ANONİM ŞİRKETLERDE İMTİYAZLI PAYLAR Yavuz Akbulak SPK Başuzmanı 1. Genel Olarak Bir unvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş, borçlarından dolayı yalnız mameleki ile sorumlu şirket olarak tanımlanan anonim şirketlerde (TTK m. 269) pay, sermayenin belli bir bölümünü veya paydaşın hak ve sorumluluklarını ifade etmektedir. Anonim şirketlerde payın hak ve sorumluluklarını temsil etmek üzere çıkarılan kıymetli evrak niteliğindeki senetlere de hisse senetleri adı verilmektedir.i Hisse senetleri bir ya da birden fazla payı temsil eden kupürler halinde çıkarılabilmekte ve nama ya da hamiline yazılı olarak düzenlenmektedir. 2. Payların Eşitliği İlkesi Anonim şirketlerde, kural olarak, paylar arasında eşitlik ilkesi yürürlüktedir. Her pay, malikine aynı nitelikte haklar sağlamakta ve borçlar yüklemektedir. Paylar arasında bu bakımdan hiçbir fark yoktur. Hatta Ordinaryüs Prof. Dr. Ernst E. HIRCSH “hissedarlığı misli bir eşyaya -birbiri yerine ikame edilebilen eşya- benzetmek mümkündür” demektedir. “Paylar arasında eşitlik” diye nitelendirilen bu ilkenin tam anlamı ile uygulanması, anonim şirketlerde bütün payların, maliklerine sağladıkları haklar ve yükledikleri borçlar açısından birbirinin aynı olması sonucunu doğurmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak da, maliklerine diğer paylara oranla farklı ve üstün (ilave) haklar sağlayan payların varlığı kabul edilemez. Bu nedenle paylar sermayenin eşit tutarlarını temsil eder ve sahiplerine eşit hak ve borçlar sağlar ve yüklerler.ii 3. Payların Eşit Olarak Sağladığı Haklar (Müktesep Haklar) Her pay, sahibine çeşitli haklar sağlar. Bu haklar türlerine göre mali ve şahsi haklar olarak ikiye ayrılır.iii a) Mali (malvarlıksal) Haklar: Payın malikine tanıdığı mali haklar şunlardır: - Kar payı alma hakkı (TTK m. 455/1), - Tasfiye bakiyesinden pay alma hakkı (TTK m. 477), - Hazırlık devresi faizi hakkı (TTK m. 471), - Sermaye artırımlarında yeni pay alma (rüçhan) hakkı (TTK m. 394), - Doktrinde kabul edildiği üzere, şirkete ait tesislerden yararlanma ve mevcut paylarını devretme hakkı. b) Şahsi Haklar: Payın malikine tanıdığı şahsi haklar ise şunlardır: - Oy hakkı (TTK m. 373), - İdare ve temsil hakkı (TTK m. 317-319), - Denetleme (bilgi alma) hakkı (TTK m. 362-363). 4. İmtiyazlı Paylar ve İmtiyazlı Hisse Senetleri 1 a) Adi Pay-İmtiyazlı Pay Ayrımı Daha önce de açıklandığı üzere kural olarak her pay sahibine eşit haklar sağlamakta, bu açıdan paylar arasında bir diğerine oranla üstünlük tanınmamaktadır. Ancak, kural bu olmakla birlikte, TTK madde 40l’de yer alan “Esas mukavele ile bazı nev’i hisse senetlerine kar payı veya tasfiye halindeki şirket mevcudunun dağıtılması ve sair hususlarda imtiyaz hakları tanınabilir.” hükmü nedeniyle, gerek doktrinde gerekse uygulamada Kanun’da tanımı yapılmamış olmasına rağmen, adi pay ya da adi hisse senedi kavramı kullanılmaktadır. Bu deyim imtiyazlı payların karşısındaki paylar için kullanılmaktadır. Başka bir deyişle, bir kısım paylara TTK’da öngörülen koşulları gerçekleştirerek, diğer paylara oranla daha üstün haklar tanınmışsa, üstün haklara sahip paylara imtiyazlı paylar (üstün haklardan kasıt, TTK m. 401’de yazılı olan haklardır), diğerlerine de adi paylar denilmektedir. Ancak gerek adi payimtiyazlı pay ayrımı, gerekse “adi pay” deyiminin kullanımı da bazı durumlarda yanıltıcı olabilmektedir. Zira bir anonim şirkette birden fazla pay grubu bulunuyor ve gruplar birbirlerinden farklı haklarda diğerlerine üstünlük sağlıyorsa, örneğin bir grup kar payı imtiyazına sahip iken diğer bir grup genel kurulda oy hakkı imtiyazına sahip ise anılan ayrımın yapılması olanağı ortadan kalkmış olmaktadır. Ayrım ancak karşılıklı üstünlüklerin bulunmaması durumunda geçerli olmaktadır. Bu itibarla doktrinde “imtiyazlı pay” deyimi de eleştirilmekte ve anılan deyim yerine, kavramı daha iyi tanıttığı gerekçesi ile “özel kategori pay’ önerilmektedir. Öte yandan, bazı yazarlar, Örneğin: oyda üstün hak tanınan senede (A); kar payında üstün hak tanınan senede (B) ve tasfiye payında üstün hak tanınan senede de (C) grubu senet denilirse; (A) grubunun (B) ve (C)’ye göre oyda; (B) grubunun (A) ve (C)’ye göre kar payında; (C) grubunun da (A) ve (B)’ye göre tasfiye bakiyesine katılmada imtiyazlı oldukları, yani ayrı türden imtiyazların bulunduğu ve ayrı türlerin birbirine üstünlüğünün söz konusu olmadığı argümanı ile “özel kategori pay” deyiminin kullanılması önerisine katılmamaktadırlariv. b) Türk Ticaret Kanunu (TTK)’ndaki Sistem İmtiyazlı hisse senetleri TTK madde 401’de düzenlenmiştir. Buna göre “Esas mukavele ile bazı tür hisse senetlerine kar payı veya tasfiye halindeki şirket mevcudunun dağıtılması ve sair hususlarda imtiyaz hakları tanınabilir.” Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, imtiyazlı hisse senetlerinin ihdası bazı ilkelere uyma zorunluluğuna bağlı olup, söz konusu ilkelere aşağıda kısaca değinilmektedir: 1. Hakim Olan İlkeler a) TTK madde 279 ve 401 uyarınca, pay grupları arasında yaratılan imtiyaz farklılıklarının mutlaka esas sözleşmede öngörülmüş olması gerekmektedir. Payın malikine tanıdığı imtiyazlı hak kuruluş esas sözleşmesinde tanımlanabileceği gibi, sonradan esas sözleşme değişikliği ile de tanımlanmak suretiyle imtiyazlı pay ihdas edilebilir. Sermayenin tümünü temsil eden payların ittifakı bulunsa da esas sözleşmeye hüküm konulmaksızın sadece genel kurul kararı ile imtiyaz oluşturulamaz. Öte yandan, imtiyazlı payların ticaret siciline tescili ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde (TTSG) ilanı gerekmektedir. O halde imtiyaz tescil ile kurulmakta, TTSG’de ilan ile de 3. kişiler ve ortaklara duyurulmaktadır (TTK m. 300/5). İmtiyazların kuruluş esas sözleşmesi ile getirilmiş olması durumunda bir sorun yoktur. Ancak ilk esas sözleşmede imtiyazlara yer verilmezken, sonradan esas sözleşme değişikliği ile imtiyaz yaratılması yoluna gidilirse, müktesep hak kavramından kaynaklanan bazı sorunlar doğabilmektedir. Zira TTK m. 401 uyarınca imtiyazın konusunu oluşturan haklar arasında kar ve tasfiye payına katılma hakkı, gene aynı maddede zikredilmiş olması dolayısıyla ve sair 2 hususlar içine sokabileceğimiz oyda imtiyaz TTK m. 385’de yer alan müktesep haklardandır. Esas sözleşmenin tadil edilmesi suretiyle bazı paylara kara ve tasfiye artığına katılmada, oy kullanma ya da diğer hususlarda ayrıcalık tanınması, diğer payların (adi) ilk esas sözleşme ile elde ettikleri müktesep hakları (TTK m. 385) ihlal edebilir. Nitekim sorunu gören İsviçre B.K. m. (654/1) “Genel kurul esas sözleşme gereğince ya da esas sözleşmenin değiştirilmesi yoluyla, imtiyazlı hisse senetleri ihracına karar verebilir yahut mevcut hisse senetlerini imtiyazlı senetlere dönüştürebilir.” hükmünü öngörmüştür. Benzer bir düzenleme TTK’da yapılmamış olup, somut olayın özelliği, haklılık ve gerekliliğin varlığı değişik bir sonuca geçerlilik kazandırabilmektedir. b) İmtiyazın konusu ve bağlı olduğu şartların esas sözleşmede belirtilmiş olması gerekir: Esas sözleşmede, pay grubuna tanınan imtiyazın belirtilmesinin yanı sıra tanınan imtiyazın konusunun ve esaslarının da açıkça belirtilmesi gerekir. Örneğin; esas sözleşmenin kar dağıtım maddesinde bir grup paylara karın dağıtılmasında imtiyaz tanınmışsa, imtiyazın sırası ve oranı belirtilmelidir. Kısaca imtiyazlı paylar konusunda tam bir açıklık bulunmalıdır. Ancak imtiyazın sınırı konusunda hukukumuzda herhangi bir düzenleme yoktur. Bu anlamda, İsviçre Hukuk Sistemi’nde de imtiyazda sınırlamaya ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, oyda imtiyazla ilgili olarak imtiyazlı payın toplam oy hakkının diğer bütün payların oyları toplamını aşamayacağı savunulmaktadır. Ancak bu görüşün her hangi bir yasal dayanağı bulunmamaktadır. c) İmtiyazın pay grupları arasında bir üstünlük sağlaması gerekmektedir: Esas sermayenin sadece gruplara ayrılması yeterli olmayıp, imtiyazlı sayılan paylara diğerlerine göre üstün hak tanınmalıdır. Bir grup paylar, diğer paylara nazaran üstün haklar sağlıyorsa imtiyaz vardır ve ancak, üstün hakların sağladığı farklılıkla sermayede grup ayrımı yaratılabilir. Bir anonim şirkette birden fazla pay grubuna farklı konularda imtiyaz tanınmış olabileceği gibi, grubun tek bir paydan oluşması halinde imtiyazın tek bir paya da tanınması mümkündür. d) İmtiyaz, münferit paylar ya da pay gruplarına tanınabilir. Kural olarak, imtiyazın paya bağlanması gerekir. Paya değil de kişi, sıfat veya makama bağlanan üstünlükler, TTK’ya göre imtiyaz değildir. Örneğin; pay sahibi (A kişisi)’ne gerçek kişi adı veya tüzel kişi unvanı belirtilerek ömür boyu kardan %5 ilave pay verilmesi konusunda esas sözleşmede hüküm varsa, bu bir imtiyaz olarak nitelendirilemez. Zira bu durumda ayrıcalık paya değil, kişiye tanınmıştır ve sadece kişiye bağlı bir haktır. Yargıtay, imtiyazın paya değil de pay grubuna da tanınabileceğini kabul etmiştir. İmtiyazın pay grubuna tanınması durumunda, haktan teker teker yararlanılmamakta, grubun tümünün birlikte yararlanması söz konusu olmaktadır. Örneğin; beş kişiden oluşan yönetim kurulu üyelerinden iki tanesini (A) grubu payların seçmesi söz konusu ise, (A) grubu paylar diğer pay gruplarına oranla seçme (yönetime katılma) hakkı konusunda imtiyazlıdırlar. Olay: Şirketin esas sözleşmesinde “...beş kişiden oluşan yönetim kurulu üyelerinin üçü sermayenin %50,5 ini temsil eden paylar, ikisi de %49,5’ini temsil eden paylar tarafından seçilir”, “...iki denetçiden birini sermayenin %50,5’ine sahip paylar, birini de %49,5’ine sahip paylar seçer” biçimindeki düzenleme TTK m. 401 çerçevesinde incelendiğinde, imtiyazın pay ya da pay grubuna tanınması zorunluluğu ve sözleşmede yer alan sermaye paylarının değişkenlik arz eden bir niteliğe sahip olması nedenleriyle, bu düzenlemenin Türk Medeni Kanunu açısından kişiye bağlı bir hak olabileceği, imtiyaz olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. 2. İmtiyazların Konusu 3 TTK m. 401’e göre imtiyaz kar payına ve tasfiye artığına katılma ile ve sair hususlarda tanınabilir. “Ve sair hususlar” ifadesi imtiyazın konusunun sadece diğer iki hakla sınırlı olmadığını belirtmektedir. a) Kar Payında İmtiyaz: Sözleşmeye konulacak bir hüküm ile bir veya birden fazla kategori paylara kar payı alma hakkı açısından farklı ve ek haklar tanınabilir. Kar payında imtiyaz genelde üç şekilde olabilir: - Kardan daha fazla pay almak (oran veya tutar olarak), - Kardan öncelikle yararlanmak (kar payı dağıtılmasında diğerlerine nazaran öncelikle pay almak), - Öngörülen tutarı karşılamaya o yılın karının yetmemesi durumunda, gelecek yıl veya yılların karından eksiğin tamamlanması yoluna gitmek. Esas sözleşmede bu yollardan biri veya tamamının birden imtiyaz olarak tanınması biçiminde bir düzenlemeye gidilebilir. Uygulamada en sık rastlanan imtiyaz konusu kar payında imtiyazdır. b) Tasfiye Artığına Katılmada İmtiyaz: Esas sözleşme ile anonim şirketin tasfiyeye gitmesi durumunda oluşacak tasfiye sonucundan bazı paylar ya da pay gruplarına aynen kar payına katılmada tanınan imtiyazlarda olduğu gibi imtiyaz tanınabilir. Bu tür imtiyaz tanınması, uygulamada en seyrek olanıdır. c) Ve Sair Hususlarda İmtiyaz: Bu deyim, imtiyazların konularının tahdidi olmadığını belirtmektedir. Bu nedenle; paylar veya pay gruplarına yönetim kurulu üyeleri veya denetçilerin seçimi, ihraç edilecek olan intifa senetleri, tahviller ve finansman bonolarını öncelikle alma, yeni pay alma haklarını kullanma, genel kurullarda oy kullanma, bazı genel kurul kararlarına karşı veto haklarını kullanma, şirket tesislerinden yararlanma gibi konularda da imtiyaz tanınabilir; ancak daha önce de açıklandığı üzere, imtiyazın kişi veya makama tanınmamış olması gerekir, aksi halde yukarıda sözü edilen konularda tanınan ilave haklar imtiyaz değil, kişiye bağlı bir hak olur. Ve sair hususlar başlığında tanınan en önemli imtiyaz, oy hakkında imtiyazdır. Oyda imtiyaz, diğer imtiyazlarda olduğu gibi paylar arasında eşitlik ilkesinin bir istisnasıdır. Dayanağı, hem TTK m. 401 hem de madde (373/1)’dir. Zira m. (373/1) “her hisse senedi en az bir rey hakkı verir” demekle bir payın birden fazla oy hakkına sahip olabileceğine karine oluşturmaktadır. Ancak, esas sözleşmenin değiştirilmesi için yapılan toplantıda; esas sözleşmede aksine hüküm olsa bile, her pay ancak bir oy hakkı verir (TTK m. 387). Oyda iki şekilde imtiyaz tanınabilir: - Nominal değerleri eşit paylara veya pay gruplarına birden fazla oy hakkı vermek, - Nominal değerleri farklı paylara ya da pay gruplarına eşit oy hakkı vermek. Örneğin; (ABC) anonim şirketinde itibari değeri 1.-YTL olan iki paydan birine (1), diğerine (2) oy hakkı tanınması ya da itibari değerleri sırasıyla; 1.-YTL ve 2.-YTL olan iki paydan her ikisine de bir oy hakkı tanınması oyda imtiyaz yaratır. TTK’da oyda imtiyaza sınır tanınmamıştır. Bir grup pay, bir oy hakkı verirken; bir başka grup pay 2, 5, 10, 50, 100, 1.000… oy hakkı verebilmektedir. Oyda imtiyaz konusunda bir diğer husus, hangi tür kararlar için oy imtiyazı tanınacağıdır. Oyda imtiyaz, yönetim kurulu üyelerinin seçimi, denetçilerin seçimi, kar dağıtımı gibi her türlü karara yönelik olabilir. Bunun tek istisnası TTK m. 387’dir.v 3. İmtiyazların Korunması 4 TTK bir yandan muhtelif konularda imtiyaz ihdasına olanak tanırken, bir yandan da söz konusu imtiyaz sahiplerini koruyan hükümler koymuştur. Ana sözleşme değişikliği başlığı altında yer alan ve birden fazla pay türlerinin bulunması durumunda yapılacak işleri belirleyen TTK madde 389 ile sermayenin artırılması başlığı altında yer alan ve imtiyazlı payların bulunması durumunda yapılacak işleri belirleyen TTK m. 391, imtiyazlı pay sahiplerinin anılan hususlarda genel kuruldan ayrı olarak yapacakları hususi toplantılardan söz etmektedir. TTK 389’uncu madde “Umumi heyetçe esas mukavelenin değiştirilmesine dair verilen karar imtiyazlı hisse senedi sahiplerinin haklarını ihlal edecek mahiyette ise bu karar, adı geçen pay sahiplerinin yapacakları hususi bir toplantıda verecekleri diğer bir kararla tasdik olunmadıkça, infaz edilemez.” demektedir. Bu durumda genel kurul kararının infazı için, imtiyazlı her grubun ayrı ayrı yapacakları toplantılardavi, alınan genel kurul kararını onaylamaları gerekmektedir. Ancak yapılan esas sözleşme değişikliği imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal edecek mahiyette değilse, imtiyazlı pay sahiplerinin genel kuruldan ayrı bir toplantı yapmalarına gerek yoktur. Kanun maddesinde hükmolunan “ihlal” imtiyaz haklarının tamamen kaldırılmasına yönelik olabileceği gibi, imtiyazın azaltılması şeklinde de olabilir. Hakları ihlal edilmeyen, değişiklik konusu dışında kalan imtiyazlı pay sahiplerinin ayrı bir genel kurul toplantısı yapmalarına ya da hakları haleldar olan imtiyazlı pay sahipleri hususi toplantısına katılmalarına gerek bulunmamaktadır. Örneğin; bir anonim şirkette (A) grubu paylara kardan ek pay alma hakkı tanıyan imtiyaz ile ilgili bir değişikliğe dair genel kurul kararının onaylanmasına ilişkin toplantıya, beş kişiden oluşan yönetim kurulu üyelerinin üçünü seçme imtiyazına sahip (B) grubu pay sahiplerinin çağrılmaması gerekir. Zira yapılan sözleşme değişikliği (B) grubu pay sahiplerinin haklarını ihlal edici nitelikte değildir. Bu itibarla yalnızca, (A) grubu pay sahiplerinin toplanarak alınan genel kurul kararını onaylamaları gerekir. TTK 391’inci madde 389’uncu maddeden farklı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “Esas sermayeye karşılık olan hisse senetlerinin bedelleri tamamen ödenmedikçe, umumi heyet yeni hisse senetleri çıkarmak suretiyle sermayenin arttırılmasına karar veremez. Muhtelif imtiyazları haiz müteaddit nev’i hisse senedi sahipleri mevcut olduğu takdirde, umumi heyetin kararından ayrı olarak adı geçen nev’ilerden her birine ait hisse senedi sahiplerinin de hususi bir toplantı yaparak karar vermeleri şarttır.”vii Görüldüğü üzere, sermayenin artırılması konusunda imtiyazlı pay sahipleri için yapılan düzenleme 389’uncu maddede yer alan düzenlemeden farklıdır. Her iki maddedeki birinci fark, TTK m. 391’de genel kurulun aldığı kararın imtiyazlı pay sahiplerinin “haklarını ihlal edecek mahiyette” olması şartının aranmamış olmasıdır. TTK m. (391/c.2)’nin uygulanması konusunda iki ayrı görüş söz konusudur: a) Esas sermaye artırımına ilişkin ana sözleşme değişikliği kararının çeşitli imtiyazlı pay gruplarının haklarını haleldar ettiği kanun koyucu tarafından bizzat belirlenmiştir. Bu nedenle, esas sermaye artırımı kararının “imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal edecek mahiyette” olması koşulu aranmamaktadır. Ayrıca genel kurul kararı ittifakla alınmışsa da yine de imtiyazlı pay gruplarının özel toplantı yaparak alınan kararı onaylamaları gerekir. b) TTK m. 391’in amacı imtiyazların korunmasıdır. İmtiyazları ihlal etmeyen bir sermaye artırımında imtiyazlı pay sahiplerinin ayrı karar vermelerine gerek bulunmamaktadır. 5 Öte yandan, diğer bir görüşe göre ittifakla karar alınmış olması durumunda imtiyazlı pay gruplarının hususi bir toplantı ile alınan kararı onaylamalarına gerek yoktur.viii TTK m. 391 ile m. 389 arasındaki ikinci fark, 389. maddede “bir toplantı”dan söz edilirken, 391. maddede “adı geçen türden her birine ait hisse senedi sahiplerinin yapacakları hususi bir toplantı”dan söz edilmiş olmasıdır. Madde 391’e göre her tür imtiyazlı pay gruplarının ayrı ayrı toplanması gerekmektedir. Öte yandan anılan maddede imtiyazlı pay gruplarının, genel kurul kararını onaylamaları için 389. maddede söz edilen infaz keyfiyetinden söz edilmemektedir. Ancak Yargıtay bu sorunu kesin olarak çözümlemiş ve “üstün pay sahiplerinin özel kurul kararı, sermaye artırılmasına ilişkin genel kurul kararının geçerlik şartı olmayıp, infazı durdurucu şartıdır...O halde sermayenin artırılması ile ilgili genel kurul kararı geçerli bulunduğundan, bunun iptali değil, bu kararın infazına olanak veren işlemlerin iptali istenebilir.” sonucuna varmıştır. c) 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndaki Düzenleme İmtiyazların korunmasıix hususu, kayıtlı sermaye sistemindeki halka açık anonim şirketler için, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) ile değişik bir şekilde düzenlenmiştir. SPKn m. (12/f.5)’e göre “Yönetim kurulunun, imtiyazlı veya itibari değerinin üzerinde hisse senedi çıkarılması, pay sahiplerinin yeni pay almak haklarının sınırlandırılması konularında veya imtiyazlı hisse senedi sahiplerinin haklarını kısıtlayıcı nitelikte karar alabilmesi için esas sözleşme ile yetkili kılınması şarttır.” Buna göre; yönetim kurulunun imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını kısıtlayıcı nitelikte karar alması mümkün olmakla birlikte, bunun için esas sözleşmede hüküm bulunması gereklidir. Diğer yandan, esas sözleşmede verilen yetkinin konusunun belli olması ve sınırlarının belirtilmesi şarttır. Böyle bir yetkinin tanınmasına ilişkin esas sözleşme değişikliği, TTK m. 389’daki hükümlere tabidir. Bu yetkinin kullanılması durumunda, ayrıca konuya ilişkin yönetim kurulu kararının da SPK’nın Seri: VIII, No:39 Tebliği çerçevesinde kamuya açıklanarak, ortakların bilgilendirilmeleri gerekmektedir. Halka açık anonim şirketlerin esas sermaye sistemine tabi olmaları durumunda genel esaslar, yani TTK hükümleri geçerli bulunmaktadır. Diğer yandan, halka açık anonim şirketlerde temettü dağıtımında imtiyaz, ancak dağıtılabilir kârın, birinci temettü dağıtıldıktan “sonraki kısmı” için tanınabilir. Oydan yoksun hisse senedi (OYHS) sahipleri diğer ortaklarla birlikte payları oranında birinci temettüü aldıktan sonra kalan kârdan, pay başına düşen birinci temettüün bu senetlerin imtiyazına ilişkin olarak esas sözleşmede belirtilen oranında kâr payı alırlar. Yasa hükmü ile ayrılması gereken yedek akçeler ayrılmadıkça, esas sözleşmede pay sahipleri için belirlenen birinci temettü ve OYHS sahipleri için belirlenen kâr payı nakden ve/veya hisse senedi biçiminde dağıtılmadıkça; başka yedek akçe ayrılmasına, ertesi yıla kâr aktarılmasına ve temettü dağıtımında imtiyazlı pay sahiplerine, katılma, kurucu ve adi intifa senedi sahiplerine, yönetim kurulu üyeleri ile memur, müstahdem ve işçilere, çeşitli amaçlarla kurulmuş olan vakıflara ve bu gibi kişi ve/veya kurumlara kâr payı dağıtılmasına karar verilemez. KAYNAKLAR 1) BAŞBUĞOĞLU, Tarık, Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, Açıklamalar, İçtihatlar, Ankara, 1988 2) BOSTANCIOĞLU, Metin, Anonim Şirketlerde İmtiyazlı Hisse Senetleri ve İmtiyazların Korunması, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankara, 1988 3) DOMANİÇ, Hayri, Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması, TTK Şerhi II, İstanbul, 1985 4) İMREGÜN, Oğuz, Kara Ticaret Hukuku Dersleri, İstanbul, 1987 5) MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıkta Esas Sermaye Artırımı, İstanbul, 1972 6) TEKİNALP, Ünal, Reha POROY ve Ersin ÇAMOĞLU, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul, 1997 6 i Kıymetli evrak niteliği taşıyan hisse senetleri, anonim ve paylı komandit şirketlere özel olup, diğer ticaret şirketlerinde yoktur. ii TTK madde (373/f.1) “her hisse senedi en az bir rey hakkı verir…”, ayrıca bkz. TTK madde 385 (müktesep haklar). iii Payın malikine tanıdığı haklar, kullanılış tarzı bakımından da azınlık, çoğunluk, bireysel ve müktesep haklar şeklinde sınıflandırılmaktadır. iv Bu konudaki tartışmalar için bkz. Oğuz İMREGÜN, Kara Ticaret Hukuku Dersleri, İstanbul, 1987; Ünal TEKİNALP, Reha POROY, Esat ÇAMOĞLU, Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku, İstanbul, 1997; Metin BOSTANCIOĞLU, Anonim Şirketlerde İmtiyazlı Pay Senetleri ve İmtiyazın Korunması, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankara, 1988. v 3182 sayılı Bankalar Kanunu döneminde, bankalarda oyda imtiyaz tanınamayacağı düzenlenmişken, 4389 sayılı meri Bankalar Kanunu’nda bu türden bir sınırlama bulunmamaktadır. vi Bu konudaki genel kurul toplantıları için toplantı ve karar nisapları, TTK m. (388/f. 3) ve (4)’de düzenlenen nisaplar olup; birinci toplantıda payların ½’si, ikinci toplantıda payların 1/3’ü toplantı için yeter sayı olarak kabul edilmektedir. Karar nisabı ise her iki durumda da toplantıda hazır bulunanların çoğunluğudur. vii Toplantı ve karar nisapları önceki dipnottaki ile aynıdır. viii Bu konudaki tartışmalar için bkz. Erdoğan MOROĞLU, Anonim Ortaklıkta Esas Sermaye Artırımı, İstanbul, 1972; İMREGÜN, a.g.e.; TEKİNALP ve diğerleri, a.g.e. ix SPK’nın Seri: VI, No:4 Tebliği’nin (18/c) maddesine göre, “yatırım ortaklıkları” yönetim kurulu üyelerinin seçiminde oyda imtiyaz hakkı tanıyan hisse senetleri dışında imtiyaz veren hisse senedi ihraç edemezler. 7