Editorial We Are Where Words End Nurettin ÖZDEBİR THE CHAIRMAN OF THE BOARD OF DIRECTORS OF ACI The global crisis that has started last year in August, has been going on deepening. It was previously affecting the developed countries and now it has started affecting developing ones. While the international institutions are bringing their growth forecasts down, regarding the world economy, they have started declaring that the effects of crisis on developing countries will be more than what has been estimated. Turkey has also started feeling the effects of crisis, however it will not be wrong to say that essential effects will show itself more clearly in 2009. Turkey will be affected from this crisis. It is imposible to think of a country not to be affected from world wide liquidity contraction; which has been financing its economic growth with foreign indeptment for five years; due to excess liquidity. What all forecasts show, is that Turkey needs 90-100 foreign financing and it is very difficult to provide all. Besides, the difficulties faced by our banks arranging foreign syndicated loans confirm forecasts. In addition, if we think of the outgoing foreign capital from our country, we can see that 2009 is pregnant to financing difficulties. The global economic recession will effect our export negatively. It would be a realistic evaluation rather than a pessimitsic one, to say that a hard period is waiting for our industrialists within the coming months, if we think of the dampening of demand in the interior market, in addition to the already counted reasons. Therefore the essential goal of the economic policies must focus on the measures to be taken for to reduce the impacts of crisis. We, determined in 2007 as Ankara Chamber of Industry, that a tsunami wave was coming towards our country and suggested a fundamental transformation in monetary policy and a change of strickt inflation targetting towards a flexible inflation targetting. In addition to this we developed and shared our suggestions with public and Ministers of state for economic affairs on the issues from postponing temporary tax payments in order to prevent credit contraction, to help real economy to arrange foreign debt, to put a check on the increase of unemployment, to fascilitate businesses which have potance to have payment troubles and retaking the delayed structural reforms on the agenda, to the issues concerning the increase the time and allowances in “short time work” for “Turkey’s approach” and the reduction of provisions for the use of uneployment insurance. Provided that, we are sorry to see that our seuggestions have not been taken into account. There have been meetings over and over and no decisions have been taken. Henceforth, we are where words end. The government has to declare the measures and remove the uncertainties in the economy policies. Başyazı Sözün Bittiği Yerdeyiz Nurettin ÖZDEBİR ASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI Geçen yıl Ağustos ayında başlayan küresel kriz derinleşerek devam ediyor. Önce gelişmiş ülke ekonomilerini etkileyen kriz daha sonra gelişen ülke ekonomilerini de etkilemeye başladı. Uluslararası kuruluşlar birbiri ardından dünya ekonomisine ilişkin büyüme tahminlerini aşağı çekerken bu krizin gelişen ülke ekonomileri üzerindeki etkisinin de tahmin edilenden daha yüksek olacağını ifade etmeye başladılar. Türkiye de bu krizin etkilerini hissetmeye başladı. Ancak, krizin esas etkilerinin 2009 yılında görüleceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Türkiye bu krizden etkilenecektir. Son beş yıldır ekonomik büyümesini küresel likidite bolluğu nedeniyle dış borçlanmayla finanse eden bir ülkenin dünyada yaşanan likidite daralmasından etkilenmemesi düşünülemez. Yapılan tüm tahminler Türkiye’nin 2009 yılında en az 90-100 milyar dolar dış finansmana ihtiyacı olduğunu ancak, bunun tamamının sağlanmasının çok zor olduğunu gösteriyor. Zaten bankalarımızın yurtdışı sendikasyon kredilerini çevirmekte karşılaştıkları güçlükler bu tahminleri doğrulamaktadır. Buna ülkemizden çıkmakta olan yabancı sermayeyi de eklersek 2009 yılının büyük finansman güçlüklerine gebe olduğunu görebiliriz. Küresel ekonomideki yavaşlama ihracatımızı olumsuz etkileyecektir. Buna içeride daralan iç talebi de eklersek sanayimizi önümüzdeki aylarda zor bir dönemin beklediğini söylemek kötümser değil, gerçekçi bir değerlendirme olacaktır. Bu şartlarda ekonomik politikaların temel hedefi, küresel krizin etkilerini azaltacak tedbirler olmalıdır. Biz, Ankara Sanayi Odası olarak, bir tsunami dalgasının ülkemize yaklaştığını 2007 yılında tespit etmiş ve para politikasında köklü bir değişime gidilerek katı enflasyon hedeflemesinden “esnek enflasyon hedeflemesi”ne geçilmesini önermiştik. Buna ek olarak, kredi daralmasını engellemek, reel sektörün dış borçlarını çevirmelerine yardımcı olmak, işsizlikteki artışı frenlemek ve ödeme güçlüğüne düşebilecek işletmelerimize yardımcı olmak ve geciktirilen yapısal reformlardan en acil olanların gündeme alınmasını sağlamak için “geçici vergi” ödemelerinin ertelenmesinden, “Türkiye Yaklaşımı”na, “kısa çalışma” süre ve ödeneklerinin artırılmasından işsizlik sigortasından yararlanma şartlarının hafifletilmesine kadar birçok öneri geliştirip bu önerilerimizi hem kamuoyuyla hem de ekonomiden sorumlu bakanlarımızla paylaştık. Ancak, üzülerek bu önerilerimizin dikkate alınmadığını görüyoruz. Toplantı üzerine toplantı yapılmakta ancak, bir türlü karar alınamamaktadır. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Hükümet bir an önce küresel krize karşı alınacak tedbirleri açıklamalı ve ekonomik politikalar üzerindeki belirsizliği gidermelidir.