptığımız röportaj ile sizlere tanıttık.
-Oyun terapisi nedir?
Oyun terapisi çocukla
oyun terapisti arasında
kurulan aynı zamanda
çocuğun oynayarak kendi
iç dünyasını keşfettiği bir
ilişki sürecidir. Yani oyun
ve oyuncuklar aracılığı ile
çocukların
ihtiyaçlarını
ifade etmelerine yoğunlaşan
özel bir süreçtir.
Oyun terapisi süreci bazı
çocukların bazı duygu ve
deneyimlerini yaşamasını
olanak
sağlar.
Oyun
sırasında kurulan terapötik
ilişki çocukta onun yaşadığı
sorunla ilgili dinamik bir
iyileşme ve gelişme sağlar.
Sağlığa Gündoğdu
37
Tanıtım
-Oyun terapisi çocuğun evde oynadığı
oyundan farklı mıdır?
Buradaki oyunun evde ki oyundan farkı psikoterapötik
amaçlı olmasıdır. Çocuk burada evdeki oyunların
aynısını oynayabilir. Çocuk olduğu gibi kabullenilir,
yönlendirilmez. Çocuk rengi söylemediği takdirde
biz rengi adlandırmayız. Çocuk neyi hayal ederse biz
ona saygı duyarız. Örneğin çocuk ağacı mor çizebilir.
Anne ve öğretmen bu ağacı “neden mor çizdin?”
diyebilir. Ama oyun terapisti onun mor olduğunu
sorgulamaz, onu olduğu gibi kabul eder. “Ben seni her
halinle kabul ediyorum” mesajını verir. Özgür şekilde
oyunlarını yapılandırır ve yönetir. Bu yüzden evdeki
ve okuldaki oyundan farklıdır.
Ayrıca burada toplum içinde sosyal ortamlarda
karşılaştığımız, ilişki kurduğumuz bireyler olan
polis, asker, öğretmen, yaşlılar bulunmaktadır.
Ayrıca her zaman çocuk oyuncak seçmez bazen de
masa başı aktivite dediğimiz üçüncü grupta yer alan
yaratıcı oyuncaklar olan kum, su, kalemler, boyama,
kağıt, makas, izola bantı tercih eder. Yani çocuk
yeniden keser boyar, yapıştırır, hayalini kağıda aktarır.
Ayrıca çiftlik hayvanları, vahşi hayvanlar, dinozorlar,
yumuşak oyuncaklar, deniz ürünleri, lobutlar, müzik
aletleri, legolar, yarış arabaları, kepçe, kamyon,
kuklalar bulunmaktadır.
-Oyun terapi odasında neler vardır?
Burada çeşit çeşit oyuncaklar bulunmaktadır. Yani
bunlar rastlantı seçilen oyuncaklar değil, her biri
özel oyuncaklardır. Oyuncuklar burada kapalı yerde
değil açık raflarda bulunmaktadır. Yani çocuğun
oynayacağı oyuncakları biz seçip yönlendirmiyoruz.
Çocuk kendi iç dinamiklerine göre oyun kuracağı
için oyuncağını kendisi seçer.
Oyuncaklar 3’e ayrılıyor. Birincisi, agresyon
boşaltımı oyuncuklar, ikincisi ev-aile yaşamı
oyuncakları, üçüncüsü yaratıcı oyuncaklardır.
Her çocukta agresyon vardır. Kimi çocuk bunu
gösterir kimi çocuk bastırır. Birinci gruptaki
oyuncaklar hacıyatmaz, silahlar, kılıçlar, oklar,
tamir takımlarıdır. Yani çocukların agresyonunu
boşaltacak oyuncaklardır. İkinci grupta olan
oyuncaklar içinde oyun evi bulunmaktadır. Oyun evi
içinde tam bir yaşam alanını oluşturan yatak odası,
çocuk odası, banyo, tuvalet, mutfak, yemek takımları
ve mobilyalar bulunmaktadır. Ayrıca aile karakterlerini
temsil eden sino bebekler bulunmaktadır.
38
- Oyun terapisi çocuğa nasıl yardımcı olur?
Yetişkinler için psikoterapi ve danışma ne ise çocuk
için oyun terapisi odur. Çocuklara fırsat verirseniz
tıpkı yetişkinlerin duygu ve düşüncelerini ifade ettikleri
gibi çocuklar da oyun sürecinde duygu ve ihtiyaçlarını
oynayarak ifade ederler. Çocuklar isteklerini, neler
hissettiklerini söylemede, yaşadıkları olayın kendilerini
nasıl etkilediğini söylemede önemli güçlükler yaşayabilir.
Sağlığa Gündoğdu
Tanıtım
Ancak yetişkinin gözetiminde, huzurlu bir ortamda,
izin verildiğinde kendi iç dünyalarını oyuncakları
ile kendi seçtikleri malzemelerle kurdukları
hikayelerle çok iyi anlatırlar.Oyun terapisinden sonra
çocuk içinde tuttuğu, kızacağı, cezalandırılacağı,
sevilmeyeceği gibi düşünce ve duygularını net bir
şekilde ifade ettiğini görüyoruz. Oyun terapisi ile
çocukların biliçsel süreçlerinde ve motor süreçlerinde
büyük bir gelişme, sözel iletişimlerinde duygularını
daha iyi anlamlandırabilme görülmektedir. Ayrıca
bazı çocuklar oyun oynamayı bilmiyor. Bu süreçle
oyun oynayabilmeyi, kendi yaş dönemine uygun
oyun kurmaya başlayabilir. Aynı zamanda sınırları
öğrenmesini sağlayan bir süreçtir. Zamana, eşyaya,
başkalarına saygı duymayı öğrenir. Belli sınırlar
çerçevesinde özgürlüğünün olduğunu öğrenir.
Ebeveyninden kapıdan ayrılmayı öğrenir.Biz çocuğa
oyun esnasında öğretme, yönlendirme, eleştirme,
cesaretlendirme yapmıyoruz. Biz onun yanında
eşlikçisi, yardımcısı ve yardımcı egosuyuz. Bu
aşamaları yaparken o içinde yeterli ego gücünü
bulamazken bu ortamda yanında terapisti varken onu
bulabilmektedir. Oyun psikoterapisi çocuğun değerlik
duygusunu, özgüvenini arttırır. Yani çocuk hem
öğrenir hem de ruhsal açıdan gelişir.
- Oyun terapisi hangi durumlarda,
kimlere uygulanır?
Çocuk psikiyatri polikliniğine başvurmuş 3 ile 10 yaş
arası sorunları açısından uygun gördüğümüz vakaları
değerlendiriyoruz ve aileyi yönlendiriyoruz. Aileye
koşulları ve süreci anlatıyoruz ve istiyorlarsa oyun
psikoterapisine başlıyoruz.
Sağlığa Gündoğdu
-Anne ve baba oyun terapisine katılabilir mi?
Oyun psikoterapisinde çocukla özel bir anı
paylaştığımız için anne ve babayı oyun odasına
almıyoruz. Sadece 4 seansta bir aile bilgilendirilir. Bu
bilgilendirme oyunda ne olduğu değil, süreçle ilgili bir
bilgilendirme olur.
- Çocuğa oyun terapisine gelirken nasıl bir
açıklama yapılmalıdır?
Çocuğa ailesi tarafından,
“Seninle sen oyun oynarken, resim yaparken,
hikaye anlatırken, senin duygu ve düşüncelerini
anlamını sağlayacak oyun ablasına gidiyoruz. Orada
istemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin.
Söylemek ya da yapmakta istediğin her şeye sen
karara vereceksin.”
Neden gidiyorum? derse,
“Senin için ve bizim için okulda, evde bazı şeyler
yolunda gitmiyor. Bazen özel birisiyle paylaşabileceğin
özel bir zamanın olması sana yardımcı olacaktır.”
Odaya girerken terapist tarafından, oyunun ne kadar
süreceği ve oyuncaklara zarar vermemesi gerektiği
belirterek;
“Şimdi seninle özel oyun odasına giriyoruz. Burada
istediğin her şeyi yapabilirsin, yapmaman gereken şey
olduğu zaman ben sana hatırlatacağım.” diye standart
bir yönerge söylenir.
-Oyun terapisinde gözlem ne kadar sürmekte
ve ne kadar zamanda sonuç alınır?
Haftada 1 kez, 45 dk planlanır. Ama gözlemin
bitmesine çocuğun ritmine göre karar verilir. Oyun
terapisi uzun soluklu bir süreçtir. Çocuğun ve ailenin
durumuna göre 1-2 ayda sürebilir 2 yılda sürebilir.
Aynı erişkindeki gibi bireysel psikoterapi süreci
yaşanır. Çocuğun ve ailenin durumuna göre değişir.
39
-Burası ne zaman kuruldu ve ekibiniz
kimlerden oluşmaktadır?
-Hangi oyundan neler çıkartıyorsunuz bize
örnek verebilir misiniz?
Burada sadece tek bir oyuncak ile somut bir kanıya
varmamız doğru olmaz. Bizim için süreç çok önemlidir.
Örnek verecek olursak çocuktan yaş dönemine
uygun oyun oynamasını bekleriz Çocuk oyuncağını
seçecek, bir otyun senaryosu kuracak ve o oyun içine
alacağı bireyler olacak. O oyun içinde yaşayacağı
çatışmaları ve bitişini izleyeceğiz. Yani oyuncağı ve
oyunun senaryosuna bütünüyle bakacağız. Çocuk bir
oyuncağı bir kere seçti diye bir anlam yükleyemeyiz.
Uzun soluklu bir süreç olduğu için o oyuncağı başka
oyun temalarında kullanıyor mu, oyuncakla kurduğu
oyun temasını başka oyuncaklarla da kurabilir yor
mu yani bizim için tekrarlayan oyuncak seçimi ve
oyun temaları önemli. Örneğin 5 Yaşında ise 5 yaş
dönemine uygun oyunlar oynamasını bekleriz. Daha
üretici daha sosyal paylaşımcı oyunlar kurmasını
beklerken geçmiş dönemlere takılı ise oyununda da
bunu görürüz. Sürekli kum havuzunda oynuyorsa
ya da emekliyorsa regresif hareketler vardır, geçmiş
döneme takılı kalmıştır diyebiliyoruz. Çocuk burada
bu oyunu oynayıp o dönemi tamir edip kendi yaş
dönemine gelir.
Bizim burada kullandığımız oyun psikoterapisi 1960
yıllardan beri yurt dışında olan, bizim hocalarımız
tarafından Ankara merkezli başlayan bir psikoterapi
yöntemidir. Oyun terapi odamız Göztepe Rötory
Kulubünün Hastanemizle işbirliğiyle yürüttüğü bir
proje olarak başladı. Oyun terapi odamız nisan ayında
tamamlandı ve açıldı. Çocuk psikiyatri kliniğimiz çok
sayıda alanlarında yetkin kişilerden oluşuyor, ancak
burada oyun psikoterapisti olabilmek için en az 2 yıl
süren eğitimden geçmeniz lazım. Bizim kliniğimizde
şuan bu eğitimi almış 3 psikoloğumuz var.
Kamu hastaneleri içinde Ege Bölgesinde tekiz,
Ülkemizde ise Ankara Eğitim Araştırma Hastanesinden
sonra ikinciyiz. Burası çocuklar için yapılabilecek
çok kıymetli ve önemli bir yer. Çok önemli bir eksiği
tamamlıyoruz. Oyun terapi odası özel hastanelerde
vardı ama devlete ait kamu hastanelerinde yoktu.
Burada 3-10 yaş arası çocuklarımızın aileleri için
önemli bir gereksinimi karşılamakta.
Oyun Terapi Odası Personelleri
Uzm. Dr. Ayşe Kutlu(Çocuk Psikiyatrisi)
(sağda), M. Duygu Özcanlı(Psikolog)(solda),
Sezin Gönül(Psikolog), Duygu Doğan(Psikolog)
-Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Zeka ile hayal gücü paraleldir. Hayal gücünü de
geliştiren şey oyundur. O anlamda çocuğun hayatında
oyun çok önemlidir. Çocuklarımız kurslara gitmeli,
aktivitelerde bulunmalı ama çocuğun asıl temel
işlevi oyun oynamaktır. Lütfen çocuklarımızı oyun
zamanlarından alıp tabletlere, telefonlara mahkum
etmeyelim. Çocuğun oyuncakları kompleks değil
çocuğun hayal gücünü ortaya çıkarabilecek, kendi
hayal dünyasını yansıtabilecek, arttırabilecek
oyuncaklar olmalıdır. İnternetten, tabletten, cep
telefonundan oynanan oyunlar oyun değildir.
Çocukların dil gelişimini, bilişsel gelişimini, ruhsal
gelişimini, dikkatini bozar. O yüzden ailelere bu
vesileyle bunu da mutlaka iletmiş olalım. Lütfen
çocuklarını teknolojiden uzak tutsunlar ve çocuklarını
pahalı hiçbir şey almasınlar.
40
Sağlığa Gündoğdu
Sağlığa Gündoğdu
41
Diş Sağlığı
Diş Hekimliği’nde
Yeni Bir Teknolojinin
BAŞLANGICI
Dijital Dental Tomografi
Uzm. Dr. Ümit CANDAN
İzmir Eğitim Diş Hastanesi
Başhekim Yardımcısı
Diş hekimliğinde
teşhis
yöntemlerinden
olan radyolojinin
önemi, hızla gelişen
görüntüleme
yöntemleri
sayesinde giderek
artmaktadır.
Dişhekimliğinde Kullanılan Panoramik Radyografi
Diş hekimliği radyolojisinde kullanılan
konvansiyonel röntgen çekim teknikleri
üç boyutlu yapıların sadece iki boyutlu
görüntülenmesine olanak vermektedir. Bu
yüzden bu görüntüleme teknikleri anatomik
yapıların ve/veya patolojik değişikliklerin
analizinde sınırlı değer taşımaktadır. Bu
sınırlı değer de teşhis ve tedavi yöntemlerinin
seçiminde diş hekimlerinin zorlanmasına
neden olmaktadır.
1990’lı yılların sonlarında teknolojik alandaki ilerlemeler, diş
hekimliğinde radyolojik olarak
3 boyutlu görüntüleme uygulamalarını gündeme getirmiştir.
Dentomaksillofasiyel radyoloji
ve dolayısıyla diş hekimliğinde
yeni bir anlayışın başlangıcı olan
volumetrik tomografi sistemleri
dişhekimlerinin vazgeçilmez tanı
yöntemlerinden biri olmuştur.
Dişhekimliğinde kullanılan periapikal radyografi
Dijital dental volumetrik tomografi
42
Bilgisayarlı tomografi (BT)
vücudun istenilen bir bölgesinin,
değişik
düzlemlerden
alınan
değişik
kesitler
aracılığıyla
görüntüsünün
elde
edilmesidir.
Dijital
Dental volumetrik tomografi
(DVT) diş hekimliği alanında
kullanılan yeni bir teknolojidir
ve görüntüleme yöntemleri
arasında gerçek bir devrim
ve yeni bir çağın başlangıcı
olarak
nitelendirilmektedir.
Günümüzde dental volumetrik
tomografi
kullanımı
diş
hekimliğinin her branşında
uygulanmaya ve dişhekimlerinin
teşhislerinde önemli bir yer
edinmeye başlamıştır.
Sağlığa Gündoğdu
Bilgisayarlı tomografi teknolojisini temel alan
konik ışın hüzmeli bilgisayarlı tomografi 3 boyutlu
görüntülemeyi, daha az doz ile elde edilebilir hale
getirmiştir. Genellikle dental volumetrik tomografi
(DVT) terimi ile ifade edilen bu sistemler “Cone Beam
Computerized Tomography (CBCT)”, Konik ışın
sistemleri, “Konik ışın huzmeli 3 Boyutlu Volumetrik
Tomografi” olarak da isimlendirilmektedir.
Üç Boyutlu Görüntüleme Sistemi
Diş hekimliğinde 3 boyutlu bilgisayarlı tomografi
(BT) patolojik durumların, iskeletsel deformitelerin
tanısında, özellikle implant uygulamaları öncesinde
kemiğin miktarı ve kalitesinin tespitinde, yumuşak
doku kalınlığının saptanmasında ve komşu anatomik
yapıların genişliği ve çevresindeki kemiğin genişliği
ile kalitesinin belirlenmesinde kullanılmaktadır.
Sefalometrik Radyografi Üzerinde Yapılan Analiz
Bu analizlerin doğruluğu, radyografideki yapıların
görüntüleri ile doğru orantılıdır. Ayrıca ortodontik
tedavide yer alan planlamalarda gömük dişlerin
lokalizasyonunu,
dişlerin
kök
açılarının
ve
morfolojilerinin belirlenmesi gibi rutinde kullanılan 2
boyutlu görüntüleme yöntemleri yetersiz kalmaktadır.
Yarık damak olgularının değerlendirilmesinde,
büyüme- gelişimin incelenmesinde, dental gelişime
bakarak yaş tahmininde ve havayolu incelemelerinde 3.
boyutun dahil olması ile DVT sistemleri dişhekimliği
alanında çok uygulanabilir hale gelmiştir.
İmplant Uygulamasından Sonra Elde Edilen
Tomografi Görüntüsü
Günümüzde implant tedavisinde yararlanılan
maksillofasiyal görüntüleme yöntemlerinde kullanılan
panoramik radyografi ile 3 boyutlu görüntü sağlayan
bilgisayarlı
tomografiyi
karşılaştırdığımızda,
DVT sistemlerinin efektif dozunun panoramik bir
radyografiye kıyasla daha fazlayken konvansiyonel
tomografilere oranla oldukça düşük olduğu tespit
edilmiştir. Bu nedenle dişhekimleri açısından
“minimal dozla en iyi görüntüyü elde etme prensibi”
çerçevesinde endikasyon açısından DVT’nin ön plana
çıkmasını sağlamaktadır.
Ortodontik alanında yapılan uygulamalarda tedavi
planlaması yaparken anatomik yapıların detaylı
ölçümleri gerektirmektedir. Geleneksel olarak bu ölçümler
sefalometrik radyografiler üzerinde yapılmaktadır.
Sağlığa Gündoğdu
Kist Veya Tümör Gibi Patolojik Oluşumların
Tomografi İle İncelenmesi
Özellikle Aproksimal (Arayüz)
çürüklerinin
incelenmesinde ve
temporomandibular eklemde
ağrı şikayeti veya fonksiyon bozukluklarında,
erozyon, fraktür, ankiloz veya gelişimsel anomalilerin
tespiti veya kondilin fossadaki pozisyonunun
değerlendirilmesinde bilgisayarlı tomografi başarılı
bir şekilde kullanılmaktadır. Ancak eklem diskinde ve
diskin çevresinde ki yumuşak dokularda oluşan patolojik
durumlar nedeniyle oluşan ağrı söz konusu ise veya
buna bağlı bir disfonksiyonun incelenmesi söz konusu
olduğunda Manyetik Rezonans görüntülemesinin
öncelikli olarak tercih edilmesi gerektiği de
unutulmamalıdır.
43
•
Temporamandibular Eklemin Fossa İçindeki
Pozisyonun Değerlendirilmesi
Periodontal hastalıklarda gelişen kemik kayıplarının
2 boyutlu konvansiyonel radyografilerle tespiti zordur.
DVT görüntüleri konvansiyonel dental radyografilerle
karşılaştırıldığında periodontal kemik defektlerinin, kök
furkasyon lezyonlarının belirlenmesinde, detaylı ve 3
boyutlu olarak değerlendirilmesinde daha başarılıdır.
DVT’nin tüm bu avantajlarına rağmen, konvansiyonel
radyografinin yüksek kemik kontrast kalitesi ve
lamina durayı göstermedeki başarısı nedeniyle hâlâ
tercih edilmektedir.
Dijital Dental Tomografinin Endikasyonları
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
44
Dentomaksillofasiyal cerrahi uygulamaları öncesi
tedavi planlamasına yardımcı olur.
İmplant yerleşimi için cerrahi şablon hazırlığı yapar.
Nazal kavite, insiziv maksiller sinüs ve mandibuler
kanal gibi anatomik yapıların
incelenmesini sağlar.
Kemik kalitesinin ve yoğunluğunun tespitinde
yardımcı olur.
Çene kemiği konturlarının incelenmesini sağlar.
Temporomandibular eklemin incelenmesini sağlar.
Kanal tedavilerinde periapikal bölgenin ve kanal
dolgularının incelenmesini sağlar.
Gömük dişlerin kemik içerisindeki pozisyonlarının
3 boyutlu analizini yapar.
Kist ve tümür gibi patolojilerin ve kök kırıklarının
incelenmesi yapar.
Periodontal ve periapikal kemik defektlerinin
incelenmesi sağlar.
Kemik grefti uygulamalarının planlanması, takibi
ve kemikte olan tümör gibi patolojik oluşumların
incelenmesini sağlamakla beraber o bölgedeki
yüzeysel veya derin yapıların görüntülerini
süperpoze olmadan net bir görüntü olarak vererek
hekimin net bir teşhis koymasını sağlar.
BT’nin en büyük
dezavantajı, radyasyon
dozlarının alternatif
tekniklere oranla
oldukça yüksek olması
en büyük dezavantajıdır.
Bunun yanı sıra pahalı
bir yöntemdir.
Sonuç olarak; dental volümetrik tomografilerin,
kaliteli ve detaylı görüntü, daha az radyasyon ve
daha ekonomik olma gibi olumlu özellikleriyle, yakın
zamanda kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır.
Ülkemizde sağlık bakanlığının başlattığı teletıp projesi
ile uzaktan sağlık bakım hizmeti sunumunda bilgi ve
iletişim teknolojilerinden yararlanılması, dijital hastane
kavramının oluşturulması, tibbi görüntüleme alanında
uzman hekim sıkıntısının hafifletilmesi, kompleks
vakalarda konsültasyon hizmetinin alınabilmesi ve
hekimler arasında bilgi ve deneyimin paylaşımının
sağlanmasının amaçlandığı bu projede İzmir Eğitim
Diş hastanesi olarak yer almanın haklı gururunu
yaşamaktayız. Türkiyede sadece diş hastanelerinin
8’inde dental tomografi cihazı bulunmaktadır. Bu 8
diş hastanesinin içinde hastanemizde yer almaktadır.
Gerek İzmir ili gerekse diğer bölgelerden gelen
hastalarımıza radyoloji alanında hizmet vermekteyiz.
Unutmayalım ki, İyi
Bir Tedavi Ancak
Doğru Bir Teşhis İle
Sağlanır.
Sağlığa Gündoğdu
Sağlığa Gündoğdu
45
BAĞIŞLAYIN
Bedeniniz
Tıp Eğitiminde
Yaşasın
Prof. Dr. Mehmet Ali MALAS
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi
Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Tıp Fakültesi Dekanı
Tıp eğitiminde Tıp Fakültesi öğrencileri ve Tıpta
Uzmanlık öğrencilerinin pratik uygulamalarında
kadavra (insan cesedi) vazgeçilmez bir eğitim
materyalidir. Kaliteli sağlık hizmetinde en önde gelen
unsur sağlık elemanlarının iyi yetişmiş olmasıdır.
Sağlık alanındaki bilgiler çok hızlı bir şekilde artmakta
ve yenilenmektedir. Bu nedenle sağlık eğitimi de,
artan bu bilgiyi en iyi şekilde öğretebilmek için tüm
yeni teknolojilerden yararlanmaya çalışmaktadır.
Tıp eğitiminin temel taşlarından biri olan Anatomi
eğitiminde de birçok yenilikten yararlanılmaktadır.
Ancak Anatomi eğitiminin olmazsa olmazı kadavra yani
insan bedeni üzerinde yapılan eğitimdir. Yüzyıllardır
kadavra üzerinde çalışmalar yapılmaktadır ve henüz
hiçbir teknolojik gelişme bu uygulamanın yerini almaya
aday görünmemektedir.
46
Standart bir Anatomi eğitimi için en fazla 8-10 öğrencinin
bir kadavra üzerinde çalışma yapması uygundur. Ne yazık
ki ülkemizde bu oran istenilenin çok altındadır. Hatta
bazı Tıp Fakültelerinde kadavra dahi bulunmamaktadır.
Son yıllarda artan Tıp Fakültesi ve tıp öğrencisi
sayısı bu yetersizliğin temel nedenlerinden biridir.
Gelişmiş ülkelerde anatomi eğitiminde yararlanılan
kadavra halkın bağışları ile sağlanmaktadır. Binlerce
kişi bedenini eğitim ve bilimsel amaçlı çalışmalarda
öğretici olmak için tıp fakültelerine bağışlamaktadır. Bu
toplumların bilime olan inancının ve desteğinin oldukça
önemli bir göstergesidir. Avrupa ülkelerinde beden
bağışı nüfusun % 0,1 ine kadar ulaşmışken, ne yazık
ki ülkemizde kadavra bağışı yok denecek kadar azdır.
75 milyonluk Türkiye’de senede sadece 10-20 kişinin
beden bağışı anatomi eğitiminde kullanılabilmektedir.
Ölen bir insanın yaşayanlara verebileceği, hiçbir maddi
değerle ölçülemeyecek en değerli hediyesi, bedenini
insanlığın ve bilimin gelişimine adamaktır. Bu noktada
bilimin faydasına inanan, bilimsel çalışmalara destek
vermek isteyen ve çocuklarımızın da iyi yetişmiş sağlık
personelinden (doktor, diş hekimi, hemşire, eczacı,
laborant) hizmet almasını arzu eden tüm vatandaşlarımıza
görev düşmektedir. Beden bağışı ile birçok hekimin
yetişmesine yardımcı olunabilir. Böylece yüzlerce
belki de binlerce insanın yaşamının kurtulmasına,
hastalıklarının tedavi edilmesine katkıda bulunulabilir.
Kanunlarımız çerçevesinde kişi kendini ölümünden
sonra eğitim ve bilimsel amaçlı bağışlayabilmektedir.
Sağlığa Gündoğdu
Dosya
Bunun yanı sıra böyle bir isteği olduğu bilinen
kişinin bedeni de tüm varislerin onayıyla aynı amaçla
bağışlanabilir. Bu konuda Tıp Fakültelerinin Anatomi
Anabilim Dallarına başvurulmalıdır. Bağışlanan
bedenler üzerinde çalışmalar son derece katı tıp ahlakı
çerçevesinde, gereken saygı gösterilerek yürütülmekte,
daha sonrasında kişinin isteği doğrultusunda cenaze
işlemleri yapılmaktadır.
Batı ülkelerindeki Anatomi eğitimi incelendiğinde
kadavra ağırlıkları çeşitlilik göstermekle birlikte teorik
derslerin en az yarısı kadar, bazı fakültelerde daha da
yüksek oranlarda laboratuvar eğitimine yer verilmektedir.
Bir tıp öğrencisinin hayatı boyunca hiç unutamayacağı
anılarından biri Anatomi pratiğinde, kadavra ile ilk
karşılaştığı andır. Tıp öğrenimi içindeki Anatomi dersleri,
“bedenin geçiciliği” ve “insanı parçalara ayırma”
kavramları ile yüzleştiricidir. Bu yüzleşmeye tahammül
edebilme, kişinin hekim olmayı kaldırabileceğinin
ölçütü gibi görülür. Disseksiyona katılan öğrenci burada
yaşadıklarının izlerini artık daima taşıyacaktır. Anatomi
bilimi tıbbın gelişimi ile paralel giden ve önemini
binlerce yıldır koruyan bir bilim dalı olagelmiştir.
Tıbbın alt dallarının çeşitlenmesi ile Anatomi eğitimine
ayrılan sürede, yöntemlerde zaman içinde değişiklikler
olmaktadır. Ancak Anatomi eğitiminin yüzyıllardır
değişmeyen yöntemi kadavra üzerinde uygulamalı
eğitimdir. Gelişen teknoloji kadavra üzerinde uygulamalı
Anatomi eğitimine destek olmakta ve çeşitlilik katmaktadır.
Özellikle son 20 yılda hızla gelişen teknolojik olanaklar
Anatomi eğitiminde de yaygın şekilde kullanılmaya
başlanmıştır. Çok daha mükemmel modellerden, detaylı
bilgisayar programlarından eğitimde yararlanılmaktadır.
Ancak kullanılan modeller, bilgisayar programları
ne kadar mükemmel olursa olsun insan kadavrası ile
eğitimin yerini henüz alamamıştır ve yakın bir gelecekte
Tıp Fakültelerine bağışlanan vücutlar eğitim ve
de alacağına ilişkin öngörüler yoktur.
araştırma amaçlı kullanılmaktadır. Fakülteler ancak
vücudu bilimsel çalışmaya uygun olmayan bağışları
kabul etmeyebilir. AIDS, sarılık (Hepatit B ve C) gibi
çalışanların ve öğrencilerin sağlığını etkileyecek hastalığı
olanlar eğitim amaçlarına uygun değildir. Kadavralar
üzerinde çalışmalar tamamlandıktan sonra Fakültelerin
yetkili birimleri tarafından gömülmesi sağlanır. Bağışçı,
kendisine ait bir mezar yerine gömülmek isteğini
belirtmemiş ise bulunan bölgenin belediyesinin tespit
edeceği bir mezarlığa defnedilir. Bağışçının kendisine
ait bir mezar yeri mevcut ise belirtilen yere defnedilir.
Defin ve cenaze töreni ile ilgili tercihler bağış işlemi
sırasında bağışçıya sorulur. Bağışçının inançlarına uygun
şekilde ilgili kuruluşlara cenaze işlemleri yaptırılır.
Sahip olduğu mezar yeri var ise tapu fotokopisi istenir.
Cenazelerin yakılarak defnedilmesi nokrasında gerekli
mevzuat düzenlemesi henüz gerçekleşmediğinden, Anatomi eğitiminde modeller kadavra eksiği olduğu ya da
ülkemiz şartlarında gerçekleştirilemeyecek bu tip cenaze kadavrada göstermenin zor olduğu yapıların öğretilmesi
işlemleri için tıp fakülteleri sorumlu değildir. Bağışçının sırasında ve tamamlayıcı olarak kullanılmaktadır. Benzer
cenaze töreninin ailesi tarafından düzenlenmesi isteği şekilde bilgisayar programları da eğitime destek verme
belirtilmiş ise Tıp Fakültelerinde gerekli işlemler amacıyla kullanılmaktadır. Her ne kadar bilgisayar
yapıldıktan sonra cenaze aileye teslim edilir. Anatomi programları çok popüler olsa da gözden kaçırılmaması
eğitimini lisans düzeyi, anatomi uzmanlık/doktora eğitimi gereken husus özellikle tıp alanında ileri ülkelerin
ve hekimlerin mezuniyet sonrası eğitimi şeklinde kategorize tamamında geniş Anatomi Disseksiyon Laboratuvarlarının
edebiliriz. Lisans eğitimi sırasında hem teorik hem pratik mevcut olduğu ve eğitimlerini temel olarak kadavra
uygulamalar eğitim programlarında yer almaktadır.
üzerinde çalışmaya göre şekillendirmiş olmalarıdır.
Sağlığa Gündoğdu
47
Dosya
Yeni gelişen endoskopik cerrahi gibi ya da birçok minör
invaziv metot daha detaylı anatomik bilgiye ihtiyacı
arttırdığı gibi el becerisi geliştirebilmek için de kadavra
üzerinde çalışma ihtiyacını artırmıştır. Bu nedenlerledir
ki son yıllarda kadavra kursları tüm dünyada yoğun ilgi
görmekte ve oldukça yüksek ücretler karşılığında kurslar
düzenlenmektedir. Bu tip eğitimlerin malpraktisleri
azaltmanın yanı sıra morbidite ve mortalite risklerini
azaltmakta da önem arz ettiğini göz ardı etmemek
gereklidir. Gelişen detaylı görüntüleme yöntemleri
cerrahiyi organ düzeyinden dokuya taşımış ve taşımakta
hatta hücre düzeyinde cerrahi yaklaşımlara doğru
ilerlemekteyiz. Bu perspektifte bakıldığında kadavra
üzerinde anatomi eğitiminin çok daha uzun yıllar önemini
koruyacağı görülmektedir. Sonuç olarak teknolojinin
gelişimi Anatomi eğitim araçlarını çeşitlendirmekte fakat
kadavranın yerini alamamaktadır. Hatta gelişen tanı ve
yöntemler kadavra üzerinde eğitime olan ihtiyacı lisans
düzeyinden mezuniyet sonrasına taşımıştır. Günümüzde
Avrupa ülkelerinin hemen tümünde, ABD’de, Japonya,
Avustralya, Güney Afrika, Yeni Zelanda gibi kalkınmış
ülkelerin hemen tamamında tıp fakültelerinde kullanılan
cesetler ölmeden önce kendi isteği ile bedenini bilime
bağışlamış kişilerin cesetleridir. Avrupa Birliği’ne bağlı
ülkelerin hemen hemen hepsinde kadavra bağışının
nasıl yapılacağı konusu ayrıntılı yasalarla belirlenmiştir.
Türkiye de her geçen yıl tıp fakültesi öğrenci kontenjanları
artmaktadır. “Tıp fakülteleri arasında 25 kişiye bir veya
50 öğrenciye bir kadavra sunan Fakültelerin sayısı çok
az miktardadır. Ayrıca kadavra pratiği sunamayan Tıp
Fakültesi sayısı da azımsanmayacak kadar yüksektir.
Ülkemizde kadavra bulunan merkez sayısı da 20
civarındadır. Bu nedenle kadavra eksikliği, ülkemizdeki
Tıp Fakültelerinin “Temel tıp eğitimi” bakımından
en büyük sıkıntılarından biridir. Tıp Fakültelerimiz
içerisinde tıp eğitiminde kadavrayı ideal sayı olarak
belirlenen on öğrenciye bir kadavra olarak gören hiç
bir fakültemiz bulunmamaktadır. İzmir Kâtip Çelebi
Üniversitesi Tıp Fakültesi bu konuda öğrencilerine
kadavra eğitimi yaptırabilen şanslı bir fakültedir.
48
Ayrıca Diş Hekimliği ve Sağlık Bilimleri Fakültelerinde
de kadavra eğitimi öğrenci başarısını artıracaktır.
Mevcut yasalarda kadavra bağışına engel bir durum
bulunmamaktadır. Ancak toplumdaki bilgi eksikliği
nedeniyle gönüllü bağış sayısı yetersiz kalmaktadır.
Ülkemizde son 3 yıldır yapılan ''Bağışlayın Bedeniniz
Tıp Eğitiminde Yaşasın'' adlı kampanyada da amaç organ
bağışı gibi vatandaşlarımızın çok kutsal bir hareket olarak
bedenlerini ölüm sonrası tıp eğitiminde kullandırabilmek
ve bunun sosyal değerini paylaşabilmektir. Tıp
eğitiminin en büyük sorunu olan 'Kadavra Temini'
yönündeki toplumsal duyarlılığı arttırmak yönündeki
çalışmalara büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Yazılı ve
görsel medyanın konuya gösterdiği duyarlılık oldukça
önemlidir. “Beden bağışı ile ilgili ayrıntılı bilgiler Türk
Anatomi ve Klinik Anatomi Derneği web sayfasından
(http://anatomidernegi.org) veya Tıp Fakülteleri Anatomi
Anabilim Dalı Başkanlıklarından temin edilebilir.
Bedenini bağışlayacak olan gönüllü bireyler Tıp Fakültesi
Anatomi Anabilim Dalı Başkanlıklarına müracaat
edebilir. “Bağışlayın Bedeniniz Tıp Eğitiminde Yaşasın”
Kaynaklar
1. Gürbüz H, Mesut R, Karlıkaya E. Kadavra bağışı
üzerine görüşler (http://www.anatomidernegi.org)
2. Şehirli Ü.S. Diseksiyon ve anatomi eğitiminde
etik. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Enstitüsü Anatomi AD, Doktora Tezi İstanbul:
2001.
3. Türk Anatomi ve Klinik Anatomi Derneği, http://
www.anatomidernegi.org/kadavra-bagisi-vetemini (kadavra dosyası)
Sağlığa Gündoğdu
Sağlığa Gündoğdu
49
Nurgül ŞENOL ÖNDER
Güney Genel Sekreterliği
Grafik Tasarım ve Basım
Yayın Birimi
•
Sağlık Bakanlığı
tarafından İzmir’de
yılın hemşiresi/
ebesi seçilen
Ebe Elif DUMAN
ödülünü 12 Mayıs’ta
Ankara Green
Park'ta düzenlenen
Hemşireler/Ebeler
Günü Ödül Töreninde
almıştır. Kendisiyle
yaptığımız röportajla,
ödüle giden bu
süreçte mesleki
alanda yaşadıklarını
bizlere anlattı.
50
Merhaba Elif Hanım, öncelikle kendinizden bahsedebilir
misiniz?
Ben Elif DUMAN. Kahramanmaraş/Elbistan İlçesi, 1961 doğumlu, 10
çocuklu ailenin en büyüğüyüm. 2 kız çocuğu annesiyim. 1978 yılında
Kahramanmaraş Sağlık Meslek Lisesi’nden mezun olup meslek
hayatıma başladım. İnsanları ve bu mesleği çok severek yapıyorum.
•
Göreviniz icabı birçok hizmetler yapmışsınızdır. Bazılarını
öğrenebilir miyiz?
38 yıldır Türkiye’nin farklı bölgelerinde ebelik görevini yürüttüm.
İlk görev yerim Kütahya/Gediz/Kızılkoltuk Köyünde 1 yıl, ardından
Adıyaman/Gölbaşın’da 12 yıl, Kahramanmaraş’ta 4 yıl, Elbistan’da 12
yıl, Elazığı’nın ve İzmir’in en ücra köylerinde ve sağlık evlerinde görev
aldım. Şuan 5 yıldır Urla Devlet Hastanesi’nde görev yapmaktayım.
Aslında emeklilik vaktim geldi. Ama kendimi çalışamaz hissedinceye
kadar çalışacağım. Herhalde ebelik mesleğini yapmasam başka bir iş
yapamazmışım gibi hissediyorum.
Sağlığa Gündoğdu
HAYATINIZIN
İLK
ŞAPLAĞINI
ATAN
FEDAKAR
ELLER
•
Sağlık Bakanlığı tarafından İzmir’de yılın hemşiresi-ebesi
seçildiniz. Bu süreç nasıl gerçekleşti?
Aslında benim için çok büyük bir sürpriz oldu. Her yıl Sağlık
Bakanlığı İl bazında yılın hemşiresi/ebesi seçmektedir. Hastanemizin
Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Keziban ÇAKAL benim haberim
yokken benim adıma başvurmuş. Ödüle layık gördüklerini hastanenin
hemşireler günü kutlamasında öğrendim. Dediğim gibi benim için çok
büyük bir sürpriz ve mutluluk oldu.
•
Özellikle Urla Devlet Hastanesi’nin Türkiye’de 5. İzmir’de
ilk kez “Anne Dostu Hastane Ödülü” almasında büyük bir
katkınız var. Bize bu süreçten bahseder misiniz?
Daha öncede söylediğim gibi 38 yıldır Ülkemizin değişik yerlerinde
görev aldım. Birçok doğum gerçekleştirdim. Mesleğimi çok severek
yaptım. Özellikle benim yaşımdaki insanlar nöbet tutmak istemezken
ben nöbet tutmak, çalışmak, annelerle iletişimde bulunmak yeni bir
can dünyaya gelmesine yardımcı olmak istiyorum.
Sağlığa Gündoğdu
51
Röportaj
Çalışmak hep beni canlı tutuyor. Buraya geldiğimde ayda 10 normal
doğum gerçekleşiyordu. Hastanemizde uygulamaya geçilen Anne
Dostu Hastane Uygulamaları çalışmaları doğrultusunda annelerimizi
normal doğuma teşvik ettik. Şimdi ayda 60-100 arasında normal
doğum gerçekleşiyor. Tüm ebe arkadaşlarımız ve hastane yönetimi
Anne Dostu Hastane Uygulaması için çok emek verdi. Çok güzel bir
ekip ve sistem kurduk burada. Önce aday gösterildik. Beğenildik ve
bunun karşılığı olarak Anne Dostu Hastane Ödülü aldık. Eskiden ilçe
hastanelerinden İzmir’e doğum yapmaya giden olurdu. Şimdi İlçelerle
beraber İzmir’den bize doğum yapmaya gelen oluyor.
•
Uzun süredir mesleğiniz ile ilgili çalışıyorsunuz. Peki, ebe
olarak çalışmanın sizce artı ve eksi yönleri nelerdir?
•
Bugüne kadar mesleğinizde en fazla
zorlandığınız konular nelerdir?
İlk görev yerime gittiğimde daha 17
yaşında ve bekardım. Ebelik mesleğine
çok genç yaşta uzak bir köyde başladım.
Aslında biraz olgulaşınca köylerde
çalışılsa daha iyi olur. Tek başınıza
oluyorsunuz çünkü. Köyde sadece 1
imam, 2 öğretmen bir de ebe ve köylüler
oluyor. Ama yine de mesleğini seven bir
insan için çok da zor bir şey değil. Ayrıca
doğu bölgesinde çalıştığım için Türkçe
bilmeyen çok hastam vardı. Hastalarıma
her zaman anlayacakları dilden yaklaştım.
Onlara dil öğretmek mümkün olmadığı
için kendim dil öğrendim.
Burada
kullanılan Kürtçe tüm kelimeleri liste
yaptım ve öğrendim. Buraya geldiğimde
Kürtçe bilmiyordum ama şuan Kürtçe
konuşulan
şeyleri
anlayabiliyorum.
Çünkü benim için önemli olan anne
ve bebek. Onun güvenini kazanarak
güler yüzlü davranmak çok önemli.
Zaten ondan sonra gerisi geliyor. Hasta
nerde olursa olsun en iyi hizmeti hak
etmektedir. İster hastanede olsun ister
köyde olsun. Sonuçta kendi şartlarında
yaşayan bir insandır. Ben oraya görevli
olarak gitmişim ve ben onun şartlarında ona
uyum sağlamak zorundayım her zaman.
Ebelik mesleğinin yapmanın maddi yararını geçersek manevi çok
güzellikleri var. Bir doğumu yaptırdığınız zaman, bir canlı dünyaya
getirirken karşınızdaki insanlar çok mutlu oluyor doğal olarak siz
de mutlu oluyorsunuz. O canlının dünyaya gelmesinde çok büyük
emeğiniz oluyor. Hele de o bebekleri, büyüyüp karşınızda görünce
daha da mutlu oluyorsunuz. Ve insanlar tarafından nereye gidersen
git “Bu benim ebem” diye anılıyorsunuz. Ayrıca o hastaların öyle
dualarını alıyorsunuz ki manevi olarak çok mutlu ve rahat oluyorsunuz.
Her yerde ve her koşulda çalıştığımı söyleyebilirim. 30 yıl önceki
zamanda koşullar daha da kötü ve zordu. Bir hastaya gidebilmek
için önce sağlık ocağına ait cipe binerdik. Cipin gidemediği yerde
traktörle giderdik, traktörün yetmediği yerde atla giderdik. Atın
gidemediği yerde de yürüyerek giderdik. Her koşulda bir şekilde
oraya varırdık. Gittiğin yerden de aynı gün içinde dönemezsin,
orada hastanın evinde kalırsın. O dönem Eylül dönemlerinin olduğu
dönemlerdi yani çok karışıktı. Ancak ben mesleğimi, insanları çok
sevdiğim için korkmuyordum. Her ne kadar o dönem karışık olmasına
rağmen mesleğimi severek yaptığımdan insanlara davranışlarımdan
dolayı herkes tarafından saygı duyulurdum. Çok zorluklar çektim
ama yaşanması gereken şeylerdir diye düşünüyorum. Ben bu mesleği
seçmişim bir kez, insanlar benden fayda bekliyor ve benim bir şeyler
yapmam gerekir diye düşünüyorum.
52
Sağlığa Gündoğdu
Röportaj
Röportaj
•
7.Sizce bir hemşire ya da bir ebede
mutlaka bulunması gerekiyor
dediğiniz özellikler var mı? Varsa
bu özellikler nelerdir?
Bizim mesleğimizde hastalarla olan
iletişimin, ona olan davranışların çok
önemli. Karşındaki hastaya güven
vermen gerekiyor. Ben tüm meslek
hayatım boyunca bunu çok önemsedim
ve hastama her zaman bu güveni verdim.
Onlar da her zaman bu güvenle çok mutlu
bir şekilde ayrıldılar. Bir ebe-hemşire çok
merhametli ve vicdanlı olmalıdır ayrıca.
Kesinlikle çok güleryüzlü ve özverili
olması gerek. Örneğin nöbetten çıktığımda
özellikle çocuklarım küçükken eve gidip
yatıyordum ama hastaneden aradıkları
zaman hemen uyanıp işe gidiyordum.
Bana “hastanede yat kal, sana hastanede
yaşamak iyi geliyor.” derlerdi.
•
Yaptığınız meslek alanında bir
şeyler değiştirme fırsatınız olsa
bunlar neler olurdu?
Şuan çalıştığım hastane ve klinik
çok güzel koşullarda. İstediğimiz bir
malzemeyi hemen bulabiliyoruz. Burada
her hastanın kendine ait banyo ve tuvaletli
odası var. Ama bu şartların doğuda ya da
birçok hastanede de olmasını isterdim
Yani bu fiziksek koşulların ve anne
dostu uygulamaların tüm hastanelerde
uygulanmasını isterdim. Ayrıca annelere
eğitim verilmesini isterdim. Eğer anneye
eğitim verirsen, korkusunu yok edersin ve
normal doğuma teşvik etmiş olursun.
•
Görevinizle ilgili unutamadığınız bir hatıranızı anlatır mısınız ?
Çok anılarım var aslında. Mesela düğünümden bir gün önce
kınagecem vardı. Kınamın yakıldığı gece komşumun kızının doğum
sancıları tuttu. Ben kınamı yıkayıp hemen doğum yaptırmaya gittim.
O gecenin sabahında da düğünüm oldu. Daha sonra doğurttuğum o
kız çocuğu büyüdü, ebe oldu ve onunda çocuğunu doğurttum. Aynı
zamanda kendi torunlarımın da ebesiyim. Ayrıca eski eşimin yeni
karısının da doğumunu ben yaptırmıştım. Gösterdiğim ilgi, alakadan
ötürü çok memnun bir şekilde ayrıldı buradan. Sonrasında çok
hediyeler gönderdi bana. Hayat bazen çok ilginç olabiliyor. Bizim
işimiz, mesleğimiz insan, can olduğu için hastamız kim olursa olsun
her zaman en iyi hizmeti göstermişimdir.
•
Son olarak bize söylemek istediğiniz bir şey var mı ?
Çok mutluyum, bunca yıl çalıştığımın emeğini aldığımı
düşünüyorum. Her şey geliyor geçiyor. Geriye baktığımda böyle bir
ödülün verilmesinin ve idarenin, amirlerin sizi takdir etmesi ve diğer
insanların bunu bilmesi çok gurur verici. İnşalllah diğer arkadaşlarımı
da aynı şekilde ödüllendirirler. Onlar da mesleklerinde daha iyi olma
yolunda ilerlerler.
Bulunduğunuz görevden
ayrılınca nasıl anılmak
istersiniz ?
Şuan zaten çok iyi
anıldığımı düşünüyorum.
Çünkü pazara gittiğimde
“benim ebem” diye
arkamdan sesleniyorlar.
Sağlığa Gündoğdu
53
DİKKAT ET
YANARSIN
Y
Uzm. Dr. Ahmet Deniz UÇAR
Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Yanık Merkezi Birim Sorumlusu
54
anık, bilinen tüm travmalar içinde
en ölümcül, en yüksek oranda sakat
bırakabilen ve tedavisi son derece
uzun ve zor bir yaralanma türüdür. İnsanlık
tarihi kadar eski bir yaralanma şekli olan yanık
yaralanması Amerika Birleşik Devletleri’nde
yapılan bir çalışmaya göre yılda her 100.000
kişide 125 görülen, her 100.000 kişide 1.25
öldüren bir hastalıktır. Yanık yaralanmasına
insidans ve prevelansı ilginç bir şekilde
gelişmemiş ve gelişmiş ülkelerde nispeten daha
düşükken yarı gelişmiş toplumlarda çok daha
yüksektir. Bunun nedeni gelişmemiş ülkelerde
elektrik, ısınma, sanayileşme, şehirleşme geriliği
nedeni ile insanların yanık yaralanmasına
maruz kalabileceği etmenin az bulunması ve
gelişmiş ülkelerdeki modern sanayi, düzgün
kentleşme, bilinçli toplum yapısıdır. Oysa ki yarı
gelişmiş ülkelerde çarpık kentleşme, geri kalmış
sanayileşme, bilinçsiz toplum, yetersiz önleyici
faaliyetler vb. bir araya geldiğinde yanık hastası
sayı ve tipi açısından çeşitlilik göstermektedir.
Ülkemizde ki yanık sebepleri daha çok
mevsimsel özellikler arz etmektedir. Yaz
aylarını yaşadığımız şu günlerde mangal ateşi
yakmaya çalışırken tutuşturucuyu ateşin üstüne
dökmeden tutunda arabadaki oto spreyi ile ateş
yakmaya çalışanlar nedeni ile polikliniğimize
başvuranlar artmıştır. Havalar ısındıkça otomobil
radyatörlerinin su kaynatması, su ilavesi için
kapağının kontrolsüz açılması ve neticesinde
genellikle sağ kol, gövde ve yüz yanıklarının
olmasını beklemekteyiz. Bunun yanında yaz
günlerinin klasiği motosiklet egzozuna temas
sonrası sağ bacak iç yüzde 3. derece yanıklar
da gelmeye başlar. Yaz sonlarına doğru düğün
nişan sünnet kutlamalarının vazgeçilmezi uçan
balon yanıkları göçmen kuşların habercisidir.
Sağlığa Gündoğdu
Röportaj
Sonbahar aylarında her ne hikmetse inşaat işçilerinin
ellerindeki demir malzemeyi gerilim hattına temas
ettirmesi sonrası her iki el ve ayaklarda ampütasyona
varan elektrik yanıklarının olmasını beklemekteyiz.
Kışa girmeden cam kavanozla konserve yapımı
esnasında yanan ev hanımları sıraya girerler. Havalar
soğuyunca sanayi mahalleleri, kötü şartlardaki işyeri
ya da imalathanelerde ısınma ihtiyacı hâsıl olur. Teneke
içine konan tiner emdirilmiş veya dökülmüş üstüpü
yakılırken meydana gelen her iki el kol ve yüz yanıkları
sağanak halinde gelmeye başlar. Bunu özelikle genç
bayan hastaların sıcak su torbaları ile karın, göbek
ve genital bölgelerini haşlayarak gelmeleri ve damar
hastalıkları nedeni ile ayaklarında kronik üşüme hissi
olan ileri yaş hastaların elektrikli sobaların karşısında
her iki ayaklarını bir güzel pişirerek gelmeleri takip eder. Kış
iyice bastırınca soba yangınları kurbanların aynı zamanda
gaz zehirlenmesi ile birlikte geldikleri aylar başlar. Bir de
bölgesel yanıklar söz konusudur. Ege bölgesinde tandır
yanığı pek olmaz fakat Kuzey Ege’de tek başına yaşamak
zorunda bırakılmış ileri yaştaki insanların piknik tüpte
yemek yaparken pantolon ya da eteklerinin tutuşması,
söndürememeleri ve neticesinde ağır yanık vakaları hiç
de az değildir. Güney Ege yöresinde trafolara keçi, tavuk,
Sağlığa Gündoğdu
kedi kaçması (!) sonrası ağır elektrik yanıkları rutindir.
Son zamanlarda lazer ile daha da güzelleşmek isterken
bacakları Dalmaçyalı gibi puanlı bir şekilde yanan genç
bayan hasta grubumuzda hızla çoğalmaktadır. Kupa
çekilirken yakılanlar, birer “çocuk haşlama” işine dönen
çay içme yöntemlerinden hiç bahsetmiyorum. Yanık
yaralanmaları kanser, kalp damar hastalıkları gibi ileri yaş
grubunda değil, daha çok çalışan, genç ve bakacak nüfusu
olan vatandaşları etkilemektedir. Yanık travmasının en
etkin tedavisi yanmamaktır. Bu önlenememiş ise tedavi
hasta yanıyorken başlar. Hastanemize gelen hastaların
ölüm ya da sakat kalmasına neden olan etmenlerin
başında uygun olmayan kurtarma, yanlış ilk müdahale
ve özensiz sevk şekilleri gelmektedir.
Güney Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile
hekim ve yardımcı sağlık personellerine yönelik 2 kez
yapılan eğitim toplantıları her ne kadar gözle görülür
sonuçlar vermiş olsa da bu sorunun üstesinden gelmek içi
İl Sağlık Müdürlüğü ve Bakanlık düzeyinde halk eğitim
faaliyetleri ve düzeltici önleyici faaliyetler elzemdir.
Bu görev Çalışma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı
teşkilatlarının katılımı ile et kemiğe bürünebilir.
Acısız, sızısız günler dilerim.
55
iş Sağlığı ve Güvenliği
İş Kazası ve Meslek Hastalığı
?
Nedir
Değerli okurlar,
dergimizin bu
sayısında sizlere
kaza, iş kazası ve
meslek hastalığı
nedir tanımlarını
yaparak iş
kazası ve meslek
hastalığı meydana
geldiği zaman
bidirimini SGK’ya
nasıl yapacağızı
açıklamaya
çalışacağım.
İ
şverenler, işyerlerinde sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlayabilmek için
gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler. İş kazaları ve meslek hastalıklarına
maruz kalmanın en önemli nedenlerinden birinin bu konudaki bilgisizlik veya
eğitim yetersizliği olduğunu söyleyebiliriz. İş kazalarının % 2’si insan dışı önlenemez
nedenlerden kaynaklanmakta, %98’i ise insan davranışı ile olan önlenebilir tehlikeli
hareketler ve durumlardan kaynaklanmaktadır. Bu noktada, işverenlerin eğitim
konusunda yeterince bilinçli olmamaları ve eğitimi hala bir maliyet unsuru olarak
görmeleri, bunun yanı sıra çalışanların da işyerindeki tehlikelere karşı eğitilmemiş
olmaları veya aldıkları eğitimin gereğini yapmamaları da insan hatasıyla iş kazalarının
olduğuna işaret etmektedir. İnsanlarda yaralanma veya ölüm, ekipman hasarı, çevreye
zarar ya da ürün kaybı ile sonuçlanan istenmeyen olaylara kaza denir. Oysa biz bir
kazaya iş kazası diyebilmemiz için kanunlarda yapılan tanımlara uygun olması
gerekmektedir. Dolayısıyla önce bu tanımları biliyor olmalıyız.
56
Safiye ÇOŞKUN
Güney Genel Sekreterliği
İş Sağlığı ve Güvenliği
Birim Sorumlusu
Sağlığa Gündoğdu
iş Sağlığı ve Güvenliği
İş kazası 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda
“İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana
gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü
ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” olarak
tanımlanmaktadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanun’unun 13’üncü maddesine
göre ise iş kazası;
•
•
•
•
•
Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle
sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli
olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi
nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının,
iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için
ayrılan zamanlarda,
Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin
yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve
sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen
engelli hâle getiren olay şeklinde tanımlanmaktadır.
Örnek verecek olursak; işçinin işyerinde
kalp krizi geçirmesi iş kazası olarak
kabul edilir. Bu olayda işverenin veya
üçüncü bir kişinin kusuru olması
şart değildir. 6331 sayılı Kanunda
yapılan tanımda; İşyerinde veya
işin yürütümü nedeniyle meydana”
gelmesi yeterlidir. Yine eğer
işyerinde intihar eylemi gerçekleşmiş
ise intihar eden çalışanın gördüğü işle ilgili
ve işvereninin kusurundan kaynaklanması şartı
aranmaksızın olayın işyerinde
olması nedeniyle iş kazası
olarak değerlendirilmektedir.
Çalışanın
işyerine
servisle
gidip
gelmesi
sırasında geçirmiş olduğu
kaza da iş kazası olarak
değerlendirilmektedir.
Aynı
zamanda çalışanın servisi beklerken
kaza geçirmesinin de iş kazası sayıldığı yargı
kararlarını da görmekteyiz. Şöyle ki;“ sigortalıların,
işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu
olarak götürülmesi sırasında veya servis aracına binmek
üzere işveren tarafından belirlenen yerde beklediği sırada
kaza meydana gelmiş ise de iş kazası sayılmaktadır.”
Örnek vermeye devam edecek olursak; işyerinde çalışanın
ıslak zeminde kayarak düşmesi, batıcı delici alet yaralanması
veya kimyasal maddelerin solunmasıyla zehirlenmesi yine iş
kazası olarak kabul edilmektedir.
Meslek hastalığı 5510 sayılı Kanunun 14’üncü
maddesinde “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin
niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin
yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli
hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir”
şeklinde yapılmıştır. 6331 sayılı Kanun’da ise meslek
hastalığını “mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya
çıkan hastalık” olarak tanımlandığı görülmektedir.
Sağlığa Gündoğdu
57
İlk etapta iş kazası gibi görünmese bile iş kazası olarak
değerlendirilen olaylarda bulunmaktadır. Çalışanın
işyeri bahçesinde bir cismin başına isabet etmesi sonucu
yaralanması, işyerinde yediği yemekten zehirlenmesi,
işyerinde bir şahıs tarafından saldırıya uğraması gibi
fiziksel olmayıp çalışanın ruh sağlığı üzerinde olumsuz
etkilere yol açan yangın vb. olaylarda 6331 sayılı İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanunu’na göre iş kazası olarak sayılmaktadır.
İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının
Bildirimi Nasıl Yapılmalıdır?
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun 14’üncü
maddesi göre işveren istihdam ettiği çalışanın iş kazası
veya meslek hastalığı geçirmesi durumunda bildirimde
bulunmak ve bununla ilgili araştırma yaparak rapor
hazırlamak ve kayıt altına almak zorundadır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun 4’üncü
maddesine göre işveren “çalışanların işle ilgili sağlık
ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede
mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi
dâhil her türlü tedbirin alınması” ile yükümlüdür.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun öncelikli amacı;
çalışanların ruh ve beden sağlığını korumak ve çalışanların
güvenli ve sağlıklı ortamlarda çalışmalarını sağlamaktır.
Bu konuda işverenlere ciddi sorumluluklar yüklenmektedir.
58
İşverenin İş Kazasını Bildirme,
Rapor Düzenleme ve Kayıt
Altına Alma Yükümlülüğü:
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14’üncü
maddesine göre işveren;
İşveren iş kazasını o yerin yetkili kolluk kuvvetlerine
derhal, SGK’ya da en geç kazadan sonraki 3 gün içinde
bildirmek zorundadır. İşyeri hekimi veya sağlık hizmeti
sunucuları; meslek hastalığı ön tanısı koydukları
vakaları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularına sevk eder.
Yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları da meslek
hastalığı tanısı koydukları vakaları Sosyal Güvenlik
Kurumuna bildirirler. Bundan sonra SGK bünyesindeki
Kurum Sağlık Kurulu devreye girerek, yasal tanıyı
koyar ve durumu ilgili işverene bildirerek, 3 işgünü
içinde bildirim yapılmasını sağlar. Kurum Sağlık Kurulu
Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı
Tespit İşleri Yönetmeliğine göre, kayıp oranını tespit
ederek yasal tanıyı koyar. İhtilaf halinde SGK yüksek
sağlık kurulu nihai kararı verir.
6331 sayılı Kanun’da İşveren öncelikle meydana gelen
bütün iş kazalarını ve meslek hastalıklarını SGK’ya
bildirmek, gerekli araştırmaları yaparak rapor hazırlamak,
yaralanma veya ölüme sebep olmamasına rağmen zarara
uğratma potansiyeli olan olayları ve ramak kala olarak
nitelendirilen olayları da kayıt altına almakla yükümlüdür.
Sağlığa Gündoğdu
Sağlığa Gündoğdu
59
DÜNYA’NIN
TESCİLLEDİĞİ
BAŞARI
Erken evrede tanı alan, yayılmamış yemek borusu, mide ve barsak kanserlerinde tümörü açık ameliyata
gerek kalmadan “Endoskopik Submukozal Diseksiyon” adı verilen yöntemle alan Doç. Dr. Fatih Aslan
geliştirdiği endoskopik teknikle Endoskopi şampiyonasında Dünya Birincisi oldu. Amerika’da yapılan
Dünya Endoskopi Yarışmasına Türkiye adına kendi geliştirdiği endoskopik teknikle katılan ve seçilmiş
10 ülke arasından dünya birincisi olan Doç. Dr. Aslan’a Amerikan Gastrointestinal Endoskopi Derneği
tarafından madalya verildi. Sunumunu, Egenin yöresel efe kıyafeti ile yapan Doç Dr. Aslan, Türkiye’de az
sayıda merkezde uygulanan, “Endoskopik Submukozal Diseksiyon Yöntemini”, gastroenteroloji kliniğini ve
ödül gecesinde yaşananları bizlere anlattı.
60
Sağlığa Gündoğdu
Röportaj
- Kliniğinizi tanıyabilir miyiz?
Kliniğimiz, 1960 yılında Doç. Dr. Namık Kemal
Menteş tarafından Ege Bölgesi’nin ilk gastroentoloji
kliniği olarak kurulmuştur. Ardından 1975-1990 yılları
arasında Dr. Naci Çalış klinik şefliğini yürütmüş ve
hizmet vermiştir. 1990-1997 yılları arasında Prof. Dr.
Sadun Koşay klinik şefi olarak görev yapmıştır. 1997
yılında klinik şefliğine atanan Doç. Dr. Belkıs Ünsal
halen bu görevini sürdürmektedir. Doç. Dr. Ünsal 1998
yılında her ay binlerce tanısal ve tedavi amaçlı girişimsel
endoskopik işlemlerin yapıldığı bir endoskopi ünitesini
kurmuştur. Kliniğimiz Avrupa’da ve Amerika’da pek
çok sunumları olmuş akabinde Türkiye’de ve yurt
dışında pek çok ödül almıştır.
Daha sonra bu 10 ülke daha önce gönderdiği tekniği canlı
olarak sırasıyla sundu. Bundan sonra aynı Eurovizyon
yarışması gibi diğer ülkeler tarafından puanlama
yapılarak birinci belirlendi. Bizim ülkemiz ilk kez
seçilen 10 ülke içinde Dünya Endoskopi şampiyonasını
kazandı. Amerika 2, Japonya 3. oldu. Daha öncede
İspanya-Barselona’da da sunum yapmıştık. Orada da 7
ülke arasına girmiş ve ödül kazanmıştık.
- Ödül aldığınız Endoskopik Submukozal Diseksiyon
Yöntemi nedir?
- Klinik olarak aldığınız ödülden bahseder misiniz?
Ödülümüz yaptığımız işle yani endoskopiyle ilgili.
Gastroenteroloji’ de endoskopik işlemler hem tanı hem de
tedavi amacıyla yapılmaktadır. Tanı amaçlı endoskopik
işlemler erken evre kanserlerin saptanması için,
bunların çıkarılması ise tedavi amaçla yapılmaktadır.
Bu lezyonların çıkarılmasında ameliyatsız yöntemler
teknolojinin ilerlemesiyle devreye girmeye başlamıştır.
İlk yöntemler Japonya’da başlayarak tüm dünyaya
yayılmaya başlamıştır. Bizde bu amaçla Japonya’ ya 2012,
2013 ve 2014 de üç kez gittik ve bu konuda eğitim aldık.
Eğitim sonrasında öğrendiğimiz tüm uygulamaların
üzerine kendi tekniğimizi de koyarak hastanemizde
uygulamaya başladık. Şuan Türkiye’de ilk uygulamaları
hatta bazı Avrupa Ülkelerinde ve Amerika’da yapılmayan
uygulamaları hastanemizde uygulamaya başladık. Sonra
geliştirdiğimiz tekniklerden birini Amerika Birleşik
Devletlerinde yapılan bütün ülkelerin ve 20 bin doktorun
katıldığı bir kongrede sunmaya karar verdik. Kongre
öncesi tüm ülkeler uyguladıkları endoskopik tekniklerin
videolarını buraya gönderdi. Ardından bu videolar
arasında seçim yapılarak 10 ülkeye indirildi.
Sağlığa Gündoğdu
Tümörler erken evrede yani bağırsak duvarının, mide
duvarının ya da yemek borusu duvarının dışına çıkmamış
olarak endoskopik ve radyolojik olarak tespit edersek,
vücutta herhangi bir kesi olmadan ameliyatsız olarak,
ağız ya da makat yolundan endoskopla girerek tümörü
bu işlemler için geliştirilmiş özel aletlerle endoskopik
olarak sıyırıp çıkartıyoruz. Bu yönteme Endoskopik
Submukozal Diseksiyon(ESD) diyoruz.
- Bu yöntemin diğer yöntemlerden farkı nedir?
Hasta bu uygulamanın ertesi gününde su içmeye ve
diğer gününde de taburcu oluyor. Hasta için çok avantajlı
bir yöntem. Kendisinin büyük bir ameliyat olduğunu
fark etmeden normal yaşantısına devam ediyor. Mesela
kalın bağırsak için yapılan klasik ameliyatlarda eğer
tümör anal kanala çok yakınsa, ameliyat sonraı hastanın
dışkılamasını yapması için torba takılıyor. Hayatını
sonuna kadar bu böyle devam ediyor. Ama bizim bu
yöntemle hastada ne kesi ne dikiş oluyor ne de organ
kaybı olmadan, hasta normal yaşantısına devam ediyor.
Örneğin mide için düşünürsek midede erken evre bir
kanser tespit edildiğinde kişinin midesinin tamamı
alınmadan sadece hastalıklı bölge ağızdan çıkartılıyor
ve kişi normal yaşantısına devam ediyor.
61
Röportaj
- Kaç hastada bu yöntemi kullandınız?
Yaklaşık 4 yılda 1200 hastada erken evrede yemek borusu,
mide veya kolon kanserleri veya daha kanserleşmemiş
polipler için endoskopik submukozal diseksiyon(ESD)
ve endoskopik mukozal rezeksiyon(EMR) yöntemini
uyguladık. Yani ülkemizde bu yöntemi en fazla sayıda,
başarıyla uygulayan kliniğiz.
- Diğer ülkelerin bu tekniğe ve size bakışı nasıl oldu?
- Bu yöntem hangi organlara yapılabiliyor?
Bu yöntem yemek borusu, mide ve bağırsağa
uygulanabiliyor. Japonya’da kulak burun boğaz
bölümlerinde uygulanmaktadır. Ancak ilerleyen
dönemlerde bu teknik geliştirilip bizde de diğer
organlara uygulanabilir.
- Bu yöntemin zorlukları nelerdir?
Bu yöntemin sıkıntısı uzun eğitim süreçlerini ve
adaptasyonu gerektirmesidir. Bunun için ayrı bir
ekip kurmanız gerekli bu ekibinde size inanması ve
güvenmesi gerekiyor. Bundan dolayı şuan Ülkemizde
bu tekniği başarıyla uygulayan nadir kliniklerden biriyiz
62
Biz bu tekniği 2012 yılında başladık. Ardından 2013
ve 2014 yılında verileri hem yurt içi hem de yurt
dışı kongrelerde paylaştık. Başlangıçta vaka sayımız
düşük olduğu için bir dikkat oluşturmadı. Vaka
sayımız arttıkça, yeni teknikler ve farklı yaklaşımlar
oldukça diğer ülkelerin dikkatini çekmeye başladı.
Ve nihayetinde hem İspanya/Barcelona’da hem de
Amerika Birleşik Devletlerinde sunumu bunların
üzerine yaptık. Sunum sonrası özellikle Orta Doğu
Ülkelerinde, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Ürdün,
Arabistan, Asya Ülkeleri’nden Pakistan, Hindistan,
Avrupa Ülkeleri’nden Norveç, İsveç gibi ülkelerdeki
doktorlar bu konuda eğitim almak için bize başvuruda
bulundular. Eğitim konusunda biz Avrupa Eğitim
Merkezi olduktan sonra eğitime başlamak istediğimizi
belirttik. Neticesinde yaptığımız bu işlemler ve
yaptığımız ileri derece endoskopik uygulamalar için
Avrupa’dan denetlemeye geldiler ve bize Avrupa Eğitim
Merkezi Sertifikası verdiler. İkinci önemli nokta ise
bu ülkelerdeki hastaların bizim hastaneye gelmesi
konusunda girişimlerde bulunmak istediler. Şuan
kliniğimize yabancı hastalar gelmeye başladı.
Sağlığa Gündoğdu
Röportaj
- Hedeflerinizden ve ilerisi planlarınızdan
bahseder misiniz?
Hedefimiz her zaman ilerlemeye devam etmek.
Tekniklerimizi anlatmamız için ülkelerden sürekli
davet almaktayız. Amerika Birleşik Devletlerinde ödül
gecesinde ülkemizi temsil ederek ilk kez bayrağımızla
ve yerel kıyafetimizle sunum yapmamıza olanak verildi.
Madalya töreninde de milli marşınız çalındı. Bunlar
ülkemiz adına onur verici. Bu işlemlere, yeni tekniklere
devam etmeye ve geliştirmeye devam edeceğiz..
Aynı zamanda yeni endoskopik uygulamalar üzerine
çalışıyoruz ve bunları da yakında sunacağız.
- Bu ödülle ile yaptığınız uygulamalar Dünyaca
tescillendi, klinik olarak uyguladığınız farklı
yöntemler var mı?
Klinik olarak, hem farklı hem de sadece bizim
uyguladığımız teknikler var. Örneğin yemek borusunun
gevşemediği, kişinin yemek yiyemediği ve kilo kaybı
ile sonuçlandığı Akalazya diye adlandırılan hastalığın
tek tedavisi endoskopik balon dilatasyonu ya da açık
ameliyattır. Ancak endoskopik balon dilatasyonun
başarı oranı çok düşüktür. Bizde bu yoldan çıkarak
Japonya’nın geliştirdiği peroral endoskopik myotomi
tekniğini öğrenmek için Japonya’ya ve Fransa’ya eğitime
gittik. Akabinde Türkiye’de hiç yapılmamış bu yöntemi
27 Mayıs 2014 tarihinde ilk kez gerçekleştirdik. Şuana
kadar bu tekniği 150 hastaya hastanemizde uyguladık.
Bu tekniği ülkemizde bizim hastanemiz ve kliniğimiz
dışında hiçbir yerde uygulanmamaktadır.
Sağlığa Gündoğdu
Doç. Dr. Fatih ASLAN kimdir?
Fatih Aslan, 21 Temmuz 1977,
Kütahya/Tavşanlı doğumludur. İlk,
orta ve lise eğitimini Kütahya’da
tamamlamıştır. Tıp Fakültesini Bursa/
Uludağ Üniversitesi, İç Hastalıkları
uzmanlık eğitimini Samsun Ondokuz
Mayıs Üniversitesinde, Gastroenteroloji
uzmanlık eğitimini İzmir Atatürk Eğitim
ve Araştırma Hastanesinde yapmıştır.
Evli ve 2 çocuk babasıdır. Japonya’da
ileri endoskopik uygulamalar üzerine
eğitim almıştır. İleri endoskopik işlemler
ve minimal invaziv endoskopik tedavi
yöntemleri konusunda ilgilenmektedir.
63
64
Sağlığa Gündoğdu
Download