ÜREME SAĞLIĞI ULUSLARARASI KARARLAR VE TÜRKİYE UYGULAMALARI Dr. Ayşe AKIN Dr. Gonca OKTAY KOÇOĞLU "Üreme sağlığı (ÜS), yalnızca üreme sistemi, işlevleri ve süreci ile ilgili hastalık ve sakatlığın olmaması değil, üreme sistemi, işlevleri ve süreci ile ilgili fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir." Bu tanım, ilk kez Kahire'de 1994 yılında Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı'nda ifade edilmiş ve kabul görmüştür. Konferans'ta kabul edilen eylem planında üreme sağlığı konusunun yanı sıra kadınların ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmaya etkili bir şekilde katkıda bulunabilmeleri için iş hayatına katılmalarındaki engellerin ortadan kaldırılması, karar verici ve uygulayıcı kademelerde yer almalarının sağlanması vurgulanmıştır. Ayrıca kadınların eğitimine, yasal ve ekonomik haklarına, aile planlaması ve cinsel sağlık dahil üreme sağlığının her alanına yatırı yapılması, izlenmesi ve değerlendirilmesi kararlaştırılmıştır. Cinsiyet eşitliği ve kadının güçlendirilmesi, Konferans'ta ayrı bir bölüm olarak ele alınmıştır. Kadınların üretim, iş, gelir getirici faaliyetler, eğitim, sağlık, bilim ve teknoloji, spor, kültür, nüfusla ilgili faaliyetler ve diğer alanlarda karar veren, katılımcı ve yararlanıcı olarak katılmalarını sağlamak amaçlanmıştır. Üremeye ilişkin haklar ve üreme sağlığının ele alındığı bölümde, insanların doyurucu ve güvenli bir cinsel yaşamlarının olması, üreme yeteneğine sahip olmaları ve bu yeteneği kullanma, zaman ve sıklık konusunda karar verme özgürlüğüne sahip olmalarının önemi belirtilmiştir. Doğurganlığa ilişkin haklar ve sağlık, aile planlaması, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve HIV/AIDS, insan cinselliği ve farklı cinsiyet ilişkileri, adölesanlar diğer konu başlıklarıdır. Bu konularla ilgili olarak eylem planında aşağıdaki maddeler kabul edilmiştir: • • • • • • • • • • • • • • • • • • Bütün ülkeler 2015 yılından önce uygun yaştaki bireylere temel sağlık hizmetleri kapsamında üreme sağlığı hizmetlerini ulaşılabilir hale getirmelidirler. Bilgi-eğitim-iletişim ve danışmanlık hizmetleri üreme ve cinsel sağlık hizmetlerinin parçası olmalıdır. Üreme sağlığı programları, adölesanlar dahil kadınların gereksinimlerini karşılamalı, bütün kadın ve erkeklerin katılımı sağlanmalıdır. Aile planlaması hizmetlerinde gönüllü seçim ilkesi benimsenmelidir. Hizmet sunanlardan kaynaklanan yanlılığın kontrolü, aile planlaması ve üreme sağlığı hizmetlerinde etik ve mesleki standartlar izlenmelidir. Aile planlamasından yararlanmayı etkileyen bariyerler 2005 yılına kadar kaldırılmalıdır. Düşüğü önlemek için kadına yardım edilmeli, düşük, aile planlaması yöntemi olarak özendirilmemeli, düşüğe başvuran kadınlara tedavi ve danışmanlık ile aile planlaması hizmeti sağlanmalıdır. Cinsel eğitim uygun yaşta, aile, toplum ve okulda başlamalıdır. Adölesanlara yönelik cinsellik ve üreme, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, cinsel taciz konularında bilgi ve hizmet verilmeli, bu konudaki bariyerler kaldırılmalıdır. Gençlerin özel ihtiyaçlarını karşılayacak programlar geliştirilmelidir. Cinsel taciz ve ensest önlenmelidir. Genital mutilasyon (kadın sünneti) önlenmelidir. Konferans'ta kadın sağlığı ve güvenli annelik konusuna da yer verilmiş, bu konuya ilişkin olarak eylem programında şu kararlar alınmıştır: Aile sağlığının temel koruyucusu olarak kadınların rolü tanımlanmalı ve desteklenmelidir. Hükümetler ana-çocuk sağlığı, aile planlaması ve üreme sağlığı hizmetlerini entegre biçimde, maliyetini azaltarak sürekli yararlanır hale getirmelidir. Ülkeler 2015 yılına kadar anne ölümlerini azaltacak girişimlerde bulunmalıdır. Bütün ülkeler kadın sağlığı hizmetlerini temel sağlık hizmetleri kapsamında genişletmelidirler. Bu hizmetler güvenli annelik kapsamında; doğum öncesi bakım, doğum ve düşük komplikasyonları, doğum sonu anne ve yenidoğan bakımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve aile planlaması hizmetlerini içermelidir. Bütün ülkeler, özellikle hamile olan ve emziren kadınların beslenme ile ilgili ihtiyaçlarını karşılayacak programlar uygulamalıdır. HIV enfeksiyonunun ve AIDS' in yayılmasını önlemeye yönelik programlara, bilinçlendirmeye, davranış değişikliği yaratmaya yönelik kampanyalara öncelik verilmelidir. İnvitro fertilizasyon teknikleri, etik kurallar ve tıbbi standartlar içinde yapılmalıdır. Üreme sağlığı ile ilgili bu haklar, ulusal yasalarda ve uluslararası insan hakları bildirgelerinde benimsenmiş haklardır. Bütün çiftlerin ve bireylerin, çocuklarının sayısına, doğum aralığına ve zamanlamasına özgürce karar verme, bunu yapabilecek bilgiye sahip olma ve ÜS'da en yüksek standartlara ulaşma hakkı bulunmaktadır. İnsan Hakları Bildirgesi'nde belirtildiği gibi, tüm insanların ayrımcılık, baskı ve şiddete maruz kalmadan kendileri için üreme ile ilgili konularda karar verme hakkı da bu haklara dahildir. Bu hakların sorumlu biçimde kullanılmaları için hükümetlerin ve toplumların ÜS ile ilgili politika ve programların temel amacı olmalıdır. Türkiye'de ÜS hizmetlerinin 1961 yılında kabul edilen Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi yasasının öngördüğü "Temel Sağlık Hizmetleri yaklaşımı" içinde verilmesi uygundur. Aile planlamasında, 1983 yılında kadın sağlığını destekleyici, Kahire Konferansı paralelinde yenilikler getirilmiştir. Gönüllü cerrahi sterilizasyona izin verilmesi, 10 haftaya kadar istenmeyen gebeliklerin sonlandırılması, aile planlaması hizmetlerinin daha yaygın ve ulaşılabilir olması için ebe ve hemşirelere uygulama yetkisinin verilmesi bu yeniliklerden bazılarıdır. Böylelikle, 1983 yılında aile planlaması hizmetlerine ulaşmada yasal engeller kaldırılmıştır. Türkiye'de ÜS haklarının korunması için 1994 Kahire Konferansı Eylem Planı doğrultusunda nüfus ve ÜS - aile planlaması konularındaki çalışmaları izlemek, teknik işbirliği çerçevesinde yürütülen projeleri koordine etmek ve değerlendirmek amacıyla Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) koordinatörlüğünde çeşitli sektörlerden oluşan bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Kahire Konferansı'nda önemle vurgulanan konulardan biri olan, sektörler arası işbirliğinin güçlendirilmesi, Türkiye'de 1960 yılından beri benimsenen bir yaklaşımdır. Aile planlaması alanında Sağlık Bakanlığı'nın başkanlığında 1993 yılında kurulan "Sektörler Arası Nüfus Planlama Danışma Kurulu" Kahire Konferansı'ndan sonra genişletilerek "Kadın Sağlığı/ÜS ve Aile Planlaması Danışma Kurulu" olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Bu kurul, sektörlerin motivasyonu, yeni proje, program ve yaklaşımların başlatılması, konuya ilişkin uygulamaların izlenmesi ve değerlendirilmesini amaçlamıştır. "Ulusal Stratejiler ve Aksiyon Planları"nın geliştirilmesi çalışmaları 1994 yılında başlatılarak Kahire Konferansı'nda vurgulanan konularla ilgili güncel, gerçekçi ulusal programlar hazırlanmıştır. "Kadın Sağlığı/Aile Planlaması Stratejik Planı", "çocuklara yönelik Ulusal Faaliyet Programı" bu programlara örnek olarak verilebilir. Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan VII. ve VIII. Beş Yıllık Planlarında "doğurganlığın düzenlenmesi, özgür ve bilinçli seçim yapılabilmesini sağlayan kadın sağlığı ve aile planlaması hizmetlerinin verilmesi, hedef grupların ihtiyaç ve tercihlerini esas alan yaklaşımların" yer alması, aile planlaması ve ÜS konusunda "Güvenli Annelik Programı" dahil çok sayıda yeni ulusal projenin başlatılması ÜS açısından oldukça önemlidir. Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nün 1991 yılında kurulması, kadının statüsünün güçlendirilmesi açısından önemli tarihlerden biridir. Hem 1985 yılında imzalanan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın önlenmesi Sözleşmesi hem de 1995 yılında yapılan Pekin IV. Dünya Kadın Konferansı Eylem Planı'nın uygulanması ile ilgili izleme ve değerlendirmelerde koordinasyon görevini Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü yürütmektedir. Kahire Konferansı'nı izleyen 3 yıl içinde Türkiye'de ÜS konusunda yapılanlar şunlardır: Geleneksel anne-çocuk sağlığı hizmetleri daha kapsamlı hale getirilmiştir. ÜS kavramı, eğitimlerde vurgulanarak erkeklerin, adölesanların katılımına yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Aile planlaması uygulamalarına erkek katılımının sağlanması için bilgilendirme- eğitim-iletişim yaklaşımı ile broşürler, televizyon spotları ve dramalar üretilerek pilot çalışmalar yapılmıştır. Kahire ve Pekin Konferanslarının öneri ve yaklaşımları sektörlere ve topluma olabildiğince duyurulmaya çalışılmıştır. Sağlık personelinin mezuniyet öncesi ve hizmet içi eğitim programları yeniden düzenlenerek "danışmanlık hizmetleri"yönlendirmeden hizmet sunma gibi konular vurgulanmıştır. "Ulusal Aile Planlaması Hizmet Rehberi" geniş katılımlı grup çalışmaları ile hazırlanarak yayınlanmış ve ülkedeki ilgili bütün hizmet birimlerine dağıtımı sağlanmıştır. Bu rehberle, aile planlaması hizmetleri belirlenen standartlar paralelinde, eğitim ve hizmet sunmak ve sonuçta hizmetin niteliğini yükseltmek amaçlanmıştır. Kontraseptif yöntem çeşidinin artırılmasına yönelik araştırma ve çalışmalar yürütülerek enjekte edilen kontraseptif yöntemlerin ulusal aile planlaması programlarına girmesi sağlanmış, ayrıca Norplant yöntemi ile ilgili bilimsel araştırma tamamlanmıştır. Düşük ve doğum sonrası kontraseptif yöntem kullanımını artırmaya yönelik ön çalışmalar ile uygun zamanlarda yapılan bilgilendirme ve eğitim hizmetlerinin önemi belirlenmiştir. Bu yaklaşımların aile planlamasında kaçırılmaması gereken fırsatlar olarak ulusal programlara entegrasyon çalışmaları başlatılmıştır. Hükümet dışı kuruluşlarla işbirliği içinde, aile planlamasında, toplumun bilgilendirilmesi, motivasyonu ve sağlık kuruluşlarının kullanımının artırılması için hem kırsal alanda hem de gecekondu bölgelerinde programlar yürütülerek ÜS'da topluma dayalı hizmet verilmiştir. ÜS/aile planlaması ağırlıklı hizmet veren müstakil aile planlaması kliniklerinin kurulması, özellikle ihtiyacın fazla olduğu yerleşim birimlerinde oldukça önemlidir. Pilot uygulama olarak hizmet veren Adana Müstakil Aile Sağlığı Kliniği'nin çalışmaları, hizmet sunumunu ve kullanımını artırdığı göstermiştir. Güvenli annelik yaklaşımı, ile gerçekleştirilen uygulamaları içeren, hem anne hem de yenidoğan ölümlerini azaltan bir program olarak 8 ilde pilot uygulamaları başlatılmıştır. Üremeye yardımcı tedavi merkezleri, ile ilgili 1987 yılında hazırlanmış olan ilk yönetmelik 1996 yılında tekrar düzenlenerek hizmetler yeniden standardize edilmiştir. Ulusal AIDS Komisyonu kurulmuştur. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve HIV/AIDS ile AIDS kontrolü programı gönüllü kuruluşların işbirliği ile yürütülmektedir. Aile planlamasında etkili kontraseptif yöntemlerin kullanımını artırmak amacı ile oral kontraseptif ve kondom ile ilgili sosyal pazarlama programları yürütülmüştür. Bilgilendirme- eğitim-iletişim etkinlikleri, üS konusunda toplumun yeterli ve doğru bilgilere sahip olması amaçlanmış ve bu konuda eğitim materyalleri ("flip book"broşürler, video filmler ve spotlar) üretilerek birinci basamak sağlık kuruluşlarında kullanımı sağlanmıştır. Ankara, Bursa ve Sivas'ta olmak üzere 3 iletişim merkezi kurulmuştur. Bu merkezlerin, eğitim materyalleri üretimi, sağlık personelinin eğitimi gibi konularda hizmet vermesi amaçlanmıştır. Gönüllü kuruluşlar ve özel sektörün katılımına önem verilmiş, "Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması Hizmet Sistemi" (KAPS) adında bir organize sistem kurulmuştur. Kadın Sağlığı Komisyonu (KASAKOM), 17 gönüllü kuruluşun katılımı ile kurularak kadın sağlığının güçlendirilmesi, toplumun katkı ve katılımı sağlanması amacıyla çalışmalarına başlamıştır. Türkiye'de 1963 yılından beri her 5 yılda bir Nüfus ve Sağlık Araştırması yapılmaktadır. En sonuncusu, 1998 yılında yapılan bu araştırma, ÜS hizmetleri hakkında durum saptama ve yürütülen programlara yön verme açısından oldukça önemlidir. Kahire (ICPD) toplantısını izleyen 3 yıl içinde ise, 1993 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması ileri analizleri yapılarak sonuçları duyurulmuştur. Anne ölümlerinin ve nedenlerinin araştırılması anne ölümlerinin azaltmada temel konudur. Türkiye'de 53 ilin 615 hastanesinde 1997-1998 yılları arasında meydana gelen anne ölümlerinin saptamaya yönelik bir araştırma yapılmıştır. Sağlık alanında Birleşmiş Milletler (UNFPA, UNICEF, WHO) sağlık kuruluşları, US-AID kuruluşlar ve JICA gibi uluslararası kuruluşlar ile yakın işbirliği yapılarak hem maddi katkı sağlanmış hem de güncel ve uygun teknoloji izlenmiştir. Özetlendiği gibi, 1994 Kahire Konferansı paralelinde Türkiye'de birçok uygulama başlatılmıştır. Bu uygulamaların olumlu sonuçları, bu programlar düzenli ve nitelikli olarak sürdürülebildiği takdirde mutlaka alınacaktır. Başlatılan çalışmalar ya da Kahire Konferansı maddeleri geçici uygulama veya araştırmalar olarak görülmemeli, dünya kamuoyuna taahhüt edilen şartlar, yükümlülükler olarak kabul edilmeli ve hedeflerin gerçekleşmesi için hükümet programlarında ye almalıdır. ülkeler arasında deneyimlerin paylaşıldığı, iletişim ağı ile desteklenen bir platformda, ülke içinde de sektörlerin potansiyelleri iyi değerlendirildiği, olumlu bir işbirliği atmosferinde, hedef ve stratejileri belirlenmiş plan ve programların başarıya ulaşması daha kolay ve hızlı olacaktır. ÜS'nın hedef ve stratejileri mutlaka olmalıdır. Ancak, politik bir araç olarak görülmemeli ve kullanılmamalıdır. Birçok ülkede mevcut olan bu gerçek, sadece kadın sağlığını değil, toplum sağlığını olumsuz etkiler ve en başta mücadele edilmesi gereken sorundur. KAYNAKLAR 1. Population and Development Programme of Action adopted at the ICPD, UN Publication, 1995. 2. Akın A., Dünya Nüfusu ve Kalkınma Konferansı özet Raporu. Sağlık Bakanlığı AçS-AP Genel Müdürlüğü Yayını Ankara, 1994. 3. Population and Development Volume 1, Programme of Action Adopted at the ICPD Cairo, 5-13 September 1994, United Nations Publication, 1995. 4. National Strategic Plan for Women's Health and Family Planning (Turkey), Publication of MoH, MCH/FP General Directorate, Ankara, 1996. 5. Akın A., Ergör G., Reproductive Health Transition in Turkey, Feedback, ICOMP Publication, Volume XXIII No. 2, 1997. 6. Akın A., Bertan M., Contraception, Abortion and Maternal Health Services in Turkey: Results of Further Analysis of the 1993 DHS, Publication of MoH (Turkey), Hacettepe University Public Health Department, Ankara, 1996. 7. T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü. 56. ve 57. Hükümet Dönemlerinde Yürütülen Çalışmalar. Özet Rapor, Mayıs 2000.